id
stringlengths 8
8
| text
stringlengths 277
2.2k
| simhash64
float64 2,339,881,398B
18,403,350,252B
| simhash_bits
int64 64
64
| norm_hash
stringlengths 32
32
| meta
dict | stylometry
dict |
|---|---|---|---|---|---|---|
yazi-001
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKU❗❗
Sorun çözücülük, iş bitiricilik her erkeğin sahip olması gereken, her kadına çekici gelecek bir özelliktir.
Bu özelliğin önemini, diğer her konuyu incelediğimiz açıdan, evrimsel psikoloji açısından incelersek neden kadınlara çekici geldiğini de rahatça anlayabiliriz.
Kararlarımızın %90'ını verdiğimiz, bizi asıl yöneten, ilkel beynimiz, adı üstünde ilkel zamanlarda oluşmuştur ve ilkel zamanlarda, yaşam çok daha zordu ve gündelik hayatta şu an karşılaştığımızdan çok daha fazla sayıda problemle karşı karşıya kalıyorduk ve bu problemler bugünkünün aksine çoğu zaman hayati önem taşıyan problemler olabiliyordu.
Ve bu zamanlarda, sorun çözebilen, iş bitirebilen erkekler tabii ki elmas değerindeydi.
O günlerden kalan genetik miras, hâlâ kadınlara, sorun çözebilen erkekleri seçmeleri yönünde telkin veriyor.
Daha fazla ilişki tavsiyesi okumak için sayfamızı takip et.
| 15,364,941,778,974,765,000
| 64
|
e047a11ee467e85772c8ec0bf45668d6
|
{
"tarih": "02/16/2024 07:44",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3afEj8Mn-7/",
"begeni": 1295,
"yorum": 16,
"paylasim": 1369,
"kaydedilen": 177
}
|
{
"n_chars": 894,
"n_words": 118,
"n_sentences": 6,
"avg_sentence_len": 19.667,
"type_token_ratio": 0.8136,
"punct_density": 0.0268
}
|
yazi-002
|
Türkiye'de doğmuş ortalama bir kadın, çocukluğundan itibaren, "naz yapma" kavramıyla tanışarak erkeğin ilgisini yönetme becerisini kazanmaya başlar.
Naz yapmak işlevsiz ve mantıksız bir şey değildir, zaten işlevsiz bir şey olsa bugünlere gelemezdi.
Herkes bir nebze naz yapmalıdır, çünkü hemen ilişkinin başında tüm ilgisini kazandığınız birisi ilgi çekici gelmeyecektir veya gelse bile bu ilgi kısa sürecektir.
Kadınlar sosyal olarak yetenekli canlılar oldukları için, bu dinamiğin farkındadırlar ve bunu iyi yönetirler.
Ama bazı kadınlar kendilerini geri çekerek, naz yaparak daha fazla ilgi kazanabildiğini fark edip bunu abartma yoluna giderler ki naz yapmanın sağlıksızlaştığı kısım burada başlıyor..
Tatlı cilveler, ufak naz yapmalar her erkeğin hoşuna gider ve ilişkinin dinamiğini canlandırır, lâkin:
1-)Bunun SIKLIĞI fazla olursa, yani ilişkide normal sohbet diye bir şey kalmamışsa, tüm ilişki kadının naz yapıp erkeğin onun gönlünü almaya çalışmasından ibaret bir hale geldiyse,
2-)Bu nazların BÜYÜKLÜĞÜ arttıysa yani tatlı bir nazdan ziyade, kadın artık karşı tarafı ayrılıkla veya bir daha konuşmamakla tehdit edecek duruma geldiyse:
Erkeğin tek yapması gereken, aynı bu videodaki erkeğin yaptığı gibi o kadının gitmesine izin vermektir ve bunu da nefret dolu bir tutumla değil, "Seni seviyorum ama bu yaptığın artık çok saçma olmaya başladı, gidiyorsan git." gibi olmalıdır.
Naz yapmayı artık ana stratejisi haline getirmiş bir kadın, sonrasında yine aynı bu videoda olduğu gibi erkeği kendisini sevmemekle suçlar ve bunu yaparken de ana stratejisini devam ettirir, amacı erkeğin "Hayır, ne alaka, seni seviyorum ben!" diyerek peşinde koşmaya devam etmesini sağlamaktır, ama erkek bu dinamiğin farkında olan bir İlişki Mühendisi takipçisiyse, kadının bu son çabası da geçersiz olur ve kadın akıllı birisiyse nazı abartmayı bırakır, olması gereken sınırda tutar.
Partneriniz siz doğru adımları atmanıza rağmen bu konuda akıllanmayacak, bu alışkanlığını sürdürecek gibi duruyorsa da bırakın gitsin.
Anlamsız tartışmalarla dolu bir ilişki içinde olmaktansa yalnız kalmak her zaman daha iyidir.
Bu yazıyı beğendiysen bana teşekkür niteliğinde ufak bir yorum bırakabilirsin.
| 17,453,242,813,490,485,000
| 64
|
82567b5cfa8dff4af93e34896db77771
|
{
"tarih": "03/18/2024 10:07",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4qcrt1Nk0t/",
"begeni": 11658,
"yorum": 189,
"paylasim": 6864,
"kaydedilen": 4264
}
|
{
"n_chars": 2195,
"n_words": 306,
"n_sentences": 12,
"avg_sentence_len": 25.5,
"type_token_ratio": 0.7255,
"punct_density": 0.0223
}
|
yazi-003
|
Bu videodaki “insanlar, hak ettiklerini düşündükleri kişilerle beraber olur.” cümlesinin arkasında yatan bilimsel açıklama nedir?
Şu bilgiye hepinizin vakıf olduğunu düşünüyorum.
Herkesin beyninin temeli çocukluğunda atılır, gelecekteki yaşantımıza yön veren çoğu şey, çocukluğumuzda yaşanır, bir şeyleri tanımlamaya çocukluğumuzda başlarız.
Dolayısıyla bir kadın erkek figürünün anlamını ilk başta babasına bakarak doldurur.
Kadın çocukluğunda abisiyle çok vakit geçirmişse, erkek figürünü oluşturmasında abisinin de payı olur ama ana etken babadır.
Çocukluğunuzdan beri tek bir oda dizaynında yaşadığınızı hayal edin. Her şeyin yeri belli, odada belli bir düzen var. Çalışma masasının yeri belli, yatağınızın yeri belli, dolabınızın yeri ve hatta dolabınızın içindeki kıyafetlerin ne şekilde dizildiği bile belli.
Seneler sonra o odadan çıkıp başka bir odada yaşamaya kalkarsanız kaos içinde hissedersiniz. O odaya asla alışamaz ve eski odanıza benzer odalar ararsınız.
Kadınların, babalarına benzer erkekler aramasının açıklaması da budur.
Baba x karakterine sahipse, o babayı görerek yetişen kız çocuğunun yetişkinliğinde de ilgisini çekecek partnerler genelde x karakterine sahip olur çünkü kadının kafasına "erkek figürü = x karakteri" gibi bir kod yerleşmiştir.
İşin kötü tarafı şurada başlıyor:
Baba narsist bir karaktere sahipse, örneğin hep soğuk davranıyor ve sürekli karşı tarafı suçluyorsa, bu da kadının kafasına kodlanıyor.
Bilinçaltı, kadının kafasına erkeği, "soğuk davranan, sürekli karşı tarafı aşağılayan kişi" olarak kodluyor bekadın ne yazık ki yetişkinlik hayatında da böyle erkeklere ilgi duyuyor, bu erkeklerle sağlıklı bir ilişki mümkün olmadığı için de ilişki içinde mutsuz oluyor, bir yandan da bu erkeğe çekim hissettiği için ilişkiden kopamıyor.
Sadece bu bilinçaltı bilgisine hakim olarak bile, bu yazıyı okuyan hem erkekler, hem kadınlar aydınlanmış ve hafiflenmiştir diye tahmin ediyorum.
Lâkin bu konuda tam anlamıyla yardımcı olabilmek adına, kadınların "daddy issues" denilen sorunu aşmalarına yardımcı olacak bir kitap yayınlayacağım ve bunu hiçbir ticari kaygı gütmeden, sadece kamuya fayda amaçlı yapacağım.
Sayfayı takipte kalın.
| 17,902,043,290,616,550,000
| 64
|
e945afdae038caf0e6ca8d0bd4f4ca33
|
{
"tarih": "03/18/2024 09:17",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4qXlc5tQgL/",
"begeni": 880,
"yorum": 9,
"paylasim": 172,
"kaydedilen": 424
}
|
{
"n_chars": 2183,
"n_words": 290,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 16.111,
"type_token_ratio": 0.7621,
"punct_density": 0.0224
}
|
yazi-004
|
Bu sorunun cevabı yine evrimsel psikolojiye dayanıyor:
Biyolojik olarak bir erkek hayatı boyunca 100.000 kadını dölleyebilir.
Doğru olan budur veya bunu yapmalısınız demiyorum, sadece onbinlerce yıl boyunca erkeğin cinsellik konusundaki stratejisinin, hayatı boyunca olabildiğince dişi döllemek ve böylece soyunu devam ettirme şansını en üstte tutmak üzerine olduğunu söylüyorum.
Kadının eş seçim stratejisi ise bulabildiği en mükemmel ve güçlü erkeği bulup ondan çocuk yapmak ve çocuklarının bakımını sağlamak üzerine, mantıklı olan da bu; çünkü kadın istese de birçok erkekten aynı anda çocuk yapamaz.
"E farklı anlarda yapabilir, bu yıl bir erkekle, öteki yıl başka bir erkekle çiftleşir"
O zaman da kadın hiçbir babayı elinde tutamaz, çocukların bakımı ve yaşayabilmesi için babanın eşine ve çocuklarına sadık olduğu bir ilişki şarttır ve bugün bir erkekle, diğer gün başka bir erkekle çocuk yaparsanız; ikinci baba birinci babanın çocuklarına bakmaz, çocuklar elenir.
Her bilgi verdikten sonra bunu demekten yoruldum ama ben sadece İÇGÜDÜLERİMİZDEN bahsediyorum. İçgüdüler, dış kültürel etkenlerle baskılanabilir. İçgüdüleri default, varsayılan ayarımız gibi düşünün, kişiler bu default ayarı sonradan değiştirebilir. Örneğin kadınların da biyolojik olarak yapması gereken tek bir partner bulup ona sadık kalmak ama günümüzde tek gecelik ve çoklu ilişkiler yaşayan kadınlar da var. Dip not: Bilimsel veriler gösteriyor ki tek gecelik ilişkiler yaşamayı seçmiş insanlar hiçbir zaman mutlu olamıyorlar, anlık hazlar peşinde sadece hayatlarını heba ediyorlar. Bu da başka bir videonun konusu...
Dolayısıyla kadınlar tek bir eş seçmeli ve o erkeğin kendisine sadık kalacağından emin olmalıdır.
Buna kadın, erkekten daha fazla dikkat etmelidir; çünkü olası bir ayrılık durumunda baba çocukları terk edip başka bir kadınla da çocuk yapabilir, lâkin kadının içgüdüleri, başta doğurduğu çocuklara bakmak zorunda olduğunu söyler, o çocukları terk edemez, terk etmek istemez.
Bu yüzden de kadınlar, çocuklarıyla doğada tek başına kalmamak adına; ilişkiye bir isim vererek veya evlenerek ilişkiyi kalıcı ve kolay vazgeçilmeyecek bir hale getirirler.
Sayfayı takip etmeyi unutma.
| 18,101,337,920,745,118,000
| 64
|
94b63758f315afae7fe0b02d6f15a99c
|
{
"tarih": "03/18/2024 08:06",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4qPdYXtQCY/",
"begeni": 380,
"yorum": 6,
"paylasim": 69,
"kaydedilen": 152
}
|
{
"n_chars": 2182,
"n_words": 302,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 20.133,
"type_token_ratio": 0.7152,
"punct_density": 0.0197
}
|
yazi-005
|
Bu filmi uzun zaman önce izlemiştim ama şunu hatırlıyorum, bu sahneden önce bu karakter büyük bir sorun yaşıyordu, birkaç kişiyi ö1*ürmüştü ve bu sahnedeki çalıntı motorla hızlıca kaçmak zorundaydı.
Dikkatinizi çekmek istediğim nokta şu, erkek onlarca bela atlattıktan sonra dahi partnerine karşı hassas yaklaşıyor, sonuçta o an kız arkadaşı tam olarak nelerin yaşandığını bilmiyor ve ona anlatacak vakti de yok.
Onu sakinleştirmeli, başında binbir türlü bela varken dahi ona bu sabah kahvaltısını yapıp yapmadığını sormalı.
Her erkek bu stres tolerasyonuna sahip olmalıdır.
Hayatınızda neler dönüyor olursa olsun, partneriniz her şeyin mükemmel gittiğini düşünmeli.
Çünkü kadınlar stresle sizin gibi mücadele etmiyor.
Kadınlar her soruna daha dikkatli ve önlem alacak şekilde yaklaşıyor.
Siz bir sorunu aklınıza geldiği gibi “halledeceğiz bir şekilde” diyip erteleyebilirsiniz, o sorunun hayatınıza olan etkisini azaltabilirsiniz lâkin kadınlar doğaları gereği sorunlar henüz ortaya çıkmadan önlem alan, sürekli o sorunlarla nasıl baş edebileceğini düşünen canlılardır.
Bu yüzden, kız arkadaşınıza, düşünebileceği yeni bir sorun yaratmayın; kendi meselelerinizi kendiniz çözün.
2014’te 372 çift üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, erkeğin stres toleransının daha yüksek olduğu ilişkilerde ilişkiye olan bağlılık, ilişkiden alınan doyum kadın için daha fazla.
Stres toleransınızı nasıl yükselteceksiniz?
Daha fazla strese maruz kalarak.
Gençken bunu istemli şekilde mi yapıyordum bilmiyorum ama başımı bir şekilde sürekli belaya sokuyordum.
Bunun faydasını bugünlerde fark ediyorum, bir şey beni kolay kolay stres edemiyor, hayatım çuvallayacak gibi olduğu anlarda bile hiçbir zaman kontrolü kaybedecek kadar stres yaşamıyorum çünkü geçmişte başımı soktuğum belalarla, stres veya kriz anında kontrolü elime almayı bir şekilde öğrenmişim.
Bir erkek olarak hayatınıza daha fazla kontrollü stres sokmalı ve stres eşiğinizi yükseltmelisiniz ki hem stresinizle çevrenizdekileri boğmayın, hem de kendiniz daha huzurlu bir hayat yaşayın.
| 8,230,264,329,764,897,000
| 64
|
17f4da9ab2e6b89b62ae0153c1a1bd17
|
{
"tarih": "03/17/2024 10:19",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4n51t2tQlb/",
"begeni": 756,
"yorum": 19,
"paylasim": 186,
"kaydedilen": 449
}
|
{
"n_chars": 2047,
"n_words": 274,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 18.267,
"type_token_ratio": 0.7482,
"punct_density": 0.0176
}
|
yazi-006
|
İkili ilişkileri biraz olsun derinden araştırmışsanız şunu bilirsiniz:
Kadınlar, birlikte olduğu erkekleri, bilinçsiz bir şekilde sürekli teste tâbi tutarlar.
Bu testlerin evrimsel amacı, erkeğin duygusal gücünü (EQ) sınamaktır.
Şirin kız arkadaşınızın söylediği birkaç şey bile sizi derinden sarsıyorsa, bu duygusal güç ile doğada hayatta kalamazsınız. Kadınlar bunu içgüdüsel olarak hisseder ve duygusal güce sahip olamayan erkeklerden istemsizce uzaklaşırlar.
Bu konsepti duyan çoğu erkek şu yanlış düşünceye kapılıyor:
“Tamam, demek ki her ne olursa olsun umursamaz davranmalıyım ki kız arkadaşım duygusal olarak sarsılmaz olduğumu anlasın” YANLIŞ.
Kız arkadaşınızın söylediği her şeye karşı umursamaz tavrınızı korumanız, bu testlerin sonu saygısızlığa vardığında dahi “umursamaz” olmanız duygusal olarak güçlü falan olduğunuzu göstermez, tam tersi, sınırlarınızın olmadığını, bir erkek olarak sahip olmanız ve korumanız gereken en temel duygu olan öfkeyi yaşayamadığınızı gösterir ve bu da son derece iticidir ve kadını uzaklaştırır.
Kadınlar arada öfkenizi nasıl yaşadığınızı, içinizde yatan aslanı da görmek ister ve bilinçsizce bu yanınızı ortaya çıkaracak şeyler yaparlar.
Bunun dışında, gözlemlediğim kadarıyla erkeklerin genel sorunu, kadınların söyledikleri tüm şeylere mantıkçı yaklaşmaları, sorunu mantıksal tarafından çözmeye yanaşmaları.
Kadın sizden bunu istemiyor, o an o kadınla tartışmaya girmek yerine “Bak sen, buna mı canı sıkılmış benim bebeğimin…” tarzı, sanki bir çocuğun dert yandığı bir şeyi dinliyormuşcasına bir yaklaşım sergileyip sonrasında onu öpmeniz, sarılmanız; çoğu tartışmayı başlamadan bitirir.
Bu dediğimi yapmayıp, o an kadının dediklerini son derece ciddiye alarak mantıksal cevaplar verirseniz; ufak ve yukarıda bahsettiğim yolla hemen bitebilecek bir tribi kendi ellerinizle bir tartışmaya çevirirsiniz.
Duygusal olarak sarsılmazlığınızı koruyun.
Kadının dert yandığı saçma şeylere mantıksal yaklaşmak yerine sadece sevgiyle, bir çocuğun yaşadığı ufak bir sıkıntıyı dinliyormuş edasıyla yaklaşın.
Kadın bariz bir saygısızlık yaparsa da sınırlarınızı net bir şekilde belirtin ve daha fazla tavsiye için de bu sayfayı takip edin.
| 17,304,201,544,246,581,000
| 64
|
6eed67277958c7bf9f8848663f661769
|
{
"tarih": "03/17/2024 09:47",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4n1b9wtV02/",
"begeni": 1113,
"yorum": 7,
"paylasim": 349,
"kaydedilen": 235
}
|
{
"n_chars": 2187,
"n_words": 284,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 20.286,
"type_token_ratio": 0.75,
"punct_density": 0.0206
}
|
yazi-007
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN ❗ ❗
Kadının yakıtı sevgidir.
Hiçbir kadın ne kadar sevildiğini duymaktan bıkmaz.
Tabii ki bunun aşırısı ve muhtaciyet belirten hali kadını bıktırır ve erkekten uzaklaştırır.
Ama siz yeterince maskülen davrandığınızda sevgi belirtmeniz hiçbir sorun teşkil etmez, aksine ilişkinizdeki neredeyse tüm sorunları çözebilir.
İlişkideki duygusal sorunların %90’ı kadının sevgi eksikliği kaynaklıdır.
Şu an, partnerinle yaşadığın bir ilişkide; partnerinle açık bir şekilde konuşup, bir doktor veya psikolog gibi sevgilinin sorununu teşhis etmeye çalışmak yerine, sana sadece bunu öneriyorum.
Mantıklı tavsiyeler vermeyi bırak, sadece ona olan sevgini daha fazla belirt, tüm sorunlarının çözüldüğünü göreceksin.
Dediğim gibi, bunu erkeksi sınırların dışına çıkarak yaparsan faydadan çok zararı olur.
Onun için sınırlarını aşma, seni sinirlendiren yönlerine tahammül etme.
Sınırlarını koru, gerektiğinde öfkeni de belirt ama sevgini belirtmekten asla kaçınma.
Çağımız erkeklerinin sorunu bu, bir uç kadınını ölesiye sevip, tüm muhtaçlığını gözler önüne sererek kadını kendisinden itiyor, diğer bir uç da kadına asla sevgi belirtmemen gerektiğini söylerek, duygularını saklayarak kendinden itiyor.
Neden ikisini bir arada yapamıyorsunuz?
“Çok sevgi verirsen şımarır…”
Şımarırsa geri yerini bildirecek güce sahip değil misin? Kontrolü elinden kaybetmekten bu kadar çok korkuyor musun?
Hem onu şımartabilecek kadar yoğun bir sevgi vereceksin, hem de o şımardığında tekrar hizaya getirecek kadar erkeksi olacaksın.
Bu işin optimali budur.
Bunu beceremeyen herkes saçma bahanelere sığınıyor.
Kontrolsüz ve muhtaç bir şekilde sergilenen sevgi kadını itebilir ama erkeksi sınırlar içinde belirttiğin bir sevginin yapacağı tek şey, ilişkinizin mükemmel hale gelmesini sağlamak, tüm sorunları ortadan kaldırmaktır.
Mahalle abilerinin verdiği tarzda “Kadınlara değer verm’icen yeğenim, bunlar sevgiden anlamaz..” tarzı tavsiyelerle hiçbir yere varamayacaksınız, sadece İlişki Mühendisi’ni dinleyin.
En mükemmel ilişkiyi oluşturabilmeniz için gerekli tüm şeyleri anlatıyorum.
Sayfayı takipte kalın.
| 17,525,410,137,392,505,000
| 64
|
7b87ed5455271252beec49aa1e23253b
|
{
"tarih": "03/17/2024 08:46",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4nvLvTtues/",
"begeni": 14571,
"yorum": 33,
"paylasim": 22870,
"kaydedilen": 3725
}
|
{
"n_chars": 2122,
"n_words": 270,
"n_sentences": 23,
"avg_sentence_len": 11.739,
"type_token_ratio": 0.8037,
"punct_density": 0.0259
}
|
yazi-008
|
Garip bir benzetme olacak ama şu an ramazan ayında olduğumuz için bu örneği vermek istedim:
Hayat tuttuğunuz oruçsa, iftar, hayatınızdaki kadındır.
Gün boyu ne sıkıntılar atlatmış olursanız olun, iftar vakti geldiğinde; yani sevdiğiniz kadının yanında olduğunuzda, tüm sıkıntılarınız biter, rahatlarsınız, gün boyu çektiğiniz tüm stresi partnerinizle geçirdiğiniz vakitte vücudunuzdan def etmiş olursunuz, deşarj olursunuz.
"Ben sadece işime gücüme odaklanıyorum, şimdilik kadınlara odaklanmıyorum" diyen herkes bir noktada patlayacak.
Evet, hayatınızda kadınlar olmadan da başarılı olabilirsiniz.
Lâkin her zaman, hayatında hem kadın, hem de iş olan ve bu ikisi arasındaki dengeyi iyi tutturan bir erkek stresiyle çok daha iyi baş edebilecek, daha motive olacak ve sizden çok daha başarılı olacaktır. Bu, bilimsel araştırmalarla da sabittir, yalnızlığın tek getireceği şey daha fazla depresyon, daha az stres tolerasyonu ve hayata dair daha az inanç olacaktır.
Biz sosyal canlılarız, bugüne kadar hep kadınlarla beraber yaşadık.
Hayatında kadın olmayan bir erkek de, hayatında erkek olmayan bir kadın da, evet, bugünü ve önümüzdeki birkaç yılı bile belki rahatça geçirebilir ama bu bir noktada patlar.
Beyinde farklı alt kişilikler vardır ve bu alt kişiliklerin hepsi bir şey ister, örneğin hazcı alt kişiliğiniz sürekli yeni hazlar denemenizi, başarı ve saygı edinme konusundaki alt kişiliğiniz sürekli yeni başarılar kazanmanızı, sosyal alt kişiliğiniz ise güven dolu ilişkiler kurmanızı ister.
Bu alt kişiliklerden herhangi birisini bastırırsanız, sizi bir defa sessizce uyarır, ikinci defa uyardığında sesini biraz daha yükseltir, her defasında sesini biraz daha yükseltir ve bu alt kişiliğin sesini duymazdan gelirseniz, bu alt kişilik sesini öyle bir yükseltir ki, hayatınızı darmaduman eder, ya depresyona girersiniz, ya da örneğin uzun süredir ilişki kurmadığınız ve buna aç olduğunuz için karşınıza çıkan ilk kişiye aşık olur, saçma sapan bir ilişki yaşarsınız.
Yalnızlık insan doğasına uygun değil, saçma sapan sigma rollerine bürünmek yerine gidin güzel, sağlıklı bir ilişki kurun.
"İyi de bunu nasıl yapacağım?"
Sayfayı takip et.
| 8,246,818,301,663,205,000
| 64
|
11fc1bd3c04713e5d9a5b891716348ad
|
{
"tarih": "03/16/2024 11:09",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4lZQkttROU/",
"begeni": 15756,
"yorum": 28,
"paylasim": 14022,
"kaydedilen": 3361
}
|
{
"n_chars": 2154,
"n_words": 301,
"n_sentences": 13,
"avg_sentence_len": 23.154,
"type_token_ratio": 0.711,
"punct_density": 0.0237
}
|
yazi-009
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Hararetli tartışmalar hakkında bilmeniz gereken bilimsel bir gerçekten bahsedeceğim. Bunu hepimiz biliyoruz, ama bunun gerçekten de böyle olduğunu %100 olarak kabul edince artık hayatınızı, tartışmalarınızı daha iyi yöneteceksiniz.
Bilmeniz gereken, araştırmalarla kanıtlanmış olan şey şu, oksitosin (yani sevgi hormonu), frontal korteksi, yani mantıklı düşünmemizi, muhakeme yapabilmemizi sağlayan beyin bölgesini baskılar ve karşımızdaki kişinin kusurlarını görmemizi, ona dair negatif tüm anılarımıza karşı bir körlük yaratırken; agresifliğin, öfkenin ortaya çıkardığı hormonlar ise karşı taraf ile ilgili tüm güzel anılarınıza, duygularınıza karşı kör eder.
Özellikle erkekler, yoğun agresyon durumunda geçici bir duygusal körlük yaşarlar, karşısındaki kim olursa olsun, o an karşısındaki ne hissediyor olursa olsun öfkelerini yansıtmaya devam eder, karşıdaki kişiyle empati yapmaktan kaçınırlar.
Kadınlar, erkekleri bu noktada anlayamaz ve ortaya çıkardıkları agresyonlarına karşı “aa, demek ki bunları dediğine, bana böyle bir öfke yansıtabildiğine göre beni o kadar da sevmiyormuş.” der, kendilerini ve ilişkilerini yıpratırlar.
Hayır, sadece o an partneriniz, geçici duygusal körlük adını verdiğim bu şeyi yaşıyordu, sizi normalde ne kadar sevse de, o an çok da sizi seviyormuş gibi davranmaması doğal.
“Ne yapalım, öfkelerini kontrol etsinler o zaman!” doğru, tüm erkekler öfkesini kontrol edebilmeyi öğrenmeli, zaten bu gönderinin erkeklere sağlayacağı fayda da bu, lâkin bu, erkekler için, kadınlarda olduğu kadar kolay olmuyor.
Erkekler, öfkeleri ve saldırganlıkları sayesinde bugüne kadar gelebildiler, tarih boyunca hayatta kalabilmek için saldırmaları, savunmaları, mücadele etmeleri gerekti ve bu tarz bir mücadelelerde öfke büyük, yardımcı bir rol oynar, zaten öfkenin bir yararı olmasa ve öfkeli erkekler daha dezavantajlı olsa, evrimsel olarak öfke duygusu bugünlere kadar gelemez, elenirdi, lakin tarih boyunca öfkeli, saldırgan erkekler daha avantajlı konumdaydılar ve bugün günümüzdeki erkeklerin hepsi bu öfkeli, saldırgan atalarının genlerini taşıyor.
DEVAMI YORUMDA
| 16,300,390,578,625,864,000
| 64
|
5b79a7f545cfdd313436f1fb9369aa27
|
{
"tarih": "03/16/2024 09:38",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4lQUhSN1QT/",
"begeni": 846,
"yorum": 4,
"paylasim": 225,
"kaydedilen": 237
}
|
{
"n_chars": 2125,
"n_words": 273,
"n_sentences": 11,
"avg_sentence_len": 24.818,
"type_token_ratio": 0.7326,
"punct_density": 0.0287
}
|
yazi-010
|
❗Neden kadınlar, sürekli erkeklerin kendisini anlamadığından şikayet ederler:
Çünkü kadınlar, erkeklerin kendisi gibi, detayları iyi yorumlayabildiğin sanıyorlar ve sorunlarını, o sorunlar hakkında direkt konuşmadan erkeğin anlamasını bekliyolar.
Bilimsel araştırmalar, beynin serebral korteks kısmındaki, dil, konuşma ile ilgili bölgelerde, kadınlarda erkeklere kıyasla daha fazla sinir hücresinin olduğunu gösteriyor.
Yani kadınlar sosyal olarak daha yetenekliler, konuşmalardaki ufak detayları anlayabiliyor, konuştuğu kişiyle daha iyi empati yapabiliyorlar.
Kadınlardaki empati yeteneğinin çok daha iyi olma sebebi, kadınların, insanlık tarihi boyunca çocuk bakımında rol alması.
Empati yeteneğinin kadınlarda daha gelişmiş olmasının bir sebebi bebek bakımıdır, bebek bakımı büyük oranda empati yeteneği gerektirir. Kadınlar, tarih boyunca, çocuklarının ne istediğini anlamaya çalışa çalışa empati yeteneklerini üst seviyeye çıkarmışlardır.
Öte yandan, erkekler insanlık tarihi boyunca risk alabilme becerisiyle, fiziksel gücüyle sorunlarının büyük bir kısmını halledip güçleri sayesinde güvende kalabilirlerken, kadınlar sosyal becerileriyle, gerektiğinde karşı tarafı manipüle ederek, gerektiğinde ise karşı tarafla empati yapıp karşı tarafın istediği veya istemediği şeyi anlayarak kendilerini güvende tutabilmişlerdir.
Bu yüzden kadınların sosyal becerileri daha gelişmiş düzeydedir.
Lakin erkekler tarih boyunca çok da fazla konuşmaya gerek duymadığı için, konuşmak ve sosyallik konusunda kadınlar kadar gelişmemişlerdir. Bu, kesinlikle erkeklerin sosyal olarak hiçbir zaman ileitişim kurulamayacak canlılar olduğunu vs. göstermez, bireysel farklılıklar vardır ve ortalama bir kadından çok daha iyi sosyal becerilere sahip olan erkekler de olabilir.
Yine de, kadınlar sosyal olarak becerili olmaya, ufak sinyalleri yakalama becerisine sahip olmaya daha yatkındır ve erkekler o kadar da yatkın değildir.
Sorun da bu, kadınlar, kendilerini baz alıp erkeklerin de kendileri gibi her sorunu, o sorun hakkında bahsedilmesine gerek kalmadan anlayacaklarını düşünüyorlar ve bu çoğu zaman “erkek arkadaşım beni hiç anlamıyor” gibi bir şikayetle sonuçlanıyor.
| 14,588,714,749,023,805,000
| 64
|
3b8da8287a746ee3d01883305d9e0dab
|
{
"tarih": "03/14/2024 09:36",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4gGL4rNgHd/",
"begeni": 2572,
"yorum": 31,
"paylasim": 1486,
"kaydedilen": 657
}
|
{
"n_chars": 2169,
"n_words": 266,
"n_sentences": 13,
"avg_sentence_len": 20.462,
"type_token_ratio": 0.6805,
"punct_density": 0.0207
}
|
yazi-011
|
İlişkiniz yeni başlamış ve her şey gereksiz bir şekilde süper gidiyorsa, birbirinize yıllardır aşıkmışsınız gibi davranıyorsanız:
İyi haber, gerçekten size göre ve dengeli bir ilişki yaşayabileceğiniz birini bulmuş olabilirsiniz, o kişiyle ilişkinizin uzun sürme ihtimali yüksek.
Kötü haber ise, birazdan bahsedeceğim şeyden haberdar değilseniz ilişkiniz bitebilir.
Birini ilk gördüğünüzde veya ilişkinin ilk aylarında o kişiye karşı büyük bir heyecan hissetmenizin sebebi, ödül ve motivasyon hormonu olan dopamin hormonudur.
Kısacası, vücudunuz size diyor ki: “Bu, üreyip soyunu devam ettirmek için büyük bir fırsat, iyi birisini buldun, devam et!” ve bu konuda sizi motive etmek için de dopamini kullanıyor.
Eğer dopamin bu aşamada tetiklenmeseydi, hiçkimseye karşı bir heyecan hissetmez, hiçkimseyle bir ilişki içine giremezdik (ki bazılarınız bunu yaşıyor olabilir, bu gönderinin konusu değil ama çözümü için sayfayı takip edin.)
Özetle, ilişkinin ilk aylarında, beyniniz sizi önünüzde duran hedefe doğru harekete geçirmesi için dopamin salgılanır ve o kişiye büyük bir ilgi duyarsınız.
Lakin önünüzdeki hedefe, ödüle ulaştıktan sonra, diğer her şeyde olduğu gibi: Dopamin “benim burada işim bitti, amacımıza ulaştık” diyerek geri çekilir ve ilişkinizin ilk aylarında yaşadığınız, dopamin kaynaklı heyecan sönebilir.
Bu konuda bilinçsiz kişiler bu aşamada bu yaşadığı şeyi şöyle yorumlar:
“Ona ilgi duyduğumu sanıyordum ama ilgim söndü, ilişkinin büyüsü bozuldu. Demek ki onda bir yanlış var, aradığım kişi bu değilmiş.”
Hayır, sadece beyin sizi hedefe ulaştırdığı için dopamin salgılamayı bıraktı.
Şimdiyse dopamin hormonları yerini vazopressin, oksitosin gibi daha BAĞLANMA odaklı hormonlara bırakacaktır.
O andan itibaren ilişkinizin ilk başlardaki o tatlı heyecanı bitebilir, ama ilk başlarda hissetmediğiniz miktarda bağlanma hissedersiniz, partnerinize daha fazla sevgi duyarsınız.
Gönderi başında “kötü haber” olarak bahsettiğim şey bunu yaşayacak olmanız değil, bunu yanlış yorumlama ihtimalinizdi.
Neyse ki bu sayfayla karşılaştınız ve bu konuda daha bilinçlisiniz, gelecekte bunu yaşadığınızda yaşadığınız şeyin bilincinde olacak ve yanlış düşüncelere kapılmayacaksınız.
| 16,150,709,932,937,003,000
| 64
|
5188e8b699e9872adc8823aaca3725e1
|
{
"tarih": "03/14/2024 08:23",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4f9unqNiR9/",
"begeni": 3921,
"yorum": 13,
"paylasim": 1776,
"kaydedilen": 2582
}
|
{
"n_chars": 2199,
"n_words": 290,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 19.333,
"type_token_ratio": 0.6897,
"punct_density": 0.025
}
|
yazi-012
|
❗Erkekler, kadınlara kıyasla, cinsel olarak daha “görsel” odaklıdır.
Bilimsel araştırmalar, kadın ve erkeğin cinsel aktivasyonunda cinsel uyaranlara göre farklılıklar olduğu, erkeklerde kadınlardan daha fazla amigdala ve hipotalamus tepki gösterdiği bildirilmiştir.
Bu, amigdalanın, erkeklerde cinsel açıdan uyarıcı görsel uyaranların işlenmesinde kritik bir rol oynadığını göstermektedir.
Eğer erkek arkadaşınız sizden sık sık fotoğraf istiyorsa, atmamakta özgürsünüz; lakin onu bu davranışı için kafanızda “sapık” olarak nitelendirmeniz yersizdir.
Sizin için, onun hayali bile size yetiyor olabilir ama erkek beyni daha fazla görselliğe ihtiyaç duyuyor, erkek beyni ile kadın beyni aynı çalışmıyor.
Zaten ilişkilerdeki tüm sorunların kaynağı da bu:
Kadınlar erkekleri kendi düşünce yapısı, yani kadın zihniyle yorumluyor ve yanlış sonuçlara ulaşıyor, aynı şekilde erkekler de kadınları kendi zihinleriyle yorumluyorlar ve ortaya bu yüzden anlaşmazlıklar çıkıyor.
Her iki tarafın da birbirini daha iyi anlaması için, yakın zamanda kadın erkek farklılıklarını bilimsel düzeyde anlatan bir e-kitap yayınlamayı düşünüyorum.
