{"text":"Kostüm de yok, prova da! Beşiktaşlılar Fenerbahçe derbisi için geriye sayarken İnönü’de bekledikleri gibi bir \"Kostümlü prova\" izleyemediler. Lucescu, sanki Fenerbahçe maçının yaratacağı baskıyı ve heyecanı azaltmak için kostümü bir kenarda bırakmış prova fikrinden de vazgeçip Dinamo Bükreş karşılaşmasını sıradan bir hazırlık programı olarak yorumlamıştı. Öyle olmasa ilk yarıda Tolga ve Niyazi gibi sağ ayaklı iki adamı sol kanatta oynatıp, İbrahim ve Serdar’ı kulübe de saklarmıydı? Öyle olmasa Ronaldo’suz oynayacağı maç için prova yaparken Bükreş’e karşı ikinci yarıda Ronaldo’yu sahaya sürermiydi? Öyle olmasa ilk yarıda İlhan ve Ali Cansun’la çift santrforlu bir oyunu tercih edermiydi? Uygulama gösteriyor ki, Lucescu Fenerbahçe için sakladığı tilkileri henüz kafasından çıkarmadı. O halde bu maça daha genel bir çerçeveden bakmak gerekiyor. Biz de bakalım... Ronaldo’suz savunma dengesiz bir görüntü içinde... Stoperlerle libero oynayan Zago’nun iletişim sorunları var. Nitekim, bu durum bir penaltıya neden oldu. Ön liberoda Pancu - Ahmet Yıldırım ikilisi iyi başladılar ama Pancu’nun sakatlığından sonra Maldaraşanu’nun katılımıyla oluşan yeni ikili çok da başarılı ve etkili değildi. Geri üçlüde Ronaldo’yu, ön liberoda da ikililerden biri olarak vazgeçilmez biçimde Tayfur’u arıyor Beşiktaş... Tayfur - Pancu en iyi format. Ama Tayfur mutlaka olmalı. Tümer, özellikle ilk yarıda çok az top kullandı. İkili mücadelelere girmekten kaçındı. İkinci yarıda oyuna giren İbrahim çok şeyler vaadetti. Beşiktaş’ın ihtiyaçlarını da aşan bir zenginlik kahramanı gibi. Yoksa bu çocuk Hasan Şaş’ın düşen grafiğinde kendine milli takım için bir yer mi arıyor? Dileyelim, böyle bir özel motivasyonu vardır. Penaltı penaltıydı. Kaan Dobra ile Eser’in golleri de çok şıktı. Beşiktaş güle oynaya ter attı. ","label":"sport"} {"text":"Filede yeni soluk VOLEYBOLDA önemli boşluğu doldurmayı amaçlayan http:\/\/maratonturk.cjb.net sitesi, Türk ve Avrupa liglerine ayrı bir bakış açısı getiriyor. Ragıp Tekin’in yönetimindeki sitede İngilizce ve İtalyanca haberler de yer alırken, kulüpler, sonuçlar, transferler, beach volley, Dünya takvimi hakkında sporseverler her türlü bilgiye ulaşabiliyor. ","label":"sport"} {"text":"Real Madrid'de gerilim İspanya'da yıldızlar karması Real Madrid'in aldığı başarısız sonuçlar protestoları da peşinde getirdi. Kral Kupası'nda finalde Real Zaragoza'ya boyun eğen, Şampiyonlar Ligi'ne çeyrek finalde havlu atan Real Madrid'in, ligde de liderliği Valencia'ya kaptırması bardağı taşırdı. Dün sabah taraftarlar idman sahasına \"Sizin için fahişeler ve para, bizim için öfke ve bastırma duygusu\" yazılı pankart astı. Polis pankartı indirmeye çalışırken, futbolculara \"İşsizler, utanmazlar, gündelikçiler\" diyerek tepki gösteren bir grup taraftar antrenman bölgesinden uzaklaştırıldı. ","label":"sport"} {"text":"Milli maç krizi AVRUPA’NIN G14 diye nitelendirilen dev kulüpleri, futbolcularının büyük bölümünün milli takımlarıyla özel maçlarına davet edilmesi nedeniyle FIFA’yla görüşme kararı aldı. G14 oluşumunun ve PSG’nin Başkanı Laurent Perpere fazla önemi olmayan bu tür maçların futbolcuların kulüplerindeki performansını olumsuz etkilediğini söyleyerek, gerekirse oyuncularını özel maçlara göndermeme kararı alabileceklerini açıkladı. Genetik transfer İTALYA’NIN Perugia kulübünde ilginç bir transfer furyası başladı. İyi futbolcu olmanın, genetik özelliklere bağlı olduğunu düşünen Başkan Luciano Gaucci aynı aileden isimleri transfer ediyor. Takımın golcüsü Fabrizio Miccoli’nin 16 yaşındaki kardeşi Frederico’yu kulübün renklerine katan Gaucci, şimdi de orta saha oyuncusu 18 yaşındaki Nijeryalı Chris Obodo’nun küçük kardeşi Kennet’e ön sözleşme imzalattı. Teorisine örnek olarak Charlton, İnzaghi, De Boer, M’Penza ve Neville kardeşleri gösteren Başkan, bu özelliği ilk olarak atlar üzerinde keşfettiğini söylüyor. Param-Barça BARCELONA ligdeki başarısız sonuçlar nedeniyle olağanüstü kongre kararı aldı. Katalan ekibi 3 - 0’lık Atletico Madrid yenilgisinin ardından 15. sıraya geriledi ve düşme hattının 3 puan ve 3 basamak üzerinde yer aldı. Madrid’den, \"Barcelona 2.lige\" tezahüratlarıyla uğurlanan Barça’da görevine son verilen Louis Van Gaal kadar Başkan Gaspart da suçlu görülüyor. Gaspart’ın 1 Nisan’daki kongrede görevi bırakabileceği belirtiliyor. FUTBOL GÜNDEMİ • Celtic’le antrenmanlara çıkan Milan Rapajc’e, İngiliz ekibi Bolton’dan da davet geldi. • İngiltere Milli Takımı Teknik Direktörü Eriksson, Barcelona’yla görüştüğü iddialarını yalanladı. • Ligdeki kötü gidiş nedeniyle büyük tepki alan Leeds Başkanı Peter Ridsdale taraftarlarla buluşarak kötü gidişin nedenlerini anlatacak. • İtalyan basını 36 yaşındaki Roberto Baggio’nun, ligde gösterdiği başarılı performansı nedeniyle, milli takıma çağrılması gerektiği yönünde, Teknik Direktör Trapattoni’ye baskı yapıyor. • Ligdeki başarısız grafiğin ardından 1.lig takımı Crystal Palace’a da yenilerek, İngiltere Federasyon Kupası’ndan elenen Liverpool’da, Teknik Direktör Gerard Houllier üzerindeki baskı artıyor. • Arjantin Ligi takımlarından Hurricane’in kalecisi Sergio Schulmeister açıklanmayan bir nedenle intihar etti. ","label":"sport"} {"text":"Terim: Kredi hesabı kapandı! Takıma tatlı-sert uyarıda bulunan Galatasaray Teknik Direktörü, 10 karşılaşmada 30 puan hedefliyor ERHAN TELLİ \"Şimdi top sizde\" GALATASARAY Teknik Direktörü Fatih Terim, Elazığspor maçı öncesinde oyuncularına tatlı - sert uyarılarda bulundu. Terim, Denizlispor mağlubiyetini hatırlatarak \"Artık krediniz bitti. Bundan sonrası size kaldı\" diye konuştu. Fatih hoca, uyarılarını sadece ligde kaybedilen puan kayıpları olarak değil, takım içinde tanıdığı forma şansının gerektiği şekilde kullanılmadığı şeklinde de yaptı. \"Lig hata affetmez\" TERİM, futbolcularına kalan 10 haftada 30 puan kazanmayı hedeflediklerini söyleyerek, \"Önümüzde uzun bir periyot var. Hepsini kazanmak ve puanları toplamaz zorundayız. Artık bu lig hata affetmez. Maçlarını kazanan şampiyon olur. Zaferi istiyorsanız, kazanmak zorundasınız\" dedi. Galatasaray çalıştırıcısı, Elazığ maçında bazı oyuncularına son kez şans tanıma kararı aldı. Sakatlardan müjde var CİM-BOM’UN sakat futbolcuları Xaiver ile Lukunku’dan müjdeli haber geldi. Her iki oyuncunun da karşılaşma öncesi yapılan son çalışmaya iyileşerek katıldıkları, 90 dakikada forma giyip giyemeyeceklerine Teknik Direktör Fatih Terim’in karar vereceği bildirildi. Xaiver’in ayağındaki yara nedeniyle bandajla krampon giyeceği belirtildi. Taraftardan tam destek PFDK tarafından verilen ceza nedeniyle bugün Ali Sami Yen Stadı’ndaki yerini alamayacak olan Galatasaray taraftarı varlığını Florya-stat yolculuğu sırasında hissettirecek. Yaklaşık 450-500 kişilik Sarı-Kırmızılı grup, Florya’da kafileyle birlikte hareket edecek. Tribünlerin süslendiği, kapalıya da \"Herkes rütbesini bilecek\" pankartının asıldığı ifade edildi. ","label":"sport"} {"text":"Yunanistan’ta tehdit krizi! AEK’NIN tehditçi Başkanı Makis Psomiadis, Yunanistan’da gündemin birinci konusu oldu. AEK’nın yıldız oyuncularından Nikolaidis’i \"Ölümle tehdit\" ettiği iddia edilen Psomiadis’in istifasi için kampanyalar başladı. Spor Bakanı Yorgos Lianis, \"Başkan Makis Psomiadis’in camiadan ihraç edilmemesi halinde AEK ligden çekilmek zorunda kalacaktır. Bu konuda kararlıyız\" diye konuştu. ","label":"sport"} {"text":"Ben inanıyorum Başlangıç maçları gayet tabii ki çok önemli. Ama hiçbir zaman kaybedilse dahi ümitlerin tükendiği maçlar değildir. Son Avrupa Şampiyonası’na mağlubiyetle başladık. Ama gruptan çıkmasını bildik. Brezilya’ya karşı alacağımız her sonuç normal sayılmalıdır. Bu maçtaki stratejimiz, özellikle yarı alanımızın ortasından defansı başlatmak ve hücumda rakibin yumuşak karnı olan savunmanın ortasını etkili kullanabilmek olmalıdır. Eğer bunu başarırsak, maçtan istediğimizi alırız. Bu durumda karşılaşmanın yıldızı da oynarsa Okan olabilir. Bu bölgede Okan çok önemli işler yapabilir. Ben ekibimizin bu gruptan yüzünün akı ile çıkacağına inanıyorum. ","label":"sport"} {"text":"Güneş Sigorta'nın kalbi Neslihan: 3-1 Sarı-Kırmızılı takım, milli oyuncusunun 25 sayı ürettiği maçta bayanlar liginin iddialı ekibi Yeşilyurt'u devirdi VOLEYBOL Bayanlar 1. Ligi'nin önemli randevusunda Güneş Sigorta, akılcı bir oyunla Yeşilyurt'u yenerek, çıkışını sürdürdü. Sarı - Kırmızılılar, libero Necla'nın başarılı oyunu, Yeşilyurt'un silahı Tumas'ın aktif blokta Aysun ve Tatyana tarafından etkisiz bırakılması ile rakibinin gardını düşürdü. Hücumda da 25 sayı bulan Neslihan ve 17 sayı üreten Olga ile galibiyeti yakaladı. ","label":"sport"} {"text":"Tarihi sınav Türk Milli Takımı bugün tarihi bir sınava çıkıyor. Grupta ilk maçlar takımların gidişatı için önemlidir. Brezilya karşısında ne sonuç alırsak alalım iyimserliğe ya da karamsarlığa kapılmamalıyız. Başlangıç açısından maçın iyi netice ile bitirilmesi moral motivasyonumuzu daha da artıracaktır. Çünkü ülkemizin her ferdi bu maça hazır ve tek yürek durumda. Futbolcularımız bu maça anormal bir şekilde konsantre olmuşlar. Onlar kendilerine inananları ve güvenenleri mahçup etmeyecekler. Bu maç Türk futbolu, ülkenin gidişatı ve ekonomi açısından büyük artılar getirecektir. ","label":"sport"} {"text":"DİYAR EVDE YOK: 1-1 İstanbulspor’u konuk eden Yeşil-Kırmızılı takım, Mehmet Yozgatlı’nın golüyle yenik duruma düştü. Evren ile umutlandı, kolay pozisyonları kaçırınca bir puan aldı Galibiyeti kaçırdı DİYARBAKIRSPOR, İstanbulspor’u beraberlikle uğurladı. Maça hızlı başlayan İstanbulspor, 19’da Mehmet Yozgatlı’nın golüyle öne geçti. 26’da Murat Hacıoğlu, 29’da da Saffet iki kolay pozisyondan yararlanamadı. 63’de gelişen atakta Hasan Yiğit’in ortasını Evren kafayla tamamladı ve skoru eşitledi. Kalan dakikalarda net pozisyonlar bulan ev sahibi, 1 - 1’lik skoru bozamadı. Maçın karnesi HAKEMLER: Yılnur Önen, Cengiz Akyüz, Gürhan Güneykaya DİYARBAKIRSPOR: Diallo (5) - Ömer (5), Ramazan (4) (Abdullah Dk.46 (5), Burhan (5) - Hasan Yiğit (5), Deniz (5) (Ergin Dk.78 (5), Evren (6), Cengizhan (5), Celalettin (5) - Murat Hacıoğlu (5), Saffet (4) (Rakkli Dk.65 (4) İSTANBULSPOR: Zdravkov (6) - Niyazi (5), Saffet (6), Bekir (5), Petkov (5) - Musa (5) (Zeki Dk.82), Saidou (5), Güven (5), Yordanov (4) - Mehmet Yozgatlı (6), Kona (5) GOLLER: Mehmet Yozgatlı (Dk.19), Evren (Dk.63) SARI KARTLAR: Musa, Zdravkov (İstanbul), Evren (D.Bakır) ","label":"sport"} {"text":"Futbol A.Ş. devrimi Galatasaray 31 Aralık 2003 tarihi itibarıyla futbolun tüm gelir ve giderlerini Futbol A.Ş.'ye devretti. Sarı - Kırmızılı Kulüpte artık futbol şubesi yok Florya şirket oldu GALATASARAY'DA yıllardır planlanan operasyon en sonunda resmiyete döküldü. Başkan Özhan Canaydın ve yönetimi, 31 Aralık 2003 tarihi itibarıyla futbolun tüm gelir ve gider tablosunu Futbol A.Ş.'ye devretti. Artık futbol, Galatasaray Yönetim Kurulu bünyesinden çıkartılıp, tamamen profesyonellerin eline teslim edildi. Ancak son karar mercii yine yönetimin olacak. Bütçeyi belirleyecek SARI - Kırmızılı yönetim, UEFA'nın belirlediği kriterlere uyabilmek için değişimi hemen uygulamaya koydu. Galatasaray'ın futbol için ayıracağı bütçelerin bundan sonra Futbol A.Ş.'nin yapacağı genel kurul toplantılarında belirleneceği bildirildi. Bu arada camianın, şirketin başına geçecek isimler arasında en şanslı aday olarak Fatih Terim'i gördüğü iddia edildi. Borçlar kabarık MALİ Kongre'de üyelere dağıtılacak olan bütçe kitapçığında, borçların listesine geniş bir yer verildi. Kitapçıkta Brezilyalı Mario Jardel transferinden dolayı Porto'ya 8 milyon 375 bin, Ali Lukunku'dan dolayı da Standart Liege'e 1 milyon 745 bin dolar borç olduğu belirtildi. Fatih Terim'in alacakları ise toplam 1 milyon 650 bin dolar olarak yansıtıldı. Orhan yok CİM-BOM, Konyaspor maçının hazırlıklarını tek antrenmanla sürdürdü. Milli Takımdan sakat dönen ve takımdan ayrı çalışan Orhan'ın Konyaspor karşısında forma giyemeyeceği açıklandı. Kulüp doktoru Serhan Kurtulmuş, futbolcunun kasığında ödem tespit ettiklerini belirtti. Hasan Şaş ve Batista da kendilerine verilen program dahilinde çalıştılar. Bu arada Berkant ile imza aşamasına gelindiği, Ümit'in de kalmaya sıcak baktığı öğrenildi. Kıran açıklıyor GALATASARAY Başkanlığı'na ilk yeşil ışığı yakan isim Turgay Kıran oldu. Kıran yayınladığı bildiride, \"Galatasaray'a sahip olduğu insan kaynaklarını ve sosyal sermayeyi katılımcı bir yönetim modeli ile harekete geçirecek bir girişim başlatarak elimizi taşın altına koyuyoruz\" yorumunu yaptı. Kıran'ın 23 Şubat'ta basın toplantısıyla adaylığını resmen duyuracağı da bildirildi. ","label":"sport"} {"text":"Tevfik Lav imzayı attı ANKARAGÜCܒNDE Mihai Stoichita’dan gönderilmesiyle göreve başlayan teknik direktör Tevfik Lav dün imzayı attı, takımıyla birlikte çalışmalara başladı. Lav, \"İlk hedefim, takımın futbol mentalitesini değiştirmek. Takımdaki sorumluluk duygusunu en üst seviyeye çıkararak, yaratacağımız seferberlik ortamıyla, uyuyan devi uyandıracağız. Daha şahsiyetli, keyif veren, seyirciyi memnun eden futbol oynayacağız\" dedi. Erteleme maçları 29 Ocak-2 Şubat’ta FUTBOL Federasyonu, ilk yarıda ertelenen maçların tarihlerini belirledi. Elazığspor - Göztepe, Malatyaspor - Ankaragücü ve Denizlispor - Gaziantepspor, Fenerbahçe - Beşiktaş derbisinin oynanacağı 2 Şubat’ta 13.30’da karşılaşacak. Denizlispor - Ankaragücü müsabakası ise 29 Ocak’ta 13.30’da yapılacak. Türkiye Kupası’nda çeyrek final maçları da 5 Mart Çarşamba gününe alındı. 2. yarıda perdeyi Galatasaray açıyor LİGİN ikinci yarısı 7 Şubat’ta oynanacak Galatasaray - Denizli maçıyla başlayacak. İlk üç haftanın programını açıklayan Futbol Federasyonu’na göre 19. hafta karşılaşmaları şöyle: 8 Şubat: Gaziantepspor - Malatyaspor, Göztepe - Altay, Bursaspor - Samsunspor, Kocaelispor - Beşiktaş, 9 Şubat: İstanbulspor - Gençlerbirliği, Diyarbakır - Adanaspor, Trabzon - Elazığ, Ankaragücü-Fenerbahçe. İstanbulspor işe başladı İLK yarıda isteneni veremeyen İstanbulspor, ikinci yarı çalışmalarına dün başladı. Ataköy Tesisleri’nde toplanan Sarı-Siyahlılar, teknik sorumlu Aykut Kocaman yönetiminde ilk antrenmanını yaptı. Antrenmana, izinli olan Petkov ve Saidou ile belindeki sakatlığı süren Güven katılmadı. İstanbulspor, 13-25 Ocak tarihleri arasında Antalya Belek’te kamp yapacak. Ada’da kupa mesaisi İNGİLTERE’DEKİ temsilcilerimiz Tugay ve Bülent Akın’ın takımları bugün Federasyon Kupası üçüncü turunda ter dökecek. Ligde başarılı bir çıkış yakalayan Blackburn, Aston Villa’ya konuk olacak. Souness’ın Tugay’a ilk 11’de yer vermesi bekleniyor. Bülent’in forma giydiği Bolton Wanderers de Reebok Stadı’nda Sunderland’i ağırlayacak. Her iki maç da 17.00’de başlayacak. ","label":"sport"} {"text":"Arçelik taş gibi: 1-3 Kırmızı-Siyahlı takım, Erdemirspor’u da yenerek liderliğini devam ettirdi, şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu gösterdi VOLEYBOL Erkekler Play - Off final turu 1. etap maçlarının üçüncü gününde Arçelik, Erdemirspor engelini de geçmeyi başardı. İlk sette kötü bir oyun ortaya koyan Kırmızı - Siyahlılar, çabuk toparlandı. Arçelik önce rakibin etkili silahı Vladimir’i durdurdu, ardından Stefanov’un etkili smaçlarıyla galibiyete uzandı ve liderliğini kaptırmadı. ","label":"sport"} {"text":"AYBABA’YA DESTEK Özkan Sümer, tecrübeli hocadan memnun olduklarını söyledi, \"Amaçlarımız birbirine uyuşuyor ve uyumlu çalışıyoruz\" dedi ‘Doğru yoldayız’ TRABZONSPOR Başkanı Özkan Sümer, teknik direktör Samet Aybaba’ya sahip çıktı, uyumlu bir çalışma dönemi yaşadıklarını açıkladı. Aybaba, \"Amaçlarımıza uymayan teknik adamla çalışmak istemeyiz. Samet Aybaba, bizim gibi düşünüyor ve amaçlarımız uyuşuyor. Bu nedenle kendisinden memnunuz. Hedefimiz istikrar yakalayıp, uzun bir süre daha bir arada olabilmek\" diye konuştu. ‘Yönetim başarılı’ FUTBOLCULARIN paralarını zamanında almasının önemine değinen Başkan Sümer, yönetim olarak başarılı olduklarını dile getirdi. Trabzonspor Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü; \"Biz de ödemelerimizi günü gününe yapmaya ve oyuncularımızın motivasyonunu artırmaya çabalıyoruz. Bu konuda, yönetimimizden her halde fazla bir şikayet olamaz. Kimseyi kimseye yem yapmıyoruz.\" Caio için geri sayım başladı TRABZONSPOR’DA yönetimin her konuda anlaşmaya vardığı Brezilyalı Caio’yu imzaya bekliyor. Flamengo’nun yıldızının pazartesi gününe kadar Türkiye’de olacağı belirtildi. Caio’nun Trabzonspor’a maliyetinin 1,5 yıllık sözleşme karşılığı 800 bin dolar olacağı bildirildi. Bunun yüzde 40’ının garanti para olacağı, kalanın da yüzde 30 maç başı ve yüzde 30’da maaş olarak ödeneceği açıklandı. ‘Mehmet Yılmaz’da sıkıntı çıkmaz’ BORDO - Mavili yönetimin, Altay ile Mehmet Yılmaz için özel bir anlaşma yaptığı açıklandı. Kulübün eski Genel Sekreteri Mahmut Ören, \"Anlaşmayı ben yaptım. Trabzonspor 1 milyon dolarlık bonservis bedelini ödediği takdirde hiç bir takım bu oyuncuyu alamaz. Sözleşmesinde bu konuda ek madde var. Ancak Trabzonsporlu yöneticilerin isteği doğrultusunda başka kulübe gidebilir\" dedi. ","label":"sport"} {"text":"Milli Paralimpik Komitesi Aralık ayı içinde Milli Paralimpik Komitesi’nin ilk genel kurulu yapılarak başkanlığına, aynı zamanda Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanlığını yürüten Asaf Avcı getirildi. Daha önce de belirttiğimiz gibi, seçimlere aday olarak katılmadık. Bunun üzerine Yönetim Kurulu aday listesinde bulunan engelli kuruculardan Dr.Taner Tula ve Beşiktaş Engelliler Spor Kulübü Başkanı Erdem M.Göksel de adaylıktan çekildi. Salonda bulunanların bazıları konunun kişisel bir yaklaşım olduğunu öne sürdüler. Oysa o engelli temsilcilerin amacı, bu komitenin kuruluşundan beri huzursuzluk çıkaran, sistem yerine kişilerle uğraşmayı alışkanlık haline getirmiş, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yetkililerine karşı gösterilen bir tepkiydi. Şimdi Milli Paralimpik Komitemiz, böylece dünyada bir ilke imza atmış oldu. Yani yönetim kurulunda tek bir engelli birisi bulunmayan Milli Paralimpik Komitesi olma unvanına kavuştuk. Bu tip komiteler veya sivil toplum örgütleri kurulduğunda, bazı kişiler o günkü görevleri dolayısıyla kurucu üye oldular. O görevleri sona erdikten sonra, bir daha genellikle bu kuruluşlarla ilgilerini keserler. Bu kötü niyetli bir davranış değil, ancak ülkemizde sıkça rastlanan bir uygulamadır. Örneğin; TESYEV’i kurduğumuz sırada, Gençlik ve Spor Genel Müdürü olan sevgili dostumuz Tevfik Sarpkaya da o günkü konumu dolayısıyla kurucu üye olmuş, vakfın kuruluşundan kısa bir süre sonra görevinden ayrılınca, kendisini üç buçuk seneyi aşan bir zamandır TESYEV’in hiçbir toplantısında, genel kurulunda görmek mümkün olmamıştır. Aynı şekilde ilgili spor bakanları da benzeri alışkanlığı devam ettirmektedirler. İşte bu tip yöneticiler, Türk sporuna olan katkılarını sadece görevde olup maaş aldıkları süreyle sınırlamaktadırlar. Bu da ülkemizde sporun hangi kafalarla yönetildiğinin bir başka göstergesidir. ","label":"sport"} {"text":"ÜMİTLER’DEN TEK YUMRUK : 1-0 Ay-Yıldızlı ekibimiz hazırlık maçında İsrail’i yedek ağırlıklı kadro ile yendi. Maçın skorunu Sinan’ın penaltısı belirledi ÜMİT Milli Takımımız Antalya Atatürk Stadı’nda oynanan hazırlık maçında İsrail’i tek golle mağlup etti. Teknik Direktör Raşit Çetiner sahaya yedek ağarlıklı bir kadro sürerken karşılaşmanın tek golünü 48.dakikada penaltıdan Sinan kaydetti. Bir çok gol pozisyonundan yararlanamayan Ay - Yıldızlı ekibimiz farkı kaçırdı. ","label":"sport"} {"text":"Avrupa Ligleri Rangers’tan 50. zafer AVRUPA liglerinde şampiyonlar belirlenmeye devam ediyor. Geçen haftalarda şampiyonluğunu ilan eden B.Münih, Juventus, M.United, Porto ve O.Lyon’un ardından bu hafta sona eren İskoçya Ligi’nde de G.Rangers, Celtic’in averajla önünde 50. kez mutlu sona ulaştı. Yunanistan’da da Olympiakos, ezeli rakibi Panathinaikos’un yine averajla üstünde şampiyonluk ipini göğüsledi. Hollanda’da ise PSV ile Ajax arasındaki düğüm son haftaya kaldı. Servete bedel gol ALMAN Ligi’nin son haftasında Nürnberg’e attığı golle Bayer Leverkusen’in ligde kalmasını sağlayan Yıldıray, kulübünün büyük bir mali kayıba düşmesini de engelledi. Kendisiyle birlikte sözleşmeleri ligden düşülmesi halinde son bulacak olan Lucio, Schneider, Berbatov, Ramelow gibi yıldızlar takımda kalırken, Leverkusen de yaklaşık 30 milyon euro (yaklaşık 51 trilyon lira) değerindeki bu isimleri bedava kaybetmekten kurtuldu. ","label":"sport"} {"text":"Mehmet’ten 11 sayı Detroit’in, Celtics’i yenidiği maçta 18 dakika forma giydi. Hidolu Sacramento ise Jazz’a yenildi NBA Merkez Grubu ikincisi Detroit Pistons’ın, Boston Celtics’i 86 - 83 yendiği maçta Mehmet Okur 11 sayıyla takımının çift haneli rakama ulaşan beş oyuncusundan biri oldu. Mehmet, 18 dakikada 0\/1 iki sayı, 3\/4 üç sayı, 2\/4 serbest atış, 3 ribaunt (savunma), 2 top çalma, 1 top kaybıyla oynarken, altıncı kez 10 sayının üstüne çıktı. SAHASI Arco Arena’da bu yıl 20 maçın 18’ini kazanan Sacramento Kings ise bu kez evinde Utah Jazz’a 102 - 92 yenilmekten kurtulamadı. Hidayet Türkoğlu, 14 dakika forma giydiği maçı 2\/5 iki sayı, 1\/3 üç sayı, 1’i hücum 4 ribaunt ve toplam 7 sayıyla noktaladı. Utah’ta 40 yaşındaki Karl Malone 29, 41’lik Stockton da 20 sayıyla takımlarını sırtladı. ","label":"sport"} {"text":"Eski açık tamir desene! Galatasaray, Ali Sami Yen Stadı'na dönmenin hazırlığını yaparken, uzmanların raporu Cim - Bom'un önünü kesiyor. Çünkü, eski açık yıkılacak, diğer tribünler onarılacak. İSMET TONGO Galatasaray sıkıntıda CİM - BOM, Ali Sami Stadı'na yeniden dönüşün planlarını yaparken, karşısına çıkan zorlukların aşılması çok güç gibi gözüküyor. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün uzmanlara hazırlattığı rapor, Sarı - Kırmızılılar'ı bir hayli sıkıntıya düşürdü. Bu rapora göre denize bakan kale arkasının betonlarındaki bozulma nedeniyle yıkılması şart koşuldu. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, \"Gecekondu onarılarak yola devam edilmez\" dedi. Mali portresi ağır TESİSLER Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan rapor bu kadarla da kalmıyor. Diğer tribünlerin de oldukça geniş bir onarımdan geçmesinin şart olduğu belirtiliyor. Galatasaray Kulübü, Ali Sami Yen Stadı'na geçmeyi kesin olarak isterse çok büyük bir harcama yapması gerekiyor. Mehmet Atalay da, \"Burada oynanması için yapılacak masraf çok ciddi bir paradır. Bugünü kurtarır ama yarın için çare olmaz\" ifadesini kullandı. İzinler bekleniyor GALATASARAY ise bu gelişmeler karşısında sıkıntıya düştü. Başkan Özhan Canaydın da yarın Hazırlık ve Düzenleme Kurulu'nun toplantısına katılacak. Ayrıca Ali Sami Yen Stadı'na dönüş için Seyrantepe'deki arazinin durumunun belli olması gerekiyor. Eğer bu araziye yeni stat izni çıkarsa, Mecidiyeköy geçici olacak. Ayrıca ruhsat sorunu da çözülmeye çalışılıyor. Sami Yen kullanılsa bile, büyük maçların Olimpiyat Stadı'nda oynanması planlanıyor. Raporlardaki olmazsa olmazlar 1- Denize bakan kale arkası tribünün yıkılması 2- E-5 yoluna bakan çatısı olmayan kale arkası tribünün bütün döşeme ve kirişlerin kısmen onarılması. 3- Kapalı ve numaralı tribünlerde mevcut olan dilatasyon derzleri ile dilatasyona bitişik döşeme, kiriş ve kolonların onarılması. 4- 1998 yılında yürürlüğe giren deprem yönetmeliği dikkate alınarak yapının laboratuar şartlarında statik yeterliliği tesbitinin yapılması ve buna uygun tedbirler alınması. ","label":"sport"} {"text":"Yönetime tam puan Fenerbahçe'nin Ortega konusunda kazandığı büyük zafer camianın takdirini topladı. Muhalefet liderleri, yönetimi kararlı tutumu ve olayı iyi takip etmesi nedeniyle kutladı YALÇIN TÜRK 'Adalet yerini buldu' FIFA'NIN, Ortega konusunda Fenerbahçe lehine karar vermesi ve yıldız oyuncunun 11 milyon dolar cezaya çarptırılması Sarı - Lacivertli camiaya büyük sevinç yaşattı. Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı Başkanı Aziz Yılmaz, \"Avrupa ve Dünya'ya örnek olacak bir karar. Fenerbahçe'nin hakkı korundu. Adalet yerini buldu. Bu olayda yönetiminde kararlı tutumunu unutmamak gerekir. İnşallah ceza kısa sürede tahsil edilir. Fenerbahçe de bunu kullanma fırsatı bulur\" diye konuştu. 'Herşeyi unutturdu' FENERBAHÇE 2000 Derneği Başkanı Şevket Yılmaz ise \"Fenerbahçe büyük yükten kurtuldu. Ortega olayını Başkan ve arkadaşı iyi takip ettiler. Belki Ortega'nın alınması hataydı ama en azından FIFA'nın verdiği karar herşeyi unutturdu\" dedi. Kadıköy Grubu Lideri Kazım Bayülken de \"Bu karar herkese ders olmalı. İnşallah Washington olayında da böyle bir gelişme yaşanır. Sanırım bundan sonra Ortega gibi sorunlu oyuncular alınmaz\" ifadesini kullandı. 'Bu ayrılığı hak etmedim' Abdullah, Fenerbahçe'ye dört yıl en iyi hizmeti verdiğini söyledi, \"Beşiktaş ve Galatasaray'a da gidebilirim\" dedi YUSUF DURSUN TEKNİK Direktör Christoph Daum'un istememesi üzerine Fenerbahçe ile yollarını ayıran Abdullah, bütün takımların tekliflerine açık olduğunu söyledi. Tecrübeli oyuncu, \"Çok sevdiğim Sarı - Lacivertli renklere dört yıl en iyi hizmeti verdiğime inanıyorum. Ama iki kez kadro dışı kaldım. Bu şekilde ayrılmayı hak etmedim\" diye konuştu. TEMMUZ ayından itibaren kendisini isteyen kulüplerle görüşmeye başlayacağını kaydeden Abdullah, \"Artık serbest bir oyuncuyum. Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'da da oynayabilirim. Çünkü ekmek paramı kazanmak zorundayım. Bu kulüplerle görüşmedim ama bundan sonra görüşebilirim\" ifadesini kullandı. Litmanen listede YENİ sezon için golcü arayışlarını sürdüren Fenerbahçe'nin listesinde Finlandiyalı yıldız Jari Litmanen'in de olduğu öğrenildi. Sarı - Lacivertli ekibin geçen sezon Hollanda'nın Ajax takımında forma giyen 32 yaşındaki yıldız forveti renklerine bağlamak için harekete geçtiği ve bu transferi çok gizli bir şekilde yürüttüğü bildirildi. Litmanen'in fiyatının da çok uygun ve cazip olduğu belirtildi. n YUSUF DURSUN Ogün, Konya ile anlaştı FENERBAHÇELİ Ogün Konya ile bir yıllığına anlaştı. Tecrübeli oyuncunun Menajeri Faruk Güler, Konyaspor Başkanı Mehmet Köseoğlu'nun Antalya'da yapılan görüşme sonunda Ogün ile anlaşmaya vardığını söyledi. Güler, Yeşil - Beyazlı yöneticilerin yaklaşık 2 haftadan beri Ogün ile temasta olduklarını, kalan pürüzlerin de yapılan son görüşmeyle giderilmesinin ardından, Ogün'ün Konya-sporlu olduğunu belirtti. 50 milyar fark kaldı SARI - Lacivertli kulübün Sakaryaspor'un Ümit Milli futbolcusu Mahmut için 500 milyar lira önerdiği, Yeşil-Siyahlı kulübün ise 550 milyar lira istediği öğrenildi. Yönetici Hakan Bilal Kutlualp ile İlhan Ekşioğlu'nun dün Sakaryaspor Başkanı Selahattin Aydın ile görüştüğü ve 50 milyarlık fark yüzünden anlaşılamadığı öğrenildi. Sakarya-spor, Fenerbahçe'den düşünmek için iki gün süre istedi. ","label":"sport"} {"text":"İsveç’e yenildik ULUSLARARASI Hikmet Erdem Basketbol Turnuvası’nda Türkiye B Milli Erkek Takımı, İsveç A Milli Takımı’na 82 - 76 yenildi. Ümit elendi MACARİSTAN’IN Debrecen kentindeki Dünya Artistik Cimnastik Şampiyonası’nda Ümit Şamiloğlu, yarı finalde son sırada yer alarak elendi. Üç altın 6. Yıldızlar Dünya Kupası Judo Şampiyonası’nın ilk gününde 48’de Ayşe Mutlu, 57’de Burçin Alyakut ve artı 73 kiloda Mustafa Ak altın madalya kazandı. Yüzmede rekor ABD’Lİ yüzücü Nathalie Coughlin, 100 metre kelebekte 56.34 (56.55) ile kısa kulvar dünya rekoru kırdı. O.Lyon mağlup UEFA Kupası’nda Denizli’nin 3. turdaki rakibi O.Lyon, Fransa Ligi’nde deplasmanda Lille’e 2-1 yenildi. Sıfır çektik 16. Büyükler Dünya Karate Şampiyonası’nda, Gülderen Çelik, Gürcihan Ustaoğlu ve Zeynel Çelik elenirken, ilk iki maçını kazanan Yıldız Aras, sakatlanarak şampiyonaya veda etti. ","label":"sport"} {"text":"FUTBOL KARA TESLİM Galatasaray - Denizlispor maçı, yoğun kar yağışı nedeniyle hakem Metin Tokat tarafından bugün 16.30’a ertelendi. Eğer müsabaka yine oynanamazsa bu kez tarihi Futbol Federasyonu belirleyecek ERHAN TELLİ Sabah başladı GALATASARAY - Denizlispor maçı, yoğun kar yağışı nedeniyle ertelendi. İstanbul’da dün sabah saatlerinde başlayan yağış, Ali Sami Yen Stadı’nın zeminini futbol oynanamaz hale getirince, hakem Metin Tokat karşılaşmanın ertelendiğini açıkladı. Kurallara göre maç, bugün 16.30’da oynanacak, naklen yayın da yapılabilecek. Eğer bu akşam da şartlar müsait olmazsa yine ertelenecek ve müsabaka Futbol Federasyonu tarafından belirlenecek tarihte yapılacak. Üç kontrol yaptı ALİ Sami Yen Stadı’nda zemin kontrolünü 18.00’de yapan hakem Metin Tokat, ilk izleniminin oynanabileceği yolunda olduğunu açıklamış, görevlilerden de sahanın temizlenmesine devam edilmesini istemişti. Ayrıca stat çalışanları da saha çizgilerini kömür tozuyla çizmişti. Ancak 19.15’te sahaya yeniden çıkan Tokat yine kararını veremedi. 15 dakika sonra bir kez daha zemini inceleyeceğini açıkladı. Evlerine döndüler HAKEM soyunma odasına girerken, Galatasaray ve Denizlisporlu futbolcular da karşılaşmayı oynayacakmış gibi antrenmanlarını devam ettirdi. 19.40’ta sahaya çıkan Metin Tokat, yeniden yaptığı kontroller sonrasında maçın oynanamayacağına karar verdi. Hakemin bu kararı sonrasında tribünlerde bulunan az sayıda Sarı - Kırmızılı taraftar da karşılaşmayı izlemeden evlerine dönmek zorunda kaldı. Taraftarın hakkı saklı KARŞILAŞMANIN bugüne ertelenmesi nedeniyle bileti bulunan taraftarların hakkının saklı kaldığı, aynı biletle maça girebilecekleri açıklandı. Öte yandan dün açık tribünde bulunan seyircilerin kapalı tribüne girme isteğine ise güvenlik güçleri karşı çıktı. Tesadüfün böylesi! Geçen sezon Galatasaray - Kocaelispor maçını erteleyen hakem Metin Tokat, dün de Denizlispor karşılaşmasında aynı kararı verdi Rekora gidiyor! HAKEM Metin Tokat ilginç bir rekora gidiyor. Geçen sezon 9 Eylül 2001 tarihinde 19 Mayıs Stadı’nda oynanması gereken Samsunspor - Beşiktaş maçını, zeminin tam hazır olmaması nedeniyle tatil eden deneyimli hakem, 16 Aralık 2001’de oynanması gereken Galatasaray - Kocaelispor maçını da 24 saat ileri kaydırmıştı. Ve aynı isim, dün de Denizli karşılaşmasını bugüne aldı. Bir iyi, bir kötü GEÇEN sezon Tokat’ın ertelediği ve 15 Ocak’ta oynadığı Kocaelispor maçını 5-1 gibi farklı bir skorla geçen Sarı - Kırmızılılar, 1994-95 sezonunda hezimete uğramıştı. Sis nedeniyle ertelenen Antalyaspor maçından 3-0 mağlubiyetle ayrılan Sarı - Kırmızılılar, sezon sonunda şampiyonluğu kaybetmişti. Sakaryaspor mahsur kaldı İKİNCİ Lig A Kategorisi’nde Çanakkale Dardanelspor maçı için Çanakkale’ye giden Sakaryaspor kafilesi, yoğun kar yağışı nedeniyle kapanan Lapseki - Biga karayolunda mahsur kaldı. Karayolları ekipleri yolu açmak için gece geç saatlere kadar büyük uğraş verdiler. Sakaryasporlu futbolcular ise kartopu oynayarak yolda vakit geçirdiler. Tokat’tan sitem VEDAT DANACI \"Ne yapayım\" TRİBÜNLERDE bulunan az sayıdaki seyirci, hakem Metin Tokat’a maçı oynatması yolunda tempo tuttu. Ancak topun yerde zıplamadığını gören Tokat tribünlere \"Ne yapayım\" dercesine işaret yaptı. Tokat, stat yöneticilerine de sitem ederek, \"Biraz gayret gösterilip, saha temizlenebilseydi karşılaşma oynanabilirdi. Ama bu durumda imkansız. Ben buraya 18.00’de geldim. O andan maç saatine kadar fazla bir çaba göremedim\" diye konuştu. Seferberlik ALİ Sami Yen Stadı görevlileri bugün için seferber olacak. Hakem Metin Tokat’ın ağır hareket ettikleri gerekçesiyle suçladığı saha görevlilerinin sayı olarak artırılacağı bildirildi. Stat Müdürü Hamit Kaşeli, zeminin temizliği için 15 görevli daha takviye yapacaklarını ve toplam 25 kişiyle çalışmalarını yürüteceklerini belirterek, \"Stadı 16.30’a kadar hazır hale getireceğiz\" dedi. ‘Yazık olurdu’ GALATASARAY Teknik Direktörü Fatih Terim, \"Bu sahada oynansa iki takıma da yazık olurdu\" dedi. Maçın ertelenmesinin doğru olduğunu savunan Terim’e katılan Denizlispor çalıştırıcısı Rıza Çalımbay da şunları söyledi: \"Son derece olumsuz koşullar vardı. Zaten maç oynansaydı bile bu karda iptal edilirdi. Çünkü rüzgar da vardı.\" DENİZLİSPOR Başkanı Mustafa Baysal ise erteleme olayında görevlilerin ihmalinin bulunduğunu vurguladı. Baysal, Yeşil - Siyahlı futbolcuların sahanın temizlenmesi durumunda oynayabileceklerini belirttiğine dikkat çekerek, \"Hakem Metin Tokat karşılaşmayı erteledi. Karara saygılıyız. Ancak bu tip havalarda saha görevlilerinin daha tedbirli olması gerekirdi\" dedi. ","label":"sport"} {"text":"Filenin efendisi: 3-1 Erdemirspor, erkekler voleybolda final grup maçlarının bitimine bir gün kala Halkbankası'nı yenerek, şampiyonluğunu ilan etti. Kırmızı-Mavililer, ikinci kez mutlu sona ulaşmayı başardı Hedefi buldular VOLEYBOL erkekler liginde Erdemirspor, Gaziantep'teki ikinci etap final maçlarını zirvede tamamlamayarak şampiyonluğa ulaştı. Normal sezonu ilk sırada kapatan Halkbankası'nı 3 - 1 yenen Kırmızı - Siyahlılar, puanını 12'ye çıkararak, en yakın rakibi Fenerbahçe'ye dört puan fark attılar ve kupanın yeni sahibi oldular. Pasör Donald'ın oyunu iyi yönlendirmesi, Erkan ve Andrei'nin de etkili smaçları Erdemir'i ligde ikinci kez zafere taşıdı. Maçın karnesi HAKEMLER: Aziz Yener, Ümit Sokullu HALKBANKASI: Krniç (6), Osman (5), Mehmet (6), Ali (6), Bülent (6), Maric (6), Semih (Libero) (6), Ömer (5) ERDEMİRSPOR: Leandro (7), Ahmet (7), Erkan (7), Andrei (8), Aykut (7), Donald (8), Ali Peçen (Libero) (7), Barış (7), Ali Yılmaz (7) SETLER: 21-25, 25-22, 17-25, 23-25 ","label":"sport"} {"text":"ASLAN’IN ATEŞİ ÇIKTI Fatih, Gaziantep’i öne geçirdi. Galatasaray Sergen’le skora denge getirdi. 