diff --git "a/train.jsonl" "b/train.jsonl" new file mode 100644--- /dev/null +++ "b/train.jsonl" @@ -0,0 +1,750 @@ +{"text":"Şöhretler Antalya'da BEŞİKTAŞ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzon'un eski futbolcuları Antalya'da tekrar buluştu. Naturland Tatil Köyü yöneticilerinin davet ettiği şöhretler, futbolda olduğu kadar, su sporlarında da marifetlerini sergiledi. Gösteri maçında beş gol atan Tanju, Naturland Genel Koordinatör Serdar Alpakgir'in vaadettiği Ürdün tatilini kazandı. F.Bahçe'den FIBA'ya evet FENERBAHÇE, basketbolda önümüzdeki sezon FIBA Europe League'e katılma kararı aldı. İki hafta önce FIBA Avrupa Direktörü Nar Zanolin'in Türkiye'ye gelerek yaptığı öneriyi değerlendiren Fenerbahçe, FIBA Europe League'e dahil olmaya karar verdi. Hagi heyecanı BURSASPOR ile anlaşan Gheorghe Hagi bugün Türkiye'ye gelecek. Yeşil - Beyazlı taraftarların karşılama hazırlıkları yaptığı Hagi ise kendi internet sitesinde 4 Rumen futbolcuyla 3 yıllığına anlaştığını açıkladı. Bunların FC National Bükreş'in kalecisi Bogdan Vintila ve sol kanat oyuncusu Çornel Frasineanu, FCM Bacau'nun savunma oyuncusu Ialian Miu ile VFB Stuttgart'ın forveti Ioan Ganea olduğu bildirildi. Dünya liseleri piste çıkıyor DÜNYA Liseler Atletizm Şampiyonası, bugün Burhan Felek Tesisleri'nde başlayacak. 16 ülkeden katılan 38 takımda toplam 300 atletin yarışacağı organizasyonda ülkemizi erkeklerde İzmir Çimentaş Lisesi, bayanlarda da Ankara Yahya Kemal Beyatlı Lisesi temsil edecek. Ayrıca Türkiye iki karma takımını da yarışmalara sokacak. Özel olimpiyatlar göz kamaştırıyor BU yıl 11. kez düzenlenen zihinsel engellilere yönelik Özel Olimpiyat Oyunları (Special Olympics), İrlanda'nın Dublin kentinde büyük bir coşku yarattı. Dünya çapında özel olimpiyatlar organizasyonuna destek veren Avusturyalı aktör Arnold Schwarzeneger ile eski ağır sıklet boks şampiyonu Muhammed Ali de, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 106 ülkeden gelen toplam 7 bin engelli sporcuyu yalnız bırakmıyor. ","label":"sport"} +{"text":"İSVEÇ HAFİF GELDİ Basketbol Milli Takımı, Turgut Atakol Turnuvası’nda yine şov yaptı, galibiyete zorlanmadan ulaştı. Ay - Yıldızlı ekip bugün güçlü Yugoslavya ile karşılaşacak POTADA, Ay - Yıldızlı ekip İsveç engelini 82 - 61’lik skorla zorlanmadan geçti. Karşılaşmanın daha ilk periyodunda üstünlüğü ele geçiren ekibimiz, Harun, Mirsad ve Hüseyin’in sayılarıyla farkı 22’ye kadar çıkardı. Devreyi 52 - 29 önde bitiren Milliler, üçüncü periyodda tempoyu biraz düşürmesine rağmen kontrolü bırakmadı. AY - Yıldızlı oyuncularımız diğer periyodda da tüm oyuncularını denemesine rağmen, skoru bırakmadı ve Turgut Atakol Turnuvası’ndaki ikinci maçından da galip ayrıldı. Günün diğer maçında Yugoslavya, Rusya’yı 93 - 72 mağlup etti. Turnuvada bugün 18.00’de iki yenilgisiz takım; Türkiye ile Yugoslavya birincilik için mücadele edecek. ‘Umut verici’ MİLLİ Takım Antrenörü Aydın Örs, iki galibiyetten de memnun olduğunu söyledi. Avrupa Şampiyonası finallerine hazırlık döneminin ilkinde daha çok kondisyon çalışması yaptıklarını belirten Örs, \"İkinci dönemde saha içi organizasyonu yerleştirmeye çaba harcıyoruz. Rusya ve İsveç önünde aldığımız farklı galibiyetler umut verici. Bütün oyunculara şans veriyoruz. Yugoslavya karşısında gücümüzü daha iyi tartacağız\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Muhteşem serüven! Trabzonspor'un hocası Ziya Doğan, yeni sezonda muhteşem bir takım yaratıp, şampiyonluğu kovalayacaklarını söyledi İddialı mesajlar BORDO-Mavili ekibin teknik direktörü Ziya Doğan, kendisine, takıma, camiaya ve potansiyele güvendiğini belirterek, daha önce yaptığı iddialı açıklamalarının arkasında durdu. Tecrübeli hoca, \"Önümüzdeki yıl için hedefim muhteşem bir Trabzonspor sunarak, Şampiyonlar Ligi ve şampiyonluk. Altı kez şampiyon olmuş bir takımın başındayım. Neden iddialı olmayayım ki?\" diye konuştu. 'Çalışan oynar' GENEL anlamda kısa sürede büyük değişim beklemenin hayal olduğunu ifade eden Ziya Doğan, \"Bunun için zamana ihtiyaç var. Ancak Trabzonspor, benim olduğum dönemde mazerete sığınmayacak\" dedi. Sistemine uymayan oyuncuya forma vermeyeceğini kaydeden Doğan, \"Ancak böyle bir oyuncu şu an yok. Bir teknik adam bindiği dalı kesmez. Çalışan oyuncum formayı alır\" açıklamasını yaptı. İbrahim'den ilginç itiraf ÜMİT Milli takıma ilk kez çağrılan ve ortaya koyduğu futbolla beğeni toplayan İbrahim Ege, ikinci yarıya iyi hazırlanamadıklarını söyledi. Genç futbolcu, \"Takım olarak istenilen düzeyde değiliz. Tempomuz düşük. Taraftar daha baskılı ve rakibi korkutan bir Trabzonspor istiyor. Biz şu anda böyle bir takım değiliz. Ayrıca devre arasında iyi hazırlanamadık. Eksiklerimizi gideremedik. Beklenen Trabzonspor'u izlettiremedik\" ifadelerini kullandı. Kitap çıktı 1967 yılında kurulan Trabzonspor'un ilk kez bir kitabı yazıldı. \"Fırtına, İhtilal, Efsane; Trabzonspor\" ad��yla yayınlanan kitapta, Trabzon'da futbolun tarihinden Bordo - Mavililer'in kuruluşuna, efsane oyunculardan taraftar gruplarına kadar farklı konularda birçok yazı bulunuyor. Genel Kurul Üyesi Hakan Kulaçoğlu, kitabı 2.5 yıllık bir süreçte hazırladığını söyledi. ","label":"sport"} +{"text":"UYKUSUZ HER GECE Sambacılar’ın teknik patronu Scolari’yi Türkiye korkusu sardı. Ünlü hoca, gece 03.30’da kalkıp, sabahlara kadar maç kasetlerini izlediğini açıkladı BREZİLYA Teknik Direktörü Luiz Felipe Scolari, Türkiye maçı öncesinde uykusuz geceler geçirdiğini itiraf etti. \"Büyük Phil\" lakaplı çalıştırıcı, hafta boyunca Ay - Yıldızlı ekibimizle oynayacakları karşılaşma yaklaştıkça gözüne uyku girmediğini belirterek, \"Gece saat 03.30’da kalkıp, Türkiye’nin yaptığı son maçların video kasetlerini inceliyorum\" dedi. Scolari’nin bu kasetleri futbolcularına da izletip, dikkatli olmalarını istediği ifade edildi. TECRÜBELİ teknik adam, daha önce formsuz olduğunu söylediği Ronaldo’yu, savunmaya yeterince yardım etmediği için yine eleştirdi. Scolari, ünlü yıldızı topa tutmayı sürdürürken, \"Savunmasına zaman kazandırmak için rakibine pres yapmıyor. Önemli bir oyuncu ama isminin büyüklüğü onu takıma sokamaz. Kim hak ederse formayı o giyer\" diyerek, Ronaldo’ya gözdağı verdi. Scolari’nin, maçta Hakan Şükür ve Hasan Şaş’a karşı da özel önlem alacağı öğrenildi. Emerson şoku BREZİLYA’DA kaptan Emerson’un sakatlığı yeni bir şok yarattı. Son antrenmanda üzerine düştüğü omuzu çıkan Emerson hastaneye kaldırılırken, başarılı oyuncunun Dünya Kupası’nı da kapattığı açıklandı. Takım doktoru Runco, Roma’da forma giyen Emerson’un dört hafta tedavi olacağını söyledi. Teknik Direktör Scolari’nin, Milli Takımımız’a karşı Emerson’un yerine Kleberson’a şans vermesi bekleniyor. ","label":"sport"} +{"text":"Trabzon’da imza günü TRABZONSPOR’UN Türkiye’ye çağırdığı Avustralya Milli Takımı’nın Hırvat asıllı kalecisi Michael Petkoviç ile, daha önce anlaşmaya varılan Beşiktaşlı Erman’ın bugün Bordo-Mavili takımla ön anlaşma imzalayacağı açıklandı. Başkan Yardımcısı Ahmet Ağaoğlu, \"Petkoviç ile son kez görüşeceğiz. Her konuda anlaştık. Sadece ayrıntıları ele alacağız\" diye konuştu. BORDO-Mavililer’e kanatlar için Göztepeli Göksel ve Altaylı Aytekin önerildi. Teknik direktör Samet Aybaba, Aytekin’in transferine sıcak bakmazken, Göksel ile ilgili araştırma başlattı. Öte yandan İstanbulspor’un eski kalecisi Zdravkov’un kulübe haber yollayarak, \"Anlaşırsak Trabzonspor’da oynamak isterim\" dediği öğrenildi. ‘Hocalık kolay iş’ BAŞKAN Özkan Sümer, antrenörlük yapmanın, başkanlıktan daha kolay olduğunu ifade etti. Sümer, \"Antrenör olarak sadece takımla ilgileniyorsunuz, ona karşı bir sorumluluğunuz var. Fakat başkanın, kamuoyuna karşı, camiaya karşı, medya ilişkileri, profesyonel takım, altyapı, ekonomik planlama gibi sorumlulukları var. Yükünüz antrenöre göre kat kat ağır\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Yaşasın futbol Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi elemelerinden \"alın akı\" ile çıkışları bu zor günlerin Türkiye’sinde öyle hiç de hafife alınacak bir olay değildir... Ülke tüm varlıklarından önemli değerler yitirmenin matemlerini yaşarken, vatandaşın yüzünün bin parçaya bölündüğü apaçık ortadayken, gerek Cim - Bom’un Levski zaferi, gerekse Fenerbahçe’nin Glasgow Rangers’ı muhteşem bir çarpışmadan sonra eleyişi, Türk insanını mutlu kılan çok önemli gelişmeler olmuştur son günlerin içinde... Evet, vaktiyle futbolun insanoğlunu düşünmekten, okumaktan ve gelişmekten alıkoyduğunu iddia edenler, bakıyoruz şimdilerde futbol yazmak için can atmaktadırlar... Bizler için ne büyük mutluluktur bu gelişme... Cazibesi her yıl daha da artan bu oyunun insanlar üstünde yarattığı iyimser hava ve aileleri birleştirici sayısız olumlu kavramları nasıl görmezlikten gelinir ki ?.. Hafta içinde çeşitli işyerlerinde yapılan sevimli rekabet dolu laflı taşlamalar, akşamları işten sonra içilen birkaç kadeh birayla gündeme gelen futbol tekniğine dayalı sohbetler artık sadece ülkelerde değil, kıtalarda ve hatta Dünya’da büyük bir rehabilitasyon unsuru halindedir... Milyarlarca insan iki yılda bir yapılan Avrupa Şampiyonası, Dünya Kupası, olimpiyatlar gibi beynelminel turnuvaların hem elemelerini büyük bir zevkle izlemekte, hem de yarışmaların yapılacağı ülkelere nasıl gidebileceğinin ekonomik hesaplarını yapmaktadır... Bu küçük rakamlar büyük insan sayılarıyla çarpıldığı zaman düşünün ortaya kaç milyar dolarlık bir portföy çıkarmaktadır... Ülkeler arası düşmanca duygular spor ve özellikle futbol sayesinde artık sevgiye dönüşmüştür... Altmış yıldır savaştan uzakta yaşayan Dünyamız’da tabii silahların caydırıcı tekniğe tırmanmaları, ülkeler arası diyalog ile birlikte savaşmanın mantıksızlığının ortaya çıkması, \"harplerden uzak bir dünya\" yaratılmasının ön etkenleridir... Ama sporun bu konudaki önemi ve insanlar arası yarattığı dostluk ve sevgi alış verişinin rolü de tamamlayıcı bir unsur olarak kabul edilmelidir... Sonuç olarak Fenerbahçe’nin altı yıllık Avrupa rötarını silip atması, ligde şampiyon olması kadar önemli bir sonuçtur bence... Yeter ki Glasgow Rangers zaferini yeni başarılarla süslemeye devam edebilsin Sarı - Lacivertliler... Cim - Bom’a gelince, onlar zaten Türk meşalesini Avrupa’da ilk ateşleyen bir ekiptir ve hakları rekorları kırılmadıkça kolay kolay ödenemez... Ayrıca Fenerbahçe’nin yenilenmesi ve Avrupa’ya doğru attığı mükemmel adımlar dahi iki saygın ekibimizin bence alkışlanacak rekabetinden doğmakta ve büyümektedir... Öyleyse yaşasın Fenerbahçe - Galatasaray rekabeti, \"YAŞASIN FUTBOL\". ","label":"sport"} +{"text":"SAHNE 12 DEV ADAM’IN A Milli Basketbol Takımı, Avrupa Şampiyonası yarı final eleme grubunda Hollanda ve Litvanya ile oynayacağı maçlar için bugün İstanbul’da toplanarak işbaşı yapacak Kamp Polat Otel’de AVRUPA Basketbol Şampiyonası Yarı Final Eleme Grubu’nda Hollanda ve Litvanya ile evinde karşılaşacak olan A Milli Takım, bugün İstanbul’da toplanacak. Polat Renaissance Oteli’nde kamp yapacak olan 12 Dev Adam, ilk antrenmanını da Abdi İpekçi Salonu’nda bugün saat 12.00’de gerçekleştirecek. Milliler, 19 ve 20 Ocak’ta çift, 21 Ocak’ta ise tek çalışma yapacak. Yıldızlardan rötar MACCABİ’DEN Hüseyin Beşok, Siena’dan Mirsad Türkcan ve Panathinaikos’tan İbrahim Kutluay ise takımlarının maçları nedeniyle 20 Ocak’ta kampa katılabilecek. Grupta Litvanya’nın ardından ikinci durumda bulunan A Milliler, 22 Ocak’taki Hollanda ve 25 Ocak’taki Litvanya maçlarından birini kazandığı taktirde İsveç’teki finallere gitme hakkını elde edecek. Kerem müjdesi EFES’İN Barcelona ile yaptığı Avrupa Ligi maçında ayak bileğinden sakatlanan Kerem Tunçeri’nin, A Milli Basketbol Takımı’nın 22 ve 25 Ocak’ta Hollanda ve Litvanya ile karşılaşmalarda yer alabileceği açıklandı. Milli Takım Doktoru Burhan Uslu ve Efes Pilsen Doktoru Bülent Aksoy’un birlikte yaptıkları kontrol sonunda, Kerem’in ayak bileğinde şişlik oluştuğu, oynamasına engel bir durumunun bulunmadığı belirtildi. Efes sağa çekti BARCELONA karşısında iyi mücadele etmesine rağmen son periyotta maçı vererek grubunda 4. sıraya düşen Efes Pilsen’de sonuca rağmen sergilenen oyun beğeni topladı. Coach Oktay Mahmuti, rakibi skorda istedikleri seviyede tuttuklarını ancak son bölümde iyi hücum edemediklerini belirterek, \"Ribaundlarda sıkıntı yaşadık. Sonuç oyunu yansıtmıyor\" dedi. Menajer Engin Özerhun da \"13 sayılık fark maçın hakkı değildi\" diye konuştu. C Grubu’nda Real Madrid’i uzatmada geçen Ülker’de ise İspanyol ekibini devirerek ikinci sıraya çıkmanın mutluluğu yaşanıyor. Coach Tolga Öngören, \"Tecrübesizliğimizle zora soktuğumuz maçı kazanmayı bildik. Özellikle üçüncü periyotta çok iyi oynadık. İkinci tura çıkabileceğimiz en üst noktada gitmeyi hedefliyoruz\" dedi. Maçın yıldızı Harun ise \"Ben kariyerim boyunca hep kritik anlarda sahneye çıkmış bir oyuncuyum, yine bunu yaptım\" diye konuştu. ","label":"sport"} +{"text":"Şampiyondan tanıtım FORMULA 1’DE geçen yılın şampiyonu Ferrari, 2003 sezonundaki yeni otomobilini dün Maranello kasabasında tanıttı. Yeni Ferrari’ye kısa bir süre önce ölen Fiat’ın ve Ferrari’nin Onursal Başkanı G.Agnelli’nin adı verildi. F2003 - GA adıyla sunulan yeni Ferrari’nin tanıtımına pilotlar Michael Schumacher ve Rubens Barrichello ile birlikte 600 seçkin misafir katıldı. ","label":"sport"} +{"text":"Haluk Ulusoy 'devam' dedi Beklenen adım FUTBOL Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, adaylık tartışmasına son noktayı koydu ve seçimlere gireceğini açıkladı. Dün sabah Adana'dan karayolu ile Ankara'ya geçen Ulusoy, yaptığı yazılı açıklamada, \"Tavanda bir dünya şampiyonluğu, tabanda devam edilmesi gereken bir dolu yapısal reformu gerçekleştirecek bir misyonum olduğu kanaatine vardığım için başkanlığa devam etme kararı aldım\" dedi. Hedef gösterecek ULUSOY, başarılarla dolu bir yedi yılı geride bıraktığını belirtip, ısrarcı ve duygusal baskılar karşısında daha fazla direnemediğine işaret etti. Ulusoy, \"Geçmişin başarılarıyla yaşamadığımı, gelecekle ilgili proje ve yepyeni bir yapılanma, kurumsallaşma ve kadrolaşma ile yola devam edeceğimi vurgularken, mayıs ayı içerisinde yapacağım toplantıyla hedeflerimi açıklayacağım\" ifadesini kullandı. ","label":"sport"} +{"text":"Fener-A.Gücü Tatlı’nın BİRİNCİ Süper Lig’de üçüncü haftanın maçlarını yönetecek hakemler açıklandı. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu, lige fırtına gibi başlangıç yapan Ankaragücü ile son şampiyon Fenerbahçe karşılaşması için Serdar Tatlı’yı görevlendirdi. Beşiktaş - Trabzonspor randevusunda Ali Aydın, Çaykur Rizespor - Galatasaray maçında da Mustafa Çulcu düdük çalacak. Kimler yönetecek CUMARTESİ • Göztepe - Samsun: Şahin Taşkınsoy • Beşiktaş - Diyarbakır: Ali Aydın • G.Birliği - İstanbulspor Kazım Erçakır • Antalya - Y.Yozgat: Harun Yiğit PAZAR • G.Antep - Denizlispor: Zafer Önder İpek • Kocaeli - Malatyaspor: Ferhat Gündoğdu • Fenerbahçe - Ankaragücü: Serdar Tatlı • Ç.Rize - Galatasaray: Mustafa Çulcu ","label":"sport"} +{"text":"TRABZON BAŞA SARDI: 3-0 Beş haftalık seri galibiyetlerin ardından Galatasaray’a takılan Bordo - Mavili takım, Ankaragücü’nü yıktı, moral depoladı. Karadeniz ekibini üç puana Fatih Tekke, Gökmen (k.k.) ve Erman Özgür’ün golleri taşıdı Erman Özgür’ün füzesi TRABZONSPOR özellikle ilk yarısında mükemmel oynadığı maçta Ankaragücü’nü farklı yendi. Karşılaşmanın ilk on dakikalık bölümünde dört net pozisyonu cömertçe harcayan Karadeniz ekibi, oyunda temponun düştüğü anlarda golü buldu. 20’de Fatih’in şık vuruşuyla öne geçen Bordo - Mavililer, 29’da Gökmen’in kendi kalesine attığı golle skoru 2 - 0 taşıdı. 71’de Erman Özgür’ün yaklaşık 35 metreden vurduğu sert top maçın sonucunu belirledi. Maçın karnesi \/ ADNAN SUNGUR HAKEMLER: Mustafa Çulcu, Refik Aka, Aynur Uçarer TRABZONSPOR: Petkoviç (6) - Mustafa (6), Erman Güraçar (7), Erdinç (6), Serkan Kılıç (6)- Aurelio (6), Hüseyin (5) (Hasan Dk.58 (5), Gökdeniz (6) (Somers Dk.82), Erman Özgür (7) - Fatih (7), Mehmet Yılmaz (7) (Selahattin Dk.85) ANKARAGÜCÜ: Zafer (5) - Burak (5), Gökmen (5), Adem Dursun (5) - Carabas (5), Özgür (5) (Adem Koçak Dk.81), Baido (5) (Sedat Dk.76 (5), Hakan Keleş (5), Mehmet (5)- Hüseyin (6), Augustine (6) GOLLER: Fatih (Dk.20), Gökmen (Dk.29 k.k.), Erman Özgür (Dk.71) SARI KARTLAR: Serkan Kılıç, Hasan (Trabzonspor), Özgür, Hakan Keleş (Ankaragücü) ","label":"sport"} +{"text":"Rodman mahkum NBA’in ele avuca sığmayan \"yaramaz çocuğu\" Dennis Rodman, sonunda tecavüzden de tazminat ödemeye mahkum edildi. 40 yaşındaki yıldız, Tina New adındaki bir mankene 225 bin dolar ödemeye mahkum edildi. ","label":"sport"} +{"text":"Jordan nostaljisi NBA’in efsane ismi Michael Jordan, yaşadığı ve yaşattığı şampiyonluklarla damgasını vurduğu ve bu kez Washington Wizards formasıyla döndüğü Chicago’da basketbolseverlere nostalji dolu bir gün yaşattı. Salonu dolduran 23 bin kişinin ayakta alkışları arasında çıktığı sahada Jordan, 10 sayı, 5 ribaund, 5 asistlik bir performans gösterdi. Stackhouse’un 28, Brown’un da 20 sayı ürettiği maçta Wizards, Bulls’u evinde 107 - 82’lik skorla geçti. Diğer karşılaşmalarda Dallas Mavericks, Los Angeles Clippers’ı 102 - 92, Phoenix Suns da, Philadelphia 76’ers’ı 96 - 78 yendi. ","label":"sport"} +{"text":"Fikstür çekildi VOLEYBOLDA erkeklerde ve bayanlarda 2001 - 2002 sezonu birinci lig fikstür kuraları çekildi. A1 Ligi’nin adı Birinci Voleybol Ligi olarak değiştirildi. 16 takımla başlanması planlanan mücadelede, erkeklerde Halk Bankası, bayanlarda ise Dicle Üniversitesi Simgespor ligden çekildi. İlk devre 13 Ekim’de başlayacak, ikinci yarı ise 5 Ocak 2002’de start alacak. ","label":"sport"} +{"text":"Final Lizbon'a kaldı St. Denis'te yine bildiğimiz bir dersi okuduk: Savunma sıkıntısı... Milli Takım yenilenmiş kadrosuyla tam da yeteneğine, vizyonuna ve enerjisine layık bir final koşusu yaparken, Fransa'ya değil, kendi savunma sıkıntılarına yenildi. Neydi o peşpeşe gelen üç gol! Adamlar sağdan bastırıyor, bizimkiler her türlü kademe hatasıyla geç kalıp paniğe kapılıyorlar. Sonra topu sol kanada atıp oradaki boş adamla golü buluyorlar. Savunmanın yerleşme hataları, kademe yanlışları, panik... Ne adam takibinde, ne de topu izlemede bir başarı gösterebiliyoruz. Oysa Fransızlar kurt gibi... Topa sahip olmayı, dar alanda paslaşmayı ve savunmanın dengesini bozacak akıllılıkları peş peşe - sistematik biçimde - gösteriyorlar. Savunmamızda takımın en tecrübelileri, çaresiz kaleci Rüştü, Fatih, Alpay ve Bülent var... Öylese bu şaşkınlık niye çocuklar! Herşeye rağmen Gökdeniz ile golü bulup skoru 2 - 1'e getirdikten hemen sonra yine gafil avlanmak Milli Takıma hiç yakışmadı. Tıpkı Makedonya maçındaki gibi... Gol attıktan sonra bizimkiler galiba mest oluyorlar, şarhoş oluyorlar... Açıkçası boş oluyorlar... El oğlu da uyumuyor! İkinci yarıda Şenol Güneş'in uyarılarıyla topu rakip yarı alana taşıyıp gol pozisyonları üretmemiz bize kendi gerçeklerimizi hatırlattı yeniden... Hücumda varsın, savunmada yoksun... Ergün, Selçuk ve Yıldıray'la kanatlarda Gökdeniz ve İbrahim ile oluşturduğumuz beşli baskı grubu Tuncay ve Okan'ın daha çok gol pozisyonuyla buluşmasına yetti. Ancak ilk yarıda hayalet gibi dolaşan Okan ikinci yarıda da etkinlik gösteremedi. Kırılmasın, ama keşke onun yerine Nihat'ı çağırıp, oynatabilseydik diyorum. Okan'ın kaçırdığı penaltıdaki talihsizliğine de kahroluyorum. Oyunu 90 dakika değil hep ikinci 45 dakikalarda büyüten, paçası tutuşunca koşmaya ve vurmaya başlayan, maçı çeviren bir Milli Takımımız var. Dünkü penaltı talihsizliği olmasa uzatmalardan sonra en azından işi penaltılara kadar taşır, belki de hak edilmiş bir finali oynardık. Olmadı. Yine de Konfederasyon Kupası testinden geleceği kazanarak çıktık. Bu takım İngiltere'yi İstanbul'da yenip Portekiz biletini cebine koyduktan sonra dün Fransızlar'ı titrettiği gibi Avrupa Şampiyonası'nda da bütün rakiplerinin bacaklarını titretir. Yeter ki, savunmada sistematik bir direnç kazanalım. İnşallah özlediğimiz finali Lizbon'da yaşayacağız. ","label":"sport"} +{"text":"Futbol fukaraları DOĞAN KOLOĞLU Nerede Trabzonspor - Beşiktaş maçı, nerede bu maç? Tam bir mahalle futbolu. Hava sıcak. Her iki takım da üç günde bir top oynamış. Tempo düşük. Buna bir de Galatasaray’ın ilk yarı 30 dakika defansta ve atakta tek etkili hava topu alamadığı eklenirse, defanstan çıkan hava toplarının kaderi anlaşılır. Ayrıca Galatasaray’da önce Ümit Davala sonra Sergen ardından Berkant sonra yine Sergen, Antep yorulmaya başlayınca biraz hareketlendiler diyebiliriz. Sarı - Kırmızılılar, hiç kontratak da yapamadı. Bir de 20’li dakikalarda ilginç bir olay yaşadı. Galatasaray ofsayta düştü, ancak hemen atışı yapıldı. Dört Galatasaraylı, rakip on sekiz önünden yavaş yavaş dönerken, Hasan kontratakta az daha gol atıyordu. Uykuda bir futbol yaşamı vardı. Galatasaray ancak devre biterken açıldı. İlk yarı, ilk yirmi dakika, sahanın yıldızı Volkan’dı. Galatasaray’ın sol kanadını çözdü. Her ortası tehlikeydi. Ümit ne zaman destek isteyip, ileri çıktıysa Volkan o kanattan tehlike yarattı. Bir pasında Fatih’in kafa vuruşu direkten döndü. Başka bir ortada Hasan Özer ıskaladı, bu kez Fatih golü attı. Galatasaray’da fizik temposu düşük maçta Sergen ilk yarı üç iyi frikik attı. Koşmadı, sert müdahaleden kart gördü. Ağır kaldı, ofsayttan çıkamadığı için üç akını engelledi. Galatasaray ayrıca defansında beş kişi varken üç Antepli rahatlıkla paslaşıp, kaleye şut atan örnekler sergiledi. Bu hafta da Lucescu bu korkaklık alışkanlığını süzememiş. Dakika 69’da Suat oyundan atıldı. Sergen’in yerine koşan Bülent Akın’ı aldı. Yenilerden hiçbiri yararlı oynayamadı. Mondragon yediği golde şaşkındı. Ayrıca Galatasaray çok sakat oyuncu vermeye başladı. Demek ki, Galatasaray antrenmanda ve maçlarda tükettiği vitamin, tuz gibi vücudun dengesini kuran mineralleri yeterince almıyor. Yazın sakatlıklar bununla bağlantılıdır. Galatasaray, bu nedenle herkesten fazla fire vermeye başladı. ","label":"sport"} +{"text":"Yalan futbol Türkiye’de, hergün medya gündemini tutan bir Fenerbahçe, ligde klasmandan kopunca, kaçınılmaz şekilde beliren sıkıntı da, sahada oynanan futbola yansıyordu. Beş futbolcu kadro dışı kalınca, eldekilerle yapılan bir on birin, eski Fenerbahçe’den daha aydınlıklı olması nasıl beklenebilir ki? Bildiğiniz gibi, zayıf takımlar önünde, tesirsiz alanda bol bol pas gösterisi yapan Fenerbahçe, cılız Altay önünde, yine aynı top çemberini çevirip durmaktaydı... Kendi sahasında daha çok adam bulundurarak, defans anlayışını güçlü tutmaya çalışan Altay, kendi deplasman hesaplarında çok haklıydı... Ancak Fenerbahçe’nin rakibi eksiltme çıkışları, yine plansız yavaş bir şablonla dönüp durmaktaydı... Halbuki Ali Güneş, Mustafa Doğan, Erhan Albayrak gibi bu haftaki on bire direkt girmiş isimler, çok da iyi niyetle ve canla - başla koşuşuyorlardı sahada. Ama Fenerbahçe’nin, kazanma bilgileri çok zedelenmiş şablonsuzluğunu kırabilmek mümkün müydü ki? Fenerbahçe’nin yıllardır kaybettiği ve arayıp durduğu önemli faktör; maç kazanma planları ve kendine has futbol stiliydi son yıllarda... Öyle maksat taşımayan yan paslar, \"top benden gitsin angaryacılığı\"yla yapılan kısa paslar, Fenerbahçe’ye nasıl gol veya goller getirsin ki? Rebrov - Vladimir gibi, Fener’e cankurtaran! gibi transfer edilen uç adamları, asla rakibin son adamlarına yaklaşıp, kendilerine direkt paslar beklemiyorlardı. Sürekli tesirsiz alanlarda dolaşıp, rakibe pres yapıyorlar veya topsuz oyuna iştirak ediyorlardı akıllarınca... Yani Fenerbahçe, kazanmaktan çok \"oynamış olmak\" için vakit geçiriyordu, adeta Altay önünde. İleride yalnız oynayan Sinan’ın attığı golün yanında, Altay hücuma birkaç çabuk adam daha çıkarabilse, gecenin \"En Fenerlisi\" Rüştü’nün dahi gelecek gollere çaresiz kalması kaçınılmaz olurdu. Özetlersek; bu Fenerbahçe \"yalan futbol\" oynuyor. Korkarım gelecek haftalarda da, maksatsız kalmanın acı gerçekleri, Fenerbahçe’deki skorları daha da bir sarıp - sarmalamasın. ","label":"sport"} +{"text":"Hummalı ve muammalı maç Galatasaray-Brugge maçını ekrandan izleyen milyonlardan biri de bendim. \"Müsabakayı özetle\" deseniz, şunu söylerim: \"Topu takip eden kameranın kadrajında, her an Galatasaylıların iki katı Brugge oyuncusu vardı\" Nasıl ve nedendi bilemem!.. Bunu isterseniz konuk ekibin katı defans anlayışı önünde Galatasaraylıların gol çabalarına bağlarsınız, isterseniz \"nerede eski Galatasaray\" diye ağlarsınız. Zaten cümle yorumcuların fikirleri bu kavşakta ayrıldı. Hadi biz stadda değildik; maçı -ne demekse- çıplak gözle izleyemedik... Peki izleyenler neden uzlaşamıyordu? Bu ne menem bir işti ki, bunca yetişmiş kadroya sahip spor yazarlığı müessesesi, bir takımın iyi ya da kötü oynadığı konusunda kanaat birliğine varamıyordu? Çok seslilik, net sorulara net yanıtlar aranırken bile madalyona ters taraftan bakmak mıydı yoksa?.. Ya da kimin ne pozisyon alacağını kestirmeye çalışıp, karşı pozisyonda mı yer almaktı... Ben de maçı ekrandan izleyen milyonlarla birlikte, ikna olunmadan kapattım televizyonu. Futbol gibi somut bir oyunda, neydi acaba bunca muamma?.. Tek nedeni vardı: Mazi kalplerde bir yara idi... Ve Galatasaray, kendi yükselttiği çıtada, çarmıha geriliyordu. Kimi, Ali Sami Yen’de Avrupa’nın devlerini deviren eski Galatasaray’ın nostaljisine kurban ediyordu değerlendirmesini. Kimi kaçan iki puanı hazmedemiyordu. Kiminin kulağını ise geçen haftadan bükmüştü Fatih Terim Hoca... Galatasaray ile Brugge gol atamadı... Medya penaltılara kaldı. Milad Lorant Bizler ve tüm Fenerbahçeliler, aslında tarihe tanıklık ediyoruz da farkında değiliz... Werner Lorant, Fenerbahçe tarihinde bir \"milad\" olmuştur artık. Hiç temenni etmem ama, bugünden sonra yeni bir \"kaza\" yaratıp gönderilse de yıllarca anılacaktır; tam tersine Fenerbahçeyi başarılı kılsa da... Hatta, başarılı olursa sadece Fenerbahçe’nin değil dünya futbol tarihinin ilginç rekorlar sayfalarında kendine yer bulacaktır. \"Yanlışlıkla başarılı olan adam\" diye...öTazminatını almak için takımı kılıktan kılığa soktu, bozduğu takım şampiyon oldu\"... Lorant’ın kaderi o kadar belirsiz ki, kadro dışı bıraktığı Rapajiç, Oktay, Yusuf ve Abdullah’ı yönetim bırakmadı. Gitme isteklerini reddetti. \"Durun bakalım, belki de sizi kadro dışı bırakan gidecek\" demek istedi bence. Bunlar elbette spekülasyon... Durumdan anlam çıkarmak... Çünkü Sayın Aziz Yıldırım’dan başka kimse bilmiyor; Lorant ne kadar kalacak... Ama bildiğimiz bir şey var; Lorant miladdır... Tarihe geçmiştir. Tıpkı deprem gibi; çocuklarımız soracak: \"Söylediğin tarih, Lorant’tan önce mi sonra mı?\" Mansız’ın \"çizgisi\" Beşiktaş Başkanı Sayın Serdar Bilgili, üç yazara \"tesislere giriş yasağı\" koydu ya... Futbolcusu da foto muhabirlerine hayali Vatikan sınırları çiziyordu Ümraniye’de. \"Şu çizgiyi geçmeyeceksiniz kardeşim\"!.. Kolay değil; Japon hayranlarına imza verirken fotoğrafını çekmişlerdi İlhan Mansız’ın! \"Hangi cesaretle bu kadar ileri gittiği bilinemeyen saldırgan gazetecilere\" dersini verdi artroskopik yıldızımız. Ne çizgi kalmıştı aşılmadık, ne çizme... Eski İstanbul tulumbacıları gibi, yalınayak efelik ediyordu flaş patlatanlara: \"Almayın bunları içeri yaaa\"! Geçen yıl geldiği Beşiktaş’ı bu kadar sahiplenmesi çok iyi bir puandı Mansız için... Lakin, ondan beklenen çizgi ihlallerinde badigard gibi davranmak değil, sahada topun kale çizgisini aşmasını sağlamasıydı. Kendine bakmasıydı. Mesleğini yapmasıydı. Ne yazık ki, Başkan ayağını taşa vurunca, futbolcu ameliyat oluyordu; imam ve cemaat örneğindeki gibi. Başkan yazara yasak koyarsa, o da foto muhabirlerine çalınıyordu. Ama Başkan, doğru ya da yanlış kararlarıyla bir Beşiktaşlıydı. İlhan Mansız ise henüz bu konuda başarısızdı. İnsanın mesleği, istediği kadar uluslararası olsun; fizikçi, cerrah, pilot gibi somut üretime dönük değil de popülarite ile yücelen diplomasız bir uğraşsa, tek seçenek efendilik üzerinden yürütmektir. Agresiflerin şöhreti kış güneşi gibidir... Mansız, bize inanmıyorsa Sinan ağabeyinden öğrenebilir. *Pascal Nouma: \"Futbolcu olmasaydım. Ya cezaevinde olurdum, ya da gangster.\" demiş. Fransa’yı bilmem ama; bu \"yetenekler\" ve popülarite, Türkiye’de birçok partiden liste başı olmak için yeterli... İŞTE \"CEZA\" Ve Fenerbahçeli futbolculara tarihi ceza: Artık alem malem yok... Gece, en geç 23.00’de evde olacaklar... Otursunlar, gazete okuyup spor programlarını izlesinler de Fenerbahçe seyircisinin çektiklerini anlasınlar!.. ","label":"sport"} +{"text":"Futbol şöleni ANTALYA’DA organize edilen WOW Cup Futbol Turnuvası’nın ilk ayağı yarın yapılacak olan açılışla başlayacak. Antalya’nın Kundu Köyü’ndeki WOW Football Center’da düzenlenecek turnuvalara Rusya, Almanya, Belçika ve Hollanda’dan takımlarla Türkiye’den Beşiktaş, Denizlispor ve Antalyaspor katılacak. İki ayrı grupta düzenlenecek olan turnuva büyük çekişmeye sahne olacak. ","label":"sport"} +{"text":"ASLAN DOYMUYOR Transferde hareketli günler geçiren Galatasaray, Arsenal’in golcüsü Kanu’yu da gündemine aldı. Real Sociedad’ta forma giyen gurbetçi Tayfun Korkut da listede CÜNEYT KARAKAYA Hareketli günler TRANSFERDE büyük bir atılım yapan Galatasaray, listesine hergün yeni isimler ekliyor. Sarı - Kırmızılı yöneticilerin Ali Lukunku, Suat Usta ve Revivo’dan sonra Arsenal’de forma giyen Kanu’yu takibe aldığı öğrenildi. İngiliz kulübünden yılda iki milyon dolara yakın para alan Nijeryalı futbolcu ile pazarlıkların sürdüğü iddia edildi. Arsenal’in Kanu’yu satmak istediği öğrenildi. Tayfun da markajda SEZON sonunda Real Sociedad ile yollarını ayıracak olan Tayfun Korkut da Cim - Bom’un yakın takibine girdi. Sarı - Kırmızılılar, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın fiyat yükseltmesinden korktuğu için temaslarını büyük bir gizlilik içinde sürdürüyor. Galatasaraylı yöneticilerin, gurbetçi oyuncuya seneliği 900 bin dolar olmak üzere, üç yıllık mukavele önerdiği bildirildi. Fatih Terim istiyor İLK etapta sezon sonu için düşünülen transfer Fatih Terim’in ısrarları üzerine erkene alındı. Sağ kanatta sezon başından bu yana sıkıntı yaşayan tecrübeli hocanın, Milli oyuncu da ısrarlı olduğu bildirildi. Bu gelişme üzere yöneticilerin İspanya’ya gitme kararı aldığı açıklandı. Eğer anlaşma sağlanırsa Tayfun ile iki - üç gün içinde imza atılacak. Volkan’da son pazarlık GALATASARAY, Kocaelispor’un başarılı orta saha oyuncusu Volkan için Körfez ile temaslarını sürdürüyor. Kocaelispor’un 500 bin dolarda ısrar etmesine karşın, Sarı - Kırmızılılar 350 bin dolardan yukarıya çıkmıyor. Aradaki 150 bin dolarlık farka karşın iki kulüp arasındaki pazarlıkların transferin son gününe kadar devam edeceği bildirildi. Uçaktan Göktuğ çıktı! ANTALYA’DA ikinci etap kamp çalışmalarını tamamlayan Galatasaray, İstanbul’a Antalya Kepezspor’un 24 yaşındaki sağ kanat oyuncusu Göktuğ’u da getirdi. Fatih Terim’in genç oyuncu için son kararını bugün yapılacak olan çalışmalarda vereceği öğrenildi. Öte yandan Sarı - Kırmızılılar dünü dinlenerek geçirdi. İkinci yarı hazırlıkları bugünden itibaren start alacak. Xavier’den imza Galatasaray’ın yeni Portekizli yıldızı dün Sarı-Kırmızılı formayla tanıştı. Bir yıllığına kiralanan tecrübeli futbolcu, kendisini seçtiği için Fatih Terim’e teşekkür etti Defansın yeni ilacı PORTEKİZ Milli Takımı’nın yıldızlarından Xavier artık resmen Galatasaraylı oldu. Gece yarısı İstanbul’a gelen tecrübeli futbolcu, dün Burak Elmas’ın da hazır bulunduğu törende bir yıllık kiralık anlaşmasını imzaladı. Burak Elmas, Liverpool’dan alınan savunma oyuncusu için özel mukavele yaptıklarını ve yıl sonunda satın alma hakkının ilk kendilerine ait olacağını vurgulandı. Fatih Terim’e övgü XAVİER, Galatasaray’ı Şampiyonlar Ligi maçları nedeniyle yakından tanıdığını açıkladı. Fatih Terim için de olumlu görüşler duyduğunu vurgulayan Xavier, \"Fatih Terim hakkında herkes iyi şeyler söyledi. Galatasaray’ın büyüklüğünün yanısıra bunlar da Türkiye’ye gelmemde etkili oldu. Öncelikli hedefimiz Türkiye’de şampiyon olmak, daha sonra ise Avrupa\" diye konuştu. Kontrolden geçti XAVİER sabah saatlerinde de Bakırköy Acıbadem Hastanesi’nde çeşitli testlere tabi tutuldu. Portekizli futbolcu için yapılan kontrollerin sonuçlarının daha sonra belli olacağı öğrenildi. Teknik Direktör Fatih Terim’in Abel Xavier’i ligin ikinci yarısına özel çalışma programıyla hazırlamayı düşündüğü de öğrenildi. Xavier’e 12 numaralı forma verildi. ","label":"sport"} +{"text":"Olimpiyat skandalı! Olimpiyat Stadı için istenen 20 milyon dolarlık krediye Bakanlar Kurulu’ndan onay çıkmadı, yapılan bütün işlemler iptal oldu AYŞE YEŞİN Zaman kaybettik OLİMPİK Stadı sonunda elimize - yüzümüze bulaştırdık. Stadın ulaşım, skorbord ve elektronik bilet sisteminin tamamlanması için gerekli olan 20 milyon dolarlık kredi Bakanlar Kurulu’nda onaylanmayınca, yapılan tüm işlemler iptal oldu. 31 Aralık tarihine kadar Bakanlar Kurulu’ndan kredi onayı çıkmayınca 2002 yılı boyunca yapılan tüm işlemler bir kalemde silindi. Silbaştan yapıldı BU gelişme üzerine stadın hayata geçirilmesi için gerekli olan 20 milyon doların alım prosedürüne, hiçbir işlem yapılmamışçasına, yeniden başlanacak. Bu işlemler ise hükümetin 3 aylık geçici bütçe uygulaması yüzünden ancak Mart ayında start alacak. İşlemlerin tekrarlanmasının ardından Olimpiyat Stadı’nın eksiklerinin tamamlanması ancak 2003 yılı sonunda gerçekleşecek. ","label":"sport"} +{"text":"MALEZYA SÜRPRİZİ Renault’un 21 yaşındaki yıldızı Fernando Alonso, Malezya Grand Prix’si öncesi yapılan sıralama turunu ilk sırada tamamladı, Formula 1 tarihine adını yazdırdı 2.cep Sepang’ın FORMULA 1’de yeni sezon, yeni sürprizlerle devam ediyor. Malezya Grand Prix’si öncesi dün yapılan sıralama turlarında ilk iki sırayı Renault pilotları kaptı. Renault’nun 21 yaşındaki yıldızı Fernando Alonso, Formula tarihinde pole pozisyonu alan en genç pilot unvanını elde ederken, takım arkadaşı Jarno Trulli de Sepang pistinde ikinci cebi kaptı. Schumacher üçüncü İLK sıralamanın birincisi Ferrari’nin şampiyonu Michael Schumacher ise bu kez ancak üçüncü en iyi zamanı gerçekleştirebildi. Alman pilot böylece Sepang’da ilk kez pole pozisyonu alamadı. Avustralya’nın galibi MCLaren’den David Coulthard 4. olurken, Ferrari’nin diğer ismi Barrichello ancak 5. cepte yer buldu. Malezya Grand Prix’si bugün TSİ 09.00’da start alacak. ","label":"sport"} +{"text":"Devler Play-Off’ta Erkekler Voleybol 1.Ligi’nde Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yanısıra Bayanlar Ligi’nde de Beşiktaş bir üst tura çıktı ERKEKLER Voleybol 1. Ligi’nde Play - Off ön eleme maçı oynayan Fenerbahçe ve Galatasaray yenilmelerine rağmen set averajıyla tur atladı. Fenerbahçe, ilk maçta 3 - 0 yendiği Arkas Saint Joseph’e 3 - 2 mağlup olurken, Galatasaray evinde 3 - 0 devirdiği Rize Fındıklıspor’a deplasmanda 3 - 2’yle teslim oldu. BAYANLARDA ise Beşiktaş, İstanbul’da 3 - 2 yendiği, Şanlıurfa Gençlik’i deplasmanda da aynı sonuçla geçerek bir üst tura çıktı. Karşıyaka da Ankara’da 3 - 2 yenildiği SSK’yı İzmir’deki rövanşta 3 - 1 mağlup etmeyi başardı ve set avarajıyla turu yakaladı. Play - Off ilk tur maçları erkeklerde 8, bayanlarda 9 Mart’ta oynanacak. VOLEYBOL PANORAMA Söz sporcularda Erkeklerde tehir maçları nedeniyle lig gecikmeli sona erdi. Daha önce söylediğimiz gibi liderlik averajla belli oldu. İlk sırada Erdemir yer alırken, Arçelik set farkıyla ikinci sırada kaldı. Uzun süre lider kalan Ziraat üçüncü, SSK son maçını kaybedince dördüncü sıraya yerleşti. Ön eleme maçları sonrası Play - Off eşleşmeleri kesinleşti. Artık sıra üç etaplı final turnuvasında yer alacak dört takımın belirlenmesine geldi. Voleybolun dört büyükleri bu hafta sonu başlayacak Play - Off’ta eşleştikleri rakiplerini saf dışı bırakmak için oynayacaklar. Söz sırası şimdi takımların kaderini değiştirecek sporcularda olacak ! Lig süresince, Erdemir’de Aykut, Viladimir, Arçelik’te Gökhan, Stefanov, Ziraatbank’ta Hüseyin, Beduline, SSK’da Erkan ile Ouchakov isimleri etkili oldu. Lig sisteminin, gelecek sezondan değişecek olması nedeniyle maçlar play - off uygulaması içinde son kez oynanacak. Haftanın takımı Erdemir Coachu Georg Strumilo (Erdemir) Starı Nikolov Vladimir (Erdemir) Haftanın karması Dariusz (Fenerbahçe), Victor (S.Joseph), Kırchev (Bursa Emniyet), Vladimir (Erdemir), Emre (Tokat BLD.), Hakan (Arçelik), Libero: Taylan (SSK) ","label":"sport"} +{"text":"INSUA GÖZ KIRPTI Galatasaray’ın gündeminde yer alan Arjantinli yıldız, Sarı-Kırmızılı formayı giymek istediğini açıkladı, \"Avrupa’daki vitrininiz beni cezbediyor\" dedi MEHMET ÇİFTÇİ Wolfsburg’a ret GALATASARAY’IN uzun bir süredir renklerine katmak için uğraştığı Arjantinli yıldız İnsua, Sarı - Kırmızılı yöneticilere mesaj gönderdi. Galatasaray’da oynamak istediğini açıklayan İndependienteli futbolcu, \"Teklif aldım. Ancak Wolfsburg da beni istiyor. Benim tercihim Galatasaray’dan yana. Kulübüme de söyledim. Galatasaray, Wolfsburg’dan çok üstün bir kulüp\" dedi. Kritik hafta 8 Ocak’ta Alman yöneticilerin Arjantin’e gideceğini açıklayan İnsua, Galatasaray’ı beklediğini de açıkladı. Arjantinli yıldız, \"Tek sorun kulübüm. İstediğim parayı bildirdim. Türkiye’yi ve Galatasaray’ı Avrupa’daki vitrini nedeniyle tercih ediyorum\" dedi. Galatasaray’ın Independiente’ye 3 milyon 450 bin dolar, İnsua’ya ise yıllık 750 bin dolar önerdiği öğrenildi. Hasan’ı ikna turu GALATASARAY Teknik Direktörü Fatih Terim’in henüz sözleşmesi uzatılamayan Hasan Şaş’ı ikna etmek için devreye gireceği öğrenildi. Bir çok kez yıldız futbolcuya mesaj gönderen Terim’in bu kez Hasan Şaş’la başbaşa bir görüşme yapacağı ve imza atması yönünde telkinde bulunacağı belirtildi. Tecrübeli teknik adamın milli oyuncunun bedelsiz serbest kalmamasını da hedeflediği kaydedildi. İkilinin İspanya kampının bitimine kadar biraraya gelmesi bekleniyor. Transfer gerginliği HALİL ÖZER İsyan etti TRANSFERDE istediği oyuncuların bugüne kadar alınmaması Fatih Terim’i isyan ettirdi. Dün yapılan yönetim kurulu toplantısına katılan tecrübeli teknik adam ile yöneticiler arasında sert tartışmalar yaşandı. Terim, \"Size listeyi verdim. Ancak hala somut bir adım atmadınız. Üç, dört gün içinde istediğim oyuncular mutlaka alınmalı\" dedi. Yöneticiler ise yüksek fiyatların kendilerini zor durumda bıraktığını, bu nedenle transferleri gerçekleştiremediklerini dile getirdiler. Ödeme paketi LİGİN ikinci yarısında eski günlere dönmenin hesabını yapan yönetim motivasyonu artırmak için özel bir ödeme paketi hazırladı. Maç başına alacaklar ve transfer taksitlerinin bir bölümünü içeren ödeme paketinin toplamı 1 milyon dolar olarak belirlendi. İspanya kampı öncesinde alınan bu karar Sarı - Kırmızılılarda doping etkisi yarattı. Yönetimle transfer gerginliği yaşayan Terim’in kararı büyük bir sevinçle karşıladığı ifade edildi. Onur İran’da GALATASARAY altyapısında forma giyen 19 yaşındaki Onur Oba, İran’ın Saba takımı ile sözleşme imzaladı. Teknik Direktör Mircea Lucescu döneminde Galatasaray’da A takımla birlikte antrenmanlara da çıkan Onur’un, 5 bin dolar nakit para ve haftalık 250 dolara anlaştığı açıklandı. Genç futbolcuya ayrıca kulüp tarafından ev ve arabanın da tahsil edildiği bildirildi. Bu arada ikinci yarıya İspanya, Mısır ve Antalya’da hazırlanacak olan Cim-Bom, bugün Metin Oktay Tesisleri’nde toplanacak. Van Hooijdonk iddiası FORVET arayışlarını sürdüren Galatasaray’ın Feyenoord’un ünlü golcüsü Van Hooijdonk ile temasa geçtiği ve kulübüyle pazarlıkta olduğu iddia edildi. Daha önce bonservisi pahalı olduğu için Fenerbahçe’nin vazgeçtiği Van Hooijdonk’u teknik direktör Fatih Terim’in istediği belirtildi. ","label":"sport"} +{"text":"Elbise dar geliyor Konfederasyon Kupası ilgi çekmiyordu. Şenol Güneş ve takıma aldıkları risk için destek verilmiyordu. Televizyon yayını bile kısa bir süre kala hâlâ netleşmemişti. Ya şimdi? Artan kamera ve görevli sayısı, kamplardan canlı bağlantılar, \"Koçlar, kahramanlar\" nidaları... Yine başından sonuna değil, başarıya destek. Yine hakkını vermemekten, abartı sınıfına atlayış. Galibiyetleri normal, mağlubiyetleri olgun karşılayamamak. Halbuki şampiyon ve büyük takım kavramlarının köklenmesini sağlayan en önemli vasıf vakurluk. Mesela rakibe saygımız, primimizi artırmak için onların başarılarını yüceltmek ile sınırlı. Brezilyalılar'ın yedekler için forma takası istemesi, seramoniye dönüşen turnuvada doğal bir hareketken ukalalığa dönüştürdük. Sorunumuz bu değil mi? Doğal olanı, olması gerekeni az yaşadığımız ve yaşattığımız için hep sansasyonel boyuta taşımak. Yabancı spor adamları ise Türk futboluna saygı duyuyor. Bir aydır Eurosport'un 20 yaş altı takımından, A Milliler'e uzanan maç anlatımlarındaki yorumlar, övgü sözcüklerinden dolayı önemli değil. Onların kişilerle problemleri yok ve bu sayede futbol konuşuyorlar. Yani memleketimle zıt! Bu cahillikten dolayı önümüze çıkmış mecburi bir istikamet değil, tercih meselesi. Gerçekleri değil, olmasını istediklerini doğru gibi yazanları, şekilciliği ve insanları kötülemek için fırsat kollamayı seçmişiz. Bu kara bakış açısı, hatalı kurgulanmış 11 çıkardığı için Şenol Güneş'i köşeye sıkıştırmaya çalışırken, teşvik edici bakış açısı yanlışını söyleyip 35. dakikada bunu düzeltebilmesinin güzelliğini dillendirir. Türkiye'deki kara bakış açısı \"Nihat'a bilerek pas atmıyorlar, Nihat olmasa Sociedad bir hiç\" der. Nihat kendini takımına adasa da, hocasının sayesinde bu performansa ulaştığını belirtse bile değiştiremez. Oysa ilk A Milli maçında bile soğukkanlı olacak özgüvene sahip yeni nesil seviyeyi yukarıya çekiyor. Onlar kompleksini yenmeye çalışırken yetkililer, medya ve taraftar daha az futbol, daha çok televole peşinde. Belirttik ya şampiyonluk kupadan öte bir ruh ve kişiliktir diye. Futbolun kaymak tabakası (R.Madrid, Fransa, Brezilya...) bir futbol profili sunup, sürekliliği başarıyla birleştirdikleri için şampiyon. Türkiye hedefini zirvede ararken bu kültürü oluşturması gerektiğini bilmeli. Tutarlılık ise en hassas parçası. Federasyonumuza göre St.Etienne ve İnönü'de atılan pet şişeler yüzünden İngiltere maçı seyircisiz oynanmalı. Bunu kabulleniyor muyuz, yoksa İngiliz kulislerine kızıyor muyuz? Kabullenmiyorsak niye ülke içinde uygulanmasını çözüm görüyoruz? Bir tuhaflık yok mu? Evet var, bırakın rakibi kendimize dahi saygı duymuyoruz. ","label":"sport"} +{"text":"KARTAL'A ÖZEL İZİN Beşiktaş, Türk hava sahasının, ABD uçaklarına açılması ve uçuşların 14.00’ten itibaren izne bağlanması nedeniyle, Genelkurmay’dan aldığı onayla Gaziantep’e gidebildi ORHAN YILDIRIM Başkan da uçakta IRAK’TA yaşanan savaş, Beşiktaş’ı da olumsuz etkiledi. İç hatlardaki uçuşların saat 14.00’ten itibaren özel izne bağlanması nedeniyle Siyah - Beyazlılar, Genelkurmay’a başvurmak zorunda kaldı. Gaziantep deplasmanına uçan kafile, verilen onayın ardından şehre ulaşabildi. Futbolculara Başkan Serdar Bilgili’nin yanı sıra yöneticiler İbrahim Altınsay, Ahmet Kavalcı, Hüseyin Mican ve Emin Önal da e��lik etti. Demirören ilk kez BÜTÜN karşılaşmalara takımla birlikte giden Futbol Şube Sorumlusu Yıldırım Demirören ile Asbaşkan Kıvanç Oktay ve Haşmet Kürüm’ün kafilede yer almaması dikkatlerden kaçmadı. Demirören, \"Özel işlerim nedeniyle takımdan ilk kez ayrı kaldım. Arkadaşlarım ve ben maç günü özel uçakla Antep’e gideceğiz\" dedi. Öte yandan Siyah - Beyazlılar, yolculuk öncesinde Ümraniye Tesisleri’nde son taktik çalışmasını yaptı. Beşiktaş’ın hesabı var GAZİANTEP maçının Beşiktaş açısından bir özelliği de, son yenilgilerini bu takımdan alması... Bu sezon ligde oynadığı 23 karşılaşmada 6 beraberlik, 17 galibiyet elde eden Kartal, geçen sezonun son maçında (4 Mayıs 2002) Antep’e deplasmanda 1-0’lık sonuçla boyun eğmişti. Siyah - Beyazlılar, son 10 sezonda Kırmızı - Siyahlılar’ın deplasmanından hiç galibiyeti alamadı. Özür günü UEFA Kupası’nda Lazio’ya elenip artık tek cepheye kalan Beşiktaş’ta Teknik Direktör Mircea Lucescu, oyuncularının motivasyonunu sağlamak için yoğun çaba gösteriyor. Siyah - Beyazlılar ile görüşerek, Gaziantepspor maçının, taraftardan özür dilemek için iyi bir fırsat olduğunu anlatan Rumen çalıştırıcı, \"Galip gelip aradaki puan farkını daha da açmak zorundayız\" dedi. Sergen: Şampiyonluğu bırakmayız Sergen’in iddiası KARTAL’IN süper starı Sergen Yalçın ilk kez Avrupa Kupası stresinden uzak bir lig maçına çıkacaklarını belirterek, Gaziantep karşılaşmasını dönüm noktası olarak gördüklerini ifade etti. Siyah - Beyazlı futbolcu, \"Biz Galatasaray ya da başka bir takımın kaç puan önündeyiz diye bakmıyoruz. Sadece kendi maçlarımızı düşünüyoruz\" ifadesini kullandı. Antep’in önemi SERGEN, Gaziantepspor’u İnönü’de yenemediklerini de hatırlatarak, Ayrıca bu takıma karşı uzun süredir deplasmanda da galip gelememiştik. Bunu da kırmak istiyoruz\" dedi. Beşiktaş’ın kaptanı şöyle devam etti: \"Lig başlangıcında en büyük hedefimiz şampiyonluktu. Bu saatten sonra kimseye bırakmaya niyetimiz yok. Tüm maçlarımızı kazanmak istiyoruz.\" Bilgili memleketinde BEŞİKTAŞ Başkanı Serdar Bilgili, Gaziantep maçından istifade ederek, memleketi Kahramanmaraş’ı da ziyaret edecek. Beşiktaşlılar Derneği’nin açılışına katılacak olan Bilgili, daha sonra kendisine ait fabrikada işçileriyle birlikte öğle yemeği yiyecek. Beşiktaş Başkanı daha sonra karayoluyla Gaziantep’e gidip takımı izleyecek. ","label":"sport"} +{"text":"MAÇI SİSTEM KAZANDIRMAZ’ Derbiyi, kişiliğini, futbolculara yaklaşımını MİLLİYET’e anlatan Beşiktaş Teknik Direktörü, Şükrü Saracoğlu Stadı’nda kazanmak için çalışacaklarını ifade etti ENGİN VEREL 2 Şubat’taki derbiye birkaç gün kaldı, Fenerbahçe ile Beşiktaş’ı bir telaş aldı. Nefesler tutuldu, adeta kalpler durdu. Sarı - Lacivertliler’in kazanması ligin üst sırasını karıştıracak, Kartal’ın galibiyeti onu şampiyonluğa birkaç adım birden taşıyacak. İşte böyle bir ortamda, Lucescu’nun ağzından merak edilenler... - Derbide kazanan ile kaybedenin farkı ne olur? - Şampiyonluk uzun bir maratondur. Fenerbahçe yenilse bile yarıştan düşmez. Biz de kazanmak isteriz. - Bir röportajda, \"Fenerbahçe iyi takım. Ama herkes topu aldığında Ortega’yı arıyor. Bu olumsuz etkiliyor\" demiştiniz. Ortega’nın oynaması avantaj mı, dezavantaj mı? - Buna cevap vermek mümkün değil. Çünkü rakibi konuşma hakkımız yok. Ortega sonucu değiştirecek kapasitesi olan bir futbolcu. Benim için Sergen’in durumu da aynı. Ama güçlü bir takım, hiçbir zaman bir futbolcu üzerine oyun kurmaz. - Şükrü Saracoğlu Stadı’nda Galatasaray’ın başında iken kötü anlar yaşadınız. Bu stat sizi korkutuyor mu? - Ben o maçtan sonra, terör estirildi diye söyledim. Çok kötü bir atmosfer oldu. Bu hiçbir zaman Fenerbahçe’ye yakışmaz. Her zaman, rakip Kadıköy’de korkuyor diye bir imaj yaratılıyor. - Fenerbahçe’de bir değişim oldu. Yeni bir takım, yeni bir sistem... Oyuncular aynı olsa da, sistem farklı. Bu avantaj mı, dezavantaj mı? - Sistem değişikliğinde uzun bir zamana ihtiyaç var. Ama Fenerbahçe iyi yolda. İyi motive olan bir takım görüntüsünde. Hırslı, kazanmak için istekli. Sistem hiçbir zaman neticeye etki etmez. Eğer sistem maçları kazandırıyorsa, herkes aynı sistemi uygulardı. Önemli olan futbolcuların kapasitesi ve sisteme uymaları. - Galatasaray’da ağır, hatta hakarete varan eleştiriler alıyordunuz. Şimdi el üstünde tutuluyorsunuz. Bunu neye bağlıyorsunuz? - Galatasaray’da Terim döneminde futbolcular başka bir sisteme, katı disipline alışmış olabilirler. Ben geldikten sonra yumuşak davrandım. Karşılıklı güven olduğu için kısa sürede anlaştık. Şimdi bütün insanlar ve yazarlar metodlarıma alıştı. Bu nedenle eskisi gibi eleştiri almıyorum. - Psikoloji eğitimi de gördünüz mü? Sergen’i kendine getirdiniz. Nouma’yı tekrar futbola kazandırdınız. Ayhan’ı yeniden yıldız yaptınız. - Psikoloji eğitimi almadım, ama 37 yaşıma kadar futbol oynadım ve tecrübem var. Bu nedenle futbolcuların durumu nedir, ihtiyacı nedir iyi bilirim. Bir maç kaybedildiğinde kimseyi tek başına suçlamadım. Sonucunda da benim için sahada her şeyi yapmaya başladılar. Sergen’in durumundaki çok futbolcu benim elimden geçti. - Tümer’in sırtına palto vermeniz çok konuşuldu. Bu hareketinizi, \"Kameraları gördüğü için böyle davrandı\" diye yorumlayanlar oldu. - Bunu ağabeyler ve babalar da yapar. Futbolcularım da benim gözümde oğlum, kardeşim. Kamerayı görüp böyle davranmak hiç aklıma bile gelmedi. Bu düşünce yalnız Türkiye’de olabilir. - Sizin \"1 - 0 olsun benim olsun\" düşünceniz var mı? - Benim öyle sağlamcı bir yapım yok. Her zaman kazanmak için oynuyorum. Kazanmak için herşeyi yapmak zorundayım. Çünkü istikrarlı bir çizgi üzerinde gitmek istiyorum. Hakemler dünya çapında - Türk hakemleri size göre dünya futbolunun neresinde? - Bana göre çok iyi. Dünya futbolunun ilk sıralarında yer alır. Her yerde olduğu gibi ufak tefek hatalar yapabilirler. İnsan hata yaptığına göre hakemler de yapar. Maçı kaybettiğimizde, puan kaybettiğimizde stres altında bazı şeyler söylüyoruz. Ama onların çok zor bir mesleği var. Daha takım olamadık - Sergen, \"Biz daha tam takım olamadık, bir yenilgi alırsak dağılabiliriz\" diyor. Buna katılıyor musunuz? - Katılıyorum. Çünkü bugüne kadar hiçbir şey kazanamadık. Bir takım kupalar kazandığı zaman takım olur. Tam bir takım olmak için bir ligde şampiyon olmak Avrupa’da yüksek performans kazanmak lazım. O zaman tam takım olunur. Rekabeti artırıyoruz - Pancu’da yanılmadınız. Ya Maldaraşanu. O da başarılı olacak mı? - Maldaraşanu çok yetenekli bir futbolcu. Zamana ihtiyacı var. Pancu Türk futboluna çabuk adapte oldu. Ben takım yerleştiği için fazla transfer yapmak istemedim. Bu adam niye geldi diye sorulursa, takımdaki rekabet ortamını zorlaması için. Bizim için en önemli olan şey sevgi ve saygı. ","label":"sport"} +{"text":"ASLAN’IN BAŞI DERTTE Gençlerbirliği deplasmanına 6 eksikle giden Sarı-Kırmızılı takımda, cezalı Hasan Şaş’ın yanı sıra Batista ile Ayhan da forma giyemeyecek. Ümit Davala ile Felipe kadroda ERHAN TELLİ Terim zorda ANKARA deplasmanına altı eksikle giden Galatasaray’ın orta sahası çöktü. Cezalı olan Hasan Şaş ile sakatlıkları düzelmeyen Batista ve Ayhan’ın da Gençlerbirliği maçında oynayamayacak olması Teknik Direktör Fatih Terim’in elini kolunu bağladı. Tecrübeli hoca zorunlu olarak haftalardır forma giymeyen Ümit Davala ile Felipe’yi kadroya aldı. Defans kritik SARI - Kırmızılı takımda savunmanın üç önemli ismi Emre Aşık, Hakan Ünsal ve Sarr’ın da olmayışları teknik heyetin tüm planlarını alt üst etti. Başkente oldukça sıkıntılı giden Galatasaray’da Balic’in ilk on birde sahaya çıkacağı belirtildi. Ayrıca savunmanın sağ kanadında Vedat’ı düşünen Terim, Ümit’i Davala’yı orta alanda oynatmayı planlıyor. Arif’ten dalya avı LİG tarihinde şu ana kadar toplam 98 golünün altına imza atan Arif Gençlerbirliği karşılaşmasında iki gol daha atıp ‘dalya’ demek istiyor. Bu sezon geride kalan 13 hafta sonunda, toplam 8 kez ağları havalandırarak genel toplamdaki sayısını 98’e çıkaran Aslan’ın gol silahı, en son golünü geçtiğimiz hafta 2 - 1 kazanılan Trabzonspor mücadelesinde ağlara bırakmıştı. ","label":"sport"} +{"text":"Futbol ortada kaldı 3813 sayılı yasa gereği Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın gözetim ve denetimine tabii olan Futbol Federasyonu, 58. hükümetteki yeni görev dağılımı sonrası sahipsiz konuma düştü CEMAL ERSEN Karar değişikliği SPORUN yeni patronu Milli Eğitim Bakanlığı oldu. Abdullah Gül başbakanlığındaki 58. hükemetin kurulduğu günlerde Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e bağlı olarak çalışacağı açıklanan GSGM, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Yeni kararın 1 ay içerisinde yürürlüğe gireceği ve sporun bir müsteşarlık çatısı altında faaliyet göstereceği bildirildi. Futbol boşa çıktı BÜLENT Ecevit başkanlığındaki hükümette Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün gözetiminde olan Futbol Federasyonu, söz konusu bakanlığın kaldırılmasından sonra \"denetimden çıktı\". 31. maddede yer alan \"Federasyonun bütün faaliyet ve işlemleri Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın gözetim ve denetimine tabidir\" hükmünün şu an geçerliliğinin olmadığı belirtildi. ","label":"sport"} +{"text":"Haftanın Analizi Haftanın Kare Ası BEKİR (İstanbulspor) Fenerbahçe’nin sayısız hava atağını kafa vuruşlarıyla kesti. Önce Oktay ve Serhat’ı sildi. Herhalde dünya rekoru kırdı! Denizli’nin son umudu Andersson’a bile \"Göklerin hakimi benim\" dedi. Hızını alamadı, bir ara forvete çıktı, Fenerbahçe’nin savunma oyuncularını da terletti. AUGUSTİNE (Ankaragücü) Geçen hafta Kennedy coşmuştu. \"Şimdi sıra bende\" dedi, Malatya maçında ön plana çıktı. Koştukça koştu. Coştukça coştu. Rakip savunmayı dağıttı, birbirinden şık golleriyle alkışlandı. Durdurmayı Malatyaspor başaramadı. Sıradakileri kara düşünceler sardı. YORDANOV (Kocaelispor) Türk futbolseveri onu geçen sezon tanıdı. Daha geldiği ilk günden kumaşının kalitesi belliydi. Alışma devresini çabuk atlattı, bu sezon başrol oyunculuğuna soyundu. Kocaelispor’un orta sahadaki yönetmeni, Antalyaspor’u yıkan adamlardan biri oldu. HAMİ (Trabzonspor) Bir oyuncu maçın kaderini baştan aşağı değiştirebilir mi? Evet, değiştirir. Herkes, \"Belçikalı, Sambacı\" derken, unutulur gibi olan Hami, Gaziantep maçında sahneye çıktı. Oyuna girer girmez rakip kilidi açtı. Bir gol attı, bir de attırdı. Takımını kâbustan uyandırdı. HAFTANIN KARMASI Majdan (Göztepe), Baidoo (Samsunspor), Bülent (Galatasaray), Bekir (İstanbulspor), Yordanov (Kocaelispor), Augustine (Ankaragücü), Rogerio (Ankaragücü), Murat Sözkesen (Bursaspor), İlhan (Beşiktaş), Hami (Trabzonspor) Haftanın Takımı İstanbulspor Haftanın sürprizini yaptı. Son şampiyon Fenerbahçe’nin hatalarını affetmedi, tek golle kazanırken, büyük bir farkı kaçırdı. Bu galibiyetle rakibine Glasgow Rangers maçı öncesi büyük bir ders verdi. Aykut Kocaman (İstanbulspor) Türk futbolunda geleceği olan teknik adamlardan biri. Metin Türel ustanın yanında pişti, bu sezon işbaşına geçti. Daha ilk iki hafta sonunda ne kadar hünerli olduğunu gösterdi. Fenerbahçe karşısında taktiği de, takım tertibi de mükemmeldi. Haftanın Hakemi Muhittin Boşat Haftanın en kritik maçlarından biri olan Trabzon-Gaziantep karşılaşmasını başarıyla yönetti. Kartları yerinde çıkardı. Gaziantep’in bir atağını ofsayt diye kesti. Ancak burada hata yardımcısınındı. Yıldız Krallığı 7 Yıldız: Kennedy (Ankaragücü), Bekir (İstanbulspor) 6 Yıldız: Da Silva (Trabzon), Serhat (F.Bahçe), Cem, Macit, Jarro (Trabzon), Murat Alaçayır (D.Bakır), El Saka, Tolunay (Denizli), Rogerio, İsmet, Adem, Niyazi, Hakan Keleş, Augustine (A.Gücü), Devran (Ç.Rize), Timko, Hasan Yiğit, Yordanov (Kocaeli), Mustafa (Göztepe), Zdravkov, Saffet, Saidou (İst.Spor) Gol Krallığı 3 Gol: Revivo (F.Bahçe), Kennedy, Augustine, Yılmaz (A.Gücü), Ersen Martin (Göztepe) 2 Gol: Hakan Keleş (A.Gücü), Muzaffer (Denizli), Kona, Fazlı (Diyarbakır), Alper (G.Birliği), İlhan (Beşiktaş), Murat Sözkesen (Bursa), Mehmet Yılmaz (Samsun) Asist Krallığı 4 Asist: Kennedy (Ankaragücü) 2 Asist: İsmet, Rogerio (Ankaragücü), Hami (Trabzonspor) Kart Cezalıları Kırmızı: Muzaffer (Denizli), Tolga (Gençlerbirliği), Vural (Samsun), Krivov, Mehmet Polat (G.Antep), Selçuk (Malatya) ","label":"sport"} +{"text":"İstanbulspor’un 3 puan orucu: 0-0 Ligde galibiyete hasret kalan Sarı-Siyahlı takım, evinde Malatyaspor engelini de aşamadı, bir puanla yetindi Mithat çıktı, işler karıştı LİGDE beklenen patlamayı bir türlü gerçekleştiremeyen İstanbulspor, evinde Malatyaspor ile berabere kaldı. Beş haftada bir beraberlik, dört yenilgi alan Boğalar, güçlü rakibi karşısında 90 dakika sonunda bir puana razı oldu. Orta saha mücadelesi şeklinde geçen maçta, iki takım da son vuruşlarda etkisizdi. Malatyaspor’da gol umudu Mithat, lifi atınca 17. dakikada oyundan çıktı. Karşılaşmayı yedi bine yakın Malatyasporlu taraftar da izledi. Maçın karnesi HAKEMLER: Ünsal Çimen, Adil Sinem, Volkan Alabaş İSTANBULSPOR: Ali (6) - Niyazi (6), Bekir (6), Saffet (6) - Petkov (6), Musa (6) (İlker Dk.83), Selçuk (6), Saidou (7), Güven (6) (Zeki Dk.77 (4) - Gürkan (6), Fazlı (5) (Kona Dk.67 (5) MALATYASPOR: Milosevski (6) - Tolga (7), Arsim (5), Selim (6), Mert (6) - İlhan (5), Ayman (7), Mehmet (6), Duro (6) (Sertan Dk.88) - Mithat (4) (Ufuk Dk.17 (6), Hasan Özer (6) (Fazlı Dk.62 (6) SARI KARTLAR: Petkov, Saidou, Selçuk, Bekir (İstanbul), Ayman, Mehmet (Malatya) ","label":"sport"} +{"text":"BİR GÜN OLACAK: 3-2 Dünya Kupası'nda final kapısından dönmüştük, Konfederasyon Kupası'nda finali, Okan'ın kaçırdığı penaltıyla, bu kez ellerimizle Fransa'ya hediye ettik. Ama umudumuzu hiç yitirmedik Defans hataları KONFEDERASYON Kupası'nda yaşadığımız klasik futbolumuza dün de Fransa önünde tanık olduk. İlk 45 dakikada güçlü rakibimiz karşısında şaşkına döndük, oyun kuramadık, inanılmaz ve basit hatalarla golleri kalemizde gördük. 11. dakikada Henry kademe hatasını iyi değerlendirdi, ilk golü ağlarımıza gönderdi. Pires bu golün kopyasını attı, farkı ikiye çıkardı. Bu goller bizi kendimize getirmişti. Nitekim 42. dakikada Gökdeniz'in golüne sevinirken, Wiltord'un golüyle soyunma odalarına buruk gittik. Bitime 2 dakika kala FRANSA'DAKİ tüm maçların ikinci yarısında sahaya gerçek kimliğini koyan Ay - Yıldızlı forma, Paris'te yine ��aha kalktı. Fransızlar oyunu soğutmaya çalışırken, Milli Takım, Tuncay'ın attığı golle hepimizi umutlandırdı. Artık onlar değil biz oynuyorduk. İşte bitime iki dakika kala İbrahim'in düşürülmesiyle kazanılan penaltı atışı da fırsatı ayağımıza getirmişti. Ama Okan hayallerimizi auta attı. Milli Takım yarın 19.00'da Kolombiya ile üçüncülük maçı oynayacak. Biz de kazandık Şenol Güneş, Fransa karşısında şanssız bir yenilgi aldıklarını söyledi. Milli hoca, \"Bazı maçları kaybetseniz bile, aslında kazanıyorsunuz. Yine de büyük tecrübe kazandık\" dedi \"Güzel maç oldu\" MİLLİ Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, futbolda hedef yakalamanın öneminden söz etti, \"Ama bazen maçı kaybetseniz bile, aslında kazanıyorsunuz\" dedi. Güneş, çok pozisyon bulduklarını, ama atamadıklarını da belirtti, \"Gönül isterdi ki, kazanalım. Ama Fransa çok tecrübeli bir takım. Bence seyirci açısından güzel bir maç oldu. Rakibimizi de kutluyorum\" diye konuştu. \"Dünya bizi izliyor\" GÜNEŞ, Konfederasyon Kupası'nda çok şey kazandıklarını da vurguladı. Milli Takım hocası, \"Fransa'da genel durumumuzu gördük. Kaynaşmayı sağladık, tecrübe kazandık, uyumu yakaladık, en önemlisi Türkiye'yi tanıttık. Bütün taraftarlarımızı selamlıyoruz. Dünya bizi izliyor, halkımız da bizi izlemeye devam etsin. Her zaman galibiyet gelmiyor, ama güzel günler yakında \"dedi. YILDIZLARA YAKIN TAKİP İtalyan ve İngiliz menajerler, Gökdeniz ile Tuncay'ı dün gece Fransa karşısında büyüteç altına aldı. Gökdeniz'i Parma'nın, Tuncay'ı ise Fulham'ın izlettiği iddia edildi Gözler üzerinde KONFEDERASYON Kupası grup maçlarında, genç isimlerden kurulu A Milli Takımımız'ın sergilediği performans, Avrupa'nın bir çok ünlü kulübünün ilgisini çekti. Dün geceki Fransa karşılaşmasında özellikle Gökdeniz ve Tuncay'ın, ünlü kulüplerin menajerleri tarafından yakın takibe alındığı iddia edildi. Fransız basını da oyuncularımız için övgü dolu haberler yazdı. Parma iddiası JUVENTUS'UN gündeminde olduğu iddia edilen Gökdeniz'i dün geceki maçta Parma'nın izlettirdiği iddia edildi. Tuncay için de Fulham'ın bir menajeri görevlendirdiği vurgulandı. Trabzonspor, Fransa karşısında da başarılı bir futbol sergileyen Gökdeniz'e Avrupa kapılarını açmıştı. Başkan Özkan Sümer, iyi bir teklif gelmesi durumunda yıldız oyuncuyu göndereceğini açıklamıştı. Rekor artık Bülent'in GALATASARAY ve A Milli Takım'ın tecrübeli ismi Bülent Korkmaz, Fransa karşısında ilk on birde şans bulurken, tarihe altın bir sayfa daha açtı. En çok milli olan futbolcu rekorunu Blackburn Rovers'ta oynayan Tugay Kerimoğlu ile paylaşan Bülent, zirveyi ele geçirdi. Emektar futbolcu 87. kez Ay - Yıldızlı formayı giyerek, bu unvanın yeni sahibi oldu. Brezilya maçından sonra Fransa önünde de sarı kart gören Bülent, Kolombiya maçında forma giyemeyecek. İngilizler pusuda! AVRUPA Şampiyonası Grup Elemeleri'ndeki rakibimiz İngiltere, sahamızı kapattırmak için başlattığı kampanyaya malzeme toplamaya çalışıyor. İngiliz basını, milli takımlarının kupada mücadele etmemesine karşın dün sürpriz bir şekilde Paris'e akın etti. 100'e yakın medya mensubu maça akredite oldu. İNGİLİZLER'İN yoğun ilgisinin, gurbetçilerimizin yer aldığı tribünlerde çıkabilecek olayları görüntüleme isteğinden kaynaklandığı iddia edildi. Brezilya maçında sahaya giren bir Türk taraftarı günlerce manşetlere taşıyan Ada gazeteleri, dün geceki karşılaşmada istediğine ulaşamadı. Maçtan notlar Rüştü Reçber dayanamadı KUPA sonrasında Barcelona ile sözleşme imzalayacak olan Rüştü, Fransa maçının ilk yarısında dizinden sakatlandı. Bir pozisyon sonrasında yerde kalan tecrübeli eldiven, bir süre kendisini denemesine karşın oyuna devam edemedi ve yerini Ömer'e bıraktı. Rüştü'nün durumu bugün netleşecek. \"Özür dilerim\" FRANSA ile oynadığımız maçın 88. dakikasında kaçırdığı penaltıdan sonra adeta yıkılan Okan Yılmaz bütün takım arkadaşlarından özür diledi. Okan \"Zaten Foe'nin ölümüyle sarsılmıştım, fakat penaltıyı kaçırdıktan sonra kahroldum. Kaleciyi bile ters köşeye yatırdım ancak olmadı. Herkesten özür dilerim\" dedi. Henry'den Selçuk'a övgü FRANSA'NIN ünlü yıldızı Henry, maçtan sonra Selçuk'a övgüler yağdırdı. Henry, \"Saha içinde beni en çok etkileyen isim Selçuk oldu. Tecrübe kazandıktan sonra çok büyük bir isim olur. Tuncay da yetenekli. Attığım golü hayatını kaybeden Foe'ye armağan ediyorum\" diye konuştu. 'Galibiyete sevinemiyorum' FOE'NİN ölümünün şokunu yaşadığını söyleyen Fransa Milli Takım Teknik Direktörü Santini, \"Türkiye'yi yendiğimize sevinemiyorum\" dedi. Tecrübeli hoca, \"Türkiye'nin güçlü bir ekip olduğunu biliyorduk. İkinci yarıdaki performansları bizi zorladı ve yordu. Türkiye'nin gücü ortada\" dedi. Kupa finali pazar günü KONFEDERASYON Kupası'nın 6. sahibi pazar günü Paris'te oynanacak olan final maçıyla belli olacak. Yarı final turunda A Milli Takımımız'ı eleyen ev sahibi Fransa ile Kolombiya engelini aşan Kamerun arasındaki zorlu final TSİ 22.00'de başlayacak. ","label":"sport"} +{"text":"Adanaspor uçurumda: 1-0 Malatya deplasmanında Fazlı’nın golüne engel olamadı, son sıralardaki stresten kurtulamadı 81’de yıkıldılar SÜPER Lig’de düşme potasıyla burun buruna olan Adanaspor, Malatya deplasmanından puansız döndü. Karşılaşmanın ilk yarısında karşılıklı akınlar vardı. İkinci yarıda ev sahibi takım daha istekli oynadı. Malatyaspor 49’da Hasan ile bir penaltı vuruşundan yararlamadı. 81’de golcü Fazlı sahneye çıktı. Tecrübeli futbolcu defansın da hatasından yararlanıp, topu filelere yolladı. Maçın karnesi HAKEMLER: Erol Ersoy, Nihat Tekgül , Ender Durmuş MALATYASPOR: Miloşevski (6) - Stankov (6), Mert (6), Tolga (5) - Murat (5), Serkan (5) (Arsin Dk.46 (5), Mithat (5), Duro (5) (Hasan Dk.46 (4), Muharrem (5) - Fazlı (7), Sertan (6) (Ufuk Dk.75 (5) ADANA: Murat (5) - Timur (5), Timko (5), Güngör (6) - Ercan (5), Pachola (5) (Lalik Dk.62 (4), Ümit (5), Gökmen (5), Volkan (5) - Necati (4) (Ali Asım Dk.54 (5), Cafer (5) GOL: Fazlı (Dk.81) SARI KARTLAR: Muharrem (Malatyaspor) Gökmen, Göngör (Adanaspor) ","label":"sport"} +{"text":"1956 Mithatpaşa’dan 2002 Kore’ye Futbol tarihimizde Brezilya ile bir maçımız daha var. Tam 46 yıl önce, takvim yaprakları 1 Mayıs 1956’yı gösterirken, İstanbul Mithatpaşa Stadı’na çıkan Türkiye ve Brezilya milli takımlarının kıyasıya mücadelesinden, Didi’li konuk ekip, Djalma Santos’un golüyle 1 - 0 galip ayrılıyordu. Tarihi stadda Şükrü, Basri, Kadri, İsfendiyar, Kadri ve Lefter’li takımımız önünde zorlanan o Brezilya, iki yıl sonra İsveç’te ilk Dünya Kupası’nı kazanmayı başardı. ","label":"sport"} +{"text":"EFES'LE BAŞA ÇIKILMAZ: 87-101 Lacivert - Beyazlılar, Fenerbahçe karşısında fazla zorlanmadı, farklı bir galibiyetle zirvedeki yerini korudu. Brown ve Kambala skorer oyunlarıyla maçın yıldızı oldular GÖKHAN TÜRE EFES Pilsen, ligin 21. haftasında Fenerbahçe’yi zorlanmadan yenerek liderliğini perçinledi. Maça 8-0’lık seriyle başlayan ve yakaladığı 10 sayılık farkı ilk yarı sonunda yaşadığı sıkıntı hariç sürekli koruyan Lacivert-Beyazlılar, Brown ve Kambala’nın skorer oyunuyla farka gitti. Sarı-Lacivertliler ise zaman zaman Efes’i sıkıştırdıysa da güçlü rakibiyle başa çıkmakta zorlandı. ","label":"sport"} +{"text":"AY-YILDIZ ZİRVEDE Dünya üçüncüsü olan A Milli Takım, CNN’in resmi sitesinde 2002 yılının en iyi takımı seçildi. Oyların yüzde 48’ini alan ekibimizin ardından, G.Kore geldi Dünya takdir etti A Milliler, dünyaca ünlü haber kanalı CNN’in resmi internet sitesinde yapılan ankette, oyların yüzde 48’ini alarak 2002 yılının en iyi takımı seçildi. Dünya Kupası’nda üçüncü olarak tarihi bir başarıya ulaşan Ay - Yıldızlılar, dünya kamuoyunun takdirini böylece bir kez daha kazanmış oldu. Brezilya üçüncü ANKETE katılan 27 bin 721 kişiden yarıya yakınının oyunu alan Ay - Yıldızlı ekibimizi, yüzde 36’da kalan Güney Kore’nin izledi. Değerlendirmede, Brezilya yüzde 7 ile üçüncülükte kalırken, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Real Madrid yüzde 5, İngiltere Lig ve Kupa Şampiyonu Arsenal yüzde 4 oy aldı. ","label":"sport"} +{"text":"Kazanan futbol Her şeyden önce her iki takıma da teşekkür etmek her futbolseverin boyun borcudur. Etik kuralların tartışmaya açıldığı bir ligde şerefiyle oynayıp yenilen Gaziantep'e de; sakatı cezalısı, Şampiyonlar Ligi garantisi yüzünden rehavete kapılmayıp çıkıp futbolunu oynayan Trabzonspor'a da... Maçın başlama düdüğü çalmadan takımların saha dizilişinden ortaya çıktı ki, kıran kırana bir futbola gebeydi, dedikodulu ligimizin bu ilginç karşılaşması... Çünkü her iki takım da rutin taktiklerini bir yana bırakmışlar, Kamil Ocak Stadı'nın çimenlerinde alışılmadık şekilde yer almışlardı. Gaziantep, geri dörtlüsünün sağ kanadındaki İlhan'ı ortaya çekmiş, buna karşılık Trabzonspor dörtlü orta sahasını üçe indirmişti. Evet Gökdeniz orta sahada gözüküyor, ancak tüm maç boyunca üçüncü santrfor olarak oynuyordu. Aslında sakat olan Fatih Tekke'nin yerine de koştu Gökdeniz. Görünüşte orta saha hakimiyetini elleriyle Antep'e teslim eden Ziya Doğan'ın riske girdiği söylenebilirdi. Fakat futbolu risksevenler renklendirirdi ve öyle oldu... Kıran kırana bir maçtı. İlk yarıda saha kenarındaki sedyeli sağlık elemanlarının bir defans oyuncusundan fazla terlemesi, sertliğin belgesiydi. İkinci yarıda da gitti geldi o sedye. Ancak Selçuk Dereli, galiba biraz iltimas yaptı konuk takıma... Antep'in faullerini sektirmez, Anteplilere sarı kartlarını esirgemezken Trabzonlulara aynı özeni göstermedi. İlk yarının en önemli iki pozisyonundan biri Gökdeniz'in orta sahadan taşıdığı topla attığı gol ise, ikincisi İstanbul'da Fenerbahçe'nin yediği goldü tribünler adına... Maçın ilk dakikalarında Antep'in kalabalık orta sahası karşısında sıkışıp kalan Trabzonspor'u bu iki olay ateşledi. Antep'in ise ilk yarıda kulübüden gelen tek ilginç fikri İlhan'ın sağdan kaçmasını sağlamaktı. Evet İlhan kaçıyordu, ama Trabzon savunması cezalı Tolga'nın yokluğuna karşın, ceza yayı önünde çok akıllı bir şekilde sıkıştırıyordu Antep forvetlerini. Antep'teki maçın ikinci yarısı bin küsur kilometre uzaktaki Fenerbahçe'nin beraberlik golüyle başladı. Antep tribünleri artık Fenerbahçeliydi. Bu sezon dört büyük takıma karşı galibiyet görmeyen Antep'in seyircileri, Süper Lig'deki \"moda\"ya uymuş, rakibinin, rakibini desteklemekteydi. Sevinç gösterileri Fenerbahçe'nin ikinci golüyle zirveye çıktığında, sahadaki futbol da kekelemeye başladı. Ancak Trabzon'da Gökdeniz vardı ve bu kez Maksim'e gol attırdı. Antep'in futbola verdiği emek ise maçın bitmesine iki dakika kala Bouazizi'nin golüyle geldi. Trabzon Antep'te, Fener İstanbul'da galipti ve ligin bu kritik cumartesisi hiç oynanmamış gibiydi. Ancak futbol, Trabzo'a da, Gaziantepspor'a da minnettardı. ","label":"sport"} +{"text":"Güle güle Patrick NBA’İN efsanevi isimlerinden Patrick Ewing, faal basketbol yaşantısına son verdiğini açıkladı. NBA’in 50 efsanevi oyuncusu arasına giren, 17 yıldan bu yana Dünya’nın en büyük liginde forma giyen Ewing kariyerine son noktayı koydu. 15 yıl New York Knicks’te oynayan 40 yaşında ve 2.13 boyundaki yıldız oyuncu, son iki sezonunda da Seattle Supersonics ve son olarak Orlando Magic yer almıştı. Ewing dünkü basın toplantısında gözyaşlarını tutamadı. KARİYERİ NBA’in 80’li ve 90’lı yıllara damgasını vuran pivotları arasına giren Jamaika asıllı Patrick Ewing, NBA’de toplam 40 bin 594 dakika ile en uzun süre alan 13. oyuncu oldu. Ewing, 17 yıl boyunca yaptığı 2 bin 894 blokla dördüncü sırayı alırken, 24 bin 815 sayı ile de yine NBA tarihinde 13.sıraya oturmayı başardı. Ewing, 10’u üst üste olmak üzere 11 All - Star maçında forma giydi. ","label":"sport"} +{"text":"Hewitt tamam, Capriati devam FRANSA Açık Tenis Turnuvası’nda erkeklerin favorisi Avustralyalı Lleyton Hewitt, Arjantinli Canas’a 6 - 7, 7 - 6, 6 - 4, 6 - 3’lük setlerle yenilerek elendi. 3 numaralı seri başı Alman Tommy Haas, Rumen Pavel’e 6 - 1, 7 - 6, 6 - 4’le mağlup olarak havlu attı. 7 numaralı favori Brezilyalı Gustavo Kurten de İspanyol Costa’ya 6 - 4, 7 - 5, 6 - 4’le geçildi. İspanyol Alex Corretja, çeyrek finale yükseldi. BAYANLARIN favorisi ABD’li Jennifer Capriati, İsviçreli Schnyder’i 6 - 4, 6 - 4’le geçip adını son sekize yazdırdı. 2 numaralı isim ABD’li Venus Willams, vatandaşı Rubin’i 3 - 6, 6 - 2, 6 - 3’le yenerek tur atladı. Kardeşi Serena da Rus Zvonareva’yı 4 - 6, 6 - 0 ve 6 - 1’le mağlup edip, çeyrek finale yükseldi. Yugoslav Dokic, Arjantinli Suarez, Fransız Pierce ve ABD’li Seles çeyrek finale çıkan diğer isimler oldu. ","label":"sport"} +{"text":"Zaza, NBA seçmelerinde BASKETBOL Ligi’nde geçtiğimiz sezonun finalisti ve Türkiye Kupası sahibi Ülkerspor’un genç Gürcü pivotu Zaza Pachulia, NBA draftında bu gece sabaha karşı şansını arayacak. 2.12 boyunda ve 19 yaşındaki genç pivot, Avrupa kulüplerinden NBA draft’ine katılan 17 oyuncudan biri olarak boy gösterecek. ","label":"sport"} +{"text":"Petrol ve futbol Para, para, para... Napolyon işte böyle demiş. Bir anlamda Dünya’da hükümdar olmak için paranın önemini belirtmiş. Yani ver parayı, çal düdüğü. Son günlerde en büyük bilmece savaşın çıkıp çıkmayacağı. Savaş niçin çıkacak sorusunu cevap olarak çoğu kimse \"petrol için\" diyor. Yani para için. Dünya petrolü kimin elinde. Arapların ve şeyhlerin. Yani para onlarda. Peki iflas yolunda olan futbol kulüplerinin derdi ne? Para değil mi? O zaman şimdi gelin mantıklı düşünelim. Şeyh, para ve futbol. Bu üçlüyü mantıklı bir silsile içinde bir araya getirelim. Kaddafi’nin oğlu, İtalyan birinci lig takımı Juventus’un ortağı değil mi? Söylendiğine göre 2010 yılında Dünya futbol şampiyonasının Libya’da yapılması için kendisine söz verilmemiş mi? Kim tarafından diye sormayın? Alman televizyonlarında futbol maçlarının görüntü hakkına bir Suudi şeyhi ortak olmak üzere. Varsın şeyhin El Kaide ile ilgisi olduğu iddia edile dursun? Napolyon demek ki haklı. Para, para, para. Büyüklerimiz ne demişler biz ona bakalım. Onlara göre paranın ne dini, ne imanı, ne de rengi ve kokusu var. Allah için doğru söylememişler mi? ","label":"sport"} +{"text":"GUNES’TEN ZEYTIN DALI Milli Takım hocası, Dünya Kupası öncesi son anda kadrodan çıkardığı Real Sociedadlı Tayfun’u yedi ay sonra yeniden Ay-Yıldızlı ekibe davet etti. Beşiktaşlı İbrahim de ilk kez kampa çağrıldı Tayfun kadroda A Milli Takım’ın 12 Şubat Çarşamba günü İzmir Atatürk Stadı’nda Ukrayna ile oynayacağı özel maçın aday kadrosu açıklandı. Teknik Direktör Şenol Güneş, Dünya Kupası öncesi kadrodan çıkardığı ve yedi aydır takıma çağırmadığı Real Sociedad’ta forma giyen Tayfun Korkut’u yeniden Ay - Yıldızlı ekibe davet etti. Kamp pazartesi GÜNEŞ, Beşiktaş’ın son haftalardaki formda ismi İbrahim ile Fenerbahçe’nin tecrübeli oyuncusu Abdullah’ı da kadroya aldı. Milli Takım pazartesi günü Polat Otel’de kampa girecek. Salı günü özel bir uçakla İzmir’e hareket edecek olan kafile, Ukrayna maçı sonrası çarşamba gecesi İstanbul’a geri dönecek. Milli Takım kadrosu Tayfur, İlhan, Ahmet Yıldırım, Tümer, İbrahim (Beşiktaş), Bülent, Ergün, Ümit Davala, Hasan Şaş, Emre Aşık, Arif, Hakan Ünsal, Cihan (G.Saray), Deniz (G.Birliği), Rüştü, Abdullah, Fatih, Ümit Özat, Serhat (F.Bahçe), Fatih Tekke (Trabzon), Ömer (G.Antep), Mustafa Özkan (Denizli), Zafer (A.Gücü), Tugay (B.Rovers), Alpay (Aston Villa), Emre, Okan (Inter), Tayfun, Nihat (R.Sociedad), Yıldıray (B.Leverkusen) Ümitler de açıklandı ÜMİT Milli Futbol Takımı’nın, 11 Şubat Salı günü İzmir’de Ukrayna ile yapacağı hazırlık maçının aday kadrosu açıklandı. İzmir Alsancak Stadı’nda saat 18.00’de yapılacak karşılaşma için Ay - Yıldızlı ekip pazartesi günü İzmir Grand Mercury Oteli’nde kampa girecek. Ümit Takım kadrosu Suat Usta (G.Saray), Okan, Serkan, Beyhan, Korhan (G.Birliği), İbrahim Toraman (G.Antep), Kemal, Tuncay, Volkan (F.Bahçe), Alişen (Trabzon), Hüseyin (A.Gücü), Servet (Denizli), Selçuk (İstanbulspor), Tunç (Göztepe), İbrahim Yavuz (Adana), Sinan, Ramazan (Altay), M.Hanefi Erdoğdu (Sakarya), Gökhan (Dardanel), Tamer (B.Merinos), Uğur İnceman (FC Saint Pauli), Hamit (Wattensheid), Fatih Sonkaya (Roda) ","label":"sport"} +{"text":"LUCE’NİN İSYANI Zago’nun pozisyon hatası yapmasına, Nouma’nın kart görmesine kızan Beşiktaş Teknik Direktörü, \"Kazanmaya başlayınca antipatik oluyoruz. Hakemin de nötr olmasını bekleyemezdim\" dedi ORHAN YILDIRIM Özeleştiri yaptı GENÇLERBİRLİĞİ karşısında turu kaybeden Beşiktaş Teknik Direktörü Mircea Lucescu özeleştiri yaptı, ilk yarıda oyun kontrolünü rakibe teslim ettiklerini, Nouma’nın gördüğü kırmızı kartla sorumsuzca davrandığını, yenilen golde de Zago’nun pozisyon hatası yaptığını ifade etti. Agresif bir rakiple oynadıklarına dikkat çeken Rumen hoca, \"Kazanmak için sonuç önemlidir. Rakibimizi tebrik ediyorum\" diye konuştu. \"Ligin kopyası\" LUCESCU, \"Devre arası çok koşmamız gerektiğini söyleyip, olayı ikinci yarıda dengeledik. Ancak böyle bir sahada 9 kişiyle mücadele etmek zordu. Bu maç ligde oynadığımız maçın bir kopyasıydı. İlk maçta da 36 faul vardı. Bu karşılaşmada da aynı şeyler oldu\" dedi. Rumen hoca şöyle devam etti: \"Beşiktaş kazanmaya başlayınca antipatik olmaya başlıyor. Bu durumda hakemlerin nötr olmasını bekleyemezdim.\" \"Tek hedef Avrupa\" BEŞİKTAŞ karşısında turu kazanan Gençlerbirliği’nin Teknik Direktörü Ersun Yanal ise, sahadaki mücadelenin Türk futbolu adına keyif verici olduğunu söyledi. Genç teknik adam, \"İkinci yarının ilk 15 dakikası seyircinin de baskısı ile oynayamadık. Tur için çok mutluyum. İki takım da son yılların en iyi futbolunu seyrettirdi. Hedeflerimizin adı yok. Tek hedef Avrupa\" diye konuştu. Yaralı Kartal Kırmızı kart gören Pascal Nouma ile Ahmet Yıldırım, Trabzonspor maçında yok. Sergen, İbrahim ve Tümer’in ise sakatlıkları sürüyor Darbe yediler TÜRKİYE Kupası’nda Gençlerbirliği’ne elenerek kupaya veda eden Beşiktaş, kırmızı kartlar nedeniyle Trabzonspor lig maçı öncesinde ağır yara aldı. Dün geceki karşılaşmada oyundan atılan Ahmet Yıldırım ile Pascal Nouma, haftasonu oynanacak olan kritik karşılaşmada takımdaki yerlerini alamayacaklar. Sakatlar var CEZALILARIN yanısıra sakat futbolcuların durumu da moralleri bozdu. Ağrıları artan İbrahim ve Tümer dün MR çektirdi. İki futbolcunun Trabzonspor karşılaşmasına yetişmesinin zor olduğu belirtildi. Bir başka sakat Sergen Yalçın’ın son durumu ise haftasonu yapılacak testten sonra netleşecek. VE RAKİP LAZIO: 1-2 Beşiktaş’ın UEFA Kupası çeyrek finalindeki rakibi İtalyanlar oldu. Krakow deplasmanından galip ayrılan Lazio, 13 Mart’ta Kartal’ın misafiri olacak YOĞUN kar yağışı nedeniyle geçen hafta yapılamayan Wisla Krakow - Lazio mücadelesi dün oynandı, turu çıkaran taraf İtalyanlar oldu. Çizme’de oynanan ilk maçtaki 3-3’lük avantajı korumak için sahaya çıkan Polonya ekibi, 3. dakikada Kuzla ile öne geçti. Ancak 21’de Couto ve 54’te Chiesa’nın gollerine engel olamayan Wisla sahadan boynu bükük ayrıldı. Beşiktaş ile UEFA Kupası çeyrek finalinde karşılaşacak olan Çizme ekibi, 13 Mart’ta Kartal’a misafir olacak. Bu maçın rövanşı da 20 Mart’ta oynanacak. ","label":"sport"} +{"text":"Çıktık açık alınla Kamil Ocak Stadı’nın hoparlörü onbinlerce vatla bağırıyordu: \"Çıktık açık alınla\" Evet \"çıktık\", ama gel bir de bize sor. İki gündür çektiklerimizi biz biliriz... Türk Futbolu’nun Avrupa’daki klasik davranışı oldu bu artık. Önce \"ağır\" bir stres yaşayacaksın, ancak maçın bitiş düdüğü ile \"tura\" sevinip coşacaksın. Aynı Cim - Bom, aynı Fener... Evet, bu iki takımın İstanbul’dan patlattığı bomba, Anadolu’dan yankılandı ve Gaziantepspor, rakibi Zimbru’yu aşarak UEFA Kupası’na kaldı. Sahada kanının son damlasına kadar mücadele vardı doğrusu. Hem Antep, hem Zimbru, UEFA’ya yapışmış bırakmıyordu. Belki de bu motivasyonu konuk futbolcular için \"transfer piyasası\", Gaziantepliler için tribünde oturan Şenol Güneş sağlıyordu. Golün kronometreler ikibuçuk dakikayı gösterirken erken gelmesi, Antep için baştan sona bir dezavantaj oldu. Fatih Tekke’nin Moldova’daki tüm hatalarını affettiren bu golden sonra saldıran, gollü beraberlikle tur arayan Zimbru, özellikle sağ kanattaki Arhire ile ikide bir Antep kalesinde beliriyor, en az dört net gol pozisyonundan ancak birini gole çevirebiliyordu. 2 - 0’a sevinemeden, devre 2 - 1 bitince ikinci kırkbeş dakikaya da baştan başladık. Bir gol herşeyin sonuydu... Antep’te \"zafer\" ancak 61. dakikada ilan edildi. Hasan Özer’in nefis golüyle 3 - 1 öne geçen Gaziantepspor için artık tüm stresler geride kalmış, dakikalar sayılıyordu. Ömer bir goldeki hatasına karşın yine kalesindeki devdi. Tevfik Lav Hoca, tüm kibarlığına karşın, çizgi yanından bağırıyordu... Ve dakika 81... Mustafa...4 - 1... Hoparlörler, tüm Gaziantepliler’in duygularına son noktayı koydu: \"Bu gece barda... Gönlüm hovarda...\" Antepli’ye hovardalık yakışıyor doğrusu... ","label":"sport"} +{"text":"'EN İYİSİ ALMEYDA Fenerbahçe’nin eski golcüsü Andersson, Arjantinli yıldıza övgüler yağdırdı, \"Ortega kaliteli isim, ama transfer edilirse Almeyda takım için çok daha yararlı olur\" diye konuştu ‘İkisi de bomba isimler’ GEÇEN sezon sonunda futbolu Fenerbahçe’de bırakan Andersson, Sarı-Lacivertliler’in iki gözdesi Ortega ve Almeyda’nın transferlerini değerlendirdi. Andersson, \"Ortega’nın ismini duyduğumda Fenerbahçe’nin bu transferi gerçekleştireceğine inanamadım. Ama galiba alıyorlarmış. Eğer gerçekleşirse, gerçekten çok iyi bir transfer. Diğer aday Almeyda, bence Fenerbahçe’ye Ortega’dan daha faydalı olur\" diye konuştu. Yöneticilerin Antalya zirvesi FENERBAHÇE Yönetimi, Antalya’da durum değerlendirmesi yapmak için bir araya geldi. Başkan Yıldırım ve arkadaşları, Nihat Özdemir’e ait otelde, yeni sezon öncesi adeta kamp kurdular. Öte yandan Almeyda’nın bugün transferiyle ilgili kesin yanıtı vermesi bekleniyor. Arjantinli futbolcunun \"Evet\" demesi durumunda, yöneticiler Japonya’ya giderek, hemen sözleşme imzalayacaklar. n MEHMET DEMİRCAN Ortega’ya tam not ARJANTİN formasıyla Nijerya’ya karşı forma giyen Ariel Ortega’ya Fenerbahçeli yöneticilerden övgü geldi. Asbaşkan Nihat Özdemir, Ortega’yı alarak isabetli bir transfer yaptıklarını dile getirip \"Sağ kanadı çok iyi kullanıyor. Verimli ve çabuk oynuyor. Fenerbahçe’ye çok faydalı olacak. Kendisine 10 üzerinden 8 veriyorum\" dedi. Yönetici Mahmut Uslu ise \"İşte Fenerbahçe farkı, işte Ortega\" yorumunu yaparken, Arjantinli yıldıza 9 puan verdi. ","label":"sport"} +{"text":"Pabuç artık pahalı! TBMM'ye sevkedilen yeni şiddet yasasına göre disiplin cezalarına uygulanan 2.5 milyar lira, 500 milyara çıkarıldı, kulüplere yönelik ağır yaptırımlar hazırlandı GÜNSELİ ÖNAL Yeni madde eklendi SPOR müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun tasarısı TBMM Adalet Komisyonu'nda bazı değişikler yapılarak TBMM Genel Kurulu'na gönderildi. Alt komisyon tarafından tasarı metnine alınan ve komisyonca da kabul edilen bir madde ile Futbol Federasyonu Kanunu'nun 25. maddesinde yer alan futbol müsabaka ve çalışmalarında kulüpler ve kişilerce disiplin ve sportmenliğe aykırı fiillere uygulanan cezalarda üst limit 2.5 milyar liradan 500 milyara çıkarıldı. Özel güvenlik tamam KULÜPLERİN kendi güvenlik birimlerini oluşturması maddesi ise \"Spor kulüpleri yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla müsabaka ve saha güvenliğini sağlamaya yetecek sayıda ve nitelikte özel güvenlik hizmeti satın alabilecek. Özel güvenlik teşkilatı da kurabilecek. Spor alanlarında görev yapacak özel güvenlik ateşli silah taşıyamayacak\" şeklinde kabul edildi. Emniyet Teşkilatı'nın bilgi bankasındaki bilgilerin federasyonlara bildirilmesi süresi ise 6 aydan 3 aya indirildi. Basına men cezası yok YASAYA aykırı davranan basın yayın mensupları hakkında daha önce öngörülen süreli görevden men cezası da paraya çevrildi. Yasaya aykırı davranışta bulunduğu belirlenen basın yayın mensupları hakkında Basın Kanunu hükümleri uygulanacak. Yasaklanan yayınları yapan gerçek ve tüzel kişilere her yayın için 10 milyar lira idari para cezası verilecek. Bu tasarı ile toplanacak idari para cezaları ise engelli sporculara ve amatörlere harcanacak. Neler yasak ? Silah, kesici veya delici alet, sis - ses bombası, yaralayıcı nitelikte sert cisim veya tehlike arz edebilecek diğer maddeler ile alkollü içkiler ve çevreyi kirletecek konfeti ve benzeri cisimler bulundurulması ve satılması. Müsabaka yerinde, ferdi veya toplu, rakip takım ile taraftarlarına, başkan ve yöneticilerine, antrenör ve sporcularına, hakemlere ve federasyona yönelik aşağılayıcı, tahrik ve taciz edici nitelikte slogan atılması. Spor ahlakına aykırı, tahrik edici, aşağılayıcı, dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, etnik ve siyasi ayrımcılığa yönelik söz sarf edilmesi veya bu mahiyette afiş veya pankartların müsabaka alanına asılması. Kulüp tarafından uygun görülen yerler dışında ve bedelinin altında veya üstünde bilet satılması. Başkan veya yöneticilerin, hakemleri, rakipleri veya taraftarları tahrik edici veya aşağılayıcı şekilde yazılı veya görsel medyaya demeç vermesi. Yayın kuruluşlarının, bu yasanın amacına aykırı nitelikteki afiş, pankart, söz, fiil ve davranışları yayınlaması. Canlı yayında yasak söz, fiil ve davranışların, haber amaçlı da olsa birden fazla yayınlanması. ","label":"sport"} +{"text":"Karşıyaka iyi başladı : 66-65 BASKETBOL Avrupa Şampiyonlar Kupası Güney Konferansı (A) Grubu’nda, Pınar Karşıyaka, Yugoslavya’nın NIS Vojvodina Novisad takımını 66 - 65 yendi. Oyuna iyi başlayan İzmir temsilcisi ilk periyodu 21 - 17 önde tamamladı. Konuk takım üçüncü periyotta maça denge getirdi. Karşıyaka son 2 saniyeye iki sayı geride girerken, Jefferson’un serbest atışlardan kazandırdığı sayılarla maçı bir sayı farkla kazandı. Maçın karnesi HAKEMLER: Shey Shtrikis (İsrail), Dimitar Gologanov (Bulgaristan) PINAR KARŞIYAKA: Buğra (6) 6, Hüseyin (4) 2, Ufuk (6) 7, Jefferson (8) 28, Louis (6) 10, Güven (5) 1, Burak (5), Nihat (6) 9, Orbay (6) 3 VOJVODİNA NOVİSAD: Vulate (7) 16, Radonjic (6) 11, Pekovic (5) 11, Johnson (5) 9, Savanoviç (6) 13, Vukas (4) 2, Cvetkovic (4) 3 1. PERİYOT: 21 - 17 (P.Karşıyaka), 2. PERİYOT: 38 - 33 (P.Karşıyaka), 3. PERİYOT: 46 - 46 MAÇ SKORU: 66 - 65 (P.Karşıyaka) Efes-Ülker ilk sınavda BASKETBOLDA erkeklerde 18. Cumhurbaşkanlığı Kupası bugün sahibini bulacak. Ankara Atatürk Salonu’nda saat 18.00’de başlayacak olan karşılaşmada Efes Pilsen ile Ülkerspor, en büyük kupanın sahibi olabilmek için mücadele verecekler. Bu karşılaşma öncesi aynı salonda saat 15.45’te Fenerbahçe ile BOTAŞ, bayanlarda Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı almaya çalışacak. Türk Telekom Rabotnicki BASKETBOL Şampiyonlar Kupası Güney Konferansı B Grubu’nda yer alan Türk Telekom ilk sınavını bu akşam verecek. Ankara Atatürk Salonu’nda saat 20.30’da Rabotnicki ile karşılaşacak olan başkent temsilcisi zorlu rakibini yenerek turnuvaya galibiyetle başlamaya çalışacak. Fikstür çekildi TÜRKİYE Bayanlar Basketbol Birinci Ligi’nde 2002 - 2003 sezonu fikstürü çekildi. 