Hem bu tarz bilgilerden faydalanmak, hem de bahsettiğim e-kitap çıkınca haberdar olmak için sayfayı takip edebilirsiniz.
| 16,335,056,732,009,126,000
| 64
|
f3e9a895454c0216f0d14a0c73cd18c5
|
{
"tarih": "03/14/2024 07:42",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4f5SlrNhJ6/",
"begeni": 42968,
"yorum": 173,
"paylasim": 88808,
"kaydedilen": 10994
}
|
{
"n_chars": 1251,
"n_words": 160,
"n_sentences": 8,
"avg_sentence_len": 20,
"type_token_ratio": 0.7562,
"punct_density": 0.024
}
|
yazi-013
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKU ❗ ❗
Erkekler neden kadınları koruma içgüdüsü taşırlar?
Son günlerde, erkeklerin kadınları koruması, sahiplenmesinin ardında bir art niyet varmış gibi lanse ediliyor.
Sanki erkeklerin kadınlara karşı “ben senden daha güçlüyüm, sen eziksin, bu yüzden seni koruyorum” tarzı bir düşüncesi varmış gibi birileri böyle bir algı oluşturup, kendi oluşturdukları algı ile savaşıyorlar. (Saman adam safsatası)
Erkeklerin biyolojik olarak kadınları koruma isteğinin altında, yukarıda oluşturulan algının tam tersi şekilde; erkeğin, içgüdüsel olarak kadını biyolojik anlamda değerli ve zarar görmemesi gereken bir varlık olarak görmesi yatar.
İnsanlarda soyu devam ettiren, çocukların bakımını üstlenen cinsiyet insanlık tarihi boyunca yoğunlukla kadınlar olmuştur ve bu nedenle de soyun devamı için büyük önem taşırlar.
Bunun yanında, fiziksel olarak da doğada dezavantajlı pozisyonda oldukları ve yukarıda dediğim gibi biyolojik anlamda büyük önem taşıdıkları için, fiziksel anlamda daha güçlü olan erkekler tarafından korunmaları, sahiplenilmeleri gerekir.
Yoruma “iyi de biz şu an doğada değiliz, korunmaya ihtiyacımız yok" diye damlayacak kişiler gelmeden cevabını vereyim:
Evet, şu an doğada değiliz ama insan türü olarak iki buçuk milyon yıldır doğada yaşadık, modern diyebileceğimiz şu son 5-10 bin yıl, 2500000 yıl gibi bir sürenin yanında hiçbir şey ifade etmez.
Bu 2-3 milyon yıl boyunca, sadece kadınları koruyan erkekler ve aynı zamanda erkeklerin yardımını kabul eden kadınlar hayatta kaldı.
Bu yüzden biyolojik olarak tüm erkeklerin içinde koruma içgüdüsü mevcut ve tüm kadınlarda da “korunma” içgüdüsü mevcut.
Bu biyolojik gerçeklere karşı çıkıp reddedecek olanlar hayatları boyunca ilişkilerinde mutsuzluk çekecek ve yanlışı nerede yaptıklarını anlamayacaklar.
Yanlışı, ilişkiler konusunda bilimi reddetmekle yapıyorlar.
Bilime sırt çevirenlerden değil, bilimi arkasına alıp daha sağlam ilişkiler kuranlardan olmak isteyen herkes sayfayı takip edebilir.
| 16,295,409,782,578,696,000
| 64
|
8a455911559eab01111462ef6f7d50d3
|
{
"tarih": "03/13/2024 10:34",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4dn9vOtN1L/",
"begeni": 26442,
"yorum": 258,
"paylasim": 5679,
"kaydedilen": 3517
}
|
{
"n_chars": 1988,
"n_words": 263,
"n_sentences": 12,
"avg_sentence_len": 21.917,
"type_token_ratio": 0.7186,
"punct_density": 0.0231
}
|
yazi-014
|
Üzücü, ama herkes bir anda hayattan göçebilir.
Hiçbir zaman, hiçbir sevdiğinize, anlık öfke ile; sonrasında üzüleceğiniz, o vefat ettiğinde vicdan azabı çekeceğiniz şeyler söylemeyin.
Eğer bugüne kadar söylediyseniz de, gidin ve şu an özür dileyin.
Bu eski sevgiliniz dahi olsa ve tekrar birleşme gibi bir niyetiniz yoksa bile, zamanında ona hak etmediği laflar söylediğinizi düşünüyorsanız gidin ve şu an özür dileyin, hiçbir şey kaybetmezsiniz, sadece bir insanın gönlünü kazanmış olursunuz, eski sevgiliniz sizi sinirle hatırlamak yerine sevgi ile hatırlar.
Bunu yapacaksanız, bunu yaparken tekrar barışma gibi bir beklentinizin olmadığını özellikle belirtin ki karşı taraf herhangi bir umuda kapılmasın, tekrar bir ilişkiye girmeyi düşündüğünüzü, sırf bu yüzden özür dilediğinizi sanmasın.
Dediğim gibi, şu ana kadar kırdığınız, anlık öfke ile hak etmediği laflar söylediğiniz herkesi hatırlayın ve onlar hâlâ sadece bir telefon uzağınızdayken ulaşıp, özür dileyin.
Çünkü bugün özür dilemezseniz, yarın özür dileyeceğiniz birisi olmayabilir ve ömrünüzün sonuna kadar bu şey içinizde bir ukde olarak kalabilir, atlatmanız zor olabilir.
Eğer geçmişte, şu an hayatta olmayan bir kişiyi zamanında kırmış, üzmüşseniz de kendinizi suçlamayın, herkes öfke anında daha sonra pişman olabileceği hatalar yapabilir, o an kendinizi kontrol edebilir durumda olsaydınız, şu an pişmanlığını yaşadığınız o şeyi yapmazdınız.
Kendinizi affedin.
Ve çevrenizdekileri de affedin.
Karşı taraf %100 kusurlu olsa dahi affedin, ona kızmanız, içten içe öfke beslemeniz size fayda sağlamayacak.
Affedin gitsin.
“Ama bana şöyle bir şey yapmıştı, bu affedebileceğim bir şey değil.”
Onu affetmenizi, o kişinin iyiliği için değil, asıl olarak sizin iyiliğiniz için söylüyorum.
Öfke gibi yorucu bir duyguyu üzerinizde taşımak en çok size zarar verecek.
Söylediklerimden “hiç kimseye öfkenizi belirtmeyin, öfkenizi hep içinizde tutun” gibi bir anlam çıkmasın, bu da bir o kadar zararlıdır.
Hatta bu yüzden bu sayfada özellikle sınır koymanın, gerektiğinde öfkenizi dışarı çıkarmanın önemini vurguluyorum.
Daha fazla ilişki tavsiyesi için sayfayı takip edebilirsiniz.
| 16,961,081,552,909,658,000
| 64
|
5a955626d21a5ab9de738fa6405cf944
|
{
"tarih": "03/12/2024 09:16",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4a6Ud1t8Aa/",
"begeni": 87717,
"yorum": 221,
"paylasim": 19179,
"kaydedilen": 26311
}
|
{
"n_chars": 2156,
"n_words": 295,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 16.389,
"type_token_ratio": 0.6644,
"punct_density": 0.025
}
|
yazi-015
|
1. Övgü:
"______ (giysi, aksesuar vb.) çok hoş duruyor! Nereden aldın?" Kadınlar kıyafetlerine, giyimine, görünüşüne özen gösterir ve sabah büyük ihtimalle 1 saat düşünerek seçtiği o kıyafete iltifat etmeniz direkt olarak aradaki buzları kıracak, tanışmanıza olanak sağlayacaktır.
2. Ortak Nokta:
"______ (konu) hakkında konuştuğunuzu duydum. O konu hakkında şöyle bir şey duymuştum, doğru mu?”
3. Gözlem:
" ______ (aktivite) konusunda gerçekten iyi gibi görünüyorsunuz. Nasıl başladınız?"
4. Güncel Olaylar:
______ (son haber veya olay) dan haberdar mısınız? İnsanların bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum. (Üniversite dersiniz için anket yapıyor olmanız gibi masumane bir yalan söyleyebilirsiniz, anket sırasında ufak şakalar, ekstra kişisel yorumlarla karşınızdaki kişinin samimiyetini yoklayarak, bir karşılık görüyorsanız ilerleyebilirsiniz.)“
5. Direkt Tanışma:
"Merhaba, Ben ______ (adınız). Seni geçerken gördüm ve x’in çok hoşmuş (herhangi bir övgü), tanışmak istedim. Adın ne/burada ne yapıyorsun?”
6. Çakmak rica etmek:
Tütün ürünü kullanıyorsanız birinden çakmak rica edip sonrasında karşıdaki kişinin yanında içerken yukarıdaki herhangi bir örnekle konuşma başlatabilirsiniz. Klişedir, ama işe yarar.
7. Mizah:
______ (az önce çevrede olan komik bir şey) az önce olan şu olayı gördünüz mü? Gülmekten kendimi alamadım. (Gerçekten böyle bir olay olduysa bu açılışı kullanabilirsiniz, aksi taktirde garip ve samimiyetsiz duracaktır.) ”
8. Başarıya Övgü:
"______ (başarı, örneğin üniversitenizdeki bölüm derecesi veya bir alanda birincilik) kazandığını duydum, tebrik ederim…”
9. Ortak Bağlantı:
______ (ortak arkadaş, meslektaş vb.)’ı tanıyor musunuz? Sanki bir defa sizi onun yanında görmüştüm, o benim şuradan arkadaşım…”
10. Yardım Teklifi:
______ (aktiviteyi) fark ettim. Yardıma ihtiyacınız var mı?"
11. Cafede okunan kitaba veya izlenen filme yorum:
"______ (kitap, film). O kitabı/film’i ben de okumuştum/izlemiştim. Hatta orada şöyle bir sahne vardı ve çok etkilenmiştim, o kısma geldiniz mi?”
12. Yiyecek veya İçecek tavsiyesi:
“Pardon, ______ (içecek, yiyecek) hakkında konuştuğunuzu duydum, daha önce hiç içmedim/yemedim, şu anda da kararsızım, önerir misiniz?”
| 16,349,922,131,100,262,000
| 64
|
aa695ecc601ef48a52d4fc42b41a3c4c
|
{
"tarih": "03/11/2024 09:52",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4YZILUNs3e/",
"begeni": 2426,
"yorum": 43,
"paylasim": 1829,
"kaydedilen": 6203
}
|
{
"n_chars": 2198,
"n_words": 299,
"n_sentences": 42,
"avg_sentence_len": 7.119,
"type_token_ratio": 0.7793,
"punct_density": 0.0587
}
|
yazi-016
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Gerçek bir sevgi, işte tam olarak böyle hissettirmeli.
Partnerinizin yanında olduğunda kafanızdaki tüm gürültü susmalı, hissettiğiniz negatiflikler yavaş yavaş üzerinizden kalkmalı, evinizde, huzurda hissetmelisiniz.
Bunun tam tersi oluyorsa, normalde huzurda ve güvende hissediyorken; partnerinizin yanına gittiğinizde gerginlik hissediyorsanız, sanki yine bir şey olacak da bir şeyden tartışacakmışsınız, bir sorun çıkacakmış gibi hissediyorsanız; ilişkinizde düzeltmeniz gereken sorunlar var.
Tartışmalar, ilişki için kesinlikle gerekli şeylerdir ve İHTİYAÇ OLDUĞUNDA kesinlikle yapılması, iki tarafın da huzuru için ertelenmemesi gerekir.
İki tarafın da huzuru için diyorum, çünkü örneğin eğer partneriniz bir durumdan içten içe şikayetçiyse; bunu sizle konuşmadığı taktirde, size karşı ne kadar kibar olmaya çalışırsa çalışsın, bir soğukluk hissedecek ve tam olarak kendini açamayacaktır.
Dolayısıyla bir tarafın canını sıkan konuların konuşulmaması dolaylı olarak iki tarafın da canını sıkar.
Tartışmalardan kaçınmayın; lakin ilişkiniz tamamen tartışmalardan oluşuyor, her sebepten kavga çıkıyorsa ilişkinizde düzeltmeniz gereken sorunlar var ve biz de bu sorunları çözmek için buradayız.
Bu tarz ilişkiler sadece böyle bir gönderi açıklamasında çözümü verilip geçilebilecek bir şey değil, bu yüzden bu sayfayı takip etmelisiniz, ilerleyen aşamalarda sorununuzu çözeceğime söz veriyorum.
Bu tarz bir ilişki içinde değilseniz dahi takip etmelisiniz, kesinlikle sayfada ilişkilere bakış açınızı değiştiren şeyler bulacaksınız.
İlişki Mühendisi
| 6,927,771,585,488,703,000
| 64
|
6f618f7905a955561a98bc66efbfcdf9
|
{
"tarih": "03/10/2024 08:50",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4VuCLttFpc/",
"begeni": 622,
"yorum": 0,
"paylasim": 222,
"kaydedilen": 243
}
|
{
"n_chars": 1583,
"n_words": 195,
"n_sentences": 10,
"avg_sentence_len": 19.5,
"type_token_ratio": 0.7385,
"punct_density": 0.0208
}
|
yazi-017
|
Tam içinizden gelen o şeyi söyleyecektiniz,
tam uzun zamandır yapmayı planladığınız o şeyi yapacaktınız,
tam ne zamandır tanışmak istediğiniz o kişiye ilk adımı atacaktınız;
ama içinizden gelen bir ses “dur” dedi, durdunuz.
Çok üzücü ama belki de o fırsat, adım atmanız için önünüze çıkarılmış son fırsattı.
Belki de o içinizden gelen ve söylemek üzere olduğunuz şeyi, garip karşılanmayacak şekilde sadece orada söyleyebilecektiniz, veya belki de o tanışmak istediğiniz kişiyi artık göremeyeceksiniz.
Kulağa üzücü geliyor değil mi?
İşte bir daha bu duruma düşmemek için her zaman, tam o karar anlarında “yapma” diyen sesi dinlemeyip vücudunuzu otomatiğe alarak yapmak istediğiniz şeyin üzerine yürümelisiniz.
Bu çok önemli.
O an beyninizi dinlemeyin, beyninizi ikna etmeye çalışmayın, sadece vücudunuzu kontrol edin, o kişiye doğru yürümeniz gerekiyorsa sadece bacaklarınızı kontrol edip o kişiye doğru adım atın.
Bir şey söylemeniz gerekiyorsa, sadece ağız kaslarınızı kullanarak söylemek istediğiniz şeyi söyleyin, başka bir şey düşünmeyin.
O an, o kişinin elini tutmak istiyorsanız; sadece elinizi kontrol edin ve onun eline götürün, “şu an elini tutsam garip karşılar mı, şöyle mi tutsam, böyle mi tutsam” diye düşünmek yerine sadece o kişinin elini tutun.
O kişi buna tepki verecek olsa sizle buluşmaz, konuşmaz zaten; belli ki size ilgisi var ki sizinle birlikte.
Tepki vermesi de önemli değil; örneğin henüz tanışmadığınız birisi, siz yapmanız gereken şeyi yapıp onla tanıştıktan sonra sizi reddetse ne yazar?
Emin olun, gidip reddedilmeseydiniz; “acaba gidip tanışsam ne tepki verirdi, keşke tanışsaydım…” düşünceleri size daha çok acı verecekti.
Reddedilmenin pişmanlığı, reddedilmemenin pişmanlığından iyidir.
Daha fazla ilişki tavsiyesi için sayfamızı takip edin.
| 16,888,779,902,488,959,000
| 64
|
8f3312b5fa42fdcd1b35b3bae0333f99
|
{
"tarih": "03/09/2024 09:49",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4TW5iGtYcl/",
"begeni": 357,
"yorum": 9,
"paylasim": 63,
"kaydedilen": 157
}
|
{
"n_chars": 1790,
"n_words": 252,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 16.8,
"type_token_ratio": 0.6667,
"punct_density": 0.0274
}
|
yazi-018
|
Buradaki masa aşkı, sandalyeler ise aşk konusundaki pozisyonları temsil ediyor. Başta her şey normal giderken, ilk kadın kendi istikrarsızlığı nedeniyle adamdan uzaklaşıyor ve adamın masası (aşka olan inancı) çöküyor.
Adam çaresizce onu tamir etmeye çalışıyor ve tam başardığı anda başka bir kadın ortaya çıkıyor.
Ama şimdi yer değiştirdiler, eski sevgilisinin oturduğu sandalyede oturuyor ve masa eskisi gibi sert değil, yani adamın aşka olan güveni azalmış durumda.
Bunu aşmaya ve dik durmaya çalışıyor, kadın da ona yardım etmeye çalışıyor ama ne yazık ki… İlişki Mühendisi ile karşılaşmadığı için video sonunda o da düşüyor ve sevdiği ilk kadınla aynı hale geliyor.
Bu durumdaysanız ve bu durumdan kurtulmak istiyorsanız profilime gidip kapağında "Ayrılık sonrası güven problemi" yazan, bu posttan 11 gönderi önceki postu okuyun ve profile girmişken ilişki konusunda daha fazla tavsiye almak istiyorsanız sayfayı takip edin.
🎥 @patrickwatsonofficial
| 17,308,823,877,319,674,000
| 64
|
0fac6268ca219443023831ae1ec7115b
|
{
"tarih": "03/09/2024 07:35",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4THgtANIMx/",
"begeni": 10312,
"yorum": 34,
"paylasim": 2688,
"kaydedilen": 4662
}
|
{
"n_chars": 959,
"n_words": 135,
"n_sentences": 8,
"avg_sentence_len": 16.875,
"type_token_ratio": 0.8444,
"punct_density": 0.0198
}
|
yazi-019
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Çoğu erkek, kadınların artık eskisi gibi olmadığından, çoğu kadın da erkeklerin artık eskisi gibi olmadığından bahsediyor.
Bunların ikisi de doğru.
Bazı kadınlar kendilerini sadece cinsel obje gibi gösterdikleri için bilinçsiz bazı erkekler artık tüm kadınların böyle olduğunu düşünüyor, kadınlara sadece cinsellik gözüyle bakıyor.
Ve kadınlar da tek işi cinsellik olan bu erkeklere bakıp tüm erkeklerin tek amacı cinsellikmiş gibi bir ön yargı besliyor ve bazı ucuz kadınlar da "madem erkeklerin talebi bu, ben de bunu arz ederim o zaman" diyor ve kendisini bir nevi cinsel bir obje gibi pazarlıyor.
Sonuç: Kendisini besleyen bir kısır döngü, ilişki ahlağının gitgide yok olması, tarafların birbirine duyduğu güvensizliğin artması (örneğin bir kadının, eşinin normal bir cinsellik beklentisini dahi "işte tüm erkekler böyle, tek amacınız cinsellik" diye yorumlaması veya bir erkeğin, bir kadında gördüğü ufak bir yanlış davranışta dahi o kadını "namussuz" olarak etiketlemesi, güven kırıklığı yaşaması vs.)
Sizi bu kısır döngüden kurtarmak için buradayım.
Daha sağlıklı partnerler bulmak, daha sağlıklı ilişkiler kurmak için sayfamızı takip edebilir, çevrenizdeki ilişkiler konusunda bilinçlendirmek istiyorsanız bu sayfayı çevrenizle paylaşabilirsiniz.
Takipte kalın, ilişki alanında çözeceğimiz çok sorun var...
| 16,318,492,796,813,206,000
| 64
|
312f505aa072493f4fe86f77c5d9aa0b
|
{
"tarih": "03/08/2024 09:28",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4QvmA-N4U1/",
"begeni": 592,
"yorum": 12,
"paylasim": 99,
"kaydedilen": 162
}
|
{
"n_chars": 1348,
"n_words": 181,
"n_sentences": 8,
"avg_sentence_len": 22.625,
"type_token_ratio": 0.7017,
"punct_density": 0.0267
}
|
yazi-020
|
❗Çocuklarınızı "herhangi bir karşı cinse ihtiyaç duymaması için" yetiştirmeye çalışmakla iyi bir şey yaptığınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Bu, çocuğunuzun, ileride acıkmamasını sağlayacak bir şekilde yetiştirmeye çalışmak gibi bir şey, çabanız nafile olacaktır çünkü çocuğunuz illaki acıkacak, bu onun genetiğinde kodlu, içgüdüsel bir şey.
"Bunu öğretiyorum ki yarın bir gün bir erkeğe ihtiyaç duyma" demek, "erkekler, ihtiyacın olmadığı sürece bulaşmaman gereken canlılardır" gibi bir alt metin taşır ve eğer bu küçük kız çocuğu bu şeyin bir saçmalık olduğunu anlamayacak zekada olsaydı, onu çok kötü bir hayat bekliyor olacaktı.
Çünkü babasının çabaları nafile kalacaktı, günün sonunda yine bir erkeğe ihtiyaç duyacaktı ama bir yandan da babası sayesinde erkeklere içsel bir nefreti olacaktı ve dengeyi tutturması, mutlu olması oldukça zor olacaktı.
Üreme, karşı cinse ilgi ve çekim duyma bizim EN TEMEL içgüdülerimizdendir ve acıkmak kadar doğaldır.
En kadın düşmanı görülen erkekler veya en erkek düşmanı görülen kadınlar dahi günün sonunda bir karşı cinse ihtiyaç duyar ve duymalıdır da.
Yalnız yaşayan insanların depresyona daha meyilli olduğuna dair onlarca bilimsel araştırma mevcut ve aslında sizi bu argümana inandırmak için bilimsel bir veri sunmama dahi gerek yok, biraz mantığınızı kullanır, düşünürseniz, her erkeğin bir kadına, her kadının bir erkeğe ihtiyacı olduğunu, DOĞAL olanın bu olduğunu anlayabilirsiniz.
"Hiç de bile, X zamandır hayatımda bir karşı cins olmadan yaşıyorum, gayet de mutluyum." diyenleriniz olacaktır.
Şu an sadece acınızı erteliyorsunuz, kendinizi işinizle, gücünüzle vs. oyalayıp eş bulma içgüdünüzün üstünü ŞİMDİLİK örtüyor olabilirsiniz ama bastırdığınız bu içgüdü, günün birinde saçma bir şekilde kendini gösterecektir.
Belki saçma sapan birine aşık olursunuz, belki yalnızlık en son başınıza vurur ve depresyona girersiniz, tam olarak ne olacağını bilemem, ama bu doğanıza karşı çıkışınızın bedelini bir gün ödeyeceğinizi biliyorum.
Yalnızlık romantizmine çok fazla kapılmamaya çalışın ve kendinize iyi bir eş bulmaya, sağlıklı ilişkiler kurmaya odaklanın. Bunu iyi bir şekilde yapabilmek içinse sayfamızı takip edin.
İlişki Mühendisi
| 18,029,835,158,940,504,000
| 64
|
2ec9e2b9373cd553b60791b2e6c206b5
|
{
"tarih": "03/07/2024 09:04",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4OF95ntMuL/",
"begeni": 7615,
"yorum": 60,
"paylasim": 9923,
"kaydedilen": 1478
}
|
{
"n_chars": 2196,
"n_words": 300,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 20,
"type_token_ratio": 0.71,
"punct_density": 0.0219
}
|
yazi-021
|
Videoda bu saçmalığa, saygısızlığa sebep olacak 2 potansiyel sebep görüyorum:
1-) Geleneklere bağlılık: Gelenekler, saçmalıklarına bakılmaksızın, yazılı kuralmış gibi takip edilirler. Gelinin bu konudaki ısrarının, saygısızlığının sebebi bu olabilir.
2-)Oğluna düşkün, ara bozucu kaynana: Bazı anneler oğullarına aşırı düşkündür ve bu düşkünlükleri, gelinini kıskanmaya gidebilir. Videodaki kaynana sırf daha sonrasında "Ben gelini uyarıp çocuğuma tuzlu kahve içirmedim" diyip "hava atmak" için bu konuda ısrar ediyor olabilir, gelin de kaynananın huyunu bildiği için bunu anlamış, bir nevi kaynanaya ağzının payını vermiştir.
Lakin ben böyle olduğunu düşünmüyorum, büyük ihtimalle kaynana sadece iyi niyetiyle oğluna zarar gelmemesi için gelini uyardı, gelin ise saygısızlık yaparak cevap verdi.
Siz ne düşünüyorsunuz?
| 16,678,920,261,079,220,000
| 64
|
0c65d30a5e596dbae266242f927ef45f
|
{
"tarih": "03/06/2024 07:14",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4LWxR-NxbN/",
"begeni": 298,
"yorum": 40,
"paylasim": 128,
"kaydedilen": 50
}
|
{
"n_chars": 823,
"n_words": 107,
"n_sentences": 6,
"avg_sentence_len": 17.833,
"type_token_ratio": 0.8598,
"punct_density": 0.0328
}
|
yazi-022
|
❗❗❗❗
İlişkileri biraz derinden araştırmış herkes şunu bilir:
Erkek, her zaman eşine yardım etmek ister ve bundan keyif alır.
Bunun neden böyle olduğunu evrimsel psikoloji ile basit bir şekilde açıklayabiliriz:
Kadın, hem doğası gereği daha az kas kütlesine sahip bir canlı, hem de 9 ay boyunca baş etmesi gereken hamilelik dönemi, inişli çıkışlı, ağrı dolu regl dönemi var, yani fiziksel olarak daha güçsüz ve doğada hayatta kalmak için de fiziksel güç önemli.
Dolayısıyla insanlık tarihi boyunca, kadınlar "yardım edilmesi gereken" konumda olmuşlardır, çünkü soyun devamlılığı açısından kilit rol oynuyorlar ama hamilelik gibi sebepler dolayısıyla kendi başlarına halledemeyecekleri birçok şey (avcılık, sürüyü koruma vs.) var.
Dolayısıyla genleri bugüne kadar hayatta kalabilmiş tüm erkeklerde "yardım etme", kadınlarda ise "yardım isteme" içgüdüsü mevcuttur.
Çünkü yardım istemeyen kadınlar elendi.
Doğada "Ben güçlü bir kadınım, kendi başıma yaşayabilir, çocuklarıma bakabilirim." gibi bir durum söz konusu değildi, hamile haliyle, çocuklarıyla doğaya bırakılmış bir kadın büyük ihtimalle ilk günden elenirdi. Kadının muhakkak bir erkeğin veya erkek yoksa da bir sürünün bakımına ihtiyacı vardı ve buna göre, yani yardım almak isteyecek şekilde evrildi.
Arada bir zeka farkı olmamasına, hatta kadınların zeka olarak erkeklerden daha önde olduğu birçok alan olmasına rağmen kadınların bazı alanlarda erkekler kadar başarılı olamamasının sebebini de Dr. Brizendine buna bağlıyor:
Erkekler kendisini bir odaya kapatıp bireysel bir şekilde senelerce çalışabilirken, kadınlar bunu o kadar iyi yapamıyor, kadınlar sosyalliğe ihtiyaç duyan canlılar ve çoğu alanda uzmanlık da bireysel bir şekilde odaya kapanıp çalışmayı gerektiriyor.
Özetle:
Kadınlar, biyolojik olarak, erkeklere kıyasla daha fazla yardım arayışında olan canlılardır ve erkekler de yardım etmek üzere evrildiği için genelde yardıma muhtaç, zayıf gözüken kadınlar erkeklere daha çekici gelir. Çünkü yardım etmek, biyolojik vazifelerini yerine getirmek isterler. Bir kadın olarak yardım istemekten, zaman zaman zayıflıklarınızı göstermekten çekinmemelisiniz.
Daha fazla ilişki tavsiyesi için sayfamızı takip edebilirsiniz.
| 15,146,948,502,387,580,000
| 64
|
d249e5b7e7a6ac2b3650d7619ee2094a
|
{
"tarih": "03/04/2024 09:27",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4GcQ14NsdJ/",
"begeni": 19059,
"yorum": 276,
"paylasim": 9206,
"kaydedilen": 7630
}
|
{
"n_chars": 2200,
"n_words": 293,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 19.533,
"type_token_ratio": 0.7201,
"punct_density": 0.0255
}
|
yazi-023
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKU❗❗
Tüm erkeklerin cinsel açlıkta olduğu bir ülkede, bir erkek olarak öne çıkmak istiyorsanız, cinselliğe düşkünlüğünüzü azaltmalısınız.
Bakın, KESİNLİKLE AMA KESİNLİKLE, "cinsellik niyetinizi hiçbir zaman belli etmeyin, bunu saklayın, daha sonrasında gösterirsiniz" falan demiyorum.
Niyetinizi baştan belli etmeli, kadına özgüvenli bir şekilde, ona flörtöz şekilde yaklaştığınızı göstermelisiniz, bunu yapmayan, sırf ilk paragrafta bahsettiğim şekilde öne çıkmak için cinselliği aşırı geri plana atan tüm erkekler "friendzone" yiyor, bir partner olarak tercih edilmiyor.
Ortayı bulun; ne açlıktan çıkmış gibi saldıracaksınız, ne de hiç cinsellik gibi bir niyetiniz yokmuş "aa, s*ks mi, o da ne" gibi yaklaşacaksınız.
Niyetinizi belli edin, cinsellikten çekinmeyin lakin buna muhtaçmışsınız gibi de gözükmeyin.
Zaman zaman, partneriniz size bu konuda sinyal yaksa, sizden adım beklese dahi adım atmayın, örneğin cinsel içerikli bir mesajlaşmayı sonlandıran, başka bir konuya geçen taraf siz olun.
Her erkeğin cinselliğin c'sini gördüğü gibi hunharca saldırdığı bir yerde, bu şekilde davranarak eşcinslerinizden kolayca fark yaratabilir.
Çoğu kadın, erkekleri cinsellik ile yönlendirebilme becerisine sahiptir ve bunu çok iyi yapar.
Sizi cinsellik ile yönlendiremeyen, cinsellik sunarak ilginizi o kadar da çekemediğini gören kadınlar size daha fazla ilgi duyacak, sizden bu konuda onay alamadığı için bir nevi biraz daha peşinize düşecektir.
Daha fazla ilişki tavsiyesi için sayfamızı takip edin.
| 16,893,846,482,501,716,000
| 64
|
844d476cc4032788f944da0346d33df5
|
{
"tarih": "03/04/2024 08:16",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4GUO4xttQI/",
"begeni": 352,
"yorum": 14,
"paylasim": 84,
"kaydedilen": 275
}
|
{
"n_chars": 1521,
"n_words": 203,
"n_sentences": 10,
"avg_sentence_len": 20.3,
"type_token_ratio": 0.7438,
"punct_density": 0.0302
}
|
yazi-024
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Bilime sırtımı dayayarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
Kadınların eş seçim mekanizmasındaki en önemli etken, erkeğin sosyal ortamda aldığı ilgi ve dikkattir.
Çoğu kadın ilk olarak buna dikkat ediyor, yani bilinçli olarak düşünmeseler bile içgüdüsel olarak bir kadını etkileyen, bilimsel olarak kanıtlanmış en önemli şey şu:
"Bu erkeğe diğer insanlar (kadınlar veya erkekler) ne kadar saygı ve ilgi duyuyor" veya bunu gözüyle göremeyecek durumda iseler, "bu erkeğin diğer insanlar tarafından ilgi ve saygı görme potansiyeli nedir?" sorusu.
Kadınların eşlerini bu şekilde seçiyor olmalarının sebebini evrimsel psikoloji ile basitçe açıklayabiliriz: Sürüde en çok ilgi ve saygı gören erkek, büyük ihtimalle sürüye en çok besin getiren, en sağlam erkektir.
Aslında bu mantığı hepimiz günümüzde kullanıyoruz:
Erkekler eş seçiminde böyle bir şeye bakmasa bile, tüm insanlar olarak şunu yapıyoruz:
Bir ürünün özelliklerinden, üretim tarihinden, üreten firmadan vs. ziyade; en çok önemsediğimiz şey o ürünü kullanan diğer kişilerin yorumları ve diğer insanların o ürüne ilgisi oluyor. Buna pazarlamada "sosyal kanıt" deniyor ve kesinlikle pazarlamanın olmazsa olmazından.
Nasıl bir ürüne diğer insanların ilgi duyduğunu gördüğünüzde "bu üründe bu kadar ilgi duyulacak ne var" diyip o ürüne siz de ilgi duymaya başlıyorsunuz, kadınlar da diğer kadınların ilgi duyduğu erkeklere aynı şekilde ilgi duyuyor.
Bir kampüste: yakışıklı, karizmatik ama yanında hiçbir kadının görülmediği bir erkekten ziyade, çirkin olan ama yanında her gün başka bir kadının görüldüğü erkek, merak cezbedip çok daha fazla talep görecektir.
Mesele evliliğe geldiğinde ise, yine aynı durum söz konusu, evli erkek hem "tercih edilen" konumunda, hem de "yasak elma" konumunda, bu ikisi de merak cezbeden türden şeyler.
Kadınların evli erkeklere yanaşıp yanaşmamalarında ise tamamen kadının etik, ahlak düzeyi rol oynar. "Tüm kadınlar evli/ilişki içinde olan erkeklere düşkündür diyemeyiz, lâkin bunun kadınların ilgisini arttıran bir faktör olduğu gerçek.
Bilim ışığında daha fazla ilişki tavsiyesi için sayfayı takip et.
| 16,389,383,872,419,811,000
| 64
|
dc83618948fff00f6cd096607bbad6cf
|
{
"tarih": "03/03/2024 10:07",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4D8Fr8tsIU/",
"begeni": 26304,
"yorum": 285,
"paylasim": 23267,
"kaydedilen": 18231
}
|
{
"n_chars": 2126,
"n_words": 295,
"n_sentences": 13,
"avg_sentence_len": 22.692,
"type_token_ratio": 0.678,
"punct_density": 0.0278
}
|
yazi-025
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Hesap ödemek, erkeğin görevidir lakin videodaki husus çok önemli.
Kimse bir şey yapmaya zorunlu değil, karşınızdaki erkek hesabınızı ödüyorsa centilmenlik yapıyordur, size iyilik yapıyordur, teşekkür etmek veya hesap geldiğinde elini cüzdanına atmak ortalama bir erkeği memnun etmeye yetecektir.
Bu arada evet, hesabı ödemek yukarıda yazdığım gibi çoğu zaman erkeğin görevidir, erkek biyolojik olarak "sağlayıcı" konumdadır ve ortalama bir kadının asıl peşinde olduğu şey, 1-2 bin liralık hesabı ödetip kaçmak değil; sadece karşısındaki erkeği eşi olarak seçmeden önce cömertliğini ölçmek.
Kadınlar içgüdüsel olarak, bir yemeğin hesabını ödemeye bile eli gitmeyen erkeğin bir aile geçindiremeyeceğini bilir ve o erkeğe olan çekimini ister istemez kaybederler.
Tabii ki, kadın karşısındaki erkeğin cömertliğini zaten görmüş ve hesap konusunu artık kafaya takmayacak duruma geldiyse hesabı ödemek isteyebilir.
Bunun dışında, hesabı erkek ödemelidir.
"E hani eşittik?"
Değiliz.
O eşitlik bu eşitlik değil. O eşitlik hak eşitliği ve kesinlikle olmalıdır, lâkin burada biyolojik bir farklılıktan bahsediyoruz.
Ve tabii ki bu biyolojik farklılıklar, ilişkideki görev dağılımını da etkileyecektir.
Ama çok üzücü ki, artık erkekler de bu "kadın erkek eşittir" muhabbetinin yanlış anlaşılması veya birilerinin bunu kasıtlı olarak propaganda etmesinin sonucu olarak kendi üzerine düşen görevi kabul etmekte zorluk çekiyorlar, çoğu erkek maskülenlikten, çoğu kadın da feminenlikten uzaklaşmış durumda.
Bu kaos ortamından sıyrılıp dengede ilişkiler kurmak için sayfamızı takip edin.
| 17,452,813,651,579,767,000
| 64
|
3a8ba1ae6afb6ab2fa5cae31bb3e106e
|
{
"tarih": "03/03/2024 07:28",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4Dpt24tAAV/",
"begeni": 390,
"yorum": 31,
"paylasim": 62,
"kaydedilen": 128
}
|
{
"n_chars": 1609,
"n_words": 213,
"n_sentences": 13,
"avg_sentence_len": 16.385,
"type_token_ratio": 0.7324,
"punct_density": 0.0249
}
|
yazi-026
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Bir erkekle bir kadın, beraber gezebilir, tozabilir, sohbet edebilir, bunların gerçekleşmesinde biyolojik bir engel yok.