40 dereceyi bulan sıcak bunalttı. Suat atıldı. Cim - Bom, bir puanda kaldı ERHAN TELLİ Gaziantep’te hava ateş gibi... Sıcak insanı kavuruyor, bunaltıyor. İşte futbolcular, bırakın sahada koşmayı, tribünde oturmanın bile insanı terden sırılsıklam yaptığı, daralttığı bir ortamda yaptılar puan mücadelesini... Bir de üstüne hafta içinde oynadıkları Avrupa maçlarının yorgunluğunu ekleyin... Yine de bravo hepsine. Gerçi futbolun kalitesi vasatı aşamadı ama... Özellikle ilk yarıda kıran kırana yaptılar puan mücadelelerini... *** Maça Gaziantepspor hızlı başladı ama tehlikeli ilk atağı Galatasaray yaptı. 2. dakikada Hakan Ünsal’ın vuruşunda savunmaya da çarpan top kaleye yöneldi, Ömer son anda mükemmel bir refleksle gole izin vermedi. Gaziantepspor ilk kez 10. dakikada heyecanlandırdı tribünleri... Fatih’in sert şutunda Mondragon’u geçen top yan direği sallayıp, geri geldi. Ev sahibi ekip, 19. dakikada aradığı gole kavuşmayı başardı. Volkan’ın soldan ortasında Hasan Özer’in ayağından seken topu ikinci direkte Fatih tamamladı, ağları havalandırdı: 1 - 0. Golü yiyen Galatasaray, oyuna ağırlığını koydu, ataklarını sıklaştırdı. 32. dakikada Arif ortaladı, Sergen de topu kaleye yolladı, ama Ömer’i mağlup edemedi. Sergen, 37. dakikada bu kez frikik atışıyla kaleyi yokladı, Ömer yine başarılıydı. Sergen, muradına 41. dakikada erdi. Berkant ceza alanına girer girmez vurdu, Ömer güçlükle çeldi, dönen topu Sergen bu kez filelere göndermeyi başardı: 1 - 1. *** Sıcak, ikinci yarıda etkisini öyle bir gösterdi ki... İlk yarıda biraz hareketli olan futbol iyice durgunlaştı. 61. dakikada Volkan’ın ortasında Hasan Özer’in kafa vuruşunun auta gitmesi oyunu biraz olsun hareketlendirir gibi oldu. 68. dakikada rakibini yere indiren Suat, önce ikinci sarı kartı, ardından da kırmızı kartı görünce oyun dışı kaldı. 85. dakikada soldan kullanılan serbest atışta Ümit topu kafayla kaleye gönderdi, Ömer’in yerine kaleye geçen Hasan gole vize vermedi. Belki de dün akşam futbolcuların en çok sevdiği düdük, hakemin bitiş düdüğü oldu. Yorgun ayaklar, terden sırıl sıklam olmuş formalarla soyunma odasının yolunu tuttu. Kaptan kardeşler GALATASARAY kaptanı Bülent Korkmaz, Gaziantepspor’un kaptanı olan kardeşi Mert Korkmaz ile maçtan önce foto muhabirlerine poz verdi. Seromonide de bir araya gelen kaptan kardeşler, birbirlerine başarılar dilediler. \"Sağlamım\" KALBİNDE rahatsızlık bulunduğu ileri sürülen Sergen Yalçın, \"Herkesin gördüğü gibi sağlamım. Eğer sağlık problemim olsaydı herhalde bu sıcakta ölürdüm\" ifadelerini kullandı. Sergen, \"Yalnız şu bir gerçek ki daha tam olarak hazır değilim. Kondisyon eksikliğim var. Sakatlıklar çok olunca oynamak zorunda kaldım. Yine de başarılı olduğumu sanıyorum\" diye konuştu. ‘Hedefimiz şampiyonluk’ GAZİANTEPSPOR Teknik Direktörü Tevfik Lav, \"Futbolcularımı kutluyorum. Hedefimiz şampiyonluk\" dedi. Lav, \"Anadolu’ya tekrar şampiyonluğu getireceğiz. Saçımızdan tırnağımıza kadar başarmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın\" ifadelerini kullandı. Kemal ucuz atlattı İLK yarının son dakikalarında Hakem Bülent Uzun, formaları karıştırınca Kemal kırmızı kart görmekten kurtuldu. 7 numaralı formayı giyen daha önce sarı kartı olan Kemal, Berkant’a sert girdi. Hakem de faul verirken, kart için de elini cebine attı. Ancak Uzun, 7 numaları Kemal’in yerine 27 numaralı Mehmet Polat’a sarı kart çıkardı. Böylece Kemal kırmızı karttan kurtulurken, Mehmet Polat da karara itiraz etmedi. Suat özür diledi KARŞILAŞMANIN 69. dakikasında rakibine sert girince ikinci sarı kartı gören ve kırmızı kartla oyundan atılan Suat, \"Takımımı eksik bıraktığım için herkesten özür dilerim\" dedi. Gördüğü ilk sarı kartın yanlış olduğunu ileri süren ve \"Komik bir karardı\" yorumunu yapan Sarı - Kırmızılı takımın tecrübeli oyuncusu, \"İkincisinde ise hakem haklıydı\" diye konuştu. Arif de \"İyi başlamak istedi, olmadı. İlerleyen haftalarda toparlanacağız\" ifadelerini kullandı. Başkan’ı dinlemediler! Gaziantepspor Başkanı Celal Doğan, \"Küfüre, kavgaya hayır\" dedi, taraftarlar yine de olay çıkardı GAZİANTEPSPOR Başkanı Celal Doğan, karşılaşmadan önce taraftarlara mesajlar gönderdi. Doğan, stat höparlörlerinden yayınlanan mesajında \"Küfürlü tezahüratlara Gaziantepspor taraftarları son verecek. Fair - Play ödülüne aday olduğumuzu Türkiye’ye ilan ediyoruz\" dedi. Kırmızı - Siyahlı takım da sahaya \"Şiddete ve küfüre hayır\" yazılı bir pankartla çıktı. Ancak buna rağmen Gaziantepsporlu taraftarların bulunduğu kale arkasındaki tribünde kavga çıktı. Polisin çabası kavganın büyümesini önledi. Lucescu’ya para yok SARI - Kırmızılı yönetim, bugün futbolculara olan borçlarının büyük bölümünü ödeyecek. Ödeme planını hazırlayan yöneticilerin, Teknik Direktör Lucescu’yu ise hiç hesaba katmadıkları ortaya çıktı. Rumen hocanın kulüpten yaklaşık 1.5 milyon dolar (2 trilyon lira) alacağının bulunduğu belirtildi. 50 milyona bilet KARŞILAŞMAYA bilet fiyatlarının pahallılığı nedeniyle beklenen ilgi gösterilmedi. Biletlerin 50, 10 ve 5 milyon liraya satıldığı öğrenildi. Bunun üzerine sezonun ilk maçı olmasına rağmen tribünlerin büyük bölümünün boş kaldığı görüldü. ","label":"sport"} {"text":"O ARTIK KARTAL Beşiktaş, Gençlerbirliği'nin Mısırlı yıldızı Ahmed Hassan'a dün üç yıllık sözleşme imzalattı. 2. Başkan Hüsnü Güreli sırada Adanasporlu Ümit, Dardanel'in genç oyuncusu Gökhan bulunduğunu açıkladı 'Yine şampiyonuz' BEŞİKTAŞ daha önce anlaştığı Mısırlı futbolcu Ahmed Hassan ile dün üç yıllık resmi sözleşme yaptı. Akaretler'deki kulüp binasında, 2. Başkan Hüsnü Güreli ve asbaşkan Yıldırım Demirören'in de hazır bulunduğu törende kendini Siyah - Beyazlı renklere bağlayan imzayı atan yıldız oyuncu, \"İnşallah gelecek sezon da şampiyonluk yaşarız. Ayrıca Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde de başarılı olacağımıza inanıyorum\" dedi. 'Transfer bitmez' HÜSNÜ Güreli, imza sonrası yaptığı açıklamada Beşiktaş'ta transferin bitmeyeceğini belirtti, prensip anlaşmasına vardıkları Adanasporlu Ümit ve Çanakkale Dardanelsporlu Gökhan ile de gelecek hafta resmi sözleşme imzalayabileceklerini sözlerine ekledi. Bu arada Ahmed Hassan'ın bugün milli takım için Mısır'a gideceği, Beşiktaş'a da İsviçre kampında katılacağı bildirildi. Timuçin gerçeği Siyah - Beyazlı yönetimde yaşanan iç çekişme yüzünden Malatyaspor'un tecrübeli yıldızı Denizlispor'a kaptırıldı M.ALİ SABUNCU Turmuş önerdi TRANSFERDE fırtına gibi esen Beşiktaş'ın, Malatyasporlu Timuçin'i neden alamadığı ortaya çıktı. Bir hafta önce Altay'ın eski hocası Ümit Turmuş, yönetici Emin Önal'ın \"Bize iyi bir sol kanat oyuncusu lazım. Bir fikrin var mı?\" demesi üzerine \"Mutlaka Timuçin'i alın. Ancak Denizlispor'la anlaşmak üzere\" yanıtını verdi. Bunun üzerine Önal durumu 2. Başkan Hüsnü Güreli'ye bildirdi. Bilgili sinirlendi GÜRELİ, \"Salı günü transfer toplantısı var. Orada görüşür karara bağlarız\" yanıtını verdi. Bu arada Timuçin ile bağlantıya geçildi ve beklemesi istendi. Ancak 100. yıl balosu nedeniyle yönetim toplantısının kendisinden habersiz bir gün kaydırılmasına sinirlenen Başkan Serdar Bilgili, \"Kimse kendi kafasından karar veremez. Bu haftaki toplantıyı iptal ettim\" deyince Timuçin elden kaçtı. Check - up günleri YENİ sezon çalışmaları öncesi Beşiktaş'ta sağlık taramaları başladı. Siyah -Beyazlılar'da dün Kaan Dobra ile Yasin Sülün, İstanbul Memorial Hastanesi'nde kontrolden geçti. İki futbolcu hastanede tepeden tırnağa kontrol edilirken, sağlık taramalarının 1 Temmuz'da başlayacak İsviçre kampına kadar süreceği bildirildi. Kulüp doktoru Ayhan Optur bugün Sergen Yalçın ile antrenör Feyyaz Uçar'ın kontrollere gireceğini söyledi. ","label":"sport"} {"text":"Angarya Belli ki Fenerbahçe takımı sezonu sadece puan olarak değil, kafa olarak da tamamlamış. Kalan haftalar nasıl geçecek diye sıkılıyor, Allahım bir an önce şu maçlar bitsin diye dua ediyorlar. Dün biraz ilk 15 dakika hafta içindeki olayların getirdiği psikoloji ile Altay üzerinde baskı kurdular, o baskıdan da sadece bir pozisyon çıkardılar. Daha sonra tek pozisyon bulamadılar. Fenerbahçe yine dörtlü savunma oynarken, orta sahada Hakan Bayraktar, Tuncay, Ceyhun ve Rebrov dörtlüsünden sadece Hakan defansa dönünce yoruldular ve 20. dakikadan sonra maça denge geldi. Altay takımı müthiş mücadele etti. Kendi yarı alanında hiç boşluk bırakmadı, çok disiplinli oynadı. Fenerbahçe’den daha fazla pozisyon yakaladı. Fenerbahçe takımının en iyi oyuncusu Rüştü’ydü. Taraftar bile son bölümlerde \"Rüştü, gol, gol\" diye bağırmaya başladı. Fenerbahçe adına olumlu bir şeyler yazmak istiyorum, ama düşünüyorum, taşınıyorum bir şey bulamıyorum. Ne pas, ne hücum, ne defans... Futbol adına tek bir olumlu hareket yok. Oğuz hoca son 25 dakikada üçlü savunmaya döndü yine olmadı. Altay takımının forvet oyuncuları Sinan ve Owana adeta Fenerbahçe defansını dövdü. Yerden, havadan sürklase ettiler. Defansta Özgür, Çağdaş ve Ahmet üçlüsü rakiplerine bir tek pozisyon vermediler. Sağda İnanç ve Murat Karakoç hem defansif, hem ofansif anlayışta mükemmellerdi. Orta sahada oynayan Mehmet Zengin, Fatih ve Aytekin üçlüsü de bir tek İstiklal Marşı’nda durdular. Altay’ın kendine has ruhu ve özelliği dün Kadıköy’deydi. Fenerbahçe takımı demoralize olmuş durumda artık. Seyirci tepkisinden dolayı da maçları nasıl bitirecekler bilemiyorum. Vladimir yüzünü bir türlü kaleye dönemeyen bir forvet. Sadece asist yapmaya çalışıyor. Kısacası Altay, Fenerbahçe ile 10 gün maç yapsa yenilmezdi ve hak ettiği bir galibiyet elde etti. Kendilerini tebrik ediyoruz. ","label":"sport"} {"text":"Eyüp'e talih kuşu Galatasaray'da kenarda bekleyen sol kanat oyuncusuna Fransa'dan talip çıktı. Marsilya, genç futbolcuyu denemek üzere davet etti. Eyüp'ün sezon sonunda sözleşmesinin bittiği belirtildi ERHAN TELLİ Pek şans bulamadı GALATASARAY'IN alt yapısında yetişen ve bu sezon yeniden A takım kadrosuna dahil edilen Eyüp Kaymakçı'ya Fransa'nın ünlü kulübü Marsilya kanca attı. Fatih Terim döneminde yedek kulübesine demir atan, yeni teknik direktör Gheorhe Hagi'den de henüz forma şansı bulamayan Eyüp'ü bir süre denemek isteyen ve Fransa'ya davet eden Marsilya kulübü yetkililerinin, genç oyuncuyu kadrolarına dahil etmeyi planladıkları bildirildi. İzin isteyecek ORTA sahada görev yapan ve Ümit Milli Takımı formasını da giyen Eyüp'ü, daha önce de izleyen Fransızlar'ın, takımlarıyla birlikte antrenmanlara çıkaracakları kaydedildi. Eyüp'ün, menajeri vasıtasıyla Galatasaray'dan izin isteyerek ligin son haftalarında Marsilya'ya giderek görücüye çıkacağı ve beğenilmesi halinde yeni kulübüyle sözleşme imzalayacağı öğrenildi. Genç futbolcunun sezon sonunda mukavelesi sona eriyor. Cim-Bom'da Berkant müjdesi GALATASARAY yarın kendi evinde ağırlayacağı Denizlispor maçının hazırlıklarına golcü oyuncusu Hakan Şükür'den yoksun olarak devam etti. Sırtındaki sakatlığı süren Şükür'ün bugün yapılacak olan çalışmaya da katılamaması durumunda forma giyemeyeceği bildirilirken, Orhan Ak'ın tedavisine de devam edildiği açıklandı. İyileşen Berkant'ın takımla birlikte çalışması teknik heyeti sevindiren tek gelişme oldu. Öte yandan yönetimin Mondragon ve Ayhan'a vermeyi düşündüğü cezanın cuma günü belirleneceği bildirildi. Haznedaroğlu yeniden başkan GALATASARAY Divan Kurulu'nun dün yapılan seçimlerinde 190 oy alan Semih Haznedaroğlu yeniden başkanlığa seçildi. Rakibi Mükerrem Taşçıoğlu'nun 132 oy aldığı yarışta, 10 da beyaz oy çıktı. İki yıldır kulübe faydalı olmak için çalıştıklarını belirten Haznedaroğlu, \"Hatasız kul olmaz. Bizim de yanlışlarımız oldu. Bu seçimin Galatasaray'a hayırlı olmasını dilerim\" ifadesini kullandı. Muzzi teklifi MENAJERLER, Leicester City ile sözleşmesi sona eren Mustafa İzzet'i Galatasaray'a önerdi. Bu futbolcunun çok düşük bir maliyete Sarı - Kırmızılı formayı giyebileceğine işaret eden menajerler, Cim - Bom'dan haber bekliyor. ","label":"sport"} {"text":"Atletizmde kural değişikliği ULUSLARARASI Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF), sprint yarışlarındaki çıkış hatası kuralında değişiklik yaptı. 400 metreye kadar olan sprint yarışlarında geçerli olacak yeni kurala göre her yarışta herhangi bir atlet diskalifiye olmadan, yalnızca bir hatalı çıkış yapabilecek. Bundan sonra çıkış hatası yapan herhangi bir atlet ise diskalifiye edilecek. İstanbulspor’un transfer atağı İSTANBULSPOR transferde bombaları ardı ardına patlatıyor. Önce, Kocaelispor ile maddi problemleri olduğu için yollarını ayıran Alexander Yordanov’u 2005 yılına kadar renklerine bağlayan Sarı - Siyahlılar ardından Erciyesspor’lu Aytaç’a 5 yıllık imza attırdılar. İstanbul’lu yöneticiler son olarak da Gaziantepspor’lu Bülent’i almak için harekete geçtiler. n SAİM BOZER Fener, Mısırlı pivot getirdi FENERBAHÇE, Mısırlı pivot Samir Gouda’yı denemek üzere İstanbul’a getirdi. Menajer Remzi Dilli, 2.17 metre boyunda ve 31 yaşındaki Gouda’nın 3-4 gün deneneceğini, beğenilmesi durumunda sözleşme imzalayacağını açıkladı. Dilli, ayrıca Alpay Öztaş’ın da takımdan ayrıldığını ifade etti. Hingis’ten hüzünlü veda TENİSE vedasını resmiyete döken İsviçreli tenisçi Martina Hingis bunu bir basın toplantısıyla gözyaşları içinde açıkladı. Dünyaca ünlü tenisçi çok yorgun olduğunu ve bu yorgunluğa müzminleşmiş bir sakatlığın eklenmesiyle kortlardan profesyonel olarak soğuduğunu söyledi. Şikeye 10 yıl ÇİN’DE şike yaptığı belirlenen futbol hakemi 10 yıl hapis cezası aldı. Gong Jianping adlı birinci lig hakeminin son iki sene içinde değişik takımlardan toplam 44.700 dolar rüşvet aldığı ortaya çıktı. Boliç’e müjde BOSNA Hersek Milli Takımı’nın hocası Blaz Sliskoviç, 12 Şubat’ta Galler ile yapacakları hazırlık maçının kadrosuna Elvir Boliç’i de dahil etti. Geçtiğimiz yıl milli takım ile ilgili taktiksel eleştiriler yaptığı için uzun bir süre takıma çağırılmayan Boliç takımının gol umudu olacak. ","label":"sport"} {"text":"Gurur tablosu TSYD'nin onur günü TÜRKİYE Spor Yazarları Derneği (TSYD) Adidas Spor Gazeteciliği Armağanı Yarışması'nda dereceye girenlere ödülleri dün İstanbul'da düzenlenen törenle verildi. Törene, spor ve basın camiasından birçok ünlünün yanısıra, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın ve Beşiktaş Teknik Direktörü Lucescu da katıldı. MİLLİYET'e ödül yağdı YARIŞMADA ödüllere ambargo koyan MİLLİYET'ten Ercan Güven müsabaka - tenkit ve serbest yazı dallarında birincilik ödülünü aldı. Vedat Danacı da fotoğraf dalında ödülünü ilk alan isim oldu. Yine müsabaka - tenkit yazısında Gökhan Türe ile müsabaka yazısı dalında Erhan Telli, haber dalında ise arkadaşımız Ayşe Yeşin üçüncülük ödülünün sahibi oldu. ","label":"sport"} {"text":"Tarihi adım GSGM Merkez Danışma Kurulu satranç, briç ve otomobil sporları federasyonlarının özerklik için yaptıkları başvuruları kabul ederek, Türk sporunda yeni bir sayfa açtı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in imzaladığı karar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da onayının ardından resmen yürürlüğe girecek. Basketbolun özerkliği konusundaki kararın ise 15 gün içinde verileceği bildirildi. ","label":"sport"} {"text":"Bebeklerin ve çocukların yalancı emzik veya parmak emmesinin normal bir davranış olduğunu belirten Pedodonti Uzmanı Timuçin Arı, \"Bebekler parmak emmeye anne karnında başlıyor. Bebeklerin parmak emmesi kendilerini güvende hissetmesini ve dış dünya ile temas etmeyi öğrenmesini sağlıyor\" dedi. Diş Hekimi Timuçin Arı, çocukların 2-4 yaşına kadar yalancı emzik ve parmak emme alışkanlığından kendi kendilerine vazgeçeceğini söyledi. Bu yaşlarda emme alışkanlığının ortadan kalkmasının çene ve diş yapısına zarar vermeyeceğini ifade eden Arı, \"Fakat bazı çocuklar daha ileriki yaşlarda dahi bu alışkanlıklarını sürdürürler. Uzun süre bu alışkanlık devam ederse, daimi kesici dişleri sürdüğünde dişler dışarı doğru eğimli ve üst çene damak kubbesinde darlık görülebilir. Bunun sonucunda dişlerde çapraşıklık olması kaçınılmazdır\"diye konuştu. ","label":"health"} {"text":"Kalpte taşınacak cihaz olarak tasarlanan kalp pompası onaylandı Kalp nakli olmak için bekleyen hastalarda kullanılan kalbi çalıştırıcı pilli pompa, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından, kalbe yerleştirilebilecek bir cihaz olarak yeni şekliyle onaylandı. Kalbin sol karıncığına yerleştirilebilen HeartMate adlı cihaz, sol karıncığı çalışmayan kalpte kan pompalama görevini yerine getirebiliyor. Yeni şekliyle onaylanan cihazın, kalp nakline aday olamayan ve iki yıl içinde ölmesi beklenen hastalarda yaşamı uzatabileceği bildirildi. Yarım kalp gibi sadece kalbin sol karıncığının görevini yapabilen cihaz, sağ karıncığın görevini üstlenemiyor. 1998 yılında aynı cihazın benzeri, kalp nakli için bekleyen hastalarda geçici olarak kullanılmak üzere onaylandı. Uzmanlar, cihazın takılması için ciddi bir ameliyat gerektiğini ve ağır yan etkilerinin olabildiğini bildirdi. Cihazın takıldığı hastaların yüzde 10'u inme geçirirken, yüzde 41'inde enfeksiyon meydana geldiği saptandı. Cihaz takılan hastaların üçte birinde kanama meydana geldiği, bazı hastalarınsa yeniden ameliyat edilmesi gerektiği gözlendi. Cihazın, çok kötü durumdaki hastalara takılmasına izin verilmediği açıklandı. ","label":"health"} {"text":"Ahlat; İshali keser, kalbi kuvvetlendirir, idrar söktürücüdür, yaprak ve çiçeklerinden hazırlanan çay, iç kanamaya iyi gelir. Ahududu; Anti-tartar etkisi var, dişler bu meyveyle fırçalanabilir. Akasya; Çiçek ve yaprakları kaynatılıp balla karıştırılarak günde yarım bardak içilirse astıma iyi gelir. Akdiken; İshal keser Alıç; Kalp, damar ve sinir sistemi üzerine sakinleştirici etkisi vardır, yüksek tansiyonu düşürür, kalp kaslarını güçlendirir, emziren annelerin sütünü çoğaltır. Antepfıstığı; Göğsü yumuşatır, idrar söktürücüdür, genel zayıflık ve bitkinliğe faydalıdır, yaprakları kaynatılıp içilirse kolesterolü düşürür. Ardıç; Antiseptik özelliklidir, böbrek ve mesane hastalıklarına, macunu ise basur ve guta iyi gelir, romatizma ve burkulma gibi durumlarda ağrı kesicidir. Armut; Ağız içi yaralarına, uykusuzluğa iyi gelir, hamile kadınların mide bulantısını giderir, tansiyonu düşürür, sinirleri teskin eder. At Kestanesi; Ağrı dindiricidir, damar daraltıcı özelliğinden dolayı varis, flebit ve hemoroite karşı kullanılır, deri uçuklarına, nevraljiye karşı şifalıdır. Badem; Hamile kadınlar karınlarına sürerse çatlamayı önler, basura sürülürse şifalıdır, yağı kulak ağrısına iyi gelir, cinsel gücü artırır. Böğürtlen; Meyveleri çok gelen aybaşı kanamalarını azaltır, müsil etkisi yapar, antiseptik özelliği vardır. Ceviz; Zekayı artırır, sindirim sistemi bozukluğunu giderir, dişeti çekilmesinde etkilidir, damar açar. Çoban Üzümü; Uzun süre kullanılmamak kaydıyla yaprakları idrar yolları hastalıklarına karşı şifalıdır. Defne; Bağırsak kurtlarına, öksürüğe, migrene, kolite karşı etkilidir, böbrek ve mesane kumlarını döker. Elma; Yeni çıkan sürgünleri kaynatılıp tatlandırılarak içilirse damar sertliğine iyi gelir. Erik; Kalp çarpıntısını keser. Fındık; Dimağı kuvvetlendirir, nezleye iyi gelir, menopoz döneminin kolay geçmesini sağlar. Frenk Üzümü; İştah açar, mide rahatsızlıklarına iyi gelir, hazmı kolaylaştırır. Frenk İnciri; Dizanteri ve ishale etkilidir, kan yapar. Hurma; Kansere karşı koruyucudur, dişetlerini kuvvetlendirir, doğumu kolaylaştırır. Hindistan Cevizi; Cinsel gücü artırır, gebelikte faydalıdır. Hünnap; Guatr ve atardamar kireçlenmesinde faydalıdır, ağız, dişeti ve kulak iltihaplarına iyi gelir, tansiyon düşürür. Kara Hurma; Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kadın Tuzluğu; Kalp çarpıntısını azaltır, bağırsak sistemini uyarır, tansiyonu düzenler, bağışıklık sistemini güçlendirir, yüksek dozu zararlıdır. Keçiboynuzu; Öksürüğü keser, göğsü yumuşatır, cinsel gücü artırır. Kocayemiş; Böbrek ve mesane iltihaplarına iyi gelir, bağırsak kurtlarını döker, mide ve bağırsak tembelliğini giderir. Mezdeki Sakızı; Diş etlerini, çene kaslarını güçlendirir. Mürver; Damar tıkanıklıklarını açar, balgam söktürür. Saparna; Sedef hastalığına iyi gelir. Tavşan kirazı; Haricen kullanıldığında romatizma ve mafsal iltihaplarına bağlı ağrı ve şişkinlikleri azaltmakta faydalıdır. ","label":"health"} {"text":"Kılcal damar genişlemelerine etkili çözüm Özellikle yüzde ve bacaklarda sık görülen kılcal damar genişlemeleri, gebelerde bile güvenle kullanılabilen lazer yöntemiyle 1-6 seansta tedavi edilebiliyor. (Habersaglık-Istanbul) Genetik, uzun süre ayakta durmak, kuru bir cilde sahip olmak gibi faktörlerden kaynaklanan yüzdeki ve bacaklardaki kılcal damar genişlemeleri, hem sağlık açısından hem de estetik olarak önemli bir problem olarak değerlendiriliyor. Tıpta kullanılan lazer teknolojisindeki gelişmeler sayesinde artık kılcal damar genişlemeleri lokal anestezi kullanılmadan 1-6 seansta tedavi edilebiliyor. Doğumda bebeklerin ciltlerinde görülen kırmızı lekeler için de lazer kullanılabiliyor. Acıbadem Hastanesi Bakırköy'de görev yapan dermatoloji uzmanı Dr. Gökhan Okan yaptığı açıklamada yüzde ve bacakta sık görülen kılcal damar gelişmelerinin estetik olarak sorun yarattığını ancak daha ileri aşamada sağlık sorunlarına da neden olabildiğini söyledi. Okan, bacaklardaki kılcal damar genişlemelerinin kırmızı çok ince damarlar halinde başlayıp, giderek genişleyerek koyu kırmızı renge dönüştüğünü belirterek \"Bu görüntüler, bazen sadece estetik yönden kötü bir görünüm oluştururken, çoğu zamanda bacaklarda şişlik, ağrı, karıncalanma, uyuşma, çabuk yorulma gibi giderek artan şikayetlere yol açarlar. Bu şikayetler iş gücünü olumsuz yönde etkileyerek iş gücü kaybına neden olurlar. O nedenle bu tür problemler görüldükten sonra en erken sürede tedavi edilmelidirler.\" dedi. Lazerle tedavinin üstünlükleri Dr. Gökhan Okan \"Lazer tedavisi dokulara zarar vermeden, son derece düşük bir acıyla, kolay, hızlı, etkin bir tedavi seçeneği sunan bir yöntemdir. İhtiyaç duyulan her zaman başarıyla uygulanabiliyor\" diye konuştu. Kılcal damarlara yönelik lazerler tedavide birçok tıbbi teknolojik avantajlara sahip. Bu sayede, iğneli ya da ameliyat yöntemlerine gerek kalmadan ciltteki genişlemiş damarların kolaylıkla azaltılması, görünmez hale getirilmesi ve ortadan kaldırılması mümkün. Lazer hangi durumda uygulanıyor? Kılcal damar genişlemelerinde lazer tedavisinin etkili olup olmayacağının muhakkak bir doktor tarafından değerlendirilerek karar verilmesi gerekiyor. Lazer tedavisi sırasında özel bir lazer enerjisi kullanıldığını belirten Uzman Dr. Gökhan Okan bu tip lazerlerin kullanılması sırasında ciltte sadece bir paket lastiğinin çarpması gibi his duyulduğunu söyledi. Dr. Okan tedaviyle ilgili olarak şöyle konuştu : \"Tedaviden hemen sonra kızarıklık, morluk, hafif şişlik, çok ince ciltlerde tedavi uygulandığında nadiren hafif yanık veya zaman içerisinde kaybolan lekelenmeler görülebilir. Tedavi sonrasında kalıcı yan etkisi söz konusu değildir. Seans sayısı problemin yaygınlığı, derinliği ve genişliğine göre değişir. Genellikle 1- 6 seans uygulanabilmekle birlikte, 4-6 haftalık aralıklarla ve ortalama 5-25 dakikalık seans süreleri içerisinde tedavi gerçekleştirilebilir.\" Damar genişlemeleri tekrarlıyor mu? Lazerle kılcal damar genişlemeleri tamamen tedavi edilebildiği için problemli kılcal damarların yeniden tekrarlaması söz konusu olmuyor. Aynı bölgede farklı kılcal damar genişlemeleri görülebiliyor. Ancak lazer ile tedavi edilen alanlarda kılcal damarların gelişme sıklığı, diğer tedavi görmemiş cilt kesimlerine göre daha düşük. Dr. Gökhan Okan tedaviden sonra yapılması gerekenleri ise şöyle sıralyor: ‘’Özellikle genişlemiş bacak damarlarının tedavisinden sonra tedavi alanının genişliğine bağlı olmak üzere bacakların uzatılarak birkaç saat dinlendirilmesi yararlı olacaktır. Ayrıca tedavi edilen alanın güneşten korunması ve nemlendirilmesi gerekir. Tedavinin ardından tüm aktiviteler birkaç saatlik dinlenmeden sonra rahatça yapılabilir.’’ ","label":"health"} {"text":"Kısmi felçli hastalar artık yürüyebilecek Japon bilim adamları, iki kısmi felçli hastayı, bacaklarına yerleştirdikleri elektrotlarla tekrar yürütmeyi başardı. Alman Bild der Wissenschaft dergisinin internet sitesindeki habere göre, Japon bilim adamlarının geliştirdiği yöntemde, kısmi felçli hastanın sağlam olan bacağı, felçli bacağının hareket etmesini sağladı. Japonya’nın Sapporo kentindeki Hokkaido Üniversitesi’ndeki bilim adamları, inme geçiren kısmi felçli iki hastanın felçli bacaklarına stimülatör yerleştirdi. Sağlıklı bacağa da sensör yerleştiren bilim adamları, sağlıklı bacaktaki sensörlerin sinyalleri alıp, hastanın bilinçli müdahalesi olmadan felçli bacağa aktardığını söylediler. Bu stimülasyon sayesinde, hastaların yürüyebildiğini, oturabildiğini ve ayakta durabildiğini kaydeden bilim adamları, tüm bu hareketlerin dışarıdan bakan biri için gayet doğal göründüğünü belirttiler. Bilim adamı Wenwei Yu, yöntemin 5 yıl içinde yaygınlaştırılacağını kaydetti. ","label":"health"} {"text":"Hemofili hastalarının sünnet fobisi sona erdi Doğuştan başlayıp ömür boyu süren bir ''kanama ve pıhtılaşamama'' hastalığı olan Hemofili’ye yakalanan erkeklerin korkulu rüyası sünnet... Türkiye Hemofili Derneği Başkanıs Prof. Dr. Bülent Zülfikar, “hemofili hastalarında ilk defa bizim uyguladığımız pille çalışan ‘termokoter’ adlı aletle, hem risk ortadan kalkıyor, hem de hasta çok daha çabuk iyileşiyor” dedi. Doğuştan başlayıp ömür boyu süren bir “kanama ve pıhtılaşamama” hastalığı olan Hemofili’ye yakalanan erkeklerin korkulu rüyası sünnet, “Türkiye modeli” ile fobi olmaktan çıkıyor. Türkiye Hemofili Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Zülfikar, yaptığı açıklamada, kromozomlardan dolayı sadece erkeklerde görülen hastalığın en önemli nedeninin kanda pıhtılaşmayı sağlayan faktör 8 veya 9 proteinlerinin doğuştan bulunmaması veya eksikliği olduğunu söyledi. Bu nedenle hastalara yapılacak her türlü cerrahi müdahalenin, içinde hematoloğun da bulunduğu özel bir ekibin kontrolü altında gerçekleşmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Zülfikar, bunlardan birinin de sünnet olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Zülfikar, şunları söyledi: “Hastalığın yüzde 75’i genetik. Bu nedenle hemofili hastası bulunan her 3 aileden birinde mutlaka sünnetten dolayı ölen vardır. Aileler bu deneyimi yaşadıkları için sünnet onlar için korkulu rüyadır. Normalde kullanılan ancak hemofili hastalarında ilk defa bizim uyguladığımız pille çalışan ‘termokoter’ adlı aletle, hem bu risk ortadan kalkıyor, hem de hasta çok daha çabuk iyileşiyor. Bu modeli dünyada ilk defa biz uyguladık. Isı enerjisi kullanılarak hem doku kesisi yapılıyor, hem de kesilen bölümdeki dokular kaynaştırılıyor. Lokal anestezi ile yapılan bu uygulama 10-15 dakika sürüyor. Ve müdahale sırasında mutlaka hematolog ve üroloğun yanı sıra bir de hematoloji hemşiresi bulunuyor.” Haydarpaşa Numune ve Şişli Etfal hastanelerinde uygulanan bu yöntemin yurtdışında da ilgi gördüğünü anlatan Prof. Dr. Bülent Zülfikar, “Türkiye modeli dediğimiz bu yöntem için Azerbaycan, Tunus ve Suriye’den de talep geldi” dedi. ","label":"health"} {"text":"Çin ' de AIDS tedavi merkezi sonunda açıldı.. 200 hastanın kalabileceği merkezde, ilaç geliştirme çalışmaları yapılacağını ve danışma hizmetleriyle sağlık personeline eğitim verileceğini belirtildi. Yeni Çin Haber Ajansı, ülkenin kuzeybatısındaki Yunnan eyaletinin merkezi Kunming kentine 28 kilometre uzaklıktaki merkezin, 240 trilyon TL’ye mal olacağını bildirdi. Eyalet vali yardımcısı Vu Şiaoçing 200 hastanın kalabileceği merkezde, ilaç geliştirme çalışmaları yapılacağını ve danışma hizmetleriyle sağlık personeline eğitim verileceğini belirtti. Yunnan eyaleti, Çin’de en çok AIDS hastasının bulunduğu bölge durumunda. Eyalette 1063 AİDS hastası ve 16 bin 141 HIV taşıyıcısı bulunuyor. ","label":"health"} {"text":"Kalın bağırsak tümörü ameliyatında yeni teknik Laparoskopik cerrahi ile gerçekleştirilen kalın bağırsak tümörü ameliyatlarında ''LigaSure'' adlı cihazın kullanımı tanıtıldı. Düzenlenen basın toplantısında konuşan İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi uzmanı Opt. Dr. Mehmet Tekinel, dünyada kalın bağırsak ameliyatlarının hemen hemen hepsinin laparoskopik cerrahi kullanılarak yapıldığını belirterek, özellikle kolon ve rektum kanseri ameliyatlarında “LigaSure” adlı cihazın kullanıldığını anlattı. Bu cihazın damarların dikişsiz olarak kaynamasını sağladığını dile getiren Opt. Dr. Tekinel, bu cihazla kansız bir ortamda ameliyat gerçekleştirildiğinden operasyonun daha emniyetli olduğunu, sürenin de yüzde 70 kısaldığını ifade etti. Opt. Dr. Tekinel, bu cihaz ile uygulanan yeni teknikle kalın bağırsağın alt kısmındaki tümörün laparoskopik cerrahi ile alındığını, daha sonra bağırsağın dikilerek işlevini yerine getirmesinin sağlandığını kaydetti. Cihazın hemen hemen tüm ameliyatlarda kullanıldığına dikkati çeken Opt. Dr. Tekinel, ancak dünyada gerçekleştirilen bu tip bir kalın bağırsak tümörü ameliyatında Türkiye’de ilk kez kullanılacağını söyledi. Bu konuda dünyanın önde gelen uzmanlarından Strasbourg Üniversitesi Hastanesi’nden Prof. Dr. Joel Leroy’un, yarın İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde bu yöntemle 3 ameliyat gerçekleştireceğini kaydeden Opt. Dr. Tekinel, ameliyatı Türkiye’nin dört bir yanından davet edilmiş 100’e yakın doktorun da video konferans yöntemiyle izleyeceğini dile getirdi. Opt. Dr. Tekinel, Prof. Dr. Leroy’un “robotik” denilen uzaktan kumandalı operasyonu gerçekleştiren ilk kişi olduğunu da hatırlatarak, Prof. Dr. Leroy’un yarın gerçekleştireceği ameliyatlarla, çok zor olduğu düşünülen bir tekniğin kolay yapıldığının gösterileceğini anlattı. Ameliyat tekniği ve cihaz hakkında bilgi veren Prof. Dr. Leroy ise bu teknikle gerçekleştirilen ameliyatları, dünyada standart hale getirmek istediklerini belirtti. ","label":"health"} {"text":"Sigaranın sayısız zararının yanı sıra cilde de zararı büyüktür. Sigara dumanı ve katran, cildin ihtiyacı olan oksijeni almasına ve besin emilimine mani olarak; kuru ve cansız görünmesine sebep olur. Ayrıca sigara tüketimi zararlı serbest radikallerin oluşmasına sebep olarak; ciltteki kolajen ve elastin liflerini zayıflatıp; zamansız yaşlanmaya sebep olur. Sigara içiyorsanız cildinizin sağlığı açısından vitamin kullanımına daha da fazla önem vermeniz gerekecektir. Çünkü sigaranın cildinize verdiği zararları azaltmak; ancak vitamin katkısıyla mümkün olabilir. ","label":"health"} {"text":"Beyin haritasıyla yetenek analizi Rus bilim adamları, beynin çeşitli bölümlerinin gelişimini belirleyerek bir insanın hangi alanda yetenekli olduğunu tespit edebilecekler. Rus bilim adamları, artık bilgisayar yardımıyla beyin haritası çıkarıp, kişinin yeteneklerinin geniş analizini yapacak duruma geldiklerini açıkladılar. Moskovaski Komsomolets gazetesinin haberine göre, Rusya Bilimler Akademisi Morfoloji Araştırma Enstitüsü uzmanları, insan beyninin tüm detaylarını gösteren haritayı kişi hayattayken çıkarmayı başardı. Gazete, bunun daha önce yalnızca kişi öldükten sonra yapılabildiğini yazdı. Beynin arka kısmının hareket, yan kısımlarının müzik, yan alt kısımlarının dinleme ve diğer kısımlarının farklı yeteneklerle bağlantılı olduğunu hatırlatan bilim adamları, artık bilgisayar yardımıyla beyin haritası çıkarıp, kişinin yeteneklerinin geniş analizini yapacak duruma geldiklerini kaydettiler. ","label":"health"} {"text":"Kalp krizini haber veren cihaz geliştirildi İngiltere'de doktorlar, insanları kalp rahatsızlıkları konusunda uyaran, kişisel kullanıma uygun bir kalp krizi dedektörü geliştirdiler Kraliyet Bournemouth Hastanesi doktoru Michael Vassallo, cihazı geliştirmekteki amaçlarının, insanların kalplerinde bir rahatsızlık ortaya çıkması halinde bundan haberdar olmaları ve zamanında doktora başvurmaları olduğunu söyledi. Vassallo, üretiminin 2-3 yıl içinde yapılacağını belirttiği cihazın ''100 sterlinden daha az bir fiyata'' satın alınabileceğini umduğunu bildirdi. Dr. Vassallo, kalplerinin durumunu kontrol etmek isteyen herkesin cihazı kullanabileceğini, ancak özellikle yüksek tansiyonu olan ve sigara içen yüksek risk grubundakilerin bu cihazdan yararlanmasında fayda bulunduğunu söyledi. Hasta cihazı ilk aldığında, kalp ritmini ölçüyor ve cihaz bu ölçümleri ayrıntılı bir şekilde kaydediyor. Eğer hasta göğsünde ağrı hissederse cihazla yeni bir test yaparak kalp krizi işareti olup olmadığını anlıyor. Dr. Vassallo, göğüs ağrısı çeken hastaların muayene olmak için saatlerce beklediklerini ve sonunda kalp krizi hastalarının yüzde 30'unun gerekli müdahale yapılamadan öldüğünü belirterek, cihaz kullanımının bunu engelleyeceğini söyledi. ","label":"health"} {"text":"Aneminin çok az görülen bir türü yüzünden yaşam mücadelesi veren ağabeyine kök hücre bağışlaması için hücre ve doku yapısı önceden belirlenerek dünyaya getirilen İngiliz bebekten hücre transferinin başarıyla yapıldı. İngiltere’de yasaların izin vermemesi yüzünden ABD’de yapılan suni döllenme işlemiyle dünyaya getirilen Jamie’nin, 5 yaşındaki anemili ağabeyi Charles Whitaker’in tek umudu olduğu belirtiliyor. Ağabeyiyle yüzde yüz uyumlu doku ve hücre yapısına sahip olan bebeğin Derbyshire’da yaşayan anne ve babası Michelle ve Jayson Whitaker, yaptıkları açıklamada, kendileri ve ilk çocukları olan Emily’nin dokularının Charlie ile uyumsuzluk göstermesinden sonra, tek çare olarak dokuları Charlie’ye yüzde yüz uyan bir bebek dünyaya getirmeyi gördüklerini bildirdi. Bunun Charlie için büyük bir yaşam umudu olduğunu belirten Whitaker çifti, o dönemde henüz İngiltere’de bu uygulamaya izin verilmemesi yüzünden Jamie’yi ABD’de dünyaya getirdiklerini ve Jamie’nin göbek bağından alınan kanın Charlie’ye transfer edildiğini bildirdi. Charlie’nin yapılan transferden yararlanıp yararlanmadığının anlaşılması için, ameliyatın üzerinden belli bir süre geçmesi gerekiyor. Bu arada artık İngiltere’de, tıbbi amaçlarla olması koşuluyla hücre ve doku yapısı önceden belirlenmiş bebeklerin dünyaya getirilmesine izin veriliyor. ","label":"health"} {"text":"Hiperaktivitenin derecesi ölçülecek Kodak firması, insanın sinirsel davranışlarında düzensizlik, hiperaktivite bulunup bulunmadığını ölçebilecek bir aracı geliştirmekte olduğunu açıkladı. Kodak’a bağlı “System Concepts Center”ın araştırma yöneticilerinden Greg Foust, “Dikkati Toplayamama Hiperaktif Düzensizliği (ADHD)” olarak adlandırılan rahatsızlığın teşhis edilmesinin bugüne değin çok zor olduğunu, bunun kesin bir testinin bulunmadığını belirterek, “artık bu sorun ortadan kalkıyor. Bu rahatsızlığın olup olmadığını kesin olarak söylemenin yanı sıra, insanın sıkıntısının derecesini bile ölçebileceğiz” dedi. Hiperaktivitenin ölçülmesi fikri, Kodak’ın, resimlerin insanın ruhsal durumu üzerinde etkilerinin ölçülmeye çalışıldığı testler sırasında ortaya çıktı. Kodak araştırmacıları, 1998 yılında 72 gönüllü üzerinde yaptıkları araştırmalar sırasında, vücut ısılarında olağan dışı salınımların varolduğunu keşfettiler. Araştırmacılar o dönemde, resimlerin, seslerin veya insanı oyalayabilecek diğer şeylerin stres düzeyini düşürüp düşüremeyeceğini, depresyon ve benzeri psikolojik rahatsızlıkları giderip gideremeyeceğini araştırıyorlardı. Her bir gönüllü, ses algılamalarını engelleyecek kullaklıklar takılı olduğu halde boş odalarda, boş bilgisayar veya TV ekranı karşısına yerleştirildiler. Parmaklarına da algılayıcılar bağlandı ve bu şekilde 10 dakika tutuldular. Bu ifadesizlik sonucunda hiperaktif olan denekler, bir çıkış yolu aramaya başladılar. Parmaklarının ısıları, ADHD olmayan hastalara göre ani iniş çıkışlar vermeye başladı. ADHD olanların ısılarındaki değişimler ise çok yavaştı. Bu rahatsızlık ABD’de 10 milyon yetişkinde, okul çağı çocuklarının ise yüzde 4 ile 12’sinde bulunuyor. Bu insanlarda dikkati toplayamama, aşırı duyarlı hareketler, uzun süre oturamama gibi davranışlar gözleniyor. Kodak, 2000 yılında da, yarısı ADHD teşhisi konulmuş toplam 32 çocuk üzerinde incelemeler yaptı. Geliştirdiği metodların da, bu rahatsızlığı yüzde 84 kesinlikle teşhis ettiğini belirledi. Kodak, geliştirdiği yöntemler için toplam yedi patent aldı ve bunların haklarını artık, McLean Hospital’a devretti. Bu hastanede hastalar üzerindeki testler sürecek ve bu çalışmaların sonucunda, piyasaya sunulabilecek ticari bir ürün yapılmaya çalışılacak. Ürün, ADHD’nin teşhis kesinliğini artıracak, süresini azaltacak. Dünyanın en büyük fotoğraf firması olarak bilinen Kodak, resimlerin ruhsal sorunları azaltıp azaltmayacağı üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Ancak tüm çalışmaların sonuçları henüz gizli tutuluyor. ","label":"health"} {"text":"CHP'den Kızılay için soru önergesi CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Bakanlar Kurulu'nun Kızılay'a yönetici atamasıyla ilgili hükümler hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmesine karşın, yargı kararlarının neden uygulanmadığını sordu. Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergelerinde, görevden alınması gereken işbaşındaki Kızılay yönetiminin genel kurul toplamasına hangi gerekçelerle ''göz yumulduğu'' ve Cumhuriyet Savcılarının harekete geçip geçmediği sorularına da cevap istedi. ","label":"health"} {"text":"Havaların ısınmasıyla birlikte serinlemek için tercih edilen yüzme havuzlarının hijyeni iyi bir şekilde yapılmaması halinde sağlık açısından çeşitli riskler taşıyabileceği bildirildi. Bursa Sağlık Müdürlüğü Gıda ve Çevre Kontrol Şube Müdürü Yusuf Ziya Leventoğlu, hijyeni sağlanmayan yüzme havuzlarının, tifo, dizanteri, paratifo, mantar ile göz, kulak, burun ve boğaz enfeksiyonlarına neden olabileceği söyledi. Açık havuzların her gün, kapalı havuzların ise gün aşırı, havuz dibi emici süpürgeyle temizlenmesi gerektiğini belirten Leventoğlu, \"Havuz suyu da periyodik aralıklarla klorlanmalı. Klor seyiyesi 0.4 ila 0.8 mg\/l'nin altına düşmemeli. Havuz suyu filtre sisteminin de sürekli bakımı yapılmalı. Suyun temizliği kadar havuzun bakımı da sağlık açısından büyük önem taşıyor. Havuz çevresi her gün yıkanmalı, haftada 1 gün de klorlu suyla fırçalanmalı. Havuz çevresinde de temizliğe önem verilmeli\" dedi. Havuz temizliğinin sağlık açısından tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Leventoğlu, ayak enfeksiyonu, deri lezyonu, çıban, göz iltihabı, kulak akıntısı ve herhangi bir bulaşıcı hastalığı olan kişilerin kendi ve toplum sağlığı için havuza girmemeleri gerektiğine dikkat çekti. Leventoğlu ayrıca havuza ayakkabı yada dışarıda giyelen terliklerle girilmemesi uyarısında da bulunarak, \"Havuzun iç ve dış temizliğinin yanı sıra giren kişinin de her hangi bir bulaşıcı rahatsızlığının olmaması toplum sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Bulaşıcı rahatsızlığı olmayan kişilerde temizlik maddesiyle yıkanarak, havuza girmeli. Uzun saçlı olanlar bone takmalı. Havuz etrafında kesinlikle yemek yenilmemeli ve sigara içilmemeli. Havuza tükürülmemeli\" diye konuştu. ","label":"health"} {"text":"Eğer yiyeceklerinizin besin değerlerini koruyamazsanız, bu savaşa girişmenin hiçbir anlamı kalmaz. Size birkaç ipucu verelim: Önceden kesilip paketlenmiş yiyecekleri tercih etmeyin Taze meyve satın alırken meyvelerde zedelenme bulunmamasına dikkat edin. Meyve ve sebzelerin en parlak, en canlı görünenlerini tercih edin. Muz gibi meyvelerin dışında meyve ve sebzeler, mutlaka buzdolabında muhafaza edilmeli Meyvelerin kabuklarını asla soymayın. Meyveyi soysanız bile açık havada çok bekletmeyin, yiyin. 10 adımı ezberleyin 1.Adım: Yağı azaltın Yağsız besinlerle yetinmeniz elbette imkansız. Ama her gün aldığınız kalorinin sadece yüzde 20’sini yağlardan almayı ilke edinmelisiniz. Günlük yağ tüketiminiz 44 gramı geçmemeli. Bu miktarın 10 gramı doymuş yağ olabilir. Sentetik yağlardan özellikle kaçınmalısınız. sentetik yağların meme kanseri riskini artırdığını sakın unutmayın. 2. Adım: Meyve ve sebze en iyi dostunuz Sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme programı uygulamalısınız. Ama her gün sevdiğiniz bir sebzeyi veya meyveyi yemekle, kanserden korunmayı sağlayamazsınız. Günlük listenizde değişik meyve ve sebzeler yer almalı. Orta boy bir meyve, bir bardak çiğ sebze ya da bir buçuk bardak pişmiş sebze, bir porsiyon anlamına gelir. Gün boyunca en az dört beş porsiyon değişik meyve ve sebze yemeniz gerekiyor. Bir günde, narenciye türü bir meyve, küçük taneliler dahil diğer meyveler, brokoli, Brüksel lahanası ya da kabak gibi sebzeler; yeşil ya da koyu yeşil yapraklı sebzeler, sarı- turuncu- kırmızı sebzeler (biber, havuç kabak gibi) günlük besin listenizin vazgeçilmezleri olmalı. 3. Adım: Domates ve domates ürünleri Kanserden korunmaya çalışırken, domates sizin en sadık yardımcınız olacak. Kanseri önledikleri ileri sürülen yiyecekler arasında domatesin yeri apayrı. Bu lezzetli sebze, kansere karşı güçlü bir koruyucu olan likopen maddesi ile doludur. İşte bu nedenle domatesi sofralarınızdan hiç eksik etmemelisiniz. Bu arada domatesin dışında bol miktarda likopen içeren yiyecekler arasında kırmızı üzüm ve kavunu da sayabiliriz. 4. Adım: Tahıllar, baklagiller ve kök sebzeler Uzmanlar, her gün altı yedi kez çeşitli tahıl, baklagil ve kök sebze ürünlerini tüketmenizi öneriyorlar. Günde yedi öğün beslenmeye fırsatınız olmadığını ileri sürüyorsanız, bu besinleri mümkün olduğu kadar sık tüketmeye bakın. Kahvaltılık tahıllar, yani kepek, buğday, yulaf bu listede yer alır. Arpa, kahverengi pirinç, bulgur, kuskus gibi besinler de tam tahıllı ürünleridir. Baklagillerden barbunya, nohut ve mercimek de sofralardan eksik edilmemeli. Kök sebzeler denilince, patates, pancar, tatlı patates, yer elması , kereviz, şalgam akla gelen ilk isimler. 5. Adım: Lif tüketiminiz 25-35 gram olmalı Lifli besinler, sindirim sisteminizi, kansere neden olan maddelerden uzak tutarlar. Tam tahıllar, fasulye ve baklagiller, meyveler, sebzeler, kabuklu yemişler ve çekirdekler lifin süper kaynaklarıdır. Eğer sıralamaya başladığımız adımların 2 ve 4’üncüsünü harfi harfine uygularsanız, lifli besin almak konusunda bir sıkıntınız kalmaz. 6. Adım: Soya tüketimi Soya yiyecekleri, kansere karşı direnen pek çok maddeyi içerirler. Amerikalı uzmanlar, herkese günde en az 25 gram soya proteini almayı öneriyorlar. Soya ürünlerinin kanserin bazı türlerine ve yaşamı tehdit eden diğer hastalıklara karşı koruyucu oldukları kabul edildi. Artık hepimiz günde en azından 25 gram soya proteini tüketmeliyiz. 7. Adım: Daha fazla balık Sardalya, uskumru, kılıç, ton ve somon gibi balık türlerinde Omega-3 yağ asitleri fazla miktarda bulunur. Her fırsatta tekrarladığımız gibi Omega-3 yağ asitleri kansere karşı etkili bir koruyucudurlar. Hiç değilse haftada 2-3 kez balık yemeye kendinizi alıştırın. Deniz ürünlerinin hepsinde kanserle savaşan selenyum maddesi bol miktarda bulunur. 8. Adım: Düşük yağlı süt ürünleri Bizleri kanserden koruyacak yiyecekler arasında süt ve süt ürünlerinin yer almadığını sakın düşünmeyin. Süt ürünleri, kalsiyum, D vitamini, probiyotikler gibi kansere karşı direncinizi artıracak maddeler içerirler. Kemikler için gerekli olduğunu bildiğimiz kalsiyum, kdon kanseri tehlikesini yarı yarıya azaltıyor. Yoğurt, kefir, yayık ayranı ve diğern fermente süt ürünlerinde bulunan sağlıklı bakteriler, yani probiyotikler sindirim sisteminin sağlığının korunmasında önemli rol oynuyor. 9. Adım: Vücuda su verilmeli Boşaltım sistemi, kolon ve meme kanseri gibi kanser türlerinin nedenleri arasında vücudun susuz kalması da yer alıyor. Boşaltım sistemi kanserleri, mesane, prostat, böbrek ve testis kanserine yakaılananların en belirgin özellikleri çok az sıvı tüketmeleri. Su ile ilgili olarak yapılan çeşitli çalışmalar, günde 2 bardaktan fazla su içen kişilerde kanser riskinin, diğerlerine göre daha az olduğunu gösterdi. Günde 8- 10 bardak su içerek amansız hastalığa karşı kendinizi korumuş olursunuz. 10. Adım: Kanserojen maddelerden uzak durun Tütsülenmiş tuzlu etler, turşular, yanmış yiyecekler ve paketlenmiş, kimyasal koruyucu yüklü, kolay tüketilen yiyeceklerden uzak durmak çok önemli. Bu saydığımız yiyeceklerde nitrat ve nitrit adlı kansorejen maddeler bulunuyor. Kansere kapı açın bu yiyecekleri ne kadar az tüketirseniz sağlığınızı o kadar iyi korumuş olacaksınız. ","label":"health"} {"text":"Filipinli yapışık ikizler ayrıldı Başlarından yapışık olarak doğan Filipinli ikizlerin ABD'nin New York kentinde yapılan başarılı bir ameliyatla birbirlerinden ayrıldıkları bildirildi. Ameliyatın yapıldığı Montefiore Tıp Merkezi'ne bağlı Çocuk Hastanesi sözcüsü Steve Osborne, doktorların yerel saatle 10.32'de (TSİ 04.32) Carl ve Clarence Aguirre adlı 2 yaşındaki ikizlerin yapışık haldeki beyinlerini kafataslarındaki kesme işlemini tamamlamalarının ardından ayırdıklarını duyurdu. Osborne, ikizlerin ameliyatta hayatta kalmayı başarmalarının ameliyathanedeki doktorlar, hemşireler ve teknisyenlerce alkışlarla kutlandığını belirtti. ","label":"health"} {"text":"Vakıf Gureba Hastanesi’nden Dermatoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Nahide Onsun, yaptığı açıklamada, bazı kadınlarda iç çamaşırının lastik yerinin deriyle temas ettiği bölgede kaşıntı veya kızarıklık meydana geldiğini vurgulayarak, “Bu sebeple kişiler, neye alerjilerinin ve hangi iç çamaşırların kendilerine uygun olduğunu önceden belirlemeli. Ayrıca, iç çamaşırların vücudu rahat ettirecek nitelikte olmalarına dikkat etmek gerekir. Çamaşırların vücudu sıkması durumunda, o bölgedeki yağ dokusunda bazı kayıplara yol açabilir. Bunun yanında, baskı oluşan deri bölgelerinde temastan dolayı egzama gibi rahatsızlıklar meydana gelebilir” dedi. Pamuk oranı yüksek olmalı Kullanılan çamaşırlar tamamen pamuk olmasa da, pamuk oranının yüksek olması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Onsun, “Ancak kişinin hiçbir şikayeti, herhangi bir maddeye reaksiyonu yoksa, naylon çamaşır da kullanabilir. Ancak, yaz aylarında özellikle naylon içeren çamaşırlardan uzak durmak önem taşıyor. Çünkü terleme nedeniyle oluşan mantar enfeksiyonları yaz aylarında daha sık görülüyor” diye konuştu. Doç. Dr. Nahide Onsun, özellikle kalçaların arasına giren ve pantolonda izi belli olmasın diye tercih edilen slipleri fazla kullanmamak gerektiğini de kaydederek, “Çünkü bu slipler, eğer giyilen pantolon sentetikse veya sentetik karışımından oluşuyorsa ve kişinin sentetiğe karşı duyarlılığı varsa, ciltte yine bazı egzamaların ortaya çıkması kolaylaşıyor” dedi. Herkesin göğüs yapısının birbirinden farklı olduğunu da hatırlatan Doç. Dr. Onsun, “Bu nedenle uygun sutyen seçerken, çok sıkı olmamasına ve lastiğin tene temas etmemesine dikkat etmek gerekir. Çünkü, eğer lastik açıktaysa, lateks alerjileri meydana gelebilir” uyarısında bulundu. Dermatoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Nahide Onsun, renkli iç çamaşırı alırken, kumaşı renklendirmek için kullanılan boyalara dikkat etmek gerektiğini belirterek, “Çünkü bazı boyamalarda, içeriğinde kansorejen madde bulunan boyalar kullanılabiliyor. Bu sebeple, aldığınız iç çamaşırların doğal boyalarla renklendirilmiş olup olmadığını öğrenin” diye konuştu. Doç. Dr. Onsun, boya maddesi kadar, iç çamaşırların yıkanmasının da büyük özen gerektirdiğini vurgulayarak, “Deterjanlara karşı alerjisi olan kişiler, az miktarda deterjanla bile rahatsızlık hissedebiliyorlar. Böyle durumlarda kullanacağınız deterjanın özelliğine ve yıkadıktan sonra çamaşırı iyi durulamaya dikkatli özen gösterin” dedi. ","label":"health"} {"text":"Alkol zehirlenmesinin ilk aşamasındaki kişi yalnız bırakılmamalı ve otomobil kullanması mutlaka engellenmelidir. Hastanın bilinci açıksa kusması sağlanarak henüz midede emilmemiş alkolün vücuttan atılması sağlanabilir. Alkol, merkezi sinir sistemini etkilediğinden kandaki alkol miktarının artmasına bağlı olarak kişinin bilinci zayıflar, refleksleri yavaşlar, yürümede güçlük çeker, konuşması peltekleşir, hareketleri denetimden çıkar, uykuya eğilim ve son olarak da koma hali görülür. Hastanın nefesi yoğun biçimde alkol kokar, solunumu derin, nabzı düzensiz olabilir. Gözleri kanlı, yüzü kızarık ve nemli bir hal alır. Böyle bir durumda hasta kusabilir ve eğer bilincini yitirmişse kusmuğu nefes borusuna kaçabilir. Alkol komasındaki kişiye yapılacak ilkyardım, hastayı yan yatırarak kusma olasılığına karşı dikkatle gözlemlemektir. Kusulanlar ağzın içinden boşaltılarak bunların nefes yoluna kaçması önlenmeli ve nefes yolu açık tutulmalıdır. Hastanın temiz havada bol oksijen alması sağlanmalı, eğer vücut sıcaklığı düşmüşse ılık bir ortamda tutulmalıdır. Komadaki kişi bu önlemler alındıktan sonra acilen hastaneye götürülmelidir. Kaynak:ailem.com ","label":"health"} {"text":"İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, astım hastalarının rahat bir yaz tatili geçirebilmeleri için hava kirliliği olmayan yerleri tercih etmeleri ve çok yüksek irtifalara çıkmaktan da kaçınmaları gerektiğini bildirdi. Prof. Dr. Küçükusta, astımın, genellikle kış mevsiminde ve havaların değişken olduğu dönemlerde belirti veren bir hastalık olarak bilindiğine dikkat çekerek, ancak araştırmaların ağır astım krizleri ve astıma bağlı ölümlerin yaz döneminde ve hafta sonlarında daha fazla olduğunu gösterdiğini vurguladı. Bunun çeşitli nedenleri bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Küçükusta, birçok hastanın, havaların ısınmasıyla birlikte şikayetleri ortadan kalktığı için koruyucu astım ilaç ve aşılarını bıraktığını, oysa bazı ilaçlar ve astım aşılarının hastanın hiçbir şikayeti olmasa bile düzenli olarak kullanılması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Küçükusta, yine yaz döneminde birçok astımlının rutin kontrollerini ihmal ettiğini kaydederek, ''Astımlıların tatillerini geçirmek için gittikleri yerler, astım krizlerinin ortaya çıkmasında etkili olabilir. Havanın ısısı, nemi ve basıncının değişmesi ile gidilen yöredeki polenler astım krizlerine neden olabilir'' dedi. Rahat bir yaz tatili geçirmek isteyen astım hastalarına önerilerde de bulunan Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, şunları kaydetti: ''Tatile çıkmadan önce şikayet olmasa bile doktora mutlaka muayene olunmalı. Gidilecek yöre, kullanılacak ulaşım araçları hakkında doktordan görüş alınmalı. Özellikle, uzun uçak yolculuğu yapacak hastaların daha titiz olmaları gerekir. Seyahatten önce kabin amirine astımlı olunduğu ve oksijene ihtiyaç duyulabileceği söylenmeli, ilaçları da yanlarında bulundurmalılar. Doktorlarına kolayca ulaşabilecekleri telefonlar, özellikle cep telefonu numarası ve e-mail adresi öğrenmeli. Tatilin geçirileceği yerde doktor ya da hastaneye nasıl ulaşabileceği hakkında önceden bilgi alınmalı. Tatil için hava kirliliği olmayan yerler tercih edilmeli. Çok yüksek irtifalara çıkmaktan kaçınılmalı. Yurtdışı seyahate çıkacak olanların sağlık sigortası yaptırmaları çok yerinde olur. Aşı kullanan hastalar, aşılarını özel koruyucular içinde taşımalıdır. Kalınacak otel odası, güneş gören, rutubetsiz ve daha önce sigara içenlerin kalmadığı, iyi temizlenmiş oda olmalı. Akarlara alerjisi olanlar, resepsiyondan sentetik yatak, yorgan ve yastık istemelidir. Alerjisi çok olanlar, yastıklarını yanlarında taşımalı. Besin alerjisi olanlar da, yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeliler. Ayrıca aşırı efor yapmaktan kaçınılmalı.'' İÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Küçükusta, tatil sırasında kendi araçlarını kullanacak astım hastalarına da şu uyarılarda bulundu: ''Arabanın bakımı düzenli olarak yaptırılmalı, egzoz ve yakıt sistemlerinden herhangi bir kaçak olmamasına dikkat edilmeli. Klima ya da kalorifer arabanın bütün camları açılarak 10 dakika çalıştırıldıktan sonra otomobile binilmeli. Havalandırma sistemleri, her türlü alerjenin depolanabileceği yerlerdir. Arabada kumaş yerine deri koltuklar tercih edilmeli. '' ","label":"health"} {"text":"Gizemli zatürree 15 dakikada tespit edilebilecek Singapurlu araştırmacıların, ölümcül Akut Solunum Yetersizliği Sendromu (SARS) hastalığına yol açan virüsü 15 dakikada tespit edebilecek yeni bir tahlil cihazı geliştirdiği bildirildi. Bazı vakalarda iki dakikada sonuç verdiği belirtilen cihazın, evlerde uygulanabilen hamilelik testleriyle benzerliği bulunduğu belirtilerek, küçük bir serum damlasında SARS virüsü ankitorları aranan testin, özel eğitim almadan yapılabileceği kaydedildi. Hastanın SARS enfeksiyonu kaptığını antikorların varlığıyla teşhis eden cihazın, Singapur Moleküler ve Hücre Biyoloji Enstitüsü ile GLD şirketi tarafından geliştirildiği, cihazın iki ay içinde hastanelerde kullanılabileceği ve kamuya satılmayacağı belirtildi. Singapurlu araştırmacılar, daha önce de daha çok sayıda numunenin tahlilini 90 dakikada yapan bir test geliştirmişti. ELISA testlerinde de sonuç normalde 2,5 saatte alınıyor. SARS'ın en çok vurduğu Çin ve Hong Kong'da değerlendirilen bu iki yöntemde de virüsün, enfeksiyonun kapılmasından 16 gün sonra tespit edebildiği kaydedildi. Araştırmacıların halen, virüsü, enfeksiyonun kapılmasından sonra ilk yedi gün içinde tespit edebilecek bir test geliştirmek için çalıştığı belirtiliyor. Çin'in güney bölgesinde yıl başında ilk kez tespit edildikten sonra seyahat yoluyla 30 ülkeye yayılan SARS dünya çapında 8500 kişiye bulaştı. SARS dünya çapında 800'den fazla kişinin ölümüne yol açtı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), salgının dünya çapında 5 Temmuz'da kontrol altına alındığını bildirdi. Bazı sağlık uzmanları, virüsün şu an uykuda olabileceğini ve kışın yeniden ortaya çıkabileceğini kaydediyor. ","label":"health"} {"text":"Yelek şeklindeki kalp cihazı ABD'de onaylandı ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), hastanın üzerine yelek şeklinde giyebileceği bir defibrillatörü (yüksek gerilim uygulayarak kalp kaslarının düzensiz kasılmasını önleyen alet) onayladı. Yeni cihazın, vücudun dışından etki eden ilk cihaz olduğu ve ameliyatla göğsün içine yerleştirilen defibrillatör aletinin yerini alabileceği kaydedildi. Hastanın üzerine giyeceği yeleğin içinde, göğse gelen ve cilt ile temas eden bir kemer ve kemere bağlı elektrotun ulaştığı bir monitör bulunuyor. Yelekteki alarmlı monitör sürekli olarak hastanın kalp atışlarını kontrol edebiliyor ve gerektiği anda elektrik şoku vererek, düzensiz kalp atışlarını kontrol altına alıyor. Amerika ve Avrupa'da 16 tıp merkezinde 289 hasta üzerinde denenen aletin, düzensiz kalp atışlarının kontrolünü sağlayarak, kalbin durmasını yüzde 71 önlediği saptandı. ","label":"health"} {"text":"Sağlık Bakanlığı’nca “Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Sağlık Kuruluşları Programı” kapsamında başlatılan ‘Anne Destek Grupları’ Projesi ile, ailelere anne sütü ve emzirme konusunda destek verilmesi hedefleniyor. Bakan Akdağ, doğadaki en mükemmel besin olan anne sütünün, bir annenin yeni doğmuş bebeğine verebileceği ilk ve en değerli armağanı olduğunu bildirdi. Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü’nce, annelerin bebeklerini doğar doğmaz emzirmeye başlaması, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 6. aydan sonra uygun ek besinlerle beraber emzirmenin 2 yaşına kadar sürdürülmesinin desteklenmesi amacıyla, ‘Anne Destek Grupları’ oluşturuluyor. Söz konusu proje kapsamında, bebek dostu hastanelerde doğum yapan anneler, doğumdan sonra emzirme ile ilgili herhangi bir problemle karşılaştıklarında ya da sadece danışmak istediklerinde, Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezleri, sağlık ocağı gibi kuruluşlara başvurabiliyorlar. Aileler burada çalışan sağlık personelinden ücretsiz olarak destek alabiliyorlar. Söz konusu projenin bir diğer adımını ‘Anneden Anneye Destek Grupları’ uygulaması oluşturuyor. Buna göre; birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuran anneler arasından, sağlık personelince belirlenen, bilgilerini başka annelerle paylaşabilecek nitelikte, toplumda sözü dinlenen bazı annelerin doğru emzirme uygulamaları konusunda eğitilmeleri ve bu bilgileri diğer annelere aktarmaları hedefleniyor. ‘Anne sütü’ nün tüm bebekler için mükemmel ve mucizevi bir besin olduğunu belirten Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, “Tüm sağlık çalışanlarının ‘her bebeğin doğar doğmaz emzirilmeye başlatılması, ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmesi ve emzirmenin iki yaşına kadar sürdürülmesi’ ortak mesajı, yapacağımız çalışmaların temel noktasını teşkil etmelidir” dedi. Anne sütü ile doğru emzirmenin başlatılması ve başarı ile sürdürülmesinin en önemli unsurunun, annelerin doğum öncesi, doğum sırası ve sonrasında sadece aileleri ve toplum tarafından değil, bütün sağlık sistemi tarafından etkin olarak bilgilendirilmesinin olduğunu ifade eden Akdağ, şu görüşleri dile getirdi: “Emzirmenin doğal bir olay ve ülkemiz için geleneksel bir uygulama olduğu düşünüldüğünde, bir kadının emzirme konusunda neden desteğe ihtiyaç duyduğu sorusu akla gelebilir. Bazı anneler şanslıdır, herhangi bir güçlükle karşılaşmadan bebeklerini emzirebilir. Ancak annelerin önemli bir bölümü, özellikle ilk bebeğini emziren ve genç yaşta anne olanlar başlangıçta desteğe gerek duyarlar” Türkiye’de, özellikle kentlerde, bebekler için zamanından önce ek besinlere başlanılmasının önemli bir sorun olduğunu dile getiren Bakan Akdağ, “Bazı yörelerde bebek ağladıkça verilen bu ek besinler bir gelenektir. Ne yazık ki bu çok yanlış ve sakıncalıdır. Annelere neden emzirmeyi bıraktıkları ya da neden ek besin verdikleri sorulduğunda ‘yeterli sütüm yoktu’, ‘bebek istemedi’, ‘bebeğim doymuyordu’ şeklinde değişik yanıtlar alınabilir. Aslında bu anneler, tüm bu ve buna benzer yanlış kanaatlerinin emzirmelerini engelleyen temel neden olduğunu bilmelidirler” diye konuştu. Emziren tüm annelerin karşılaştıkları güçlüklerin temelinde; sağlık sistemi, sağlık çalışanı, aile, akraba ve toplum desteğinin yeterli düzeyde olmamasının bulunduğuna dikkat çeken Bakan Akdağ, bu nedenle annelerin emzirme konusunda desteklenmesi ve bilgilendirilmesinin gerekli olduğunu sözlerine ekledi. ","label":"health"} {"text":"Papandreu, tedavi altında Yunanistan ana muhalefet partisi PASOK Genel Başkanı Yorgo Papandreu'nun solunum yolları iltihabı teşhisiyle tedavi altına alındığı bildirildi. Makedonya Haber Ajansı (MPA), dün gece hastaneye kaldırılan Papandreu'nun tedavisinin 2-3 gün sürmesinin beklendiğini duyurdu. Ajans, tedaviyi yürüten doktorların Papandreu'nun sağlık durumu hakkında yakında ayrıntılı bilgi vermelerinin beklendiğini de kaydetti. ","label":"health"} {"text":"Habersağlık-İstanbul] Günümüz annelerini bilinçlendirmek, çocuklarını yetiştirme konusunda yardımcı olabilmek adına www.annelergrubu.com ve International Polikliniği Etiler işbirliği ile gerçekleştirilen “Çocuk Sağlığı Seminerleri” devam ediyor. İnternet ortamında, annelere çocuklarını yetiştirme sürecinde yardımcı olmayı hedefleyen ve sürekli yenilenen içeriğiyle yoğun ilgi gören haber portalı www.annelergrubu.com ve 1989 yılından bu yana kalitesinden ödün vermeden, uluslararası sağlık standartlarında hastalarına hizmet sunan International Hospital’ın ortak projesi olan “Çocuk Sağlığı Seminerleri” nin ikinci toplantısı 31 Temmuz 2004, Cumartesi günü yapılacak. 6 haftada bir tekrarlanan seminerlerde, çocuk sağlığında allerjiden beslenmeye, psikolojiden ateşli hastalıklara kadar birçok konuya yer veriliyor. 31 Temmuz 2004, Cumartesi 10.30-11.30 saatleri arasında yapılacak olan ikinci seminerde Bebeklerde Beslenme konusunda International Polikliniği Etiler’den Çocuk Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Filiz Odabaşı Seeborg katılımcı anneleri bilgilendirerek, konu ile ilgili soruları cevaplayacak. “Çocuk Sağlığı Seminerleri”ne katılmak isteyen anne ve anne adaylarının, ücretsiz olarak www.annelergrubu.com sitesine üye olup başvuruda bulunması, ayrıca seminerlerle ilgili daha detaylı bilgi almak isteyenlerin info@annelergrubu.com adresine mail göndermeleri yeterli olacaktır. Seminerler International Polikliniği Etiler’de ücretsiz olarak gerçekleştirilmektedir. ","label":"health"} {"text":"İnsan klonlamaya az kaldı İnsan klonlama çalışmalarının, 12 kişilik bir bilim adamı grubuyla başlatıldığı ve ilk sonuçların bu yıl sonu ya da 2002 başında alınmasının planlandığı belirtildi. İtalyan bilim adamı Severino Antinori ile birlikte çalışan Panayotis Zavos, çocuğu olmayan 10 çiftten alınan hücrelerle klonladıkları insan embriyolarını 200 kadının rahmine yerleştirerek hamile bırakacaklarını ve böylece ilk klon bebekleri dünyaya getireceklerini söyledi. ABD’de bir biyoteknoloji şirketi, ilk insan embriyonunu klonladıklarını duyururken, başka bir proje çerçevesinde biraraya gelen 12 bilim adamı, bu yıl sonunda klonladıkları embriyonları ana karnına yerleştirerek, ilk klon insanların üretimini planladıklarını bildirdi. AMAÇ, HASTALIKLARI TEDAVİ ABD’nin önde gelen biyoteknoloji şirketlerinden Advanced Cell Technology’nin uzmanları, ilk insan embriyonu klonlama işlemini başardıklarını ve amaçlarının klon insan yaratmak değil, şeker hastalığı, felç, kanser, AIDS, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıkları tedavi edecek yöntemler geliştirmek olduğunu duyurmuştu. ACT, insan embriyonu klonlaması için, ilk kopyalanan koyun Dolly ile aynı yöntemi kullandıklarını kaydetti. Kullanılan tekniğe göre, insan yumurta hücresinden DNA molekülü alınarak, insan deri hücresinden alınan bir örneğe enjekte ediliyor ve elde edilen bu örnek elektriğe tutuluyor. ABD Başkanı George W. Bush, insan klonlanması çalışmalarına yüzde yüz karşı olduğunu ve federal fonların bu çalışmalara aktarılamayacağını belirtirken, ABD Kongresi, insan klonlanmasını yasaklayan tasarılar üzerinde çalışıyor. 12 KİŞİLİK GRUBUN ÇALIŞMALARI Ancak Kıbrıs Rum Kesimi asıllı bir Amerikalı bilim adamı olan Panayotis Zavos, Fransız haber ajansı AFP’ye verdiği demeçte, insan klonlama çalışmalarını, 12 kişilik bir bilim adamı grubuyla başlattıklarını ve ilk sonuçları bu yıl sonunda veya 2002 başında almayı planladıklarını kaydetti. İtalyan bilim adamı Severino Antinori ile birlikte çalışan Zavos, çocuğu olmayan 10 çiftten alınan hücrelerle klonladıkları insan embriyolarını 200 kadının rahmine yerleştirerek hamile bırakacaklarını ve böylece ilk klon bebekleri dünyaya getireceklerini söyledi. Çalışmalar, adı açıklanmayan iki ayrı ülkedeki laboratuvarlarda yürütülecek. Zavos, laboratuvarlarda üretilecek embriyoların önce dondurulacağını ve sağlıklı genlere sahip olup olmadıklarının inceleneceğini kaydetti. Zavos, ilk klon bebeklerin, DNA’sı kullanılan kişinin genetik bir kopyası olacağını da söyledi. ","label":"health"} {"text":"Özellikle havuzlar, plajlar, jimnastik kulüpleri, güzellik salonları ve yatılı okullar ile havlu, terlik, ayakkabı gibi eşyaların ortak kullanılması, mantarların çoğalmasını ve bulaşmasını kolaylaştırıyor. En çok ayak ve tırnaklarda görülen mantar hastalıkları, tedavi edilmediği takdirde vücudun diğer bölümlerine rahatlıkla yayılabiliyor. Avcılar Hayat Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı Dr. Vahit Mülteci, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, deride ve tırnakların altında çoğalan, ancak mikroskop ile görülebilecek kadar küçük organizma olan mantar mikrobunun tüm çevrede, özellikle ayakkabı ve terliklerde, havlularda, bahçede, evde, genel kullanıma açık duşlarda, jimnastik salonlarında, yüzme havuzlarında, yatılı okullarda, otel ve cami halıları gibi ortamlarda bulunabileceğini söyledi. Havlu, terlik, ayakkabı gibi eşyaların ortak kullanılmasının, mantarların çoğalmasını ve bulaşmasını kolaylaştıran faktörler olduğunu vurgulayan Dr. Mülteci, \"Ayrıca pişikler, ayakkabı vurması, su, deterjan, sentetik giysi ve çoraplara bağlı tahrişler de ayaklarda mantar hastalığı gelişmesi için uygun zemin hazırlar\" dedi. Dr. Vahit Mülteci, mantarların üremek için sıcağa ve neme ihtiyaç duyduklarını ifade ederek, \"Tırnak mantarı genellikle basit bir yaralanma ile başlar. Örneğin, el ve ayak tırnaklarının kırılması, tırnakların çok kısa kesilmesi, dar ayakkabıların tırnağı sıkıştırması gibi. Yaralanan tırnağa mantarların yerleşmesi daha kolay olur\" diye konuştu. Ayak mantar hastalığının, parmaklar arasında kaşınan ve acıyan deri ile kendini gösterdiğini anlatan Dr. Mülteci, \"Mantar bulaşmış kısımlar, genellikle beyaz renkli veya sulantılıdır. Ayaklar sıklıkla terli ve kokuludur. Tırnak mantar hastalıkları, genellikle el ya da ayağın bir-iki tırnağında başlar. Daha sonra bütün tırnaklara yayılabilir\" dedi. Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Vahit Mülteci, el ve ayakları, özellikle de parmak aralarını sürekli temiz ve kuru tutmak için çaba gösterilmesi gerektiğini kaydederek şu önerilerde bulundu: \"Sentetik ya da yün çoraplar yerine yüzde yüz pamuklu çoraplar giyilmeli, çoraplar sık sık değiştirilmeli ve yıkanmalı. Ayakkabı, terlik, havlu ve bornozlar kimseyle ortak kullanılmamalı. Ortaklaşa kullanılan duş, soyunma odalarında ise çıplak ayakla dolaşılmamalı ve terlik giyilmeli.