11 Ekim’de başlayacak ligin ilk hafta programı şöyle: Migrosspor - EtBalıkspor, İÜSK - Erdemirspor, Beşiktaş - BOTAŞ, Fenerbahçe - Arı Koleji, Güre Belediyesi - Galatasaray, Kocaelispor - Yıldırım Bosnaspor. ","label":"sport"} +{"text":"FENER SAVAŞTAN BETER: 0-1 Sarı-Lacivertliler, seyircisine yine saç baş yoldurdu, Altay’a kolay teslim oldu. Sinan vurdu, İzmir ekibi tarihinde ilk kez İstanbul’da galibiyet buldu 90 dakika MEHMET DEMİRKOL Her daim bağıran kale arkası ve zaman zaman celallenen numaralının dışında tribünlerdeki durum şu; neredeyse hiç tezahürat yok... Heyecansız, beklentisiz bir kalabalıktan yükselen uğultular, kalabalık bir tren garında duyabileceğiniz cinsten... Ruhu çekilmiş bir kalabalıktan çıkan uğultular. Sebebi belki biraz Fenerbahçe’nin iddiasızlığı. Ama daha çok sahada oynanan futbol... Zulüm gibi... Dakikalar geçmiyor... Hüseyin Kalpar’ın Altay’ı defansif 5 - 3 - 2’yle kendi ceza sahasına yığılmış... Fenerbahçe onları zorlamıyor. Ama onlar yine de ölümcül hatalar yapıyorlar. Zaten Fenerbahçe’nin az sayıdaki pozisyonu da bu hatalardan kaynaklanıyor. Konuk ekibin hücum planı ise Sinan - Owana ve İnanç’la baskın yapmak... Bu plan ilk yarıda iki kez başarılı oluyor. 23’te İnanç savunmanın arkasına kaçan Sinan’ı göreceğine garip bir şut atıyor. 26’ta tek gollük şanslarını yakalıyorlar, ama Rüştü muhteşem... Önce savunmasının Owana’ya kaptırdığı topu çeliyor, ardından İnanç’ın önünden kapıyor. Fenerbahçe 5’te ve 6’da Altay defansının inanılmaz hatasından Ceyhun ile yararlanamıyor. Sonra 24. dakikaya kadar ağır ağır Altay’ın hiç olmadığı bölgelerde top çeviriyorlar. Sadece topu ayağına alan oyuncu hareketleniyor, diğer herkes duruyor. 24’teki tek önemli şansı Tuncay değerlendiremiyor. Altay’ın başarısız ofsayt tuzağı girişiminde kaleci Ramazan’ın üzerinden kafayla aşırttığı topu çizgiden Özgür çıkarıyor. Hepsi bu.. Sonrasında yine top çevirmeler, hareketsiz beklemeler ve mesut bir Altay... İkinci yarıya iki takım da aynı kişilikleriyle başlıyor. Tribünler ise daha hareketli... Tezahüratlar itici güç olmalı, ama olmuyor. Fenerbahçe birkaç duran top dışında ceza sahasına giremiyor. Bu hareketsiz oyununu değiştirmek için Rebrov çok gerilere gelip top alıyor, Tuncay bir sağ bir sol kanada koşuyor ama olmuyor... Savunmanın iki kanadı Ali Güneş ve Erhan’ın çıkışlarında bir türlü çizgiye inecek organizasyonları yapamıyorlar. Aslında ikinci yarıda daha hareketliler ama topsuz oyunda... Ancak daha önemlisi savunması bu devrede hatasız... Dakika 65... Hiç susmayan kale arkası Fesupanallah’a başlıyor. Aynı dakikalarda Oğuz Çetin, Ali Güneş’i çıkarıp Johnson’u oyuna alıyor. Ve 4 - 1 - 3 - 2’den 3 - 5 - 2’ye dönüyorlar. Bununla birlikte Altay kontratak girişimlerine başlıyor. 74. dakikada tribünlerden ilk kez alkışlar geliyor... Sinan’ın Mustafa Doğan’dan söktüğü, Rüştü’nün üzerinden aşırttığı topun filelere gidişine... Ardından tribünlerde kaos... Önce Oğuz ve yönetime istifa çağrıları. Sonra bir diğer tribünden gelen destek. Maçı tamamen felakete dönüştürecek pozisyonda 79’da Owana yine Rüştü’ye takılıyor. Ve sonrasında tepkilerle geçen 11 dakika... Maç sonunda tribünlerin kafası yine karışık... İstifa isteyenler, Altay’ı alkışlayanlar ve Fenerbahçe yönetimine destek verenler. Herkesin aklı karışık... Yönetim topu attı Altay yenilgisi Oğuz Çetin’e olan güveni iyice azalttı. Yönetim Kurulu’nun genç hocanın istifa kararı alması halinde arkasında durmayacağı öğrenildi ELAZIĞSPOR maçı sonrası \"başarısızım\" diyen Teknik Sorumlu Oğuz Çetin’e tam destek veren Fenerbahçe yönetimi, Altay yenilgisi sonrası köşeye sıkıştı. Yöneticiler karşılaşma bitiminde maraton tribününde bir saat toplantı yaptı. Çetin’i şimdilik göndermeyi düşünmeyen yönetimin, genç hocanın istifa etmesi halinde ipleri koparmayı kararlaştırdığı öğrenildi. BAŞKAN Aziz Yıldırım’ın ise ilk yarıdaki kötü futbol sonrası devre arasında soyunma odasına inerek, \"Biraz daha tempolu oynayın. Bu maçı kazanmalısınız\" diyerek futbolcuları uyardığı belirtildi. Karşılaşma sonrası Oğuz Çetin ise basın toplantısı yapmadı. Bir hayli gergin olan genç hoca, futbolcularıyla da konuşmazken, takıma salı gününe kadar izin verdi. Maçın adamı O bir yıldız SİNAN, daha sezon başında tüm otoritelerin dikkatini çekmiş, hatta transfer listelerine bile dahil edilmişti. Gücü, top tekniği ve hızı en büyük artıları. Dünkü karşılaşmada da Fenerbahçe defansının pamuk ipliğine bağlı direnişini yıkan adam olan Sinan, Altay’a hayat veren isimlerin başında geldi. Maçın hakemi Dengesizdi LİGİN genç umudu Bülent Demirlek dengesiz bir 90 dakika geçirdi. Faul düdüklerinde birçok hata yapan Demirlek, kart seçimlerinde hatalar yaptı. Bülent Demirlek’in bu zaafı bazı anlarda maçın tansiyonunu artırdı. Ancak genç hakemin, yardımcılarıyla uyumlu oluşu ve sonuca etki edecek bir yanlışı olmaması olumlu yönüydü. Maçtan rakamlar * Bu sezon Diyarbakırspor Teknik Direktörü olarak 5 maçta 3 mağlubiyet, 2 beraberlik, Altay çalıştırıcısı olarak da 2 beraberlik, 1 mağlubiyet yaşayan Hüseyin Kalpar, 9. maçında güldü. * Mustafa Doğan, 47 gün ve 5 maç sonra Altay karşısında formasına kavuştu. Konyaspor’la oynanan kupa maçında ilk dakikada kırmızı kart görerek takımın elenmesinde başrol oynayan deneyimli futbolcu, gol olan topu Sinan’a kaptırarak Altay’a yenilgisinin de sorumlusu oldu. * Vladimir, 9 Şubat 2003’teki Ankaragücü maçından itibaren 41 gün içinde 6 karşılaşmada 495 dakika oynayıp tek gol atamadı. * Rüştü, 2 Şubat 2003’te oynanan Beşiktaş maçının 56. dakikasında Ahmet Dursun’un ayağından yediği golün ardından, Saracoğlu’nda 288 dakika sonra Sinan’a mağlup oldu. * İzmir’deki 3-1’lik ilk maçta Fenerbahçe’nin gollerini atan Ortega, Washington ve Steviç’ten ikisi ülkelerine giderken, Steviç de yedek kulübesinde oturdu. * Ceyhun, Ümit Özat cezalı olduğu için Fenerbahçe formasını ligde giydiği 38. maça ilk kez kaptan olarak çıktı. Maçtan notlar Başkan locada AZİZ Yıldırım, her maçın tersine karşılaşmayı, Şeref Tribünü’nden değil, özel locasından izledi. Fenerbahçeli yöneticiler de maça ilgi göstermedi, gelenler ise locaları tercih etti. Çetin eşofmanla TEKNİK Sorumlu Oğuz Çetin’in 1 aylık cezasını tamamladı. Çetin, takım elbiseyle çıktığı için aldığı cezayı 18 Mart’ta bitirirken, dünkü sınava eşofmanlarıyla çıktı. ABD’ye protesto ABD - Irak savaşı, ekranlardan soluksuz izlenirken, gerilim dünkü maça da yansıdı. Fenerbahçeli taraftarlardan bir grup, \"Kahrolsun ABD\" diye bağırdı ve Saddam Hüseyin’e tempo tuttu. Önemli revizyon OĞUZ Çetin, Altay önüne ciddi bir revizyon ile çıktı. Transfer edildiği günden beri ilk 11 oynayan Kemal, Fatih, Johnson ve Steviç ile birlikte yedek kulübesinde oturdu. ","label":"sport"} +{"text":"İki yüzlü Fener! Kritik \/ YALÇIN TÜRK Fenerbahçe Antalya’da düzenlenen Efes Cup finalinde ligin iddialı takımlarından Trabzonspor’a yenilirken iki farklı görüntü sergiledi. Karşılaşmanın ilk 25 dakikasında temkinli ancak tutuk bir oyun ortaya koyan Sarı - Lacivertliler, bu dakikadan sonra sahada istediklerini yapmaya başladı. Ali Güneş ve Tuncay kanatlarda olumlu işler yaptı. Ceyhun kendine geldi. Göbeği ise Johnson ile Hakan iyi kapattı. Fenerbahçe etkili olduğu bu dakikalarda golü de bularak ilk yarıyı önde bitirdi. İkinci 45 dakikaya tempolu başlayan Fenerbahçe, 55. dakikadan itibaren birden oyundan koptu. Johnson ve Tuncay’ın peş peşe gelen top kayıplarının ardından Sarı - Lacivertliler iki dakika içinde kalelerinde iki gol gördüler. Skor dezavantajından sonra orta alanda ve savunmada inanılmaz açıklar veren Fenerbahçe kalesinde bir çok tehlike yaşadı. Trabzonspor, gol ayakları biraz dikkatli olabilse maç farklı sonuçlanabilirdi. Teknik Direktör Oğuz Çetin’in oyuna son yarım saatte aldığı yeni transferlerden Erhan’ın henüz hazır olmadığı gözükürken, Bes olumlu hareketler yaparak takım için yararlı olabileceğini gösterdi. Kampa geç katılan Ortega’nın ise fizik güç sorunu olduğu her halinden belliydi. Sarı - Lacivertliler Lorant döneminde yaşadıkları sistem sorununu dünkü karşılaşmanın ilk 55 dakikasında atlatmış gözüktüler. Fenerbahçe bu oyun disiplinini 90 dakikaya taşıdığı anda hem oyun hem de skor olarak başarıyı yakalar. Trabzonspor ise ilk yarım saat ile son yarım saatlık bölümlerde Fenerbahçe’ye üstünlük sağladı. Özellikle Aurelio, Gökdeniz ve Erman Özgür başarılı oyunları ile ön plana çıktılar. ","label":"sport"} +{"text":"JARDEL'DEN MESAJ VAR Galatasaray'ın eski golcüsü, Sarı-Kırmızılı yönetime haber göndererek, geri dönmek istediğini bildirdi. Sporting Lizbon, Sambacı'yı 2.5 milyon Euro'ya satma kararı aldı ERHAN TELLİ Mutsuz günler geçirdi MARİO Jardel, Galatasaray'a geri dönmek için girişimlere başladı. Brezilyalı yıldızın, Sarı - Kırmızılı yöneticilere haber göndererek, Türkiye'ye seve seve dönebileceğini söylediği bildirildi. Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra eşiyle ilgili sorunlar yaşayan Jardel, aylarca futboldan uzak kalmış ve yaşadığı psikolojik bunalımı zorlukla aşmıştı. Son karar Terim'in JARDEL konusunun Fatih Terim'e iletileceği ve tecrübeli hocanın bu konuda bir karar vermesinin isteneceği öğrenildi. Sporting Lizbon ise mutsuz olan golcüyü, 2.5 milyon Euro'ya satışa çıkardı. Sarı - Kırmızılı formayı 2000 - 2001 sezonunda giyen Jardel ligde 23, Avrupa'da 11 gol atmıştı. Sambacı, Süper Kupa'da R.Madrid filelerini sarsarak Aslan'ı zafere taşımıştı. Stepne aday Gilson MEHMET ÇİFTÇİ Haber bekliyor YABANCI transferinde dört koldan arayışlarını sürdüren Galatasaray, Brezilya pazarına açıldı. Barcelonalı Overmars ve Feyenoordlu Van Hooijdonk ile temaslarını sürdüren Sarı - Kırmızılılar, yedek listesine de Sambacılar'ı aldı. Galatasaray'ın Brezilya'nın Fluminense takımında top koşturan Gilson ile anlaştığı öğrenildi. Golcü oyuncunun imza için davet beklediği bildirildi. Yıldızlar olmazsa CİM - Bom, iki yıldız Overmars ve Van Hooijdonk'un transferinde pürüz çıkması durumunda Gilson'u renklerine katacak. Fluminense'de geçen sezon fazla şans bulamayan oyuncuya Rusya Ligi'nden de teklif geldi. Ancak futbolcunun menajeri, Brezilya basınına yaptığı açıklamada Gilson'un Türkiye'ye gidip, Galatasaray forması giymek istediğini söyledi. Geleceğin yıldızı Konya yolunda! Pinto'ya kiralık formülü TRANSFER edildiği günlerde \"Geleceğin büyük starı olacak\" denilen Pinto, kiralık olarak Konyaspor'a veriliyor. Sarı - Kırmızılı forma altında beklenen performansı gösteremeyen Brezilyalı futbolcu için, iki kulübün prensip anlaşmasına vardığı öğrenildi. Öte yandan Yunanistan'da yayınlanan Sport Time Gazetesi, Panathinaikos'un Revivo'yu transfer edebilmek için harekete geçtiğini iddia etti. Haberde, Yunan takımının İsrailli hocası Schum'un yıldız futbolcunun alınmasında ısrarcı olduğu belirtildi. Ümit'in gözü W.Bremen'de BONSERVİSİ İtalya'nın Inter takımında olan Ümit Davala, Werder Bremen ile masaya oturuyor. Almanya'ya giden yıldız futbolcu, ilk hedefinin futbol kariyerini Avrupa'da sürdürmek olduğunu söyledi. Ümit, \"Inter ile aramızda hiçbir sorun yok. Werder Bremen ile görüşeceğim. Galatasaray ile de anlaştım. Eğer istediğim şartlar oluşmazsa, Galatasaray'da oynarım\" diye konuştu. Yine kamp yine kabus DÜNYA Kupası'nın ardından futbolcularının dinlememesine isyan eden Fatih Terim, aynı krizi şimdi de Konfederasyon Kupası maçları nedeniyle yaşıyor. A Milli Takım'da forma giyen oyuncularının iki yıldır dinlenememesi Terim'i kara kara düşündürüyor. Programın yoğun olması nedeniyle, milli oyuncuların Fransa'dan direkt olarak yeni sezon çalışmalarına katılması gündeme geldi. Kombineler belirlendi YÖNETİM Kurulu dün Olimpiyat Stadı'nda yaptığı toplantı sonunda yeni sezonun kombine bilet fiyatlarını belirledi. 17 iç saha maçı, Şampiyonlar Ligi ve Türkiye Kupası maçlarını da kapsayan kombine kart fiyatları şöyle: ","label":"sport"} +{"text":"TECRÜBE KAZANIR Mircea Lucescu, Sarajevolu futbolcuların kendilerini göstermek için aşırı motive olduklarını belirterek, \"Bu kez rahatlık yok. Burada cehennemi yaşayacağız\" dedi BİLAL MEŞE ‘Stat dolacak’ UEFA Kupası’nda ikinci tur kovalayan Beşiktaş’ın Teknik Direktörü Lucescu 2 - 2’nin rövanşını alacaklarını söyledi. Rumen hoca ilk maçtaki skorun gerçeği yansıtmadığını belirterek, \"Sarajevo genç bir takım. Dışarda oynamaya hevesli birçok oyuncu var. Bu yüzden motive oldular. Rakip olarak bir İtalyan takımını tercih ederdim. Stat dolacak, cehennemi bir gece yaşayacağız, İstanbul’daki atmosferi orada da bulacağız\" dedi. ‘Tecrübe kazanır’ TAKIM olarak neyle karşılaşacaklarını bildiklerini dikkati çeken Lucescu, \"90 dakika rehavet etmeden oynayacaklardır. Oyunu kendi futbolcularımın tecrübesine ve bireysel değerlere dayandırarak teknik olarak oynayacağız. Fizik olarak savaşa girmeyeceğiz. Şampiyonluk serüveni uzun, Avrupa için ise yalnız bir tek maçımız var. Bu maçı tüm tecrübemizle oynayıp, ne pahasına olursa olsun kazanacağız\" diye konuştu. ‘Hakem önemli’ İLK maçta üç penaltılarının verilmediğini de iddia eden Lucescu sözlerini şöyle sürdürdü: \"Üstün bir zeka ve agresif bir oyun ortaya koyacağız. Ruhumuzu sahaya yansıtacağız ve gerekirse de savaşı kabul edeceğiz. Burada Macar hakemin daha adil olacağını düşünüyorum. Kale önünde daha kararlı ve bitirici olacağız. Şimdiye kadar rakip kalelerde yaptığımız hataları ortadan kaldıracağız.\" Tur primi belli SİYAH-BEYAZLI yönetim ilk turun geçilmesi halinde futbolculara beşer bin dolar prim dağıtacak. Lucescu da oyuncularına cebinden 150’şer dolar vereceğini açıkladı. Karşılaşmaya yoğun ilgi olduğu ve biletlerin tükendiği belirtildi. Komşu ülkelerden gelen gurbetçiler karaborsadan 50 dolara bilet satın almak zorunda kaldılar. Yıldızlar kaldı Zor maç öncesinde sakatlıkları nedeniyle Beşiktaş’ta Amaral, Tümer ve Nouma kadroya alınmadı. Grip olan Ali Eren’in tedavisi sürüyor ORHAN YILDIRIM Türbülans korkuttu UEFA Kupası birinci tur rövanşında Sarajevo ile zorlu bir mücadele yapacak olan Beşiktaş dün özel bir uçakla Saraybosna’ya gitti. Karakartal isimli uçağın 10 dakika süre ile türbülansa yakalanması dışında olaysız geçen yolculuk sonrasında, Beşiktaş kafilesi havaalanında çiçeklerle karşılandı. Otele yerleştikten sonra akşam maç saatinde Olimpiyat Stadı’nda bir antrenman yapan Siyah - Beyazlı kafile, şehirdeki savaş izlerinin hâlâ durması nedeniyle duygusal anlar yaşadı. Nouma Cannes’da TEKNİK Direktör Lucescu, sakatlıkları sürdüğü için Tümer ve Amaral’ı kadroya almadığını söyledi. Halen hazır olmadığı belirtilen Nouma ise izin alarak Cannes’e, ailesinin yanına gitti. Grip olan Ali Eren’in hastalıktan başını kaldıramadığı, ancak maç saatine kadar düzelmesinin beklendiği bildirildi. İstanbul Çevik Kuvvetler Emniyet Müdürü Yaşar Şahin ile yardımcısı Behzat Cambazoğlu özel koruma görevi ile takımla birlikte seyahat ettiler. Galiba asiyim Almanya’nın Sport Bild Dergisi’nde iki sayfalık röportajı yayınlanan İlhan Mansız Türkiye’de şampiyon olup, B.Münih’e gitmek istediğini söyledi ZEKİ DOMAÇ ‘5 yılım boşa gitti’ DÜNYA Kupası’yla yıldızı parlayan İlhan Mansız’a Almanya’nın ünlü spor dergisi Sport Bild iki sayfa yer verdi. Söyleyişide ‘Ben biraz asiyim’ diyen milli golcümüz, kariyerinden 5 yılı boşa harcadığını söyledi ve \"Babamın zoruyla Gençlerbirliği ile sözleşme imzaladım. Ancak daha önce sadece izin için gittiğim Türkiye’de uyum sağlayamadım. 6 ay sonra da kaçtım\" şeklinde konuştu. ‘Sevgilimi öpemiyorum’ TÜRKİYE’DE sokakta gezmesinin bile sorun olduğunu söyleyen genç futbolcu, \"Artık fotoğraf çektirmeme gerek kalmıyor. Bir lokantaya gitsem, gittiğim mekan kısa bir süre sonra gazetecilerin akınına uğruyor. Burada yaşam çok farklı. Alman sevgilim Nina da Türkiye’ye gelince buranın kurallarına uymak zorunda. Örneğin, sokakta öpüşemiyoruz. Böyle birşey yapsak skandal olur\" dedi. ‘Hayalim Bayern Münih’ İLHAN başarılı bir dünya kupası yaşamasına rağmen bunun yeterli olmadığını söylediği açıklamasında, \"Daha çok gol atmalıyım. Bir gün Avrupa’nın büyük takımlarından birinin formasını giyersem, o zaman ünlü golcüler arasında yer alırım. Hayalim bu. Önce Beşiktaş’la şampiyon olup, sonra Avrupa’ya gitmek istiyorum. Rüyalarımın kulübü ise Bayern Münih\" diye konuştu. ","label":"sport"} +{"text":"Resmi futbol \"Futbola devlet el koysun\" diyenlerin gözü aydın... Koydu; sayelerinde... Hem de onların tam işaret ettiği yere! Bir devlet bakanı Türkiye'deki yabancı bir hocayı \"hakemlerden çok şikayet ediyor\" diye eleştirdi, Başbakanlık müfettişleri soruşturma başlattı. Gözünüz aydın; Lucescu'nun işi tamamdır. Bu koşullarda lig bitene kadar bile dayanırsa mucize sayılır. Ben asıl Lucescu'ya değil, Devlet'in durumuna üzülüyorum. Halk için halk adına denetleyecek, disipline edecek \"resmi kanalların\", bazı \"jurnalciler\" tarafından yönlendirilmesi yazıktır, günahtır ve ayıptır. * * * Bizim bildiğimiz, latifeler dışında Sayın Bakanımızın futbol konusunda muhatabı Futbol Federasyonu'ndan başka bir kişi veya kurum olmamalıdır. Şayet yaşanan kaosun unsurlarından biri de Federasyon haline gelmişse, özerklik çerçevesi içinde çözümün yolu açıktır ve sayın bakanın yönlendirmesi elbette kan değişimini kolaylaştıracaktır. Ancak günlük olaylara Bakanlık düzeyinde müdahale etmek, üstelik bu tercihi tarafsızlığı şüphe götürür yorumlara göre düzenlemek, varolan sorunlara yenilerini eklemekten başka bir işe yaramayacaktır. Özerklik, futbolumuzun hak ettiği bir apolettir ve adli nedenler yüzünden askıya alınamayacak kadar değerlidir. Devlet'in özerk futboldaki işlevi haksızlıklara ve adaletsizliklere dikkati çekmek değil, mevcut Federasyon'dan giderilmesini istemektir. Ümit yoksa genel kurulu toplamak yetkisi de dahil olmak üzere, becerecek federasyonlara ortam yaratmak yeterlidir. Mafyadan yolsuzluğa kadar her suçla mücadele edecek kanunlar futbol için de geçerlidir. Ancak futbolun içindeki kulüp, yönetici, hakem tartışmaları federasyonun meselesidir. Devlet jurnalcilerin tuzağına düşmemelidir. GALATASARAY MEKTEBİ Bizim Stadyum'da yayınlanan Taffarel röportajı, insanın tüylerini diken diken eden cinstendi: \"Benden kaleci antrenörü olur mu olmaz mı emin değilim. Hagi çok ısrar etti geldim\"!.. Sadece Taffarel mi ? Hagi'den teknik direktör olur mu olmaz mı, o da belli değil aslında. Sayın Ergun Gürsoy ısrar etti, geldi. Galatasaray'ın \"mektep\" ile organik ve psikolojik bağları tamam da, takımı okul haline getirmeleri biraz fazla. Mikroskop altında Trabzonspor Başkanı Sayın Atay Aktuğ, Serdar Bilgili'nin Galatasaray başkanına gönderme yapmasını onaylamadı. \"Biz hiçbir hakemden düdüğünü duvara asmasını talep etmeyeceğiz\" cümlesi gereksiz ve talihsiz bir açıklamaydı Sayın Aktuğ için... Olabilir, saygı gösterilmelidir. Lakin, üç dakika sonra Sayın Özhan Canaydın'ın hakem Ali Aydın'ın üzerine gitmesini de onaylamadığını söyledi Sayın Aktuğ... Bunu niye yazdım ? Çünkü bir başkan ne kadar sıkı izlendiğini bilsin ve mantık hataları ile prensip kırılmalarına dikkat etsin... Mesaim, Sayın Aktuğ gibi saygın ve saygılı insanların uzun yıllar görevde kalması için. Kızmak bizim hakkımız Hadi, biz kızabiliriz Sayın Serdar Bilgili'ye... Kızabiliriz, kırılabiliriz, hatta söylensek bile yeridir. Yılın spor adamı ödülünü alırken, Ödül Töreni'ni basın toplantısına çevirip ambiansı bozduğu için; biiir... Kendisi gibi konuğumuz olan ve söz hakkı bulunmayan misafirlerimize bizim çatımız altında hitap ederek adalet hissimizi incittiği için; ikiii. Halkın oylarıyla fair play ödülü aldığı gecenin mana ve ehemmiyetine gereken özeni göstermediği için, üüüç. Peki sizler niye kızıyorsunuz; söyledikleri hayali olaylar mı Serdar Bilgili'nin? Hakeme \"düdüğünü as\" deyip, astıran olmadı mı ? \"Hakemin cezasını biz veririz\" diyenler, \"devlet garantisi\" isteyenler yalan mı ? Hepimiz söylemez miydik; \"yöneticilerin seçtikleri kelimelere bile dikkat etmeleri gerekir. Yönetici hangi frekanstaysa tribünler de öyledir\" diye... İşte Sayın Bilgili'nin manifestosunu payandalayan üç kelime: Sportmenlik, centilmenlik ve etik. Hangi köşesini beğenmediniz bu üçgenin? * * * Yoksa takıldığınız cümle; \"Bizim için namus şeref ve adalet her şeyin önünde gelir\" mi? Sayın Bilgili, dile getirdi diye \"namus şeref ve adaleti\" tekeline almadı ki. \"Bende var\" demek, neden \"sende yok\" anlamına gelsin ki? Bence Sayın Serdar Bilgili'nin yaptığı açıklamalar, hakem hataları dedikodular kışkırtma ve ihbarlar ile serseme dönmüş Süper Lig'de, şampiyonluk şokuna uğramış kendi camiasına verebileceği en sağlam mesajlardır. Sağlam ve aradan on yıllar geçtikten sonra bile hatırlanacak mesajlar... Coşturan, ama kışkırtmayan, kavgayı lanetleyip asaleti yücelten, eleştirirken intikam aramayan mesajlar. Çünkü içinde sportmenlik, centilmenlik ve etik gibi referanslar bulunan, özlemi adalet olan, herkesi işini yapmaya çağıran bu açıklamalar, aslında içinde yaşadığımız sezonun eksiklerinin ilk ağızdan bir özetidir? Dediğim gibi, sadece biz kızabiliriz bu açıklamalara, o da içerik değil usûl açısından. 'Gereğini yapmak' Önce \"ağızlarının payını vereyim\" dedim, Milliyet Yılın Sporcusu anketine dil uzatanların... Aylardır kızgındım. 50 yıllık bir gelenekle rekabet edebilmek için sabırla tuğlaları dizmek yerine, dev bir spor anıtının altından tuğla çekmeye çalışmışlar, işi \"halkın oylarıyla seçim popülizmdir\" saçmalığına kadar vardırmışlardı. Muhteşem gece, anılarımı canlandırmıştı. Sonra dalga geçmeye karar verdim... \"Halkın oylarıyla yılın futbolcusu Sergen; üstelik Tuncay orada dururken\" türünden iğneler batırabilirdim. Daha koltuğa oturmadan parçalanan spor jürilerini tefe koyabilir, halkı sevdiği türden mizahi kıyaslamalar yapabilirdim... Zaman tam bu zamandı. Dakikalar ilerledikçe bundan da vazgeçtim tören akşamı. Her konuk, tokalaştığım her misafir, zaten benzer lafları ediyor; spordaki yarım yüzyıllık demokrasi abidesini yere göğe koyamıyordu. Uzak ara Milliyet halkın oylarıyla yılın sporcularını seçerek, üstelik bunu 50 yıldır tekrar ederek, meslek demokrasi ve spor sıralamalarında \"uzak ara\"ydı. Kızgınlık, öc alma, üstünlük duyguları, yerini derin bir anlayışa bıraktı zihnimde... Empati mi yapıyordum ne?.. 50 sene insanı da olgunlaştırıyordu, anketleri de. Birkaç yıl önce bir meslektaştan aldığım faksı hatırladım o sırada. Zehir zemberek bir fakstı. \"Ters Köşe\" adının, kendi köşesine ait olduğunu ve şayet ahlaklı bir gazeteciysem \"gereğini yapmamı\" rica ediyordu sertçe... En az iki senelik adını çalamazdım ! Kendisine on yıl önceki Ters Köşe logolu yazımı fakslamış ve bir not iliştirmiştim: \"Senin gereğini yapmana gerek yok. Bırakalım insanlar hangi Ters Köşe'yi okuyacaklarına kendileri karar versin\". Geçen gece, insanların Milliyet Yılın Sporcusu Anketi'ne ilişkin fikirlerini ilk ağızdan dinledikten sonra, gazetelerin yılın sporcusu organizasyonları hakkında birşeyler yazmama gerek olmadığını anladım. \"Karar\" apaçık ortadaydı. Yanal atılımlı futbol fayı Sonunda Ersun Yanal'ı \"terfien tecrit\" edebildik işte! Omuzuna rütbe, kapısına kilit meselesi. Bu, ateş gibi genç bir kaymakamın vali rütbesi verilip, merkeze alınması ile örneklenebilir. Bakmayın siz \"milli görev\" türünden hamasi açıklamalara. Sonuçta henüz üç büyüklere gelebilecek tecrübeye sahip olmayan Yanal, yüksek kâr vadeden hisse senedi gibi piyasadan çekildi ve kimseyi rahatsız edemeyecek bir pozisyona getirildi. Orada biraz bekler... Zamanı geldiğinde Galatasaray, Beşiktaş veya Fener... Neyse, Ersun Yanal ile Futbol Federasyonu arasında \"nikah\" yapılmıştır. Artık bizlere düşen susmaktır. Susmak ve olumlu sonuçları beklemek... Hatta dua etmek. Çünkü \"Yanal Atımlı\" bu futbol fayı da yerinden oynarsa, hepimizin sonu \"felaket\". Aslında Ersun Yanal'ın, milli takımla ne kadar yol alacağını merak etmekteyim ve Milli Takım'ın başarısını asıl belirleyecek unsurun; takımlarında yetişmiş eğitilmiş futbolcular olduğunu bilmekteyim. Onlar varsa, milli takım başarılı olacaktır. Ersun Yanal da, üç - beş ayda bir gördüğü futbolculara elinden geldiği kadar katkıda bulunacaktır. Benim tadımı kaçıran; o futbolcuları yetiştirecekler arasında, Ersun Yanal'dan mahrum olması Ersun Yanal'ın... Yani, en büyük handikapı kendisi. ","label":"sport"} +{"text":"10 numara Futbolda bu \"10 numara\"ya nedense herkes çok meraklı... Genelde de babalar giyiyor ve çoğu solak. Hatta yıllardır, bunun kavgası da oluyor. Maalesef yönetici ve antrenörler bile, daha önceki sezon \"10 numara\" giyen oyunculardan rica ediyorlar, \"Falanca geliyor. Ona verelim, yanlış anlamasın\" diye. Giydikleri formanın büyüklüğü ve asilliğinden çok, \"10 numara\" önemli. Bu oyuncuların şartları da var; 1- En fazla transfer ücretini alırım. 2- Öyle her antrenmana çıkmam. 3- İdmana çıkarsam diğerleri kadar çalışmam. 4- Gittiğim kulüpte kesin salon olmalı. Çok sıcak ve soğuk havalarda orada çalışırım. 5- Uzak deplasmanlara filan gitmem. 6- Yılda en fazla 20 maç oynarım. 7- İzine erken gider, geç dönerim. 8- Maç içerisinde, top rakipteyken, pres filan kesinlikle yapmam. 9- Penaltı, frikik, duran top... Hepsini ben kullanırım. Şimdi yıllardır \"10 numara\"yı giyenleri bir gözünüzün önüne getirin. İstisnalar kaideyi bozmaz, ama genelde sorun yaşatmışlardır. Ya antrenöre ya da kulüplere... Bugün ayın 18’i... Sergen henüz takım idmanlarına çıkmıyor. Revivo nerede antrenman yapıyor belli değil. Felipe’nin durumu bilmece. \"10 numara\"nın yeni adayı Ortega da ükesinden yeni geldi. Maçların başlamasına da kısa bir zaman kaldı. Aslında bu geçmişte de böyleydi. Hazırlık-seyahat HAZIRLIK çalışmaları devam ediyor. Ancak genelde seyahatle geçiyor. Galatasaray, İstanbul’da başladı, İspanya gitti... Döndü, dün de Mısır’a uçtu... Ardından da Antalya’ya gidecek. Beşiktaş geç başladı. Antalya’ya gitti... 3 - 4 günlüğüne İstanbul’a döndü. Tekrar Antalya’ya geçecek. Büyüklerden bir tek Fenerbahçe, Antalya’ya gitti ve hiç istirahat etmeden çalışmalarına devam ediyor. Kamp mı, seyahat mi anlamadım... ANIMIZ GEÇEN hafta bahsettim Ayhan Erman hocamızdan. Allah nur içinde yatırsın. Sarıyer antrenörüyken, Karabük ile maça gidiyorlar. Karabük’ün cezası var ve maç seyircisiz oynanıyor. Kimse yok stadda... Eskiden kulübeler de kuraya göre belirlenirdi. Kulübeler seçilirken, ilk saniyede Karabük bir gol atıyor. Kaleci daha kendi alanının içine ayağıyla çizgiyi çizerken... Ayhan hocanın haberi yok. Seyirciden de ses gelmiyor. Derken ilk yarının ortalarında Sarıyer bir gol atıyor. Devre oluyor, Ayhan hoca, \"1 - 0 öndeyiz iki puan cepte. Aman gol yemeyin\" diyor. O arada oyuncular uyarıyor, \"Hocam maç 1 -1.\" ","label":"sport"} +{"text":"Sen bana lazımsın’ FENERBAHÇE ile oynanacak derbide yer almak isteyen Sergen, dün Beşiktaş Teknik Direktörü Lucescu ile bir görüşme yaptı. Yıldız oyuncunun, \"Galatasaray karşısında cezalı olmam nedeniyle forma giyemedim. Bu maçta oynamayı çok istiyorum. Bir devre rahatlıkla çıkartabilirim\" dediği belirtildi. Ancak Rumen hocadan olumsuz cevap geldi. SERGEN’İ riske atmak istemeyen Rumen teknik adam, \"Bir maçta değil, sezon boyunca takımda olmanı istiyorum\" dedi. Lucescu, \"Bu davranışın hem takım arkadaşların hem de benim için apayrı bir olay. Ancak idman ve maç eksiğin var. Sen bu takımın herşeyisin ve ilerleyen haftalarda takımın sana ihtiyacı olacak\" yorumunu yaptı. Patron Lucescu! BÜNYAMİN OSMAN DİNAMO Bükreş Başkanı Nicolae Badea, kulüp hisselerinin yüzde 52’sini Lucescu’ya satacağını açıkladı. Romanya’da yayınlanan Pro Sport gazetesinin haberine göre, hisselerin yüzde 52’sinin Mircea Lucescu’ya verileceği, oğlu Razvan’ın da yüzde 7’lik hisseyi alarak başkan olacağı belirtildi. Luce’nin, Beşiktaş’ı bırakmadan, çevresindeki zengin işadamlarıyla bütün hisseleri satın alabileceği belirtildi. ANCAK Beşiktaş Teknik Direktörü Mircea Lucescu ise haberin abartılı olduğunu ifade etti. Rumen çalıştırıcı, \"Başkan beni aramadı. Böyle birşeyin yazılması yanlış. Kulübü alabilecek kadar maddi bir gücüm ve satın almakla ilgili söyleyecek lafım yok. Dinamo Bükreş Kulübü’nde yetişmiş biriyim, zaman içerisinde bu işler belli olur\" ifadesini kullandı. Pancu’da milli kriz Romanya’nın katılacağı dörtlü turnuvanın İstanbulspor maçıyla çakışması sorun oldu ORHAN YILDIRIM Kıbrıs’ta dörtlü turnuva DERBİ heyecanını yaşayan Beşiktaş, Daniel Gabriel Pancu’nun Romanya Milli Takımı’na çağırılmasıyla sıkıntıya düştü. 12-14 Şubat tarihlerinde yapılacak 4’lü turnuva için kadroya alınan başarılı oyuncunun 10 Şubat’ta takıma katılacağı öğrenildi. Ancak 14 Şubat’ta İstanbulspor maçının olması, Siyah - Beyazlılar’ı zora soktu. Lucescu takipte ROMANYA’NIN 12 Şubat’ta Slovakya, 14 Şubat’ta ise Rusya veya Kıbrıs Rum Kesimi ile oynayacağı belirtildi. Beşiktaş Teknik Direktörü Mircea Lucescu’nun Romanya Futbol Federasyonu ile görüşerek, gerekli izni almak için çaba sarfettiği öğrenildi. En kötü ihtimalle Pancu ilk karşılaşmada yer alıp, hemen Türkiye’ye gelecek. Bilgili dopingi BEŞİKTAŞ Başkanı Serdar Bilgili, Fenerbahçe derbisi öncesinde Ümraniye Tesisleri’ne giderek futbolculara moral dopingi yapacak. Önemli karşılaşma için yarın kampa girecek Siyah - Beyazlı oyuncularla görüşecek olan Bilgili ve beraberindeki idareciler, burada yönetimin belirlediği 10 bin dolarlık primi futbolculara tebliğ edecek. Milutinovic vefat etti SİYAH - Beyazlılar’ın eski teknik direktörü Milos Milutinovic, amansız hastalığından kurtulamayarak, Belgrad’da hayata gözlerini yumdu. 70 yaşında yaşama veda eden Yugoslav çalıştırıcı, 1977-1978 ve 1986-1987 sezonlarında Beşiktaş’ı çalıştırmıştı. Yugoslavlar’ın gelmiş geçmiş en büyük futbol adamlarından biri olarak gösterilen Milutinovic, Partizan, B.Münih, Racing Paris ile OFK Belgrad’da forma giymişti. ","label":"sport"} +{"text":"GERİLİM Serdar Bilgili'nin, Fenerbahçe ve Galatasaray'ı hedef alan açıklamaları tansiyonu yükseltti. Sarı-Lacivertli takım, İnönü Stadı'na sıkı güvenlik altında gitmeyi planlıyor Endişe sardı SÜPER Lig'de son 5 haftaya girilirken, şampiyonu büyük ölçüde belli edecek olan Beşiktaş - Fenerbahçe derbisinin heyecanı şimdiden gündeme gelmeye başladı. Başkan Serdar Bilgili'nin, Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerini eleştiri yağmuruna tuttuğu sert açıklamalarının ardından, iki hafta sonra oynanacak olan derbi maçı özellikle Kadıköy'de ön plana çıktı. Bu arada Beşiktaş'ın Samsun'a 1 trilyonluk prim gönderdiği iddiası huzuru iyice bozdu. Özel koruma istenecek BİLGİLİ'NİN açıklamalarının taraftarlar üzerinde olumsuz bir etki yaratacağını düşünen Fenerbahçe'nin, İstanbul Emniyeti'ne başvuru yapacağı bildirildi. Yönetimin, teknik heyet ve futbolcular için özel önlemler alınmasını isteyeceği öğrenildi. Ortamı yumuşatmak isteyen Nihat Özdemir, \"Valilik ve emniyet derbi konusunda yeterince tecrübeli. Gereken tedbirler zaten alınacaktır\" dedi. 'Futbolu bırakmıyorum' Hooijdonk'tan açıklama FENERBAHÇE'NİN Hollandalı yıldızı Van Hooijdonk, ülkesinde yayınlanan AD gazetesine bir yıl daha Sarı - Lacivertli formayı giyeceğini açıkladı. Muhabirin \"Futbolu bırakmayı düşünüyor musunuz?\" sorusuna \"Hayır\" diyen golcü futbolcu, \"Bir forvetin hangi yaşta futbolu bırakması gerektiği beni ilgilendirmez. Önümüzdeki sezon da Fenerbahçe'deyim\" yanıtını verdi. 'Şampiyonluk yolda' VAN Hooijdonk, ilk kez şampiyonlukla tanışmaya hazır olduğunu da belirtti. Yıldız futbolcu şu ifadeleri kullandı; \"Türkiye'de çok mutluyum ve harika günler geçiriyorum. Ayrıca bir yıllık daha sözleşmem var. Futbol yaşantımda hiç şampiyonluk yaşamadım. Bu duyguyu, bu sezon Fenerbahçe ile tadacağım. Bunun için önümüzde 5 maçımız kaldı.\" Tuncay'dan imza şov FENERBAHÇE, önceki gün kapalı kapılar ardında 3 yıllık sözleşme imzalattığı Tuncay için bu kez şov düzenledi. Fenerbahçe TV'de canlı olarak yayınlanan törene Başkan Aziz Yıldırım, İlhan Ekşioğlu, Osman Yalçın ve Menajer Erdinç Şehit katıldı. Başkan Aziz Yıldırım, \"Tuncay hiçbir maddi talepte bulunmadan boş mukavele imzaladı. Jestinin karşılığını alacak\" dedi. Tuncay ise Yıldırım'a verdiği sözü tuttuğunu belirtti. ","label":"sport"} +{"text":"Ne fark eder Real Madrid ya da Barcelona. Lazio ya da Juventus. Hepsi birbirinden dişli. Biz de kendimize güveniyoruz, F Grubu’nda Fenerbahçe’den, D Grubu’nda Galatasaray’dan başarı bekliyoruz ŞAMPİYONLAR Ligi’nde 2001 - 2002 sezonu ilk raund grup kuraları dün Monaco’da belirlendi. Grimaldi Forum’da gerçekleştirilen kura çekimi sonunda Fenerbahçe, F Grubu’nda İspanyol Barcelona, Fransız Lyon ve Alman Bayer Leverkusen ile eşleşti. Galatasaray ise D Grubu’nda İtalyan Lazio, Hollanda’dan PSV Eindhoven ve Fransız Nantes ile buluştu. Ekiplerimiz, gruplarında ilk iki sırada yer alırlarsa bir üst tura çıkacaklar. MAÇLARIMIZ GALATASARAY • 11 Eylül: Galatasaray - Lazio • 19 Eylül: PSV Eindhoven - Galatasaray • 26 Eylül: Nantes - Galatasaray • 16 Ekim: Galatasaray - Nantes • 24 Ekim: Lazio - Galatasaray • 30 Ekim: Galatasaray - PSV Eindhoven FENERBAHÇE • 12 Eylül: Bayer Leverkusen - Fenerbahçe • 18 Eylül: Fenerbahçe - Barcelona • 25 Eylül: Fenerbahçe - Lyon • 17 Ekim: Lyon - Fenerbahçe • 23 Ekim: Fenerbahçe - Bayer Leverkusen • 31 Ekim: Barcelona - Fenerbahçe ","label":"sport"} +{"text":"BU ŞENLİK TAM FENERLİK: 3-1 Ankaragücü'nün ilk yarıda Yılmaz'la bulduğu gol yine yürekleri ağızlara getirdi. Semih'in ikinci devre açtığı kapıdan Hooijdonk iki kez girdi, üç puan üç golle geldi 90 dakika MEHMET DEMİRKOL Staddaki tansiyonu tarif etmeye olanak yok. Elle tutabileceğiniz, bıçakla kesebileceginiz bir stresle kaplıydı, tıka basa dolu Şükrü Saracoğlu... Tribündekiler ve sahadakiler kurallarını bilmedikleri bir oyunu oynuyordu sanki... Fenerbahçe'ninkine daha çok benzeyen formalarla sahada olan Ankaragücü, tıpkı iki hafta önceki Samsunspor gibi kalabalık bir orta sahayla bu alanda top kapıyor, fazla direnişle karşılaşmadan rakip sahaya geçiyorlardı. 3 - 4 - 3'e benzeyen oyunları, Hakan Keleş ve Umut'u kaçırmaya yönelik direkt kaleyi hedefleyen plandı. Ama yine de 20'de Yılmaz'ın şık serbest vuruşuyla buldukları bir gol dışında sayıya çok yaklaşamadılar. Çünkü Fenerbahçe savunması, hücum hattından 60 - 70 metre kopma pahasına hep hazırlıklıydı. Daum'un Selçuk'u sağ bekte, Ali Güneş'i solda tutan oyunu, bu savunma - hücum kurgusuyla birlikte hiç yürümüyordu. Ankaragücü'nün savunmadaki primitif adam adama oyununa rağmen gol şansı yakalayamıyorlardı. 17'de Van Hooijdonk'un Orkun'da kalan frikik dışında rakip kaleye hiç gidemediler. Ankaragücü'nün adam adaması, tüm alanları kapatan bir oyuna dönüştü, Fenerbahçe hücum kademesi yapamayınca pozisyonsuz kaldı. 30. dakikaya doğru Ali Güneş sağa, Ümit Özat sola, Selçuk göbeğe gelince Fenerbahçe oyuna ortak olabildi, ama kopukluk devam ediyordu. Van Hooijdonk ile Nobre geriye gelip, top indirdiğinde onları tamamlayacak birileri bulunamıyordu. Bu tabloda sadece bir kez 38'de Mehmet Yozgatlı ile gole yaklaştılar. Genç oyuncunun şutu Orkun'da kaldı. Bundan sonra devre bitene kadar oyunu soğuttular. Çünkü Tuncay sakatlanmıştı, ama Daum onu çıkarma kararını devre arasına bırakmak istiyordu. İkinci yarıya Tuncay'ın yerine Semih'le ve üç sene önceki Antep maçını hatırlatan müthiş seyirci desteğiyle başladılar. Bir dakika, 15 saniye sonra da evvelki gün 21 yaşına basan Semih ile golü buldular. Van Hooijdonk orta sahaya çekilmişti. Savunma biraz ileri çıkıyor, orta alanda kalabalık oluyorlardı. Daha agresiflerdi ve çok geçmeden galibiyet golünü buldular. 53'te Van Hooijdonk'un 35 metrelik serbest vuruşu, kale önü karambolünün arasından mucizevi bir şekilde fileleri buldu: 2 - 1. Sonra Ali Güneş, Selçuk ve özellikle muhteşem oynayan Aurelio'nun sert oyunları Fenerbahçe'yi orta sahada daha etkin yaptı. Ankaragücü rakip alana yerleşince Fenerbahçe, geçen haftaki derbideki oyun yapısına döndü. Nobre ve Semih ile üç kez gole çok yaklaştılar, ama sayıyı bulamadılar. Doğrusu bu tip bir oyunda Serhat ve Tuncay'ın ne kadar gerekli olduğu ortaya çıktı. Son dakikalardaki stres, normal sürenin son dakikasında kornerden gelen topu Aziz Pierre'in gol yapmasıyla ortadan kalktı. Antep'ten gelen haberle birlikte, Fenerbahçe'nin bir türlü oturtamadığı oyun, bu stresin 180 dakika daha süreceğini gösteriyordu. Maçtan notlar 'Hooijdonk gibi olmalı' ANKARAGÜCÜ Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, yenilgiye rağmen takımın oyunundan memnun olduğunu söyledi. Çalımbay, \"İkinci yarı beş dakika daha gol yemeseydik, sonuç farklı olurdu. Hooijdonk oyunun seyrini değiştirdi. Gol attı, defans yaptı. Yabancı aldın mı, Hooijdonk gibisini alacaksın\" diye konuştu. Karaborsa ters tepti ANKARAGÜCÜ maçında karaborsacılar büyük hayal kırıklığına uğradılar. Biletlerin günler önce tükenmesi nedeniyle umutsuzluğa kapılan Fenerbahçeliler, bu yüzden stada gelmeyince biletleri elde kalan karaborsacılar, beş milyon liraya satış yapmak zorunda kaldılar. Aydın'a yakın ilgi BAŞKAN Aziz Yıldırım, İstanbul'a eşi ve çocukları ile gelen Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın'a yakın ilgi gösterdi. Aydın'ı karşılaşma öncesi locasında ağırlayan Yıldırım'a, Adem Koçak'ın önerildiği ancak Daum'un listesinde olmadığı için bu transfere sıcak bakılmadığı belirtildi. İlginç pankartlar SARI - Laciverli taraftarlar, tribünlere iki ilginç pankart astı. Birisinde \"Böyle olsun istemezdik\" yazısı ve üzerinde Fatih Terim, Lucescu, Serdar Bilgili ve Özkan Sümer'in fotoğrafları yer aldı. Diğer pankartta ise \"Diyet zamanı. Trabzonspor: 76 - Galatasaray: 1\" yazıyordu. Çubuklu forma giyemediler FENERBAHÇE, uğuruna inandığı çubuklu formalarını bu kez giyemedi. İki takımın da renkleri aynı olunca, misafir Ankaragücü'ne öncelik tanındı. Başkent ekibine maç öncesi rica edilmesine rağmen, Ankaragücü düz formayla çıkmak istemedi. Bunun üzerine Fenerbahçe beyaz formayla sahaya çıktı. Maçın hakemi Kart hataları CEM Papila dürüst yönetimi ve iki tarafa çaldığı eşit düdüklerle kalitesini kanıtladı. Ancak bazı faul ve kartlık pozisyonlarda klasına yakışmayacak hatalar yaptı. Nobre'yi marke eden Baidoo'nun özellikle ikinci yarının başında ikinci sarı karttan atılması gerekirdi. Erhan Albayrak da, yine ikinci yarıda Mehmet Yozgatlı'ya kasıtlı hareketleri yüzünden ikinci sarı kartı görmeliydi. İlk yarıda Baidoo'nun, Nobre'yi çekişi penaltı tartışması yarattı, ancak bir hakem için süzülmesi zor pozisyondu. ","label":"sport"} +{"text":"Güneş çok rahat Ay - Yıldızlı ekibimizin teknik direktörü, Dünya Kupası maratonu başlamadan eksikleri tamamlayacaklarını belirtti, \"Resmi maçlara kadar taşlar yerine oturacak\" garantisini verdi BİLAL MEŞE Umutlu mesajlar EYLÜL ayında startı verilecek 2006 Dünya Kupası grup eleme maçları için ilk provaya Danimarka önünde çıkan A Milli Takım'ın performansı Şenol Güneş'i memnun etti. Bir değişim yaşadıklarını hatırlatan tecrübeli hoca, \"Kazanma istekleri, fizik gücü ve oynama arzuları artı yönleriydi. Beş - altı maç sonra daha iyi olacağız. Umutluyum, sabır göstermek gerek. Resmi maçlara kadar kadro oluşur, taşlar yerine oturur\" diye konuştu. 'En iyisini yapacağım' DANİMARKA karşısında yapılan hatalara da değinen Güneş, \"Pas hataları ve kanatlardan gelen ataklarda yanlışlarımız oldu. Rakibin güçlü olması, maçın atmosferi ve beklentilerin yüksek oluşu, genç oyuncuların heyecanını artırdı. Pozisyon bulduk, ama atamadık. Kazanabilirdik, ama kaybettik\" açıklamasını yaptı. Eksikleri çalışarak kapatacaklarını belirten Şenol Güneş, \"Her şeyin en iyisini yapmaya çalışacağım\" iddiasında bulundu. 'Hakan'ı kullanacağım' AY- Yıldızlı ekibin çalıştırıcısı, tecrübeli isimlere kapıyı kapatmadıklarını da vurguladı. Şenol Güneş, \"Eski ve yeni diye bir şey yok. Bu kadroya tecrübeliler de girecek. Uzun vadeli bir iskelet oluşturuyoruz. Hakan Şükür formda olduğu zaman tabii ki onu kullanacağım. Savunmada Alpay ile Bülent oynamıyor. Yerlerine Servet, Tolga, Deniz ve Orhan var. Hamit Altıntop çok iyiydi, kendine güveni mükemmel\" açıklamasını yaptı. 'Güvenimiz arttı' İRFAN KURTULMUŞ Giriş övüldü DANİMARKA basını, milli maçta iki tarafın da mükemmel oynadığını iddia etti. B.T, \"Avrupa Klası\" başlığı ile verdiği haberde, \"Türkiye, denenmemiş, çabuk oynayan teknik, tempolu ama tam organize olamamış bir ülke olarak maça iyi başlayan taraftı\" diye yazdı. Jyllands-Posten, ülkemizi Dünya Kupası elemelerindeki en zorlu rakiplerin başında geldiğinin altını çizdi. 'Şanslıydık' GAZETE, \"Şenol Güneş'in tamamen gençleştirdiği, Rüştü, Nihat ve Ümit gibi üç eskiye yer verdiği takımda tecrübesizlik zaman ilerledikçe lehimize döndü\" yorumunu yaptı. Ekstra Bladet, \"Nihat ve Tuncay'ın topunun direğe çarpması şansımızdı\" derken, Politiken de, \"Türkiye, ilk 10 dakika, teknik, çabuk ve paslı futbolu ile bizi bunalttı\" diye yazdı. Erzik'ten tam destek UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Milli Takım'daki gençleştirme operasyonunu doğru bulduğunu ve Danimarka önündeki mücadeleyi beğendiğini söyledi. Değişimin kaçınılmaz olduğunu kaydeden Erzik, \"Yapılan hamle doğrudur. Hatta biraz geçikmiştir. Gençler çok kısa zamanda fazla sayıda hazırlık maçı yaparak, açıklarını kapatacaklardır. Bir maçta yenilmiş olmak hiçbir şey ifade etmez. Danimarka önünde iyi mücadele ettiler\" dedi. Öte yandan İstanbul Üniversitesi Senatosu, Erzik'e \"Fahri Doktora\" payesi verme kararı aldı. UEFA Asbaşkanı, \"Bu olay beni gururlandırdı\" dedi. Nihat köprüsü BAM'DAKİ deprem sonrası İran'a yardıma koşan Türk ve İspanyol kurtarma ekipleri arasında Nihat sevgisi dostluk köprüsü oluşturdu. İspanyol kurtarma ekibi DYA, San Sabestian'da Nihat'a ulaşıp, AKUT'un imzaladığı Bam tişörtünü törenle kendisine teslim etti. Gazeteler \"Futbol sınır tanımıyor\" ifadesini kullandı. ","label":"sport"} +{"text":"Avrupa etabı Masuoka’nın BU yıl Batı Sahara’daki güvenlik koşullarının yetersizliği nedeniyle Fransa ve İspanya’dan sonra Tunus, Libya, Mısır rotasını izleyecek olan Dakar Rallisi’nde yarışmacılar bugün Afrika kıtasına taşınıyor. Genel klasmanda Peterhansel’in liderliğin sürdürdüğü yarışta üçüncü etabı Mitsubishi’den Hiroshi Masuoka kazandı. Bu arada yarıştaki tek Türk Kemal Merkit de motosiklet kategorisinde mücadelesini sürdürüyor. ","label":"sport"} +{"text":"Güçlerimiz dengede İspanyol ekibinin Teknik Direktörü Benitez, tur düğümünün ilk maçta çözüleceğini iddia etti, \"Beşiktaş en az bizim kadar şanslı. İspanya'daki sonuç gülen tarafı belli eder\" dedi ÖZEL HABER \/ GÖKHAN TÜRE 'İki maç da zor' BEŞİKTAŞ'IN UEFA Kupası üçüncü turunda karşılaşacağı Valencia, tüm hazırlıklarını İspanya'da oynayacağı ilk maça göre yapıyor. Teknik Direktör Rafael Benitez, tur düğümünün ilk maçta çözüleceğini belirterek, \"Beşiktaş, en az bizim kadar şanslı. Chelsea maçının kasetlerini izledim ve çok etkilendim. Şampiyonlar Ligi'nde iyi bir performans gösterdiler. Türk futbolunun da Avrupa'da edindiği yer ortada. Çok zor iki maç olacak\" diye konuştu. 'Kolay rakip yok' BAŞTA Real Madrid olmak üzere daha önce birçok ünlü kulüpte teknik direktörlük yapan İspanyol çalıştırıcı, Beşiktaş'ın çok güçlü bir kadroya sahip olduğunu vurguladı. Benitez, \"Kolay rakip diye bir kavram kalmadı. Bütün maçlar kıran kırana geçiyor. Beşiktaş'ın böylesine zor bir ligde lider olması gücünü zaten ortaya koyuyor. Biz de Beşiktaş gibi İspanya Ligi'nde şampiyonluk mücadelesi veriyoruz. Umarım istediğini alan biz oluruz\" dedi. 'Umarım gol atmaz' BENİTEZ, güçlerin dengeli olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi; \"Böylesine önemli maçlardan önce iddialı konuşmak benim tarzım değil. ilk maç çok önemli. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. En az iki farklı skor avantajı yakalamalıyız\" diye konuştu. İspanyol teknik adam, eski oyuncularından Adrian Ilie'nin Valencia'ya karşı forma giyecek olmasını ise \"Umarım bize gol atmaz\" esprisiyle yorumladı. Xisco oynamayacak VALENCIA'NIN forvetteki önemli silahlarından biri olan Xisco Munoz, Beşiktaş'a karşı 26 Şubat'ta oynanacak olan ilk maçta forma giyemeyecek. Ayak bileğinden sakat olan yıldız futbolcunun rövanşa yetişme ihtimali ise oldukça fazla. Bu arada İspanyol ekibinin önemli silahları arasında yer alan Fabio Aurelio'nun ise düzeldiği ve takımdaki yerini almaya başladığı açıklandı. Hakeme isyan VALENCIA Teknik Direktörü Rafael Benitez, hakem hatalarının sadece Türkiye'de yaşanmadığını doğrulayan açıklamalar yaptı. İspanyol teknik adam, \"Real Madrid deplasmanında 85. dakikaya kadar 1 - 0 öndeydik. Ancak hakem inanılmaz bir penaltı kararıyla üç puanımızı çaldı. Bir gazete dışında herkes hataları gördü. Yıllardır hakkımız yendi. İlk kez bize sahip çıkıldı. Umarım bu hatalar hiçbir takımın başına gelmez\" dedi. Devler takipte BU sezon ligde büyük bir patlama yapan Valencia, Avrupa'nın büyük kulüpleri tarafından büyüteç altına alındı. Başta Mista olmak üzere Aimar ve Ayala gibi isimler için şimdiden tekliflerin geldiği bildirildi. İspanya'nın ünlü kulübü Barcelona'nın sezon sonunda sözleşmesi bitecek olan Aimar'ı transfer edebilmek için 10 milyon Euro'yu gözden çıkardığı iddia edildi. Başkan temkinli İSPANYOL Kulübü'nün Başkanı Jaime Orti, turu geçeceklerine inandığını söyledi. Orti, Beşiktaş'ı asla hafife almadıklarını söyleyerek, \"Hem ligde hem de UEFA Kupası'nda şampiyonluğu kovalıyoruz. Beşiktaşlı seyircilerin Türkiye'nin en ateşli taraftarı olduğunu duyduk. Bu yüzden işi ilk maçta sağlama alıp turu geçecek skoru elde etmeye çalışacağız. Adrian Ilie'nin bize gol atıp atmaması ise o kadar önemli değil\" diye konuştu. 'Defans çok iyi' BU sezon İspanya Ligi'nde 13 gol atarak Valencia'nın en golcü ismi olan Mista, Beşiktaş karşısında tura yakın olduklarını iddia etti. Mista, \"Biz kendi gücümüzün farkındayız. Beşiktaş ile ilgili kasetleri teknik ekibimiz bize izletti. iyi bir defansa sahipler. Ama biraz hızlı hücum eden takımlara karşı açık verebiliyorlar. O yüzden burada oynayacağımız maç önemli\" dedi. Sergen'e övgü İSPANYOL kulübünün bir diğer Arjantinli starı Pablo Aimar, Beşiktaş'ı iyi tanıdığını, özellikle Sergen Yalçın'a büyük hayranlık duyduğunu söyledi. Aimar, \"O gerçekten çok kaliteli bir oyuncu ve maçın kaderini değiştirebilecek yeteneklere sahip. Çok soğukkanlı oluşu da bence bir futbolcuda bulunması gereken en önemli özelliklerden biri. Ona karşı oynamak zevk olacak\" dedi. Ortega yorumu ARJANTİNLİ yıldız Roberto Ayala, Beşiktaş ile oynayacakları maçtan çok Ortega'nın Fenerbahçe nedeniyle aldığı cezaya değindi. Ayala, \"Habersiz gitmesi profesyonelliğe yakışmayan bir davranış. Hem kendi futbol yaşantısını tehlikeye attı, hem de Fenerbahçe'yi zor durumda bıraktı. O gerçekten çok büyük bir değer. Ama artık çok geç\" ifadelerini kullandı. Kartal panikledi Sakatlık telaşı LİDER Beşiktaş, Malatyaspor ile oynayacağı zorlu maçın hazırlıklarını dün basına kapalı yaptığı idmanla sürdürdü. Çalışmaya Giunti'nin yanı sıra İbrahim ve Romanya'ya giden Pancu katılmadı. İbrahim'in Danimarka maçında dizine darbe aldığı, Pancu'nun ise Gürcistan ile oynanan özel karşılaşmada sakatlandığı bildirildi. Bu iki gelişme Lucescu'nun yüreğini ağzına getirdi. Bilgi aldı ADANA'DAN önceki gece dönen İbrahim sabah kontrolden geçirildi. Yıldız futbolcunun durumunun iyi olduğu ve Malatyaspor maçında forma giyebileceği bildirildi. Ardından gözler Pancu'ya çevrildi. Mircea Lucescu, sakatlık haberinin ardından Romanya Milli Takımı'nın doktorlarıyla bağlantıya geçti. Doktorlardan gelen \"Önemsiz\" haberi, Rumen hocayı rahatlattı. Tahkim'den ret TAHKİM Kurulu, Beşiktaş'ın Samsunspor ile oynadığı maçta çıkan olaylar nedeniyle verilen bir maçlık saha kapatma cezasına yaptığı itirazı reddetti. Kurul, hakem ve gözlemci raporlarıyla Siyah - Beyazlı ekibin savunmasını inceledi ve dün gece yaptığı toplantıdan sonra PFDK'nın verdiği saha kapatma cezasını uygun buldu. Bu karardan sonra Beşiktaş'ın kendi sahasında oynayacağı ilk maç olan İstanbulspor müsabakasının tarafların anlaşmasından sonra Bursa'da oynanacağı öğrenildi. Bu arada kurul, Karşıyaka'ya verilen iki maç seyircisiz oynama cezasını bire indirdi. ","label":"sport"} +{"text":"ORTEGA’DAN GARANTI Başkan Aziz Yıldırım ile önceki gece Swissotel’de bir araya gelen Arjantinli yıldızın, \"Fenerbahçe beni göndermediği sürece buradan ayrılmam. Ancak yedek kalmak onuruma dokunuyor\" dediği öğrenildi Menajerleri geldi FENERBAHÇE Başkanı Aziz Yıldırım, önceki gece Ariel Ortega ve menajeri Caliendo ile Swissotel’de biraraya geldi. Celalettin Bilgiç’in de katıldığı dörtlü zirvede Yıldırım, Arjantinli yıldıza son günlerde basında çıkan haberleri sordu. Ortega’nın ayrılmak gibi bir düşüncesinin olmadığını, oynamak istediğini tekrarladığı ve \"Sadece yedek kalmak onuruma dokunuyor\" dediği öğrenildi. ‘Faydalı olamadım’ HAMİLE olan eşinin durumu dışında bir sorununun bulunmadığına dikkat çeken Ortega’nın, \"Arjantin’de yazılanların bir çoğu gerçeği yansıtmıyor. River Plate benim eski kulübüm. Eğer buradan gidersem tabii ki orada oynayacağım. Fenerbahçe’ye futbol oynamaya geldim ama şartlar bugüne kadar faydalı olmamı engelledi. Eski kariyerime ulaşmak için şans bulmalıyım\" ifadesini kullandığı belirtildi. Başkan rahatladı BAŞKAN Yıldırım’ın Ortega’nın açıklamalarıyla rahat bir nefes aldığı ve ardından, \"O zaman futbolunla bu söylentileri yalanla\" karşılığını verdiği öğrenildi. Son sözü s��yleyen Ortega, \"Siz satmayı düşünmedikten sonra Fenerbahçe’den ayrılmam\" diye konuştu. Bu arada Ortega’nın önümüzdeki hafta takım arkadaşlarına bir yemek vereceği, herkesle ilgili düşüncelerini anlatacağı belirtildi. ‘Başarılar uzak değil’ YUSUF KOBAL Oğuz Çetin, \"Bu ciddiyet içinde çalıştığımız sürece hedeflerimize ulaşacağımızı biliyoruz\" diye konuştu Umut dağıttı FENERBAHÇE Teknik Direktörü Oğuz Çetin yine umut dolu mesajlar gönderdi. Kendi seyircileri önünde Beşiktaş’a yenildikleri için çok üzgün olduklarını kaydeden Çetin, \"Ancak onların verdiği destek, bizleri onure etmeleri çok önemliydi. Bu ciddiyet içinde çalışırsak tüm hedefleri yakalayacağımızı biliyoruz. Saha başarıları yakında gelecek. O seviyeye artık geldik\" ifadesini kullandı. ‘Fark kapanır’ ANKARA deplasmanında da kendilerini yine kötü hava şartlarının beklediğine işaret eden Çetin, \"Ancak bu bahanelerin arkasına sığınamayız. Tüm olumsuzluklara hazırız\" dedi. Beşiktaş ile aralarındaki farkın büyük handikap olduğunu da belirten Fenerbahçe’nin hocası \"Ancak bu arayı kapatabilecek bir takımız. Geçmiş yıllarda da bunun örneklerini gördük\" yorumunu yaptı. Konvoylu uğurlama! ANKARAGÜCÜ maçı için bugün Ankara’ya gidecek olan Fenerbahçe’yi taraftarlar özel bir törenle uğurlayacak. Sarı - Lacivertliler kafile için özel bir konvoy oluşturacak, pankartlar, şarkılar ile destek mesajları verecek. Şampiyonluk umutlarını henüz kaybetmeyen Fenerbahçeli taraftarlar, futbolcuları da bu yöntemle maçlara motive etmeye çalışacak. Ankara’daki taraftaların da takımı \"Hep ve tam destek\" pankartlarıyla karşılayacağı belirtildi. ","label":"sport"} +{"text":"İŞTE TERİM'İN ASLANI Galatasaray Teknik Direktörü, kulübün resmi internet sitesinde kamp dönemi ve yeni transferleri Sarı - Kırmızılı taraftarlara anlattı, çarpıcı yorumlar yaptı Düşüncelerini paylaştı TEKNİK Direktör Fatih Terim, Galatasaraylı taraftarlarla kulübün resmi internet sitesi olan ‘www.galatasaray.org’da buluştu. Sarı - Kırmızılılar’ın hocası kamp çalışmalarının yanısıra yeni transferler hakkında da detaylı bilgiler verdi. Terim giriş konuşmasında \"Size söz verdiğim gibi devre arası ile ilgili bazı bilgi ve düşüncelerimi aktarmak için gene sitemizi kullanıyorum\" ifadelerini kullandı. Kamp nasıl geçti ? Ara dönemdeki hazırlık çalışmalarını üç etapta gerçekleştirdik. 1- İspanya (Marbella dönemi): Kondisyon ve taktik çalışmalarının yanı sıra önemli takımlarla hazırlık maçları oynadık. Futbolcularımın bu sürede sergiledikleri performans beni çok mutlu etti. 2- Mısır Milli Takımı ile yapılan maç: Mısır Milli Takımı ile ciddi bir hazırlık maçı yaptık. Yeni transferimiz Ali Lukunku’yu da, bu maçta formamız altında ilk defa görmek ve takıma ısındırmak imkanı bulduk. iki günlük seyahat ve Kahire’nin hepimizi etkileyen gizemli havası takım arkadaşlığının daha da pekişmesine neden oldu. Ayrıca Kahire’de bize gösterilen yoğun ilgi, coşku ve Galatasaray sevgisi bir kere daha Galatasaraylılığımız’la övünme ve onur duyma fırsatını verdi. 3- Antalya’daki kamp dönemi: Hava şartlarının çok elverişsiz olmasına ve bu yüzden planladığımız çalışmaların zaman zaman aksamasına rağmen hedeflerimize yaklaşma açısından çok yararlı olduğuna inanıyorum. Yeni transferler ARA transferleri yaparken bir yandan bugün ihtiyacımız olan tecrübeli ve yetişmiş futbolcuları bünyemize katarken diğer yandan da Galatasaray’ımın geleceğini yaratmak için genç yetenekleri kazanmaya yöneldik. Önce kalitelerine ve tecrübelerine rağmen bizimle uyum sağlayamadıkları için yolladığımız futbolcuların yerine aldığımız yeni oyuncularımıza bir göz atalım. Abel Xavier: Kalitesi ve tecrübesi tartışılmaz bu yıldız futbolcuyu sağ bek olarak veya defans bloğu içinde herhangi bir görevde kullanmayı planlıyorum. Ali Lukunku: Takımın yan toplarda ve hava toplarındaki eksiğimizi gidereceğine ve gol yollarında çok etkili olacağına inanıyorum. Revivo: Yeteneğini ve neler yapabileceğini Türk futbolseverleri yakından biliyor. Eksilen 10 numaralı formamızın hakkını vereceğine inanıyorum. Gençler: Bu üç tecrübeli futbolcunun yanı sıra önümüzdeki yıllarda parlamaya aday İlker, Volkan, Suat Usta, Sabri ve Aykut gibi gençleri de yetiştirmek üzere aramıza aldık. Sevgili Galatasaraylılar bu gençleri ve gelişmelerini dikkatle izleyin... Ve hedefleri: İKİNCİ yarıda hedefimiz hep aynı: Devamlı mücadele eden, sahada savaşan bir takım. Tabii sonunda da şampiyonluk. Taraftarlarımız Florya’da onlara layık olmak için gece gündüz çalışan ve başarıya kilitlenmiş bir ekibin olduğunu ve bu ekibin başarılı olabilmesi için gerekli en büyük kuvvetin Galatasaraylılar’ın ilgi, destek ve sevgisi olduğunu unutmasınlar. Daha büyük başarılara el ele ulaşmak üzere... Hoca’dan bir söz: Bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek, On yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç ek, Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir... ","label":"sport"} +{"text":"İŞTE ÖYLE BİRŞEY: 64-40 Basketbol Milli Takımı, zayıf rakibi İsviçre karşısında kötü oynamasına rağmen, galibiyeti kolay buldu. Ay - Yıldızlı ekip çarşamba günü Ukrayna ile oynayacak GÖKHAN TÜRE Düşük kalite AY - Yıldızlı ekibimiz, 2003 Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nde A Grubu’ndaki yedinci maçında zayıf rakibi İsviçre karşısında kötü bir oyun ortaya koymasına karşın farklı skorla altıncı galibiyetine ulaştı. Kalitesi dibe vuran müsabakada Millilerimiz konsantrasyon güçlüğü çekerken, rakibine uydu, skor bulmakta oldukça zorlandı. Hüseyin’in gününde olmaması, İbrahim’in skorda destek bulamamasına karşın kontrolü elden bırakmayan millilerimiz, sonuca kolay gitti. Milli Takımımız, grubundaki sekizinci maçını çarşamba günü Ukrayna ile oynayacak. ","label":"sport"} +{"text":"GÖZ GÖRE GÖRE Terim’in inanılmaz kredisi Galatasaray’ın bugünkü sıkıntılarının başlangıcı oldu. Eleştirilmez kabul edilen tecrübeli teknik adam yaptıkları ve yapmadıklarıyla takımın kaderini çizecek Halil Özer Galatasaray’da sezon başında görünen sıkıntılar, Süper Lig’de adeta kamuflaja uğrarken, Şampiyonlar Ligi’nde teknik, taktik ve yönetim sorunları bir bir su yüzüne çıkmaya başladı. Lokomotiv Moskova maçındaki kötü futbola rağmen alınan galibiyet sevinci birkaç gün sürdü. Barcelona ve Brugge sınavları ise hem kulübe hatalarını ortaya çıkardı, hem de kadro kapasitesinin sınırını çizdi. Fatih Terim şu anda takımın herşeyinden sorumlu. Yönetim tüm yetkiyi kendisine verdi. Terim, yeni transferleri de uzun araştırmalar sonucu gerçekleştirdi. Ancak en çok ihtiyacı olan santrfor bölgesindeki Christian tercihi yanlıştı. Üstelik yönetim, Kanu, Jancker ve Bierhoff gibi yıldızları ayarlamıştı. Hoca bunları reddetti, iki ay boyunca Nuno Gomes ve Chiesa’nin hayali ile yaşadı. Transferde de geç kalınca, kulübede oturttuğu Christian’ı almak zorunda kaldı. Farklı krediler ! İtalya’dan getirttiği Ümit Davala’ya gösterdiği sabır ne kadar şaşırtıyorsa, Hasan Şaş’a aynı krediyi tanımamasıyla şaşırtmaya devam ediyor. İstanbulspor maçında, 20 bin kişi önünde Hasan Şaş’ı azarlayan Terim’in, üç gün sonra Brugge maçında kendine olan güvenini kaybeden bu oyuncuyu ilk on birde oynatması da anlaşılmazdı. Hatalar bunlarla bitmedi. Felipe’nin, Brugge sınavında defansa yakın oynatılması, Cihan’ın aniden takımdan kesilmesi, her maça ayrı on bir ile çıkılması, Ayhan’ın enerjisine rağmen yedeğe çekilmesi, Moskova’da takımı kurtaran adam ilan edilen Pinto’nun ortada gözükmemesi, Baliç’in üç ay geçmesine rağmen ancak 10 dakikalık kondisyona ulaşabilmesi, Emre için gösterilen kulübe inatçılığı, Barcelona’nın daha maç öncesi yüceltilmesi, Brugge karşılaşması için bile korku dolu mesajlar verilmesi, lig maçlarındaki kolay galibiyetlere aldanılıp önlem alınmaması, Barcelona ve Brugge taktiklerinin yanlışları, Perez’in bırakılması, Hakan Şükür’e sıcak bakılmaması kulübenin üç ayda yaptığı ve yadırganan zaaflar oldu. Yönetim nerede ? Florya’daki sıkıntıların bir başka yönü de yönetimi işaret ediyor. Başkan Özhan Canaydın, futbol şubesini verdiği Özer Saraçoğlu ile Burak Elmas’tan, Fatih Terim’in işine karışmamalarını, çağırmadıkça Florya’ya bile gitmemelerini istedi. Barcelona ve Brugge maçından sonra soyunma odasında tek bir yönetici bile yoktu. Başkan Canaydın, bazen teknik adamların da desteğe ihtiyacı olduğunu unuttu. Fatih Terim de, yapısı gereği bu konuda yardım istemedi. Sonuçta, futbolcular zor günlerde yönetimi yanlarında göremediler. Galatasaray’da tüm bu yaşananlara rağmen, henüz kaybedilmiş hiçbir şey yok. Ancak Terim’in hatalarını kabul etmesi ve düzeltme yoluna gitmesi, yani inatlaşmayı bırakması durumunda her şey yine rayına oturabilir. Terim şaşırttı Galatasaray’ın çalıştırıcısı, Brugge beraberliği nedeniyle tepki bekleyen futbolcularını tek tek tebrik etti ERHAN TELLİ Moral aldılar SARI - Kırmızılı ekibin Teknik Direktörü Fatih Terim, Barcelona maçından sonra Brugge karşısında da beklenen sonucu alamayan futbolcularına bu kez kızmadı. Terim’in önceki gece oynanan karşılaşmanın ardından soyunma odasına inerek bütün futbolcularını iyi oynadıkları için tek tek tebrik ettiği öğrenildi. Sarı - Kırmızılı oyuncuların bu tavır karşısında morallerinin düzeldiği belirtildi. Yeni forvet TERİM’İN, Barcelona maçından sonra takımına medya tarafından çok yüklenildiği için, Brugge sınavının ardından oyuncularına yüklenmediği, ancak önlem hazırlıklarına başladığı da ifade edildi. Ünlü hocanın, özellikle forvete güç katabilmek amacıyla Christian ile Baliç’in üzerinde duracağı ve cumartesi günkü Elazığspor sınavında farklı bir kadroyu sahaya sürmeye hazırlandığı belirtildi. Sanssız Bülent GALATASARAY’DA başarılı performansı ile dikkat çeken Kaptan Bülent’e nazar değdi. Brugge maçında sakatlanan tecrübeli yıldızın dün çekilen MR’ında sağ arka adalesinde gerilme tespit edildi. Bülent’in, Elazığspor maçında forma giyemeyeceği, teknik heyetin yerine Vedat’ı hazırladığı bildirildi. SARI - Kırmızılı takım çalışmalarına dün de devam etti. Hasan Şaş ve Felipe’nin de düz koşudan sonra çalışmayı bıraktığı gözlenirken, uzun süredir sakat olan Mehmet Polat ilk kez takımla birlikte çift kale maçta yer aldı. Almaguer de ağrıları nedeniyle idmanı tamamlayamadı. SANAL ELEŞTİRİ FATİH Terim, yapılan eleştiriler nedeniyle, basına ağır faturalar çıkartıyor. Ancak Galatasaray taraftar internet sitelerinde dolaşan eleştiriler, Terim’in kızdıklarından geri kalmıyor. İşte bazı örnekler: • FT eski FT değil. En azından inatçılığı yok oyuncu tercihinde. B.Ü • Keşke Terim’in yanında Hagi olabilseydi diye geçiyor insanın aklından. M.C • Terim’den beklentilerimizi ölçülü tutalım. Gittikçe Fener’in kötü taraflarını alıyoruz. A.G • Terim bıraktığında seyrettiğimiz Galatasaray bence bu sene olmayacak. A.G • FT, baskının yarattığı ezikliği atmazsa, bu takıma yararından çok zararı olacaktır. M.K • FT’nin maçtan sonra oyuncularımdan memnunum demesi bende şaşkınlık yarattı. H.T • FT’nin taktisyenliğinden şüphem var açıkcası. Bu takımı üst tura çıkaramazsa yazıklar olsun. L.G • FT elindeki kadroya göre değil, kafasındaki oyun tarzına göre takımı oynatmakta ısrar ediyor. S.B • Ben Terim’in şişirildiğini her zaman savundum. Defans nasıl yapılır kendi bilmediği için senelerdir öğretemiyor. C.A • Şu anda tahtını kaybetmiş imparatorlar gibi dolaşıyor ortalıkta. M.E • Terim, günü kurtarmak için sahaya kadro sürüyormuş gibi geliyor bana. M.E • Hoca eski takımı dağıtıp, kendi eski bildiği takımı kurmaya çalışarak hata etti. K.D ","label":"sport"} +{"text":"Sahada biten ömür Kamerunlu Foe, Kolombiya maçının bitimine 15 dakika kala yere yığıldı ve kalp krizi sonucu yaşama veda etti. 28 yaşındaki futbolcunun ölümü büyük şok yarattı 65 kez milli KONFEDERASYON Kupası, Kamerunlu Marc - Vivien Foe'nun Kolombiya maçında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmesiyle yasa boğuldu. Lyon'da sıcak ve nemli bir havada oynanan karşılaşmanın bitimine 15 dakika kala bir anda yere yığılan Foe, 45 dakika boyunca saha içi ve dışındaki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. 65 kez milli olan ve Dünya Kupası'nda da yer alan 28 yaşındaki orta saha oyuncusu, geçen sezon Manchester City'de kiralık oynamıştı. Otopsi yapılacak TÜRKİYE maçı öncesinde haberi alan başta eski takım arkadaşı Coupet olmak üzere Teknik Direktör Santini ve bazı Fransız futbolcular, saygı duruşunda gözyaşlarını tutamadı. Foe'yi transfer etmek için Manchester City, Lyon'a 11.65 milyon dolar ödemeye karar vermişti. Kamerunlu futbolcunun ölüm sebebi, otopsi sonrası belli olacak. Ölüm haberiyle şoka giren Kamerun'un final maçına çıkıp çıkmayacağı merakla bekleniyor. En acı zafer: 1-0 KONFEDERASYON Kupası yarı final mücadelesinde Kolombiya'yı 1 - 0 yenen Kamerun finale çıkmanın sevincini yaşayamadı. Tchato'nun kırmızı kart görmesiyle son 20 dakikayı 10 kişi oynayan Afrika temsilcisinin tek golünü 9. dakikada N'Diefi kaydetti. Ancak 75. dakika yaşanan ölüm olayı üzerine Kamerunlu futbolcular büyük şok yaşadı. Maçın karnesi HAKEM: Markus Merk (Almanya) KAMERUN: Kameni (7) - Tchato (6), Song (6), Njanka (7) - Mbami (7), Geremi (6), N'Diefi (8)(Atouba Dk.74 (5), Mettomo (7) Foe (6)(Mezague Dk.75 (6) - Idrissou (6)(Falim Dk.90), Djemba (6) KOLOMBİYA: Cordoba (7) - I.Cordoba (6), Yepes (5), Valentierra (6), Aristazabal (6) - Hernandez (7), Velasquez (4)(Becerra Dk.46 (5), Lopez (6), Bedoya (5)(Murillo Dk.70 (5) - Patino (6), Martinez (4) GOL: N'Diefi Dk.9 SARI KARTLAR: Foe, Kameni, Djemba (Kamerun), I.Cordoba, O.Cordoba (Kolombiya) KIRMIZI KART: Tchato (Kamerun Dk.69) ","label":"sport"} +{"text":"Körfez cıkarması Ligin son sırasındaki rakibi karşısında temkinli davranan Beşiktaş Teknik Direktörü Lucescu yine tek forvetle sahaya çıkacak. Giunti’nin ise ilk 11’de oynaması bekleniyor Kartal kampa girdi LİGİN zirvesindeki Beşiktaş, son sırada bulunan rakibi Kocaelispor için dün Ümraniye Tesisleri’nde kampa girdi. Yarın oynayacakları karşılaşmanın taktik çalışmasını yine tesislerde yaptıkları idmanla tamamlayan Siyah - Beyazlı ekipte sakatlıkları devam eden Nouma, Bayram, Ali Cansun ve Eser forma giyemeyecek. Sürpriz golcü Tümer LİDER Beşiktaş son sıralardaki rakibi Kocaelispor karşısında temkini elden bırakmayacak. Siyah - Beyazlılar, Fenerbahçe ile oynanan maçta olduğu gibi bugün de forvetini İlhan Mansız ile oluşturacak. Tek santrforla gol arayacak olan Kartal’da Teknik Direktör Lucescu, orta alanı kalabalık tutacak. Takım atağa kalktığı dakikalarda Tümer ileri uçta sürpriz golcü olacak. Sergen ise ikinci yarıda yer alacak. Maldaraşanu kulübede KOCAELİ’YE akın edecek olan Beşiktaş taraftarlarının gözü, yeni transferlerde olacak. Son dakikada takıma katılan ve Neuchatel Xamax maçında ilk kez forma giymesine karşın, takıma uyumuyla dikkat çeken Giunti gözünü onbire dikti. Bu zorlu maçta İtalyan futbolcunun ilk onbirde forma giymesi durumunda Yasin yedeğe çekilecek. Maldaraşanu’nun da kulübede oturacağı öğrenildi. Beşiktaş’ta toplantı günü BEŞİKTAŞ’IN Olağan Mali ve İdari Genel Kurulu bugün yapılıyor. Çoğunluk sağlanmadığı için geçen hafta ertelenen kurul, Lütfi Kırdar’da saat 10.00’da başlayacak. Toplantıda, Serdar Bilgili başkanlığındaki kulüp yönetim kurulunun, mali ve idari bakımlardan ayrı ayrı ibrası genel kurul üyelerinin oyuna sunulacak. Ayrıca 2003 yılı tahmini bütçesi ve dernek üye giriş ile üyelik aidatlarının artırılması konuları da görüşülecek. ","label":"sport"} +{"text":"Futbol neşesi Yabancı gazetelerin spor sayfalarına bakıyorum. Amerikan Cup Yelken Yarışları, Avustralya Açık Tenis Turnuvası, Kış Sporları ve Fransa Bisiklet Turu hazırlıkları ile dolular. Futbol ise uykuda. Yapılan hazırlık karşılaşmalarının neticeleri bile ufak puntolarla verilmiş. Alman Spiegel dergisinin abartılmış bir röportaj haberi bile yankı yapmamış. Ama Türk futbolu ve spor turizmi için önemli bir yazı Antalya Belek’e ait. Buradaki tesislerin, otellerin övülmesi sevindirici. Enteresan olan bir nokta, Avrupa basınında Türk futbolundaki gibi oyuncu transferleri ve dedikoduları tipinde sansasyonel haberlerin olmaması. Bu da belki Avrupa’daki futbol takımlarının daha kemikleşmiş olmasına ve oyuncu transferlerinin okuyucu tarafından o kadar önemsenmemesine bağlı. Bizde ise Revivo’nun transfer hikayesinden bahsetmezseniz okuyucuyu ve taraftarı depresyona sokarsınız. Hele hele bir de Galatasaray’a transfer olsun, seyredin siz cümbüşü. Bakın o zaman kahveler, sokaklar ve sahalar nasıl şenlenecek! ","label":"sport"} +{"text":"Sociedad’ın rakibi Celta Vigo İSPANYA Ligi’nde liderlik koltuğunda oturan Nihat Kahveci ve Tayfun Korkut’un takımı Real Sociedad bugün evinde Celta Vigo’yu ağırlayacak. Ligde lider durumda bulunan Mavi - Beyazlılar, 21.00’de başlayacak maçta 6. sırada yer alan rakibi önüne galibiyet kovalayacak. Teknik Direktör Denouaix, Nihat’ı yine ilk 11’de sahaya sürecek. Batistuta Inter’de CRESPO’NUN sakatlığıyla sarsılan Inter, 2.5 ay sahalardan uzak kalacak yıldız golcünün boşluğunu Batistuta ile dolduracak. Mavi-Siyahlılar, Arjantinli süperstarın transferi konusunda Roma ile anlaştı. Öte yandan Inter’in Ronaldo’nun transferine karşılık Real Madrid’den istediği Solari ise takımdan ayrılmak istemediğini açıkladı. Hentbolcuların serisi bozuldu 6. Avrupa Erkekler Hentbol Şampiyonası eleme grubu maçında Türkiye, Avusturya’ya 28-24 yenilmesine rağmen grup birincisi olarak Play - Off’a yükseldi. Son oynadıkları 14 maçı da kazanan Ay - Yıldızlılar, 15. karşılaşmasında mağlubiyet gördü. Karşılaşmanın ilk yarısı Türkiye’nin 13-11 üstünlüğüyle tamamlanmıştı. Telekom’a teselli BASKETBOLDA Erkekler Avrupa Şampiyonlar Kupası Güney Konferansı \"Dörtlü Final\" mücadelesindeki Türk Telekom 2. maçında Yunanistan temsilcisi Peristeri’yi 86-70 yenerek 3. oldu. Başkent ekibi ilk yarıyı da 38-35 önde kapadı. Coach Ercüment Sunter, turnuvaya gelmeden önce lige verilen aranın kendilerini olumsuz etkilediğini söyledi. Ukrayna maçı İzmir’de FUTBOL Federasyonu, A Milli Takım’ın 12 Şubat’ta Ukrayna ile oynayacağı hazırlık maçını İzmir’e verdi. İzmir’deki son özel milli maç, 14 Şubat 1996 tarihinde Atatürk Stadı’nda Beyaz Rusya’yla oynanmış, Ay - Yıldızlı ekibimiz Ertuğrul (2) ve Kemalettin’in golleriyle sahadan 3-2 galip ayrılmıştı. Türkiye - Ukrayna Ümit Milli maçı da 11 Şubat Salı günü İzmir Alsancak Stadı’nda oynanacak. Tuna’dan Türkiye rekoru ENKA’NIN milli atleti Berk Tuna, erkekler 3 adım atlama büyükler kategorisinde salon Türkiye Rekoru kırdı. Berk Tuna, Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen uluslararası salon atletizm yarışmalarında 16.25 metre atlayarak, büyükler salon Türkiye Rekoru’nun yeni sahibi oldu. Bu dalda eski rekor, 16.05 metreyle Murat Ayaydın’a aitti. Tuna, 16.17 metreyle açık hava Türkiye Rekoru’nu da elinde bulunduruyor. Fener son nefeste TÜRKİYE Bayanlar Basketbol Ligi’nde Fenerbahçe, deplasmanda Arı Koleji’ni 62 - 60 mağlup etti. Büyük bir çekişmeye sahne olan karşılaşmanın ilk yarısını da 31-29 önde kapatan Sarı-Lacivertli takımda 17’şer sayı atan Esmeral ile Branzova galibiyette önemli rol oynadı. Dünya turu YASİR KAYA Bes - cazgır FENERBAHÇE’NİN yeni transferi Bes, yedek kalmaya asla tahammülü olmayan bir oyuncu. Açık sözlülüğüyle ünlü Rus yıldız, 1999 - 2000 sezonunda formasını giydiği İspanya’nın Santander takımında kendisini sürekli yedek bırakan teknik direktörü Gustavo Benitez’le ilgili basına şu inanılmaz açıklamayı yapmıştı; \"Bazı maçlarda içten içe rakip takımı destekliyorum. Yenilelim ki, Benitez’i kovsunlar diye bekliyorum\". Bu demeç üzerine Bes, Spartak Moskova’nın yolunu tutmuştu. Hakemlere mikrofon FRANSA Ligi’nde çok ilginç bir uygulama başladı. TV’den naklen yayınlanan maçların hakem dörtlüsüne takılan telsiz yaka mikrofonu sayesinde, izleyiciler hakemlerin kendi aralarında ve futbolcularla olan konuşmalarını aynen duyabiliyor. Uygulamanın ilk kez denendiği Marsilya - Bastia maçını yöneten Fransa’nın en tecrübeli hakemi Alain Sars verdiği kararların gerekçelerini oyunculara detaylı bir şekilde açıklamaya özen gösterirken, çıkardığı 5 sarı kartın hiçbirine itiraz olmaması dikkat çekiciydi. 3 saniyede gol EN hızlı gol rekoru kırıldı. America de Minas Gerais takımının genç takımında oynayan Fred isimli Brezilyalı futbolcu başlama vuruşundan sadece 3.53 saniye sonra topu rakip ağlara göndermeyi başardı. Maçta topla temas eden üçüncü futbolcu olan Fred doğrudan kaleye şut attı ve rekor resmi kayıtlara da geçti. Molina kazandı KANSERİ yenen sporcuların listesine Deportivo’nun kalecisi Jose Francisco Molina da eklendi. Yaklaşık üç ay önce testis kanseri teşhisiyle tedavi altına alınan Molina, kemoterapi nedeniyle saçlarını kaybetti, ama inancını asla. Takımıyla çalışmasına da izin verilen başarılı file bekçisi sahalara döneceği günü iple çekiyor. Leeds’e yeni ayıp İNGİLTERE’NİN Leeds kulübü futbolcularının hırçınlıklarıyla her geçen gün adını biraz daha duyuruyor. Woodgate ve Bowyer’ın Asyalı bir genci dövmesi, taraftarların ırkçı eğilimleri, Alan Smith’in saha içi agresiflikleri ve gördüğü kartların sıkıntılarına bir de Erik Bakke’nin alkollü araç kullandığı için tutuklanması eklendi. ","label":"sport"} +{"text":"ZAFER KOŞUSU: 1-2 Bordo - Mavili takım, Gökdeniz ve Maxim'in golleriyle galibiyeti yakaladı, nefesleri kesen yarışta lider Fenerbahçe'nin peşini bırakmadı. Ev sahibine tek sayısını Bouazizi kazandırdı 90 dakika FUAT ERCAN Forvetteki en etkili silahı Kaptan Fatih ve defansın bel kemiği Tolga'nın yokluğunun yanı sıra, milli maçtan sakat dönen Yattara'nın da ilk on birde olmaması, Gaziantepspor gibi zorlu rakip karşısına kolsuz, kanatsız çıkarmıştı Trabzonspor'u. Bu yokluklarla hücum gücünün en az yüzde 50'sinden mahrum kalan Bordo - Mavili ekip, oyun planını orta sahada serbest oynayan Gökdeniz'in üzerine kurmuştu. Bu plan, tıkır tıkır işledi. Sahada ayak basmadık yer bırakmayan yıldız futbolcu muhteşem performansıyla maçın kaderini ve skorunu belirleyen isim oldu. Kıvrak, seri hareketlerle markajındaki her futbolcuyu hallaç pamuğu gibi atarak tek tek oyundan düşürdü ve takımının işini kolaylaştırdı. Tek kişilik şovun ilk gösterisini 17. dakikada gerçekleştirdi. Orta sahadan kendi gayretleriyle getirdiği topu şık verkaçla yine önünde bulan Gökdeniz, ceza alanına girerken yerden çok sert vurdu ve Ömer'i avladı. Gaziantepspor, gol için rakip kaleye yüklendiği dakikalarda yediği bu golle oyundan düştü. Trabzonspor'un hakimiyeti altında geçen oyunda tribünlerin ayağa kalktığı bir Gökdeniz dakikası daha yaşandı. Kronometre 38'i gösterirken, Trabzonspor'un kazandığı serbest atışta topun başına geçen Gökdeniz'in nefis vuruşunu kaleci Ömer aynı güzellikte çıkararak ikinci gole izin vermedi. Karşılaşmanın 44. dakikası Bordo - Mavili ekibin hanesine şanssız dakika olarak geçti. Augustine'in sol kanattan ortaladığı topu çok iyi takip eden Mehmet Yılmaz'ın kafa vuruşu, kaleci Ömer'i de geçerek yan direkten geri döndü. Orta hakem Selçuk Dereli, ilk yarının bitiş düdüğünü çalmak üzereyken İbrahim Ege, mutlak bir pozisyonda ceza alanına girdi, kaleciyle karşı karşıya kaldı. Ömer'in çeldiği topu son anda Bouazizi çizgi üzerinden uzaklaştırdı. İlk yarıdaki tek gollü üstünlüğün verdiği avantajla sahaya çıkan Trabzonspor, 49. dakikada Gökdeniz'in ayağından bir golden oldu. Augustine'in pasıyla buluşan yıldız futbolcu, kaleciyle karşı karşıya kalmasına rağmen, bu pozisyondan yararlanamadı. 70. dakikada imalatı yine Gökdeniz'e ait olan Trabzonspor'un ikinci golü geldi. Geceye damgasını vuran milli futbolcu sol taraftan kesti, Maxim göğsüyle düzelttiği golü şık bir yarım voleyle Ömer'in yanından ağlara gönderdi. 80. dakikada direkler bir kez daha Trabzon'a gol izni vermedi. Gökdeniz'in serbest atıştan kaleye gönderdiği füzesi yan direkten geri döndü. 88. dakikada Gaziantepspor'un Bouazizi ile bulduğu gol, teselliden öteye geçemedi. Bordo - Mavili ekip galibiyet zincirine 11. halkayı Antep'te ekleyerek, şampiyonluk iddiasını son iki haftaya girilirken de canlı tutmayı başardı. Ziya Doğan tarihe geçti Tecrübeli teknik adam, Karadeniz ekibini peş peşe 11. galibiyetine ulaştırarak, Şenol Güneş'e ait rekoru yakaladı. Aynı zamanda Trabzonspor'u ilk kez Devler Ligi'ne taşıdı Şimdi gözü kupada BORDO - Mavili takımın teknik patronu Ziya Doğan, üst üste 11. galibiyetini alarak, Şenol Güneş'in rekorunu egale etti. Güneş'in, 1995 - 96 sezonunda yakaladığı serinin ardından Doğan da bu başarıya ulaştı. Tecrübeli hoca, \"Oyuncularım sahaya yüreklerini koydu. Kazandık ve yarış devam ediyor. Sonuna kadar şampiyonluğu kovalayacağız. Çarşamba günü, Gençlerbirliği'ni de yenerek, kupayı kazanmak istiyoruz\" dedi. İlgi gösterilmedi 20 bin kişilik Kamil Ocak Stadı'nda doluluk oranı yüzde 30'u ancak buldu. Gaziantepspor'u 7 bin, Trabzon'u ise yaklaşık 700 kişi destekledi. Konuk ekipte sezonu kapatan Fatih ve Somers'ın yanı sıra cezalı Tolga da görev alamadı. Ayak bileğinde sorun olan Yattara ikinci yarıda oynadı, iyileşen İbrahim Ege ilk on birde sahaya çıktı. Haftalar sonra forma bulan Augustine, ligde 100. maçına çıkarak, \"dalya\"ya ulaştı. Transfer pazarlığı Doğan'a başvuru TRABZON Başkanı Atay Aktuğ, Gaziantepspor maçı öncesinde yakın dostu Celal Doğan ile transfer için de masaya oturdu. Aktuğ'un, Bülent Bölükbaşı, Bulgar futbolcu Lazarov ile Ümit Milli Takım'ın değişmez ismi Bekir için nabız yokladığı bildirildi. Gaziantepspor Başkanı Doğan'ın \"Bekir'i veremeyiz, yaşı çok genç. Bülent konusunu düşünürüz. Lazarov için pazarlığa hazırız\" yanıtını verdiği öğrenildi. Şakar, Rusya'da ASBAŞKAN ve Transfer Komitesi Başkanı Nevzat Şakar, Rusya'ya giderek, futbolcu arayışlarında bulundu. Şakar'ın, daha önce isimleri tesbit edilen Zenith'li Aleksander Spivak, Aleksander Kerkakov, Radek Sril, İgori Denisov ile Torpedo'da beğenilen İgori Lebedenko ve İgor Semsov'u bir kez daha izlediği bildirildi. Öte yandan oyunculara Malatya ve Bursa galibiyetlerinin primleri olan 140'ar milyar lira dağıtıldı. Başkan korkuttu MURAT AKBAŞ TRABZONSPOR Başkanı Atay Aktuğ ile birlikte maçı izleyen Gaziantepspor Başkanı Celal Doğan devre arasında rahatsızlanarak, Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji servisinde kontrol altına alındı. Baş dönmesi ve mide bulantısı nedeniyle ikinci yarıyı izlemeden hastaneye kaldırılan Doğan'a, kardiyoloji servisinde çeşitli tetkikler yapıldı. Kırmızı - Siyahlı Kulübün Başkanı'nın, genel sağlık durumunun iyi olduğunu, kalbinde herhangi bir sorun bulunmadığı bildirildi. ","label":"sport"} +{"text":"SAKIN PES ETME Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Danimarka maçı sonrası Rüştü Reçber ile biraraya geldi, \"Futbolda duygusallığa yer yok. Barcelona'da bir gün kale senin olacak. Küsme, mücadeleni sürdür\" dedi ÖZEL HABER \/ BİLAL MEŞE Destek çıktı FENERBAHÇE Teknik Direktörü Christoph Daum, Barcelona'da sıkıntılı günler geçiren A Milli Takım'ın tecrübeli file bekçisi Rüştü Reçber'e destek çıktı. Adana'da oynanan Danimarka maçından sonra yıldız kaleci ile biraraya gelen ve moral veren Alman hoca, \"Avrupa'nın en iyi kalecileri arasındasın. Futbolda heran, herşey değişebilir. Futbol alternatifler oyunudur. Bugün yedeksin, yarın bir bakmışsın ki kale sana teslim. Sakın pes etme\" dedi. 'Ayakta kalmalısın' İSTANBUL'A dönüş yolculuğu sırasında Rüştü ile uzun süre sohbet eden Daum, \"Yedek kalman senin kötü kaleci olduğunu göstermez. Hem bizler, hem de Avrupa senin yeteneklerini biliyoruz. Futbolda asla duygusallığa yer yoktur. Ayakta kalmak zorundasın\" diye konuştu. Alman hoca, \"Kaleyi her an için teslim alacak gibi çalışmak zorundasın. Barcelona'da bu şansı yakalayacağına yürekten inanıyorum. Yeter ki işine küsme, mücadeleni sürdür\" ifadesini de kullandı. 'İyi yoldasınız' ALMAN hocanın konuşmalarını dikkatle dinleyen Rüştü Reçber, \"Siz futbol dünyasında belli yeri ve kariyeri olan bir hocasınız. Düşünceleriniz ve bana bakış açınız, sözleriniz beni çok gururlandırdı. Motivasyonum arttı. Teşekkür ederim\" karşılığını verdi. Eski takımına da övgü yağdıran Milli kaleci, \"Fenerbahçe iyi yolda. Başarılı olmanızı gönülden istiyorum. İnşallah hedeflerinize ulaşırsınız. Ben de sizi mahçup etmeyeceğim\" diye konuştu. Nihat'a da takıldı CHRİSTOPH Daum, A Milli Takım'ın Danimarka ile yaptığı hazırlık maçıyla ilgili yorum yapmaktan ise kaçındı. Alman çalıştırıcı, \"Milli Takım hakkında fikir bildirmem yanlış olur\" derken, Fenerbahçe'nin takım kaptanı Ümit Özat'ı da \"Oyunda kaldığın süre içinde iyi oynadın\" sözleriyle kutladı. Tecrübeli hoca, Real Sociedad'da başarılı grafik çizen eski öğrencisi Nihat'a da, \"Attığın frikikler geri pas gibi\" diyerek takılmaktan geri kalmadı. ","label":"sport"} +{"text":"Horoz’un sesi kısık!: 0-0 Fırsatları kaçırdı ÜLKEMİZİ UEFA Kupası’nda temsil eden Denizlispor, Lyon maçı öncesinde Diyarbakır deplasmanından bir puanla döndü. Rakibi karşısında etkili bir futbol sergileyen Yeşil-Siyahlı takım, yakaladığı gol fırsatlarını değerlendiremedi. 2’de Bencik’in sert şutunu kaleci Şenol kornere çeldi. 