AMA,
Doğamız gereği, tüm bunların, arada bir cinsel çekim olmadan gerçekleşmesi çok zor. Sıkıntı da tam olarak bu.
Bu konudaki görüşlerimi dinlemek, bilimsel kanıtlara ulaşmak için profildeki bağlantıdan "Kadın ile erkek arkadaş olabilir mi?" başlıklı blog yazımızı okuyun ve sayfamızı takip etmeyi unutmayın.
| 13,436,446,801,921,070,000
| 64
|
4df5f26a37713abb9192d44711d5ffb3
|
{
"tarih": "03/03/2024 04:10",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C4DTLJrt7bY/",
"begeni": 280,
"yorum": 2,
"paylasim": 110,
"kaydedilen": 85
}
|
{
"n_chars": 461,
"n_words": 60,
"n_sentences": 5,
"avg_sentence_len": 12,
"type_token_ratio": 0.9,
"punct_density": 0.0412
}
|
yazi-027
|
⚠Bu dediğime kızacaklar olacaktır ama herkes yalan söyleyebilir.
Hatta en çok, sizi en çok sevenler yalan söyler çünkü sizi kaybetmekten korktukları için zaman zaman yalan söylemek durumunda kalırlar.
Yalan söylemeyi güzellemiyorum, sadece bunun, hepimizin zaman zaman yapabileceği bir hata olduğundan bahsediyorum.
Küçük ve tek seferlik yalanlar affedilebilir.
AMA EĞER Aynı kişiyi defalarca yalan söylerken yakalamışsanız, bu kişi, yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş demektir.
Özellikle baskıcı ailelerin çocukları daha fazla yalan söyler, çünkü zamanında defalarca yalan söylemek zorunda bırakılmışlardır.
“Kadınlar yalan konusunda ustadır.” söylentisinin kaynağı bu:
Kadınlar, çocukluklarında, erkek çocuklarından daha fazla baskıya maruz kalıyorlar ve bu da onları doğal olarak daha fazla yalan söylemeye itiyor.
Ama olgun bir insan, bu alışkanlığının farkına varıp, bunu kırmak için harekete geçecektir. Lakin harekete geçmiş olsa bile, bu alışkanlığını nasıl yeneceğini bilmiyor olabilir, anlatıyorum:
Partnerinizde bu varsa, onla ilişkinizi bitirmeden önce, onda böyle bir alışkanlık olduğunu açıkça söyleyin ve çocukluğu hakkında konuşun.
Sizden terapist olmanızı, sınırsız anlayış göstermenizi falan beklemiyorum, istiyorsanız onu oracıkta terk edin, bu sizin için iyi bir çözüm olabilir.
Lakin o kişiye gerçekten değer veriyor ve normalde iyi bir insan olduğunu düşünüyorsanız, onu bu yalan döngüsünden kurtarmayı deneyebilirsiniz.
Öğrendiğiniz bu bilgi hakkında konuşun, çocukluğunda söylediği tüm yalanları, yalan söylemekle ilgili tüm anılarınızı size büyük bir dürüstlükle anlatsın.
Sorunu tanımlamak, sorunu çözmenin %90’ıdır.
Sorunu tanımladığınızda, karşıdaki kişinin bunu yaptığını ve neden yaptığını bir nevi ona göstermiş oluyorsunuz ve kişinin bu alışkanlığı üzerindeki kontrolü artıyor.
Deneyin ve eğer sizde de yalan söyleme alışkanlığı varsa, kendiniz üzerinde de uygulayın. Telefonu bırakın, uzağa koyun ve uzanıp çocukluğunuzda yalan söylemek zorunda bırakıldığınız tüm durumları, yalana karşı bakış açınızı değerlendirin.
Tabii, telefonu bırakmadan önce, karakterinizi ve ilişkilerinizi güzelleştirecek daha fazla tavsiye için sayfamızı takip edin.
| 3,866,249,107,226,194,400
| 64
|
186c7f59ebd7c3955d6e4967ad46f95d
|
{
"tarih": "03/01/2024 10:56",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3-3hT-N9uD/",
"begeni": 472,
"yorum": 2,
"paylasim": 74,
"kaydedilen": 152
}
|
{
"n_chars": 2200,
"n_words": 279,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 15.5,
"type_token_ratio": 0.6918,
"punct_density": 0.0236
}
|
yazi-028
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Öncelikle, ruh eşi diye bir şey yoktur, hiç kimse HAYATINIZIN AŞKI falan değildir. Evet, çok iyi anlaştığınız, çok sevdiğiniz, beraber olmaktan keyif aldığınız birisi olabilir, ama bu onun, sizin "hayatınızın aşkı, vazgeçilmeziniz" olduğunu göstermez.
Aşkı kafanızda romantize etmeyin.
Tüm bunlar, dizi/film/roman ürünüdür ve uzun süredir topluma entegre haldedir.
Aşk film ve dizilerinde aşıklar, sağlıklı bir insan gibi davransalardı, örneğin kendisine eşi tarafından bir saygısızlık yapıldığında erkek hâlâ a*tal gibi o kadının peşinde koşmak yerine "Dur, benim kendime bir saygım var, bundan daha ileriye gidemem." deseydi, bu dizi ve filmlerin hiçbir heyecanı, tutkusu olmazdı
.
Dolayısıyla, dizi, film ve romanlarda genel olarak her konu için yapıldığı gibi, izleyiciye seyir zevki vermek için bu konu da abartıldı ve bu, "aşk" imgesinin insanların kafasına yanlış oturtulmasına sebep oldu, aşk, gökten inen kutsal bir şeymiş gibi anlaşıldı.
Bugün bu yanlış anlaşılmayı çözmek için buradayız.
Aşk nedir?
Tabii ki kişiden kişiye bunun tanımı değişebilir, ama bilimsel olarak aşk, sadece, bir kişiye karşı daha fazla oksitosin (sevgi) veya dopamin (istek) hormonu salgılamanızdan, beraber çok fazla vakit geçirdiğiniz için o kişiyle olan nöral ağlarınızın, diğer insanlarla olan nöral ağlarınızdan daha fazla olması demektir.
Son cümlemi basitleştirerek açıklayayım:
Yaşadığın, duygu dolu her an, beyninde yeni bir nöral ağ demektir. Bu duyguların ne olduğu çok fark etmez; sevgi, korku, heyecan, cinsel haz, telaş, kıskançlık, sevinç vs.
Bu nöral ağların her biri, aşık olduğunuz kişinin kafanızda daha uzun ve belirgin süre kalmasını sağlar.
Ve bu nöral ağlar KALICIDIR. Yani zamanla yok olmazlar…
Yazının tamamını okumak için profilden sitemize gidip “Bilimsel olarak aşk nedir?” yazımızı okuyabilir, ilişkilerle alakalı daha fazla tavsiye için sayfamızı takip edebilirsiniz.
| 15,162,755,473,093,968,000
| 64
|
cfd61743bef25674f7bd0c9dd4e75791
|
{
"tarih": "02/29/2024 09:11",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C38HZFKN3h4/",
"begeni": 261,
"yorum": 1,
"paylasim": 52,
"kaydedilen": 149
}
|
{
"n_chars": 1921,
"n_words": 268,
"n_sentences": 17,
"avg_sentence_len": 15.765,
"type_token_ratio": 0.7425,
"punct_density": 0.0385
}
|
yazi-029
|
❗Girişkenlik, adım atma cesareti nasıl kazanılır?
Hepinizin, birisiyle konuşurken aklına gelen şeyleri söylemekten veya yapması gereken şeyleri yapmaktan kaçındığı oluyordur.
Cürretkar bir flört cümlesinden veya temas bariyerini kıracak bir öpücükten bahsediyorum.
Özellikle erkeklere söylüyorum:
Bu konuda kendinizi geride tuttuğunuz “biraz daha yavaş gidelim” diyip düşüncelerinizi, flört seviyenizi kıstığınız sürece sürece hiçbiriniz konuştuğunuz kişiyi etkileyemeyeceksiniz.
Çünkü sizin söylemekten çekindiğiniz şeyleri başkaları pat pat söylüyor, özgüvenini belli ediyor ve bunun karşılığını alıyor.
Partnerinizi asıl etkileyecek şey güzel ve cürretkar sözler değil; bu sözleri söyleyebilme cesaretinizdir.
Bu cesaret nasıl edinilir:
Tabii ki diğer her konuda olduğu gibi pratik yaparak, üzerine giderek.
Attıktan sonra heyecandan telefonu masaya bırakıp kaçtığınız, gelecek cevabın ne olacağından korktuğunuz riskli mesajlar atmayı sıklaştırın. Korkularınızın üzerine gidin.
Flörtünüzle samimiyet olarak 5 seviyesindeyseniz, 6 seviyesinde bir mesaj atın, 6 seviyesindeki mesajınıza olumlu geri dönüş aldıktan sonra, çıtayı 7’ye, sonra 8’e çıkarın.
Göreceksiniz ki, eğer bunu sapık gibi yapmıyorsanız ve çıtayı adım adım atlatmaya dikkat ediyorsanız, çoğu zaman olumlu geri dönüş alacaksınız, çünkü kadınların özgüvenden daha çok sevdiği bir şey yoktur.
Ve olumlu geri dönüşler aldıkça bunları yapmak sizin alışkanlığınız haline gelecek.
Şu an ne kadar cürretkar şekilde mesajlaşıyor olursam olayım, hiçbir zaman heyecanlanmıyorum. Çünkü her zaman çıtayı bir seviye daha yukarı taşıyacak şekilde mesajlaşmayı, riskli şeyler yapmayı, temas bariyerini hızlıca kırmayı alışkanlık haline getirmiş durumdayım.
Daha fazla ilişki tavsiyesi için sayfamızı takip et.
| 7,702,209,894,319,744,000
| 64
|
afaf8ec6de6d6287f1e96dd769afe172
|
{
"tarih": "02/29/2024 07:43",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C379UbZtOuf/",
"begeni": 14558,
"yorum": 118,
"paylasim": 9181,
"kaydedilen": 5668
}
|
{
"n_chars": 1777,
"n_words": 224,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 14.933,
"type_token_ratio": 0.7679,
"punct_density": 0.0219
}
|
yazi-030
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKU❗❗
Bu açıklamaya sizi, sadece şu konuya açıklık getirmek adına çağırdım:
Kalbi kırılan çoğu insan, kendini kapatma, duygularını reddetme eğilimine giriyor.
Şu kişiyle konuştum, ilişki kurdum; ama bana ihanet etti. Bundan sonra tövbe, tüm duygularımı siliyorum. Kimseyle konuşup ilişki kurmayacağım!
1-) Kabul edin ya da etmeyin, bunu yaparken, bunu biraz da intikam hissiyle yapıyorsunuz.
Tüm kadınlardan/erkeklerden intikam alma hissi.
Böyle söyleyince garip duracak ama ortada “Demek bana böyle yapıldı ha, şimdi tüm duygularımı köreltip kendimi ilişkilerden tamamen geri çekeyim de görün siz!” gibi bir isyan söz konusu.
Bu isyanın, sizden başka kimseye zararı olmayacak. Emin olun köşeye çekildiğinizi, kendinizi kapattığınızı çoğu kişi fark etmeyecek bile. En fazla sizle tanışmak isteyen birkaç kişi belki size yazar, baktınız cevap vermiyorsunuz, kendi hayatlarına devam ederler.
Kimse sizin üzerinize düşüp sizin yaranızı inceleyip kapatmaya kalkmayacak, isyan edip köşeye çekildiğinizle kalacaksınız.
2-) Bunu intikam hissinin yanında, bir savunma mekanizması olarak da kullanıyorsunuz.
Birine duygularımı açtım -> Kırıldım -> Kırılmama, üzülmeme sebep olan şey başta oluşturduğum duygularım, o yüzden tüm duygularımı yok etmeliyim.
Mantıklı duruyor, ama
1-) Duygularınızı yok etmek, köreltmek, sizin karar verip yapabileceğiniz bir şey değil, sadece o duygulara sebep olabilecek eylemlerden kaçabilirsiniz, bunu da ancak bir süre yapabilirsiniz.
2-) Bu dünyaya yalnız doğup, yalnız ölmek için gelmediniz. Yalnızlık, insan tabiatına uygun değil ve yalnızlığın zararları hakkında onlarca bilimsel araştırma var. İçgüdülerinizi dinleyerek tabiatınıza uygun davranıp tekrar sevebileceğiniz, güvenebileceğiniz birini bulmalısınız.
“Bulmuyorum, ben böyleyim işte! Asiyim, yalnızım, duygularım yok benim” triplerine devam edecekler edebilir. Hatta bu sayfayı da engelleyin, bir daha karşılaşmayalım, bu sayfada gelişime kapalı, boğuluyormuş gibi yapıp elimi yardım etmek için uzatınca elimi tutmayan, debelenmeye devam eden kişiler istemiyorum.
Bu konuda daha fazla şey duymak için "Kalp kırıklığı" başlıklı öne çıkarılanlara göz atabilirsin.
| 16,299,749,841,737,419,000
| 64
|
5fd55ff3914f7a342bb8b60e0055cf01
|
{
"tarih": "02/26/2024 10:16",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C30gcsmtcUa/",
"begeni": 181,
"yorum": 4,
"paylasim": 50,
"kaydedilen": 151
}
|
{
"n_chars": 2175,
"n_words": 281,
"n_sentences": 22,
"avg_sentence_len": 12.773,
"type_token_ratio": 0.79,
"punct_density": 0.0359
}
|
yazi-031
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Özellikle Türkiye’deki erkekler, duyguların belirtilmesinin ayıp veya zayıflık olarak öğretildiği (ki bu gerçekten de zaman zaman böyledir) toplumda büyüdüğü için iyi kötü hiçbir duygusunu tam olarak belli edemezler.
Kadınlar, doğaları gereği, yüksek derecede onaya, ilgiye ihtiyaç duyan canlılardır.
Siz bir erkek olarak “tamam, ilişki içindeyiz işte, onu sevdiğimi biliyor olmalı” diye düşünüyor olabilirsiniz lakin işler kadın için böyle işlemiyor.
Bir kadın, sevildiğini, ilgilendiğini duymaktan asla bıkmaz, 1000 defa söyleseniz, hâlâ 1001.’yi duymak için hazırdır.
Tabii ki bu partnerinizi iltifata, sevgi kelimelerine boğun demek değil. Bu kadarı muhtaç profili çizecek ve dolayısıyla partnerinizi sıkacak, sizden uzaklaştıracaktır.
Tek yapmanız gereken, içinizdeki duyguları samimi bir şekilde eşinize aktarmak.
Arada içinizden gelen sevgi patlamalarını reddetmeyin, partnerinizi istediğiniz gibi sevin, mıncıklayın, onla dans edin, iltifat edin, dalga geçin, sataşın, ona şarkı söyleyin, artık sizin için ne tür bir sevgi dili uygunsa bu şekilde sevginizi belli edin.
“Ya şımarırsa?” diye düşünenleriniz olacaktır.
Şımarırsa yerini bildirirsin.
Sadece sevgini açık bir dille ifade etmen, onu sonsuza kadar KOŞULSUZ, ŞARTSIZ seveceğin anlamına GELMEZ.
Eğer partnerin sana saygısızlık yaparsa ona yerini bildirecek, gerekirse terk edecek güce, bir erkek olarak sahipsin.
“Partnerim, ona çok sevgi gösterirsem şımarır” düşüncesiyle kendinizi geride tutarak, emin olun partnerinizin şımarmasından daha büyük sorunlar oluşturuyorsunuz.
İlişkinizdeki çoğu sorun sadece sevgiyle çözülecektir, kadınların yakıtı sevgi, ilgidir. Kendinizi bu konuda asla geri tutmayın.
Ezbere tavsiyeler yerine bu tarz akılcı tavsiyeler dinlemek için bizi takip edin.
| 12,263,572,176,725,492,000
| 64
|
e7058a0c61cc45eedb484a875801f8f7
|
{
"tarih": "02/26/2024 09:30",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C30bIfvNpSl/",
"begeni": 241,
"yorum": 4,
"paylasim": 63,
"kaydedilen": 146
}
|
{
"n_chars": 1790,
"n_words": 230,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 12.778,
"type_token_ratio": 0.8174,
"punct_density": 0.0341
}
|
yazi-032
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Bir araştırmada, kadın-erkek arkadaşlıklarının içindeki cinsel gerilim sıklığı araştırılıyor. Araştırmanın özetinde diyor ki: "Kadın-erkek arkadaşlıklarında cinsel bir gerilimin olduğu birçok bilimsel araştırma tarafından kanıtlanmış olsa da, bunun sıklığı araştırılmamıştı ve biz de bunu araştırmaya karar verdik. Sonuçlarımıza göre, üniversite öğrencilerinin neredeyse yarısı, arkadaşlık olarak başlayan ilişkilerinde cinsel birliktelikte bulunmuşlar."
Bu araştırmanın kaynağını öğrenmek ve bu konuda yazdığımız uzun blog yazısını okumak için websitemize gidip "Kadın erkek arkadaş olabilir mi?" başlıklı blog yazımızı oku.
| 17,579,192,218,078,497,000
| 64
|
d76f99c6e8370289d952ed91ebb0f3a7
|
{
"tarih": "02/24/2024 22:19",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3wpk_INi5i/",
"begeni": 218,
"yorum": 3,
"paylasim": 91,
"kaydedilen": 54
}
|
{
"n_chars": 653,
"n_words": 77,
"n_sentences": 5,
"avg_sentence_len": 15.4,
"type_token_ratio": 0.8442,
"punct_density": 0.0306
}
|
yazi-033
|
❗❗AÇIKLAMAYI SONUNA KADAR OKUYUN, HAYATINIZ, İLİŞKİLERİNİZ DEĞİŞECEK. ❗ ❗
Yaşlı gibi tavsiye vermek istemiyorum, ama çoğunuz, şu anda da yaptığınız, instagram’da reels kaydırarak vakit geçirme işini o kadar fazla yapıyor ki, hayatın gerçek güzelliklerinden uzak kalıyorsunuz.
Telefon kullanımınızı azalttığınız gibi, dopamin reseptörleriniz tekrar canlanacak ve yürüdüğünüz caddenin, baktığınız manzaranın, dinlediğiniz şarkının zevki ikiye, üçe katlanacak. Buna emin olun.
2014’te 203 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, özellikle kadınların (bunun böyle olmasının sebebini bilmiyorum ama araştırma böyle bir sonuç vermiş) sık telefon kullanımında ilişkisine ve genel olarak hayata karşı memnuniyetsizlikleri artma göstermiş. (Bu arada beni takip edersen, story’mde sık sık bu tarz bilimsel araştırma sonuçları paylaştığımı göreceksin.)
Yani telefonu, sosyal medyayı sık kullanarak sadece kendinize değil, ilişkinize de zarar veriyorsunuz, telefon kullanımınızı azaltın, sadece benim gibi, sizi tekrar yola sokacak, bilgi verip kafa karışıklıklarınızı ortadan kaldıracak sayfaları takip edin, gereksiz, size bir şey katmayacak reel’lar ile karşılaştığınızda Instagram’ın “İlgilenmiyorum” özelliğini kullanın.
—
Bunun dışında, videonun sonundaki “derin konuşmalar “kısmına özellikle dikkat çekmek istiyorum, asıl olarak partnerinizle aranızdaki bağın kuvvetlenmesini sağlayan konuşmalar, derin türden konuşmalardır, bu konuda açıklamanın sonunda bir sürprizim var.
Gündelik, içi boş konuşmaları azaltın.
Partnerinizi GERÇEKTEN tanımak için sorular sorun.
Bunu yaptığınızda, emin olun, seneler süren bir ilişkiniz olsa dahi, partneriniz hakkında yeni şeyler öğrenebileceksiniz ve bu soruların hepsi ilişkinizi biraz daha güçlendirecek.
Partnerine sorabileceğin yaklaşık 100 derin sorunun listesini ücretsiz bir şekilde almak istiyorsan, yoruma, tırnak işareti olmadan, "derin" yazman yeterli.
| 16,614,522,007,694,830,000
| 64
|
e481ef7bde4a4e506b674367bca6c0d4
|
{
"tarih": "02/24/2024 10:50",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3vaoRWNnn2/",
"begeni": 198,
"yorum": 81,
"paylasim": 32,
"kaydedilen": 89
}
|
{
"n_chars": 1913,
"n_words": 235,
"n_sentences": 12,
"avg_sentence_len": 19.583,
"type_token_ratio": 0.8426,
"punct_density": 0.0329
}
|
yazi-034
|
❗BULUŞMA ÖNCESİ BİLMENİZ GEREKEN 6 ŞEY❗
1- Buluşma öncesi veya sırasında stresliyseniz, kesinlikle beden dilinizi değiştirin. Çoğu araştırma, özgüvenli duruşların (daha fazla yer kaplamak, eli beline koymak veya yukarı V şeklinde kaldırıp bir süre orada tutmak) stresinizi azaltıp özgüveninizi yükselteceğini gösteriyor.
2- Bu tavsiyeyi çoğu ilişki sayfası veriyor, artık biraz klişe haline geldi ama gerçekten önemli bir konu. Sitemizdeki “Bilimsel olarak, aşk nedir?” yazımızda da açıkladığımız gibi, aşk, bir nevi nöral ağ birikimi demektir ve nöral ağlar da çoğunlukla duygu dolu anlarla örülür. Dolayısıyla buluşmalarınızda duygu öğesine önem vermelisiniz, kahve içmek yerine daha eğlenceli, korkutucu veya heyecanlandırıcı aktiviteler partnerinizin size daha fazla bağlanmasını sağlayacaktır. Yine de diğer sayfalar gibi, kafede oturup sakince buluşmayı da yavana atmıyorum, kesinlikle bunu da yapmalısınız, sohbet edip birbirinizi tanımak adına ilk buluşmanız cafede olabilir ama devamındakiler heyecan verici aktiviteler olmalıdır.
3- Bu tavsiyeyi özellikle erkekler için veriyorum, konuşmayın, konuşturun. Zaten kadınlar konuşmayı sever, kadının daha fazla konuşması, hem onu daha iyi tanımanızı sağlar, hem de kendi gizeminizi korumanızı sağlar. Soruları yönelten siz olun, cevaplayan o olsun.
4- Temas bariyerini kırın. birine temas edince veya biri size temas edince, bilinçaltınızda şu telkin gerçekleşir: “Bu kişinin bana dokunmasına izin veriyorum, demek ki bu gerçekten güvenebileceğim biri."
5- Erkekler için: Cömertliğinizi belli edin ve bu sırada kadını da gözlemleyin. Biliyorum, hesap ödeme konusu biraz tartışmalı bir konu, ama erkekler biyolojileri gereği sağlayıcı olan roldedir ve kadınlar cömertlikten,eli açıklıktan etkilenirler. Onları etkileyen asıl şey para değildir, sizin, elinizdeki kaynakları onlarla paylaşmaktan çekinmeyeceğiniz bilincidir, kadınlar bu sayede güvende hisseder. + olarak, kadını da gözlemleyin dedim: hanımefendi, edepli kadınlar, gerçekten ödemeyi düşünmüyor olsalar dahi elini cüzdanına atarlar, ödeme teklifinde bulunurlar. Buluştuğunuz kadının bunu yapıyor olup olmadığına dikkat edin.
6. madde buraya sığmadı, yorumlara bakın.
| 5,076,963,657,374,596,000
| 64
|
f7087721f1fd9f816d0fab7db5282056
|
{
"tarih": "02/24/2024 07:33",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3vDxSkNwKO/",
"begeni": 86,
"yorum": 3,
"paylasim": 36,
"kaydedilen": 34
}
|
{
"n_chars": 2189,
"n_words": 283,
"n_sentences": 19,
"avg_sentence_len": 14.895,
"type_token_ratio": 0.7739,
"punct_density": 0.0306
}
|
yazi-035
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKU ❗❗
Genel olarak erkekler, işini yapmak için birinin desteklemesine ihtiyaç duymazlar.
Lakin bu onlara destek vermenize gerek olmadığı anlamına gelmez.
Bir erkeğin en kutsal amacı, hayatında güç sahibi olmak, saygı görecek işler başarmaktır.
Ve tüm bu süreç boyunca yanında bir kadının olması, erkeğin işini son derece kolaylaştırır.
Yanında bıcır bıcır dolaşan, feminen bir kadın, erkeğin hayatındaki tüm stresi unutturacaktır.
Ortalama bir erkeğin hayatı zaten yeterince stresli ve hengame içindedir ve cehenneme benzer.
Siz, onun cehenneminden çıkış bileti, cenneti olmalısınız.
Sizle beraberken tüm işlerini, stresini unutmalı, sadece sizle yan yana olmak bile onu deşarj etmeli.
Siz, ona gereksiz drama ve kaprislerle 2. bir cehennem yaratırsanız çoğu zaman yanınızda çok uzun bir süre olmayacaktır, gittiğinde onu “demek ki beni sevmiyormuş…” diye suçlamayın, sizi seviyordu, sadece kendi hayatı yeterince stresliyken, sizin yarattığınız stres ona fazla geldi, katlanamadı ve sizi sevse de, bu ilişkiyi bitirmeyi tercih etti.
Erkeğinizin gününün nasıl geçtiğini sorun, ona masaj yapın, işinde neler olduğu hakkında konuşmanıza vs. gerek yok, bu konuları açmayın, zaten gün boyunca işi hakkında düşündü, şu an sadece sizin hakkınızda düşünmeli.
Feminenliğinizi sergileyin, ona masaj yapın, bir kahve yapın, konuşun, göğsüne yatın.
Emin olun 10 yıllık tatilin sağlayamayacağı deşarjı ona 10 dakikada sağlarsınız.
————
Erkekler için:
İşinize saygı duyacak kadınlar bulmak için:
Şımartılmış kadınlar yerine, kendisi de çalışan / geçmişte çalışmış veya çalışkan bir babaya/abiye/ebeveyne sahip kadınlara yönelin.
Bu kadınlar çalışmanın ne olduğunu, nasıl stres yarattığını bilir ve sizi bu konuda çok da fazla darlamazlar.
Tam olarak ihtiyacınız olan şeyi bilirler ve eğer sizi seviyorlarsa bunu sağlamaktan memnuniyet duyacaklardır.
Her kadın ilgi ister ama sürekli ve aşırı ilgi arayışında olan, olgunlaşmamış kadınlardan kaçının.
Daha fazla ilişki tavsiyesi için sayfamızı takip edin.
İlişki Mühendisi
| 18,028,690,361,449,445,000
| 64
|
950e45ffaf2f4524c7b6881e63eaab1c
|
{
"tarih": "02/24/2024 01:50",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3uc3ehseY9/",
"begeni": 147260,
"yorum": 671,
"paylasim": 105292,
"kaydedilen": 21958
}
|
{
"n_chars": 2041,
"n_words": 277,
"n_sentences": 21,
"avg_sentence_len": 13.19,
"type_token_ratio": 0.7545,
"punct_density": 0.0314
}
|
yazi-036
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
Öncelikle, videodaki “hanımefendi”nin söylediklerinde ufak bir haklılık payı olsa dahi, erkeklerin bu durumdan rahatsız olmasının sebebi temel olarak bu değildir.
Öncelikle “haklılık payı var” dediğim kısmı açayım.
Ne kadar fazla partner ile birlikte olursanız, beyninizde, bir sonraki partnerinizi kıyaslayabileceğiniz o kadar özellik olmuş olur.
Örneğin, Ali çok romantik, Ahmet çok maskülen. Romantik olan Ali ile beraber oldunuz, ayrıldınız.
Daha sonrasında Maskülen Ahmet (Karizmatik Erkan Çılgın Serkan şarkısı gibi oldu) ile beraber oldunuz.
Maskülen Ahmet normalde seveceğiniz birisi, ama ister istemez Ahmet’in romantikliğini Romantik Ali ile karşılaştırıp, Maskülen Ahmet’in romantik olmadığını düşünüyorsunuz, halbuki başta Ahmet ile beraber olsaydınız, Ahmet’in romantikliği belki size yeterli gelecekti.
Bunun onlarca partnerle birlikte olduğunuz halini düşünün, her bir partneriniz, sizin geniş partner veritabanınızdaki bir partnerin özelliğini o eski partneriniz kadar iyi karşılayamayacak.
Dolayısıyla, ne kadar partner = o kadar kıyaslama ve memnuniyetsizlik.
Videodaki kadına hak verdiğim kısım ise şu, gerçekten mükemmel bir erkekseniz, bunu çok da fazla kafaya takmazsınız, çoğu özelliğinizin ortalama üstü olduğunu, birlikte olduğunuz kadının sizin gibi bir erkek bulamayacağını bilirsiniz.
LAKİN,
ÇOK FAZLA birliktelikte bulunmuş bir kadın, erkeklere çekici gelmeyecektir.
Bunun evrimsel sebebi, erkeklerin, eşi yapacağı o kadından doğuracağı çocukların TEK babası olma isteğidir.
Erkek, kadının önceden beraber olduğu erkekleri düşününce, sürüngen beyin direkt olarak bu erkeği uyarıp “Bu kadın başka erkeklerle de beraber olmuş, onlardan da çocukları olabilir, sen, sadece senin soyunu karnında taşıyacak bir kadın bulmalısın” der.
Evet, kadının önceki ilişkilerinden bir çocuğu olmamış olabilir, ama beyin bunu anlayamaz.
Bu dediğim kulağına garip geldiyse, web sitemize gidip "Hâlâ ilkel beynimizle hareket ediyoruz" blog'unu oku.
| 9,106,840,750,624,956,000
| 64
|
62b173a5bdc03057eb2985d4a604c098
|
{
"tarih": "02/23/2024 07:53",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3shBA9sw2E/",
"begeni": 112,
"yorum": 11,
"paylasim": 45,
"kaydedilen": 72
}
|
{
"n_chars": 2000,
"n_words": 259,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 17.267,
"type_token_ratio": 0.6988,
"punct_density": 0.032
}
|
yazi-037
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN❗❗
İlişkinde, ilk zamanlardaki büyü yok mu?
Bu aslında normal bir şey, ilişkinin ilk aşamalarında salgılanan hormonlar daha heyecan, istek, arzu yaratacak hormonlarken, ilişkinin sonlarına doğru ipi daha çok bağlılık ve sevgiyi temsil eden hormonlar ele alır, "ilk zamanlardaki heyecan" olmaz.
AMA...
Bu, ilişkinin ilerleyen aşamalarda kendinizi salacaksınız anlamına gelmez, "ama yanında rahat davranıyorum işte, ne güzel..." diye övülen, güzel gösterilen bu şeyler aslında o kadar da güzel değil, hiçbir erkek eşini, feminenliğe yakışmayan bir durum içinde görünce içi falan açılmaz, tamam, kimse bu sebepten dolayı eşinden nefret etmeye falan başlamaz, ama bir "eh..." olur ve saygısını bir nebze, mikro ölçekte kaybeder.
"E n'apıcaz, sürekli kendimizi mi kasacağız"
Eğer kadınsanız ve feminen davranmak için "kendinizi kasmanız" gerekiyorsa, ilişki içindeki tutumunuzdan önce hayatınızla ilgili düzeltmeniz gereken şeyler var.
İlişkiler hakkında daha fazla akılcı ve bunun gibi gerçekçi tavsiyeler almak için sayfamızı takip edin.
| 2,911,524,265,399,488,000
| 64
|
b43e253389c2b550e761761463bb120b
|
{
"tarih": "02/21/2024 06:53",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3nQZ8ZsHzC/",
"begeni": 1110,
"yorum": 2,
"paylasim": 325,
"kaydedilen": 432
}
|
{
"n_chars": 1064,
"n_words": 144,
"n_sentences": 8,
"avg_sentence_len": 18,
"type_token_ratio": 0.8125,
"punct_density": 0.0442
}
|
yazi-038
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKU ❗❗
👉 Günümüzde maskülenlik, özgüven gibi kavramlar toksik tanımlamaların esiri olmuş olsa da, özünde bu kavramları her erkeğin doğru şekilde öğrenip hayatına katması şart.
👉 Tıpkı videodaki gibi, gerçek hayatta da kadınlar ilgi duyduğu erkeğin özgüvenli, lider ruhlu olmasını ister.
👉 Kadınların bunu istemesinin ardında ise evrimsel süreç yatmaktadır.
👉 Her kadın sevdiği erkeği içgüdüsel olarak toplumdaki “EN İYİ ERKEKMİŞ” gibi hayal eder.
👉 Eğer kadın hayalindeki erkek profili ile gerçekliğin bir olmadığını görürse, erkeğini eksik gördüğü o konuda kendisini geliştirmesi için ipuçları verir.
👉 Örneğin videoda kadın, erkeğin kendisini “kendinden emin bir şekilde” yemeğe çıkarmasını istiyor.
👉 Fakat erkek yemek teklifini başta aşırı pasif bir teklifle yaptığından dolayı kadın kabul etmeyip hatasını söylüyor. (Bu arada çoğu kadın bunu direkt olarak yapmaz) Ardından yaptığı teklifi ise kabalığından ötürü uyarıyor.
✅ Erkeğin sondaki teklifi ise kadının maskülen bir erkekten beklediği her şeyi karşılıyor.
Bu durum ilk bakışta:
😤 “Ne yani kendimiz olamayacağız mı!”
😤 “Başkası için değişemem!”
gibi savunmaya geçmenize sebep olabilir.
👉 Bunu aşmak için konunun özünü DOĞRU anlamanız lazım.
Bir insanın sizi kötü yönde manipüle etmesi ile
👉 Daha kaliteli birisi olmanız, bir erkek olarak özünüze dönmeniz için değişmeye teşvik etmesi arasında büyük bir FARK var.
👉 Bu farkı ayırt etmelisiniz ve eğer karşınızdaki kişi sizin karakterinizi, alışkanlıklarınızı daha iyi noktaya taşımak için sizi teşvik etmeye çalışıyorsa, uzatılan bu eli cevapsız bırakmayın.
👉 Çünkü herkes hatalarınızı-eksikliklerinizi görebilir fakat çok az insan sizin elinizden tutarak bunların üstesinden gelmenize eşlik eder.
💎 İlişki hayatınızdaki ince ayrıntıları keşfetmek ve akılcı yaklaşımlarla sağlıklı ilişkiler kurmak istiyorsan BİZİ TAKİP ET.
İlişki Mühendisi
| 16,534,083,326,313,060,000
| 64
|
1b6fb77dfb16c92303195c7d98010209
|
{
"tarih": "02/18/2024 02:51",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3fF5eTsTCp/",
"begeni": 184,
"yorum": 1,
"paylasim": 44,
"kaydedilen": 109
}
|
{
"n_chars": 1882,
"n_words": 245,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 13.611,
"type_token_ratio": 0.7959,
"punct_density": 0.0303
}
|
yazi-039
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKU ❗ ❗
"Kadın ruhundan anlamak" demek kadını ilgiye, hediyeye boğmak demek değildir, bu, sizden hoşlanmayan bir kadının asla sizden hoşlanmasını sağlamaz, aksine sizin muhtaçlığınızı, çaresizliğinizi gördükçe sizden daha da uzaklaşır.
Hediye almak ezikliktir, kimse kadınına hediye almasın demiyoruz, sadece, kadının istediği şey ilgiye, hediyeye boğulmak değildir, kadının istediği şey karşısında bir erkek görmektir.
Karşısında gerçek bir erkek olduğu zaman, onun verdiği hediyeden de keyif alır, beraber şehir şehir gezmekten de zevk alır, ama karşısında kendisine muhtaç olacak kadar zayıf bir erkek varsa, o erkeğin verdiği her hediye, yaptığı her jest gözüne batar, o erkeğin gözündeki konumunu iyice düşürür.