ç\" Tedavi edilmeyen mantar hastalıklarının, vücudun diğer bölgelerine de bulaşabileceğini söyleyen Dr. Mülteci, krem, losyon, jel veya merhemin her zaman etkili olmayabileceğini, ağızdan alınan ilaçla tedavi gerekebileceğini sözlerine ekledi. ","label":"health"} {"text":"İngiliz bilim adamları ilk kez insan embriyonu klonlama izni aldı. İngiliz Biyoetik Düzenleme Kurumu, bir grup İngiliz bilim adamına izin verdiğini belirtti. Kurum, haziran ayında yaptığı açıklamada, Newcastle Üniversitesi’ne bağlı İnsan Genetiği Enstitüsü’nden Miodrag Stoykoviç yönetimindeki Stem Cell Group’un (Kök Hücre Grubu) talebini incelediğini açıklamıştı. İngiltere’de 2002’den bu yana tedavi amaçlı klonlama yasal, ancak üreme amaçlı klonlama yasak ve cezası 10 yıl hapis. Avrupa’da yasaklanmıştı Klonlama, bilim tarihinde en çok tartışılan çalışmalardan biri oldu. Bazı bilim adamları klonlamanın insanlık için büyük bir gelişme olduğunu ileri sürerken, bazıları da bu çalışmaları etik açıdan değerlendirip kötü niyetle de kullanılabileceğini savundu. Klonlama karşıtlarının yoğun girişimleriyle başta İngiltere olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, sınırları içerisinde klonlama ile ilgili çalışmaların yapılmasını yasakladı. Ahlaki boyutu tartışılıyor Klonlama yanlıları ise, klonlamanın kaçınılmaz bir bilimsel gerçek olduğunu ve yasakların bilimi yavaşlatmaktan başka bir şey olmadığını savunarak, her ne pahasına olursa olsun çalışmalarına devam edeceklerini açıkladılar. Tüm karşı çıkmalara rağmen bazı firma ve bilim adamları izinli yada izinsiz bu çalışmaları sürdürüyor. ","label":"health"} {"text":"Uzmanlar, yaz aylarıyla birlikte plajlarda sıkça rastlanan bacakları kuma gömmenin romatizmayı geçirmek yerine kalp rahatsızlıkları hatta felce yol açabileceğini bildirdi. Halk arasında yaygın olan ''bacakları deniz kumuna gömmenin romatizmaya iyi geldiği'' inanışına karşı uzmanlar uyardı. Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu Romatizmal Hastalıklar Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Nuray Kırdı, tansiyon, şeker, kalp gibi hastalığı olanlarda bacakları kuma gömmenin çok daha büyük sağlık sorunlarına neden olacağını söyledi. Kuma gömmenin kür tarzında doktor kontrolünde yapılabileceğini belirten Prof. Dr. Kırdı, ''Vatandaşlarımız kafalarına göre, bilinçsizce güneşte bacaklarını kuma gömüyor. Bu işlem eklem yıpranmasını iyileştirmez'' dedi. Genellikle eklem yıpranması yani kireçlenme rahatsızlığı olan hastaların bacaklarını kuma gömdüklerini anlatan Prof. Dr. Kırdı, ''Yıpranan eklemi dışardan hiçbir şey iyi edemez. Sadece kaslardaki spazmı azaltarak ağrıyı rahatlatabilir'' diye konuştu. Hipertansiyon, kalp, şeker hastalığı bulunan yaşlıların bacaklarını özellikle güneşli havalarda kuma gömmelerinin çok zararlı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kırdı, bu durumdaki hastaların ilaçlarını alsalar bile felç geçirebileceklerini ifade etti. Prof. Dr. Kırdı, romatizma, kireçlenme sorunu yaşayan hastaların mutlaka uygun bir fizyoterapi programı almaları gerektiğine işaret etti. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Atay da yaşlılarda bacakları kuma gömmenin, romatizmayı geçirmek yerine kalp rahatsızlıklarına yol açabileceğini belirtti. Prof. Dr. Atay, yazın deniz kumundan yayılan ışınların gevşetici etkisinden yararlanılabileceğini, ancak kalp, tansiyon gibi rahatsızlıkları olan yaşlıların kuma gömülmesinin sakıncalı olduğunu vurguladı. Atay, ''Bu, aşırı sıcakla birlikte baş gölgede bile kalsa kişiye aşırı stres ve yük getirir. Bu da özellikle kardiyovasküler hastalıklar açısından iyi değil'' diye konuştu. Uygun koşullarda ve uygun zamanda deniz kumundan yararlanılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Atay, ''Bacakların üstüne hafif kum kapatılırsa rahatlatıcı etkisi olabilir'' diye konuştu. Prof. Dr. Atay, uzman doktor önerisi olmadıkça belli yaş üzerindeki kişilerin deniz kumuna gömülmemesi gerektiğini kaydetti. ","label":"health"} {"text":"AÇSAP, ishal olan çocuğa bol sıvı verilerek ölümlerin azaltılabileceği uyarısında bulundu. İHA muhabirinin edindiği bilgiye göre, ishal enedinyel her yıl 3 bin 500 çocuk hayatını kaybediyor, yani 5 yaş altındaki her 100 çocuktan 4'ü ölüyor. AÇSAP verilerine göre, her çocuk yılda en az iki kere ishale yakalanıyor ve bu rahatsızlıklar ölümle sonuçlanabiliyor. AÇSAP, ishalli çocuklara bol miktarda su ve sulu gıdalar verilerek daha çabuk iyileşmelerinin sağlanabileceğini ve ishal ölümlerinin önlenebileceğini açıkladı. Bu arada, AÇSAP anne ve babaları sigara içen çocukların solunum yolu hastalıklarına yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu duyurdu. AÇSAP, 5 yaşından küçük çocuk ölüm nedenlerinin içinde zaturrenin üçünücü sırada yer aldığını kaydetti. Sağlık Bakanlığı, iyot eksikliğinin ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirterek, Türkiye''de her 3 kişiden birinde guatr görüldüğünü belirtti. Guatr hastalığının yaygınlaştırılmasını önlemek için iyotlu tuz kullanımının artırılması gerektiğinin altını çizen Bakanlık, şu uyarılarda bulundu: \"Yapılan tahminlere göre dünyada her yıl yeni doğan yaklaşık 40 bin çocuk, annelerinin diyatinde yeterince iyot bulunmaması yüzünden farklı ölçülerde zihinsel gerilik riskiyle karşı karşıyadır. İyotlu tuz kullanarak çocuklarınızın zeka puanının 10 puan yüksek olmasını sağlayabilirsiniz. Ortalama günlük ihtiyaç olan 150 mcg (bir toplu iğne kaşı kadar) yeterince alınmadığı için 740 milyon insan guatrdan, dünya nüfusunun yüzde 54'ünün ise iyot yetersizliği hastalıklarından etkilendiği belirlenmiştir. Bu sorunu iyotlu tuz kullanarak önleyebilirsiniz.\" ","label":"health"} {"text":"Merkez: Artık normalleştik faiz iner de çıkar da Önceki gün Para Politikası Raporu açıklayan ve bu açıklamasında, 'gerekirse faiz artırımına' gidilebileceğini belirttiği için eleştirilen Merkez Bankası, dün bir düzeltme açıklaması yaptı. Merkez Bankası dünkü açıklamasıyla Para Politikası Raporu'ndaki analizleri ve nedenlerini daha iyi anlatmaya çalıştı. Merkez Bankası, yayımladığı raporlar ve duyurularda bazı risklere dikkat çekmesinin, bu rapor ve duyuruların kalan bölümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ‘Aksi takdirde Merkez Bankası'nın faiz politikasının yakın gelecekte alacağı şekil hakkında çok yanlış çıkarsamalar yapılabilecektir’ vurgulamasında bulundu. Merkez Bankası, açıklamada, enflasyon hedeflemesi uygulayan bir merkez bankasının, faiz politikasını, enflasyonun gelecekte alacağı değerler hakkındaki öngörülerinin enflasyon hedefine ne derece uygunluk gösterdiğine bağlı olarak şekillendireceğinin açık olduğunu vurguladı. Bu çerçevede, faiz oranlarının azaltılabileceği gibi artırabileceğinin de genel bir doğru olduğu belirtilerek, ‘Aynı gerçekler, şüphesiz örtük enflasyon hedeflemesi için de geçerlidir’ denildi. YÜKSEK BORÇ Borç stokunun yüksek, ancak maliye politikasının tam bir disiplinle sürdürüldüğü ülkelerde ise borcun giderek azalacağı ve bu sorunun bir sorun olmaktan çıkacağının da açık olduğu vurgulandı. Bu normalleşme noktasına ulaşılabilmesi için bir süreç gerektiğinin de ortada olduğu ifade edilen açıklamada, ‘Merkez Bankası'nın koşullar gerektirirse faiz artırımı da yapabileceğini vurgulaması, Türkiye ekonomisinin bu normalleşme noktasına yaklaştığının ilanından başka bir şey değildir’ denildi. Açıklamada, ‘Mevcut programın özünde yer alan mali disiplin, parasal disiplin ve yapısal reformların uluslararası kurumlarca da desteklenen yeni bir orta vadeli programla sürdürülmesi halinde 2005 hedefine de ulaşılacağı beklenir. Kısacası, Merkez Bankası normal koşullar altında enflasyondaki azalmanın devam edeceğini tahmin etmektedir’ denildi. 'Risk var' demek hepsi gerçekleşir anlamına gelmez MERKEZ Bankası önceki gün yaptığı açıklamanın iyi anlaşılamaması nedeniyle dünkü düzeltme açıklamasında, her ekonomide değişik düzeylerde olan risklerin, Türkiye ekonomisinde de mevcut olduğunu vurguladı. Açıklamada bu risklere dikkat çekmenin Merkez Bankası'nın görevi olduğu, risklerin var olduğunun vurgulanmasının bu risklerin hepsinin birden gerçekleşeceği anlamına da gelmediği ve bu risklerin bir kısmını ortadan kaldırmanın mümkün olduğu kaydedildi. ","label":"economy"} {"text":"100 değil 123 hissede oynadılar 3.5 yılda 289 şirketin işlem gördüğü borsada tam 123 hissedeki manipülatif işlemlerden ötürü yasak getirildi. 289 şirketin işlem gördüğü borsada 2000 yılından bu yana tam 123 hissede manipülasyon yapıldı. Son 3.5 yılda borsa manipülatörlerinin dadandığı 123 şirketin olması akıllara Borsa Başkanı Osman Birsen'in istatistiki verilere dayanarak söylediği 'Manipülasyon 100 hissede var' sözünü getirdi. Sermaye Piyasası Kurulu'nun manipülatif işlemlerinden ötürü borsa yasaklısı ilan ettiği borsacılar son 3-4 yılda sürekli aynı hisselerde operasyon yaptı. Kimileri birkaç kez aynı şirketin hisse senedinden ötürü ceza aldı. Borsa Başkanı Birsen, Haziran ayında Sabah Gazetesi'ne verdiği röportajda şu ifadeleri kullanmıştı: \"Manipülatif işlemler işlem hacmi itibariyle yüzde 20'lik bir dilimin içinde. Ama bu 100 civarında şirketi kapsıyor. Bu hisseler dar bir derinlikte bulunuyor. Geri kalan hisseler büyük ölçüde manipülatif hareketlerden soyutlandı.\" 272 DAVA AÇILDI SPK'nın 2003 Yıllık Raporu da 2000 yılından beri borsa yasaklılarının kimi hisse senetleri üzerinde nasıl oyunlar oynandığını gösterdi. 2002 yılında 22 manipülatif işleme suç duyurusunda bulunan SPK'nın izleyen yıllarda dava sayısı daha da arttı. Adeta 2000 yılından sonra SPK'nın suç duyuruları 3-4 katına çıktı. SPK, 2000 yılından sonra sırasıyla 79, 78 ve geçen yılda 93 dava açtı. Böylece son 3.5 yılda SPK'nın manipülatif işlemlerden ötürü açtığı davaların sayısı 272'ye çıktı. Tabi işin diğer bir yanı da SPK'nın elinde dava açılanların kat be kat fazlası kadar dosya bulunması. Borsanın incelemeleri üzerine SPK'ya gönderdiği, ancak soruşturma yapılamayan ve bekleyen 182 dosya bulunuyor. ","label":"economy"} {"text":"Dupont: Teflon insan sağlığına zararlı değil ABD'li kimya devi Dupont'tan 'teflon' hakkında insan sağlığına zararlı olmadığı yönünde savunma geldi. ABD'li çevreciler teflonun insan ve çevre sağlığına zararlı olduğu gerekçesiyle 300 milyon dolarlık dava açmıştı. DuPont'un hukuk danışmanı Stacey Mobley, PFOA veya teflonun insan sağlığını tehlikeye atacak maddeler olmadığını söyleyerek, son 50 yıldır şirket olarak edindikleri deneyim ve bilimsel veriler sonucunda bu maddelerin insana zararlı olmadığını vurguladı. Öte yandan bu maddeye maruz kalan bazı kuş çeşitlerinde kansere rastlandığı belirtildi","label":"economy"} {"text":"Çimse-İş Başkanı Eralan vefat etti Türk-İş eski Genel Teşktilatlanma Sekreteri ve Türkiye Çimse-İş Sendikası Genel Başkanı Tamer Eralan, bu sabaha karşı yaşamını yitirdi. Eralan için bugün saat 12.15’te Çimse-İş Sendikası önünde tören yapılacak. Eralan’ın cenazesi öğle namazının ardından Kocatepe Camii’nden kaldırılarak Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verilecek ","label":"economy"} {"text":" İSTANBUL - Türk bankalarını satın almak ya da ortak olmak isteyen yabancı yatırımcıların, yüksek fiyat istenmesi ve bankaların batık kredileri nedeniyle geri adım attıkları belirtildi. Financial Times gazetesinde, yer alan bir haberde, banka birleşmelerinin 'aşk, kur yapma ve evlilik' olarak üç aşamada olduğu belirtilirken, Türkiye'de, üçüncü aşamayla ilgili 'balayı planı yaparken ilişkinin kavgayla sona ermesi'nin mümkün olduğu belirtildi. Garanti ve Intesa girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının en büyük nedenlerinden birinin, Türk bankacılık sistemini etkisine alan batık krediler olduğu vurgulandı. Bunun, Türk bankacılık sisteminde en ciddi sorun olduğu vurgulanırken, AB sürecinde, sadece Koçbank ile Unicredito arasındaki yüzde 50'lik hisse satışına dayanan girişimin başarılı olduğu kaydedildi. 'Fiyatlar risk sınırının çok üzerinde' Bir diğer önemli sorunun, Türk bankalarının hisse fiyatlarının yüksekliği olduğu savunulan haberde, fiyatların çok zaman yabancı bankaların risk sınırlarının çok üstünde olduğu kaydedildi. Bazı uzmanların, yüksek fiyat politikasını 'Türkiye'nin yabancı yatırımı gerçekte istemediği' yönünde değerlendirdiği de öne sürüldü. Haberde, Türk bankacılık sisteminin, bu sorunlar nedeniyle yabancılara cazip gelmediği yorumu yer aldı. ","label":"economy"} {"text":"Doğalgaz pastası görücüye çıkıyor Doğalgaz piyasası özel sektöre açılıyor. Enerji Bakanı Hilmi Güler, bir süredir devam eden hazırlıkların ardından, BOTAŞ'ın doğalgaz kontratlarını özel sektöre devretmesi için ihaleye çıkılması talimatı verdi. Doğalgazın yurtdışından temin edilmesinde devlet tekeline son veren ihale duyurusu önümüzdeki ay yapılacak. Mavi Akım, Batı Koridoru, İran ve Cezayir'den doğalgaz alan BOTAŞ, kontratların yaklaşık yüzde 20'sine karşılık gelen dilimi özel sektörün ilgisine sunacak. BOTAŞ'IN PAYI AZALACAK İhaleye giren firmalara, BOTAŞ'ın almayı taahhüt ettiği gaz miktarları ve alım fiyatları verilecek. Daha uygun fiyatla gaz getirebileceğin düşünen firmalar, kaynak ülkeyle temasa geçecek. Devredilecek kontrat kapsamında bir firmanın gaz getirmesine izin verilmeyecek, aynı andan birden fazla firmanın bulunmasına özen gösterilecek. Enerji Bakanı Hilmi Güler, piyasanın etkin ve düzgün işlemesini hedeflediklerini belirtti ve şu değerlendirmeyi yaptı: \"Elektrik dağıtım şirketleri özelleştirme kapsamına alındı. TEDAŞ'ın, enerji strateji belgesinde öngörülen Nisan 2005 tarihinden önce ö önce özelleştirilmesini istiyoruz. Bu konudaki kararlılığımızı Özelleştirme İdaresi'ne de ilettik. Yenilenebilir Enerji Yasası'nın da bir an önce çıkmasını amaçlıyoruz. Rüzgar enerjisi, Türkiye için son derece gerekli ve ucuz bir kaynak.\" 19 maden sahası için ihale eylülde Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK), özel sektöre açılacak sahalarının eylülde ihale edeceği bildirildi. TTK Genel Müdürü Rıfat Dağdelen, özel sektöre kiralanacak sahalarla kömür üretiminin artırılmasının hedeflendiğini, 19 sahanın ihalesinin 2 Eylül'de gerçekleştirileceğini söyledi. Dağdelen, \"10 milyon ton\/yıl taşkömürü çıkartmak mümkün\" dedi","label":"economy"} {"text":"Pahalı ilacı Başbakanlık Teftiş Kurulu araştırsın Roche’un SSKY’ya pahalı ilaç sattığı iddialarının mutlaka inceleneceğini söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, iddialara ilişkin inceleme ve araştırmanın Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından yapılmasını teklif ettiklerini açıkladı. ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, bundan sonraki süreçte, SSK’nın, fahiş fiyattan ilaç aldığı yönündeki iddialara ilişkin inceleme ve araştırmanın Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından yapılmasını teklif ettiklerini açıkladı. Başesgioğlu, SSK Başkanlığı’nda, kurum bürokratları ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, SSK’nın fahiş fiyattan ilaç aldığı yönündeki haberler üzerine 3 SSK müfettişinin konuyu incelemek üzere görevlendirildiğini söyledi. Başesgioğlu, SSK’nın Kamu İhale Yasası yürürlüğe girmeden önce ilaçları üretici ve ithalatçı firmalarla sözleşme yaparak karşıladığını, yasanın yürürlüğe girmesinin ardından ise alımlarını yasada öngörülen şekilde gerçekleştirdiğini kaydetti. Yasa yürürlüğe girmeden önce SSK’nın, ithal ve yerli ilaçları perakende satış fiyatı üzerinden ortalama yüzde 35 iskontolu aldığını ifade eden Başesgioğlu, yasanın çıkmasının ardından bu imkanın büyük oranda ortadan kalktığının görüldüğünü belirtti. SSK’nın, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği ilaç fiyatları üzerinden ihaleye çıktığını ve alım yaptığını dile getiren Başesgioğlu, Neorecormon için 230 milyon 945 bin 404 lira ithalatçı kutu fiyatı üzerinden ihaleye çıkıldığını ve ecza deposundan çoğunlukla bu fiyattan alındığını anlattı. Başesgioğlu, aynı ilacın perakende satış fiyatının ihale döneminde 349 milyon 910 bin lira olduğunun, ilacı, Emekli Sandığı’nın ise 341 milyon 162 bin 250 liraya aldığının tespit edildiğini aktararak, SSK’nın, Ocak 2004’teki toplu ilaç alım ihalesinde, 11 bin 700 kutu Neorecormon’un 204 milyon 592 bin 330 lira ve KDV’ye alındığını söyledi. Roche’un 3 farklı fiyatı mutlaka araştırılacak SSK’nın 230 milyon liraya aldığı ilacın bir ilaç deposuna 88, bir vakıf üniversitesine ise 173 milyon liraya satıldığını anımsatan Murat Başesgioğlu, ortadaki 3 farklı fiyatın idari denetim ve adli yargı mekanizmalarınca incelendiğini anımsattı. Murat Başesgioğlu, 3 farklı fiyatın mutlaka sorgulanacağını dile getirerek, konunun sadece SSK’yı değil, başka kurumları da ilgilendirdiğini ifade etti. Başesgioğlu, şöyle devam etti: ‘Konunun, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca incelenmesi için Başbakanlık makamından onay talep ediyoruz ve bundan sonraki süreçte bu konuya ilişkin inceleme ve araştırmanın Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından yapılmasını teklif ediyoruz. İkinci önerimiz, Kamu İhale Yasası’ndaki ilaç alımlarına ilişkindir. Yasa yürürlüğe girmeden önce SSK’nın ilaç alımındaki avantajı dikkate alınarak, özellikle sosyal güvenlik kuruluşlarının ilaç alımında bir esnekliğe kavuşturulması şarttır. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı’na bu konuda bir öneride bulunarak, bizim ihale birimlerimizin, ilaç alımlarında, piyasa koşullarına uygun bir şekilde alım gerçekleştirilmesi için bu konuda bir esnekliğin getirilmesini talep etmekteyiz.’ ","label":"economy"} {"text":"MÜSİAD’ın 26 ildeki üyeleri arasında gerçekleştirdiği anket, işadamlarının ekonominin genel performansını 2003’e göre daha iyi bulduklarını, geleceğe yönelik beklentilerinde de iyimserliğin arttığını ortaya koydu. MÜSİAD’ın, ekonominin genel durumuna ilişkin olarak 26 ildeki 1150 üyesi arasında gerçekleştirdiği, yılın ilk yarısını kapsayan anketin sonuçları açıklandı. Anket, MÜSİAD üyelerinin geçen yıldan bu yana süregelen bazı şikayet ve sıkıntılarının devam etmesine karşın ekonominin genel performansını 2003’e göre daha iyi bulduklarını, işadamlarının geleceğe yönelik beklentilerinde de iyimserliğin arttığıni ortaya koydu. MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat, anket sonuçlarını değerlendirirken, reel sektörde süregelen bazı olumsuzluklara karşın, iş ortamının iyileştiği, protesto edilen çek ve senet sayısında azalma olduğunu söyledi. İşadamlarının hükümetten yapısal reformların devam ettirilmesini beklediklerini kaydeden Bolat, \"Yeni ekonomik program hazırlanırken reel sektörü etkileyen olumsuz şartların, yatırımlar ve işsizliğin gözardı edilmesi lüksü yoktur. Yatırım ortamını iyileştirmek, işsizlik oranını azaltabilmek için, işletmelerin yüzde 99’unu, istihdamın da yaklaşık yüzde 65’lik bir kısmını oluşturan KOBİ’lerin performansını artırmak hükümetin görevidir\" dedi. \"İHTİYATLI İYİMSERLİK SÜRÜYOR\" İş dünyasında, ekonomik büyümenin, program hedeflerinin üzerinde ve yaklaşık yüzde 6-7 dolayında gerçekleşebileceği beklentisinin hakim olduğunu dile getiren Bolat, ekonomide elde edilen bu sonuçlara karşın iyimserliğin hala \"ihtiyatlı\" biçimde sürdüğünü vurguladı. Bolat, yüzde 12 olarak belirlenen enflasyon hedeflerinin, döviz kuru, petrol fiyatlarındaki artışlar gibi gelişmelere rağmen tutturulabileceği beklentisinin güçlmü olduğunu, ancak yıl sonu enflasyon gerçekleşmelerinin hedeflerin çok da altında gerçekleşeceği beklentisinin olmadığını kaydetti. Bolat, döviz kurlarının mevcut düzeyinin gerçekçi olmadığı görüşündeki işadamlarının, dolar kurunu yıl sonunda 1 milyon 600 bin-1 milyon 650 bin, euroyu da 1 milyon 900 bin-1 milyon 950 bin lira arasında beklediğini kaydetti.. KRİZİN ETKİLERİ SİLİNİYOR Ankete katılan işadamlarının yüzde 54’ü üretimin, yüzde 66’sı iç satışların, yüzde 53’ü ihracatın ve yüzde 42’si de istihdamın arttığını bildirdi. Yılın ikinci yarısı için de işadamlarının yüzde 71’i üretimin, yüzde 74’ü iç satışların, yüzde 65’i ihracatın ve yüzde 47’si de istihdamın artacağını bekliyor. Ankete katılan işadamları arasında ihracat yapan yüzde 47’lik bir kesim, döviz kurları nedeniyle rekabet güçlerinin kaybolduğunu, ancak iç talep yetersiz, kar marjları da çok düşük olduğu iç piyasa yerine zorunlu olarak dış piyasalara yöneldiklerini ifade etti. KOBİ’LERİN KAPASİTE KULLANIMI DÜŞÜK KOBİ’lerde, haziran sonu itibariyle ortalama kapasite kullanım oranı, kendi tarihsel rekorları olan yüzde 84- 85’lerin çok altında kaldı. İşletmelerin sadece yüzde 4’ü yüzde 80-90 arasında bir kapasiteye ulaşırken, yüzde 16’sı yüzde 70-80, yüzde 22’si de 60-70 arasında bir kapasite ile çalıştı. Ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 45 dolayında gerçekleşti. Şirketlerin yüzde 53’lük bölümü geçen yılın aynı dönemine göre karlarının azaldığını, yüzde 27’si de aynı kaldığını bildirdi. İYİLEŞME İSTİHDAMA YANSIMIYOR Anket sonuçlarına göre, iç talep yetersizliği ve KOBİ’lerin ihracat konusunda karşılaştıkları sıkıntılar nedeniyle ekonomide yaşanan iyileşme, istihdama olduğu gibi KOBİ’lerin performansına da yansımıyor. Türkiye’de işletmelerin yüzde 99’unu oluşturan, istihdamın da yaklaşık yüzde 65’lik bir kısmını gerçekleştiren KOBİ’lerin tam kapasiteyle çalışmaya başlaması sağlanmadıkça işsizlik sorununun çözülmesinin çok zor olduğuna işaret ediliyor. KRİZLERDEN DERS ALINDI Krizden ders çıkaran işletmelerin yüzde 29’unun maliyetleri gözden geçirerek tasarrufa gittiği, yüzde 26’sının yeniden yapılandığı, yüzde 24’ünün de teknolojisini yenilediği bildirildi.","label":"economy"} {"text":"El konulan İktisat Bankası ile KKTC'deki Trade Deposit Bank'ın birleşmesi sırasında hayali hesaplar yaratılarak devletin 447 milyon dolar zarara sokulduğu ortaya çıktı. Ulusoy, Sabancı, Varan gibi isimlere açılan, sonra boşaltılan sanal hesaplar içinde en büyüğü 105 milyon dolarla bir Oyak Holding iştiraki olan Renault Mais'e ait. BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun suç duyurusu üzerine harekete geçen Şişli Cumhuriyet Savcılığı, İktisat Bankası'nın off-shore kuruluşu Trade and Deposit Bank'ta saygın kişi ve kurumların adı kullanılarak yapılan soygunu ortaya çıkardı. TDB'de açılan ve boşaltılan off-shore hesaplarını inceleyen savcılık, hesaplarda adı geçen kişi ve kurumların bu işlemlerden haberinin olmadığını belirledi. EN BÜYÜK MUDİ OYAK Şişli Cumhuriyet Savcılığı, BDDK'nın 29 Mart 2002'de yaptığı suç duyurusu üzerine Aralık 2000'de İktisat Bankası'yla bileşip TMSF güvencesi altına giren TDB'nin hesaplarını incelemeye aldı. Hesaplarındaki parayı çektikleri belirlenen mudiler aranarak, bilgi istendi. 105 milyon dolarlık mevduatıyla listenin başında bulunan Oyak Holding iştiraki Renault Mais savcılığa gönderdiği yazıda böyle bir hesabının bulunmadığını bildirdi. Toplam tutarı 447 milyon doları bulan diğer hesap sahiplerinden birçoğunun da adına açılan hesaplardan ve yapılan işlemlerden bilgisinin olmadığı belirlendi. OYAK VE MAİS: YORUM YOK Renault Mais yetkilileri olayı doğruladı. Firmanın İletişim Müdürü Elçin Ercan \"Kuruluşumuzun İktisat Bankası'ndaki hesaplarından TDB'ye para kaydırılması konusunda herhangi bir talimat verilmemiştir. Şirket kayıtlarında da böyle bir belge bulunamadı\" dedi. Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na gerekli bilginin verildiğini belirten Ercan, konu yargıya yansıdığı için yorum yapmak istemediklerini bildirdi. Oyak Holding yetkilileri ise yargı sürecini izlemekle yetineceklerini söyledi. TEMİZEL: BİLMİYORDUM Dönemin BDDK Başkanı Zekeriya Temizel ise TDB'nin İktisat Bankası'na devredilip, boşaltılmış hesapların bu yolla mevduat güvencesine alınması konusunda emrivaki yaşandığını belirtti. \"BDDK yönetimi İktisat Bankası'na yazdığı mektupta TDB'nin tasfiyesi ya da şubeye dönüştürülmesi konusunda plan hazırlanmasını istedi. Uyarılarımıza karşın, onayımız alınmadan süreç başlatıldı\" dedi. Hürriyet'in görüş aldığı bankacılık uzmanları, Oyak'ın adını mudi listesine yazmak yoluyla, birleşme operasyonunu durdurmaya çalışan BDDK'nın köşeye sıkıştırılmak istenmiş olabileceğini ileri sürdü. Bu iddiayı anlamsız bulan Zekeriya Temizel ise \"O dönemde bankaya el konulması söz konusu değildi. Sadece İktisat Bankası'nın mali yapısı güçlendirilmeye çalışılıyordu. TDB'de kimin hesabı olduğunu bilmiyorduk\" dedi. 447 milyon dolar nasıl uçtu? 17 Ağustos 2000Bankalar yeminli başmurakıbı, İktisat Bankası ile kağıt üstünde hiçbir ortaklığı olmayan Kıbrıs'ta kurulu Trade Deposit Bank arasında mevzuata aykırı işlemler saptadı. 6 Kasım 2000Murakıp ikinci raporunda \"İktisat'ın gerçek bilançosunun saptanabilmesi için TDB'nin bankaya devri ya da tasfiyesini\" tavsiye etti. 28 Kasım 2000Rapor üzerine harekete geçen BDDK, İktisat'ı uyardı: \"TDB'yi tasfiye et ya da şubeye dönüştür. Bankanın gerçek mali durumu ortaya çıksın!\" Bankadan önce eylem planı hazırlaması, onaydan sonra harekete geçmesi istendi. 1 Aralık 2000İktisat Bankası Yönetim Kurulu toplandı. 61 sayılı kararla, KKTC'deki TDB'nin tüm aktif ve pasifleriyle Malta TDB'ye devrine karar verdi. 4 Aralık 2000İktisat Bankası ve TDB devir sözleşmesi imzaladı: \"İktisat Bankası, TDB'ye ait toplam mevduat kredileri ile bunlara bağlı alacak ve borçları Malta Şubesi'ne devretmek üzere almıştır.\" Operasyon hemen başladı. DDK raporuna göre, TDB yöneticilerinin imzası ve banka mührü bulunmayan listeler üzerinden mevduat hesapları ve kredilerin devri yapıldı. 14 Aralık 2000Banka operasyonu BDDK'ya bildirdi. 28 Aralık 2000BDDK bankayı cevapladı. \"İktisat'a nakit girişi sağlamayacaksa tasfiye yapmayın!\" 18 Ocak 2001BDDK'nın İktisat Bankası Yönetim Kurulu'na atadığı Yalçın Amanvermez yazdığı raporda olayı tüm ayrıntılarıyla anlatıp, devlete yüklenen borç miktarı konusunda BDDK'yı uyardı. 19 Ocak 2001BDDK'ya tasfiyenin tamamlanması bildirildikten tam 36 gün sonra KKTC'deki TDB'nin hesaplarından 1.7 milyon dolar ABN AMBRO'daki İktisat Suprime Fund'ın hesabına yatırıldı. Bu arada TDB ile İktisat Bankası'nın kağıt üstündeki hesaplaşması sonucu İktisat'ın hesabına yaklaşık 168 milyar TL (yaklaşık 2,5 milyon dolar) nakit aktarıldı. Karşılığında 447 milyon dolar borç devredildi. 1 Şubat 2001 Banka, BDDK'ya gönderilen mektupta birleşme işleminin tamamlandığını, geri dönmenin mümkün olmadığını bildirdi. 15 Mart 2001 Bankaya el kondu. 9 Ocak 2002 İktisat Bankası müfettişi Murat Demiray birleşme operasyonunu soruşturdu. Dönemin TDB ve İktisat Yönetim Kurulu üyeleri'nden birleşmeye konu olan hesap ve kredi listelerini istedi. Cevap noter tastikli geldi: \"Kayıtları saklamadık, bizde hiçbir belge yok!\" 12 Temmuz 2002 Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu konuyla ilgili raporunda \"TDB belgelerine ulaşılamadığı için gerçek toplam zarar saptanamamaktadır\" diyordu. İktisat tek başına batsaydı devletin üstlendiği zarar 193 milyon dolar olacaktı. ","label":"economy"} {"text":"Hisarcıklıoğlu: Cari açık doğrudan yatırımla finanse edilse sorun olmaz TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, cari açığın hızla büyümesi ve ‘cari açığın kısa vadeli sermaye girişleriyle finanse edilmesinin, halen ekonomideki en büyük risk unsuru’ olduğunu belirtti. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ile ekonomi gündeminin ilk sırasına gelip oturan ‘cari işlemler açığı’, bu konuda alınabilecek önlemler ve bu kapsamda ekonomiye bakışını konuştuk. 3.2 milyar dolarlık kaynağı belirsiz döviz girişi çıkartıldığında, ilk altı aydaki 10 milyar dolarlık cari işlemler açığının finansmanı için 6.7 milyar dolara ihtiyaç duyulduğunu, buna karşılık 3 milyar doları portföy yatırımları, 6.1 milyar doları borçlanma, 500 milyon doları ise diğer kalemlerden kaynaklanan 9.6 milyar dolar giriş olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu, sermaye hareketlerindeki bu güçlü seyir ve kaynağı belirsiz döviz girişi nedeniyle Türkiye’nin bu dönemde, hem cari işlemler açığını sorunsuz finanse edebildiğini, hem IMF’ye net 1.8 milyar dolarlık ödeme yaptığını, hem de döviz rezervlerini koruyabildiğini kaydetti. ‘Günümüz dünyasında cari açığa karşı uygulanabilecek ekonomi politikalarının çok fazla olmadığını’kaydeden Hisarcıklıoğlu, Gümrük Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü kararları dolayısıyla ithalatın kısıtlanması veya ihracatın doğrudan teşvikinin kolay olmadığını hatırlattı. Hisarcıklıoğlu, bu konuda bir önlem olarak ortaya atılan ‘Milli paranın değerinin düşürülmesi’nin ise kısa vadede bir avantaj kazandırsa bile uzun vadede ülkenin rekabet gücünü düşürdüğü ve mali yapısını kötüleştirdiği için devamlı uygulanabilir bir seçenek olmadığının altını çizdi. Ülkemizde cari açığın oluşmasında en büyük etkenin ‘ekonominin büyümesi’ olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, ‘Sürdürülebilir olması kaydıyla, ekonomik büyümenin olumlu bir gelişme olduğunu’ nun da altını çizdi. Zaten sorunun da burada ortaya çıktığını kaydeden TOBB Başkanı şunları söyledi: ‘Uzun vadeli bakıldığında, finanse edilebildiği sürece cari açığın sorun yaratmadan sürebildiği görülmektedir. Artan ticari ve mali entegrasyonun sağladığı doğrudan yabancı yatırımlar da en sağlıklı finansman şekli olarak ortaya çıkmaktadır. İşte ülkemiz açısından AB sürecinin anlamı anlamı ve önemi de bu noktada belirginleşmektedir’ STAND-BY’ IN ÖNEMİ Hisarcıklıoğlu’nun bu söylediklerine karşılık, artan açıklar nedeniyle bir şeyler yapma ihtiyacı da var. Hisarcıklıoğlu, bu konudaki sorumuza ‘Kısa vadede belirleyici olan ekonomi yönetiminin politika tutarlılığıdır’ şeklinde yanıtlayıp, bu kapsamda IMF’le yeni stand-by anlaşmasının önemini de vurguladı. Bu çerçevede, uzun vadeli taahhütleri içeren üç yıllık yeni ekonomi programına paralel olarak IMF ile yeni bir stand-by’a gidilmesinin önem kazandığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, ‘Yapısal reformların tamamlanmasıyla daha sağlam temelleri olan bir ekonomik yapının kurulması ve içerideki dengenin sağlamlaşması mümkün olacaktır. Mali disiplinin tavizsiz sürdürülmesi ve yüksek bir faiz dışı bütçe fazlasının verilmesi de bu politikanın ayrılmaz bir parçasıdır’şeklinde konuştu. Cari açık rakamının boyutu kadar ve hatta bundan daha da önemlisinin ‘bu açığın ne şekilde finanse edildiği’ olduğunu tekrarlayan Hisarcıklıoğlu, ‘Bunun en sağlıklı yolunun doğrudan yabancı sermaye ‘olarak ortaya çıktığını kaydetti. Bir karşılaştırma yapıldığı takdirde, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi gelişmekte olan ülkelerin, bizden daha yüksek oranda cari açık vermekte olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu, ‘Portekiz’in cari açığı son 10 yılda 10 kat artmış durumda. Peki bu ülkelerde bir döviz krizi mi olmuştur? Hayır. Çünkü bu ülkeler her yıl milyarlarca dolar, doğrudan yabancı sermaye yatırımı alıyor’ dedi. Buna karşılık cari açığın Türkiye’de sorun olması konusunda ise şunları söyledi: ‘Bize ise yapısal reformlarımızı tamamlayamadığımız, hala yerli- yabancı fark etmez, yatırımın önüne engeller çıkarmaya devam ettiğimiz için devamlı olarak cari açıktan kaynaklanan çalkantılara ve sıcak paranın olumsuz etkilerine maruz kalıyoruz.’ Bürokratik taassubun kırılması için siyasi irade ÖZEL sektör olarak kendilerinin yatırım ortamının iyileştirilmesi kapsamındaki çalışmalara büyük önem verdiklerini hatırlatan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, ‘Ancak 2 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, doğrudan yabancı yatırımlar kanunuyla şirket kuruluşlarını kolaylaştıran yasa dışında, önemli başka gelişmelerin olmaması da çalışmaların yetersizliğinin işaretidir’ dedi. Hisarcıklıoğlu, yatırım önündeki engellerin kaldırılması konusunda yapılan çalışmalardan ise memnun değil. Şunları söyledi: ‘Nüfuzunu kaybetmek istemeyen kamu kurumları, reformları engellemek pahasına, ellerindeki görev ve yetki alanlarını koruma mücadelesi vermektedirler. 15 Mart 2004 tarihinde toplanan yatırım danışma konseyinde belirtildiği üzere, bu mesele artık Başbakan’ın bir taahhüdü haline dönüşmüştür. Tüm Bakanlarımız ve Bürokratlarımız bu taahhüdü doğru anlamalı ve bürokratik çalışmalar hızlandırılmalıdır. Bu bürokratik taassubun kırılması için hükümet siyasi iradesini güçlü bir şekilde ortaya koymalıdır. Üzerinde uzlaşılan kanunlar bir an önce yasalaşmalı, büyük önem verdiğimiz sanayi envanter sistemi kurulmalı, buna bağlı yatırım haritaları çıkarılmalı, küresel rekabete ve ihtisaslaşmaya öncelik veren yeni bir yatırım teşvik sistemi hazırlanmalıdır.’ Tüketici kredileri-risk yönetimi ilişkisi HÜKÜMET, cari açık için bir önlem aldığını göstermek için KKDF oranlarını artırıyor. Bunun her şeyden önce geç kalmış bir önlem olduğunu söylememiz gerekir. Yani tüketici kredilerindeki KKDF kesintisinin yüzde 10’den 15’e çıkması, bu kredilerin kullanımı üzerinde önemli etki yapmaz. Bunun bir ‘sinyal’ olduğunu düşünebiliriz ama sinyal geç geldiği için yine etkisinin azaldığını düşünüyoruz. Daha önce, önlem denilince ilk akla gelenin KKDF artırımı olduğunu, bunun ya da bu tür palyatif tedbirlerin cari açık konusunda kalıcı bir tedbir olamayacağını söylemiştik. Hala, genel ekonomik politikalar çerçevesinde konunun tartışılıp, bir daha bu tür tartışmalara izin vermeyecek genel tedbirlerin gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sadece mevcut gidişat için değil, genel olarak çizilecek politikalar içerisinde örneğin ‘Tüketici kredileri ile risk yönetimi ilişkisinin kurulması’ yeralabilir. Görüştüğümüz bir bankacı, her şeyden önce şu anda tüketici kredilerinin kullanımının çok cazip olduğunu belirterek, bu cazibenin ‘krediyi kullanan faizler düşse de, artsa da karlı’ olmasından kaynaklandığını söyledi. Kredi kullanan kişinin faizler artışa geçse karlı olduğunu, faizlerin düşmesi halinde ise o krediyi kapatıp düşük faizli yeni kredi kullanma imkanı bulunduğunu kaydeden bankacı, ‘tabi ki herkes kredi kullanır’ dedi. Bu sakıncayı gidermek için bankalara ‘değişken faizli tüketici kredisi’ne geçme imkanı getirilmesini savunduklarını ama resmi otoritenin buna sıcak bakmadığını kaydeden aynı bankacı,‘yani banka olarak tüm risk üzerimizde ve artan maliyetleri yansıtamıyoruz’ dedi. Bu şartların bankalar açısından cazip olmadığını ancak buna rağmen tüketici kredisi kullandırdıklarını hatırlatan bankacı, ‘Uygun olmayan şartlara rağmen başka plasmanlar yerine tüketici kredilerine plasman yapılıyorsa, bu KKDF artırımına rağmen devam edecektir’ dedi. Tüketici kredilerinin ve kredi kartı kullanımının ‘risk yönetimi’ ile ilişkisi bulunmadığı, başka kredilerde gereken şartların burada aranmadığını kaydeden aynı bankacı, ‘yani kredi kullananın gelirine bağlı olmadan, kredi ile finanse edilen malın belli bir oranı ile sınırlanmadan kredi kullanımı yapılıyor’ dedi. Tüketici kredileri ile risk yönetimi ilişkisinin kurulabileceğini kaydeden aynı bankacı,‘getirilecek şartlarla kredi kullananın geliri daha yakından incelenip, ona göre kısıtlama getirilebilir, ya da malın degerine kıyasla bir finansman oranı konulabilir. Bütün bunlar genel olarak gözden geçirilmeli. Bu resmi otoritenin görevi’ şeklinde konuştu ","label":"economy"} {"text":"FED faiz oranlarını çeyrek puan artırdı ABD Merkez Bankası (FED), faiz oranlarını, bu yıl ikinci kez çeyrek puan arttırdı. FED’in dün yapılan toplantısının ardından, faiz oranları yüzde 1.50’ye çıkartılırken; faiz artışının, potansiyel enflasyon tehlikesini azaltmak için yapıldığı kaydedildi. Toplantının ardından yapılan açıklamada, yavaşlama içindeki ekonominin yeniden canlanacağı belirtildi. Açıklamada, gelişmelere göre, faiz oranlarının bundan sonra da arttırılabileceği ima edildi. En son istihdam verileri, işsizliğin artış gösterdiği yönündeydi. FED’in bundan sonraki toplantısı 21 Eylül’de yapılacak. Analistler, eylülde faiz oranlarının yeniden arttırılabileceğini vurguluyor ","label":"economy"} {"text":"Türkiye'den zam kararıyla ilgili yapılan açıklamada zammın ardında, hükümetin geçtiğimiz hafta başında sigaralardan alınan vergilerle ilgili sistemi tümüyle değiştirmesiyle ilgili gelişmeler bulunduğu belirtildi. Yeni sistemde Türkiye pazarında orta ve uygun fiyat kategorilerinde yer alan uluslararası sigaraların orantısız ve adeta ceza niteliği taşıyan bir biçimde vergilendirildiğine işaret edilerek, buna karşılık Tekel ürünlerine ise düşük vergilendirme ile koruyucu bir sistem uygulandığı öne sürüldü. 'Adil bir sisteme dönün' Yeni vergi politikasının Türk sigara pazarına ayırımcılık yapılmış anlamına geldiğini belirten JTI Başkan Yardımcısı ve Türkiye Genel Müdürü Servisimin Cömert Birced, sözlerini şöyle sürdürdü: \"Hükümetin yeni vergi politikası karşısında bu bizim ilk aşamadaki asgari tepkimizdir. Yeni vergi sisteminin şirketimiz ve genelde Türk sigara pazarı üzerindeki tahrip edici etkilerini belirlemeye devam edeceğiz. Bununla birlikte hükümeti durumu gözden geçirmeye ve tüm tarafların eşit şekilde değerlendirildiği adil bir vergi sistemine geri dönmeye davet etmek için zamanın hiç de erken olmadığı görüşündeyim ","label":"economy"} {"text":"İSTANBUL - Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sabancı, Türk bankalarının sahip olduğu sanayi iştirakleri ile grup kredilerinin yabancılara satışı zorlaştırdığını söyledi. İngiliz Financial Times gazetesindeki haberde Sabancı, Türk bankalarının sanayi iştirakleri ve bağlı bulundukları holdinglerde taşıdıkları risklere dikkat çekerek \"Bu durum bankaların yabancı yatırımcılarca satın alınmasını zorlaştırıyor\" diye konuştu. Haberde, Sabancı'ya dayanarak Akbank'ın satılık olmadığı, ancak Türk bankacılık endüstrisinin tepesinde yalnızlık çektiği de belirtildi. Son 20 yılda Akbank'ın 17 kez Türkiye'nin en kârlı bankası olduğunu hatırlatan Financial Times gazetesi bankanın yabancı yatırımcılar için de cazip hedeflerden biri durumunda olduğunu belirtti. Akbank'taki Sabancı Holding ve ailesinin hisse payının yüzde 70 olduğu belirtilirken Akbank'ın holding şirketlerine verdiği kredilerin toplam kredi portföyündeki payının yüzde 9'un altında bulunduğu kaydedildi. 'Ana kuruluşa verilen kredi korkutuyor' Sabancı, haberde Türk bankalarının aile sahipliğine dayanan yapısına işaret etti ve bu yüzden bankaların bağlı bulunduğu ana kuruluşlara verilen kredilerin yabancı yatırımcıyı korkuttuğunu belirtti. ","label":"economy"} {"text":"ABD'de bir temyiz mahkemesi, New York Federal Bölge Mahkemesi'nin bir yıl önce aldığı ve Uzan ailesini, Motorola şirketine 2 milyar 132 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum eden karar üzerindeki ertelemeyi kaldırdı. Böylece dünyanın en büyük cep telefonu şirketi olan Motorola'nın, sahtekârlıktan suçlu bulunan Kemal, Cem ve Hakan Uzan'dan alacaklarını tahsil etmede hukuken serbest kaldığı bildirildi. Merkezi Chicago'da bulunan Motorola'dan yapılan açıklamada, şirketin bulabileceği ve hukuken el koyabileceği her yerde, Uzan'lara ait olan mal varlıklarını ele geçirmek için harekete geçeceği bildirildi. Motorola ve Nokia şirketleri, Telsim şirketinin sahibi Uzan ailesi aleyhine sahtekârlık ve haraç suçlamalarıyla açtıkları davayı kazanırken, Uzan'ların, Motorola'ya toplam 4.26 milyar dolar ödemesi kararlaştırılmıştı. Davaya bakan New York Federal Güney Bölge Mahkemesi yargıcı Jed Rakoff, Uzanlar'ın Motorola'dan \"sahtekârlık yoluyla\" 1.8 milyar dolarlık kredi aldıkları iddiasıyla açılan davada 2.13 milyar dolar tazminat, 2.13 milyar dolarlık da ceza ödenmesine karar vermişti","label":"economy"} {"text":"İSTANBUL - Hızla gelişen teknoloji, tüketicilerin hayatını kolaylaştıracak ürünlerin çeşitliliği de artıyor. Teknoloji yatırımlarının çoğunluğunu internet bankacılığı ve güvenliğe ayıran bankalar elektronik imza uygulamasının hayata geçmesini bekliyor. İnternet Bankacılığında yapılan bazı başvurularda kullanıcıların şubeye giderek imza atması gerektiğine dikkat çeken Garanti Bankası Şubesiz Bankacılık Birim Müdürü Burak Ali Göçer \"Elektronik imza hem müşterilerin hem de bizlerin heyecanla beklediği bir konu\" dedi. Medyada sıkça gündeme gelen elektronik imza kanununun da bir güvenlik sertifikası olduğunu belirten HSBC Bank yetkilileri ise \"Elektronik imza, daha güvenli bir bankacılık ortamı yaratacaktır\" dedi. İnternetten yapılan işlemlerin maliyetlerinin daha düşük olması da bu alana daha çok yatırım yapılmasına yol açıyor. İnternetten yapılan işlemlerin maliyeti 0.01-0.2 dolar arasında değişirken şubelerdeki işlem maliyetleri 2-4 dolar arasında değişiyor. Birçok ülkeden daha iyi Türkiye'de internet kullanımının düşük olmasının, internet bankacılığının kullanımının da düşük olmasına yol açtığını belirten bankacılar buna rağmen işlem hacmi ve hizmet çeşitliliği açısından Türkiye'nin, birçok gelişmiş ülkeyi arkasında bıraktığını belirtiyor. Akbank yetkilileri \"Yurtdışında internet şubeleri sadece para transferi, ödeme ve bakiye görüntüleme fonksiyonları sunarken Türkiye'de neredeyse tüm yatırım işlemleri, döviz işlemleri ve okul ödemeleri gibi işlemler de yapılabiliyor\" dedi. Dışbank Genel Müdür Yardımcısı Taner Ayhan ise, AB'de yüzde 46 olan internet kullanım oranının, Türkiye'de yüzde 7 olduğunu belirtti. Türkiye'de internet kullanıcılarının yüzde 30'unun bankacılıktan yararlandığını söyleyen Ayhan, Avrupa'da yüzde 42 oranında olduğunu belirtti. Burak Ali Göçer de, \"Kıyaslanabilir bankacılık işlemlerinin yüzde 43'ü internet bankacılığı aracılığıyla yapılıyor. Yatırım işlemlerinin de yüzde 80-90'ı internet üzerinden yapılıyor\" dedi. Yüzde 65 erkek Edinilen verilere göre internet bankacılığını genellikle eğitim seviyesi yüksek kişiler kullanıyor. Serbest meslek sahiplerinin yanı sıra ofis çalışanları da internet bankacılığını sık kullanıyor. Kullanıcıların yüzde 65'i ise erkek. Bakiye sorma ilk sırada Bankalardan alınan bilgiye göre internet bankacılığında yapılan işlemlerin başında hesap takibi ve bakiye sorma geliyor. Bu işlemi ise para transferleri ve EFT takip ediyor. Yatırım işlemleri de en çok yapılan işlemler arasında. Taner Ayhan, geçen sene Dışbank'ın internet şubesinin 5 milyon kez tıklandığı, yapılan işlem hacminin 16 katrilyon liranın üzerine çıktığı bilgisini verdi. İş Bankası'nda ise günlük ortalama işlem tutarı 2.5 milyar TL. Yapı Kredi Bankası'nın ise 400 binden fazla kullanıcısı var. Akbank, 160 bin aktif kullanıcısının yanı sıra tüm Akkart sahiplerine hizmet verirken, HSBC ise aylık 1 milyonu aşkın işlemle en çok kullanılanlar arasında. Şifrenizi kimseye söylemeyin İnternet bankacılığında güvenlik iki aşamada sağlanıyor. Bankanın şifre üreterek güvenli bir şekilde müşteriye ulaştırırken, müşterinin de kendisine verilen şifreleri güvenli bir şekilde saklaması durumunda problem yaşanmayacağını belirten yetkililer, bugüne kadar internet şubelerinin güvenliği ile ilgili herhangi bir şikâyet almadıklarına da dikkat çekiyor. İnternet bankacılığında standartlaşan 128 bit SSL güvenlik uygulamalarıyla kullanıcıyla banka arasındaki veriler maksimum güvenlikle şifrelenerek gönderiliyor. Ayrıca, girişte ve şifre işlemlerinde kullanılan sanal klavye ise , klavye hareketlerini okuyan programlara karşı ek önlem aracı olarak sunuluyor. Bankalar internet bankacılığına önemli ölçüde yatırım yapıyor. İnternet bankacılığı alternatif kanallar arasında ATM'lerden sonra ikinci sırada yer alıyor. Banka yetkilileri, internet bankacılığına yapılan toplam yatırımın yüzde 80'inin güvenlik uygulamalarını geliştirme amacıyla kullanıldığını belirtti. ","label":"economy"} {"text":"Ulaştırma Bakanlığı'nın, tek uçağı bulunan Saga Havayolları'na teminat almadan uçuş izni verdiği belirtildi. Sivil Havacılık Genel Müdürü Topa Bilgettin Toker, teminat alınmamasının uçağın şirkete ait olmasına bağlarken, Ticari Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliği, tek uçak için 2 milyon dolarlık teminat alınmasını öngörüyor. Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği eski Başkanı Abdülkadir Kolot'un sahibi olduğu Saga Havayolları, Airbus A300 B2 tipi, 298 koltuk ve 137 ton taşıma kapasiteli uçakla ilk seferini 27 Haziran'da İstanbul'dan Zürih'e yapmıştı. Saga Havacılık'a seferlere başlamadan 3 gün önce, alınması gereken 2 milyon dolarlık teminatı almadan uçuş izni verildiği ortaya çıktı. Uçuş izni, 24 Haziran'da Sivil Havacılık Genel Müdürü'nün başkanlığında toplanan, 5 asil ve 1 yedek üyeden oluşan inceleme komisyonu kurulu tarafından karara bağlandı ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından onaylandı. Komisyonda yer alan Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ceylan'ın karara karşı görüş bildirdiği öğrenildi","label":"economy"} {"text":"Kordon kanı ticaretine bakanlık engeli SAĞLIK Bakanlığı, hazırladığı yeni yönetmelikle, yasal boşluklardan yararlanarak, peş peşe oluşturulan kordon kanı bankacılığına kısıtlama getiriyor. İsteyen her kuruluşun kordon kanı bankası kurmasına izin vermeyen yönetmelik, kanların da, yurt dışına gönderilmesini yasaklıyor. TÜRKİYE’de Kordon kanı bankacılığı ticarete dönüşünce, gazetelere ilanlar veren Türk Hematoloji Derneği’nin, kordon kanı mağdurlarının oluşmaması için başlattığı tartışmaya, son noktayı Sağlık Bakanlığı koydu. Hazırladığı yeni yönetmelikle, yasal boşluklardardan yararlanarak, peş peşe oluşturulan kordon kanı bankacılığına kısıtlama getiren Sağlık Bakanlığı, bundan böyle her isteyen kuruluşun kordon kanı bankası kurmasına izin vermeyecek. Toplanan kanlar, saklanmak için yurt dışına gönderilemeyecek ve fahiş fiyatlar talep edilemeyecek. Ayrıca, kordon kanı bankalarının doğacak çocuğun kordon kanını dondurmayı planlayan aileleri, yanıltıcı ve abartılı reklamlarla aldatmalarını engeleniyor. Kısa süre öncesine kadar, tıbbi atık gözüyle bakılan ve gebelik süresince bebeğin besin ve oksijen gereksinimini sağlayan göbek kordonlarından doğum sonrası toplanan kanlar, tıptaki son gelişmeler sayesinde doğacak çocukların ‘gelecekte ki yaşam sigortası’ olarak tanımlanıyor. Bunda da, kordon kanlarının kalça kemiğindeki ‘kemik iliği’ ile kollardaki periferik kana oranla daha az sayıda olmasına rağmen, kök hücre içermesi etkili oluyor. Kordon kanında ki kök hücreler, allojeneik nakli diye adlandırılan bir başkasında ya da otolog nakli diye adlandırılan hastanın kendisinde kullanılabiliyor. Ayrıca, tek yumurta ikizleri de birbirlerine kök hücre verebiliyor. Anne, baba ya da kardeş gibi birinci dereceden akraba bile olsa, doku uyuşmadığı taktirde, saklanan kök hücrelerden yararlanılamıyor. 15 YIL ÖMRÜ VAR Ne varki, Türk Hematoloji Derneği, kordon kanlarının saklanma süresinin şu anda yeterince uzun olmadığı ve düşük sayıda kök hücre içermesi nedeniyle, yaşam sigortası olarak saklanan kordon kanlarının tüm yaşam için değil, hayatın sadece ilk 10-15 yılında kullanılabilindiği uyarısında bulunuyor. Ayrıca, 1993 yılından bu yana tüm dünyada saklanan 160 bin otolog kordon kanından bugune kadar sadece iki tanesinin nakil amaçlı olarak kullanılabildiği, bunlardan da birinde başarı elde edildiğini savunuyor. Dernek, tüm bunlara karşın peş peşe devreye giren kordon kanı bankalarını, çocuk sahibi olacak ailelere, kanların ömür boyu saklanabileceği, kalıtsal kan hastalıklar dahil her derde deva olacağı, tüm ailenin bu kanlardaki kök hücrelerden yararlanabileceği gibi yanlış bilgiler vererek, haksız rant sağlama peşinde olmakla suçluyor. PEŞİNAT 2 BİN DOLAR Arkadaşımız Ceyhun Kuburlu’nun yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de ki otolog kordon kanı bankaları, 2 bin doları peşin, 100 ile 150 dolar da yıllık kira bedelleri karşılığında kordon kanlarını saklıyorlar. Türkiye’de Genkord, Yaşam, Florance Nightangele ve Acıbadem hastanesi, kordon kanlarını donduruyor. Cryobank gibi kordon kanı bankaları ise topladığı kanları Amerika’ya göndererek, saklanmasını sağlıyor. Karadeniz Teknik, Ege ve Akdeniz Üniversisi’de kordon kanı banka hizmeti veriyor Bu üç üniversitenin kordon kanı bankalarını kuran BabyLife’ın sitesindeki bilgiler, Türk Hematoloji Derneği’nin ilanlarında dikkat çektiği bilgilerle çelişiyor. BabLife’ın sitesinde, kordon kanlarının kemik iliğinden daha fazla kök hücre içerdiği, toplanan kan örneklerinin sınırsız süre saklanabildiği, bu kanların kullanıldığı nakillerde hiç bir uyum sorununun yaşanmadığı, bu özelliği sayesinde de aile bireylerinin yanı sıra, yakın akrabalara da nakledilebildiği, bugüne kadar gerçekleştkirilen kordon kanı nakillerinde, 3 binden fazla başarılı sonuç elde edildiği, şu anda kanser, Parkinson, Alzheimer gibi 45’den fazla hastalığın tedavisinde kullanıldığı savunuluyor. Sağlık Bakanlığı’nın kordon kanı bankalarının kurulmasını zorlaştıran yeni yönetmelikle, doğacak çocuğunun kordon kanını dondurmayı planlayan ailelerin, bu tip yanıltıcı ve abartılı bilgilerle aldatmasının önüne geçilecek. ‘Mağdurlar yolda’ uyarısı TÜRK Hematoloji Derneği’nin gazetelere verdiği ilanlarda, Avrupa Birliği, Bakanlar Konseyi’nin, 19 Mayıs 2004 tarihinde otolog kordon kanı bankacılığını desteklememe kararı aldığına dikkat çekilerek, ‘Avrupa Birliği’nin aldığı bu kararda, otolog hedefli saklanan kordon kanlarının tıbbi açıdan çok nadiren kullanıldığı ve üye ülkelerin sağlık servislerince otolog kordon kanı bankacılığının desteklenmemesi gerektiği vurgulanıyor’ denildi. Dernek ayrıca, dünyanın en zengin devletlerinde bile, devlet aracılığı ile otolog kordon kanı bankacılğı yapılmadığı savunularak, ‘Aksine, mevcut özel bankalar üzerinde ciddi sınırlamalara gidiliyor. Bu açıdan konu ile ilgili devlet kurumları tarafından gerekli yasal düzenlemelerin hızla yapılması ve ülkemizde giderek artmakta olan otolog kordon kanı bankalarının etkin bir biçimde her açıdan denetlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde yakın zaman içinde ‘kordon kanı bankası’ mağdurları kavramı ile karşılaşılması kaçınılmaz olacak’ uyarısında bulunuyor. Çocuğunun kanını dondurarak başladı 1988 yılında Gluckman adlı Amerikalı araştırıcı ilk olarak, kordon kanındaki kök hücrelerin Fankoni Aplastik Anemi hastalığının tedavisinde kullandı. Ardından, Doktor David Harris, 1992 yılında doğumda alınan kordon kanlarının belirli koşullar altında dondurularak saklanabileceği ve daha sonra ihtiyaç olduğunda çözülerek kullanma yöntemini buldu. Harris, ilk saklamayı, kendi oğlunun kordon kanını laboratuvarında dondurarak gerçekleştirdi. 1994 yılında ilk kordon kanı bankası, Amerika’da kuruldu. Kordon bankaları başı boş kaldı KARADENİZ Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı Profesör Ercüment Ovalı da, kordon kanı bankalarına yönelik yeterince denetim yapılmamasından yakınarak, ‘Türkiye’de yasal düzenlemenin olmaması, biranda kordon kanı bankalarının peş peşe türemesine yol açtı. Bu bankalar, ‘bebeğinizin kordon kanını dondurun, ailenizin sigortası olsun’ gibi gereksiz gerçeklerle, alakasız reklam kampanyaları yaptı. Yapılan bu tip reklamlar, gerçek dışıdır’ dedi ","label":"economy"} {"text":"İstanbul'un vergi borçluları açıklandı İstanbul Defterdarlığı, 75 milyar lira ve üzerinde vergi borcu olan 3 bin 172 mükellefi açıkladı. Vergi borçluları sıralamasında, Muharrem Anul 92.3 trilyon lirayla ilk sırada yer alırken, 34.2 trilyon lira borçla Forteks Enternasyonal Tekstil ikinci, 29.3 trilyon lira ile Yapı ve Ticaret AŞ üçüncü oldu. İlk 50 borçlu mükellefin toplam borç miktarı 630 trilyon 90 milyar 584 milyar 218 bin lira olarak belirlendi. Listede 37. sırada 6.8 trilyon lirayla Rumeli Telekom AŞ ve 38. sırada 6.2 trilyonla Eminönü Belediye Başkanlığı Hesap İşleri Müdürlüğü'nün bulunması dikkat çekti. Orhan Aslıtürk, Star Televizyon Hizmetleri AŞ ve Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü de listede yer aldı. ","label":"economy"} {"text":"Google Ford’u solladı Dünyanın en fazla tercih edilen internet arama motorlarından biri olan Google, yılan hikayesine dönen halka açılma işlemini dün nihayet gerçekleştirdi. Amerikan Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SEC) onayını alarak dün Nasdaq’da işlem görmeye başlayan şirketin hisselerinin değeri piyasa koşullarının bozulmasının etkisiyle halka arzda 85 dolara düşürülmesine rağmen açılışta yüzde 18’lik artışla 100 dolardan işlem görmeye başladı. Hisselerin bu değeri 1990’lı yıllardaki teknoloji patlamasından sonra en yüksek fiyatlı internet çıkışı olarak dikkat çekti. Nasdaq’ın açılmasının ardından gerçekleşen bir saatlik işlem süresinde 12 milyon Google hissesi el değiştirirken, şirketin hisseleri 103 doların üzerinde işlem görmeye başladı. Bu da 85 dolar hisse değeri ile halka açılan şirketin oluşan 23.1 milyar dolarlık piyasa değerini bir anda 28 milyar dolara çıkartmasını sağladı. ","label":"economy"} {"text":"ANKARA - Türk Telekom'un indirim reklamları Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na takıldı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan Reklam Kurulu, Türk Telekom'un 1 Ağustos'tan itibaren yürürlüğe koyduğu yeni tarifelerine ilişkin olarak 'Telefon yüzde 80 ucuzluyor' sloganını taşıyan TV ve basın reklamlarına 'Tüketici yanıltılıyor' gerekçesiyle ihtiyati tedbir niteliğinde durdurma cezası verdi. Kurul kararını Türk Telekom'a tebliğ edecek. Kurul kesin durdurma kararını üç ay içinde verecek. Bu süreç içinde Telekom'un savunması alınacak. Ancak tebliğ tarihinden sonra şirketin reklamları durdurmaması halinde, kurulun, şirkete 45 milyar lira para cezası verme hakkı bulunuyor. Reklam Kurulu, önceki gün, daha önce Tüketici Dernekleri Federasyonu'nun (TÜDEF) yanıltıcı tanıtım ve reklam yaptığı, doğruluk ve dürüstlük ilkesine aykırı davrandığı gerekçesiyle yaptığı başvuruyu değerlendirdi. Reklam Kurulu, Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin 01.08.2004 tarihinden itibaren uygulamaya başladığı ve 'Telefon konuşmaları yüzde 80 ucuzluyor' başlığı ile tanıttığı kampanya çerçevesinde abonelerine sunduğu alternatif ücret paketleri ile ilgili reklamlarına ilişkin olarak, Türk Telekomünikasyon A.Ş.'ye söz konusu reklamları tedbiren durdurma cezası verilmesine karar verdi. 'Durdurma' kararını veren Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü ve Reklam Kurulu'nun başkanı Özcan Pektaş, tüketici derneklerinin başvurusunu değerlendirdiklerini belirterek, \"Türk Telekom'un reklamlarında tüketicilerin yanıltılmasına yönelik ifadelerin olduğu tespit edildi. Zaman zaman basında da dile getirildiği gibi açıklanan tarifelerde indirim değil bindirme yapılıyor. Tüketicilerin yanıltılmasını önleyebilmek için ihtiyati tedbir olarak reklamları durdurma kararı alındı\" diye konuştu. Ceza 95 milyar liraya çıkabilir Pektaş, 'İndirim olmadığını siz nasıl tespit ettiniz' sorusuna \"Mevcut tarife ile yeni tarife ortada\" yanıtını verdi. Kurulun aldığı kararın Türk Telekom'a hafta başında tebliğ edileceği öğrenildi. Karar 'ihtiyati durdurma' şeklinde verilmiş olsa da, tebliğin eline ulaşmasıyla Türk Telekom'un sözkonusu reklamları durdurması gerekiyor. Kurul kesin durdurma kararını ise üç ay içinde verecek. Bu süreç içinde Türk Telekom'un savunması alınacak. Edinilen bilgilere göre kurul, 14 Eylül'de yapacağı toplantıya Türk Telekom yetkililerini davet edecek. Ancak Reklam Kurulu'nun şirkete para cezası dahi uygulama hakkı var. Türk Telekom, kurulun kararının tebliğ edilmesinin ardından söz konusu reklamlara devam ederse para cezası gündeme gelecek. Reklam Kurulu, tebliğin gereğini yerine getirmezse şirkete 45 milyar lira, reklamlara devam etmesi halinde ise 95 milyar lira para cezası verecek. Öte yandan, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Yasası'nın 6. maddesi uyarınca, Türk Telekom'un tarifelerindeki sabit ücretle ilgili olarak da 'hizmet vermeden ücret almak' konusunda inceleme başlattı. ","label":"economy"} {"text":"Çin'e karşı birleşelim, zor ama pahalı işleri alalım Herkes 2005 yılı için pozisyon alıyor. Sektör temsilcilerine göre Türkiye, fasonculuk yerine kaliteli ürüne yönelirse 'Çin sendromu' aşılabilir. Tekstil sektörü, 'Godot'yu bekler gibi' 2005 yılını bekliyor. Aslında sadece Türkiye değil tüm dünya, 1 Ocak 2005 tarihi itibariyle sektörde neler olabileceğini tahmin edip ona göre pozisyon almaya çalışıyor. Örneğin Türkiye'den alım yapan uluslararası tekstil şirketleri buradaki bürolarını küçültmeye başladı. İsveç kökenli H&M firması, İzmir bürosunu kapattı. İstanbul bürosunu da küçülten firma 170 kişilik personelini 40'a düşürdü. Şirket yeni üssünü Çin olarak belirledi. Bir çok yabancı dev alıcı da benzer refleksleri gösteriyor. Yabancı alıcılar yüzünü Uzakdoğu'ya çevirince, mümessillik firmalarının işi de zorlaştı. Bu durum, yerli şirketlerin de işini zorlaştırıyor. 500 BÜYÜK GERİLEDİ Şimdi dönüp, içerideki şirketlerin durumuna bir bakalım. İstanbul Sanayi Odası 2003 yılının 500 büyük firmasını geçen hafta açıkladı. Araştırma da gösteriyor ki, 500 büyük içinde yer alan tekstil (iplik, konfeksiyon, dokuma, örme, ayakkabı, deri) firmalarının sayısı her yıl azalıyor. 2002 yılında 500 büyük içine 111 tekstil firması girerken 2003 yılında bu sayı 96'ya geriledi. Sıralamaya giren firmalar da bir yıl önceki yerlerini koruyamadı. Örneğin sektöre yön veren büyük firmalardan Sanko 40 basamak düşerek 80'inci sırada yer bulurken, Bossa 63'ten 89'a, Mavi Jeans'in üreticisi Erak Giyim 96'dan 123'e, Nergis Tekstil 174'ten 222'ye, Mensa 170'ten 233'e, Sifaş 198'den 251'e, Desa 250'den 364'üncü sıraya geriledi. Yine de 500 büyük içinde yer alan tekstil firmalarının 78'i, hanesine kâr yazarken 18'i 2003 yılını zararla kapattı. İSO 500'e giremeyen 76 firmanın içinde 18 tekstil firması yer aldı. Peki ne yapılacak. Bu sektör terk mi edilecek, yoksa kendine yeni bir alan mı yaratacak? Sektör temsilcilerinin uzun zamandır dile getirdiği gibi Türkiye, artık fasoncu olmaktan çıkıp katma değeri yüksek mal üreten, küçük de olsa marka yaratabilen bir ülke haline gelmek zorunda. Çin'in tekstilde her yıl yüzde 10 büyüdüğünü belirten ve Türk pazarı dahil bütün pazarlardan çaldığını hatırlatan yetkililer, buna karşılık Türkiye'nin iki önemli avantajının da altını çiziyor. Coğrafi yakınlık ve katma değeri yüksek ürün çıkarabilme kapasitesi. AVANTAJ KULLANILMALI İşçiliği az olan modelleri Çin'e gönderen uluslararası alıcılar, özellikli ürünler için Türkiye'ye geliyor. İşte Türk firmalarının yapacağı şey, bu yüksek kalite ve işçilik isteyen malları üretecek teknolojiye sahip olmak. Bu nedenle önümüzdeki dönem Ar-Ge makine parkurunun artırılması yerine araştırma geliştirme (Ar-Ge) projelerine ağırlık vermek şart. Örme kumaşta hakimiyet Çin'in eline geçmeye başladı. Ancak dokumada Türk şirketleri hala iyi durumda. Botaş Nehir firmasının sahibi Muzaffer Kılavuz, 20 yıllık iş hayatında ilk defa kapasitelerin bu kadar düştüğüne şahit olmuş. Çorlu'daki fabrikanın yüzde 30 kapasite ile çalıştığını kaydeden Kılavuz, \"İlk etapta yüzde 10-15 işçi azaltma yoluna gittik. Ama 6 aydan sonra işler düzelmezse işçi çıkarımı yüzde 30-40'ı bulur\" diyor ve ekliyor: \"Sadece bizde olsa kusuru kendimizde arayacağız. Ama herkes aynı durumda.\" ABD'li bir danışmanlık şirketi ile çalıştıklarını belirten Kılavuz, Çin dışında dünya genelinde bir sıkıntının yaşandığını söylediklerini anlatıyor","label":"economy"} {"text":" ABD Bütçe Ofisi'nin raporuna göre, ABD Başkanı George Bush uygulamaya koyduğu vergi indirimleri ile fakirden alıp zengine verdi ABD Başkanı George Bush'un 'ekonomiyi canlandırmak'' için uygulamaya koyduğu vergi indirimlerinin, nüfusun en zengin kesimini daha da zenginleştirirken vergi yükünü orta sınıfların omuzlarına bindirdiği belirtildi. ABD Kongresi Bütçe Ofisi'nin raporuna göre, 2001 ve 2003 yıllarında ABD'de uygulanan geniş vergi indirimi ve kesintilerinden, nüfusun ortalama yıllık gelirleri 1.2 milyon dolar olan en yüksek gelirli yüzde 1'lik kesimi kazançlı çıktı. Yani Bush uygulamaya koyduğu kararlarla, zenginden alıp fakire dağıtmasıyla ünlü kahraman Robin Hood'un tersine fakirden alıp zengine verdi. Gelirleri üzerinden yılda ortalama 78 bin 460 dolarlık indirimden yararlanan bu en zengin kesimin toplam vergi yükü içindeki payı, aşağı yukarı yüzde 2 azalarak yüzde 20.1'e inerken, bu kesimin kazancı daha alt gelir grubunun kaybı pahasına gerçekleşti. Rapora göre, nüfusun yüzde 20'sini oluşturan yıllık ortalama geliri 57 bin dolar civarında olan kesim, yılda sadece bin 90 dolarlık bir vergi indiriminden yararlanırken, bu kesimin vergi yükü oransal olarak arttı. Bush'un getirdiği vergi indirimlerinin zenginlerin zenginliğini artırmaktan başka, genel ekonomiye çok az bir katkısı olduğunu savunan Demokrat Partili Başkan Adayo John Kerry, seçim propagandasında vergi kesinti sisteminde köklü değişiklikler yapacağını işliyor. Öte yandan vergi konusunun propaganda aracı olması ile birlikte ABD Başkanı George W. Bush da, Florida eyaletine seçim kampanyası çerçevesinde düzenlediği ziyarette vergi konusunu açtı. Beyaz Saray'ın bazı danışmanlarının, Bush'un bu ay sonunda New York'ta yapılacak Cumhuriyetçi Parti kongresinde, federal vergi sisteminin gözden geçirilmesini de içeren bir öneriyi gündeme getirmesini tavsiye ettiği belirtiliyor","label":"economy"} {"text":"Ülkesini düşünmeyen bankanın gözünün yaşına hiç bakmayız Bankaları tüketici kredileri artışı konusunda uyaran Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, \"Bankalar üzerlerine düşeni yapmak, memleket çıkarlarını kendi kár çıkarlarının önüne koymak zorundalar. Aksi takdirde gözlerinin yaşına bakmayız\" dedi. MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, tüketici kredileri artışı konusunda, bankaların dikkatli olması uyarısında bulunarak, \"Bankalar üzerlerine düşen yapmak, memleket çıkarlarını kendi kar çıkarlarının önüne koymak zorundalar. Aksi takdirde gözlerinin yaşına bakmayız\" dedi. Unakıtan, tüketici kredilerinden alınan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu'nu (KKDF) arttırabilecekleri sinyalini verdi. Tüketici kredilerinin dizginlenmesi için KKDF'nin arttırılması hazırlıkları olup olmadığı sorusuna Bakan \"Olabilir\" yanıtını verdi. Temmuz ayı bütçe sonuçlarıyla ilgili basın toplantısı düzenleyen Unakıtan, ekonominin gidişi açısından, son günlerde en hararetle tartışılan konusu, cari işlemler açığının, \"sürdürülebilir\" noktada bulunduğunu söyledi. Buna karşılık, gelişmelere karşı çok hassas olduklarını ifade eden Bakan,şöyle konuştu: Eğer bizi endişeye sürükleyecek ve ileri için almamız gereken herhangi bir tedbir varsa bunu almakta hiçbir zaman hükümet olarak çekinmeyiz. Ekonomik istikrarı bozucu herhangi bir duruma asla müsaade etmeyiz. Bunun bilinmesinde fayda var. Bankacılık sektörü şunu çok iyi bilsin ki geçmiş dönemlerden muhakkak suretle ders almaları lazım. Devlet olarak biz hiç kimsenin ayak değneği değiliz ve kimsenin de gözünün yaşına bakmayız. Tüketici kredileri konusunda bankacılık sektörünün çok iyi hesap yapıp ona göre, memleket ekonomisinin önceliklerini alarak karar vermeleri, kendi kár çıkarlarının önünde memleketin, ekonominin çıkarlarını düşünmelerinde çok büyük faydalar olduğunu tekrar belirtmek istiyorum. Bu faydaların en büyüğü de kendilerine gelir. Yatırım eğilimindeki yükseliş ve artan büyüme eğilimine paralel olarak önümüzdeki aylarda istihdamda da artış eğiliminin ortaya çıkacak. Bu indikatörler böyle olduğu müddetçe bunun arkasında istihdamda yani işsizlikte de bir azalma söz konusu olacak. 2004'ün ikinci yarısında, 3. çeyreğinde, 2005'te bunlara hep beraber şahit olacağız. Unakıtan'ın verdiği bilgiye göre, Ocak-Temmuz döneminde bütçe giderleri 76 katrilyon 588 trilyon lira, bütçe gelirleri ise 60 katrilyon 659 trilyon lira oldu. Bütçe açığı 15 katrilyon 929 trilyon liraya yükselirken, 19 katrilyon 109 trilyon liralık faiz dışı fazla sağlandı. Aynı dönemde bütçe açığı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 45.9 oranında azalırken, faiz dışı fazla ise yüzde 82.2 oranında artış kaydetti. Geçen yıl aynı dönemde bütçe 29.4 katrilyon lira açık vermiş, faiz dışı fazla ise 10.5 katrilyon lira olmuştu. Bütçe gelirlerinin 2003 yılında yüzde 64.4 olan harcamaları karşılama oranı bu yıl yüzde 87.9’a çıkarken, vergi gelirlerinin toplam harcamaları karşılama oranı ise yüzde 53.3’ten yüzde 71.7’ye yükseldi. Faiz ödemelerinin vergi gelirlerine oranı ise yüzde 90.5’ten yüzde 63.8’e geriledi. VERGİ TAHSİLATI Ocak-Temmuz dönemindeki vergi gelirleri 48.3 katrilyon, vergi dışı gelirler 10.3 katrilyon, katma bütçe özel gelirleri ise 1.1 katrilyon lira olarak gerçekleşti. Konsolide bütçe gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26.3, vergi gelileri yüzde 24.6 artarken, vergi dışı gelirler yüzde 70.4 oranında büyüdü. Katma bütçe gelirleri ise yüzde 4 oranında azaldı. Bu dönemde gelir vergisi tahsilatında yüzde 27.2, kurumlar vergisi tahsilatında yüzte 35, dahilde alınan KDV’de yüzde 23.8, ithalde alınan KDV’de yüzde 34.6, özel tüketim vergisinde de yüzde 17.1 oranında artış yaşandı. Ocak-Temmuz döneminde 76.6 katrilyon lira olan konsolide bütçe harcamalarının 41.6 katrilyon lirasını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8.8 artan faiz dışı harcamalar oluşturdu. Faiz harcamaları ise yüzde 12.1 oranında azalarak 35 katrilyon liraya indi. Ocak-temmuz döneminde 31.2 katrilyon liralık iç borç, 3.8 katrilyon liralık da dış borç faizi ödendi. İç .borç faiz ödemeleri yüzde 13.5 azalırken, dış borç faiz ödemelerinde ise yüzde 1.5 artış kaydedildi. 120 bin mülk zengini Maliye'ye uğramamış BAKAN Kemal Unakıtan vergi barışıyla sağlanan bu sonucun \"zorla matrah arttırımı\" yoluyla olup olmadığını soran bir gazeteciye \"Hayır bunun onunla ilgisi yok\" dedi. İstanbul'da dörtten fazla evi olan ve bugüne kadar hiç vergi dairesine uğramamış tam 120 bin mükellef saptadıklarını anlatan Unakıtan, şöyle konuştu: \"Bunları çağırıp (kardeşim niye gelmedin bugüne kadar?) dediğimizde, ne diyorlar biliyor musunuz (Biz de siz ne zaman çağıracaksınız diye bekliyorduk).