65’te Kabat’ın vuruşu yine Şenol’da kaldı. Kalan dakikalarda maçın skoru değişmedi. Maçın karnesi HAKEMLER: Kuddusi Müftüoğlu, Orkun Aktaş, Rasim Öztürk DİYARBAKIRSPOR: Şenol (6) - Ömer (7), Ramazan (5), Maura (4) (Burhan Dk.53 (6) - Hasan Yiğit (6), Evren (6), Deniz (6), Kamil (5) (Alper Dk.60 (5), Celalettin (5) - Murat Hacıoğlu (7), Saffet (6) (Rakli Dk.74 (4) DENİZLİSPOR: Heinen (7) - Kratochvil (7), Hakan (7), Servet (6) - Ali Tandoğan (5), Serdal (5) (Levent Dk.72 (5), Bülent Ertuğrul (5), İlyas (6) (Kabat Dk.60 (5), Hiatenen (6) - Bencik (6) (Serkan Dk.83), Ersen Martin (6) SARI KARTLAR: Hasan Yiğit, Ramazan, Murat Hacıoğlu (Diyarbakır), Serdal, Kabat (Denizli) ","label":"sport"} +{"text":"Vatanen’den üçüncü zafer DAKAR Rallisi’nde Luxor ile Abu Rish arasında dün koşulan 576 kilometrelik 15. etabını Finlandiyalı Ari Vatanen kazandı. Tecrübeli pilot böylece bu yıl otomobilde üçüncü etap zaferine ulaşırken, dünkü bölümü 6. tamamlayan Fransız Stephane Peterhansel, genel klasmanda 25.50 dakika farkla liderliğini sürdürdü. Motosikletteki temsilcimiz Kemal Merkit, 15. etapta da başarılı bir yarış çıkararak 26. olurken, klasmanda 22.’likteki yerini korudu. Bu kategoride, Fransız Sainct zirveyi dün de kaptırmadı. ","label":"sport"} +{"text":"Rallide buzlu start! Dünya Ralli Şampiyonası’nın ikinci ayağı İsveç’te ağır bir zeminde başladı. Yarışın ilk parkurlarında Finli pilotlar yine rakiplerini solladı Heyecanlı start İSVEǒTE yapılan Dünya Ralli Şampiyonası’nın ikinci ayağında start dün verildi. Toplam 83 aracın mücadele ettiği ralli tamamen karla kaplı parkurlarda start aldı. Monte Carlo’da kürsüye ambargo koyan Citroen’in Fransız pilotlarına bu kez parkur ve hava koşullarına alışık İskandinav sürücüler üstünlük sağladı. İlt etaplara Finli sürücüler damgasını vurdu. Gronholm farkı DENEME sürüşünü önde tamamlayan Peugeot’tan son şampiyon Fin’li M.Gronholm dün dördüncü etabı da 46 dakika 55.2 saniye ile vatandaşı Subaru’dan Tommi Makinen’in 26.3 saniye önünde bitirmeyi başarırken, takım arkadaşı İngiliz Richard Burns ise üçüncü oldu. Finli pilotlar’dan Rovanpera 4., Pykalisto 5. ve Gerdemeister 6. sıralara yerleşmeyi başardı. ","label":"sport"} +{"text":"TRANSFERE BİR ÇARE Sezon başında kesinleşmiş borcu olan kulüplere transfer izni verilmeyeceğini açıklayan Futbol Federasyonu, baskı üzerine kendi koyduğu yasağı delmek için formül arıyor CEMAL ERSEN Yönetim toplanıyor FUTBOL Federasyonu, SSK primi, vergi, kulüplerarası borçlar, futbolcu ve personel alacakları gibi çeşitli kalemlerde borcu olan 18 Süper Lig kulübü ile 150’yi aşkın 2. ve 3. lig kulübüne koyduğu \"gizli transfer\" yasağını, pazartesi günü İstanbul’da yapacağı toplantıda bir kez daha değerlendirecek. Federasyon, transfer döneminin bitmesine kısa bir süre kala \"kendi koyduğu yasağı\" delmek için yönetim kurulunda çözüm arayacak. Rafa kalkacak SEZON başında yönetim kurulu tarafından alınan ve kulüplere ilan edilen \"her ne şekilde olursa olsun kesinleşmiş borcu bulunan kulüplere transfer izni verilmeyecek\" şeklindeki kararı bulunan federasyonun, kulüplerden gelen baskı üzerine yasağı bu sezonluk \"rafa kaldıracağı\" öğrenildi. Söz konusu borçların tahsili naklen yayın gelirlerinden, Spor-Toto payları ve maç hasılatlarından kesintilerle yapılacak. ","label":"sport"} +{"text":"ZENGİN, AMA YOKSUL! Beşiktaş'ın rakibi Valencia, üstün kapasitesine ve kadrosuna rağmen yeteri kadar keyifli ve üretken değil. Evinde tek kale oynayıp, sonuçta zorlanıyor, deplasmanda tek golü kolluyor UEFA rehberi \/ Ebru Köksaldı - 2 Hector Cuper ile bol finalli, ama hayal kırıklığı dolu yılların ardından göreve gelen Rafael Benitez, ilk sezonunda (2001 - 2002), takımı şampiyonluğa taşıyıverdi. Valencia buna, 1971'den beri hasretti. Yine en az gol yiyen takım oldular. Bu beceriye, Avrupa'ya alışan ve daha fazla sorumluluk almasına izin verilen Aimar'ın olgunlaşmasıyla biraz daha pozitif futbol kattılar. Ama kapasitelerine bakıldığında hala yeterince keyifli ve üretken değiller. Veteran mangası Son 3 sezonun ligde en az gol yiyen takımının defansı veteran mangası gibi. Ayala (31) - Pellegrino (33) - Carboni (39) üçlüsünün yaş ortalaması, rakibi sinsi tebessümlere itse de, yakaladıkları uyum, verimlerini beklenenden yukarı taşıyor. Ayala'nın gördüğü itibarı abartılı bulsam da, 4'lünün denge unsuru o. Kastileşen sertliği, takımı için önemli kart tehlikesi. Defans üçlüsünün iyice ağırlaştığı ve pozisyon hatalarının arttığı da çok net. Benitez bu bölgelere yeni isimleri de hazırlıyor. Sağ ve sol bekte Garrido (25) ve Aurelio (25), stoperde Marchena gibi. Sağ kanatta Curro Torres (27) iyi bir kesici. Valencia'nın aza kanaat getiren oyunu, onları bir veya iki gollü galibiyetlerin gediklisi yapıyor. Deplasmanlarda rahat oynuyorlar. Savunmayı orta sahaya yakın tutup, Aimar - Mista - Vicente'nin (sağ kanatta tercihe göre Angulo - Rufete, solda Aurelio) takibi zor kontralarıyla galibiyet arıyorlar. Aimar'lı Valencia'nın seyir zevki tartışılmaz. Takımın oyun zekasına ve yaratıcılığına sınıf atlatan bu Arjantinli'nin, en çok faule maruz kalan futbolcu olmasına şaşmamak lazım. Ama faulle sinen biri değil. Defansın önünde orta saha ile bağlantı noktası; Albelda - Baraja ikilisi, Aimar'ın kafasını savunma yapmaya yormayıp, tamamen hücuma odaklanmasını sağlayan kilit blok. Yeni veliahtlar Baraja istikrarsızlık yaşıyor. Sakatlık yüzünden 5 ay takımdan uzak kalmasına rağmen 2001 - 2002 sezonunda muhteşem performansıyla takımın gidişatını değiştirmişti. Şampiyonluk yılındaki agresif, hücumun yönlendirici kimliği yok. Daha fazla defansif orta saha olup, Aimar'ı ön plana çıkardı. Valencia'nın kanatları ön plana çıkaran stili, Kily Gonzalez ve Claudio Lopez gibi isimlerin ayrılmasına rağmen sol kanada yeni veliahtlarını da buldu: Vicente ve Aurelio. Aurelio sakatlık nedeniyle bu sezon ortalıkta görünmedi. Sol açık, ama Benitez onu 39'luk Carboni'nin alternatifi olarak kullanıyor. Sağ kanatta ise Angulo ve Rufete öncelikli tercihler. İkisi de önceki yılları aratan bir düşüşte. Rufete sürati kadar iri cüssesiyle ikili mücadelelerde ayakta kalabiliyor. Angulo ise tipik bir joker. Oyuna girdikten sonra skorun değişmesini sağlayan, ceza alanında fırsatçı; ama çıtkırıldım. Penaltıya dikkat Benitez vaadedilen transferlerin yapılmaması ve en önemlisi arzuladığı tarzda santrfor alınmaması yüzünden yönetimle soğuk savaşta iken, Mista dertlere deva olan bir çıkış yaptı. Şimdiden geçen sezondaki gol adedini geçti (13 gol). Çabuk oyuncuları onlara bol bol penaltı kazandırıyor. Rakibin, zorlaması için, kalabalık ve disiplinli bir orta saha ile çıkması gerek. Valencia'nın geçen sezon Şampiyonlar Ligi'ndeki Inter maçında olduğu gibi birçok iç saha maçında tek kale oynayıp sonuca gidememe problemi de var. Deplasmanda garanti futbolu tercih edip tek golü kolluyorlar; iç sahada orta saha ileri çıkıyor ve bu onları deplasmanda güçlü, evlerinde, daha yenilebilir kılıyor. ","label":"sport"} +{"text":"Trabzon’un hırsı PFDK’nın Avni Aker’i 1 maç kapatması Bordo-Mavililer’i 3 puana şartlandırdı. Kaptan Fatih, \"Yolumuzu kimse kesemez\" dedi Kaptan söz verdi CEZASI nedeniyle Bursaspor ile bugün Samsun’da karşılaşacak olan Trabzonspor, galibiyet için tekvücut oldu. PFDK’nın 1 maçlık cezasına tepki gösteren Kaptan Fatih, \"Böyle bir ceza beklemiyorduk. Çünkü haketmedik. Ama madem maç Samsun’a alınmış, gider orada kazanırız. Bursaspor’u yenmek zorundayız. Orada yaşayan Trabzonsporlular bize sahip çıkar\" diye konuştu. ‘Kimseden korkmayız’ TRABZON’DAN birçok tarafın Samsun’da akın ettiğini açıklayan Fatih, \"İnanıyorum ki, tribünleri dolduranlar, cezaya gereken tepkiyi vereceklerdir. Kimseden korkmayız\" dedi. Teknik Direktör Samet Aybaba ise, \"Trabzonspor’un gücünü bir kez daha göstereceğiz. Bursaspor maçı öncesi oyuncularımın aşırı hırslı olması beni memnun ediyor. Tek düşüncemiz galibiyet\" diye konuştu. Son karar Petkoviç TEKNİK Direktör Samet Aybaba’nın, Bursa maçında da kaleyi Petkoviç’e emanet edeceği öğrenildi. Son haftalarda yediği hatalı goller nedeniyle eleştiri alan Avustralyalı kaleciye Aybaba’nın son bir şans daha vereceği iddia edildi. Öte yandan yedek kaleci Metin Aktaş dün yapılan antrenmanda sakatlık geçirdi. Tecrübeli eldivenin durumu bugün netlik kazanacak. Aurelio’dan başarı sözü BREZİLYALI orta saha oyuncu Aurelio, Bursaspor engelini mutlaka aşacaklarını iddia etti. Sambacı, Samsun’un kendilerine uğurlu geldiğini dile getirip, \"Aynı stadda geçen hafta Samsun’a iki gol atmıştım. Şimdi sıra Bursaspor’da. Bu karşılaşmada da başarılı bir futbol ortaya koyacağımızı düşünüyorum. Ayrıca içime de yine gol atacağım doğdu\" yorumunu yaptı. ","label":"sport"} +{"text":"Sakarya taştı: 3-1 Yeşil - Siyahlılar, G.Doğanspor’u farklı yendi, üç puan özlemini bitirdi. Goller Mesut, Doğan ve Erkan’dan geldi İKİNCİ Lig A Kategorisi’nde Sakaryaspor, Gümüşhane Doğanspor’u 3-1 yenerek galibiyet hasretine son verdi. Haftalardır üç puan yüzü göremeyen ve zirve yarışında gerilere düşen Yeşil - Siyahlılar, alt sıralarda bulunan rakibi karşısında Mesut, Doğan ve Erkan’ın golleriyle sonuca gitti. Bu arada karla kaplı saha iki saatlik çalışma sonucu temizlendi. Maçın karnesi \/ MÜJDAT ÇETİN HAKEMLER: Hakan Sıraselvi, Rakıp Uysal, Bülent Öztürk SAKARYASPOR: Recep (6) - Taner (7), Mahmut (5), Mesut (6) - Cemil (5), Koray (5) (Ferhat Dk.85), Mustafa (6) (Gürçay Dk.62 (5), Abdulkadir (6), Doğan (7) (Hasan Dk.89) - Mehmet (6), Erkan (6) G.DOĞANSPOR: Mustafa (4) - Kurtuluş (4) (Yusuf Dk.58 (4), Zafer (4), Yusuf (4) - Targan (4), Aşkın (5), Ahmet (5), Şaban (5), Emre (4) (Serkan Dk.28 (4) - Şeyhmuz (4) (Nuri Dk.58 (4), Zafer (4) GOLLER: Mesut (Dk. 15), Doğan (Dk.25), Erkan (Dk.63), Aşkın (Dk.68) ","label":"sport"} +{"text":"GERGİNSİNİZ YİNE! Werner Lorant dün ilginç bir basın toplantısı daha düzenledi. Önce \"Siz sorun\" dedi, ardından vazgeçti. Kendi açıklamalara başladı, ancak sinirlenip toplantıyı yarıda bıraktı YUSUF KOBAL Fikir değiştirdi FENERBAHÇE Teknik Direktörü Werner Lorant, sinirli bir biçimde geldiği basın toplantısında gazetecilerle tartıştı. Toplantıya hışımla giren Alman teknik adam, yine ilginç bir tablo çizdi. Önce kısa ya da uzun soru konusunda bir tercihinin olmadığını söyleyen Lorant, daha sonra \"İsterseniz kendi düşüncelerimi söyleyeyim\" dedi. Bir kaç saniye sonra fikrini yine değiştiren Lorant, \"Siz sorun, yanıtlayayım. Ama toplantı kısa sürecek\" açıklamasını yaptı. Şoföre takıldı LORANT, toplantıya gelen gazetecilere ters yanıtlar vermeyi de ihmal etmedi. Savunma şeklini değiştirip değiştirmeyeceği konusundaki bir soruya \"Sizi ilgilendirmez\" diye karşılık veren Alman hoca, şoförünün görevden alınmasını nasıl karşıladığı şeklindeki soruya sinirlenip, \"Şimdi ne alakası var\" diyerek toplantıyı bitirdi. Gazeteciler ise Lorant’ın son zamanlardaki tavrına tepki verip, yönetici Hakan Bilal Kutlualp ile tartıştı. Fener’i unuttu! LORANT basın ile atışmaktan bugünkü maçla ilgili olarak kısa bir açıklama yaptı. İşte Alman teknik adamın görüşleri; \"Benim ve takım için önemli olan rövanş maçıdır. İkinci tura çıkacağız. Ama maç içinde, kazanma arzumuz, oyun şeklimiz ve hırsımızın oturması, uyması lazım. Son maçtaki defansif hataları herkes gibi ben de gördüm. Gazeteci de bunun neden böyle olduğunu görmeli. Oradaki sorunları benden daha iyi çözmelisiniz.\" Solna ümitli UEFA Kupası ilk turunda Fenerbahçe’nin rakibi Solna’nın teknik patronu Dusan Uhrin, \"Kendi futbolumuzu sahaya yansıtırsak kazanan taraf oluruz\" dedi. Kolektif futbolu Fenerbahçe’den daha iyi oynadıklarını savunan İsveç ekibinin çalıştırıcısı, \"Atak futbol oynayan bir ekibiz. Bu avantaj. Gol sorunumuz olmaz\" diye konuştu. TURU geçeceklerine inandığını vurgulayan Uhrin, şöyle devam etti: \"Bu ümidi taşımıyor olsaydık buraya gelmezdik. Fenerbahçeli futbolcular bireysel olarak ayrı ayrı öneme sahip. İsveç’te ilk yarıda kontrollü oynadık. İkinci devrede de gerçek oyunumuzu ortaya koyarak, gücümüzü gösterdik. 3 - 3’lük skor iki takım için de iyiydi\". Samandıra’ya kapandılar Fenerbahçe, AİK Solna ile oynayacağı maçın hazırlıklarını dün tamamladı. Futbolcular galibiyete şartlandı Rüştü oynuyor UEFA Kupası ilk tur rövanş maçında bugün evinde AİK Solna’yı ağırlayacak olan Fenerbahçe tura kilitlendi. Zorlu karşılaşmanın hazırlıklarını dün yaptığı tek idmanla notlayan Sarı-Lacivertliler’de, Rüştü’nün düzelmesi yüzleri güldürdü. Fenerbahçe Samandıra’ya kapanarak Solna maçını beklemeye çekildi. Lorant, Rapajc’i 22 kişilik kamp kadrosuna alırken Abdullah, Oktay, Yusuf’a yine şans tanımadı. Oktay’a izin FENERBAHÇE’DE Oktay konusuna Teknik Direktör Lorant el koydu. Alman Teknik adamın ayrılmak istediğini dile getiren Oktay’a izin verdiği öğrenildi. Yöneticilerle görüşen Lorant’ın, \"Takım varsa gidebilir. Benim kadromda yer bulması oldukça zor\" dediği öğrenildi. Öte yandan Şükrü Saracoğlu Stadı bugünkü maç öncesinde kontrolden geçirildi. Sırrı’nın sırrı ! FENERBAHÇE yönetimi de modaya uymuş, başarısızlığın faturasını basına sızan haberlere çıkarmıştı... Ve Denizlispor maçı sonrası, casus filmlerini aratmayan bir senaryoyla, Serhat - Oktay kavgasını fısıldayan \"KÖSTEBEK\" için sürek avı başlatılmıştı... Ama eller boş kaldı. İş tam soğumaya yüz tutarken, yönetim yine şoke oldu. Başkan Aziz Yıldırım, Saadettin Saran, Hakan Bilal Kutlualp, Lorant ve bir süre konuk olan Turgut Yılmaz’ın katıldığı yemekli toplantı tüm ayrıntılarıyla manşetlerdeydi. Yani \"köstebek\" toprağın altından çıkmıştı. Hatta yemekteki mönünün bile listesi verilmişti. Hemen arayış başladı ve inanılmaz bir tespitle (!) kabak Lorant’ın danışmanı Sırrı Alkan’ın başına patladı. Oysa Alkan o toplantıda yoktu. Hesap soruldu, uzaklaştırma kararı alındı. Alkan’ın yanıtı da: \"Siz göndermeyin. İstenmediğim yerde durmam. Ama o yemekte ben olmadığıma göre, köstebeği içinizde arayın.\" Aslında avcılar yine karavana atmıştı. Sırrı Alkan sırrıyla, ama Lorant’ın cebinden ödediği maaşıyla yine görev başında... Taa ki, yeni olaya kadar... Dereağzı kurtuldu FENERBAHÇE Yönetimi, Dereağzı Tesisleri’nin ortasından geçen yol projesi sıkıntısını çözüme kavuşturdu. Önceki gün Başkan Aziz Yıldırım ile Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Dereağzı’nda biraraya geldi. Başkan Yıldırım’ın önerisi üzerine yeni bir projenin hazırlanması gündeme geldi. Yeni yolun sahaların arkasından, sahile yakın bir bölümden geçeceği bildirildi. ","label":"sport"} +{"text":"Bravo Nouma Beşiktaş sezonun en sıkışık ve zor döneminini yaşıyor. Bir yandan Türkiye Kupası ile ve zor rakiplerle yoğunlaşan iç maç trafiği, bir yandan da cezaların ve sakatlıkların üst üste binmesi Lucescu’nun işini zorlaştırıyor. İnönü Stadı’nda böyle bir eksiklik psikolojisi ile Adanaspor ile karşılaşan Beşiktaş’ta Sergen yoktu, tedavideydi. Tümer cezalıydı. Hücuma dönük yaratıcı destek aksayacaktı. Ama buna rağmen özellikle ilk yarıda golü de erken buldular, oyunu da istedikleri gibi kurdular. Beşiktaş’ın oyunundaki güzelliklerin en önemli yanı Kaan Dobra ile sağ, İbrahim Üzülmez ile sol kanadın işlevselliğiydi. Sekiz yıl aradan sonra yeniden Polonya Milli Takımı’na çağrılan Kaan Dobra’nın 8.. dakikada vurduğu ve Ercan’a çarparak gelen erken gol arkadaşlarını rahatlattı. İnönü’de hücum ederken rakibin gol tuzağına yakalanma endişesini çöpe attı. Beşiktaş’ta savunma en disiplinli günlerinden örnekler sergilerken, orta alanda da Tayfun ve özellikle Ahmet Yıldırım savunma - hücum dengesini gözeten verimli bir maç çıkardılar. Pancu ise İlhan - Nouma ikilisini hem hücumda üçlüyor, hem de orta alanda top kullanarak oyunun kurgusuna katkıda bulunuyordu. Beşiktaş her hattıyla dengeli, çabuk ve baskılı bir mücadele sergiledi. Ancak şunu hemen söyleyelim, bir hafta önce Gençlerbirliği’nden kendi sahasında 7 gol yiyen Adanaspor da Kartal’a hiç bir zorluk çıkarmadı. Nouma doksan dakika canla başla mücadele etti. Bir topu direkten döndü. Rövaşatasıyla, ikili mücadelelerdeki başarısıyla, ilginç paslarıyla hem iş yaptı, hem de taraftarları eğlendirdi. İlhan’ın Pancu’ya asisti çok güzeldi. Ancak, İtalya maçında 85 dakika sahada kalmanın yorgunluğuyla girdiği pozisyonlardan golü bulamadı. Onun da yan direkten dönen röveşatası alkışlanacak güzellikteydi. Lucescu, ikinci yarıda Kaan Dobra, İbrahim ve sonradan İlhan’ı oyundan alıp Yasin, Tamer ve genç Eser’le yeni bir oyun şablonu oluşturdu. Ahmet Yıldırım sol kanatta hücuma dönük oyunu ve Eser’e yaptığı asistle parladı. Beşiktaş sorunlu dönemi sorunsuz atlatacağa benziyor. Dinamo Kiev maçı için taraftarlarına ümit veriyor. Ancak bu kadar çok pozisyona giren bir takımın daha zengin bir tabela yapması gerekir. Herhalde bunu da Lucescu çözecektir. Hamza Mısır. Benim Trabzonlu genç meslektaşım... Hep hakemler medyaya gelecek değil ya. Hamza da futbol alanına girdi. Dün ilk kez büyük bir takımın maçını yönetti. Avantaj kurallarına özen göstermesi, ikili mücadeleleri çok iyi süzmesi ve kararlarıyla pırıl pırıldı. Gelecek için ümit verdi. Aferin Hamza, sağlıklı düdükler sana. ","label":"sport"} +{"text":"Usta’dan nasihat Dünya Şampiyonu satranççı Karpov, dahi kız Cemre Yıldız’a sahip çıktı MURAT AĞCA SATRANÇ Federasyonu’nuyla sürekli sorun yaşayan 13 yaşındaki Türkiye şampiyonu dahi kız Betül Cemre Yıldız’a, Dünya Şampiyonu satranççı Anatoly Karpov sahip çıktı. Tuzla’daki Kafkale Spor Tesisleri’nin açılışı için dün İstanbul’a gelen Karpov, Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna’yı ziyareti sırasında Betül gibi genç ustaları desteklemek gerektiğini belirterek, \"Rusya’ya gelsin\" dedi. ÜNLÜ Rus antrenör Vasukov’un Türkiye’yi ziyaret ettiğini hatırlatan Karpov, \"Betül’ü mutlaka onunla tanıştırmalısınız. Federasyon, genç ustaları sık sık uluslararası şampiyonalara göndermeli ki, tecrübe kazanılsın\" diye konuştu. İstanbul’da olimpiyatı desteklediğini belirten Karpov, en büyük rakibi Kasparov’un bilgisayar ile oynadığı maçı kazanmasını da diledi. ","label":"sport"} +{"text":"Santrfor pazarı Sadettin Saran, santrfor konusunda Bursalı Okan, Uruguaylı Morales, Rus Beschastnykh, Kongolu Ali Lukunku, Hırvat Tomislav Mariç, Yunan Nikos Mahlas arasında seçim yapılacağını açıkladı HÜSEYİN YAVUZ 20 kişi elendi FENERBAHÇE Futbol Şube Sorumlusu Sadettin Saran dün bir basın toplantısı yaparak transfer çalışmaları hakkında bilgi verdi. Saran santrfor adayı olarak altı kişi üzerinde durduklarını, bu isimlerin Bursasporlu Okan, Uruguaylı Morales, Spartak Moskova’da oynayan Rus Beschastnykh, Standart Liegeli Ali Lukunku, Wolfsburg’ta forma giyen Hırvat Tomislav Mariç ile Ajax’ın Yunanlı forveti Nikos Mahlas’ın olduğunu açıkladı. Adayların 26 kişi arasında yapılan eleme sonrası ortaya çıktığı belirtildi. Rebrov pahalı SADETTİN Saran transferde acele etmediklerini belirterek, \"Maddi ve manevi açıdan uyumu bozmayacak, koşan adam arayışı içindeyiz. Devre arası olduğu için oyuncunun fiyatı bir ise iki istiyorlar\" dedi. Tottenham kulübünde oynayan Rebrov’un pahalı geldiğini de söyleyen Saran, Ankaragücülü Augustine konusunda da fiyatta anlaşma sağlanamadığını kaydetti. Saran, Revivo’nun menajeri ile salı günü bir görüşme yapacağını, daha sonra bu oyuncunun durumunun netlik kazanacağını da sözlerine ekledi. Yönetime brifing BATİSTUTA ile hiçbir zaman ilgilenmediklerini de belirten Sadettin Saran, Erhan Albayrak’ın gelmeyi çok istediğini ancak santrfor işini çözmeden bu transferle ilgilenemeyeceklerini kaydetti. Saran, yeni bir idari menajer aradıklarını da belirtti. Bu arada Sadettin Saran dün Atilla Kıyat, Osman Yalçın, İlhan Ekşioğlu, Murat Aşık ve Mehmet Karasu’ya transfer çalışmaları konusunda rapor sundu, bilgi alış-verişinde bulundu. ","label":"sport"} +{"text":"Çift ayaklı avcı Parıltılı başlayan ve milyonların arasında umut vadedenler listesine giren emek dolu futbol yaşamlarının, yanlış tercihlerle sönüp gitmesi acı vericidir. Rebrov da en verimli döneminde 11 milyon poundluk İngiltere seçimiyle bu kayboluşu yaşayan isimlerden biri olmuştu. Ama Fenerbahçe formasıyla geleceğini değiştirmek için yeni bir mücadeleye girmeye kararlı. Sürati, oyun zekası, bitiriciliği ve her iki ayağıyla açı kaygısına düşmeden topa vurabilme kabiliyetinin en büyük gösterisi kuşkusuz Shevchenko ile Dinamo Kiev’de sergiledikleri ortaklıktı. Shevchenko’yu sürekli destekleyen ve onun mükemmel santrfor kapasitesini ortaya çıkaran gölge adam hüviyetindeki Rebrov, kendisine de Şampiyonlar Ligi tarihinde en çok gol atanlar sıralamasında yerini açmayı başardı. Ortağı isabetli bir kararla İtalya Ligi’ni tercih edip, ilk sezonunda defansif ligde gol krallığına ulaşmayı başarırken, Rebrov yalnızlığın ve İngiltere tercihinin bedelini Avrupa futbolunda isminin yavaş yavaş unutulmasıyla ödüyordu. Ukrayna Ligi’nde 100 golün üstüne çıkan ilk futbolcu olan (223 maçta 121 gol) Rebrov’un yerinde artık Shevchenko vardı. Aslında George Graham yönetiminde Tottenham’daki alışma sezonunu iyi geçirmişti. Nisan 2001’de Glenn Hoddle’un gelmesiyle ise dünyası yağmurlu, iç karartıcı İngiltere havasına dönüştü. Rebrov’u Fenerbahçe’nin nasıl kullanacağı fazla net değil. Ama 4 - 2 - 3 - 1 tabanlı anlayışta, ileri uçtaki 1Ôin iki kanat adamıyla destekleneceği, bu üçlünün sürekli yer değiştirerek ve kimsenin tam anlamıyla santrfor kimliğiyle ön plana çıkarılmayacağı düzen benimseneceği görülüyor. Rebrov da Tuncay, Serhat ve Vladimir gibi yetenekleri sahanın belirli bir bölgesiyle kısıtlı kalmayan, hareketli ve pas dağıtabilen süratli bir hücum adamı. Kısa boyunun dezavantajını örtbas edecek bir hava topu zamanlaması var. Milli takım ve D.Kiev’de son dakikalarda attığı goller yüzünden \"kurtarıcı\" lakabı takılan Rebrov, doğru yerde doğru zamanda olma içgüdüsüyle ceza alanı civarında adeta bir avcı. Bunalım süreci, Rebrov’u geçen kasım ayında düzenli olarak oynayabileceği bir kulüp bulana kadar milli takımdan affını istemeye kadar götürdü. 45 maçta 16 gol attığı milli takımına belki de 12 Şubat’taki Türkiye maçıyla dönerek hüzünlü geçen yıllarını ilginç bir kader oyunuyla noktalayacak ve Nou Camp’daki unutulmaz 4 - 0’lık galibiyetteki o ele avuca sığmaz bücür olarak geri dönecek. ","label":"sport"} +{"text":"Şimdi samba zamanı KARNAVAL SIRASI BİZDE Aylardır heyecanı ile yatıp-kalktığımız Dünya Kupası’nda ilk sınava çıkıyoruz. 48 yıl sonra aynı podyumda, yeni bir zafer daha yaşamak için bekliyoruz 17. Dünya Kupası’nda A Milli Takımımız, Brezilya karşısında ilk sınavını verecek. Eski günlerini arayan, kadrosundaki yıldızlara rağmen grubundan zorlukla çıkan Sambacılar, kupanın da favorileri arasında. 48 yıl sonra Dünya Vitrini’ne çıkan Ay - Yıldızlı takımımız, tarihinde bir başka ilke imza atmak için pusuda bekliyor. Nefeslerimizi tuttuk, gözümüzü sahaya diktik, yeni bir zafere kilitlendik. Yarım asırdır sadece televizyon başında yaşadığımız Dünya Kupası heyecanında, bir çoğumuzun gönül verdiği Brezilya’yı yenmesini beklediğimiz Türk Milli Takımı’nın taraftarıyız artık. Prim 75’er bin dolar MİLLİ Takımımız’a, gruptan çıkması halinde 75’er bin dolar prim verileceği öğrenildi. Dün Ulsan’a gelerek Teknik Direktör Şenol Güneş ile görüşen, Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy, gece boyunca bütün konuları görüştü. Prim konusunda da tecrübeli teknik adama bilgi veren Ulusoy, bu konuda basına açıklama yapmaktan kaçındı. Federasyon yönetiminin kampta oyuncuları oldukça moralli gördükleri ve gruptan çıkılması halinde 75’er bin dolar prim vermeyi kararlaştırdığı belirtildi. Faul yapmak yasak TEKNİK Direktör Şenol Güneş futbolcularını uyararak, ceza alanı çevresinde faul yapmaktan kaçınmalarını istedi. Brezilyalı oyuncuların özellikle duran toplardaki üstünlüğü nedeniyle sürpriz bir gol yaşamak istemeyen tecrübeli teknik adam, orta sahada uygulanacak presle rakibini kaleden uzak tutmayı düşünüyor. Okan’ın takımla antrenmana çıktığı, ancak riske edilmeyeceği belirtildi. Tek forvet oynayacak olan Hakan Şükür’ü, orta sahadan Emre Belözoğlu ve Yıldıray destekleyecek. ULUSOY İŞİ BİTİRDİ Futbol Federasyonu Başkanı’nın kafasındaki hesaba göre Türkiye gruptan 7 puanla çıkacak. \"Brezilya inançlı Türkiye önünde asla maç kazanamaz\" dedi. Çin ve Kosta Rika’ya şans vermedi ATTİLA GÖKÇE Ankara’dan havalanan THY uçağında Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy’la konuşuyoruz. Ulusoy, mali kongreden bir saat 15 dakikada bütçesinin onaylanarak çıkmasının verdiği rahatlıkla umut mesajları sıralıyor: \"Bu çocuklar inandığı zaman iyi oynuyor. İyi oynadıklarında karşı takımın gücü ne olursa olsun yenilmiyorlar. O nedenle Brezilya, inançlı bir Türkiye önünde asla maç kazanamaz. Gol atamasak da yemeyiz. Bu maç en kötü berabere biter. Brezilya’ya yenilmeyeceğimize kesin olarak inanıyorum. Şu anda Brezilya rüyada geziyor. İnşallah onları gördükleri rüyadan uyandıracağız.\" \"Diğerleri kolay\" Haluk Ulusoy, Çin’in gol atamadığını, sadece top oynatmamayı becerdiğini ancak tecrübesizlikten dolayı Türkiye’ye karşı fazla şansı olmadığını savunuyor. Kosta Rika maçıyla ilgili yorumu da şöyle: \"Kosta Rika’yı katlar, götürürler.\" Ulusoy’un kafasındaki hesaba göre Türkiye gruptan yedi puanla çıkacak. Brezilya ile beraberlik, Çin ve Kosta Rika karşısında kesin galibiyet. Gönlü ile mantığı uyum gösteriyor. Dileyelim bu şablon, bugünden itibaren aynı biçimde gerçekleşir. Ulusoy, dün Seul’e iner inmez şehre hiç uğramadan Ulsan’a devam etti. Gece Milli Takım kampında futbolcuları ve teknik ekiple birlikte heyecanı paylaşacağını söyledi. Ulusoy üç kademeli bir prim önerisinde bulunduğunu, gruptan çıkışa bir prim, çeyrek finale bir prim ve yarı finale ayrıca bir prim ve finale de ayrı prim sistemi uygulamayı düşündüklerini söyledi. \"Okan yıldız olur\" Primin her aşamada katlanacağını söyleyen Ulusoy, ikinci turda yapılacak maçlar için, \"Bizim çocuklar Japonya’yı da, Belçika’yı da, Rusya’yı da rahat geçerler. O grup o kadar önemli değil\" diyor. Ulusoy’a göre Okan Buruk, kupanın yıldızı olacak. Emre ve Yıldıray da kendilerini gösterecek. Yıldıray’ın 10 - 15 gün içinde Bayer Leverkusen formasıyla girdiği her final maçından yenilerek çıktığını hatırlatıyor ve \"Bu defa şeytanın bacağını Dünya Kupası’nda kıracak, göreceksiniz\" şeklinde konuşuyor. Üçlü mü, dörtlü mü? Seul’e Milli Takım’ın eski hocalarının ve bazı lig antrenörlerinin de bulunduğu bir kafileyle indik. Yol sohbetlerinde Yılmaz Vural, Hikmet Karaman, Sakıp Özberk, Hüseyin Kalpar, Güvenç Kurtar, Fethi Demircan, Metin Türel en çok savunma kurgusu üzerinde durdular. Çoğunun düşüncesi, \"Brezilya karşısında üçlü savunma oynarsak duman oluruz. Yine de Milli Takım’ın hangisine hazır olduğunu en iyi Şenol hoca bilir. Ancak bizce dörtlü alan markajıyla oynayıp orta alanın yardımı ve kademesiyle sahaya çıkmak en iyisi\" biçimindeydi. Ümit Milli Takım’ın hocası Raşit Çetiner, eski öğrencileri için çok umutlu, \"Göreceksiniz. Kore’de hepsi de birer kahraman olarak alkışlanacak\" diyor. İlginç sohbet MAÇIN oynanacağı stadda Milli Takım’dan önce antrenman yapan Brezilya’da Teknik Direktör Luis Felipe Scolari ekibimize başarılar diledi. Sambacılar’ın hocası, idman sonrası Milli Takım Sorumlusu Selami Özdemir’le tokalaştı, ardından Menajer Çan Çobanoğlu ile samimi bir sohbete daldı. Çobanoğlu, Senegal’in sürpriz yaptığını hatırlatan tecrübeli hocaya, \"Biz de size yaşatmak istiyoruz\" cevabını verdi. SCOLARI, \"Umarım iyi maç olur. Önemli olan Fair - Play. Casus olayları gerçek dışı. Sadece bizden bir yetkili antrenmanınızı izledi. Artık son söz oyuncuların\" dedi. Çobanoğlu da, \"İyi olan kazansın. Casus olayları çok önemli değil. Biz de sizi farkettirmeden izledik. Umarım kol kola 2. tura çıkarız\" diye konuştu. Öte yandan Brezilya’nın eski ünlü yıldızı Leonardo, \"Kesin olarak kazanırız\" iddiasında bulundu. İkinci randevu MİLLİLER, Brezilya ile ikinci kez kozlarını paylaşacak. 1 Mayıs 1956’da İnönü Stadı’ndaki özel maçta Sambacılar’a 1 - 0 yenilmiştik. Daha önce İsviçre’deki 1954 Dünya Kupası’na katılan ekibimiz, oynadığı üç maçta 1 galibiyet, 2 yenilgi aldı. F.Almanya’ya 4 - 1 mağlup olan Türkiye, G.Kore’yi 7 - 0’la geçti. Fikstür gereği eleme maçında tekrar karşılaştığı F.Almanya’ya 7 - 2 boyun eğdi. 366. sınav AY - Yıldızlı ekibimiz, Brezilya karşısında 366. maçına çıkacak. 79 yıllık tarihinde oynadığı karşılaşmaların 117’sini kazanan takımımız, 166’sından mağlup ayrıldı, 82 maçta da eşitliği bozamadı. Milli Takım, 365 müsabakada toplam 439 gol atarken, kalesinde 602 gol gördü. Güneş’in karnesi A Milli Takım, Şenol Güneş yönetiminde çıktığı 20 maçta 9 galibiyet, 6 beraberlik, 6 da yenilgi aldı. Toplam 27 gol atarken, ağlarında ise 20 gol gördü. Ay - Yıldızlı ekibimiz, Güneş yönetimindeki resmi maçlarda daha başarılı bir grafik çizdi ve 12 maçın 8’ini kazandı, yalnızca 1’ini kaybetti. 24 gol attı, 8 gol yedi. Hakemi tanıyalım BREZİLYA maçının hakemi Koreli Young Joo Kim, 30 Aralık 1957’de doğdu. 1.72 boyunda, 65 kilo ağırlığındaki Kim, 1 Ocak 1994’te FIFA kokartı taktı. Aynı yıl Kore - Ukrayna arasında ilk uluslararası maçını yönetti. Koreli hakem, 17 uluslararası karşılaşmada düdük çaldı. 1999 Konfederasyon Kupası, 2000 Asya Uluslar Kupası, 2000 CONCACAF Altın Kupa, 2002 Dünya Kupası grup elemelerinde görev aldı. Bu kez casus bizden! ŞENOL Güneş’in yardımcılarından Ünal Karaman, dün akşam Ulsan Munsu Stadı’nda Brezilya’nın yaptığı taktik ağırlıklı çalışmayı gizlice izledi. Gazetecilerin arasından antrenmanı takip eden Karaman, daha sonra izlenimleriyle ve rakibin son durumuyla ilgili olarak Güneş’e bir rapor verdi. GÜNEY Kore’de Brezilya - Türkiye karşılaşmasının oynanacağı Munsu Stadı’nda son hazırlıklar gözden geçirildi. Maçın hakemleri ve FIFA yetkililerinin katıldığı yaklaşık bir saat süren toplantıda güvenlikten, sahaya çıkışlara kadar tüm detaylar konusunda görüş alış verişinde bulunuldu. ‘Heyecanlıyız, inançlıyız’ MİLLİ Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, dev maç öncesinde son basın toplantısını yaptı. Brezilya karşısına çıkacak ideal on bir konusundaki soruları yanıtsız bırakan Güneş, çok sayıda yabancı gazetecinin de katıldığı toplantıda, \"Uzun bir yoldan geldik. 48 yıldır bugünü özledik. Heyecanlıyız, inançlıyız, gururluyuz. Maçın sahada kazanıldığını Fransa maçında hep birlikte gördük\" diye konuştu. GRUPTAKİ üç maça da farklı taktikle çıkacaklarını vurgulayan Şenol Güneş, \"Takım olarak her açıdan üst düzeydeyiz. Brezilya gruptan çıkarken zorlandı. Şimdi daha iyi durumdalar. Ancak maçta alacağımız hiçbir sonuç sürpriz olmaz\" ifadelerini kullandı. Gruptan çıkamamaları halinde başarısız sayılacaklarını vurgulayan tecrübeli hoca, \"Kazanma hırsımız ön planda. Ancak asıl kritik maçımız Kosta Rika\" dedi. Çin hazır GRUPTAKİ diğer rakibimiz Çin, yarınki Kosta Rika maçından üç puan çıkarmanın hesaplarını yapıyor. Teknik Direktör Bora Milutinoviç, \"İlk maçı kazanırsak üç dileğimizden biri gerçekleşmiş olur. Sonra Türkiye veya Brezilya önünde bir puan arayacağız\" dedi. Ünlü hoca, daha önce Kosta Rika’yı çalıştırdığı dönemdeki öğrencisi Guimaraes ile rakip bir teknik direktör olarak karşılaşacak olmaktan da mutluluk duyacağını sözlerine ekledi. Kosta Rika’da Lopez karmaşası DÜNYA Kupası’ndaki rakiplerimizden Kosta Rika’da, oyun kurucu Wilmar Lopez’in finaller sonrası Milli Takım’ı bırakacağını açıklaması şaşkınlık ve huzursuzluk yarattı. Takımda uyumsuzluk ve karmaşa yaşandığını ve bu ortamda daha fazla kalmak istemediğini söyleyen Lopez, \"Dünya Kupası sonrasında da aynı kaos olacak. Bundan eminim. Bu şartlar altında devam etmemin bir anlamı yok\" ifadelerini kullandı. ","label":"sport"} +{"text":"Memo pas geçti NBA’DE Merkez Grubu lideri Detroit Pistons, New York Knicks deplasmanından 97 - 93’lük yenilgiyle ayrıldı. Maçın yıldızı, 14’ü dördüncü periyotta olmak üzere 22 sayı kaydeden New Yorklu Latrell Sprewell oldu. Rakibinden daha çok ribaunt (43 - 36) almasına ve ilk yarıyı 54 - 50 önde kapamasına rağmen yenilmekten kurtulamayan Detroit’de Richard Hamilton 27 sayı ile oynadı. Milli oyuncumuz Mehmet Okur ise oynadığı 18 dakika içinde önceki maçlardaki performansından uzak bir görüntü çizdi. Mehmet, 2\/5 iki sayı, 0\/2 üç sayı, 3 ribaunt, 2 asist ile oynadı, maçı 4 sayı tamamladı. Diğer sonuçlar Indiana - Memphis : 101 - 92 Orlando - Cleveland : 109 - 85 Philadelphia-Atlanta : 105 - 114 Miami - Toronto : 107 - 98 N.Orleans-Milwaukee : 113 - 98 S.Antonio-Minnesota : 94 - 101 (U) Seattle - Denver : 101 - 99 (U) Golden State - Houston : 107 - 117 LA Lakers - Boston : 104 - 96 Phoenix - Washington : 109 - 83 ","label":"sport"} +{"text":"Davala'yı Simone teselli edecek! 4 maç ceza aldı FRANKFURT karşısında Yunan asıllı rakibi Amanatidis ile kavga eden Ümit Davala'ya 4 maç ceza ve 5 bin Euro para cezası verildi. Bu nedenle milli futbolcu, Werder Bremen'in şampiyonluk yolundaki en önemli dört maçında yer alamayacak. Öte yandan Ümit'in spor akademisi öğrencisi olan kız arkadaşıyla teselli bulacağını yazan Bild ise, \"Davala hiç olmazsa özel hayatında mutlu\" ifadesine yer verdi. ","label":"sport"} +{"text":"BU GÖREV ÇETİN Fenerbahçe, Oğuz Çetin yönetiminde, 9 maçta 15 puan kaybetti, sadece 12 puan alabildi. Altay yenilgisiyle çileden çıkan taraftar, yönetim ve teknik heyeti istifaya davet etti Geriye gittiler LORANT’I gönderen Fenerbahçe’ye Oğuz Çetin de çare olamadı. Üstelik Çetin ile Fener daha da geriye gitti. Göztepe karşılaşmasıyla işe başlayan Sarı - Lacivertli ekibin çalıştırıcısı, bugüne kadar 9 karşılaşmada sadece 12 puan toplayabildi. Göreve geldiğinden bu yana sadece 3 galibiyet, 3 beraberlik bulan Fenerbahçe çalıştırıcısı, dünkü Altay yenilgisiyle 15. puanını da rakiplere kaptırmış oldu. Sabır taşırdı ELAZIĞSPOR beraberliğinin ardından istifa edebileceğinin sinyalini veren Fenerbahçe teknik sorumlusu Oğuz Çetin, yönetimle yaptığı görüşmenin ardından göreve devam kararı aldı. Ancak Altay yenilgisi, taraftarın da sabrını taşırdı. Tribünlerdeki binlerce Sarı - Lacivertli taraftar yine hüzün şarkıları söylerken, Başkan Aziz Yıldırım ile Oğuz Çetin istifaya davet edildi. Oğuz Çetin’in grafiği Fenerbahçe - Göztepe : 0-0 Fenerbahçe - Trabzon : 3-2 Fenerbahçe - Beşiktaş : 0-1 Ankaragücü - Fenerbahçe : 0-0 Fenerbahçe - Malatya : 2-0 Fenerbahçe - Gaziantep : 2-0 Galatasaray - Fenerbahçe : 2-0 Elazığ - Fenerbahçe : 3-3 Fenerbahçe - Altay : 0-1 PAF’ta olay var: 0-0 Fenerbahçe PAF takımının, Altay ile yenişemediği maçta, son dakikadaki golü sayılmayınca ortalık karıştı Hakemler çıkamadı FENERBAHÇE’NİN Dereağzı tesislerinde oynanan PAF maçında olay çıktı. Ligde lider durumda bulunan Altay ile 0 - 0 berabere kalan Sarı - Lacivertli takımın son dakikada attığı gol hakem Öztürk Ilgaz tarafından sayılmayınca ortalık karıştı. Karşılaşma sona erdikten sonra hakem üçlüsü bir süre sahada beklemek zorunda kaldı. Fenerbahçeli yöneticilerin araya girmesiyle hakemler güvenlik güçlerinin eşliğinde sahayı terk etti. ","label":"sport"} +{"text":"Antep dört köşe Şampiyonlar Ligi vizesi alan F.Bahçe ve G.Saray’ın ardından Kırmızı - Siyahlılar da UEFA Kupası’nda tur atladı. Zimbru’ya şans tanımadı, Fatih, Maxim, Hasan Özer ve Mustafa’nın golleriyle farka ulaştı GAZİANTEP, ikinci kez katıldığı UEFA Kupası’nda bu kez şeytanın bacağını kırdı. Geçen sezon İspanyol Alaves ile deplasmanda golsüz berabere kalan Kırmızı - Siyahlı ekip, evinde rakibine yenilmekten kurtulamamıştı. Bu kez ön elemede Moldova’da golsüz berabere kaldığı Zimbru’ya şans tanımadı ve zafer haftasını firesiz kapattı. İlk tura çıktı KARŞILAŞMANIN 2. dakikasında Fatih’le öne geçen temsilcimiz, 31. dakikada Maxim’le farkı ikiye çıkardı. İlk yarının son dakikasında Cebotari’nin golü rakibi umutlandırdı. İkinci devreye de kontrollü başlayan Gaziantepspor, 62. dakikada Hasan Özer ve 82. dakikada Mustafa Şahintürk’ün sayılarıyla UEFA’da ilk turu yakaladı. Celal Doğan gururlu ZİMBRU galibiyetinin ardından Başkan Celal Doğan futbolcularıyla gurur duyduğunu söyledi. Doğan, \"Türkiye’nin beşinci büyüğü olmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Oyuncularım tek kelimeyle mükemmeldi. Onlarla ne kadar gurur duysam azdır\" diye konuştu. Teknik Direktör Tevfik Lav ise, \"İlkleri başarmaya, önemli başarılara imza atmaya devam edeceğiz\" ifadesini kullandı. M.Polat’a 2 maç ceza PFDK, Gaziantepsporlu Mehmet Polat’a Trabzon maçında yardımcı hakeme hakaret etmekten iki maç ceza verdi. Gençlerbirliği’nden Tolga ile Samsun’dan Vural’ı ise birbirlerini tahrik ederek, hakaret etmekten 1’er maç menle cezalandırdı. Öte yandan Gaziantep ve Gençlerbirliği’nin ilk turdaki rakipleri bugün belli olacak. Monaco’da gerçekleştirilecek kura çekimi saat 13.00’te başlayacak. ","label":"sport"} +{"text":"Cennet Türkiye Türkiye artık özellikle televizyon gelirlerinden sonra, yabancılar için dolar cenneti oldu. Özellikle üç büyükler, yaklaşık 7 - 8 yıldır, büyük paralarla transferler yapıyor. Tabii ki, buna olumsuz bakmıyorum. Çünkü, iyi yabancı oyuncuların, Türk Futbolu’na katkıda bulunacağını düşünüyorum. 10 yıl önceye döndüğümüzde, üç büyükler, maliyetleri en fazla 1 milyon mark olan futbolcular transfer ediyordu. Şimdi ise milyon dolarlar harcanıyor. Galatasaray, UEFA Şampiyonu olduktan sonra, ezeli rakipleri Fenerbahçe ile Beşiktaş da, bu başarıyı elde etmek için büyük paralar harcadı. Hatta, üç büyükler, iç ve dış transferde, Avrupa standartlarının üstüne çıkarak, ciddi rakamlar ödemeye başladı. Sakın yanlış anlaşılmasın. Futbolcuya Allah daha çok kazandırsın... Ancak kulüplerimizin ve taraftarlarımızın yabancılara karşı gösterdiği sıcak ilgi, verilen maddi ve manevi emeklerin karşılığını alamadığımızı görüyoruz. Tabii istisnaları var. Örneklerle açmak istiyorum; ORTEGA... Fenerbahçe taraftarının sevgilisi. Gerçekten de Dünya starı. Fenerbahçe taraftarı, yıllardır bir oyuncuya, bu kadar bağlı kalmamıştı. Aynı düşünceler, Revivo ve Rapajc için de geçerli. Ancak bu bağlılığın geri dönüşümüne baktığımız zaman, istediklerimizi alamamış ve görememişiz. Her futbolcu zaman zaman kötü oynayabilir... Ancak vurdum - duymaz tavırları sıkıntı yaratıyor. Sadece fayda sağlamamaları değil, diğer oyuncuları da olumsuz etkilemeleri kötü. Revivo’nun durumunu kimse bilmiyor... Ortega, benim hatırladığım en son Bursaspor maçından önce antrenmana çıktı. Arada, bir de Diyarbakır maçı oynadı. Hem de antrenmana çıkmadan... Maçtan sonra da zaten ülkesine gitti. Arkadaşlarından önce tatile çıktı. İşin entresan tarafı; kampa da arkadaşlarından sonra katılacak. Yaptığı tek hazırlık, Arjantin’de oynadığı veteranlar maçı. Ortega’nın \"Kampa katılacağım\" açıklaması, Fenerbahçe Kulübü yetkililerinde heyecan ve mutluluk yarattı. Olacak iş değil... Zaten sen, takımla beraber olmak zorundasın. Yıldız oyuncu tabii ki, farklı muammele görebilir. Bunu da masada gördü. Saha içine çıktığı zaman da Ortega ve Revivo’nun, ne Ümit Özat’tan, ne Tuncay’dan, ne de Semih’ten farkı var. Tabii ki bu, imkanı yaratanların düşüneceği bir konu. Diğer oyuncuların psikolojisini ve özverisini kaybetmemesi için önlem alınması da gerekiyor. FIKRA TEMEL ile Dursun sinemaya gitmişler. Filmi beğenmemişler. Bir sahnede at yarışını görünce, iyi vakit geçirmek için iddiaya girişmişler... Temel: \"Bence, bu yarışı bir numaralı at kazanır. Var mısın iddiaya?\" Dursun: \"O zaman ben de iki numara kazanır diyorum.\" Filmde yarış başlamış, bir numaralı at kazanmış. Temel on milyonu cebe indirmiş. Ertesi gün olmuş. Daha önceden filmi izleyen Temel’in içine sinmemiş ve on milyonu çıkarıp, Dursun’a uzatmış, \"Ben bu filmi izlemiştim\" demiş. Dursun’dan \"Ben de gitmiştim\" cevabı gelmiş. Temel şaşırmış, \"Neden bir demedin\" diye sormuş... Dursun da \"Bu sefer sürpriz aradım\" demiş. Transfer yanlışları Gündemde, Fenerbahçe ile Galatasaray’ın, transfer edeceği futbolcuların isimlerini okuyoruz. Şahsen ben, ne Uruguaylı oyuncuyu tanıyorum, ne Arjantinli’yi, ne de Insua’yı... Tahmin ediyorum, bu oyuncuları benim gibi hiç kimse tanımıyor. Hatta almak isteyenler bile, net olarak bilmiyor. Transfer, yapmak için yapılmaz. Belki de gerçekten çok iyi oyuncular. Ancak bu tip oyuncuları almadan önce, en az 6 ay, kuracağınız bir heyet tarafından izletmeniz lazım. Bana derseniz ki, \"Dünya kulübü olacağım\" diye, o zaman ben kafamda soru işareti yaratmayacak oyuncu isterim. Örneğin; Bayern Münih’ten Elber, Borussia Dortmund’tan Koller gibi... O yüzden transferlere dikkat. ","label":"sport"} +{"text":"TRABZON KÖPÜRDÜ: 2-1 Bordo-Mavili takım Efes Cup Turnuvası’nın finalinde Fenerbahçe’yi yenerek hem şampiyon oldu, hem de ligin rövanşını aldı. Karşılaşmanın gollerini Ali Güneş, Alişen ve Erman Özgür attı ANTALYA’DA düzenlenen Efes Cup Turnuvası’nın finalinde Trabzonspor, Fenerbahçe’yi iki dakikada bitirdi. Karşılaşmaya iyi başlayan Sarı - Lacivertli takım ilk yarıyı da Ali Güneş’in golüyle 1-0 önde kapadı. 58. dakikada Ali Şen ile oyuna denge getiren Bordo - Mavili takım, iki dakika sonra kaleci Volkan’ın büyük hatası sonucu Erman Özgür’ün ayağından galibiyeti buldu. Fatih Tekke’nin nizami bir golü de ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Notlar PSV’de Oğuz dün de Volkan PSV Eindhoven maçının 2-1 yenilgiyle sonuçlanmasının baş mimarı olarak gösterilen kaleci Oğuz, bu kez 18 kişilik kadroya alınmadı. Ancak dün de Volkan özellikle ikinci golde inanılmaz bir hata yaparak Sarı - Lacivertliler’in kupayı kaybetmesine neden oldu. Sahada gerginlik KARŞILAŞMANIN sonlarına doğru Ümit Özat’ın Alişen’e yaptığı faul sonrası Trabzonspor yedek kulübesinde bulunan Fatih Tekke ayağa fırlayarak tecrübeli oyuncuya sataştı. Bunun üzerine bir anda saha gerildi. İki takım oyuncuları arasında yaşanan kavga güçlükle önlendi. 8 numara Erhan’ın SÖZLEŞMESİ feshedilen Hırvat futbolcu Rapajc’in forması yeni transfer Erhan Albayrak’a verildi. Genç oyuncu, Trabzonspor maçında 8 numaralı formayı giydi. Parayı paylaştılar EFES Pilsen Cup Finali’ni kazanarak 75 bin doların sahibi olan Trabzonspor’da ödül futbolculara prim olarak dağıtıldı. Yönetimin bu jesti Bordo - Mavili oyuncuları sevindirdi. Final zammı ORGANİZASYON komitesi, finali Fenerbahçe ile Trabzonspor oynayınca, maç biletlerine de zam yaptı. 20 milyon liralık biletler, Antalya seyircisini tribünlerden kaçırdı. Çetin şikayetçi SARI - Lacivertli takımın hocası Oğuz Çetin, bazı bölümlerde disiplinden koptuklarını takımdaki tek olumsuzluğun bu olduğunu belirtti. Çetin, ligde düşündükleri her şeyin yerine geleceğini kaydetti, \"Bes bize çok yarar sağlayacak. Erhan’ın zamanı ihtiyacı var. Ortega’yı da diri buldum\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Trabzon’a moral: 3-0 Bordo - Mavili takım, Giresunspor ile oynadığı hazırlık maçında etkili futboluyla gözdoldurdu, Fatih (2) ve Mehmet Yılmaz ile galibiyete ulaştı Fatih Tekke coştu TRAFİK kazası geçiren ve 9 sporcusu yaralanan Keşap Belediyespor yararına oynanan dostluk maçında Trabzonspor, 3. Lig takımlarından Giresunspor’u 3 - 0 mağlup etti. 22’de Sommers’in şutu kaleci Tufan’dan döndü. Pozisyonu takip eden Fatih topu ağlara yolladı. Golden bir dakika sonra yıldız futbolcu Giresun savunmasında yaşanan karambolu değerlendirip farkı 2’ye çıkardı. İki farklı kadro TRABZONSPOR ikinci yarıya farklı bir kadro ile çıktı. Bordo - Mavili takım, 72’de Mehmet Yılmaz’ın düzgün vuruşuyla 3 - 0’lık skora ulaştı. Öte yandan maç sonrasında Bordo - Mavili futbolculara büyük ilgi vardı. Keşap ilçesinde durdurulan otobüs çiçek yağmuruna tutuldu. Keşap Belediye Başkanı Metin Kaya tüm oyunculara çiçek verdi ve destekleri nedeniyle teşekkür etti. ","label":"sport"} +{"text":"Arzu yeniden Botaşspor’da BAYANLAR Basketbol Birinci Ligi’nde mücadele eden Botaşspor, Yunanistan’da forma giyen eski oyuncusu Arzu ile sözleşme imzaladı. Basın Sözcüsü Halim Kılınç, \"Ayrıca iyi bir yabancı transfer etmek için çalışmaları sürdürüyoruz. Bunu da gerçekleştirip şampiyonluk ipini göğüslemek istiyoruz. Bunu başarmak için gereken her şeyi yapmaya kararlıyız\" dedi. Potada dün BAYANLAR Çankaya Üni. Arı Koleji - BOTAŞ: 74 - 71 Potada bugün Ankara Atatürk Salonu 14.00: Türk Telekom - Oyak Renault 16.00: Büyük Kolej - Efes Pilsen Ayhan Şahenk Salonu 14.00: Darüşşafaka - Göztepe Abdi İpekçi Salonu 17.00: Galatasaray - Ülker İzmir Atatürk Salonu 16.00: Pınar Karşıyaka - TED Kolejliler ","label":"sport"} +{"text":"Kiev’in gözü korktu 28 Kasım’da Beşiktaş ile UEFA Kupası’nda karşılaşacak olan Ukrayna takımının antrenörü Vlademir Veremeyev, Kartal’ı yeterince tanıyamamanın endişesini taşıyor UEFA Kupası’nda Beşiktaş ile karşılaşacak olan Dinamo Kiev, Siyah - Beyazlılar’ı mercek altına aldı. Siyah - Beyazlılar’ın dünkü Adanaspor maçına gelen ve karşılaşmayı protokol tribününden izleyen Vlademir Veremeyev, Türk futboluna yıllardır uzak kaldıklarını belirterek, \"Son dönemde Avrupa’da Türk takımıyla hiç karşılaşmadık. Dolayısıyla onları yakından tanıma olanağımız olmadı\" dedi. KARTAL’IN sadece Alaves ile yaptığı son maçını kasetten izlediklerini belirten Veremeyev, \"Beşiktaş güçlü bir ekip ve 3. tura kadar yükselerek bunu kanıtladılar. Rakibimizin milli futbolcularıyla Brezilyalı futbolcuları hakkında bazı bilgilerimiz var\" yorumunu yaptı. Ukraynalı antrenör ülkesinde de havaların fazla soğuk olmadığını söyledi. Kiev’in 27 Kasım Çarşamba günü İstanbul’a geleceğini öğrenildi. Eser esti geçti Rapid Bükreş maçında golünü atıp kendini gösteren genç futbolcu, ligde ilk kez şans bulup, Adanaspor filelerini havalandırmayı başardı SERGEN, Ahmet Dursun ve Serdar’ın sakatlığı, Tümer’in de kırmızı kart cezası nedeniyle kadroya alamayan Lucescu, buna rağmen bazı isimleri dinlendirdi, yeni isimlere de şans verdi. Rapid Bükreş ile oynanan hazırlık maçında bir gol atan Eser’e ilk kez forma şansı veren Lucescu’nun bu güvenini boşa çıkmadı. Wolsburg’dan gelen genç futbolcu, ilk golünü de Adanaspor’a attı. DİNAMO Kiev ile oynanacak maçı düşünen Lucescu, son haftalarda sürekli görev verdiği Yasin’i dinlendirip çok kısa oynattı. Bu futbolcunun yerine Ahmet Yıldırım’a forma verdi. Formsuz Ali Eren ise yerini Tolga’ya kaptırdı. Sakat Serdar’ın yerine İbrahim’e şans tanıyan Rumen çalıştırıcı, Amaral’ı yedekler arasında soyundurup, orta alanda kaptan Tayfur’a görev verdi. ","label":"sport"} +{"text":"Gölge etme! İlk yarı bittiğinde Kocaelispor kalecisi Koraç, tek kurtarış yapmamıştı. Ama skor 1 - 0 Fenerbahçe lehine idi. Sarı - Lacivertliler koca bir 45 dakikada ürettikleri tek etkili akınla golü buldular. İkinci yarı da aslında pek farklı değildi. Kocaelispor kendi sahasında oyunu kabullenip, Fenerbahçe’nin yapacağı hatalardan pozisyon üretmenin hesabındaydı. Yenik duruma düşmek bile bu disiplini bozmadı. 10. dakikada kaleci Oğuz’un, Lazarov’a ile giriştiği mücadelede beklentiler penaltı yönündeydi. Ortadaki topa Oğuz’un rakibinden önce mücadelesi söz konusuydu. Bütün maç hem sahada, hem de tribünlerde bu pozisyonun tartışmasıyla geçti. Son üç maçın 14 gollü takımı, ligin dibinde kalmış Kocaelispor’un mücadelesini bir türlü aşamıyordu. Henüz bir ay önce görev alan Güvenç Kurtar, Körfez ekibinin iki kanadını da hücumun içine sokup, orta sahada kolektif düzeni sağlarken, Lorant’ın ekibi uzun toplarla karambole yatıyordu. Fenerbahçe yönetiminin elinde olsa Güvenç hocaya küme düşen takımda yarattığı ahenkin yarısını Fenerbahçe’ye getirsin diye görev verirdi. Ama Lorant’ı hala teknik adam görenler bu cesareti gösteremezdi. Başarılı Bursaspor on birinin Rüştü haricinde Kocaelispor karşısında da korunması mantıklıydı. Ancak bu galibiyetlerin kadroda bazı futbolcuları kendi şovlarına yönlendirdiği de ortada. Ceyhun bunlardan biri. Topu sadece kendisine istiyor ve kendi kullanıyor. İyi işler de yapıyor. Ama bunlar azınlıkta kalıyor. Serhat’ın sakatlanmasıyla birlikte ikinci 45’te görev alan Ortega’nın yine çok büyük top kaybı yüzdesiyle oynadığını da ekleyelim. Ogün’ün bu takıma gerçekten büyük katkıları var. Lazarov’u sadece yer tutuşuyla sahadan silmesinin yanı sıra son 20 dakikada orta sahayı geçip pas yüzdesini arttırması, dağılan Fenerbahçe takımına kontrolü ve galibiyet golünü getirdi. Fenerbahçelilerin galibiyetten duydukları mutluluk, hiç bir güzellik üretmeyen futboluyla gölgeleniyor. Ve bu gölge bu teknik direktörle kalkacak gibi de gözükmüyor. ","label":"sport"} +{"text":"Varoğlu var Beşiktaş’ın çok önemli eksikleri vardı. Ali Eren dinlendiriliyor, Yasin muhtemelen dinlendiriliyor, Serdar sakat... Hücum organizasyonundaki önemli iki oyuncusu, Sergen ve Tümer yok, ama kimsede olmayan oyun anlayışı ve fizik kondisyon Beşiktaş’ta vardı. Buna bir de kazanma arzusu eklenince çok iyi futbol kaçınılmaz oldu. İlk yarıda müthiş futbol oynadı Beşiktaş... Futbol ne gerektiriyorsa, onu yaptı. Top rakipteyken pres ile en fazla iki pas yaptırıp ve hemen topu kazandılar. Bu topları da her türlü hücum organizasyonu ile olumlu kullandılar. Özellikle Tayfur ve Ahmet Yıldırım ikilisi presi başlatarak Adanaspor’u yarı sahasından çıkarmadı. Soldan - sağdan orta var, verkaç var, şut var, rövaşata var, gol var, varoğlu var. Belki beş oyuncu yok, ama futbol adına her şey var. Adanaspor çok direnç gösteremedi. Defansif oynaması buna bir neden ancak, Beşiktaş’ın da oyunu 40 metrede oynamak istemesi, maçın erken çözülmesine neden oldu. İkinci yarı \"Ahh, bu Avrupa Kupası nereden çıktı\" dedirtti izleyenlere. Çünkü Lucescu hem oyuncu değiştirdi, hem de oyun içinde kalanlar saha içinde dinlendi. Aslında çok da kötü değillerdi. Ama hücumlarını ilk yarıdaki gibi çabuk değil, rölantide, aheste aheste başlattı. Antrenmanda gol çalışması yapar gibi çok pasla hücuma gitti. Beşiktaş’ta inanılmaz fizik güç var. İkili mücadelelerde rakiplerine büyük üstünlük sağlıyorlar ve herhangi bir Beşiktaşlı topu aldığı zaman, kullanmak için çok alternatif üretebiliyor. En az dört Beşiktaşlı oyuncu bir anda boşa çıkıyor. Beşiktaş’ta Cordoba dışında vasat oynayan oyuncu yoktu. Ronaldo hiç gele atmadı. Özellikle kapanan takımlara karşı arkadan oynayan oyuncu ile oyun kurmak gerekiyor. Müthiş isabetli ve pasın şiddetini çok iyi ayarlayarak oynadı. Beşiktaş’ı İnönü’de yenmek çok zor. Çünkü Pascal ve İlhan dönüyor. İki ay önce Lucescu’nun bir röportajını izlemiştim, \"Kasım ortasında Pascal geliyor\" diye. Göz nezlesinden dolayı 10 gün rötar yapmasına rağmen gerçekten dün döndü. Hakem mi? Ben çok beğendim. Tertemiz maç yönetti. ","label":"sport"} +{"text":"Horozlar tur arıyor M.ALİ SABUNCU KENDİ sahasında oynadığı ilk maçta Lorient karşısında iki farklı bir skor yakalayan Denizlispor, rövanşta avantajını korumaya çalışacak. Yeşil - Siyahlı takımın Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, rakibin son maçlarını izlediklerini ve taktik kurgularını tamamladıklarını belirterek, \"Bu sınavdan yüzümüzün akıyla ayrılacağız. Gurbetçilerimizden de destek bekliyoruz\" dedi. RAKİPLERİ karşısında erken gol bulup rahatlamak istediklerini belirten Çalımbay, sakatlıkları süren Serdal ve Ekrem dışında eksikleri olmadığını söyledi. Son çalışmasını dün saat 19.00’da karşılaşmanın oynanacağı Le Moustoir Stadı’nda yapan Denizlispor’da morallerin üst düzeyde olduğu, yönetimin tur primini maçtan sonra belirleyeceği ","label":"sport"} +{"text":"YILDIZLAR GÖZE GELDİ Interli Emre, Milan derbisinde, Sociedadlı Nihat, Rayo Vallecano deplasmanında, Bayern Leverkusen’de top koşturan Yıldıray Baştürk ise Bielefeld sınavında sakatlıkları nedeniyle görev alamadı Şanssız Emre AVRUPA’DA ülkemizi başarıyla temsil eden Emre Belözoğlu, Nihat Kahveci ve Yıldıray Baştürk bu hafta takımlarının kritik lig maçlarında sakatlıkları nedeniyle forma giyemediler. Emre, sabah antrenmanda adelesinden sakatlanınca, teknik direktör Hector Cuper tarafından Inter’in ezeli rakibi Milan ile dün oynadığı derbi maçın 18 kişilik kadrosundan son anda çıkarıldı. Hedef Barcelona İSPANYA’DA Real Sociedad forması ile müthiş maçlar çıkaran Nihat da sağ baldırındaki ağrılar yüzünden dün golsüz sona eren Rayo Vallecano karşılaşmasının kadrosuna alınmadı. Yıldız oyuncunun önümüzdeki hafta oynanacak Barcelona sınavına saklandığı ve iğne tedavisi gördüğü öğrenildi. Almanya’nın B.Leverkusen takımında top koşturan Yıldıray da sakatlığı yüzünden Bielefeld önünde görev yapamadı. Inter’e darbe İTALYA Ligi’ndeki Milano derbisinde gülen taraf, Inter’i tek golle avlayan Milan oldu. Emre’nin sakatlığı nedeniyle forma giyemediği Inter’de, diğer temsilcimiz Okan ise son 16 dakikada Conceiçao’nun yerine başarıyla görev yaptı. San Siro Stadı’ndaki dev maçın tek golü, 12. dakikada Brezilyalı Serginho’dan geldi. Milan bu galibiyetle, dün Bologna ile kendi sahasında 1-1’lik beraberliğe razı olan Juventus’tan 25 puan ve averajla liderlik koltuğunu devraldı. 23 puanla üçüncü sırada kalan Inter ise zirve şansını iyi kullanamadı. Figo’ya öfke dinmedi İSPANYA’da Barcelona ile Real Madrid’i karşı karşıya getiren derbiden gol sesi çıkmadı. Nou Camp Stadı’ndaki karşılaşmada Luis Figo’ya, eski takımı Barcelona’nın ateşli taraftarları yine büyük tepki gösterdi. İkinci yarıda bir korner atışı sırasında Figo’nun üzerine viski şişesi ve yabancı cisimler yağması üzerine hakem Cantalejo, oyuncuları sahadan çekti. 13 dakika duran gergin karşılaşma daha sonra yeniden başladı ve golsüz berabere sonuçlandı. Erhan 80 dakika ALMAN Ligi’nde Yıldıray’ın takımı Bayer Leverkusen’in, deplasmanda A.Bielefeld ile 2 - 2 berabere kaldı. Bielefeld’de Erhan Albayrak 80 dakika oyunda kaldı. Lider Bayern Münih, Kaiserslautern’i 2 - 0 yenerek, takipçisi Werder Bremen’e sekiz puan fark attı. ","label":"sport"} +{"text":"ZAGO yeni Kartal Beşiktaş’ın Roma’dan aldığı Brezilyalı yıldız dün İstanbul’a geldi, iki yıllık sözleşmeye imza attı ORHAN YILDIRIM Eşiyle İstanbul’da BEŞİKTAŞ günlerdir beklediği Zago’ya dün nihayet kavuştu. Roma ile yollarını ayıran Brezilyalı yıldız, dün eşi Sonya ile birlikte İstanbul’a geldi. Zago’yu havalimanında 30’a yakın Siyah-Beyazlı taraftar tezahüratlarla karşıladı. Omuzlara alınan Sambacı, ilgi karşısında adeta şaşkına döndü. Zago daha sonra Siyah-Beyazlı yöneticilerin gönderdiği araçla Ceylan Oteli’ne geçti ve ardından 2 yıllık sözleşmeye imza attı. ’100. yıl etkiledi’ TÜRKİYE’YE gelmesinde teknik direktör Lucescu’nun önemli bir etken olduğunu açıklayan Zago, \"Beşiktaşlı yöneticilerle görüştüğümde ilk sorum; Kaç yıllık bir kulüp olduğuydu. 100. yılını kutlamaya hazırlandığını duymak beni etkiledi. Bu arada Galatasaray aleyhinde herhangi bir açıklama yapmadım, bu İtalyan gazetelerin uydurması. Beşiktaş antrenörü ve yöneticileri şampiyonluk için çok istekli. Aynı istek bende de var\" dedi. ‘Savunma benim işim’ ZAGO sözlerini şöyle tamamladı; \"İki yıllık anlaşma yaptım. Çok mutluyum. Savunmanın her tarafında oynarım. Ön liberoda da mücadele edebilirim. Tecrübemle Beşiktaş’a çok şey vereceğime inanıyorum. İtalya futbolda üst noktalara gelmiş bir ülke. Türkiye de, hem Avrupa hem de dünyada hızla parlıyor.\" Öte yandan Brezilyalı futbolcunun bugün sağlık kontrolünden geçeceği açıklandı. ","label":"sport"} +{"text":"Nefes nefese Sacramento Kings’i 106 - 102 mağlup eden L. A. Lakers, Batı Konferansı finalinde durumu 3-3’e getirdi. Hidayet Türkoğlu maçı 12 sayı ile tamamladı O’Neal coştu NBA’DE Batı Konferansı finalindeki altıncı maçta Sacramento Kings’i 106 - 102 mağlup eden Los Angeles Lakers seriye 3 - 3’lük eşitliği getirdi. Los Angeles Staples Center’da oynanan ve 19 bin seyircinin izlediği karşılaşmada Sacramento’da forma giyen milli basketbolcumuz Hidayet Türkoğlu 12 sayı kaydederken, Lakers’ta Shaquille O’Neal 41 sayı, 17 ribaundluk performansıyla takımına galibiyeti getiren isim oldu. Son maç bu gece O’NEAL ayrıca kullandığı 17 faul atışından 13’ünde isabet bulurken, Kobe Bryant da 31 sayı, 11 ribaund ile dev pivota eşlik etti. Sacramento’da ise Chris Webber 26 sayı, 13 ribaund, Mike Bibby de 23 sayı ile oynadılar. NBA finaline kalacak son takım, bu gece sabaha karşı Sacramento Kings ile Los Angeles Lakers arasında Sacramento’da oynanacak olan karşılaşma ile belirlenecek. ","label":"sport"} +{"text":"Futbol dersi Baskıdan uzak, psikolojik rahatladığı yakaladığı dönemlerde ve kendi oyun kurgusunu sahaya yansıtan bu Trabzonspor’un seyrine doyum olmuyor. Hepsinden önemlisi, Trabzonspor sahada takım gibi duruyor. Trabzonspor’un sisteminde bir değişiklik yok. 4 - 3 - 1 - 2 düzeninde, geçen haftalara oranla dün gece Trabzonspor’un kanat organizayonları çok daha aktif ve son derece başarılıydı. Mustafa Yalıçkaya ile Serkan Kılıç’ın kanat bindirmeleri ve oyunda genişlik yaratmaları tek kelime ile mükemmeldi. Serkan’ın enerjisi, Mustafa’nın akın karşılaması, akın başlatması ve serin kanlı davranışları göz kamaştırdı. Bir de Trabzonspor’a derman veren iki Erman vardı sahada. Birisi defansın sigortası, diğeri ise orta sahanın beyni. Erman Güraçar, şuanda Türkiye’nin en çabuk, en çevik ve en sür’atli defan oyuncusu. Orta alanda Erman Özgür, top çaldı, adam eksiltti, oyunu yönetti ve yönlendirdi... Televizyonlarda jenerik olabilecek muhteşem bir de gol attı. Alkışla aferini çok haketti. Aktif dinlenme döneminde Trabzonspor kısa bir bocalama dönemi geçirdi. Müsabakanın geri kalan bölümlerinde oyunun mutlak hakimi Trabzonspor’du. Dahası, Trabzonspor, kalenin korunmasında, - ki, en büyük etken kaleci Petkoviç - savunmadan hücuma geçme ve gol olanaklarının yaratılmasında futbol adına önemli örnekler sundu. Müsabakanın henüz başında, altında Trabzonspor’un teknik kapasitesi yüksek üç oyuncusu, Fatih, Gökdeniz ve Marco Aurollo’nun bulunduğu pozisyon, golle sonuçlanmasa bile tam ders niteliğindeydi. Al kasete herkese izlet. Trabzonspor’un futbol güzelliği, başkan adaylarının çokluğundan belli değil mi? Mustafa Çulcu hayatının en rahat ve en kolay maçını yönetti. Kendisine fazlaca iş düşmedi. Ancak, iki kritik poziyonda oyunu devam ettirerek iki önemli karar verdi. Onlarda ders niteliğindeydi. ","label":"sport"} +{"text":"Gümüşhane Doğanspor Burada halk Gümüşhane Doğanspor'un gururuyla sorunlarını unutuyor adeta. Yokluklara rağmen statlarını bile yapmışlar. Sıkıntıları ise, hiç umursanmamak Gümüşhane adından da belli olduğu gibi, değerli toprak altı zenginlikleri olan bir kent. Treni, vapuru yok, tek ulaşım imkanı karayolu. Üniversite değil, istedikleri sadece bir eğitim fakültesi. Ne toprağın altında yatan altını işletebiliyorlar ne de eğitim fakültesi istekleri yerine geliyor. Ancak Belediye Başkanı Mustafa Canlı'nın gayreti ve Gümüşhaneli patronumuz Aydın Doğan'ın katkılarıyla 2. Lig A kategorisinde oynama başarısını kazanan bir futbol kulübünü kendi emekleriyle ortaya çıkardılar. 'Takımın posterini basın' Şimdi kentin en büyük gururu bu takım. Statlarının bir kısmını kendi gayretleriyle yaptıklarını yerinde gördüm. Takımın antrenmanını izledim. Çim saha hazır, kapalı tribünün bitimi gün meselesi. Geriye açık tribün kalıyor. Bunu da Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü'den bekliyorlar. Kent olarak devletten çok az yardım gören bu şehre Sayın Ünlü'nün destek vereceğine inanıyorum. Sporu seven gençlerin bazı istekleri var. Önce Gümüşhane Doğanspor'dan medyanın daha çok söz etmesini istiyorlar. Fatih Çağlar, \"Üniversitede okuyorum. Arkadaşlarıma takımın başarısını gösterip, gurur duymak istiyorum\" diyor. Eski amigo Orhan Gündüz ise Doğan Medya Grubu'ndan, Gümüşhane Doğanspor futbol takımının birinci hamur kağıda posterini bastırmasını talep ediyor. Nedeni ise evinin köşesine asmak. 'Maçları TRT yayınlasın' Yönetim kuruluyla takımın antrenmanını izlediğimde, güçlü, genç ve hırslı futbolculardan kurulu bir ekip gördüm. Yöneticilerden İsmail Akçay, \"Aydın Doğan ağabeyimizin sayesinde bu takım ile Gümüşhane'de müthiş bir heyecan doğdu. İnsanları yaşama döndürdü. Sağ olsun, var olsun\" dedi. Kulüp Başkanı Canlı'nın bir isteği de İkinci Lig için bir havuz kurulması ve maçların TRT'de yayınlanması. Bana göre de bu TRT'nin temel görevidir. Böylece Türk futboluna büyük hizmet eder. Ayrıca Süper Lig'in altında oynayan İkinci Lig, çok güçlü ekiplerden kurulu. Konuştukça spordaki dertler ortaya çıkıyor. Gümüşhane'de ferdi sporlardan karate, tekvando, judo önde. Bu da Aydın Doğan'ın inşaatını tamamladığı salonda sırayla yapılıyor. Özetle Gümüşhane'nin insanları kendilerine karşı devletin ve hükümetin bu kadar duyarsız olmasını kabul edemiyorlar. Bizden söylemesi... ","label":"sport"} +{"text":"Bitse de gitsek! Altıncı dakikada 15 nolu made in USA İsviçreli uzunları çıktığında Hüseyin Beşok ile eşleşen 14 numaralarının boyu, İbo kadar filandı. Biraz 9 nolu Mrazek ki, o da galiba made in Çek, basketbolcu gibi olan, gerisi de vallahi yalan dolan. İşte hepsi hepsi bu kadar İsviçre. Birinci periyot bittiğinde Kaya’nın altı, İbo’nun beş, Haluk’un bir golü vardı. 12 Dev Adam, bırakın devi mevi, adam gibi bile oynamıyordu. Hatta en kötü 10 dakikalarından birini oynuyordu. Hala 12 - 8 öndeydi. 14’de ilk beşin, İbo hariç, dördü çıkmış, Örs oyunu belli ki, İbo’nun üzerine yıkmıştı. İki basketbol megolomanı Hido ve Mirsad yoktu. Mehmet de, Detroit’teydi. Bir şey belli olmuştu, bu takım İbo’nun takımıydı. Veya İbo ve takımıydı. Bunu hem o biliyordu, hem de geri kalan onlar. Öyle de oynadılar zaten. 17’de Hido, Memo, Mirsad’sız bile İbo ve geri kalanları ile İsviçre’nin 14 sayısını ikiye katlamışlardı. Skor 28 - 14 olmuştu. Hiçbir maç, oynanmadan kazanılmaz denir ya, bu da onun için oynanan maçlardan biriydi galiba. Oynanmasaydı da olurdu. Hatta hiç oynanmasa çok daha iyi olurdu. Kimin yeneceği, kimin yenileceğinin değil, yenenin atacağı farkın merak edildiği maçtı. Evet 17. dakikada 28 - 14 olduğunda maç bir kere daha bitti. Haydi bu da gayri resmi sonuçtu. Resmi olması için de 23 dakika daha mecburen gitti. Düşünün, maçtan aklımda kalan üç pozisyon var, üçünde de Kerem Tunçeri var. Ama bakın ne şekilde var. 1- Kerem’in taaa uzaktan üçlüğü değil, 13’lüğü. 2- Örs’ün, Kerem dediği anda iki Kerem’in aynı anda fırlaması. 3- Yine Kerem’in taaa uzaktan attığı 13’lükten sonra göze gelip, sakatlanması... Litvanyalı kızlar yine ön plandaydı. Dans ettiler. Yorulup, mola aldıklarında da Türkler ve İsviçreliler basketbol oynadılar sanki diyelim, Abdi İpeçki, Abdi İpekçi olalı, böyle basketbol eziyeti, böyle basketbol zulmü görmedi deyip bitirelim. ","label":"sport"} +{"text":"Bu kadar kolay mı? Türkiye Kupası'nın sahibi Ülkerspor'un karşısına \"kurbanlık koyun\" gibi çıkan Fenerbahçe, coachsuzluğundan çok, inançsızlığı yüzünden farklı kaybetti dün... \"Kurbanlık coach\" Murat Özgül'ün, \"zamanlama\" adına kimsenin anlam veremediği \"gecikmeli\" istifasına rağmen Türk Telekom'u devre dışı bırakan Sarı - Lacivertliler, \"nasıl olsa yenemem\" dediği Ülker'e direnç bile göstermedi. Ülker, ilk çeyrekte tam maçı koparacakken devreye Rentzias girdi (!) ve hezimeti bir çeyrek geciktirdi. Yunanlı oyuncu, \"istikrarlı\" hücum ve savunma hatalarıyla Ülker'i frenledi. Ama Turuncu - Yeşilliler'in geniş kadrosunda İbrahim, Naumoski, Rentzias ve Serkan gibi öylesine \"iş bitirici\" kısalar var ki bu gibi hatalar kısa sürede telafi edildi. Aslında Fenerbahçe'de de Dickel, oyun kuran değil, \"oyun bozan\" hüviyetiyle maçı \"hediye etmek\" için özellikle ilk çeyrekte elinden geleni yaptı. İyi niyetinden şüphe yok, ancak Yeni Zelandalı guardın Fenerbahçe'ye ne organizasyon, ne de skor adına bir artı katabildiğini söylemek mümkün değil. Aslında \"savunma fakiri\" Panamalı Harvey dışında Fenerbahçe'nin kadrosu hiç de kötü değil. Ancak iç çekişmeler yüzünden takım olma özelliğini çoktan yitirdikleri de açıkça görülüyor. Bu Fenerbahçe'yi, coachluk için adı geçen eski milli takım antrenörü Aydın Örs kolaylıkla ayağa kaldırıp adam edebilir. Yeter ki ona, hedefleri gerçekleştirebilecek, kaliteli transfer yapabilecek uygun ortam sağlansın. Ülkerspor için böyle bir maçta söylenecek fazla söz yok. Ergin Ataman'ın kıvrak oyun zekası ve artık yavaş yavaş oturan sistemiyle iyi yolda ilerliyorlar. Turuncu - Yeşilliler dün de kendini fazla sıkmadan, ilk çeyreğin son beş, üçüncü periyodun da ilk beş dakikasındaki \"rüzgarla\" farka ulaştılar. Gerisi ise bir antrenman maçından öte değildi. ","label":"sport"} +{"text":"AVRUPA BASKETBOL ŞAMPİYONASI’NA DOĞRU MİLLİLER TER ATTI Avrupa Şampiyonası finallerine hazırlanan Ay-Yıldızlı ekibimiz, İsrail karşısında zorlandı, ancak yine de rakibini devirdi ve moral kazandı AVRUPA Şampiyonası finallerine hazırlanan Basketbol Milli Takımı, Ankara’da düzenlenen 3’lü turnuvada İsrail önünde zorlandı. Karşılaşmanın ilk devresinde rakibi karşısında etkili bir oyun sergileyen Ay -Yıldızlı oyuncularımız, özellikle Hidayet’in basketleriyle sonuca gittiler ve farkı açtılar. İKİNCİ yarıda ikinci beşin oyuna girmesi ile ve birara uygulanan alan savunmasının İsrail’in isabetli şutları karşısında etkili olamadık. Fark üç sayıya kadar indi. Ancak milli takım, Mirsat ve İbrahim’in basketleriyle karşılaşmayı kazanmayı bildi. Takımımız bugün Polonya ile karşılaşacak. Maçın karnesi NECMİ KEPÇETUTAN HAKEMLER: Fatih Söylemezoğlu (***), Joseph Alini (***) TÜRKİYE: Kerem (**) 6, Hidayet (***) 19, Mirsat (***) 10, Orhun (**) 3, Asım (**) 9, Harun (**) 4, İbrahim (**) 8, Hüseyin (**) 7, Haluk (*) 2 İSRAİL: Shenfeld (*) 1, Gordon (**) 7, Shark (*) 5, Turgeman (**) 12, Lubin (*) - Papiro (***) 17, Saffar (***) 13, Pelen (*) 3, Misrachi (*) 2 1. PERİYOT: 18 - 13 Türkiye 2. PERİYOT: 40 - 25 Türkiye 3. PERİYOT: 59 - 37 Türkiye MAÇ SKORU: 68 - 60 Türkiye Antalya hazır AVRUPA Şampiyonası’nın Antalya ayağının yapılacağı salondaki hazırlıklar tamamlandı. Antalya Expo Center’daki (ANFAŞ) 4 bin koltuklu spor salonunun son düzenlemeleri yapılıyor. Basketbol alanı, skorbord, ışıklandırma, TV yayınlarının yapılacağı alan, kafeteryalar, basın ve protokol tribünü ve soyunma odalarının yapımının bitirildiği açıklandı. Maskotumuz Akdeniz Foku AVRUPA Basketbol Şampiyonası’nın maskotu \"Akdeniz Foku\" olarak belirlendi. Dünya’nın yok olan çevre kaynaklarına karşı mücadele veren çalışmaları desteklemek amacıyla Eurobasket 2001 Organizasyon Komitesi, maskot olarak Akdeniz Foku’nu seçti. Türkiye, Yunanistan ve Batı Akdeniz Kıyıları’nda sadece 600 kadar Akdeniz Foku’nun yaşadığı açıklandı. Stefanov Siena’da İTALYA’DA Ergin Ataman’ın çalıştırdığı Siena, geçen sezon İbrahim Kutluay ile birlikte Yunan AEK’da forma giyen Makedon oyun kurucu Vrbica Stefanov’u renklerine bağladı. Bir yıl önce de Pınar Karşıyaka’da oynayan Stefanov, 300 bin dolara mal oldu. Ataman, \"İyi bir transfer yaptık. Stefanov’un kariyeri ortada. Bize çok faydalı olacak\" dedi. İSRAİL Zorunlu gençleşme İSRAİL Milli Takımı, 2001 Avrupa Şampiyonası öncesi önemli yıldızlarını kaybederken adeta gençleşti. Milli Takım’ın ve Maccabi Tel Aviv’in emektar ismi 33 yaşındaki Nadav Henefeld ile birlikte 35’lik pivot Tomer Steinhauer de milli formayı gençlere bıraktılar. Katash’ın da müzmin sakatlığının geçmemesi coach Katzurin’i sıkıntıya sokarken, Amit Tamir, Yaniv Green, Ido Kosikaro, Lior Lubein gibi genç yıldızlar kadroya alındı. İsrail’in 2001’deki kozları ABD’li guard Derrick Sharp ve yine sakat olan ama şampiyonaya yetişmesi beklenen Gur Shelef. ","label":"sport"} +{"text":"Rebrov bilmecesi Ukraynalı oyuncunun menajeri Varga Fulham’a imza atmadıklarını açıkladı, \"Fenerbahçe bizi saat başı arıyor. Rebrov da Türkiye’ye gitmek istiyor\" ifadesini kullandı FENERBAHÇE’NİN uzun süredir peşinde olduğu Rebrov’un transferinde dün ilginç bir gelişme yaşandı. Daha önce Fulham ile anlaştığı bildirilen ve hatta sağlık kontrolünden bile geçen Ukraynalı golcünün, Londra ekibi ile yapılan transfer görüşmelerinin dondurulduğu bildirildi. Tottenham’da oynayan Rebrov’un menajeri Varga, Fulham’a henüz imza atmadıklarını, Fenerbahçe’nin transfer için bastırdığını açıkladı. BBC’YE konuşan Ukraynalı menajer, \"Fenerli yöneticiler bizi saat başı arıyorlar ve sürekli tekliflerini bildiriyorlar. Sergei de gelecek sezon Şampiyonlar Ligi’nde oynamak istiyor. Onun için Fenerbahçe ismi bizim için daha ağır basıyor. Biz ise onlara Tottenham ile görüşmeleri gerektiğini söylüyoruz\" dedi. Bu arada Fenerbahçe’nin yeniden Bolton Wanderers forması giyen Ricketts ile ilgilendiği ileri sürüldü. Son kurban Mustafa SARI - Lacivertli takımda Mustafa Doğan da sakatlandı. Ogün, Yusuf, Zoran Mirkoviç, Serhat ve Yusuf’tan sonra PSV Eindhoven maçında dizine darbe alan tecrübeli oyuncu da sakatlar kervanına eklendi. Mustafa Doğan dünkü final maçında oynamazken, doktorlar 2 Şubat’taki Beşiktaş maçına bu oyuncuyu yetiştirmeye çalışacaklar. Vladimir’de ışık var VLADİMİR, Fenerbahçe’deki ilk maçında sahada bulunduğu süre içinde sürekli top almak için çalıştı. Arkadaşlarına yardıma gelerek özverili bir oyuncu olduğunu gösterdi. Üç olumlu pas, altı top kaybı bulunan Rus futbolcu kısa sürede uyum sorununu hallederse takıma çok yararlı olabileceği sinyallerini verdi. ","label":"sport"} +{"text":"Sam’ın unvan günü AĞIR sıklette Avrupa Profesyonel Boks Şampiyonu olan Sinan Şamil Sam, bu akşam Berlin’deki Estrel Convention Center’de İngiliz rakibi Danny Williams’a karşı unvan maçı yapacak. Sam, Williams’ı yendiği takdirde Dünya sıralamasında ilk 10’a girecek ve Dünya Şampiyonluğu için ringe çıkabilecek. Dickel zehirlendi FENERBAHÇE yarın Galatasaray ile potada yapacağı derbi öncesinde Dickel şokuyla sarsıldı. Sarı - Lacivertli takımın oyun kurucusu Dickel’in gıda zehirlenmesi yaşadığı bildirildi. Hastaneye kaldırılan Yeni Zelandalı oyuncuya serum takıldığı ve son durumunun maç günü belli olacağı açıklandı. Cim-Bom’a ceza BASKETBOL Federasyonu Disiplin Kurulu, Galatasaray’a bir maç saha kapatma ve 2.5 milyar lira para cezası verdi. Yapılan açıklamada, cezaya gerekçe olarak, Darüşşafaka ile oynanan maçta Sarı - Kırmızılı taraftarların sahaya yabancı madde atması ve küfürlü tezahürat yapması gösterildi. Blackburn Rovers gülmek istiyor İNGİLTERE Premier Ligi’nde Tugay ve Hakan Şükür’ün takımı Blackburn Rovers bugün Türkiye saatiyle 17.00’de Southampton’ı ağırlayacak. 1 Ocak’tan beri galibiyet yüzü göremeyen Blackburn’de Teknik Direktör Greame Souness, Tugay’ı ilk 11’de oynatmayı planlıyor. Ligde 34 puanla 12. sırada olan Mavi - Beyazlılar, üç puanı alıp düşme potasından uzaklaşmayı amaçlıyor. Milli Amigo Birol İspanya yolcusu ULUSLARARASI spor organizasyonlarında Türkiye’nin ve Türk sporcularının yanında olan Milli Amigo Birol, Kurban Bayramı’nda İspanya’da olacak. Son olarak atletimiz Süreyya Ayhan’ın yanında bulunan Birol, Real Sociedad’ın Real Betis ve Osasuna karşılaşmalarında Nihat ve Tayfun’a destek verecek. Portekiz’de Scolari devrimi PORTEKİZ Milli Takımı’nın başına geçen Brezilyalı Felipe Scolari, kadroda büyük değişiklikler yaptı. Portekizliler’in efsane kalecisi Vitor Baia’yı takıma çağırmayan tecrübeli teknik adam, Joao Pinto, Nuno Capucho ve Nuno Gomes’i de listeye dahil etmedi. Yıldız oyuncuların yerine 21 yaşaltı milli takımdan yeni oyuncular kadroya çağrıldı. ‘Bir yere gitmem’ WERDER Bremen’in transfer listesinde yer alan Ümit Özat, Belek kampında Fenerbahçe ile söz kestiğini ve kesinlikle ayrılmayacağını belirtti. Tecrübeli oyuncu, \"Bana göre Avrupa’nın hatta dünyanın sayılı kulüplerinden birindeyim. Ancak yönetim ve teknik kadro beni düşünmediğini söylerse, o zaman başımın çaresine bakarım\" dedi. Ceyhun’dan savunma SARI-Lacivertli takımın orta sahadaki yıldızı oyundan çıkarken verdiği tepkinin normal karşılanması gerektiğini söyledi. Ceyhun, \"Oynamadığımız zaman elbette üzüleceğiz. Hepimiz duygusalız. Seyirci bizi anlamalı. Elimden geleni yapıyorum. Tam kapasitede olduğumu söyleyemem. Ancak her hafta aynı performans gösterilmez\" diye konuştu. ","label":"sport"} +{"text":"ARJANTİN'İN ADI YETTİ Tangocular, Nijerya karşısında galibiyete Batistuta ile ulaştı. Ortega doksan dakika forma giyerken, Beşiktaş’ın eski file bekçisi Shorunmu farkı önledi DÜNYA Kupası’nın favorileri arasında gösterilen Arjantin, F Grubu’ndaki ilk maçında Nijerya önünde galibiyete Batistuta’nın tek golüyle ulaştı. Fenerbahçe’nin yeni transferi Ortega’nın da 90 dakika forma giyerek asist ve şutlarıyla rakip kalede tehlike yarattığı maçta, 63. dakikada Veron’un korner atışından gelen topu Batigol, kafayla ağlara gönderdi. Eski Fenerbahçeli Jay Jay Okocha’nın çabası da Nijerya’ya yetmezken, Beşiktaş’ın eski file bekçisi Shorunmu, kurtarışlarıyla farkın açılmasını önledi. Batigol tarihe geçti ARJANTİN’İN golcü futbolcusu Gabriel Batistuta, 76. kez milli formayı giydiği Nijerya maçında fileleri bir kez daha havalandırarak, Dünya Kupası tarihindeki 10. golüne ulaştı. Batigol böylece, tüm zamanların finallerde en çok gol atan 10 futbolcusundan biri oldu. Batistuta, 10 gollü Alman Rahn, Perulu Cubillas, Polonyalı Lato ve İngiliz Lineker ile 6. sırayı paylaştı. Birinci 13 golle Fransız Fontaine. ","label":"sport"} +{"text":"Süper Liverpool İNGİLTERE’DE Manchester United’ı 2 - 1 mağlup eden Liverpool, Süper Kupa’nın sahibi oldu. Cardiff’teki Millennium Stadı’nda, yağmur nedeniyle üstü kapatılarak oynanan karşılaşmada Liverpool, McAllister’in 2. dakikada gelen penaltısı ve Michael Owen’ın 16. dakikadaki golüyle sonuca gitti. Manchester United’a ise Ruud van Nistelrooy’un ikinci yarıdaki golü yetmedi. ","label":"sport"} +{"text":"GÖZLER REVİVO'DA Galatasaray’da İsrailli yıldızın transferini camia kadar, Sarı-Kırmızılı futbolcular da merakla bekliyor. Sözleşmesi sona erecek isimler, Haim Revivo’nun şartlarını baz almayı planlıyor ERHAN TELLİ Tarifeyi belirleyecek GALATASARAY’IN 2.5 yıllık imza karşılığında renklerine bağladığı Haim Revivo’nun transferi Sarı - Kırmızılı futbolcular arasında da merak uyandırdı. Bu sezon sonunda sözleşmesi sona erecek olan Hasan Şaş, Bülent Korkmaz, Emre Aşık, Suat ve Vedat’ın Revivo’nun alacağı miktara göre fiyat belirleyeceği açıklandı. Sezon sonunda yönetimi sıkı pazarlıkların beklediği öğrenildi. 1 milyon 600 bin $ REVİVO’NUN Sarı - Kırmızılı kulüple bir yıllığına 1 milyon 600 bin dolar karşılığında anlaştığı öğrenildi. Bu paranın 800 bin dolarının garanti para olduğu, diğer 800 bin doların ise maç başına bölüştürüldüğü bildirildi. Sezon ortasında transfer olmasına karşın Haim Revivo’nun şampiyonluk halinde diğer futbolcular gibi tam prim alacağı da dile getirildi. Üç dilde mukavele HEM tatil yapmak hem de transfer konusundaki olumsuz havayı dağıtmak için İsrail’e giden Revivo’nun pazartesi günü İstanbul’a gelip basın önünde imza atacağı açıklandı. Transfer konusunda oldukça tedbirli davranan tecrübeli futbolcunun eşinin isteği doğrultusunda İngilizce, İbranice ve Türkçe olmak üzere üç ayrı sözleşme hazırlattığı vurgulandı. Seyyar Batista Yıllarca orta sahada oynayan Sambacı, Galatarasaray’ın savunmadaki silahı olacak CÜNEYT KARAKAYA Meziyetleri çok TÜRK futbolunda centilmenliği ve çalışkanlığıyla önemli bir yer bulan Galatasaraylı Batista, meziyetlerinin fazlalığı sayesinde adeta seyyar futbolcu oldu. Yıllarca Gaziantepspor’da orta sahada oynayan Sambacı, geçen sezon Lucescu yönetimindeki Galatasaray’da da aynı mevkide görev yapmıştı. Ancak Fatih Terim, tecrübeli futbolcuyu savunmanın sağ kanatına yerleştirdi. ‘Sorun yaşamam’ SAKATLIK dönemini atlattığını açıklayan Batista, yeni yerini yadırgamayacağını açıkladı. Brezilyalı futbolcu, \"Hocamın görev verdiği yeni yere çabuk adapte olduğumu düşünüyorum. Profesyonelim ve işimi tam yaparım. Defansın sağında sistemin gerektirdiklerini hayata geçirmek için çaba sarf ediyorum. Futbolda değişimlerin yararlı olacağı görüşündeyim\" dedi. İsrailli için iki yorum! GALATASARAY İkinci Başkanı Ali Dürüst, Revivo ile önümüzdeki hafta masaya oturacaklarını açıkladı. Dürüst, \"Kesin bir görüşme tarihi ayarlamadık. Hafta başını bekliyoruz. Şartları belirleyip teklifimizi sunacağız. Hedefimiz, bu futbolcuyu Antalya’daki kampa yetiştirmek\" diye konuştu. DÜRÜST’ÜN bu açıklamalarına karşın İsrailli futbolcunun menajeri Angel, ilk etap görüşmelerinin tamamlandığını itiraf etti. Angel, \"İki gün önce bir ön görüşme oldu. Olumlu geçtiğini söyleyebilirim. Aramızda fazla pürüz yok. Büyük ihtimalle Revivo, Antalya kampında yer alacak\" dedi. Aslan dört koldan Transferde hareketli günler geçiren Galatasaray, ön protokol imzaladığı Lalatovic için kolları sıvadı. Xavier ve Kinkladze’nin de gündemde olduğu iddia edildi Lalatovic ilk aday TRANSFER arayışlarını büyük bir hızla sürdüren Galatasaray, savunmasını güçlendirmek için temaslarını yoğunlaştırdı. Sarı - Kırmızılılar’da ilk hedefin Lalatovic olduğu öğrenildi. Gelecek sezon için ön protokol imzalanan tecrübeli oyuncu, yönetime haber göndererek, gelmek istediğini söyledi. Bu gelişme üzerine Sarı - Kırmızılılar, Kızılyıldız’dan Lalatovic’i hemen istedi. Abel Xavier bombası SARI - Kırmızılılar’ın Portekizli defans oyuncusu Abel Xavier’i yakın takibe aldığı vurgulandı. Liverpool’da forma giyen ve son dönemde oynama şansı bulamayan Mozambik doğumlu futbolcuyu, Terim’in çok istediği iddia edildi. 21 kez Portekiz Milli Takım formasını giyen Xavier daha önce Estrela Amadora, Benfica, Bari, R.Oviedo, PSV Eindhoven ve Everton’da da oynamıştı. Kinkladze sesleri İNGİLİZ basını, Galatasaray’ın Derby County’de forma giyen Gürcü oyuncu Kinkladze ile ilgilendiğini yazdı. Ada basınında yer alan haberlerde, kulüp menajeri İvan Benes’in bu teklifi doğruladığı bildirildi. 1973 doğumlu olan Gürcü futbolcu İngiliz basınına, \"Galatasaray’ın benimle ilgilendiğini duydum. Oyun kurucu aradıkları hakkında bilgiler aldım. Galatasaray büyük kulüp\" dedi. Felipe uçuyor MEHMET ÇİFTÇİ SEZON başında Galatasaray’a 3.5 milyon dolara mal olan Felipe, bonservisini bedava alabilmek için girişimlerini hızlandırdı. Sambacı ile prensip anlaşmasına varan Flamengo, FIFA’nın Zürih’teki merkezine üç avukatını birden yolladı. Görüşmelere katılan avukat Motta, \"FIFA şikayet dosyamızı son derece ciddiye aldı. Futbolcumuzun çeşitli hakları var. Bu transfer bizim lehimize her an sonuçlanabilir\" diye konuştu. Galatasaray 80 yıl sonra Mısır’a ayak bastı Hasan kral gibi Mısır Milli Takımı ile bugün özel bir maç yapacak olan Aslan dün Kahire’ye gitti. Sarı-Kırmızılılar’ın yıldız oyuncusu büyük ilgi gördü DÜNYA Kupası’nda sergilediği futbolla herkesin sevgisini kazanan Hasan Şaş, Mısır’da adeta krallar gibi karşılandı. Mısır Milli Takımı ile yapacağı özel maç için dün Kahire’ye giden Galatasaray’da yıldız futbolcuya adeta sevgi seli vardı. Mısırlı gazeteciler havaalanında Hasan Şaş ve Teknik Direktör Fatih Terim ile röportaj yapabilmek için adeta yarıştı. MISIR Milli Takımı ile Galatasaray arasında oynanacak olan karşılaşma saat 14.45’te başlayacak ve TV 8’den naklen yayınlanacak. Teknik Direktör Fatih Terim, hafif sakatlıkları olan Mehmet Bölükbaşı, Vedat, Hakan, Suat, Arif ve Ümit Karan’ı kafileye almazken, yeni transfer Lukunku kadroda yer aldı. Galatasaray, maç için 80 yıl önce de Mısır’a gitmişti. MISIR NOTLARI Büyükelçi karşıladı KAHİRE Büyükelçisi Korkmaz Haktanır, Galatasaray kafilesini yalnız bırakmadı. Sarı-Kırmızılılar’ı havaalanında karşılayan Haktanır, bugün futbolcular ve teknik heyete davet verecek. Durmak yok MISIR’A uzun bir yolculuktan sonra ulaşan Galatasaray, akşam saatlerinde Kahire Stadı’nda antrenman yaptı. Fatih Terim, futbolcularını sertleşen çift kale maç sırasında sık sık uyardı. Piramit gezisi İLK günü istirahat ederek geçiren Galatasaray bu sabah ünlü piramitleri gezecek. Programa firavun mumyalarının bulunduğu müze ziyareti de eklendi. Terim ise yöneticilerle Nil Nehri’ni gezecek. Trafik çilesi SOKAKLARDA yaşanan trafik yoğunluğu Galatasaray’a da zor anlar yaşattı. Arabaların adeta adım adım ilerleyebilmesi nedeniyle Sarı-Kırmızılılar’ı taşıyan otobüs gecikmeli olarak otele ulaştı. ","label":"sport"} +{"text":"Kazanın, prim benden Beşiktaş Teknik Direktörü Mircea Lucescu'nun, tüzük engeline takılınca, Adanaspor maçı öncesi oyunculara kendi cebinden biner dolar prim ödeme sözü verdiği ortaya çıktı. Ancak bu durum bile takımı ateşlemedi BİLAL MEŞE Kürüm'e başvurdu SİYAH - Beyazlı takımın teknik patronu Lucescu'nun, Adanaspor maçı öncesinde Futbol Şubesi Başkanı Haşmet Bedii Kürüm ile görüşerek, prim verilmesini talep ettiği bildirildi. Rumen hoca, \"Maç çok önemli. Mutlaka galip gelmek zorundayız. Şampiyonlar Ligi şansımız hâlâ var. Futbolcular da uzun zaman prim alamıyor. Trabzonspor'un da zorlu maçları var, yenilebilirler\" diyerek, prim konusunda ısrarcı oldu. Oyuncular duygulandı KÜRÜM ise, bu isteği yerinde bulmasına rağmen tüzük engeline işaret etti. Futbol Şubesi Başkanı'nın, \"Ortada belirsizlik var. Şu aşamada kulüp kasasında para harcamamız tüzüğe aykırı\" dediği bildirildi. Lucescu, bu olumsuz yanıt üzerine soyunma odasına giderek, oyunculara cebinden bin dolar prim vereceğini açıkladı. Bu durum şaşkınlık yaratırken, konuşma sırasında duygusal sahnelerin yaşandığı öğrenildi. Samsun'da da ödemiş LUCESCU'NUN, \"Malesef tüzük gereği prim söz konusu olamıyor. Ödemeler konusunda başkan bekleniyor. Bu maçın önemini siz de benim kadar biliyorsunuz. Hâlâ Şampiyonlar Ligi şansımız var. Eğer bunu yaparsak, onurumuzu kurtarır, teselli buluruz. Yeter ki siz kazanın, primler benden\" dediği öğrenildi. Tecrübeli hocanın, geçen sezon da Samsunspor maçı sonrası cebinden 500'er dolar para dağıttığı ortaya çıktı. Lucescu'dan şok suçlama Oyunculara yüklendi LİGİN ikinci yarısında yaşanan hayal kırıklığı nedeniyle sezon sonunda görevden ayrılmasına kesin gözüyle bakılan Lucescu oyuncularını sert bir dille eleştirdi. Rumen teknik adam, \"Eğer bendeki hırsın yüzde 20'sine sahip olsalardı, şimdi açık ara şampiyon olurduk. Adanaspor maçında sahada benden başka kazanmak isteyen kim vardı, siz söyleyin\" yorumunu yaptı. 'Kasıtlı engellendik' NİZAMİ bir gollerinin verilmediğini belirten Mircea Lucescu, \"Artık bunlar hata olamaz. Bize karşı kasıt var. Şampiyon olmamız kasıtlı olarak engellendi. Ama sadece hakem ve diğer güçlerle değil. Oyuncuların da yanlışları var\" ifadelerini kullandı. Beşiktaş'ın çalıştırıcısı, yönetimi de duyarsız kalmakla suçladı, \"Haşmet Kürüm borcumuz yok diyor. Bir de futbolculara sorun\" dedi. En başarısız sezonu Sezon Takım O G B M A Y P 2000-01 G.Saray 32 21 4 7 71 35 67 2001-02 G.Saray 32 22 6 4 68 31 72 2002-03 Beşiktaş 32 24 7 1 58 18 79 2003-04 Beşiktaş 32 18 8 6 65 42 62 Parasızlık 'tak' etti! Alacaklar birikmiş ADANASPOR yenilgisiyle Şampiyonlar Ligi'ne de havlu atan Beşiktaş'ta, uzun süredir futbolcuların prim ve taksitlerini alamadığı öğrenildi. Oyuncuların şu ana kadar 18 maç başına paralarının yanı sıra dört transfer taksitlerinin yatırılmadığı belirtildi. Bugüne kadar sessiz kalan futbolcular, \"Uzun zamandır bir kuruş para almıyoruz. Hep içimize attık, başarısızlık nedeniyle dışa vuramadık\" diye konuştular. 'Verin diyemezdik' SİYAH - Beyazlılar, yönetimin sürekli prim ve taksitlerin ödendiği yolundaki açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını ileri sürdüler. Futbolcular \"Önce Şampiyonlar Ligi'nden elendik, ardından lige kötü başladık. Böylesi bir durumda ortaya çıkıp, 'paramızı verin' demek doğru olmazdı. Vatan haini ilan edilirdik. Elbette her şey para değil. Ancak bu da bizi olumsuz etkiledi\" ifadelerini kullandılar. Rekora doğru! LİGDE son dört haftada galip gelemeyen Beşiktaş'ta, 32 maçta 42 gol yiyen defans rekora koşuyor. Kartal, 1.31 gol ortalamasıyla tarihinin en çok gol yedikleri üçüncü sezonunu yaşıyor. 2001-01 sezonunda maç başına 1.41, 1995-96'da da 1.35 ortalama tutturulmuştu. Toplam 8 kırmızı, 91 de sarı kart gören Beşiktaş, Rize'nin ardından en hırçın ikinci takım unvanını aldı. Koalisyon için baskılar arttı Yıldırım Demirören ve Fikret Orman'a seçime birlikte girmeleri konusunda çağrı yapılıyor Nasır'ın dileği SERDAR Bilgili'nin başkanlığa geri dönüşü konusunda umutlar gün geçtikçe azalırken, camianın önde gelenleri mesailerini başkan adaylarını aynı listede birleşmeye ikna etmeye ayırıyor. Divan Kurulu Başkanı Şeref Nasır, \"Sayın Bilgili ile telefonda konuştum. 'Kararım kesin, ayrılıyorum' dedi. Başkanlık için isimleri geçen Nevzat Demir, Yıldırım Demirören ve Fikret Orman'ın birleşerek, güçlü bir yönetim oluşturmalarını arzuluyoruz\" dedi. Görüşme günü SERDAR Bilgili'nin yarın kararını resmi bir yazıyla Divan Kurulu'na bildirmesinin ardından Beşiktaş'ta, 30 Mayıs'ta yapılacak olağanüstü genel kurul süreci resmen başlayacak. Eski yönetici Levent Erdoğan, adaylıkları ağırlık kazanan Yıldırım Demirören ve Fikret Orman'ın birleşmesi lehine çekilip, ikiliye destek olacağını açıkladı. Camiadan yoğun baskı gören Orman ve Demirören'in, bugün Bilgili ile görüşerek, son kararlarını verecekleri öğrenildi. Yabancılara veto MENAJER Sinan Engin'in, giderayak yönetime ikinci rapor sunduğu ve yabancılar ile yolların ayrılmasını istediği öğrenildi. İlk raporunda İstanbulspor yenilgisi sorası Lucescu'nun gönderilmesini isteyen Engin'in \"Yabancılar artık faydalı olamaz\" dediği bildirildi. Sinan Engin, görevden ayrılacağını açıklamasına rağmen yabancı futbolcu izlemek için dün Belçika'ya gitti. Ankaraspor talip SÜPER Lig için gün sayan Ankara Büyükşehir Belediyespor, Beşiktaş'ta bir türlü bekleneni veremeyen Sinan Kaloğlu'na kanca attı. Genç golcünün da bu teklife sıcak baktığı ve kiralık olarak Başkent ekibinde forma giyebileceğini ilettiği bildirildi. Öte yandan Lucescu, Siyah - Beyazlı takıma iki gün izin verdi. Akçabaat Sebat maçının hazırlıkları yarından itibaren start alacak. ","label":"sport"} +{"text":"WASHİ UYANDIRDI Fenerbahçeli golcünün hastalığı sonrasında tedirgin olan Beşiktaş, tüm futbolcularını tepeden tırnağa muayene ettiriyor. İbrahim, Tümer, Tamer, Ali ve Serdar dün hastaneye giderek yeniden teste tabi tutuldu RAHMAN SAĞIROĞLU Kartal öncü oldu WASHİNGTON’UN ilk yarı içinde yaşanan sağlık sorunu, diğer kulüplerin de daha dikkatli olmasına neden oldu. İkinci yarıya başlarken futbolcularının sağlığından emin olmak isteyen Beşiktaş, dünden itibaren sağlık kontrollerine başladı. İlk olarak İbrahim, Tümer, Tamer, Ali Cansun ve Serdar’ı testlere tabi tutan Siyah - Beyazlılar, pazartesiden itibaren diğer oyuncularını da hastaneye çağıracak. Teste göre idman KULÜP doktoru Ayhar Optur gözetiminde önce Memorial Hastanesi’nde sağlık kontrolüne alınan ve bir dizi teste tabi tutulan Siyah - Beyazlılar, daha sonra da Çapa Tıp Fakültesi’ne giderek burada Sporcu Sağlık Merkezi’nde muayene oldu. Test sonuçlarının ilerleyen günlerde açıklanacağı ifade edildi. Teknik heyet de çıkan veriler ışığında futbolcularına gereken yüklemeyi yapacak. ‘Bazen şah bazen mat!’ BU sezon Beşiktaş’ta forma mücadelesi veren Tümer, yedek kalmasının ya da sahada bulunmasının takımdan daha önemli olmadığını söyledi. Başarılı futbolcu, \"Kartal şampiyon olsun, ben bir dakika bile oynamamaya razıyım. Patron hocamız. Biz bu satranç oyununda piyonuz. Bazen büyüdükçe küçülmeyi öğrenmek gerekiyor. Çünkü dışarıdaki insanlar bizi bazen şah, gerektiğinde de mat yapabiliyor\" dedi. Galatasaray’a hodri meydan! ALTAYLI Sinan konusunda Galatasaray ile kıyasıya bir yarışa giren Beşiktaş, bu futbolcu için sezon sonuna kadar bekleme kararı aldı. Siyah - Beyazlı yönetici Emin Önal, Altay Başkanı Ahmet Taşpınar’a 250 bin dolar, Zafer ve genç bir futbolcu teklifinde bulunduklarını belirtip, \"Galatasaray eğer Altay’ın istediği 1 milyon 200 bin doları verip alacaksa, buyursun alsın. Bizim bu konudaki tavrımız net. Kararı Altay Yönetimi verecektir\" diye konuştu. Rakamlar ‘Kartal’ diyor 1959’dan bu yana oynanan Süper Lig’in istatistiklerine bakıldığında, ilk yarıyı lider bitiren takımların çoğunluğu şampiyonluğu kucakladı. Devreyi zirvede bitiren Beşiktaş ise bu seriye katılmak istiyor 26 kez başardılar İSTATİSTİKLER, şampiyonluğa en yakın adayın Beşiktaş olduğunu gösteriyor. 1959’da başlayan Süper Lig’de bugüne kadar ilk yarıyı lider tamamlayan takımlar 26 kez sezon sonunu şampiyon olarak kapamayı başardı. 13 kez ise devreyi ikinci sırada kapayan takım mutlu sona ulaştı. 3 takım da ilk yarı sonunda üçüncü olup, kupayı kucaklamayı başardı. Trabzonspor ise lider bitirdikleri devreden 4 şampiyonluk çıkardı. Beşiktaş zorlanıyor KARTAL, 8 kez ilk yarıyı lider bitirirken, bunların dördünden şampiyonluğu çıkarmayı başardı. 4 kez de ikinci sıradan mutlu sonuca ulaşmayı bildi. 19 defa devrenin lideri olmayı başaran Cim-Bom, bunların 7’sinde avantajını koruyamadı. 3 kez de ilk yarıda ikinci olup, sezon sonunda şampiyonluğa yükseldi. İlk yarıda liderliği 12 kez yakalayan Fenerbahçe ise 7 defa şampiyon oldu. 7 defa da ikinci olup, zafere ulaştı. Engelli sporcuya milli engel! BEŞİKTAŞ Engelliler Spor Kulübü’nün sporcusu Seyit Coşkun, Başkan Erdem Göksel’in keyfi tutumu nedeniyle kulüpten uzaklaştırıldığını söyledi. Haksızlığa uğradığını belirten Coşkun, \"12 Aralık’ta milli takım kampına gidecektim. Bu gelişmenin ardından kadrodan çıkarıldım. Bu kampa gideceğim için işyerimden izin almıştım. Gitmeyeceğim öğrenilince, tepki gösterdiler, işimden de oldum\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Var mısın bu gece UEFA Kupası’ndaki temsilcilerimiz Fenerbahçe, Beşiktaş, Denizli, Ankaragücü ve Kocaeli ilk tur rövanş maçlarına çıkıyor, 65 milyon hepsinden zafer bekliyor Fener’in avantajı çok İSVEǒTEKİ ilk maçta gollü bir beraberlik elde eden Fenerbahçe, 3 - 3’e kadar olan her türlü skor eşitliğinde tur atlar. 3 - 3’te maç uzatmaya gider. Bu skorun üstündeki beraberliklerde ise (4 - 4, 5 - 5 gibi) Solna bir üst tura çıkar. Her türlü galibiyette tur atlayacak olan Kanarya, yenilgilerde ise UEFA Kupası’na veda eder. (İlk maç 3 - 3) Tur vizesi galibiyette İSTANBUL’DA rakibine karşı 2 - 0 öne geçmesine karşın, sahadan 2 - 2’lik beraberlikle ayrılan Beşiktaş galibiyet arayacak. 1 - 1’lik eşitlikte tur Sarajevo’nun olur. 2 - 2’de maç uzatmaya gider. Bu skorun üstündeki eşitliklerde ise Kartal, Bosnalı rakibini saf dışı bırakır. Yenilgilerde ise tur atlayan taraf Sarajevo olur. (İlk maç 2 - 2) Hedefe yakın DENİZLİSPOR evinde 2-0 kazanarak büyük bir avantaj yakaladı. Deplasmanda 1-0’lık yenilgide bile bir üst tura yükselecek. Her türlü beraberlikler Yeşil-Siyahlı takıma turu getirecek. 2-0’lık yenilgide maç uzatmaya gider. Üç fark ve üzerindeki yenilgiler ise elenmesine neden olur. Gollü iki farklı yenilgi dahi Yeşil-Siyahlılar’a yetiyor. (İlk maç 2 - 0 Denizli) Kazanması gerekiyor ANKARAGÜCܒNÜN İspanya’dan tur vizesiyle dönebilmesi için kazanması şart. Her türlü beraberlik ev sahibi takımın bir üst tura çıkmasını sağlar. Başkent ekibine 1 - 0 yetmez. 2 - 1’lik galibiyette maç uzatmaya gider. Bu skorun üzerindeki gollü galibiyetler, tek fark bile olsa, Sarı - Lacivertli temsilcimize turu getirir. (İlk maç 2 - 1 Alaves) Körfez’in işi zor İLK maçta deplasmanda alınan 4 - 0’lık ağır yenilgi Kocaelispor’un tur umutlarını törpüledi. Körfez ekibi, evinde oynayacağı rövanşta tur vizesi için 5 farklı galibiyet bulmak zorunda. 4 - 0’lık galibiyet Yeşil - Siyahlı takıma maçı uzatma şansı tanır. Macar ekibi, beraberlik ve galibiyet elde ettiği takdirde turu geçer. (İlk maç 4 - 0 Ferençvaroş) ","label":"sport"} +{"text":"Kobe Braynt uçurdu NBA’de Lakers, New York Knicks deplasmanında galibiyete 46 sayı atan yıldız oyuncusuyla ulaştı Şov yaptı AMERİKA yine Kobe Byrant’ı konuşuyor. NBA’de 14. hafta mücadelesi, dün sabaha karşı yapılan 3 maçla tamamlandı. Son 3 sezonun şampiyonu olan Pasifik Grubu dördüncüsü Los Angeles Lakers, deplasmanda New York Knicks’i 114 - 109 yenerken Byrant attığı 46 sayıyla yıldızlaştı. Lakers’ın bir diğer silahı Shaquille O’Neal ise 33 sayıyla galibiyette önemli bir rol oynadı. Karma arası GECENİN diğer karşılaşmalarında ise deplasmanda San Antonio Spurs, Denver Nuggets’ı 83 - 74, Milwakuee Bucks ise kendi sahasında Seattle Supersonics’i 97 - 91’lik skorlarla devirmeyi başardı. NBA Ligi’ne, 10 Şubat saat 04.00’da oynanacak olan 52. Geleneksel Doğu - Batı Karmaları (AllStar) karşılaşması nedeniyle 12 Şubat tarihine kadar ara verildi. ","label":"sport"} +{"text":"BAHTI KARA KARTAL Beşiktaş, sezon başında olduğu gibi, ikinci devre hazırlıklarının ilk etabında da sakatlıklarda uğraştı. As futbolcuların yokluğunda yedeklerin gösterdiği performans, Teknik Direktör Lucescu’yu rahatlattı ORHAN YILDIRIM Korktuğu başına geldi BEŞİKTAŞ’IN hazırlık kamplarından yana pek şansı yok. Sezon başı İsviçre’de yapılan çalışmalarda tam 9 eksik vardı. Devre arasında aynı akibeti yaşamak istemeyen Lucescu’nun korktuğu başına geldi. Sergen, Yasin, Göksel, Bayram ve Ahmet Yıldırım’ın sorunlarına, Cordoba, Ahmet Dursun, Zago, Tolga ve İbrahim de eklendi. Nouma ve İlhan Mansız gibi yıldızlar da eski güçlerinde görünmedi. Pancu ve Ronaldo BÜTÜN bunları göze alan teknik heyet, kampın ilk etabında özel program hazırladı. Çalışmalar genelde fizik kondisyona dayalı olarak yapıldı. Lucescu, asların yokluğunda yedekleri daha yakından görme imkanı bulup, onlara şans verdi. Tümer, Tamer, Ali Eren iyi bir çıkış yakaladı. Pancu ve Ronaldo ise adeta yıldızlaştı. Kampta, sorunun da, çözümün de olduğu açıkça görüldü. Tümer sigortalandı AKSARAY Laser Göz Merkezi’nde check - up’tan geçen Tümer, gözlerini de ömür boyu sigortaladı. Muayeneyi gerçekleştiren Operatör Dr. Lale Öktem, Siyah - Beyazlı futbolcunun gözlerinde sorun bulunmadığını belirterek, \"Görüş keskinliği çok iyi. Adeta kartal gibi gözleri var\" diye konuştu. Müdür Yücel Ocak da, oyuncular için göz sağlığının önemli olduğunu vurgulayarak, İbrahim’den sonra Tümer’i de sigortaladıklarını belirtti. n UĞRAŞ ÖZYURT Rapid gözden çıkardı Rumen ekibinin Teknik Direktörü Rednic, \"Maldaraşanu büyük bir ihtimalle Türkiye’de kalacak\" dedi, Beşiktaş’a transfer sinyali verdi BÜNYAMİN OSMAN Prosport’a açıkladı KARTAL’IN transfer gündeminde yer alan Maldaraşanu ve Iencsi’nin, Rapid Bükreş’ten ayrılacağını açıklayan Teknik Direktör Mircea Redniç, Beşiktaş’ı işaret etti. Lucescu ile sık sık görüşen Redniç, Prosport gazetesine verdiği demeçte, \"Maldaraşanu büyük ihtimalle Türkiye’de kalacak. Bu nedenle Efes Pilsen Cup’ta Braşov’dan Stere, Sportul Studentesc’ten de Farmache’yi deneyeceğim\" dedi. Pazartesi geliyorlar RUMEN Ligi’nde lider durumda bulunan Rapid Bükreş’in Maldaraşanu ve Iencsi’nin iyi futbolcular olduğunu da vurgulayan Redniç, \"Ligde şampiyon olup, Şampiyonlar Ligi’nde yer almak hedeflerimiz arasındadır. Ancak bazı futbolcuları kulübümüz ve kendileri için kiralayacağız. Bu yetenekleri kulüpte tutmak zor\" diye konuştu. Rapid, kamp ve Efes Cup için pazartesi günü Türkiye’de olacak. Sergen’in aklı fikri derbide SAKATLIĞI nedeniyle kampın ilk etabında takımla birlikte çalışma şansı bulamayan Sergen Yalçın, 2 Şubat’taki Fenerbahçe derbisinde sahada olacağını söyledi. Önceki gün MR’ı çekilen süper solak, ağrıları biter bitmez arkadaşlarının arasına katılacağını belirtirken, \"Kampın ikinci dönemi benim için yeterli olacak. Diyet de sürüyor. Fazlalıklarımı atıyorum. Derbiye kadar hiç sorunum kalmayacak\" ifadesini kullandı. Tam puan Futbol Şube Sorumlusu Demirören, Antalya kampının dört dörtlük geçtiğini ifade etti BEŞİKTAŞ’I Antalya kampında yalnız bırakmayan futbol şube sorumlusu Yıldırım Demirören, takımı göklere çıkardı. Demirören, \"Başkanından malzemecisine, futbolcusundan teknik heyetine kadar takım içinde inanılmaz bir ortam bulunuyor. Kampta herhangi bir aksaklık bulunmaması da sevindiriciydi\" diye konuştu. DEMİRÖREN, \"Biz taktik konulara karışmayız ama hazırlık maçlarındaki istekli futbolu görünce Lucescu ve oyuncuların ne kadar verimli çalışma yaptıklarını da gözlemledik\" dedi. Genç yönetici şöyle devam etti: \"Devreyi lider tamamladık, ikinci yarıya daha iyi ve daha güçlü hazırlanıp şampiyon olacağız.\" Beşiktaş’ta izin bitti İLK etap çalışmaların ardından iki gün izin yapan Beşiktaş, Ümraniye Tesisleri’nde çalışmalarına başlıyor. 21 Ocak’taki ikinci dönem kampına kadar burada idmanlarını sürdürecek olan Siyah - Beyazlılar, yarın da BJK Koleji öğrencileriyle biraraya gelecek. KAMP RAPORU CORDOBA: Sağ ayak bileğinin burkulmasına rağmen özel olarak çalıştı. Yüzde 50 kapasitede. GÖKSEL: Kasıklarından ameliyat nedeniyle fazla yükleme yapmadı. Zamana ihtiyacı var. YASİN YILDIZ: D. Moskova maçında kurtarışları, oyun takibi ve zamanlaması dikkat çekti. ALİ EREN: İdmanlarda istekliydi, iyi çalıştı. Hava toplarındaki zaafını da giderdi. RONALDO: Adale sorunlarına rağmen idman kaçırmadı. Kendi kendine özel çalışma bile yaptı. ZAGO: Kampta her zamanki gibi aklıyla ayaklarını birleştirdi. Tecrübeli ve profesyonel. TOLGA: Ayak bileğindeki sakatlık nedeniyle verimli olamadı. Ancak fizik gücü yerinde. TAMER: Sağ kanatta gerek idman, gerekse maçlarda ortaya koyduğu performansıyla göze battı. KAAN: Karşılaşmalarda zaman zaman risk almasına rağmen süratlii ve topu iyi kullanıyor. NİYAZİ: İstikrarsız bir görüntü çizdi. Eğer devamlılığı yakalayamazsa işi çok zor olacak. PANCU: Tam bir görev adamı. Forvete yakın oynarsa Beşiktaş'a katkısı daha da büyüyecek. TAYFUR: Fizik kondisyon olarak gençlere taş çıkarıyor. Bloklar arasında iyi bağlantı kurdu. TÜMER: Topsuz oyunda fazla ortaya çıkmasa da, topla olduğu anlarda çok etkili oldu. İBRAHİM: Çizgi yerine, direkt olarak kaleye yönelip, pozisyona girmesi en büyük artısıydı. SERDAR: Ataklarda topla fazla oynaması tek handikapı. Golü düşünse daha iyi olacak. ALİ CANSUN: Çalışkanlığı ve idmanlardaki isteğini karşılaşmalara bir türlü yansıtamadı. ESER: Gol yollarında hem yerden, hem de havadan etkili oluyor. Ancak agresif değil. AHMET DURSUN: Çok çalışkan. Kaçırdığı goller tek kelime ile şanssızlıktı. Forveti güçlendirecek. İLHAN: Sinirli hareketlerini bir kenara bırakırsak çok çalıştı. Yine kendini ön plana çıkardı. SAKATLAR SERGEN: Sağ ayak adalesindeki ağrılar nedeniyle topla çalışamadı. Kondisyon depoladı. BAYRAM: Ameliyat sonrası takımdan ve çalışmalardan ayrı kaldı. 2 aya ihtiyacı olduğunu söyledi. YASİN SÜLÜN: Sağ ayak tendonundaki ağrılar bir türlü geçmedi. Arkadaşlarından geri kaldı. AHMET YILDIRIM: Sakatlıktan kurtulduğu için devre arası tatil yapmadan çalıştı. ZAFER: Takımdan ayrı olarak yaptığı çalışmalarla güç topladı. Ancak zamana ihtiyacı var. ","label":"sport"} +{"text":"Erkekçe futbol Haydi, hepimizin görüp de üstünde durmadığı gerçeği ben söyleyeyim: 48 yıl sonra Kore gibi uzak bir diyarda seyirci desteğinden, ayak alışkanlığından kopuk bir organizasyona katılmamız çok da talihli bir olay değil. Avrupa’da olsaydı Dünya Kupası bize çok daha fazla heyecan verirdi. Bir de şu Brezilya. Ulusal kimliğimizle sürekli umut yorumları yaptık. Ama nereden bakarsanız bakın, en çok Dünya şampiyonu olmuş takımla yola çıkmak o kadar kolay değil. Ne var ki Brezilya bizim gruptaki rakibimiz değil. O nasıl olsa çıkar. Biz, Çin ve Kosta Rika’ya kravat kaptırmadan Brezilya ile erkekçe futbol oynayalım. Her türlü sonuç da normaldir. ","label":"sport"} +{"text":"Bizimkiler kazandı Okur göz doldurdu NBA'İN Merkez Grubu'nda zirveyi zorlayan Detroit Pistons'ın, sahasında Milwakuee Bucks'ı 102-98 yendiği maçta 26 dakika görev yapan Mehmet Okur 11 sayı, 7 ribaundla oynadı. Üst üste altı maçını kaybeden Detroit galibiyetle yeniden tanışırken, maça yine ilk beşte başlayan Okur, ayrıca 1 asist yaptı, 1 top çaldı, 5 blok aldı. Detroit'te Richard Hamilton 23, Chauncey Billups da 20 sayı attı. Hido'dan 5 sayı SON şampiyon ve Ortabatı Grubu ikincisi San Antonio Spurs ise Hidayet Türkoğlu'nun da ilk beşte başladığı deplasmandaki maçta Toronto Raptors'u 86 - 82'lik skorla geçti. 27 dakika süre alan Hidayet, 5 sayı attı, 3 savunma ribaundu aldı, 2 asist yaptı ve 2 de top çaldı. Tim Duncan, 26 sayı, 21 ribaunt ve 5 blokluk performansıyla galibiyeti getirdi. Toronto'da ise Vince Carter 22 sayı kaydetti. ","label":"sport"} +{"text":"Gençlerbirliği kendini yormadı: 2-2 Kupa öncesi prova GENÇLERBİRLİĞİ, Trabzonspor ile oynayacağı Türkiye Kupası Finali öncesinde evinde Malatyaspor ile 2 - 2 berabere kaldı. Konuk takım 15'te Mithat ile öne geçerken, 34'te Ali Öztürk skoru eşitledi. Mkalele 44. dakikada takımını tekrar öne geçirdi. Maçın sonucunu 70. dakikada Youla'nın vuruşu belirlerken, Malatya'dan İlyas ve Muhammed'in vuruşlarında top direkten döndü. Maçın karnesi HAKEMLER: Yunus Yıldırım, A. Turan Ökke, Ömer Altuntaş GENÇLERBİRLİĞİ: Damir (5) - Erkan (5), Ümit (5) (El Saka Dk.28 (5), Deniz (4) - M'Bayo (5) (Ali Tandoğan Dk.57 (5), Ali Öztürk (6) (Nihat Dk.57 (5), Serkan (4), Mustafa Özkan (6), Flip (5) - Youla (6), Veysel (4) YEDEKLER: Gökhan, Baki, Şenol, Orhan MALATYASPOR: Milosevski (6) - Serkan Bensol (6), Serkan Özsoy (5), Mert (6) - Mkalale (6), İlyas (5), Muharrem (6) (Recep Dk.68 (5), Mithat (6), Celalettin (5) - Atilla Birlik (5), Fazlı (5) (Muhammed Hanifi Dk.73 (6) YEDEKLER: Fevzi, Mehmet Öncan, Mehmet Albayrak, Ümit, Niyazi GOLLER: Mithat (Dk.15), Ali Öztürk (Dk.34), Mkalele (Dk.44), Youla (Dk.70) ","label":"sport"} +{"text":"BİZ DAHA ÖLMEDİK\" Galatasaray, Levski Sofya’yı eledi, Mircea Lucescu’nun keyfi yerine geldi. Rumen hoca, \"Hem Fenerbahçe’den, hem de Beşiktaş’tan iyi takımız\" dedi ve ekledi: \"Kazanmaya devam edeceğiz\" HALİL ÖZER ‘İstediğimi yaptılar’ SARI - Kırmızılı takımın 2 - 1’in rövanşında Levski Sofya’yı 1 - 1’lik skorla eleyip, şampiyonlar ligine kalması Teknik Direktör Mircea Lucescu’nun moralini düzeltti. Lucescu, \"Görüldüğü gibi, biz daha ölmedik, yaşıyoruz. Karşılaşmadan önce futbolcularımdan herşeyi unutmalarını, kendilerini tamamıyla bu maça vermelerini istedim. İstediğimi yaptılar. Biz hem Fenerbahçe’den, hem de Beşiktaş’tan iyi takımız\" ifadelerini kullandı. ‘Tehlikeyi seviyorlar’ LEVSKİ karşısında çok iyi mücadele ettiklerini belirten Lucescu, \"Ama bir anlık hata bize sıkıntı getirdi. Ergun’un hatalı pası oyunu riske soktu. Ancak oyuncularım herhalde tehlikeyi seviyorlar. Galatasaray artık kazanmaya devam edecektir. Bunu herkes bilsin. Oyuncularıma her zaman güvendim. Çünkü onlarda Galatasaraylılık ruhu var. Galatasaray’ın en sıkıntılı döneminde hem turu geçtiler, hem de kulüplerine para kazandırdılar\" dedi. ‘Sorunlar çözülmeli’ LUCESCU, yönetime güveninin sonsuz olduğunu vurgularken,\"Onlar da oyuncuların maddi sorunlarını bir an önce çözmeli\" ifadesini kullandı. Levski maçında Mondragon ile aralarında hiç bir tatsızlık geçmediğini söyleyen Lucescu \"Hakem işaret edince ben Mondragon’da ciddi bir şey olduğunu düşündüm. Kerem’in geçmesini istedim. O iyiyim diye işaret edince Kerem’i hemen oturttum. Çünkü onu böyle bir anda kaleye geçirmek risk olacaktı\" diye konuştu. ‘Bülent, Hagi değil’ SARI - Kırmızılı takımın hocası, son haftalarda sık sık eleştirilen Bülent Akın ile ilgili olarak da, \"O bir Hagi, değil, o bir Emre değil. Fantastik gösteriler yapmıyor. Ama futbolu basit oynuyor. Her görevi yapıyor. Sonuna kadar mücadele ediyor. Oyunu hiç bırakmıyor. Çok koşuyor. Üstelik ben bir oyuncu kötüyse onu neden oynatayım. Kendisinden çok memnunum. Üstelik sadece takımı için oynayan bir oyuncu\" yorumunu yaptı. LAZİO Yıldızlar karması GALATASARAY’IN Şampiyonlar Ligi D Grubu’ndaki rakiplerinden İtalyan Lazio, grubun en güçlü takımı olarak dikkat çekiyor. Geçtiğimiz yıl İtalya Ligi’ni Roma ve Juventus’un ardından 69 puanla üçüncü sırada bitiren Mavi - Beyazlılar, kadrosunda Arjantinli forvetler Claudio Lopez ve Hernan Crespo gibi golcü isimleri barındırıyor. • Kuruluşu: 1900 • Başkanı: Sergio Cragnotti • Stadı: Roma Olimpiyat Stadı (82.566) • Renkleri: Mavi - Beyaz • Teknik Direktörü: Dino Zoff PSV EINDHOVEN Hollanda şampiyonu HOLLANDA futbolunun milli takımlar bazında daha başarılı olması sebebiyle biraz arka planda kalan kulüp takımlarından kuşku yok ki en ünlü olanlarından bir tanesi PSV Eindhoven. Geçen sezon ligi 83 puanla şampiyon olarak bitirip, devler ligine katılma hakkı kazanan PSV Eindhoven, defanstaki beyni Nikiforov ve forvetteki büyük silahı Kezman ile D Grubu’nda bir üst tura çıkma mücadelesi verecek. • Kuruluşu: 1913 • Başkanı: Harry Van Raaij • Stadı: Philips (33.500) • Renkleri: Kırmızı - Beyaz • Teknik Direktörü: Erik Gerets NANTES Sarı - Kanaryalar FRANSIZ Nantes, yaptığı parlak çıkışla eski günlerine döndüğünün sinyalini vererek, 2000 - 2001 sezonunda Fransa Birinci Ligi’ni şampiyonlukla tamamladı. Ülkesinde \"Sarı - Kanaryalar\" olarak bilinen Nantes, kadrosunda ülkemizin Sarı - Kanaryası olan Fenerbahçe’nin eski golcüsü Rumen Viorel Moldovan’ı da bulunduruyor. • Kuruluşu: 1943 • Başkanı: Kleber Robin • Stadı: Louis Fonteneau (38.373) • Renkleri: Sarı - Yeşil • Teknik Direktörü: Raynald Denoueix ‘Favori Lazio’ Lucescu, D Grubu’nun favorisi olarak, İtalya’nın Lazio takımını gösterdi. Rumen çalıştırıcı, \"En zor gruptayız. Her takımın bir diğerinden daha fazla puan toplama şansı var\" dedi. İşte Avrupa Aslanı Galatasaray, 7. kez Şampiyonlar Ligi’ne kalırken, 8 kez katılan Porto’nun arkasından ikinci sırada yer aldı GALATASARAY, bu sezon 10. kez düzenlenen Şampiyonlar Ligi’ne 7 kez kez katılma başarısını gösterdi. Lige yalnızca 3 kez katılamayan Cim Bom, Türkiye’den devler ligine 2 kez katılabilen ezeli rakipleri Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı da açık farkla geride bıraktı. Sarı - Kırmızılılar, Şampiyonlar Ligi’ne 8 kez katılan FC Porto’dan sonra, 2. sırayı Avrupa’nın ünlü ekipleriyle birlikte paylaştı. ","label":"sport"} +{"text":"Kazanmak mecburiyeti Beşiktaş Sarajevo’dan kalite olarak çok üstün bir takım. Ancak hedef için bunlar yeterli olmuyor. Her şey sahada belli oluyor. İstanbul’daki maçta ikinci yarıda skor rahatlığı ile gelen rehavet ve oyun disiplininden kopmak beklenmedik bir beraberlik getirdi. Bu gece Beşiktaş’ın turu geçmek için kazanmak mecburiyeti var. Sarajevo ilk maçtaki avantajı ve seyircisinin de desteği ile savaşacak. Beşiktaş’ın hem kontrollü oynaması gerekiyor, hem de erken bir gol bulması. Eğer skor avantajını sağlarsa takımdaki stres gider, ondan sonrası kolay olur. Bunun haricinde gol gecikirse veya skor dezavantajına düşülürse, her şey zora girer. Yüksek motivasyon ve oyun disiplini temel ilkeler olmalı. Hücum ederken savunma güvencesi ihmal edilmemeli. Çünkü rakip kontratak düşüncesinde olacak. Tabi Lucescu’nun taktik planı da önemli. Kanat ataklarının yanında orta saha çeşitlemelerine de ağırlık verilmeli. En önemlisi de ilerde kaybedilen toplardan sonra, geriye çabuk dönülmesi. ","label":"sport"} +{"text":"FİLEYE SİGORTA : 0-3 Vakıfbank Güneş Sigorta, Bayanlar Voleybol Ligi’nin derbi mücadelesinde Eczacıbaşı’nı kolay geçti, rakibini set vermeden devirip rövanşı aldı BAYANLAR Voleybol Ligi’nin derbi maçında Vakıfbank Güneş Sigorta, Eczacıbaşı’na şans tanımadı, güçlü rakibini set vermeden devirmeyi başarıp rövanşı aldı. Baştan sona üstün bir oyun ortaya koyan Sarı - Kırmızılı bayanlar maçın ilk setini 25 - 23 önde kapadı. İkinci seti 25 - 17 kazanan Vakıfbank Güneş Sigorta, Eczacıbaşı’nın son setteki tüm çabalarını boşa çıkardı ve 3 - 0’lık galibiyete ulaştı. Maçın karnesi RAGIP TEKİN HAKEMLER: Kadir İlbeyli, Çetin Acar ECZACIBAŞI: Bahar (5), Natalia (6), Kounova (5), Zetova (7), Özlem (6), Gökçen (5), İzolda (5), Aylin (4), Deniz (4) VAKIFBANK GÜNEŞ SİGORTA: Chabovta (8), Burçin (7), Neslihan (9), Olga (7), Aysun (8), Elif (7), Necla (7) SETLER: 23-25, 17-25, 27-29 Kritik randevu BAYANLAR Voleybol 1. Ligi’nde düşmeme mücadelesi veren Beşiktaş ile Galatasaray kritik derbide bugün karşı karşıya gelecek. Saat 16.00’da Burhan Felek Spor Salonu’nda oynanacak olan karşılaşmada kazanan taraf ligde kalma yolunda önemli bir adım atacak. 14 takımlı puan cetvelinde 10. sırada yer alan Beşiktaş’ın 28, 12. Galatasaray’ın ise 26 puanı bulunuyor. Filede bugün İstanbul Burhan Felek 12.00: Işıkspor - Ş.Urfa 14.00: 75. Yıl - İller Bankası Selim Sırrı Tarcan 13.00: SSK - Yeşilyurt 15.00: Numune-T.Telekom 15.00: Kocaeli - Karşıyaka ","label":"sport"} +{"text":"Ahlâksız demedim’ Aurelio konusundaki sözlerin çarpıtıldığını söyleyen Başkan Özkan Sümer, \"Sürekli yeni tekliflerle geldiler. Artık son önerimiz de geçerli değil\" diyerek köprüleri attıklarını belirtti TRABZONSPOR Başkanı Özkan Sümer, dün bir basın toplantısı düzenleyerek Aurelio söylentilerine nokta koydu. Yaşamında hiçbir oyuncuya ahlaksız demeyen bir insan olduğunu ifade eden Sümer, \"Aurelio ile geçen sezon yıllığı 300’er bin dolar olmak üzere 3 yıllığına 900 bin dolarlık prensipte bir anlaşma yaptık. Devre arasında bunu resmileştirmek istedik. Yaptığımız görüşmede bu parayı 1 milyon 50 bin dolara kadar çıktık\" açıklamasını yaptı. SÜMER, yapılan görüşmede menajere bundan sonra yeni bir şartla gelirseniz, teklifimiz de geçerli değil dediklerini de belirtti. Ancak yeni taleplerde bulunan futbolcuya cevap vermediklerini ifade eden Trabzonspor Başkanı, \"Takım içinde ölçüyü korumak zorundayız. Artık bu oyuncu konusunda son teklifimiz geçerli değil. Aurelio ile dil konusunda iletişim kuramadık. Tercümanı olan menajeri ise kulüpleri birbirine düşürmüştür\" dedi. Aybaba çıldırdı TRANSFERDE Trabzonspor’a futbolcu alınmadığı gerekçesiyle istifa edeceği söylentileri yayılan Trabzonspor Teknik Direktörü Samet Aybaba, buna tepki gösterdi. Aybaba, \"Ben, antrenörlerin yaratıcı olmasını isterken, alt yapıya önem vermelerini arzularken, bunu defalarca anlatırken, transfer yapılmadığı için istifa noktasına gelmem söz konusu bile olamaz. Böyle bir çelişkiyi yaşamam. Biz burada bir sistem yaratmaya çalışırken, gündemimiz, transfer krizi olamaz. Bunun böyle bilinmesini ve bir daha da spekülasyon konusu yapılmamasını bekliyoruz. Bu tür spekülasyonlar Trabzonspor’un huzurunu bozar\" ifadesini kullandı. Gençler iddiası AURELİO için Gençlerbirliği iddiası da ortaya atıldı. Kırmızı - Siyahlılar’ın, Sambacı’nın Menajeri Miranda ile görüştüğü, büyük oranda anlaşmaya vardığı belirtildi. Miranda’nın, Trabzonspor Başkanı Özkan Sümer ile görüşmek için şehre geldiği dönemde Ankara’ya uğrayarak Gençlerbirliği yöneticileriyle masaya oturduğu ve Başkent ekibinin 3 sezon için 1.5 milyon dolar önerdiği kaydedildi. ","label":"sport"} +{"text":"Dünya alkışladı Uruguaylı hakem bitiş düdüğünü çaldığı anda bütün Fransız futbolcular ellerini kaldırarak inanılmaz bir sevinç gösterisinde bulundular. Ve bu maç kendi sahalarındaydı. Aslında maçın özeti de bu görüntüde yatıyordu. Bizim klasik problemimiz bu maçta da tekrarladı. İlk yarıya yine kötü başladık. Zaten nedense bir türlü iyi başlayamıyoruz. Bu turnuvada bütün rakipler ciddi. Hepsi girdikleri pozisyonu gole çeviren takımlar. Hele Fransızlar ceza sahası içinde halı sahada oynar gibi pozisyon yaratan ve bunları değerlendiren oyunculardan kurulu. Skoru 2-1'e getirdikten sonra üçüncüyü yememiz işleri bozmuştu. İkinci yarıda kontratak tehlikeleri bizi bekliyordu. Ancak bu olmadı. Bütün ikinci yarılarda olduğu gibi rakibimize yine üstünlüğümüzü gösterdik. Ve maça sahanın en iyi oyuncusu İbrahim'in ortasında Tuncay'ın attığı golle başladık. Oyunu bir anda Fransızlar'ın yarı sahasına yığdık, rakibimizi defansından çıkarmadık. Hatta bir iki tane çok cılız atakta acaba bizim kalede Barthez mi oynuyor diye düşündüm. Milli Takımımız'ın en önemli artısı ilk kez oynayan da elli kez oynayan da gayet sakin ve paniğe kapılmadan mücadele ediyor. Kendi evinde Fransa'ya karşı bile üstündük, son dakika penaltısı ile işi uzatmaya götürebilirdik. Zaten o beraberliği yakalasak maç bizim lehimize bitecek görüntüdeydi. Bütün Dünya bu maçı izledi ve bütün Dünya bizi alkışladı. Maçtan önce Kamerun'lu oyuncunun öldüğünü öğrendim. Bende bile büyük etki yarattı. Bu olayın Fransızları da, bizim milli takım oyuncularını da sürklase ettiğini ve oyunu etkilediğini düşünüyorum. Hakem mi; genelde bizim lehimize düdükler çaldı. ","label":"sport"} +{"text":"Barışın ağır bedeli Alın dijital alt yapınızı, paralı otobanlarınızı, mega alışveriş merkezlerinizi, verin bizim Türkiyemizi... \"Böyük\" projeleriniz, çifte anahtarlarınız, papatyalarınız, hortumlarınız, kubbeleriniz, miğferleriniz de sizin olsun. Borçsuz ve özgür, namuslu ve fakir yaşamayı yeğleriz biz. Tersyüz edilmiş palto, pençeli pabuçla. Ama alnı açık ve gururla. Şu anda çoğumuzun yaşam kalitesi bu kadar bile değil... Dibe vurmak bu galiba. Sökün kıyılarımızdaki yabancılara ait lüks otelleri, çekin altımızdan trilyonluk dörtçekerleri... Yolun stadlarımızdaki çimenleri. Çamurda şerefimizle oynayıp kolkola tezahüratlarımızı özledik biz. Yitirdiğimiz ahlakımızı, küçümsediğimiz geleneklerimizi, komşuluğumuzu, selamlaşmamızı, sevecenliğimizi geri istiyoruz. Zaten ulusal gelir kadar iç ve dış borçla yükselen yaşam çıtamızı, kaçımız atlayabiliyoruz? Bohçayı toplarken; hortumcunuzu, hırsızınızı, markalarınızı, İsviçre’deki dolarlarınızı da unutmayın. \"Devletini en çok soyanların ülkesi\" olarak anılmak, karikatürlerde bile olsa Bush’a gerdan kırmak istemiyoruz artık. Bizi boş hayaller peşinde koşturmayın. Biz, stokçu muyuz, silah tüccarı mıyız, lejyoner miyiz ? Nasıl savaşta kazanır, barışın bedelini çok ağır öderiz? Yoksa ödediğimiz, sizlerin hatalarına biçilen fiyat mı? * * * Kim bilir... Gelelim derbi dertlerimize. \"Alem buysa, onun da çaresi var\". Eğer musluğun başındaysanız ve aklınıza koyduğunuzu yapmak istiyorsanız çok kolay. Nasıl ki, yarın öbür gün musluğu açıp kapatarak tezkereyi geçirecekseniz; kimsenin açlıktan protesto mitingine gidecek hali bile kalmayacak... İsterseniz aynı teknikle şu derbi maçlarındaki seyirci sorununu da çözebilirsiniz. Şifre kırıldı !.. Bu ülkede artık anahtar kelimenin \"para\" olduğunu siz daha iyi bilirsiniz. Bir derbide bir takımın taraftarı taşkınlık mı yaptı; o takımın maç biletlerini iki misli yapacaksınız. Biletler, bedeli kadar Mehmetçik Vakfı makbuzuyla birlikte geçerli olacak. Kombineler de aynı makbuzla girecek stada. Olaylar tekrarlandığında; dört katı... Kulübün yaptırımı ise seyircinin azalması. Vergilerden dudağı uçuklayan barışseverler gibi, tribündeki savaşseverlerin de direncini kırabilirsiniz. Diyecekler ki \"Bu nasıl adalet, düzgün seyirci de ceza alıyor\". Ne yapalım kardeşim, savaşı da biz kışkırtmadık ama, barışın bedeli ağır oluyor! İsimli forma Beşiktaş’ın Göztepe maçında giydiği 720 isimli forma, benim iki kez hoşuma gitti. Birincisi formanın müthiş tasarımı, ikincisi uzun zamandır ilk kez herkesle aynı fikirde olmamın heyecanı. Neyse... Bu forma beynimde bir ışık yaktı. Keşke sezon başında Fenerbahçe benzer bir uygulamayı yapsaydı. Kimse formayı geri getirmek zorunda kalmaz, gidenlerin adını karalardı. Bir ihtimal daha var! Hesapları, yorumları, istatistikleri alt alta koyup topladığınızda Galatasaray bu derbiye çıkmayıp \"hükmen yenilse\" daha iyi olacak neredeyse. \"Orta saha yok olmuş, moraller yıkılmış, 6 - 0 unutulmamış\". Doğru... Ama bir ihtimal daha var!.. \"Derbidir bu belli olmaz\" gibi sisli puslu laflar etmeyeceğim. Size Malatya maçının ikinci yarısındaki Galatasaray takımını işaret edeceğim. Yani derbiden önceki son 45 dakikayı... Hesap, yorum ve istatistiklerde bu 45 dakika pek dikkate alınmadı. Evet... Galatasaray bu derbiyi kazanacaksa eğer, kaybettiği kupa maçının ikinci yarısındaki kazanımları yüzünden olacak. Neydi o kazanımlar? Hırs, sürat ve istek... Hayli uzun zamandır beklenen Galatasaray formatının minicik bir parlamasını gördük Malatya maçında. Topu yaralayacak kadar hırslıydı futbolcular. Atılan arkadaşına bağırıyor, atılıp da ağırdan alan rakibi arkadan itekliyorlardı. Kaleci taç atışı yapıyor, en sonunda rakip ceza sahasında düşüp penaltı bekliyordu. Bunlar sıradan davranışlar değildi. Belki tükenişin, belki de küllerinden doğan bir Galatasaray’ın habercileriydi. Galatasaray bu parlamayı alır, Ali Sami Yen’de yakacağı ateşin altına sokarsa hesaplar, yorumlar fos çıkar biline... Açık teşekkür Seçildiği ilk günden beri kendisini eleştirmek için \"hiçbir fırsatı kaçırmadığım\" Beşiktaş Kulübü Başkanı Sayın Serdar Bilgili başta olmak üzere tüm yönetim kuruluna açık tebrik ve teşekkürlerimi sunarım. Ne lider oldukları için, ne çeyrek finale çıktıklarından, ne de 100. yılda yakalamış oldukları kucaklayan rüzgardan. İyi hocayı yakalamış olmaları, işi az transferle kotarmaları, Sinan Engin ile idari model yaratmaları, vergilerine \"nispeten\" sadık kalmaları da değil konu. Bir jestleri var ki, hepsinden daha ulu. Yüz yılın kutlamalarına Anıtkabir ziyareti ile başladı Kartallar. \"Ne var bunda, son derece doğal\" diyebilirsiniz. Ama Dünya üçüncüsü bir Milli Takımınız’ı tüm arkasından itelemelere karşın Ata’nın huzuruna çıkaramamışsanız, bunu gönülden yapanlara tebrik ve teşekkürlerinizi iletmelisiniz. Beşiktaşlılar’a tebrik, bizi bu hallere düşürenlere teessüfler. ‘Hakem haklı’ Malatyaspor Teknik Direktörü Ziya Doğan aynı maçta üç futbolcusu kırmızı kart görünce ne dedi: \"Hakem doğrusunu yaptı\"!.. Neler diyemezdi ki: \"Anadolu takımlarının kaderi bu. Adalet istiyoruz. Galatasaray’la kupa maçım var. Ben nasıl takım çıkaracağım sahaya\" ve daha bir sürü bildik terane. Kimse de sesini çıkaramazdı. Böylece kupadan olası bir elenmeye karşı tüm kişisel risklerini yok eder, kendine mazeretler hazırlardı. Ama öyle yapmadı; ağlamadan sızlamadan, beş eksiğin adını bile anmadan; sadece \"Hakem haklı\". Ziya Doğan \"saf\" mıydı?.. Elbette hayır... O Galatasaray’ı yenmeyi kafasına koymuştu. Hazırlayacağı bahaneler, genç futbolcularının kendilerini değersiz hissetmelerinden başka bir işe yaramazdı. Cezalı futbolcularının takımın omurgası olduğunu deklare etse, Galatasaray maçını nasıl kazanırdı. Evet, hakem haklıydı. Ziya Doğan da. \"Hakkımız yeniyor\" edebiyatı yapanlar Doğan’dan ders almalı. ","label":"sport"} +{"text":"'Tek umut özerklik' Başkan Turgay Demirel, özerklik sağlanmadan geleceğe güvenle bakmalarının mümkün olamayacağını ifade etti 'Kol kıpırdamıyor' BASKETBOL Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, başta hakemlerin ödemeleri olmak üzere, yaşanan parasal krizin çözümü, 2010 Dünya Şampiyonası'na ev sahipliği adaylığı ve Amerikan Milli Takımı'nın gelişi gibi konuların çözümünün özerkliğe bağlı olduğunu söyledi. Demirel, \"Artık kolumuzu kıpırdatamayacak duruma geldik. Özerklik bir an önce verilmeli. Türk basketbolu sağlıklı bir yapıya kavuşmalı\" dedi. Ligde NBA modeli MİLLİ Takım'ın coach soruna özerk yapıya kavuşmalarının ardından çözüm bulacaklarını belirten Başkan Demirel, Türkiye ligi için de NBA benzeri bir model oluşturma çabasında olduklarını açıkladı. Turgay Demirel, \"Milli Takım'daki oyuncuların hemen hepsi Bogdan Tanjevic'e sıcak bakıyor. Hedefimiz 2005'te Sırbistan Karadağ'da yapılacak Avrupa Şampiyonası'nda şampiyonluk ipini göğüslemek\" diye konuştu. ","label":"sport"} +{"text":"Neden olmasın? Önce Antalya, ardından Hong Kong ve şimdi G.Kore... Bu süre içinde 29 antrenmanda toplam 3200 dakika alın teri döken Milli Takımımız bugün Brezilya önüne çıkacak. Maç öncesinde bir \"karamsarlık\" hakimdi... Taa ki, Senegal’in son Dünya Şampiyonu Fransa’yı yenmesine kadar... Karamsarlık yerini umuda bıraktı Ulsan’da... Neden olmasın diyoruz? En büyük avantajımız, çalışmalardaki ciddiyet ve takım içindeki sevgi bağları. Bu jenerasyon iki Avrupa Şampiyonası, şimdi de Dünya Kupası’na yelken açtı. Birçok zoru başardı. Tecrübe de var, yetenek de... Elleri boş, küskün ve başları önde ülkemize döneceklerine inanmıyoruz. Haydi çocuklar, şimdi ürünü toplama zamanı. Ülkemiz insanının yüzünü bir kez daha güldürün, halkı sokağa dökün... Bu gücü biz sizde görüyoruz... Ya siz? ","label":"sport"} +{"text":"Hakan tek tabanca Şenol Güneş’in, Dünya Kupası’ndaki en büyük kozu olan golcü oyuncu, Brezilya karşısında tek forvet olarak görev yapacak BREZİLYA maçıyla ilgili olarak son uyarılarını yapan Teknik Direktör Şenol Güneş, özellikle Hakan Şükür’den çok şey bekliyor. Forvette tek başına görev alacak olan tecrübeli golcüye, hücumda orta alandan destek gelecek. Yıldız futbolcu, \"Elimden geleni yapacağım. Büyük bir sorumluluğum var. Üstesinden geleceğime inanıyorum\" diye konuştu. Şu ana kadar 36 gol bulmasına rağmen diğer 19 oyuncunun 33 golü olması yabancı medyanın ilgisinin sürekli Hakan’da olmasını sağlıyor. Müthiş mesai FİNALLERE Antalya, Hong Kong ve son olarak Ulsan’da hazırlanan Milli Takım, bu süre içinde toplam 3 bin 200 dakika antrenman yaptı. 29 çalışmayla grup maçlarına hazırlanan Ay - Yıldızlı ekipte, bu süre içinde ciddi bir sakatlık olmaması teknik kadroyu sevindirdi. Alpay uçuyor UZUN bir sakatlık geçirmesinin ardından gece gündüz eski performansını yakalamak için çalışan Alpay hedefine ulaştı. Brezilya karşısında forma giyecek olan Alpay, \"Allah’a şükürler olsun şimdi buradayım. Artık ölsem de gam yemem\" ifadelerini kullandı. Destek timi BREZİLYA karşısında millileri tam 3 bin eğitilmiş Güney Koreli futbolsever destekleyecek. Türk Kore Derneği tarafından özel olarak hazırlanan genç taraftarlar, Türkçe tezahüratlarla moral verecekler. Şehirde sokaklardaki Türk bayrakları da büyük ilgi çekerken, zorlu maçta Ay - Yıldızlı ekibimize yaklaşık 6 bin taraftarın destek vermesi bekleniyor. Hırslı prova MİLLİ Takım, son çalışmasını dün maçın yapılacağı Munsu Stadı’nda gerçekleştirdi. Basına kapalı olarak yapılan antrenmanda milliler yaklaşık bir saat maçın taktik provası üzerinde durdu. Oyuncuların hırsı ve çalışma isteği Şenol Güneş’i memnun ederken, idmanı Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy da izledi. ","label":"sport"} +{"text":"Fenerbahçe zor da olsa Fenerbahçe, Kocaeli deplasmanında fazla risk almadan kapmak istiyordu üç puanlı bir galibiyeti... Gerçi oyunda henüz gol yokken kaleci Oğuz’un Lazarov ile ceza alanında çarpışması yürekleri ağızlara getiriyordu... Fenerbahçe oyunu orta alanda tutarak top hakimiyetinin yüzdelerini kaçırmak istemiyor, ancak Ceyhun, Hakan Bayraktar, Steviç ve Cem Karaca gibi top tekniği yüksek isimler öne oynayıp ikili - üçlü atak kurgularıyla Kocaeli savunmasını zorlayacaklarına, çok anlamsız geri pasları yaparak hücum süratlerini düşürüyorlardı. İşte bu aksaklık aynı zamanda kolay toplar kazanan Kocaeli’nin Fenerbahçe kalesini tehlikelerle sarıp sarmalayan korku dolu gol pozisyonlarına da meydan veriyordu. Serhat’ın ortasına rakip defansla birlikte yüklenen Washington’un golü de olmasa son haftaların \"sayı azmanı\" ilan edilen Fenerbahçe’nin ligde son sırada yaşayan Kocaeli’ne karşı sayı yaratması biraz da şansa kalıyordu sanki... * * * İkinci yarıda yırtıcı bir futbol üslubuna sahip Serhat’ı oyundan alıp yerine Japonya yorgunu Ortega’yı golcü olarak oyuna sürmek tabiki bay Lorant’ın meselesidir... Ayrıca Kocaeli’nden gelen beraberlik golünden sonra dahi Fenerbahçe’nin sayı adamları olarak Washington ve Ortega’yı da kullanmak da kenar yönetiminin konusudur... Sonrasında sağ kanatta hem Kocaeli’nin kulvar çıkışlarını durdurmak, hem de gol yaratmak adına çırpınıp duran Tuncay’ı da göbekte aksayan Hakan Bayraktar’ın görev alanına kaydırıp, onun yerine Ali Güneş’i koyarak Fenerbahçe’nin hücum gücünü Tuncay’la takviye etmekte bir düşünce Fenerbahçe’nin galibiyetlerini planlayanlar için... Ama bütün bunlara rağmen Kocaeli’nin hücumları ve gol tehlikeleri taşıyan pozisyonları lig iddialısı Fenerbahçe’den fazlaysa eğer, o zaman kazanılan üç puana şükretmekten başka ne yapabilirsiniz ki... ","label":"sport"} +{"text":"Hasan'ı alırız\" Fenerbahçe Başkanı, Revivo’ya karşılık Galatasaray’dan oyuncu transfer etmek gibi bir düşüncelerinin olmadığını söyledi, \"Ancak teknik heyet isterse Hasan Şaş’ı alırız\" dedi HÜSEYİN YAVUZ ‘Yanlış yaptılar’ FENERBAHÇE Başkanı Aziz Yıldırım, 11 Altın Adam jüri toplantısında çarpıcı açıklamalar yaptı. Galatasaray’ın Revivo transferini etik açıdan doğru bulmadığını söyleyen Yıldırım, \"Canaydın, hem bana açıklama yaptı, hem de medyaya demeçler verdi. Bizle bağlarını koparmadan Revivo ile görüşmeyeceklerini söyledi. Ama bir evde görüştüklerini daha sonra öğrendik\" dedi. ‘Gündemde yok BAŞKAN Aziz Yıldırım misilleme olarak Sarı - Kırmızılı kulüpten Hasan Şaş’a talip olup olmayacakları konusundaki bir soruya ise şu yanıtı verdi: \"Bizim Hasan Şaş’ı alacağız diye bir arzumuz yok. Ancak teknik heyetimiz istiyorsa, oyuncuya talip olur, almaya çalışır ve alırız. Hasan Şaş’ı almak için yola çıkmıyoruz. Ama ihtiyaç olursa, teknik heyet isterse de alırız.\" ‘Yine yeneceğiz’ YILDIRIM ilk yarıda 6 - 0 gibi açık bir farkla yendikleri Galatasaray’ı, Ali Sami Yen Stadı’nda yapılacak maçta da yeneceklerini savundu. Fenerbahçe Başkanı bir gazetecinin, \"Ali Sami Yen Stadı’nda Galatasaray’ın attığı kaçıncı golden sonra Başkan Canaydın’ın elini sıkacaksınız?\" biçimindeki esprili soruya, \"Galatasaray’ı orada da yeneceğiz\" yanıtını verdi. Geleceğe yatırım FENERBAHÇE’NİN 5 yıl içinde Avrupa kupalarında başarıyı yakalayacağını iddia eden Yıldırım, \"Kulüpler önce ekonomik olarak güçlü olmak zorunda. Bunun çalışmalarını yapıyoruz. Önümüzdeki 5 yılın planlarını hazırlıyoruz. Fenerbahçe, 5 yıl içinde Avrupa’da başarıyı yakalayacaktır. Biz Fenerbahçe’nin geleceğine yatırım yaptık. Fenerbahçe’yi iyi günler bekliyor\" diye konuştu. Rebrov'da mutlu son Fenerbahçe’nin 1.5 yıllığına Tottenham’dan kiraladığı Ukraynalı futbolcu dün kulüpte beklenen imzayı attı ‘Büyük kulübe geldim’ FENERBAHÇE’DE günlerdir ertelenen Rebrov’un imzası dün nihayet gerçekleşti. Kulüpte düzenlenen törene Ukraynalı futbolcu ve menajerinin yanı sıra Vedat Olcay, Murat Aşık ve Ünal Uzun da katıldı. 1.5 yıllığına kiralanan Ukraynalı futbolcunun sözleşmesine uzatma opsiyonu da koyduruldu. Rebrov, \"Büyük bir kulübe geldim. Fenerbahçe’yi yakından tanıyorum\" diye konuştu. Sıra Kemal’de YÖNETİCİ Vedat Olcay, Rebrov’un takıma büyük güç katacağını iddia etti. Olcay, Kemal ile de bugün imza atacaklarını dile getirip, \"Hocamızın isteği doğrultusunda tüm transferleri gerçekleştirdik. Bu transferlerden sonra takımımızın şampiyonluğa ulaşacağına inanıyoruz. Taraftarlarımıza keyif verecek bir kadro kurduk. Yönetim olarak görevimizi yaptık\" dedi. Vladimir’de büyük sorun Rus oyuncunun bonservisini alamayan Fenerbahçe FIFA’ya gitmeye karar verdi. Olay kısa sürede çözülmezse Sarı - Lacivertliler transferden vazgeçecek YALÇIN TÜRK FENERBAHÇE’NİN Spartak Moskova’dan kadrosuna dahil ettiği Vladimir Bes’te bonservis sorunu nedeniyle transferinde pürüz çıktı. Sarı - Lacivertli yöneticiler ısrarla Spartak Moskova Kulübü’nden Rus oyuncunun bonservisini istemelerine rağmen yanıt alamadı. Daha sonra Spartak Moskova yetkilileri Vladimir’in sözleşmesi bulunduğunu ve kulübün izni olmadan bir yere gidemeyeceğini belirttiler. RUS golcü, konu kendisine iletildiğinde önce \"Ben imza atmadım\" demesine rağmen daha sonra \"imzalamış olabilirim\" şeklinde görüş değiştirdi. Futbol Şube Sorumlusu Sadettin Saran ise konuyu bugün FIFA’ya ileteceklerini belirtti. Olayın kısa sürede çözümlenmemesi durumunda Fenerbahçe yönetiminin bu transferden vazgeçebileceği öğrenildi. Ortega’dan gol şov FENERBAHÇE, Beşiktaş ile yapacağı derbi maçın hazırlıklarını dün tek antrenmanla sürdürürken Ortega çift kalede attığı beş golle adeta şov yaptı. Arjantinli yıldız neşeli hareketlerinin yanısıra attığı her golden sonra \"Goool’’ diyerek yüksek sesle bağırması ile de dikkat çekti. Bu arada Mustafa Doğan ile girdiği bir mücadelede sağ ayağına darbe alan Ceyhun hafif bir sakatlık geçirdi. İbre Aydın’a döndü PAZAR günü oynanacak Fenerbahçe - Beşiktaş derbisinde ibre Ali Aydın’a döndü. Merkez Hakem Kurulu, derbi için gündemine aldığı Ali Aydın, Serdar Tatlı ve Selçuk Dereli arasındaki tercihini büyük bir olasılıkla Aydın’dan yana kullanacak. ","label":"sport"} +{"text":"Dünya kupası notları Fransa gözden kaçıyor 2002 Dünya Kupası’nın açılış maçında Senegal’e 1 - 0 yenilerek büyük sürpriz yapan Fransa Milli Takımı, oluşan baskılar üzerine kapılarını dış Dünya’ya kapadı. Teknik Direktör Roger Lemerre, futbolcular ve teknik kadronun ağır eleştirilere hedef olduğunu belirterek, morallerinin daha fazla bozulmaması için dünkü antrenmanı basına kapalı yaptı. Almanya sevinemedi DÜNYA Kupası’na 8 - 0’lık Suudi Arabistan galibiyetiyle müthiş bir başlangıç yapan Almanya, Sapporo Stadı’nın konforsuzluğu ve Almanya’daki dijital kanallardaki problemler yüzünden bu görkemli zaferi kutlayamadı. Almanya’da Kirch Medya Grubu’nun yayın haklarını dijital kanallara vermemesi nedeniyle bir milyonun üzerinde Alman vatandaşı maçı izleyemedi. Bebeğe bilet engeli ALMANYA’NIN önceki gün Suudi Arabistan’ı 8 - 0 mağlup ettiği karşılaşma öncesinde tribün girişinde yaşanan bebek krizi alay konusu oldu. Maçı izlemek üzere annesi ve babasıyla birlikte stada giden Kanadalı sekiz aylık bir bebek, bileti olmadığı gerekçesiyle stada alınmadı. Anne, şaşırtıcı olay sonrası, \"Maça bilet aldığımızda henüz çocuğumuz doğmamıştı bile\" dedi. Kanadalı aile, bunun üzerine stada girmeyerek maçı dışarıda dev ekrandan izledi. Tofting temiz çıktı DANİMARKA Milli Takımı’nın defansında görev yapan Stig Tofting’in ayağında kırık olduğu endişesi mutlu sonla noktalandı. Toftig’in ayak filmi çekildi ve yıldız oyuncunun ayağında herhangi bir kırık olmadığı anlaşıldı. Ayağında ezilme tesbit edilen Tofting’in birkaç gün antrenman yapamayacağı ancak 6 Haziran’daki Senegal maçına yetişeceği belirtildi. M’Kademi sakatlandı TUNUS Milli Takımı’nın defansında görev yapan Emir M’Kademi’nin, takımının Rusya ile 5 Haziran’da oynayacağı grup maçında forma giyemeyeceği açıklandı. M’Kademi’nin kasığında çekme olduğu ve bir hafta süreyle tedavi göreceği, 10 Haziran’daki Belçika maçına yetiştirilmeye çalışılacağı belirtildi. ","label":"sport"} +{"text":"Trabzon’a taze kan! Bordo - Mavili yönetim, bir türlü beklenen sonuçları alamayan futbolcularına 800 milyar liralık ödeme yaptı Moral dopingi SÜPER Lig’de başarısız bir grafik çizen Trabzonspor’da yönetim kesenin ağzını açtı. Bordo - Mavililer, 800 milyar liralık ödeme gerçekleştirdiler. Samsunspor mağlubiyetiyle kötü gidişini sürdüren ve Avni Aker’de taraftarını bir kez daha üzen takımda ödemelerin oyunculara itici güç olması hedefleniyor. Ayrıca Bursaspor maçı için de doping yapması planlanıyor. Devamı bugün GENEL Sekreter Mahmut Ören, naklen yayınlardan gelen 800 milyar liranın tamamını takıma dağıtma kararı aldıklarını belirterek, \"Böylece futbolcuların alacaklarının büyük bölümünü ödemiş olacağız\" diye konuştu. Ören, ödemeleri bugün tamamlayacaklarını, kasım ve aralık ayında verilmesi gereken transfer taksitlerini de daha sonra hesaplara yatıracaklarını açıkladı. Aybaba’dan revizyon adımı Genç teknik adam, dünkü çift kalede Gökdeniz, Mehmet Yılmaz, Serkan Kılıç ve Erdinç’i yedek takımda oynattı TRABZONSPOR, Bursaspor maçının hazırlıklarını dünkü çift kaleyle sürdürdü. Teknik Direktör Samet Aybaba, aslardan kurulu takımda farklı isimlere görev verdi. Samsun maçında forma giyen Kaptan Gökdeniz, Mehmet Yılmaz, Serkan Kılıç ve Erdinç yedek takımda görev yaptı. Sakatlıktan yeni kurtulan Selahattin, Macit, Yong, Hakkı ve Mustafa Yalçınkaya as takımda oynadı. KARŞILAŞMADA yedekler, asları 9 - 6 mağlup etti. Oldukça tempolu ve sert geçen maçta as takımın gollerini Fatih Tekke (4) ve Aurelio (2) kaydederken, yedek takımın sayılarını Sommers (2), Bushi (2), Mehmet Yılmaz, Erman Özgür (2) ve Gökdeniz (2) attı. Bordo - Mavili takım, bugün basına ve taraftarlara kapalı bir antrenman yaptıktan sonra akşam Bursa’ya gidecek. Gökdeniz’e destek Başkan Özkan Sümer, genç oyuncuya yardım edilmesi çağrısında bulundu FORMSUZLUĞU nedeniyle eleştirilen, kaptanlığı tartışılan Gökdeniz’e, Başkan Özkan Sümer sahip çıktı. Sümer, \"Ona yardımcı olmamız lazım. Kaptanlığa aykırı bir davranış yapmış değil. Kendisinden çok daha büyük işler beklendiği için sıkıntı var gibi gözüküyor\" dedi. Yönetim olarak çıkar gruplarını beslemeyeceklerinin altını çizen Trabzonspor Başkanı, yaklaşan kongre ile ilgili de, \"Başkanlığa aday olup, olmayacağımla ilgili önümüzdeki hafta detaylı açıklamalar yapacağım\" diye konuştu. Doktorlar mesaide BURSASPOR maçının hazırlıklarını sürdüren Trabzonspor’da, Mehmet Yılmaz ve Oumar’ın sakatlıklarının geçmesi için yoğun tedavi uygulandığı bildirildi. Belinde spazm oluşan Muzaffer’in de maça kadar hazır duruma geleceği ifade edildi. ","label":"sport"} +{"text":"Detroit nihayet NBA’İN Doğu Konferansı’nda ikinci sırada bulunan Mehmet Okur’un takımı Detroit Pistons, evinde Houston Rockets’ı 96 - 83 mağlup ederek 7 maç sonra galibiyete ulaştı. Detroit’te yedek soyunan ve toplam 19 dakika sahada kalan Mehmet Okur, attığı 10 sayıyla takımında çift haneli rakama ulaşan beş oyuncudan biri oldu. 2 sayılıkta 3’te 1, 3 sayılık va faul atışlarında 3’te 2 isabet sağlayan Mehmet, 4 savunma ribaundu aldı, 2 blok ve 1 asist yaptı. ","label":"sport"} +{"text":"Cim-Bom ateş hattında : 2-3 Yeşilyurt önünde 2-0 öne geçmesine rağmen bu avantajını koruyamayan ve mağlup olan Galatasaray, bayanlar voleybolda küme düşme tehlikesi yaşıyor SARI - Kırmızılılar, ilk iki seti aldığı maçta Yeşilyurt’a teslim olarak, düşme hattından çıkamadı. Üçüncü setten itibaren toparlanarak özellikle Elena ve Esra’nın köşelerden yaptığı hücumlarla sayı üreten Yeşilyurt ise bu kritik galibiyetle ilk dört içinde yer almayı garantiledi. Galatasaray’ın ligdeki durumu, önümüzdeki hafta oynanacak maçlar sonunda belli olacak. ","label":"sport"} +{"text":"Kartal’ın keyfi yerinde Beşiktaş, Fenerbahçe derbisinin son provasında Dinamo Bükreş’i iki golle geçti, galibiyet Kaan Dobra ve Eser’in sayılarıyla geldi. Lucescu sert oynayan Rumen ekibine büyük tepki gösterdi SİYAH - BEYAZLILAR, hafta sonu Fenerbahçe ile oynayacağı derbi maçın son provasında Romanya’nın Dinamo Bükreş takımını yenerek moral depoladı. 27. dakikada Dragam’ın penaltı golüyle mağlup duruma düşen Kartal, bir dakika sonra Kaan Dobra’nın nefis vuruşu ile eşitliği yakaladı. Eser’in 74. dakikada attığı gol Beşiktaş’a galibiyeti getirdi. İDMANDA sakatlanan Nouma’nın ardından Dinamo Bükreş karşısında da Pancu ve Ahmet Yıldırım’ın sakatlanması teknik heyeti sıkıntıya soktu. Üç futbolcunun durumunun bugün belli olacağı belirtildi. Bu arada Teknik Direktör Lucescu sert oynadıkları gerekçesiyle Dinamo Bükreşli oyunculara tepki göstererek, \"İki futbolcum sakatlandı. Sanki Fenerbahçe’ye çalıştılar\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Bu kez mutlaka BASKETBOL Birinci Ligi’nde Play - Off final mücadelesinde Ülkerspor’u deplasmanda yenerek mutlu sona bir adım daha yaklaşan Efes Pilsen, yakaladığı avantajı iyi değerlendirmek istiyor. Genel Menajer Engin Özerhun, \"Şampiyonluk yarışında üçüncü kez yakaladığımız avantajı iyi kullanmak istiyoruz\" dedi. Ülkerspor’un Genel Menajeri Lütfi Arıboğan ise \"Final serisinde saha avantajı diye bir şey olmadığını yine gördük\" diye konuştu. Efes Pilsen ile Ülkerspor, beşinci maçı salı akşamı Abdi İpekçi Salonu’nda 19.30’da oynayacak. ","label":"sport"} +{"text":"'Önümüzde beş final var' Trabzonspor Teknik Direktörü Ziya Doğan, zirve konusunda uyarıda bulundu, \"Sanki her maçı kolay kazanacakmışız gibi bir hava estiriliyor. Ama başarı ya da başarısızlığı küçük ayrıntılar belirliyor\" dedi 'Ayaklarımız yere basacak' TRABZONSPOR'UN başarılı çalıştırıcısı Ziya Doğan, mütevazı konuştu, dünyanın en başarılı teknik adamı olsa da çizgisinin değişmeyeceğini ifade etti. Bugün gelinen noktanın kendilerini şımartmayacağını belirten Doğan, \"Ayaklarımız yere basacak. İşimize ve geleceğe bakacağız\" diye konuştu. Bordo - Mavili teknik adam, şöyle devam etti: \"Önümüzde 5 final maçımız var. Rakiplerimize değil, kendimize bakıyoruz. Hep kazanmamız gerekiyor.\" 'Yanal doğru bir tercih' TRANSFER konusundaki çalışmaları da açıklayan Doğan, \"Belirli oyuncuların üzerinde durmuyoruz. Tüm futbolcuları tanımaya çalışıyoruz. Bizim kaliteli ve takım oyunu oynayabilecek oyunculara ihtiyacımız var. Sonucu değiştirecek yıldız futbolcular, kadromuzda zaten mevcut. İş olsun diye de yabancı futbolcu almayacağız\" dedi. Ziya hoca ayrıca Ersun Yanal'a destek vererek, \"Çok doğru bir tercih yapıldı. Başarılar diliyorum\" yorumunu yaptı. Yılmaz'dan 4 milyon dolar TRABZONSPOR Başkanı Atay Aktuğ ve yönetimi, eski yönetici Muhittin Öztürk'ün organizasyonuyla Kumkapı'da felekten bir gece geçirdi. Onursal Başkan Mehmet Ali Yılmaz'ın da katıldığı gecede Bordo - Mavililer'in son dönemdeki başarısı kutlandı. Öztürk, Mehmet Ali Yılmaz'ın transfer için dört milyon dolar, şampiyon olunması halinde ise 1 milyon dolara yakın bir parayı kulübe vereceğini ifade etti. Somers sezonu erken kapadı BURSASPOR maçında ayağına aldığı darbe sonucunda oyundan çıkan Somers'in sağ ayak tarak kemiğinde stres kırığı tesbit edildi. Kulüp Doktoru Mesut Çelebi, bu futbolcunun sezonu kapadığını açıklayarak, tedavisini sürdürdüklerini belirtti. Öte yandan sağ dizinde dış menisküs tesbit edilen Hasan Üçüncü'nün ameliyat olmadan iyileştirilmesine çalışıldığı bildirildi. Çelebi, \"Takımla birlikte çalışmalara başladı. Zannediyorum Hasan gelecek hafta oynayacak duruma gelebilir\" yorumunu yaptı. Trabzon'un Sedat korkusu BİR süredir Trabzonspor'un takip ettiği Konyasporlu Sedat'a Beşiktaş ile Fenerbahçe'nin talip olması, Bordo - Mavililer'in canını sıktı. Bir yıl daha sözleşmesi bulunan bu futbolcu için Konyaspor kongresini bekleyen Karadeniz ekibi, iki İstanbul takımının fiyatı artırmasından çekiniyor. Deplasmana özel uçak ELAZIĞSPOR ile oynayacakları karşılaşmanın hazırlıklarını büyük bir ciddiyet içinde sürdüren Trabzonspor, bu deplasmana özel uçakla gidecek, karşılaşma sonrasında Trabzon'a dönecek. Antrenmanda futbolcularını uyaran Teknik Direktör Ziya Doğan, rakibin ligdeki konumunun kendilerini rehavete sokmaması gerektiğini ifade etti. Bordo-Mavililer'de teknik heyetin, maçın ardından yine Avrupa'nın dört bir yanına dağılacağı öğrenildi. ","label":"sport"} +{"text":"İşler zora giriyor Yeni yıla girdiğimiz şu günlerde, gelecek adına, korkulu günler ve aylarla boğuşacağız gibi geliyor bana. Öyle ya, neredeyse Türkiye Ligleri’nin ikinci yarıya start vermesiyle birlikte, Irak savaşı için de ok yaydan fırlayacak gibi... Ülkemizin, iç ve dış borç batağı içinde kıvranıp durduğunu, hepimiz acıyla izlemekteyiz... Şimdi, böylesine koyu grilik içinden, bir de savaşın acı çığlıklarını duymaya başlarsak, kim de yaşama ve spor - sanat izleme keyfi kalabilir ki... Bu nedenlerle, gelecek zamanların, bizlere geçmişi çok özleteceğini düşünmekteyim ben. Şimdi transferde, üç büyükler, ekiplerindeki açıkları kapatmaya çalışıyorlar. Anadolu takımları da, ucuz rakamlarla, münasip oyuncular buldukça aynı yenilenmeyi halletmeye uğraşıyorlar. Bence, ne Beşiktaş, ne Galatasaray, ne de Fenerbahçe, pahalı oyuncu bataklığına düşmemelidir. Bakıyorum da, bazı şöhretlerimiz 3 - 5 milyon dolardan kapı açıyorlar, kendi yetiştiği kulüplerde bir yıl oynama karşılığını... İsim kullanmıyorum, çünkü saygın kulüplerimizin hassas taraftarları, bizim düşüncelerimizi yanlış anlamasınlar diye... Avrupa’da, 5 - 6 ekonomisi sağlam dev kulüp var toplasanız... Diğerlerinin bir çoğu TV şirketlerinin abone bulamaması nedeniyle iflaslarla yüzyüzeler... Avrupa’da futbol seyircisi, bu oyundaki temaşanın kaybolup gitmesi sebebiyle, tribünlere küskün gibi... 20 yıl öncesinin Avrupalı futbol cambazlarını bir hatırlasanıza... Şimdi onlara benzeyen birkaç yıldız futbolcu adı verebilir misiniz bana... Hiç sanmıyorum... Çünkü futbol artık \"Prens kılıklı\" futbol sanatkarları yerine, \"Gladyatör\" tipli kazma ayaklara itiba gösteriyor... Yani teknik adamların çoğu, beyin gücü, top tekniğini üst çıtalara atmış ustalar yerine, topu ve rakip oyuncuyu beraberce yıkıp - döken \"Karampon kabadayılarına\" forma veriyorlar... Burada, futbolcu olma eğitiminin, en az on yıl sürmesi de, Avrupa’daki kültürlü delikanlıların futboldan uzakta durmaları adına önemli bir rol oynuyor tabii... Yani söylemek istediğimiz şudur özetle; büyük kulüplerimizin, \"Ayaklarını yorganlarına göre uzatma\" zamanları içindeyiz şimdilerde... Transferin tam tersine, iyi bir rakam yakaladıkları anda, tam eldeki şöhretli yerlileri batıya satma devresidir şimdiki zaman... Nasıl olsa üç büyüğümüzde de tek başına takımı şampiyon yapabilecek bir \"Futbol sihirbazı\" olmadığına göre, tek tek yabancılara büyük paralar yatırmak akıl karı olabilir mi... ","label":"sport"} +{"text":"Daylight yine kazanabilir Afşın YAKUBOĞLU 1.AYAK: Son çim yarışını beğendiğim Daylight aynı yarışını tekrarlarsa kumda da kazanabilir. Sweet Light, To Be Famous ve Ergin rakipleridir. 2.AYAK: Akcan ve Girl arasındaki mücadele bence birinciyi belirler. Bu iki safkandan sonra Sakarbey ve Ak İlhan düşünülmeli. 3.AYAK: Drakko'nun son yarışını ölçü almıyorum. Bukleli, Kiperhan ve Türedi için grup uygun. Sürpriz müsait kilolu Kırkaraca. 4.AYAK: Koçakamca favorim. Radikal Prens, Nuhbaba ve Berkancan rakipleridir. Chieftain sürpriz yapabilir. 5.AYAK: Subsonic kıvamını buldu. Buket Sultan kesinlikle ihmale gelmez. Dancing Wolf bu grubu geçebilecek formda. Bu üç safkandan sonra süratli stile sahip Müniş düşünülmeli. Bomba Tarhundas. 6.AYAK: Zor bir yarış. Tatar, Peripeyker, Altınarmağan, Hürkent öncelikle değerlendirilmeli. Hülagü, Biricik Batuhan ve Buket Remohan daha sonraki ihtimaller. ","label":"sport"} +{"text":"Alpay, Aston Villa’da yaşadığı sıkıntıların perde arkasını ilk kez Milliyet’e anlattı BİR İMZA ATTIM HAYATIM KARARDI Milli futbolcu, Teknik Direktör Graham Taylor’ın ısrarı üzerine kulübe ayrılmak istediğini ifade eden bir dilekçe verdiğini, ancak kadro dışı kaldığını söyledi Özel röportaj \/ BİLAL MEŞE Karalama kampanyası İNGİLTERE’NİN Aston Villa takımında sıkıntılı günler geçiren, hakkında sürekli spekülasyonlar yapılan Milli futbolcu Alpay Özalan, Abu Dhabi’de Milliyet’in sorularını yanıtladı, yaşadığı olayların perde arkasını anlattı. Takımda hiçbir futbolcu ile kavga etmediğini, Teknik Direktör Graham Taylor’ın karalama kampanyasına kurban gittiğini söyleyen yıldız oyuncu her şeyin Hong Kong kampı sırasında başladığını belirtti. Hong Kong’ta konuştu ALPAY, \"Dünya Kupası öncesi Hong Kong’taki hazırlık kampında Teknik Direktör Graham Taylor ile biraraya geldik. Kendisine takımda kalmak istemediğimi ilettim. Döndükten sonra İngiltere’de bir kez daha görüştük. Bana, ‘Bu takımın kaptanlığını sana vereceğiz. Seyirci seni çok seviyor\" dedi. Ancak fikrimi değiştirmeyince hocamın ısrarı üzerine ayrılmak istediğimi belirten bir kağıt imzaladım. Bu sonum oldu, kadro dışı kaldım\" diye konuştu. ‘Askerden kaçmıyorum’ SEZON başında Fullham ile anlaştığını ancak Graham Taylor’ın oyunları yüzünden gidemediğini ifade eden milli oyuncu, \"Bir hafta içinde İngiltere’nin güçlü ve hedefleri olan bir takımı ile sözleşme yapacağım\" ifadesini de kullandı. Antrenmanda kimseyi dövmediğini de belirten Alpay, \"Bu olayı daha sonra hocamız yalanladı ama kimse bunu yazmadı\" derken, askerden kaçmadığını, zamanı gelince vatani görevini yapacağını da söyledi. ","label":"sport"} +{"text":"İngiltere’nin kaderi Ada temsilcisi 34 yıldır yenemediği İsveç’i yine geçemedi. SolCampbell ile öne çıkan İngilizler’e Alexandersson cevap verdi DÜNYA Kupası’nın en zorlu grubu olarak tanımlanan F Grubu’nda İngiltere, 34 yıldır yenemediği İsveç’i yine geçemedi. En son 1968’teki özel karşılaşmada yendiği İsveç’i üst üste dokuz maçtır mağlup edemeyen İngiltere, 10. maça hızlı başladı. 24. dakikada Campbell ile golü de buldu. Ancak ikinci yarıda açılan İsveç, oyuna ağırlığını koyarken, 59. dakikada defansın hatasını değerlendiren Alexandersson, beraberliği getiren golü kaydetti. ","label":"sport"} +{"text":"Fevzi’ye borcumuz yok\" Beşiktaş Menajeri Sinan Engin, haciz gelen genç kaleciyi yarı yolda bırakmayacaklarını söylerken, \"Taksitleri zamanında ödeniyor\" dedi BİLAL MEŞE BEŞİKTAŞ’TA 300 milyar lira borçu olduğu gerekçesiyle icra gelen genç kaleci Fevzi’ye yönetim sahip çıktı. Siyah - Beyazlı kulübün menajeri Sinan Engin, ekonomik kriz nedeniyle bu tür olayların doğal olduğunu belirtti ve \"Biz futbolcumuzu yarı yolda bırakmayız. Kaldı ki Fevzi’nin şu anda kulüpten alacağı yok. Transfer taksitleri, anlaşma gereği zamanında ödeniyor\" dedi. ‘Sahip çıkacağız’ FEVZİ’NİN borçlarının en kısa sürede ödeneceğine de dikkat çeken Engin, \"Her insanın başına böyle olaylar gelebilir. Ekonomik kriz her kesimi etkiledi. Tabi Fevzi’yi yalnız bırakmayacağız ve ona geçmişte olduğu gibi sahip çıkacağız. Yasal olarak şu anda sorun yok. Borçlarını taksitlendirdik. En kısa sürede hepsini ödeyeceğiz. Fevzi’ye bu takımın ihtiyacı var\" diye konuştu. Ümit umudu BEŞİKTAŞ’ta, sakatlığı nedeniyle Bursa maçında yer almayan savunma oyuncusu Ümit’in, Diyarbakır karşısında forma giyme olasılığı belirdi. İki gündür takımla çalışan Ümit’in formda olduğu gözlenirken, son kararı Teknik Direktör Daum verecek. İlk iki maçta hata yapan savunma oyuncularını da uyaran Alman hoca, \"Kritik bölgelerde riske girmeyin, topla dripling yapmayın\" dedi. Siyah - Beyazlılar, son çalışmasını bugün İnönü Stadı’nda gerçekleştirecek. ","label":"sport"} +{"text":"İspanya nihayet B Grubu’nda Slovenya’yı farklı geçen Boğalar, böylece 1950 yılından bu yana ilk kez turnuvadaki açılış maçından galibiyetle ayrılmayı başardı. 52 yıldan bu yana ilk sınavdan kazanarak çıkamayan İspanya’ya galibiyeti Raul, Valeron ve Hierro’nun penaltıdan kaydettiği goller getirdi. Slovenya’nın tek sayısı Cimirotic’ten gelirken, penaltı pozisyonunda ağır bir karar veren Faslı hakem Guezzaz Sloven futbolcuların protestolarına hedef oldu. ","label":"sport"} +{"text":"HAFTANIN ANALİZİ BÜYÜKLER CEZALI Ligimizin en geniş olanaklara sahip takımları, üç büyükler kazanmalarına rağmen iyi futbol oynamıyorlar. Bu hafta onlara yer yok! Hafta içi Avrupa’da üç de üç yapana kadar cezalılar TAMER BAĞLAN Türkiye’nin en iyi olanaklara sahip, hatta bu konuda uzak ara rakipsiz takımları, üç büyükler. Milyon dolarlık kadroları, tesisleri, taraftarları, raytingleri, trajları ve bunlara paralel olarak oluşan doğal imtiyazları ile rakipsizliklerini her alanda sürdürmekteler. İş bu nedenle, yalnızca renkdaşları değil, futbola taraf tüm futbolseverler de haklı olarak onlardan iyi futbol beklemekteler. Ancak, ne gezer... Yedi hafta geride kaldı, hala rakip forvetlerin kaçırdığı fırsatlar, savunmaların yaptığı hatalar ve bir kaç iyi adamın bireysel yetenekleri ile sonuca gitmekteler. Artık yeter! Cezalılar bu hafta! Ne isimleri geçecek yazıda, ne de herhangi bir övgü haklarında. Ancak ve ancak, hafta içi Avrupa Kupası maçlarında üçte üç yaparlarsa affedilecekler... Geçen hafta da vurguladığımız gibi, çok iyi bir kadrosu bulunan ve ilk üç hafta aldığı beraberliklerin ardından ‘Takım’ hüviyetine kavuşup üst üste dördüncü kez kazanan Gaziantepspor, sadece yukarı sıraları değil, zirveyi zorluyor. Bir sezonluk aradan sonra, Kırmızı - Siyahlılar’ın yeniden büyük oynamaya başlaması, hemşehrileri kadar futbolumuzda yeni heyecanlar arayan bizleri de pek mutlu ediyor. Gençlerbirliği ise, tıpkı tahmin ettiğimiz gibi. Seri galibiyetler ve seri yenilgiler... Bu artık, her sezon tekrarlanan bir Ersun Yanal klasiği. Son derece bilimsel ve kendini yenileyerek görevini yapan Yanal’ın takımlarının inişli çıkışlı grafikler çizmesinin ardında, fiziksel değil psikolojik etkenler gizli... Yazı yazmak hem zor zanaat hem riskli hem de bazen oldukça sakıncalı. İnsan her kelimeyi çok dikkatli ve tartarak yazmalı. Bir önceki hafta aldığı yenilgi sonrası \"Zaten fazla abartılmıştı\" imasıyla eleştirirsen tuttuğu takımı, yarım düzine gol atıp haftanın takımı olunca \"Kayısı yer misin?\" diye sorar adama Malatyalı... Geçen sezon da Trabzon’da kazanmıştı Samsunspor ve o kazanç ligde kalmasını sağlayan en değerli puanlardan üçüydü. Bu önemli galibiyette öne çıkanlar Shorunmu, Osman ve skora imzasını atan Celil kadar biraz hakem biraz da şans faktörüydü. Yeniden yapılanma kararlılığında ve kesinlikle doğru yolda olan Trabzonspor, hiç şüphe yok bu uğurda daha çok sıkıntılar yaşayıp, moralsiz kalacak. Tekrar eski günlere dönmek hiç de kolay olmayacak. Tek çare var! Trabzonlu, taş bastığı bağrına, başkanını, yöneticisini ve futbolcusunu da alacak... Sahasında üst üste üçüncü kez kazanan Denizlispor’un centilmen taraftarı, Adanaspor maçından sonra da mutluydu dönerken evine. Belli oldu! Bu sezon ligin üst sıraları olacak Horozlar’ın yeri. Aman dikkatli, sakin olun ve sağlam durun! 2-0 çok önemli avantaj. Lorient’i yani, fırsatı kaçırmayın, zehir etmeyin bize perşembeyi... HAFTANIN TAKIMI MALATYA : Elazığspor deplasmanında aldığı yenilgiden iyi ders çıkaran Sarı - Kırmızılılar, Altay karşısında dört dörtlük bir oyun ortaya koydu. Sahasında bileğinin kolay kolay bükülmeyeceğini herkese gösterdi. HAFTANIN HOCASI Ziya DOĞAN : Malatyaspor’un bu yıl çehresini değiştirdi. Tecrübeli hoca takımda yaptığı köklü değişikliğin meyvelerini yavaş yavaş topluyor. Altay maçında verdiği taktik, oyun düzeni ve kadro seçimi tam isabetti. HAFTANIN HAKEMİ Muhittin BOŞAT: Hakem hatalarının zirveye çıktığı 7. haftada Malatyaspor - Altay maçını iyi yönetti. Pozisyonları yakından izledi, avantaj kurallarına dikkat etti. Her iki takım oyuncularının da takdirini topladı. HAFTANIN PORTRESİ ORTEGA F.Bahçe : Elazığspor maçını tek başına çevirdi. Fenerbahçe’den beklediği futbolu bulamayan 40 bin seyirci, Arjantinli yıldızın müthiş tangosu ile keyiflendi. Top kendisine geldiğinde hem rakibi, hem tribünleri büyülüyor. Bizlere de sadece \"ayağına sağlık\" demek düşüyor. ","label":"sport"} +{"text":"Futbol keyfi Hani adettendir diye şu takımların sahaya yayılışlarını da yazayım dedim. Beşiktaş defansı üçlü kurmuş... Ortada dört futbolcu... Sağda Maldaraşanu, solda Ahmet Yıldırım... Gençlerbirliği’ni bir türlü hesaplayamadım. Bir yandan maç oynanıyor. Savunmaya bakıyorum yedi kişi. Orta saha yedi... Top Beşiktaş ceza alanında, hücumda yine yedi... Beşiktaş sanki on bire, yirmi iki oynuyor. Konuk takım Gençlerbirliği’nin defansı orta sahada... En ilerideki adam 30 metre... Sahada enlemesine bir Gençlerbirliği şeridi gidip - geliyor... Eğri oturup, doğru konuşmak lazım... Beşiktaş ilk yarıda berbat falan değildi. Gençlerbirliği oynatmadı onu... Aslında Gençlerbirliği karşısında hangi takım olsa eriyip, giderdi. Yetmezmiş gibi ilk yarı, keskin ve ıslak bir rüzgar kesiyordu Beşiktaşlılar’ın yüzlerini... Maç elektrikli... İlk yarı Beşiktaş kanatsız Kartal... İki de Gençlerbirliği golü, tüm Beşiktaş şenliklerine adeta turp sıkıyor. Bu arada bir provakatör cirit atıyor sahada... El Saka önünde bulduğu her Beşiktaşlı’nın üzerine basıyor ve büyük olasılıkla yumruk bekliyor. Hakem İsmet Arzuman ise belli ki, kart istihkakını erken durdurmuş, sadece nasihat veriyor futbolculara... Lucescu, ilk yarıyı çaresiz bitiriyor... Hatta iki golden sonra Ahmet Yıldırım’ı defansa çekerek fark artmasın diye uğraşıyor. İkinci yarı başladığında ufak - tefek rotuşlar yapmış takımda... Maldaraşanu’nun yerine Kaan Dobra’yı monte etmiş ve direktif vermiş, \"Kanatlardan inin\"... Daha 30. saniyede İlhan Mansız’ın şık golüyle nefesleniyor Beşiktaş... Ahmet Dursun’un yerine alınan Nouma ile birlikte ikinci yarıda roller değişiyor. Artık bastıran Beşiktaş, ıslak rüzgarı yiyen Gençlerbirliği... 70. dakikadan sonra hakemin kredisi iyice zayıflıyor. Ve vuran vurduğuyla kalıyor. Öyle ki, arada sırada maç kesilip kavga molası veriliyor. Bu arada bir Beşiktaş, bir de Gençlerbirliği golü aynı dakikaya sığıyor. Ve dokuz kişi kalan Kartal’dan 90’da gelen beraberlik... İyi ki maç uzuyor. Haftalardır başka takımlarla birlikte, \"şark hizmetimi\" idrak ettikten sonra Beşiktaş - Gençlerbirliği maçı adrenalin stoklarımı tamamlıyor. Özellikle kavga aralarındaki tempolu ve akıllı futbol ile... Kupa’nın sapına yapışan Gençlerbirliği, fakat hepimiz Beşiktaş taraftarıyla aynı fikirdeyiz: \"Bravo Beşiktaş\"... ","label":"sport"} +{"text":"Futbol draması Türk gençliğinin futbola olan yatkınlığı yıllar değil de, aylar geçtikçe yenileniyor artık... Yediğimiz gollerde, Fransızlar'ın kurduğu pas çemberleri yanında, bizim oyuncuların topla olan teknik akrabalıkları, birbirlerine hiç de benzemiyordu doğrusu... Yediğimiz ilk iki gole dikkat ettiniz mi? Fransız ayaklar, sanki binlerce kez yaptıkları, top kullanma ve arka direğe adam kaçırma provalarının aynı kopyalarını yerli yerine koyarak, gol yaptılar vuruşlarını... Artık Dünya'nın her sahasına hiç korkmadan ve rakibi gözünde büyütmeden çıkmayı öğrenmiş millilerimiz, ilk iki gol ve Selçuk'un dikkatsiz geri pasından yediğimiz sayıdan sonra kendilerine geldi ve dünyanın en ünlülerinden oluşmuş Fransız ekibinin önünde kurdular futbol tezgahlarını... Ergün, Yıldıray, Selçuk gibi isimlerin yanında, dün özellikle Fatih Akyel'in futbol oynamaya dolu isteği ve de İbrahim'in sol kanattan uzun kulvarlı sayısız atak bindirmeleri, Fransızlar'ı korkulara boğan, Türkiye becerileriydi... Tuncay ve Okan'ın tempo dolu top kovalamaları ve hele hele Tuncay'ın mükemmel darbesiyle yedikleri golden sonra, Horozlar'ı korkulu rüyalar sardı kendi çimenlerinde. Fransa'nın tek sayılı farkla götürdüğü oyunda çok ekonomik oynayıp, sonucu garantiye alma planları ne denli iyi gitse de, Okan'ın penaltısı aslında gecenin matemini en net şekilde anlatan bir \"final draması\" sıydı Türkiye adına maalesef... Kimseler üzülmesin... Artık Türkiye, Dünya'nın bütün büyükleriyle her manada boy ölçüşecek bir korkular takımıdır... Hem Fransızlar gibi Dünya mağruru, Türkiye galibiyeti sonunda ellerini havaya kaldırıp, sevinçten havaya uçmak istiyorsa eğer, boş verin artık oyunun sonucunu... Çünkü kaybedenler çok şey kazanır böyle anlamlı gecelerde. İşte Türkiye'nin kazancı da budur dün geceki kıran kırana geçen oyunun sonucunda... ","label":"sport"} +{"text":"Oktay tehlikesi Las Palmas, Türk Futbol Federasyonu’nun, golcü futbolcu için verdiği geçici lisansın yasa dışı olduğunu iddia etti ve FIFA’ya şikayet ettiklerini bildirdi MEHMET ÇİFTÇİ \"Lisans bizde\" FENERBAHÇELİ Oktay için dün şok bir gelişme yaşandı. İspanyol Las Palmas Kulübü Genel Direktörü Sabino Lopez, golcü futbolcunun, Fenerbahçe forması ile Samsunspor maçına çıkmasına büyük tepki gösterdi ve \"Türkiye Futbol Federasyonu’nun verdiği geçici lisans yasa dışıdır\" dedi. Lopez, Oktay’ın lisansının halen Las Palmas kulübünde olduğunu da belirtti. \"Tazminat alırız\" LOPEZ, Fenerbahçe ile Las Palmas’ın arasında anlaşma olmadığını hatırlattı, \"Geçici lisansı, FIFA’ya sikayet ettik, bütün yasal hakkımızı talep edeceğiz\" diye konuştu. Lopez ayrıca Oktay’ın, Şampiyonlar Ligi’nde forma giymesinin olanaksız olduğunu söyleyip, \"Rangers maçında oynarsa, Fenerbahçe’den yüklü tazminat talep edeceğiz, muhatabımız Fenerbahçe değil Trabzonspor’dur\" dedi. 12 numaraya çağrı Fenerbahçe yeni sezona fırtına gibi girerken boş tribünlerin şokunu yaşadı, yöneticiler taraftarlardan başarı için özveri ve destek istedi SARI - Lacivertli yöneticiler, taraftarlardan özveri isteyerek bundan sonraki maçlarda takımın başarısı için kendilerine destek vermeleri gerektiğini söylediler. Kulüp Sözcüsü Atilla Kıyat, yatırımlar için maç gelirlerine ihtiyaçları olduğunu söyledi. Hamdi Akın, \"Bu stat Fenerbahçe’nin geleceğidir\" dedi. Revivo Fener’i coşturuyor FENERBAHÇE’nin 2000 - 2001 futbol sezonunda şampiyon olmasında büyük pay sahibi olan ve attığı 14 golle takımın en golcü oyuncusu unvanını alan Haim Revivo, lige yine hızlı başladı. Samsunspor maçında ilk kez hat - trick yapan İsrailli yıldız son üç lig maçında yedi gole imzasını attı. ","label":"sport"} +{"text":"Taşlar yerine oturuyor AK Parti hükümetinin kamuda yeniden yapılanma programı çerçevesinde spor teşkilatının Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasının kararlaştırıldığını ve yeni düzenlemenin bir ay içinde uygulamaya başlayacağını geçen hafta gazete haberlerinden öğrendik. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanacak olan spor teşkilatı için, bir de Spordan Sorumlu Müsteşarlığın kurulacağı haberleri yüreklerimize su serpti. Çünkü çok ağır bir görev olan Milli Eğitim Bakanı’nın doğrudan sporla ilgilenmesi ve yönetmesi çok zor gözüküyordu. Ancak kurulacak olan bu müsteşarlık, bağlı olduğu bakanlığın diğer Milli Eğitim Müsteşarlığı ile koordineli çalışarak Türk sporunun bir anda önünün açılmasını sağlayacaktır. Almanya’da spor, içişlerine bağlıdır. Bir ülkenin İçişleri Bakanlığı gibi ağır görevi yöneten bir kişinin, sporu yönlendirmesi söz konusu olmadığı için, İçişleri Bakanı senede sporla ilgili sadece birkaç toplantıda ortaya çıkar. Bunun dışında kurulmuş olan Federal Alman Spor Teşkilatı tüm federasyonların koordinasyonunu sağlar. Bu arada bu federasyonların hepsinin özerk olduğu, bütçelerini İçişleri Bakanlığı’ndan alıp özerk bir şekilde çalıştıklarını ve Federal Alman Spor Teşkilatı’nın sadece bir kontrol ve koordinasyon görevi yaptığını da hemen belirtelim. Yeni kurulacak Spordan Sorumlu Müsteşarlık, eğer batıdaki uygulamaları yakından takip eder ve şu andaki mevcut Gençlik ve Spor Teşkilatı içindeki \"ahbap - çavuş\" ilişkilerine, bir daha hortlamamak üzere son verirse, bundan da en fazla bu ülkenin sporu yararlanacaktır. Tüm okurlarımın, mübarek Kurban Bayramı’nın huzur içinde geçmesini dilerim. ","label":"sport"} +{"text":"İyi, kötü ve çirkin İnönü’de tarihi bir maç izledik. Sezon başından beri büyük istikrarla üç kupada birden mücadele eden Beşiktaş evindeki maçlarda sezonun ilk yenilgisini alarak Türkiye Kupası’na veda etti. Tur atlayan takım Gençlerbirliği... Başkent ekibini başarısından dolayı kutlamalı, saha içinde sergilediği sinsi çirkinlikler, provakasyon ve sertlikler nedeniyle de kınamalıyız. Ersun Yanal’ın takımına kazandırdığı taktik özelliklere, tempoyu yükselten fizik kaliteye alkış borçluyuz. Sahanın her yerinde pres yaparak, yardımlaşarak, sanki 20 kişilik takımmış gibi kalabalıklar oluşturan rakibe oynayacak alan ve zaman bırakmayan Gençlerbirliği elbette takdir edilmelidir. Ancak başta Thomas olmak üzere El Saka’nın, Ahmet Hassan’ın ve Youla’nın Beşiktaşlı futbolcuları sertlikleriyle yıldırdıklarını, sinirlendirdiklerini ve kışkırttıklarını da bir kenara not edelim. Bunlar elbette Ersun Yanal’ın öğreteceği çirkinlikler değil. Agresif futbolla provakasyon farklı şeyler. Ama gerçek ortada. Gençlerbirliği dün Beşiktaş’ı kupadan elemekle kalmadı, onun da ötesinde Ahmet Yıldırım ve Nouma’nın kırmızı kart görmesiyle lig liderinin kadro zaafına uğramasını da sağladı. Hemen söyleyelim, hakem İsmet Arzuman’ın cebinden çıkan kartlar bütünüyle doğru... Ancak Arzuman göstermediği kartlar dolayısıyla bir hakeme yakışmayacak yönetim anlayışı sergiledi. Özellikle Gençlerbirliği’nin ikili - üçlü sıkıştırmalarında kasıtlı faullere seyirci kaldı. Beşiktaşlı futbolcuların en masum hareketlerine faul düdükleri çaldı. MHK’nin, İsmet Arzuman’ı bu maça atamasındaki nedenler akıllarda soru işareti olarak kaldı. Eleştiriyi dürüstçe yapmalıyız. Lidersiz Beşiktaş takımının sahaya yanlış bir on birle çıktığını gördük. Lucescu, Trabzon depmasmanını da düşünerek Kaan Dobra’yı kenarda tutuyor. Serdar’ı kulübede oturtuyor. Sağ kanat Maldaraşanu’ya, sol kanat Ahmet Yıldırım’a emanet... İkisinin de yeri kanat değil. Bu maçın kayıp sayfasında Lucescu’nun da hatası var. Yine de tarihi maçtı. Beşiktaş 9, Gençlerbirliği 10 kişi kaldıktan sonra unutulmayacak tablolar sergilendi. İlk yarının kralı Gençlerbirliği, İlhan Mansız’ın inanılmaz onur savaşını durduramadı. Gollerini tutamadı. Kaan Dobra oyuna girdikten sonra adeta iki kişilik oynadı. Zago’yu da alkışlamak gerekir. Tayfur ve Yasin’in verimsiz ve yetersiz kalması da kupa kaybının önemli nedeniydi. Beşiktaşlı futbolcuları da kutlayalım. Yedikleri şok gollere rağmen mücadeleyi bırakmadılar. Ölesiye koştular, savaştılar. 100. yılda onlar da kaybederken bile onurlarını yere düşürmemenin örneğini sergilediler. ","label":"sport"} +{"text":"Güneş zor açtı: 3-2 Bayanlar Voleybol Ligi’nin iddialı ekibi, Ankara’daki SSK maçında galibiyete zor ulaştı. Ev sahibi ise 2 - 0’lık avantajı koruyamadı ANKARA’DAKİ zorlu karşılaşmada Vakıfbank Güneş Sigorta, SSK’yı tie - break setinde mağlup edebildi. İlk iki sette başarılı olan ev sahibi büyük avantaj yakaladı. Ancak Güneş toparlandı ve ardı ardına aldığı üç setle galibiyete ulaştı. Maçın karnesi HAKEMLER: Gültekin Tekinalp, Ömer Yörükoğlu ANKARA SSK: Nisa (5), Ayşe (5), Duygu (5), Bojana (7), Gülcan (5), Dilek (5) - Ebru (5), Başak (5), Meltem (3), Sinem (2), Zelal (2)) VAKIFBANK GÜNEŞ SİGORTA: Elif (7), Olga (7), Burçin (5), Neslihan (5), Pelin (5), Aysun (5), Necla (5), Zeynep (3), Özge (2), Gözde (2) SETLER: 25 - 19, 25 - 22, 15 - 25, 22 - 25, 10 - 15 Filede bugün ERKEKLER: 13.00 Beşiktaş - İstanbul Bş.Bld (Burhan Felek Spor Salonu) 13.00 SSK - Rize Fındıklı (Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu) 13.00 Bursa Emn. - Marmara Koleji (Bursa Atatürk Spor Salonu) 13.00 Erdemir - Galatasaray (Ereğli Erdemir Spor Salonu) 14.00 Arçelik - Fenerbahçe (Bolu 17 Temmuz Spor Salonu) Filede dün (Erkekler) ARKAS - T.Bld. Plevne: 1 - 3 (Bayanlar) 75. Yıl - Yeşilyurt: 0 - 3 Kocaeli - İnterfarma: 3 - 1 Karşıyaka - A.İller Bank.: 2 - 3 Şanlıurfa - Galatasaray: 3 - 0 ","label":"sport"} +{"text":"EFES TURU KAPTI : 75-57 Lacivert-Beyazlılar Eurolig’de İtalyan Skipper Bologna’yı dağıttı, rakibine 18 sayı fark attı, 12. maçında 7. galibiyetine uzanarak ikinci tura çıktı EFES Pilsen Eurolig A Grubu’ndaki 12. maçında İtalyan Skipper Bologna’yı Abdi İpekçi’de farklı yendi, ikinci turu garantiledi. Lacivert - Beyazlılar ilk yarıda Kerem ve Brown’un etkili oyunu ile sonuca giderken İtalyan ekibi, Efes’e dış şutlarla cevap vermeye çalıştı. İlk devre 34 - 34 biterken Efes ikinci yarıda coştu. Brown ve Alper’in müthiş oyunuyla farkı giderek açan temsilcimiz 7. galibiyetine ulaştı. Bu arada kardeşinin ölüm haberiyle sarsılan Kambala, oldukça moralsiz ve tutuk göründü. Ülker - Virtus BASKETBOL Avrupa Ligi C Grubu’nda ilk üç mücadelesi veren Ülkerspor, kritik sınavda İtalyan Virtus Bologna ile bu akşam rakip sahada karşılaşacak. TSİ 21.30’da başlayacak maç TV8’den naklen yayınlanacak. Turuncu - Yeşilliler’de önceki akşam yapılan idmanda sol el küçük parmağı kırılan genç pivot Zaza, forma giyemeyecek. ","label":"sport"} +{"text":"Disiplin mangası Türkiye’nin, Ulsan Stadı’nda Dünya futbol imparatorlarından Brezilya ile oynayacağı tarihi oyunun saati gelip, çattı nihayet. Sambacılar’ın futbol akrobatlarını seyrederek ve alkışlayarak büyüdü bizim kuşak... Ancak şimdi eski şöhretler ayarında Ronaldo dışında dişe dokunur bir yenisi yok... İşte beni rahatlatan olay da bu... Şenol Güneş’in kapalı bir defans katılığıyla oyuna başlayıp, Brezilya’ya koskoca bir alanı \"al sen oyna\" diye terkedeceğini asla düşünmüyoruz bizler Kore’de... Çünkü böyle bir başlangıç bizim Uzakdoğu hayallerimize büyük darbeler vurabilir... Oyun disiplinini, kadamelerde faulsüz, tatlı sert bir oyun tarzını, kanatlarda ise asla açık vermeyecek ve çok canlı gidip gelmeleri yerli yerine getirebilen bir \"disiplin mangası\" olabilirsek, Brezilya’dan puan kapmamız hiç de sürpriz olmaz.. ","label":"sport"} +{"text":"Kocaelispor mucize peşinde İLK maçta aldığı 4 - 0’lık yenilgiyle tur ümidini büyük ölçüde yitiren Kocaelispor Teknik direktörü Hikmet Karaman \"Onlar bize 4 gol attıysa biz niye atmayalım?\" dedi. Yönetim, futbolculara 100 milyar lira dağıtırken, öğrencilerden bilet parası alınmamasını kararlaştırdı. Körfez ekibinde Paco, Orhan Ak ve Altan sakatlıkları nedeniyle oynayamayacaklar. ","label":"sport"} +{"text":"''Technology Review'' dergisindeki habere göre, Tübingen Üniversitesi'nde görevli bilim adamı Eberhart Zrenner'in geliştirdiği retina implantı, hayvanlar üzerinde başarıyla denendi. İmplantın insanlara birkaç ay içinde takılmaya başlanacağı kaydedildi. Zrenner, hayvanlar üzerinde denediği retina implantının, yaklaşık 1500 mikroskobik fotodiyottan oluşan bir çip olduğunu ve bu çipin retinanın arkasındaki tabakaya yerleştirildiğini söyledi. Hastaların görme sinirinin sağlıklı olması gerektiğini belirten Zrenner, görme siniri tahrip olduğunda ışık sinyallerinin iletiminin gerçekleşmediğini kaydetti. Zrenner, körlerin protezle sağlıklı insanlar gibi göremeyeceğine dikkat çekerek, körlerin görme yetisinin bir kısmına bile kavuşmalarının çok önemli olduğunu söyledi. Birkaç ay içinde 8 hastaya çipi yerleştireceğini kaydeden Zrenner, ameliyatlardan sonra hastaların en azından nesnelerin çevresini görmesini umuyor. ","label":"health"} +{"text":"Özel Lokman Hekim Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Demir, mükemmel besin içeriği ve kolay hazmedilir olmasının anne sütünün en önemli özelliğini oluşturduğunu belirtti. Türkiye’de anne sütü alım süresinin ortalama 10 ay olduğunu, ancak bebeklerin sadece yüzde 13.8’inin ilk üç ayda sadece anne sütü aldığının belirlendiğini kaydeden Demir, sağlıklı nesiller için anne sütü tüketimi süresinin daha da uzatılması gerektiğine dikkat çekti. Demir ayrıca, anne sütünün çocuğu enfeksiyonlardan koruyan özelliği ve eşsiz besin değeriyle bebeklerin daha sağlıklı gelişim süreci geçirmesine sebep olduğunu söyledi. ","label":"health"} +{"text":"Çevreye ve insana zararsız yenilenebilir enerjiye geçilmesi konusunda yasa çalışmaları gündemdeyken, Başbakan ve Enerji Bakanı'nın nükleer enerjiye geçilmesi açıklamalarına EMO Başkanı Ulusaler tepki gösterdi; nükleer santralin tehlikelerine dikkat çekti. Geçtiğimiz ay Meclis gündemine gelen, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ilişkin tasarı Eylül'de görüşülmeyi beklerken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Fransa gezisinde nükleer enerji kullanımını destekleyen açıklamalarına, çevrecilerden tepki geldi. 50'ye yakın çevre ve sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Nükleer Karşıtı Platform bir basın açıklaması ve eylem yapmaya hazırlanırken, konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Kemal Ulusaler, Avrupa ülkelerinin yenilenebilir enerjiye geçerken, eski, çevreye ve insana zararlı nükleer enerji teknolojisini Türkiye gibi ülkelere satmaya çalıştığına dikkat ��ekiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun Tasarısı Eylül'de meclis genel kurulunda tekrar görüşülerek karara bağlanacak. Tasarıda, hidrolik, rüzgar, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının, doğal kaynakları yok etmediği, iklimi etkilemediği, çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığı belirtiliyor. Petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil enerjilerin, sera gazı etkisi yaratması gibi tehlikeleri vurgulanarak, Türkiye'nin yenilenebilir enerji konusunda gerekli kaynakları olduğu söyleniyor. Geçtiğimiz aylarda da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye'de nükleer santrallerin kurulmasına ilişkin çalışmalara başladıklarını duyurmuştu. Bülent Ecevit hükümeti döneminde, Mersin Akkuyu'ya yapılması planlanan Nükleer Santral projesi çevreye ve insanlara yapacağı olası etkiler göz önüne alınarak ertelenmişti. Mecliste görüşülmeyi bekleyen yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ilişkin yasa tasarısının hazırlanma gerekçelerinde, Türkiye'nin imza koyduğu Birleşmiş Milletler \"İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi\" ile Kyoto Protokolü ve Ulusal Programdaki kısa vadeli öncelikler yer alıyor. Bunlara göre, imzacı devletlere sera gazı emülsiyonlarını 1990 yılı düzeylerine indirme yükümlülüğü getiriliyor. EMO Başkanı Ulusaler ise, hükümetin bir yandan bu tasarıyı kanunlaştırmaya hazırlanırken, diğer yandan çevre ve insan sağlığına zararları Çernobil santralinin patlamasıyla da kanıtlanmış olan nükleer enerji kullanımına geçmesini eleştiriyor. Ulusaler: Türkiye nükleer enerji pazarı Ulusaler, bianet'e şöyle söylüyor: Nükleer santral kurulmasına ilişkin projeler bir önceki hükümet döneminde de gündeme gelmişti. Ancak Türkiye'nin enerji profiline baktığımızda, hidroelektrik, jeotermal, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını etkin bir şekilde kullandığınız zaman 2020 yılına kadar Türkiye'nin enerji sorunu yok. Doğalgaz ve kömür gibi kaynakların yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına geçtiğinizde dışa bağımlılıktan da kurtulmuş oluyorsunuz. Türkiye'nin nükleer santrallere ihtiyacı olduğu gerçek bir saptama değildir. Nükleer santrallere yüksek maliyetli olmaları, deprem riski altında bulunan Türkiye'de bu santrallerin tehlikesinin daha da artması ve nükleer atıkların çok uzun yıllar yok edilememesi açısından karşı çıkıyoruz. Çevre ve insan sağlığına tehlikeleri açısından bakarsak, hem sızıntı ve patlama durumlarında hem santralin çevresindekilerin ölmesi ve kalıcı sakatlık ve rahatsızlıklar, hem de çok geniş bir alanın etkilenmesi söz konusu. Avrupa ülkeleri atıkların yok edilmesinin çok zor ve maliyetli olması nedeniyle nükleer santral kurmaktan vazgeçiyorlar. Ancak elerindeki nükleer enerji teknolojisini Türkiye gibi, zaten Avrupa'nın kimyasal ve nükleer çöplüğü haline gelmiş ülkelere satmaya çalışıyorlar. ABD'nin Irak'ta kullandığı nükleer silahların başlıkları hala İskenderun'da. Hidroelektrik santral ve rüzgar enerjisinin çevreye etkileri çok az. Türkiye'nin bu alanlardaki potansiyeli geniş. Ancak bu enerjilerin kullanılmasına ilişkin bir devlet politikası olmadığı için, Avrupa ülkelerinden gelen baskılarla Türkiye nükleer enerji piyasasının pazarı haline geliyor. Nükleer santral yapımı, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Enerji Bakanlığı'nın yakın dönem projeleri arasında yer alıyor. Nükleer enerji mühendisleri, kendilerine iş alanı açmak için, yabancı şirketler ise sağlayacakları rantları düşünerek, nükleer enerjinin tehlikesiz olduğunu açıklıyorlar.Hükümet bir yandan Avrupa Birliği'ne (AB) uyum için yenilenebilir enerjiye geçecek, bir yandan da bu ülkelerdeki şirketleri memnun etmek için santral kuracak. Bu, enerji konusunda kendi kaynaklarına yönelen, çevre ve insana zararı göz önüne alan bir politikanızın olmadığını gösterir. Ancak, yenilenebilir enerji kaynaklarının ucuz maliyetli olması, nükleer enerjinin ise kısa ve uzun vadede çevre ve insan sağlığına olası etkilerini ve tehlikelerini dikkate aldığımızda, bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını söyleyebiliriz. Kaynak:istabip.org ","label":"health"} +{"text":"İç kanamayı ortaya çıkaran cihaz geliştirildi Amerikalı bilim adamları, kandaki oksijen seviyelerini izleyerek, iç kanamayı ortaya çıkaran bir cihaz geliştirdi. Şimdiye kadar renkli televizyon ve video buluşlarına imza atan New Jersey'deki Sarnoff Derneği'nde görevli araştırmacılar, gözde kandaki oksijen yoğunluğunu ölçerek, iç kanamayı hızla tespit eden bir cihaz geliştirdiler. New Scientist dergisinde yayımlanan araştırmada, göze, göz atardamarıyla pompalanan kandaki oksijen oranının en az yüzde 95 olduğu, bu oranın kanama görülen hastada da aynı seviyede kaldığı belirtildi. Gözdeki damarlarda bulunan kandaki oksijen yoğunluğunda görülen düşüş ise göze daha az kanın pompalandığı ve iç kanama olduğu anlamına geliyor. Retinal oksijen ölçer adlı cihaz, iç kanamanın ilk evresini haber vererek, doktorların kanamaya anında müdahale etmesini sağlıyor. Sarnoff Derneği'ndeki araştırmacıların, hastanelerde rahatlıkla kullanılabilmesi için cihazın ebatını küçülttükleri belirtiliyor. İç kanamayı tespit eden bir başka yöntem de kan basıncı ölçümü, ancak hasta vücudundaki kanın yüzde 25 ila 30'unu kaybettikten sonra kan basıncında düşüş görülüyor. ","label":"health"} +{"text":"Bebeğinize doğmadan dokunabileceksiniz Yeni geliştirilen bir ultrason teknolojisi, anne adayının karnındaki bebeğe ''dokunmasını'' sağlıyor. Yeni teknik, New Mexico'daki bir şirket tarafından, üç boyutlu ultrason teknolojisine, dokunma hissi veren bir unsurun eklenmesiyle geliştirildi. E-Touch adı verilen bilgisayar yazılımı sayesinde, aile fertleri, doğmasını beklemeden bebeklerine dokundukları hissini tadabilecek. Dokunma hissinin, anne karnındaki bebeğin ultrason görüntüsü üzerinde gezinen, pikap iğnesine benzer özel bir iğne vasıtasıyla duyulduğu belirtildi. Dokunma teknolojisinin, ceninin gelişimini izlemek, herhangi bir anormallik olup olmadığını saptamak açısından da çok yararlı olduğu bildirildi. ","label":"health"} +{"text":"2003 yılının altı ayında toplam 12 bin 665 bebeğe işitme kaybı testi yapan bakanlık, bu yıl uygulamanın kapsamını genişletmeyi planlıyor. Sağlık Bakanlığı bu amaçla Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Gazi Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi ile işbirliği protokolü imzaladı. Sağlık Bakanlığı, devlet hastanelerinde doğan her yenidoğan, taburcu olmadan işitme taramalarını uygulayabilmek ve bu taramalarda işitme engeli olduğu tespit edilen bebeklere gerekli müdahale ve rehabilitasyon çalışmalarının sürdürmeyi hedefliyor. Bakanlık, işitme engeli ile doğan bebeklerin erken dönemde tespit edilebilmesi amacıyla işitme taramalarının yapılması, kesin teşhis, işitme cihazı uygulaması ve gerekli rehabilitasyon çalışmalarının yapılmasını sağlamak üzere; Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Gazi Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi ile işbirliği protokolü imzaladı. Öte yandan Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi Odyoloji bölümünün işbirliği ile 2000 yılında Ankara Zübeyde Hanım Doğumevi'nde pilot çalışma olarak başlatılan program başarılı oldu ve 2003 yılında Ankara Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Doğum Hastanesi'nde de uygulamaya geçildi. Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Doğum Hastanesi'nde bu uygulama halen devam ediyor. Hastanede 2003 yılı Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında toplam 12 bin 665 bebeğe işitme taraması uygulaması yapıldı ve 44 bebek işitme engeli şüphesi ile Hacettepe Üniversitesi Odyoloji Bilim Dalı Başkanlığı'na sevk edildi. Türkiye'de yenidoğan her bin bebeğin 3'te 1'i ileri derecede kalıcı işitme kaybı ile doğuyor. Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kazalar, kulak enfeksiyonları ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran yüzde 0.6'ya kadar çıkıyor. Buna göre Türkiye'de yıllık bin 800 kadar yenidoğanın Kohlear İmplanttan (biyonik kulak)fayda görecek işitme kaybı ile doğduğu, ancak bunların erken ve zamanında tespiti konusunda sorunlar yaşandığı tespit edildi. Bebekler hayatının ilk iki yılında beden ve zihin yönünden hızlı bir gelişim dönemi yaşarlar. İnsanlarda, kullanacakları dilin temeli o dile özgü seslerin işitilmesi ve konuşmaların dinlenilmesiyle oluşur. Konuşma ve dil gelişimi doğumdan itibaren 4 yaşına kadar devam ediyor. Erken teşhis konup ve erken rehabilite edilen bebeklerin dil gelişimine paralel olarak zihinseli sosyal ve ruhsal gelişimleri de olumlu yönde etkilenir. Doğduktan sonra en geç 6 ay içinde işitme engeli teşhisi konulan ve işitme cihazı uygulanıp özel eğitime alınan bebeklerin konuşma becerisi normal yaşıtlarına benzer seviyede gelişebilir. İşitme engeli ile doğan ve bu engeli fark edilmeyen bebeğin dil gelişimi durur ve bununla birlikte zihinsel, sosyal, ruhsal gelişimi yavaşlar. Günümüzde ileri derecedeki işitme kayıplarında bile gelişmiş işitme cihazları ve Kohlear İmplant sayesinde işitmeyi sağlamak mümkündür. Ülkemizde doğuştan işitme kayıpları çoğunlukla 3 yaş civarında teşhis ediliyor. İşitme engeli ve erken teşhis yöntemleri hakkındaki bilgi yetersizliği ve erken teşhis sağlayan teknolojilerin yaygın olmaması teşhis yaşını geciktiriyor. Bebeklerin işitme kayıplarını teşhis etmek gelişen teknolojiye paralel olarak kolaylaştı. Bu değerlendirmeler için, bebeklerin büyümelerini beklemek ve geriye dönüşü olmayan özürleri kabullenmek gerekmiyor. Sağlık Bakanlığı'na bağlı doğumevleri ve bir çok devlet hastanelerinde, bebeğin doğduğu ilk günlerde uygulanabilen; basit, ucuz ve uygulaması kolay testler ile yenidoğan döneminde işitme engelini teşhis etmek mümkün hale getirildi. ","label":"health"} +{"text":"Zayıflamak isteyenlere hep kalori hesabı yapılır.Kişinin aldığı kalori miktarını, yaktığı kalori miktarının altında tutarak kilo vermesi sağlanır.Amaç, kişinin yağ yakmasıdır.Hızlı kilo verdiren 'mucize' diyetlerle yağ değil, su ve kas kütlesinden kayıplar olur.Bu diyetler sonrası hızla geri alınan kilolar, maalesef yağ olarak vücutta depolanır.Yağ ölçüm cihazı ile artık kilo verdiğinizde ne kadar yağ yakmış olduğunuzu, vücudunuzun yağ, su, kas ölçümünü ve metabolizma hızınızı bileceksiniz.Günlük yaktığınız kalori hesabına göre sağlıklı zayıflamanız daha kolay hale geliyor.Sağlıklı ve yağsız bir vücut için bizden söylemesi. Kaynak:Sağlık Haritası ","label":"health"} +{"text":"Bağırsak kanserini önlemede röntgen teknolojisi İngiltere’de geliştirilen ve bağırsaklarda polip gelişimini çok erken tespit edebilen yeni bir röntgen teknolojisi ile bağırsak kanserlerinin büyük ölçüde önlenebileceği açıklandı. Bilim adamları, yeni teknolojinin 55-64 yaş arasındakilere uygulanmasıyla, bu gruptaki ölüm oranının yüzde 40 azaltılabileceğini belirttiler. Bu yaş grubunda yılda yaklaşık 2000 kişi bağırsak kanserinden hayatını kaybediyor. İngiltere’de her yıl 34 bin kişi bağırsak kanserine yakalanıyor ve bunların 16 bini ölüyor. “Sismoidoscopy” adı verilen yeni röntgen tekniğiyle, bağırsakların alt bölümüne yerleştirilen ince bir tüpün ucundaki kameranın, bağırsaklardaki polip oluşumlarını teşhis edebildiği belirtildi. ","label":"health"} +{"text":"Bu yöntemle tedavi sonrasında, ereksiyon sıkıntısı da neredeyse hiç yaşanmıyor. Acıbadem Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ferruh Şimşek, greenlight lazer teknolojisiyle büyümüş olan prostat bezinin \"buharlaştırıldığını\" belirten Şimşek, yöntemin ABD’de tıbbî cihazların kullanılmasını denetleyen FDA (Food and Drug Administration) tarafından onaylandığını bildirdi. Greenlight yönteminin prostat tedavisinde kısa sürede etkili çözüm sunduğunu bildiren Şimşek, \"TUR ya da açık prostat ameliyatı gibi tedavi yöntemlerinden daha kısa sürede etkili çözüm sunar\" dedi. Yöntemin riskinin az olduğunu kaydeden Şimşek, işlemin isteğe bağlı olarak lokal, bölgesel veya genel anestezi ile yapılabildiğini kaydetti. Şimşek’in verdiği bilgiye göre, ortalama operasyon süresi 20-45 dakika, hastanede yatış süresi ise genellikle bir günü geçmiyor. Şimşek, yöntem hakkında şu bilgileri verdi: \"Işın uyarıları prostatın dokusuna yöneltilerek çabuk ve nazik bir biçimde onu kansız bir biçimde buharlaştırır. Bu laser fotoselektiftir ve hemoglobine yüksek ilgisi vardır ve bu nedenle kanama gözlenmez. Ayrıca prostat dokusunu kömürleşme ve artık doku bırakmadan etkin bir şekilde buharlaştırır. Bu laser 1-2 milimetre derine etki ettiğinden etkisi kontrol altındadır. Buharlaşan alanın altında yaygın hasar yapmaz. Bütün bunlar bu yöntemin neden başarılı olduğunu açıklamaktadır.\" Yöntemin, ereksiyon sorununa yol açmadığını kaydeden Şimşek, \"Greenlight lazer cihazıyla prostat buharlaştırılması işleminde, lazer buharlaşan dokunun en fazla 1-2 milimetre daha derinine etki ettiğinden çok daha derinlerden geçen sertleşmeyle ilgili sinire zarar vermiyor. Retrograd ejakülasyon (meninin dışarı gelmemesi, idrar torbasına geri kaçması) görülme oranı azdır. Açık ve kapalı ameliyatlarda bu oran yüzde 80-90’lar seviyesindeyken bu yöntemde yüzde 25 civarında görülüyor\" diye konuştu. Şimşek, yöntemin, idrar tıkanıklığına yol açan prostatı olan hastalar, cerrahi tedavi gereken tüm prostat büyümesi hastaları, idrar kesesi boynunda daralma ve yükseklik olan hastalar, ilaç veya diğer tedavilerin başarısız olduğu hastalar için de uygun olduğunu kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Kanserli karaciğere vücut dışından ışın tedavisi İtalyan hekimler, kanser tedavisinde bir ilki gerçekleştirerek, kanserli karaciğere vücudun dışında ışın tedavisi uyguladı ve başarılı sonuç elde etti. New Scientist dergisinde yayınlanan habere göre, İtalya’daki San Matteo Hastanesi’nde görevli bilim adamı Tazio Pinelli ve ekibi, 48 yaşında karaciğer kanseri olan bir hastanın karaciğerini önce ameliyatla alarak ışınla tedavi etti, sonra yerine yerleştirdi. Bilim adamları, bu yöntem sayesinde, büyük bir alana yayılan tümörlerin sağlıklı dokulara zarar verilmeden yüksek dozda ışına maruz bırakılabildiğini kaydettiler. Hastanın karaciğerinde 14 büyük ve çok sayıda küçük t��mör olduğunu söyleyen bilim adamları, 21 saat süren ameliyattan tam bir yıl sonra yapılan taramalarda karaciğerin işlevlerini tam olarak yerine getirdiğini ve tümöre ait hiçbir ize rastlanmadığını belirttiler. Ameliyatı yapan ekip, şimdi aynı yöntemi, 6 kanser hastasına daha uygulamak için izin almaya çalışıyor. Bu hastalarda da başarılı sonuç alınırsa, akciğer ve pankreas gibi diğer nakil olanağı olan organlar da aynı yöntemle tedavi edilebilecek. ","label":"health"} +{"text":"Denizli Devlet Hastanesi uzman hekim istihdam ihalesi 5 Ağustos 2004 tarihinde gerçekleştirildi. 4 Aylık süre için ilgili dallarda yapılan ihaleye 2 psikiyatri uzmanı ve 1 eczacı başvurdu. Diğer branşlarda başvuru olmadı. 2 milyar brüt (yaklaşık 1 milyar 170 milyon net) ücret teklif edilen psikiyatri uzmanlığı hizmet alımı işi, ihaleye katılan uzman hekimlerce ücretin düşüklüğü gerekçe gösterilerek sonuçsuz kaldı. İhale ile ilgili kesin sonuçların 1 Eylül 2004 tarihinde açıklanacağı bildirildi. Bu gelişmeler çerçevesinde Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nce 5 Ağustos 2004 tarihinde Sağlık Bakan’ından acilen randevu talep edildi. 6 Ağustos 2004 günü Sağlık Bakanı ile yapılan görüşmede konu ile ilgili hekimlerin tepkisi dile getirilerek yaşanan sürecin sözleşmeli hekim istihdamının da ötesinde ihaleye giren şirketler üzerinden hekimlerin şirket elemanı olarak çalıştırılacakları, bu istihdam modelinin başta hekimler olmak üzere halk sağlığına, Türkiye tıp ortamına çok ciddi zararlar vereceği, bu uygulamanın bir an önce durdurulması gerektiği vurgulandı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ Denizli Devlet Hastanesi ve Manisa Alaşehir Devlet Hastanesi ihaleleri ile ilgili bilgisi olmadığını, konuyu araştıracağını söyledi. Türk Tabipleri Birliği, Türkiye sağlık ortamını çok yakından ilgilendiren, yaşadığımız tahribatın boyutunu genişletecek olan bu uygulamayı çok yakından takip edeceğini açıkladı. ","label":"health"} +{"text":"DNA için özel bilgisayar geliştirildi İsrailli bilim adamları, bir trilyonu bir deney tüpüne girecek kadar küçük olan ve yüzde 99.8 oranında doğrulukla saniyede bir milyar işlem yapan DNA bilgisayarı geliştirdiler Geliştirilen mikroskobik bilgisayarın girdi, çıktı ve yazılımının, canlı organizmalardaki kodlanmış bilgiyi depolayan DNA moleküllerinden yapıldığı belirtildi. Weizmann Enstitüsü’nden Profesör Ehud Şapiro, biyo-moleküllerden yapılan çok çok küçük bir bilgisayar geliştirdiklerini, bunların bir trilyonunun biraraya gelmesiyle bir milyar işlem yapabildiklerini söyledi. Bilgisayarın girdi, çıktı, yazılım ve donanımının hepsinin biyo-moleküllerden yapılan ilk programlanabilir bilgisayar olduğu belirtildi. Yeni bilgisayarın, insan hücrelerinin içinde görev yapabilecek ve hastalık yapan etmenleri saptayıp, uygun ilaçları belirleyecek gelecekteki DNA bilgisayarlarının temelini oluşturabileceği belirtildi. Nature bilim dergisinde yazan Şapiro, en basit bilgisayar makinelerinin moleküler bir modeli olan DNA bilgisayarının, belli evet-hayır sorularına, kendiliğinden cevap verdiğini belirtti. Yeni bilgisayarda veriler, DNA ipliğindeki molekül çiftleri tarafından temsil ediliyor ve doğal olarak oluşan 2 enzim, kodları okumak ve kopyalamak için donanım olarak harekete geçiyor. Tüm DNA bilgisayarları bir tüpte toplandığında, yazılım ve donanım girdi molekülünde çalışmaya başlıyor ve çıktı oluşturuyor. DNA bilgisayarının enerji kullanımının çok düşük olduğu da belirtildi. ","label":"health"} +{"text":"Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının işbirliğiyle hazırlanan proje, geçen Haziran ayında 3 ilköğretim okulunda pilot olarak uygulanmıştı. Alınan olumlu veriler sonrasında projenin 100 ilköğretim okulunda daha uygulanmasına karar verildi. 2004-2005 eğitim-öğretim yılında başlatılacak eğitimlerde, “sağlıklı beslenme, sağlıklı çocukluk; sağlıklı çocukluk ise sağlıklı yetişkinlik demektir” sloganı benimsetilecek. Alınan bilgiye göre, Türkiye’de çocuk ve gençlerin büyük ölçüde hatalı beslenme alışkanlığı bulunuyor. “Öğün atlama, şeker, tuz ve yağ içeriği yüksek yiyecek-içecek tüketimi” bu sorunun başında yer alıyor. Çocukluk dönemindeki hatalı beslenme de ileride “kalp, yüksek tansiyon, şişmanlık gibi hastalıklara” yol açıyor. “Boyca kısa ve zayıf kişiler” Yetersiz, dengesiz veya fazla gıda tüketiminin yol açtığı bazı sağlık sorunları şöyle sıralanıyor: Büyüme ve gelişme geri kalır. Bu gerilik, büyüme dönemi bitinceye kadar telafi edilmezse çocuklar boyca kısa, zayıf ve güçsüz birer yetişkin olurlar. Enfeksiyon hastalıkları sık ve ağır seyreder. Ergenlik döneminde kemik yoğunluğu en üst düzeye erişmektedir. Bu dönemde kalsiyumun yetersiz tüketimi, ileri yaşlarda görülen osteoporoz için risk faktörü oluşturmaktadır. Şişmanlık önemli bir sorun olarak ortaya çıkar. Çocukluk döneminde şişmanlık ileri yaşlara yansır ve yüksek tansiyon, kan yağlarında artış, kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı gibi kronik hastalıklara zemin hazırlar. Diş sağlığı olumsuz yönde etkilenir. Özellikle öğün aralarında sık yenilen şekerleme, gofret, çikolata, türü yiyecekler ile gazoz ve kolalı içecekler diş çürümelerine neden olmaktadır. “Bol sıvı tüketin” Bu sakıncalardan kaçınmak için okullarda verilecek eğitimde şu noktalar vurgulanacak: Sabah kahvaltısını mutlaka yapın. Günde en az 2 su bardağı süt içme alışkanlığını edinin. Günde en az 8-10 bardak sıvı tüketin. Günde en az 5 kez sebze ve meyve tüketin. Günde en az 2 kez diş fırçalayın. Yemekleri yavaş ve iyi çiğneyerek yiyin. Sebze ve meyveleri bol su ile yıkamadan yemeyin. Açıkta satılan yiyecekleri satın almayın. Çay ve kahve gibi içecekleri yemekten 1 saat önce veya sonra tüketin. Öğün aralarında şekerli besinler tüketmekten kaçının. Ellerinizi yemek yemeden önce mutlaka yıkayın. ","label":"health"} +{"text":"Toronto'daki Hastanelerde VOIP Çözümler Toronto’daki St.Michael’s ve Mount Sinai Hastaneleri, Nortel NetworksSuccession Kurumsal VoIP (Voice over IP - IP tabanlı ses iletimi)çözümlerini kullanarak... Toronto’daki St.Michael’s ve Mount Sinai Hastaneleri, Nortel Networks Succession Kurumsal VoIP (Voice over IP - IP tabanlı ses iletimi) çözümlerini kullanarak büyüyen tesislerinin artan iletişim gereksinimlerini karşılamaya yönelik önemli adımlar attı. Birleşik IP ağına geçme aşamasında Nortel Networks, St. Michael’s hastanesinin mevcut teknolojisini ve donanımını desteklemesine yardımcı oldu. Mount Sinai ise tamamen IP Succession çözümünü kullandı. VoIP gerçekleştirme çalışmalarında uygulanan farklı yöntemler Nortel Networks portföyünün gücünü, iş gereksinimlerine göre müşterilere farklı kullanım seçenekleri sunabildiğini yeniden gösterdi. Nortel Networks, St. Michael’s hastanesinin iletişim sistemini verimli, güvenilir ve esnek IP tabanlı ağa dönüştürdü. Başka bir hastane ile birleşilmesi sonucu 1.300’den 2.700’e çıkan kullanıcı sayısı desteklenerek hastanenin yerel ve geniş alan ağlarını yeniden yapılandırmasına olanak tanındı. Nortel Networks Meridian1 VoIP çözümü sayesinde, mevcut özellikler, ses servisleri ve donanım yatırımları korunarak St. Michael’s hastanesine konferans görüşme, otomatik tekrar arama ve seçmeli çağrı yönlendirme gibi gelişmiş ses servisleri fonksiyonları ve geniş kapsamlı ağ özellikleri sundu. Meridian1 VoIP ile birlikte St. Michael, altı önemli uydu bölgesine CallPilot tümleşik mesajlaşma gibi gelişmiş ses servislerini sunmak için Nortel Networks’ün Remote Office (Uzak Ofis) 9150 teknolojisini ve 120’den fazla Nortel Networks i2004 Internet telefonunu kullanıyor. Mount Sinai Hastanesi ise, i2004 Internet telefonlarını, Nortel Networks’ün Succession Kurumsal Çağrı Sunucusu (CSE) 1000, Passport 8600 Yönlendirme Anahtarları ve Business Policy Switch’i kapsayan IP çözümünü seçti. Succession CSE 1000, çağrı dağıtımı ve bağlantı yönetimi gibi gelişmiş ses servislerine yönelik sunucu tabanlı bir IP iletişim sistemidir. Passport 8600, tıbbi görüntüleme, teletıp ve video konferans gibi kritik uygulamalara yönelik Gigabit Ethernet performansı sağlar. Mount Sinai’nin 160 i2004 Internet telefonunun bağlantısını yapmak üzere kullanacağı Business Policy Switch, sağlam ve güvenilir yerel alan ağ çözümü sunar. Kaynak: turk.internet.com ","label":"health"} +{"text":"Türkiye'nin iş kazaları açısından Avrupa şampiyonu olduğunu ifade eden Kalyoncu, şunları söyledi: “Ülkemiz, iş kazaları konusunda dünya üçüncüsüdür. İş kazalarının yüzde 72'si, 50'den az işçi çalıştıran işyerlerinde görülmektedir. Her 6 dakikada bir iş kazasının meydana geldiği, her 6 saatte 1 işçinin öldüğü ve 2,5 saatte 1 işçinin iş göremez şekilde sakat kaldığı ülkemizde, iş güvenliği mühendisliği kavramı henüz uygulamaya geçirilmemiş durumdadır. İş güvenliği mühendisliği uygulamasında, işyerlerinde, iş sağlığı ve iş güvenliğine yönelik tüm önlemlerin alınması ve eğitimlerin verilmesi yer almaktadır. Gelişmiş ülkelerde iş güvenliği mühendisliğinin, iş kazalarının en aza indirilmesinde büyük rol oynadığını, ancak Türkiye'de bu kavramın henüz uygulamada kabul görmediğini belirten Kalyoncu, şubelerinin, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'ndeki eksikliklerin giderilmesi ve iş güvenliği mühendisliğinin hayata geçirilmesi için mücadele ettiğini ifade etti. ","label":"health"} +{"text":"Acı çekmeden ölümü sağlayan cihaz ABD'de tanıtılacak Kişinin karbon monoksit soluyarak acı çekmeden ölümünü sağlayan makinanın 56 dolara mal olması planlanıyor. Ötanazi yanlısı “Exit” (Çıkış) grubunun kurucusu doktor Philip Nitschke, kişinin karbon monoksit soluyarak acı çekmeden ölümünü sağlayan makinenin, tasarıya onay veren ABD’deki en büyük ötanazi örgütü Hemlock’un San Diego’da düzenleyeceği konferansta tanıtılacağını söyledi. İlaçla ötanazi yöntemine ilişkin endişeleri ortadan kaldırması beklenen makinenin, 56 dolara mal olmasının planlandığı belirtildi. Nitschke, “Buna gerçekten ihtiyaç var. Makine, makul yasaların yokluğunda, kişinin ölmek için yardım elde etmesini sağlayacak. İnsanlar, kendilerinin kullanacağı ve yöneteceği etkili ve huzurlu yöntemler bulmak zorundalar” dedi. Makinenin “tüyler ürpertici” olduğu yönündeki yorumları “Makine korkunç değil. Ölüm doğal bir eylem. İnsanlar ölür” diye yanıtlayan Nitschke, üzerinde gerekli uyarıların yer alacağı icadının, oksijen makineleri gibi satışa sunulacağını bildirdi. Philip Nitschke, geçen Temmuz ayında, ötanazi hakkını kullanmak isteyenlerin başlarına geçirerek, kendilerini öldürebilecekleri plastik torbaları tanıtmıştı. ","label":"health"} +{"text":"Ağızda peynir, reçel ve bisküvi tadı veren bir simülatör geliştirildi Japon bilim adamları, ağızda peynir, reçel ve bisküvi tadı veren bir simülatör geliştirdiler. Proje başkanı Hiroo Iwate, geliştirilen cihazla geleneksel Japon yemeklerinin bile taklit edilebildiğini söyledi. Simülasyon (benzetim) için önce deneklerin ağzına çeşitli sensörler yerleştiriliyor. Bu sensörler, ısırma şiddeti ve yiyeceklerin tat kimyasını ölçüyor. Sensörler arasında, yeme işlemi sırasında çıkarılan sesleri kaydeden bir mikrofon da bulunuyor. Elde edilen veriler, ağıza sokulacak simülatöre kaydediliyor. Simülatör ağıza alındıktan sonra, içindeki motorlar dişlere yiyeceğin çeşidine göre baskı yaparken, özel tüpler tatlı, ekşi, tuzlu ve acı maddeler salgılıyor. Simülatöre yerleştirilen bir hoparlör de yemek yerken çıkarılan sesleri veriyor. Yiyecek simülatörün bu alanda bir ilk olduğunu belirten Iwate, bu icatla, görme, duyma, dokunma ve koklama duyularından sonra sanal gerçeklik sınırının aşıldığını söyledi. ","label":"health"} +{"text":"Kalsiyum, bağırsak kanserinden koruyor Kemikler, dişler ve tırnakların sağlıklı gelişimi için gerekli olan kalsiyumun, bağırsak sağlığı için de gerektiği ortaya çıktı. Uzmanlar, bu konuda herkesi uyarıyorlar.Kalsiyum içeren besinlere önem vermeyen kişilerin, bağırsak kanserine yakalanma olasılığı çık fazla.Yeterli miktarda kalsiyum almayan kişiler için tehlikenin büyük olduğu hatırlatılıyor.Her gün, 700 mg. kalsiyum alınması gerekli.Bu nedenle sofranızdan sütü, yoğurdu, peyniri ve kalsiyum bakımından zengin olan diğer yiyecekleri eksik etmeyin. ","label":"health"} +{"text":"Bronz bir tene sahip olmak günümüzde arzu edilen bir şey ama bundan yüzyıllar önce durumun hiç de böyle olmadığını biliyor musunuz? 19. yüzyıl ve öncesinde özellikle Avrupa’da beyaz bir tene sahip olmak çok önemliydi. Çünkü beyaz ten asaletin simgesiydi. Bronz tene sahip olanlar çiftçi, balıkçı gibi açık havada çalışan avamdı! Bu yüzden varlıklı ve asil kesim bronzlaşmaktan kaçınıyordu. 20. yüzyılın başında ise bronz ten sağlıklı görünümün ve güzelliğin simgesi oluverdi. Ancak bu yüzyılın sonunda deyim yerindeyse ibre yine geriye döndü. Gelişmiş ülkelerdeki eğitimli, aydın kesim güneşin getirdiği zararları kavrayıp kendilerini güneşten korumaya başladı. Güneş elbetteki başlıca D vitamini kaynağı ve insan sağlığında önemli bir yere sahip. Ancak yeterli D vitamini sentezi için güneş altında çok uzun süre geçirilmesine gerek de yok. Çünkü uzun süre ve korunmasız bir şekilde güneş altında kalındığında cilt kanserinden güneş yanıklarına, lekelerden erken yaşlanmaya kadar pek çok sorun ortaya çıkıyor. Peki güneş ışınları ciltte hangi hastalıklara ya da hasarlara yol açıyor? Bu sorunların oluşmasını engellemek için nasıl bir önlem almak gerekiyor? İşte sorularınızın cevabı Güneş Yanığı Güneş yanığı ultraviyole ışınlarının yol açtığı sorunların başında geliyor. En çok açık tenlileri etkileyen güneş yanığına, çocuklar ve yaşlılar da duyarlı oluyor. Kişinin açık renkli bir cilde sahip olması da yanığın şiddetini artırıyor. Acıbadem Hastanesi Bakırköy’den Dermatoloji Uzmanı Dr. Buket Eskiçırak, özellikle korunmasız olarak güneş altında uzun süre kalındığı zaman 2-4 saat içinde ciltte kızarıklık, 12-24 saat sonra ise su kabarcıkları gelişebildiğini belirtiyor. Kimi güneş yanıkları acıyla birlikte seyrederken, kimilerinde ise bu tür bir sıkıntı yaşanmıyor. Acıbadem Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Sadiye Kuş da, korunmasız ciltte 15 dakika gibi kısa bir sürede bile güneş yanıkları oluşabildiğine dikkat çekiyor. Özellikle çocuklarda gelişen güneş yanıklarına karş�� son derece dikkatli olunması gerektiğini belirten Dr. Sadiye Kuş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Çocukluk döneminde geçirilen güneş yanıkları ileriki yaşlarda oluşan cilt kanserinin en önemli nedenini oluşturuyor. Güneşli bir günün sonunda derisi hafif pembeleşen bir çocukta ertesi gün tam olarak gelişmiş bir yanık görülebiliyor. Bu nedenle daha fazla hasar oluşmasını önlemek için çocuğun gölgede ya da kapalı bir ortamda kalması sağlanmalı ve güneşe çıkması önlenmeli. Çocuğa güneşten korunma yöntemleri anlatılmalı.” Güneş Alerjisi Güneş alerjisinin nedeni henüz tam olarak bilinmese de bu hastalığın gelişmesine yol açan etkenin UVA ışınları olduğu belirtiliyor. Özellikle açık tenlileri etkisi altına alan güneş alerjisi cildin güneşle temas ettiği ilk gün ortaya çıkıp, sonra kendiliğinden kaybolabiliyor. Ancak bu sorunu, kronik yaşayanlar da oluyor. Güneş alerjisi özellikle dekolte, omuz, üst kol ve baldır gibi güneş temasına maruz kalan bölgelerde, nadiren de güneş görmeyen yerlerde kırmızı döküntüler şeklinde ortaya çıkıyor. UVA ışınlarının tüm yıl görüldüğü için daha önce güneş alerjisi geçiren kişilerin, evde, bulutlu havalarda ve gölgede dahi her zaman güneşten korunmaya dikkat etmeleri gerekiyor. Cilt Kanseri Sanılanın aksine güneş koruyucu sürmek, güneş altında daha uzun süre kalınabileceği anlamına gelmiyor. ‘Güneş koruyucumu sürdüm, daha uzun süre dışarıda kalabilirim’ yanılgısı, cilt kanseri riskini artırıyor. Uzmanlar, cilt kanserleri arasında en az rastlanan ancak en tehlikeli olan türün “malin melanom” olduğunu belirtiyor. Cildinizdeki ben eski hali ile kıyaslanamayacak kadar büyüyorsa, rengi değişiyor, girintili çıkıntılı bir görünüme bürünüyor veya kanıyorsa kanser şüphesi taşıyor. Kırışıklıklar, Lekeler Kırışıklar, lekeler, çiller, ciltte elastikiyet kaybı... Korunmasız bir şekilde ve uzun süre güneş altında kalmak ciltte pek çok soruna adeta davetiye çıkarıyor. Örneğin cildin erken yaşlanmasının en önemli nedenini güneş ışınları oluşturuyor. Herhangi bir koruyucu sürmeden güneşlenmeye başlayan açık tenli bir kişinin cildi, 7-14 dakikada UVA ışınlarına karşı yaşlanma ve kırışma eğilimi gösteriyor.Dr. Buket Eskiçırak, güneş ışınlarının aynı zamanda benlerin üzerinde dejenerasyonun gelişmesine yol açtığını belirtiyor. Güneşe bağlı oluşan ve lentigo olarak adlandırılan açık kahverengi lekelerde , genellikle omuzlarda, boyunda ya da bacaklarda ortaya çıkıyor. Çiller ise daha çok açık tenli kişilerde görülen selim oluşumlar olarak nitelendiriliyor. Çillerin varlığı kişinin özellikle melonom tipi cilt kanserine yatkın olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla çilli cilde sahip olanların güneş ışınlarına karşı daha duyarlı olmaları gerekiyor. Güneş Koruyucular Su yüzeyi, kum, kar ve beton güneş ışınlarını yansıttığı için bu alanların yakınında bulunanlar güneşin zararlı etkilerine daha fazla maruz kalıyor. Dolayısıyla doğrudan güneş altında değil, sadece gölgede bulunulan zamanlarda da güneşten koruyucu ürünler kullanılması büyük önem taşıyor. Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için en az 30 koruma faktörlü ürünlerin tercih edilmesi gerekiyor. Dr. Sadiye Kuş, koruma faktörlerini kullanırken dikkat edilmesi gereken önemli noktaları şöyle anlatıyor: “Güneş koruyucu ürünlerin UVB ışınlarının yanı sıra UVA’ya karşı da koruyucu özelliği bulunmasına dikkat edilmeli. Bu nedenle parsol, mexoryl, titanium dioksid ve çinko oksid gibi maddeler içeren güneşten koruyucular tercih edilmeli.” Koruyucu ürün her 2 saatte bir mutlaka tekrar sürülmeli. Terleme ya da yüzme sonrasında bu süre dikkate alınmadan koruyucu yenilenmeli. ” Peki güneş koruyucusunu yeterli sürüp sürmediğimizden nasıl emin olacağız? Öncelikle yeterli bir koruma sağlayabilmesi için güneş koruyucusunun bir santimetrekare başına 2 mg sürülmesi gerekiyor. Yani yüz, boyun ve tek kol için her bir alana yarım tatlı kaşığı; gövde, ön yüz, arka yüz, tek bacak birer tatlı kaşığı. Güneşlenmeye Ambargo Pek çoğumuz özellikle tatilde bronzlaşmak uğruna saatlerce güneş altında kalıyoruz. Uzmanlar, D vitamini sentezi yapabilmek için haftada 2-3 gün yaklaşık 10’ar dakika kadar güneşte bulunmanın yeterli olduğunu belirterek, “Bu sürenin aşılması çeşitli hastalıklar ve sorunlara yol açtığı için gerekmediği müddetçe güneş altında kalınmasını önermiyoruz. Çünkü bronzlaşma sağlığa değil, ciltte güneş hasarının oluştuğuna işaret ediyor” diyorlar. Uzmanlar tüm cilt tiplerinin güneşten korunmaları gerektiğine dikkat çekiyorlar. Uzmanlara göre; açık tenliler zarara uğrar, esmerler uğramaz diye bir şey yok. Ancak açık tenlilerin koyu tenlilere göre daha fazla korunmaya ihtiyaçları var. Açık tenliler, çocuklar ve yaşlılar özellikle koruma faktörü 30 ve üzeri olan ürünleri kullanmalılar. Buğday tenliler için koruma faktörü 15 - 30 arası yeterli gelirken, çok esmerler 15’e kadar olan koruma faktöründen yararlanabilirler. Her Zaman Korunmalı Çoğumuz sadece deniz kıyısı ve havuz kenarında bulunduğumuz zamanlarda ve yaz mevsiminde güneşten korunmamız gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla sokağa çıkarken güneş koruyucusundan yararlanmayız. Oysa açık havada bulunduğumuz her an ultraviyole ışınlarına maruz kalıyoruz. Örneğin plajlarda şemsiye altında oturmak yeterli korumayı sağlayamıyor. Çünkü denizden, kumdan, sudan ya da betondan yansıyan ışınlar gölgede kalındığında da etkili olabiliyor. Ayrıca bulutlu, serin, rüzgarlı günlerde de ultraviyole ışınları yeryüzüne ulaşabiliyor. Dolayısıyla korunma yöntemlerine sadece yaz aylarında ve güneşlenirken değil, her zaman önem vermek gerekiyor. Nasıl Korunmalı? Ultraviyole ışınlarının en güçlü olduğu 10.00-16.00 saatleri arasında güneşe çıkmamaya ve açık hava aktivitelerini mümkün olduğunca sınırlandırmaya özen gösterin. En az 30 koruma faktörlü bir güneş koruyucu tercih edin. Koruyucunuzu her 2 saatte bir yenileyin. Terleme ya da yüzme sonrasında güneşten koruyucunuzu tekrar sürün. Güneş koruyucularının etkinliği SPF olarak adlandırılan bir faktörle ölçülmektedir. Kullanacağınız güneş koruyucusunun en az 30 faktörlü olmasına dikkat edin. Ancak SPF’nin sadece UVB ışınlarına karşı korumayı ölçtüğü unutulmamalı. Kullanacağınız güneş koruyucusunun deri yaşlanmasında, güneş yanıklarında ve kanser oluşumunda etkili olan UVA’ya karşı da etkili olabilmesi için en az 30 SPF faktörlü olması yanında parsol, mexoryl, titaniumdioksid ve zinc oksid gibi maddeleri içermesi önemli. Suyun verdiği serinlik hissi sizi aldatmasın. Çünkü güneş ışınları zararlı etkilerini su içinde bile gösterebiliyor. Dolayısıyla korunmasız bir şekilde suda bulunmamaya dikkat edin. Açık havada, sıkı dokunmuş, kol ve bacaklarınızı kapatan uzun giysileri tercih edin. Geniş kenarlı, enseyi ve kulaklarınızı da koruyacak özellikteki şapkaları kullanın. Katarakt oluşma riskini azaltmak için UV korumalı güneş gözlüklerinden yararlanın. Güneşin cilt üzerindeki harabiyetin çoğu 18 yaşına kadar geliştiğinden çocuğunuzun cildini korumak için küçük yaşlardan itibaren güneş koruyucu kullanmasına özen gösterin. Kaynak:acibademhastanesi.com ","label":"health"} +{"text":"TBMM bünyesinde yer alan sağlık merkezi 1 Ekim 2003 ile 28 Haziran 2004 tarihleri arasında toplam 22 bin 617 kişiye hizmet verdi. Bu rakamın 20 bin 806'sını milletvekili ve bakmakla yükümlü olan yakınları oluştururken, 62 bin 488 personel ve bakmakla yükümlü olduğu yakını ile 5 bin 323 emekli personel de sağlık merkezinden hizmet aldı. Meclis'in sağlık merkezinden hizmet alanların 11 bin 59'u ise hastaneye sevkedildi. Sağlık merkezinin bünyesinde bulunan laboratuvarda ise 8 bin 71'i milletvekili ve bakmakla yükümlü olduğu yakını, 28 bin 144'ü personel ve bakmakla yükümlü olduğu yakını, 1682'si de emekli personel olmak üzere toplam 37 bin 897 tetkik yapıldı. 10 aylık sürede toplam 30 bin 86 reçete karşılığı ilacın verldiği Meclis ecza dolabından ise 1550 milletvekili ve bakmakla yükümlü olduğu yakını ile 28 bin 6 personel ve bakmakla yükümlü olduğu yakını yararlandı. Öte yandan sağlık hizmetleri harcamalarıyla ilgili faturalar üzerinde yapılan denetimler sonucunda 8.5 trilyon liralık tasarrufa gidilirken, ayrıca Başkanlık Divanı kararı gereği tedavi yönetmeliğinde yapılan düzenlemeyle, hastane ve eczanelerle yapılan anlaşmalarla yüzde 10 ile 20 arasında indirim sağlandı. ","label":"health"} +{"text":"Malatya'nın Darende İlçesi'ne bağlı Ayvalı Beldesi'nin, şarbon hastalığı nedeniyle 15 gün karantinaya alındığı bildirildi. Edinilen bilgiye göre, Ahmet Yılmaz'a ait 5 küçükbaş hayvanın ölmesi üzerine, hayvanlardan alınan parçalar, Darende İlçe Tarım Müdürlüğü'ne gönderildi. Tahliller sonucunda, numunelerde şarbon hastalığı tespit edildi. Şarbon nedeniyle belde, 15 gün süreyle karantina altına alındı. Hayvan giriş çıkışlarının yasaklandığı beldedeki büyük ve küçükbaş hayvanlar, aşılanmaya başlandı. ","label":"health"} +{"text":"Vücut içine kamera teknolojisi Japon uzmanların geliştirdiği minik kamera hap gibi yutulduktan sonra vücut içinde gezdiği bölgelerin görüntülerini çekecek. Tıbbi optik cihaz geliştirme konusunda uzman RF System Lab. şirketi, 1 cm genişliğinde, 2.3 cm uzunluğundaki kameranın, hap gibi yutulduktan sonra vücut içinde gezdiği bölgelerin görüntülerini çekeceğini ve yakında güncel endoskopi aygıtlarının yerini alacağını bildirdi. Mini kamera denemeleri, üç aya kadar insan üzerinde yapılmaya başlayacak. Şirket sözcüsü, \"Kapsül içindeki kamera, işini bitirdikten sonra vücuttan atılacak. Kamera henüz tek kullanımlık, ancak kullanılmış kameraların yeniden nasıl kullanılabileceğini araştırıyoruz\" dedi. Sözcüye göre, kameralı kapsüller 100 dolardan ucuza satılacak, ancak uzaktan kumanda aygıtı ve monitörlerin maliyeti 10 bin doları bulabilecek. Sözcünün verdiği bilgiye göre, pilsiz çalışan kamera vücut içinde mikrodalga sistemiyle hareket ediyor ve kendi ekseninde dönerek bağırsakların panoramik görüntüsünü çekebiliyor. ","label":"health"} +{"text":"Nereden kilo vermeniz gerektiğini belirliyor Yeni geliştirilen bir cihazla, vücuttaki yağların nerede toplandığı saptanarak, nerelerin eritilmesi gerektiği belirlenebiliyor. Yağların yerini tespit için, tarayıcı cihazın önünde 30 saniye durmak yetiyor. Böylece cihaz, vücudun hangi bölgelerinden kilo kaybetmek gerektiğini bildiriyor. Tarayıcı cihazın ayrıca, çocuklarda, gebe kadınlarda, yaralı ve hastalarda yağ gelişimini izlemede de kullanılabileceği belirtildi. Fazla kilonun zararlı olduğu kalp ve şeker hastaları için de cihaz önleyici tedavi amacıyla kullanılabilecek. Cihaz, tarama işlemini radyo dalgaları kullanarak yaptığı için sürekli kullanımın bir zararı olmadığı belirtildi. ","label":"health"} +{"text":"Rahİm ağzı kanseri jinekolojik kanserler içinde en sık görülen kanser türlerinden biridir. Rahim ağzı kanserinin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kansere yakalanmayı arttıran nedenler; çok eşlilik, cinselliğin 20 yaşından önce yaşanması, viral ve bakteriyal infeksiyonlar, fazla sayıda doğum yapmak, sosyo-ekonomik düzeyin düşük olması, sigara içmek, C vitamini ve A vitamini eksikliği olarak bilinmektedir. Rahim ağzı, rahimin vajinaya açılan boyun kısmıdır. Hastalık burada bulgu vermeye başladığında çoğunlukla ilerlemiş safhadadır. Rahim ağzı kanseri, uzun bir kuluçka dönemine sahiptir. Hücrelerdeki şekil bozukluğunun başlamasından, kanser oluşumuna kadar geçen süre 5-10 yıldır. İleri evrede tedavi şansı çok düşük, erken evrede yakalanıldığında ise tedavi şansı çok yüksektir. Bu nedenle böyle bir rahatsızlığın kendinizde olduğundan şüpheleniyorsanız ya da kontrol amaçlı 6 ayda bir pap smear testi yaptırmanızda fayda var. Bütün kanser çeşitlerinde erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Özellikle rahim ağzı kanserinde erken dönemde teşhis edilebilen vakaların yüzde 95'inden fazlası tedavi edilebiliyor. Erken dönemde yapılan küçük cerrahi işlemler ile bu hastalık tedavi edilebilerek kadının rahmini kaybetmesi engellenir ve ileride çocuk sahibi olamama (kısırlık) problemi de yaşanmaz. Ancak ileriki aşamalarda tedavisi en güç hastalığa dönüşür. Kemoteropi ve ilaçlarla tedavisi zorlaşır ve çok kısa sürede yayılarak ölüme sebep olur. BELİRTİLERİ: Çoğu zaman her hangi bir bulgu vermeyip et suyu renginde hafif kanlı ve kokulu akıntı görülebilir. İleri evrelerde kanamaların süresi uzar, miktarı artar. İlişki sonrası kanama olabilir. Ağrı, ancak ileri evrelerde görülen bir bulgudur. Pap Smaer 1941 yılından beri kullanılan bir kanser tarama testidir. Bugüne kadar geliştirilmiş olan kanser tarama testlerinden en etkili olanıdır. ABD' de kullanımına başlandığından bu yana, rahim ağzı kanserlerinde ölüm oranı %70 oranında azalmıştır. En uygun zaman, iki adet arasında kanamasız dönemdir. Smear alımından önceki 48 saat içinde, cinsel ilişki ve vaginal duş önerilmez. Eğer vajinal bir tablet kullanımı varsa, son tabletin üzerinden en az 5 gün geçmesi önemlidir. Tarama, 18 yaşından itibaren, cinsel aktif her bayana yapılmalıdır. ","label":"health"} +{"text":"SSK Kayseri Hastanesi' nde İnternetten Randevu Kayseri'de SSK Hastanesi Çözüm İnternetten Randevu Program'ıyla çağın gerektirdiği yeniliklere bir yenisini daha ekledi. (Habersaglık-Istanbul) Çözüm Bilgisayar tarafından hazırlanmış olan İnternetten Randevu Programı’nda; mernis no, sicil numarası, istenilen gün ve saate göre randevu alabilme, hastanenin çalışma şekline göre Cumartesi günü randevulu çalışabilme, polikliniklerin doktor isimleriyle birlikte seçilmesi, günlük randevu kapasitesi ve randevu sayılarını görebilme, randevu işlemlerinin yazıcı çıktısı olarak alınması, istatistiklerinin hesaplanması, randevu işleminin iptal edilmesi, tatil gününe rastlayan randevuların ilk mesai gününe alınması, randevu bilgilerinin hastanın e-mail adresine veya cep telefonuna kısa mesaj olarak gönderilmesi, gönüllü çalışma sistemine uygunluk gibi temel unsurların yanında çok sayıda özelleştirilebilinecek seçenekler bulunuyor. SSK Ereğli Hastanesi ve Türk Telekom AŞ. Genel Müdürlüğü'nden sonra SSK Kayseri Hastanesi'nde de hizmete giren Çözüm İnternetten Randevu Programı tüm Çözüm programlarıyla entegre çalışıyor. ","label":"health"} +{"text":"Dijital kalp pili üretildi Avusturyalı bilim adamları, 6 yıllık bir çalışma sonucu, ''dünyanın ilk dijital kalp pilini'' ürettiklerini açıkladı. Başkent Viyana'da tanıtılan dijital kalp pili, cep telefonlarında kullanılan teknolojiden esinlenerek üretildi. 50, 9x45, 9x71, 5 mm ebatında ve 28,3 gram ağırlığındaki dijital pil, 6 ila 8 yıl değiştirilmeden çalışabiliyor. Graz Eyalet Hastanesi doktorlarından Michael Anelli-Monti, yeni pil sayesinde kalp ritimleri hakkında önemli bilgi toplama fırsatını yakaladıklarını, bugüne kadar 10 dakikada elde edebildikleri bilgileri bu pil sayesinde 8 saniyede okuyabileceklerini söyledi. Kalp ritmini düzenlemek amacıyla bugüne kadar kullanılan analog pillerdeki microchip'lerin aşırı enerji tükettiklerini ve sık sık değiştirilmesi gerektiğini hatırlatan uzmanlar, önümüzdeki haftalarda kalp hastalarında kullanılacak olan dijital pillerin 6 ile 8 yıl arasında dayanabildiğini bildirdiler. Uzmanlar, dijital pilin analog pile oranla çok hızlı ve sessiz çalıştığını, hastanın kalbindeki pilin varlığını çok hafif bir şekilde hissedeceğini kaydettiler. Ömrünü tamamlayacak olan dijital pilin de analog pil de olduğu gibi sorunsuz olarak değiştirildiğini belirten doktorlar, dijital pilin çocuk hastalara da takılabildiğini söylediler. ","label":"health"} +{"text":"Evde kullanılabilen kalp şok cihazına onay Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) evde kullanılabilecek ilk defibrilatör cihazını onayladı. Philips elektronik firmasınca üretilen ve 2295 dolara satılacak olan cihazın kullanımının çok basit olduğu bildirildi. Defibrilatörler, hastanelerin yanı sıra uçaklar, alışveriş merkezleri ve havaalanları gibi halkın yoğun olduğu yerlerde bulunduruluyor. Cihaz, elektro şok yardımıyla, duran bir kalbin yeniden atmasını sağlıyor. Ev tipi defibrilatör, doktorlar tarafından reçeteye yazılabilecek, ancak cihaz kullanılmadan mutlaka acil servis aranarak ambulans istenilecek. Ambulans beklerken çok sayıda hastanın hayatını kaybettiğini belirten uzmanlar, cihaz sayesinde hastanın yaşama şansının yükseleceğini ifade ediyorlar. ","label":"health"} +{"text":"Kanser tedavisinde yeni yöntem Karbon ışını ve su kullanılarak kanser tümörü tedavisinin Avusturya’da da uygulanacağı bildirildi. Avusturya’nın Baden kasabasında bugün başlayan “Kanser tedavisinde nükleer ışının rolü” konulu konferansta konuşan uzmanlar, Niederösterreich eyaletinde gelecek yıllarda karbon ışını ve su tedavisini uygulayacak bir merkezin kurulacağını, 100 milyon euroya malolacak merkezin yılda 1300 hastaya hizmet vereceğini bildirdiler. Kanser tümörlerine karşı kullanılan nükleer ışınların sağlıklı hücreleri de tahrip ettiğini belirten uzmanlar, karbon ışını ve su kullanılarak sağlıklı hücreleri tahrip etmeden tümörlerin öldürülebildiğini belirttiler. Konferansta sunulan bildirilerde, karbon ışını ve su ile, nükleer ışınlardan 3 kat daha fazla miktarda tümörün öldürülebildiği kaydedildi. Bu tedavi şeklinin Japonya’nın Chiba adlı araştırma merkezinde ve Almanya’nın Darmstadt kentindeki kliniklerde uygulandığını bildiren uzmanlar, tedaviden olumlu sonuçlar alındını kaydettiler. Konferans merkezinden yapılan yazılı açıklamada da, Pazar gününe kadar devam edecek konferansta, Avusturya, Almanya ve Japonya arasında kanser tedavisinde karbon ışını ve su kullanımı konusunda yoğun işbirliği yapılacağı bildirildi. ","label":"health"} +{"text":"Bilinçaltı mesajlarına karşı özel dedektör Anonslardan, siyasi sloganlara kadar çeşitli cümleler fark ettirmeden insan beynine kazınıyor. Rusya Basın Bakanı Yardımcısı Valeri Sirojenko’nun açıklamasına göre, “25’inci kare”yi saptamak üzere özel bir detektör geliştirildi ve bu cihaz ile yıl sonuna kadar tüm TV kanallarının sürekli kontrolü sağlanmış olacak. İtar-Tass’ın haberine göre, resmi olmayan bilgiler, Rusya TV programlarının 5’te 1’inin, “25’inci kare”yi içerdiğini ortaya koyuyor. İnsan gözünün, TV izlerken saniyede 24 kareyi algılayabildiği, 25’inci karenin ise göz tarafından fark edilmese bile doğrudan beyne etki ettiği belirtiliyor. Uzmanlara göre bu etki, beyni “yüksek derecede ikna edici” olabileceği gibi, tahrip edici de olabiliyor. Rusya Basın Bakanlığı, bu etkiyi yayınlarında kullandığı tespit edilen TV kanallarının lisanslarının iptaline dahi gidilebileceği uyarısı yaptı. Bakanlık kaynaklarına göre, TV’lerde yayımlanan her üç filmden birinde, 25’inci kare şeklinde, promosyon amaçlı bir slogan veya reklam yer alabiliyor. Bu slogan veya reklamlar, “başka kanal izleme” şeklindeki anonslardan, siyasi amaçları hedefleyen sloganlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Rusya’nın geliştirdiği detektörün, dünyadaki benzerlerinin dördüncüsü olduğu kaydedildi. ","label":"health"} +{"text":"Uzman Estetisyen Irmak Koçpınar, su sporlarının karada yapılan egzersizlere nazaran çok daha fazla kalori harcattığını açıkladı. Zayıflamanın temel felsefesinin kalori harcamaktan geçtiğini vurgulayan Koçpınar, ‘Vücudun tüm kasları suda çalışırken, karada olduğu kadar da yorgunluk hissedilmez. Bunun nedeni suyun kaldırma kuvvetidir’ dedi. Koçpınar, su içinde çalışan kasların esnekliğinin arttığını, ritmik nefes alışverişlerin de insanın kendini daha sakin hissetmesine yol açtığını belirtti. ","label":"health"} +{"text":"Tabii ki damak tadına düşkünlüğüyle tanınan, yediği ekmeği bile memleketi Isparta’dan getirten Demirel’i sağlıklı yaşam programına ikna etmek hiç kolay olmamış. Kendisini Demirel’in “Sağlık Menajeri” olarak niteleyen doktoru Aylin Cesur, en büyük mücadeleyi Türkiye’nin dört bir yanından gelen yemeklere kısıtlama getirmekte vermiş. Demirel’in en önemli sağlık sırrı “Toprak adamı” olması diyen Cesur, uyguladıkları diyetin detaylarını anlattı: Demirel kalori hesabıyla besleniyor ve günde 1800 kalori alıyor. Üç beyazdan uzak duruyor ve yediklerinin protein açısından çok zengin olmamasına özen gösteriyor. Kırmızı eti tamamen kesen Demirel, beyaz eti de kısıtlı alıyor, sebze ve meyveye ağırlık veriyor. Tüm yedikleri kalori hesabı doğrultusunda sınırlı olan 9. Cumhurbaşkanı ara sıra ve çok az olmak kaydıyla rejim dışı yiyeceklerle kendini ödüllendirebiliyor. Demirel rejimini sporla da destekliyor ve haftanın 5 günü sabah erken saatlerde doktoruyla yürüyüş yapıyor. Genelde Ankara sokaklarında ve belli başlı koşu yollarında yürüyen Demirel, soğuk havalarda ise kapalı spor salonlarını tercih ediyor. ","label":"health"} +{"text":"Kalpte Contak CD mucizesi ABD Gıda ve İlaç Dairesi, hem kalbin atış hızını ayarlayan, hem de ani kalp durması halinde kalbi tekrar çalıştıran yeni kalp cihazı Contak CD’yi onayladı. Contak CD cihazı, ileri derecede kalp yetersizliği bulunan ve ilaçla tedaviye cevap vermeyen hastalarda kullanılabilecek. Cihazın denendiği hastalardan bazılarının egzersiz yapacak duruma geldiği, bazılarında ise çok az gelişme kaydedildiği belirtildi. 44 bin 475 dolar fiyatla satılacak cihazın, diğer defibrilatörlerden daha uzun süre insan vücudunda kalabileceği kaydedildi. ABD’de 5 milyon kişide konjestif kalp yetersizliği bulunduğu, hastaların ancak yarısının 5 yıl ve daha fazla hayatta kalabildiği belirtildi. ","label":"health"} +{"text":"[HaberSağlık-İstanbul] Diyabet, kalp hastalıkları, astım, böbrek yetmezliği, kanser, dalağın alınması.. Çok farklı görünen tüm bu hastalıkların tek ortak noktası, hastanın bağışıklık sisteminde yol açtığı ağır hasarlardı. Şimdi ise bir ortak noktaları daha var: söz konusu hastalar için başta grip ve zatürre olmak üzere birçok aşı artık bedava! Sağlık Bakanlığı’nın “2004 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatı” kapsamında, diyabetli hastalar, kalp hastaları, astımlılar, böbrek yetmezlikli hastalar, kanser hastaları, dalağı alınan yada kan hastalıkları nedeniyle dalağı işlevini yitirmiş hastalar “bağışıklık durumu olumsuz etkilendiği için enfeksiyon hastalıklarının daha ağır seyrettiği yüksek riskli gruba dahil” sayılıyor. Bu nedenle Sağlık Kurulu raporlarında “Her yıl sonbaharda grip aşısı yaptırması ve 5 yılda bir pnömokok (zatürre) aşısı yapılması gereklidir” cümlesi eklendiği takdirde, bu aşıların bedelleri tümüyle devlet tarafından karşılanıyor. Hastaların aşı mevsimi olan sonbahar-kış aylarında aşılarını ücretsiz alabilmeleri için raporlarına bu aşıları bir an önce ekletmesi gerekiyor. Diyabetli bir hasta için grip, ağrı ve ateşten daha öte tehlikeler ifade ediyor. Grip, diyabet hastası için daha fazla hasta olma, hastanede daha uzun zaman geçirme ve hatta ölüm anlamına gelebiliyor. Çünkü diyabet hastasının bağışıklık sisteminde yetersizlikler olabiliyor. Bu sebeple grip ve zatürreden ölenlerin sayısı, diyabetiklerde üç katına çıkmakta. Kalp hastalarının grip nedeniyle “kalp krizi” geçirme ve dolayısıyla ölüm riski çok daha yüksek. Grip aşısının kalp hastalarında kalp krizi geçirme riskini azalttığı bulunmuş durumda. Grip ayrıca astım hastalarının da atak geçirme sıklığını artırarak hayati tehlike yaratıyor. Bu yüksek risklerden kurtulmanın yolu ise grip aşısı yaptırmaktan geçiyor. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı, kronik hastalığı olanların mutlaka aşılanmalarını öneriyor. Kaynak:Zego İletişim Stratejileri Merkezi ","label":"health"} +{"text":"İltihaplanma inme riskinin habercisi Orta yaşlılarda, iltihaplanma ile ilgili C reactive-proteinin (CRP) yüksek oranda bulunması, gelecekte inme riskini ortaya koyabiliyor. Vücutta, iltihaplanma ile ilgili C reactive-proteinin (CRP) yüksek oranda bulunmasının, orta yaş insanlarda gelecekteki inme riskini ortaya koyabildiği belirlendi. Amerikan Kalp Kuruluşu yayın organında yer alan araştırma raporunda, kalp ve damar hastalıkları ile ilgili birkaç risk taşıyan ve aynı zamanda CRP oranı yüksek bulunan deneklerde, 10-15 yıl içinde inme riskinin, CRP oranı düşük bulunan deneklere göre 3.8 kat artabildiği kaydedildi. CRP ile ilgili araştırmanın 20 yıl sürdüğü ve konuyla ilgili en kapsamlı araştırma olduğu bildirildi. 8 bin 6 erkek denek üzerinde yapılan araştırmada, 20 yıl içinde 259 inme vakası saptandı. İnme vakaları ile ilgili bilgiler, inme geçirmeyen 1348 deneğin bilgileri ile karşılaştırıldı. Yüksek oranda CRP faktörünün, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı bulunmayan, aynı zamanda sigara kullanmayan sağlıklı deneklerde de yüksek risk ortaya koyabildiği gözlendi. Uzmanlar, vücuttaki yüksek iltihaplanmanın, inme riski üzerinde diğer risk faktörlerinden çok daha etkili olduğunu düşünüyor. CRP seviyesi yüksek olan 48-55 yaş arası insanlarda, CRP oranı düşük olan insanlara göre 10-15 yıl içinde inme riski 3’e katlanabiliyor. CRP faktörünün kadında da erkekte olduğu gibi inme riskini artırabildiği düşünülüyor. Gelecekteki araştırmalarda, CRP oranının kalp ve damar hastalıkları üzerindeki etkisinin gözleneceği bildirildi. ","label":"health"} +{"text":"Karan'ın avukatı Faik Yıldız, müvekkilinin sürekli görevden alınması ve davaları kazanmasına rağmen eski görevlerine iade edilmemesi nedeniyle, 2002 yılında, Sağlık Bakanlığı aleyhine manevi tazminat davası açtığını bildirdi. Davanın sonuçlandığını ifade eden Yıldız, Antalya İdare Mahkemesi'nin, Sağlık Bakanlığı'nın Karan'a 7 milyar lira tazminat ödemesine karar verdiğini belirtti. Müvekkilinin 7 kez görevden alındığını ve her görevden almaya dava açtıklarını belirten Avukat Yıldız, bakanlığa karşı tam 7 kez dava kazandıklarını, tüm bu davaların sonunda da uğradıkları mağduriyetin giderilmesi için manevi tazminat davası açtıklarını kaydetti. Antalya 1. İdare Mahkemesi'nin, son davada, Sağlık Bakanlığı'nı ''yargı kararını uygulamama ve\/veya uygulanmaktan kaçınma'' gerekçesiyle tazminat ödemeye mahkum ettiğine işaret eden Yıldız, ''Mahkeme, her defasında müvekkilimin görevden alınmasını gerektirecek bir durum oluşmadığına hükmederek, kararın iptaline karar verdi. Bu da artık siyasal kararlarla haksızlığa uğrayanların hukuk ve adalet tarafından korunduğunu ortaya koyuyor. Bu, sevindirici bir durum'' dedi. Karan'ın yasal faiziyle birlikte bakanlıktan 14 milyar lira alacağını ifade eden Yıldız, ''Müvekkilim, dava açmaya karar vermeden önce 7 kere sürülmüştü. Bu tayinlerin hepsi iptal oldu. Bunu gerekçe göstererek tazminat davası açmıştık. Yeni dönemde de müvekkilim, İl Sağlık Müdürlüğü'nde Personel Müdürlüğü'nden Keçiborlu Devlet Hastanesi Müdürlüğü'ne atandı. Şu anda 8. görev yeri. Şimdi bu karar için de dava açmaya hazırlanıyoruz. Adalet, gerekeni yine yapacak'' diye konuştu. ","label":"health"} +{"text":"Çevresini merak edip, herşeyi bilip, öğrenmek ve dokunmak isteyen çocukların görünmez kazalar yaşadığını belirten uzmanlar, evde, bahçede, sokakta meydana gelen beklenmeyen kazaların aslında önlebilir olduğunu, basit tedbirlerle çocuklara güvenli ortam sağlanacağını ifade ediyorlar. Bursa Sağlık Müdürlüğü Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şubesi Müdürü Doktor Ruhi Berkem, çocukların neyin tehlikeli ve zararlı olduğunu bilmediğini kaydederek, \"Bu durumda anne ve babaya düşen görev, tehlikeli durum ve nesneleri önceden düşünüp bunlarlı ilgili tedbir almak ve tehlikeli olabilecek kavramları çocuğa öğretmektir\" dedi. Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şubesi'nin kazalardan korunma uyarıları şöyle sıralanıyor: \"- Anne-baba çocuğu evde tek başına ya da küçük kardeşiyle yalnız bırakmamalıdır. - Çocuk tanımadık, yabancı biriyle yalnız bırakılmamalıdır. - Kırılacak eşyalar, makas, bıçak gibi kesici aletler çocuğun ulaşamayacağı yerlerde tutulmalıdır. - Zehirli olabilecek her ürün (temizlik malzemeleri, ilaç, kozmetik malzemeler vb.) yüksekte duran ve kilitli dolaplarda saklanmalı, tehlikeli olabilecek sular (çamaşır suyu vb.), su şişesi, gazoz şişesi gibi karışabilecek kaplara konmamalıdır. - Çocuğun erişebileceği yerlerde elektrik kordonları bulunmamasına, tüm prizlerin önünün kapalı olmasına dikkat edilmelidir. - Kibrit ve çakmak gibi yakıcı aletler çocuğun ulaşamayacağı yerlere konmalıdır. - Ocakta bulunan tava, çaydanlık gibi eşyalar ocağın arka gözünde ve sapları uzak köşeye dönük olmalıdır. - Evde soba yanıyorsa etrafı mutlaka korkulukla çevrilmeli, çocuğun takılıp düşebileceği eşyalar sobanın etrafında bulundurulmamalıdır. - Çocuk banyo yaptırılmadan önce suyun ısısı mutlaka dirsekle kontrol edilmelidir. - Tüpler mümkünse çocuğun ulaşamayacağı bir dolapta tutulmalıdır. - Çocuğun yanında ve onunla ilgilenilirken kesinlikle sigara içilmemelidir. - Çocuğa ilaç içirilirken şeker, tatlı v.s. diyerek kesinlikle kandırılmamalı, içtiğinin ilaç olduğu ve kendi başına almaması gerektiği anlatılmalıdır. İlaç, çocuğun ulaşamayacağı bir yüksekliğe ve kapalı bir yere konulmalıdır. - Çocuğun ulaşabileceği uzunlukta masa örtüleri kullanmaktan kaçınılmalı, masa örtüsünü çekerek tatsız bir olaya neden olabileceği unutulmamalıdır. - Çocuğun yatağının çok yumuşak ve cam kenarında olmamasına dikkat edilmelidir. - Çocuğun karyolasındaki veya beşiğindeki korkuluk aralıklarının çocuğun başının geçemeyeceği kadar dar olmasına özen gösterilmelidir. - İki yaşından küçük bebeklerde uyurken yastık kullanılmamalıdır. - Bebek sırt üstü veya yan yatırılmalı, yüzükoyun yatırılmamalıdır. - Yumuşak tüylü oyuncaklar ve battaniyeler çocuğun yatağına konulmamalıdır. - Çocuk çok çabuk boğulabilir. Bu yüzden çocuk su dolu kova, havuz, su birikintisi, küvet v.s. gibi yerlerin yanında asla yalnız bırakılmamalıdır. - Çocuğun hava yolları oldukça dardır. Genellikle cisimleri ağzına alır ya da burnuna sokar. Bu nedenle üzüm, fıstık, çekirdek, leblebi gibi yiyecekler yalnızken verilmemelidir. - Toplu iğne, düğme, tespih, bozuk para gibi küçük cisimler çocuğun ulaşamayacağı yerlerde bulundurulmalıdır. - Çocuğa oynaması için nefes almasını önleyerek boğulmasına neden olabilecek naylon torba veya balon gibi malzemeler verilmemelidir. - Çocuğun oyun oynadığı yerin cama ve balkona yakın olmamasına dikkat edilmelidir. - Yemek pişirilirken, sıcak şeyler yiyip-içerken çocuk kucağa alınmamalıdır. - Çocuğun yere takılarak düşme tehlikesine karşı, halının ve kilimin katlanmamasına, kaymamasına dikkat edilmelidir. - Çocuk düşme tehlikesine karşı yalnız başına yüksek bir yerde bırakılmamalıdır. Altının değiştirildiği yer yüksekte ise, mutlaka bir el çocuğun üstünde tutulmalıdır. - Yürüteç kullanılıyorsa, zeminin düzgün olmasına, etrafta takılacak bir şey olmamasına dikkat edilmeli ve bebek yürüteçteyken yalnız bırakılmamalıdır. - Merdiven inişlerinin güvenli ve korunaklı olmasına dikkat edilmelidir. - Çocuk köpek, kedi gibi hayvanlarla yalnız bırakılmamalıdır. - Çocuk dışarıda yalnız bırakılmamalı, dışarıdaki oyun alanının güvenli, tehlikelerden uzak olmasına dikkat edilmelidir. - Çocuğun uzun süre güneşin altında kalmamasına dikkat edilmelidir. - Çocuğa trafik eğitimi vermeye mümkün olduğunca erken dönemde başlanmalıdır. - Çocuğun tek başına karşıdan karşıya geçmesine izin verilmemelidir. - Anne-baba ve çocuk gece yürürken parlak, rahatlıkla görülebilecek renkte giysiler tercih etmelidir. - Çocuk 10 yaşına kadar arabanın ön koltuğuna oturtulmamalıdır. - Çocuk arabada arka koltuğa oturtturulmalı, çocukla birlikte bir büyük arka koltuğa oturmalıdır. - Üç yaş ve altındaki çocuklar arabada arka koltuğa yerleştirilmiş yaşına uygun bebek koltuğuna veya arka koltukta annesinin kucağında oturmalıdır. - Çocuk arka koltukta otururken, arabanın kapıları mutlaka kilitli tutulmalıdır. - Araba durduğu zaman çocuk arabadan mutlaka kaldırım tarafındaki kapıdan indirilmelidir. - Çocuk arabada kısa süreli bile olsa yalnız bırakılmamalıdır. - Anne ve babanın bazı basit önlemleri alması, bu kazaların önemli bir bölümünün oluşmasını engelleyebilir\". ","label":"health"} +{"text":"Yaşlı ve sakatlara robot giysi Japonlar, yaşlılar ve sakatların yürümelerine, merdiven çıkmalarına ve oturmalarına yardımcı olacak ''robot-giysi''yi yakında piyasaya sürecekler. Tsukuba Üniversitesi'nden Prof. Yoşiyuki Sankai'nin geliştirdiği motorlu kostümü üretip pazarlamak için 30 kadar firma ortak bir şirket kuracak. Profesör Sankai, geliştirdiği giysinin ''ne fabrika robotu, ne de eğlencelik robot olduğunu'' belirterek, ''Giysi, insanlara günlük yaşamda yardımcı olacak'' dedi. HAL-3 adı verilen ''robot-giysi'', bilgisayar ve batarya içeren bir sırt çantasından oluşuyor. Sistem, diz ve kalça eklemlerini harekete geçiriyor. Kaslara gönderilen elektrik sinyali, bacakların oynamasını sağlıyor. ''Robot'' sayesinde, kullanıcı hiç fiziksel çaba harcamadan saatte 4 km hızla yürüyebiliyor. Yürüyüş, robotların karakteristik yürüyüşüne de benzemiyor. ''Robot-giysi''nin, özellikle hastane ve yaşlıların yaşadıkları yurtlara satılacağı veya kiralanacağı belirtildi. Giysinin fiyatının, 8 bin 440 dolar olması bekleniyor. ","label":"health"} +{"text":"Kalp hastalarının EKG kaydını dijital sistemle alabilen özel cep telefonu Vitaphone şirketi tarafından geliştirilen ve kalp hastalarının EKG kaydını dijital sistemle alabilen Herz Handy adlı özel cep telefonu başkent Berlin’de tanıtıldı. Bu özel cep telefonunda geliştirilen yeni yöntemle koroner kalp, şeker ve tansiyon hastalarının durumunun, her an ve her yerde kontrol altında tutulması sağlanabilecek. Herz Handy’lere yerleştirilen ileri teknolojiyle geliştirilmiş bir tanı cihazı, kalp hastalarının EKG kaydını dijital sistemle kayda alarak, özel olarak oluşturulan bir hizmet servisine iletiyor. Vitaphone Hizmet Merkezi, EKG kaydını hemen değerlendirerek, sonucu telefon sahibine bildiriyor. Bu sebeple cep telefonunun EKG kaydı için üretilen 4 iletkenin bulunduğu arka yüzü, deriyle temas edecek şekilde göğse tutuluyor. Böylece kalp kasından geçen elektrik akımı kaydediliyor ve kayıtlar hizmet merkezine iletiliyor. Herz Handy’nin mucidi, aynı zamanda iç hastalıkları, kardiyoloji ve spor uzmanı olan Doç. Dr. Stefan Sack, Vitaphone şirketinin Almanya’da yaşayan Türklere yönelik özel bir kampanya başlattığını belirterek, “Kalp hastalıkları, Almanya’daki Türkler arasında da önemsenmesi gereken bir konu. Türklerde kalp damar sertliği Almanlara göre yüzde 10 oranında daha fazla. Hastaların yaygın endişelerini dikkate alacak olursak, Herz Handy’nin güven verici bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz” dedi. Dr. Sack, Almanya’da 2000 yılında gözlenen kalp krizi vakası sayısının 380 binin üzerinde olduğunu ve 60 bin kişinin kalp krizinden öldüğünü söyledi. Hastaların çoğunun en büyük endişesinin, bir kriz durumunda kendilerine acilen yardım edilememesi olduğunu belirten Dr. Sack, şunları kaydetti: “İşte bu noktada Herz Handy’nin önemi ortaya çıkmakta. Modern donanımlı Herz Handy, EKG verilerini her yerde ve her zaman kaydedip değerlendiren bir cep telefonudur. Hasta eğer baygınlık ya da kriz geçiriyorsa Herz Handy üzerinde bulunan ilk yardım düğmesine basabilir. Hizmet Merkezi, hastanın bulunduğu yeri ivedilikle tespit ederek ilk yardım ekibini yönlendirecektir.” Almanya’da yaşayan Türklerden şeker hastası olanların oranının da Almanlardan fazla olduğunu kaydeden Dr. Sack, “Türklerde bu oran yüzde 10 ila 12. Buna karşın Almanlarda yüzde 5 ila 6, yani yarısı kadar. Bu sayılar gösteriyor ki, Türk toplumunda kalp ve dolaşım yolları hastalığı riski Almanlardan daha fazla” diye konuştu. Herz Handy’nin tanıtımını yapan reklam ajansı WFP’nin yöneticisi Erk Güner de, Türk halkının genel olarak yemek yemeyi sevdiğini, bunlara sigara ve stres gibi faktörler de eklenince Türklerde kalp rahatsızlıklarının Almanlara göre daha fazla olduğunu belirtti. Güner, “Herz Handy sayesinde insanlar kendilerini her yerde güvence altında hissedecek. Çünkü haftanın 7 günü 24 saat uzmanlardan oluşan tecrübeli bir ekip müşterilere hizmet veriyor. Bununla birlikte kritik durumlarda hastalara uzmanlar tarafından psikolojik yardım da yapılıyor” dedi. ","label":"health"} +{"text":"Samoa'daki Mamala ağacından AIDS ilacı geliştirildi Okyanusya'daki Samoa Adaları'ndan iki yerli doktor kadının, yağmur ormanındaki mamala ağacının iyileştirici gücüne dair bilgisinden yararlanılarak AIDS ilacı geliştirildi. ABD'li kar amacı gütmeyen ReSearch Alliance, AIDS hastalığına neden olan HIV virüsünün zararlı etkisini gideren \"prostratin\" maddesi içeren mamala ağacından elde edilen ilacın bir yıl içindeki denemelerinden sağlanacak kardan Samoa hükümeti ile Samoalı iki kadın şifacıya yüzde 20 kar payı verecek. Samoa'daki küçük bir köyde yaklaşık 10 yıl önce keşfedilen ve binlerce yılın bilgi mirası olan bu bitkisel ilaç bileşimi, eczacılık şirketlerince pek kabul görmedi. Samoa'daki yerli şifacı kadınlar mamala ağacını hepatit (sarılık) tedavisinde kullanıyorlardı. Mamala ağacının kabuğu ve gövdesinin, HIV enfeksiyonunu önleyici prostratin (laboratuarda phorbol ester diye biliniyor) içerdiği keşfedildi. Bilim literatüründeki adı \"Homalanthus nutans\" olan mamala ağacından geliştirilen bu yerli ilaç HIV virüsünün imhasının yanısıra, AIDS virüsünün sağlıklı hücrelere girmesini de önlüyor. ","label":"health"} +{"text":"Bu sene büyük çerçeveler özellikle moda. Ayrıca Jackie Onasis tarzını, eski model pilot gözlüklerini andıran gözlükleri ve büyük kare çerçeveleri de görüyoruz. Gözlerin yan tarafını da kapatan spor modeller de hala moda, ancak modern görünmek istiyorsanız, mutlaka şu büyük çerçeveli gözlüklerden bir tane edinin. Kendinize henüz bir güneş gözlüğü satın almadıysanız, o zaman doğru yerdesiniz. Zira gözlük alırken en önemli noktalardan biri yüz şeklinize uygun modeli seçmek. Sonuçta her model, her yüz biçiminde aynı derecede şık durmaz. Yüzünüz yuvarlaksa... Yüzünüz yuvarlaksa, ihtiyacınız olan şey köşeli gözlüklerdir; çünkü diğerleri yüzünüzün yuvarlaklığını iyice ortaya koyar. Eğer yüzünüz genişse, o zaman daha maceracı davranıp, büyük kare çerçeveli gözlüklerden deneyebilirsiniz. Yüzünüz kalp şeklindeyse... Yüzünüz Jennifer Anniston’ınki gibi kalp şeklindeyse, çok geniş gözlüklerden kaçının; çünkü bunlar çenenizi uzun gösterir. Bu yüz şekli için en uygun model pilot gözlükleridir. Bunlardan hoşlanmıyorsanız, renkli camlı ve aynalı modellere de bir göz atabilirsiniz. 70 ve 80’lerin tarzı olan uçuş gözlükleri Kate Moss’un da tercihleri arasında... Yüzünüz ovalse... Yüzü oval olanlar gözlük açısından en şanslılar, çünkü oval yüze hemen hemen her model yakışır. Şu an en moda olan model büyük kare çerçeveler olduğuna göre, önerimiz bunları denemeniz. Burberry’nin reklam kampanyasında Kate Moss’un taktığı gözlükler gerçekten de çok şık. Yüzünüz küçükse... Uygun gözlüğü bulmanız biraz zor olabilir. Özellikle de şu büyük çerçeve modasını göz önüne alacak olursak. Bu nedenle dükkanları arşınlamak zorunda kalıp, hemen bir şey satın alamazsanız umutsuzluğa kapılmayın. 80’lerde çok moda olan Rayban’in Wayfarer modeli oldukça klasik bir modeldir ve şu aralar da tekrar moda olacak gibi görünüyor. Çerçevesiz modeller de size uygun olabilir. Öte yandan yüzünüzün küçük olması, büyük çerçeveli modellerin size kesinlikle yakışmayacağı anlamına da gelmez. Deneyip görmek daha iyi olacaktır. Ancak çok kalın ve koyu renk çerçeveler küçük bir yüzde ağır durabilir. Yüzünüz uzunsa... Yüzünüzün boyuyla enini dengelemeniz için diktörtgen bir çerçeveye ihtiyacınız var. Diesel’de bu tarz modellere rastlayabilirsiniz. Yüz şekliniz Liv Tyler’ınkini andırıyorsa, daha cesur da davranabilirsiniz. Büyük ve renkli çerçeveler sizde hoş durabilir. Retro modellerin en şıklarını YSL ve Prada’da bulabilirsiniz. Yüzünüz kareyse... İşte Jackie Onassis tarzı gözlükler için ideal yüz şekli. Ama bu arada köşeli gözlüklerden de kaçının, çünkü bunlar çenenin kare şeklini iyice vurgular. Öte yandan koyu renk camlı yuvarlak çerçeveleri deneyebilirsiniz. Yüzünüz kare ama küçükse, Jackie Onassis modelini gene de kullanabilirsiniz ama daha küçük bir modelini tercih edin. ","label":"health"} +{"text":"Kulak cihazı menenjit yapabiliyor İşitme özürlülerin kullandığı, iç kulağa yerleştirilen koklea (kulak salyangozu) cihazının menenjite yol açabildiği bildirildi Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) cihazı kullanan kişilerde 25 menenjit ve 9 ölüm vakasını saptamasından sonra, imalatçı üç firmadan biri olan merkezi California'da bulunan Valencia'nın sözcüsü,cihazı kullananların enfeksiyon riskine karşı aşı olmaları gerektiğini söyledi. FDA uzmanları, cihazı takan doktorların, bu işlemden önce ve sonra hastalara antibiyotik vermeleri gerektiğine dikkat çekti ve doktorlara, hastalarını enfeksiyon açısından yakından izlemelerini salık verdi. Uzmanlar, menenjit vakalarının 24 saatten az bir zamanda ya da 5 yıl gibi uzun bir zaman süreci içinde meydana gelebileceğini söylediler. DÜNYADA 60 BİN KİŞİ KULLANIYOR İşitme engellilere yönelik söz konusu cihaz, dünya genelinde 60 bin kişi tarafından kullanılıyor. Valencia firmasının 1996 yılından beri 10 bin, Avustralya merkezli Cochlear LTD firmasının ise son 20 yılda 40 bin cihaz sattığı bildirildi. Cochlear firmasının ABD'deki temsilcisi, cihazı kullananlar arasında meydana gelen her menenjit vakasından cihazın sorumlu tutulamayacağını öne sürdü. Temsilci, işitme engellilerin ameliyat sırasında başka nedenlerden ötürü de menenjit riski içinde olduklarını, cihazı kullananlarda menenjit riskinin kullanmayanlara göre daha yüksek olmadığını savundu. Cihazı imal eden diğer Avustralya firması MED-EL, henüz konuyla ilgili bir açıklama yapmadı. ","label":"health"} +{"text":"Akne tedavisinde kullanılacak cihaza onay ABD'nin Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), iltihaplı aknenin tedavisinde kullanılacak bir cihaza onay verdi Ağır ve orta şiddetteki akne üzerinde etkili olmayan cihaz, sadece iltihaplı aknenin tedavisinde kullanılabilecek. \"Cleart Light Sistemi\" olarak adlandırılan cihazın, şiddetli ışın yayarak cildi sivilcelerden temizleyebildiği belirtildi. Cihazın, sivilcelerin içinde bulunan bakterileri öldürerek cildi temizlediği, yaydığı ışının herhangi bir yan etki meydana getirmediği kaydedildi. İsrail'deki Lumanis firmasının ürünü olan cihaz, 48 hasta üzerinde denendi. Haftada iki kez ve her defasında 15'er dakikalık tedavi uygulanan hastaların tamamının tedaviye yanıt vermediği gözlendi. Araştırmacılar, 2 veya 3 seanstan sonra tedaviye yanıt vermeyen hastalarda başarı oranının yüzde 10'a düştüğünü söylediler. Tedavi sonunda, deneklerin yarısının yüzlerindeki sivilceler, yüzde 50 oranında azaldı. ","label":"health"} +{"text":"Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı bastırılıp dağıtılan önerilerde, menopozun doğurganlık yeteneğinin kaybolduğu 48-55 yaş arası dönem olduğu belirtilirken, beslenme durumu, sosyo-ekonomik durum, aşırı alkol ve aşırı kahve içilmesinin menopozu etkileyen faktörler arasında yer aldığı kaydedildi. Osteoporozisin \"kemiklerden kalsiyum kaybının artması sonucunda kemiklerin kolaylıkla kırılması hastalığı\" olduğunu belirten Bakanlık, bunun menopozda görülen en önemli sağlık sorunu olduğunu vurguladı. Yüksek düzeyde kafein, protein ve sodyumun idrarda kalsiyum atımını arttırdığı, fosfat içeren içeceklerin aşırı tüketilmesinin kemik yoğunluğunu azalttığı, mide asidini kontrol eden ilaçlar ile alkol ve sigaranın osteoporoz riskini arttırdığına dikkat çeken Bakanlık, menopoz döneminde, organizmada önemli değişiklikler oluştuğunu belirtti. Bakanlığın hazırladığı metinde, hormonal değişiklikler, yumurtalık fonksiyonunun azalması, baş ağrısı, sinirlilik, uyku bozuklukları, depresyon, aşırı terleme, halsizlik ve yorgunluk, deride gevşeme, incelme, damarların belirgin hale gelmesi, yaraların geç iyileşmesi ve morlukların oluşması, şişmanlık, kardiyovasküler hastalıkların menopoz döneminde görülen sağlık sorunları olduğu kaydedildi. Bakanlık, menopoz döneminden sonraki yaşamında kemiklerinin sağlam kalmasını isteyen kadınların beslenmesine mutlaka özen göstermesi gerektiğini kaydetti. Bakanlık, kadınlara şu önerilerde bulundu: \" Her yaş döneminde yeterli kalsiyum tüketilmelidir. Kalsiyum için en iyi kaynak süt ve süt ürünleridir. Sütün dışında özellikle yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve pekmez kalsiyumdan zengindir. Mineral içeriği yüksek sert sular içilmeli. İçme ve kullanma sularının florid içeriğinin litrede 0.7-1.2 mg düzeyinde olması kemik ve diş sağlığı açısından önemli. D vitamini gereksinimi karşılanmalı. Güneş ışınlarından uygun şekilde ve düzenli olarak yararlanılmalı. Aşırı incelikten kaçınılmalı. Beden kitle indeksi 25'in altına inmemeli. Çünkü menopozdan sonra vücut, yağ dokusundaki östrojenden de yararlanmaktadır. Aşırı posa tüketiminden sakınılmalı. Aşırı protein tüketiminden kaçınılmalı. Çünkü yüksek proteinli diyet idrarla kalsiyum atımını arttırır ve osteoporozis için önemli bir risk faktörüdür. Aşırı fosfor tüketiminden kaçınılmalı. Yemeklere aşırı tuz eklemekten ve tuzlanmış besinleri aşırı tüketmekten sakınılmalı. Çünkü aşırı tuz, idrarla kalsiyum atımını arttırır. Sigara içilmemeli. .Düzenli fiziksel aktivitede bulunulmalı. Fiziksel aktivite gençlikte kemik kütlesini arttırır, yaşlılıkta ise kemik kaybını önler. Haftada en az 2-3 kez 30 dakika yürüyüş şart. Alkolden sakınılmalı. Alkol, kemik oluşum hücrelerini harap eder ve kalsiyum emilimini bozar. Özellikle aliminyum içeren antiasitlerden, kortizonlu ilaçlardan sakınılmalıdır. Aşırı kafein tüketilmemeli.\" ","label":"health"} +{"text":"Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kısa adı SABİM olan hizmeti tanıttı. Tüm Türkiye’den 184 numaralı telefonla ulaşılan hatta 4 hekim ve 40 operatörün 24 saat hizmet verdiğini ifade eden Bakan Akdağ, operatörlerin başvuru sahibini dinleyerek ilk etapta gerekli bilgiyi aktardığını, başvuru konusunun kaydedildiğini ve ileri bir değerlendirme gerekiyorsa Sağlık Bakanlığı’nın ilgili birimlerine internet üzerinden aktarıldığını belirtti. Arayan vatandaşın bıraktığı telefon numarasına başvurusuna ilişkin bilginin aktarıldığını dile getiren Akdağ, hizmetle ilgili olarak, “Bu sistem bizim çocuğumuz. Bebek olarak kucağımıza aldık. Şimdi ergenlik döneminde. Giderek de gelişecek” değerlendirmesinde bulundu. Sağlık Bakanlığı’nın bu hat sayesinde hizmetlerinin iyi işleyip işlemediğini de kontrol ettiğini kaydeden Akdağ, “Biz, sorunları halının altına süpürmek yerine vatandaşımızın en önemli ihtiyacı olan sağlıktaki sorunları görerek çözüm bulmaya çalışıyoruz” dedi. Akdağ, Ağustos 2003’te pilot çalışma niteliğinde başlayan hattın Ocak 2004’ten bu yana hizmet verdiğini ve 1 Ağustos 2003’ten bu yana 60 bine yakın başvuru aldıklarını bildirdi. Akdağ, bu telefonların 45 bininin bilgi alma, 2 bin 500’ünün eleştiri, 6 bin 700’ünün şikayet, 3 bininin talep, 100’ünün teşekkür, 600’ünün ise diğer konularda geldiğini kaydetti. Akdağ, arayan kişinin telefon numarasının göründüğü dijital sistemin sağlanmasıyla birlikte 184’ün ücretsiz olmasının gündeme gelebileceğini ifade etti. Bakan Akdağ, daha sonra basının karşısında SABİM hattını bir vatandaş olarak arayarak operatörden bilgi aldı. Telefondaki operatöre, “Ben SSK’lı bir vatandaşım. İsmim Recep. Ankara’da bir Sağlık Bakanlığı hastanesine doğrudan müracaat etmek istiyorum. Prosedürü nedir?” diye soran Akdağ, doğrudan başvurabileceği, sevk almasına gerek olmadığı, ilaçlarını da buradan sağlayabileceği yanıtını aldı. Bakan Akdağ, ikinci telefonunu da aynı operatöre, “Erzurumlu bir vatandaş” olarak açtı. Yeşil kartının vizesinin bittiğini, bu şekilde hastanenin acil servisine gelip gelemeyeceğini soran Akdağ, acil durumlarda kendisine vizesi bitmesine rağmen yardımcı olunabileceği karşılığını aldı. Akdağ, daha sonra görüştüğü operatörün yanına giderek bir süre sohbet etti. ","label":"health"} +{"text":"Son kullanma tarihi geçtiğinde açılmayan ilaç şişesi geliştirildi İngiliz bilim adamları, içindeki ilacın son kullanma tarihi geçtiğinde açılmayan ''akıllı'' ilaç şişesi geliştirdiler. New Scientist dergisindeki habere göre, Salford Üniversitesi ve Tacit Technology şirketinde görevli bilim adamları tarafından geliştirilen şişenin kapağının takıldığı dişler, son kullanma tarihinde biyolojik olarak parçalandığı için, kapak boşa dönüyor ve açılamıyor. Birçok hastanın yanlışlıkla son kullanma tarihi geçmiş ilaçlar içerek sağlığını tehlikeye attığı kaydedilen haberde, yeni buluşla bu tür vakaların önleneceği belirtildi. ","label":"health"} +{"text":"Hükümete bağlı faaliyet gösteren Kısırlık ve Embriyoloji Araştırmaları birimi, ülkede genetik olarak seçilmiş tüp bebek yapılmasına, bu bebeğin hasta kardeşinin tedavisine yardımcı olunabilmesi şartıyla izin verilmesini karara bağladı. Böylece, genetik olarak seçilerek hasta çocuklarının aynı doku yapısına sahip yeni bir bebek doğurma imkanına kavuşacak ailelerin hasta çocuklarına kan, doku, organ ve benzeri nakillerin yapılabilmesi mümkün hale gelecek. Kısırlık ve Embriyoloji Araştırmaları birimi, verilen iznin sıkı bir denetimle uygulanacağını bildirdi. Her başvuruyu vaka olarak ele alıp değerlendireceklerini belirten birim yöneticileri, “Verilen bu iznin, bazı ailelerin doğacak çocuğun gözünü, kaşını, fiziksel ve akli özelliklerini seçmek için kullanmasına kesinlikle engel olunacaktır” dedi. Bu arada, yıllardır bu izni bekleyen Kuzey İrlandalı Joshua Fletcher adlı anemi hastası çocuk ve ailesi, kararı sevinçle karşıladı. İyileşmesi sadece doku yapısı yüzde 100 uyumlu bir kişinin vereceği kemik iliğiyle mümkün olabilen küçük Joshua’nın anne ve babası, en kısa zamanda bir bebek dünyaya getirmek ve Joshua’nın ihtiyaç duyduğu iliği elde etmek için kolları sıvayıp gerekli izinleri almaya çalışacaklarını bildirdi. ","label":"health"} +{"text":"[HaberSağlık-İstanbul] AstraZeneca sponsorluğundaki “Bir Nefes İçin” AKUT tırı, doğal afet bilincini yaygınlaştırmak ve insanlarımızın nefes almasını engelleyen solunum hastalıklarına karşı bilinçlendirme kampanyası yürütmek üzere çıktığı Türkiye turundan dönüyor. 81 ili dolaşan ve 1 milyon kişiye ulaşan tırın son durağı, 7 bin çocuğun resimleriyle kaplanan Kadıköy Belediye Binası olacak. Türkiye turunun sonuçlarının paylaşılacağı ve Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Selami Öztürk’ün de katılacağı basın toplantısı, 11Ağustos Çarşamba günü, Kadıköy Belediye Binası' nda düzenlenecek.Toplantı programı ise şöyle: 11:00 Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk konuşması 11:15 AstraZeneca Türkiye Başkan Yardımcısı Gülsün Yörükoğlu konuşması 11:30 AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Nasuh Mahruki konuşması 11:45 Serginin açılışı, tırın gezilmesi 12.00 Solunum testi ","label":"health"} +{"text":"Yapay mesane nakile hazır Amerikalı bir cerrah, dünyanın ilk yapay mesane naklini yapmaya hazırolduğunu söyledi. Boston Çocuk Hastanesi'nden Dr. Anthony Atala, BBC'ye yaptığı açıklamada, gerekli izni aldığında, laboratuvarda geliştirilmiş mesaneyi bir hastaya nakledeceğini bildirdi. Atala, mesane naklinden başarılı sonuç alınması halinde zarar görmüş kalbi yeni kaslarla onarmaya ve hatta böbrek geliştirmeye çalışacağını söyledi. Laboratuvarda geliştirilmiş mesanenin, bu organı kanser, enfeksiyon ya da yaralanma sonucu tahrip olmuş kişilere nakledilebileceği belirtildi. Boston'daki Harvard Tıp Okulu ve Çocuk Hastanesi Doku Mühendisliği Laboratuvarı'nda iki yıl önce, 6 köpeğe yapay mesane nakledilmişti. Hayvanların mesanelerinden alınan doku örnekleri, yapay organ üretiminde kullanılmak üzere, kas hücreleri ve mesane deri hücreleri geliştirmekte kullanılmıştı. Böylece elde edilen dokuya köpek mesanesi şekli verilmiş ve organ denek hayvanlarına yerleştirilmişti. Yapay mesane nakledilen köpekler rahatlıkla idrarlarını yapabilmişlerdi. Dr. Atala, şimdi insana yapay mesane nakli yapmak için ABD Gıda ve İlaç dairesi'nin iznini bekliyor ve bu izni kısa sürede alabileceğini ümit ediyor. ","label":"health"} +{"text":"İnsanın genetik kopyası çok yakında geliyor İnsan kopyalamak için geliştirilen uluslararası projeye katılan Doktor Panayotis Zavos, AFP muhabirine verdiği demeçte... İnsan kopyalamak için geliştirilen uluslararası projeye katılan Doktor Panayotis Zavos, AFP muhabirine verdiği demeçte, “Kopyalama yoluyla ilk insan ceninlerini çok çok yakında elde edeceğiz” dedi. ABD’nin Lexington kentinde açıklama yapan Dr. Zavos, “Size bu demeci verdiğim şu anda çalışmalar sürüyor. İlk hücre çekirdek nakli denemesi çok yakın” diye konuştu. Zavos, bu işlemin bu yılın sonuna kadar ya da yeni yılın başlarında yapılacağını, deneylere çocuk sahibi olamayan 10 gönüllü çiftin katılacağını belirtti. Kopyalama denemelerinin iki gizli laboratuvarda yapılacağını söyleyen Dr. Zavos, laboratuvarların nerelerde olduğunu açıklamadı. Zavos, araştırma ekibinin şimdiye dek “insan hücre çekirdeklerini hayvan yumurta hücresine naklettiklerini, ancak insan hücrelerini insan yumurtasına hiç nakletmediklerini” anlattı. Yunan kökenli Amerikalı doktor Zavos, insan kopyalamak isteyen 12 kadar uzmanın oluşturduğu konsorsiyumun üyesi. ","label":"health"} +{"text":"Menisküs, safra kesesi gibi çok basit cerrahi müdahalelerin halen açık ameliyat yöntemiyle yapıldığı Bursa Devlet Hastanesi'nin yönetimine sigortalılar tepki gösteriyor. Bursa' da SSK'lı hastaları kabul eden Sağlık Müdürlüğü' ne bağlı Bursa Davlet ve Yüksek İhtisas Hastanelerinde endoskopik ameliyatlar yapılırken, SSK Genel Müdürlüğü tarafından, sigortalı hastaların bu tür ameliyatlarının kapalı sistemle gerçekleştirilmesine izin verilmiyor.Bu çerçevede çok basit ameliyatlar olarak kabul edilen diz içindeki kıkırdak yapının zedelenmesinden kaynaklanan menisküs ve safra kesesi ameliyatları halen SSK' lılara, açık sistemle yapılıyor. İstanbul'da 6 ay sonraya gün veriyorlar. Kapalı sistem ile menisküs ameliyatı olmak isteyen Salih Köse, Bursa Devlet Hastanesi'nde bu imkan olmasına rağmen SSK'lı olduğu için bu hizmetten yararlanmasına izin verilmediğini belirterek,'SSK Bursa Bölge Hastanesi, kapalı ameliyatın yapıldığı İstanbul' a sevk etti.Burada ise 6 ay sonrasına ameliyat randevusu verildi.Ancak İstanbul'da dahiliye,anestezi doktorları tetkiki ile kan tahlili ve röntgen çektirmek bile sorun.Buraya sevk olan hastalar,yanlarında 3-4 yakınlarını getirip sabah saat 5'te sıraya giriyorlar.İstanbul'da röntgen çektirmem mümkün olmadı.Menisküs ameliyatının aciliyeti olmadığı için, ben de hükümetin SSK'lıların devlet hastanelerinde ameliyat olmaları için beklemeye başladım.Yüzbinlerce sigortalıya hizmet veren Bursa Devlet Hastanesi'nin halen menisküs ameliyatlarını ayağı yararak yapmasını ilkel buluyorum.Bir ay hareket yeteneğini kısıtlayacak bu ameliyatı atraskopi(kapalı sistem) ile olmak istiyorum.Bursa SSK Hastanesi yöneticilerinin böyle bir şehirde bu sistemidevreye alamamaları da bir beceriksizliktir.Bursa'nın 16 milletvekili, 1 milyon sigortalının başvurduğu hastaneye 2-3 basit cihazı aldıramıyor.Milletvekilleri, milletin dertleri ile ilgilensinler.' diye konuştu. Safra kesesi ameliyatı için bekliyor Bursa'da eşinin safra kesesinde taş çıkması üzerine çare arayan SSK'lı Mustafa İşcan da, SSK Hastanesi'nde endoskopik sistem olmaması üzerinebeklemeye başladı.Bursa'daki bütün özel sektör hastaneleri ve hatta bazı kliniklerde kapalı sistem safra kesesi ameliyatlarının 800 milyon lira ile 1.5 milyar lira arasında değişen fiyatlarla yapıldığını anlatan Mustafa İşcan,'SSK Bursa Hastanesi,kliniklerde bile bulunan bu çok pahalı olmayan cihazı almadığı için biz sıkıntı çekiyoruz.20 yıldır sigortaya prim ödüyorum.Bir gözlük yaptırdım,2 defa muayene oldum.Ancak safra kesesi ameliyatı olamıyoruz.Yöneticiler bu sıkıntıya çözüm bulmalıdır.10 yıldır modern tıbbın uyguladığı bir sistemi hastanesine getiremeyen yönetim, binayı badana yaptırmakla övünemez.'diye konuştu.-Medikal Bakış ","label":"health"} +{"text":"Kalbe yakın takip Ani kalp krizi riskini teşhise yönelik geliştirilen kalbin elektronlu bilgisayar tomografisi ile, atardamardaki damar sertliği taranıyor ve geleceğe yönelik riskler belirlenebiliyor. ABD Saint Louis Üniversitesi Radyoloji Departmanı Kalp Tomografisi Bölümü Direktörü Doç. Dr. Esat Memişoğlu, günümüzde meslek hayatlarının verimli dönemlerindeki bazı insanların önceden hiçbir belirti olmaksızın kalp krizi geçirerek hayatlarını kaybettiğini (ani kardiyak ölüm) vurguladı. Yıllardan beri kullanılan kan kolesterol ölçümünün ''hangi kişinin kalp krizi geçirip geçirmeyeceğini'' belirlemede yetersiz kaldığına işaret eden Doç. Dr. Memişoğlu, ''Kalbin elektronlu bilgisayar tomografisi çekilerek yapılan kalsiyum skoru tayini, hiçbir şikayeti olmayan insanlarda kalp krizi riskini belirlemede en değerli yöntem'' dedi. ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden (FDA) onaylı elektronlu bilgisayar tomografisinin Türkiye'de sadece İstanbul'da bir görüntüleme merkezinde bulunduğunu, yakında Ankara'da da hizmete gireceğini anlatan Doç. Dr. Memişoğlu, bu cihazla ayrıca ''by-pass damarlarının açık olup olmadığının'' girişimsiz olarak takip edilebildiğini bildirdi. Doç. Dr. Memişoğlu, anjiyografi yöntemine sahip cihazdan, 40 yaşın üzerinde, stres, sigara, yüksek tansiyon veya şişmanlık gibi risk faktörlerinden en az birine sahip herkesin yararlanabileceğini anlatarak, günümüzde kullanılan teşhis yöntemlerinin ise ancak ilerlemiş hastalığı tespit edebildiklerini dile getirdi. ","label":"health"} +{"text":"Atatürk Üniversitesi (A.Ü.) Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sinan Evcil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aşırı soğuk içeceklerin, ağız ortamındaki ani ısı değişikliğine neden olduğunu belirten Evcil, şunları kaydetti: ''Yaz aylarında vatandaşlarımız hararetlerini kesmek için aşırı soğuk içecekleri fazla tüketiyor. Ancak bu durum, dişler için çok zararlı. Çünkü aşırı soğuk içecekler, diş mine yüzeyinin aşınmasına neden oluyor. Bu aşınma da bir zaman sonra minede çatlaklar oluşturuyor. Ardından dişin canlı dokusunda aşırı reaksiyon yaşanıyor ve şiddetli ağrılar meydana geliyor.'' Sinan Evcil, yazın soğuk su ve soğuk dondurmanın yanı sıra asitli içeceklerin de fazlasıyla tüketildiğine dikkati çekerek, bu durumun da dişlere zarar verdiğini bildirdi. Asitli içeceklerin, dişlerin yüzeyine, kemiklere ve dişlerdeki kalsiyum miktarına zarar verdiğini ifade eden Evcil, ''Kola ve asitli içecekler sadece diş minelerini değil, ağızdaki kalsiyum miktarını da olumsuz etkiler. Bu içecekleri tüketirken, normal sıcaklıkta olmasına dikkat etmeli'' diye konuştu. Evcil ayrıca çocukların özellikle asitli içecekleri fazla içmemesi gerektiğini belirterek, anne ve babaların bu konuda duyarlı olmasını istedi. ","label":"health"} +{"text":"Plastikten, kablolardan ve bilgisayar devrelerinden oluşan “sanal hastaların” kulaklarından, saçlarına ve hareket eden gözlerine kadar gerçek insanlara benzediği, nabza, çalışan kalbe ve akciğerlere sahip olduğu, hatta nefes alıp verdiği belirtiliyor. Tıp öğrencilerinin yanlış uygulamaları nedeniyle yaralanma ya da ölme olasılığı bulunmayan sanal hastaların bazı gelişmiş örneklerinin, her türlü tıbbi krizlere göre programlanabildiği, doktor adayının uyguladığı tedavi yöntemine uygun tepki verebildiği kaydediliyor. Bu yeni teknolojinin geçmişinin en fazla 10 yıl olduğu, özellikle ABD ordusu tarafından askeri tıp öğrencilerinin, hemşirelerin ve tıp teknisyenlerinin eğitilmesi için sanal hastaların yanı sıra simülatörlerin kullanıldığına dikkat çekiliyor. Ülkedeki 120 tıp fakültesinin hemen hemen yarısında sanal hastaların kullanıldığı belirtiliyor. Fiyatları kullanılan teknolojiye göre, 40 bin ile 200 bin dolar arasında değişen sanal hastaların her bir modelinin fonksiyonu farklı olduğu için, eğitimin tamamında kullanılacak “sanal hasta takımı”nın maliyetinin 600 bin dolar ile 2,5 milyon dolar arasında değiştiği ifade ediliyor ","label":"health"} +{"text":"Kas erimesini önleyen özel çizmeler için çalışıyorlar Bilim adamları, uzun süre yerçekimsiz ortamda kalan astronotlarda görülen kas erimesini önleyen özel çizmeler geliştiriyor İnternetteki “pressetext” sitesinde çıkan habere göre, Houston’da yapılan Uzay Kongresi 2002’de, geliştirilen özel çizmeler hakkında bilgi veren bilim adamları, çizmenin tabanının, yürürken, koşarken ve atlarken ayakta oluşan baskıların benzerini oluşturduğunu söylediler. Houston Üniversitesi’nde görevli bilim adamı Charles Layne, doğala çok yakın olacak bu baskıların bacaktaki kasları uyararak kas erimesini engelleyebileceğini belirtti. Yerçekimsiz ortamda kalan astronotların sadece kaslarının erimediğini kaydeden Layne, vücudun kasları kontrol etme yeteneğini de kaybettiğini söyledi. Özel çizmeyle yapılacak baskı sayesinde, sinir sistemi ve beynin de yürümenin nasıl bir şey olduğunu unutmayacağını belirten Layne, çizmenin yatalak hastalar için de kullanılabileceğini ifade etti. ","label":"health"} +{"text":"İnsan kanıyla çalışan mini-pil geliştirildi Amerikan bilim adamları, insan sağlığını kontrol etmekte kullanılan ve insan kanıyla çalışan mini-pil geliştirdiler. Nature dergisindeki habere göre, Austin Üniversitesi'nde görevli bilim adamı Adam Heller, pilin deri altına yerleştirilerek hastanın sağlık durumunu kontrol etmeye yardımcı olacağını söyledi. Pilin, şeker ve oksijenin reaksiyona girmesiyle enerji ürettiğini belirten Heller, enerji üretilmesi için pilin mutlaka kan ya da başka bir vücut sıvısıyla temasta olması gerektiğini söyledi. Mini-pilin iki santimetre uzunluğundaki iki karbon liften oluştuğu ve çapının milimetrenin yüzde birinden daha az olduğu kaydedilen haberde, elektrik akımının, iki karbon lifinin şekerden elektron alıp oksijene aktaran enzimlerle kaplanmış olması sayesinde üretildiği belirtildi. Heller, pilin, bir kol saatindeki pille aynı miktarda enerji ürettiğini söyledi. Şeker hastalarının kanındaki şeker düzeyinin bu pil yardımıyla sürekli kontrol edilebileceğini belirten Heller, pilin ürettiği enerjinin kalbin atış hızını ayarlayan cihazı çalıştırmak için yeterli olmadığına dikkat çekti. ","label":"health"} +{"text":"Meme kanseri tedavisinde son teknoloji geliyor İngiliz bilim adamları çok yakında meme kanseri tedavisinde çığır açacak yeni bir yöntemin uygulanmasına başlayacaklarını... İngiliz bilim adamları çok yakında meme kanseri tedavisinde çığır açacak yeni bir yöntemin uygulanmasına başlayacaklarını ve bu yöntemle radyasyon tedavisinin gerekliliğinin ortadan kalkacağını müjdelediler. Dünyada ilk kez kullanılacak olan yöntemin \"lumpectomy\" adı verilen ve göğüsteki tümörün alınması olarak izah edilebilecek işlemin tamamlanmasının ardından, göğüse pinpon topu büyüklüğünde bir metal topun yerleştirilmesiyle uygulanacağı belirtiliyor. Londra Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından geliştirilen ve bugüne kadar 30 kadının tedavisinde kullanılan yöntemin mucitlerinden olan Dr. Jeffrey Tobias, gelişmenin son derece heyecan verici ve kadını radyasyonun yan etkilerinden korumak konusunda etkili olduğunu bildirdi. Yeni yöntemle ilgili klinik denemeler devam ediyor. ","label":"health"} +{"text":"Gebeliği önleyen ve AIDS'ten koruyan yeni cihaz piyasada Kadınları gebe kalmaktan ve HIV'den koruyabilen, silikon lastik bir cihaz Amerika'da satışa sunuldu. Hormon içermeyen ve tüm rahim boynunu kaplayabilen cihaz, iki yıl kullanılabiliyor. Üç boy olarak pazarlanan FemCap, kullanana ayda 2 dolara mal oluyor. Cihazın seks yoluyla bulaşan hastalıkları ve HIV virüsünü engelleyebilmesi için mikropları öldürdüğü bilinen mikrobisitle birlikte kullanılması gerektiği bildirildi. Araştırmada, FemCap'in, Latexten meydana gelen ve diyaframda kullanılan benzeri bir cihazdan daha az tahriş yaptığı belirlendi. Cihaz, spermlerin rahme gitmesini engelleyerek gebeliğe mani oluyor. ","label":"health"} +{"text":"Göz cerrahisinde devrim yaratacak olan proje, aynı zamanda kimyasalların gözdeki etkilerini ölçmek amacıyla hayvanlar üzerinde yapılan testlerin de giderek gereksiz hale gelmesine yol açacak. Bilim insanları, laboratuvarda 3 boyutlu insan korneası yaratmak için doku mühendisliği çalışmaları yaparken nanoteknolojiden yararlanacak. Bilim dünyasının, korneanın dış tabakasını yenileyerek gözün görme yetisine kavuşmasını sağlamak, korneanın dış tarafında kalan yarısını geliştirilen yarım bir kornea ile değiştirmek ve korneanın tamamını yeniden üretmeyi amaçladığı belirtildi. Araştırmadan sorumlu Avrupa Komisyonu üyesi Philippe Busquin, konuyla ilgili şunları kaydetti: “Avrupalıların araştırmaları tam anlamıyla gözlerimizi açacak. Bu yeni araştırma daha fazla insanın görmesini ve hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin azalmasını sağlayacak. Doku mühendisliği ile üretilen kornealar, kornea temininde yaşanan uluslararası sıkıntıyı giderecek. Kornea Mühendisliği Projesi, Avrupa Araştırma Alanı’nın Avrupa’nın en üst düzey uzmanlarını nasıl biraraya getirip bilgi sıçraması yarattığını ve Avrupalıların yaşam kalitesini iyileştirdiğini bizlere kanıtlıyor.” Kornea Mühendisliği Projesi, korneanın doğal bileşenlerinin yaklaşık benzeri olan bir kültür içinde üretilmiş rekombinant insan proteinlerinin kullanımı ile korneanın yapımını içeriyor. Bu, sentetik polimerlerden yapılan ve yerine dikildikten sonra çoğu zaman çevre dokularla uyum sağlayamayan suni korneaların neden olduğu sorunların ortadan kalkmasını sağlayacak. Toplam maliyeti 4.37 milyon Euro olan Kornea Mühendisliği Projesi’ne, Avrupa Komisyonu 2.56 milyon Euro mali destek sağlıyor. Araştırmayı yürüten konsorisyumda, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden üniversitelerin yanı sıra Türkiye’den de Ortadoğu Teknik Üniversitesi bulunuyor. ","label":"health"} +{"text":"Yaşlandıkça insanların daha az uyuduğunu düşünüyor olsak da, aslında bu düşünce tam olarak doğru sayılmaz. Vücudumuzun biyolojik ritmi yaş ilerledikçe bozulur ve gece uykusu dönemi öne çekilir. Bundan dolayı herkesin uyuduğu zamanlarda yaşlıların uyumuyor oluşu, onlar için uykusuzluk olarak yorumlanır. Yaşlıların bir gün içerisinde toplam uykularına bakıldığında aslında durum hiç de gözüktüğü gibi değildir. Gece boyunca genç insanlara göre derin uyuyamayan yaşlılar, gece uykularının kısa oluşu nedeniyle gündüz yaptıkları kısa uykularla idare ederler. Aslında almaları gereken uyku miktarı gün içerisine bölünmüş olur. Kısa fakat dağınık uykular uyurlar. Gece uykuları kısalsa da toplam uyudukları süre daha genç insanlarla aynı kalır. Bu uyku bozuklukları yaş ilerledikçe artar. Fakat uyku bozukluklarının yaşlanmayı hızlandırdığı düşüncesi yanlıştır. Uykusuzluk insan hayatını kısaltan bir durum olmasının yanında uyku problemleri yüzünden birçok rahatsızlık baş gösterebilir. Bunlar arasında bağışıklık sistemi zayıflaması, kalp sorunları ve nörolojik hastalıkları sayabiliriz. Yaşlıların uykusu derin olmadığı için çoğu zaman başkaları ile aynı yerde uyumayı kabul etmezler. Uykuları kırılgan ve yüzeysel bir uyku olduğundan en ufak bir ses duyduklarında uyanabilirler. Bu durum onlar için son derece doğaldır. Isı değişimine daha zor adapte olan yaşlıların uykuları çok daha kolay kaçar. Gün içerisinde yapacakları egzersizler, yürüyüşler ve gün ışığından mümkün olduğunca faydalanmaları onların çok daha kolay ve uzun süre uyumalarını sağlayacaktır. ","label":"health"} +{"text":"Dr. Yılmaz Arkan, diyabet hastalığının yanı sıra hipertansiyon ve obezite gibi rahatsızlıkları olan kişilerin sıcak havalarda risk taşıdıkları için daha dikkatli olmaları gerektiğini belirtti. Kavun, karpuz ve üzüm gibi bazı meyvelerin diyabet hastaları tarafından az tüketilmesi gerektiğini kaydeden Arkan, şöyle konuştu: “Diyabet, obezite ve hipertansiyon hastaları, C vitamini bol olan greyfurt, limon gibi meyveler tüketmelidir. Diyabet hastaları günlük 5 tane üzüm, bir dilim kavun ve karpuz yiyebilirler. Bu hastalar, salatalık, çekirdeği çıkarılmış domates ve yeşil sebzeleri de rahatlıkla tüketebilirler.” Gaziantep’in yöresel içeceklerinden meyan şerbetinin de şekersiz olarak ya da sakarinle alınabileceğini belirten Arkan, meyanın idrar söktürücü özelliği olduğunu söyledi. Türkiye genelinde nüfusun yüzde 4.5’i diyabetli iken Gaziantep’te bu oranın yüzde 14 olduğuna da dikkati çeken Arkan, Gaziantep’te diyabetli hasta sayısının yüksek olmasının genetik etkenlerin yanında, beslenme alışkanlıklarından da kaynaklandığını sözlerine ekledi. ","label":"health"} +{"text":"Modern tıp özellikle son 10 yılda inanılmaz gelişmeler kaydediyor. MD Anderson’de 3 yıl süreyle alternatif kanser tedavileri üzerine araştırmalar yapan Acıbadem Onkolojik ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Onkoloji Uzmanı Dr. Kerim Kaban, “Kanser tedavisindeki yepyeni yaklaşımlar hasta ve hasta yakınlarına umut veriyor” diyor. Bu yeni yaklaşımlar arasında kanserde damar oluşumunu engelleyen ilaçların bulunması, moleküler hedefli ve kanserin büyümesini, yayılmasını önleyen ve hatta kanser hücresinin kendi kendisini yok etmesini sağlayan tedavilerin geliştirilmesi bulunuyor. Ayrıca yüksek teknolojinin ameliyat odasına girmesiyle tümörlere eskisine oranla daha başarılı bir şekilde müdahale etmek mümkün olabiliyor. Her Hasta Farklı Acıbadem Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Onkoloji Uzmanı Dr. Kerim Kaban tüm bu heyecan verici yeni yaklaşımlara karşın, kanserin çok kompleks bir hastalık olduğunu vurguluyor. Henüz hiçbir tedavinin tek başına kanseri kökten çözemediğini de ifade eden Kaban, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hangi hastanın yeni yaklaşımlardan fayda görebileceği kararı ancak uzman bir onkolog tarafından verilebilir. Çünkü her hasta ve hastada görülen kanser farklıdır. Kanser tedavisi konusunda yeni yaklaşımlar araştırılıyor. Yurtdışında yürütülen pek çok çalışma henüz klinik deney safhasında. Bu çalışmaların yakın gelecekte başarılı sonuçlara ulaşıp ulaşmayacağını zaman gösterecek. Dr. Kerim Kaban “Ancak şimdiden akciğer, bağırsak, meme ve lenf bezleri kanserlerinde ve bazı kan kanserlerinde yeni yaklaşımlarla etkili olan ilaçlar kullanıma girdi” diyor ve bizi kanser tedavisindeki yenilikler konusunda aydınlatıyor. 1. Kanseri Boğarak Öldürmek Tümörlerin nasıl büyüdüğünü araştıran çalışmalar, ilginç sonuçları ortaya koyuyor. Çalışmalar, bir tümörün büyüyebilmesi için en yakın damardan en fazla 1 milimetre uzakta olması gerektiğini gösteriyor. Kanser hücreleri ancak o zaman büyümeleri için gerekli olan oksijen ve besin maddelerini alabiliyor. Tümörler büyüyebilmek için yakınlarındaki damarlara yeni kılcal damarlar oluşturmaları için sinyaller yollayarak, kendilerine ait yepyeni bir damar ağı oluşturuyor. Bu sinyaller başarıyla engellenebilirse yeni damar oluşumunun ve sonuçta kanserin büyümesinin durması bekleniyor. Birçok kanser birbirinden farklı özellikte olduğu için farklı tedavilere farklı yanıtlar veriyorlar. Ancak, kan damarları, bütün kanserlerin ortak paydası. Bu nedenle, prensipte, kan damarlarının oluşumunu başarıyla engelleyecek tedaviler bütün kanserlere karşı başarılı olma şansı taşıyor. Ayrıca, erişkinlerde, yara iyileşmesi ve kadınlarda üremeyle ilgili fonksiyonlar dışında yeni damar oluşumu çok az olduğu için bu sınıf ilaçların yan etkilerinin daha az olacağı tahmin ediliyor. Ancak tüm bu umut verici özelliklere karşın, damar oluşumuna yönelik tedaviler henüz gelişimlerinin erken aşamalarında olduğu belirtiliyor. Tümörler birçok farklı mekanizmayla damar oluşumunu uyardıkları için, çoğu kez tek bir kanalın bloke edilmesi yetmiyor. Çünkü bu, tümörü yavaşlatıyor ama durdurmuyor. Uzmanlr yakın gelecekte birkaç kanalın aynı anda bloke edilmesinin mümkün hale gelmesi ve beraberinde de kemoterapi ve radyoterapi gibi geleneksel tedavilerin verilmesinin, bugünkünden çok daha etkili tedaviler sağlayabileceğine dikkat çekiyor. 2. Dondurarak Tedavi Etmek Dondurarak tedavi, kanser tedavisinde uzun süreden beri kullanılan ve teknolojik gelişmeler sayesinde daha etkili bir hale gelen bir metot. Bu yöntemin prensip olarak ameliyattan büyük bir farkı yok. Genel kural olarak kanser hastalarında ameliyat ancak kanser başka yerlere yayılmadıysa yapılıyor. Eğer kanser vücutta başka yerlere yayılmışsa, genelde kemoterapi denilen ve gözle görülebilen ya da görülemeyen tüm kanser hücrelerini öldürmeyi amaçlayan tedavi veriliyor.Kanseri dondurarak yok etmenin denendiği alanlardan biri de karaciğer gibi yumuşak dokulardaki tümörler. Her ne kadar bu hastaların büyük çoğunluğu ameliyatla tedavi edilebilse de bazı durumlarda kanseri dondurarak tedavi seçeneğine gidiliyor. Peki dondurarak tedavi hangi durumlarda gerekli oluyor? Siroz gibi karaciğer fonksiyonunu bozan bir hastalık yüzünden ameliyat bir seçenek olarak görülmüyorsa dondurarak tedavi bir alternatif olarak görülebiliyor. Ancak karaciğerde yaygın olarak çok sayıda tümör odağı olduğu için ameliyatın düşünülmediği durumlarda, şu an yaygın olarak kullanılan teknolojiyle yapılacak dondurarak tedavinin faydalı olacağına dair bir bulgu henüz yok. Yakın gelecekte yüksek teknoloji ile bunu daha başarılı olarak yapmanın mümkün olabileceğine inanılıyor. Ameliyat odasına hassas görüntüleme cihazlarının girmesiyle, karaciğerde sadece tümörün odaklandığı noktaları hedef almak bugün için heyecan verici bir araştırma konusu. 3. Kanser Aşıları Kanser aşılarının temel amacı, vücudun bağışıklık sistemini kanser tedavisinde kullanabilmek. Bunu başarabilmek için, kanser hücrelerinin farklı genetik yapısından kaynaklanan ve “antijen” denilen bazı maddelerin tanınması gerekiyor. Bunun için vücudun bağışıklık sistemi uyarılıyor. Tümör antijenleri birçok kanserce paylaşılan genetik mutasyonların ürünleri olabileceği gibi sadece bir hastanın kanserinin kendine özgü antijenleri de olabiliyor. Örneğin, “ras” ismi verilen bir genin mutasyonları baş-boyun ve pankreas kanserlerinin büyük çoğunluğunda, ve genel olarak bütün kanserlerin yüzde 30’a yakın bir kısmında görülüyor. Bu genin bozulması kanser hücrelerinin kontrolsüz büyümesinde, hasar gördüklerinde normal hücreler gibi intihar etmemelerinde (kendi kendilerini yok etmeleri) ve büyümeyi durdurucu sinyalleri dinlememelerinde rol oynuyor. Sık rastlanması, kanserin gelişiminde rol oynaması nedeniyle bu genin ürettiği bozulmuş proteinler gelecekteki aşı tedavileri için çekici bir hedef olarak değerlendiriliyor. Aşı tedavisi bu konuda uzmanlaşmış sınırlı sayıda merkezde ve klinik deneyler bünyesinde yapılabiliyor. 4. Kemik İliği ve Kök Hücre Nakli Kemik iliğindeki kök hücreler, aldıkları sinyallere bağlı olarak değişime uğrayan ve birçok değişik kan hücresini tek bir kaynaktan oluşturan hücreler olarak tanımlanıyor. Bu hücreleri damarlarda dolaşan kandan elde etmek ve hastalara vererek onların vücutlarında kan yapılmasını sağlamak mümkün. Kanser hücreleriyle kirlenme riskinin daha az olması kök hücre naklinin kanser tedavisinde kullanılmasına olanak tanıyor. Nakil sırasında, daha önceden toplanan kök hücreler hastaya damardan veriliyor ve bu hücreler hastanın kemik iliğine yerleşerek kan yapmaya başlıyor. Kemik iliği ve kök hücre nakli günümüzde birkaç ana nedenden ötürü kullanılıyor. Tedaviye dirençli olan bazı kanserlerde yüksek doz tedavi verebilmek bu nedenlerden biri. Çok yüksek dozlu tedavi, çoğu kez kemik iliğindeki hücreleri de öldürdüğü için normalde mümkün olmamakta. Ama tedavi sonrası hastaya ilik ya da kök hücre nakli yapılırsa kemik iliği yeniden normal çalışmaya başlayabiliyor. Diğer neden ise, hastanın kemik iliğinden köken alan bazı kanserlerin yok edilmesi. Akut myelositik ve lenfositik lösemi, kronik myelositik lösemi ve özellikle multiple myeloma gibi bazı kan kanserlerinin ve bazı lenf kanserlerinin tedavisinde kök hücre naklinin bugün artık kabul edilmiş bir yeri olduğu uzmanlar trafından vurgulanıyor. Alternatif Tedavi İşe Yarıyor mu? Alternatif tıp önemli bir tartışma konusu. Ancak pek çok kanser hastası için ise umut kapısı. Kanser hastalarının umutla sarıldığı alternatif tedaviler arasında ısırgan otu, köpek balığı kıkırdağı, kaktüs suyu ve hatta kaplumbağa kanı bile var. Alternatif tedavilerin kanser tedavisindeki etkilerini objektif olarak belirleyen ve işlediği ispatlanmış standart tedavilerle kıyaslayan çalışmalar yok denecek kadar az. Tıptaki ilaçlar gibi alternatif tedavilerin de yan etkileri var. Başka ilaçların yan etkilerini artırmaları mümkün. Uzmanlar alternatif tedavilerin kemoterapi ile aynı anda uygulandığında bu tedavinin etkisini azaltabileceğini söylüyor. Bu nedenle kemoterapiyle birlikte alternatif yöntemleri deneyen hastaların bu durumu onkologlarıyla paylaşması gerekiyor. Ayrıca denenmiş ve işlediği bilinen tedavi seçenekleri olan hastaların alternatif tedavileri kullanmadan önce riskleri anlaması gerekiyor. Kaynak:acıbadem.com ","label":"health"} +{"text":"Genellikle yaz mevsiminde havuz ve deniz suyundan gelen mikropların kanal içerisine yerleşmesiyle şiddetli ağrıların oluştuğunu belirten Opr. Dr. Zafer Tezel, \"Doğal ortamlarda meydana gelen mikroplar, kulakta kanal içerisine girerek yerleşiyor. Bu yerleşmenin arkasından kulakta şiddetli ağrılar meydana geliyor. Ayrıca bu mikroplar işitme azlığı ve akıntıya sebep oluyor. Mümkün olduğu kadar kulakların deniz veya havuzdan çıktıktan sonra temizlenmesi gerekir. Bu temizliği çubuklarla değil, pamuk kullanarak yapmalıyız.\" dedi. Opr. Dr. Tezel, zaman zaman meydana gelen baş dönmelerinin de birçok sebebi olduğunu, bu baş dönmelerinin bir nedeninin de iç kulak iltihabı olduğunu belirtti. Tezel, \"İç kulak kaynaklı baş dönmeleri çok şiddetlidir. Genellikle bulantıya, kusma eşlik eder. Bunlar, iç kulaktaki denge organında bozulmaya seyreder.\" diye konuştu. ","label":"health"} +{"text":"Ultrasonda 4 boyutlu teknoloji 4 boyutlu ultrason yöntemiyle anne karnındaki 3 aylık bebeğin renkli görüntüsü, kime benzediği ve tüm sağlık sorunları belirlenebiliyor Ultrasonda 4 boyutlu teknoloji sayesinde anne karnındaki bebeğin 3. ayından itibaren renkli görüntüsü çekilerek kime benzediği ve hangi sağlık sorunları olduğu belirlenebiliyor. Alınan bilgiye göre, 4 boyutlu renkli ultrason İstanbul’daki 3 sağlık merkezinden sonra 4’ncü olarak Kızılay Derneği Kayseri Sağlık Merkezi’nde hizmete girdi. Siyah beyaz ve 2 boyutlu ultrasona göre anne karnındaki bebeğin hem bir buçuk ay daha önce görüntülenmesine hem de net fotoğraf kalitesindeki renkli görüntüsünü elde etmeye olanak sağlayan 4 boyutlu (eş zamanlı) renkli ultrason, meraklı anne babaların hamileliğin 3. ayından itibaren bebeklerinin fotoğrafına kavuşmalarını sağlıyor. Kızılay Derneği Kayseri Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Suat Altmışyedioğlu, ülkemizde yaygın olarak kullanılan eski ultrasonların hamileliğin 4,5’uncu ayından itibaren kullanılabildiğini ve yüzde 40 güvenilirliği olduğunu, buna karşın yeni ultrason cihazının süreyi bir buçuk ay kısaltıp, güvenilirliği yüzde 90’a çıkardığını kaydetti. Dr. Altmışyedioğlu, yeni ultrason sayesinde hamileliğin çok erken döneminde yarık damak, eksik parmak, beyin, omurilikten kaynaklanan rahatsızlıkların erken tanısının sağlandığını belirterek, şunları söyledi: “Anne karnındaki bebeğin erken teşhis edilmesi gereken tüm rahatsızlıklarını ortaya koyan bu cihaz, cinsiyeti de 3’ncü aydan itibaren belirliyor. Ekrandaki pırıl pırıl renkli görüntü sayesinde anne-babalar, doğacak bebeklerinin kime benzediği bile tespit edebiliyorlar. Ultrasona giren hamile kadınlara bebeklerinin değişik pozisyonlarındaki görüntülerini fotoğraf kartına basarak, albümlerinde yer alacak ilk fotoğraflarını biz hediye ediyoruz.” Dr. Altmışyedioğlu, ülkemize yeni giren 4 boyutlu renkli ultrasona büyük talep geldiğini, sağlık merkezlerinin 30 milyon lira karşılığında bu hizmeti verdiklerini bildirdi. ","label":"health"} +{"text":"Rahim tümörüne teknolojik çözüm Lokal anestezi ile kullanılan yeni bir lazer tedavi yöntemi, fibroid (bağ dokusu) kökenli tümör sorunu nedeniyle rahmin alınması ihtiyacını engelleyebilecek. Human Reproduction dergisindeki makalede, Londra'daki St Mary Hastanesi ile London School of Tropical Medicine'dan doktorlar tarafından geliştirilen teknikle ilk kez lazer ile magnetic rezonans (MR) yöntemlerinin birlikte kullanıldığı belirtildi. St Mary Hastanesi'nden radyolog Wady Gedroyc, ayakta tedaviyle bu yöntemin uygulanabildiğini ve hastanın çok az acı hissettiğini belirterek, tümörlü dokununun öncekilerden çok farklı yöntemle çevreye yayılmadan yok edildiğini anlattı. Kadınların yaklaşık 4'te 1'i, belirtileri uzun süreli yoğun adet dönemi ve karın ağrısı olarak ortaya çıkan ve nedeni henüz bilinmeyen fibroid kökenli rahim tümörleri sorunuyla karşı karşı kalıyor. Bazı vakalarda hiç belirti göstermemesi de hastalığın, rahmin alınması noktasına kadar ilerlemesine neden oluyor. ","label":"health"} +{"text":"F Tipi, tutuklunun ruh sağlığını bozuyor İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Bakırköy Devlet Hastanesi önünde toplanarak F Tipi cezaevlerinde uygulanan tecriti protesto etti. Hastane önünde basın açıklaması yapan grup, uygulanan tecrit sonucu yüzlerce tutuklunun ruh sağlığını yitirdiğini söyledi. Öğle saatlerinde Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi önünde toplanan İHD üyesi yaklaşık 15 kişi, tecridin kaldırılması için bas��n açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada, \"Tecrit uygulamasıyla kamuoyunun gündemine gelen F tipi cezaevlerinde son 1 aydır mahpusların ruhsal sağlıklarının bozulmasına ilişkin başvurular artmıştır. Tecridin mahpusların beyinsel ve bedensel bütünlüğü üzerindeki yıpratıcı etkileri üzerinde sivil toplum örgütleri, hekim kuruluşları ve uzmanlar yaşanmış deneyimlerden yola çıkarak bugüne kadar çeşitli saptamalarda bulunmuşlardır. İnsanın var oluş koşullarına aykırı bu uygulamanın ağır sonuçlarını Almanya, İtalya ve dünyanın bir çok tecrit tipi cezaevlerindeki mahpuslar geri dönüşümü mümkün olmayan ruhsal hastalıklara yakalanarak yaşadılar ve bu devam etmektedir. Tecridin kaldırılmasını istiyoruz´´ denildi. ","label":"health"} +{"text":"Bahçelievler'de bir apartmanın bodrum katında meydana gelen su baskını sonucu 3 çocuğunu kaybeden ve ayağı kırık olan olarak hastaneye sevk edilen anne Hüsna Şengüz'ün, hastaneden taburcu edilmek istenmesine yakınları isyan etti. Soğanlı Mahallesi Çavuşpaşa Caddesi Öner Sokak 21 numarada bodrum katında akşam saatlerinde meydana gelen su baskınından itfaiye ekipleri tarafından kurtarılarak Bakırköy Devlet Hastanesi'ne götürülen Hüsna Şengüz'ün yakınları, hastanın tedavi edilmeden taburcu edilmek istenmesine isyan etti. Annenin yakını olduğunu söyleyen İlyas Nerçap acılı kadınla ilgilenilmediğini, ayağı kırık halde taburcu edilmek istendiğini iddia etti. Nerçap \"Ayağı bir haftadır kırıktır. Kurtarma çalışmaları sırasında ayağı tekrar kırılmış. 5 saat oldu geleli hiçbir müdahale yapılmamıştır. Ortopedi doktoru olmadığı için hiçbirşey yapamayacaklarını söylediler. Kendisinin göğüs filmini çektiler, göğsünden rahatsızlığı yok. Başka hastaneye sevk edin diyoruz, onu da yapmıyorlar, eve götürün diyorlar. Dosyasına doktorlar kaşesini, imzasını da vurmuyor. Hastamızı hiçbir müdahale etmeden taburcu etmeye çalışıyorlar.\" dedi. Hastanede bulunan ölen çocukların amcası Suat Yılbaş ise vatandaşların yardımıyla Uğur (5) ve Şükran Şengüz (9) kardeşlerin kurtarıldığını söyledi. Amca Yılbaş şunları söyledi: \"Kendi imkanlarımızla, vatandaşların yardımıyla iki kardeşi çıkarmayı başardık. Şuanda sağlık durumları gayet iyi. Sadece annelerinin durumuna üzülüyorlar.\" dedi. Bu arada anne Hüsna Şengüz'ün 8 çocuğu olduğu ve su baskınını yaşamayan 3 oğlunun tekstil atölyesinde işçi olarak çalıştığı öğrenildi. Ailenin İstanbul'a 7 ay önce geldikleri ve baba Abdürrıza'nın herhangi bir işi olmadığı öğrenildi. Soruşturma başlatıldı Bahçelievler Soğanlı'da 3 çocuğun ölümü annelerinin de yaralandığı su baskını faciasıyla ilgili olarak savcılığın soruşturma başlattığı bildirildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) tarafından yapılan yazılı açıklamada, su baskınının bir aracın bahçe duvarına çarpması sonucu meydana gelmiş olabileceği üzerinde duruldu. Açıklamada, “Olayın, ilk belirlemelere göre bir aracın bahçe istinat duvarına çarparak devirmesi sonucu suların bodrum katına dolmasıyla meydana geldiği gözlendi. Olaya Cumhuriyet Savcılığı el koyarak, konuyla ilgili adli soruşturma başlattı” denildi. ","label":"health"} +{"text":"Pudra ve allıktan uzak duramıyorsanız, her şey 1 milyon pazarından kozmetik ürünü almaktan vazgeçeceksiniz.Tabiki gidip en pahalısından da alın demiyoruz ama güvendiğiniz bir markanın ürünlerini kullanmaya özen gösterin.Sürekli makyaj yapıyorsanız arada bir cildinizin nefes almasına izin verin. Cildi çabuk sivilcelenenler makyaj yapmaktan vazgeçmeli. Tabii biraz rimel ve bir parça ruja değil sözümüz. Herşeyden önce, hijyenik nedenlerle allık ve pudra kullanmaktan vazgeçmeli: Zaten aşırı salgılanan yağ ile dolmuş gözenekler, makyaj malzemeleri kullanılınca iyice tıkanıyor. Bunun yanında, estetik bir neden de var: Makyaj, kusurları gizlemek yerine çoğu kez daha da belirginleştiriyor. Az yağlı bir fondöten seçin. Makyajsız yapamayanlar hafif bir fondöten kullanabilir. Ancak, yağlı ciltler için özel olarak geliştirilmiş, siyah nokta oluşumuna neden olmayan (gözeneklerde birikecek madde içermeyen) bir malzeme seçilmeli. Eğer ihtiyacınız yoksa, sürmeyin. Ancak şunu da unutmayın; fondöten cildiniz ve dış elementler arasında bariyer görevi görür. Hele yeni fondötenler çok daha ince olduğundan, eski fondötenler gibi yüzde maskeleşmez. Harika bir cildiniz varsa, tebrikler. Bu durumda sadece nemlendirici kullanıp cildinizi koruyabilirsiniz. Ama cildiniz harika değilse, fondötenden vazgeçmenize gerek yok. Peeling İşte buna cevap vermek zor, çünkü cildiniz kuru ya da hassassa, iyi sonuç veremeyebilir. Ancak yapılması gene de gereklidir. Bu nedenle cildinizi katman katman soymayan, yumuşak bir ürünü tercih edin. Ölü deriyi temizlemek, cildinizi tazeler, tıkalı gözenekleri açar ve derinin pul pul dökülmesini önlemiş olur. Ölü derinin nemlenmeye ihtiyacı yoktur. Bu nedenle ölü deriyi peelingle temizlemelisiniz ki, alttaki canlı deri ihtiyacı olan nemlendirici üründen faydalanabilsin. Haftada bir kez uygulamalısınız. ","label":"health"} +{"text":"Damarlardaki daralmaların 20'li yaşlarda başlaması da bu durumu tetikleyen en önemli unsur. Eğer göğsünüzün orta yerinde hareket etttiğinizde baskı ve basınç şeklinde bir ağrı oluşuyorsa, özellikle de yokuşları çıkarken başlayarak dinlendiğiniz zaman bu ağrılar geçiyorsa siz de kalp hastası olabilirsiniz. Özellikle yirmili yaşlarda başlanan sigara gibi alışkanlıklar, beslenme şekli kalp rahatsızlığı için önemli kriterdir. Hastalık bu yaşlarda baş göstermese de bu gibi kötü alışkanlıklardan uzak durması kalp rahatsızlıklarını önlemede çok önemli bir adımdır. Kalp rahatsızlıklarının görüldüğü 40'lı yaşlarda doktor kontrollerine başlanmasında fayda vardır. Türkiye'de son üç yıldır tomografi ve MR'la yapılan kalp damar tetkikleri, EKG, eforlu test, ve anjiyo teşhis yöntemleri olarak sıralanabilir. Kalp damar hastalıklarında kesin teşhis metodu; anjiyografi'dir. Diğerleri henüz anjiyografi kadar başarılı hale gelemediler. Ancak kullanımları günden güne artıyor. Bu rahatsızlıklarda üç tip tedavi var; ilaç, anjiyoplasti ve bypass ameliyatı. ","label":"health"} +{"text":"Türkiye Olimpiyat Komitesi ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün desteği ile gerçekleştirilecek kongre, spor yaralanmaları ve diz cerrahisi alanında uzmanlaşmış dünyanın önde gelen isimlerini Ankara’da biraraya getirecek. Yeni bilimsel gelişmelerin değerlendirileceği kongrede temel bilimler ile diz cerrahisini ilgilendiren hastalık ve yaralanmaların önlenmesine katkıda bulunan bilim adamları ödüllendirilecek. 30-31 Ekim tarihleri arasında yapılacak bilimsel turun ardından, kongre 1-4 Kasım tarihleri arasında Ankara’da toplanacak. ","label":"health"} +{"text":"Yapay göz umut veriyor Uzay Yolu'ndan (Star Trek) esinlenen Amerikalı bir doktor, yapay göz geliştirdi. Göz, dizinin görme özürlü baş mühendisinin kullandığı cihazın mantığıyla çalışıyor. Beyindeki görsel korteksi uyararak, ışık sağlayan cihaz, mini bir televizyon kamerası ile mikrobilgisayar ve uyarıcı monte edilmiş özel bir güneş gözlüğünden oluşuyor. Kafatasının arka kısmına yerleştirilen mini bir cihaz, ince elektrotlarla beynin görsel bölgesine bağlanarak, görme özürlü insanın şekilleri beyaz lekeler halinde görmesini sağlıyor. Cihazı kullanan görme özürlü insan, beyaz şekillere alışarak, zamanla normal hareket edebiliyor. Dr. Dobella, protez sistem olarak nitelendirilen cihaz ile görme özürlülerin özel bir arazide araba kullanabileceğini, pencereden baktığı zaman ağaçları görebileceğini ve önündeki engellere takılmadan yürüyebileceğini belirtiyor. Amerikan Yapay İç Organlar kuruluşunun 48. genel kurulunda tanıtılan cihazın, 98 bin dolara mal olduğu ve görme özürlülerce kullanılmaya başlandığı bildirildi. St. Louis Üniversitesi uzmanlarından Dr. Kenneth R. Smith'in Portekiz'de bir kişiye taktığı cihazın, kaza ve çeşitli nedenlerle görme duyusunu kaybedenler için yeni bir umut olduğu belirtildi. ","label":"health"} +{"text":"ABD'den kan şekeri cihazına onay ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), kan şekeri test bandını okuyup değerleri hafızasına alabilen cihazı onayladı Kandaki şeker oranını tespit edip değerleri istendiği zaman hastaya gösterebilen cihaz ile şeker hastaları, sürekli değer yazmak zorunda kalmıyorlar. Ayrıca, cihazda saklanan değerler, bilgisayara aktarılabiliyor. ","label":"health"} +{"text":"Karikatirüst Oğuz Aral (68), Bodrum'da vefat etti. Özel Bodrum Hastanesi Başhekimi Dr. Erkan İnal'dan alınan bilgiye göre, önceki akşam saatlerinde hastaneye getirilen Oğuz Aral, dün akşam saat 19.30 sıralarında hayatını kaybetti. Dr. İnal, Oğuz Aral'ın ''multiorgan yetmezliği'' nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, şöyle dedi: ''Oğuz Aral, dün akşam saatlerinde arka cidar bölgesindeki yaygın enfarktüs nedeniyle hastanemize getirildi. Kendisine hemen müdahale edildi. Ancak, gündüz saatlerinde böbrek yetmezliği ortaya çıktı. Günde üç paket sigara tükettiği için de beyin küçülmesi olmuş. Diyalize sokmak istendi, ancak her şey bir anda kötüye gitmiş. Bu akşam saat 19.30 sıralarında multiorgan yetmezliği nedeniyle vefat etti.'' Aral'ın dün öğle saatlerinde kendine gelerek, hemşire ve hasta bakıcılarla şakalaştığı öğrenildi ","label":"health"} +{"text":"Kırık tedavisinde yeni metot Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Tosun'un... Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Tosun'un, böbrek taşı kırma cihazı (ESWL) ile ortopedi hastalarını tedavi ettiği belirtildi. Prof. Dr. Tosun, ortopedi tedavisinde kullanılan cihazı, Almanya'da bir klinikte çalıştığı dönemde gördüğünü ifade ederek, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne geldikten sonra böbrek taşı kırma cihazının da aynı amaçla kullanılıp kullanılmayacağını araştırdığını belirtti. Böbrek taşı kırma cihazıyla ilgili çeşitli çalışmalar yapan ve uzmanlık tezi hazırlayan Prof. Dr. Tosun, kırık iyileşmesinin geciktiği durumlarda, topuk dikeni ve tenisçi dirseği hastalıkları ile kas içinde oluşan kireç topaklarının dağıtılmasında bu cihazın kullanılabileceğini tespit etti. Diğer hastanelerde, bu metodun ''bilinmediği için kullanılmadığını'' ifade eden Prof. Dr. Tosun, şunları söyledi: ''Kırık iyileşmesinin geciktiği durumlarda iyileşmeyi hızlandırmak amacıyla, ayrıca ilaç ve iğne tedavisinin etkisiz kaldığı topuk dikeni ve tenisçi dirseği hastalıkları ile kas içinde oluşan kireç topaklarının dağıtılmasında bu cihazı kullanıyoruz.'' Prof. Dr. Tosun, bir elektrottan üretilen ultrason dalgasının, su torbasının içinden ilerleyip hastalıklı bölgeye uygulanarak tedavi yapıldığına dikkati çekerek, ''Ağrılı bir metot olduğu için hastalarımız cihaza girmeden uyuşturuluyor. Van dışında İstanbul, Ankara gibi illerden bize gelen hastalar var. Hastaların sağlık durumlarına göre 2 veya 3 seans uyguluyoruz. Ayda bir yapılan seanslar, yarım saat ile bir saat arasında değişiyor. Şimdiye kadar 50 hastanın tedavisinde kullandığımız bu metottan olumlu sonuçlar aldık'' dedi. ","label":"health"} +{"text":"Deri yüzeyinin incelenmesinde yeni buluş Bilimadamları, birbirinin üzerine bindirilen iki lazer ışını yardımıyla, insan vücudunun ayrıntılarını neredeyse sınırsız derecede... Bilimadamları, birbirinin üzerine bindirilen iki lazer ışını yardımıyla, insan vücudunun ayrıntılarını neredeyse sınırsız derecede büyütebilecek yeni bir yöntem keşfetti. Bugüne kadar, röntgen ışınları, manyetik tarama, ultrasonografi ve positron emisyon tomografisinde olduğu gibi radyoaktif maddelerin kullanımıyla vücut tarama, dokuları araştırma ve insan derisini incelemeye kadar insan vücudunun ayrıntılarını görüntülemenin binbir yöntemini bulan bilim dünyası, deri yüzeyinin incelenmesinde hiç bir yan etkisi bulunmayan yeni bir yöntem geliştirdi. Münih Üniversitesi'nin laboratuarlarında keşfedilen yeni holografik resimlendirme ve görüntüleme yöntemi üç boyutlu klasik hologramlarla kıyaslandığında farklılık arz ediyor. Zira insan derisinin en ince ayrıntısına kadar görüntülenmesini sağlayan bu yeni yöntemde, üç boyutlu görüntünün oluşumu bilinen holografik yapılardan çok farklı. Bu yöntemde iki lazer ışını üst üste bindiriliyor. Bir lazer ışını doğrudan lazer cihazından çıkarken, diğer ışın, holografik resimlendirilmesi yapılacak objenin üzerinden yansıtılarak diğeriyle buluşturuluyor. Örneğin bir deri parçası bu şekilde yansıtılabiliyor. Araştırma grubunun yöneticisi Klaus Meerholz, bu yöntem sayesinde görüntülemede yepyeni boyutlar kazanıldığını belirterek, ''Örneğin insan derisini ele alalım, bu yeni yöntemle deriye bugüne kadar olduğundan kat kat fazla zoom yapma imkanı güdeme geliyor. Yani görüntüyü istediğimiz kadar büyütüp, örneğin deri yüzeyindeki bir benin kanser riski taşıyıp taşımadığını tespit etmek gibi bir olanağa kavuşuyoruz'' dedi. Oluşturulan holografik görüntünün çok kısa bir süre sabit kalabilmesi, söz konusu yöntemin tıp dünyasında kullanılmasını engelleyen ve çözülemeyen bir sorun olarak görülüyor. Örneğin kolundaki beni incelenen bir hasta kolunu biraz yerinden oynatsa görüntü kayboluyor. Ancak bilimadamları şimdi aynı flaş öncesi kırmızı göz efektini indirgemek için kullanılan ön flaşlarda olduğu gibi çok kısa bir ön lazerle holografik görüntüyü netleştirmeye çalışıyor. Önümüzdeki dönemde söz konusu bu yöntemin görüntülendirme için yeni ve etkin bir yöntem olup olamayacağı konusunda Klaus Meerholz, ''Bunun çözümün yeterli olup olmadığını, yöntemin işleyip işlemeyeceğini zaman gösterecek. Gerekli ortamı, gerekli araçları ve klinik ortamda kullanılabilecek bir yöntemi sağlamayı başardık, ancak asıl denemeyi tamamlayamadık henüz'' açıklamasında bulundu. Münih Üniversitesi bilimadamları, söz konusu deneyleri şimdiye kadar kağıt üzerindeki bir üniversite logosuyla gerçekleştirdi. Çok düşük kuvvette ışınların kullanılması nedeniyle zararsız olan deneyin bundan sonraki aşamasında, deyim yerindeyse, artık insan derisi mercek altına alınacak. Uzmanlara göre, Münih Üniversitesi laboratuarlarının imzasını taşıyan yöntem, eksikler tamamlanarak tıp dünyasının hizmetine sunulduğunda, yeni bir dönem başlamış olacak. ","label":"health"} +{"text":"Akciğer kanserini tespit eden yazılım geliştirildi Mitsubishi Uzay Yazılım Şirketi, akciğer kanserini tespit edebilen bir yazılım geliştirdiklerini açıkladı. 800 akciğer hastasına ait bilgilerin bulunduğu bir veri tabanını kullanan yazılımın, Kyusu Üniversitesi ile Japon Çevre Sağlığı Üniversitesi tarafından ortaklaşa geliştirildiği öğrenildi. Yazılım, 5 milimetre kadar küçük işaretleri röntgen üzerinden okuyabiliyor. Eğer röntgenlerde herhangi bir bulgu tespit ederse, doktorların daha yakından bakıp incelemesi ve kesin bir sonuca varması için bunu bir ok ile tam olarak işaret ediyor. ","label":"health"} +{"text":"Ankara Trafik Vakfı tarafından yayınlanan Trafik Dergisi'nin temmuz-ağustos sayısında, Türkiye Trafik Güvenliği Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı tarafından, ''Emniyet Kemeri Yaralanmaları'' başlıklı bir yazıya yer verildi. Yazıda, motorlu araç kazalarında emniyet kemerinin kullanılması ve kullanılmaması durumlarında meydana gelebilecek yaralanmalar üzerinde duruldu. Yazıya göre, emniyet kemeri kullanmayan sürücü, kaza sırasında başını arabanın ön paneline, yüzü ve göğsünü direksiyona, vücudunu ise kapılara ya da tavana çarparak yaralanıyor. Kazaların yüzde 25'inde sürücüler araçtan fırlıyor ve bu tür kazalarda emniyet kemeri takanların yaralanma riski önemli ölçüde düşüyor. 95 km' nin altında ölüm olayı yok Saatte 95 kilometreden az süratle giderken meydana gelen çarpışmalarda, kemer kullananlarda ölüm olayına rastlanmıyor. Kemer kullanmayanlarda ise 20 kilometre süratte bile ölümcül yaralanmalar meydana geliyor. Kemerin bilinçli takılması ile ölüm ve ciddi yaralanmalar önemli oranda azalıyor. Emniyet kemeri kullanımı, trafik kazalarında ölüm oranını yüzde 40-50, ciddi yaralanmaları yüzde 35-60, hastane başvurularını ise yüzde 64 oranında azaltıyor. Arka koltukta oturanların kemer takmaları durumunda ise yaralanma oranı yüzde 18 düşüyor. Emniyet Kemeri Sendromu Kemer kullanımı, ölüm ve ağır yaralanma oranlarını azaltmasına rağmen yaralanma riskini tamamen yok edemiyor. Yanlış kullanılmasının yanı sıra bazı durumlarda ise başlı başına yaralanma nedeni olabiliyor. Emniyet kemerinin kucak bölümündeki parça; mide, ince bağırsak, karaciğer, dalak ve bel omurları ya da omurilik yaralanmalarına neden olabiliyor. Bu duruma, ''Emniyet Kemeri Sendromu'' adı veriliyor. En sık karşılaşılan yaralar, karın ve göğüs bölgesinde görülen sıyrıklardan oluşuyor. Ancak, tehlikeli yaralanmalar iç organlarda meydana geliyor. Kemer, yanlış kullanım halinde nadiren de olsa ciddi yaralanmalara sebebiyet verebiliyor. Emniyet kemeri kullanmayanlarda en çok karın yaralanması, karaciğer ve dalak gibi katı organ yırtılmaları görülüyor. Kemer kullanımıyla bunların azalıyor, ancak kalın bağırsak ve ince bağırsak gibi içi boş organlar, kemer ve omurga arasına sıkışarak hasar görebiliyor. Omuz-kucak tipi denilen ve 3 noktadan bağlanan kemerler, çarpma anında etkiyi direkt olarak vücuda veriyor; köprücük, göğüs kemiği boyun ve göğüs omurlarında kırık ile kalp, boyun ve karın damarlarında yaralanmalara ve omuz çıkıklarına neden olabiliyor. Uygunsuz kullanılan kemerler, bazı durumlarda yemek borusunda da yaralanmalara yol açabiliyor. Çocuklara göre kemer üretilmiyor Karayolları Trafik Yönetmeliği'ne göre, 10 yaşından küçükler ön koltuğa oturtulamıyor. Özellikle çocuklarda, yanlış kemer kullanımı sonucunda yaralanma olayları artıyor. Kucak-omuz kemerlerinin dizaynları çocuklara göre yapılmadığından, yolculuk sırasında çocuklar kemerlerin altından kayabiliyor ya da kemerleri koltuk altından geçirmeleri nedeniyle boyun ve yüz yaralanmaları görülüyor, hatta boyun etrafına dolanan kemerler boğulmaya neden olabiliyor. Dikkat edilmesi gerekenler Emniyet kemerinin faydalı olabilmesi için dikkatle takılması gerekiyor. Yetkililere göre, kemer kullanılırken şu noktalara dikkat edilmesi gerekiyor: Kemer araca binildiği anda takılmalı, kontak anahtarı ise daha sonra çevrilmeli. Takılan kemer ile vücut arasında yumruk büyüklüğünde bir boşluk bulunmalı, kemerin dayanıklılığı sürekli kontrol edilmeli, yırtık ve yıpranmış kemerler değiştirilmeli. Yaralanmalara neden olmaması için kemerlerin vücut ölçülerinde ayarlanması ve düzgün bir şekilde takılması gerekiyor. Bu arada, emniyet kemerinin yanı sıra hava yastığı kullanılmasının da yaralanmaları büyük ölçüde azaltacağına işaret edildi. ","label":"health"} +{"text":"ABD'den ameliyatsız kısırlaştırma cihazına onay Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), kadınları ameliyatsız kısırlaştıran bir cihazı onayladı. \"Essure\" adlı cihaz, bir grup ince halkalar vasıtasıyla, ameliyata ve anesteziye gerek duyulmadan kadını kısırlaştırabiliyor. Cihazla, her iki döl yatağı borusuna kateter kullanılarak ince halkalar yerleştiriliyor ve halkaların dokularda oluşturulan izleri sarması sağlanıyor. Yerleştirilen ince halkaları sararak bir form oluşturan dokular, döl yatağında sperm ile yumurtanın birleşmesini önleyerek doğurganlığı ortadan kaldırabiliyor. FDA sözcüsü, yöntemin uygulanmasından üç ay sonra kısırlaştırma işleminin yüzde yüz başarıya ulaşabildiğini açıkladı. 181 kadın üzerinde yapılan denemede, iki yıl içinde bu kadınlar arasında hamile kalana rastlanmadı. ","label":"health"} +{"text":"Diyabet kontrolünde ''ACCU-CHEK Active'' Roche Diagnostics, kan şekeri ölçüm sistemi, ''ACCU-CHEK Active''i dünyayla aynı anda Türkiye’de de hekim ve diyabetlilerin hizmetine sundu. (Habersaglık-Istanbul) ACCU-CHEK Active, uygun strip, parmak delici ve cihaz kombinasyonu ile kan şekeri ölçüm işlemindeki acıyı en aza indiriyor. Sadece 5 saniyede laboratuar sonuçlarına eşdeğer doğrulukta ölçüm sonuçları elde edilmesini sağlayan ACCU-CHEK Active, doğru ve güvenilir ölçümler elde etmek için akıllı bir enzim kullanıyor. ACCU-CHEK Active kan şekeri ölçüm sistemi; yeni doğan, yoğun bakım ünitesinde tedavi gören, oksijen tedavisinde olan hastalar da dahil olmak üzere bütün hasta tiplerinde kullanılabiliyor, bütün kan tipleri ile güvenilir ölçüm sonuçları elde edilmesini sağlıyor, yanlış seçilen kan tipi nedeniyle oluşabilecek hatalı ölçüm riskini ortadan kaldırıyor, 7 ve 14 günlük ortalama kan şekeri değerlerini hesaplıyor ve hafızadaki bilgileri bilgisayara aktarılabiliyor. Ayrıntılı Bilgi İçin; www.diyabetevi.com ","label":"health"} +{"text":"Manhattan'daki bölge mahkemesinde açılan kamu davasında eyaletler, enerji şirketlerinin atmosfere saldıkları gaz miktarında kesinti yapmalarını talep ediyorlar. Haklarında dava açılan beş şirket American Electric Power, Southern Co., Xcel Energy, Cinergy ve Federal Tennessee Valley Authority. New York Savcılığı, 8 eyaletin ortak başlattığı hukuk savaşını \"emsal teşkil edecek bir örnek\" olarak niteledi. California, Connecticut, Iowa, New Jersey, New York, Rhode Island, Vermont ve Wisconsin eyaletleri, adı geçen şirketlerin Amerika Birleşik Devletleri'nin en çok karbondioksit üreticileri olduğunu belirtiyorlar. Ancak bu şirketlerin hiçbiri, davayı açan eyaletlerde bulunmuyor. Ancak New York Savcılığı, yasaların, başka bir eyaletle ilgili kamu davası açılmasına olanak verdiğini vurguluyor. Dava gerekçesinde, bu şirketlerin ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Goerge Bush'un küresel ısınmayla mücadele için gereken çabayı göstermedikleri belirtiliyor. Davacı eyaletler, herhangi bir tazminat talep etmiyor ancak şirketlerin karbondioksit salınımının azaltılmasını talep ediyorlar. Enerji şirketlerini temsil eden Ulusal Üreticiler Birliği, atmosfere salınan karbondioksit miktarında kesintiye gitmenin, Amerikan ekonomisi üzerinde ciddi etkileri olacağını savunuyor. Dava edilen şirketlerden Xcel Energy ve Tennessee Valley Authority ise, karbondioksit miktarını düşürmek için çalışmalar yaptıklarını belirtiyorlar. Uzmanlar, bunun, küresel ısınmayla ilgili ilk dava olduğuna dikkat çekiyor. ","label":"health"} +{"text":"Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülseren Ağrıdağ, “siesta” olarak bilinen ve yaz aylarında hava sıcaklığının yüksek olduğu ülkelerde öğle saatlerini kapsayan molaların, Türkiye'de de başarılı sonuç vereceğini söyledi. Ağrıdağ, özellikle kalp, damar, tansiyon, diyabet hastaları ile yaşlı ve çocukların yüksek sıcaklardan olumsuz etkilendiğini, beyin kanaması, kalp krizi ve güneş çarpması gibi riskler nedeniyle öğle saatlerinde kapalı mekanlarda olmaları gerektiğini hatırlattı. Çalışma programında yapılacak düzenlemelerin, güneş ışınlarının en dik geldiği saatlerde işyerlerinde yaşanan yoğunluğu azalttığını ifade eden Ağrıdağ, şöyle devam etti: “Siesta, sağlık açısından yararlıdır. Günün en sıcak saatlerini dinlenerek geçiren kişi, arta kalan zamanı daha verimli kullanabilir. Bunun yanında özellikle kamu kurumlarında öğle tatili uygulaması olursa, yoğunluk ve sıcak nedeniyle buralarda yaşanan sıkıntılar, oluşan uzun kuyruklar ve şikayetler ortadan kalkar.” Ağrıdağ, şoförler, temizlik ve inşaat işçileri, kurye dağıtım elemanları gibi fiziksel aktiviteye dayalı işlerde çalışanların sıcaklıklardan daha fazla etkilendiklerini ve riskli durumlarla karşı karşıya olduklarını da kaydetti. Yaz aylarının sıcak geçtiği kentlerde kapalı mekanların klima sistemleri ile soğutulduğunu kaydeden Ağrıdağ, bunun da ekonomiye büyük yük getirdiğini belirtti. Sıcaklığın yüksek olduğu saatlerde kapalı alanları soğutmanın daha zor olduğunu vurgulayan Ağrıdağ, şöyle devam etti: “Sıcaklıkların en yüksek olduğu öğle saatlerinde klimalar nedeniyle elektriğe aşırı yük bindiği, bunun da kesintilere ve yüksek enerji sarfiyatına neden olduğu biliniyor. Eğer bu mekanlar sıcak saatlerde boş olursa, ekonomik açıdan büyük kazanç sağlanır.” Adana, Zaman ","label":"health"} +{"text":"''Kapsül endoskopi''nin yolculuk hikayesi Ege Sağlık Hastanesi Genel Koordinatörü Op. Dr. M. Asım Çiloğlu, ''Kamera hap''la hastalık takibine başladıklarını bildirdi Ege Sağlık Hastanesi Genel Koordinatörü Op. Dr. M. Asım Çiloğlu, düzenlediği basın toplantısında, doğru tanı ve tedavi yanında hastanın konforu ve yaşam kalitesi de ön planda tutularak geliştirilen yeni tanısal cihazların Türkiye’de kullanılmaya başlandığını hatırlattı. “Kamera Hap” olarak nitelendirilen “Kapsül endoskopi” yönteminin Türkiye’de ilk defa İstanbul’da Alman Hastanesi ve İzmir’deki Ege Sağlık Hastanesi’ne kullanıldığını kaydeden Dr. Çiloğlu, şu bilgileri verdi: “Kapsül endoskopi sindirim sisteminin özellikle alışılagelmiş tanısal yöntemlerle ulaşılamayan bölgelerini görüntüleme imkanı sağlayarak tanısı zor bir çok hastalığın tanınmasını sağlamakta üstelik de bunu hastaların konforunu bozmadan zahmetsizce yapmaktadır. Kapsül endoskopi bir vitamin kapsülü büyüklüğündedir ve aynı bir ilaç gibi suyla kolayca yutulur. İşlem öncesi hastalara özel sıvı diyeti uygulanmaktadır. Kapsül yutulduktan iki saat sonra hasta su içilebilmekte, dört saat sonra da yemek yiyebilmektedir.” NELER YAPIYOR? Kapsülün ağza alındığı andan itibaren geçtiği ağız, yemekborusu, mide, ince bağırsak ve kalın bağırsaktan saniyede iki kez fotoğraf çektiğini anlatan Dr. Çiloğlu, yaklaşık 7-8 saat süren seyahat esnasında, “kameralı hap”ın binlerce fotoğraf çekerek bu görüntüleri bele takılan bir kayıt cihazına gönderdiğini söyledi. Bu süre içinde hastanın günlük işlerine devam edebildiğini dile getiren Dr. Çiloğlu, işlemin sonunda kayıt cihazının bilgisayara bağlandığını ve doktorun bunu bir video filmi şeklinde izleyerek değerlendirdiğini belirtti. Kapsülün sekiz saat sonra vücuttan doğal yolla atıldığını kaydeden Dr. Çiloğlu, sistemin 250 bin dolara mal olduğunu savunarak, “Bu tanı yönteminin vatandaşa maliyeti 1 milyar 250 milyon lira civarında olacak. Bir yıl sonra bu cihaza yerleştireceğimiz uzaktan kumanda aletiyle de doku örneği de alacak hale geleceğiz” dedi. Gastroenterolog Dr. Nermin Kılınçsoy da, bu sistemin dünyada ABD, İngiltere, Avustralya ve Almanya’da bir yıldır kullanıldığını söyledi. Kılınçsoy, sistem ile sindirim sistemindeki kanamalı yerlerin anında tespit edileceğini, 30-40 çeşit ciddi hastalığın da erken tanısının sağlanacağını belirtti. ","label":"health"} +{"text":"Doğum kayıtları, internette Konya Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi, Türkiye' de ilk kez,doğum kayıtlarını internette yayınlıyor. [HaberSağlık-İstanbul] Konya Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi,doğum kayıtlarını internet adreslerinde yayınlıyor.İlgili bölümden annenin adı soyadı, yaşı; bebeğin doğum tarihi-saati, doğum şekli, cinsiyeti, kilosu, boyu ve doğumu yaptıran kişi bilgilerine ulaşılabiliyor. ","label":"health"} +{"text":"Yapay retina geliştirildi Amerikan Deniz Kuvvetleri laboratuvarlarında geliştirilen bir bilgisayar yongasının, gözdeki hasarlı retinanın yerini alarak, retina görevi yapabileceği bildirildi. Görme özürlülere sürekli görüntü sağlayabileceği belirtilen ve doğrusal olmayan hücresel şebeke şeklinde çalışan yonganın, normal bilgisayar yongalarından daha hızlı çalıştığı ve çok daha az enerji harcadığı kaydedildi. Yonganın, planlandığı gibi çalışması halinde, hiç görmeyen insanlara görme yeteneği sağlayacağı düşünülüyor. Gözde retina görevi yapabilecek yonga 1 santimetrekare büyüklüğünde. Aynı yonganın, gerçek zamanda kalbin 3 boyutlu görüntüsünü verebildiği ve tıbbın bu alanında da kullanılabileceği bildirildi. ","label":"health"} +{"text":"Özellikle ülkenin güneyindeki Endülüs bölgesinde etkili olan ve 49 dereceye kadar yükselen sıcaklıklar, hayâtı olumsuz yönde etkiliyor. Son iki gün içinde 2'si kadın, 2'si erkek 4 kişinin daha hayâtını kaybettiğini açıklayan yetkililer, 29 Haziran'dan bu yana sıcaklardan dolayı ölenlerin sayısının 9'a çıktığını duyurdu. Güneş çarpmasının belirtisinin yüksek ateş ve şuur kaybı olduğuna işaret eden yetkililer, çocuklardan ve yaşlılardan güneşe çıkmamalarını istiyor. Kırmızı alarm verilen Endülüs bölgesindeki birçok kentte, âcil yardım numaraları açıklayan belediyeler, sürekli olarak halka bol su içmeleri ve gölgede dolaşmaları tavsiyesinde bulunuyor. Bu arada Segovia'da 200 domuzun sıcak havalar yüzünden telef olduğu bildirildi. ","label":"health"} +{"text":"Sysmex'ten diabet teşhisinde yeni yöntem Toshiba ile birlikte tıbbi testler için malzeme üreten Sysmex firması, kan testine gerek olmadan diabet hastalığını tespit eden yeni bir yöntem geliştirdi. Hastanın bileğine takılabilen cihaz, derinin üzerinde şekillenen küçük bir vücut sıvısına yol açan zayıf bir elektrik akımı yolluyor. Toshiba yetkilileri, bu sıvının kan şekerinin ölçülmesinin hastalığın tespiti için yeterli olduğunu bildirdi. Bu yeni metodun, özellikle bir günde birden fazla kere kan örneği vermek durumunda olan hastaların maruz kaldığı acıyı azaltacağı vurgulandı. Toshiba ve Sysmex, geliştirdikleri bu ürünü 2005 yılında piyasaya sunmayı hedefliyor. ","label":"health"} +{"text":"Kalp rahatsızlıkları tedavisinde yeni yöntem Vehbi Koç Vakfı (VKV) Amerikan Hastanesi’nde hizmete sokulan E.E.C.P (Enhanced External Counter Pulsation) cihazı sayesinde bazı kalp... Vehbi Koç Vakfı (VKV) Amerikan Hastanesi’nde hizmete sokulan E.E.C.P (Enhanced External Counter Pulsation) cihazı sayesinde bazı kalp rahatsızlıkları by-pass ameliyatına gerek kalmadan tedavi edilebiliyor. Yapılan yazılı açıklamaya göre, ön hazırlık gerektirmeyen ve hiçbir ağrı hissettirmeyen bu yöntemde, cihaz sayesinde kalbe normalin yüzde 40-60 fazlası kan pompalanıyor. Böylece kalbe kan taşıyan küçük kılcal damarlar genişliyor ve kalbi besleyen yeni yan damarların oluşumu sağlanıyor. Yöntem çeşitli nedenlerle açık kalp ameliyatı uygulanamayacak veya by-pass tekrarının riskli olduğu hastalar, damarları by-pass ameliyatı veya balon anjiyoplasti ile açılması teknik olarak mümkün olmayanlar ve kalp yetmezliği bulguları ile yoğun ilaç tedavisine rağmen nefes darlığının görüldüğü hastalara uygulanabiliyor. Tedavinin bugüne kadar 7 vakada başarılı şekilde uygulandığını belirten Kardiyoloji Bölümü’nden Dr. Erdoğan Aygar, yöntemin 1’er saat süren 35 seanstan oluştuğunu söyledi. Dr. Aygar, tedavinin hastanın durumuna göre beşinci seanstan itibaren etkisini gösterdiğini ve kişilerin seansların ardından güncel hayata devam edebildiğini ifade etti. ","label":"health"} +{"text":"Belediye Başkanı kalp krizi geçirdi Zonguldak'ın merkez ilçeye bağlı DYP'li Kilimli Beldesi Belediye Başkanı Ali Aslankılıç, kalp krizi geçirdi. Sabahleyin evinde kalp krizi geçirerek SSK Zonguldak Bölge Hastanesi'ne kaldırılan Aslankılıç (50), yoğun bakıma alındı. Aslankılıç'ın, sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi AK Parti Zonguldak Belediye Başkanı Secaattin Gonca, Aslankılıç'ı ziyaret ederek, geçmiş olsun dileğinde bulundu. ","label":"health"} +{"text":"Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Tulunay, SSK'nın fahiş fiyatla ilaç aldığı iddialarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Tulunay, bu olayın yalnızca Roche firmasıyla ilgili olmadığını, diğer firmaların da incelenmesi gerektiğini söyleyerek, ''Bunu yapan yalnızca Roche değil, birçok firma yapıyor. Türkiye'deki çarpık fiyatlandırma, çarpık ihale politikası ve bütün kesimlerin etikten yoksun oluşu buna sebep oluyor'' diye konuştu. Sağlık Bakanlığı'nın fiyatlandırma şeklinde de bir karışıklık olduğunu savunan Tulunay, İhale Kanunu'nda değişiklik yapılması gerektiğini ileri sürdü. Diğer firmaların ilaç ihalelerinin de incelenmesini isteyen Tulunay, adını vermek istemediği bir başka ilaç firmasının da SSK Eskişehir Bölge Hastanesi'ne bir antibiyotik ilacını yüzde 18 yüksek fiyatla verdiğinin belirlendiğini savundu. ''Polisiye tedbirlerle bunun önüne geçilemez'' diyen Prof. Dr. Tulunay, konunun bilimsel temellere dayandırılarak masaya yatırılması ve farma-ekonomik bilgilere göre ilaç alınması gerektiğini kaydetti. Konunun açığa çıkmasının Türkiye açısından iyi bir fırsat olduğunu söyleyen Tulunay, iddiaların yalnızca Başbakanlık Teftiş Kurulu'nca incelenmesinin yetmeyeceğini konuyla ilgili TBMM Tahkikat Komisyonu kurulmasını gerektiğini ifade etti. Tulunay, TBMM Tahkikat Komisyonu'nun aynı sorunlarla 1966 yılında kurulduğunu bildirdi. Prof. Dr. Tulunay, akılcı ilaç kullanımı ve yolsuzlukları önleyerek Türkiye'de 2 milyon dolar ilaç tasarrufu sağlanacağını vurguladı. SSK' nın kaybı Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer de SSK Eritropoietin ihalesinin, SSK Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki İstanbul Satın Alma Sigorta Müdürlüğü'nce, Kamu İhale Kanunu'nun 19. maddesinde tanımlanan açık ihale usulüne göre 22 Aralık 2003'te açıldığını anımsattı. İhalede yaklaşık 85 bin kutu ilaç alımı yapılmasının öngörüldüğünü belirten Üçer, ihale kapsamında eritropoietinin yanı sıra antikanser ilaçlar, büyüme hormonu gibi oldukça pahalı ilaç türlerinin de yer aldığını bildirdi. Eritropoietin'in, Roche firmasınca ''NeoRocormon'', Gürel firmasınca da ''Eprex'' adıyla satışa sunulduğunu kaydeden Üçer, ihaleye getirilen şartlar nedeniyle 85 bin kutuluk SSK ihalesinin bazı kalemlerinde yalnızca Roche, bazı kalemlerinde de ise yalnızca Gürel firmasının ihaleye girdiğini belirtti. Bu ihalede, aynı dönemde, Beşer Ecza Deposu'na 89 milyon liraya, Antalya Devlet Hastanesi'ne 92 milyon liraya satılan ''NeoRocormon 2000 IU'' adlı ilacın, SSK'ya 230 milyon liraya satıldığının belirlendiğini söyleyen Üçer, yine aynı dönemde Antalya Devlet Hastanesi'ne 366 milyon liraya fatura edilen ''NeoRocormon 5000 IU\/0.3 ml flakon''un da SSK'ya 616 milyon liraya satıldığını öne sürdü. Üçer, bu nedenle SSK'da Roche firmasının NeoRocormon ilacından kaynaklanan kamusal zararın yaklaşık 10 trilyon lira olduğunu savundu. İhalede rekabet koşulları sağlanmadı İlgili ihalenin diğer kalemlerinde de Roche firmasının NeoRocormon ilacının ihale kapsamı dışında kaldığını ve yalnızca Gürel firmasının Eprex adlı ilacının ihaleye girebildiğini söyleyen Üçer, ihalede rekabet koşullarının sağlanmadığını iddia etti. Üçer, ''Bu ihalede, yaklaşık 43 bin kutu Eritropoietin için bir firma, 30 bin kutu Eritropoietin için de diğer firma tanımlanmıştır. Başka bir firma da olmadığı için her firma tek başına ihaleye girmiş gibi olmuştur'' dedi. Üçer, yalnızca Gürel firmasının Eprex adlı ilaçlarının farklı formlarının tanımlandığı bu 30 bin kutu ilaca ilgili ihalede ne fiyat verildiği, aynı firmanın diğer firma ile rekabet ettiği ihalelerle bu ihalede verdiği fiyat arasında bir fark olup olmadığının da titizlikle araştırılmasını istedi. 'İlaçlar, Türkiye' de üretilebilir' Türkiye'nin ilaç harcamalarında dikkat çekici bir yer tutan biyotek ilaçların Türkiye'de üretilebileceğini vurgulayan Üçer, şunları kaydetti: ''Ülkemizde moleküler biyolojiye dayalı biyoteknolojilerin geliştirilmesiyle jenerik biotek ilaç olarak Eritropoietin ve benzeri ilaçları çok ucuza üretmemiz, böylece önemli boyutlarda kamusal tasarruf sağlamamız mümkün olabilecektir. Bir yılda Eritropoietin için harcadığımız kaynağın neredeyse yarısıyla Eritropoietin üretebiliriz.'' Firmanın ilanlı açıklaması Bu arada, Roche Firması yetkilileri, konuyla ilgili 8 Ağustos Pazar günü gazetelere bir ilan verdiklerini anımsatarak, burada dile getirdikleri görüşlerin dışında bir açıklamaları olmadığını bildirdiler. Roche Firması ilan yoluyla yaptığı basın açıklamasında, Kamu İhale Kanunu'nun 2003 yılında yürürlüğe girmesinden sonra, kamunun tıbbi ürün ihtiyacı için düzenlenen ihalelerde zaman zaman fiyat farklılıklarının ortaya çıkabildiğini savunmuştu. Açıklamada, bunun sebebinin SSK ve Devlet Hastaneleri ile Üniversite Hastaneleri tarafından farklı ihale uygulamalarının gerçekleştirilmesi olduğu ifade edilerek, ortaya çıkan durumun, sadece Roche için değil, ihalelere katılan yerli ve yabancı tüm ilaç sektörü için geçerli olduğu iddia edilmişti. Açıklamada, ''Çözüm, devletin ihale uygulamalarının tek bir sistem dahilinde yapılmasından geçmektedir'' denilmişti. ","label":"health"} +{"text":"Türkiye'deki kadınların menopoza girmelerine dair gözlemlerini paylaşan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Şentürk, 'Türk kadını ortalama yaşamının son 26 yılını menopozda geçiriyor. Bu dönemde kaliteli ve sağlıklı bir yaşama sahip olmak mümkün. Türk kadını artık menopozdan korkmuyor. Bu dönemin hayatının sonu olmadığını biliyor\" dedi. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) raporlarına göre, Türk kadını ortalama 72 yıl ömür sürüyor. Bu rakamdan yola çıkıldığında, yaklaşık 46 yaşında menopoza giren bir kadının son 26 yılını menopozda geçirdiğini hesaplamak mümkün. Menopoz, sosyal, maddi, manevi olgunluğa erişilen, hayatın en iyi çözümlendiği böylesi bir yaş döneminde, kadının yaşam kalitesini bozuyor. Doç. Dr. Şentürk, \"Türk kadını AB üyesi ülkelerin kadınlarından daha erken monopoza giriyor. İstatistiksel olarak AB'de bu yaş 51, ancak ülkemizde menopoz yaşı ortalaması 46-48. İyi beslenemeyen zayıf kadınlar, yüksek rakımlı yerlerde yaşayanlar, sigara içenler, hiç doğum yapmamışlar ve eşinden ayrılanlar, 46 yaşından önce menopoza girebiliyor\" diye konuştu. Menopoz kısaca, \"bir kadının bir yıl süre ile adetten kesilmesi\" olarak tanımlanıyor. İnsanlarda yaşam süresinin uzaması ile birlikte, kadınların menopozda geçirdikleri yaşam süresi giderek artıyor. Bu nedenle, bu dönemde görülebilecek yakınmalara yönelik koruyucu tedavi yöntemleri daha da önem kazanıyor. Gelişmiş ülkelerde, kadın yaşamının üçte birini menopoz dönemi oluşturuyor. Türkiye'de menopoz yaşı konusunda kesin veriler bulunmamakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir çalışmada ortalama menopoz yaşı 51.3 olarak saptandı. İyi beslenemeyen, zayıf, vejetaryen, rahimi alınan, anne karnında geri kalan ve yüksek yerlerde yaşayan kadınlarda menopoz yaşı biraz daha erken olabiliyor. Ayrıca, sigara içen kadınlar menopoza daha erken giriyor. Menopoz döneminde yaşanan şikâyetler ve değişimler kadından kadına değişiklik göstermekle birlikte, şu başlıklar altında incelenebiliyor: Vazomotor belirtiler: Vazomotor belirtilerin en tipik örneği; ateş basması. Ateş basması; baş, boyun ve göğüs bölgesinde ani kızarıklık, vücut ısısında artış ve daha sonra aşırı bir terleme ile karakterize. Bu değişiklikler genellikle birkaç saniye sürmekle beraber, bazen bir saate kadar uzayabiliyor. Genellikle bir - iki yılda geçmesine karşılık, kadınların yüzde 25'inde beş yıldan daha uzun sürebiliyor. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, en önemli faktörün östrojen hormonu seviyesindeki düşme olduğu düşünülüyor. Atrofik değişiklikler: Bu değişikliklere bağlı olarak vajina ve idrar yollarını örten epitel tabakasında incelme ve esneklik kaybı görülüyor. Ayrıca, vajinada kuruluk yine görülen belirtilerden birisi. Psiko-fizyolojik değişiklikler: Menopozda ruhsal problemlerin arttığına dair genel bir kanı olmasına karşın, yapılan çalışmalar bunu desteklemiyor. Ayrıca, menopozda depresyonun daha sık görüldüğü görüşü de artık kabul edilmiyor. Ancak, ateş basmalarına bağlı olarak hastanın uyku kalitesi ve dolayısı ile günlük yaşam kalitesinde bir bozulma görülebiliyor. Hormon Replasman Tedavisi (HRT) ile uykuya dalma zamanı azalıyor, uykunun REM dönemi uzadığı için, uyku kalitesi artıyor. Menopoz dönemiyle birlikte, kalp-damar hastalıkları ve osteoporoz (kemik erimesi) riski artıyor. Menopozda görülen belirti ve değişikliklere yönelik olarak en çok tercih edilen yöntem; Hormon Replasman Tedavisi (HRT). Bu tedavide, genel olarak östrojen ve progesteron hormonları birlikte veriliyor. Progesteron verilmesinin nedeni, östrojene bağlı olarak artan rahim kanseri riskinin önlenmesi. Hormon tedavisi birçok şekilde verilebiliyor. Bütün tedavi şemalarında, günde 500 mg kalsiyum verilmesinin tedavinin etkinliğini artırdığı biliniyor. Ayrıca, 70 yaşın üzerindeki hastalara günde 800 mg ve güneşin az olduğu yerlerde yaşayanlara ise, kış aylarında günde 400 mg D vitamini öneriliyor. ","label":"health"} +{"text":"Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı TCG İskenderun Fırkateyni Samsun'da 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları çevçevesinde Karadeniz'de başlattıkları sağlık taramasının son durağı olan Samsun'da bin 500'ün üzerinde vatandaş ve öğrenciyi sağlık kontrolünden geçirdi. Sağlık ekipleri burada ilginç bir tespitte de bulundu. Karadeniz'de çok fazla guatr hastası olduğunu belirleyen ekip, vatandaşlara bunun kadınlarda kısırlığa neden olduğunu anlattı. Gemi Sağlık Ekibi Başhekimi Op. Dr. Ahmet Karadağ, geçtiğimiz yıl sağlık taramasının ilkini 29 Ekim nedeniyle Ege sahillerinde yaptıklarını, sonuçların bu yıl ikinci durakları olan Karadeniz sahilleri ile kıyaslandığında Karadeniz'i sağlık alanında büyük tehlikelerin beklediğini söyledi. Sağlık taramasından geçen vatandaşlara elimizde bulunan ilaçlardan da veriyoruz. Gemimizin içinde bir tane de seyyar eczane birimi var\" dedi. Başhekim Karadağ, \"Karadeniz insanında 'nasıl olsa geçer' anlayışı çok yaygın. İnsanlarda hastalığı küçümseme gibi bir alışkanlık var. İnsanlar kulaktan dolma, gerçek olmayan bilgilere inanarak sağlıklarıyla dalga geçer hale gelmişler. Bu çok üzücü\" dedi. Karadağ, Karadeniz'de 15 binin üzerinde vatandaş ve öğrenciyi muayene ettiklerini en çok guatr hastasıyla karşılaştıklarını söyleyerek, \"Karadeniz'de anormal ölçüde guatr tehlikesi var. Karadeniz'in sularında iyot eksikliği var. Vatandaşlar guatr hastalığını önemsemiyor\" diye konuştu. Ahmet Karadağ, guatrın baş destekleyicisinin karalahana olduğunu söyledi. Karadağ, \"Karadeniz'de 10 evden 9'unda karalahana pişiyor. Karalahana guatrı önleyen enzimi salgılatmıyor. Guatr en çok kadınlarda bulunuyor ve kısırlık yapıyor. Yakın bir gelecekte Karadenizli kadınların büyük bir bölümü kısırlık tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Karalahana yiyen insanlar mutlaka yemeklerinde iyotlu tuz kullanmalı. İyotlu tuz kısırlığı geciktirici bir neden olabilir\" dedi. ","label":"health"} +{"text":"Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Erol Özdiler yaptığı açıklamada, Atasoy'un bir hastanede akciğer zarında kalınlaşma nedeniyle geçirdiği biyopsi sonrası enfeksiyon kaptığını söyledi. Enfeksiyon sonucu ateşlenen ve genel durumu bozulan Atasoy'un İbni Sina Hastanesi'ne getirildiğini anlatan Özdiler, Atasoy'un, Reanimasyon Servisi'nde tedavi altında tutulduğunu bildirdi. Atasoy'un, ''MRSA'' denilen antibiyotiğe dirençli, çok az ilacın etkilediği bir mikrop aldığını kaydeden Prof. Dr. Özdiler, ''Bu, her organı etkileyen bir mikrop. Hastada buna bağlı septik şoklar, çoklu organ işlev bozukluğu var'' diye konuştu. Özdiler, Atasoy'un, mikrop nedeniyle böbrek, karaciğer, beyin ve kanama pıhtılaşma sisteminin hasar gördüğünü, destek ünitesine bağlı tutulduğunu ve şuurunun yerinde olmadığını ifade etti. ","label":"health"} +{"text":"Fareler, deprem enkazında insan arayacak Bilim adamları, 500 metre uzaklıktan bilgisayarla kontrol edilebilen farelerin, deprem kurbanlarının bulunması veya bombaların imha edilmesinde kullanılabileceğini bildirdi. Farelerin, beyinlerine yerleştirilen elektrik sondaları aracılığıyla koşmaları, tırmanmaları veya sağa-sola dönmelerinin sağlandığı belirtildi. Hareket sinyallerinin, farenin sırtına bağlanan bir radyo alıcısıyla, farenin beynine bir bilgisayardan iletildiği kaydedildi. Küçük ve çevik olan güçlü koku alma duyguları bulunan farelerin, patlayıcıların araştırılması veya insan bedeninin bulunmasında eğitilebileceği belirtildi. Tehlikeli görevler için hayvanların beyinleriyle oynamanın ahlaki soruları gündeme getirmesine karşılık, bu farelerin diğer fareler kadar uzun yaşadığı ve normal hayat sürdüğü belirtiliyor. ","label":"health"} +{"text":"Omuriliği zarar görmüş hastalar için yeni umut İngiliz bilim adamları, elektro-kas uyarıcısı yardımıyla felçli hastaların ayakta durmalarını ve 7 dakika süreyle dengelerini tutmalarını sağladılar. Glasgow Üniversitesi’nde görevli uzmanlar tarafından geliştirilen yeni teknolojiyle, kasları kontrol eden sinirler elektrik sinyalleriyle uyarılarak, kasların kasılması sağlanıyor. Verilen elektrik sinyali, beyin tarafından gönderilen, fakat omurilik hasarlarında sinirlere ulaşamayan sinyallerin yerine geçiyor. Elektrik sinyallerinin yoğunluğunun, hastanın duruşuna göre değiştiğini söyleyen bilim adamları, hasta öne doğru eğildiğinde, onun doğrulmasını sağlayacak kasların otomatik olarak daha yoğun uyarıldığını ifade ettiler. Araştırma başkanı Kent Hunt, omuriliği yaralanan hiçbir hastanın şimdiye kadar ayakta duramadığını ve bu kadar uzun süre dengesini tutamadığını belirtti. Hunt, bu tekniğin, omuriliği zarar görmüş hastaların rehabilite edilmesi sırasında destek olarak kullanılabileceğini kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Bayat gıdanın etiketi renk değiştirecek Bilim adamları, gıdanın bozuk olduğu durumda üzerinde renk değişimi meydana gelecek bir gıda etiketi geliştirdiler Gıdaların bozuk ve tüketilmesinde sakınca olduğunun anlaşılmasını sağlayacak plastik plak etiket geliştirildi. New Scientist dergisinde çıkan habere göre, ABD’nin Arkansas eyaleti Jefferson kentindeki Ulusal Zehirbilim Merkezi’nden bilim adamları, gıdanın bozuk olduğu durumda üzerinde renk değişimi meydana gelecek bir gıda etiketi geliştirdiler. Haberde, organik boya içeren polimer plağın, gıda paketinin içine yerleştirileceği ve gıdanın türüne göre belirgin biçimde pembe, mavi ya da sarı renklere dönüşeceği belirtilirken, ilk olarak plak etiketlerin balık ve karideslerin tazeliğinin tespiti için üretileceği kaydedildi. Bilim adamlarının daha sonra da dana, koyun etleri ve sebzeler için etiketler üretmeyi planladıkları belirtilirken, bu tür etiketlerin iki yıl içinde piyasaya sürülebileceği bildirildi. ","label":"health"} +{"text":"EUTELSAT Türk Doktorlarını Dünyaya Bağlıyor Uydu operatörü EUTELSAT EMISPHER ve MED NET’U adlı iki yeni projeyle Türkdoktorlarını ve üniversitelerini dünyaya bağlamaya hazırlanıyor. Çapa Tıp Fakültesi’nin EUTELSAT’la gerçekleştirdiği işbirliği sayesinde Türk doktorları hastalarını tedavi ederken yabancı meslektaşlarının görüşlerini anında alabilecekler. Ege Üniversitesi ise EUTELSAT’la uzaktan eğitime merhaba diyecek. 2002 sonuna kadar tamamlanması planlanan projelerden EMISPHER Projesi Türk doktorlarının kilometrelerce uzaktaki yabancı meslektaşlarıyla fikir alışverişine olanak tanırken, MED NET’U adlı eğitim projesi de üniversitelere uzaktan eğitim olanakları sunacak. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği tarafından 18 - 27 Mart 2002 tarihleri arasında düzenlenen Üçüncü Dünya Telekomünikasyon Kalkınma Konferansı’na katılmak üzere Türkiye’ye gelen EUTELSAT Kurumsal İş Geliştirme Direktörü ve CEO Yardımcısı Jean-Paul Brillaud ve Türkiye, Ortadoğu ve Orta Asya Satış ve Pazarlama Müdürü Ali Korur düzenledikleri basın toplantısında EUTELSAT ve Türkiye pazarındaki projeleriyle ilgili bilgi verdi. EUTELSAT’ın dünyanın dördüncü, Avrupa’nın ise en büyük uydu operatörü olduğunu hatırlatan Jean-Paul Brillaud, HOT BIRD ve EUROBIRD ailelerinden 18 uydusuyla şirketin dünya çapında 98 milyon eve ulaştığını belirtti. EUTELSAT tarafından Avrupa ve Orta Doğuda yapılan bir araştırmanın Türkiye’nin bu bölgedeki 38 ülke içerisinde en büyük ve en gelişmiş kablo ve uydu TV pazarlarından biri olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Brillaud, Türkiye’de radyo – TV yayınlarından yüzde 82’sinin HOTBIRD uyduları üzerinden 3.44 milyon eve ulaştığını kaydetti. Brillaud ayrıca EUTELSAT’ın sunduğu Internet omurga hizmetlerinin yüzde 32.5’unun Türkiye’ye verildiğine dikkat çekti. EMISPHER Projesi’yle kilometrelerce öteden teşhis EUTELSAT’ın İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’yle birlikte hayata geçirmeye hazırlandığı EMISPHER Projesi ile Türk cerrahlar ameliyatları sırasında Avrupalı meslektaşlarıyla görüş alışverişinde bulunabilecek, onların deneyimlerinden yararlanabilecekler. Türk doktorlar aynı proje kapsamında yabancı tıp arşivlerine ulaşabilecek, yurtdışında geliştirilen yeni teknikler hakkında anında bilgi sahibi olabilecek ve seminerlere katılabilecek. EUTELSAT uyduları, saniyede 2 megabit’lik veri aktarma kapasiteleriyle hareketli ve hareketsiz görüntülerin ve sesin aktarımına olanak tanıyacak. Projeye dahil olan hastaneler dörde bölünmüş ekranlarda karşılarında hem farklı bir mekandaki meslektaşlarını hem de hastanın görüntülerini izleyebilecek. Böylece birbirinden kilometrelerce uzakta bulunan doktorlar, muayene sırasında hastanın durumu hakkında görüş alışverişinde bulunabilecek, birbirlerine farklı tedavi şekilleri önerebilecek. Ege Üniversitesi’nde EUTELSAT’la uzaktan eğitim devri Eutelsat, Avrupa Komisyonu’nun Eumedis programı (Euro-Mediterranean Information Society Programme – Avrupa-Akdeniz Bilgi Toplumu Programı) çerçevesinde de uzaktan eğitim projesini Ege Üniversitesi ile yapacağı işbirliğiyle gerçekleştirecek. Projenin 2002 yılı sonuna kadar tamamlanıp, hayata geçirilmesi planlanıyor. Bu proje Avrupa-Akdeniz bölgesinde bilgi toplumu oluşturma yolunda önemli bir adım. Uzaktan eğitim için böylesine bir teknoloji ağının kurulması dünyanın dört bir yanında bilim alanında yaşanan değişimlerin paylaşılması açısından büyük önem taşıyor. Proje kapsamında kurulacak olan ağ ile, Fransa, İtalya, Türkiye, Yunanistan, Suriye ve Mısır’ın da aralarında bulunduğu 11 ülkede, mühendislik, ekonomi, mimarlık ve kültürel miras gibi pek çok konuda EUTELSAT uyduları aracılığıyla uzaktan eğitim verilebilecek. Brillaud: “Yeni uydular yolda” 2002 yılında 5, 2003 yılında ise 1 yeni uyduyu daha hizmete sunmayı planladıklarını anlatan Brillaud, şirketin 2002 yılında 670 milyon Euro ciro hedeflediği ve yıl sonuna kadar halka açılacaklarını dile getirdi. Brillaud ayrıca, EUTELSAT’ın 2003’ün ikinci çeyreğinde fırlatmayı planladığı, bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük uydu projesi olan W3A hakkında da detaylı bilgi verdi. EUTELSAT’ın Türkiye pazarına büyük önem verdiğini kaydeden Brillaud, 7 derece doğuda, W3 uydusu ile aynı yörüngeye yerleşecek olan W3A’ nın 40 transponderinden 23’ünün Türk pazarına ayrıldığını kaydetti. Brillaud, 2003 yılının ikinci çeyreğinde fırlatılması planlanan W3A’nın, Avrupa, Türkiye, Orta Doğu, Orta Asya Cumhuriyetleri ve Afrika’yı kapsayacağını ve çokluortam, içerik dağıtım ağları ile sayısal TV hizmetleri sunacağını kaydetti. Eutelsat hakkında Dünyanın önde gelen uydu operatörlerinden birisi olan ve merkezi Paris’te bulunan Eutelsat S.A., Avrupa, Ortadoğu, Afrika, Güneybatı Asya ve Amerika kıtasına televizyon ve radyo yayıncılığı, internet erişimi ve multimedya hizmetleri, IP çözüm ve servisleri, kurumsal ağ çözümleri ve profesyonel iletişim uygulamaları sağlamaktadır. HOT, BIRD ve diğer uyduları aracılığıyla 98 milyon uydu ve kablolu televizyon abonesine 1000’in üzerinde televizyon ve 550 radyo kanalının yayınını yapmaktadır. Eutelsat 18 uydusuyla dünyanın en büyük dördüncü uydu filosuna sahiptir. 6 adet uydusu ise yapım aşamasındadır. Eutelsat 2001 yılndaı1 milyar Euro’ya yakın ciro elde etmiştir.(turk.internet.com) ","label":"health"} +{"text":"Yapay kaslı eldiven geliştirildi Avustralyalı bilim adamları, felç geçiren ya da ameliyattan sonra elini kullanamayanlar için, içinde yapay kas olan eldiven geliştirdiler. Science dergisinde yayımlanan habere göre, Wollongong Üniversitesi'nde görevli bilim adamları tarafından geliştirilen ve patenti alınan eldiven, felçli ya da elinden ameliyat olan hastaların iyileşmelerini hızlandıracak. Eldivenin içindeki yapay kasların, hastaların hareketlerini destekleyeceği kaydedilen haberde, çeşitli tuzları içeren bir sıvının geliştirilmesi sayesinde yapay kasların, bundan önce geliştirilenlerden binlerce kat daha işlevsel olduğu belirtildi. Bilim adamları, bu sıvı sayesinde 3 yıl içinde çok gelişmiş yapay kaslı protezler üretebileceklerini kaydederek, yapay kasların çalışma hızının ve kullanım süresinin önemli ölçüde artırıldığını söylediler. Hastaların şimdiye kadar rehabilitasyon sırasında sadece ağır mekanik araçlar kullanabildiği kaydedilen haberde, bu eldivenin kullanımının çok daha rahat olduğu ifade edildi. Bilim adamları, bu eldivene benzer yardımcı protezlerin ileride bacak gibi başka uzuvlar için de geliştirmeyi planlıyor. ","label":"health"} +{"text":"Ameliyatta yanlış kan verilen bir hasta öldü Manisa'nın Salihli ilçesinde özel bir hastanede prostat ameliyatı olmak için yatan Halil Bilici'ye (59) ameliyat sırasında yanlış gruptan kan verildiği, bunu nedenle hastanın hayatını kaybettiği iddia edildi. Halil Bilici'nin oğlu Musa Bilici, babasının prostat ameliyatı için Salihli'de özel bir hastaneye yattığını kaydetti. Babasına 0 Rh (+) kan yerine, B Rh (+) kan verildiğini, babasının bu nedenle öldüğünü iddia eden Bilici, şu görüşleri dile getirdi: ''Hastane yetkilileri, babam için 0 Rh (+) kan bulunması gerektiğini söylediler. Ağabeyim Yaşar Bilici'nin kanı uydu ve bir ünite kan verildi. Daha sonra ameliyata girildi. Yarım saat sonra babamda krizler başladığını öğrendik. Hemen hastanedeki diğer doktorları çağırdık. Bu arada babama verilen kan ünitesinin üzerinde B Rh (+) yazdığını fark ettim. Doktorlara durumu anlattım. Anestezi uzmanı geldi ve babamı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne götürmemizi söyledi. Bizimle İzmir'e gelen doktor, hastanenin acil servis doktoruna yanlış kan verdiklerini beyan etti. Hastaneye geldiğimizde babam ölmüştü.'' Musa Bilici, Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını da bildirdi. Hastane yetkilileri ise konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçındılar. ","label":"health"} +{"text":"Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı'nın 2000 yılı Haziran ayından bu yana hizmet veren Alo Okey Cinsel Sağlık Bilgi Hattı'na 333 bin 221 başvuruda bulunuldu. Başvuranların 103 bin 185'i cinsel sorunlar, 41 bin 826'sı kadın ve erkeklerde cinsel işlev bozuklukları, 40 bin 6'sı penis boyu, cinsel ilişki sıklığı ve kızlık zarı, 31 bin 150'si uyarılma ve orgazm konularında danışmanlık hizmeti aldı. Hattı arayanların yüzde 66'sı evli, yüzde 44'ü bekar iken, danışmanlarla görüşenlerin yüzde 20'sini kadın, yüzde 80'ini erkekler oluşturdu. Arayanların yüzde 81'ini 20-34 yaş arasında bulunurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Antalya aramaların en çok yapıldığı illerin başında yer aldı. Özellikle küçük illerden yapılan aramalarda bekarlar ve kadınlar dikkati çekti. Türk insanının cinselliğini tatminkar bir şekilde yaşamadıkları ortaya çıktı. Hattı arayan kadınların büyük çoğunluğu orgazm olamadığından şikayet ederken, erkeklerin büyük bölümü ise erken boşalma sorununu dile getirdi. Hattı arayarak danışmana ulaşanların yüzde 65'i profesyonel yardım için yönlendirildi. ","label":"health"} +{"text":"Konya'da kurulu bir firma, ABD, İngiltere ve İtalya'nın özel ve devlet hastanelerine 7 farklı konuma gelen, ağırlık ve sıcaklık ölçen, uzaktan kumandalı elektronik yoğun bakım hasta yatağı ihraç ediyor. Bu yıl içinde 100 bin dolarlık ihracat yapan firma, yeni üreteceği ses kumandalı yataklarla pazar payını daha da genişletmeyi istiyor. Medikal 2000 Tıbbi Cihazlar ve İleri Teknoloji Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kabakçı, yaklaşık 5 yıl önce kurulan firmalarında küçük çapta başladıkları üretimlerini giderek genişlettiklerini bildirdi. Son olarak üzerinde uzun süre çalıştıkları elektronik donanımlı yoğun bakım hasta yatağı ürettiklerini ifade eden Kabakçı, şunları söyledi: \"Yaptığımız bu yatak çok amaçlı kullanılıyor. ABS plastikten yapıldığı için kanserojen etkisi yok. Ayrıca yangınlarda alev vermediği gibi bulunduğu yerde eriyip kayboluyor. Elektronik donanımlı uzaktan kumandalı yatak, 7 farklı konuma ayarlanabiliyor.Her türlü temizlik maddesi ile temizlenebilen yataklarımız yurtdışından yoğun ilgi görüyor.\" \"En fazla İngilizler istiyor\" Şu anda ABD, İngiltere ve İtalya'nın özel ve devlet hastanelerine bu yataklardan ihraç ettiklerini vurgulayan Kabakçı, özellikle İngiltere'nin yoğun talebiyle karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Kabakçı, \"Gelen müşterilerimize 3 ay sonrasına gün vermek zorunda kalıyoruz. En büyük rakibimiz Almanya ve ABD'li firmalar. Ancak ucuz üretim ile bu firmalara karşı büyük başarı sağladık\" dedi. Kabakçı, yurtdışından 11 bin dolara ithal edilen yatakları Türkiye'deki özel ve devlet hastanelerine 6 milyar liradan verdiklerini ifade etti. ","label":"health"} +{"text":"Yaklaşık 1600 nüfuslu Camiliören Köyü'nde, son bir yılda kanserden ölenlerin sayısı 8'e ulaşınca, Köy Muhtarı Hidayet Dere, inceleme yapılması için Aksaray Sağlık İl Müdürlüğü'ne dilekçe verdi. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer ve Başkan Yardımcısı Dr. Murat Aral, köye gelerek incelemelerde bulundu. Camiliören Köyü Muhtarı Hidayet Dere'den köyün su kaynakları, toprak ve beslenme alışkanlıkları hakkında bilgi alan Tuncer, ''Köyde sigara içme oranı çok yüksek. Doğal gıdalarla beslenme çok az. Kanser hastalarındaki çoğalma buna bağlı olabilir. Ancak su ve toprak analizleri de yapılacak. Öncelikle köy halkına sigarayı bırakmalarını öneriyorum'' dedi. Sağlık İl Müdürlüğü yetkilileri ise gelen dilekçeden sonra köyün su ve toprak analizlerine başladıklarını belirterek, ''Kanser vakalarında gerçekten bir artış var. Ancak, bunun hangi faktörlere bağlı olarak arttığını bilmiyoruz. Gerekli çalışmaları yaptıktan sonra sonuca ulaşırız'' diye konuştu. ","label":"health"} +{"text":"Türkiye'nin sağlık sisteminin yarattığı yolsuzluk, Avustralya'da başarı ile uygulanan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul edilen yeni bir sistem ile giderilecek. Hacettepe Üniversitesi öncülüğündeki proje ile aynı hastalık için farklı tetkikler yapılmasına izin verilmeyecek. Tüm ilaç ve tıbbi malzemelerin ayrı kodu olacak. Tıbbi Cihaz Bilgi Bankası oluşturulacak ve elektronik sistemle faturalama yapılacak. Proje, Emekli Sandığı'nın reçetelerin kontrolünü sağladığı mevcut sistemine entegre edilecek. SABAH'ın edindiği bilgilere göre, Maliye Bakanlığı, Türk Eczacılar Birliği (TEB) ile 2001'de imzaladığı 'Reçete Provizyon' protokolünü uygulamadan kaldırdı. Emekli Sandığı'nın \"Reçetelerin takibini biz yapalım\" talebini uygun bulan bakanlık, sandığın şu anda reçetelerin takibini yaptığı sistemi, tüm kamu kuruluşlarında yürürlüğe geçirme kararı aldı. Sektöre neşter atılıyor Sağlık harcamalarındaki yolsuzluğun katrilyon liraları bulduğu sektöre proje ile neşter atılacak. Proje, tedavi hizmetlerinde maliyetleri karşılamayı kapsarken, sağlık harcamalarını kontrol eden bir projeksiyon geliştirmeyi amaçlıyor. Projenin dört aşamadan oluştuğunu bildiren yetkililer, Avustralya'daki uygulamasının başarılı sonuçlanması nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerildiğine dikkat çektiler. ","label":"health"} +{"text":"Abdullah Aydın, Türkiye’nin göz sağlığı konusunda AB ülkelerinden büyük farkla geride olduğunu belirterek, özellikle Doğu illerinde yaptıkları ücretsiz göz taramalarında, tahminlerin çok üzerinde görme bozukluğu vakalarına rastladıklarını belirtti. Taramalarda, gözünün bozuk olduğu hem kendisi, hem de ailesi tarafından bilinmeyen ilköğretim okulu çağındaki pek çok öğrenciye rastladıklarını anlatan Aydın, “Bu çocuklar arasında, ileri derecede göz bozukluğundan dolayı tahtadaki yazıları okuyamadığı için son sınıfta olmasına karşın okuma yazmasını sökemeyenler var” dedi. Abdullah Aydın, özellikle taşrada göz sağlığı bozuk olan vatandaşların büyük bölümünün, maddi imkansızlıklar başta olmak üzere çeşitli nedenlerle tedavi olamadıklarını, gözü bozuk olan pek çok kişinin de bu durumun farkında olmadığını vurguladı. AB ülkelerinde yaşayanların, özellikle çocukluk döneminde Türk insanından daha iyi beslendikleri için daha az göz sorunu yaşadıklarını belirten Aydın, şunları kaydetti: “Göz sağlığı bizden daha iyi durumda olan AB’de gözlük kullananların nüfusa oranı ortalama yüzde 50 iken, Türkiye’de bu oran sadece yüzde 13’de kalıyor. Bu rakamlar bize, göz sağlığımızın ne durumda olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Gözlük kullanması gerekenlerin oranı, ülkemizde yüzde 60’ın üzerinde. Ancak kullanım oldukça düşük. Özellikle taşrada göz doktoru yetersiz olduğu için, vatandaşların büyük bölümü gözlerinin bozuk olduğunu bilmiyor. Bu nedenle de gözlük kullanım oranı düşüyor.” “Optometristler de gözlük reçetesi yazsın'' Bir göz doktorunun asıl işinin, ciddi göz hastalıklarını tedavi etmek olduğunu vurgulayan Birlik Başkanı Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halen Türkiye’de göz reçetesini, halen sayıları nüfusa oranla son derece az olan ve taşrada yok denecek kadar az olan göz doktorları yazabiliyor. Bu nedenle göz sağlığı ve optikler konusunda eğitim alan çok sayıda optometrist atıl durumda bekliyor. AB ülkelerinde göz bozukluğunu ölçtürmek ve gözlük almak isteyen kişiler, girdikleri bir gözlük mağazasında optometristler tarafından muayene ediliyor. Türkiye’de de gerekli yasal düzenlemeler yapılıp, özellikle göz sağlığının SOS verdiği taşra kesimine optometristler görevlendirilerek, vatandaşların mağduriyetleri giderilmelidir.” ","label":"health"} +{"text":"Böbrek hastalarına müjde! Böbrek yetmezliği çeken hastalar, uykuda da diyaliz makinesine bağlanabilecek Hollanda'nın Utrecht kentindeki diyaliz Merkezi'nde uygulama denenmeye başlandı. Hollanda Böbrek Hastaları Vakfı'ndan yapılan açıklamada, bu yöntemin, Kanada'da geliştirildiği ve başarılı sonuçlar verdiği, uygulamanın, Hollanda'da kısa sürede yaygınlaştırılmasının planlandığı belirtildi. Verilen bilgiye göre, bu yöntemle kanı temizlenecek hastalar, hafta birkaç kez diyalize bağlanacak, ancak diyalize bağlanma ve işlem, hasta için daha kolay olacak. Hasta, makineye bağlı olduğu sürenin büyük bölümünü uykuda geçireceği için daha az ilaç alacak. ","label":"health"} +{"text":"Saçsızlık problemine kolay ve kalıcı çözüm Hem erkekler hem kadınlar için en önemli estetik sorunlardan biri olan saç azlığı biyolojik olarak cilde uyumlu ve laboratuvar ortamında... (Habersaglık-Istanbul) Hem erkekler hem kadınlar için en önemli estetik sorunlardan biri olan saç azlığı biyolojik olarak cilde uyumlu ve laboratuvar ortamında üretilmiş biofibre olarak adlandırılan saç telleriyle kısa sürede çözümlenebiliyor. Sağlıklı ve gür saçlara sahip olmak, binlerce yıldır hem kadınların hem de erkeklerin gündemindeki en önemli konulardan biri. Yaşın ilerlemesi, hastalıklar, hormonal sorunlar, kimyasal uygulamalar, kazalar ve yanık gibi nedenlerle saç kaybına uğrayan kişilerin artık istedikleri gibi bir görünüme sahip olmaları mümkün. Acıbadem Bağdat Cad. Polikliniği’nde hizmete giren biofiber saç implant sistemi saçsızlık problemine kalıcı ve doğal görünümde bir çözüm üretiyor. Biyolojik olarak cilde uyumlu ve laboratuvar ortamında üretilmiş, biofibre olarak adlandırılan saç telleri kısa sürede kafa derisine ekilerek saçsızlık sorununu ortadan kaldırılabiliyor. Bu yöntemden saçı olmayan veya az olan ve daha gür görünmesini isteyen herkesin yararlanması mümkün. Biofiberler , kişilerin saçlı derisine basit ve çok kısa süreli bir işlem ile ekiliyor. İstenilen sıklıkta ve sayıda ekilebilen saç telleri ile artık, kadın ve erkeklerdeki saçsız alanlar, dökülme problemi ayırt edilmeden kolaylıkla saçlı hale dönüştürülebiliyor. Nasıl uygulanıyor? Uygulama da öncelikle kişinin saç rengine uygun saç telleri tesbit ediliyor. Kişiye küçük bir test uygulaması yapılarak 14-30 gün bekleniyor. Kişinin biofiberlere uyumu gözlendikten sonra uygulama günü belirlenerek steril ve tıbbi koşullar altında hazırlanmış saç fiberleri uzman doktorlar tarafından saçsız alanlara ekiliyor. Böylece biofiber ekimi sayesinde kısa sürede, kişi saçlı ve estetik bir görüntüye kavuşturulabiliyor. Biofiber sisteminin başarısını gösteren birçok araştırma bulunuyor. 