Çünkü o erkek bunu, sadece kadını mutlu etmek için değil, "lütfen benimle ol, beni bırakma, bak senin için her şeyi yaparım" modunda yapar, gerçek bir erkek ise sevdiği kadına o hediyeyi sadece onu mutlu etmek için alır, ilişkiyi kurtarmak, kadınını göklere çıkarmak gibi bir niyeti yoktur. Dolayısıyla bu erkeğin verdiği her hediye amacına ulaşır, kadınını son derece mutlu eder.
İlişkiler konusunda kulaktan dolma bilgilerden sıyrılıp bilimsel, doğru ilişki tavsiyeleri almak için sayfamızı takip et.
| 16,299,318,391,655,176,000
| 64
|
7800e435593bd589c646b3bd7ffe7f3c
|
{
"tarih": "02/17/2024 08:18",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3dHz32s3Ff/",
"begeni": 2185,
"yorum": 56,
"paylasim": 293,
"kaydedilen": 509
}
|
{
"n_chars": 1237,
"n_words": 172,
"n_sentences": 6,
"avg_sentence_len": 28.667,
"type_token_ratio": 0.7035,
"punct_density": 0.0315
}
|
yazi-040
|
❗❗AÇIKLAMAYI OKU❗❗
“Beni hiç anlamıyorsun!”
“Beni sevseydin ne istediğimi bilirdin!”
Bu tarz tartışmaları nasıl çözebileceğinizi biliyor musunuz?
Çok zor değil, bu tarz sorunları sadece partnerinize karşı NET olarak çözebilirsiniz.
Konuyu örneklendirerek biraz daha derinleştirelim.
Sevgiliniz ile kendinizi birer mimar olarak hayal edin, ilişkiniz ise beraber tasarlamak istediğiniz evi temsil etsin.
Eğer evi tasarlarken ikiniz de kendi kafanızdaki “en iyi tasarımı” yapmaya çalışırsanız,
“Evin çatısı öyle mi olur, oda tasarımından hiç anlamıyorsun” diye sabaha kadar kavga gürültü bitmez.
Sorsak ikiniz için de yaptığınız tasarımlar en doğrusu.
Çünkü siz bu güne kadar öğrendikleriniz sayesinde buraya geldiniz, onları doğru kabul ediyorsunuz ama partnerinizin bugüne kadar öğrendiği şey sizle aynı olmayabilir.
Yukarıdaki örnekte verdiğim çatışma bir süre devam ederse, en sonunda projeyi iptal edersiniz ve evi artık başkasıyla yapmak için yeni birisini bulmaya koyulursunuz.
Fakat üzücü bir haber; hiçbir zaman size %100 uyumlu birini bulup mükemmel evi tasarlayamayacaksınız.
Bu durum ilişkilerde de aynı şekilde geçerlidir.
Karşınızdaki insanla sevgili olabilecek kadar benzer kafa yapısında olup, onu karşı cins kopyanız olarak görseniz de; günün sonunda o kişiyle birçok konuda farklılıklarınız olacak.
Onun sevgili dili sizinkinden farklı olabilir. Bu yüzden sizi sevmediğini düşünebilirsiniz
Sizin ilişkide dikkat ettiğiniz ayrıntılar onun aklından hiç geçmiyor da olabilir. Bu sevgilinizin duyarsız birisiymiş gibi düşünmenize sebep olabilir.
Bu çatışmaların önüne geçmek ve mutlu bir ilişki yaşamanın formulü ise şudur:
Bu tarz farklılıkların, ilişki doğasının bir gerçeği olarak kabul etmelisiniz. Sevgilinizin sizi daha iyi tanıyabilmesi için kendinizi duygusal olarak açıkça ifade etmelisiniz.
Aynı şekilde siz de karşınızdakini dinlemelisiniz.
Bu sayede birbirinizin isteklerini daha iyi anlar ve davranışlarınızı ilişkinizi kuvvetlendirmek için şekillendirirsiniz.
İlişkiler konusunda akılcı tavsiyeler için sayfayı takip et.
İlişki Mühendisi
| 16,174,306,517,493,307,000
| 64
|
c7e5fecbeec6b77711aea097d79b6d22
|
{
"tarih": "02/17/2024 03:38",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C3cnl4ssjUT/",
"begeni": 15217,
"yorum": 42,
"paylasim": 13685,
"kaydedilen": 13762
}
|
{
"n_chars": 2082,
"n_words": 268,
"n_sentences": 22,
"avg_sentence_len": 12.182,
"type_token_ratio": 0.7724,
"punct_density": 0.0216
}
|
yazi-041
|
Kadınların, özellikle regl döneminde; duygusal olarak değişken davranmaları, son derece normaldir.
Evet, bunu sırf dengesiz davranışlarına kılıf bulmak için kullanan kadınlar da var; lakin kadınların regl döneminde her gün duygusal değişiklikler yaşayabileceği de bilimsel bir gerçektir.
Adet gören kadınların beyni, her gün biraz değişir ve hatta beynin bazı kısımları her ay %25 değişikliğe uğrar.
Bu, görmezden gelinebilecek bir değişim değil.
Duymuş olabileceğiniz ve duymadıysanız sizi şaşırtacak ilginç bir bilgi vereyim:
Araştırmalarda asla dişi denek kullanılmaz, çünkü dişi deneklerin adet döngüleri, elde edilen verileri allak bullak eder.
Yani “ufak gelgit”lerden bahsetmiyoruz, ortada ciddi bir değişim söz konusu ve bu hormonal dalgalanmalarda kadınınızın her zaman tutarlı davranmasını beklemeyin.
Kadın, nereye eseceği tahmin edilemeyen bir rüzgarsa; siz, o rüzgardan etkilenmeyen bir dağ veya o rüzgarın, üzerinden akıp geçmesine izin verecek esneklikte bir zeytin ağacı gibi olmalısınız.
Partnerinizin regl dönemlerinde, onla çok fazla tartışmaya girmeye çalışmayın, dediklerine mantıksal cevaplar verip tartışmayı uzatmayın.
Sadece ona sevgi verin, yumuşak bir şekilde karşılayın.
Siz bunu yaparken, partneriniz herhangi bir saygısızlıkta bulunursa tepki vermekten kaçınmayın.
Sırf regl döneminde diye kadının saygısızlığını tolere etmeniz ilişkinin dengesini bozacak, ilişkideki hakimiyetinizi azaltacaktır.
Sadece, yazının başında anlattıklarımı aklınızda bulundurarak kadının bu dönemde değişken davranmasını normal karşılayın ve ona, normaldekinden biraz daha tolerans ve sevgi gösterin.
Bunlar, bu dönemi tartışmasız ve sağlam bir şekilde geçirmeniz için yeterli.
İlişkiler hakkında daha fazla bilimsel veriler ışığında verilmiş tavsiye okumak için, sayfayı takip et.
| 18,030,095,740,365,064,000
| 64
|
d2db3a788ac511c954e892f2e792a74e
|
{
"tarih": "06/05/2024 08:01",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C71pqgEP0Nc/",
"begeni": 2342,
"yorum": 6,
"paylasim": 2877,
"kaydedilen": 370
}
|
{
"n_chars": 1804,
"n_words": 229,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 16.357,
"type_token_ratio": 0.7817,
"punct_density": 0.0227
}
|
yazi-042
|
❗AÇIKLAMAYI OKU❗
Partnerinizle aranızda, sandığınız gibi ruhani bir bağ yok.
Sadece o kişiye karşı veya o kişiyle beraber yaşadığınız duygular sonucunda, beyniniz "Bu bizim için önemli bir kişi, onu kaybetmeyelim." diyor ve o kişinin hatalarını görememenizi sağlıyor.
Siz, o kişinin göremediğiniz hataları sonucunda, o kişinin hayatınızın aşkı, kusursuz birisi olduğunu falan düşünüyor ve belki de bir altenatifiniz olmadığı için karşınızdaki kişinin bariz hataları sonucunda ondan kopmakta zorluk çekiyorsunuz.
Bu yaşadığınız zorluk da, sadece size daha fazla saygısızlık ve daha fazla hata olarak geri dönüyor.
İnsanlar anlık kararlarını geçmiş şartlanmaları sonucunda verirler.
Çocukken sobaya dokunduğumuzda elimiz yanar ve hayatımız boyunca sobadan uzak dururuz.
Peki sen, sana dokunanların elini bir soba gibi yakmayı ne kadar becerebiliyorsun ki insanların sana hata yapmaktan çekinmesini bekliyorsun?
Sana yapılan saygısızlıkların karşılığını veremiyorsan, o saygısızlıklara maruz kalmaya devam edeceksin.
Bu konuda tavsiye verenlerin çoğu "umursamaz olun, bu ona en büyük cezadır." diyor ama umursamazlığın istisnai durumlar dışında kimseyi akıllandırdığı falan yok.
Lisedeki o sessiz çocuk, sessiz kaldığı ve çevresindekileri sözde umursamadığı sürece zorbalığa maruz kalmaya devam eder çünkü kimse o çocuğa zorbalık yapmanın cezasını çekmemiştir. O çocuğa zorbalık yapmak konusunda özgür hisseder ve bunu yapmaya devam ederler.
Sen de ayrılığı hak eden hataların ardından bile ilişkiyi bitirebilme veya sert bir şekilde karşı tarafı uyarabilme cesareti gösteremiyorsan; aynı hatalara ve saygısızlıklara maruz kalmaya devam edeceksin.
O saygısızlıklara tahammül edemediğini ve tepki göstermek istediğini, gece kafanı yastığa koyduğunda karşılık veremediğin tüm hataların aklına geldiğini biliyorum.
Seni kimsenin dokunmaya veya sınırlarını aşmaya tenezzül edemediği bir hale sokacağım.
Sayfayı takip et.
| 7,738,858,287,600,715,000
| 64
|
0c961f48d3200e12f9d7bd60d64babdd
|
{
"tarih": "06/04/2024 03:15",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C7ykEzmvlTP/",
"begeni": 634,
"yorum": 9,
"paylasim": 165,
"kaydedilen": 463
}
|
{
"n_chars": 1927,
"n_words": 250,
"n_sentences": 17,
"avg_sentence_len": 14.706,
"type_token_ratio": 0.748,
"punct_density": 0.0187
}
|
yazi-043
|
❗Erkekler, kadınlara kıyasla daha fazla çevre odaklıdır.
Bu davranışı küçük çocuklarda daha iyi görebiliriz, erkek çocukları çevrelerine son derece meraklıdır, sürekli yeni yerler, yeni şeyler keşfetmek isterler, erkek çocuklarının yaramaz olarak anılmasının ana sebeplerinden birisi budur. Sürekli gezer, oraya buraya dokunur, yeni şeyler dener, yeni keşifler yapmak isterler. Eskiden, korkmasına rağmen bir ormanın içine girip keşif yapan bir erkek çocuğun zihniyle, bugün annesinin izin vermediği şekilde mahallesinin dışına bisikletiyle çıkan erkek çocuğun zihni aynıdır.
"Kız çocukları şöyle, erkek çocukları böyle yapar." gibi kesin bir yargıda bulunmak istemem ama erkek çocukların sergilediği bu davranışın yanında kız çocuklarının ise genelde daha sakin, evcilik gibi oyunları tercih ettiği gözlemlenir.
Erkeklerin daha "çevre odaklı" olduğu bilimsel bir gerçektir.
Bu gerçeğin evrimsel sebebini anlamak zor değil.
Tarih boyunca risk alan, yeni şeyler keşfeden taraf erkekler oldu, testosteronun en temel özelliği, bulunduğu kişideki risk alma eğilimini arttırmasıdır, testosteron denilince akla risk gelir ve tarih öncesinde bulunduğunuz yerin biraz daha dışına, keşfe çıkmanız büyük bir riskti.
Bu riski daha çok erkekler aldı ve erkekler çevre keşfi yaparken görsel ve işitsel dış uyaranlara oldukça dikkat etmek zorundaydılar.
Böylece erkekler daha çok çevre odaklı canlılar haline geldiler ve bunun etkisini hâlâ görebiliyoruz.
Daha fazla evrimsel bilgi için sayfayı takip etmeyi unutma!
| 11,709,006,656,011,559,000
| 64
|
af5cc8236645675a2f5b9919c5a4bddd
|
{
"tarih": "06/01/2024 05:33",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C7rFMBTvXBp/",
"begeni": 1714,
"yorum": 18,
"paylasim": 994,
"kaydedilen": 327
}
|
{
"n_chars": 1510,
"n_words": 202,
"n_sentences": 12,
"avg_sentence_len": 16.833,
"type_token_ratio": 0.7475,
"punct_density": 0.0225
}
|
yazi-044
|
Başta karşı tarafın sizi yanlış anlamasını sağlayacak büyük bir hata yapmadıysanız, kimseye aslında ne kadar iyi birisi olduğunu kanıtlamaya çalışmanıza gerek yok.
Elinizde olan mücevheri eskiciye beğendirmeye çalışmaktansa; o mücevheri hak ettiği yere götürmelisiniz.
Çünkü elinizdeki mücevherin ne kadar değerli olduğunu eskiciye gösterebilseniz bile, o mücevheri satın alacak para eskicide büyük ihtimalle yoktur, olsa zaten mücevherden anlardı ve mücevherin değerini kanıtlamaya çalışmanıza gerek kalmazdı.
Karşınızdaki kişiyi değerinize ikna etmeye çalışmak yerine:
1- Değerinizi anlayacak kişilerle ilişki kurun.
2- Değerinizi her zaman yükseltin: "ben buyum, beni böyle beğensinler" diyip kendinizi geliştirmekten, kötü huylarınızı törpülemekten veya iyi huylarınızı, karşı tarafa sağlayabileceğiniz güzel şeyleri arttırmaktan uzak durursanız iyi bir eş bulamadığınızda da sızlanmayın, çünkü başta siz iyi bir eş değilsiniz.
Özellikle bu 2. maddeyi ekledim çünkü 1. maddedeki tavsiyeyi herkes veriyor, herkes sanki takipçileri mükemmelmiş de sadece karşısına çıkan insanlarda yamukluk varmış, hep değeri bilinemeyen taraf kendi takipçileriymiş gibi davranıyor, üzgünüm ama hayır, sizin de büyük hatalarınız, noksanlıklarınız olabilir ve ben de o noksanlıklarınızı objektif şekilde göz önüne çıkarmak ve düzeltebilmenizi sağlamak için buradayım.
Akılcı, gerçekçi tavsiyeler için sayfayı takip et.
| 7,018,797,584,319,579,000
| 64
|
5cd80ba9baba5dfbede68f914ba30811
|
{
"tarih": "05/27/2024 11:16",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C7e0zMCvmOB/",
"begeni": 1298,
"yorum": 5,
"paylasim": 137,
"kaydedilen": 421
}
|
{
"n_chars": 1409,
"n_words": 178,
"n_sentences": 9,
"avg_sentence_len": 19.778,
"type_token_ratio": 0.8034,
"punct_density": 0.0206
}
|
yazi-045
|
Birçok araştırma, erkeklerin, kız "arkadaşlarına" romantik bir ilgi duyduğunu söylüyor.
Aslında bunu anlamak için bilimsel araştırmalara bakmaya çok da gerek yok.
Erkekler evrimsel eş seçim stratejisi sebebiyle genel olarak çevresindeki hemen hemen her kadını bir "eş adayı" olarak görme eğilimindedir ve çoğu kadın, kendi doğası bu şekilde olmadığı için bunu fark etmez.
Videodaki kadın bunu fark etmiş fakat hâlâ şirin arkadaşlık rolleri yapıyor ve bir yandan da kendisine gelecek taliplerin önünü tıkamamak için 3-4 defa "ben hâlâ yalnızım, sevgilim yok." diyor, mikrofona yaklaşıp tekrar söylüyor. Bu davranışın aynısını, erkek "arkadaşıyla" beraber attıkları story'nin altına "Canım dostum, kardeşim" yazarak "fotoğraftaki kişi arkadaşım, sevgilim sanmayın sakın!" mesajını veren kadınlarda da görebilirsiniz.
Sevdiği kadının gözünde böyle rezil bir duruma düşen erkeklere bu gönderi içinde bir şey anlatmayacağım, bu gönderide asıl değinmek değinmek istediğim nokta kadınların, kendisine aşık olan erkeklerle "arkadaş" olarak devam edebileceğini sanması.
Gerçekten "Hayır, ben seni arkadaş olarak görüyorum, arkadaş olarak devam edelim." dediğinizde karşınızdaki erkeğin "Ha tamam o zaman." diyip bir anda size olan tüm hislerini sileceğini falan mı sanıyorsunuz?
Öyle br şey olmayacak. Size olacak şeyi söyleyeyim, o erkek sürekli fırsat kollayacak, sizin duygusal boşluklarınızı değerlendirmeye çalışacak, belki sürekli espriler, şirinlikler yaparak sizi etkilemeye çalışacak ama gözü hep sizin üzerinizde olacak ve size samimi bir ARKADAŞ gibi bakmayacak.
Bunu nasıl mideniz kaldırıyor? Sizce arkadaşlık romantizm ile, flört ile iç içe olabilecek bir şey mi?
Hayır değil, bunu siz de biliyorsunuz: arkadaş gözüyle baktığınız kişiyle flört, flört gözüyle baktığınız kişiyle arkadaş olamazsınız.
Sırf daimi bir şekilde bir erkekten ilgi almak, konuşmak, eğlenmek için hem kendinize, hem o "arkadaşınıza", hem de varsa sevgilinize büyük bir saygısızlık ediyorsunuz.
Sahte "arkadaşlıkları" bırakıp ilginizi gerçekten flört ettiğiniz, sevgili olduğunuz bir erkekten almalısınız.
Konu hakkındaki düşüncelerini veya gönderiyi beğendiysen bana teşekkürünü yorum kısmında iletebilirsin.
| 18,047,324,962,323,978,000
| 64
|
61cb28a8a3aed9213deab1c36ace80c9
|
{
"tarih": "05/25/2024 00:38",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C7YiK0tPTOp/",
"begeni": 2146,
"yorum": 86,
"paylasim": 841,
"kaydedilen": 1175
}
|
{
"n_chars": 2197,
"n_words": 291,
"n_sentences": 19,
"avg_sentence_len": 15.316,
"type_token_ratio": 0.7457,
"punct_density": 0.031
}
|
yazi-046
|
❗AÇIKLAMAYI OKU❗
İnsan beyni önlem almaya, bir kere zarar gördüğü şeyden uzak durmaya programlıdır.
Bir kere et yer, zehirlenirsiniz; etten soğur ve hayatınız boyunca etten uzak durur, sağlığınızı koruduğunuzu sanarsınız ama hayvansal protein yetersizliği daha büyük sorunlara yol açar.
Bir kere aldatılır, karşı cinsinizdeki herkesten uzak duruyup mental sağlığınızı koruduğunuz sanarsınız ama yalnızlık daha büyük problemlere yol açar.
Kadınlar erkeklerden, erkekler kadınlardan soğumuş durumda ve insanlar tarihte benzeri görülmemiş türden bir yalnızlık yaşıyor, depresyonlar, anksiyeteler, hayat tatminsizliği günden güne artıyor ve bunda giderek romantik ilişkilerden uzaklaşmamız büyük rol oynuyor.
İstediğiniz araştırmaya bakın, yalnız insanların daha mutlu olduğuna dair tek bir veri bulamazsınız.
Tüm araştırmalar, yalnızlığın mental ve fiziksel sağlık için zararlı olduğunu söylüyor.
Her canlı eşiyle var olur ve biyolojimizin bizden en büyük emri bir eş bulmamız, aile kurmamız, soyumuzu devam ettirmemizdir.
Bu içgüdüyü reddeder, yalnız da yaşayabileceğinizi düşünürseniz sadece kısa süreliğine kendinizi kandırmış olursunuz, uzun vadede birçok mental sorun sizi bekliyor.
Öyle ya da böyle, bir partneriniz olmalı.
O partneriniz kusursuz olmayacak, ilişkilerinizde irili ufaklı sorunlar çıkacak ve o sorunların çözümünü size sunmak için her gün anlamlı içerikler paylaşıyorum, sayfayı takip edip yalnızlığınıza son verme konusundaki ilk adımı atın.
| 15,761,725,261,447,107,000
| 64
|
cd702ab4957704669ce8f7168c0e51f2
|
{
"tarih": "05/20/2024 09:26",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C7MmmhmPvDZ/",
"begeni": 60080,
"yorum": 395,
"paylasim": 16959,
"kaydedilen": 16148
}
|
{
"n_chars": 1470,
"n_words": 190,
"n_sentences": 10,
"avg_sentence_len": 19,
"type_token_ratio": 0.8158,
"punct_density": 0.0204
}
|
yazi-047
|
Türkiye'de doğmuş ortalama bir kadın, çocukluğundan itibaren, "naz yapma" kavramıyla tanışarak erkeğin ilgisini yönetme becerisini kazanmaya başlar.
Naz yapmak işlevsiz ve mantıksız bir şey değildir, zaten işlevsiz bir şey olsa bugünlere gelemezdi.
Herkes bir nebze naz yapmalıdır, çünkü hemen ilişkinin başında tüm ilgisini kazandığınız birisi ilgi çekici gelmeyecektir veya gelse bile bu ilgi kısa sürecektir.
Kadınlar sosyal olarak yetenekli canlılar oldukları için, bu dinamiğin farkındadırlar ve bunu iyi yönetirler.
Ama bazı kadınlar kendilerini geri çekerek, naz yaparak daha fazla ilgi kazanabildiğini fark edip bunu abartma yoluna giderler ki naz yapmanın sağlıksızlaştığı kısım burada başlıyor..
Tatlı cilveler, ufak naz yapmalar her erkeğin hoşuna gider ve ilişkinin dinamiğini canlandırır, lâkin:
1-)Bunun SIKLIĞI fazla olursa, yani ilişkide normal sohbet diye bir şey kalmamışsa, tüm ilişki kadının naz yapıp erkeğin onun gönlünü almaya çalışmasından ibaret bir hale geldiyse,
2-)Bu nazların BÜYÜKLÜĞÜ arttıysa yani tatlı bir nazdan ziyade, kadın artık karşı tarafı ayrılıkla veya bir daha konuşmamakla tehdit edecek duruma geldiyse:
Erkeğin tek yapması gereken o kadının gitmesine izin vermektir ve bunu da nefret dolu bir tutumla değil, "Seni seviyorum ama bu yaptığın artık çok saçma olmaya başladı, gidiyorsan git." gibi bir tutumla yapmalıdır.
Naz yapmayı artık ana stratejisi haline getirmiş bir kadın, böyle bir şeyle karşılaştığında erkeği kendisini sevmemekle suçlar ve bunu yaparken de ana stratejisini devam ettirir, amacı erkeğin "Hayır, ne alaka, seni seviyorum ben!" diyerek peşinde koşmaya devam etmesini sağlamaktır, ama erkek bu dinamiğin farkında olan bir İlişki Mühendisi takipçisiyse, kadının bu son çabası da geçersiz olur ve kadın akıllı birisiyse nazı abartmayı bırakır, olması gereken sınırda tutar.
Partneriniz siz doğru adımları atmanıza rağmen bu konuda akıllanmayacak, bu alışkanlığını sürdürecek gibi duruyorsa da bırakın gitsin.
Anlamsız tartışmalarla dolu bir ilişki içinde olmaktansa yalnız kalmak her zaman daha iyidir.
Bu yazıyı beğendiysen bana teşekkür niteliğinde ufak bir yorum bırakabilirsin.
| 18,029,703,707,527,764,000
| 64
|
0ad36f02ef50b57b7dc720c5c7afe3a1
|
{
"tarih": "05/19/2024 06:41",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C7Ju5-9PQle/",
"begeni": 1578,
"yorum": 32,
"paylasim": 837,
"kaydedilen": 1953
}
|
{
"n_chars": 2156,
"n_words": 299,
"n_sentences": 12,
"avg_sentence_len": 24.917,
"type_token_ratio": 0.7258,
"punct_density": 0.0223
}
|
yazi-048
|
Feminizm başta sadece hak eşitliği istiyordu.
İnsanlar feminizmin savunduğu "eşitlik" kavramını yanlış anladılar ve iki cinsiyetin de birbirinin biyolojik olarak da eşit olduğunu düşündüler.
Erkeğin yaptığı şeyleri kadınların da yapabileceğini, kadınların yaptığı şeyleri erkeklerin de yapabileceğini sandılar ve şu an ilişkileri kötüye sürüklemekten, kadın erkek dinamiklerini bozmaktan başka bir şey yapmıyorlar.
Bu çabalarını anlamıyorum, neden herkes birbirine eşit olsun ve herkesin rolleri aynı olsun ki?
Bizim doğamız çeşitlilik üzerinedir, bırakın erkek-kadın arasındaki farklılığı, aynı cinsten insanların bile kendi aralarında farklılıkları vardır, tekrar söylüyorum, bizim doğamız ÇEŞİTLİLİK ve ROL DAĞILIMI üzerine kuruludur çünkü tüm insanlık tarihi boyunca topluma en çok fayda sağlayan buydu.
Marangozun yapamadığı işi avcı, avcının yapamadığı işi aşçı, aşçının yapamadığı işi bahçıvan yapar. Olması gereken de budur, bir grupta herkesin her şeyi yapmasına gerek yoktur ve bu çoğu zaman gruba zarar verir. Çünkü marangoz bir yandan avcılık yapmaya çalışırsa marangozluk yeteneğinde gelişemez.
Dünya üzerindeki tüm oluşumlarda, şirketlerde belli roller vardır. Hiçbir şirkette herkes her şeyi yapmaz, herkesin görevleri ve sorumlulukları ayrıdır.
Neden ilişkilerde aynı olsun?
Tabii ki iki tarafın da ortak şekilde üstlenmesi gereken bazı sorumluluklar vardır ama kadın ve erkek arasında farklı sorumluluklar olmak ZORUNDADIR.
Aynı değiliz. Kadınların erkeklerle tek farkı üreme organlarının farklı olması falan değil.
Tüm beyin yapımız, vücudumuzda dönen hormonlar, davranış şeklimiz, becerilerimiz, dünya görüşümüz farklı ve bu farklılıklar beraberinde farklı sorumluluklar ve roller de getirmelidir, sağlıklı ve dengeli bir ilişki için bu ŞARTTIR.
İnsanların sağlıklı, maskülen-feminen dengenin korunduğu ilişkiler yaratabilmesini sağlaması için her gün 3 gönderi paylaşıyor, tahmini 400-500 sayfa olacağını tahmin ettiğim ve ilişkide yaşayacağınız tüm sorunlara detaylı, sistematik bir çözüm getiren bir kitap yazıyorum.
Bu gönderide yazdıklarımı onaylıyor, bu yazının daha fazla kişiye ulaşmasını istiyorsanız bana teşekkür mahiyetinde ufak bir yorum bırakabilirsiniz.
| 8,374,406,794,247,781,000
| 64
|
7775806ea39d908b2dee58db97ce7285
|
{
"tarih": "05/12/2024 10:15",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C64F4usvhM4/",
"begeni": 640,
"yorum": 23,
"paylasim": 301,
"kaydedilen": 253
}
|
{
"n_chars": 2199,
"n_words": 284,
"n_sentences": 17,
"avg_sentence_len": 16.706,
"type_token_ratio": 0.743,
"punct_density": 0.0196
}
|
yazi-049
|
📍Beynimizde farklı alt kişilikler vardır.
Bir alt kişiliğin tek istediği sosyallik, bir alt kişiliğin istediği potansiyel gerçekleştirme ve başarı, bir alt kişiliğin istediği sadece hazdır vs.
Bu alt kişiliklerin hepsi, kendi isteğini size dayatır.
Haz alt kişiliği size sürekli "hadi instagramda gezinelim, hadi oyun oynayalım, hadi alkol içelim" der.
Başarı alt kişiliği "Çalış, işlerini aksatıyorsun, potansiyelini gerçekleştiremiyorsun" der vs.
Alt kişiliklerin isteklerini aksatmanın sonucunu bir seans sırasında danışanıma şöyle anlatmıştım:
Odandasın ve bir alt kişiliğin gelip kapını tıklatıyor, kapının arkasından "Bak beni unutma, isteklerimi yerine getir" diyor.
Onu duymazlıktan geliyor, cevap vermiyorsunuz.
Tekrar geliyor, bu sefer kapıya biraz daha sert vuruyor, tekrar uyarıyor "Bak beni aksatıyorsun, dediklerimi yap!" ve siz yine dinlemiyorsunuz.
O alt kişilik bir sonraki gelişinde kapıyı tıklamak yerine kapıya yumruk atacak.
Yine dinlemezseniz de bir sonraki gelişinde kapıya omzuyla kıracak, içeri girecek ve tüm odanızı (hayatınızı) dağıtacak.
Bunu tüm alt kişilikler yapabilir, başarı alt kişiliğini görmezden gelirsiniz, gün gelir ve o başarı alt kişiliği, tembelliğinizi yüzünüze vurarak sizi depresyona sokar, sizi çalışmak için zorlar, günde 10-15 saat çalışmadığınız sürece rahat hissedemezsiniz. Sürekli çalıştığınız için haz alt kişiliğinizi aksatırsınız ve bu sefer de sürecin sonunda haz alt kişiliği kapıya omuz atar, bu sefer de içeri o girer ve hayatınızı dağıtır, hayatınız sadece ekran başında haz aramaya döner. Tüm bu süreçte sosyallik alt kişiliğinizi bastırdıysanız süreç sonunda sırf sosyalleşmek veya sırf biriyle sevgili olmak için saçma sapan kişilere aşık olursunuz.
Bu yüzden hiçbir alt kişiliğinizi aksatmamanız gerekiyor, 9 alt kişiliğiniz süper-tatmin seviyesinde, 1 alt kişiliğiniz yerde olacağına 10 alt kişiliğinizin de orta derecede tatmin olması beyin için çok daha sağlıklıdır.
Çünkü isteğini yerine getirmediğiniz her alt kişilik, sizin hayatınızın altını üstüne getirir.
Daha fazla mental sağlık ve ilişkiler konusunda tavsiye için sayfayı takip et.
| 17,326,101,749,084,676,000
| 64
|
1d5c9f900b6eebe4cf0e8296d747ca79
|
{
"tarih": "05/10/2024 09:33",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6y3avlPpZ1/",
"begeni": 593,
"yorum": 5,
"paylasim": 157,
"kaydedilen": 360
}
|
{
"n_chars": 2122,
"n_words": 287,
"n_sentences": 17,
"avg_sentence_len": 16.882,
"type_token_ratio": 0.6446,
"punct_density": 0.0259
}
|
yazi-050
|
📍Hayatın adil olmadığını, tüm kötü şeylerin kendsinin başına geldiğini düşünenler
Sadece tembellik ediyorlar.
Kendi İÇİNDE çözemedikleri bir soruna, DIŞSAL bir bahane buluyorlar.
Belli kişilerin başına sürekli kötü şeylerin geldiği falan yok, herkesin başına kötü şeyler geliyor.
Koskoca evrenin veya tanrının neden özellikle belli bir kişiye garezi olsun, bu aşırı egoistçe bir düşünce.
Egoistlikten ziyade, tembellik.
Çünkü sorunu kendinde ararlarsa, kalkıp bir şeyleri değiştirmeleri gerekecek ve tembellikleri dolayısıyla bundan kaçmak istiyorlar.
Hiçbir zaman suç, dış bir etkende aranmamalıdır.
Birinin dışarı çıktığında yağmurun yağmasıyla beraber ıslanması bile o kişinin suçudur, evden çıkmadan önce hava durumuna bakabilir, yanına şemsiye alabilirdi.
Ama bu insanlar basitçe çözebilecek bu tarz sorunlardan ziyade özellikle değiştiremeyeceği şeylere suç atıyorlar ki kimse onları neden hareket geçmediği konusunda yargılayamasın.
Ama herkes her şeyin farkında, onların %100 inandığı o bahanenin sadece bir bahane olduğunu herkes biliyor.
"Yalnızım çünkü çirkinim, kadınlar tipe bakıyor." (Suçu değiştiremeyeceği bir şeye, dış görünüşüne atarak sorumluluktan sıyrılmaya çalışmak)
Ama dün çirkin bir erkeğin bile yanında güzel bir kadın olduğundan şikayet ediyordun?
"E onun parası var da ondan..."
Sadece en zenginler mi ilişki kuruyor, hiç maddi gücü normal olup da güzel bir ilişkisi olan birine rastlamadın mı? Hadi varsayalım ki gerçekten tüm ilişkiler parayla yürüyor olsun, o imrendiğin erkek o kadını parası sayesinde elde etmiş olsun, senin niye paran yok?
"Çünkü ekonomi kötü."
Ekonomi sadece sana mı kötü? Hiç mi çevrende kendi imkanını yaratan birisi yok? Fakir doğan HERKES fakir mi ölüyor? Çevre önemli ama aşılamaz bir engel değil.
Yalnız olmanın da dış görünüşünle alakası yok, "kadınlar dış görünüşe bakar, tipin, paran yoksa bitti." mantığını çürütecek, dış görünüşü iyi olmayan ve maddi gücü ortalama olan bir erkeğin bile mutlu bir şekilde içinde bulunduğu YÜZ BİNLERCE ilişki vardır.
Yalnızsın, çünkü karşı cinsle konuşmayı denemiyorsun bile.
Denesen dahi ne yapman gerektiğini bilmiyorsun ve bu sayfayı takip etmediğin sürece bilemeyeceksin.
| 7,524,062,356,970,303,000
| 64
|
b2f06cec1ba7301dd1aa15ed96f0fedd
|
{
"tarih": "05/09/2024 09:36",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6wSlWVPoMv/",
"begeni": 267,
"yorum": 2,
"paylasim": 176,
"kaydedilen": 75
}
|
{
"n_chars": 2190,
"n_words": 299,
"n_sentences": 24,
"avg_sentence_len": 12.458,
"type_token_ratio": 0.7358,
"punct_density": 0.0265
}
|
yazi-051
|
Yapılan bir ankete göre kadınlar çok konuşan erkekleri daha itici buluyorlar.
Tabii ki bu kişiden kişiye değişir, yerine göre çok konuşmak daha iyidir ama burada karşı tarafa söz bırakmayacak kadar çok konuşan erkeklerden bahsediyorum.
Çok konuşmak, erkeksi bir özellik değildir.
"Genelleme yapma, neye göre söylüyorsun bunu?!"
Araştırmalara göre.
Testosteron, çoğunuzun bildiği üzere erkeklik hormonudur ve 2004'te yapılan bir araştırmaya göre, testosteron miktarı ile gün içinde kullanılan kelime miktarı ters orantılı.
Bu "Çok konuşan her erkeğin testosteronu düşüktür, az konuşan her erkeğin testosteronu yüksektir." anlamına gelmez, örneğin az konuşan bir erkek tam tersine özgüvensizliği sebebiyle de az konuşuyor olabilir, çok konuşan bir erkek yüksek özgüveni ve testosteronu dolayısıyla ortamı hakimiyet altına almak için çok konuşuyor da olabilir ama ideal bir ilişki dengesinde erkek, kadın kadar fazla konuşmamalıdır.
"Konuşmayın, susun, sadece kadını dinleyin" demiyorum, tabii ki siz de konuşacaksınız ve konuşmalısınız da. İletişim karşılıklı gerçekleşen bir şeydir zaten. Ama genelde iletişimde bir konuşan, bir de konuşulanı dinleyen taraf vardır ve "konuşan" kısmı genelde kadınlara kalır.
Ortalama olarak erkekler günde 7 bin kelime, kadınlar günde 20 bin kelime konuşur.
Kadınlar dinlenilmeyi ister ve sağlıklı bir ilişkide erkek zaten kadın kadar konuşmayacağı, konuşmak da istemeyeceği için kadınını dinler, dinamik doğal olarak en iyi akışını bulur.
Çok konuşan bir erkekseniz buna dikkat edin ve bunun itici gözükebileceğinin farkına varın, eğer çok konuşmadığınızı düşünmüyorsanız da bu bilgiyi sadece cebinize atıp kadın erkek dinamiklerini biraz daha iyi anladığınız için bana yorumlarda ufak bir teşekkür bırakabilirsiniz.