\" Bu otomobilleri Merihliler mi alıyor MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, ekonomideki iyileşmeleri anlatırken, 2003 ve 2004 yıllarının ilk altı ayındaki otomobil, buzdolabı, çamaşır makinası ve fırın satış rakamlarını verdi. Geçen yıl 120 bin otomobil, 584 bin buzdolabı, 440 bin çamaşır makinası, 136 bin buzdolabı, 156 bin fırın satışına karşılık; bu yılın ilk altı ayında 381 bin otomobil, 887 bin buzdolabı, 894 bin çamaşır makinası, 241 bin bulaşık makinası ve 268 bin fırın satıldığını açıklayan Unakıtan, \"Enflasyondaki düşüşün halka yansımadığını savunanlara soruyorum: Kim aldı bu buzdolabınıı, otomibili, Merih'ten mi gelip aldılar?\" diye konuştu. Zamları kaçınılmaz olunca yapıyoruz BAKAN Kemal Unakıtan, önceki akşam yapılan akaryakıt zammının artık kaçınılmaz hale geldiğini söyleyerek, \"Vatandaşlarımız bilsinler ki, yük devletin taışayamayacağı noktaya gelince zam yapıyoruz\". Petrol fiyatlarının çok arttığını hatırlatan Unakıtan, \"Ben bu petrolün 11 dolara vadeli satıldığı zamanları biliyorum\" dedi. Unakıtan bir gazetecinin, \"Akaryakıt zammını dün Başbakan Yardımcısı Şener'e sorduk, yok dedi. Daha önce de Başbakan'a sorduk, yok demişti. Bu zam nasıl oldu?\" diye sorması üzerine. \"E zammı bana soracaksın. Bana sordun mu, yooo?\" diye güldü. Vergi Barışı'nda hedefler aşıldı MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan vergi barışıyla 3.6 katrilyon lira gelir hedeflenmesine karşılık bugün itibariyle net 4.3 katrilyon liranın Maliye'nin kasasına girdiğini açıkladı. Bunun bir af olmadığını tekrarlayan Unakıtan, \"2000 2001 krizi vatandaşı tank gibi ezmişti. Biz yaraları sardık. Ve nitekim bu sonuçla da yaptığımızın doğru olduğu ortaya çıktı\" dedi. ","label":"economy"} {"text":"Ziraat Bankası, kamuoyunda zorunlu tasarruf olarak bilinen hesabın tasfiyesine yönelik yasa çerçevesinde üçüncü taksit ödemeler ile ilgili olarak kurum ve işyeri başvurularının 18 Ağustos'tan itibaren kabul edileceğini açıkladı. Nemalar ise belli bir takvim dilimi içinde çalışanlara ödenecek. Hak sahipleri, halen çalıştıkları ve tasarrufu teşvik işyeri sicil numarası ve elektronik posta uzantıları, '-.k12.tr, -.edu.tr, -.com.tr, -.gov.tr, -.mil.tr, -.pol.tr ve -.bel.tr' olan kurum ve işyerleri aracılığı ile üçüncü taksit tutarlarını alabilecek. Bankadan yapılan açıklamaya göre, daha önceki taksit ödemelerinde olduğu gibi kurum ve işyeri aracılığıyla talepte bulunan hak sahiplerinin ödemeleri, başvuru tarihinden itibaren en geç üç gün içinde yapılacak. Kurumu aracılığı ile başvurmayan hak sahipleri, eskiden olduğu gibi bir aylık takvim içinde sıralarını bekleyecek","label":"economy"} {"text":"Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Çukurova Grubu ile imzalanan sözleşmenin ana unsurlarının www.bddk.org.tr adresli web sayfasında geçen yılın şubat ayı başından beri yayında olduğunu hatırlattı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Çukurova Grubu ile 05.08.2004 tarihinde imzalanan 'ek sözleşme'nin ayrıntılarını açıkladı. İmzalanan sözleşmeye göre, TMSF'nin ve Çukurova Grubu'nun mülkiyetine sahip olduğu Yapı ve Kredi Bankası hisselerinin üçüncü şahıslara satışı, 31 Ocak 2005 tarihine kadar Çukurova Grubu tarafından gerçekleştirilecek. 1.5 YILDIR GÖZÜNÜZÜN ÖNÜNDE DURUYORDU BDDK'nın dün yaptığı açıklamanın girişinde iri puntolarla, 'Çukurova Grubu, BDDK ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) arasında 31.01.2003 tarihinde imzalanmış bulunan sözleşmenin ana unsurları ise Kurumumuzun web sayfasında (www.bddk.org.tr) 03.02.2003 tarihinden beri yer almaktadır' ifadelerine yer verildi. Böylece BDDK, bazı basın organlarında 'anlaşmanın ana esasları neden açıklanmıyor' sloganları ile bir süredir yürütülen kampanyayı da, ironik bir üslupla cevaplamış oldu. SON SÖZLEŞMENİN İÇERİĞİ BBDK'dan yapılan açıklamaya göre, BDDK ile Çukurova Grubu arasında 5 Ağustos 2004 tarihinde imzalanarak yürürlüğe giren sözleşmenin içeriği şöyle: 'Sözleşmeye göre, TMSF'nin ve Çukurova Grubu'nun mülkiyetine sahip olduğu Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. hisselerinin üçüncü şahıslara satışı, 31 Ocak 2005 tarihine kadar Çukurova Grubu tarafından gerçekleştirilecek. Ancak, söz konusu hisse senetleri bu süre içinde satılmazsa, tarafların üzerinde mutabık kaldıkları bir üçüncü kişi, bu hisselerin satışı için yetkilendirilecek ve satış hiçbir şart ve koşulda 31 Ekim 2005 tarihini geçmemek üzere bu kişi tarafından yapılacak. Söz konusu hisselerin tamamının satışı için yetki verilecek olan üçüncü kişi, TMSF ve Çukurova Grubu tarafından müştereken belirlenecek ve banka hisse senetlerinin satışı ve halka arz işlemleri konusunda uluslararası deneyime sahip yatırım bankaları arasından en geç 31 Ekim 2004 tarihine kadar seçilecek. Bu tarihe kadar yatırım bankasının seçilememesi halinde, TMSF bu nitelikleri haiz en az iki yatırım bankasını Çukurova Grubu'na önerecek ve Grup bunlardan birisini bir ay içinde seçecek. Bu şekilde seçilecek yatırım bankası tarafından hisselerin satışının yapılamaması halinde, 31 Ekim 2005 tarihinden itibaren TMSF, söz konusu hisselerin satışında; tek yetkili olarak, ihale dahil kendi belirleyeceği herhangi bir yöntemle satışı gerçekleştirecek.'' YÖNTEMLE İLGİLİ HÜKÜMLER 'Çukurova Grubu 31 Ocak 2003 tarihli sözleşmenin IV.6.a maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin yukarıdaki hükmü aynı içerikte TMSF ile imzalayacağı ek sözleşme de koymayı kabul ve taahhüt eder. Şu kadar ki; yetkisine istinaden TMSF, kendisinin Çukurova ile imzalayacağı ek sözleşmede, hisse senetlerinin satış yöntemiyle ilgili hükümleri de ilave edebilecektir. Bunun dışında, bu maddeyle ilgili olarak Çukurova Grubu'nun BDDK ve TMSF ile imzaladığı ek sözleşmelerde herhangi bir farklılık olması halinde, BDDK ile imzalanan ek sözleşme hükmü geçerli olacaktır.' İLK SÖZLEŞME AYNEN GEÇERLİ Açıklamada, bu ek sözleşmenin, TMSF ile imzalanacak ek sözleşmenin yürürlüğe girmesi, geçerliliği veya yürürlükte kalması ile hiçbir şekilde bağlı olmaksızın kendi hükümlerine göre yürürlüğe gireceği ve yürürlükte kalmaya devam edeceği, TMSF ile imzalanan sözleşmenin kısmen veya tamamen geçersiz olması veya hükümlerine uyulmaması nedeniyle 31 Ocak 2003 tarihli sözleşme hükümlerine dönülmesi halinde dahi bu sözleşme hükümlerinin aynen uygulanmaya devam edileceği kaydedildi. Bu sözleşmenin 31 Ocak 2003 tarihli sözleşmenin eki mahiyetinde olup, 31 Ocak 2003 tarihli sözleşmenin bu sözleşmeye aykırı olmayan hükümlerinin aynen geçerli olmaya devam edeceği bildirildi. ","label":"economy"} {"text":"Türk Telekom'un indirim reklamları Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na takıldı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan Reklam Kurulu, Türk Telekom'un 1 Ağustos'tan itibaren yürürlüğe koyduğu yeni tarifelerine ilişkin olarak 'Telefon yüzde 80 ucuzluyor' sloganını taşıyan TV ve basın reklamlarına 'Tüketici yanıltılıyor' gerekçesiyle ihtiyati tedbir niteliğinde durdurma cezası verdi. Kurul kararını Türk Telekom'a tebliğ edecek. Kurul kesin durdurma kararını üç ay içinde verecek. Bu süreç içinde Telekom'un savunması alınacak. Ancak tebliğ tarihinden sonra şirketin reklamları durdurmaması halinde, kurulun, şirkete 45 milyar lira para cezası verme hakkı bulunuyor. Reklam Kurulu, önceki gün, daha önce Tüketici Dernekleri Federasyonu'nun (TÜDEF) yanıltıcı tanıtım ve reklam yaptığı, doğruluk ve dürüstlük ilkesine aykırı davrandığı gerekçesiyle yaptığı başvuruyu değerlendirdi. Reklam Kurulu, Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin 01.08.2004 tarihinden itibaren uygulamaya başladığı ve 'Telefon konuşmaları yüzde 80 ucuzluyor' başlığı ile tanıttığı kampanya çerçevesinde abonelerine sunduğu alternatif ücret paketleri ile ilgili reklamlarına ilişkin olarak, Türk Telekomünikasyon A.Ş.'ye söz konusu reklamları tedbiren durdurma cezası verilmesine karar verdi. 'Durdurma' kararını veren Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü ve Reklam Kurulu'nun başkanı Özcan Pektaş, tüketici derneklerinin başvurusunu değerlendirdiklerini belirterek, \"Türk Telekom'un reklamlarında tüketicilerin yanıltılmasına yönelik ifadelerin olduğu tespit edildi. Zaman zaman basında da dile getirildiği gibi açıklanan tarifelerde indirim değil bindirme yapılıyor. Tüketicilerin yanıltılmasını önleyebilmek için ihtiyati tedbir olarak reklamları durdurma kararı alındı\" diye konuştu. Ceza 95 milyar liraya çıkabilir Pektaş, 'İndirim olmadığını siz nasıl tespit ettiniz' sorusuna \"Mevcut tarife ile yeni tarife ortada\" yanıtını verdi. Kurulun aldığı kararın Türk Telekom'a hafta başında tebliğ edileceği öğrenildi. Karar 'ihtiyati durdurma' şeklinde verilmiş olsa da, tebliğin eline ulaşmasıyla Türk Telekom'un sözkonusu reklamları durdurması gerekiyor. Kurul kesin durdurma kararını ise üç ay içinde verecek. Bu süreç içinde Türk Telekom'un savunması alınacak. Edinilen bilgilere göre kurul, 14 Eylül'de yapacağı toplantıya Türk Telekom yetkililerini davet edecek. Ancak Reklam Kurulu'nun şirkete para cezası dahi uygulama hakkı var. Türk Telekom, kurulun kararının tebliğ edilmesinin ardından söz konusu reklamlara devam ederse para cezası gündeme gelecek. Reklam Kurulu, tebliğin gereğini yerine getirmezse şirkete 45 milyar lira, reklamlara devam etmesi halinde ise 95 milyar lira para cezası verecek. Öte yandan, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Yasası'nın 6. maddesi uyarınca, Türk Telekom'un tarifelerindeki sabit ücretle ilgili olarak da 'hizmet vermeden ücret almak' konusunda inceleme başlattı ","label":"economy"} {"text":"Bilançolarda kur düşüşü bekleniyor İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda hisse senetleri işlem gören şirketlerin kârlılığında bu yılın ikinci çeyreğinde kur farkı nedeniyle yüzde 40'a varan düşüş bekleniyor EKONOMİ SERVİSİ İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda hisse senetleri işlem gören şirketlerin kârlılıklarında, yılın ikinci çeyreğinde ilk üç aya oranla yüzde 40 azalma bekleniyor. CNBC-e'nin yedi aracı kurum arasında yaptığı ankete göre, bankalar ve sigorta şirketleri hariç İMKB - 30 içinde yer alan 23 şirketin ikinci çeyrek toplam kâr beklentisi 441.5 milyon dolar. Aynı şirketler yılın ilk çeyreğinde 747 milyon dolar kâr etmişlerdi. Kârlarda görülmesi beklenen erimenin en önemli nedeni olarak kurun yılın ilk çeyreğini 1 milyon 310 bin düzeyinden kapattıktan sonra, ikinci çeyreği 1 milyon 485 bin lira seviyesinden kapatması olarak gösteriliyor. Kurda görülen yüzde 13'lük bu artışın şirketlerde kur farkı kaybına neden olacağı belirtiliyor. Ayrıca kurdaki yükselmenin özellikle iç pazara yönelik çalışan şirketlerin kâr majlarında da daralmaya neden olduğunun altı çiziliyor. Şirketlerin kârları Bu arada bilançosunu açıklayan şirketlerden Aksigorta'nın İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na gönderdiği tarihi maliyetli mali tablolarına göre, ocak - haziran döneminde kârı 30 trilyon 505.7 milyar lira oldu. Şirketin kârı, geçen yılın aynı dönemindeki 9 trilyon 950.2 milyar liralık düzeyine göre yüzde 206.6 arttı. Anadolu Sigorta'nın kârı da 9.2 kat artarak 2 trilyon 570.9 milyar liradan 26 trilyon 209.9 milyar liraya yükselirken, Anadolu Hayat Emeklilik'in kârı yüzde 8.1 azalarak 18 trilyon 249.1 milyar liradan 16 trilyon 772.3 milyar liraya indi. Mensa Mensucat ilk altı ayda 22 trilyon 140.9 milyar lira, Alcatel Teletaş 15 trilyon 559.9 milyar lira, Çarşı Mağazacılık 11 trilyon 997.5 milyar liralık zarar açıkladı. Alternatifbank da enflasyona göre düzeltilmiş mali tablolarını İstanbul Borsası'na gönderdi. Alternatifbank'ın kârı yüzde 26.9 artarak 1 trilyon 122 milyar liradan 1 trilyon 424 milyar liraya çıktı. Enflasyon muhasebesi Sabah'ta sanal kâr yarattı TMSF'nin batık Etibank nedeniyle Medya Grubu'ndan istediği 1.4 katrilyon lirayı mali tablolarına yansıtmaları nedeniyle 2003 yılını rekor zararla kapatan Sabah Yayıncılık ve Sabah Pazarlama, ilk altı ayda kâra geçti. İki şirket de Etibank'tan kaynaklanan borçlarını bilançolarının geçmiş yıl zararları ve Diğer Finansal Borçlar kalemlerine aktardılar. Enflasyon düzeltmesi yapmaları nedeniyle Sabah Pazarlama 110.9 trilyon, Sabah Yayıncılık 77.3 trilyon lira kâr etti. Enflasyon muhasebesi uygulaması borçlu şirketler için adeta fiktif kâr yaratıyor. Uygulama alacaklı şirketler için ise kağıt üzerinde dezavantajlı bir durum yaratıyor. Sabah Yayıncılık geçen yıl için 1 katrilyon 392.6 trilyon lira, Sabah Pazarlama 1 katrilyon 360.6 trilyon lira zarar açıklamıştı. Şirketlerin mali tablo dipnotlarında, Etibank'ın eski hakim ortakları ve yöneticilerinin anapara ve gecikme zammı borç tutarının 1 katrilyon 355.6 trilyon lira olduğu bildirildi. Sözkonusu borç, şirketlerin diğer finansal borçlar hesabında yansıtıldı. Buna göre, Sabah Pazarlama'nın 30 Haziran itibariyle diğer finansal borçları 1 katrilyon 355.6 trilyon lira, Sabah Yayıncılık borçları ise 1 katrilyon 334.1 trilyon lira oldu.","label":"economy"} {"text":"TAHRAN - İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, yabancı şirketlerden gelen tüm itirazlara rağmen, ülkenin ikinci özel sektör cep telefonu lisansını Turkcell'e vereceklerini ve buna ilişkin anlaşmanın yakında imzalanacağını söyledi. Hatemi, 3 milyar dolarlık anlaşmanın 1979 yılındaki İslam devriminden sonra ülkeye yapılacak en büyük yatırım olduğunu ve bunun İran'ın çıkarlarına olacağını kaydetti. Hatemi yapılan haftalık kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada, \"Turkcell ile yapılacak olan söz konusu anlaşmanın yakın bir gelecekte imzalanacağını düşünüyorum\" diye konuştu. Turkcell'den yapılan açıklamada ise İran ile yapılan lisans sözleşmesi görüşmelerinin yavaş geliştiği belirtildi. ","label":"economy"} {"text":"İsviçre merkezli Roche firmasının dünya arenasında ilaç fiyatı belirlemede sabıkalı olduğu ortaya çıktı. ABD'de yayınlanan Multinational Monitör adlı derginin Roche'u 90'lı yılların en \"kanun tanımaz\" şirketi seçmesine sebep olan olaylar, ilk kez Amerika'da ortaya çıkti. 1999 yılında, Roche'un önderlik ettiği birçok ilaç firmasının özellikle A ve E vitaminleri için kartel oluşturarak fiyat yükseltip haksız kazanç elde ettiğini tespit eden ABD Adalet Bakanlığı Roche'un 500 milyon dolar ceza ödemesini kararlaştırdı. ABD'de en büyük ceza Böylece Roche, Amerikan tarihinin kartel davaları nedeniyle en yüksek ceza alan firması oldu. Ceza ile ilgili karar metninde de şu ifadeler yer aldı: \"Yaklaşık 10 yıl süresince faaliyet gösterdiği tespit edilen bu kartelin vitamin haplarının satışı konusunda tüm karar alma mekanizmalarını en ufak ayrıntısına kadar kontrol ettiği tespit edilmiştir. Kartel üyeleri, düzenledikleri yılık toplantılarda ilaçların hangi fiyatlardan satılacağı konusunda anlaşmaya varmışlar ve ellerindeki tüm istatistikleri birbirleriyle paylaşarak, yasadışı faaliyetlerinin düzenli olarak devam etmesini mümkün kılmışlardır.\" Mahkeme kartelin içerisinde yer alan başını Roche'un çektiği BASF A.G., Rhone-Poulenc adlı firmaların 20 milyar dolarlık vitamin piyasasının yüzde 90'ını kontrol ettiğini bu yüzden yaptıkları anlaşma ile piyasayı domine ettiklerini belirledi. Yöneticisine hapis Roche'un üç üst düzey yönetim kurulu üyesinin bizzat karteli yönettiğinin ortaya çıkması skandalın daha da geniş boyutlara ulaşmasına sebep oldu. Aralarında Roche'un dünya genelinde pazarlamadan sorumlu müdürü Kuno Sommer'in de bulunduğu bu üç kişi hapis cezasına çarptırılmalarının yanı sıra şirketteki işlerinden de atıldı. Sommer, yalan ifade vermekten 100 bin dolar ve dört ay hapis cezasına çarptırıldı. ABD'de ortaya çıkan bu skandal Avrupa'da da yankısını buldu. Avrupa Birliği tarafından yapılan soruşturmada vitamin kartelinin sadece Amerika ile sınırlı kalmadığı, Avrupa'da satılan ilaçlarda da benzer yasadışılıklar olduğu tespit edildi. Bir darbe de AB'den AB tarafından 21 Kasım 2001 tarihinde konu ile ilgili açıklanan kararı da Roche'a çok büyük bir darbe vurdu. Roche'un yasadışı bir şekilde strateji belirleyerek dünya vitamin piyasasını tekeli altına almaya çalıştığını belirleyen mahkeme, İsviçre merkezli firmanın 462 milyon euro ceza ödemesini kararlaştırdı. Böylece Roche, Microsoft'un aldığı 497 milyon euroluk tekel cezasından sonra bu alandaki en büyük cezayı ödemeye mahkum edilmiş oldu. Aynı konuda Kanada'da yürütülen soruşturmada da Roche'un uygulamalarının yasadışı olduğu tespit edildi. Roche bu ülkede de 48 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. Vitamin kartelinin yanı sıra Roche'un suç karnesinde sitrik asit piyasası için de kartel oluşturma suçundan cezaları bulunuyor. Şirket 1997 yılında, dünya sitrik asit piyasasını yasadışı yoldan kontrol etme suçundan 14 milyon dolar ceza ödemeye mahkum edildi. Savcılığın 'Yurtdışında' dediği Azmi Arslan İstanbul'da ortaya çıktı Savcılık tarafından yurtdışına çıktığı söylenen SSK İstanbul Satın Alma Müdürü Azmi Arslan dün İstanbul'da ortaya çıkti. SSK'da ortaya çıkan pahalı ilaç vurgunundan sonra soruşturmayı yürüten savcılık, SSK İstanbul Satın Alma Müdürü Azmi Arslan'ın ifadesine başvurmak istedi. Ancak Arslan'ın 2 Ağustos günü sağlık sorunlarını gerekçe göstererek rapor aldığı belirlendi. Polis tarafından yapılan aramalarda Arslan adresinde bulunamadı. Bu arada Arslan'ın yurtdışına kaçtığı iddiası ortaya atildı. Bunun üzerine savcılık havalimanı polisinden Azmi Arslan'ın yutdışına çıkış yapıp yapmadığım belirlemek üzere tarama yapılmasını istedi. Havalimanı polisi tarafından yapılan incelemelerde, Arslan'ın 6 Ağustos Cuma günü çıkış yaptığı belirlendi ve polis durumu savcılığa bildirdi. İstanbul Cumhuriyet Savası Nazmi Okumuş, \"Polis aracılığıyla ifadesine başvurmak üzere aradığımız Azmi Arslan'a ulaşamadık Polise Arslan'ın nerede olduğunu sorduk Havalimanı polisi de yaptığı çalışmalar sonunda Arslan'ın 6 Ağustos Cuma günü yurtdışına çıkış yaptığını belirlediklerini tarafımıza bildirdi\" dedi. Bu bilgiler paralelinde yurtdışına kaçtığı haberi yapılan Azmi Arslan dün İstanbul'da ortaya çıktı. İzninin 13 Ağustos'ta biteceğini ve işe başladığı ay sonunda da emekliliğini isteyeceğini dile getiren Arslan, \"Hiçbir yere gitmedim. Rapor almam ile görevden alınmamın aynı zamana gelmesi tamamen tesadüf\" dedi. Sava Okumuş, Arslan'ın ifadesinin alınacağını söyledi.","label":"economy"} {"text":"Google hisse vererek Yahoo ile barışıyor İnternet arama motoru Google, patent ve hisse senedi sorunlarını çözümlemek amacıyla 300 milyon dolar değerindeki hisse senedini rakibi Yahoo’ya vereceğini bildirdi. Amerikan Sermaye Piyasası Kurulu’na (SEC) Google tarafından gönderilen açıklamada, 2.7 milyon adet adi hisse senedinin geliştirilen teknolojinin lisansının alınması ve hissedarlık sorunlarının çözümlenmesi karşılığında Yahoo’ya verileceği kaydedildi. Bu ay sonunda halka açılması beklenen Google’ın A sınıfı hisselerinin birim fiyatının 108 ile 135 dolar arasında olması, böylece Yahoo’ya verilecek hisselerin değerinin 291 ile 364 milyon dolar arasında bir rakama ulaşması bekleniyor. Halen Google’ın 5.5 milyon adet B sınıfı hisse senedini elinde bulunduran Yahoo, halka arz esnasında A ve B sınıfı hisselerden oluşan 1.6 milyon adet hisse senedini satmayı planlıyor. Bu anlaşmayla birlikte Google, halka arz edeceği hisse senedi sayısını 24.6 milyon adetten 25.7 milyon adete, halka arz tutarını da 3.3 milyar dolardan 3.47 milyar dolara çıkarmış olacak.","label":"economy"} {"text":"Yüksel artık DGM Savcısı değil Büyük soruşturmaların savcısı Yüksel, hakkındaki seks kasedinin doğru çıkması üzerine DGM’den Ankara Başsavcılığı’na atandı GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara Türkiye gündemine oturan çok sayıda davanın iddianamesinde imzası bulunan, halen AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan ve Alman Vakıfları’yla ilgili soruşturmaları yürüten DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca DGM savcılığından alındı. \"Kınama\" ile cezalandırılan Yüksel’in görevden alınma nedeni, \"hâkimlik ve savcılık mesleğiyle bağdaşmayan hareketler\" olarak açıklandı. HSYK’nin kararının Yüksel’in bir kadınla birlikteyken çekilen ve kendisinin montaj olduğunu iddia ettiği \"seks kasedi\"nin doğru olduğunun anlaşılmasıyla verildiği öğrenildi. HSYK, Yüksel’in kendi isteğiyle görev yerinin değiştirilerek DGM Savcılığı’ndan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandığını kaydederken; Yüksel, görev yerinin değiştirilmesini kendisinin istemediğini söyledi. Bilirkişi incelemesi HSYK’nin, Yüksel’in bir kadınla cinsel ilişkiye girerken çekilen görüntülerden oluşan kasedin montaj olup olmadığını araştırdıktan ve bilirkişi \"kaset montaj değil\" görüşünü verdikten sonra söz konusu kararı aldığı öğrenildi. Daha önce basına bilgi sızdırdığı gerekçesiyle \"uyarı\" cezası alan Yüksel’in, ikinci kez ceza aldığı için görev yerinin değiştirilmiş olabileceği belirtildi. Vakıfta çıkmıştı İddialara göre, olay kaset, İstanbul polisinin Gülseren Yaşer’in başkanı olduğu Çağdaş Eğitim Vakfı’nın Taksim Şubesi’ne yaptığı baskında ortaya çıktı. Kasetle ilgili spekülasyonlar sürerken, Yüksel yaptığı açıklamada, kendisine kargoyla gönderilen kasedin montaj olduğunu belirtmişti. Devleri soruşturdu Bugüne dek Öcalan, FP’li Merve Kavakçı, Erbakan, Şevket Kazan gibi isimlerin adının geçtiği Milli Görüş, Hizbullah, Kasırga, Fethullah Gülen ve Nur Cemaati gibi dev soruşturmalara imza atan Yüksel, görevden alınana dek Nur Cemaati’nin örgütlenmesi, Erdoğan’ın yasadışı örgüt kurması ve Alman Vakıfları’nın yasadışı faaliyetleri konularında soruşturmalar yürütüyordu. ","label":"politics"} {"text":"Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, üniversitelere yeni düzen çalışmasının sınırlarını çizerken önemli açıklamalar yaptı. Teziç, türban konusunda \"hiçbir makamın yargı kararlarının ötesine geçemeyeceğini\" vurguladı. Teziç başkanlığında dün ilk kez toplanan YÖK Genel Kurulu öncesinde, üyelere, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın 17 Aralık'ta Elysee Sarayı'nda yaptığı \"Cumhuriyette Laiklik İlkesi\" başlıklı konuşmasının Türkçe metni dağıtıldı. Üyeler, metnin \"Türkiye'deki tartışmanın Fransa'daki gelişmelerle paralel görünmesi nedeniyle\" dağıtıldığını belirtirken, Teziç, şunları söyledi: \"Laiklik ve türban konusu şu andaki konumuz değil. Bu konu yargı organlarınca, hatta uluslararası yargılama makamlarınca çözülmüş bir konudur. Bizim, hükümet üyelerinin ve Cumhurbaşkanı'nın, yargı kararlarına uymaktan başka bir sorumluluğumuz yok. Yeni bir kural ihdas edemeyiz, koyamayız. Bu bizim dışımızda çözülmüş bir konudur. Yargı kararları, hukuksal gerçeği ifade eder. Hukuksal doğrular ayrıdır. Doğruya ulaşmak zaman işidir, ama bugünkü gerçek, yargılama organlarının verdiği kararlardadır. Bunun ötesine biz de geçemeyiz, başka makam da geçemez.\" YÖK'e anayasal rötuş yok Teziç, YÖK'ün yapısını değiştirmeye hazırlanan hükümetin planına uygun bir çalışma yapılmadığının mesajını da verdi. Üniversitelerarası Kurul'un hazırladığı YÖK taslağının, Anayasa'nın 130 ve 131. maddelerini değiştirmeyi zorunlu kılıp kılmadığı sorusu üzerine Teziç, şöyle konuştu: \"Şu aşamada taslağımızı Anayasa değişikliği gerektirmeyecek bir biçimde hazırlamak zorundayız. Tercihimiz, anayasal ilkelere uygun bir taslak hazırlamak. Hiç kuşkusuz hükümetin kendi siyasi tercihleri de vardır. Onlar da hükümetin siyasi tercihi olur. Sürtüşmeyi istemiyoruz.\" Chirac ne demişti? Fransa'da, kamusal alanlarda türban, kippa, hac gibi dini sembollerin görünür şekilde taşınmasını, yükseköğrenimde kararın özerk üniversitelere bırakılmasını isteyen Cihirac, laiklik konusunda halka seslenirken özetle şöyle demişti: \"Laiklik, geleneklerimizin bir parçasıdır. Cumhuriyetçi kimliğimizin merkezinde yer almaktadır. Bugün artık laikliği yeniden tanımlamak ya da sınırlarını değiştirmek söz konusu değildir. Laikliği, oluşturduğumuz dengelere ve Cumhuriyetin değerlerine sadık kalarak yaşatmamız gerekmektedir. Cumhuriyetimiz iki yüzyılı aşkın bir süredir kendini inşa etmekte ve yenilemektedir. Bunu yaparken de, özel çıkarlar, kadın ve erkek eşitliği, fırsat hak ve ödevlerin eşitliği, şartları ve kökenleri ne olursa olsun tüm Fransız vatandaşları arasındaki kardeşlik hakkındaki kanunun üstünlüğü ile garanti altına alınan özgürlük ilkesine dayanmaktadır.\" ","label":"politics"} {"text":"Müslüman demokrat değiliz’ Mevlana, Atatürk, Özal, Einstein, tarihçi Braudel ve Charles Dickens’tan örneklerle konuşmasını süsleyen Erdoğan, Amerikan devrimi ideallerinin tüm insanlığın idealleri olması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, \"ABD’de toplum ve siyasetin algılanışına büyük önem veriyorum. Çocuklarımın ABD’de okuması da bu yapıyı tanımaları için büyük bir fırsattır\" dedi. AKP lideri, \"Siyasi görüşlerim sürekli bir gelişim içinde oldu\" ifadesini kullandı. Bazı Batılı basın - yayın kuruluşlarında partisi hakkında \"Müslüman demokrat\" tanımının kullanıldığını belirten Erdoğan, \"Bu nitelemeler; Müslüman veya demokrat olmadığımız için değil, ikisinin iki farklı düzlemde ele alınmasının gerekli olduğunu düşündüğümüz için doğru değildir\" diye konuştu. Turgut Özal’ı çok takdir ettiğini kaydeden Erdoğan, \"Özal, Türkiye’yi, Türk siyasetini dünyaya açtı. Hataları vardı, ayrı mesele, ama ben bardağın dolu tarafına bakıyorum. Kendisini rahmetle anıyorum. O yolu kendimiz için prensip edinmiş durumdayız\" dedi. ","label":"politics"} {"text":"Ankara ‘Harlem’e döndü Bıçaklı sapığı müdür yakaladı Güvenpark’ta bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait kulübeyi işgal eden, 16 yaşındaki erkek çocuğuna tecavüz ettiği bildirilen bıçaklı kişi, önceki akşam Ankara Emniyet Müdürü Kemal İskender tarafından etkisiz hale getirilerek, gözaltına alındı. Kızılay’da çiçekçilerle sohbet ederken bir esnafın ihbarı üzerine olay yerine giden İskender, MP - 5 tipi silahıyla kulübede bulunan kişiyi dışarı çağırdı. Söz konusu kişiden bacaklarını açarak, ellerini duvara dayamasını istedi. Bu sırada İskender’in korumaları, söz konusu kişiyi gözaltına aldılar. Asayiş ekiplerine teslim edilen Kadir T’nin (40) alkollü olduğu ve fiili livata suçundan sabıkası bulunduğu saptandı. Müsteşar dolandırıcı peşinde Emniyet Müdürü İskender’in silahıyla adam yakaladığı gün Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşarı Ali Helvacı da kendi isimini kullanarak inşaat şirketlerini dolandırmak isteyen bir kişiyi yakalattı.Ankara’da Kalaycıoğlu İnşaat Şirketi’ne giden Orhan A. isimli kişi \"Müsteşar Helvacı’nın emanetini verin\" diyerek haraç istedi. Şirket yetkililerinin yan odadan Müsteşar Helvacı’yı aramaları üzerine, Helvacı durumu Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne iletti. Polis tarafından gözaltına alınan Orhan A.’nın bıçakla yaralama suçundan sabıkası olduğu, daha önce de 2 şirkete giderek Helvacı adına dolandırıcılık yapmak istediği saptandı. Kaldırımcılar Batu’yu çarptı CHP Genel Başkan Yardımcısı İnal Batu da kapkaççılar tarafından soyuldu. Batu’nun evine gelen bir kişi, arabasının kendi arabalarının çıkışını engellediğini belirterek, biraz ileri almasını rica etti. Arabasının anahtarını alan Batu, dairesinin kapısını aralık bırakarak arabayı çekmeye gitti. Bu sırada eve giren kimliği belirsiz kişiler, Batu’nun antrede yer alan cep telefonunu ve cüzdanını çalarak kaçtılar. \"Kaldırımcı\" olarak bilinen kapkaççılar hakkında Küçükesat Karakolu’na şikâyetçi olan Batu, cüzdanında 70 milyon lirası, emeklilik kimliği, CHP üyelik kartı ve Fenerbahçe Spor Kulübü üyelik kartının bulunduğunu bildirdi. ","label":"politics"} {"text":"Ankara'da bunlar konuşuluyor Sezer’le ‘barış’ nasıl yapıldı? Meclis lojmanlarının ruhsatı var mı? Ne olacak bu Başbakanlık Konutu’na? Serpil Çevikcan Erdoğan, Çankaya’yı küstürmek istemedi AKP’nin tek başına iktidarının kesinleştiği dakikalardan itibaren parti yönetiminin tartıştığı tek şey Erdoğan’a başbakanlık yolunun açılmasıydı. Bunun için en kestirme yol, Anayasa’nın 109. maddesinin değiştirilmesiydi. Dolambaçlı yollar yerine \"Cumhurbaşkanı bir milletvekilini hükümeti kurmakla görevlendirir\" hükmü değiştirilecek iş bitecekti. Erdoğan ve parti yöneticilerinin kamuoyuna yavaş yavaş açıkladıkları bu olasılık geçtiğimiz hafta aniden rafa kalktı, üstelik AKP liderinin Cumhurbaşkanı’na \"asıl benim için hukuk siyasallaştırıldı\" yanıtını verdiği günün ardından. Kulislere yansıyan bilgilere göre AKP yönetimi tersini savunsa da Çankaya duvarına hem de \"referandumla\" çarpmanın ne kadar yanlış olacağını anladı. Sezer’in 109. madde değişikliği Meclis’ten 367’nin üstünde bir oyla da geçse referandum yetkisini kullanmaya kararlı olduğu mesajı AKP’lilere ulaşmıştı. Cumhurbaşkanı, \"Bu yöntem ara rejim dönemlerini çağrıştırır. 109. madde doğrudan millet iradesiyle ilgili bir maddedir. O zaman değiştirmek için de millete gitmek gerekir\" diye düşünüyordu. Böylece AKP, 109. maddeyi rafa kaldırdı. O günlerde AKP Genel Merkezi’nde yapılan bir seri toplantıda hep Köşk ile ilişkiler tartışıldı. Abdullah Gül’ün görevi aldıktan sonra Erdoğan’la yaptığı kısa görüşmenin özü de aynıydı: Çankaya’yı küstürmeyelim. AKP acil eylem planını yaşama geçirmek için yüzlerce atama, onlarca yasal düzenleme yapacak ve bunların büyük çoğunluğu Köşk’ün onayından geçecekti. Gül, ‘Konut’u kullanacak mı? Ankara’da yanıtı merak edilen sorulardan biri Ecevit’in rahatsızlığı sırasında da sık sık gündeme gelen Başbakanlık Konutu’nun nihayet kullanılıp kullanılmayacağı. Konutu, Demirel döneminden beri hiç bir başbakan tam olarak kullanmadı. Demirel ve Erbakan da gündüzleri konuta uğrar geceleri yine evlerini tercih ederdi. Şimdi Başbakan Abdullah Gül’ün de resmi zorunluluklar dışında konutu kullanmayacağı söyleniyor. Lojmanlardan da çıkacak olan Gül, belli ki kendisine yeni ev arayacak. Konuttaki odalar da geceleri yine sessiz olacak. Meclis lojmanları kaçak çıktı! Meclis lojmanlarının satılması ve AKP’li vekillerin burada oturEmaması kararı hala tartışılıyor. Peki lojmanlar nasıl ve kime satılacak? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek bile belediye şirketi aracılığıyla bu değerli mekana talip oldu. Emlakçılar ve büyük inşaat şirketleri ellerini ovuşturuyor. Ancak kim talip olursa olsun yapacakları ilk iş \"hukuki engeli\" aşmak olacak. Çünkü lojmanları yaptırma karı olan dönemin yönetimi, satılabileceğini hiç hesap etmediği için ufak bir ayrıntıyı atlamış. Ne lojmanların iskan ruhsatı var, ne de 500’ü aşkın meskenin imarı! Lojmanlar, gecekondu statüsünde bulunuyor. Satmak için önce varetmek gerekiyor. ","label":"politics"} {"text":"Erdoğan’ın yargıya vakti yok \"Haksız mal edendiği\" için dava açılan AKP lideri Erdoğan, yarınki duruşmaya gelmezse hakkında ihzar celbi çıkabilecek GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara Haksız mal edindiği gerekçesiyle hakkında dava açılan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortağı olduğu şirketlerden Emniyet Gıda, mahkemeye 2000’de 73 milyar lira zarar ettiğini bildirdi. Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilkine katılmayan Erdoğan, yarın devam edilecek duruşmaya da gelmezse hakkında ihzar celbi (polis zoruyla getirme) çıkabilecek. Mahkemenin ilk duruşmada istediği, Erdoğan’ın ortağı olduğu Emniyet Gıda, İhsan Gıda, Güvenlik Gıda şirketlerinin 1999 - 2000 - 2001 bilançoları mahkemeye ulaştı. Erdoğan’ın ortağı olduğu, en güçlü şirketlerden birisi olarak gösterdiği Emniyet Gıda’nın muhasebe servisi, şirketin 2000’de 73 milyar 182 milyon lira zarar ettiğini bildirdi. Şirketin muhasebe servisi görevlileri, Erdoğan’ın avukatı Hayati Yazıcı’ya, mahkemeye teslim etmek üzere verdikleri bilançolarda, Emniyet Gıda’nın 2001’de büyük bir çıkış gösterip 445 milyar 380 milyon lira net kâr ettiğinin belirtildiğini söyledi. Bilançolarda, 2000’de zararından dolayı vergi ödeyemeyen şirketin 2001’de 653 milyar 315 milyon liralık vergi matrahının söz konusu olduğu kaydedildi. Bilirkişi inceleyecek Erdoğan’ın ortağı olduğu diğer iki şirketin bilançoları da mahkemeye ulaştı. Mahkemenin, duruşmanın ardından tüm bilançoları, bilirkişiye teslim ederek, şirketlerin kâr oranından Recep Tayyip Erdoğan’a düşen gelir oranının hesaplanmasını isteyeceği kaydedildi. ","label":"politics"} {"text":"TÜSİAD: Sorumluluk hükümetin EKONOMİ SERVİSİ Ulusal güvenlik tartışmasına Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) de katıldı. TÜSİAD, \"Demokrasilerde, her konu her zeminde tartışılır. Karar, Meclis iradesiyle tecelli eder. Yürütmede yetki ve sorumluluk hükümetindir\" yorumunu yaptı. Demokrasilerde, her konunun her zeminde tartışıldığını vurgulayan TÜSİAD, \"Kapsamlı bir Anayasa değişikliğinin gündemde olduğu, Kopenhag kriterlerine uyum gereğinin önümüzde durduğu bir dönemde, böyle bir tartışmanın açılması hem zaman hem de içerik açısından doğrudur\" dedi. TÜSİAD’ın açıklamasında, \"Yapılması gereken, demokratik teamüllere uymak, konuyu doyurucu bir içerikle ele almak ve çeşitli görüşlerin önünü kesmeyecek bir tarzda tartışmaktır\" görüşü savunuldu. Yılmaz’ın \"ulusal güvenlik\" kavramının yeniden ele alınmasını istemesini \"teamüllere uygun bir tartışma başlatma girişimi\" olarak nitelendiren açıklamada şöyle denildi: \"Demokrasilerde, her konu her zeminde tartışılır. Karar, Meclis iradesiyle tecelli eder. Yürütmede yetki ve sorumluluk hükümetindir.