196 kişiye biofiber uygulaması yapıldıktan sonra iki yıl süreyle takip edilmiş. Bu süre içinde kişilerin yüzde 86 ’sında hiçbir sorun gözlenmemiş. Uygulama yapılan kişilerin yüzde 11’inde hafif bir enfeksiyona rastlanmış, yüzde 1.53 ’ünde ekim hatası nedeniyle biofiberlerde kıvrılmaya rastlanmış ve çıkarılmış. Ekim yapılan kişilerin yüzde 1.02 ’sinde ise reaksiyon geliştiği için biofiberler çıkarılmış. Bu sistem eğitimli uzman hekimler tarafından uygulanan tıbbi bir yöntem. Yöntem hakkındaki deyatlı bilgilendirme hekim tarafından yapılmakta. Kesinlikle takıp çıkarılan veya kafaya yapıştırılan bir peruk sistemi değil. Her saç fiberi cilde tek tek ekildiği için görünüm olarak kişinin kendi saçından ayırt edilemiyor. Kişinin beğenisine yönelik üst düzeyde bir doğal görünüm sağlıyor. Biofiber İmplant Sistemi sadece dökülme sonucu saçsız kalan alanlara değil, yaralanma ve yanık nedeniyle saçsız kalan alanlara da başarıyla uygulanabiliyor. Biofiber İmplant Sistemi 13 standart renkte bulunuyor. Doğal saç gibi yıkanıp kurutulan biofiber tercihe göre düz dalgalı ve kıvırcık olarak imal edilebiliyor. Biofiber implant sistemi kullanan hastaların sağlıklı ve uzun süreli bir estetik sonuç için hekimlerin işlem öncesi ve sonrasındaki önerilerine sıkıca uymaları gerekiyor. ","label":"health"} +{"text":"Yapay kalpli bir hasta daha ayakta Bağımsız yapay kalp AbioCor takılan 5. hasta da taburcu edildi. 51 yaşındaki James Quinn, 70 gün hastanede kaldıktan sonra 14 Ocak’ta taburcu oldu. Emekli fırıncı Quinn, hastaneye 300 metre uzaklıktaki bir otele yerleştirildi. Hastanın bitişik odasında ise sağlığı ile ilgilenecek bir uzman bulunuyor. AbioCor adı verilen bağımsız yapay kalpler, şimdiye kadar 6 hastaya takıldı. AbioCor, genellikle kalp nakli yapılamayan veya kalp yetersizliğinden ölecek durumda olan hastalara takılıyor. AbioCor takılan hastalardan 3’ü hayatını kaybetti. ABİOCOR NEDİR? AbioCor isimli yapay kalpte bir motor, sağlam ve esnek bir plastikten üretilen membran ve ventillerden oluşan bir pompayı yönlendiriyor. Kalp, milyonlarca kez atabilecek ve pıhtılaşma sistemini uyarmayacak şekilde yapılmış. Motoru, yaklaşık 1,5 saat dayanabilen lityum piller çalıştırıyor. Bu süre az gibi görünse de, bugüne kadar yapılan uygulamalara bakıldığında, hastaya büyük dolaşım kolaylığı sağlıyor. Piller zayıfladığında, taşınabilir bir alet yardımıyla, indükleme yöntemiyle dışarıdan doldurulabiliyor. Elektronik basınç ölçerler, kalp atışının, efor sarf etme, stres veya korku gibi durumlarda, ne kadar yükselmesi gerektiğini tespit ediyor. Bir yumruk büyüklüğündeki suni kalp, dakikada yaklaşık 8 litre kan pompalıyor. İki özel karıncık, akciğerleri vücuttan ayrı olarak kanla besliyor. Suni kalp, yaklaşık 1 kg ağırlığında. ","label":"health"} +{"text":"Güven Tıp Merkezi uyarıyor: Her kan basıncı yüksekliğinde dil altı nifedipine (turuncu kapsüller ) çiğnemek. Dil altı nifedipine sadece acil durumlarda kullanılmalı. Her kan basıncı yükselmesi acil durum sayılmaz. Dil altı nifedipine kan basıncını hızla ve kontrolsüz düşürerek istenmeyen sonuçlara (felç,kalp krizi, ölüm vb.) yol açabilir. Tansiyon düşürücü ilaçları bir süre kullanıp bırakmak. Bir çok hasta, ilaçlarla kan basıncı kontrol altına alınınca ilacını bırakır. Hipertansiyonun büyük olasılıkla ömür boyu hastaya eşlik edeceği unutulmamalı. İlacın bırakılması, hipertansiyonun vücuda zarar vermesine yol açar. Bir çok hastalığı mevcut olan “mevcut ilaca alışır, ilaç yan etki yapar, ilaç bağımlılık yapar” şeklindeki düşünce kesinlikle yanlıştır. Hastaya en büyük zararı kontrolsüz hipertansiyon verir. İlaç kullanan hastaların ilaçsız tedaviyi ihmal etmeleri. İlaçsız tedaviye dikkat edilmez ise antihipertansif ilaçların da etkisi çok azalır veya ortadan kalkar. Hipertansiyon tedavisi ancak sağlıklı bir hasta-hekim ilişkisi ile mümkündür. Hasta sorumluluklarını yerine getirmez ise doktor, doktor dolaşmasının hastaya bir yararı yoktur. Hipertansiyonun çok yaygın bir hastalık olması, kamuoyu ve medyanın da ilgisini çekmiştir. Gerek kamu oyu gerekse medyada hipertansiyon konusu çok konuşulmakta ve bu konuda uzman olmayan kişilerin de fikirleri yansıtılmaktadır. Hastalar, yetkisiz ve bilgisiz kişiler tarafından eksik ve yanlış bilgilendirilebileceklerini unutmamalıdır. Komşu ve arkadaşın tavsiyesi ile ilaç alınması ciddi zararlara yol açabilir. Hastalar kendilerini rahatsız eden baş ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı gibi yakınmalar ortadan kalkınca tedaviyi gevşetebilirler. Tedavide, amacın sadece hastayı o dönemde rahatsız eden baş ağrısı, nefes darlığı çarpıntı gibi yakınmaları gidermek değil aynı zamanda hedef organ hasarını önleyerek veya geri çevirerek kalıcı sakatlık ve ölümleri azaltmak olduğu unutulmamalıdır. Daha önce kullandığı tedavinin etkisiz olması durumunda doktora giden hasta, genellikle ilk ilacın etkisiz diye bırakarak yeni bir ilaç kullanmaya başlar. Tedavinin başarısız olduğu durumlarda, genellikle tedaviye ikinci bir ilaç eklenmelidir bu hatada, hastanın doktorunun da payı olabilir. Kullanılan ilacın ismini hatırlamamak veya doktora giderken ilaç kutusunu yanına almamak. Kan basıncı değerlerinin kaydedildiği formları, doktora giderken yanına almamak. ‘Bünyem, yüksek tansiyona alışmış’ deyip hipertansiyonu ciddiye almamak. Kan basıncı yüksekliğini sadece strese (gerginliğe) bağlayıp tansiyon ilacı kullanmamak. ‘ben tansiyonumun yükseldiğini hissediyorum’ deyip yakınma olmayan zamanlarda kan basıncını ölçtürmemek. Kan basıncı kontrol altına alınan bir hastanın ilacı bırakarak ‘kan basıncı yeniden yükselecek mi’ diye deneme yapması. Antihipertansif ilaçlar bırakılsa bile kan basıncını düşürücü etkileri, bir süre daha devam eder. Hastada geçici, hipertansiyon yok ise, ilaç bırakılınca kan basıncı bir süre sonra kesinlikle yeniden yükselecektir. İlaç kesilmesi ve doz değişikliği kesinlikle doktor tarafından yapılmalıdır. Muayeneye gelen veya tahlil için kan verecek hastanın o gün ilacını almaması. Hipertansiyonu olan hastalar, tahlil için aç kalmak zorunda olsalar bile çoğu zaman çok az su ile tansiyon ilaçlarını alabilirler. ","label":"health"} +{"text":"Sıcak ve nemli havaların insan vücudunda olumsuzluklara neden olduğunu söyleyen İl Sağlık Müdürü Saadettin Yazı, özellikle kalp ve tansiyon gibi kronik hastalar ile çocukların güneşten uzak durmaları, 11.00 ila 15.00 saatleri arasında kesinlikle dışarı çıkmamaları gerektiğini söyledi. Sıcak ve nemli havaların insanlar üzerinde sağlık sorunlarına neden olabildiğinin altını çizen Sağlık Müdürü Yazı, özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastaların, uyarılara dikkat etmesi gerektiğini belirterek, \"Bu tip insanların saat 11.00 ila 15.00 saatleri arasında kesinlikle dışarı çıkmamaları gerekir. Sıcak artışı, güneş çarpmaları, tansiyon ve kalp rahatsızlıkları gıda zehirlenmeleri ve aşırı nemden kaynaklanan yorgunluklar ile kramplar bu saatlerde insanlar üzerinde sıkça görülüyor\" dedi. Aşırı nemin, vücudun sıcağa karşı savunma mekanizması olan terin buharlaşmasını önleyerek, serinlemeye engel olduğunu kaydeden Yazı, \"Kişiler çok terler; fakat az serinler. Böylece aşırı sıvı kaybına bağlı olarak yorgunluk, halsizlik, iç sıkıntı, nabız zayıflığı ve dolaşım bozukluğu oluşabilir. Bu durumlarda kişiye aşırı sıvı kaybından dolayı tıbbi müdahale yapılmalı ve hemen sıcak ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Hastanın uzanması sağlanmalı ve eğer bilinci yerindeyse, bir litreye yakın su içirilmelidir. Bu tedbirlerin yanı sıra özellikle çocuklar, yaşlılar, kalp ve şeker gibi kronik hastalığı olanların yukarıda belirttiğimiz saatlerde dışarı çıkmamaları gerekmektedir. Bu türlü insanların serin yerleri tercih etmeleri ve bol su almaları gerekir\" diye konuştu. ","label":"health"} +{"text":"Vücut yağlarını kısa sürede eritebilecek yeni bir zayflatma aleti geliştirildi The Sunday Telegraph gazetesi, İsrail'de geliştirilen bir aygıt sayesinde vücut yağlarının kısa sürede ve kolayca eritilebileceğini öne sürdü. Gazetenin haberinde, geliştirilen aletin şu ana kadar sadece domuzlarda denendiği ve sonuç verdiği belirtilirken, ilk klinik denemelerin ise gelecek yıldan itibaren İngiltere'de yapılacağına işaret edildi. Bu aygıtın vücuttaki yağları yakmak için yüksek oranda ultrason dalgaları kullandığı, eritilen yağın kişinin vücudu tarafından emildiği ve vücut tarafından yakılarak yok edildiği belirtiliyor. Söz konusu aletin klinik denemelerinin de başarılı olması halinde aleti geliştiren kişilere milyarlarca dolar kazandıracağını da belirten Telegraph, halen bütün dünyada 1 milyon kişinin bütün eziyetine rağmen liposuction yaptırdığını, böylesine zahmetsiz bir yöntemin ortaya çıkmasının ise \"devrim niteliği\" taşıyacağını öne sürüyor. ","label":"health"} +{"text":"Vücudunun ve yüzünün hiçbir yerine bıçak değdirmeyeceğini belirten oyuncu, ''Estetik yaptıran kadınlar birbirinin kopyası gibi oluyor. Bu resmen zorbalık. Onlar için üzülüyorum'' dedi. Londra Dorchester'da ''Kedi Kadın-Catwoman'' filmindeki rol arkadaşı Sharon Stone ile birlikte filmin prömiyeri öncesinde basın toplantısına katılan Berry, estetik operasyonları üzerine çarpıcı açıklamalarda bulundu. İnsanların güzelliği takıntı haline getirdiğini ve estetik ameliyatlarını ''gençlik pınarı'' gibi gördüğünü belirten Halle Berry, ''En çok üzüldüğüm de kadınların bu gençlik pınarından yararlanmak için yüzlerini kestirip biçtirmeleri. Daha 30 yaşında bıçak altına yatan kadınlar görüyorum ve üzülüyorum'' dedi. Estetik ameliyatlarının biri yapıldığında gerisinin de geldiğini ifade eden güzel yıldız, ''Bu sanki plastik çamur gibi. Bir yerinden sıkıyorsun, diğer taraftan akıyor. Bir ameliyat yaptırıyorlar, sonra da diyorlar ki; biraz da öbür taraftan çektireyim. Sonunda bütün kadınlar birbirinin kopyası oluyor'' yorumunda bulundu. Bu gidişin kendisini korkuttuğunu dile getiren Halle Berry, estetik operasyonlara kadınları yönlendirenlerin de zorbalık yaptığını söyledi. Bu arada, ''Kedi Kadın'' filminde Berry'ye eşlik eden Sharon Stone'un ünlü yıldızla estetik ameliyatları konusunda aynı fikirde olmadığı ortaya çıktı. Daha önce estetik ameliyatı geçirdiği yönündeki haberleri yalanlayan 46 yaşındaki Sharon Stone bu kez çark ederek, ''Aslında kendinizi nasıl hissediyorsanız onu yapmalısınız'' dedi. ","label":"health"} +{"text":"Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bayram, GAZÜ Gıda Mühendisliği bölümünce bulgur üzerine son 10 yılda yapılan bilimsel çalışmaların, dünya bilim çevrelerinin dikkatini çektiğini ve bu konuyla ilgilenen bilim adamlarının sayısının arttığını belirtti. Bulgurun insan beslenmesindeki öneminin ve ekonomik değerinin, Avustralya’daki bilim adamlarının konuya ilgisini artırdığını ifade eden Bayram, Avustralya’daki Grain Research and Development Corporation Fonu ile Curtin Üniversitesi’nden gelecek 6 kişilik heyetin, GAZܒde yapacağı 2 günlük bilimsel çalışmanın ardından, bazı bulgur fabrikalarını ziyaret etmeyi planladığını kaydetti. Bulgur, Amerika, Kanada, Avrupa ve Arap ülkelerinde üretilmesine rağmen dünyada bulgurla ilgili bilgi ve araştırma merkezi olarak Gaziantep’in bilindiğini vurgulayan Bayram, şöyle konuştu: “Dünyada bulgurun en fazla üretildiği, bulgur için makine ve teknoloji geliştirildiği yer Gaziantep’tir. Kendine özgü üretim sistemine sahip olan ve dünya bilim literatürüne Antep tipi bulgur üretim sistemi olarak geçirilen sistem, şu an en başarılı sistem olarak kabul edilmektedir. Türkiye’deki bulgurun üretimi 1 milyon tonun üzerindedir ve her yıl bu rakam artmaktadır. Bu üretim miktarı, makarnanın 2,5 katı kadardır. Üretim, Amerika kıtasında yaklaşık 250 bin tondur.” ","label":"health"} +{"text":"Samsun'da yolda yürürken darp edilen ve kanlar içinde kalan alkollü şahıs, tedavi için kaldırıldığı hastaneden beyninin çalınacağı korkusuyla kaçtı. Edinilen bilgiye göre olay, Kılıçdede Mahallesi Atatürk Bulvarı kenarında bulunan Saray Gazinosu karşısında akşam saat 22.00 sularında meydana geldi. Kimliği belirsiz kişi veya kişilerin saldırısına uğrayarak darp edilen alkollü bir şahıs, kanlar içinde olduğu yere yığıldı. 112 Acil Yardım ve Kurtarma ekiplerine ait ambulansla Samsun Devlet Hastanesi'ne kaldırılan ve adının Mustafa Kocataş olduğunu söyleyen yaralı şahıs, burada tedavi altına alınmak istendi. Kafasının röntgen filmi çekilmek istenilen Mustafa Kocataş, \"Beynimi çalacaksınız\" diyerek tedavi olmadan hastaneden kaçtı. Kaçtıktan yarım saat sonra hastaneye 100 metre mesafede Okay Gürsoy adlı bir genç tarafından yaralı halde fark edilen Kocataş, tekrar Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Mustafa Kocataş, bu kez sağlık ekiplerinin ve kendisini hastaneye getiren gencin ısrarları üzerine tedavi altına alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. ","label":"health"} +{"text":"Anne karnına 4 boyutlu bakış Ultrasonda 4 boyutlu (eş zamanlı) teknoloji sayesinde anne karnındaki bebeğin 4. haftasından itibaren renkli görüntüsü çekilerek... Ultrasonda 4 boyutlu (eş zamanlı) teknoloji sayesinde anne karnındaki bebeğin 4. haftasından itibaren renkli görüntüsü çekilerek, cinsiyeti, kime benzediği, hangi sağlık sorunları olduğu tespit edilebiliyor. Renkli ultrasonla anne karnında bebeğin çekilen fotoğraflarından albüm yapmak, görüntüsü CD'ye kayıt yaptırıp izlemek de mümkün oluyor. 4 boyutlu renkli ultrason Antakya'da, Uzmanlar Tanı Merkezi'nde hizmete girdi. Radyoloji Uzmanı Behçet Akbelen, siyah beyaz ve 2 boyutlu ultrasona göre anne karnındaki bebeğin 1.5 ay daha önce görüntülenmesini sağlayan 4 boyutlu renkli ultrasonun anne ve baba adaylarının büyük ilgisini çektiğini söyledi. Meraklı anne babaların hamileliğin 4. ayından itibaren bebeklerinin fotoğrafına kavuşabildiklerini kaydeden Akbelen, \"Renkli ultrasonla anne karnındaki bebeğin gülmesinden, parmağını emmesine kadar bütün hareketlerini izlemek mümkün. Bunun yanı sıra özürlü bebeklerin doğmasını önlemek bakımından da faydalı bir cihaz. Öyleki bebeğin vücudunun herhangi bir yerindeki özrü önceden tespit etmek, bu cihazla çok kolay. Ayrıca gelişmiş cihaz sayesinde anne baba adaylarına çocuğun cinsiyeti ile ilgili en erken ve en kesin teşhis de verilmektedir\" dedi. Akbelen, ultrasona giren hamile kadınlara bebeklerinin değişik pozisyonlarındaki görüntülerini fotoğraf kartına basma imkanı sağladıklarını belirtti. Ultrasona bağlanan anne adaylarının bebeklerini izlerken oldukça heyecanlandıklarını söyleyen Akbelen, 95 milyon lira karşılığında bu hizmeti verdiklerini kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Merkezde, üreme sağlığı konularına ağırlık verilecek, kadınların sağlık hizmetlerine ulaşması kolaylaştırılacak. Şanlıurfa Valiliği, İl Özel İdaresi'ne ait Sosyal Merkez'de \"Kadın Hastalıkları ve Sağlığı Merkezi\" açmaya hazırlanıyor. Çeşitli branşlarda 25 personelin görev alacağı Merkez'de, aile planlaması danışmanlığı; güvenli annelik; gebelerin izlenmesi; cinsel yolla bulaşan hastalıklar; AIDS\/HIV danışmanlık hizmeti; çocuk sağlığı hizmetleri; adolesan\/gençler konusunda danışmanlık hizmetleri ve laboratuar hizmetleri verilecek. Malzemeler Avrupa Komisyonu'ndan Vali Şükrü Kocatepe, merkezin Avrupa Komisyonu finansmanı ile 2003-2007 yılları arasında kadınların sağlığına yönelik uygulanacak \"Üreme Sağlığı Projesi\" çerçevesinde kurulacak ve Eylül ayı sonunda açılacak. Merkezde öncelikle sağlık personeline kadın hastalıkları ve sağlığı eğitimi verilecek. Merkezde gerekli araç-gereç ve malzemeleri Avrupa Komisyonu sağlayacak, proje sonunda malzemeler İl Sağlık Müdürlüğü'ne bırakılacak. Sağlık Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu arasında 2001 yılı Aralık ayında imzalanan finansman anlaşması ile \"Üreme Sağlığı Projesi\"nin uygulama aşaması 2003 yılında başladı. 2003-2007 yılları arasında sürecek olan proje Şanlıurfa dahil olmak üzere toplam 34 ili kapsıyor. Proje amacı ve hizmetleri Üreme sağlığı hizmetlerine ağırlık verilecek merkezde, aile planlaması; doğum öncesi ve doğum sonrası bakım konularında bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılması; cinsel yolla bulaşan hastalıklar, HIV, AIDS ve adolesan danışmanlık hizmetlerinin aktif hale getirilmesi amaçlanıyor. Halkın sağlık birimlerine ve personeline ulaşabilirliğini ve hizmet kalitesini artırmak da projenin amaçlarından. Proje kapsamında güvenli annelik; acil obstetrik hizmetleri; aile planlaması; cinsel yolla bulaşan hastalıklar; HIV\/AIDS yönetimi; genç insanlar için cinsel sağlık-üreme sağlığı hizmetleri konuları da ele alınacak. Merkez, Şanlıurfa Valiliği Sosyal Merkez Hizmet Binası'nda, Şanlıurfa Sağlık Müdürlüğü Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi'ne bağlı alt birim olarak açılacak. Merkezde, kadın doğum uzmanı; aile hekimi uzmanı; halk sağlığı uzmanı; çocuk hastalıkları uzmanı; psikolog; diyetisyen; çocuk gelişimcisi; tıbbi teknolog; diş hekimi; ebe-hemşire; laborant; ambar memuru; ayniyat saymanı ve hizmetli olmak üzere 25 personel görev yapacak. Gençlik Danışma Merkezi kurulacak Proje kapsamında, 10-24 yaş arasındaki tüm gençleri kapsayan bir de Gençlik Danışma Merkezi açılması planlanıyor. İki hekim, iki hemşire, bir psikolog, bir sosyal hizmet uzmanı ve bir diyetisyen olmak üzere on sağlık personelinin görev alacağı merkezle ilgili fizibilite çalışmaları sürüyor. Gençlik Danışma Merkezi'nde, gençlerin cinsel davranış ve üreme sağlığı yönünden olgunlaşma sürecinde destek alabilmeleri için ebeveynler, toplumsal gruplar, okullar, kamu kurumları, medya ve ekran gruplarına sağlık eğitimi, temel cinsel sağlık ve üreme sağlığı danışmanlık hizmetleri verilecek. Üreme Sağlığı Projesi Türkiye'nin batısında nüfus artışı hemen hemen sabitlenmişken Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde toplam doğurganlık hızı binde 42. Gebelikten korunma yöntemlerinin kullanılması yaygınlığı Türkiye'nin batısında yüzde 40.5 iken, bu oran Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 26.7. Sağlık personeli yardımıyla yapılmayan doğumların oranı Türkiye genelinde yüzde 18.5; bölgede yüzde 46.8. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kadınların yüzde 60'ı hiçbir doğum öncesi bakım hizmeti almıyor. Türkiye'nin batısında bu oran yüzde 14. Şanlıurfa'da projenin hizmete girmesi ile bölgedeki riskli davranışların değiştirilmesi, kadınların ve gençlerin sağlık kuruluşlarından daha etkin yararlanması, doğu-batı farkının asgariye indirilmesi hedefleniyor. Bu amaçla, Türkiye, AB Üreme Sağlığı Programı kapsamında ülke genelinde üreme sağlığı konusunda hizmet içi eğitim veren üreme sağlığı eğitim merkezleri ve bu merkezlerde görevli eğiticileri yetiştirecek bölgesel eğitim merkezlerinin oluşturulması planlandı. Avrupa Komisyonu, bu programın yürütülmesi için 20 milyon Euro sivil toplum örgütlerine, 35 milyon Euro da Sağlık Bakanlığı'na hibe etti. ","label":"health"} +{"text":"İç kanama geçiren insan gözünden anlaşılacak Trafik kazası geçiren kişilerin iç kanama geçirip geçirmediği, gelecekte göze bakılınca anlaşılabilecek. ABD'de geliştirilen bir lazer cihazıyla retinadaki değişiklikler ölçülerek, iç kanama olup olmadığı tespit edilecek. Alman Rheinische Post gazetesinin internet sayfasında yayınlanan habere göre, New Jersey eyaletindeki Sarnoff firması tarafından geliştirilen lazer cihazla, hastanın iç kanama geçirip geçirmediği, daha erken anlaşılacak. ''Retinal Oximeter'' ismi verilen cihazla, retinadaki toplardamarların içindeki kanın oksijen oranı, değişik renklerdeki lazer ışın demetiyle kısa sürede ölçülüyor. İç kanama olduğunda, bu toplardamarlardaki kanın oksijen oranı hızla düşer. Uzmanlar, kaza geçiren birçok insanın hayatının bu yöntemle kurtarılabileceğini belirtti. Cihazı küçültmek için çalışan bilim adamları, klinik deneylerin kısa sürede başlatılacağını açıkladı. Aniden düşen tansiyon ve hızlanan nabız olarak bilinen iç kanama belirtileri, çok güvenli değil. Yoğun kan kaybında büzüşen kan damarları, en önemli organlara kan ulaştırmaya çalışır. Bu durumda tansiyon kan kaybının yüzde 25 ila30'a ulaştığında aniden düşer. Bu kadar kan kaybeden yaralıyı kurtarmaolasılığı da düşüktür. Nabız da yoğun ağrı ya da geçirilen şokun etkisiyle hızlanıyor olabilir. ","label":"health"} +{"text":"yorgunluğu gidermenin en kolay yolu olarak banyoyu görüyoruz. Bu doğru ancak güzel bir masaj ya da buhar banyosunun da bedenimize yararları saymakla bitmez. Eğer yolunuz düşerse iş çıkışı bir bakım merkezinde bitkilerin yardımıyla günün yorgunluğunu üzerinizden atabilirsiniz. Hayatın giderek bireyselleştiği ve yenilendiği günümüzde aklımız kadar bedenimizin yenilenmeye ihtiyacı var. Bu da kişilerin yüzlerini doğaya dönmelerine neden oluyor. Aslında doğaya dönüşün asıl nedeni; iç dünyamızı yeniden keşfetmek, bedensel ve ruhsal gereksinimlerimizin farkına hastalıklara direnç göstermek. Bunun için doğa sonsuz bir nimet bizim için. Besinlerimizi, soluduğumuz havayı ve enerjimizi ona borçluyuz. İşte aromaterapinin önemi burada ortaya çıkıyor. Aromaterapi, bitkisel yağlarla uygulanan bir yöntem. Günümüzde bilimsel tıbba destek olarak ve yoğunlukla güzellik alanında kullanılıyor. Bitkilerin aromatik özleri masajla vücuda uygulanıyor, bedenimizde ve ruhumuzda yarattığı pozitif enerji yükünü hissetmeye dayanıyor. Aromatik yağlar ise bitkilerin çiçek, yaprak, kabuk, kök ve meyvelerinden elde ediliyor. En eski güzellik yöntemi bitkiler 1- Aromaterapik masaj Aromatik yağların masajla uygulanması cilt altındaki yağ tabakalarına daha çabuk ulaşmasını sağlıyor. Sonuçta cilt canlanıyor, parlaklık kazanıyor. 2- Aromatik banyolar Bitki banyoları: Bitkiler saplarıyla birlikte sıcak su dolu küvetin içine serpiliyor. Fiziksel ve psikolojik olarak rahatlamanızı sağlıyor. Aromatik tuz banyoları: Aromatik yağların rafine edilmiş deniz ve kaya tuzuyla harmanlanmasıyla elde ediliyor. Şişlik, ödem, yorgunluk, çatlak ve selülitlerin giderilmesinde etkili. Aromatik esans banyoları: Aromatik esansların sauna, buhar banyosu, küvet veya jakuziye katılmasıyla uygulanıyor. Yağlar vücuda derinlemesine nüfuz ederek kaslarda sıkılaşma ve toksinlerin atılmasını sağlıyor. 3- Aromatik yosun-parafin banyoları Aromatik yağ ya da esanslar yosun veya parafin içine katılarak, basen ve karın bölgesindeki çatlakların, elastikiyet kaybının azaltılmasını hedefliyor. Bu yağların aynı zamanda yüz ve dekolte bölgesinde toparlayıcı bir etkisi var. Kozmetik ürünlerinde aromatik güzellik Bitkiler, sonsuz güzelliğin en etkili silahları arasında sayılıyor. Birçok kozmetik ürünün içeriğinde de yoğun olarak kullanılan bitkilerin yüzde yüz gücünü hissetmek mümkün. Aromatik yağların etkileri yağların özelliklerine, kullanım alanlarına ve saklama koşullarına bağlı olarak değişiyor. Masaj uygulaması sırasında kullanılan aromatik yağların koyu renkli şişelerde, serin yerlerde ve mutlaka kapalı bir şekilde saklanması gerekiyor. Güneşin tadını yaz mevsimi boyunca doya doya çıkaran vücudumuz artık gerçek anlamda bir bakıma ihtiyaç duyuyor. İstanbul’un önemli spa adreslerinden biri olan Laveda Spa, Ritz Carlton Oteli’nde cildinizi yenileyip ruhunuzu dinlendirmeyi vaat ediyor. Cilde parlaklık ve ışıltı veren ve tamamen doğal deniz kaynaklı ürünlerle yapılan bakımlarla hücrelerin derinlemesine temizlenmesi sağlanıyor. Güneşin kuruttuğu cilt yoğun su bazlı nemlendirici bakımla daha sonra kaybettiği nemi geri kazanıyor. Peeling uygulaması da cildin yeniden nefes alması için bire bir. Ve çikolata bakımı. Bileşimindeki mineraller, badem, mısır buğdayı, kılıç otu yağları ve bitki özleri ile tüm vücudu yoğun bir şekilde nemlendiriyor ve pürüzsüzleşmesini sağlıyor. Yüz şişkinliğine son Babor, elastikiyetini ve sıkılığını kaybetmiş ciltlere ‘Face Contour Fluid’i sunuyor. Göz çevresi dahil yüzün her bölgesine uygulanabilen bitkisel drenaj ve sıkılaştırıcı kompleks bakım programı etkisini ilk kullanımdan itibaren gösteriyor. İllüzyon değil gerçek La Prairie serisine ait ‘Rose Illusion’ cildin pürüzsüz, genç ve ışıltılı görünmesini sağlayan bir makyaj öncesi bakım. Silikon teknolojisi sayesinde cilt yüzeyini hafifçe dolgunlaştırıyor. Böylelikle ince çizgiler dolarak kırışıklıkların minimize edilmesini sağlıyor. Işığı dağıtan polimerler de cilt kusurlarını kamufle ediyor ve cilt tonunun dengelenmesine yardımcı oluyor. ","label":"health"} +{"text":"Gaziantep SSK Bölge Hastanesi’nin tuvaletinde doğum yaptıktan bir hafta sonra hayatını kaybeden genç kadının eşi, sorumluların cezalandırılmasını istedi. SSK Bölge Hastanesi’nde yaşanan sağlık skandalı şöyle gelişti: Doğum anının geldiğini söyleyen Simge Eneş, SSK Gaziantep Bölge Hastanesi’nde tedavi altına alındı. 15 Temmuz’da hastanenin tuvaletinde doğum yaptı ve 1 kilo 100 gram ağırlığında bir kız bebek dünyaya getirdi. Yer yokluğu nedeniyle bebek, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Yoğun Servisi’ne yatırıldı ve anne Simge Eneş taburcu edildi. Hastaneden taburcu edildikten sonraki 6 gününü evinde geçiren Simge Eneş, rahatsızlanınca, SSK Bölge Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada kötüleşen Eneş Özel Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’ne gönderildi. Simge Eneş, bu hastaneye getirildikten 15 dakika sonra öldü. 20 yaşındaki eşi Simge Eneş’le mutlu bir evlilik hayatı sürdürdüklerini belirten acılı eş Mehmet Eneş, eşinin ölümünden sorumlu tuttuğu SSK Bölge Hastanesi doğum servisi doktorlarının cezalandırılmasını isteyerek, savcılığa suç duyurusunda bulundu. ","label":"health"} +{"text":"HaberSağlık-İstanbul] Uzmanlar uyarıyor: \"Artan sıcaklarla birlikte gıda zehirlenmelerine dikkat!\" Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, yaz aylarında sıcaklarla birlikte artan, toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyen, yüksek ateş, ishal ve kusma gibi şikayetlere neden olan gıda zehirlenmelerine karşı toplumu uyarıyor. Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Şefi Dr. Ömer Ayata, yaz aylarında sık rastladığımız gıda zehirlenmelerine karşı toplumun dikkatli olması gerektiğini belirterek, hijyen eksikliği, sıcak hava ve çiğ besin tüketilmesi gibi etkenlerin gıda zehirlenmelerine neden olduğunu söyledi. Gıda zehirlenmelerine maruz kalmamak için yenilen yemeklere dikkat etmek gerektiğini belirten Dr. Ömer Ayata, yaz aylarında güvenmediğimiz yerlerden tavuk, yumurta, deniz ürünleri gibi ürünleri tüketmememiz, sushi ve lahmacun gibi yemekleri daha az tüketmemiz gerektiğini belirterek, mayonezin en erken bozulan ürün olması nedeniyle gıda zehirlenmesine yol açan maddeler arasında birinci sırada yer aldığını söyledi. Dr. Ayata, ayrıca çiğ et ve iyi temizlenmemiş yeşilliklerin de zehirlenmeye yol açtığını vurgulayarak, en tehlikeli zehirlenmenin ise balık zehirlenmesi olduğunun altını çizdi. Toplumun sağlığına olumsuz etkileri nedeniyle çalışamamazlık ve verimsiz çalışabilme gibi durumları yaratarak iş gücü kayıplarına da neden olan gıda zehirlenmelerinin etkileri yazın, ölümlere kadar varabiliyor. Bol miktarda sıvı kaybına yol açan ve hastaları şoka sokabilen zehirlenmeler sıcaklarla birlikte artış gösteriyor. Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Şefi Dr. Ömer Ayata, \"Sıcak hava her türlü bakterinin daha kolay ve daha çabuk üremesini sağlıyor. Bu yüzden, kışın haftada bir vaka olurken, bu günlerde Amerikan Hastanesi olarak, günde beş-altı vakaya bakıyoruz\" dedi. ","label":"health"} +{"text":"Dev tütün üreticisi BAT'ın çikolatalı ve vanilyalı sigara denemeleri yapması İngilizleri ayağa kaldırdı: Büyükler yetmedi, şimdi de çocuklarımıza göz diktiler. Independent gazetesinin manşete taşıdığı habere göre British American Tobacco (BAT) bir süredir Kanada'daki merkezinde çikolata, alkol, vanilya ve çay gibi maddeler eklediği sigaraları test ediyor. İngiltere'deki sigara karşıtı örgütler ve sağlık otoriteleri ise bu çalışmaların, sigaranın çocuklara hitap etmesini sağlamak için yapıldığını öne sürüyor. İngiltere'nin eski sağlık bakanı Frank Dobson, \"Bu şirketler yılda 120 bin müşterisini öldürüyor. Yerine yenilerini bulmak zorundalar. Yetişkinlerin sigaraya başlamadığını bildikleri için de çocukları hedef alıyorlar\" diye denemelere ateş püskürdü. BAT ise bu aromaların sigaranın tadını değiştirmediğini, bu yüzden de çocuklara yönelik olmadığını savunuyor. Sigara yasaklansın Diğer yandan İngiliz MORI araştırma kuruluşu tarafından yapılan ve 4000 kişinin katıldığı anketin sonuçlarına göre İngiliz halkı sigaranın yasaklanmasını istiyor Bu ankete göre İngiltere'de toplumun bütün kesimlerinin, kamuya açık yerlerde sigara içilmesinin yasaklanması fikrine destek verdiği bildirildi. Halkın yüzde 96'sı sigaranın devlet hastanelerinin \"hiçbir yerinde içilmemesi\" gerektiği görüşünde. Anketin sonuçlarına göre, kamuya açık yerlerde sigara içilmesinin yasaklanması fikrine en yoksul kesiminden yüzde 72, zengin kesimden de yüzde 86 oranında destek geldi. İngiliz halkının yüzde 85'i alışveriş merkezlerinde, yüzde 79'u restoranlarda, yüzde 78'i kafelerde, yüzde 62'si istasyonlarda, yüzde 49'u barlarda, yüzde 47'si de gece klüplerinde sigaranın yasaklanmasını istiyor. Yasağın, sigara içenlerin üçte ikisi tarafından desteklendiğine, İngiltere'nin, İrlanda ve Norveç'ten sonra sigarayı kamuya açık yerlerde yasaklayan üçüncü ülke olabileceğine dikkat çekiliyor. İngiltere Sağlık Bakanı John Reid, birkaç gün önce sigaranın fakirlerin tek tesellisi ve eğlencesi olduğunu belirterek, yasağa karşı çıkmış ve sigara karşıtı lobilerin eleştirileriyle karşılaşmıştı. Araştırma sonuçları, sigara karşıtı ASH adlı sivil toplum kuruluşu tarafından memnuniyetle karşılandı. Sigara içenler için lobi faaliyetleri yapan Forest (Freedom of the Right to Enjoy Smoking Tobacco) adlı kuruluşun yöneticileri ise sonuçları \"güvenilmez\" buldu. Sigara konusunda dünyadan bazı veriler 13-15 yaşındakilerin yüzde 14'ü tiryaki Dünyada 650 milyon kişi sigara içiyor. 2002 rakamlarına göre 13-15 yaş arasındaki gençlerin yüzde 14'ü tiryaki. Bunların yarısı ise ilk sigaralarını 10 yaşından önce denedi. İngiltere'de sigara içen çocuk sayısı son 2 yılda yüzde 21'den 25'e çıktı. Yılda 5 milyon kişi sigara yüzünden ölüyor. Bu rakamın 2025 yılında ise 10 milyona çıkacağı tahmin ediliyor. ","label":"health"} +{"text":"Domuz ve insan hücrelerinden domuz klonlandı Tayvan’da ilk kez insan ve domuz hücreleri kullanılarak domuz klonlandı. Hayvan Teknoloji Enstitüsü’nden yapılan açıklamada, sezaryenle alınan 2 hafta ila 2 aylık 3 klon domuzun sağlık durumunun çok iyi olduğu belirtildi. Araştırmacı Wu Shinn-chih, ilk önce, insan ve domuzdan alınan hücrelerin 3 yaşındaki bir domuza nakledildiğini, nakledilen genetik maddeler arasında insanda pıhtılaşmayı sağlayan etmenler ve domuz proteini bulunduğunu söyledi. Wu, bilim adamlarının daha sonra, klonları yaratmak amacıyla domuzun kulağından hücreler alarak, bunu diğer domuzların yumurta hücrelerine enjekte ettiklerini belirtti. Hayvan Teknoloji Enstitüsü Müdürü Wong Chung-nan, daha önce 5 yabancı kuruluşun başarılı bir şekilde domuz klonladığını, ancak Tayvan’da ilk kez tek hücre yerine iki hücreden klonlama yapıldığını kaydetti. Wong, klonlamaya insan hücresi de eklenmesinin, klonlanan hayvanların insandaki pıhtılaşma faktörü bulunan süt vermesine imkan sağlayacağını, bunun da hemofili hastalarının tedavisinde kullanılabileceğini ifade etti. Sütün domuz proteini de içereceği, bunun da yavru domuzlarda ishali engelleyebileceği kaydedildi. ","label":"health"} +{"text":"Tümör protezi bacak kurtardı Münihli cerrah ve mühendis Rainer Baumgart, geliştirdiği bir protezle, kemik tümörü hastalığına yakalanan küçük bir kızın bacağını kurtardı. Baumgart, hastaya kemiğin büyümesini teşvik eden protez bacak taktı. Özellikle çocuklarda görülen kemik tümörü bulunan kişilerde kemiğin yeniden büyümesinin çok önemli olduğunu ifade eden Baumgart, tümör protezinin bunu sağladığını söyledi. Baumgart, kendi ameliyat yönteminde tümörlü bacak kısmını kestiğini ve özel protezini taktığını belirterek, protez içinde bulunan küçük bir motorun, elektrik akımı vererek kemiğin düzenli bir şekilde uzamasını teşvik ettiğini kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Lenf sisteminiz suyu, proteinleri, elektrolitleri ve kan hücrelerini vücudunuzun her yanına taşımaktan sorumludur. Aynı zamanda, vücuttaki toksinleri de lenf düğümlerine taşır. Toksinler burada yön değiştirerek kana karışır ya da terleme yolu ile vücuttan atılır. Bedeninizin toksinlerden arınması için, kendine özgü bir sistemi olsa da, zaman zaman yardıma ihtiyaç duyar. Yüze ve bedene yapılan hafif, rahatlatıcı bir masaj lenf düğümlerini uyararak daha verimli çalışmalarını sağlar, böylece ciltteki sıvı ve toksin birikimi ortadan kalkar. Ayrıca, yorgun görünen cildinize ve altları torba torba olan gözlerinize harika bir biçimde enerji kazandırır","label":"health"} +{"text":"Tüp Bebekte yeni gelişmeler yüz güldürüyor Tüp bebek ve mikroenjeksiyon teknolojisindeki gelişmeler yıllardır çocuk özlemi çeken çiftlerin sorunlarına çözüm getiriyor. Lazer Yardımı ile Tomurcuklanma uygulanan vakalarda gebelik oranları yükseliyor Gebeliğin oluşmasında en önemli basamak elde edilen embriyonun anne rahmine tutunmasıdır. Anne adayının yaşının ileri olduğu çiftler ile önceki uygulamalarında embriyoların anne rahmine tutunmasında problem olan vakalarda, lazer yardımıyla tomurcuklanma uygulamasının başarılı sonuçlar verdiğini ve bu yöntem ile birçok çiftin sağlıklı çocuk sahibi olduğu açıklanıyor. Ardışık Blastosist Transferi ile şans artıyor Bir diğer yeni yöntem ise ardışık blastosist transferi. Konu Hakkında bilgi veren Dr. Murat Taşdemir doğal yollardan elde edilen gebeliklerde embriyonun rahme beşinci günde ulaştığına dikkat çekenken, klasik tüp bebek uygulamalarında embriyoların 2. günde anne rahmine verildiğini belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Ardışık transfer olarak adlandırılan bu uygulamada yeterli sayıda embriyo elde edilebilen vakalarda embriyolar özel besi yerleri kullanılarak geliştirilmeye devam ediliyor ve altıncı günde tekrar transfer yapılıyor. Bu uygulamalar ile gebelik oranları artarken elde edilen gebeliklerin düşükle sonlanma ihtimali de azalıyor.” Baba adayları spermim yok diye üzülmeyin! Günümüz tıp teknolojisi menisinde hiç spermi olmayan erkeklere de testis biyopsisi ile baba olabilme şansı veriyor. Mikroenjeksiyon uygulamaları için testislerden birkaç adet sperm elde edilmesinin yeterli olduğunu söyleniyor. Dr. Taşdemir ağır erkek kısırlığı vakalarında başarıyla uygulanan bu yöntemi şöyle açıklıyor: “Günümüzde kullanılan gelişmiş yöntemler sayesinde testiste sperm üretimi çok az veya sadece belli bölgelerde olsa dahi, testislerin değişik bölgelerinden biyopsi ile alınan parçalardan spermler ayrıştırılıyor ve TESE olarak adlandırılan bu yöntemle elde edilen spermler ile yapılan mikroenjeksiyon işlemi sonrasında bu vakalar çocuk sahibi olabiliyor.” Tüp Bebekte ve Tekrarlayan Düşüklerde Aşı Tedavisi Üreme sağlığı ve bağışıklık sistemi konusundaki gelişmelerin, ısrarla gebelik elde edilemeyen çiftlerde, nedeni izah edilemeyen kısırlık vakalarında ve erken gebelik kayıplarında bağışıklık sistemindeki bozukluklardan kaynaklandığını belirten Dr. Taşdemir bu çiftlere uygulanan aşı tedavisini şöyle açıklıyor: “Bebeğin babadan gelen proteinlerine karşı annede oluşan reaksiyonlar gebeliğin oluşamamasına veya oluşan gebeliğin erken dönemde düşükle sonlanmasına neden oluyor. Bu vakalarda tüp bebek uygulamaları ile beraber aşı tedavisi uyguluyoruz. Aşı tedavisi ile anne adayında blokan antikor adı verilen antikorların oluşmasını ve rahimde gelişmekte olan embriyoya zarar veren hücrelerin baskılanmasını hedefliyoruz. Bu tedavide baba adayından alınan kan örneğindeki lenfosit adını verdiğimiz hücreler ayrıştırılarak lenfosit aşısı hazırlanıyor ve bu aşıyı gebelik öncesinde üç kez uyguluyoruz. Gebelik elde edildikten sonra aşıyı iki kez tekrarlamayı öneriyoruz.” Lenfosit aşısının tekrarlayan düşük vakalarında da başarı ile uygulandığını belirten Dr. Taşdemir düşükle sonlanm��ş yedi gebeliği olan anne adaylarının bile bu yöntemle çocuk sahibi olabildiğini söylüyor. ","label":"health"} +{"text":"Çin' de aids kursu Çin'in orta kesimindeki Hubei eyaletindeki tüm tıp ve sağlık personeline AIDS hastalığının önlenmesi ve tedavisi ile ilgili olaral bir yıl süreli kurs verilmeye başlandı. Çin Uluslararası Radyosu'nun haberine göre, Hubei, Çin'in tıp ve sağlık personelinin tümüne AIDS'in önlenmesi ve tedavisi eğitimi verilen ilk eyaleti olacak. Hubei eyaletinin merkezi Wuhan'da başlayan AIDS'in önlenmesi ve tedavisi ile ilgili ilk kursa 60 kişi katılıyor. Kursta, Çin ve ABD'nin AIDS ile mücadele kuruluşlarında görevli personelin ders verdiği öğrenildi. ","label":"health"} +{"text":"MR'da renkli dönem Hastalıkların teşhisinde son yıllarda gittikçe daha çok kullanılan ''Manyetik Rezonans''(MR) yöntemi, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi... Hastalıkların teşhisinde son yıllarda gittikçe daha çok kullanılan “Manyetik Rezonans” (MR) yöntemi, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Bülent Bayram’ın geliştirdiği teknikle renkli hale getirildi. Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Nevzat Gürmen ve Doç. Dr. Zübeyde Alkış’ın katkılarıyla geliştirdiği yöntem hakkında bilgi veren Yard. Doç. Dr. Bayram, iç organlar ile fonksiyonlarının görüntülenmesi için kullanılan MR tekniğinin dünyada şimdiye kadar siyah-beyaz görüntülerle uygulandığını anlattı. Yard. Doç. Dr. Bayram, 1994 yılında doktora çalışması için gittiği Almanya’daki radyolog arkadaşının bir çocuğun beyin MR’ının filmini incelemesini istediğini belirterek, şöyle konuştu: “Radyolog arkadaşım, filmde bir tümör olduğunu, ancak profesörünün bu tümörü göremediğini söylüyordu. Ben uzaktan algılama ve uydu görüntüleriyle uğraşıyorum. Ona, ‘biz uydu verilerinden dağları, ovaları, ağaçları, suları ayırabiliyoruz. Beyin anatomisi konusunda bana biraz bilgi verebilirsen bunu da herhalde ayırabiliriz’ dedim. Gerçekten de tümörü bulduk ve o çocuk da ameliyat olarak kurtuldu. MR filmlerine ilgim bu olayla başladı.” Türkiye’ye döndükten sonra MR cihazları ve tekniği üzerinde araştırma yaptığını, MR filmlerinin nasıl oluştuğunu incelediğini ifade eden Yard. Doç. Dr. Bayram, araştırmasında bu işin çok daha hızlı ve farklı bir biçimde yapılabileceğini fark ettiğini kaydetti. Dünyada henüz bir çalışmanın yapılmadığı bu konu üzerinde yaklaşık 5 yıl önce Prof. Dr. Gürmen ve Doç. Dr. Alkış’la birlikte çalışmaya başladıklarını anlatan Yard. Doç. Dr. Bayram, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz mühendis olarak görüntü işleme yöntemleriyle MR filmlerini renklendiriyoruz. Bu amaçla bir bilgisayar yazılımı geliştirdik. MR filmini cihazla tarıyorsunuz. Doğrudan dijital görüntü üreten MR cihazları da var. Ama biz onlarla değil, film üzerinde çalıştık. Filmi bilgisayara veriyorsunuz, kısa bir süre sonra renklendirilmiş MR’ı elde ediyorsunuz. Buradaki yöntem, MR’ın farklı fazlarda üretilebilmesine dayanıyor. Yani farklı manyetizmalarda görüntüde oluşan bilgi farklılaşıyor. Bu farklı bilgileri biraraya getirerek, tek anlamlı bir bilgi, yani renkli MR’ı üretiyoruz. Bunu, tamamen sayısal görüntü işleme yöntemleriyle gerçekleştiriyoruz. MR filmlerinin bilgisayar tarafından tamamen otomatik olarak renklendirildiği bu yöntemin, insan gözünün yanılmasını zorlaştırarak rahatsızlıkların daha kolay tespit edilmesini sağlayacağını düşünüyoruz. Çünkü renkli görüntüde daha fazla bilgi var.” DPT’NİN DESTEĞİ VE PATENT Yard. Doç. Dr. Bayram, Devlet Planlama Teşkilatı’nın desteğiyle geliştirilen yöntem için Türk Patent Enstitüsü’nden 10 yıllık patent aldıklarını dile getirdi. Yöntemin hayata geçirilmesi amacıyla tıbbi bir çalışma gerçekleştirmeyi planladıklarını da anlatan Yard. Doç. Dr. Bayram, bunun için tanısı zor 100 vakayı ele alarak, “renkli MR’ın tanıyı kolaylaştırıp kolaylaştırmadığının” araştırmasını yapacaklarını bildirdi. Çalışmalarının sonraki aşamasının ise “tanı veri tabanı” oluşturmak olduğunu vurgulayan Yard. Doç. Dr. Bayram, MR filmi üzerinde bilgisayarda tanıyı koyduktan sonra “hangi tür tümör veya vaka” olduğunu gösterecek bir sistem geliştireceklerini kaydetti. “Çalışmamızın üçüncü aşaması da verileri değerlendirmeyi insana bırakmadan, MR’da görülen anomalileri yüzde 80-90 doğrulukta bilgisayarın tespit etmesini sağlayacak bir sistem kurmak” diyen Yard. Doç. Dr. Bayram, yöntemle ilgili hazırladığı makalenin de yakında uluslararası bir bilim dergisinde yayınlanacağını sözlerine ekledi. ","label":"health"} +{"text":"Evde hazırlayabileceğiniz basit tariflerle, dişlerinizi güzelleştirin. Diş etleri ve diş taşı için; iki tatlı kaşığı adaçayı, papatya veya kekiği bir bardak kaynar su veya sirkede 20 dakika beklettikten sonra, süzün. Sirkeyle hazırladıysanız, 20-30 damla sıcak su ekleyip, gargara edin. Sararan dişler için; iki yemek kaşığı limon suyu ile iki yemek kaşığı greyfurt suyunu küçük bir şişeye koyup iyice çalkalayın. Haftada üç kez bu karışımla fırçalanan dişler beyazlıyor. Dişlerdeki kahverengilikleri gidermek için; dişlerinizi kabuğuyla kestiğiniz ince bir limon dilimiyle ovuşturun. Diş taşlarını ve nikotin lekelerini yok etmek için; dişlerinizi çilek ile ovun veya çilek suyuyla fırçalayın. Daha sonra da, az tuzlu bir bardak su ile ovun. Sık sık dişlerinizi karbonat ile fırçalayın. Daha sağlıklı görünen dişler için; normal diş macunu yerine arada bir dişlerinizi toz haline getirilmiş kuru adaçayı yapraklarına kattığınız bir miktar kille de fırçalayabilirsiniz. ","label":"health"} +{"text":"Horlamayı kesen farklı bir yöntem Pozisyon değiştirmek horlamayı engelliyen en eski yöntem, kola takılan yeni bir ürün bu işlevi size hatırlatıyor (Habersaglık-Istanbul) Snorestopper adlı cihaz horlamayı doğal yöntemle önlüyor. Cihazın ithalatçısı Tartı Dış Tic. yetkilisi Ali Yüksel’in verdiği bilgiye göre, cihaz horlamayı algıladığında, sinirleri uyarmak için 4 sn.lik hafif bir elektrik akımını otomatik olarak horlayan kişinin cildine gönderiyor. Beyin, sinirlerdeki bu uyarıyı hissediyor ve pozisyon değişikliğini hatırlatıyor. Böylece horlamanız sona eriyor. Snorestopper hakkında; - Hafif elektrik uyarıları uykuyu etkilemez ve bölmez, - Özel olarak dizayn edilmiş biosensor ve şiddet kontrolü, - Horlamayı otomatik olarak algılar, - Uyurken yanlış dokunuşlardan etkilenmez, - Modern görünümlü ve kol saati şeklinde dizayn edilmiştir, - 12 saatten sonra otomatik olarak kapanır. ","label":"health"} +{"text":"Kalp hastalığına karşı erken uyarı Elektro Tomografi (EBT) erken koroner ateroskleroz teşhisi ölçümü ve takibini mümkün kılan yeni bir tomografi görüntüleme teknolojisi. (Habersaglık-Istanbul) EBT cihazının fark yaratan etkinliği, çok hızlı kasılmakta olan kalp ve koroner damarların görüntülerini hareketsiz ve net olarak alabilmesi. Bu tetkik hiçbir ön hazırlık gerektirmiyor ve cihaz kapalı bir tünel şeklinde olmadığı için kapalı alan korkusu olanlar rahatlıkla girebiliyor. Kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılan balon anjioplasti, stent takibi veya by-pass ameliyatı geçirmiş hastaların düzenli takiplerinde EBT tetkikleri hastalara hiçbir zahmet vermeden uygulanabiliyor. EBT Türkiye'de yaklaşık 3 yıldır kullanılıyor ve bu teknoloji İstanbul ve Ankara olmak üzere sadece iki merkezde bulunuyor. Kimler EBT yaptırmalı? Erkekseniz ve 35 yaşını aştıysanız 35 yaşını aştıysanız Ailenizde kalp hastalığı varsa Sigara içiyorsanız Şeker hastalığınız varsa Kilonuz fazlaysa Hareketsiz ve pasif bir yaşamınız varsa Yüksek tansiyonunuz varsa Stresli bir yaşamınız varsa EBT- Elektron Tomografi ile yapılan birkaç dakikalık Koroner Damar Tarama Testi, bu hastalığı en erken devrede gösteriyor. Ayrıntılı Bilgi İçin; www.testkalp.com.tr ","label":"health"} +{"text":"Dünyada bu işin öncüsü olan Avustralyalı cerrah George Fielding liderliğinde bir ekip, New York Üniversitesi’nde gelecek ay 12-18 yaş arası 8 genci ameliyat edecek. Cerrah Fielding, daha önce Isabella Burbury adlı hastaya ameliyatla bu yöntemi uyguladı. Ameliyat öncesi yaklaşık 90 kilo olan Burbery, 6 ay içinde 62 kiloya indi. Yeni yöntem tıp çevrelerinde kuşkuyla karşılansa da mideye by-pass ameliyatından daha kolay ve etkili olduğu savunuluyor. Mideye by-pass ameliyatını binlerce Amerikalı yetişkin yaptırıyordu. Ameliyat olan yetişkinlerin yüzde 10’u ise yeni yöntem olan mide kemeri taktırıyor. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi, yetişkinler için bu ameliyatı 2001’de onaylamıştı, ancak gençlerde hiç denenmemişti. Gençlerin mide kemeri ameliyatına kabul edilmesi için vücut kütle endeksinin en az 40 olması gerekiyor. Obeziteye bağlı hastalıkları olan gençler için ise 35. Gençlerin ayrıca diğer kilo verme yöntemlerini denediklerini, fakat başarılı olamadıklarını kanıtlamaları gerekiyor. Ameliyat, midenin üst kısmının çevresine tuzlu su dolu bir silikon kemer yerleştirmek suretiyle yapılıyor. Böylece mide, bir futbol topu büyüklüğünden bir golf topu büyüklüğüne iniyor. Bunun sonucunda da daha az miktarda yiyecek alıyor ve daha çabuk tokluk hissi veriyor. Bu ameliyatta mide ya da bağırsakların kesilmesi söz konusu değil. ","label":"health"} +{"text":"İlk yapay göz geliştirildi Kurbağa embriyonundan alınan hücrelerle yapılan ilk yapay göz, kurbağanın büyüme evresindeki hali olan 'iribaş'a başarıyla nakledildi. Japon bilim adamları dünyanın ilk yapay gözünü geliştirdi. BBC'nin web sitesinde yer alan habere göre, bilim adamları yapay gözü, görme problemlerini çözmede önemli bir adım olarak değerlendirdi. İlk yapay gözü geliştiren ekibin lideri Makoto Asashima, embriyondan alınan hücrenin özel bir aracın içine yerleştirildiği, sonrasında da sol gözü çıkarılmış bir iribaşa nakledildiğini belirtti. Araştırmacılar bir hafta sonra nakledilen gözün, görme sinirlerine bağlandığını ve iribaşın vücudunun yapay gözü reddetmediğini tespit etti. Profesör Asashima, aynı sürecin geliştirilerek insanlar için de uygulanabileceğini ifade etti. ","label":"health"} +{"text":"Diş Hekimleri Odası Başkanı Dr. Tülay Tacettinoğlu, özellikle yaz aylarında asitli ve çok soğuk içeceklerin fazla miktarda tüketildiğini, bunun da diş çürüklerine sebep olduğunu vurguladı. Yazın sıcaktan bunalan vatandaşların başta kola olmak üzere birçok asitli içeceklerle serinleme yöntemini seçtiklerini ifade eden Dr. Tacettinoğlu, “Direkt olarak başa dikilen asitli içecekler tamamen ağız içerisine yayılarak diş mineleri arasına girmektedir. Dişler için zararlı olan asit bir müddet sonra dişlerin çürümesine neden olmaktadır. O nedenle içecekleri pipetle içmekte fayda vardır.” dedi. Pipetle içilen içeceklerin ağız içerisine tamamen yayılmasının önlendiğini hatırlatan Tacettinoğlu, asitin belli bir bölgede kaldığını veya direkt olarak mideye gittiğini belirterek, bunun da dişlerin çürümesini engellediğini ifade etti. Asitli içecekler içildiğinde diş fırçalama imkanı olmasa bile ağzın normal ısıya sahip bol suyla temizlenmesinde fayda olacağını vurgulayan Dr. Tacettinoğlu, diş çürüklerinin özellikle çocuklarda büyük tehlike arz ettiğini; çünkü gelişme çağında olan çocukların dişlerinin de kök salma dönemi olduğu için dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Aşırı soğuk içecek ve yiyeceklerin de dişler için büyük tehlike oluşturduğunu ifade eden Dr. Tacettinoğlu, “Yazın asitli içeceklerin yanı sıra soğuk su, soğuk dondurma ve soğuk meyve de ağız ortamındaki ani ısı değişikliğine sebep olduğu için tehlikelidir. Yaz aylarında vatandaşlarımız hararetlerini kesmek için aşırı soğuk içecekleri fazla tüketiyor. Ancak bu durum, dişler için çok zararlı. Çünkü aşırı soğuk içecekler, diş mine yüzeyinin aşınmasına sebep oluyor. Bu aşınma da bir zaman sonra minede çatlaklar oluşturuyor. Ardından dişin canlı dokusunda aşırı reaksiyon yaşanıyor ve şiddetli ağrılar meydana geliyor.” şeklinde konuştu. Dr. Tacettinoğlu, yaz aylarında diş çürükleri şikayeti ile gelenlerin sayısında yüzde 40 oranında artış olduğunu belirterek, vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı. ","label":"health"} +{"text":"Mesela makyajınızı temizlemeden asla yatağa girmeyin. Cildinizdeki makyajı temizlemediğiniz takdirde, gün içinde biriken yağlar ve kirler bakterilerin üremesine, böylece kara noktaların oluşmasına neden olur. Sonuç olarak, cildiniz daha hızlı yaşlanmaya başlar. Oysa, temizlenen ve nemlendirilen cilt, siz gece uyurken kendini daha iyi tamir eder ve yeniler. Cildiniz aslında kendini sürekli yenileyen bir organdır. Cildinizde pütürlenmeler ya da noktalar görmeye başladıysanız, toksinlerden arınmanızın zamanı gelmiş demektir. Haftada bir kez maske ile cildinizi derinlemesine temizleyin, çünkü hücreleriniz kendini yenilerken, gözenekleriniz yağ ve kirlerle dolmaktadır. Çoğu yüz temizleme maskesinin içinde kil ya da çamur bulunur. Bu maddelerin içindeki negatif yüklü iyonlar pozitif yüklü kirleri çekerler, böylece gözeneklerdeki yağlar ve ölü hücre kalıntıları bir bakıma emilmiş olur. ","label":"health"} +{"text":"İşaret dilini simültane tercüme edecek eldiven Avustralya'daki bir üniversitede, sağır ve dilsizlerin kullandığı işaret dilini bu dili bilmeyenlere simültane tercüme edecek bir eldiven geliştiriliyor. Avustralya'daki University of New South Wales araştırmacılarından Velid Kadus'un üzerinde çalıştığı projede, işaret dilini kullanan kişinin giydiği bir eldiven, işaretlenen kelimeleri bağlı olduğu bilgisayar ekranında görünecek şekilde yazılı İngilizce'ye dönüştürüyor. Kadus, son denemede sistemin Avustralya'da kullanılan işaret dilini yüzde 95 doğrulukla çevirmeyi başardığını belirtti. Ancak programın aşması gereken önemli zorluklar var. İlk olarak, işaret dili normal dildeki tipik bir cümle içindeki her kelimeyi kullanmıyor. Öte yandan, işaret dilindeki her işaret, hemen hemen normal dildeki iki kelimenin yerine geçerken, herkes, bu işaretleri, aşağı yukarı aynı olmakla birlikte, kendi tarzı içinde yapıyor. ","label":"health"} +{"text":"Bilinçsiz diyetle zayıflayanları bekleyen “anoreksia nevroza” (yiyememe hastalığı) ve “blumia” (yediklerini çıkarma rahatsızlığı), ünlü yıldızlara tövbe ettirdi! Bir dönem zayıflıklarıyla konuşulan ünlüler, ‘ölüm diyetlerine’ son vererek sağlıklarına kavuştu. Internetteki “msn” sitesi, ölüm diyetine son vererek sağlıklı görüntüye kavuşan ünlüleri tanıttı. Nicole Kidman, Jennifer Aniston gibi yıldızların hâlâ zorlu rejimlerle sağlıklarıyla kumar oynadığının belirtildiği sitede; diyeti boş veren ünlülerin eski ve yeni hallerine yer verildi. Kumpir yiyor! Ally McBeal dizisindeki mutluluğu arayan bekar avukat rolüyle tanınan Calista Flockhart, her ne kadar çoğu insana oranla hâlâ zayıf olsa da; 1998’deki ünlü manken Twiggy’yi mumla aratan görüntüsünden uzaklaştı. Zayıflığı yüzünden anoreksiya hastası olduğu yorumları yapılan Flockhart’ın önceki görüntüsü, zayıflamak isteyenler için bir ibret belgesi. Şimdi sağlıklı kiloya sahip olan yıldız, kumpir ve sosis yerken görüntülendi. ","label":"health"} +{"text":"Kısmi görme yeteneği kazandıran protez geliştiriliyor Belçika’da, görme özürlülere kısmi görme yeteneği kazandıran protez takılmasına yönelik bilimsel araştırmaların başarıyla devam ettiği açıklandı. Louvain Katolik Üniversitesi’ne bağlı Saint Luc hastanesinde, tamamen görme özürlü bir kadın üzerinde 1800 gündür devam ettirilen deneyler sonunda, kadının, örneğin, “yan yana duran bir diş macunu tüpü ile bir bıçağın görüntülerini algılayabildiği”, bunları herhangi bir dış yardım olmadan tutabildiği bildirildi. Görme özürlülere “biraz” görme şansı sağlamak için çalıştıklarını ve emeklerinin sonuçlarını almaya başladıklarını belirten bilim adamları, hazırladıkları elektronik göz protezlerinin, “diğer tüm protezler gibi”, yerini aldıkları organın yeteneklerinin tümünü geri getiremediğini, ancak “görme özürlülere yardımcı olacağını” söylediler. Deneye katılan kadının 4 yılı aşkın süredir, haftada iki defa hastaneye gelerek elektronik göz protezini taktığını, henüz laboratuvardan çıkarılamayan bu protezi sürekli yanında taşıyamadığını belirten doktorlar, hastanın sinir sisteminden geçerek, gözlük kenarına yerleştirilen bir mikrokamera ile beyin arasında temas sağladıklarını bildirdiler. AB ve Belçika tarafından maddi destek sağlanan bilimsel deneylerin, bundan sonra başka görme özürlüler üzerinde de sürdürüleceği, gözün ağ tabakasının devre dışı bırakıldığı bu deneylerde, kullanılabilir göz sinirlerinin değerlendirildiği ifade ediliyor. Uzmanlar, tamamen görme özürlü olan deneğin, elektronik göz protezi sayesinde ayrıntıları göremese de cisimleri fark etme ve onlara dokunma, kullanma yeteneği kazandığını bildirdiler. Bugünkü aşamada, cisimlerin gösterilmesi ile görme özürlü denek tarafından algılanması arasında 10 saniye kadar zaman geçtiğini belirten uzmanlar, yüksek teknolojinin bu alanda sürat ve yetenek getireceğine inandıklarını anlattılar ve insan organizmasının, keşfedilen sistemi kabullenmesinin önemi üzerinde durarak, çalışmaların önünün açık olduğunu kaydettiler. Uzmanlar, bundan sonraki deneylerin “haftada iki defa” ve “laboratuvar kısıtlamalı” olmayacağını, “sürekli ve gerçek yaşama uygun” deney aşamasına geçileceğini bildirdiler. ","label":"health"} +{"text":"[HaberSağlık-İstanbul] Mesleğinin baharında, 30 yaşında pırıl pırıl bir genç Sibel Kalaycı. İllet hastalığı kısa bir süre önce yakalandı. Ama, yılmadı, hayata sıkı sıkı bağlandı. Yetmedi \"Kansere Gülümsemek\" isimli kitabıyla, içindeki mücadeleyi herkesle paylaştı. Gazeteci meslekdaşımız Sibel Kalaycı için 20 Ağustos’ta Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda moral gecesi yapılacak. Herkes, Sibel için o gece orada olacak. Ya siz! Hayatın her alanından, her kesiminde insanlar, ne can verdi kanser yüzünden. Milyonlarca insan da vermeye ve amansız hastalıkla mücadele etmeye devam ediyor. Ve, kolay kolay pes etmeyerek, örnek mücadele sergiliyor...Tıpkı, mesleğinin en verimli çağında bu amansız hastalığa yakalanan ANKA Muhabiri meslekdaşımız Sibel Kalaycı gibi...Sibel Kalaycı için, medya meslek kuruluşları, gazeteciler 20 Ağustos’ta Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda bir \"Moral dayanışma gecesi\" düzenledi...O gece, Sibel’in dostları, arkadaşları ve verdiği mücadeleyi duyan herkes orada olacak. Sibel’e moral vermek için...İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın himayesinde yapılacak \"Sibel Kalaycı ile Moral Gecesi\"ne, bir çok meslek kuruluşu ve sanatçı da gönülden destek veriyor. Magazin Gazetecileri Derneği de, bu zorlu mücadelede gülümseyen Sibel’in yanında yer alacak.. Dün gece A Takımı ve Kaptan Savaş Ay \"Sokak Arası\"nı Sibel Kalaycı’ ya ayırdı. Savaş Ay, Mevlüt Yüksel’ in çağrısıyla, gazeteci meslekdaşlarının yaptığı moral gecesine tam destek verdi. MGD Başkanı Nurettin Soydan, sanat dünyasının ünlülerine çağrıda bulunarak, Sibel Kalaycı’nın \"moral gecesinde bulunalım\" dedi.Kansere karşı amansız bir mücadele veren Sibel Kalaycı’ nın en büyük arzusu, Nilüfer’ i o gece yanında görebilmek. Sibel Kalaycı’ nın bu hassas arzusunu bilen MGD Başkanı Nurettin Soydan, ATV ekranlarından Nilüfer’ e seslenerek, 20 Ağustos gecesi Sibel’i yalnız bırakmaması çağrısında bulundu. Gazeteci meslekdaşımız Sibel Kalaycı için 20 Ağustos’ta Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda moral gecesi yapılacak. Herkes, Sibel için o gece orada olacak. Nükhet Duru- Cenk Eren ikilisi, Volkan Konak ve Ege, daha önce Sibel Kalaycı için Harbiye Açıkhava konserine katılacaklarını söylemişti. Ünlü müzik yapımcısı ?ahin Özer’in bizzat destek verdiği ve içinde olduğu dayanışma ve moral konserine A Takımı’na konuk olan sanatçılar, Reyhan Ataman, sinema sanatçısı Mine Soley, Türkücü Asuhan, Betül Çağlar, Kadir Tapucu ve manken Nilay Dorsa da katılacaklarını ekrandan açıkladı.Gazeteci meslekdaşımız Sibel Kalaycı için 20 Ağustos’ta Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda yapılacak moral gecesinin biletleri Bilex’ten satışa sunuldu.Geceye destek verenler, Magazin Gazetecileri Derneği’nin 0212\/ 263 11 06 telefonundan Başkan Nurettin Soydan’ a veya Flash TV Haber Müdürü Mevlüt Yüksel ile irtibata geçebilirler. Sibel Kalaycı’ nın kansere verdiği mücadelede en büyük destekçisi hiç kuşkusuz eşi Şahin Doğan oldu. Şahin Doğan, \"Kansere Gülümsemek\" adlı kitapta, biricik eşinin verdiği mücadeleyi şu satırlarla dile getirdi:\"Hiç kimse başkasının nasıl acı çektiğini bilemez asla. Kansere gülümsemek; yazarın fırtınalı hayat öyküsünü anlatıyor. Sokrat ’’Kendini Tanı’’, diye öğüt vermiş. Ne kadar doğru bir söz, insanın en gerçek yardımcısı yine kendisi galiba. Bu kitabın birinci bölümü hastalığın başlangıcını anlatmaktadır. İkinci bölümde yer alanlar ise, okuyucunun çok sık ya da çok az fakat belki de hiç duymadığı en önemli kanser belirtilerini anlatan ve en iyi uzman görüşlerin bulunduğu bölümden oluşmaktadır. Yazarın amacı bu hastalığın karşısında, okuyucuya yeni bir bakış açısı kazandırarak, belirtileri yorumlamaktır. Bu kitap yolun kenarında oturarak, gösterişli ve bol sözlerle zamanını geçirenler için değil, hedefi aydınlanma olan insanlar için yazılmıştır. Kendi rahatsızlıklarını zamanında anlayabilen bir insan, kendine daha iyi bir yol bulmuş demektir. Hayatınıza ve size ait olan tüm güzel ?eyler siz değiştiğinizde sizinle birlikte değişirler. Yüreğine ve kalemine sağlık biricik eşim...Senin yanında öyle bir güzellik var ki, bazen her şeyin bir rüya olduğunu sanıyorum. Şahin Doğan Yönetmen-Yazar \" ","label":"health"} +{"text":"Halk arasında ‘temriye’ olarak bilinen ve hava sıcaklığının artması ile birlikte kendisini gösteren mantar hastalığının başka hastalıklarla karıştırılmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Aktaş, kulaktan duyma yöntemlerle tedavi edilmemesini istedi. Halk arasında “temriye” olarak bilinen ve hava sıcaklığının artmasıyla birlikte kendisini gösteren mantar hastalığının başka hastalıklarla karıştırılmaması gerektiği belirtildi. Mantar hastalığının başta sedef, egzama, frengi-cüzam lekeleri olmak üzere birçok mikrobik hastalıkla karıştırıldığını belirten Erciyes Üniversitesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Aktaş, mantar hastalığının mikroskobik muayene ve mantar kültürü yapılarak teşhis edildiğini açıkladı. Hastalığın tedavisinde losyonlar, kremler, pomatlar ve ağızdan yutulan tabletlerin kullanıldığını belirten Aktaş, “Hastalık belirtisi görülünce vakit kaybetmeden doktora gidilmeli, çevreden duyulan yanlış bilgilerle tedaviye çalışılırsa tedavisi imkansız sorunlar ortaya çıkabilir.\" dedi. Parmak araları ve altlarında soyulma, çatlama, beyazlaşma ve şişlik belirtileriyle ortaya çıkan ayak mantarına, bilinçsizce tercih edilen imitasyon ayakkabıları davetiye çıkarıyor. Mantarın nemli ortamlarda oluştuğunu anlatan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Hasan Doğan, ayakkabıyı canlı organizma gibi düşünmemiz gerektiğini hatırlatarak, “Ayakkabı, insan gibi nefes alıp vermelidir.” dedi. İmitasyon deriden yapılan ayakkabının nefes alıp verme özelliğinin olmadığına dikkat çeken Doğan, “İmitasyon ayakkabı kullananlarda ayak mantarı oluşumlarına sıkça rastlanıyor.\" şeklinde konuştu. Ayağın ihmal edilen organlar arasında yer aldığını, ayağın anatomik gelişiminin sağlıklı olabilmesi ve erişkin çağda ayak deformiteleri (çarpıklık) oluşmaması için ayakkabı alırken dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatan Dr. Doğan şunları söyledi: “Ayak arkına uygunluk, topuk kısmının sertliği ve ön kısmının parmakların köklerine destek olması özelliklerine dikkat etmeliyiz.” Mantar hastalığının belirtileri Deride kabarıklık ve çürümüşlük oluşur. Kılların dökülmesine sebep olur. Kaşıntı yapar ve boyun bezlerini şişirir. Sırt ve kol bölgelerinde kepeklenen, sulanan ve kaşınan lekeler görülür. Ayak parmak aralarında kaşıntı ve çatlamalar. Tabanlarda içi su dolu kabarcıklar, kepeklenme ve şiddetli ayak kokusu görülür. Mantardan nasıl korunulur? Ayrı havlu, ayrı saç fırçası kullanılmalı. Çarşaflar haftada iki kez sıcak suda yıkanarak güneşte kurutulmalı. Özel terlik kullanılmalı. Ayakların terlemesine engel olunmalı. Dar pantolon, naylon iç çamaşırları ve çoraplar, mantarın azmasına sebep olacağı için giyilmemeli. Mantar hastalığı olanlar havuz,hamam, spor salonu gibi yerlerden uzak durmalı. ","label":"health"} +{"text":"''Nanoteknoloji'' gelince kemoterapi ve radyoterapi bitecek Yakın gelecekte ''nanoteknoloji'' sayesinde kemoterapi ve radyoterapinin ortadan kalkacağı, bunun yerine, lokal bazda vücuda zarar vermeden tedavi yoluna gidileceği bildirildi. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü (GYTE) İleri Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Ata, Eskihisar Rotary Kulübü'ndeki toplantıda yaptığı konuşmada, ''atomik-moleküler boyutta, maddenin mühendisliğinin yapılarak yepyeni özelliklerinin açığa çıkarılması'' olarak bilinen ''nanoteknoloji'' dalında önemli gelişmeler sağlandığını söyledi. ''Nanoteknoloji''nin, 21. yüzyıl için önemli olduğunu belirten Ali Ata, ABD'de 2000 yılında 500 milyon dolarlık bütçeyle Ulusal Nanoteknoloji Merkezi kurulduğunu, GYTE'nin ise bu teknoloji için 1 milyon dolarlık yatırım yaptığını bildirdi. ''Nanoteknoloji''nin öncelikli çalışma alanlarının ''enformasyon, enerji, biyoloji ve yeni malzemeler'' olduğunu ifade eden Ata, şunları söyledi: ''GYTE, nanoteknoloji dalında, en büyük ulusal merkezlerden biri olacak. Hedefimiz, hidrojen enerjisini gündeme taşımaktır. Hidrojenle elektrik üretmek ve hafif, çok dayanıklı malzemeler üretmek. Alüminyum konusunda araştırma merkezi kuruldu. Askeri malzemelerde ve otomobillerde kullanım konusunda önemli gelişmeler sağlandı. Ayrıca bu teknolojiyle üretilen hafif malzemeler sayesinde, uzay teknolojisinde ve havacılık sektöründe önemli gelişmeler yaşanacak.'' Doç. Dr. Ata, ''nanoteknoloji''nin sağlık alanında da önemli gelişmelere yol açacağını belirterek, bu gelişmelerin, özellikle kanser tedavisinde yeni açılımlar yaratacağını anlattı. Ata, şöyle devam etti: ''Sağlık alanında ve özellikle kanser tedavisinde büyük gelişmeler kaydedildi. Yakın bir zamanda, kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ve radyoterapi ortadan kaldırılacak. Lokal bazda, vücuda zarar vermeden tedavi yoluna gidilecek. Nano sistemlerin fabrikasyonu, karakterizasyonu ve manüplasyonlarıyla, daha önce varlığı bilinmeyen çeşitli fonksiyonlar ortaya çıkartılacak. Bunların verimli bir şekilde insanlığın kullanımına sunulması sonucu, hayat standartlarında önemli ilerlemeler olacak.'' Ali Ata, ''nanoteknoloji''nin, sağladığı avantajların yanı sıra bazı olumsuzluklara yol açabileceğini de bildirdi. Bunların, insan yaşamını doğrudan etkileyecek türden olabileceğine işaret eden Ata, ''Nanoteknoloji, tarım ve sanayi üretiminde işsizlik yaratabilecek, petrol, altın, elmas ve para değersiz, kitle imha silahları ise herkese erişebilir hale gelebilecek'' diye konuştu. ","label":"health"} +{"text":"Akdeniz kadını olarak, en çok arkamızda sürüklediğimiz popolarımızdan çekiyoruz. Üstelik, yeni teknolojiler, sürekli otomobil kullanımı, televizyon ve bilgisayar kullanımı da, bu konudaki problemlerimizi halletmemize pek yardımcı olmuyor. Ama endişe etmeyin, güzel bir popo için egzersiz ve diyetin yanında da bazı, daha kolay yöntemler var: Selülit bandı Selülit bandı yeni bir ürün. Üstelik de son derece iddialı bir ürün. Üreticileri, 15 bandın, neredeyse 4 cm kadar selülit atılmasına yettiğini söylüyorlar. Selülit bandı, tıpkı nikotin bandı gibi görev görüyor. Çünkü içerdiği maddeler, deriyle sürekli temas halinde. Bantta yer alan ana maddelerden biri bol miktarda iyot içeriyor. Yapılan bazı araştırmalara göre, iyot, dolaşımı hızlandırarak, kan akışını artırıyor ve böylece toksinler vücuttan atılıyor. Bantta bulunan bir diğer madde de kırmızı su yosunu, ki bu da, rodisterol adlı aktif bir element açısından zengin. Bu madde, vücudun yağı enerjiye çevirme işlemini hızlandırıyor. En iyi sonuçlar için, günde iki bant uygulamanız öneriliyor. Zayıflama makinesi Yeni bir tür pasif jimnastik aleti. Üreticilerine bakılırsa, bu aletle çalıştığınızda 400 tane popo egzersizi yapmış kadar oluyorsunuz. Alet, enfraruj ısısı kullanarak, kasların gerilmesini sağlıyor, böylece poponuz forma giriyor. Aslında aletin tek yaptığı poponuzdaki kasları sizin için sıkıca tutmak. Bu da, poponuza bağlanan elektrotlar yardımıyla sağlanıyor. Bu elektrotlar, çok ufak titreşimler yaratak, kasları devinime geçiriyor. Buna göre, spor salonunda kullanabileceğinizden daha çok kası kullandığınız iddia ediliyor. Neden olarak da beyin ve vücudun, ancak kısıtlı sayıdaki kası çalıştırmak için koordine olabilecekleri veriliyor. Ayrıca, kasların gerilmesi, kasları kısaltıyor ki, bu da popoyu sıkılaştırıyor. Makinanın üreticilerine bakılacak olursa, enfraruj ısısı, vücut ısısını 3 derece kadar artıyor, bu da metabolizmanın yüzde 35 hızlanmasına sebep oluyor. Her seans yaklaşık 40 dakika sürüyor ve acı hissedilmiyor. Kasların kasılması, yağ hücrelerini bölüyor. Bu da 10 seansta 7.5 ila 10 cm incelebileceğinizi gösteriyor. Bio-Dermoloji Vakum masajıyla selüliti azaltan bir diğer yöntem de bio-dermoloji. İddia edilen o ki, tek seansta bile selülitlerinizde farkı görebiliyorsunuz. Üstelik popoyu da kaldırdığı söyleniyor. Bio-dermoloji, bir vakum mekanizması sayesinde uygulanan bir sıkıştırma tekniği. Böyelece yağ topakları, sıvılaşacak şekilde kırılıyor ve ya kan tarafından emiliyor, ya da lempatik sisteme geçerek, böbrekler tarafından atılıyor. Daha sonra da bio-dermoloji makinesine bağlı, elle kullanılan bir alet, popo üzerinde gezdiriliyor. Bu işlem, lempatik sistemi sıvıdan arındırıyor ve selülit üzerinde çalışmayı sağlıyor. Böylece kan dolaşımı artıyor, yeni gelen kanla vitamin ve mineraller de popoya hücum ediyor ki, bu da poponuzun daha güzel görünmesini sağlıyor. Bio-dermolojiyi kullananlar, tek bir seansın bile gözle görünür bir fark yarattığını söylüyorlar. Popoyu fırçalama Bu herhalde bilinen en eski yöntemlerden biri. Cildinizi fırçalamak, derideki kılcal damarların kanla dolmasını ve toksinlerin dışarı atılmasını sağlar. Bu da, selüliti azaltır. Önce ayaklardan başlayıp, uzun ve düz bir hareketle fırçalayın. Daha sonra yukarı, kalbe doğru, dairesel hareketlerle çıkın. Bunu yaparken, vücudunuzu öne doğru eğiyor olacaksınız, bu da kanınızdaki oksijeni artırır. Bu yöntemi, sıcak ve soğuk suyla uygulayabilirsiniz. Örneğin önce sıcak suyu açın. Sıcak su, kan cilt yüzeyine hücum etmesini ve damarların genişlemesini sağlar. Bu da kan dolaşımını hızlandırır. Şimdi de soğuk suyu açın. Bu hem, gözeneklerinizi kapanmasını ve dolayısıyla da sıkılaşmayı sağlar, hem de vücudun kendini ısıtmaya çalışmasını sağlar. Bu da metabolizmanızı hızlandırıcı bir etki yaratır. ","label":"health"} +{"text":"Fırat Üniversitesi Fırat Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ünitesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüsnü Çelik, hamile olan bayanların günün sıcak saatlerinde dışarıda gezmelerinin sakıncalı olabileceğini söyledi. Aşırı sıcakların etkisiyle oluşan tansiyon düşmesi durumlarının, gebelerde zaten düşen tansiyonu daha da düşürdüğünü belirten Fırat Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ünitesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüsnü Çelik, \"Bu durumlar karşısında sıcak havalarda dışarıda gezen hamile kadınlar, bayılmalarla karşı karşıya kalabilirler. Bir hekim olarak gebelerin günün sıcak saatlerinde dış ortamlarda durmalarını uygun görmüyoruz. Bu hem anne için hem de çocuk için tehlikeli olabilir\" diye konuştu. Aşırı sıcakların ve aşırı soğukların gebelerde erken doğuma neden olabileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Çelik, gebelerin sıcakların fazla olduğu öğle saatlerinde dışarı çıkmalarının, zorunlu olmadığı sürece uygun olmadığını sözlerine ekledi. ","label":"health"} +{"text":"Türk Eczacılar Birliği tarafından hazırlanan 'Meslek İçi Sürekli Eğitim Dergisi'nin (MİSED) Temmuz ayı sayısında 'Akılcı İlaç Kullanımı' konusuna dikkat çekildi. Dergide yer alan ve Dr. Salih Mollaoğlu ile Eczacı Emel Aşkın tarafından yazılan makalede, 'Akılcı İlaç Kullanımı'nın, kişilerin klinik bulgularına ve bireysel özelliklerine göre uygun süre ve dozajda, en düşük fiyata ve kolayca sağlayabilecekleri ilaç kullanımı olduğu belirtilerek, bunun için öncelikle hastanın tıbbi sorununun doğru değerlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Daha sonra, var olan ilaçlardan hastanın durumuna göre, özgün, etkili ve en az yan etkili olanlarının seçilerek uygulanması gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, tedavi için birden fazla ilaç kullanılması durumunda, bu ilaçların birbirleriyle etkileşimlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanıyor. Tüm dünyada etkisiz, yüksek maliyetli, yanlış ve gereksiz ilaç kullanımının ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürdüğüne dikket çekilen makalede, özellikle az gelişmiş ülkelerde ilaç ithalinin yüksek oranlarda olması sebebiyle, akılcı olmayan ilaç kullanımının bu ülkelerdeki zararlarının daha da belirginleştiği kaydediliyor. Akılcı olmayan ilaç kullanımının altında, sosyal, kültürel, ekonomik, yönetsel ve eğitim gibi birçok faktörün olduğu belirtilerek, bu faktörler şu şekilde sınıflandırılıyor: \"Doktorlardan kaynaklanan nedenler: Eğitim ve bilgi yetersizliği, objektif ilaç bilgi eksikliği, aşırı hasta yükü, sosyal-politik-yönetsel baskılar, sınırlı deneyimlerin genellemesi, ilaçların etkilerine dair yanlış inanışlar. Hastalardan kaynaklanan nedenler: Yanlış ya da olmayan ilaç bilgisi, yanlış inanış ve saplantılar, yanlış beklenti ve talepler, yaygın self-medication (kendi kendini tedavi). İlaç sistemlerinden kaynaklanan nedenler: Gerektiği zaman, gerektiği kadar, gereken ilacın bulunamaması, özel eczanelerde reçetesiz ilaç satışı. Sağlık sistemi ve düzenleme mekanizmalarından kaynaklanan nedenler: Etkisiz veya olmayan ilaç politikaları, düzenleme (ruhsatlandırma, etkili ve sürekli denetim) mekanizmalarının yetersizliği, mevzuat yetersizliği ve yaptırım gücünün az olması, ilaç fiyatlandırma sistemi ve denetimindeki yetersizlik, ilaç endüstrisinin etkisi. İlaç promosyonlarından kaynaklanan nedenler: Aşırı ve yasal olmayan promosyon, uygun olmayan talepler, taraflı, yetersiz ve yanlış bilgilendirme\". Akılcı olamayan ilaç kullanımının etkileri ise şöyle sıralanıyor: \"İlaç tedavisinin kalitesinin düşmesi, boşa kaynak harcanması ve sonucunda temel ilaçlara ulaşılabilirliğin azalması, tedavi maliyetinin yükselmesi, acil ve temel ihtiyaçlara karşı gelişmesi ve bunun sonucu olarak tedavinin ekonomik ve sosyal maliyetinin artması, yan etki riskinin artması, psiko-sosyal etkiler (hastaların ilaç bağımlısı olması, ihtiyaç olamadığı halde ilaca artan talep)\". Makalede yer alan ve akılcı olmayan ilaç kullanımının önüne geçmek için neler yapılabileceğine dair öneriler ise şunlar: \"Eğitim-iletişim-ikna etmeye dayalı müdahaleler: Mezuniyet öncesi eğitim, hizmetiçi eğitim, halk eğitimi, periyodik toplantılar, seminerler. Yönetsel müdahaleler: Belirlenmiş, seçilmiş ilaçların sağlanması, temel ilaç listeleri standart tanı tedavi rehberlerinin oluşturulması, ilaç kullanımının düzenli izlenmesi ve ilgililere geri bildirim yapılması. Düzenleyici müdahaleler: Güvensiz ve şüpheli etkisi olan ilaçların yasaklanması, kullanım aşamasında reçete denetimi, kullanılan ilaçların sınırlandırılması\". ","label":"health"} +{"text":"En hassas yalan makinası geliştirildi İngiliz bilim adamları, yüz kaslarının hareketlerini izleyerek sonuca varan yalan makinelerinin en hassasını geliştirdiklerini bildirdiler. Manchester'daki Metropolitan Üniversitesi bilim adamları tarafından geliştirilen makinenin bir dizüstü bilgisayar ve video kameradan oluştuğu, özel yazılım sayesinde makinenin, çıplak gözle fark edilmeyen, en küçük mimikleri dahi takip edebildiği belirtildi. Makinenin verdiği sonuçların yüzde 80 doğru olduğu kaydedildi. Terleme, kalp atışları ve ses tonundaki değişikliklere göre çalışan klasik yalan makinelerinde elde edilen sonuçların doğruluk oranı ise yüzde 60. Yeni geliştirilen yalan makinesiyle ile kişinin söylediği ''doğruları'' ve ''yalanları'' ayırt etmenin de mümkün olduğu belirtiliyor. ","label":"health"} +{"text":"Gecikmeden doktora başvurmanız gereken durumlar: ·Dişlerin ve dilin düzenli ve doğru bir şekilde fırçlanması ve ağız içini temizlemesi kokuyu geçirmiyorsa ·Ağız kokusunu kanama, ağızda ya da boğazda şişme ve ağrı eşlik ediyorsa Ağız kokusunun en sık rastlanan nedeni ağız içindeki hastalıklardır. Diş çürükleri, ağız bakımının yetersiz olması, diş taşı oluşumu, dişetlerinin ve ağız içindeki mukozanın iltihabı, iyi temizlenmeyen protezler ağız kokusuna yol açar. Geniz bademciklerinin infeksiyonları, burunda ykronik nezle ve sinüzit, kronik yutak ve gırtlak iltihapları da birer ağız kokusu nedenidir. Yemek borusunda meydana gelen keselerin (divertikül) içinde besin parçalarınnı toplanarak konuşması ve hazımsızlık da ağız kokusuna sebep olur. Kronik bronşit ve akciğer absesi gibi solunum yolu rahatsızlıklarında da ağız kokusu olabilir. Böbrek yetmezlikleri sonucunda ortaya çıkan üremide nefeste amonyak kokusu, kronik karaciğer hastalığında fare ölüsüne benzeyen nefes kokusu ve şeker komsaındaki aseton kokusu bu tip ağız kokularıdır. Kadınların adet dönemlerinde ve gebelerde ağız kokusu olabilir. Ağızdan soluyan ve tükürük salgısı azalan ateşli hastalarda da ağız kokusu ortaya çıkabiliri. Ağız kokusu ancak nedeninin belirlenip uygun tedavinin yapılmasından sonra ortadan kalkar. Ağız içindeki nedenlere bağlı ağız kokusunun giderilmesi için dişlerin düzenli olarak fırçalanması, mikrop öldürücü ve koku giderci özellikleri olan gargaralar, ciklet, karanfil ve ağız spreyleri yararlı olabilir. ","label":"health"} +{"text":"Cep telefonu sinyallerine karşı kulaklık koruması Cep telefonlarının yaydığı ve zararlı olup olmadığı tartışılan mikrodalgalardan koruyan bir kulaklık geliştirildi. İngiltere’deki Warwick Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde görevli bilim adamı Roger Green ve çalışma arkadaşları, kullanıcıları cep telefonlarının yaydığı ve zararlı olup olmadığı tartışılan mikrodalgalardan koruyan bir kulaklık geliştirdiler. Alman Bild der Wissenschaft dergisinin internet sitesinde yayınlanan habere göre, cep telefonundan gelen elektrik sinyalini optik sinyale dönüştürerek plastik bir kablodan geçirdiklerini belirten Green, optik sinyalin bu kablodan geçtikten sonra kulaklığa ulaştığında sese dönüştürüldüğünü kaydetti. Birçok insanın kulaklık aracığıyla cep telefonunun yaydığı dalgalardan korunmak istediğini, fakat piyasadaki cihazların anten gibi çalışarak zararı artırabileceğini söyleyen Green, bu olası zararı optik sinyalle çözdüklerini belirtti. ","label":"health"} +{"text":"Stresin o kadar korkulacak bir hastalık olmadığını ifade eden Yard. Doç. Dr. Yalçınkaya, tarihte kazanılan bütün büyük başarıların altında ciddi streslerin yattığını ifade etti. Çok sayıda hastalığın sebebi olarak gösterilen stresin, vücutta bulunan pasif dokuları harekete geçirdiği, bu durumun olumlu hale dönüştürülebileceği bildirildi. Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı Yard. Doç. Dr. Yalçın Kaya, “stres'' kavramının, kişiyi normal dışı davranışa sürükleyen sıkıntılı bir süreç olarak tanımlanabileceğini söyledi. Aşırı kaygı ve algıların strese sebep olabileceğini belirten Kaya, stres halinin, yaygın olarak bilinenin aksine çok korkulacak bir durum olmadığını ifade etti. Konuyla ilgili pek çok uzmanın, “Aman stres yapmayın, stres yaparsanız kaybedersiniz'' gibi korkutucu telkinlerde bulunarak, çoğu zaman kişilerdeki stresi daha da artırdığına dikkat çeken Kaya, “Oysa stres, insan organizmasını tetikleyen, pasif dokuları harekete geçiren en önemli ateşleyicilerden biridir.'' dedi. Stresin kaybettirebildiği gibi kontrol edilebilmesi durumunda da önemli yararlar sağladığını vurgulayan Yalçın Kaya, tarihe baktığımızda, bütün savaşların stres ve heyecanla kazanıldığını ya da kaybedildiğini hatırlattı. Günümüzde fazla strese mazur kalan öğrenci ve hastayı örnek gösteren Kaya, stres konusunda korkuttulduğu zaman, yaşanan en ufak bir streste bu kişilerin (Tamam artık, stres yaptım, kaybedeceğim) diye düşünmeye başlayarak ümitlerini yitirdiklerini kaydederek, “Bunun sonucunda da hastalık ve başarısızlık geliyor.” dedi. Stres konusunda bu olumsuzlukların yaşanmaması için strese karşı yaygın bakış açısını değiştirmek gerekliliğine dikkatleri çeken Kaya şöyle konuştu: “Stres, kaygı ve heyecan, organizmayı tetikleyici bir faktör olarak algılanmalıdır. Eğer böyle yapılırsa, yaşanan stres ve kaygı durumu pozitif enerjiye dönüştürülebilir.'' Kişilerin, kendilerinde stres belirtisi gördükleri andan itibaren, “Bende artık stres başladı. Vücudumdaki normal durumlarda kullanamadığım pasif dokular artık aktif hale geçiyor. Bu işin üstesinden geleceğim.'' şeklinde düşünmeleri gerektiğini belirten Kaya, böyle yapıldığı takdirde, sınav gibi stresin yoğun olduğu durumlarda başarının, sosyal hayatta ise mutluluğun yakalanabileceğini söyledi. Kaya, önemli olanın, yaşanan stresin algılanış biçimi olduğunu belirterek, “Önemli olan algılama boyutunu değiştirebilmektir. Kişinin bu durumu bilinçli şekilde kontrol edebilmesi halinde, stres anında yaşanan negatif kısırdöngü pozitife dönüşecektir.'' diye konuştu. ","label":"health"} +{"text":"Eczaneler ve ilaç depoları zamlı ilaç satışlarına yarından itibaren başlayacaklar. Yapılan fiyat artışından sonra 1 milyon 520 bin liraya satılan Novalgine tablet 1 milyon 650 bin liraya, 5 milyon 490 liraya satılan Apranax Fort ise 5 milyon 960 liraya çıktı. Alfasilin 500 adlı antibiyotik 7 milyon 780 bin liradan, 8 milyon 450 bin liraya, Alfasid 375 adlı antibiyotik ise 14 milyon 640 bin liradan, 15 milyon 890 bin liraya yükseldi. Fiyat artışı yapılan bazı ilaçların eski ve yeni satış fiyatları söyle: İlaç Eski Fiyat Yeni Fiyat Aspirin 1.020.000 1.100.000 Çocuk Aspirini 390.000 430.000 Novalgine tab. 1.520.000 1.650.000 ","label":"health"} +{"text":"Şimdiye kadar Elmadağ Çocuk Tutukevi, Elazığ Islahevi, Elazığ Tutukevi, İstanbul H tipi Çocuk Cezaevi, ve İzmir Bergama Tutukevinde şimdiye kadar 963 çocuğa verilen eğitimler İzmir Islahevi’nde gözetim altında tutulan 100 çocuğa verilecek eğitimle sona erecek. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nden Tetkik Hakimi Orhan Aslan ile Semiha Şakir Vakfı’ndan Genel Koordinatör Osman Şibik ve Proje Koordinatörü Hülya Barboros’un katılımıyla gerçekleştirilen tanıtım etkinliğinde çocuklara, verilen öz bakım eğitimi bir süre izlendi, ardından temel temizlik malzemeleriyle giysiden oluşan bir temizlik seti ve öz bakım kitapçığı hediye edildi. Semiha Şakir Vakfı Genel Koordinatörü Osman Şibik yaptığı konuşmada; “Bireyin sağlıklı olarak hayatını sürdürebilmesi için öz bakım çok önemlidir. Küçük yaşlardan itibaren aile tarafından çocuğa aşılanması gereken bu davranış sosyo-ekonomik şartlar ve ailenin eğitimsizliği gibi sebeplerle ya yeteri kadar önemsenmemekte yada çocuğa hiç verilmemektedir. Çocuk yetişirken ailesinden alamadığı yada yanlış aldığı bu olumsuz davranış biçimini olması gereken doğru biçim olarak algılayıp aynı şekilde davranış biçimi geliştirmektedir. 2003 yılında Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevinde yaptığımız Ergen Değerlendirme ve Eğitim İhtiyaç Anketinde de açıkça görüldüğü üzere suça itilmiş çocuk profilinin büyük çoğunluğu bu tip ailelerin çocuklarıdır. Verilecek eğitim ve temizlik malzemeleriyle bir bilinç oluşturma planlanmakta, belirli periyotlarla proje tekrar edilerek çocukların alışkanlık kazanmaları arzulanmaktadır. İşbirliğinden ötürü Adalet Bakanlığı’na katkılarından dolayı Elsan Elyaf A.