Konuşmak hakkında ufak bir araştırma daha paylaştım. Profile girip "Umutsuzluk" başlıklı öne çıkarılana göz atabilirsin.
| 6,410,528,432,448,871,000
| 64
|
6721af8bf334a216d911c549cdeaf94b
|
{
"tarih": "05/09/2024 08:56",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6wOZcZvyD2/",
"begeni": 380,
"yorum": 15,
"paylasim": 99,
"kaydedilen": 222
}
|
{
"n_chars": 1882,
"n_words": 254,
"n_sentences": 16,
"avg_sentence_len": 15.875,
"type_token_ratio": 0.6535,
"punct_density": 0.0239
}
|
yazi-052
|
Bu sefer iyi bir ilişki içine girebileceğinizi, doğru kişiyi bulduğunuzu düşünmüştünüz.
Olmadı.
"Bu kişiyle de olmadıysa, artık kimse olmaz" diyip ilişkilerden uzaklaşmak istiyorsunuz ama "Bu kişiyle de olmadıysa..." dediğiniz kişi o kadar da özel birisi değildi, zaten özel birisi olmadığını anladığınız için ayrıldınız.
Profile girip bundan bir önceki gönderi olan "Hiç partnerinin gerçek yüzünü göremediğin oldu mu?" başlıklı gönderiyi okursanız bu konu kafanızda daha net oturacak.
| 13,282,760,162,827,917,000
| 64
|
5176af85f85934c8389f0f1cba309034
|
{
"tarih": "05/08/2024 06:22",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6tYBl6PBuz/",
"begeni": 518,
"yorum": 2,
"paylasim": 67,
"kaydedilen": 160
}
|
{
"n_chars": 488,
"n_words": 66,
"n_sentences": 6,
"avg_sentence_len": 11,
"type_token_ratio": 0.8636,
"punct_density": 0.0348
}
|
yazi-053
|
💢 "Aşk gözü kör eder" sözü bilimsel olarak doğrudur.
Bir araştırma, aşık olduğunuz kişilere karşı, beynin eleştirmekte, kusur görmekte kullanılan bölgesinin diğer kişilere karşı olan aktivasyonuna kıyasla çok az aktif olduğunu kanıtlamış halde, aşık olduğunuz kişilerin kusurlarını göremiyorsunuz.
Ve bu göremediğiniz veya görmezden geldiğiniz kusurlar arka planda birikiyor ve bir gün bardağı taşıran son bir damlayla beraber, onun sizin için iyi olmadığını, onla ilişki kuramayacağınızı anlıyor ve çöküyor, derin bir üzüntü yaşıyorsunuz.
Sizi sinir eden, partnerinizde gördüğünüz hiçbir yanlışlığı GÖRMEZDEN GELMEYİN.
Her yanlış ama affedilebilecek hareketinde onun sizin gözünüzdeki puanını biraz daha düşürün ve bariz yanlışlara, affedilmeyecek hatalara ise müsamaha göstermeyin.
Tabii ki niyet de önemli, hata yapmak ayrı, yanlış yapmak ayrıdır.
Karşı taraf istemeden hoşunuza gitmeyecek bir durum içine girmiş olabilir ve sizin yanlış anlayacağınızı düşünüp sizi kaybetmekten korktuğu için bir konu hakkında yalan söylemiş olabilir. Bu tarz pembe yalanlar ile, gerçekten sizi kandırmak ve elinde oynatmak amaçlı söylenilen yalanları bir tutmayın.
Özetle:
Partneriniz sizi kıran bir şey yaptığında öncelikle niyetini ve samimiyetini anlayın, gerektiğinde affedici olun ama çoğu zaman bir ekspertiz gibi ilişkinizi, karşı tarafı inceleyin, hiçbir kusuru veya yanlışı görmezden gelmeyin, aksine bunların üzerine gidin ve aslını öğrenin ki ileride daha büyük sorunlara yol açmasınlar.
İlişkide bu titizliğe sahip olarak, belki de ancak evlendiğinizde görüp boşanmak zorunda kalacağınız bir şeyi ilişkinin başında görecek ve birbirinize bağlanmadan yollarınızı ayıracaksınız.
Kangren tüm kolunuza, vücudunuza dağılmadan önce bir parmağı kesip kurtulmak her zaman daha iyidir.
| 18,033,978,324,177,218,000
| 64
|
99b84ea77f270df64adb4a4601851bb0
|
{
"tarih": "05/07/2024 06:47",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6q2GjhvLt-/",
"begeni": 383,
"yorum": 3,
"paylasim": 90,
"kaydedilen": 212
}
|
{
"n_chars": 1787,
"n_words": 234,
"n_sentences": 11,
"avg_sentence_len": 21.273,
"type_token_ratio": 0.7906,
"punct_density": 0.0185
}
|
yazi-054
|
💢Geçmişte hoşlandığınız bir kişi tarafından "arkadaş" olarak görüldüyseniz, flört etmeyi bilmiyorsunuz, ilişkilere yaklaşım stratejinizde bariz bir hata var demektir.
Friendzone'a giren kişilerin ilişki oluşturma stratejisi genelde şu oluyor:
"İlk baştan direkt niyet belirtmek ve flört etmek çok kaba olur, ben ilk önce arkadaş olarak ufak ufak başlayayım, sonrasında samimiyeti arttırır asıl niyetimi belli ederim."
YANLIŞ.
Bu bakış açışı, "Ben aşçı olmak istiyorum ama şimdilik uçak tamir ederek başlayayım." demeye benziyor.
O kişiyle amacınız flört etmekse, FLÖRT EDECEKSİNİZ. Başka bir şey yapmayacaksınız.
"Ayıp olmasın, kibar olayım" diye arkadaş gibi gözükmeye çalışmış olabilirsiniz ama asıl ahlaksızlığı tam olarak bu şekilde yapmış oluyorsunuz.
Sizi arkadaş olarak gören, belki sizle flört etmek ve ilişki kurmak istemeyen birine arkadaş olarak sinsi bir şekilde yaklaşmaya çalışmanın nesi kibarlık?
O kişiyle flört etmek istiyorsanız, o kişi bunu İLK GÜNDEN anlamalı. Kadınların burada işi zor değil çünkü çoğu erkek zaten etrafındaki kadınları potansiyel bir eş adayı olarak görür.
Flört etme, niyetinizi alttan alttan belli etmek konusunda becerileriniz olmayabilir ama bunlar sonradan inşa edilebilir şeylerdir, bu konuda bir kitap yazabilirim ama şimdilik size verebileceğim en temel tavsiye, içinizdeki hayvanı özgür bırakmanız, birisiyle flört etmek istemek, hatta o kişiye cinsel bir arzu duymak ayıp değil. Niyetinizi belli edin ve gerekirse reddedilin ama asla kendinizi kısıtlamayın.
Siz içinizdeki bu enerjiyi serbest bıraktığınız zaman zaten karşınızdaki insan sizin asıl niyetinizi ses tonunuzdan, bakışınızdan, duruşunuzdan, hal ve tavrınızdan bile anlayacaktır.
Ama siz utanır, sıkılır "arkadaş gibi gözükme" stratejisini uygulamaya kalkarsanız, karşınızdaki kişi sizi o "arkadaş" kategorisine atar ve sonrasında bariz flört sinyalleri verseniz bile, bunlara dikkat etmeyeceği için niyetinizi anlamayabilir.
İlişki sonradan değil, en başlarda oluşturulur.
En baştan niyetinizi doğru bir şekilde, içgüdülerinizi kısıtlamadan belli etmelisiniz.
İçgüdülerinizle barışmak, daha özgüvenli olmak ve ilişki dinamiklerini anlamak için sayfayı takip etmeyi unutma.
| 16,968,934,463,424,647,000
| 64
|
eaa27cc12ae6fa4599e721a74288cdb7
|
{
"tarih": "05/05/2024 11:35",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6mNdLwPuJk/",
"begeni": 396,
"yorum": 11,
"paylasim": 122,
"kaydedilen": 321
}
|
{
"n_chars": 2197,
"n_words": 288,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 16,
"type_token_ratio": 0.6944,
"punct_density": 0.0255
}
|
yazi-055
|
🎵 Birçok araştırma gösteriyor ki, "müzik zevkinin uyduğunu göstermek veya sırf o kişiyi etkilemek için müzik zevkleri uyuyormuş gibi yapmak" romantik ilişkilerde sık kullanılan bir yakınlaşma stratejisi.
Müzik zevki uyumu aslında karakter benzerliğini temsil eder ve hepimiz kendimize benzeyen kişilerle ilişkide bulunmak isteriz.
Kendimizi benzeyen kişileri bulmak için de, karakterimizi temsil edecek, dışarıdan bizi gören insanların karakterimizi anlamalarını sağlayacak bazı şeyler kullanırız, örneğin müzik zevki gibi, giyim de bu amaca hitap eder.
Seçtiğiniz her kıyafet, oluşturmak istediğiniz bir amaca hitap eder, giydiğimiz şeylerle karakterimizi yansıtmaya çalışır ve etrafımızda bize benzer kişileri toplamaya çalışırız.
Hiç 6 kişilik, 3 kişinin rockçı, 3 kişinin iş adamı gibi giyindiğini gördünüz mü?
İstisnalar görülebilir ama genelde 6 kişilik bir grup görüyorsanız ya hepsi iş adamı gibi, klasik giyinmiştir ya da hepsi rock tarzında giyinmiştir.
Bu da evrimsel bir özelliğimizdir, bize benzeyen kişilerle ilişki kurmak isteriz çünkü geçmişte kendisine benzer kişilerle ilişkiler kuran insanlar, daha az çatışma yaşadığı için daha fazla hayatta kalmıştır ve dolayısıyla "kendisine benzer kişilerle ilişki kurmak" da bir evrimsel avantaj haline gelmiştir.
Müzik ise bu karakter benzerliğini temsil eden ufak göstergelerden birisidir ve ilişkilerde önemli rol oynar.
Görüp geçtiğimiz, üzerine düşünmediğimiz ilişki dinamiklerinin farkına varıp evrimsel sebeplerini öğrenmek için sayfayı takip edebilir, zaten takip ediyorsan da tüm gönderilerden haberdar olmak için bildirimleri açabilirsin. Belki kaçırdığın bir gönderi ilişkilerini kurtaracak olan önemli bir bilgi içeriyor olabilir.
| 17,178,522,853,748,191,000
| 64
|
edc1a54fec15e971d25eaaa64da88e59
|
{
"tarih": "05/05/2024 09:08",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6l8mpfPubR/",
"begeni": 600,
"yorum": 3,
"paylasim": 85,
"kaydedilen": 202
}
|
{
"n_chars": 1708,
"n_words": 222,
"n_sentences": 10,
"avg_sentence_len": 22.2,
"type_token_ratio": 0.7027,
"punct_density": 0.017
}
|
yazi-056
|
❗Psikologların "partnerinize karşılıksız sevgi gösterin" tavsiyesinden kastı tam olarak videodaki gibi, ortada bir sebep yokken bile anlık olarak sevgi göstermektir ama çoğu kişi bunu yanlış anlıyor.
Karşılıksız sevgi denilince akla:
"O ne yaparsa yapın onu sevin, asla onu sevmekten vazgeçmeyin ve sevginizin karşılığında hiçbir şey beklemeyin."
gibi bir şey geliyor ve bu bakış açısı çağımız ilişkilerinin başarılı olamamasının ana sebebidir.
"Onun için değişemem, doğru kişi beni olduğum halimle kabul etmeli." bakış açısı yüzünden insanlar rahatsız edici karakteristik özelliklerini değiştirmek gibi bir ihtiyaç hissetmiyor ve bu da doğal olarak sağlıklı ilişkilerin günden güne azalmasına sebep oluyor.
Tabii ki sevgi koşulludur, tabii ki de karşı taraftan beklentileriniz ve karşı tarafın sizden beklentileri olacak.
Örneğin, sevginin koşulsuz olması gerektiğini düşünüyorsanız, karşıdaki kişinin size saygısızlık veya sadakatsizlik yapmasına ne dersiniz? Size sadakatsizlik ve saygısızlık yapan birisini sevmeye devam eder misiniz?
Bir kesim buna "Evet, o beni aldatsa bile onu severim..." diye düşünecektir ki bu kesime laf anlatmaya gerek duymuyorum, bu zamana kadar edinemediğiniz gurur ve karakteri size ben sağlayacak değilim, devam edin.
"İyi de saygı ve sadakat temel beklentiler, tabii ki o koşullar olacak" diyorsanız, demek ki sizin de sevginizin bir koşulu varmış değil mi?
"O koşullar tabii ki olacak, biz sadece ilişkide her şeye karışılmasına ve şart koşulmasına karşı çıkıyoruz"
Sizin karşı çıktığınız insanların da genelde sunduğu tüm koşullar sevgi, saygı ve sadakat başlığı altında zaten.
Eşinin kıyafetine karışan bir erkek "Bana SAYGI duy ve lütfen başka erkeklerin dikkatini çekebilecek şekilde giyinme" diyor ve sadece saygı ve sadakat istiyor, sorun nedir?
Bunun, bir kadının eşine başka kadınlara baktığı için kızmasından farkı nedir? Başka kadınlara bakmak sadakatsizlikse -ki sadakatsizliktir- başka erkeklerin bakabileceği şekilde giyinmek de sadakatsizliktir ve bir erkeğin partnerinden, örneğin giyimine dikkat etmesi gibi bir beklentisi olması son derece normaldir, bunun adı koşullu sevmek değildir, sadece saygı ve sadakat beklentisidir.
| 16,871,783,466,563,885,000
| 64
|
b7edc4551c9441e121db11e022d472aa
|
{
"tarih": "05/05/2024 06:27",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6lqLrMvE9n/",
"begeni": 716,
"yorum": 7,
"paylasim": 256,
"kaydedilen": 800
}
|
{
"n_chars": 2188,
"n_words": 297,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 19.8,
"type_token_ratio": 0.6835,
"punct_density": 0.0242
}
|
yazi-057
|
Videoda bahsettiğim, oyuncak seçimlerinde maymunlarda da insanlardakine benzer cinsiyet farkları olduğunu gösteren araştırma:
Gerianne M Alexander, Melissa Hines,
Sex differences in response to children's toys in nonhuman primates (Cercopithecus aethiops sabaeus),
Evolution and Human Behavior,
Volume 23, Issue 6,
2002,
Pages 467-479,
ISSN 1090-5138,
https://doi.org/10.1016/S1090-5138(02)00107-1.
| 2,600,025,346,114,891,000
| 64
|
1367aa1909a29a91f51519f9e774a83d
|
{
"tarih": "05/04/2024 08:29",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6jTSniPTig/",
"begeni": 233,
"yorum": 9,
"paylasim": 93,
"kaydedilen": 62
}
|
{
"n_chars": 399,
"n_words": 57,
"n_sentences": 3,
"avg_sentence_len": 19,
"type_token_ratio": 0.9649,
"punct_density": 0.0702
}
|
yazi-058
|
💢Evet, kadınlar erkekleri sık sık test eder, bilerek zor durumlara sokarlar ve bu çoğu zaman bilinçli şekilde yaptıkları bir şey değildir. Bu sadece kadınların eş seçme sisteminin doğal bir parçasıdır.
Öne çıkarılanlardaki "Eş seçme hk." başlıklı öne çıkarılanlarda da anlattığımız gibi, kadınlar eşlerini seçerken olabildiğince mükemmeliyetçi olmak zorundalar ve bunun için de aday gördükleri kişiyi sık sık zor durumlara sokarlar.
Bunlardan şikayet etmek yerine, bunları; potansiyelinizi gösterebileceğiniz fırsatlar olarak görmelisiniz.
Bu testlerin amacı:
-Erkeğin ne kadar kolay sinirlenip sinirlenmediğini görmek. (Çok kolay sinirlenen erkeğin duygusal kontrolü zayıftır ve ideal bir eş değildir ama aynı zamanda hiç sinirlenmeyen, sinirleri alınmış gibi duran bir erkek de tehlike potansiyeli yaratmadığı için zayıf durur.)
-Erkeğin sosyal becerisini, ağzının ne kadar iyi laf yaptığını görmek. Zor soruların amacı genelde budur. O sorunun cevabını öğrenmek için değil, o sorunun altından ne kadar kolay kalkıp kalkamayacağınızı görmek için sorarlar.
-Erkeğin aksiyon alıp alamadığını görmek. Kadınlar bazen sahte acil durumlar veya sahte mağduriyetler yaratarak yanındaki erkeğin kendisine yardım etmeye, aksiyon almaya ne kadar yatkın olduğuna bakarlar ve böylece ileride gerçekten mağduriyet yaşadığında da yanındaki erkeğin nasıl hareket edeceğini az çok görmüş olurlar. (Örneğin: Üşüyormuş gibi yapıp ceketinizi verip vermediğine bakması, bazı zamanlar çok büyük bir sorun çıkmış gibi eşek şakaları yapması vs.)
-Erkeğin fiziksel gücünü görmek. Meşhur kavanoz açma klişesi, ev işlerinde yardım istemek, fiziksel şekilde boğuşarak güç test etmek (Buna ayrı bir gönderide değinmiştik, bundan 45 önceki gönderiye göz atabilirsiniz.)
-Sabır test etmek. Sabır, bir liderde olması gereken en önemli özelliklerden birisi. Kadınlar zaman zaman, anlattığınız bir şeyi anlamalarına rağmen anlamıyormuş gibi yapıp tekrar anlatmanızı ve bunu yaparken ne kadar sakin kalabildiğinizi görmek isterler.
Buraya sığdırabildiklerim bu kadar, anlatımım hoşuna gittiyse en başta bahsettiğim "Eş seçme hk." storysine veya 2 paragraf önce bahsettiğim bundan 45 önceki gönderiye de bakabilirsiniz.
| 8,824,407,184,000,164,000
| 64
|
f211392ac3de17006ce86dad23c982e8
|
{
"tarih": "05/01/2024 08:35",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6blmpUPyo-/",
"begeni": 314,
"yorum": 3,
"paylasim": 95,
"kaydedilen": 196
}
|
{
"n_chars": 2194,
"n_words": 292,
"n_sentences": 20,
"avg_sentence_len": 14.6,
"type_token_ratio": 0.6918,
"punct_density": 0.0246
}
|
yazi-059
|
💆♀️İyi masaj yapan kişileri herkes sever.
Çünkü biz kişileri, o kişinin bizde yarattığı duygularla beraber hatırlarız.
İyi masaj yapan ve size sürekli masaj yapan birini gördüğünüzde aklınıza direkt "rahatlama" hissi gelir.
Çünkü beyniniz o kişiyi rahatlama hissiyle bağdaştırmıştır.
İlişkilerinizde odaklandığınız ana şey bu olmalı. Sadece romantik ilişkilerinizde değil, her ilişkinizde bunu düşünün:
"Ben çevremdeki insanlara hangi duyguyu hatırlatıyorum?"
Eğlence mi, gerilim mi, heyecan mı, güven mi, motivasyon mu, utanç mı?
Hangi duyguyu yarattığınız ilişkilerinizi, kazanacağınız parayı, çevrenizdeki insan sayısını etkiler.
Eğlenceli kişilerin çevresi geniş olur çünkü tanıştığı her insana kendisini eğlence, haz duygusu ile bağdaştırırlar.
Sürekli tehdit altındaymış gibi kaşları çatık gezen ve herkese soğuk davranan kişiler ise insanlara "mesafeli olmak, gerginlik" duygusunu anımsatırlar ve bu insanlar hayatta daha yalnız kalır.
Günün sonunda sert birisi olacağım diye düşünüp sadece yalnız birisi olursunuz.
Şaklaban olun, sürekli sırıtın demiyorum.
Sadece insanlarda pozitif etki bırakın, adım attığınız ortamın aurasını yükseltin, gülümsemenizi insanlardan sakınmayın.
Hiç de samimi gözükmeyen kişisel gelişim guruları gibi konuştuğumu biliyorum ama gülümsemek, insanları mutlu etmek bedava.
Çöp toplayan amcaya iki kelimeyle "Kolay gelsin" diyip geçmeniz bile belki onun gün boyunca daha rahat çalışmasına, gün sonunda evine dönerken çocuğuna ekstra olarak bir şey daha almasına, bir çocuğun mutlu olmasına, o çocuğun da mutlu olduğu için derslerine daha iyi çalışmasına ve arkadaşlarıyla daha iyi anlaşmasına sebep olabilir. Sadece iki kelimeniz zincirleme bir mutluluğa sebep oldu.
Mizacınıza edinin, insanlara hal hatır sormak, güler yüz göstermek zor bir şey değil ve yaptığınızda hayatınız çok daha iyi bir yer haline gelecek çünkü çoğu insan da (huysuz esnaflar hariç) sizi aynı pozitiflikle karşılayacak, sizle daha fazla konuşmak isteyecek, yeri geldiğinde size yardım edecek.
Tek yapmanız gereken pozitif bir mizaç edinmek.
| 16,267,705,262,754,259,000
| 64
|
36631a619a01c826767e5b8295370238
|
{
"tarih": "05/01/2024 07:13",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6bcL8DPx3P/",
"begeni": 658,
"yorum": 14,
"paylasim": 177,
"kaydedilen": 366
}
|
{
"n_chars": 2067,
"n_words": 274,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 15.222,
"type_token_ratio": 0.7737,
"punct_density": 0.0266
}
|
yazi-060
|
Erkekler bilimsel olarak daha mı çapkındır?
İlginç bir bilimsel araştırmadan bahsetmek istiyorum.
Bir araştırmada, çiftlerin beyinlerine elektrotlar takıyor ve çeşitli durumlar karşısındaki tepkilerini ölçüyorlar.
"Eşinin başka birisiyle yattığını, cinsel birliktelikte olduğunu düşün." (Cinsel aldatma)
"Eşinin romantik bir ilişkide bulunduğu bir sevgilisi olduğunu düşün." (Duygusal aldatma)
Araştırma sonuçları şunu gösteriyor:
Erkekler, cinsel aldatmaya daha fazla tepki gösterirken, kadınlar, duygusal aldatmaya daha fazla tepki gösteriyorlar.
Ali ve Ayşe çiftini ele alalım.
Ayşe, doğası gereği, sadece belli duyguları hissettiği bir erkekle cinsel birliktelikte bulunuyor. Ayşe bir erkekle yatıyorsa, o erkekten GERÇEKTEN hoşlanmış demektir.
Dolayısıyla Ayşe, Ali'yi cinsel olarak aldattıysa, işler Ahmet için %99 oranda bitmiş demektir.
Ahmet'in içgüdüsel olarak asıl önem verdiği şey soyunu devam ettirebilmektir ve Ayşe başka bir erkekle yatmış, başka bir erkekten hamile kalmıştır. Ali soyunu devam ettiremeyecek, Ali yıkıldı.
Ayşe için ise asıl tehlikeli olan, Ali'nin başka bir kadınla yatması değil, başka bir kadına AŞIK olmasıdır.
Ayşe, içgüdüsel olarak Ali'nin cinsel birliktelikte bulunmak için bir kadına duygusal bir bağ hissetmesi gerekmediğini bilir, Ali başka bir kadınla yatıp eve geri döndüğünde Ayşe ile hayatına normal bir şekilde devam edebilir. Dolayısıyla Ayşe için asıl tehlikeli olan, Ali'nin başka bir kadına aşık olmasıdır.
Sadece bir karşılaştırmadan söz ediyorum, tabii ki aldatmanın her türlüsü can yakar ve erkeğin başka bir kadınla sadece yatması da eşi için bir tehlikedir çünkü o kadınla cinsel birliktelikte bulunduktan sonra aklı o kadına kayabilir, Ayşe, Ali'yi elinden kaçırabilir.
Ayrıca erkekler doğaları gereği karşısına çıkan her fırsatı değerlendirme eğiliminde olduğu için her erkek sadakatsizdir diye bir şey yoktur, tam tersi, tek bir kadına yatırım yapmak da yaygın bir eş seçim stratejisidir, birçok kadınla beraber olup çocukların hiçbirinin başında duramamaktansa, bir kadınla çocuk yapıp o çocukları adam akıllı yetiştirebilmek de bir avantajdır.
Profile girip "kadınların eş seçimi hk." başlıklı öne çıkarılanı okumayı unutma.
| 15,789,857,407,288,887,000
| 64
|
7ce2464ac3eac4406f695f43092b9198
|
{
"tarih": "05/01/2024 04:49",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6bLv10PPQ1/",
"begeni": 563,
"yorum": 32,
"paylasim": 141,
"kaydedilen": 367
}
|
{
"n_chars": 2200,
"n_words": 299,
"n_sentences": 19,
"avg_sentence_len": 15.737,
"type_token_ratio": 0.602,
"punct_density": 0.0277
}
|
yazi-061
|
❗Geçmiş kalp kırıklıklarınızdan veya çevrenizde tanık olduğunuz ilişkilerin vasatlığından ilişkiye girmeyi bir yük olarak görüyor olabilirsiniz.
"Evlilik pişmanlıktır, bekarlık sultanlıktır." düşüncesi sebebiyle yalnız kalmak istiyor olabilirsiniz ama bu sadece bir efsaneden ibaret. Tüm bilimsel araştırmalar bunun tam tersini gösteriyor, bir ilişki içinde olan insanlar ilişki içinde olmayan insanlara göre hayattan daha fazla keyif alıyor, zihinsel problemleri daha az yaşıyor, stresten daha uzaklar ve bunun gibi birçok avantaja sahipler.
Tüm bu gerçeklere rağmen hâlâ "Bekarlık sultanlıktır, sakın evlenmeyin." düşüncesinin yaygın olmasının ana sebebi, yanlış erkeği seçmiş kadınların veya ilişkisinde hakimiyet sağlayamamış, hanımcı erkeklerin hayatının zindana dönmesiyle beraber sağda solda ilişkilerinden, evliliklerinden şikayet etmesidir.
Bir ürün satan veya ticareti gözlemleyen herkes fark etmiştir: genelde insanlar bir ürün hakkında, sadece negatif bir deneyim yaşarlarsa geri dönüş yapma eğilimindedirler. Pozitif geri dönüş yapma alışkanlığı olan kullanıcı sayısı azdır.
Bu ilişkilerde de böyledir, her zaman negatif deneyimler yaşayanlar daha çok ses çıkarır, ilişkisi çok iyi olanlar sağda solda "İlişkimiz çok iyi! Herkes hemen bir ilişki yapsın!" diye bağırmazlar ama kötü bir ilişki içinde bulunan herkes ilişkilerden bağıra bağıra şikayet ederler.
Bu da insanlarda, ilişkilerin bir işkence olduğu, bir yük olduğu bilincini uyandırır.
Doğru yönetmeyi bildiğiniz sürece hiçbir ilişki size yük olmaz.
Her gün, tavsiyelerime uyup ilişkilerini çok daha iyi ve huzurlu hale getiren onlarca insandan teşekkür mesajı alıyorum. Bu insanlar uzaylı değil, senin gibi insanlar. Sadece bu sayfa sayesinde doğru bilgiye ulaşıyor ve güzel ilişkiler yaşıyorlar.
Çevre faktörü dışında:
1- Katı, mesafeli ebeveynlerle büyüdüğünüz için ilişkilere alışamıyor, mesafeli duruyor olabilirsiniz, buna ileride daha detaylı şekilde değineceğim.
2- Geçmiş kalp kırıklıklarınız sebebiyle ilişkilere uzak duruyor olabilirsiniz, profilde en aşağıya inip aşağıdan 16. gönderiyi okuyun. Gitmeden önce teşekkür mahiyetinde ufak bir yorum bırakabilirsin.
| 2,405,757,341,695,559,000
| 64
|
1871c53d26ae72b8a6a6c87386efd25d
|
{
"tarih": "04/30/2024 10:18",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6ZMkgHvaP4/",
"begeni": 329,
"yorum": 3,
"paylasim": 89,
"kaydedilen": 132
}
|
{
"n_chars": 2153,
"n_words": 276,
"n_sentences": 20,
"avg_sentence_len": 13.8,
"type_token_ratio": 0.7319,
"punct_density": 0.0232
}
|
yazi-062
|
💢Üzücü, ama insanlarda biyolojik olarak vefa diye bir şey yok.
Vefa öğrenilen, ahlaki bir kavram.
Vefa; mutluluk, üzüntü, heyecan, korku gibi bir duygu değil.
Yani insanlar biyolojik olarak vefa gibi bir duyguya sahip değil, insan beyninin evrimsel olarak önemsediği tek şey; o kişinin geçmişte kendisine ne kattığı değil, gelecekte neler katabileceğidir.
İnsanlar, geçmişte karşılarındaki kişinin kendisine ne kattığını önemserlerse de bunu ancak o kişinin kendisine gelecekte neler katabileceğini de öngörebilmek için yaparlar.
"En son bu kişi bana şu işi yaptığımda şöyle bir yardımda bulunmuştu, tekrar yapayım ki bu yardıma tekrar erişebileyim." der ve "Bak, yaptığın iyiliği unutmadım, işte karşılığı da bu." diyerek o kişiye karşılığını verirler ama genelde bunu gelecekte aynı yardımı tekrar alabilmek için yaparlar.
Tabii ki de vefa sahibi insanlar da vardır. Bu kişiler küçüklükten güzel ahlak ile yetişmiş ve vefa kavramının ne olduğunu biliyor olurlar, birinden bir yardım aldığında borçlu hisseder ve o borcu ödemek için elinden geleni yaparlar, amaçları bir karşılık almak değildir ama insanların çoğu bu tarz bir vefa duygusuna sahip değil.
Sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
Gerçekten vefa sahibi insanlar var mı? Kendinin vefa sahibi olduğunu düşünüyor musun mesela?
Yorumlarda buluşalım.
| 16,751,015,452,821,770,000
| 64
|
08ff8f562ac772b5a77fd5ac7b704478
|
{
"tarih": "04/30/2024 09:22",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6ZGQj3Pddo/",
"begeni": 907,
"yorum": 14,
"paylasim": 196,
"kaydedilen": 614
}
|
{
"n_chars": 1317,
"n_words": 188,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 13.429,
"type_token_ratio": 0.6649,
"punct_density": 0.0258
}
|
yazi-063
|
💢 Birisi size sa1dırdı ve bacağınızın kritik bir noktasında derin bir yara açtı, yürümekte zorluk çekiyorsunuz.
Yaranız tam iyileşecek, aynı kişi tekrar geldi ve "Yaptığımdan pişmanım, bacağını uzat, iyileştireyim." dedi, inanıp bacağınızı uzattınız, iyileştiriyormuş gibi yaptı, fakat bu sadece onun sinsi planının bir parçasıydı.
İyileştiriyormuş gibi yaptıktan sonra,a ynı kişi tekrar ayağa kalkamamanız için kabuk tutmaya hazır olan yaranızı sert bir şekilde yerinden kaldırdı. "Pardon, yanlışlıkla oldu. Bekle geliyorum." diyip uzaklaştı ve şimdi yaralı bacağınızla acı içinde onun gelmesini bekliyorsunuz.
O kişi tekrar geldi, "bu sefer iyileştireceğim" dedi ve yine aynısını yaptı, bu 2-3 defa daha tekrarladı, yaranız gittikçe derinleşiyor ve her defasında iyileşmesi biraz daha zorlaşıyor.
Buna daha ne kadar izin vereceksiniz? O kişinin size zarar verdiğini anlamanız için gelip kafanıza sıkması mı lazım?
Seni kendisine muhtaç etmek istiyor ve her defasında, kendi açtığı yarayı iyileştirme vaadiyle gelip yaranı daha da derinleştirerek uzaklaşıyor.
Plan da bu zaten, sana bir defa yara açıp uzaklaşırsa bir süre sonra iyileşeceğini ve onu unutacağını biliyor.
Bu yüzden ara ara gelip tekrar hayatına etki ediyor ve hafızandaki kalıcılığını arttırıyor.
Sen de onun bunu iyi bir niyetle yaptığını, kafasının karışık olduğunu veya seni bir bahane bularak terk ediyorsa, asıl suçlunun kendin olduğunu düşünüyorsun.
Evet, gerçekten de kafası karışık olabilir veya gerçekten de ilişkide suçlu olan kişi sen olabilirsin ama durum çoğu zaman bu değil, sadece narsist birisinin oyuncağısın ve artık İlişki Mühendisi okuru olarak bu sorunun farkına varmalı, daha bilinçli davranmalısın.
| 17,470,852,321,020,502,000
| 64
|
48b46dd77934d1227115d618c8219b3f
|
{
"tarih": "04/29/2024 08:25",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6Wa9Qbv1VG/",
"begeni": 444,
"yorum": 6,
"paylasim": 99,
"kaydedilen": 199
}
|
{
"n_chars": 1697,
"n_words": 237,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 15.8,
"type_token_ratio": 0.7468,
"punct_density": 0.0247
}
|
yazi-064
|
❗Bir ilişki içine girmek istememenizin birçok sebebi olabilir, ilerleyen zamanlarda bunla alakalı detaylı bir kitap yazacağım ama şimdilik:
"Evlilik pişmanlıktır, bekarlık sultanlıktır." düşüncesini ele alalım.
Bu söylentiyi bahane bularak yalnız kalmak istiyor olabilirsiniz ama bu sadece bir efsaneden ibaret. Tüm bilimsel araştırmalar bunun tam tersini gösteriyor, bir ilişki içinde olan insanlar ilişki içinde olmayan insanlara göre hayattan daha fazla keyif alıyor, zihinsel problemleri daha az yaşıyor, stresten daha uzaklar ve bunun gibi birçok avantaja sahipler.
Tüm bu gerçeklere rağmen hâlâ "Bekarlık sultanlıktır, sakın evlenmeyin." düşüncesinin yaygın olmasının ana sebebi, yanlış erkeği seçmiş kadınların veya ilişkisinde hakimiyet sağlayamamış, hanımcı erkeklerin hayatının zindana dönmesiyle beraber sağda solda ilişkilerinden, evliliklerinden şikayet etmesidir.
Bir ürün satan veya ticareti gözlemleyen herkes fark etmiştir: genelde insanlar bir ürün hakkında, sadece negatif bir deneyim yaşarlarsa geri dönüş yapma eğilimindedirler. Pozitif geri dönüş yapma alışkanlığı olan kullanıcı sayısı azdır.
Bu ilişkilerde de böyledir, her zaman negatif deneyimler yaşayanlar daha çok ses çıkarır, ilişkisi çok iyi olanlar sağda solda "İlişkimiz çok iyi! Herkes hemen bir ilişki yapsın!" diye bağırmazlar ama kötü bir ilişki içinde bulunan herkes ilişkilerden bağıra bağıra şikayet ederler.
Bu da insanlarda, ilişkilerin bir işkence olduğu, bir yük olduğu bilincini uyandırır.
Doğru yönetmeyi bildiğiniz sürece hiçbir ilişki size yük olmaz.
Her gün, tavsiyelerime uyup ilişkilerini çok daha iyi ve huzurlu hale getiren onlarca insandan teşekkür mesajı alıyorum. Bu insanlar uzaylı değil, senin gibi insanlar. Sadece bu sayfa sayesinde doğru bilgiye ulaşıyor ve güzel ilişkiler yaşıyorlar.
Çevre faktörü dışında:
1- Katı, mesafeli ebeveynlerle büyüdüğünüz için ilişkilere alışamıyor, mesafeli duruyor olabilirsiniz, buna ileride daha detaylı şekilde değineceğim.
2- Geçmiş kalp kırıklıklarınız sebebiyle ilişkilere uzak duruyor olabilirsiniz, profilde en aşağıya inip aşağıdan 16. gönderiyi okuyun. Gitmeden önce teşekkür mahiyetinde ufak bir yorum bırakabilirsin.
| 2,982,218,076,819,048,000
| 64
|
c4d1188227653b774b977318563ae797
|
{
"tarih": "04/29/2024 06:00",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6WKO6sPW42/",
"begeni": 12806,
"yorum": 92,
"paylasim": 2850,
"kaydedilen": 5248
}
|
{
"n_chars": 2183,
"n_words": 283,
"n_sentences": 20,
"avg_sentence_len": 14.15,
"type_token_ratio": 0.7385,
"punct_density": 0.0238
}
|
yazi-065
|
❗Bir ilişkide ne kadar sıklıkla farklı duygular yaşanıyorsa ilişkideki heyecan ve bağlılık da o kadar fazla olur.