\" Açıklamada, devlet zirvesindeki bir çatışmanın ekonomide derin krizi tetiklemesiyle sonuçlanan gelişmeler hafızalardaki tazeliğini korurken, istikrarı olumsuz etkileme gücüne fazlasıyla sahip yeni bir tartışmanın başlatılmasının \"endişe\" yarattığı da belirtildi. ","label":"politics"} {"text":"TKP’den ‘ses’siz Ankara mitingi KEMAL BULUT Ankara Ankara Valiliği’nin Mahalli Çevre Yasası’nın 2000\/3 sayılı kararını gerekçe gösterip \"Miting yapın ama sesli anons yapmayın\" koşuluyla izin verdiği Türkiye Komünist Partisi (TKP), ilk resmi mitingini dün Abdi İpekçi Parkı’nda yaptı. TKP yöneticileri, miting alanındakileri ses cihazları yerine ellerindeki megafonlarla coşturmaya çalıştı. Yaklaşık 2 bin partiliye seslenen TKP Genel Başkanı Aydemir Güler, iktidarda olmaları halinde, dış borçları ödemeyeceklerini ve IMF’yle sadece bir kez \"O da hadi güle güle demek için\" masaya oturacaklarını söyledi. Mitingde Grup Kızılırmak’ın seslendirdiği türkülerle coşan TKP’liler arasında parti bayrağı sallayıp slogan atan türbanlılar da dikkat çekti. ","label":"politics"} {"text":"Keçeciler’e Konya tepkisi FEVZİ KIZILKOYUN Konya Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in \"PKK’yı sandıkta yeneriz\" açıklaması, seçim bölgesi ve memleketi Konya’da tepkiyle karşılandı. Şehit Aileleri Derneği Konya Şube Başkanı Ali Dönmez, \"Memleketimizin evladı olmasına rağmen bundan sonra o adamla ne görüşür, ne de konuşuruz. Bu saatten sonra artık Apo’yu assalar da olur, asmasalar da. Siyasilerden artık hiçbir şey beklemiyoruz\" dedi. SP Konya Milletvekili Veysel Candan da, Keçeciler’in sözlerini \"Yanlış bir çağrı\" diye değerlendirdi. ","label":"politics"} {"text":"KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Yeditepe Üniversitesi'nde katıldığı konferansta, Türkiye açısından, Kıbrıs meselesinin uluslararası anlaşmalara dayanan en sağlam dava olduğunu belirtti. Denktaş, \"Türkiye, bu davayı müdafaa edemezse, başka hiçbir davayı müdafaa edemez\" dedi. \"Kaç yaşında olduğu\" sorulduğunda \"1974'te doğdum\" dediğini anlatan Denktaş, \"Kıbrıs Türkleri'nin doğum tarihi, 20 Temmuz 1974'tür\" diye konuştu. Denktaş, \"Türkiye, AB için 'Kıbrıs'tan vazgeçtim' derse Yunanistan, Ege'den vazgeçecek mi? Ermeni ve Doğu meselesi gündeme gelmeyecek mi\" diye konuştu. ","label":"politics"} {"text":"'Kürt Anayasası' kabul edilemez Ankara, Kürtlerin taslağının reddi için diplomatik savaş verecek. Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Bush'a \"bunu engelle\" diyecek UTKU ÇAKIRÖZER Ankara Erbil'deki Kürt Parlamentosu'nca hazırlanan \"Federal Irak Anayasası ve \"Kürdistan Anayasası\" taslaklarını masaya yatıran Ankara, etnik temele dayandığı ve Kürtler ve Araplar dışında Irak'taki tüm etnik grupları göz ardı ettiği için \"kabul edilemez\" bulduğu taslakların reddedilmesi için her türlü yolu deneyecek. En önemli girişimi ise 28 Ocak'ta Washington'da ABD Başkanı George Bush'la görüşecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirecek. Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) tarafından hazırlandıktan sonra Irak Geçici Yönetim Konseyi'ne sunulan taslak üzerinde Ankara'daki değerlendirmeler sürüyor. Ankara'daki ilk değerlendirmede, taslakların Geçici Konsey'de 28 Şubat'a kadar sürecek olan Anayasa çalışmalarını etkileme ve uluslararası kamuoyunun Kürt devleti fikrine tepkisini ölçme amaçlı olduğunun altı çiziliyor ve bu tasarıya karşı yoğun diplomatik mücadele verilmesi planlanıyor. Edinilen bilgilere göre Ankara şu adımları atacak: • Türkiye'nin rahatsızlığı Irak'taki asıl otorite olan ABD yönetimine en üst düzeyde iletilecek. Başbakan Erdoğan Washington'daki görüşmelerde ABD Başkanı George Bush'a etnik federasyonun sakıncalarını anlatacak ve engel olunmasını isteyecek. • Bağdat'taki Türk Büyükelçiliği, Irak'taki diğer etnik unsurlar olan Araplar, Şiiler, Türkmenler ve Asurilerle temasa geçerek, onların da Geçici Yönetime itirazlarını iletmesini isteyecek. • Taslaklardan en çok etkilenen unsur olan Türkmenlerin, daha demokratik ve çoğulcu federasyon modellerini hazırlayarak Geçici Konsey'e sunmaları teşvik edilecek. • Başta İran ve Suriye olmak üzere Irak'ın tüm komşularıyla temasları artırıp onlarında Kürt Federasyonu'na karşı çıkması sağlanmaya çalışılacak. Kaynaklar, Milliyet'in dün yayımladığı metinde Türkiye açısından kabul göremeyecek maddeleri şöyle sıralıyor: Ankara neden karşı? • ABD'nin Irak için düşündüğü ve Türkiye'nin de sonradan destek verdiği \"eyalet\" usulü coğrafi federasyon modelini dışlayan taslaklar, petrol bölgesine hâkim olacak \"etnik\" temele dayalı federasyon kurulmasını amaçlıyor. • Taslağa göre, Irak'ın asli unsurları sadece Araplar ve Kürtler. Başta Türkmenler olmak üzere, diğer hiçbir grup Irak'ın asli unsuru sayılmıyor. • Anayasa'nın değiştirilmesinde asli unsur sayılan iki gruptan birinin onayı alınmazsa \"Kürdistan halkının kendi kaderini belirleyeceği\" vurgulanıyor ki, bu da Barzani'nin \"Federasyon Kürtlerin asgari isteğidir\" sözlerinde olduğu gibi federasyondan öte bir devlet amacını ortaya koyuyor. • Kürdistan bölgesinde ayrı bir peşmerge ordusu ve bayrak teklif edilmesi de aynı amacı sergileyen ifadeler. İşte o taslak... Taslakta dikkat çeken bazı maddeler özetle şöyle: - Irak birleşik (federal), demokrat, parlamenter bir cumhuriyettir. İsmi Irak Federal Cumhuriyeti'dir. Irak Federal Cumhuriyeti Arap ve Kürdistan bölgelerinden oluşmaktadır. Irak, Kürtler ve Araplar olmak üzere iki asli halktan oluşmaktadır. • Bağdat, Federal Irak Cumhuriyeti'nin başkentidir. İstisna halinde diğer bir kent geçici olarak başkent seçilebilir. • Irak Federal Cumhuriyeti'nin kendi bayrak, milli marş ve parolası vardır. Bunlar yasal bir şekilde halklar arasında birlik ve kardeşlik duyguları içinde yaşamak içindir. • Kürdistan bölgesi için özel bayrak, bunun yanında Irak Federal Cumhuriyeti'nin bayrağı, marş ve parolası, milli bayramı (21 Mart Nevroz) yasa ile yapılmaktadır. • Arapça ve Kürtçe dilleri resmi dil olarak Arap bölgesinde Arapça dili, Kürdistan bölgesinde Kürtçe dili resmi dildir. • Birleşik parlamento, her iki bölgede halkın temsilcileridir. Bunlar da yılda açık ve gizli seçimlerle kanun yoluyla olmaktadır. • Cumhurbaşkanı, ülkede devlet ve silahlı kuvvetler başkanıdır. • Cumhurbaşkanı bölge meclisi ve birlik parlamentonun ortak oturumunda görevini devralmadan önce yemin etmesi lazım. (ALLAH'A ANT OLSUN, IRAK FEDERAL CUMHURiYETİ'NİN ANAYASASINA SAYGILI OLACAĞIMA, VATANIN İSTİKLALİ, GURURU VE ÖZGÜRLÜĞÜ, HALKIMIN HAKLARINI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIMA YEMiN EDERİM.) • Bakanlar Kurulu, başbakan ve yardımcılarından oluşur. Nüfus oranı doğrultusunda her iki birleşik bölgeyi temsil ederler. • Cumhurbaşkanı iki bölgeden birinden seçilirse başbakan diğer bölgeden seçilir. (Cumhurbaşkanı Arapsa, Başbakan Kürt olur.) ","label":"politics"} {"text":"Ankara'da bunlar konuşuluyor Paşa neden sipariş vermeden kalktı?.. Başbakanı 'incitme'nin bedeli ne kadar?.. 200 yıllık gelinlik neden hediye edildi?.. Bu 'Sütçüler' de kim? Ayhan Aydemir Org. Büyükanıt'ın Fenerbahçe heyecanı Fenerbahçeli olmasıyla bilinen general rütbesindeki bir komutan, takımının şampiyonluğunu kutlamak için o akşam eşi ve emir subayıyla, ellerinde bayraklarla Bağdat Caddesi'nde zafer turu atıyordu. Coşkulu kalabalık arasına karışan komutan ve eşi yorgunluktan bitap düşünce, soluğu cadde üzerindeki bir pastanede aldı. Fenerbahçe eşofmanlarıyla pastaneye oturan komutan, eşi ve emir subayı tam siparişleri verecekti ki, komutan, \"Hanım, cüzdan almayı unutmuşum. Yanında para var mı?\" diye fısıldadı. Eşofmanlı olduğu için eşi de cüzdanını almamıştı. Tabii doğal olarak emir subayı da... Bu duruma gülen paşa, \"Yahu şimdi pastane sahibine 'Ben komutanım, faturayı şuraya yolla' desem, adam da bana 'Yok yahu, ben de genelkurmay başkanıyım' derse altından kalkamayız. En iyisi sipariş vermeden kalkıp gidelim\" dedi. Paşa, eşi ve emir subayı masadan sipariş vermeden kalktı. Pastanede sipariş veremeyen general, 1. Ordu Komutanı Yaşar Büyükanıt ile eşi ve emir subayından başkası değildi. 20 milyarlık 'incitme' Gazeteci Sezai Şengün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında yazdığı bir yazıdan dolayı tazminata mahkûm oldu. Düşüncelerini yazıya döken Şengün hakkında 13 ayrı dava daha bulunuyor. Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada Erdoğan'ın avukatları, yaklaşık bir yıldır işsiz olan Şengün'den sadece bir dava için 20 milyar lira tazminat kazandı. Diğer davaların tutarı da 400 milyar liraya yakın. Mahkeme kararında, ortaya konan düşüncenin somut bir olguya dayandırılmadığı, yazının güncel olmadığı, kamuoyunu aydınlatmadan uzak olduğu vurgulanarak \"Davacı yazı nedeniyle incinmiştir\" ifadesi kullanıldı. Gazeteci Sezai Şengün, inandığı yolda yürüyen, haksızlığa tahammülü olmayan kalemlerden biri. Şengün'ün tazminatı ödeyecek bir geliri yok. Sütçüler Truva'yı yendi... Mutlaka izlemişsinizdir, bir süredir televizyonlarda bir süt firmasının reklamı gösteriliyor. Hani şu süt içtikleri için yaşıtlarına göre hayli gelişmiş çocukların göğüslerinde \"Sütçüler\" yazılı montlarıyla yer aldıkları reklam. Başlıktaki Sütçüler'in onlarla ilgisi yok, ama belli ki ondan esinlenmişler. Biz Meclis'teki Sütçüler takımından bahsediyoruz. 1. Meclis Spor Oyunları kapsamındaki çeşitli etkinlikleri daha önce de sizlere aktarmıştık. İşte geçen hafta da oyunlar kapsamındaki basketbol turnuvasının final maçı vardı. Finalde şampiyonluğu Truva takımını 33 - 20 yenen Sütçüler kazandı. Sütçüler kadrosu, AKP'li Mustafa Baş, Ali Temur, Orhan Erdem, Recep Özel, Metin Kaşıkoğlu, Süleyman Turgut ile CHP'li Erdoğan Yetenç'den oluşmuştu. AKP'den Ahmet Gökhan Sarıçam, CHP'den Yüksel Çorbacıoğlu Truva takımında yer alıyordu. Maçın ilk yarısı 12 - 5 Sütçüler'in üstünlüğüyle sona erdi. İkinci yarıda daha çekişmeli bir maç yaşandı. Maçın üç sayılık tek atışını Sütçüler, adına Kaşıkçıoğlu kaydetti. Sütçüler maçın sonunda da gülen taraf oldu. Ünlü seramikçinin Hacettepe sevgisi Hacettepe Üniversitesi bir ilke daha imza attı. Dünyanın en önemli seramik sanatçılarından biri olan ABD'li Fred Olsen'i Ankara'ya davet eden Hacettepe Üniversitesi, uzmanı olduğu fırınların Türkiye'de de yapılmasını sağladı. İki haftalık çalışma sonunda üretilen fırınlarda ilk pişirimler yapılacak. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü'nün bundan sonraki çalışmalarında kullanılacak fırınlar, Rektör Prof. Dr. Tunçalp Özgen'in de katıldığı bir törenle hizmete girdi. Törende, hiçbir ücret talep etmeden Türkiye'ye gelerek, seramik sanatının beşiği Anadolu'ya böyle bir teknoloji kazandıran Olsen'e, 200 yıllık bir gelinlik armağan edildi. ","label":"politics"} {"text":"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Süleymaniye baskınını \"yakışıksız ve çirkin\" olarak nitelerken, hükümetin tutumunu \"tavizsiz gerçekçilik ve kararlılık\" sözleriyle özetledi. Ulusa Sesleniş programında, 11 Türk askerinin gözaltına alınmasının ardından Türkiye ve TSK'nın vakar ve haysiyetine yakışacak bütün adımları attıklarını kaydeden Erdoğan, \"Bu süreçte yapılması gereken neyse yapılmış, söylenmesi gereken neyse muhatabına söylenmiştir\" dedi. Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün tam bir koordinasyon içinde olaya müdahale ettiklerini belirten Erdoğan, muhalefetin eleştirilerine karşı şunları söyledi: \"Bu olayda Türk devleti kendi derin tarihi tecrübelerinin ve devlet geleneğinin gerektirdiği adımları atmakta tereddüt etmemiştir. Bu tutumunu sürdürmekte de kararlıdır.\" ","label":"politics"} {"text":"Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) açtığı başörtüsüne ilişkin davayı geri çekmesinin şu anda söz konusu olmadığını bildirdi. Dünden Bugüne Tercüman gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, dünkü yazısında eşi Abdullah Gül'ün yıpranmaması için Hayrünnisa Gül'ün AİHM'deki davasını geri çekebileceği izlenimi edindiğini yazdı. Başörtülü olarak üniversiteye gidemediği için Türkiye aleyhine AİHM'e dava açan Hayrünnisa Gül ise, danışmanı aracılığıyla yaptığı açıklamada, şu anda davasını geri çekmesinin söz konusu olmadığını, Ilıcak'ın bu konuda \"kendi görüşleri\"ni yazdığını ifade etti. ","label":"politics"} {"text":"Ankara'da bunlar konuşuluyor Tantan, Yılmaz’ın telefonlarını dinletti mi? Sisam’ın denizi İsmail Cem’i nasıl şaşırttı! Yılmaz, Şadan Tuzcu’yu neden fırçaladı? Bahçeli’ye torpil istemeye gidenlere ne anlatılıyor? Ayhan Aydemir Sisam’ın denizi neden daha lacivert? İsmail Cem ve Yorgo Papandreu karşılıklı Sisam ve Kuşadası ziyaretleri ile Türk ve Yunan dostluğunu perçinlemek istediler. İki bakanın oldukça keyifli günlerinin Sisam ayağında ilginç sohbetler yapıldı. Kuşadası'ndan feribotla Sisam'a geçen İsmail Cem'e ada etrafında bir tur attırıldı. Deniz'in güzelliği karşısında İsmail Cem, kendisine eşlik eden Yunanlılara \"Sizin deniz bizimkinden daha koyu lacivert. Niye bu kadar koyu ve güzel?\" diye sordu. Yunanlı yetkililerden birinin İsmail Cem'i ve oradaki gazetecileri şaşırtan esprili cevabı şöyle oldu: \"Biz özel bir solüsyon kullanıyoruz. Size de verelim...\" Çiller’in otomobil inadı DYP lideri Tansu Çiller'e devlet, başbakanlık yaptığı için korumalı iki otomobil tahsis etmişti. Renault Manager marka otomobiller Başbakanlık'ın kamudaki tasarruf genelgesine takılınca, araçlar geri çekildi. Bunun üzerine Tansu Hanım 30 milyar liraya aynı markadan iki araç satın aldı. Mesut Yılmaz ne demek istiyor? İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan'ın istifasından sonra Mesut Yılmaz'ı ziyaret eden il başkanları, istifayı değerlendiriyorlardı. Başkanların çoğu, Tantan'ın tek başına parti gibi hareket ettiğini dile getirdiler ve \"Tantan, Genel Başkan'ı takmıyordu, dinlemiyordu\" diye eleştiride bulundular. İl başkanlarını bu konuda uzun süre dinleyen Mesut Yılmaz, \"Tantan'ın kendisini dinlemediği\" eleştirilerini duyunca orada noktayı koydu: \"Dinledi, dinledi... Ama telefonlarımı dinledi\" deyiverdi. Kavak’tan Tuzcu’ya darbe üstüne darbe Hükümet hakkındaki gensoru görüşülmeden önce Mesut Yılmaz, milletvekillerine, oylamaya katılmaları konusunda sıkı tembihte bulundu. \"Özellikle Şadan Tuzcu'ya söyleyin. O unutkandır\" diye haber gönderdi. İstanbul'da bulunan Tuzcu, oylama günü uçağa yer ayırttı. Ancak uçak rötar yaptı. Ankara'ya indiğinde oylama başlamak üzereydi. Cavit Kavak'ı telefonla aradı. Kavak, cep telefonunu yanındaki Mesut Yılmaz'a uzattı. Yılmaz'dan azarı işitince, \"Efendim, ben Meclis'in öbür ucundayım\" deyip telefonu kapattı. Kavak'a sinirlenen Tuzcu, Meclis'e geldiğinde milletvekili arkadaşlarına, \"Cavit olduğu sürece bu memlekette hainlik bitmez\" dedi. Bu sözleri duyan Kavak, bir plan daha yaptı ve Bodrum için rezervasyon yaptıran Şadan Bey'in tatilini iptal ettirmek için Mesut Yılmaz'ı yine devreye soktu. Yılmaz, telefonla aradığı Tuzcu'ya, \"Bir hafta Ankara'dan ayrılmak yok\" deyince, Tuzcu, kendisine bu komployu hazırlayan Cavit Kavak’ın peşine düştü. Yeğeni torpil istemedi Devlet Bahçeli'nin yanına iş konusunda torpil aramak için uğramak isteyen MHP'lilere bir olay anlatılıyor. Bahçeli'nin ablasının oğlu Cüneyt Fettahlıoğlu Osmaniye'de yaşıyor. Bahçeli, hükümete ortak olup Başbakan Yardımcısı olduğunda bütün Osmaniye, yeğen Fettahlıoğlu'nun devlet kapısında iyi bir yere geleceğini dile getirmeye başlıyor. Ancak, Fettahlıoğlu, dayısı Devlet Bey'e bir kez bile, \"Bana torpil yap\" demiyor. ","label":"politics"} {"text":"'Ankara AKP'ye hediye' YTP lideri Cem, SHP ve CHP'nin uzlaşamayarak Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni AKP'ye hediye ettiğini söyledi İSTANBUL Milliyet YTP Genel Başkanı İsmail Cem, CHP ve SHP'nin uzlaşamaması sonucu Ankara'nın AKP'ye hediye edildiğini söyledi. Cem, dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı eğitimci Zekayi Yılmaz'ı basına tanıttı. Partisinin sadece etkili olacağı yerlerde belediye başkanlıkları için aday gösterdiğini belirten Cem, \"Ankara büyükşehir için de aday çıkarabilecek durumdaydık ama çıkarmadık\" diye konuştu. Bu arada, YTP'de Genel Başkan yardımcıları Ercan Karakaş, Seyfi Oktay, Doğan Taşdelen ile Genel Sekreter Yardımcısı Kazım Sönmez ve sanatçı Halil Ergün partiden istifa etti. ","label":"politics"} {"text":"Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in İsrail Başbakanı Ariel Şaron'u kabulünde, barış isteği ön plana çıktı. Sezer, İsrail'in kendi yurttaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak için önlemlere başvurmasının anlayışla karşılandığını ancak, \"teröre karşı alınan önlemlerin ölçülü olması\" gerektiğini vurguladı. Yapılan açıklamada, Sezer'in Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin karşılıklı yarar temelinde gelişmekte olmasından duyulan memnunluğu belirttiği ifade edilerek, iki ülke işbirliğinin üçüncü ülkelere karşı olmadığını vurguladığı kaydedildi. Sezer'in açıklamasında, \"Ortadoğu'nun bugün içinde bulunduğu koşulların bölge halklarının özlemini duyduğu barışın sağlanması yönündeki beklentilerine yanıt veremediğine\" işaret edildi. ","label":"politics"} {"text":"Sezer'e yetki törpüsü Ankara kulislerinde AKP Hükümeti'nin, Sezer'in yetkilerini tırpanlamaya hazırlandığı konuşuluyor. Hedeflerden biri referandum yetkisini almak... Ankara'da bunlar konuşuluyor Ayhan Aydemir AKP kulislerinde anlatılanlara göre, Anayasa değişikliği için Adalet Bakanlığı ile partinin hukukçuları birlikte çalışıyor. AB'nin eleştiri konusu yaptığı DGM'lerin kaldırılması, YÖK'ün yeniden düzenlenmesi, çoğu atamaları geri gönderen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bazı yetkilerinin kısıtlanması da bu çerçevede gündeme getirildi. CHP İLE UZLAŞMA Çalışmalarda Anayasa'nın Cumhurbaşkanı'nın onayını aradığı bürokrat atamalarında hükümetin isteği doğrultusunda değişikliğe gidilmesi düşünülürken, yine yargı ve YÖK gibi organlara üye atamalarında Cumhurbaşkanı'na verilen kontenjanların azaltılması tartışılıyor. Yine bu yöndeki çalışmalarda Meclis'te 367 oy çoğunluğuyla kabul edilen Anayasa değişikliklerinde de Cumhurbaşkanı'na \"refaranduma götürme\" yetkisi veren hükmün kaldırılması gündemde bulunuyor. AKP'liler fikirlerini hayata geçirmek için CHP ile uzlaşma sağlanmayı hedefliyor. Bu çerçevede milletvekeli dokunulmazlığını düzenleyen 83. maddeninin değiştirilmesi gündeme gelecek. DOKUNULMAZLIK ŞARTI Böylece Meclis'teki Anayasa değişikliği çalışmalarına katılma ve Uzlaşma Komisyonu'na üye vermede dokunulmazlık şartını öne süren CHP'nin desteği aranacak. Amerika yol kapattı, parası bizden çıktı ABD'nin Ankara'daki Büyükelçiliği özellikle 11 Eylül sonrasında bina çevresindeki güvenliğini artırdı. Önce bahçe etrafına milyarlar döküldü ve kalın demir korkuluklar ile onları perdeleyen kalın saçlarla örüldü. Buraya kadar alınan önlemler normaldi. Irak Savaşı sonrası elçiliğin bulunduğu Paris Caddesi sakinleri bir sabah uyandıklarında cadde üzerindeki inşaatları görünce gözlerine inanamadılar. ELÇİLİK DIŞINDA DİYE... Elçilik, bu kez de yola çift taraflı kontrollü geçiş sağlayan, açılıp kapanan iki adet bariyer koymuştu. Başında da elçiliğin korumaları duruyordu. Gerek Paris Caddesi'nde oturan gerekse bu yolu kullanan vatandaşlar, yolun ABD kontrolünde olmasına tepki gösteriyorlar. Bir de işin maddi yönü bulunuyor. ABD elçiliği yetkilileri bu konuya yanıt vermiyor ama anlatılanlara göre, yola konulan açılır kapanır bariyerler ABD'den getirilmiş. Fiyatının 30 bin dolar olduğu belirtiliyor. Bu paranın da bariyerlerin elçilik dışında olması sebebiyle Türk makamlarından alındığı söyleniyor. CHP, Melih Gökçek'e rakip arıyor Başkent cadde ve sokaklarında bugünlerde hummalı bir çalışma var. Kentin adeta çehresi değişiyor. Şehir güzelleşiyor. Bunda Büyükşehir Belediyesi'nin rolü oldukça büyük. Kulislerdeki bilgilere göre, yerel seçimlere bir yıla yakın bir süre kalmasına rağmen böyle hummalı bir çalışmanın ortaya çıkması seçimin öne çekilebileceği şeklinde değerlendiriliyor. Aynı çalışmaların diğer büyük kentlerde de olduğu söyleniyor. AKP iktidarının da seçimi öne çekme gibi bir düşüncesinin olduğu konuşuluyor. UZAN ONUN PEŞİNDE Gelelim kulislerdeki söylentilere... CHP, yerel özellikle üç büyük kent için henüz aday bulamadı. Başkenti Murat Karayalçın'dan sonra Melih Gökçek'e kaptıran ve bir daha geri alamayan CHP'de yine Gökçek endişesi var. CHP kurmayları, Gökçek'in AKP ile anlaşıp bu partiden aday olması halinde CHP'nin zora gireceğini düşünüyor. Bu yüzden de güçlü aday arayışını sürdürüyor. Yerel seçime ciddi olarak asılan Genç Parti'nin lideri Cem Uzan'ın da İstanbul'da Ali Müfit Gürtuna, Ankara'da Gökçek ve Karayalçın, İzmir'de de Ahmet Priştina'nın peşinde olduğu söyleniyor. Yastık altı dolarlar uçtu Ecevit Hükümeti'nin Müsteşar Yardımcısı Selçuk Polat bugün müşavir kadrosunda. O dönemde Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizin atlatılması için yastık altındaki serveti dışarıya çekmeye çalışan iktidarın müsteşarı kendisi yastık altındaki dolarları dışarı çıkarmamış. O, hala birikimi olan 40 bin doları yastık altında tutarken geçtiğimiz günlerde o meblağ buhar olup uçtu. Çünkü Polat'ın Çankaya Çevre Sokak'taki evine hırsız girdi. Evdeki çelik kasada bulunan 40 bin doları alıp kaçan hırsız, Polat'ı zor durumda bıraktı. 'Rezalet' deyip, pencereleri kırdı!.. Bingöl depreminin ardından İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, \"Binalar yıkıldığında müteahhitlerin üzerine gidiliyor. Bu yeterli değil, bence yasa koyup, o binaya ilk izni veren kontrolörü cezalandırmak lazım\" diye bir fikir ortaya attı, hükümet de bu fikri benimsedi. Aslında Aksu'nun bu konudaki duyarlılığı yıllar öncesine uzanıyor. Doğanhisar Kaymakamı iken bir okul binasının inşaatını denetlemeye gidiyor. Müteahhit olmaya gerek yok... Aksu, binanın eksik malzeme ile yapıldığını görüyor. Pencere çerçeveleri, dokununca elinde kalıyor, Aksu da çileden çıkıyor. Ve bütün pencereleri çıldırmış gibi yerlere vurup kırıyor. Etrafındakiler genç kaymakamı zor zaptediyor. ","label":"politics"} {"text":"DSP İstanbul İl Başkanı Soydal Sılay ve partililer, genel başkanlığa aday olmayacağını açıklayan Ecevit için hazırladıkları bağlılık andını okuyup, \"İlk kurultayımızda sizi yine genel başkanımız olarak başımızda görmek istiyoruz\" dediler. DSP İstanbul İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen Sılay, liderlerinin verdiği kararlara hep saygı duyduklarını kaydetti. Sılay, \"ancak bu kararı kabul etme, kabullenme gibi bir durumda olmadıklarını\" dile getirerek, \"Ulusal sol anlayışımızla ve bizi yetiştirdikleri demokratik sol kültür birikimimizle, bizleri bağışlasınlar, örgüt olarak talep etme hakkımızı kullanacağız\" dedi. İstanbul il örgütü olarak yapılan ilçe başkanları toplantısında \"bağlılık andını\" kaleme aldıklarını ifade eden Sılay, İstanbul il örgütünün 6 Aralık'ta genel merkez binası önünde bu andı Bülent ve Rahşan Ecevit'e sunacaklarını bildirdi. Sılay, Ecevit'e \"Bilge kişiliğinizden yararlanalım. Meydanı komploculara, sivil darbecilere ve ihanetçilere bırakmayın\" çağrısı yaptı. Basın toplantısında, Sılay ile bazı partililerin ağladıkları görüldü. ","label":"politics"} {"text":"Hatip Dicle’ye 330 milyar STRASBOURG AA Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan DEP yöneticilerinin yaptığı şikâyet başvurusunda Türkiye’yi suçlu buldu. AİHM, Türkiye’nin 1994’te DEP’i kapatarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) dernek ve topluluk kurma hakkı özgürlüğünü ihlal ettiği görüşüne vardı. ‘Demokratik değil’ Strasbourg Mahkemesi kararında, DEP’in kapatılmasının demokratik toplumlarda gerekli olmadığı gerekçesiyle Türkiye’nin AİHS’nin 11. maddesini ihlal ettiği görüşüne varıldı. AİHM kararı gereği, Türkiye, DEP adına başvuru yapan Mehmet Hatip Dicle’ye mahkeme masrafları da içinde olmak üzere 210 bin euro (yaklaşık 330 milyar 330 milyon TL) maddi tazminat ödeyecek. Hatip Dicle, ve diğer dört arkadaşı, 1994’te DGM tarafından çeşitli ağır hapis cezalarına çarptırılmışlardı. ","label":"politics"} {"text":"İçel Emniyet Müdürlüğü, tapu müdürlüklerinin kullandığı Türk Hava Kurumu (THK) pulları üzerinden 1 trilyonluk yolsuzluk yapıldığını belirledi. 2 yıl önce Mersin’de bir tapu müdürlüğünde göreve başlayan bir memur, Türkiye’de sadece tapu müdürlüklerinde satılan THK pullarının kayıtdışı satıldığını saptadı.Memurun, savcılık ve Genel Müdürlüğü’ne yaptığı başvurunun sonuçsuz kalması üzerine İçel Emniyet Müdürlüğü devreye girdi. 18 kişilik ekip Emniyet’in kurduğu 18 kişilik özel ekip, tapu işlemleri yapan ve THK pullarını satan 55 banka şubesi ile 7 belediyenin kayıtlarında son 10 yıldaki tapu işlemlerine ait dosyaları tek tek inceledi ve \"Çekirge\" operasyonunu planladı. Operasyonda, daha önce Mersin’de görev yapmış, emekli olmuş ve halen görev yapan 11 tapu müdürü ile 4 THK görevlisi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında 18 Nisan seçimlerinde MHP’den 7. sıra milletvekili adayı Mehmet Ayan da bulunuyor. ","label":"politics"} {"text":"Meclis’in zeminine vekil olunca bakacağım’ Çiçeği burnunda politikacı, Ahmet Mete Işıkara, \"Ankara çevresindeki depremlerden etkileniyor. Ankara orijinli büyük deprem söz konusu değil\" dedi PINAR AKTAŞ İstanbul ANAP’tan milletvekili adayı olacağını açıkladıktan sonra 11 yıldır sürdürdüğü Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Müdürlüğü görevinden istifa eden Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, siyaset yapmayacağını ve özerk davranacağını söyledi. Çiceği burnunda politikacı Işıkara, sorularımızı yanıtladı: Siyasete girerken toplumun rahatsızlık duyabileceğini düşündünüz mü? Özerkliğimi koruyorum. Mesut Bey’le konuştum. Ben bir proje kapsamında bir hizmeti yerine getirmek için katılırım. ‘Projem bu.’ O da okudu, ‘Mükemmel’ dedi. Eğer güçlü bir iktidar ya da tek başına iktidar olursa bunları yapabileceğim. Toplumun o bildiği doğruyu söyleyen adam imajına bir nokta dahi koydurmayacağım. Deprem esprileriyle karşılaşma ihtimaliniz yüksek görünüyor. Meclis kaçıncı deprem bölgesinde? Bana sorarlardı, ‘Hocam, Ankara’da ne oluyor?’ Ben de ‘Benim ihtisas saham dışında’ derdim. Şimdi onun içine de girmiş oluyorum. Ankara çevresindeki depremlerden etkileniyor. Ankara orijinli büyük bir deprem söz konusu değil. Çevresindeki depremleri hisseder. Meclis’in zemini sağlam mı girince bakacağız. Sizin için ‘en seksi erkek’e varan yakıştırmalar yapıldı. Meclisin ‘en’ neyi olacaksınız? Onu Meclis’teki milletvekili bilir. Şimdilik bir lakap yok ama bulurlar. (gülerek) Depremin dışında siyaset yapacak mısınız? Hayır. Ben bu işi yapacağım. Topluma bununla gidiyorum. Ulusal afet politikamız bir siyasi iktidardan diğerine değişmeyecek. Bunun için siyaset yapmayacağım. Bu seçim depremi hangi partileri sallar? Bunun için bir şey söylemek çok zor. Benim Türk toplumundan talebim, bu bir ulusal projedir, gelecek içindir, çocuklarımız içindir. Bu işleri yapabilmem için beni seçin. ANAP için ise güçlü veya tek başına iktidar diyorum. Kamuoyu yoklamaları var, kararsızlar var. Kararsızların kararı çok önemli. Her vatandaşın gidip oy kullanması gerekli. Deprem Dede olarak her vatandaşın hangi partiden olursa olsun kararsız da olsa karar verip oyunu kullanmasını istiyorum. Kandilli Rasathanesi Müdürü olarak son uyarınız? Arkadaşlarımla yakın temas içinde olacağım. 19 Ağustos akşamı gördüğüm sıradışı deprem etkinliğini görürlerse, ki talimatım var, bana bildirecekler. Ben de hiç çekinmeden çıkıp açıklayacağım. ","label":"politics"} {"text":"TBMM KİT Komisyonu üyesi AKP Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar, Meclis KİT Komisyonu'nda Tekel Genel Müdürlüğü'nün 2000 - 2001 hesaplarının görüşmeleri sırasında Genel Müdür Sezai Ensari'ye, yurtdışına satılan içki ve sigaranın kalitesinin yurtiçine satılandan daha iyi olduğunu söyledi. Ayar, \"Yurtdışından gelen arkadaşlar bize kaliteli diye rakı hediye getiriyor. Bunlar da Türk rakısı, Türk tütünü. Kaliteli ürünü neden iç piyasaya vermiyorsunuz?\" dedi. Ensari ise yurtiçi ve yurtdışına satılan malın aynı olduğunu söyledi. Ayar'ın \"Göbek rakısı vardı\" sözleri üzerine Ensari, \"Artık hepsi göbek rakısı\" diye konuştu. Ensari, 20 Aralık'tan sonra kaçak rakıya karşı piyasaya hologramlı rakı verileceğini bildirdi. ","label":"politics"} {"text":"Ankara rahatlattı... NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı ve ABD'nin Avrupa Kuvvetleri Komutanı Orgeneral James Jones, Ankara'dan Türkiye'nin istikrar gücüne katılması durumunda görev alacağı sektörde bir tümen karargâh oluşturabileceği ve buraya ilk aşamada bir tugay konuşlandırabileceği mesajını aldı. ABD ve Türk tarafı arasındaki müzakereler bugün başlıyor. Jones, dün Ankara'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök (yukarıda) ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'le bir araya geldi. Edinilen bilgiye göre, görüşmelerde, Türk tarafı Jones'a, ABD'nin Türkiye'nin Bağdat ve batısında bir tugaylık güçle görev almasına yönelik talebin yerine getirilebileceği mesajı verildi. 3500 - 4000 kişilik bir kuvvetin Irak'a gönderilebileceği, asker sayısının 10 bine çıkarılabileceği ifade edildi. Kuzey Irak'ta PKK \/ KADEK varlığından duyulan rahatsızlık da Jones'a aktarıldı. Görüşmede, irtibat subaylarının da Irak'taki Amerikan Merkez Komutanlığı (CENTCOM) karargâhlarında görev alması üzerinde anlaşmaya varıldı. Genelkurmay Başkanlığı'ndan görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, Irak'taki gelişmeler ve askeri yansımalarıyla, PKK varlığı ve bu konuda yapılabilecek işbirliğinin ele alındığı kaydedildi. Görüşmelerin sonuçları 22 Eylül'de olağanüstü toplanacak MGK'de değerlendirilecek. ","label":"politics"} {"text":"Başkonsolos’un Tayyip mutluluğu! Erdoğan’ı ziyaret eden İngiltere Başkonsolosu Short, \"Çoğulcu demokrasi atılımları, bizi mutlu eder\" dedi GÜNTAN MAVİGÖZLÜ İstanbul Recep Tayyip Erdoğan’ı ABD ve Almanya’nın başkonsoloslarının ardından, İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Roger Short da ziyaret etti. Erdoğan’ın Üsküdar Emniyet Mahallesi’ndeki ofisinde gerçekleşen görüşme, yaklaşık 45 dakika sürdü. Short, Erdoğan ile yeni partinin kuruluşu hakkında konuştuklarını söyledi. Erdoğan’ın planlarının sorulması üzerine Short, \"Onu kendisine sorun. Herkes zaten ne olduğunu biliyor. Bence haftaya haberleri alacaksınız\" dedi. İngiltere’nin çoğulcu demokrasiyi benimsediğini belirten Short, \"Çoğulcu demokrasiyle ilgili atılımlar yapması, bizi mutlu eder. Bu durum, isteklerini partide daha kolay ifade etmelerini sağlayacak. Oy kullananları da mutlu edecek\" diye konuştu. Erdoğan ise Short’un haftaya partiyle ilgili haberler alınacağı açıklamasının hatırlatılması üzerine, kendisinin tarih söylemediğini, ancak görüşmelerinin hem ülke, hem de parti meseleleri açısından olumlu geçtiğini ifade etti. Erdoğan, partinin ne zaman kurulacağı sorusuna da, \"10, 15, 20 gün içerisinde kurulacak\" karşılığını verdi. ","label":"politics"} {"text":"Sağlık Bakanı Recep Akdağ, \"çakılı sözleşmeli personel\" olarak göreve başlayacak sağlık çalışanlarına Emekli Sandığı veya SSK'dan emekli olma hakkı tanıyacaklarını açıkladı. Gerekçe gösterilmeden sözleşmeli personelin işine son verilemeyeceğini belirten Akdağ, \"Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere bu yörelerde çalışacak eleman bulamıyoruz ki, işlerine son verelim\" dedi. Basın toplantısında, Meclis'te görüşülen uygulama ile devlet memuru olan sağlık çalışanlarına sözleşmeye geçiş imkânı tanıdıklarını anımsatan Akdağ, bu personelin, istediğinde yeniden memuriyete dönebileceğini belirtti. Kadrolaşma iddiasına karşılık Akdağ, \"Kurumsallaşmaya yönelik bir istihdam politikası geliştiriyoruz. Tam tersi, kadrolaşmanın önüne geçilecektir\" diye konuştu. ","label":"politics"} {"text":"Ankara, Gündüz'e tazminat ödeyecek AİHM, 2 yıl hapis yatan Müslüm Gündüz'e mahkemede ifade özgürlüğü tanınmadığı gerekçesiyle Türkiye'yi mahkûm etti... GÜVEN ÖZALP Brüksel Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Aczmendi Tarikatı lideri Müslüm Gündüz'ün Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davada Ankara'yı 5 bin euro tazminat ödemeye mahkûm etti. Bir TV'de yaptığı açık-lama-larda dini farklılıklar temelinde, halk arasında kin ve düşmanlığı tahrik ettiği gerekçesiyle 1996'da 2 yıl hapis ve para cezasına çarptırılan Gündüz, Türkiye'nin, AİHS ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesini ihlal ettiğini savunuyordu. Mahkeme, Türk mahkemelerinin verdiği kararın ifade özgürlüğüne uygun olmadığı sonucuna vardı. Şeriat düzenini yerleştirmek amacıyla şiddet çağrısında bulunulmadıkça şeriatı sözlü bir şekilde savunmanın \"kin ve nefret uyandıran\" bir boyutu olmadığının altını çizen AİHM, Gündüz'e getirilen \"kısıtlamayı\" gereksiz gördüğünü açıkladı. AİHM'nin, bu davasının yanı sıra Türkiye aleyhine açılan ve çoğu adil yargılan-manın ihlali kapsamındaki 8 davadan birinde Ankara dostane çözüme giderken, 7'sinde AİHS'nin ihlal edildiği kararı verildi. ","label":"politics"} {"text":"Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nde dün düzenlenen törenle Orgeneral Tuncer Kılınç, görevi, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Orgeneral Cumhur Asparuk’tan devir aldı. Törene, Başbakan Bülent Ecevit, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Başbakan yardımcıları Devlet Bahçeli, Hüsamettin Özkan ve Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, İçişleri Bakanı Rüşdü Kazım Yücelen ve MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un da aralarında bulunduğu çok sayıda üst düzey bürokrat katıldı. ","label":"politics"} {"text":"SHP Genel Başkanı ve sol ittifakın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın, önceki gece kendisine saldıranların ülkücüler değil, siyasi rakiplerinden birinin adamları olduğunu düşündüğünü söyledi. Kanal A'nın Gazi Üniversitesi Kültür Merkezi'nden gerçekleştirdiği canlı yayın sırasında, bir grubun kendilerine saldırdığını ve yayının engellendiğini anlatan Karayalçın, dün saat 04.00 sıralarında da Dikmen'deki seçim bürosunun saldırıya uğradığını kaydetti. MHP Ankara İl Başkanı ve Ülkü Ocakları Başkanı'nın kendilerini aradığını söyleyen Karayalçın, \"Saldırganların ülkücü olmadığını söylediler. Failler başka yerde Failleri başka yerde aramak gerekiyor. Saldırının, ülkücü saldırı süsü verilerek, siyasi bir rekabet nedeniyle yapıldığını düşünüyorum\" dedi. Murat Karayalçın, rakiplerinden hangisinin saldırıdan sorumlu olacağı konusunda isim veremeyeceğini kaydetti. ","label":"politics"} {"text":"Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 8. reform paketi çıkarılacağını açıkladığı AB büyükelçilerine, \"Türkiye'ye tarih vermezseniz bunu ne siz ne de biz Türk halkına anlatamayız\" dedi. AB'ye yargı reformu sözü veren Gül, \"Her yerde olduğu gibi bizde de en muhafazakar kuruluş yargı. Yargıyı da yavaş yavaş reforma sokacağız\" diye konuştu. Gül, AB'nin 15 üyesi ve Kıbrıs Rum Kesimi dışındaki 9 aday ülkenin büyükelçilerine Hilton Oteli'nde yemek verdi. 