Ama çok sık iniş çıkışların yaşandığı bir ilişki en sonunda duvara toslar, aynı hayatın diğer alanlarında olduğu gibi.
Sürekli eğlencenin dibine vuran kişiler daha kolay sıkılır, çünkü zirveye alıştıktan sonra ortalama bile dipmiş gibi gelir.
Sürekli sert iniş-çıkışlar yaşayan bu bireylerin dopamin mekanizması bir süre sonra bozulur ama mutluluk hissetmek için bir iniş çıkışın da olması lazım. Bu konuyu profildeki "Mutluluk" başlıklı öne çıkanlarda daha detaylı şekilde anlattım.
En sağlıklısı, sürekli sert iniş çıkışlar yaşamak, bir anda 200'e çıkıp mutlu olup sonrasında 50'ye düşüp kahrolmaktansa; ortalamayı 100'de tutup, 110 mutluluk seviyesine çıktığında bile mutlu olmak ve kötü bir olayla beraber 80-90'a düşünce bile, sonuçta düştüğünüz yer 100 olduğu için o kadar da kötü hissetmemektir.
Yani huzur = hem ortalama bi' mutluluk seviyesi ile dinginlik, hem de iniş çıkışın olması ama bu iniş çıkışların minimum düzeyde olması.
Aynı şekilde, ilişkilerde de tartışmalar, iniş çıkışlar gereklidir ama bu tartışmalar, minik sürtüşmeler yerine BÜYÜK KAVGALAR olursa, evet sürekli iniş-çıkış yaşayarak değişik duygular yaşadığınız tutkulu bir ilişki yaşayabilirsiniz ama ilişkide huzur olmaz.
Ama hiç tartışma ve iniş çıkış hissetmemeniz durumunda da ilişki sıkıcılaşır.
Bu yüzden hem ilişkide iniş çıkışlar olmalı, hem de bu iniş çıkışlar minimum düzeyde olmalı.
Partnerinizle birbirinize gireceğiniz tartışmalardansa, ufak ufak birbirinize laf attığınız, birbirinizi sinir ettiğiniz küçük tartışmalar yaşamalısınız.
Zaman zaman biraz birbirinizden ayrı kalmalı, birbirinizi özlemeli, ufak bir düşüş yaşamalısınız.
Beraber dünyayı gezmek, aşırı eğlenceli aktiviteler yapmaktansa, bir kafede oturup baş başa sohbet etmek bile sizin için büyük bir keyif kaynağı olmalı, çünkü hayatınızın sonuna kadar her gün dünyayı gezemeyecek, her gün çok iyi bir aktivite yapamayacaksınız.
Günün sonunda baş başa kalacaksınız ve ilişkiyi o vakte kadar ayakta tutan aranızdaki uyum, sohbet değil beraber gerçekleştirdiğiniz renkli aktiviteler ise, sizin için üzgünüm...
| 7,160,925,388,539,960,000
| 64
|
cd699668a7ae819ad2c28c60fc830d29
|
{
"tarih": "04/28/2024 05:54",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6Tk7HfPjle/",
"begeni": 445,
"yorum": 1,
"paylasim": 333,
"kaydedilen": 167
}
|
{
"n_chars": 2187,
"n_words": 305,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 21.786,
"type_token_ratio": 0.6295,
"punct_density": 0.0233
}
|
yazi-066
|
🔺Kadınların bu tutarsız davranışlarının ilk sebebi regl olabilir. Profile göz atarak bulabileceğiniz "Kadınlar neden duygusal olarak daha değişken davranır?" başlıklı gönderide kadınların regl süreci boyunca beyninin günden güne %25 oranda bile değişebileceğinden bahsetmiştim.
Partnerinizin karışık sinyaller vermesinin sebebi bu olabilir.
Lâkin bugün farklı bir dinamikten bahsetmek istiyorum.
Kadınların zaman zaman sizi reddedip geri dönmesinin bir sebebi de sizi test etmektir. Kadın arkasını dönüp gittiğinde onun arkasından ne kadar koştuğunuza bakmak ister.
Ne çok koşmalı, ne de yerinizde durmalısınız.
Hem o kadını istediğinizi gösterecek kadar yürüyecek, hem de o kadının hayattaki tek şansınız olmadığını gösterecek kadar da ileri gideceksiniz.
Emlakçıya bir evi beğendiğinizi söylerseniz pazarlık yapıp o evi uygun bir fiyata alabilirsiniz.
Lâkin o ev bulabileceğiniz tek evmiş, hayatınızın fırsatıymış gibi düşünür ve emlakçıya da bu muhtaçlığınızı belirtirseniz emlakçı sizi kullanır. 1 milyona satacağı evi 1.5 milyona satar.
Bir kadına da muhtaç olduğunuzu belirtirseniz, kadın ilişkide daha fazla sorun çıkarmaya, sınır koymaya ve ilişki hakimiyetini kendi tarafına kaydırmaya başlar ve çoğu kadın gün sonunda hakimi olduğu bir ilişki içinde durmak istemez, karşısındaki erkeğe saygısını kaybeder.
Tam tersi şekilde, bir kadınla hiç ilgilenmiyormuş gibi yaparsanız da emlakçının katalogda gösterdiği bir eve "yok, o evi asla almam." demiş olursunuz, emlakçı da size "Tamam, o zaman şu seçeneklere bakın." der. Yani bunu bir taktik olarak kullanmaya kalkıp kadına karşı hiç ilginiz yokmuş gibi davranırsanız kadın da "Tamam, ilgilenebileceğin kadınlara git o zaman, benle işin yok." der ve uzaklaşır. O dakikadan sonra "Hayır, seni aslında istiyordum, geri gel." telkinini verecek şekilde kadına olan ilginiz artarsa yine bir önceki paragraftaki duruma düşer, hakimiyeti kaybedersiniz.
İnce detaylardan bahsettiğim için işi stratejiye, taktiğe döküyormuşum gibi anlaşılmasın. Özgüveniniz vardır ya da yoktur, bu kadar basit.
Özgüveniniz varsa zaten bir kadına muhtaçmış gibi davranmazsınız, yoksa da ne yaparsanız yapın o muhtaçlık enerjisini verirsiniz.
| 17,502,349,443,261,546,000
| 64
|
98e4bac265b746c495746117e2603193
|
{
"tarih": "04/28/2024 01:14",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6TEyQ2vepA/",
"begeni": 363,
"yorum": 9,
"paylasim": 62,
"kaydedilen": 222
}
|
{
"n_chars": 2182,
"n_words": 294,
"n_sentences": 24,
"avg_sentence_len": 12.25,
"type_token_ratio": 0.7109,
"punct_density": 0.0247
}
|
yazi-067
|
Bunun 2 sebebi var:
1-Çoğu erkek, kız arkadaşını bebeğiymiş, küçük bir kız çocuğuymuş gibi sever ve sağlıklı bir ilişki dinamiği için, bu, ayarı doğru tutturulduğu sürece son derece gereklidir.
Kadın erkek arasındaki bu dinamik, erkeklerin kadınları gıcık etmeyi sevmesinin arkasındaki mantığı da açıklar.
Küçük bir kız çocuğunun veya şirin bir kedinin sinirlenmiş hali hepimize sevimli ve komik geldiği gibi, erkeklere de, kız arkadaşlarının sinirlenmiş halleri sevimli ve komik gelir.
Bu dinamik, kadının sinirlerini gerçekten zıplatacak seviyeye gelmediği sürece ilişkinin enerjisini yükseltir.
2-Bu tarz şakalaşmalar ilişkinin maskülen-feminen dengesini tazeler.
Bir kişiyi ancak, açık ara ondan daha güçlüyseniz gıcık edebilirsiniz, çünkü bu kişiden ve alacağınız tepkiden korkmaz, karşıdaki kişiyi çok da ciddiye almazsınız, ondan duygusal ve fiziksel olarak daha güçlüsünüzdür.
Kadınların da tek isteği bu, güçlü bir erkek görmek.
Birisiyle dalga geçmek, onun üzerinden şaka yapmak da bir güç göstergesidir.
Tabii ki bu bilgi neticesinde gaza gelip zorba bir karaktere bürünmeyin, zorbalık, mutlak sosyal statü getiren bir şey değildir, şempanze sürülerinde bile zorbalar sürüde barınamaz, sadece kendini düşünen, sürü üyelerini aşağılayan bir lider sürü üyeleri tarafından alaşağı edilir, kısa sürede tahtından indirilir.
Bu özelliği sadece minimum ve eğlenceli düzeyde bulundurmanız gerekiyor.
Daha fazla ilişki tavsiyesi için sayfayı takip etmeyi unutmayın.
| 8,941,615,088,252,575,000
| 64
|
4bb634934124b581e92c7450454e47b4
|
{
"tarih": "04/27/2024 10:19",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6ReaJrvqvj/",
"begeni": 5754,
"yorum": 37,
"paylasim": 6611,
"kaydedilen": 1609
}
|
{
"n_chars": 1478,
"n_words": 201,
"n_sentences": 11,
"avg_sentence_len": 18.273,
"type_token_ratio": 0.7612,
"punct_density": 0.0237
}
|
yazi-068
|
💢 Kadınlar, doğaları gereği her zaman bulunabilecekleri en mükemmel ilişki içinde bulunmak isterler.
Profilden "Kadınların eş seçim mekanizması" başlıklı öne çıkarılanları okursanız, bu mükemmellik arayışlarının temelini anlayabilirsiniz, bu temeli bildiğinizi varsayarak devam ediyorum.
"Bir noktada kadınların kalbini kırmayı öğrenmek zorundasınız." dememin sebebi de bu mükemmellik arayışının çoğu kadında abartı ilgi isteği olarak kendini göstermesi. Bu arayış bir noktada son bulmak zorunda çünkü ona verebileceğiniz ilgi, efor, enerji ve sevgi kısıtlı.
Diyelim ki günde 8 saatiniz boş ve partnerinizle günde ancak yarım saat vakit geçiriyorsunuz, bu kesinlikle yetersiz bir süre ve eşiniz bu konuda isyan etmekte haklı. Eşiniz isyan ediyor, siz de onun bu isyanına kulak verip günde ona ayırdığınız vakti 2 saate çıkarıyorsunuz.
Bir süre mutlu bir şekilde devam ediyorsunuz, eşinize 2 saat, arkadaşlarınıza da 2 saat harcıyorsunuz.
Eşiniz bir süre sonra, onu evde yalnız bırakıp arkadaşlarınızın yanına gitmenizden ve 2 saat boyunca orada durmanızdan şikayet ediyor. Siz de ona hak verip arkadaşlarınızın yanında geçirdiğiniz vakti 1 saate düşürmeye karar veriyorsunuz.
Evet, ilişki için iyi bir şey yapmış olabilirsiniz, bence uzun süreli ilişki içinde bulunacağınız, aşık olduğunuz bu kişi için zamanınızı harcayan diğer kaynaklardan KISABİLECEĞİNİZ kadar kısabilmelisiniz ama size kötü bir haberim var:
Partneriniz ona verdiğiniz ilgiye hiçbir zaman tam olarak doymayacak, her zaman bir tık daha fazlasını isteyecek.
Vakti arkadaşlarınızdan kısmanızı istediği gibi bir süre sonra hobilerinizden, bir süre sonra ailenizden, bir süre sonra işinizden kısmanızı isteyecek ve bu gittikçe hayatınızı daha kötü bir hale getirecek.
Bir noktada buna dur demek zorundasınız.
Ona içinizden gelen, verebileceğiniz maksimum ilgi ve sevgiyi verin. O değer verdiğiniz bir kadın ve vaktinizi, eforunuzu tabii ki de hak ediyor ancak bu ilgi isteği aşırı bir hale geldiğinde partnerinizi reddetmekten korkmayın.
Çünkü reddetmezseniz bunun devamı gelecek.
Hiç buna benzer bir şey yaşadınız mı? İlişkide bulunduğunuz kadınların sizden ilgi isteği ne düzeyde?
Yorumlarda belirtebilirsiniz.
| 8,819,938,875,345,427,000
| 64
|
0d5227cf56abc097f7c827478665e71f
|
{
"tarih": "04/27/2024 08:07",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6RPSXMPQkF/",
"begeni": 5734,
"yorum": 111,
"paylasim": 1628,
"kaydedilen": 4199
}
|
{
"n_chars": 2190,
"n_words": 297,
"n_sentences": 19,
"avg_sentence_len": 15.632,
"type_token_ratio": 0.6667,
"punct_density": 0.0196
}
|
yazi-069
|
Yeni yapılan bir araştırmaya göre sarılarak uyuyan çiftlerde, hafıza, ruh hali ve sıcaklık dengesi için önemli olan REM (uykunun en derin kısmı) uykusunun kalitesi ve süresi artıyor.
Başka bir araştırma, eşinin kokusunu alan erkeklerin daha derin uyuduğunu gösteriyor.
Sarılınca kalp ritminiz, kan basıncınız ve stres hormonu olan kortizol seviyeniz düşüyor ki bunlar uyku kalitesi ve uykuya dalma hızı için faydalı şeyler.
Sarılmak "sevgi hormonu" olarak bilinen oksitosin salınımını tetikliyor, bu etki sayesinde düşmanınıza bile şöyle bi' sıkıca sarılsanız o kişiye karşı ufak da olsa bir güven duygusu hissediyorsunuz, beyin "bu kişiye göğsümüzü açtığımıza, rahatça sarıldığımıza göre artık güvenebileceğimiz birisi" diyor. Sarılarak uyumak ise bu etkiyi 2 katına çıkarır, çünkü sadece gerçekten güvendiğimiz kişilerin yanında rahatça uyuyabiliriz.
Bilimsel, akılcı ilişki tavsiyeleri için sayfayı takip et.
| 7,133,826,943,783,279,000
| 64
|
932a9c6d6000844bae6fd5f12ab0e70b
|
{
"tarih": "04/26/2024 12:03",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6PFkBwvar9/",
"begeni": 20144,
"yorum": 2,
"paylasim": 26929,
"kaydedilen": 4311
}
|
{
"n_chars": 915,
"n_words": 124,
"n_sentences": 6,
"avg_sentence_len": 20.667,
"type_token_ratio": 0.8629,
"punct_density": 0.024
}
|
yazi-070
|
❗Silebilirsiniz, ama bu fotoğrafları bir nefret duygusuyla siliyorsanız büyük ihtimalle onu uzun süre hatırlayacaksınız.
Nefret duygusu hafızayı diri tutar.
Beyin canınızı yakan şeyi size sürekli hatırlatır ki o şeye karşı dikkatli olun.
Bu eskiden faydalı bir mekanizmaydı, örneğin bir hayvana yaklaşıp zarar gördüğünüzde, o hayvana karşı kalıcı bir korku ve nefret duygusu beslemeliydiniz ki bir daha o hayvan önünüze çıktığında uzak durun.
Bu şeyin hafızanızda kalmasının bir zararı yok çünkü o hayvana karşı bir özleminiz yok, bu hayvan sizde bir melankoli duygusu uyandırmıyor.
Ama eski sevgiliniz uyandırıyor, dolayısıyla nefret ve pişmanlık, unutma sürecini baltalayacak şeylerdir.
Bir şeyi unutmak istiyorsanız, o şeyin artık sizin için ÖNEMSİZ olması, o şeye karşı kayıtsızlaşmanız lazım, bunun için de o şeyin gözünüzdeki değerini azaltmalı ve o şeyi dramatikleştirmekten kaçınmanız lazım.
O kişiyle güzel zaman geçirdiniz ama onun bi ilişkiden beklentisi ile sizin beklentiniz uyuşmadı, bir şekilde yollarınız ayrıldı.
Bu kadar, olayı dramatikleştirmeyin veya üzerini örtmeye çalışmayın.
Hayatınıza yeni kişiler alıp, yeni olaylarla hayatınızı doldurmaya çalışıp ayrılığı görmezden gelmeye çalışmayın, emin olun ki bu çabanız boşa çıkacak.
Ertelediğiniz bu duygu size belki haftalar veya aylar sonra öyle bir vuracak ki bir anda her yerinizi çok şiddetli bir özlem duygusu saracak, belki de kendinizi ağlayarak o kişiyi ararken bulacaksınız.
Ayrılıkla yüzleşin.
Üzülün, gerekirse 1 hafta evden çıkmayıp sadece yas tutun ama ertelemeye, görmezden gelmeye çalışmayın.
Fotoğraf silme konusunda:
Hem o fotoğrafların karşınıza çıkmasından rahatsızsanız, hem de aranızda yaşanan şeylere değer verdiğiniz için silmek istemiyorsanız, fotoğrafları istediğinizde ulaşabileceğiniz ama gözünüze de çarpmayacak bir yere, örneğin bir bulut sürücüye atın.
Çünkü eğer o fotoğrafları kalıcı şekilde silerseniz, o fotoğraflara tekrar bakmak istediğinizde ulaşamayacaksınız ve bir ulaşılamazlık hissettiğiniz için özlem, merak duygunuz ikiye katlanacak.
Arada özlediğinizde girip fotoğraflara bakın, korkmayın, özleminizle yüzleşin, çünkü yüzleşmediğiniz sürece bu özlem daha da büyüyecek.
| 16,961,927,938,877,379,000
| 64
|
19766bf1a39791a39c536511280d21f8
|
{
"tarih": "04/25/2024 08:40",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C6MJVLcvngw/",
"begeni": 25178,
"yorum": 82,
"paylasim": 4156,
"kaydedilen": 7401
}
|
{
"n_chars": 2197,
"n_words": 290,
"n_sentences": 16,
"avg_sentence_len": 18.125,
"type_token_ratio": 0.6793,
"punct_density": 0.0191
}
|
yazi-071
|
❗AÇIKLAMAYI OKU❗
Bir örnekle başlayalım:
Arkadaşlarınızın odanıza girerken kapınızı tıklamasını istiyorsanız, bunu sağlamanın en kolay yolu:
Sizin de evin diğer odalarına girerken kapı çalmanızdır.
İnsanlar taklit ederek öğrenir.
Çocukken, neden taklit ettiğimizi, nasıl bir sonuç elde edeceğimizi bile bilmememize rağmen ebeveynlerimizi taklit ederiz. (Stimulus enhancement)
İnsanoğlunun en gelişmiş özelliklerinden birisi, adaptasyon yeteneğidir.
Nereye gidersek gidelim, eğer kapalı bir beyne sahip değilsek, ortamın şartlarına, ortamdaki insanların davranışlarına göre şekillenir, onları taklit etmeye başlarız.
Kibar bir insanla konuşurken ister istemez kibarlaşırız.
Yüksek sesle konuşan bir insanla konuşurken fark etmeden sesimizin desibeli yükselir, çok sessiz ve sakin konuşan bir insanla konuşurken de fark etmeden sessiz konuşmaya başlarız.
Görgü kuralları için de aynısı geçerlidir.
Sizin odanıza girerken her defasında kapınızı çalan, girebilir miyim diye soran arkadaşınızın odasına çat diye girmek istemezsiniz.
Haksız olduğunda özür dilemekten çekinmeyen, sık sık özür dileyen birisiyle konuşurken de özür dilemekten çekinmezsiniz.
Karşı taraf özür dilemiyorsa, siz, bu gönderiyi görmüş ve bu konularda artık daha bilinçli birisi olarak ilk adımı atmalısınız.
"O özür dilemiyor, ben niye dileyeceğim?" diyip meseleyi ego kapışması haline getirdikçe, karşı taraf da bu ego kavgasına dahil olacak ve sonu bitmez bir gurur döngüsüne gireceksiniz.
Siz haklı olduğunuzda o özür dilemeyecek, o haklı olduğunda siz özür dileyemeyeceksiniz ve bu saçmalığın sizi sürüklediği döngü belki de ilişkinizi bitirecek.
Bu döngüyü siz kırın, özür dileyin ve bunu sadece "o da benden özür dilesin" beklentisiyle yapmayın, içten bir özür dileyin.
Yakın zamanda çıkaracağım kitabın 2. modülü sadece ilişkilerdeki iletişim sorununu ele alacak ve içinde bundan çok daha kapsamlı, ilişkilerinizdeki iletişim sorununu ortadan kaldıracak yöntem ve bilgiler yer alacak.
Sayfayı takipte kalın.
| 18,093,272,784,599,798,000
| 64
|
89f29cb14e3430da288d237067a5a43a
|
{
"tarih": "04/20/2024 08:56",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5_Sk6qPTA-/",
"begeni": 15166,
"yorum": 33,
"paylasim": 13419,
"kaydedilen": 2134
}
|
{
"n_chars": 2001,
"n_words": 261,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 14.5,
"type_token_ratio": 0.7203,
"punct_density": 0.0235
}
|
yazi-072
|
Türkiye'de doğmuş ortalama bir kadın, çocukluğundan itibaren, "naz yapma" kavramıyla tanışarak erkeğin ilgisini yönetme becerisini kazanmaya başlar.
Naz yapmak işlevsiz ve mantıksız bir şey değildir, zaten işlevsiz bir şey olsa bugünlere gelemezdi.
Tüm ilgisini ilişkinin başında kazandığınız bir karşı cins, hiçbir zaman ilgi çekici gelmeyecektir veya gelse bile bu ilgi kısa sürecektir.
Kadınlar sosyal olarak yetenekli canlılar oldukları için, bu dinamiğin farkındadırlar ve bunu iyi yönetirler.
Ama bazı kadınlar kendilerini geri çekerek, naz yaparak daha fazla ilgi kazanabildiğini fark edip bunu abartma yoluna giderler ki naz yapmanın sağlıksızlaştığı kısım burada başlıyor.
Atalarımızın da yüzlerce yıllık deneyimiyle söylediği gibi:
Fazla naz aşık usandırır.
Tatlı cilveler, ufak naz yapmalar her erkeğin hoşuna gider ve ilişkinin dinamiğini canlandırır, lâkin:
1-) Bunun sıklığı fazla olursa, yani ilişkide normal sohbet diye bir şey kalmamışsa, tüm ilişki kadının naz yapıp erkeğin onun gönlünü almaya çalışmasından ibaret bir hale geldiyse,
2-)Bu nazların büyüklüğü, yoğunluğu fazla olursa, yani tatlı bir nazdan ziyade, kadın artık karşı tarafı ayrılıkla veya bir daha konuşmamakla tehdit edecek duruma geldiyse:
Erkeğin yapması gereken, gitmekle tehdit eden kadının öylece gitmesine izin vermektir ve bunu da nefret dolu bir tutumla değil, "Seni seviyorum ama bu yaptığın artık çok saçma olmaya başladı, gidiyorsan git." gibi bir tutumla olmalıdır.
Naz yapmayı artık ana stratejisi haline getirmiş bir kadın, erkeğin bu hareketi sonrası erkeği sevmemekle suçlar ve bunu yaparken de ana stratejisini devam ettirir, amacı, erkeğin "Hayır, ne alaka, seni çok seviyorum!" diyerek peşinde koşmasını sağlamaktır ama erkek İlişki Mühendisiyle tanışmış ve bu dinamiğin farkına varmış ise, bu son çabası da geçersiz olur ve kadın akıllı bir kadınsa nazı abartmayı bırakır, olması gereken sınırda tutar.
Partneriniz siz doğru adımları atmanıza rağmen bu konuda akıllanmayacak, bu alışkanlığını sürdürecek gibi duruyorsa da bırakın gitsin.
Anlamsız tartışmalarla dolu bir ilişki içinde olmaktansa yalnız kalmak her zaman daha iyidir.
| 18,028,507,228,423,346,000
| 64
|
3a3cca6de844f7ebbd206905f1e4579c
|
{
"tarih": "04/19/2024 10:02",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C581Kk8vumr/",
"begeni": 413,
"yorum": 3,
"paylasim": 105,
"kaydedilen": 205
}
|
{
"n_chars": 2149,
"n_words": 299,
"n_sentences": 12,
"avg_sentence_len": 24.917,
"type_token_ratio": 0.709,
"punct_density": 0.0237
}
|
yazi-073
|
❗AÇIKLAMAYI OKU❗
"Onu ben de bırakmak isterdim ama buna gönlüm razı değil."
"Ne kadar yanlış davransa da içimden onla ayrılmak gelmiyor."
Bu tarz cümlelerle aşkı romantize edip, kutsal bir tarafı varmış gibi göstererek, koca bir neslin yanlış kişilerle yanlış ilişkiler yaşamasına sebep oluyorlar.
Aşkı romantize etme, kutsallaştırma fikri o kadar tehlikeli ki, malesef kadın c1nayetlerine sebep olan kafa yapısı da bu.
Sevgilisinin ruh eşi olduğunu, bir daha asla onun gibi birisini bulamayacağını, bir daha kimseye ona olduğu gibi aşık olamayacağını sanan kişiler "Ya benimsin ya kara toprağın" moduna giriyorlar.
Yani size romantik, güzel, peri masalı gibi gelen şeyler, bir tarafta birilerinin ö1ümüne sebep oluyor.
Aşkın kutsal ve büyülü bir tarafı yoktur.
Evet, birine karşı inanılmaz bir çekim hissediyor, onunla olan anılarınızı silip atmakta zorluk çekiyor olabilirsiniz, bu son derece doğal.
Ama bunun sebebi, yukarıdan ilahi bir elin sizi birbirine bağlaması, sizi ruh eşi ilan etmesi falan değil.
Tesadüfi bir şekilde o kişiyle denk geldiniz, beyin "bu kişi ile çocuk yapabiliriz." dedi, sizi motive etmek için dopamin hormonlarını devreye soktu, belli bir dönem kur yaptınız, sevgili oldunuz.
Bu sefer de beyin o kişiyle beraber vakit geçirirken oksitosin salgılamanızı sağladı ki o kişiyi tek bir hatada silip atmayın, çünkü o kişiyle bir aile kurma potansiyeliniz var, birbirinize bağlı olmalısınız ki bir aile dağılmasın, soy devam etsin.
Ama beyin hataların ne kadar büyük ya da küçük olduğunu ayırt etme konusunda o kadar da akıllı değil.
Beynin sevgi ile alakalı bölümlerinin tek bildiği şey, o kişiyle aile kurabilecek olmanız ve asıl önemli olan da bu, beyin sadece soyunuzu devam ettirmenizi istiyor, geri kalan şeyleri "gurur, onur, mantık" önemsemiyor ve siz de bu mekanizmanın hareketlerini "kutsal bir şey" olarak yorumladığınız için, bu mekanizmaya ters davranmak aklınıza bile gelmiyor ve yanlış kararlar alıyor, yanlış kişilerle ilişkilerinize devam ediyorsunuz.
Mantıklı, akılcı bir zihin yapısına sahip olmak, çok daha sağlıklı ilişkiler kurmak için sayfayı takip et.
| 18,043,106,471,886,868,000
| 64
|
b445b345975c0b3d2762c01f867d3a51
|
{
"tarih": "04/18/2024 10:08",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C56Ry4UPfEp/",
"begeni": 976,
"yorum": 9,
"paylasim": 248,
"kaydedilen": 538
}
|
{
"n_chars": 2112,
"n_words": 308,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 20.533,
"type_token_ratio": 0.7045,
"punct_density": 0.0279
}
|
yazi-074
|
❗AÇIKLAMAYI OKU❗
Öncelikle, bu videodaki kız çocuğu annesinin dediklerini anlayabilecek durumda değil, dolayısıyla aslında dedikleri bir sorun teşkil etmiyor, ama videodaki kafa yapısı sorun teşkil ediyor.
Instagram'da kız çocuğu ile annenin bir rekabet içinde olduğu onlarca "tatlı aile videosu" görüyorum ve hiç tatlı değiller.
Bu anneler çocuklarıyla çocuk olup, kıskanç kadınlar yetiştiriyorlar.
Eğer ileride sağlıklı bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız kesinlikle bu gönderi açıklamasını sonuna kadar okumalısınız.
Büyük ihtimalle duymuşsunuzdur:
Elektra kompleksi.
Kız çocukları 3-6 yaş arasında babalarına büyük bir hayranlık geliştirir ve annelerini rakip olarak görüp, annelerine karşı düşmanlık besleyebilirler.
Kız çocuğunun bu duyguları yaşaması normal bir gelişim aşaması olarak kabul edilir. Ancak, bu duygular çok yoğun ve uzun süreli olursa, kız çocuğunun benlik algısı ve diğerleriyle olan ilişkileri üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
Eğer bu gelişim aşamasının, çocuğun tüm yetişkinlik hayatında olumsuz bir iz bırakmamasını istiyorsanız, çocuğunuzla, baban senin mi benim mi konusunda çocuk gibi YARIŞMAMALISINIZ.
Bu tür tartışmalar tatlı gözükse dahi çocuğunuz olaya sizin gibi bakmıyor, siz, belki de sadece sosyal medyaya eğlenceli bir video çıkarabilmek adına çocuğunuzla yarışıyor, onu bir nevi tiye alıyorsunuz ama kızınız o an onun için hayati olan bir mücadele veriyor, o hiç de şaka yapmıyor ve belki de içten içe büyük bir öfke duygusu hissediyor.
"Ee, hissetsin. Ne olacak? Büyüyünce unutur gider, çocuk o."
Hayır unutmayacak.
Belki bu olayı bilinç üstünde hatırlamayacak ama bu olayın bilinçaltında bıraktığı iz hayatının sonuna kadar kalacak.
Babasını elde etmek için annesiyle bir yarışma içinde büyüyen kız çocuğu, yetişkinlik hayatında ilişki yaşadığı erkeklere karşı aşırı bir kıskançlık yaşayacak ve kendini sürekli bir rekabet içinde hissedecek.
Belki de kendisine, var olmayan, hayali rakipler yaratacak ve erkek arkadaşını bu konuda darlayacak, sürekli huzursuz hissedecek.
Bu konu hakkında sen ne düşünüyorsun? Bahsettiğim türden gönderilerle hiç karşılaştın mı? Bunun yetişkinlik hayatında böyle bir etki yaratabileceğini düşünmüş müydün?
| 17,898,641,512,299,120,000
| 64
|
e052f4557085dcc2160e310e5f925310
|
{
"tarih": "04/18/2024 09:31",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C56NVUxvTvV/",
"begeni": 620,
"yorum": 15,
"paylasim": 209,
"kaydedilen": 147
}
|
{
"n_chars": 2198,
"n_words": 296,
"n_sentences": 20,
"avg_sentence_len": 14.8,
"type_token_ratio": 0.7196,
"punct_density": 0.0223
}
|
yazi-075
|
Genç kadınlar, ilişki beklentilerini sosyal medyada ve romantik filmlerde gördüğü ilişki senaryolarına göre şekillendiriyorlar ama kaçırdıkları nokta şu:
Romantik filmler veya romantik hayatını sosyal medyaya yansıtan çiftler, gerçekçi değiller.
Romantik filmler izleyiciye seyir zevki vermek için gerçek hayatın dışına çıkabilir, "mükemmel" ilişki portreleri çizebilirler.
Birçok araştırma, kadınların romantik filmler, sosyal medya vs. ile oturmuş gerçek üstü ilişki beklentisi ile mutluluklarının ters orantılı olduğunu gösteriyor.
Bir kadın bu tarz, realistik olmayan beklentilere ne kadar sahipse, o kadar mutsuz oluyor, ilişkilerinden o kadar az tatmin oluyor.
Çünkü beklentisini, "normal"ini, gerçek olmayan, sosyal medyada ve filmlerde gördüğü ilişkilere göre belirlemiş ve beklentileri ile gerçek hayattaki ilişkileri hiçbir zaman uyuşmayacak.
Üstelik bu filmlerin yanında, bir de sürekli aşkı olduğundan daha kutsal gösteren bir takım ilişki danışmanları var.
"Doğru kişi geldiğinde bunu anlarsın"
"O kişi doğru kişi olsaydı şu sorunu yaşamazdın."
"O kişi doğru kişi olsaydı şu konuda onu uyarmana gerek kalmazdı."
Doğru kişi diye bir şey yok.
Doğru kişiyi siz oluşturursunuz.
HİÇ KİMSE ayağınıza, her özzelliğiyle ona hayran olacağınız şekilde gelmeyecek.
Onu siz yontacak, ilişkinize siz şekil vereceksiniz.
Bu şekli nasıl vereceğinizi de bu sayfada anlatıyorum.
| 7,527,124,152,290,135,000
| 64
|
73e3e4e2626c55f2e7895c021ecb3498
|
{
"tarih": "04/16/2024 10:33",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C51Ky6gPjYF/",
"begeni": 6881,
"yorum": 54,
"paylasim": 3471,
"kaydedilen": 4752
}
|
{
"n_chars": 1388,
"n_words": 183,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 13.071,
"type_token_ratio": 0.7104,
"punct_density": 0.0281
}
|
yazi-076
|
❗Erkeklerin, eskiye kıyasla daha rahat olan hayat koşulları içerisinde olgunluğunu kaybetmesiyle beraber, bir yandan da günümüz medyasının propagandaları kadınları olduğu kadar, erkekleri de doğasından uzaklaştırıyor.
Feminizmin asıl amacı hak eşitliği istemekken, bazı feministler bunu yanlış anlıyor ve kadın ve erkeğin biyolojik olarak eşit olduğunu, aralarında hiçbir farkın olmadığını savunuyor ve "Erkek ne yapabilirse aynısını kadın da yapabilir!" diyor.
Yapabilir, ama erkeğin yaptığı kadar kolay yapamaz. Kadının yatkın olduğu alanlar farklı, erkeğin yatkın olduğu alanlar farklıdır.
Bu sadece toplumsal normlar ile, kültür ile alakalı değil, biyoloji ile, evrimle alakalı.
Kadın ve erkekler aynı canlı formunun sadece üreme organları farklı olan halleri falan değiller.
Davranışlarımızı yüksek oranda hormonlarımız yönlendirir ve kadın vücudundaki hormonlar ile erkek vücudunda yoğunlukta olan hormonlar aynı değildir.
Kadın vücudu ile erkek vücudu aynı değildir.
Kadın beyni ile erkek beyni de aynı değildir.
Dolayısıyla erkeğin yapacağı işler ile kadının yapacağı işler de farklıdır.
Bende x varsa, ben, x gerektiren işlere yoğunlaşırım.
Sende y varsa, sen de y gerektiren işlere yoğunlaşırsın.
Feminizmin asıl amacına, kadınların hukuksal olarak, özgürlük olarak erkeklerle aynı haklara sahip olması gerektiğine, kadınlar üzerindeki baskının kalkması gerektiğine tüm gönlümle destek veriyorum ama feminizmin yanlış anlaşılması sonucu insanlar kadınların erkekler ile her anlamda eşit olduğunu düşünmeye başladılar, sürekli bu yönde propagandalar yapıldı ve bu propagandalar, yazı başında dediğim gibi, sadece kadınların algılarını bozmakla kalmayıp, erkeklerin de algısını bozmaya başladı.
Erkekler, yapması gereken işlerle karşı bile "Bize ne, kadınlar bizle eşit değil mi? Onlar yapsın." demeye başladı. Hatta geçenlerde, erkeklerin kadınları koruması gerektiği ile ilgili yazdığım bir yazıya maskülist sayfalardan birisi tepki gösterip bilir kişiymiş gibi erkeklerin kadınları koruma gibi bir içgüdüsü olmadığını söylemiş...
Sonumuz hiç hayra gitmiyor.
Bu kaosun içinde akılcı ilişkilerin varlığını sürdürmeye çalışıyoruz, bu süreçte yanımızda olan herkese teşekkürler.
| 8,301,783,716,595,618,000
| 64
|
8f9edb1491a73bf76e05f47223bde813
|
{
"tarih": "04/16/2024 09:26",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C51DeBQPbci/",
"begeni": 1031,
"yorum": 31,
"paylasim": 281,
"kaydedilen": 698
}
|
{
"n_chars": 2199,
"n_words": 283,
"n_sentences": 20,
"avg_sentence_len": 14.15,
"type_token_ratio": 0.6678,
"punct_density": 0.0232
}
|
yazi-077
|
Partnerinizle yatarken yatakta hangi tarafta yattığınızın bile ilişki içindeki roller hakkında bir şey söylediğini biliyor musunuz?
Bir araştırmaya göre, genelde kadınlar yatağın duvardan tarafında, erkekler ise yatağın odaya bakan tarafında yatmayı tercih ediyorlar.
Bunun da evrimsel bir sebebi var.
Uyurken birçok canlının saldırısına açık bir durumda kalıyoruz.
Örneğin misafirlikte evde uyuduğumuz kadar rahat uyuyamamamızın sebebi, beynin o ortamın güvenli olduğuna tam olarak emin olmadığı için kendini bir nevi korumaya almasıdır. Misafirlikteyken etrafınızdaki en ufak bir ses bile uyumanıza engel olabilir, çünkü beyin farklı bir çevrede olduğu için çevreden ne geleceği konusunda daha temkinlidir.
Ve çevreden gelebilecek tehlikelerle de, ilk önce erkek karşılaşmalıdır.
Dolayısıyla erkekler duvar tarafında değil, yatağın diğer tarafında uyumayı tercih ederler ve eşlerini duvarla kendileri arasında bir koruma alanı içine alırlar.
Evrimsel psikoloji ışığında daha fazla bilgi için sayfayı takip etmeyi unutma.
| 8,242,903,604,719,995,000
| 64
|
4d48ba2a5af433d5a7d5095e717a3f7e
|
{
"tarih": "04/15/2024 11:28",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5ysvfyPqb7/",
"begeni": 1121,
"yorum": 9,
"paylasim": 1644,
"kaydedilen": 320
}
|
{
"n_chars": 1029,
"n_words": 134,
"n_sentences": 9,
"avg_sentence_len": 14.889,
"type_token_ratio": 0.8358,
"punct_density": 0.0146
}
|
yazi-078
|
Ayşe ağlıyor, Fatma Ayşe’nin yanına gidiyor ve neden ağladığını öğrenmek istiyor, ama benim gözlemimce, genelde Fatma bunu gerçekten duygusal destek olmak için değil, sadece Ayşe’nin neden ağladığını öğrenmek için, sırf merak ettiği için yapıyor.
Birisinin yanında olmak istiyorsanız sadece YANINDA OLMANIZ yeterlidir, o kişiyi zorla konuşturmanıza gerek yok.
O kişi o an sadece ağlayarak duygularını dışa vuruyor, konuşmaya ihtiyacı olsa bile bunu yapmanın sırası bir ağlama krizinin ortası değil.
Ağlarken insanlar üzüldüğü şeyi tam olarak anlatamazlar, düzgün cümle kuramazlar.
Kurduklarında da genelde o üzüldükleri şeyi ifade ederek o şeyle tekrar karşılaştıkları için ağlamaları daha da şiddetlenir.
Yine de kişinin yanına gittiğinizde önce neden ağladığını sorun ve bunu yaparken biraz sakin ve yatıştırıcı bir ses tonu kullanın.
Kriz anında hisseden ve ağlayan kişiye telaşlı bir ses tonuyla konuşarak sadece içinde bulunduğu krizin şiddetini arttırırsınız.
Ve telaşlı davranırsanız ister istemez konuya olan beklentiniz, merağınız artar ve bu, kişinin neden ağladığını öğrendikten sonra “Ha, bu muydu ya?” tarzı bir tepki vermenize sebep olabilir, böyle bir tepki vermeseniz bile kişi sizin o anki tepkilerinizden, bir anda durulmanızdan bunu hisseder ve ağlayan, kötü hisseden birisinin en son ihtiyacı olan şey başında “Buna mı ağlıyorsun?” diyen birisidir.
Size anlık, küçük bir olay gibi gelen bir olayın arkasında kişinin onlarca yıllık birikmişi olabilir.
Siz, Ayşe’nin hocasından duyduğu bir azar cümlesinden dolayı ağladığını sanıyorsunuzdur, Ayşe aslında o cümlenin kendisinde çağrıştırdığı çok daha travmatik anılara ağlıyordur.
“Buna mı ağlıyorsun?”
“Aman kafaya taktığın şeye bak, gel boşver bunları, eğlenmene bak.”
Bu tarz cümlelerin bir kere bile işe yaradığını gördünüz mü?
Kimse ağladığı sırada mantıklı tavsiyeler falan duymak istemiyor, duysa bile kişinin o an kulağından içeri girmiyor o cümleler, o an kişinin istediği tek şey sadece destek ve birilerinin yanında olduğunu hissetmek oluyor.
-
Aklında insanların bu konudaki sinir bozucu, yanlış davranışlarıyla ilgili bir örnek varsa yorumlarda belirtebilirsin.
Sayfayı takip etmeyi de unutma.
| 7,070,756,616,365,990,000
| 64
|
0dbea9e67fbb2736c53a1f243d5b24d4
|
{
"tarih": "04/14/2024 08:44",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5v1Gu1PmxH/",
"begeni": 504,
"yorum": 4,
"paylasim": 63,
"kaydedilen": 136
}
|
{
"n_chars": 2189,
"n_words": 304,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 16.889,
"type_token_ratio": 0.7105,
"punct_density": 0.0238
}
|
yazi-079
|
Birçok gönderide de bahsettiğim gibi, kadınlar daha sosyal canlılar, ufak sosyal detayları yakalamakta daha iyiler ve erkeklerin de kendileri gibi ince sosyal detayları yakalayabildiğini sanıyorlar ve yakalayamadıklarında da sinirlenip "Hiçbir şey demeyeceğim, kendi anlasın" gibi bir tutuma bürünüyorlar.
Lâkin erkekler, kadınlara kıyasla küçük sosyal detayları yakalamak ve bunlarla ana sorun arasında bağlantı kurmak arasında o kadar da iyi değiller. (Herhangi bir cinsiyet düşmanlığı yok, sadece bilimsel olarak doğru olanı söylüyorum)
Ama kadınların çoğu, bu bilimsel gerçeği bilmiyor veya bilseler de bunu kabullenmek yerine karşı çıkıp "Tüm erkekler böyle işte, odunlar" diye isyan ediyorlar.
Bu kadınlar hiçbir ilişkisinde tam olarak mutlu olamayacaklar, aynı şekilde kadınların doğasını kabullenemeyen erkekler de hiçbir ilişkisinde mutlu olamayacaktır.
Eğer içinizde en ufak bir kadın ya da erkek düşmanlığı varsa ve bu konuda yardım alıp ilişkilerinizi düzeltmeye niyetiniz yoksa karşı cinsten şikayet edip yalnızlık içinde ağlamaya devam edebilirsiniz, bu gönderiyi geçin ve bu sayfayı da engelleyin, bir daha karşılaşmayalım. Ben karşı cinsini anlamaya, ilişkilerini düzeltmeye niyetli olan kişilere hitap ediyorum.
Pasif agresif davranmak, sadece kadınlar için değil, her iki cins için de aşırı saçma bir tutumdur. Ortada bir sorun varsa, o sorun hakkında konuşmalısınız.
O sorunu içinizde tutup pasif agresif tutumlarla hem kendi huzurunuzu, hem partnerinizin huzurunu bozacağınıza, tartışın. Gerekirse birbirinize bağırın, çağırın ama susmayın. İlişkideki çoğu anlaşmazlık, direkt iletişimin eksikliğinden kaynaklanır.
Kimse kahin değil, kimse sizin ne sorun yaşadığınızı kendi kendine tahmin edip çözemez.
O soruna dair bir rahatsızlığınız varsa, o sorun hakkında ERKENDEN konuşmalısınız, o sorunu çözmenin başka bir yolu yok.
Erkenden diyorum, çünkü o sorunu konuşmakta geç kalırsanız, siniriniz günden güne birikir ve en sonunda patladığınızda karşı tarafı kıracak laflar edebilirsiniz.
Yorumlarda pasif agresifliğin zararını daha net görebileceğiniz bir örnek verdim, sayfayı takip edin ve attığım yorumu okuyun.
| 17,452,758,027,450,982,000
| 64
|
57e6e0c4ddb3d5e3d8522f260c81aeea
|
{
"tarih": "04/12/2024 10:11",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5q0_TiPCxw/",
"begeni": 1356,
"yorum": 10,
"paylasim": 415,
"kaydedilen": 664
}
|
{
"n_chars": 2142,
"n_words": 284,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 18.933,
"type_token_ratio": 0.6901,
"punct_density": 0.021
}
|
yazi-080
|
Oksitosin (sevgi hormonu), frontal korteksi, yani mantıklı düşünmemizi, muhakeme yapabilmemizi sağlayan beyin bölgesini baskılar ve karşımızdaki kişinin kusurlarını görmemizi engelleyip ona dair negatif tüm anılarımıza karşı bir körlük yaratırken; agresifliğin, öfkenin ortaya çıkardığı hormonlar ise karşı taraf ile ilgili tüm güzel anılarınıza, duygularınıza karşı kör eder.
Ve eğer siz bu körlük esnasında, tartışmanın hızıyla olayı arkadaşlarınıza anlatırsanız; daha sonrasında sevgilinizin haklı olduğunu anlayacağınız konularda dahi sevgilinizi arkadaşlarınıza karşı yerin dibine sokarsınız.
O kızgınlık anında sevgilinizin haklı olabileceği yanları konuşmaz, sadece onu kötüleyebileceğiniz noktaları konuşursunuz, sevgilinize karşı nefret kusarsınız.
Arkadaşınızın gördüğü şudur:
Yakın arkadaşım, aşırı gıcık, her konuda haksız, inanılmaz narsist, suçlayıcı ve asla kendisiyle sevgili olmayı hak etmeyecek birisiyle sevgili olmuş.
Arkadaşınız bu andan itibaren sevgilinize karşı cephe alır, ona bir antipati beslemeye başlar. Bunu yapmasının da evrimsel bir içgüdü olduğunu 2 önceki "İnsanlar neden başkalarının ilişkilerine karışır?" başlıklı reels'ta işlemiştik.
Dolayısıyla, daha sonrasında sakinleşip sevgilinizi daha iyi anlasanız bile, artık çoktan sevgilinizi yakınlarınıza karşı kötülemişsinizdir ve yakınlarınızın gözünden o imajı kolay kolay geri silemezsiniz.
Daha sonrasında "yok, o meseleyi ben yanlış anlamışım, orada sinirle sana onun hakkında böyle şeyler dedim, aslında öyle birisi değil." deseniz bile yakınlarınız bunu sadece "Aşık olmuş, sevgilisinin kusurlarını örtmeye çalışıyor" olarak yorumlar.
Karışmıyor gibi görünseler de sürekli ilişkinizi, sizin iyiliğiniz için sabote etmeye çalışırlar ve ilişkileriniz zarar görür.
Eğer sevgilinizle yaşadığınız tartışmaları arkadaşlarınızla paylaşmak gibi bir alışkanlığınız varsa bunu DERHAL bırakın ve eğer sevgilinizin böyle bir alışkanlığı varsa bu gönderiyi ona gönderin.
Bu arada eğer istiyorsanız biraz önce bahsettiğim "İnsanlar neden başkalarının ilişkilerine karışır?" başlıklı reels'a da göz atabilirsiniz.
| 16,387,666,650,009,522,000
| 64
|
68c166f2efb01eb6e6cd41406712744e
|
{
"tarih": "04/12/2024 09:41",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5qxuefPQi4/",
"begeni": 33261,
"yorum": 10,
"paylasim": 45737,
"kaydedilen": 6265
}
|
{
"n_chars": 2099,
"n_words": 257,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 18.357,
"type_token_ratio": 0.7704,
"punct_density": 0.0233
}
|
yazi-081
|
Sayfanın sıkı takipçisi olanlar bilecektir ki bu sayfada birçok şeyi evrimsel perspektiften açıklıyoruz.
Bu konunun da evrimsel bir açıklaması var.
Beynimizin, bizi kendi hayatımız hakkında en iyi kararlara yönlendirmeye çalıştığını biliyoruz.
Lâkin biz doğada sadece birey olarak var olan, diğer türdeşlerimizle alakasız şekilde yaşayan canlılar değiliz ve belki de sürüsüne en muhtaç olan canlı olabiliriz.
Çünkü ne sivri dişlerimiz, ne güçlü pençelerimiz var. Biz sadece aklımızı kullanarak, sürümüzdeki diğer insanlarla işbirliği yaparak bugünlere gelebildik.
Dolayısıyla kendi hayatımız kadar diğer insanların hayatı, örneğin ilişkileri de bizim için önemlidir.
Çünkü bugün en yakın arkadaşın manipülatif bir kıza aşık olduysa, arkadaşın aylar sonra depresyona girebilir, sürüden kopabilir.
Veya kızın, psikopat, empati yoksunu ve agresif bir erkeğe aşık olduysa, kızının canı tehlike altında olabilir.
Arkadaşının veya ailenden birinin canının tehlike altında olması demek, senin de canının tehlike altında olması demek. En azından ilkel beyin böyle düşünüyor.
Arkadaşın veya akraban ö1ürse veya bir bunalıma girerse senin arkanı kollayabilecek, sürüye kaynak sağlayabilecek kişi sayısı azalır. (Bu arada en iyimser gelen ve "karşılıksız" yaptığımızı düşündüğümüz iyiliklerin arkasında bile ilkel beynin bu tarz faydacı bir yaklaşımının olması rahatsız edici gelmiş olabilir.)
Bireysel sağlık kadar, toplumsal sağlık da önemlidir. Özellikle ilkel çağda hayatınızı sadece kendi hayatınız ve kendi kararlarınız değil, çevrenizdeki insanların yaşamı da şekillendiriyordu.
Dolayısıyla kişi aslında kendi can güvenliğini arttırmak amaçlı, çevresindeki kişilerin ilişkilerine, hayat tarzına da karışmaya başlar, bu da bir içgüdüdür.
İçgüdülerin rehberliğinde, doğamıza uygun davranmamız çoğu zaman mutluluk getirse de; bu örnekteki içgüdü bizi yıpratır çünkü her zaman etrafınızda yanlış davranan kişiler olacak, hepsini düzeltemez, hepsinin hayatına müdahale edemezsiniz.
Şanslısın ki bu gönderi ile beraber bu içgüdünün farkına vardın, bu hissi kendi hayatın için daha dengede tutacak, senin hayatına karışan insanların bunu neden yaptığını daha iyi anlayacaksın.
| 16,536,821,582,538,230,000
| 64
|
ac45c24d0ce96dba15c427494382131e
|
{
"tarih": "04/11/2024 11:15",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5oXVBvPTeo/",
"begeni": 355,
"yorum": 6,
"paylasim": 44,
"kaydedilen": 80
}
|
{
"n_chars": 2178,
"n_words": 283,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 15.722,
"type_token_ratio": 0.7208,
"punct_density": 0.0207
}
|
yazi-082
|
Bunun sebebini, kadınların erkeklerlere kıyasla çok daha temkinli canlılar olmasıyla açıklayabilirim.
Temkinli olmak ile alıngan olmak arasındaki alaka ne?
Kadınlar her konuda daha temkinlilerdir ama buradaki temkinden kastım, erkeğin kendisini terk etmeyeceğinden, ilişkinin yolunda olduğundan emin olmak, kadınların küçük olaylara karşı daha fazla tepki vermesinin, ona söylediğiniz ufak bir sözü bile kafaya takmasının sebebi bu temkinlilik.
Bu konuyu daha önce birçok gönderide işledik ama özet geçeyim:
Erkeğin, eşinin doğurduğu çocuklara biyolojik bir bağlılığı, onlarla beraber yaşama zorunluluğu BİYOLOJİK OLARAK (etik olarak değil) yoktur, erkek bir kadınla çocuk yaptıktan sonra ise gidip başka bir kadınla da çocuk yapabilir ama kadın, bir erkekle çocuk yaptığında o çocuğu hayatının sonuna kadar bakma görevini üstlenir.
Dolayısıyla kadın seçtiği erkeğin doğru olduğundan, onu ve çocuklarını asla terk etmeyecek olduğundan emin olmalıdır, son zamanlarda ortaya çıkan ve "red pill" adı altında ilişki tavsiyesi veren kişisel gelişim sayfalarının çoğu, bu sayfaları takip eden erkeklerde sadakatsiz bir erkek olmanın kadınları etkileyeceği konusunda yanlış bir inanca sahip, birçok bilimsel araştırma gösteriyor ki kadınlar güçlü ama sadakatsiz bir erkektense, nispeten güçsüz ama daha sadık bir erkekle ilişki içine girmeyi tercih ediyorlar, ki mantıksal olarak doğru olan da bu zaten, bir erkek ne kadar güçlü olursa olsun, sadakatsizse ve kadını terk edip kadını çocuklarıyla doğada yalnız bırakacaksa o erkekten çocuk yapmanın hiçbir anlamı yoktur.
Kolları sıvayıp "HİÇ DE BİLE, KADINLAR HEP KÖTÜ ERKEKLERİ TERCİH EDİYORLAR!" diyerek yorum atmaya hazırlanan kardeşim, profile girip öne çıkanlardaki "İyi erkek" başlıklı yazıyı oku, bu mantaliten değişecek ve daha sağlıklı bir zemine oturacak.
Siz öne çıkarılanlara gitmeden önce bu gönderideki asıl soruya özet niteliğindeki cevabı vereyim:
Kadınlar sürekli sevildiklerini duymak ve bundan sonuna kadar emin olmak isterler, bunun arkasındaki ana sebep erkeğin kendisini hiçbir zaman terk etmeyeceğinden emin olmaktır, çünkü erkeğin terk etmesi gibi bir durumunda, kadın içgüdüsel olarak büyük bir tehlikeye gireceğini hisseder.
| 15,737,490,025,739,210,000
| 64
|
681b117148d0ace0ff43b56012ad5513
|
{
"tarih": "04/09/2024 08:14",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5i5w5eNFMS/",
"begeni": 23674,
"yorum": 23,
"paylasim": 28502,
"kaydedilen": 5909
}
|
{
"n_chars": 2200,
"n_words": 298,
"n_sentences": 8,
"avg_sentence_len": 37.25,
"type_token_ratio": 0.7181,
"punct_density": 0.0186
}
|
yazi-083
|
Birçok gönderide de bahsettiğim gibi, kadınlar daha sosyal canlılar, ufak sosyal detayları yakalamakta daha iyiler ve erkeklerin de kendileri gibi ince sosyal detayları yakalayabildiğini sanıyorlar, bu yüzden çoğu kadın, erkeklere çok ufak sinyaller verip, o sinyallerden sorunun ne olduğunu çıkarmasını bekliyor.
Lâkin erkekler, kadınlara kıyasla küçük sosyal detayları yakalamak ve bunlarla ana sorun arasında bağlantı kurmak arasında o kadar da iyi değiller. (Herhangi bir cinsiyet düşmanlığı yok, sadece bilimsel olarak doğru olanı söylüyorum)
Ama kadınların çoğu, bu bilimsel gerçeği bilmiyor veya bilseler de bunu kabullenmek yerine karşı çıkıp "Tüm erkekler böylesiniz işte, odunlar" diye isyan ediyorlar.
Bu kadınlar hiçbir ilişkisinde tam olarak mutlu olamayacaklar, aynı şekilde kadınların doğasını kabullenemeyen erkekler de hiçbir ilişkisinde mutlu olamayacaktır.
Eğer içinizde en ufak bir kadın ya da erkek düşmanlığı varsa ve bu konuda yardım alıp ilişkilerinizi düzeltmeye niyetiniz yoksa karşı cinsten şikayet edip yalnızlık içinde ağlamaya devam edebilirsiniz, bu gönderiyi geçin ve bu sayfayı da engelleyin, bir daha karşılaşmayalım.
Ben karşı cinsini anlamaya, ilişkilerini düzeltmeye niyetli olan kişilere hitap ediyorum.
Konumuza geri dönelim, pasif agresif davranmak, sadece kadınlar için değil, her iki cins için de aşırı saçma bir tutumdur.
Ortada bir sorun varsa, o sorun hakkında konuşmalısınız.
O sorunu içinizde tutup pasif agresif tutumlarla hem kendi huzurunuzu, hem partnerinizin huzurunu bozacağına, tartışın.
Gerekirse birbirinize bağırın, çağırın ama susmayın.
İlişkideki çoğu anlaşmazlık, direkt iletişimin eksikliğinden kaynaklanır.
Kimse kahin değil, kimse sizin ne sorun yaşadığınızı kendi kendine tahmin edip çözemez.
O soruna dair bir rahatsızlığınız varsa, o sorun hakkında ERKENDEN konuşmalısınız, o sorunu çözmenin başka bir yolu yok.
Erkenden diyorum, çünkü o sorunu konuşmakta geç kalırsanız, siniriniz günden güne birikir ve en sonunda patladığınızda karşı tarafı kıracak laflar edebilirsiniz.
Yorumlarda pasif agresifliğin zararını daha net görebileceğiniz bir örnek verdim, sayfayı takip edin ve attığım yorumu okuyun.
| 18,101,275,998,182,971,000
| 64
|
d16907d25ca1696d56bb640782f228dd
|
{
"tarih": "04/08/2024 09:23",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5gc3mdN9g3/",
"begeni": 791,
"yorum": 4,
"paylasim": 783,
"kaydedilen": 255
}
|
{
"n_chars": 2180,
"n_words": 290,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 19.333,
"type_token_ratio": 0.6966,
"punct_density": 0.0211
}
|
yazi-084
|
❗AÇIKLAMAYI OKUMALISIN ❗
Kadınlar erkeklere kıyasla ortalama olarak daha az sorumluluk ve inisiyatif alır ve bundan mümkün olduğunca kaçınmaya çalışırlar.
Çünkü milyonlarca yıllık insanlık tarihinde kadının risk almasını gerektirecek çok bir durum yoktu, hatta kadınların risk alması çoğu zaman dezavantajdı, çünkü risk alıp savaşmayı seçen kadınlar fiziksel güç yetersizliği sebebiyle elendiler.
Ama illaki bir cinsiyetin risk alıp avlanması gerekiyordu, birisi eve et getirmek zorunda.
Bu görevi de, fiziksel olarak daha güçlü olan erkekler üstlendiler ve sadece bu inisiyatifi alan erkekler soylarını devam ettirebildi, böylece nesilden nesile erkeğin risk alma davranışı artarak devam etti.
Bu günümüzde de böyle, en fazla sosyal statüye sahip medyada en fazla gördüğümüz insanlar, en büyük riskleri alan insanlar.
Tabii ki risk alıp başarısız olan, hiç görmediğimiz insanlar da var, bunu da şöyle düşünün:
Evinde oturan tembel nesil = İlkel çağda hiçbir risk almaya cesaret edemeyen insanlar, ilk başta elenenler bunlar oldular.
Günümüzde risk alıp iflas eden insanlar = Kötü, mantıksız riskler alıp doğal seçilimle elenen insanlar, bunlar da elendi.
Başarılı iş adamları = Mantıklı riskler alıp elenmeden evine et getirebilmiş mağara adamları. Sadece bu kişiler soyunu devam ettirebildi, böylece gün geçtikçe erkeklerin risk alma becerisi arttı ama bir yandan da aşırı riskler alanlar elendi, doğa dengeyi tutturdu.
Kadınlarınsa asıl dert etmesi gereken şey, çocukların bakımını sağlamaktı, kadınlar da çocuklara baktıkça empati yetenekleri gelişti. Kadınların daha iyi olduğu konuları başka gönderilerde anlatıyorum, şimdilik özetle: kadınların geçmişte erkekler kadar risk alması gereken bir durum yoktu, dolayısıyla inisiyatif alma becerileri gelişmedi. (Tabii ki bu yeteneği yüksek kadınlar da var, ben sadece genel eğilimden bahsediyorum.)
İşte bu yüzden kadınlar partnerleriyle yan yanayken, düşünme, sorumluluk alma, karar verme gibi şeyleri partnerlerine bırakma eğilimindedirler.
Kadınlara sorumluluk yüklememeli, kararları gerçek bir erkek gibi kendiniz almalısınız.
| 16,246,248,590,331,156,000
| 64
|
65266352441d3a0ec831a53e02c4098a
|
{
"tarih": "04/07/2024 08:29",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5dx6L_NIjh/",
"begeni": 18669,
"yorum": 65,
"paylasim": 24372,
"kaydedilen": 4658
}
|
{
"n_chars": 2093,
"n_words": 278,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 19.857,
"type_token_ratio": 0.705,
"punct_density": 0.022
}
|
yazi-085
|
❗Teknolojinin hayatımıza girmesiyle beraber dikkat süremizin kısaldığının hepiniz farkındasınızdır.
Umarım bu reels'a 3 saatlik bir reels kaydırma serüveni sırasında değil de, arada elinize telefonu alıp ne var ne yok baktığınız sırada denk gelmişsinizdir.
Çünkü dikkat sürenizin azalması sadece sizi değil, ilişkilerinizi de etkiliyor.
1-) Dikkat süreniz azalınca insanları dinleyememeye başlarsınız. Karşınızdaki insanı seviyor olsanız dahi dikkat süreniz kısa olduğu için bir süre sonra onun anlattığı konudan sıkılırsınız ve partneriniz ona değer vermediğinizi düşünmeye başlar.
2-) Instagram'da karşınıza ilişkisini influencer'lık materyali haline getirmiş çiftler çıkıyor ve bu çiftler ilişki anlayışınızı kötü etkiliyor.
Bu çiftler bir süre sonra birbirini mutlu etmek için değil, sırf "bakın, bizim böyle güzel bir ilişkimiz var" tarzı bir video çekip gelen "ne güzel bir ilişkiniz var" tarzı yorumlardan aldıkları serotonin için birbirine sürpriz yapmaya başlıyorlar.
Hangi normal insan bir sürprizle karşılaştığında eşiyle sevincini paylaşmak yerine eline hemen telefon alıp "bakın, eşim bana ne sürpriz yapmış" tarzı bir video çeker ki?
Instagram'da sürekli aldığı kitapları paylaşan kişilerde de aynı sorun var, bu kişiler başta kitap okumaktan keyif alsa da kitap paylaşımı yaptıkça asıl zevki kitap okumaktan değil, o kitabı instagram'da paylaşıp "Bakın bunlar yeni kitaplarım, çok entelektüel birisiyim." demekten keyif almaya başlıyorlar.
Sosyal övgü ile alınan haz, kitap okuma hazzının önüne geçiyor, örneğimizde de; gelen yorumlarla salgılanan serotonin, partnerinize olan bağlılığınızın sağladığı oksitosin'in önüne geçiyor.
Instagram'daki bu çiftlerin ilişki algınızı değiştirmesine izin vermeyin, gerçek ilişkiler 7/24 mükemmel, sürprizlerle dolu şekilde gitmez, sürpriz, nadirliğiyle anlam kazanan bir şeydir zaten, her sabah çiçekle uyanmak bir süre sonra anlamsız gelmeye başlar. Bahsettiğim sebeple bu kişiler birbirlerine sürekli sürpriz yapıyor ve doğal olarak hep en iyi anlaştıkları videoları paylaşıyorlar, siz de bu ilişkileri gördükçe kendi ilişkinizi sorgulamaya başlıyorsunuz.
Bu yazıyı beğendiysen bana teşekkür mahiyetinde ufak bir yorum bırakabilirsin.
| 3,472,494,181,541,159,000
| 64
|
d3970b83267feab605cf51cc4f5f750e
|
{
"tarih": "04/06/2024 10:12",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5bY3cON7XK/",
"begeni": 5304,
"yorum": 41,
"paylasim": 2144,
"kaydedilen": 608
}
|
{
"n_chars": 2200,
"n_words": 294,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 21,
"type_token_ratio": 0.7381,
"punct_density": 0.0241
}
|
yazi-086
|
"Kadınların, tırmanma becerisi ile uyurken yaşadığımız düşme hissinin ne alakası var, ayrıca videodaki adam düşme hissi değil, rövaşata atma hissi yaşıyor gibi…”
Evet, bu sayfada çoğu zaman videoları, asıl anlatacağım şeye dikkat çekmek adına kullanıyorum. Burada da dikkat çekmek istediğim birkaç evrimsel bilgi var.
Uyurken yaşadığınız düşme hissine “hypnic jerk” denir ve bilim adamlarının birçok tahmini olsa da evrimsel sebebi, geçmiş hayatımızda ağaçlarda uyumamızdır.
Ağaçta uyurken düşüp ö1en veya sakatlanan atalarımızdan bize “hypnic jerk” denilen bu his miras kalmıştır, vücut uykuya geçip gevşediğinde, özellikle de o an yattığınız pozisyon dengesizse, vücut bazen tüm kaslara bir uyarı göndererek bizi uyandırır ki pozisyonumuzu kontrol edelim, düşüp ö1meyelim.
Peki yazının başındaki, kadınların tırmanış becerilerinin erkeklerden daha iyi olduğu bilgisini neden verdim?
Çünkü bu da geçmişte ağaçta yaşamamızla alakalı, kadınların, erkeklerle kıyaslandığında en başarılı olduğu spor dallarından biri de tırmanma sporu ve bu da evrimsel bir sebebe dayanıyor.
Geçmişte, erkekler avlanırken, kadınların daha güvenli pozisyonlarda kalması gerekiyordu ve doğada da güvende kalabileceğimiz en sağlam yerlerden birisi ağaçlardı.
Bu yüzden erkekler, avcılığın gerektirdiği, hızlı koşma, risk alma, agresyon, kas gücü gibi özelliklerde daha baskınken, kadınlar, güvenli yaşamın gerektirdiği, tırmanma, empati yapma, sosyal ilişki kurma gibi alanlarda uzmanlar.
Kadınların tırmanış sporlarındaki başarısıyla alakalı bir grafik paylaştım, öne çıkarılanlara göz atabilirsiniz.
| 16,263,580,264,284,440,000
| 64
|
d790d69e6c16d5b2f7c406cdc119f483
|
{
"tarih": "04/06/2024 08:27",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5bM3f1tUD0/",
"begeni": 384,
"yorum": 5,
"paylasim": 211,
"kaydedilen": 90
}
|
{
"n_chars": 1586,
"n_words": 204,
"n_sentences": 10,
"avg_sentence_len": 20.4,
"type_token_ratio": 0.7745,
"punct_density": 0.0265
}
|
yazi-087
|
❗Videonun sonundaki yüksek klavye sesinden veya video içindeki bağırışlardan rahatsız oldun mu?
Olduysan bu son derece normal, çünkü yüksek sesten korkmak evrimsel bir avantaj.
Ses tellerimiz, farklı desibellerde ses çıkarabilecek şekilde evrimleşmiş ki ses seviyemizle durumun önemine işaret edebilelim, ses seviyemizi, durumun önemini gösterecek bir indikatör olarak kullanabilelim, yüksek ses duyan insanlar bizi daha dikkatli dinlesin.
Fakat şimdi asıl ilginç ve hayatınızdaki birçok sorunu teşhis etmenizi sağlayacak bilgiyi veriyorum:
Beyinde korkuyu, stresi yöneten kısım amigdala'dır ve bu amigdala bir defalığına yoğun veya kronik bir stres yaşarsa, bir nevi aşınır ve artık daha hassas bir yapıya bürünür, aynı derimiz soyulduğunda ufak bir temasa karşı bile hassas hale gelmemiz gibi, amigdala da normal dışı ürettiği stresle etrafındaki zara zarar verir ve tüm uyaranlara karşı daha hassas hale gelmeye başlar.
Çocukluğunuzda bol tartışmalı, bağırış çağırış dolu bir aile ortamında büyüdüyseniz, yüksek sese karşı daha duyarlı olmanız muhtemel.
Yüksek ses, böyle bir geçmişi olmayanları dahi korkutur, adrenalin salgılatır, kan akışı hızlanır, kaslar gerilir ve savaşmaya hazır hale gelinir çünkü yazının başında da dediğim gibi, yüksek ses, bize acil bir durumun olduğunu gösterir.
Şu an ses kirliliğinin hat safhada olduğu metropollerde yaşıyoruz ama eskiden doğadaki tek ses kuş, ağaç hışırtısı, su akışı gibi seslerdi ve icat ettiğimiz hoparlörlere, yüksek egzos sesli motorlara (tam bu kısmı yazarken evimin önünden yüksek sesli bir motor geçti) kulağımız aslında o kadar da alışık değil ve bu aslında bazı insanların kuvvetli bir egzosun sesinden veya yüksek sesle müzik dinlemekten zevk almasının da sebebi.
Yüksek ses, vücudumuzun alışık olmadığı bir şeydir ve vücut bu sese adrenalin salgılayarak karşılık verir, bu salgılanan adrenalini de pozitif bir yönde, keyif alarak kullanabilirsiniz. (Tabii ki bu da bir süre sonra geçerliliğini yitirir, uzun süre boyunca yüksek sesle müzik dinleyen kişi artık yüksek sesle müzik dinlemekten o kadar da zevk almamaya başlar ve üstüne ortalama bir ses seviyesi çok düşük gelir, böylece müzikten alacağı zevki düşürür.)
| 17,468,995,649,370,673,000
| 64
|
6b8067d1912ff22bbd5560802460cf41
|
{
"tarih": "04/05/2024 10:01",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5YyziDNr7U/",
"begeni": 36306,
"yorum": 150,
"paylasim": 7852,
"kaydedilen": 2549
}
|
{
"n_chars": 2188,
"n_words": 311,
"n_sentences": 10,
"avg_sentence_len": 31.1,
"type_token_ratio": 0.6977,
"punct_density": 0.0187
}
|
yazi-088
|
❗Herkesi, bizde yarattığı hislerle beraber hatırlarız.
Ali'nin yanına her gittiğinizde Ali size dert yanıyor ve modunuzu düşürüyorsa, beyninize
Ali = Negatif hisler
olarak kodlanır ve beyniniz Ali'den uzak durmanız gerektiğinizi söyler.
Tam tersi, Ali eğlenceli biriyse ve yanına her gittiğinizde yüzünüz gülüyorsa, Ali'nin yanına istemsizce daha fazla gitmek istersiniz çünkü bu sefer de Ali pozitif duygular ile eşleşmiştir.
Bu yüzden eğlenceli bir karakter yapısına sahip olmak sadece romantik ilişkilerinizde değil, birçok ilişkinizde işe yarar.
Bunun yanında:
Mizahın evrimsel bir avantajı yoktur, ama zekanın son derece vardır ve mizah da bir zeka belirtisidir.
Tabii ki düşük zekanın komedi malzemesi olarak kullanıldığı mizah türleri de var lâkin düşük zekanın kullanıldığı bir mizah türü bile yüksek zeka ister.
Dolayısıyla, bunun farkında olmasak dahi, komik insanların bir yandan da zeki olduğunu düşündüğümüz için bu insanlardan ekstra etkileniriz.
"Çok komiğim, kadınları güldürüyorum ama bu zamana kadar hiç sevgilim olmadı."
Mizahın tek başına yeterli olduğunu kimse söylemedi zaten, yapabildiğin tek şey insanları güldürmekse saray şaklabanından bir adım öteye gidemez, kimseyle derin bir bağ kuramazsın.
Sağlam ilişkiler kurabilmen için gerekli tüm detayları sayfada paylaşıyorum, sayfayı takip etmeyi unutma.
| 16,168,192,855,948,417,000
| 64
|
cc7419192828b8f525f2b2ab4bcd0f81
|
{
"tarih": "04/04/2024 09:55",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5WNV41t__1/",
"begeni": 289,
"yorum": 2,
"paylasim": 48,
"kaydedilen": 120
}
|
{
"n_chars": 1338,
"n_words": 183,
"n_sentences": 10,
"avg_sentence_len": 18.3,
"type_token_ratio": 0.7814,
"punct_density": 0.0224
}
|
yazi-089
|
❗Videodaki sürprizin güzelliğinden önce, mutluluk mekanizmasından bahsetmem lazım:
Mutluluk dediğimiz şey, aslında belli hormonların yüksekliği değil, belli başlı hormonların “az önceki haline göre” daha yüksek olmasıdır.
Çok basitçe açıklıyorum:
Dışarısı aşırı soğuksa, eve geldiğimizde, ellerimiz, normalde soğuk olan çeşme suyundan bile daha soğuk olduğu için bu su elimize sıcak gelir.