1989'dan bu yana Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili kararın ertelendiğini anımsatan Gül, \"AB kararını bu yıl, diğer adaylara yaptığı gibi sadece Kopenhag kriterleri temelinde almalı. Aralık'ta Türkiye, AB'nin bizim ortak geleceğimizle ilgili ortak bir karar almasını bekliyor. Bu karar daha fazla geciktirilemez ve geciktirilmemeli\" diye konuştu. 'Halka anlatamayız' AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hans Jorg Kretschmer'in, \"tarih verilmezse tavrınız ne olur\" sorusuna Gül, \"Böyle bir kararı beklemiyoruz. Bunu halkımıza izah edemeyiz\" karşılığını verdi. Hükümetin geçen yıl çıkardığı reformların uygulamasının yanısıra yeni reformları da gündeme getirebilecegini kaydeden Gül, \"Bu yıl içinde önemli anayasa değişiklikleri içeren bir paketi getirebiliriz. Ama bunun için muhalefetin desteği önemli\" dedi. ","label":"politics"} {"text":"Gece sahnede gündüz plajda Serdar uyanık adam. Herkes yaz ortasında çıkardığı albümünün tutup, şarkılarının ezberlenmesini beklerken, Serdar Ortaç ilkbaharda çıkardığı \"Çakra\" adlı albümünün nimetlerinden en iyi şekilde yararlanmayı başardı. Şarkıları iki ay önceden dillere düşen Ortaç, yoğun bar programları nedeniyle İstanbul'un yolunu unuttu. Çeşme ve Bodrum'da anlaşmalı olduğu mekanlarda sahne alan şarkıcı, gündüzleri de plajlarda zaman geçiriyor. Havana Beach'te Jet-ski'si bozulan Ortaç, tamir edemeyince işi ehline bıraktı. ","label":"magazine"} {"text":"Atina'ya gittiler AEK ve Panatinaikos formalarını giyen ve Yunanlılar'ın sevgisini kazanan İbrahim Kutluay'a Yunanistan Olimpiyat Komitesi tarafından meşaleyi taşıması için özel davet gelmişti. Kutluay, bu yüzden dün sevgilisi Demet Şener ile Atina'ya uçtu. 13 Ağustos'ta Atina'ya gelecek meşaleyi Kareem Abdül Jabbar, David Beckham, Michael Schumaer ve Naomi Campel gibi ünlü isimlerle taşıyacak olan Kutluay, sevgilisiyle 2 gün Atina'da kalıp yurda dönecek. Ardında da Almanya'daki 15 günlük milli takım kampına katılacak. Şener de, bu sürede teklif edilen 3 dizi filmin senaryolarını inceleyecekmiş.","label":"magazine"} {"text":"Kylie ayrılığı düşünüyor -------------------------------------------------------------------------------- Ünlü şarkıcı Kylie Minogue, bugüne kadar çapkınlığına göz yumduğu Olivier Martinez'in güzel bir aktrisle yatta görüntülenmesi üzerine yol ayrımına geldi. Internetteki 'mirror' sitesinin haberine göre 'Sadakatsiz-Unfaithful' filmiyle ünlenen Martinez'de mutluluğu bulduğunu açıklayan Minogue, hayal kırıklığına uğradı. Ayrılık konusunda karar veremeyen şarkıcı, 'Hayatımda bazı değişiklikler yapmaya karar verdim. Ben ve Olivier için bunun zamanı geldi' diyor ","label":"magazine"} {"text":"Milyon dolar da verseler saçlarımdan vazgeçmem Sinema dünyasının defalarca “En Gözde Bekar” ve “En Çekici Yıldız” anketlerinde bir numarayı kimseye bırakmayan aktörü George Clooney, film uğruna saçlarından vazgeçmedi. Aktör, “Syriana” adlı filmde kafasını kazımasını isteyen yapımcıların bu isteğini geri çevirdi.İnternetteki “imdb” sitesinin haberine göre, rolü için saçlarını kazıtması istenen 43 yaşındaki aktör, bu talebe olumsuz yanıt verdi. CIA'in terör örgütleriyle mücadelesini konu alan filmde kafasını kazıyacağı söylenen ve günlerdir gazete sayfalarında bilgisayar marifetiyle hazırlanmış dazlak fotoğraflarına yer verilen Clooney'nin bu yanıtı herkesi şaşırttı. Aktörün yakın bir arkadaşı, George Clooney'nin film için kilo almasının da istendiğini hatırlatarak, “George'un kilo almakla problemi yok. Ama kafasını kazıtmaktan korkuyor” dedi.","label":"magazine"} {"text":"Hektor, yeni James Bond oldu Yeni James Bond rolü için ‘Troy’ ve ‘The Hulk’ filmlerinin yıldızı Avustralyalı aktör Eric Bana seçildi. News of The World Gazetesi’nin haberine göre, 35 yaşındaki Eric Bana’nın Jude Law ve Ewan McGregor gibi aktörleri geride bırakarak beyazperdenin süper ajanı rolünü kazanması, sürpriz olarak karşılandı. Son James Bond olan aktör Pierce Brosnan, yapımcılarla düştüğü anlaşmazlık sonucu rolü bırakmıştı. ","label":"magazine"} {"text":"Tiyatro oyuncusu Cihan Ünal’ın, Sabiha Tarhan’la evliliğinden olan kızı Irmak Ünal’ın, oyunculuk ve sinema eğitimi almaya gittiği Amerika’da Taj Valdespino’yla yaptığı evliliği bitirmeye karar vermesi, ünlü aktörü çok kızdırdı. Babasının ‘Boşanma’ diye rest çektiği Irmak Ünal’ın, babasıyla telefonda şiddetli bir kavgaya tutuşup, ‘Bu evliliği mesafeler yüzünden yürütemiyorum’ dediği öğrenildi. Tartışmanın ardından rol aldığı ‘Kampüsistan’ dizisinin çekimleri için Marmaris’te giden Irmak Ünal, babasının evlatlıktan reddetme tehditlerine de aldırmadı. ","label":"magazine"} {"text":"Genç kız oldu Uludağ'daki Alkoçlar Oteli'nin sahibi Gülşah-Ender Alkoçlar çiftinin büyük kızı Neslişah 15 yaşında genç bir kız oldu. Türkiye'nin milli kayakçılarından da olan Neslişah, eğitimine Londra'da devam ediyor. Okulunun tatile girmesiyle birlikte Türkiye'ye dönen Neslişah, Bodrum'da tatil yapıyor. Bir anda çocukluktan çıkıp, güzel bir kız olan Neslişah'ı görenler tanıyamıyor. Kızlarına düşkünlüğü ile tanınan baba Ender Bey'in erkeklerle başı epey derde girecek gibi gözüküyor...","label":"magazine"} {"text":"Bu işi kıvırdı İşletmeci Celal Çapa'nın eşi Şebnem Hanım, \"Chez-bo\" (Şebo) markasıyla soyunduğu modacılık işinde aldı yürüdü. Yurtdışından ithal özel kumaşlarla tunik ve plaj elbiseleri hazırlayan Şebnem Hanım, ürünlerini İstanbul'da Tuğçe Russo'nun Teşvikiye'deki butiği Atmosphere'da satıyordu. Yaz mevsimi gelince ürünlerini bu sefer de yine Russo'nun sahibi olduğu Tampa'nın içindeki butikte satmaya başladı. Bodrum'a tatile gelen sosyetiklerin Şebnem Hanım'ın ürünlerini talan ettiklerini duyuyorum. Tampa'nın işletmeciliğini yapan Celal Çapa, \"Şebnem benden daha çok kazanıyor\" diye takılıyormuş!!! ","label":"magazine"} {"text":"Gurbetçilerin tercihi \"O Şarkılar\" albümü Yaz mevsiminin en hareketli albümlerinden biri \"O Şarkılar\" adlı karışık yapım... Tam 13 ünlü şarkıcının biraraya geldiği bu albüm, özellikle gurbetçilerin büyük ilgisine neden oluyor. Yabancı turistlerin de Türk popunun hit şarkıcılarını biraraya toplaması nedeniyle ilgi gösterdiği bu çalışma, yılın en renkli çalışması. Işın Karaca'nın \"Sen Gittin mi Ben Ölürüm\" adlı klip çalışmasıyla dikkat çeken albümde Gökhan Özen'in \"Yalan mı\" adlı çalışması radyoların en çok istek alan şarkısı oldu. Seda Sayan, İzel, Emrah, Sinan Özen, Ali Güven, Kibariye, Petek Dinçöz, Metin Özülkü, Hakan Altun, Niran Ünsal ve Hakan Peker'in birer şarkı seslendirdiği \"O Şarkılar\" adlı albüm, gazeteci ve şarkı sözü yazarı Hakkı Yalçın'ın daha önce hit olmuş şarkılarının yeni versiyonu... ","label":"magazine"} {"text":"Koca parası yiyen bir kadın olamam Uzun yıllar mankenlik yaptıktan sonra iş hayatına tanınmış bir giyim firmasının müdürü olarak devam eden Deniz Murathanoğlu, \"Murat'la evlendikten sonra çok büyük bir değişim yaşamadım. Maddiyata hiçbir zaman önem vermedim\" diyor. Podyumların en çok dikkat çeken sarışın mankeniydi Deniz Murathanoğlu... İri mavi gözleri, selvi gibi uzun boyuyla herkesin hayranlıkla izlediği bir top modeldi. Uzun yıllar Deniz Erhan fırtınası esti podyumlarda... Öyle uzun sürdü ki bu fırtına, 17 yaşından 33 yaşına kadar firmalardan gelen yoğun talep üzerine bitmek bilmedi. 30'lu yaşlarda bile kusursuz fiziğiyle beğeni toplayan Deniz Erhan, podyumdaki en şaşaalı günlerinde eşi Murat Murathanoğlu ile tanıştı. Murat Bey, flört döneminde de mankenlik yapmaya devam eden Deniz Hanım'ın işlerine hiç müdahale etmedi. Evlilikle birlikte mankenliğe veda eden Deniz Murathanoğlu, şimdilerde sosyete davetlerinin vazgeçilmez isimlerinden biri. Ve, ilerleyen yaşına rağmen hâlâ genç mankenlere taş çıkaracak fiziğiyle dikkat çekiyor. * Bir dönem podyumların en çok iş yapan mankeniydiniz. Amacınız para kazanmak mıydı? Açık konuşmak gerekirse, gündelik kazanıyordum ve harçlığım çıkıyordu. Ben mankenliğe 17 yaşında başladım. Liseyi bitirdim ve podyuma çıktım. Orta halli bir ailenin çocuğuydum. Babam konservatuar müdürü annem lise öğretmeniydi. Her ikisinin de memur maaşı vardı. O zamanlarda ancak iki kişi çalışınca geçiniliyordu. Çok sıkıntılı günler yaşadığımı söyleyemem. TAKSİTLE ARABA ALABİLDİM * Mankenliğe nasıl karar verdiniz? 17 yaşındaydım ve mankenlik için çok talep vardı. Çevremdeki herkes manken olmam için çok fazla ısrar etti. Ama mankenlik bizim dönemimizde çok farklıydı. O zamanlarda paraya bakış açımız da değişikti. Zaten podyumdan çok büyük paralar kazanmıyorduk. Normal bir arabayı taksitle alabilecek bir para kazanıyordum. Hiç unutmuyorum Chevrolet Chevet almıştım. Taksitle bir sene bankaya para ödedim. * Mankenlikte sınırlarınız var mıydı? Ben en çok haute couture giyinmeyi seviyordum. O kıyafetleri giydiğim zaman kendimi kaybederdim. Bir keresinde hiç unutmuyorum Fevziye Çamer'in defilesine çıktığımda, gözlerimi öyle açmışım ki herkes bana bakmış. O mutluluk ve heyecan gözlerimden okunuyormuş. Bizim dönemimizde kimi arkadaşlar mayo mankeniydi. Ben bir kere mayo giydim. Beymen'in defilesinde bir arkadaşımın yerine mayo giymek durumunda kaldım. Podyuma çıktığımda kıpkırmızı olmuştum. * Mankenliği ne kadar yaptınız? Başladıktan kısa bir süre sonra podyumları bıraktım. 25 yaşında tekrar dön dediler. Ondan sonra da tam 9 yıl mankenlik yaptım. 33 yaşına kadar mesleğime devam ettim. ARKADAŞIMIZ TANIŞTIRDI * Murat Bey ile nasıl tanıştınız? Murat Bey'le mankenlik yaparken tanıştım. Topağacı'nda bir arkadaşımla ortak bir butik açmıştım. Murat'ın da Işık Lisesi'nin karşısında mağazası vardı. Mankenlikten kazandığımla açtığım bu butikte yurtdışından özel trikolar satıyordum. Butiğime giderken çok şık giyiniyordum. Murat Bey'in beni gördüğü gün üzerimde çok şık mor bir triko vardı. Ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık ve çok iyi dost olduk. Ben sorunlarımı onunla paylaştım. Ama beni hiçbir zaman maddiyat ilgilendirmedi. Hayatımda her zaman çalışmayı sevdim. * Murat Bey ile ilişkiniz devam ederken podyuma çıkıyor muydunuz? Murat mankenlik yapmama izin veriyordu. Bu yüzden de 33 yaşına kadar devam ettim. ÇALIŞMAYI SEVİYORUM * Evlilikle birlikte hayatınızda ne değişti? Evlilikle birlikte hayatımda maddi açıdan tabii ki değişiklikler oldu. Daha çok rahatladım. Ama çok uç noktalarda bir değişim yaşadım diyemem. Gezmelerimiz çoğaldı. Haftanın beş günü dışarda olmaya başladık. Evlilik benim içimdeki çalışma hırsının önüne geçmedi. Mankenlik döneminden tanıdığım bir firmada 15 yıl müdürlük yaptım. Üç sene önce ara verdim. Şimdi Polo Garage'ın müdürlüğünü yapıyorum. Mankenlikten dolayı çok sevdiğim bir iş. Zevk için çalıştığımı söyleyebilirim. Bütün vaktimi buraya veriyorum. Hatta eşim şu anda Bodrum'da ve ben akşamın geç saatlerine kadar burada çalışıyorum. Çünkü çalışmayı çok seviyorum. Tamam evlilikle birlikte herşey benim için daha rahat oldu ama bir yandan da emeğimle kazanmayı seviyorum. Bende çok farklı duygular var. Ben kesinlikle koca parası yiyenlerden değilim. Bu sözümü kimse üzerine alınmasın, kimseye laf atmıyorum. * Son olarak kendinizi Külkedisi'yle özdeşleştirdiğiniz bir yanınız var mı? İyi niyetimi ve zarafetimi Külkedisi'ne benzetirim. Onun içinin temizliğini ve saflığını kendime benzetebilirim. Külkedisi'nin iyi niyetinin karşılığında gördüğü ödül, onun şansı. Ve ben de şanslı olduğuma inanıyorum.","label":"magazine"} {"text":"Bu yıl 41. yapılacak olan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin İstanbul’da toplanan düzenleme kurulu, 3-9 Ekim tarihleri arasında yapılacak festivalde ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ verilecek erkek sanatçıyı Şener Şen olarak belirlendi. Önümüzdeki hafta tekrar toplanacak olan kurul, ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ alacak kadın sanatçıyı kesinleştirecek ","label":"magazine"} {"text":"Gözümü kapatsam 'Fatih Terim' derim -------------------------------------------------------------------------------- Bodrum'da Beşiktaş Kültür Merkezi (BKM) ve Turkcell'in ortaklaşa organize ettiği Yıldızlı Geceler'in önceki akşamki konuğu Ata Demirer'di. Bodrum Antik Tiyatro'da hayranlarının karşısına çıkan Ata Demirer, kendisini izleyen Fatih Terim'den izin isteyerek, taklidini yaptı. Ege ve Trakya şivesiyle izleyenleri gülme krizine şokan Demirer, oyunun sonunda dakikalarca ayakta alkışlandı. Galatasaray'ın eski teknik direktörü Fatih Terim, eşi Fulya Terim ve yardımcısı Müfit Erkasap ile birlikte izlediği şovdan büyük keyif aldığını söyledi. Terim, Demirer'in taklidini beğenip, beğenmediği sorusuna 'Çok başarılı buldum. Gözünüzü kapatıp dinleseniz ben olduğumu sanırsınız. Ata Demirer'i tebrik ediyorum, çok yetenekli' cevabını verdi Sosyetik Gülse 'Avrupa Yakası' dizisinin senaristi ve oyuncusu Gülse Birsel, ilk kez bir sinema filmiyle izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 'Hırsız Var' adlı filmde, banka batırmış bir medya patronunun sosyetik eşini oynayacak olan Birsel, çok heyecanlı. Filmdeki karakteri 'çevresinde çok popüler, gösterişli ve hoş bir kadın' sözleriyle tanımlayan Birsel, 'Gerçek hayatta böyle biri var mı yok mu bilmiyorum. Ancak filmdeki en ciddi karakter diyebiliriz' diyor. Filmi, Oğuzhan Tercan yönetiyor","label":"magazine"} {"text":"Şansın böylesi! Heves Ekinci geçen hafta oldukça üzüntülü günler geçirmiş. Bir dost düğününe katılan Heves Hanım, düğünde Adler'den aldığı fiyonk şeklindeki broşunu kaybetmiş. Şansına broş bir süre sonra bulunmuş. Ancak dikkatsiz davranan Ekinci, broşu ikinci kez kaybetmiş ve farkına da evde varmış! Gecesi zehir olan Ekinci, sabahı zor edip düğün sahibini aramış ama nafile! Düğünün ardından Fethiye Hillside'a giden Heves Hanım'a müjdeli haber tatilde gelmiş. Düğün sahibi broşun bulunduğunu haber verince Heves Hanım havalara uçmuş. Bu kadar sevindiğine göre broşun manevi değeri çok yüksek olsa gerek","label":"magazine"} {"text":" Tarantino'nun Oscar endişesi Sıradışı yönetmen Quentin Tarantino, 'Kill Bill' filmini ikiye böldüğü için yapımın Oscar ödülüne aday gösterilmeyeceğine inandığını itiraf etti. BBC'nin internet sitesindeki habere göre, 'Kill Bill' serisinin ilk filminin geçen yılki Oscar adayları arasında yer almadığını hatırlatan Tarantino, \"İşimin zor olduğunu biliyorum. Ama hala, 'Kill Bill: Volume 2'nin bu yılki Oscar adayları arasında olması için umudum var\" dedi. Tarantino'nun İkinci Dünya Savaşı'ndaki bir öyküyü konu alan yeni projesi 'Inglorious Bastards', 2006'da gösterime girecek","label":"magazine"} {"text":" Sevgilisini ailesiyle tanıştırdı Maria-Mehmet Eliyeşil çifti, kızları Melissa Eliyeşil ve onun uzun süredir birlikte olduğu sevgilisi Kerim Polat'la beraber önceki akşam Ortaköy Anjelique Bar'a geldi. Artık sevgilisi Melissa'nın ailesi ile birlikte gezmeye başlayan Kerim Polat, her nedense bar çıkışı aileyle birlikte poz vermekten kaçtı. Mehmet Eliyeşil kızı ve eşi ile beraber poz verirken Kerim Polat, çağırılmasına rağmen daha arka planda kalmayı tercih etti","label":"magazine"} {"text":"Avrupa'nın en yüksek konut binası Polat Tower Residance'ı hayata geçiren, Polat Holding'in inşaattan sorumlu veliahtı Murat Polat ile manken Funda Barın aşkı tarih oldu! Karda yürüyüp izini belli etmeyen çapkınlardan olan Murat Polat ile Funda Barın aşkı yaklaşık bir yıldır devam ediyordu. Şimdiye kadar hiç ortalarda gözükmeyen, ilişkilerini sessiz sedasız yürüten aşıkların, ayrılığı da başladığı günkü gibi yine sessiz sedasız sona erdi. Duyduğuma göre dostça yollarını ayırmışlar. Funda Barın, daha önce de Beşiktaşlı eski futbolcu Şifo Mehmet ile uzun süreli bir ilişki yaşamıştı. ","label":"magazine"} {"text":"Sezen Aksu, geçen cumartesi günü Bodrum Antik Tiyatro’da verdiği konserin ardından birkaç günlük tatil için Göltürkbükü’ndeki İber Otel’e yerleşti. Yakın dostlarıyla kaldığı otelde pazar günü de iki misafiri vardı: Oğlu Mithat Can Özer ve sevgilisi Tuğçe Kazaz. Kenan Doğulu’dan ayrıldıktan kısa süre sonra Mithat Can’la görülmeye başlayan, ancak uzun süre arkadaş mı oldukları yoksa aşk mı yaşadıkları anlaşılamayan genç sevgililer, Sezen Aksu’nun bir süredir beraber tatil yaptıkları Bodrum’a gelmesini fırsat bildiler. Ve hemen soluğu onun yanında aldılar. Annesini görür görmez sıkı sıkı sarılan Mithat Can, daha sonra Kazaz’la güneşlendi ve Aksu’yla sohbet etti. Sezen Aksu’nun ‘Tuğçe’yi kızım gibi seviyorum’ sözleriyle mutlu olan Kazaz’ın keyfine ise diyecek yoktu. ","label":"magazine"} {"text":"Yıldızlar tatil için Mayorka’yı seçti Sinema, müzik, spor dünyasının ünlüleri, yoğun projelerinden arta kalan zamanlarını St.Tropez, Sardunya, Mayorka gibi lüks tatil beldelerinde değerlendiriyor. Hamile manken Claudia Schiffer’dan çiçeği burnunda İspanya prensesi Letizia Ortiz’e ve emekli manken Helena Christensen’e kadar birçok ünlü isim yazın tadını İspanya’nın Mayorka Adası’nda çıkarıyor. Sex and the City dizisinin baş karakteri Sarah Jessica Parker ise dizinin bitmesiyle birlikte kendini tatil beldesi Sardunya’ya attı. Müzik dünyasının güzeli Kylie Minogue’un St.Tropez’deki tatili sırasında kızarak yemeğin ortasında sinirlenerek bırakıp gittiği aktör Olivier Martinez şimdi nişanlısının ardından yas tutuyor. Martinez’in ev sahibi Puff Diddy de St.Tropez’i adeta mesken tuttu. Eşi ve çocuklarıyla mutlu aile tablosu sergileyen Puff Diddy gibi aktör Christian Slater ve eşi Ryan Haddon, Ivana Trump ve Rossana Rubicondi, bir süre önce tatilini noktalayan Uma Thurman ve Andre Balasz ile Miami Head’e transfer olan basketbolun dev adamı Shaquille O’Neal da St.Tropez’i tercih eden ünlüler arasında yer aldı. ","label":"magazine"} {"text":"Nicolas Cage 20 yaş küçük garsonla evlendi Amerikalı Oscarlı oyuncu Nicolas Cage, kendisinden 20 yaş küçük olan Kore asıllı garson Alice Kim (20) ile evlendi. Kuzey California yakınlarındaki bir çiftlikte evlenen çift, beş ay önce Los Angeles’te Kim’in çalıştığı restoranda tanışmıştı. Bu evlilik Nicolas Cage’in karısından boşanıp bir garsonla evlenen bir loto talihlisini canlandırdığı ‘Size de Çıkabilir’ filmini akıllara getirdi. Nicolas Cage daha önce de film yıldızı Patricia Arquette ve Elvis Presley’in kızı Lisa Marie Presley ile evlenmişti. Cage’in eski bir sevgilisinden 1990 doğumlu bir oğlu var. ","label":"magazine"} {"text":"Sevgilisiyle tatilde Mustafa Sandal uzun bir aradan sonra aradığı prensesi buldu. Musti'nin son gözdesi Yugoslav bir model Emina. Musti ile Emina, üç ay önce Almanya'da tanışmışlar. Bir konser için Almanya'ya giden Musti ile aynı tarihlerde katalog çekimi için orada bulunan Emina tesadüfen karşılaşıp, ilk görüşte birbirlerine aşık olmuşlar. Musti dostlarına, Tuba Ünsal'dan sonra ilk kez özel duygular beslediği birisini bulduğunu söylüyormuş. Bu arada Musti, Ayvalık konserinde kendisini en ön sıradan izleyen sevgilisi Emina ile Göcek'te teknesi Yada'da tatil yapıyor. ","label":"magazine"} {"text":"Oğlu Fethi Pekin’in Hande Ataizi ile birlikteliğine bir türlü sıcak bakmayan avukat Ahmet Pekin ile Ataizi arasındaki ilk gerginlik, St.Tropez’de yaşandı. Çiftin el ele tutuşmasını herkesin içinde sert bir şekilde eleştiren baba Pekin, oğlunu Ataizi’nden soğutma taktiklerini gün gün uyguladı. Birbirlerini çok seven ve beraberliklerini evlilikle sürdürmeye karar veren Hande Ataizi-Fethi Pekin’in mutluluğu bir ömür değil, ne yazık ki iki saat sürdü. Nikahtan hemen sonra 15 gün balayına çıkmak üzere havalimanına giden ancak Göcek’e gitmeyerek iki saat sonra Ritz Carlton’daki evlerine geri dönen çiftin, evlendikleri gün boşanmaya karar vermesi herkesi şaşkına çevirdi. Fethi Pekin, boşanma kararını nikahta sadece 45 dakika kalan, aynı gece Güneş Taner’in oğlunun Esma Sultan Yalısı’ndaki düğününde ise iki saat duran babasını telefonla arayarak, ‘Baba biz boşanmaya karar verdik’ diyerek bildirir. Baba Pekin telefonu, ‘Herkes için bu en iyisi’ diyerek kapatır. Ataizi’nin de, aynı akşam eşyalarını topladığı gibi yakın bir arkadaşının evine taşındığını herkes biliyor. Bilinmeyen tek şey, bu iki saat içinde ne olduğu? Sözleşmeyle ilgisi yok Hande Ataizi’nin kayınpederinin hazırladığı, ‘Boşandıktan sonra hiçbir şey talep etmeyeceğim’ şeklindeki sözleşmeyi imzalamadığı, tartışmanın buradan çıktığı söylense de, ünlü oyuncunun önceki gün gazetelere gönderdiği faksta, boşanmaya karar vermelerinin bu sözleşmeyle ilgisi olmadığını, evlenmeden çok önce karşılıklı olarak zaten böyle bir sözleşme imzaladıklarını belirtmesi, kafalarda soru işaretlerine neden oldu. Aileye yakın çevreler, oğlunun Hande Ataizi ile birlikteliğine hiçbir zaman olumlu bakmayan Ahmet Pekin’in, çiftin ilişkisine yönelik bir takım yıldırma taktiklerini gün gün uyguladığını iddia ediyor. Baba Pekin, bu taktiklerden ilkini de St. Tropez’de uygular. Bundan birkaç ay önce Ahmet Pekin, eşi ve oğluyla birlikte St. Tropez’de yakın bir dostlarının düğününe katılır. Fethi Pekin, yanında Hande Ataizi’ni götürür. İşte ne olduysa bu düğünde olur ve ilk kriz orada patlak verir. Düğün yemeğinde bir grup arkadaşlarıyla birlikte masada oturan Ahmet Pekin, aynı masada bulunan ve el ele tutuşan Hande Ataizi ve oğluna dönerek, ‘Çekin ellerinizi! Ne yapacaksanız dışarıda yapın’ diyerek tepki gösterir. Fethi Pekin’in babasının bu uyarısına sessiz kalması başta Hande Ataizi olmak üzere masadakileri şaşkına çevirir. Sevdiği adamın üzülmemesi için Hande Ataizi’nin de cevap vermediği, ancak yüzünün asıldığı dikkat çeker. BANA SAHİP ÇIKMADI Şimdilerde sanat ve sosyete camiasında baba Pekin’in üst üste uyguladığı yıldırma taktiklerinden Fethi Pekin’in etkilendiği ve henüz evleneli iki saat olmasına rağmen çok sevdiği eşinden ayrılmaya karar verdiği belirtiliyor. Evlendiği günün akşamı Ritz Carlton’daki evinden eşyalarını topladığı gibi hiçbir şey söylemeden sessiz sedasız bir şekilde yakın bir arkadaşının evine giden Hande Ataizi’nin ağzını bıçak açmıyor. Ancak ünlü oyuncunun çok üzgün olduğu ve ‘İki kişinin paylaştığı bir sevginin, bir kişi tarafından nasıl yıkıldığının hikayesini yaşıyorum. Aşkım, sevgim uğruna ne isteniliyorsa yaptım, sözleşmeyi de imzaladım ama olmadı’ diyerek isyan ettiği söyleniyor. Ataizi’nin üzen bir başka konunun da bütün bu olanların ve gösterdiği özverinin yanında eşinin hep sessiz kalması, yanında olduğunu hissettirmemesi. Babanın hukuk sınavı Avukat Ahmet Pekin, oğlunu Ataizi’nden ayırmak için doğrudan ‘Ben bu beraberliği istemiyorum, evlenmenize de izin vermiyorum’ şeklinde tepkisini belirtmek yerine, daha akıllıca yol izleyerek yıldırma taktikleri uyguladı. Baba Pekin’in taktikleri arasında Hande Ataizi’nin, ‘bilgili’ olmadığını kanıtlaması vardı. O yüzden de bir gün, hiçbir sebep yokken bir dava dosyasını Ataizi’ne uzatır ve ‘Oku bakalım buradan ne anlayacaksın’ diyerek sınava tabi tutar. Ataizi ise, ancak bir uzmanın anlayacağı terimleri içeren dosyadan hiçbir şey anlamaz. Baba Pekin, oğluna dönerek, ‘Gördün mü bak hiçbir şey bilmiyor’ der. Babanın bu sınavları oğlununu etkiler ve çift, bu yüzden sık sık kavga eder. Kayınvalide ne dedi? Önceki gün katıldığı bir davetten gazetecilere yakalanmamak için koşar adımlarla çıkan Fethi Pekin’in annesi Düriye Pekin ise oğlunun boşanmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: ‘Bu konuda konuşmak istemiyorum. Eşim ne yapıyorsa haklıdır, onun dediği doğrudur ve doğrusunu yapmıştır...’ Vergi rekortmeni Baba Ahmet Pekin’in, geçtiğimiz vergi sezonunda verdiği 1 trilyon 557 milyar vergi ile İstanbul vergi sıralamasında 21. sırada yer aldı. Pekin&Pekin adlı hukuk bürosunun sahibi olan Ahmet Pekin önemli davalara bakıyor ve büyük kuruluşların avukatlığını üstleniyor. ","label":"magazine"} {"text":"Madonna turneye hızlı başladı POP yıldızı Madonna, \"Re - Invention\" turnesinin Avrupa ayağına İngiltere'den başladı. Madonna'nın Manchester'da önceki akşam verdiği konseri, 14 bin hayranı izledi. Madonna, dans şovuyla formundan hiçbir şey kaybetmediğini gösterdi. ","label":"magazine"} {"text":"Yarım saatlik deniz keyfi Eğlence hayatının duayenlerinden Celal Çapa, Bodrum'un gözde mekanlarından Havana ve Tampa Beach'in de işletmecisi. Bütün gününü konuklarını en iyi şekilde ağırlamak için hazırlık yapmakla geçiren Celal Bey, denize de ancak yarım saat girebiliyor. Her akşam üzeri sahile inip, denizle buluşan Celal Çapa, günün yorgunluğunu ancak böyle üzerinden atabiliyor","label":"magazine"} {"text":"Sadece birkaç gün! İngiltere'de işletme eğitimini tamamladıktan sonra aile şirketi olan Kosifler Otomotiv'in yönetim kurulu üyeliğine geçen Hilal Kosif, Bodrum'da yorgunluk atıyor. People'da yemek yerken görüntülediğimiz Hilal Hanım, yoğun geçen bir iş sezonunun ardından dostlarıyla sohbet edip bol bol güneşlenerek kendini yeniliyor. Birkaç günlüğüne Bodrum'a gelen Hilal Kosif'i İstanbul'da çok iş bekliyor","label":"magazine"} {"text":"Yıldızlar tatilin tadını çıkarıyor Hawaii'de ön balayı Güzel oyuncu Sandra Bullock ve sevgilisi Jesse James, Hawaii'de ön balayı yapıyor. Discovery Channel'ın sunucularından Jesse James, eşinden boşanır boşanmaz Bullock'la evlenmeyi planlıyor. Kurulama servisi! Madonna, Avrupa'da çıkacağı 'Re-Invention' turnesi öncesi kocası Guy Ritchie ile birlikte Güney Amerika sahillerinde bol bol yüzüyor. Kocası denizden çıkan Madonna'yı elinde havluyla bekliyor. Özlemin böylesi Sarışın yıldız Cameron Diaz ve genç sevgilisi Justin Timberlake, Miami sahillerinde tatil yapıyor. Sevgilisine çok düşkün olan Diaz, beş dakikalık ayrılıklarda bile eline telefonu alıp Justin'i arıyor. Aile boyu gezi Ethan Hawke ile evliliğini sessiz bir şekilde sonlandıran Uma Thurman, 8 aydır birlikte olduğu Andre Balazs'le Güney Fransa sahillerinde aile boyu tatil yapıyor. Polo ustası İngiltere Prensi Harry 'polo' tutkunu bir genç oldu. Harry'nin polo maçı yaptığı her takım kazanıyor. Sörfçü Venüs Tenis kortlarının kraliçelerinden Venüs Williams, şampiyona yorgunluğunu Malibu sahillerinde sörf yaparak atıyor","label":"magazine"} {"text":"VIP style Yarış arasında güneş molası. Fenerbahçe Spor Kulübü eski yöneticilerinden genç işadamı Mehmet Karasu, aynı zamanda ünlü bir 'off shore' yarışcısı. Türkiye Off Shore Şampiyonası için geçtiğimiz hafta sonu Bodrum'a giden Karasu, yarışmadan geriye kalan zamanını La Pergola'da güneşlenerek geçirdi. Karasu, La Pergola iskelesine 225 beygir gücündeki teknesiyle yanaşınca meraklı bakışların odağı haline geldi.","label":"magazine"} {"text":"Sarı sarı şarkısına Maldiv Adaları'nda Polonyalı Kasia Gogoukiewiez'le klip çeken Mansun Kırmızıgül yeni klibi için de geleneği bozmadı. Yine yabancı bir mankenle kamera karşısına geçti. Kırmızıgül 'Saygımdan' şarkısı için 100 manken arasından seçmiş Romanyalı manken Ruxandra'yı. Türkücü \"Türk mankenlerle klip çekmek istemiyorum. Çünkü yanlış anlaşılıyor. Bunun için yabancı mankenlerle çalışmayı tercih ediyorum\" diye konuştu","label":"magazine"} {"text":"Zülfü Livaneli, uzun süren sessizliğini ‘30. Sanat Yılında Zülfü Livaneli Şarkıları’ isimli bir projeyle bozuyor. Projede birçok ünlü isim yer alacak. 30 şarkının yer alacağı iki CD’den oluşacak, ‘30. Yılında Zülfü Livaneli Şarkıları’ adlı projede birinci CD, Livaneli’nin şarkılarını daha önce söylemiş 68 ünlü sanatçı arasından seçilen 15 eserden oluşacak. Bunlar arasında Bülent Ersoy ‘Karlı Kayın Ormanında’, Zeki Müren ‘Belalım’, Müslüm Gürses ‘Çırak Aranıyor’, Yavuz Bingöl ‘Gözlerin’, Muazzez Abacı ‘Sevda Değil’, Şükriye Tutkun ‘Yiğidim Aslanım’, Haluk Levent ‘Dağlara Küstüm’, Özcan Deniz ‘Belalım’, Nükhet Duru ‘Çok Uzak’ ve Leman Sam ‘Hoşçakal Kardeşim Deniz’ isimli şarkılarla yer alacak. Bu CD’de ayrıca Livaneli şarkılarını söyleyen George Dallaras, Joan Baez, Maria Frandouri ve Haris Aleksiu gibi ünlü yabancı sanatçılar da bulunuyor. İkinci CD’de ise Zülfü Livaneli şarkıları, yeni yorumlarıyla yer alacak. 15 Zülfü Livaneli şarkısını yeniden seslendirecek sanatçılar arasında ise müzik dünyasının ünlü isimleri düşünülüyor. ","label":"magazine"} {"text":"Çocuğuna \"eskilerini\" giydiriyor Ünlü oyuncu Catherine Zeta-Jones'un 1.5 yaşındaki kızı Carys'e kendi “eskilerini” giydirdiği ortaya çıktı. New York Post'un internet sitesindeki habere göre, basın tarafından her görüntülendiğinde “rüküş” giysiler içinde görülen Carys'in 70'li yıllardaki gibi görünmesinin sırrı ortaya döküldü. Eşi Michael Douglas ile sahip oldukları milyonlarca dolarlık servete rağmen kızına çocukluğundan kalma eskilerini giydiren Zeta-Jones ile ilgili en garip ayrıntı ise annesinin bu kıyafetleri hala saklıyor olması. İlk çocuğu Dylan erkek olması nedeniyle annesinin eskilerinden kurtulurken, kızı doğduktan sonra hemen annesi Pat'i arayan güzel yıldız eskileri koliyle getirtti. Anne Pat'in de en az Zeta-Jones kadar tutumlu olduğu ve aileye kız bir bebeğin katılması halinde kullanılması için eskileri sakladığı belirtilirken, bir aile dostları Zeta-Jones'un bebeğine eskilerini giydirmekten çok mutlu olduğunu söyledi. Aile dostları, “Catherine, Carys'in kendi eskileriyle dolaşmasından büyük zevk alıyor. Sanki çocukluğundan kalma tatlı hatıraları yeniden yaşamış gibi oluyor. Bunda ne var?” açıklamasında bulundu. Catherine Zeta-Jones ile Michael Douglas'ın ikinci çocuğu Carys, 22 Nisan 2003'te dünyaya gelmişti. ","label":"magazine"} {"text":"Ayrıldılar mı? Kayserili işadamı Ali Rıza Özderici, ailesi ve dostlarının tüm baskılarına rağmen manken Deniz Akkaya ile flört etmeye devam ediyordu. Hatta aşıklar Ali Rıza'nın Maya'daki evinde birlikte yaşıyordu. Aşıkları her gördüğümde de, can ciğer kuzu sarması kıvamındaydılar. Ama galiba ilişkilerine nazar değdi! Çünkü Ali Rıza olmadan dışarı çıkmayan Deniz, geçtiğimiz cumartesi sabahı saat 05.00'da Ortaköy'deki Chrystal'den çıkarken görülmüş. Ayrıca Cengiz Abazoğlu'nun Ritz Carlton Oteli'ndeki defilesine de yalnız geldi. Şimdi herkesin kafasındaki soru; çiftin ayrılıp ayrılmadığı. Yaşayıp göreceğiz","label":"magazine"}