Veya aşırı sıcaksak, örneğin ateşimiz varsa, normal sıcaklıktaki birinin eli bile bize soğuk gelir.
Yani bir şeyi sıcak veya soğuk hissetmemiz, o şeyin gerçekten soğuk veya sıcak olup olmamasına değil, bizim sıcaklığımızla o şeyin sıcaklığı arasındaki FARKA bağlıdır.
Aynı şekilde, bir olaydan dolayı mutlu olmamız da, az önceki mutluluk seviyemize bağlıdır.
Örneğin, aynı sürprizi yapmanıza rağmen nasıl karşı tarafı çok daha fazla mutlu edersiniz?
Ortalama mutluluk seviyesi 500 diyelim.
Birini 1000 mutluluk seviyesine getirecek bir sürpriz yapacaksınız, karşıdaki kişinin hissedeceği mutluluk = 1000 - 500’den sadece 500’dür.
Ama siz bu sürprizi yapmadan önce, karşı tarafa çok kötü bir haber verirseniz, canını sıkarsanız, karşıdaki kişinin mutluluğu önce 200 seviyesine iner ve siz sürprizle beraber tekrar 1000 seviyesine çıkardığınızda hissettiği mutluluk 800 olur, havalara uçar.
İllaki kötü bir haber vermenize gerek yok, yapacağınız şeye dair beklentiyi düşürün.
Örneğin partnerinizi çok güzel bir yere götürecek olmanıza rağmen, sıradan bir şekilde dışarı çıkmışsınız, öylesine, ortalama bir yere gidecekmişsiniz gibi konuşun.
Küçük bir çocuğu lunaparka götürürseniz 100 sevinir.
Aynı çocuğu “seni aşı yaptırmaya götürüyoruz” diyip lunaparka götürürseniz, 300-400 sevinir, çünkü beklentisinin çok yukarısında bir olay gerçekleşmiştir.
Örneğin bu videoda da, kadın önce uçağın düşme korkusunu yaşarken, yani beklentisi "potansiyel bir ö1üm"ken, bir anda olayın seyri 180 derece değişiyor ve bir diğer uç olan evlilik haberini alıyor, dolayısıyla normalde sevineceğinden çok daha fazla seviniyor.
Buraya sığdırabildiğim kadarıyla mesele bu.
Biraz daha detaya inmek istiyorsanız profile girip "Mutluluk" başlıklı öne çıkarılan story serisini okuyun.
| 7,526,875,470,490,789,000
| 64
|
edd12bbe2fc7d5bb74dd66ece90f667e
|
{
"tarih": "04/03/2024 08:42",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5TgNHEN--u/",
"begeni": 13424,
"yorum": 99,
"paylasim": 2002,
"kaydedilen": 2063
}
|
{
"n_chars": 2165,
"n_words": 289,
"n_sentences": 16,
"avg_sentence_len": 18.062,
"type_token_ratio": 0.7024,
"punct_density": 0.0277
}
|
yazi-090
|
❗Büyük göğüsler, büyük kalça veya güzel bir yüz.
Bu tür özellikler neredeyse her erkeğe çekici geliyor, peki niye?
Tabii ki de birçok şeyi açıklayabildiğimiz gibi bunu da evrimsel psikoloji ile açıklayabiliyoruz.
Tüm bu özellikler, sağlığın veya doğurganlığın işareti olduğu için zamanla gözümüze güzel geliyor, aynı sağlıksız yemeklerin tadının kötü, zararlı partiküller içeren kokuların burnumuza kötü gelmesi gibi, sağlıksızlığı işaret eden fiziksel özellikler çirkin, sağlıklı ve doğurganlığı işaret eden fiziksel özellikler ise gözümüze güzel gelmeye başlamış.
Büyük kalça: Geniş bir kalça kemiği, kolay doğum yapmayı sağlar ve ilkel zamanlarda çocuk 0lümleri yaygın olduğu için (10 çocuktan 9’u gibi bir tahmin var) bu tarz özellikler ekstra önem arz ediyor.
Büyük göğüsler: Bu çok garip, aslında büyük göğüsler evrimsel psikoloji alanında paylaşım yapan bazı kişilerin dediği gibi daha büyük süt bezleri anlamına gelmiyor, küçük göğüsler ile büyük göğüsler arasında hiçbir fark yok, lâkin belli ki kafamızda zamanında böyle bir algı oluşmuş, ilkel insanlar büyük göğüslerin daha besleyici olduğunu düşünmüş ve bu da zamanla çekici hale gelmeye başlamış.
Makyaj: Makyaj sektörü, tamamen erkeğin evrimsel isteklerine göre şekillenmiştir. Allık, elmacık kemiklerinin belirgin olması için kullanılan makyaj malzemeleri, simetrik yüz, minik burun, daha parlak bir yüz… Bunların hepsi sağlık ve yüksek östrojen işaretleridir.
Birçok şeyi olduğu gibi, erkeklerin bu konudaki beğenisini de evrimsel psikolojimiz ve içgüdülerimiz yönlendiriyor.
Aranızda “artık büyük kalçalardan hoşlanmayacağım, vazgeçtim.” diyip vazgeçebilen birisi var mı?
Yok, çünkü bunlar içgüdülerimizin getirdiği özellikler ve kolay kolay değişemez, bunlarla ilişkili travmatik bir an yaşamadığınız sürece bunlar değişmeyen, sabit kalan özelliklerdir.
Bu tarz örnekler verdikçe, beynimizi, davranışlarımızı, beğenilerimizi yüksek oranda içgüdülerimizin yönlendirdiğini anladığınızı düşünüyorum.
Eğer anlıyor ve beni destekliyorsanız, bana moral mahiyetinde ufak bir yorum bırakın ki "Ne alakası var, biz mağara adamı mıyız?" diyen, evrimsel psikolojilerden habersiz kişiler yorum kısmına hükmetmesin.
| 16,169,715,173,022,450,000
| 64
|
4589d609f3bac6cd921458b613f67d8b
|
{
"tarih": "04/02/2024 10:47",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5RJxKptrn6/",
"begeni": 578,
"yorum": 58,
"paylasim": 201,
"kaydedilen": 347
}
|
{
"n_chars": 2182,
"n_words": 286,
"n_sentences": 16,
"avg_sentence_len": 17.875,
"type_token_ratio": 0.6958,
"punct_density": 0.0252
}
|
yazi-091
|
❗Eğer en ufak hatasında herkesi hayatımızdan çıkarmaya yatkın canlılar olsaydık yalnız kalır ve doğada hayatta tutunamazdık.
Doğada tutunabilmemiz için derin bağlar kurmamız gerekliydi ve bunun için oksitosin gibi bir sevgi hormonu meydana geldi.
Oksitosin sebebiyle sevdiğimiz insanları direkt olarak hayatımızdan çıkaramamamız bize hem avantaj, hem dezavantaj sağlıyor.
Avantaj sağlıyor çünkü bize iyi gelecek insanlara daha fazla bağlanıyor, onları direkt kestirip atarak hayatımızdan çıkaramıyoruz.
Dezavantaj sağlıyor çünkü bizi belki kötü etkileyecek insanlara da bağlanıyor ve onları da hayatımızdan kolay kolay çıkaramıyoruz.
Bu yazıda asıl bahsetmek istediğim dinamik ise şu:
Partneriniz veya sevdiğiniz birisiyle herhangi bir sebepten dolayı yollarınız ayrılmışsa, beyin oksitosin hormonunu kullanarak sizin o kişiye tekrar dönmenizi ister çünkü beyin sizin için o kişinin çok önemli ve hayatınıza fayda sağlayacak birisi olduğunu düşünüyor.
Dolayısıyla beyin, sizi tekrar eski ilişkinize dönmeniz için ikna etmeye çalışacak, oksitosin hormonunu tekrar canlandırarak sizin o kişiyle beraber yaşadığınız güzel anılarınızı hatırlamanızı sağlayacaktır.
Onla olan güzel anılarınızı tekrar gözünüzün önüne getiriyor ki ona bir özlem hissi duyup tekrar dönün.
Aksi taktirde soyunuzu devam ettirememe riskiyle karşılaşabilirsiniz, beynin asıl derdi de bu aslında.
Yani "mantıksız ama içimden ona geri dönmek geliyor, en iyisi iç sesimi dinleyeyim" demeniz sizi çoğu zaman yanlış yola sokacak, içinizden gelen hisse manevi bir anlam yüklemeyin, o ses sadece ilkel zamandan kalma içgüdülerinizin çıkardığı ses.
Biraz daha ayrı kalırsanız, geçecek ve beyniniz ona dönmeyeceğinizi anlayıp, bu sefer de kusurları göz önüne çıkaracak ve aklınıza onun kötü özelliklerini getirecek. Bu da beynin bir savunma mekanizması.
Anlayacağınız, beynin işleyişi ve "içinizden gelen" şeyler o an vücudunuzda dönen hormonlarla şekilleniyor. "İçimden böyle geldi, yaptım" demeden önce düşünün, toplumun %90'ı gibi sadece duygularını baz alarak hareket etmekten vazgeçin.
Bizle beraber bilimle, mantıkla kalın; daha doğru kararlar alın.
İlişki Mühendisi
| 16,169,499,068,220,903,000
| 64
|
09805c780ffaceae6c9c2394ebebaaee
|
{
"tarih": "04/02/2024 08:46",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5Q77aSNP9m/",
"begeni": 66346,
"yorum": 104,
"paylasim": 51061,
"kaydedilen": 5422
}
|
{
"n_chars": 2148,
"n_words": 283,
"n_sentences": 16,
"avg_sentence_len": 17.688,
"type_token_ratio": 0.742,
"punct_density": 0.0191
}
|
yazi-092
|
❗AÇIKLAMAYI OKU ❗
Neden hoşlantı duyduğunuz kişiyle konuşmakta zorluk çekiyorsunuz?
Örnek vererek anlatacağım:
Lisede fizik derslerinde görmüşsünüzdür, veya görmemişseniz bile düşünürseniz anlarsınız:
Bir pil, bir lambanın olduğu bir devre düşünün, bu devreye bir lamba daha eklediğinizde, baştaki lambanın parlaklığı düşer çünkü enerjinin kaynağı sabitken, devreye enerji harcayan başka bir kaynak daha girmiştir, enerji bu 2 lamba arasında dağıtılmak zorunda kalır, dolayısıyla baştaki lambanın parlaklığı düşer.
Beyin de bu sistem ile çalışır, örneğin ağrıyan veya acıyan yerimizi tutmak neden ağrıyı hafifletir?
Çünkü oraya dokunarak, beyne, acı dışında, işlemesi gereken bir sinyal daha (dokunmanın yarattığı sinyal) gönderirsiniz ve beyin acı sinyali ile bu dokunmanın yarattığı sinyale enerji dağıtmak zorunda kalır, acı sinyaline düşen enerji azalır.
Aynı mantık, yoğun duygular hissederken konuşamamanızı da açıklar.
Duygular limbik sistemdedir, konuşma ise kortekste.
Limbik sistem aktif olursa, kortekse düşen enerji miktarı azalır, bu enerji azalınca da konuşmada kekelemeler, saçmalamalar başlar.
Yoğun duygular hissederken konuşmakta zorluk çekmenizin sebebi budur.
Daha fazla bu tarzda bilgi için sayfayı takip etmeyi, ediyorsan da bildirimleri açmayı unutma!
| 16,750,000,894,085,520,000
| 64
|
d6ad0fad4cd96436da399926e0defe28
|
{
"tarih": "04/01/2024 09:55",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5Oe9d7NDOK/",
"begeni": 8781,
"yorum": 79,
"paylasim": 5701,
"kaydedilen": 2980
}
|
{
"n_chars": 1286,
"n_words": 165,
"n_sentences": 9,
"avg_sentence_len": 18.333,
"type_token_ratio": 0.703,
"punct_density": 0.0257
}
|
yazi-093
|
❗ Tabii ki de insanlarla hayvanlar bir değil, lâkin hayvanlar arasındaki dinamiğe baktığımızda, kendi doğamızı, evrimimizi de daha iyi anlayabiliyoruz, bugün de biraz detay, ilginç bir konu anlatacağım.
Doğada, hayvanlar arasında lider, genelde fiziksel güce bakılarak seçilir, en güçlü olan hayvan genelde grubun lideridir.
Örneğin, köpekleri ele alalım, köpeklerde lider, henüz daha yavruluk dönemindeyken çoğu zaman belirlenmiş olur.
Zaten bir batında 7-8 köpek doğuyorsa, bu doğan yavrulardan sadece 1’i, 2’si alfa olarak doğar, geri kalan yavruların liderlik özellikleri yoktur. Zaten bu yüzden köpekler eğitilirken köpeğin lider konumunda olmadığını anlaması sağlanır. Çünkü köpeklerin çoğunda “liderlik vasfı” yoktur ve bir sürü lideri gibi aynı anda birden çok şey düşünemezler, beyni liderliğe uygun olmayan bir canlıya liderlik rolü atamak o canlıya bir nevi eziyet etmektir.
Bu bağlamda şundan bahsetmek istiyorum, kadınların da risk almak, inisiyatif almak konusundan doğaları gereği uzak olduğunu, dolayısıyla kadınlara ilişki içinde sürekli bir şey sormamanın, kararları çoğu zaman erkeğin almasının kadını daha mutlu edeceğini başka bir gönderimizde işlemiştik, bu durum bir önceki paragraftaki örneğe benziyor.
Konumuza dönelim, hayvanlarda liderler fiziksel güce bakarak seçiliyor. Peki bu fiziksel güç nasıl ölçülecek?
Kimin lider olacağını belirlemek için birbirleriyle ö*ümüne k*vga mı edecekler?
Hayır, doğa diğer her şeye bulduğu gibi buna da müthiş bir uyum getirmiş durumda.
Hayvanlar, tehlike altına girmeden, kimin lider olacağını belirlemek için kendi aralarında k*vgaya benzer oyunlar oynuyorlar ve bu sırada birbirinin canını çok da acıtmadan kimin daha güçlü olduğunu görmüş oluyorlar.
Biz insanlar da bunu yapıyoruz, özellikle erkek çocukları birbiriyle sık sık boğuşur, rekabet içine girerler, aslında bilinçsiz bir şekilde bu çocuklar da birbirinin güçlerini ölçerler.
Çiftlerdeki fiziksel şakalaşmanın arkasında yatan ana sebep de bu, erkek gücünü gösteriyor, kadınsa erkeğinin gücünü görüp mutlu oluyor, güçlü bir erkekle beraber olduğu için kendini içsel olarak mutlu hissediyor.
Şimdilik bu kadar, daha fazla ilginç bilgi için sayfayı takip et!
| 7,779,111,407,458,257,000
| 64
|
8b58eac03a1035a1f4cdc6e4501deb3c
|
{
"tarih": "04/01/2024 08:17",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5OTekdtWoP/",
"begeni": 18719,
"yorum": 13,
"paylasim": 19793,
"kaydedilen": 2112
}
|
{
"n_chars": 2192,
"n_words": 303,
"n_sentences": 15,
"avg_sentence_len": 20.2,
"type_token_ratio": 0.7558,
"punct_density": 0.0251
}
|
yazi-094
|
❗AÇIKLAMAYI OKU❗
İlişki Mühendisini takip eden erkekler, böyle bir kadınla karşılaştığında “ohh, ne güzel, darlamıyor, bu kıza arada sırada yazsam da olur” demek yerine, kadının burada aslında tek yaptığı şeyin karşı tarafı darlamamak, alanına girmiş gibi hissettirmemek için anlayış göstermek olduğunu ve aslında her kadın kadar bu kadının da ilgi ve sevgiye ihtiyacı olduğunu bilecektir.
Bunu okuyan kadınlar “ne var, bunu zaten bilmeleri gerek!” diye düşünüyor olabilir ama emin olun çoğu erkek bu dinamiklerin farkında değil.
Erkeklerin çoğu direkt iletişim kurduğu ve dilinden anladığı iletişim türü direkt iletişim olduğu için, sözlerin arkasında kast edilen şeylere değil, sözlerin kendisine odaklanır.
Örneğin bu videodaki gibi bir cümle ile karşılaşan çoğu erkeğin düşüneceği şey “Tamam, gerçekten onun mesajlarına cevap verip vermememe o kadar da takmıyor demek ki” olacaktır ve bu söz sonrasında kadına mesaj atmak, cevap vermek konusunda eskisi kadar ehemmiyetli davranmayacak, kadın en son bu durumdan bıkıp şikayet edince de “E hani hemen yazmak zorunda değildim?” diyecektir.
Bu durumda hiç kimse haksız değil, sadece, herkes kendi iletişim dilini kullanıyor ve bu iletişim dillerinin arasında bir uyuşmazlık oluşuyor.
Kadın, söylediği şeyin arkasındaki asıl gerçeği erkeğin zaten fark edeceğini düşünüyor.
Erkek de kadının direkt olarak söylediğine kulak verip, o sözün üzerine çok düşünmüyor ve direkt yorumlayıp buna göre hareket ediyor.
Halbuki iki taraf da İlişki Mühendisini takip etse, hem kadın, erkeğin “direkt” bir iletişim diline sahip olduğunu bildiği için iletişimini daha açık ve anlaşılabilir bir şekilde kuracak, hem de erkek kadının iletişiminin daha dolaylı olabileceğini bilip, kadının sözleri arkasındaki şeyleri anlayabilme becerisine sahip olacaktı.
Bu tür durumlara düşmemek, karşı tarafı daha iyi anlayabilmek için sayfayı takip et.
| 16,299,113,680,081,082,000
| 64
|
742260b48e7145e2ec97c109169539d7
|
{
"tarih": "03/30/2024 10:29",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5JY7crNmmx/",
"begeni": 6972,
"yorum": 51,
"paylasim": 1261,
"kaydedilen": 4791
}
|
{
"n_chars": 1880,
"n_words": 263,
"n_sentences": 11,
"avg_sentence_len": 23.909,
"type_token_ratio": 0.7072,
"punct_density": 0.0234
}
|
yazi-095
|
Sebebini birazdan açıklayacağım üzere insan, sosyal olarak adaptif bir canlıdır. Etkileşimde bulunduğumuz her kişinin enerjisini bir nebze kopyalarız.
Yanınıza biri gülerek, müthiş bir enerjiyle gelip size selam verirse, eğer çok büyük bir olay yaşamadıysanız, başta yüzünüzü somurtuyor olsanız dahi yanınıza gelen kişinin enerjisini kopyalar, tebessüm etmeye başlarsınız.
Yanınıza gelen kişi ağlıyorsa da, başta gülüyor olsanız dahi yüzünüzü düşürür, bu sefer de enerjinizi aşağı çekersiniz.
Bunlar hepimizin aşina olduğu, yaptığı veya tanıdık olduğu davranışlar.
Peki ya bunun evrimsel sebebini hiç düşündünüz mü?
Çok karmaşık bir sebebi yok, kısaca:
Sosyal ortama ayak uyduramayanlar, çevresindekilerin enerjisini kopyalayamayan kişiler sürüden dışlandılar ve evrimsel süreçte elendiler.
Birbiriyle uyum sağlayabilen, adaptasyon yeteneği yüksek atalarımızsa birlikte yaşadılar, birlikte yaşadıkları için hayatta kalma konusunda daha büyük bir başarı sergilediler ve birbirinin enerjisini kopyalayan, çevreyle uyum sağlayan insanların genleri devam etti.
Bu yüzden çevrenizde bulundurduğunuz kişilerin enerjisine dikkat edin, sürekli çilekeş, arabesk modda takılan ve bu konuda yardım kabul etmeyecek gibi düşünen tüm enerji vampirlerini hayatınızdan çıkarın, size bu insanlardan hiçbir fayda gelmeyecek.
Bu kişiler negatif ruh halleri dolayısıyla hayatta da çok bir başarı elde edemezler, sizle paylaşabilecekleri bir şeyleri yoktur.
Sizin derdinizi de dinlemezler, çünkü saplantılı oldukları kendi dertleriyle meşgullerdir.
Alışık oldukları ruh hali negatif olduğu için pozitif enerjiye uyum sağlamakta da zorluk çekebilirler, mutlu olduğunuz, sizin için harika bir haberi paylaşırsınız, “iyiymiş.” der geçerler.
Etrafınızda sadece yüksek, pozitif enerjili veya sizin enerjinize uyum sağlama becerisine sahip olan insanları bulundurun ve daha fazla tavsiye için bu sayfayı takip edin.
| 16,353,120,613,612,067,000
| 64
|
ee50fd6001f5d1f4fc172fde0ae1441b
|
{
"tarih": "03/30/2024 09:54",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5JVTgWNzPF/",
"begeni": 4398,
"yorum": 9,
"paylasim": 4058,
"kaydedilen": 817
}
|
{
"n_chars": 1900,
"n_words": 241,
"n_sentences": 14,
"avg_sentence_len": 17.214,
"type_token_ratio": 0.7552,
"punct_density": 0.0205
}
|
yazi-096
|
Sevgilisine, onun ebeveyniymiş gibi davranan kişileri görmüşsünüzdür, veya siz de o kişilerden birisinizdir.
Gelin bu davranışın altında yatan temel sebebe inelim:
Bu durum birçok sebebe bağlı olabilse de bu davranış türünün ana sebebi; kişinin geçmişte ebeveynlik rolünü üstlenmek zorunda kaldığı bir ailede büyümesidir.
Örneğin, düşünün: küçük bir çocuk olarak, ailenizdeki en büyük sorumluluk sizin omuzlarınızda toplanmış durumda. Anne ve babanız sürekli meşgul, kardeşleriniz ise daha küçük ve sizin desteğinize ihtiyaç duyuyor. Evde sizin bakmanız gereken sorumluluklar birikmiş durumda: kardeşlere bakmak, ev işleriyle uğraşmak ve bazen anne babanızın arasını yapmaya çalışmak. Tüm bunlar, sizin 'büyümek zorunda bırakıldığınızı' hissettirir ve “ebeveynlik” veya “olgunluk” rolü kişinin üzerine yapışır.
Bu durumun ciddi sonuçları olabilir:
İlk olarak, çocuğun normal gelişimi engellenir. Aşırı sorumluluklar altında ezilen çocuklar, kendi duygusal ihtiyaçlarını ihmal ederken, erken yaşlarda yetişkin sorumluluklarını üstlenmek zorunda kalır. Bu, normal çocukluk deneyimlerinin yaşanmasına engel olabilir.
Sayfanın konseptine uygun olarak, bu durumun ilişkilere nasıl etki ettiğinden bahsetmek istiyorum, bu durumu yaşayan kişiler:
-Sıklıkla partnerlerinin ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyma eğilimindedir, sürekli partnerinin sağlığını, rahatını vs. düşünür.
-“Koruyucu” olmak ile, “bakıcı” olmak arasındaki farkı anlamazlar.
-İster istemez bu verdikleri eforun karşılığını da beklerler ve karşıdaki kişi ortalama bir karşılık verse dahi, kendi sarf ettiği efor ile karşılaştırdıklarında doğal olarak bu ilginin yetersiz olduğunu hisseder, memnuniyetsizlik yaşarlar.
-Büründükleri "ebeveynlik, olgunluk" karakteri yüzünden sürekli üzerinde bir yük varmış gibi hissederler, sürekli bir yorgunluk taşırlar.
Sadece bu sorunu tanımlayarak bile bu konuda büyük bir adım attınız, şimdilik buradan anlatabileceklerim bu kadar.
Size daha fazla yardımcı olabilmek adına, içinde kendinizi bulacağınız, bu tarz otomatik hale gelmiş davranış paternlerinizin farkına varacağınız bir e-kitap üzerinde sıkı bir şekilde çalışıyorum, çıktığında haberdar olmak için sayfayı takip edin.
| 16,170,173,462,724,497,000
| 64
|
8fc6eea9ad88b0dfda60c50273a1324a
|
{
"tarih": "03/30/2024 08:22",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5JK1OQtQvh/",
"begeni": 958,
"yorum": 5,
"paylasim": 185,
"kaydedilen": 408
}
|
{
"n_chars": 2200,
"n_words": 274,
"n_sentences": 16,
"avg_sentence_len": 17.125,
"type_token_ratio": 0.7774,
"punct_density": 0.0286
}
|
yazi-097
|
Kadının yakıtı sevgidir.
Hiçbir kadın ne kadar sevildiğini duymaktan bıkmaz.
Tabii ki bunun aşırısı ve muhtaciyet belirten hali kadını bıktırır, erkekten uzaklaştırır (örneğin videoda kız çocuğa vuruyor, ters bir karşılık veriyor ama çocuk sevgi göstermeye devam ediyor, bunu ilişkilere uyarlarsak yapılmaması gereken bir şey olduğunu söyleyebilirim)
Ama siz yeterince maskülen davrandığınızda sevgi belirtmeniz hiçbir sorun teşkil etmez, aksine ilişkinizdeki neredeyse tüm sorunları çözebilir.
İlişkideki duygusal sorunların %90’ı kadının sevgi eksikliği kaynaklıdır.
Şu an, partnerinle yaşadığın bir ilişkide; partnerinle açık bir şekilde konuşup, bir doktor veya psikolog gibi sevgilinin sorununu teşhis etmeye çalışmak yerine, sana sadece bunu öneriyorum.
Mantıklı tavsiyeler vermeyi bırak, sadece ona olan sevgini daha fazla belirt, tüm sorunlarının çözüldüğünü göreceksin.
Dediğim gibi, bunu erkeksi sınırların dışına çıkarak yaparsan faydadan çok zararı olur.
Onun için sınırlarını aşma, seni sinirlendiren yönlerine tahammül etme.
Sınırlarını koru, gerektiğinde öfkeni de belirt ama sevgini belirtmekten asla kaçınma.
Çağımız erkeklerinde bir uç kadınını ölesiye sevip, tüm muhtaçlığını sergileyerek kadını kendisinden itiyor, diğer bir uç da kadına asla sevgi belirtmemen gerektiğini söylerek, duygularını saklayarak kendinden itiyor.
Neden ikisini bir arada yapamıyorsunuz?
“Çok sevgi verirsen şımarır…”
Şımarırsa geri yerini bildirecek güce sahip değil misin? Kontrolü elinden kaybetmekten bu kadar çok korkuyor musun?
Hem onu şımartabilecek kadar yoğun bir sevgi vereceksin, hem de o şımardığında tekrar hizaya getirecek kadar erkeksi olacaksın.
Bu işin optimali budur.
Bunu beceremeyen herkes saçma bahanelere sığınıyor.
Kontrolsüz ve muhtaç bir şekilde sergilenen sevgi kadını itebilir ama erkeksi sınırlar içinde belirttiğin bir sevgi sadece ilişkinizin mükemmel bir hale gelmesini sağlar.
Mahalle abilerinin verdiği tarzda “Kadınlara değer vermicen yeğenim, bunlar sevgiden anlamaz..” tarzı tavsiyelerle hiçbir yere varamayacaksınız, sadece İlişki Mühendisi’ni dinleyin.
En mükemmel ilişkiyi oluşturabilmeniz için gerekli tüm şeyleri anlatıyorum.
| 8,869,491,928,460,116,000
| 64
|
c5d60644c5e7b17bf681771386b917b7
|
{
"tarih": "03/29/2024 11:29",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5G7VNMtWU9/",
"begeni": 7543,
"yorum": 15,
"paylasim": 8478,
"kaydedilen": 2971
}
|
{
"n_chars": 2182,
"n_words": 278,
"n_sentences": 21,
"avg_sentence_len": 13.238,
"type_token_ratio": 0.795,
"punct_density": 0.0229
}
|
yazi-098
|
❗Hiçbir erkek keyfinden ekstra mesai yapmaz.❗
Birçok toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da aile geçimini erkekler sorumluluk olarak üstlenmiştir ve zihni medyadaki yeni akımlar tarafından kirlenmemiş hiçbir erkek de bundan "Biz niye çalışmak zorundayız! Kadınlar çalışsın." diye şikayet etmez. Ortalama bir erkek, bu geçim sorumluluğunu üstlenir ve ne gerekiyorsa hakkıyla yerine getirmek için çalışır.
Fakat erkek bunu yaparken siz ona sürekli neden fazla çalıştığı ile alakalı şikayetler iletirseniz, onun bu sorumluluğunun, derdinin üzerine bir dert daha eklemiş olursunuz.
Çocuklar bile başta babasının neden sürekli işe gittiğinden şikayet ederken, zamanla para kavramıyla tanışır ve babasının neden işe gitmek zorunda olduğunu anlar, bu konuda şikayet etmeyi bırakır.
Çocuklar bile belli bir yaştan bu anlayışa sahip olabiliyorken, yetişkin kadınlar bu konuda anlayışsız davranmamalı.
Şu konuda sizi destekliyorum, erkeğin SADECE paraya odaklandığı ve her şeyi paradan ibaret olarak gördüğü ilişkilerin temeli kesinlikle daha zayıftır, bu bilimsel araştırmalarla da sabit.
Lâkin şu anki şartlar altında erkeğin çok çalışmasının arkasındaki sebep genelde ekstra lüks isteği değil.
Günümüz şartlarında sadece insan gibi yaşamak, bir eve, arabaya ve standart yaşam koşullarına sahip olmak için, yani kısaca hayatta kalmak için bile gerçekten çok çalışmak gerekiyor.
Erkek bu şartlar altında çalışırken onu daha da darlar ve üzerine giderseniz erkeği çıkmaz içine sokarsınız.
Çünkü erkeğe "ya ben, ya işin" gibi bir seçenek oluşturursanız:
Erkek sizleyken işini aksatıyormuş gibi, işteyken de bu sefer sizi aksatıyormuş gibi hisseder ve vicdan azabı çeker, hiçbir türlü mutlu olamaz ve kimse de mutlu olamadığı bir ilişki içinde kalmak istemez.
"İş" ve "ilişki" kavramlarını birbirinden ayırmadan, bunlara bir bütün gözüyle bakmalı, partnerinize işi konusunda da destek vermelisiniz ki onu böyle bir ayrıma sürüklemeyin.
Erkekler, siz de şartlar ne kadar zor olsa da sevdiklerinize vakit ayırmayı da bir göreviniz olarak görün. İşiniz ömrünüzün sonuna kadar sizinle kalabilir ama sevdikleriniz yarın bile yanınızdan göçebilir.
Sayfayı takip etmeyi unutmayın.
via: ig | baymabay
| 8,229,993,536,439,802,000
| 64
|
edf1549d484becc8c7c6f57c1dad1ddb
|
{
"tarih": "03/29/2024 09:59",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5Gv0v8tEQd/",
"begeni": 75464,
"yorum": 911,
"paylasim": 105562,
"kaydedilen": 28311
}
|
{
"n_chars": 2198,
"n_words": 302,
"n_sentences": 18,
"avg_sentence_len": 16.778,
"type_token_ratio": 0.7185,
"punct_density": 0.0214
}
|
yazi-099
|
Birisi hakkında küçük detayları hatırlıyor olmak, en güzel sevgi göstergelerinden biridir.
Çünkü hafıza da duygular ile alakalıdır, sevdiğiniz birisiyle beraberseniz beyin "Bu kişi bizim için önemli, onunla alakalı detayları hafızamızda daha fazla tutmalıyız." der.
Nasıl sevdiğiniz bir ders aklınızda daha kolay kalıyorsa, sevdiğiniz, aşık olduğunuz kişi hakkındaki küçük detaylar da aklınızda daha fazla kalır.
Hatta sevgi öyle bir şeydir ki; 2007'de yapılmış olan, deneklere bir takım metinlerin okutulup daha sonra bu metinler üzerinden hafıza testinin yapıldığı bir araştırmada, metinler arasında, içinde "aşk, sevgi" gibi kelimeler geçen metinler diğer metinlere kıyasla çok daha fazla hatırlanılmış.
Yani bir metin içinde aşktan, sevgiden bahsedilmesi bile o metnin hafızamıza daha iyi bir şekilde yerleşmesine sebep oluyor.
Yine de bu yazıyı partnerinize gönderip "Bak ne yazıyor, beni sevseydin şunu hatırlardın işte..." diye erkek arkadaşınızı darlamayın 😅
Belki o hatırlamasını istediğiniz olay yaşanırken, o sizin gözlerinize bakmakla meşguldü... (İyi bahaneymiş bu, erkekler not alın kullanırsınız)
| 7,495,352,990,347,011,000
| 64
|
ec91c8433ecc4ed83ceb4556e79ff8ef
|
{
"tarih": "03/28/2024 11:02",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5ETirvNhy2/",
"begeni": 6286,
"yorum": 38,
"paylasim": 876,
"kaydedilen": 1443
}
|
{
"n_chars": 1117,
"n_words": 149,
"n_sentences": 9,
"avg_sentence_len": 16.556,
"type_token_ratio": 0.7919,
"punct_density": 0.0322
}
|
yazi-100
|
❗AÇIKLAMAYI OKU❗
Kişilere değil, kişilerin bizde yarattığı duygulara aşık oluruz.
Aşk, bir anlamda nöral ağ demektir ve nöral ağlar da bir duygunun etkisi altındayken çok daha fazla kurulur.
Aklınızda kalan anılara dikkat edin, mutlaka aklınızda kalan anıların hepsinde belirli bir duygu hakimdir, o anı, o an belirli bir duyguyu yoğun şekilde hissettiğiniz için hafızanıza yerleşmiştir.
Mesela travmatik anları neden yetişkinlikte bile en ince detayına kadar hatırlarız? (Bazen beyin bu anıları hatırlamamak için bellekten siler, ama böyle bir durum yoksa genel olarak en ince detayına kadar hatırlarız.)
Çünkü beyin, bizim yaşadığımız olayların önemli ya da önemsiz oluşunu, bizim o olay ile beraber ne kadar duygu yaşadığımıza bakarak anlar.
Beyin, eğer o olay sırasında çok yoğun duygular yaşamışsanız “Bu bizim için çok önemli bir an olabilir, belleğe kalıcı bir şekilde bu anıyı kazıyalım” der, travmatik anıların aklımızda uzun süre kalmasının sebebi budur, tam tersi eğer belirgin bir duygu yaşamamışsanız da o olay çok da hafızanızda yer edinmez.
Yani beyin, duyguları; bir nevi olayın büyüklüğünü işaret eden bir indikatör (belirteç, gösterge) olarak kullanır.
Bu, sadece olaylar için değil kişiler için de geçerlidir.
Beyin, kişileri, o kişilerin bizde yarattığı duygularla beraber hatırlar.
3 yıl boyunca her gün görüp herhangi bir olay yaşamadan konuştuğunuz kişidense, henüz 3 aydır tanıştığınız ama her gün beraber farklı bir aktivite yaptığınız, çeşitli duygular yaşadığınız kişiye çok daha fazla güvenirsiniz.
Halbuki 3 yıldır tanıdığınız kişi hakkında daha fazla şey biliyorsunuzdur ama dediğim gibi, beynin ilk baktığı şey o kişiyle ne kadar duygu yaşadığınızdır.
O kişiyle beraber ne kadar duygu yaşamışsanız, beyin o kişiye daha fazla güvenir ve sevgi besler.
Dolayısıyla partnerinizle birbirinize daha bağlı olmak istiyorsanız, birbirinize sık sık farklı ve yoğun duygular yaşatmalısınız.
Eşinizi her gün kapıda normal bir şekilde karşılamaktansa ağzını yüreğine getirecek bir şakayla karşılayın, kafede oturup sakin sakin sohbet etmek yerine bir lunaparka gidin vs.
3 yıl konuşarak kazanamayacağınız güveni, 3 yoğun duygu yaratacak aktivite ile kazanabilirsiniz.
| 8,674,178,643,015,780,000
| 64
|
98c5229737886ffc89fcb182b4f984d3
|
{
"tarih": "03/28/2024 10:09",
"kaynak": "IG Reels",
"baglanti": "https://www.instagram.com/reel/C5ENbbANtvw/",
"begeni": 77723,
"yorum": 667,
"paylasim": 28649,
"kaydedilen": 27084
}
|
{
"n_chars": 2200,
"n_words": 311,
"n_sentences": 16,
"avg_sentence_len": 19.438,
"type_token_ratio": 0.6302,
"punct_density": 0.0223
}
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.