Ş.’ye bir kez daha teşekkür ederiz.” dedi. Vakıf, öz bakım eğitimi ve malzeme yardımıyla çocuklarda bakım ve hijyen konularında bilinçlenmeyi ve eğitimin devamıyla temizlik malzemelerini kullanma, iç çamaşırı giyme ve doğru kullanma alışkanlığı sağlamayı hedefliyor. Öz bakım eğitimi projesiyle 1050 çocuğa ulaşmayı amaçlayan Semiha Şakir Vakfı, eğitim öncesi ve sonrası uyguladığı testlerle oluşacak değerlendirme raporunu yayınlayarak kamuoyuyla paylaşmayı da hedefliyor. Çocuk Tutukevleri ve Islahevlerinde yaptığı özbakım eğitimi ve malzeme yardımıyla çocukların daha sağlıklı bir hayat sürmelerini hedefleyen Semiha Şakir Vakfı, projeyi belirli periyotlarla tekrarlamayı hedefliyor. ","label":"health"} +{"text":"Ege Üniversitesi Bilgi ve İletişim Teknolojileri Araştırma-Uygulama Merkezi (BİTAM), E.Ü. Tıp Fakültesi bünyesinde geliştirdiği kapalı devre TV sistemi sayesinde, ameliyatları canlı olarak yayınlıyor. Operasyonlar ayrıca, BİTAM web sayfası üzerinden de eş zamanlı olarak izlenebiliyor. BİTAM iletişim grubunun çekirdeğini oluşturan ve faaliyetleri sona eren Odyovizüel Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin girişimiyle, 1984 yılında çalışır hale getirilen sistemin, 2000 yılından itibaren modernize edilerek verimliliği artırıldı. Şu anda aktif durumdaki merkez stüdyoya bağlı 6 operasyon merkezi bulunuyor. Bunlar; göz hastalıkları, genel cerrahi, kulak-burun-boğaz, ortopedi ve travmatoloji, kadın hastalıkları ameliyathanesi ile girişimsel anjiyografi bölümü operasyon odası. Ayrıca, bilimsel kongre ve organizasyonların canlı yayını ya da çok kameralı çekimleri de BİTAM bünyesindeki canlı yayın ekibi tarafından yayıncılık kriterlerine uygun biçimde gerçekleştiriliyor. Çekimler, kapalı devre televizyon sistemi kullanılarak yapıldığı gibi, BİTAM web sayfası üzerinden de sanal alemde eş zamanlı olarak izlenebiliyor. ","label":"health"} +{"text":"Mikroplu sulara yeni çözüm Sudaki mikropların ''steri-pen'' adı verilen ve morötesi ışın saçan bir kalemle yok edilmesinin mümkün olduğu bildirildi. Amerika'da piyasaya çıkan kalemin, özellikle yabancı ülkeler ya da kırsal alanda tatile giden turistlerin çok işine yarayacağı belirtiliyor. Kalemin yarım litre suyu yaklaşık 1 dakikada mikroptan arındırdığı kaydediliyor. ''Steri-pen'' adını verdiği kalemi icat eden Miles Maiden, ''morötesi ışınlar saçan özel kalemin, mikropların DNA'larını bozarak onların üremelerini engellediğini'' belirtti. Maiden, ''mikroplar insan vücuduna girdikten sonra, özellikle midede hızla çoğaldıkları için tehlike yaratıyorlar'' diye konuştu. 43 yaşındaki Maiden, ''morötesi ışınların mikropları etkisiz hale getirdiğini, güneş enerjisiyle ilgili bir proje üzerinde çalışırken keşfettiğini'' bildirdi. ''Steri-pen'' adlı kalemler 199 dolardan satılıyor. ","label":"health"} +{"text":"Özellikle havaların ısınmasıyla birlikte bir çoğunun zayıflamak için diyete başladığı şu günlerde, uzmanlar, aç kalmanın şişmanlamaya neden olduğu uyarısında bulundular. Diyet denince herkesin aklına 'az yemek yemek' veya 'aç kalmak' geliyor. Diyetin 'sağlıklı beslenme' anlamına geldiğini belirten uzmanlar, \"İster şişman, ister şeker ya da kalp hastası, ister çocuk olun; diyetten kasıt sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarının kazanılmasıdır. Kişinin enerji ihtiyacının yüzde 55'i karbonhidratlardan, yüzde 15'i proteinlerden, yüzde 25-30'u da yağlardan gelmelidir. Bu dengeyi sağladığınız zaman, beslenme tedavisini halledebilirsiniz. Dolayısıyla, zayıflama diyetleri de bundan ayrı düşünülemez\" diye konuştu. Günümüzde dış görünümün neredeyse her şeyden önemli hale gelmesi nedeniyle bu türden estetik kaygılar ve sağlıklı beslenme konularının birer pazar haline geldiğini ifade eden uzmanlar, \"Oysa zayıflamak isteyen herkes aslında tıbbi anlamda şişman değil. Bu nedenle zayıflamak isteyen bir kişinin öncelikle şişman olup olmadığının tespit edilmesi gerekiyor. Bunun için de Beden-Kütle Endeksi denilen bir ölçümden yararlanılır. Ölçüm aralıklarına göre şişmanlık tanısı konur. Böylece ideal kilonun ne olması gerektiği belirlenir. Eğer kişi şişmansa, güvenilir bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekir. Şişmanlık, tedavisi zorunlu bir hastalıktır. Tedavi de diyetisyen, hekim ve hatta psikologların ortak çalışmasını gerektirir\" şeklinde konuştular. Uzmanlar, sağlıklı kilo vermek isteyenlere şu önerilerde bulundular: \"Zayıflamak isteyen herkes, bu işi en kolay, zahmetsiz ve en kısa zamanda halletmek ister. Oysa alınan kilolar bir haftada alınmadığı gibi bir haftada da verilemez. Aç kalmak, şişmanlamanın bir başka yoludur; çünkü bedenimiz açlığa göre değil, sık aralıklarla beslenmeye göre programlanmıştır. Bunun için de öğün disiplinine çok iyi uymak gerekiyor. Yemeklerimizi aralıklı olarak yediğimizde, beden aç kalma tehdidi içinde olduğunu düşünüyor. Böylece yenilen tüm yiyecekleri depolayıp, kıtlık dönemlerinde kullanmak üzere yağa dönüştürüyor. Bunu yaparken de metabolizmayı yavaşlatıyor. Dolayısıyla tek öğünle beslenmek ve öğün atlamak şişmanlığın nedenlerindendir. Tek öğün beslenmenin bir adım ötesi ise 'Bulumia', ya da 'Anoreksia Nervoza' hastalıklarıdır. Bunlar zayıflama takıntısıyla yememe, yediklerini kusma gibi davranışlarla ilerleyip, ölümle sonuçlanabilen ciddi hastalıklardır. Bu hastalığa sahip kişiler, zayıflama takıntıları nedeniyle, kendilerini olduklarından şişman görme eğilimine ve hep daha fazla zayıflama arzusuna sahip oluyorlar. Yapılan en büyük hatalardan biri de su içmemek. Vücudumuzun yüzde 60'ı sudur. Bunun için mutlaka yeterince su almamız gerekiyor. Su aynı zamanda metabolizmayı hızlandırıyor ve toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı oluyor. Çok düşük kalorili diyetlerle, tek besinle beslenmede, gerçekten yağ dokusunu kaybetmek mümkün değildir. Kısa zamanda kilo verdiğinizde, yağ değil, kas ve su kaybı yaşarsınız. Ayrıca bu beslenme şeklini bırakıp, eski beslenme şeklinize döndüğünüz anda, tekrardan kilo almaya da başlarsınız. Üstelik bu kilo alış çok da hızlı olur. Bu tür kilo alıp vermeler metabolizmayı da değiştirip, yavaşlamasına sebep olur. Zayıflamada asıl hedef, beslenme alışkanlıklarımızı değiştirerek bunu hayat biçimine dönüştürmek ve sürekli kılmaktır. İncelmek için türlü çareler öneriliyor. Bunlar arasında yeşil çay içmekten, sıkılaştırıcı kremler sürmeye, keten tohumu yemekten elma sirkesi içmeye kadar pek çok kanıtlanmamış öneri var. Oysa dengeli beslenmeye başlayıp, bununla birlikte egzersiz uyguladığınızda, hem zayıflamanız kesinleşir, hem de kalıcı olur. Egzersizi hayatınıza çeşitli şekillerde katabilirsiniz. Asansör yerine merdivenleri kullanıp, otobüsten bir durak önce inebilir, arabayla gittiğiniz yakın yerlere yürümeyi deneyebilirsiniz. Yeni bir şeyler denemek adına yoga gibi spor dallarına başlayabilir, ya da bir spor salonuna kaydolabilirsiniz. Önemli olansa bunları hayatınızın bir parçası haline getirerek düzenli uygulamaktır\". ","label":"health"} +{"text":"Japonlardan acıtmayan iğne Japonya'da bir firma, hiç acıtmayan iğne yaptı. Ülkenin önde gelen tıbbi cihaz üreticisi Terumo'nun sözcüsü, ürettikleri iğnenin ucunun 0.2 mm kalınlığında olduğunu, bu sayede iğnenin acı vermediğini belirtti. Sözcü, yaptıkları iğne ucunun, dünyanın en ince iğnesi olduğunu ve dizi üretime geçmeyi düşündüklerini bildirdi. Sözcü, ilaçlı sıvının iğnenin ucuna akışını kolaylaştıran bir teknikle tasarladıkları iğneyi, önce ulusal ensülin iğnesi pazarına sunmayı tasarladıklarını, çünkü şeker hastalarının günde birkaç kez iğne olduklarını kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"ABD'de zayıf göstergelere rağmen çeyrek puanlık faiz artışı bekleniyor ABD Merkez Bankası'nın bugün kısa vadeli faiz oranlarını yüzde 1.5'e yükseltmesi bekleniyor. ABD Merkez Bankası'nın (FED) karar organı Açık Piyasa Komitesi'nin bugün yapacağı toplantıda, kısa vadeli faiz oranlarını çeyrek puan artırarak yüzde 1.5'e çekmesi bekleniyor. Ekonomistler, ABD Merkez Bankası'nın karar organı Açık Piyasa Komitesi'nin yarın yapılacak toplantısında çeyrek puanlık bir artırıma gideceğinden emin görünüyor. Reuters'ın ABD'de Cuma günü açıklanan istihdam verisinin ardından yaptığı ankete katılan 20 ekonomistin tamamı, faiz artışının gerçekleşeceği yönünde görüş bildirdi. Ancak aynı ekonomistler, ABD Merkez Bankası'nın eylül ayında nasıl bir tavır izleyeceği konusunda fikir birliğine varamadılar. Ankete katılanların 10'u faiz yükselişlerinin devam edeceğini, 6'sı ise bir değişiklik olmayacağını tahmin ederken, 4 kişi ise kararsız olduğunu bildirdi. ABD'de açıklanan son ekonomik verilerin beklentilerden düşük olması, faiz artırımlarının ne sıklıkla yapılacağı sorusunu da beraberinde getiriyor. Faiz artırımının yeniden gündeme gelmesi de uluslararası piyasalarda tedirginliği arttırdı. Öyleki dün Avrupa borsalarında yine düşüşler hakimdi. ","label":"economy"} +{"text":"Bir fındık 850 milyon dolarlık döviz getirdi Türkiye, hiçbir hammadde ithalatı gerektirmeyen fındıktan 48 haftada 850 milyon dolar kazandı. Bir yıllık sürede bu rakamın 930 milyon dolara çıkacağı öngörülüyor. Türkiye, Fiskobirlik'in 2004-2005 sezonu için açıkladığı 5 milyon 50 bin liralık fındık taban fiyatını tartışadursun, 2003 ürünü ihracatı 849 milyon dolara ulaştı. Akıllı fiyat politikaları sayesinde 48 haftada 205 bin 177 ton fındık ihraç edip 850 milyon dolara yakın gelir elde eden Türkiye'nin, 52 haftalık (1 yıl) dönemde 930 milyon dolara yakın döviz girdisi sağlayacağı belirtildi. Oysa 2002-2003 sezonunda Türkiye 248 bin tonluk ihracata karşılık 574 milyon dolar kazanabilmişti. Zira 2002'de kentali, yani 100 kilosu 226 dolardan satılan standart fındık, bu yıl 397 dolardan işlem gördü. Tarım ürünleri ihracatının en büyük avantajı, hammade sorununun olmaması. Örneğin en büyük ihracat kalemini oluşturan tekstil ve konfeksiyon sektöründe 12 milyar dolarlık ihracat için 7.5 milyar dolarlık ithalat yapılmış. Keza hızlı bir büyüme gösteren otomotiv ve elektrik elektronik sektörlerinde de ithalat oranları da oldukça yüksek. Bu açıdan bakıldığında tek bir üründen fındıktan 900 milyon doların üzerinde döviz girdisi önemli hale geliyor. DÜNYA ÜRETİMİ AZALDI Geçen yıl Türkiye 450 bin tonla toplam dünya üretiminin yüzde 77'sini gerçekleştirmiş. İkinci sıradaki İtalya'nın üretimi 60 bin ton. İtalya'yı 34 bin tonla ABD ve 20 bin tonla İspanya takip ediyor. Gürcistan, Azerbaycan gibi diğer ülkelerin üretiminin toplamı ise 25 bin ton civarında. Bu yıl meydana gelen 'don' sebebiyle Türkiye'nin üretiminde 100 bin tona yakın azalma bekleniyor. Buna karşılık İtalya 40 bin tonluk, İspanya da 10 bin tonluk bir artış bekliyor. ABD ise üretiminde 9 bin tonluk bir azalma öngörmüş. İtalya ve İspanya'nın üretim artışına rağmen toplam dünya üretiminin 538 bin tonla geçen senenin altında gerçekleşecek. Bu rakam 1994 yılından bu yana elde edilen en düşük rakam. Üretimdeki yüzde 8.6'lık azalışa karşılık tüketimin artması da fiyatları yukarıya çekiyor. ","label":"economy"} +{"text":"Altı aylık cari açık 9 milyar 945 milyon dolar olarak açıklandı. Buna göre 12 aylık birikimli cari açık 11.7 milyar dolar ediyor. Görebildiğim kadarıyla 2004 yılının cari açığı 15 milyar dolara doğru gidiyor. Önümüzdeki en ciddi tehlike budur. Küreselleşmenin bugün ulaştığı boyut karşısında ekonomi politikası eski etkinliğiyle uygulanamaz durumda. Eskiden cari açık söz konusu olduğunda alınacak ekonomi politikası önlemleri belliydi: (1) İthalattan alınan gümrük vergileri ya da fonlar artırılır, ithalata kota uygulanırdı. (2) Tarife dışı engellerle (ithalatı zorlaştıracak gümrük denetimleri gibi) ithalat kısıtlanmaya çalışılırdı. (3) İhracatın teşvikine (ihracatta vergi iadesi gibi) ağırlık verilirdi. (4) Bütün bunlara ek olarak yerli paranın değeri düşük tutulmak suretiyle ihracat özendirilirken, ithalat frenlenmeye çalışılırdı. Bu son önlem aynı zamanda gelen turistleri özendirirken yurtdışına gidenleri de bir miktar engellerdi. Bugün bu politikaların hemen hiçbiri uygulanamaz durumda. Gümrük vergileri veya ithalat fonlarını artırmak ya da ithalata kota koymak bugün artık kolay değil. Dünya Ticaret Örgütü ya da AB hemen karşınıza çıkıverir. Aynı biçimde ihracat teşvikleri de çok zor uygulanacak önlemler arasında artık. Çünkü karşı taraf hemen anti-damping soruşturmasına girişip ardından dengeleyici vergi uygulamasını başlatıveriyor. Eğer ihraç edilen mallarda tekel konumunuz yoksa, sizin ithalat uyguladığınız tarife dışı engeller de hemen karşı tarafın sizden ithalatına aynı uygulamayı yapmasıyla sonuçlanıyor. Dolayısıyla burada ithalatı kısıtlayıcı ve\/veya ihracatı artırıcı uygulamaların sonucunda kazanç beklerken kayıpla karşılaşmak söz konusu olabiliyor. Bu gelişmeler yeni değil. Yaklaşık olarak son 20 yılın giderek hız kazanan gelişmeleri. Türkiye, bu gelişmeleri yaşayarak öğrendi ve o nedenledir ki kur politikasını ötekilerin yerine ikame etti. 1980'lerde ve 1990'larda izlenmeye çalışılan yönetilebilir kur politikasının altında bu yatıyordu. Yani yerli paranın değerini düşük tutmak suretiyle ihracat ve turizm gelirlerini artırırken ithalat ve turizm giderlerinin artmasını önlemek. Türkiye, 2000 yılı başından bu yana kur bazlı bir ekonomi politikası uyguluyor. Yani Türk Lirası değerli tutulmak suretiyle ekonomik göstergeler düzeltiliyor. Türk Lirası değerli olunca enflasyon düşüyor, borç yükü azalıyor, milli gelir yükseliyor. Ne var ki bu tür kur bazlı programların faturası daima ödemeler dengesinin cari işlemler dengesine çıkar. Gelişmeler de bunu gösteriyor. Eğer bugünkü koşullarda bir değişiklik olmazsa cari açığımız yıl sonunda 15 milyar dolar dolayında gerçekleşecek gibi görünüyor. Yani kabaca GSMH'nin yüzde 5.5'i dolayında. Bu açığı Türkiye'nin kaldırıp kaldıramayacağı tümüyle beklentilere bağlı. IMF ile üç yıllık yeni bir stand-by düzenlemesi yapılması ve ardından AB'den müzakere tarihi alınması gerçekleşirse daha da ilginç olarak Türk Lirası'nın daha fazla değerlenmesi söz konusu olabilir. Bugün içinde bulunduğumuz durum klasik ekonomi politikasının dış dengeye yönelik araçlarıyla pek bir şey yapılamayacağı bir durumdur. Geriye kalıyor iç dengeye yönelik araçları kullanarak dış dengeyi düzeltmek. Yani para politikası ya da maliye politikası araçlarını kullanarak talebi kısmak bir çare olarak ortaya çıkıyor. Bu yolla ithalat da kısılabilir. Bunun da iki yolu var: (1) Faizi yükseltmek, (2) Faiz dışı fazlayı artırmak. Siyasetçinin gözünü kamaştıracak kadar yüksek bir düzeye oturmuş bulunan büyüme oranına bakınca bu dediğimin uygulanabilir olmadığını biliyorum. Bu durumda geriye bir tek şey kalıyor: Mini krizler çıkararak Türk Lirası'nın değerini düşürmek. Örneğin cari açığın kontrol altında olduğunu söylemek yerine cari açığın ciddi bir sorun olduğunu söylemek cari açık sorununu azaltacak yönde hizmet edebilir","label":"economy"} +{"text":"Putin'in gelişi doğalgazı 'Şen'lendirecek Putin'in eylül başında Türkiye'ye yapacağı ziyarette Ali Şen'in ortağı Gazprom'un Türkiye'ye yapacağı 1.5 milyar dolarlık yatırım da gündeme gelecek. Gazprom, elektrik santrali ve Tuz Gölü'nün altına doğalgaz deposu yapmak istiyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye ziyaretinde gündemi enerji konuları belirleyecek. Putin'in 2 Eylül'deki ziyareti sırasında Trans-Trakya hattının yanı sıra Ali Şen'in ortağı Gazprom'un değeri 1.5 milyar doları bulan projeleri de gündeme gelecek. Geçtiğimiz aylarda Ali Şen'in sahibi olduğu Bosphorus Gaz Corporation'a yüzde 40 oranında ortak olan Gazprom'un Türkiye'ye yönelik projelerinin başında Tuz Gölü'nün altında doğalgaz depolama tesisi kurmak yer alıyor. 300-400 milyon dolara mal olması beklenen bu projeyi Gazprom ve Şen ortaklığı 'finansmanını kendileri karşılamak üzere yapmaya talip'. BOTAŞ'a (Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ) \"Biz bu tesisi kuralım, ortak işletiriz\" teklifi götüren Grup, diğer yandan da Türkiye'de doğalgaz ile çalışacak bir elektrik santrali kurma düşüncesinde. Boru hatları inşaatı, doğalgaz dağıtım ihalelerinden pay almak, Gazprom ve Şen ortaklığının peşinde olduğu diğer konular. İzmir'in doğalgaz dağıtımının yanı sıra önümüzdeki yıllarda özelleştirmeye çıkması beklenen İGDAŞ (İstanbul Gaz Dağıtım AŞ) da ilgi alanları içine giriyor. Grubun amacı Türkiye'ye 7 yılda yaklaşık 1.5 milyar dolarlık yatırım ile girmek. ORTAK ÇALIŞMA BAŞLADI Üstelik söz konusu projelerle BOTAŞ ile ortak çalışmalar da yürütülüyor. Önümüzdeki hafta salı günü Rusya'dan gelecek bir heyetin Putin'in ziyareti sırasında gündeme gelecek konularla ilgili hazırlık yapacağı ve ziyaret sırasında tüm bu çalışmaların masaya getirileceği belirtiliyor. Görüşmelerde gündeme gelmesi beklenen bir diğer konu ise BOTAŞ'ın 20 Aralık tarihine kadar yapması gereken kontrat devir ihaleleri. Kurumun 5 ülke ile yaptığı doğalgaz kontratlarının yüzde 10'luk bölümünü ihale ile özel sektöre devretmesi gündemde. Ancak iddialara göre BOTAŞ, kontrat devri ihalesine çok gönüllü çıkmıyor.Piyasada BOTAŞ'ın 5 ülkeden gelen doğalgazın kontratlarını bir potada toplayarak ihaleye çıkma planı yaptığı konuşuluyor. Bu da ihaleye katılacak olan şirketlerin bu 5 ülkeye giderek satıcı firmayı ikna etmeleri anlamına geliyor. Ama Rusya'nın Ali Şen'in şirketi dışında diğer şirketlere izin vermeye yanaşmadığı da biliniyor. Putin gelmeden yetiştirilmesine calışılan bir başka gelişme ise BOTAŞ'ın iletim ile ilgili yönetmeliği. Söz konusu yönetmelik ile birlikte özel sektöre toplam doğalgaz miktarının yüzde 20'si kadar ithalat hakkı tanınmış olacak.Ayrıca yönetmelik ile birlikte özel sektörün iletim hatlarından nasıl yararlanacağı konusu da netleştirilecek. ","label":"economy"} +{"text":"Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) projesinin Türkiye içindeki en zorlu etaplarından biri tamamlandı. Botaş’ın hat yapım ekibi, Adana yakınlarındaki 1740 metre rakımlı Göbek Tepesi’ndeki çalışmalarını bitirdi. Hazar Denizi petrolünü Akdeniz’e taşıyacak Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesinin yüzde 78.4’ü tamamlandı. Toplam 1760 kilometrelik hattın, Türkiye’den geçecek 1076 kilometrelik bölümünde çalışmalar üç ayrı etapta sürdürülüyor. Bu etaplardan ‘Lot C’ adı verilen sonuncusu, boru hattını Akdeniz’e ulaştıracak. 330 kilometrelik ‘Lot C’ bölümü, projenin en zorlu etaplarından 1740 metre yüksekliğindeki Göbek Tepesi’ni geride bıraktı. GEREKİRSE DEĞİŞİYOR 15 ayrı ulustan 600 uzmanın görev yaptığı Botaş ‘Lot C’ montaj ekibi Adana’nın Andırı ilçesine kurdukları kampta, askeri düzenle, gece gündüz çalışıyor. Altı hafta kampta dünyayla bağlantısını koparıp, kesintisiz mesai yapan ekip daha sonra bir hafta izin kullanıyor. Montaj işlemini planlandığı gibi 2005 başında tamamlamak amacıyla yürütülen çalışmalara sadece istisnai durumlarda ara veriliyor. İstisnalardan biri ayıların çiftleşme mevsimi nedeniyle, diğerleri ise hat üzerinde rastlanan arkeolojik kalıntıların uzmanlarca incelenmesi amacıyla yaşandı. Ekipte petrol boru hattıyla ilgili mühendis ve işçilerin yanı sıra sağlık personeli ve arkeologlar görev yapıyor. Hat güzergahında bugüne kadar 200’e yakın değişiklik yapıldı. Bunun başlıca nedeni, kazılarda ortaya çıkarılan arkeolojik kalıntılar. Uzmanların restore ettikleri hamam, kaya mezarı gibi kalıntıların koruma bölgesine alınması için yetkililer uyarılıyor. Lot C’nin Saha Müdürü Burçin Yandımata ‘Çevre dokusunu bozmama konusunda da duyarlıyız. Kazılar yapılmadan önce güzergahı ayrıntıyla fotoğraflıyoruz. Borular döşendikten sonra, çevreyi eski haline getiriyoruz’ diyor. Kampta bunlar yasak Kamp içinde koşmak Sigara içmek Sarhoş olacak kadar alkol almak 60 km’den hızlı araç kullanmak Evli çiftlerin aynı kampta kalması Personelin yakınlarını misafir etmesi Gece kamptan dışarı çıkmak ","label":"economy"} +{"text":"MB faiz artırımı sinyali verdi Merkez Bankası (MB) Para Politikası Raporu'nda, \"kontrol dışı bazı risk unsurlarının bulunduğu, bu risklerin gerçekleşmesi halinde faiz artırımına gidilebileceği\" açıklandı. Ancak, raporda risklerin ne olduğu konusunda net ifadelere yer verilmedi.... Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Standart & Poors'un Türkiye'nin kredi notunu yükseltmesinin ardından bir gün bile geçmeden Merkez Bankası tüm ekonomi çevrelerini şaşırtan uyarılarda bulundu. Piyasalar ve ekonomi çevreleri Merkez Bankası'ndan, faiz indirimi beklerken bankanın dün açıklanan Para Politikası Raporu'nda ekonominin önünde halâ büyük riskler bulunduğu ve bu risklerin gerçekleşmesi durumunda Merkez Bankası'nın faiz arttırabileceği ifade edildi. Raporda Merkez Bankası'nın kontrolünde olmayan ve faiz artırımına gidebileceğini belirttiği riskler, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırımları ile artan petrol fiyatları olarak yorumlandı. RİSK-1 ABD'DE FAİZ ARTIŞI Merkez Bankası, piyasa faizi ile kendi faizi arasındaki paralelliğin kaybolması durumunda risk algalamalarının değiştiğini, buna en güzel örneğin de, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırımına ilişkin beklentinin artması olduğunu söyledi. Merkez açıklamasında, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırımına gitmesiyle Türkiye'den bir miktar sermaye kaçışı olmasının beklendiği belirtildi. Merkez raporunda, ekonomik programa bağlı kalınması ve yapısal reformların kararlılıkla sürdürülmesi durumunda etkinin çok az olacağını belirtti. RİSK-2 PETROL FİYATLARINDAKİ YÜKSELİŞ Rapora göre, bu yılın ilk yarısı itibariyle yıl sonu hedefine ulaşılabileceği beklentisi giderek güçleniyor. Petrol fiyatlarındaki artışın yakın zamanda tersine dönmeyeceği algılamaları güçlenirken, ham petrol fiyatlarındaki bu artış eğiliminin önümüzdeki dönemde hem cari işlemler açığı, hem enflasyon üzerinde baskı oluşturması olası görülüyor. Yılın ikinci yarısında son dönemde artan faizler ve döviz kuru dalgalanmalarına paralel olarak büyüme hızında iç talep kaynaklı göreli bir yavaşlama gözlenebilecekse de artan yatırım eğilimi ve dış talebin güçlü seyretmesinin bu yavaşlamayı sınırlı kılabileceği tahmin ediliyor. ","label":"economy"} +{"text":"Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) doğalgaz dağıtım ihalesine katılacak firmalardan istediği teminat mektubunda aktif büyüklüğüne göre ilk 10'da yer alan banka sınırlaması yayımlanan bir yönetmelikle kaldırıldı. Uygulamaya, Rekabet Kurumu eski Başkanı Aydın Ayaydın da karşı çıkmış ve \"Bu durum haksız rekabet yaratır\" demişti. Ayaydın, daha önce Vatan gazetesine verdiği demeçte \"EPDK'nm Türkiye'de sadece 10 banka varmış gibi rekabete aykırı bir tutumu olamaz. Bu şart, sanki 11'inci ve sonraki bankalar riskli gibi bir izlenim uyandırıyor\" diyerek, uygulamanın yaratabileceği sakıncalara dikkat çekmişti. Dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan \"Doğalgaz Piyasası Dağıtım ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına ilişkin Yönetmelik\" ile Ayaydın'ın işaret ettiği yanlıştan dönüldü. Yönetmelikte yer alan 14. Madde'de şöyle denildi: \"Teminat mektupları banka veya özel finans kurumlarından alınır. Yabancı bankalardan sağlanan teminatlarda Türk banka veya özel finans kurumlarından bir veya birkaçının kontrgarantisi aranır. Teminatlarla ilgili tüm masraflar teklif sahipleri tarafından karşılanır. Verilecek teminat mektuplarının kapsam ve şeklini tespite Kurum yetkilidir.\" Daha önce EPDK, doğalgaz dağıtım ihalesine katılacak firmalardan istediği teminat mektubunda aktif büyüklüğüne göre ilk 10'da yer alan banka sınırlaması getirmişti. Aktif büyüklük tek rasyo değil Rekabet Kurumu eski Başkanı Aydın Ayaydın, aktif büyüklüğün tek başına bir rasyo olmadığının altını çizerek, mali yapısı çok güçlü olmasına rağmen aktif büyüklükte ilk 10'da olmayan pek çok banka bulunduğunu hatırlatmıştı. ","label":"economy"} +{"text":"Bakanlar Kurulu, kamu bankalarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili esasları düzenleyen ve Mart 2001'de yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararında değişiklik yaptı. Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklikle, yeni istihdam edilecek personel sayısının mevcut personel sayısının yüzde 1'ini geçemeyeceğine ilişkin kısıtlama ve yeni istihdam edilecek personelin yüksek okul mezunu olma koşulu kaldırıldı. Kamu bankalarının, kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda gereksinim duyacakları niteliklere sahip personeli, örgüt analizi, iş analizi, iş ölçümleri, her bir pozisyonun görev tanımı ve çalıştırılacaklarda aranacak nitelikler ile gerekli pozisyon sayısı esas alarak yönetim kurulları tarafından belirlenecek norm kadroya göre istihdam edebilecekleri bildirildi. İhtiyaç duyulan niteliklere sahip adaylardan yeterli iş tecrübesi olmayanların yazılı sınavla işe alınması koşulu getirildi. Halen Ziraat Bankası'nda 22 bin 138, Halk Bankası'nda da 8 bin 515 personel bulunuyor. Aynı kararla, görev zararlarının tasfiye edilmesinden sonra doğan farklar nedeniyle ortaya çıkan Hazine'ye ait yükümlülüklerin, ek bir faiz yürütülmeden Ziraat Bankası ve Halk Bankası ile Tarım Kredi Kooperatifleri'ne bütçede yer alan ya da alacak olan harcama kaleminden ayrılacak ödeneklerle karşılanması öngörüldü. Şube kararı \"Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın Yeniden Yapılandırma ve Özelleştirmeye Hazırlık Planlarının Uygulama Esas ve Usullerine İlişkin Kararda\" yer alan şube kapatma konusunda değerlendirilecek kıstaslardaki şu cümle de yürürlükten kaldırıldı: \"...bu kıstaslara göre yapılan değerlendirme sonucunda herhangi bir il ve \/ veya ilçe merkezindeki bankaların mevcut bütün şubelerin kapatılması sonucu çıksa bile, o il ve \/ veya ilçe merkezindeki bankaların şubelerinden herhangi biri (Ziraat Bankası şubesi veya T. Halk Bankası şubesi - eski Emlakbank şubeleri dahil) hariç diğerleri kapatılır","label":"economy"} +{"text":"Susuz ve fırçasız diş temizliği Oral-B, diş temizliğinde yeni bir sayfa açtı. Diş fırçası ve su gerekmeden dişlerin temizlenmesini sağlayan yeni bir ürün geliştiren Oral-B, parmağa takılan süngerimsi bu ürün sayesinde dişlerin kolaylıkla temizlenmesini sağlıyor. Oral-B, Brusp-Up isimli bu ürünü su ve diş macunu olmadığı anlarda diş fırçasına alternatif olarak piyasa çıkardı. Tekli ambaljlar halinde satılan bu yeni ürün bir kullanımlık. ","label":"economy"} +{"text":"MB anketinde büyüme tahmini yüzde 6.2'ye çıktı Merkez Bankası'nın Ağustos ayı birinci dönem beklenti anketinde yıl sonu TÜFE beklentisi yüzde 10.9'dan yüzde 10.7'ye geriledi. Hükümetin yıl sonu TÜFE hedefi yüzde 12 düzeyinde bulunuyor. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından 3 Ağustos'ta açıklanan Temmuz ayı enflasyon verilerine göre yıllık bazda TÜFE yüzde 9.57 artış gösterdi. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada ayda iki defa mali ve reel sektör temsilcilerinin katılımıyla hazırlanan anket sonuçlarına göre gelecek 12 aylık TÜFE beklentisi yüzde 10.1'den yüzde 9.7'ye geriledi. Cari ayın TÜFE beklentisi ise yüzde 0.2'den yüzde 0.5'e yükseldi. Ankete göre, yıl sonu büyüme beklentisi ise yüzde 6'dan yüzde 6.2'ye yükseldi. Hükümetin yıl sonu büyüme hedefi yüzde 5 düzeyinde bulunurken, açıklanan ilk çeyrek büyüme ve aylık bazdaki sanayi üretim rakamları bu hedefin aşılacağına işaret ediyor. Yıl sonu dolar kuru beklentisi 1.564.100 liradan 1.569.000 liraya çıkarken, yıl sonu itibariyle 3 aylık bileşik faiz beklentisi yüzde 24.6'dan yüzde 24.5'e geriledi. Yılın ilk beş ayında 8.8 milyar dolarlık gerçekleşme ile hükümetin 7.6 milyar dolar düzeyinde bulunan yıl sonu tahminini aşan cari işlemler açığına dair beklentiler ise Temmuz ikinci dönem anketindeki 10.076 milyar dolardan 10.703 milyar dolara yükseldi. ","label":"economy"} +{"text":"'Hesabını bilirsen IMF ile de sosyal harcama olur' Ekonomik programı kendilerinin hazırladığını belirten Gül, \"Doğrular belli. IMF'nin söylemesine gerek yok\" dedi. Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, hesabını bildikten sonra sosyal harcama yapılabileceğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, IMF ile ilişkilerin devamının iç ve dış piyasalara mesaj verilmesi, faizlerin ve risk priminin makul seviyeye indirilmesi, düşük enflasyon ortamında büyümenin sürdürülebilirliği açısından gerekli olduğunu söyledi. Gül, \"IMF ile anlaşmaya varılınca sosyal harcama yapılmayacak diye bir şey söz konusu değil\" dedi. Gül, ekonominin geleceğine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: * Hükümetin Farkı IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerimizin nasıl olduğuna iyi bakmak lazım. Bu dönem, öncekilerden çok farklı. Biz, IMF ve Dünya Bankası ile temasa geçmeden çok önce kendi programımızı yaptık. IMF'nin teklif ettiği bir programı uygulamaya koymuyoruz ki. * Neden IMF Evrensel doğrular belli. Bunları IMF'nin söylemesine gerek yok. Biz zaten görüyoruz. Örneğin, faiz dışı fazlanın önemini, IMF'nin söylemesine gerek olmadan biz de kabul ediyoruz. Hâlâ büyük tasarrufun faizden olacağını da dışarıdan birisinin söylemesi gerekmiyor. IMF'den gelen ekibe bir bakın hangisi bizim Ali'den (Babacan) daha iyi? Gerek Ali Babacan gerek Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı gerekse DPT Müsteşarı Ahmet Tıktık gayet iyi teknisyenler ve program çalışmalarını yürütüyorlar. * Üç Yıllık Hedefler Mali disiplin birinci önceliğimizdir. Kısa dönemli rahatlama peşinde değiliz. Böyle bir hükümet 2-3 senelik başarı peşinde olmaz. Amacımız mali disiplini sürdürmek, enflasyonu faizleri düşürmek, sürdürülebilir büyüme sağlamak. * Dış Şoklara Dayanma Gücü Bugün, dünya petrol fiyatları varil başına 45 dolara çıktı. 2 sene önce Sayın Ecevit'in başbakanlığı döneminde petrolün varili 11 dolardı. 2004 Bütçesi hazırlanırken petrol fiyatları için tahminler 26 dolardı. Biz de bu seviyeye göre bütçe yaptık. Çok şükür şu anda hiçbir çalkantı, sarsıntı yok. Bütün bunlar ekonominin, dış şokları absorbe etme gücünü gösteriyor. * Sosyal Kaygılar IMF ve Dünya Bankası ile program yapınca, sosyal harcama yapılmayacak diye bir şey yok. Yeterki sen hesabını kitabını iyi yap. Bizden önce Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDTF) gelirleri faiz ödemelerine harcanıyordu. Sosyal faaliyetlere göstermelik harcama yapılıyordu. İlk defa bu dönemde SYDTF amacına göre kullanılmaya başlandı. Faize 1 kuruş aktarılmadı. 800 trilyonu aşkın kaynak sadece sosyal amaçlarla harcanıyor.","label":"economy"} +{"text":"Raydaki inekler haklı çıktı! HAYDARPAŞA Garı’nda dev bir pankart. Bir karikatür. Karikatürde, mahkemede yargılanan inekler!.. Karikatürdeki savcı sanık sandalyesinde oturan inekleri göstererek şöyle konuşuyor: ‘Bu sanıklar rahat seyredemeyeceğiz diye, hızlı tren projesini engellemeye çalışıyorlar sayın hakim!’ Demek, AKP Hükümeti’nin yaptıklarını eleştiren, tersini savunanlar inek!.. Demek, bilimadamları inek!.. Demek, çok ciddi hayati tehlikelere işaret edenler inek!.. Bu alayın bedelini, Türkiye ne yazık ki, çok pahalıya ödüyor. Halkla alay etmek!.. Bilimle alay etmek!.. Hatta, kendi insanlarına hakaret etmek!.. İKİ İHALE Aslında, önceki akşam Sakarya’da raydan çıkan hızlı tren mi, yoksa pembe tablolar eşliğinde, raydan yavaş yavaş çıkan Türkiye mi?.. Hızlı tren, Ankara-İstanbul arasını 4-5 saate indirmek, yıllardır her iktidarın hayali. Elbette, olumlu bir amaç. Ama, altyapı şartıyla. Hızlı tren şartnamesi ilk kez 1991’de hazırlanıyor. Aradan geçen 13 yılda, değişik nedenlerle askıda kalıyor. AKP işbaşına gelince, ele alınan projelerden biri de hızlı tren. Önce, Ankara-Eskişehir arası ihaleye çıkarılıyor. İhaleyi İspanyollar kazanıyor. Şimdi, sırada Eskişehir-İstanbul arasının ihalesi var. Peki, bu ne ihalesi.. Hızlı tren için altyapı ihalesi!.. Ama, bu altyapı olmadan hızlı tren seferleri başlıyor!.. ‘HER ŞEY ALLAH’TAN’ İhaleye çıkıldığına göre, altyapının hızlı trene göre yenilenmesi gerektiğini herkes biliyor!.. O yenilenmede neler var?.. - Virajları genişletmek - Rayları kalınlaştırmak - Rayların oturduğu yatakları güçlendirmek - Rampaları düşürmek. Teknik olarak belki daha başka önemli düzenlemeler. Ama bunların hiçbiri yapılmadan hızlı tren seferleri başlıyor. ‘Yapmayın’ diyenler inek!.. Göz göre göre gelen facia ise, TCDD Genel Müdür Vekili Ali Kemal Ergüleç’e göre, ‘Her şey Allah’tan!..’ Kazaya bu teşhisi koyan genel müdürün kendisi Allah’lık!.. İÇERİDEN UYARI İşin çarpıcı bir başka boyutu daha var. Hızlı tren uygulamaya geçmeden önce, TCDD içinden buna karşı çıkanlar var: ‘Bu altyapı ile hızlı tren tehlikelidir!..’ Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TCDD’nin yeni yönetimi, bu uyarıyı dikkate alacağı yerde, bunu siyasal direnme olarak kabul ediyor ve TCDD’de bu uzmanlar bir kenara itiliyor. TCDD’nin başına da Allah’lık bir genel müdür!.. Yataklı vagonlarda içki yasağı getirmeye kalkan Allah’lık bir adam!.. Öyle bir karikatürü, hiç sıkılmadan Haydarpaşa Garı’na astıran zihniyetin, böyle bir faciayı ‘Her şey Allah’tan’ diye nitelemesi, son derece normal. Hızlı trende altyapının tamamlanması için, zaten çıkılan ihale de bunu gösteriyor, daha en az 3-4 yıl gerekiyor. Ama, kim bekler 3-4 yılı, ‘Biz yapıyoruz, yaptık, yaparız’ böbürlenmeleri!.. Trajedinin son perdesi, iki gariban makinistle bir gariban tren şefinin gözaltına alınması!.. RJ uçaklarına dikkat! ANADOLU’da küçük havaalanlarına inebilen, uzun pistlere ihtiyaç göstermeyen uçaklar: RJ uçakları. Uzun süredir bunlar tehlike gösteriyor. Hatta, geçenlerde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım aynen şöyle diyor: ‘RJ’leri iade ediyoruz. Bunlarla uçmak tehlikeli.’ Yerinde bir önlem!.. Ne var ki bu sözün gerisi gelmiyor. THY’den öğrendiğim kadarıyla, RJ uçaklarından 4’ü iade ediliyor, ama 6’sı hálá uçuyor!.. Bu uyarıyı hatırlatmanın tam zamanı! ","label":"economy"} +{"text":"Çukurova YKB hisselerini 2006'ya kadar satacak İstanbul Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Çukurova Grubu arasında imzalanan sözleşmeye göre, TMSF'nin ve Çukurova Grubunun mülkiyetine sahip olduğu Yapı ve Kredi Bankası hisselerinin üçüncü şahıslara satışı, 31 Ocak 2005 tarihine kadar Çukurova Grubu tarafından gerçekleştirilecek. BBDK'dan yapılan açıklamaya göre, BDDK ile Çukurova Grubu arasında 5 Ağustos 2004 tarihinde imzalanarak yürürlüğe giren sözleşmenin içeriği şöyle: “Sözleşmeye göre, TMSF'nin ve Çukurova Grubu'nun mülkiyetine sahip olduğu Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. hisselerinin üçüncü şahıslara satışı, 31 Ocak 2005 tarihine kadar Çukurova Grubu tarafından gerçekleştirilecek. Ancak, söz konusu hisse senetleri bu süre içinde satılmazsa, tarafların üzerinde mutabık kaldıkları bir üçüncü kişi, bu hisselerin satışı için yetkilendirilecek ve satış hiç bir şart ve koşulda 31 Ekim 2005 tarihini geçmemek üzere bu kişi tarafından yapılacak. Söz konusu hisselerin tamamının satışı için yetki verilecek olan üçüncü kişi, TMSF ve Çukurova Grubu tarafından müştereken belirlenecek ve banka hisse senetlerinin satışı ve halka arz işlemleri konusunda uluslararası deneyime sahip yatırım bankaları arasından en geç 31 Ekim 2004 tarihine kadar seçilecek. Bu tarihe kadar yatırım bankasının seçilememesi halinde, TMSF bu nitelikleri haiz en az iki yatırım bankasını Çukurova Grubuna önerecek ve Grup bunlardan birisini bir ay içinde seçecek. Bu şekilde seçilecek yatırım bankası tarafından hisselerin satışının yapılamaması halinde, 31 Ekim 2005 tarihinden itibaren TMSF, söz konusu hisselerin satışında; tek yetkili olarak, ihale dahil kendi belirleyeceği herhangi bir yöntemle satışı gerçekleştirecek.” Açıklamada, “Çukurova Grubu 31 Ocak 2003 tarihli sözleşmenin IV.6.a maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin yukarıdaki hükmü aynı içerikte TMSF ile imzalayacağı ek sözleşme de koymayı kabul ve taahhüt eder” denilerek, yetkisine istinaden TMSF'nin, kendisinin Çukurova ile imzalayacağı ek sözleşmede, hisse senetlerinin satış yöntemi ile ilgili hükümleri de ilave edebileceği, bunun dışında, bu maddeyle ilgili olarak Çukurova Grubunun BDDK ve TMSF ile imzaladığı ek sözleşmelerde herhangi bir farklılık olması halinde, BDDK ile imzalanan ek sözleşme hükmünün geçerli olacağı belirtildi. Açıklamada, bu ek sözleşmenin, TMSF ile imzalanacak ek sözleşmenin yürürlüğe girmesi, geçerliliği veya yürürlükte kalması ile hiçbir şekilde bağlı olmaksızın kendi hükümlerine göre yürürlüğe gireceği ve yürürlükte kalmaya devam edeceği, TMSF ile imzalanan sözleşmenin kısmen veya tamamen geçersiz olması veya hükümlerine uyulmaması nedeniyle 31 Ocak 2003 tarihli sözleşme hükümlerine dönülmesi halinde dahi bu sözleşme hükümlerinin aynen uygulanmaya devam edileceği kaydedildi. Bu sözleşmenin 31 Ocak 2003 tarihli sözleşmenin eki mahiyetinde olup, 31 Ocak 2003 tarihli sözleşmenin bu sözleşmeye aykırı olmayan hükümlerinin aynen geçerli olmaya devam edeceği bildirildi. ","label":"economy"} +{"text":"Faizler dünyada yükselirken Türkiye’de düşer mi? DÜNYADA faizler artmaya devam ediyor. Amerika ve İngiltere ekonomilerinin ısınması nedeniyle hissedilen enflasyonist baskıların üzerine petrol fiyatlarının durdurulamayan yükselişi eklendi. Dünyayı enflasyon korkusu sardı. Amerika Merkez Bankası (FED) son bir ay içinde iki kez faizleri artırdı. FED faizleri toplam 0.5 puan arttı. Yıl sonuna kadar FED’in faizleri 1 puana kadar artırması şaşırtıcı olmayacaktır. İngiltere ilkbahar aylarından başlayarak faizleri artırmaya başladı. İngiliz Merkez Bankası (Bank of England) şimdiye kadar dört kez faiz artırımına gitti. Toplam olarak son altı ayda Bank of England’ın faiz artırımı 1 puan oldu. Yıl sonuna kadar İngiltere’de faizlerin biraz daha artması gündemde. Avrupa’da işler biraz daha karışık. Tatmin edici bir ekonomik büyümeye geçemeyen Avrupa’nın büyük ekonomileri bir yandan bütçe açıklarını azaltamazken, diğer yandan Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) faiz indiriminden fayda ummaya başlamıştı. Petrol fiyatlarının fırlamasıyla bu umut şimdilik öldü diye düşünülebilir. AMB’nın kamuoyuna yaptığı son açıklamalar enflasyon tehdidinin kısa dönemde onlar için de önemli olduğunu ve mücadele edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Petrol fiyatlarında kayda değer bir düşme olmadığı taktirde, AMB de yıl sonuna kadar bir ya da birkaç faiz artırımına gidebilir. Siyasetçiler bundan hoşlanmayacaklardır. Aynı durum Japonya için de söz konusudur. Kaldı ki, son dönemlerde Japonya’daki ekonomik büyüme beklentilerin de üzerine çıktı. Japon Merkez Bankası da daha petrol fiyatları bir tehdit oluşturmamışken ‘deflasyon’ lafını bırakıp ‘enflasyon’ lafını telaffuz etmeye başlamıştı. Dünyada hal böyleyken, tarım fiyatlarının düşmesinden kaynaklanan mevsimsel hareketlerle Türkiye’de haziran ve temmuz aylarında aylık enflasyonun düşük çıkması Merkez Bankası’nın bir faiz indirimine gidebileceği beklentisini yarattı. Normal şartlarda, böyle bir beklenti gerçekçi olabilirdi. Ama, şimdi iki önemli etken Merkez Bankası’nın faizler konusundaki kararını etkileyecektir. Dünyada petrol fiyatlarının artması hiç kuşkusuz Türkiye için de önemli bir enflasyonist tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdit Türkiye için çok daha ciddidir. Çünkü, Türkiye daha düşük enflasyon ortamına yeni alışmaya çalışmaktadır. Enflasyondaki düşüşün kalıcı olup olmayacağı ekonomik birimlerin kafasında hala büyük bir soru işaretidir. Enflasyonun başını kaldırıyor gibi yapması beklentileri temelden bozabilecektir. Dolayısıyla, Merkez Bankası, ‘enflasyon başını kaldırıyor’ görüntüsü vermemek için elindeki bütün silahlarla mücadele edecektir. En azından, kendine verilen misyon bunu gerektirir. Merkez Bankası’nın elindeki en önemli silahlardan biri faizlerdir. Bu aşamada, faizleri indirmek petrol fiyatlarından gelen tehdide aldırmamak olur. Halbuki, Merkez Bankası’nın açıklamaları bu tehdidi ciddiye aldıklarını göstermektedir. İkinci önemli etken iç talebin önlenemez yükselişidir. İç talep patlaması yalnızca cari açığın büyümesine neden olmuyor, aynı zamanda, enflasyon tehdidini de beraberinde getiriyor. İç talebin kontrol edilmesinin vurgulandığı bir ortamda Merkez Bankası’nın faiz indirmesi bir anlamda ‘yangına körükle girmek’ olacaktır. İçinde bulunduğumuz ortam Türkiye’de reel faizlerin arzulanandan daha yüksek olmasını gerektirmektedir. Bir anlamda, iç talep büyümesinin ve buna bağlı olarak hızlanan ekonomik büyümenin maliyeti yüksek reel faizlerle ödenmektedir. Bu konuyu hafta içinde daha ayrıntılı inceleyeceğim. Fiyat-miktar politikaları PLANLI ekonomilerde ekonomi politikalarının temeli miktarı kontrol etmektir. Üretim miktarı kontrol edilir. Yatırım miktarı kontrol edilir. Banka krediler planın gerektirdiği biçimde dağıtılır. Ama, miktarlarla beraber aynı zamanda fiyatlar da kontrol edilmeye çalışıldığından, ekonomide bazı mallarda kıtlık, bazı mallarda fazlalık olur. Ekonomi politikalarının değişmez kuralı şudur: Hem fiyatı hem de miktarı kontrol edemezsiniz. Birinden birini seçmek zorundasınız. Serbest piyasa ekonomilerinde ekonomi politikalarının temeli gerektiğinde göreli fiyatları etkilemektir. Fiyatları etkilemeye yönelik politikalar aynı zamanda miktarı da kontrol etmeye çalışmaz. Bu nedenle de, yanlış işler yapılmıyorsa, serbest piyasa ekonomilerinde kıtlık yoktur. Fiyatlar oynaktır. Eskiden kalma içgüdüyle, ekonomi politikalarını oluşturanlar bazen hem miktarı hem de fiyatı etkilemenin yollarını ararlar. Örneğin, tüketim çok arttığı için kamu bankalarına talimat verip tüketici kredilerini kesmeye çalışmak böyle bir içgüdüden kaynaklanmaktadır. Bankalara dönüp ‘aklınızı başınıza alın, çok tüketici kredileri vermeyin’ gibi moral baskı yaratmaya yönelik mesajlar vermek de aynı içgüdünün sonuçlarıdır. Var olan iştahı yok gibi varsaymak, fiyatın getirdiği olguları fiyatı değiştirmeden ortadan kaldırmaya çalışmak 1950 model ekonomi politikalarıdır. Tüketici kredilerindeki artıştan ekonomi politikaları yapıcıları rahatsızsa, rahatsız olmaları gereken yer faizlerin düşüklüğü olmalıdır. Ama, bir taşla iki kuş vurma dürtüsü bazen en basit iktisadi kuralları dahi insanlara unutturabilmektedir. Bu konuyu da daha sonra daha ayrıntılı bir biçimde ele alacağım. Karar doğru zamanlama yanlış TİCARİ krediler üzerinden alınan yüzde 3 kaynak kullanımı destekleme fonu (KKDF) kesintisinin kaldırılması çok yerinde bir karardır. Bu çeşit ek maliyetler mali piyasalarda aracılık maliyetlerini artırmaktadır. Bankalar 100 liralık fon toplamak için 20 liralık bir maliyete katlanıyorsa, kredi kullananlar 100 liralık bir fon için 40 liralık maliyet ödemektedirler. Fonların bankalara olan maliyetiyle kredi kullananlara olan maliyeti arasındaki fark devletin koyduğu çeşitli vergi ve vergi benzeri yüklerle çok açılmıştır. Ticari kredilerde KKDF kesintisinin kalkması bu farkı kapatacak bir gelişmedir. Doğrudur. İç talep yükselişinin önlenemediği bir ortamda, ticari kredilerin göreli olarak ucuzlatılmış olması ise iç talep artışına üretimin daha kolay tepki vermesini sağlayacak bir gelişme olmuştur. Örneğin, geçmişte KKDF kesintisinden kaçmak için bir yıldan uzun krediler kullanılarak yapılan ithalatlar şimdi normal ticari kredilerle aynı maliyetlerle, hatta daha ucuza yapılabilecek bir duruma gelmiştir. KKDF’nin ticari krediler üzerinden alınmasının durdurulması doğru bir kararın yanlış bir zamanda uygulanmasına çok iyi bir örnek olmuştur. Karar IMF’nin zorlamasıyla alınmıştır. Bu çeşit konularda IMF de konjonktürü iyi takip etmesi gerekir. Şimdi, ticari kredilerden kaldırılan KKDF’nin tüketici kredileri üzerine konması planlanmaktadır. İki yanlışla bir doğru bulunmaya çalışılmaktadır. Serbest piyasa bu çeşit düzenlemelerin arkalarından dolaşmayı iyi bilir. Yerel önlemler işe yaramaz. ","label":"economy"} +{"text":"IMF'nin kayıp 4.8 milyar doları Rus barona gitmiş İngiliz Times gazetesi 1998'de IMF'nin Rusya'ya yolladığı 4.8 milyar dolarlık kayıp paranın, Rus işadamı ve İngiliz Chelsea takımının sahibi Abramovich'e gittiği iddialarına yer verdi. Chelsea takımının sahibi Rus işadamı Roman Abromoviç için Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Rusya'da kaybolduğu söylenen milyarlarının adresi olduğu iddia ediliyor. İngiltere'de yayımlanan Times gazetesinin manşetine taşıdığı habere göre Abromoviç'in adının geçtiği bu olay İsviçreli yetkililerce soruşturulmaya başlandı. Gazetenin haberine göre 1998 yılında IMF'nin Rusya'ya gönderdiği 20 milyar dolardan 4.8 milyar dolar esrarengiz bir şekilde ortadan yok oldu. 10.6 milyar dolarlık şahsi servetiyle dünyanın en zengin 25'inci kişisi seçilen 37 yaşındaki Abramovich'in adı modern zamanların en büyük finansal bilmecesi olarak adlandırılan bu olay için İsviçreli yetkililer tarafından hazırlanan raporlarda 3 kere geçti. Haberde Abramovich'in ilişkisi bulunduğu tespit edilen Rusya'daki kimi şirketlerin ise bu olayla ilgili düzinelerce evrakta kaydı bulunduğu belirtildi. IMF'nin 1998'de rubleyi desteklemek için özel bankalara 20 milyar dolar aktardığı ve özel Rus bankaların bu parayla ruble alarak, rublenin merkez bankasına iadesi ile de tedavüldeki rublenin azalmasıyla paranın değer kazanmasının amaçlandığı söyleniyor. Ancak İsviçreli yetkililer bu planın böyle işlemediğini söylüyor. YOLSUZLUK SENARYOSU Yetkililerin senaryonasına göre, 4 milyar 800 milyon dolar tutarında olduğu düşünülen IMF fonları New York'ta bir hesaba havale edildi, buradan da İsviçre'ye geçti. İsviçreli yetkililer muhabir banka sistemiyle gizli hesaplar oluşturan Rus yönetiminin Abramovich'in sahibi olduğu Runicom grubu eliyle bu hesapları yönettiğini öne sürüyor. Ancak gerek IMF, gerek Rusya, fonların kötüye kullanılmadığını savunuyor. Abramovich'in sadece Rus işadamı kimliği ile değil İngiltere'de milyonlarca seyircisi olan bir futbol kulubü sahibi olarak ta futbol dünyasını şekillendirdiği yorumları yapılırken, Chelsea futbol kulubüne 400 milyon dolar transfer parası ayıran Rus işadamı ile ilgili iddialar soruşturuluyor. Diğer yandan araştırmayı yürüten yetkililer, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri'nin skandal hakkında bildiklerini açıklamayı reddettiğini söylüyor. ","label":"economy"} +{"text":"Com.tr'ler kapış kapış İnternette adres tescilinde Türkiye'deki tek yetkili kurum olan ODTÜ İnternet Adı Yönetimi istediği adresle ilgili iş yaptığını gösterenlere com.tr uzantılı sanal adresleri verecek. İnternette adres tescili konusunda Türkiye'deki tek yetkili kurum olan ODTÜ İnternet Adı Yönetimi (Domain Names Systems-DNS), com.tr ile biten ve doktor.com.tr, baklava.com.tr gibi \"jenerik adresleri\" vermeyi kararlaştırdı. Buna göre, ODTÜ DNS'ye ilk başvuruyu yapan ve istediği adresle ilgili iş yaptığını gösteren belgeleri getirenler com.tr uzantılı sanal adresleri kapacak. ODTÜ DNS yöneticisi Doç Dr. Mustafa Akgül, konuyla ilgili sorularımızı yanıtlarken, yoğun talep ve ortaya çıkabilecek problemler nedeniyle şimdiye kadar jenerik isimleri tescil etmediklerini, ancak internet kullanımını kolaylaştırmak için böyle bir karar aldıklarını söyledi. Haziran ayında kurayla araba, banka ve hizmet sektöründeki 25 şirkete doğrudan adlarıyla com.tr uzantılı adreslerini verdiklerini hatırlatan Doç. Dr. Akgül, şöyle devam etti: \"Türkiye'de internet hızla yaygınlaşıyor. Bu yüzden kullanımı daha da kolaylaştırmak için bu kararı aldık. Artık internette tüpçü, doktor, akücü gibi jenerik adlarını ve com.tr'yi yazarak konuyla ilgili kuruluşa veya kişiye ulaşabileceğiz. Bu sayede sanal ortamda Türkiye'nin de ağırlığı artacak\" diye konuştu. SANATÇILARDAN YOĞUN TALEP DNS'de jenerik adıyla tescil edilecek 5 bin 771 adres bulunduğunu belirten Doç Dr. Mustafa Akgül, şimdiye kadar en çok sanatçılar adına talep edilen adresler olduğunu söyledi. Özellikle 14 sanatçı adına 25 binden fazla başvuru yapıldığı kaydeden Doç Dr. Akgül, bu adreslerin yalnızca sanatçıların kendilerine tescil edileceğini bildirdi. Öte yandan, www.turk.com.tr ve www.ataturk.com.tr adreslerinin ise kesinlikle verilmeyeceğini kaydeden Doç Dr. Akgül, bu alan adlarının kişi veya kurumların üzerine tescil edilmeyeceğini bildirdi. ALKOL İLK SIRADA Doç Dr. Akgül, internet kullanıcıların bu adreslerin tescili halinde, nereye ulaşmak istiyorlarsa adını yazarak, sonuna com.tr eklemesinin yeterli olacağını, bu sayede internette bilgiye ulaşmanın son derece kolaylaşacağını kaydetti. Yoğun istek nedeniyle öncelikli olarak günlük hayatta gereksinim duyulan adlarla internet adreslerini tescil edeceklerini belirten Doç Dr. Akgül, \"örneğin rakı, şarap ve bira ile başlayan adresler için binlerce başvuru oldu. Bunların yanı sıra tüpçülerden, taksicilere, hatta sütçülere kadar birçok kişi alan adı için başvurdu. DNS olarak bu adların tamamını ilk isteyen ve istediği adla ilişkisini gösteren belgelerini tamamlayanlara vereceğiz\" dedi. Bu güne kadar 500 binden fazla talebin yapıldığı ve ODTÜ DNS'nin vermeyi karalaştırdığı bazı alan adları şöyle: \"boza.com.tr, camci.com.tr, cennet.com.tr","label":"economy"} +{"text":"PETKİM limanını özel sektöre açtı PETKİM Genel Müdürü Kenan Yavuz, Aliağa Tesisleri içindeki limanı özel sektörün kullanımına açtıklarını bildirdi. Sadece petrokimyasal ürünlerin yükleme boşaltmasında kullanılan limanın ''tesisler için tehlike yaratmayacak ürünlerde'' bir ihtisas limanı haline getirilmesini amaçladıklarını ifade eden Yavuz, limanı, sadece belli ürünlerin yükleme boşaltmasının yapıldığı bir konuma getirmek istediklerini belirterek, şöyle devam etti: 'Otomotivden kuru yük ve gıda sektörlerine kadar tüm sektörlere hizmet verecek bir potansiyelimiz var. Limanda kendi romörkörlerimiz var. Kılavuz ve gümrükleme hizmeti de verebiliyoruz. Tesislerimiz içinden geçerken tehlike yaratmayacak tüm ürünlerin yükleme boşaltmasını yapabiliriz. ' ","label":"economy"} +{"text":"İran: Türkiye doğalgazda 2005'i beklemeli Tahran İran Ulusal Doğalgaz Şirketi Genel Müdürü Rükneddin Cevadi, Türkiye'nin İran'dan aldığı doğalgazın fiyatının yeniden gözden geçirilmesi için 2005 yılına kadar beklemesi gerektiğini belirtti. Hayat-ı Nov (Yeni Hayat) gazetesinin bugünkü sayısında yayınlanan habere göre Cevadi, iki ülke arasındaki doğalgaz anlaşması gereği Türkiye'nin 2005 yılına gelmeden ithal ettiği doğalgaz fiyatında bir indirim talep edemeyeceğini savunarak, “Türkiye 2005 yılında elindeki yasal gerekçeler ve kanıtlarla doğalgaz fiyatının yeniden gözden geçirilmesi talebinde bulunabilir” dedi. İran ve Türkiye arasında doğalgaza ilişkin görüşülen en önemli konunun İran doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya ihracı olduğunu söyleyen Cevadi, “İran doğalgazını Avrupa ülkelerine ihraç edebilmesi için birçok ülkeyle imza aşamasına gelinmiş mutabakatlara varılmıştır. Türk yetkililerinin görüşlerinin değişmesi nedeniyle doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya ihracatı konusunda henüz bir sonuca ulaşılamadı” diye konuştu. Cevadi şunları kaydetti: “Doğalgazın Avrupa'ya ihracatı için Türkiye ile birçok görüşme yaptık. İran'ın doğalgazının Avrupa'ya ihracatı bizim hakkımızdır. Türk yetkililerin de, doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya naklinin iki ülkenin çıkarına olacağı gerçeğinin farkına varmasını umuyoruz. Avrupa, çeşitli enerji kaynaklarına ihtiyaç duyması nedeniyle bu konuda Türkiye'ye baskı uygulayacaktır. Ancak, Türkiye'nin uluslararası toplumun ve İran'ın mantıklı talebine ne zaman yanıt vereceğini bekleyip görmemiz gerekir.” Hazar bölgesi ve İran doğalgazının aktarımında Türkiye'nin önemli bir coğrafi konuma sahip olduğunu söyleyen Cevadi, Türkiye'nin bu avantajından yararlanarak her yıl yüzlerce milyon dolar gelir sağlayabileceğini ve ekonomik durumunu daha da iyileştirebileceğini kaydetti. İran'ın doğalgazının ihracı için kendisini sadece boru hatlarıyla sınırlamadığını ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) projelerini geliştirmekte olduklarını söyleyen Cevadi, Türkiye üzerinden Avrupa'ya doğalgaz naklinin ekonomik ve daha kolay bir yol olduğunu, bu proje olmazsa alternatif olarak doğalgazın Karadeniz'in kuzeyinden aktarılması projesini değerlendireceklerini belirtti.","label":"economy"} +{"text":"Piyasada petrol gerginliği Devam eden cari açık endişesi, petrol fiyatlarındak yüksek seyir ve uluslararası borsalardaki olumsuzluklar piyasaları rahatsız etti. Borsa, günü sadece 6 puanlık yükselişle 18 bin 832 puandan tamamladı. Dövizde gevşeme yaşanırken bono faizlerinde de düşüş vardı. Piyasaların en önemli gündem maddesini üst üste rekorlar kıran petrol fiyatlarının seyri oluşturdu. Bununla birlikte beklentilerin üzerinde çıkan cari açık ve bu konuda alınan önlemler yakından izlendi. Güne bu tedinginliklerle başlayan Borsa, satıcılı ve sıkışık bir seyir izledi. Yeni para girişinin yaşanmadığı Borsa'da endeks 18 bin 700 puan seviyelerine kadar çekildi. İMKB Ulusal-100 Endeksi 76 puanlık düşüşle birinci seansı 18 bin 750 puandan tamamladı. Hisse senetleri yüzde 0.4 oranında değer yitirdi. Endeks, seans içinde en düşük 18 bin 652 puan olurken, en yüksek olarak açılıştaki 18 bin 857 puanı gördü. 1. seansta işlem gören toplam 292 hisse senedinden 94'ü değer kazandı, 140'ı değer yitirdi, 58 hissenin fiyatında değişiklik olmadı. Seansta, 175 trilyon 866 milyar 185 milyon liralık işlem hacmi oluştu. 1. seansta, Doğan Holding, Doğan Yayıncılık, Kardemir (D), Yapı ve Kredi Bankası ve İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı en fazla işlem gören hisse senetleri oldu. İkinci seansta bir miktar toparlanma yaşandı. İMKB Ulusal-100 Endeksi 6 puanlık yükselişle günü 18 bin 832 puandan tamamladı. Hisse senetleri yüzde 0.04 oranında değer kazandı. Dövizde vergi ödemeleri nedeniyle gerileme yaşandı. Öğleden sonra ise bir miktar yükseliş vardı. Serbest piyasada dolar 1.462.000 lira, euro 1.804.000 liradan haftaya başladı. Merkez Bankası dolar kapanış kurunu alış 1.452.393 lira, satış 1.459.398 lira olarak açıkladı. Euronun alış kuru 1.793.124 lira, satış kuru ise 1.801.773 lira oldu. Bono piyasasında da faizler geriledi. En çok işlem gören 22 Şubat 2006 vadeli tahvilin basit faizi yüzde 26.65'ten, bileşik faizi yüzde 25.07'den kapandı. Bu kağıdın aynı gün valörlü işlemlerinin bileşik faizi, Cuma günkü kapanışa göre 0.21 puan düştü.. Bu tahvilin aynı gün valörlü işlemlerinin Cuma günkü kapanışında, basit faizi yüzde 26.91, bileşik faizi yüzde 25.28 olmuştu ","label":"economy"} +{"text":"Dünya petrol talebi, 2002 yılından buyana günlük 750 bin varil artış göstererek, günlük toplam 82.2 milyon varil düzeyine çıktı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC), günlük yedek petrol kapasitesinin, 600 bin varile gerilediği bildirildi. Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA), aylık raporuna göre, yetersiz olarak belirtilen yedek petrolün, 2002 yılında 6-7 milyon varil olduğu hatırlatıldı. Rapora göre, OPEC, günlük yedek petrol stoğunu, bu yıl sonuna kadar 370 bin varil, 2005 yılına kadar da 680 bin varil miktarında artıracak. OPEC'in yedeklerine, 2006 yılına kadar 850 bin varil ilave edilecek. PETROL TALEBİ Bu arada, dünya petrol talebinin, düşünülenden daha hızlı bir şekilde arttığı da belirtildi. Yine IEA raporuna göre, dünya petrol talebi, 2002 yılından buyana günlük 750 bin varil artış göstererek, günlük toplam 82.2 milyon varil düzeyine çıktı. Rapora göre, günlük 29 milyon varilden fazla petrol üretimi gerçekleştiren OPEC, son 25 yılın en yüksek petrol üretimini yapıyor. Raporda, gerek dünya petrol talebinin hızlı artmasının, gerekse OPEC'in petrol yedeklerinin azalmasının, petrol fiyatlarını artıran önemli bir unsur olduğu da vurgulandı ","label":"economy"} +{"text":"Doğalgaz zamlı fiyattan satılmaya başlandı. Başkent'te vatandaşlar daha önce 334 bin 200 liradan satılan doğalgazın metreküpünü ÖTV artışıyla birlikte 351 bin 15 liradan satılın alıyor. Belediye yetkilileri, Maliye Bakanlığı'nın ÖTV oranını artırmasıyla doğalgazın fiyatına bu artışın yansıtıldığını belirterek, zammın vergi oranındaki artıştan kaynaklandığını ve sadece bu artış oranını fiyatlara yansıttıklarını bildirdiler.","label":"economy"} +{"text":"Tekel'le yine ilgileniriz siz masaya koyun görelim Tekel'in sigara bölümüne ilk ihalede 1 milyar 150 milyon dolarla en yüksek fiyatı veren JTI'nın Baltıklar, Orta Doğu, Afrika, Romanya ve Türkiye bölgesinden sorumlu Başkan Yardımcısı Andre Benoit, \"Tekel'le yeniden ilgilenmeyi elbette düşünüyoruz. Önce masaya Türkiye'nin neyi koyacağını görelim\" dedi. TEKEL'in sigara bölümüne ilk ihalede 1 milyar 150 milyon dolarla en yüksek fiyatı verip alamayan Japan Tobacco International (JTI), yeni ihaleyle ilgili olduğunu ortaya koydu. JTI'ın 60'a yakın ülkeyi kapsayan CIS, Baltıklar, Orta Doğu, Afrika, Romanye ve Türkiye bölgesinden sorumlu Başkan Yardımcısı Andre Benoit, \"Tekel'le yeniden ilgilenmeyi elbette düşünüyoruz. Önce masaya Türkiye'nin neyi koyacağını görelim\" dedi. Türkiye ekonomisindeki olumlu gelişmeleri dikkatle izlediklerini belirten Andre Benoit, \"Türkiye'de enflasyonun düştüğünü, istikrarlı büyüme seyrinin yakalandığını görüyoruz\" diye konuştu. Benoit, kendi sorumluluk bölgesindeki 60'a yakın ülkeledik toplam pazara baktığında, yüzde 61'ini Philip Morris International (PMI), British American Tobacco (BAT) ve JTI'ın kontrol ettiğini vurguladı. Benoit, Tekel'in sahip olduğu pazar büyüklüğünün bölgenin yüzde 11'ini yakaladığına dikkat çekti. Benoit, Tekel'in sahip olduğu pazar büyüklüğü açısından da dünya 7'incisi olduğuna işaret etti. TEKEL'E İLGİMİZ VAR Andrea Benoit, \"Türk Hükümeti Tekel'in sigara bölümünü yeniden özelleştirme pazarına sürecek. Siz yeni ihaleye girecek misiniz?\" sorusunu şöyle yanıtladı: \"Tekel'in özelleştirilmesiyle ilgimizi kesmiş değiliz. İhale açıldığında elbette ilgilenmeyi düşünüyoruz.\" Benoit, \"İlk ihalede 1 milyar 150 milyon dolarla Tekel'e en yüksek fiyatı siz verdiniz. Ancak, fiyat düxük bulundu, ihale iptal edildi. İkinci denemede teklifiniz bu fiyatın üstünde mi, altında mı olur?\" sorusuna şu yanıtı verdi: \"Tekel'i bu kez masanın üstüne nasıl koyacaklarını bilmiyoruz. nce masanın üstüne konulsun, sonra fiyatı belirleriz.\" MARKALAR VE PAZAR ÖNEMLİ Benoit, Tekel'in pazar payı ve marka gücünün kendileri için önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu: \"JTI Türkiye'de daha da büyümek istiyor. Tekel'in markalarının gücünü biliyoruz. Giderek gerilemekle birlikte pazar payı da büyük. Biz Tekel'in fabrikalarından çok bu yanıyla ilgiliyiz. Ancak, ihalede elbette markalara, pazar payına ve fabrikalara bir bütün olarak bakıyoruz.\" Benoit, \"Tekel'in sigara bölümünü blok değil de parça parça satarlarsa yine ilgilenir misiniz?\" sorusun üzerine de şöyle dedi: \"Parça parça da olsa, blok da satılsa biz Tekel'le ilgiliyiz. Tekel'in özelleştirilmesinden umutluyuz.\" Benoit, \"Philip Morris, Türkü adlı yerel bir marka çıkardı. Siz de Türkiye'de bu tür adımlar atmayı düşünüyor musunuz?\" sorusuna, \"Şu anda böyle bir hazırlığımız yok. Ancak, böyle adımları biz de düşünebiliriz\" yanıtını verdi. Aslında evin içini iyice göremedik JTI Başkan Yardımcısı Andre Benoit, \"Tekel'in ilk özelleştirme ihalesinde eksik gördüğünüz yan neydi?\" sorusu üzerine şöyle konuştu: \"Bir evi sadece dışına bakarak alır mısınız? Biz Tekel'de evin içini tam anlamıyla göremediğimizi düşünüyoruz. Evet, fabrikaları inceledik, hesaplara baktık, ona göre bir fiyat belirledik. Ancak, önümüze uluslararası denetimden geçmiş bir bilanço konulamadı. Yani, evin içini de görebilmeliyiz.\" 140 milyon dolar yatırdık 100 milyon dolar ihracat var JTI Başkan Yardımcısı Andre Benoit, kendi sorumluluk bölgesindeki yatırımlarını şöyle sıraladı: \"Rusya 592, Türkiye 140, Romanya 100 ve Ukrayna 50 milyon dolar. Bunların dördü de bulundukları ülkelerdeki en büyük Japon yatırımları arasında yer alıyor. İzmir Torbalı'daki fabrikamız Orta Doğu ve Afrika'nın lideri durumunda bulunuyor. Torbalı'da yılda 31 milyar adet sigara üretiyoruz. Bunun yüzde 55'ini ihraç edip, Türkiye'ye 100 milyon dolar döviz getiriyoruz. Türkiye'den ihracat konusunda en iyi pazarlarımız arasında İran'ın da önemli bir yeri var.\" ","label":"economy"} +{"text":"Libya heyeti, 200 bin konut ve 6 milyar dolarlık enerji yatırımı için Türk firmalarını davet etti. Türkiye-Libya işbirliği Toplantısı, Ankara Sheraton Oteli'nde yapıldı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, 8 yıllık aradan sonra kayıp yılları kazandıracak yeni bir yol planı ortaya koyduklarını belirterek, \"2003 yılında Libya ile 1.3 milyar dolarlık ticaret hacmi vardı. 3 yılda bu rakamı 3 milyar dolara çıkaracak bir yol haritası çizdik\" dedi. Tüzmen, Libya'nın Barselona sürecine dahil olması yönündeki adımlarının paralelinde Türkiye'nin de Libya ile bir Serbest Ticaret Anlaşması (STA) hedeflediğini kaydetti. Türk firmalarına kolaylık sağlanacak Libya İşgücü, Eğitim ve İşletme Bakanı Matug Muhammed Matug ise bu dönemin ilişkilere hız kazandıracak yeni bir dönem olduğunu kaydederek, Libya'da Türk yatırımcılarının yüzde 100 sermaye veya ortak sermaye ile sanayi, inşaat, turizm, gıda sanayi alanında yatırım yapabileceğini söyledi. Libya Elektrik Bakanı Omran Abu Kra da, Libya'nın elektrik gereksiniminin her yıl yüzde 10 arttığını belirterek, \"Libya'da elektrik üretimi ve dağıtımı için Türk firmalarını bekliyoruz. Gerekli kolaylıklar sağlanacak\" dedi. Elektrik alanında 6 milyar dolarlık yatırımın söz konusu olduğunu bildiren Kra, bu yatırımla ilgili ihalelerin yapılmaya ba��landığını bildirdi. Dış Yatırımlar Başkanı Mohamed Zarrug Rajab da, Libya'daki projelerde Türk şirketleri ve yatırımcıları görmek istediklerini belirterek, Libya'daki yabancı sermaye mevzuatının, firmaların kendi öz sermayesiyle yatırım yapabilmelerine olanak sağladığını kaydetti. Libya heyetinin, 200 bin konut ve 6 milyar dolarlık enerji yatırımı için Türk firmalarını Libya'ya davet ettiği öğrenildi. Müteahhitlerin alacak sorunu Kasım'da çözülecek Devlet Bakanı Tüzmen, Türkiye ve Libya arasında müteahhitlik alanındaki borç alacak konusundaki sorunu ortadan kaldıracak tedbirler aldıklarını açıkladı. Tüzmen, \"Bu konuda uzman komite oluşturduk. Eylül başında çalışmalara başlıyorlar. Kasım ayında sonuçları almış olacağız\" diye konuştu. ","label":"economy"} +{"text":"Turkcell ucuz tarife için vergi indirimi istiyor... Devletin GSM sektöründen yüzde 66 vergi aldığını belirten Turkcell Genel Müdürü Muzaffer Akpınar, \"İndirim yapsınlar biz de indirelim\" dedi Telekom'un yeni tarifelerinin indirim mi yoksa zam mı olduğunun konuşulduğu bugünlerde GSM şebekelerinin ücretleri de yeni tartışmalara yol açtı. Bodrum'da gazetecilerle bir araya gelen Turkcell Genel Müdürü Muzaffer Akpınar, sorular üzerine, \"Bizim ücretlerimiz üzerinden devlet şu anda yüzde 66 vergi alıyor. Hatta bizim taahhüdümüz var. Devlet vergimizde indirim yaptığı gün, biz de bunu abonelerimize yansıtacağız\" yanıtını verdi. Sektörde vergi yükünün çok ağır olduğuna dikkat çeken Akpınar, \"Hatta bu konuda devletle mahkemeliğiz\" dedi. Noel öncesi Ukrayna'da Türkiye'nin çevresindeki altı ülkede yaklaşık 220 milyon kişilik bir pazarda GSM hizmeti vermek için projeler yürüttüklerini anlatan Akpınar, Turkcell'in yüzde 41.45'ine sahip olduğu yurtdışında kurulu Fintur International aracılığıyla Gürcistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Moldova'da GSM operasyonunu sürdürdüğünü belirtti. Turkcell'in Ukrayna'da ve İran'da da GSM şebekesi kurma girişimleri olduğunu kaydeden Akpınar, bu operasyonlar için Turktell'i kurduklarını söyledi. Turkcell'in iki yılda 250 - 300 milyon dolar yatırım taahhüdünde bulunduğu Ukrayna operasyonunun \"Noel dönemindeki hareketliliği yakalamak için Noel öncesinde\" başlatılmasının hedeflendiğini belirten Akpınar, İran projesinin ise \"ağır ilerlediğini\" ifade etti. Akpınar şunları söyledi: \"İran ağır yürüyen bir süreç. Biz ümitliyiz. Net ve şeffaf bir ihale oldu. Kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz, ama süre vermek zor. Görüşmeler sürüyor.\" \"İran'a girmek riskli değil mi?\" sorusu üzerine Akpınar, \"İran bizim için şu anda faaliyette bulunduğumuz diğer ülkelerden daha fazla bir risk taşımıyor\" dedi. Bu arada Turkcell'in abone sayısı, yılın ilk yarısında 20.9 milyona ulaştı. Turkcell'den borsaya gönderilen açıklamaya göre, 31 Mart'ta şirketin 19.7 milyon abonesi vardı. ","label":"economy"} +{"text":" Demir ağa ihtiyacımız var ama TCDD yapmasın Yapı Merkezi Holding Başkanı Başar Arıoğlu'na göre Türkiye'nin taşımacılıkta geleceği raylı sistemlerde yatıyor. Yapı Merkezi'nin kilometre taşlarına bakıyorum. Hepimizin hayatına şu ya da bu şekilde dokunduğunu görüyorum. İstanbul Aksaray'daki alt ve üst geçitler, bir ilk sayılan Karaköy'deki katlı otopark, Galata Kulesi'nin 1965 yılında gerçekleşen ilk restorasyonu, Eskişehir Metrosu, İzmir Metrosu, İstanbul'da raylı sistemler, Beyoğlu'ndaki nostaljik tramvay, İstanbul Şişli'de gökyüzüne doğru uzanmış ve İş Kulelerden sonra en uzun gökdelen ünvanını şimdiden almış olan (inşaatı devam ediyor) Şişli Plaza... Restorasyon konusunda en çok üstüne düştükleri iş de geçtiğimiz günlerde tamamladıkları Bosna Hersek'teki Mostar Köprüsü olmuştu. Mühendis Ersin Arıoğlu ve mimar Köksal Anadol tarafından 1965 yılında kurulan Yapı Merkezi, 12 şirkete ulaşıp, 2 bin çalışana sahip olunca 2000 yılında holdingleşmişti. Sonra Ersin Arıoğlu, politikaya soyundu ve CHP'den milletvekili olup, Ankara'ya gitti. Hal böyle olunca, 36 yaşındaki büyük oğlu Başar Arıoğlu'nun sorumlulukları birden katlandı. Başar Arıoğlu, kendini yönetim kurulu başkanının koltuğunda bir anda buldu. Ama neyse ki kendi tabiriyle bu işe 'çaycılıktan' başlamıştı. Daha 12 yaşındaydı o zamanlar. Sonra fotokopi de çekmişti. Yabancı dil öğrenmeye başlayınca da şirketteki bazı tercüme işleri ona verilmişti. Derken inşaat mühendisi olmak için üniversiteye gitmiş. ardından masterını inşaat yönetimi konusunda yapmıştı ve şirkette aldığı sorumluluklar da 'şantiye şefliğine' kadar ulaşmıştı. Ayağına çizmeleri çekip, tulumu giyip, kazılan tünellerin içine dalmış, yapılan işi bizzat yerinde takip etmişti. Özetle çekirdekten yetişmiş, babanın politikaya atılmasıyla üstlendiği sorumluluklara daha 12 yaşındayken hazırlanmaya başlamıştı. İşte bu yüzden olsa gerek, Başar Arıoğlu'yla buluştuğumuz gün kendinden çok emindi. Bütün projeleri en ince ayrıntısına, hatta teknik bilgilerine kadar anlattı. Kuşkusuz en çok son projeleri merak ettik. Ne de olsa dünyanın önde gelen metropollerinden sayılan İstanbul'un şu sıralar altını kazımakla meşguller. Raylı sistemler konusunda en uzman isimler arasında yer alan Yapı Merkezi Holding Başkanı Başar Arıoğlu'yla sohbetten kesitleri aşağıda bulacaksınız... * Tren kazalarından bağımsız soruyorum bu soruyu, Yapı Merkezi olarak Türkiye'nin geleceğini raylı sistemde görüyorsunuz değil mi? Türkiye raylı sistem yapmak mecburiyetinde. İstanbul'da bugün 150 kilometre metro ve tramvay ağı olması gerekirken, sadece 25-30 kilometre var. 10 milyonun üzerinde insanın medeni bir standartta çalışabilmesi, hayatını trafikte geçirmemesi için daha çok raylı sisteme ihtiyaç var. İstanbul'un rayla örülmesi lazım. Londra ve Paris'te 300 kilometreyi zorluyorlar, düşünün artık. Şehir içi raylı sistemler olduğu kadar Devlet Demiryolları'nın (TCDD) yapmaya çalıştığı güzergahlarda da bizim bir iddiamız var. Oralarda da bazı işleri almak istiyoruz. Ankara-İstanbul arası güzergahın rehabilite edilmesi, hızlandırılması planlanıyor. Birinci ihalesi yapıldı. Eskişehir- Ankara'yı biz kazanamadık. Ama devamları gelecek. Takip ediyoruz. Bu kazanın olması talihsiz bir şey oldu. Teknik inceleme sonuçları netleşmedi. Fikir beyan etmek çok doğru değil ama oradaki altyapılar böyle bir işletme (hızlandırılmış tren) yapmaya müsait değil. Yük taşımacılığında Avrupa'da yükün yüzde 50'si 60'ı trenle taşınırken, Türkiye'de bu oran sadece yüzde 5. Yolcu taşımacılığında da çok şey yapılması lazım. Demir ağlarla Türkiye'nin örülmesi bu hükümetin de gündeminde. Türkiye'nin geleceği içinde en hayırlı hedef bence bu. Bunları eskiden TCDD kendisi yapıyordu. Ama TCDD'nin kendisinin yapmasının manasızlığı zaten ortaya çıktı. Dolayısıyla TCDD burada düzenleyici, planlayıcı rolüne çekilecek. İşleri de özel şirketler yapacak diye düşünüyorum. * Daha çok şehir içi raylı sistemler yapıyorsunuz. Büyük şehirlerin dışında raylı sisteme hazırlanan başka şehirler var mı? Şu anda raylı sistem yapmak için hazırlanan 6-7 şehir var. Samsun hazırlandı. İzmit, Adapazarı, Trabzon, Malatya, Diyarbakır, Gaziantep ve Denizli'nin hazırlığı var. Antalya daha büyüğü için hazırlık yapıyor. KABATAŞ'TA TÜNEL PROJESİ * Kabataş'tan Taksim'e tünel kazdığınızı biliyoruz. Tünelin ucunu gördünüz mü? En göz önündeki projemiz şimdi bu. Yer altında finiküler sistemi. Deliği deldik. Önce Taksim'den başladık, arkasından da Kabataş'tan. Bir yandan da istasyonları yapıyoruz. 650 metre uzunluğunda. Bu hat metroyu denize bağlayacak. Yani deniz otobüsünden inen, tünelden Taksim'e çıkacak. * Öncelikle baba Ersin Arıoğlu, politikacı olunca korkuya kapıldınız mı? İşler size kaldı ne de olsa... Ayrıca babanızın CHP milletvekili olması ama AKP'nin hükümet olması nedeniyle endişe duydunuz mu? İhalelere girememek filan gibi.. Evet babam politikaya ani bir kararla geçti. Öyle bir karar alınca, burada tabii oturmuş bir kurumsal yapı var, dolayısıyla geçiş dönemini organize etmek zor olmadı. Biraz görevlerimiz arttı. İki kardeşim daha çalışıyor. Onlarla da, ortaklarımızla da görev bölüşümü yaptık. İşi götürüyoruz. Küçük kardeşim şantiyede. Daha sonra o da yönetimde görev alacak. AKP ile ilişkilere gelince bizim girdiğimiz işler çok büyük işler, politik ve göz önünde işler. Böyle olduğu için de her şey çok açık ve ortada olur. Taraf tutma ihtimal dahilinde olmaz. Olmuyor da. Kayseri Belediyesi Ak Partili. Ama ihaleyi biz aldık mesela. Bunu Ak Parti de CHP de konu etmez, biz de etmeyiz","label":"economy"} +{"text":"Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, otomotiv ve beyazeşya satışlarını patlatıp, ekonomiyi rekor büyüme hızına ulaştıran tüketici kredilerini, cari açığı şişiren ve istikrarı bozan günah keçisi olarak ilan etti. Yılın ilk beş ayında yüzde 101 artıp 8.8 milyar doların üzerine çıkan cari açık konusunda kendi görevlerini yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini kaydeden Unakıtan, bankaları ise üzerlerine düşeni yapmamakla eleştirdi. Bankaların çok yüksek miktarlara ulaşan tüketici kredisi verip cari açığı büyüttüklerini savunan Unakıtan 'Bu konuda ekonomiye değil, kendi çıkarlarına hizmet ediyorlar' imasında bulundu. 2000 yılındaki yüksek kredi kullanımının körüklediği cari açığın ekonomiyi 2001'de krize sürüklediğini hatırlatan Unakıtan, \"Bankaların geçmiş dönemlerden muhakkak suretle ders almaları lazım\" diye konuştu. Tüketici kredilerindeki artışın önüne geçmek için gerekirse binde 10 olan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintisini artırabileceklerini kaydeden Unakıtan şunları söyledi: Şer çıkarı suçlaması \"Ekonomik istikrarı bozucu herhangi bir duruma asla müsaade etmeyiz. Bunun bu şekilde bilinmesinde fayda vardır. Bankalar tüketici kredilerinde kendi üstlerine düşeni yapmak mecburiyetindedir. Devlet olarak biz hiç kimsenin ayak değneği değiliz ve kimsenin de gözünün yaşına bakmayız. Tüketici kredileri konusunda bankacıların, bankacılık sektörünün çok iyi hesap yapıp ona göre, memleket ekonomisinin önceliklerini öne alarak karar vermeleri gerekir. Kendi 'şer'çıkarlarının önünde memleketin, ekonomin çıkarlarını düşünmelerinde çok büyük faydalar olduğunu tekrar belirtmek istiyorum. Bu faydaların en büyüğü de kendilerine gelir.\" Altı aylık cari açık 9 milyar 945 milyon dolar Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın ilk beş ayda 8.8 milyar doların üzerine çıkan cari açığı önemli bir sorun olarak nitelemesinden saatler sonra Merkez Bankası söz konusu rakamın Haziran'da 9 milyar 945 milyon dolara çıktığını açıkladı. Haziran ayındaki cari açık rakamı 1 milyar 563 milyon dolarla beklentilerin üzerinde çıktı. Rekora doymayan petrol 45 doları geçti Her gün yeni rekorlar kırarak Türkiye'nin ithalat faturasını kabartan ve cari açık endişelerini artıran petrol dün bir rekor daha kırdı. ABD petrolünün varil fiyatı 45.04 dolara, Brent petrolün fiyatı ise 41.45 dolara çıktı. Petroldeki son çıkış, Irak'ta şiddetlenen çatışmaların bu ülkeden ihracatı düşüreceği beklentisiyle yaşandı. FDF'de yıllık hedefe 7 ayda ulaşıldı Maliye Bakanı Kemal Unakıtan 2004 yılı ük 7 aylık bütçe gerçekleşmelerine ilişkin rakamları açıkladı. Rakamlar, yılsonu hedeflerine göre 7 aylık dönemde beklenenin üzerinde bir performans gösterildiğini ortaya koydu. IMF'nin büyük önem verdiği ve borçların çevrilebilrnesinde büyük önem taşıyan faiz dışı fazla (FDF) rakamında 19.1 katrilyon lirayla yıllık hedefin yüzde 94.6'sına ulaşıldı. İlk yedi ayda toplam gelirler 76.6 katrilyon liraya ulaşırken, giderler 60.7 trilyon lirada kaldı. Yılın ilk yedi ayında bütçe gelirlerinin giderleri karşılama oram yüzde 87.9'a ulaşırken, geçen yılın aynı döneminde bu oran yüzde 64.4 düzeyindeydi. Bütçe açığı ise 15.9 katrilyon lirayla yılsonu hedefinin yüzde 34.7'sinde kaldı. ","label":"economy"} +{"text":"'Korkmayın... Cari açığı bavul ticareti ve turizm kapatacak' Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar, Unistyle Moda Fuarı'nda konuştu: '30 milyar dolarlık dış ticaret açığı turizm, müteahitlik ve bavut ticareti ile kapanacak'. Bu yıl 30 milyar dolar dış ticaret açığı oluşacağını öngören Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar, açığın turizm, müteahitlik hizmeti ve bavut ticareti gelirleri ile kapanacağını belirtti. Moskova'da 6 yıldır düzenlenen Unistyle Moda Fuarı'na katılan Kayalar, \"30 milyar dolarlık bir cari açık görülüyor. Bu açığa baktığımızda turizm gelirleri 16 milyar dolar olarak bekleniyordu. 15 milyon turist ile bu rakam 17-18 milyar doları bulacak. 2004'de yurtdışı müteahitlik hizmetlerinden 5 milyar dolar bekliyorduk, 6-7 milyar doları yakalayacağız. 5 milyar dolarlık bavul ticareti ni de eklediğimizde cari açık 10 milyar dolara kadar düşecek. Dolayısıyla cari açığın Türk ekonomisinde sorun yaratmaz\" dedi. HEDEF 100 MİLYAR DOLAR Dış Ticaret Müsteşarı Kayalar, 2000 yılında geliştirdikleri komşu ülkeler stratejisi ile hedeflerinin Türkiye ihracatının yüzde 30'unu komşu ülkelerle gerçekleştirmek olduğunu söyledi. 2000 yılında ihracat içinde komşu ülkelerin payı yüzde 22 iken 2003 yılında bu rakamın yüzde 27'lere çıktığını belirtti. 2005 hedeflerinin Uzakdoğu ülkeleri, 2006'da ise Latin Amerika ülkelerine ihracat çıkarmaları yapacaklarını kaydeden Kayalar, \"İhracat hedefi 2005'de 75 milyar dolar, 2006'da ise 100 milyar dolar\" dedi","label":"economy"} +{"text":"Hangi banka, 200-500 milyon lirayla hayatı kurtulabilecek fakirin fakiri işsiz kadınları muhatap kabul eder de, kredi verir, sonra kredinin taksitlerinin peşine düşer? Gelir beyanı, teminat, kefil istemeden kredi imkânı tanır? 'Mikro finans kuruluşları' kanun tasarısı işsizlik ve yoksullukla mücadelede yeni cephe olması amacıyla hazırlandı. Tasarı, Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeyi bekliyor. Yeni yasama yılında ilk görüşülecek tasarı olacak. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve AKP Diyarbakır Milletvekili Prof. Dr. Aziz Akgül'ün girişimiyle Temmuz 2003'te başlatılan 'mikro kredi projesi'nin ikinci ve büyük adımı olacak, tasarının kanunlaşması. Tasarıda, mikro finans kuruluşları ikiye ayrılıyor: Mevduat kabul edenler ve mevduat kabul etmeyenler. Mevduat kabul eden mikro finans kuruluşları asgari 1 trilyon liralık sermayeye sahip olacak. Kuruluş sürecinde, bankaların kuruluşunda aranılan tüm şartlar geçerli olacak. Nitekim kanun tasarısı hazırlanırken, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) teknik desteği alındı. 'Finans kuruluşları niye ilgi göstersin ki' sorusuna yanıt bulmadan önce mikrokredi projesi konusuyla bugüne kadar hiç ilgilenmemiş olanlara kısa bir özet yapalım. Önümüzdeki günlerde Diyarbakır'da düzenlenecek 'Mikro Kredi Danışma Kurulu' toplantısı öncesinde Prof. Dr. Aziz Akgül, 'bilanço'yu çıkarmış. Danışma Kurulu toplantısı, projeye inanıp maddi destekte bulunanlar ile manevi desteğini esirgemeyen gazetecilerin de katılacağı bir hesap verme yeri olacak. Prof. Dr. Aziz Akgül, 18 Temmuz 2003'ten bu yana pilot bölge seçilen Diyarbakır'da 815 kişinin toplam 420 milyar liralık mikro kredi kullandığını söylüyor. Dağıtılan krediler kadın başına 100 milyon lirayla 750 milyon lira arasında değişiyor. Kimi aldığı bu sermayeyle 'elişi', kimi yemek yapıp satıyor. Krediyle çamaşır makinesi alıp çevre lokantaların örtülerini yıkayanlar da var, 200 milyon liraya sera kuran da. Kadınlar, taksitleri haftalık olarak kapılarına gelen proje sorumlularına ödüyor. Bir yılda tahakkuk eden kredide geri dönüş yüzde 100. Projenin mimarı Prof. Dr. Aziz Akgül'e \"Mevduat kabul eden, kâr amacı güden ticari bir kuruluş 100-200 milyon liralık krediyle niye uğraşsın?\" diye soruyorum. Prof. Dr. Aziz Akgül, \"Büyük bir pazar var\" diye yanıtlamaya başlıyor ve devam ediyor: \"Türkiye'de 20 milyonluk bir kesim şu an bankacılık sisteminden aydalanamıyor. Mikro kredi dünyada, 111 ülkede veriliyor. Finans kuruluşları için en kârlı alan. Sonuçta yüzde 100 geri dönüşü var.\" Kanun tasarısına göre mevduat kabul etmeyen mikro finans kuruluşları, Temmuz 2003'ten bu yana 815 kadına 420 milyar liralık finansman sağlayan Türkiye İsrafı Önleme Vakfı gibi kâr amacı gütmeyecek, hizmetin sürdürülebilir olması amacıyla krediye hizmet bedelini ilave edecek. Sivil toplum kuruluşları, vakıf, dernek, belediye, il özel idareleri, sendikalar mevduat kabul etmeyen mikro finans kuruluşları başlığı altında fakirlere el uzatabilecek. Kanun tasarısına göre bu kuruluşlar 'sürdürülebilir hizmet vermesi' halinde vergiden muaf da tutulabilecek. Sıra öğretmen eğitiminde Eğitim reformu çalışmalarını takip edenlerin çoğunun aklında aynı soru var? \"İlköğretimde eleştirel düşünen, sorgulayan, yaratıcı, çözüm getiren, bilgi teknolojilerini kullanan çocuklar yetiştirmeyi hedefleyen yeni müfredatı, eski müfredatın en önemli parçası öğretmenler uygulayabilecek mi?\" Maalesef ki, çocukların sahip olması hedeflenen özellikleri tüm öğretmenler taşımıyor. Öğretmenler için eğitim süreci başlatılmış. Üç aydır 1700 öğretmene hizmet için eğitim verilmiş, katlanarak devam edecekmiş. Öğretmenlerin de müfredatın önce bilgisine, sonra kültürüne sahip olmaları amaçlanıyor. Finansbank inceliyor Prof. Dr. Aziz Akgül mikro finans kuruluşları tasarısının kanunlaşması halinde yabancı yatırımcıların da Türkiye'ye ilgi göstereceğini söylüyor. Aslında ilginin de ötesinde Alman Kalkınma Bankası, Dünya Bankası'nın özel sektörü destekleme kuruluşu IFC ile birlikte Türkiye'ye yatırım yapma niyetindeymiş. Konuyla 'yerlilerden' de ilgilenler var. Örneğin Finansbank. Finansbank'ın bir ekibi, Diyarbakır'a gidip, mikro kredi uygulamasını tetkik etmiş. Finansbank'ın sahibi Hüsnü Özyeğin 'sosyal sorumluluk projeleriyle' çok ilgili işadamlarındandır. Eşi Ayşen Özyeğin ise Türkiye'nin en etkin 'topluma yatırım' örgütlerinden Anne Çocuk Eğitim Vakfı'nın (AÇEV) kurucusu.Mikro kredi uygulaması başlarken, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı'na Finansbank, 25 bin dolarlık katkıda bulunmuştu ","label":"economy"} +{"text":"Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, ekonomiden sorumlu eski bakanlardan Güneş Taner'in oğlu Kemal Taner ile Atalar Mağazaları'nın sahibi Fevzi Atabek'in kızı Aylin Atabek'in düğününe TMSF'ye teslim edilmesi gereken lüks Mercedes ile gidince arabasından oldu. TMSF adına kayıtlı olduğu anlaşılan Mercedes'e dün el konuldu. Cem Uzan'ın Beykoz Çubuklu'daki evine gelen TMSF görevlileri lüks otomobili alarak Mecidiyeköy'deki TMSF'ye ait binaya götürdüler. TMSF yetkilileri aradıkları aracı Esma Sultan Yalısı'ndaki düğünde görünce harekete geçti. Uzan'ın korumalarının basın mensuplarının araç içinde görüntü almasına engel olmalarının sebebi de anlaşıldı. Mal kaçırmaktan yargılanabilir Cem Uzan'ın kullandığı lüks Mercedes aslında Mavi Turizm adına kayıtlı bulunuyordu. Mavi Turizm ise 14 Şubat'ta Uzan şirketlerine yönelik olarak yapılan operasyonda TMSF'nin yönetimine geçen 219 Uzan şirketinden biriydi. Fakat Mavi Turizm'in envanterinde görünen araba bugüne kadar TMSF'ye teslim edilmemişti. TMSF yetkilileri dünkü operasyonu \"Aracın üzerinde haciz vardı. Fakat aracın kendisi bir türlü bulunamıyordu. Cem Uzan 4 Ağustos'taki düğüne bu araçla gidince araa gördük ve teşhis ettik. Bugün (dün) öğleden sonra Cem Bey'in evine gidip hacizin gereğini yaparak araca el koyduk\" dedi. Cem Uzan'ın TMSF adına kayıtlı olan aracı bildirmeyip, kullanmasının ardından TMSF'nin Cem Uzan hakkında \"Mal kaçırma girişimi\"ne istinaden dava açabileceği de belirtildi. TMSF 6 Ağustos Cuma günü Uzanlar'a ait 19 aracı açık artırma usulüyle satmış ve bu satıştan da 2 trilyon liranın üzerinde gelir elde etmişti. Sözkonusu Mercedes'in de TMSF'nin bir sonraki açık artırmasında sansa çıkarılacağı öğrenildi.","label":"economy"} +{"text":"Bilgin’in teknesi 45 milyara satıldı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Sabah Gazetesi Samandıra Tesisleri’ne yapılan operasyonda ele geçen mallar arasında bulunan, Etibank’ın eski sahibi Dinç Bilgin’in damadı Clifford Holmes Polley’in üzerine kayıtlı tekne ile römorku, 45 milyar liraya sattı. TMSF’nin Esentepe’deki binasında gerçekleştirilen ve 11 kişinin teminat yatırmadan katıldığı açık artırmada, Büyükçekmece’deki Bayındırbank’a ait depoda bulunan tekne, 24 milyar liralık muhammen bedelin yüzde 75’i olan 18 milyar 350 milyon liradan satışa sunuldu. Son ana kadar çekişmeli geçen açık artırmada tekne, Turan Bayanay tarafından satın alındı. Mesleğini açıklamayan ve tekneyi kendisi için aldığını belirten Bayanay’ın, bugün mesai bitimine kadar tekne bedeli olan 45 milyar lirayı TMSF’ye peşin olarak ödemesi gerekiyor. Satış bedeli bu süre sonunda ödenmez ise, tekne 24 Ağustos 2004 tarihinde yeniden satışa çıkarılacak. İzmir bağlama limanına kayıtlı olan 8.6 metre boy ve 2.4 metre enindeki ‘Comics’ isimli fiberglas teknede, küçük bir başaltı kamarası ve 100 beygir gücünde 2 adet içten takma kuyruklu ‘yamaha’ motor bulunuyor ","label":"economy"} +{"text":"Türkiye'nin en büyük bankası Ziraat, 2001'deki yeniden yapılanmanın ardından ulaştığı yüksek kârlılığı sürdürüyor. Ziraat Bankası bu yılın ilk altı ayında net kârını yüzde 60 artırarak 611 trilyon liraya ulaştırdı. Bankanın Genel Müdürü Can Akın Çağlar, aktif büyüklüklerinin son bir yılda yüzde 30 oranında arttığını belirtti. Çağlar, rakamların verimlilik ilkeleri uyarınca çalıştıklarının göstergesi olduğunu vurguladı. Kamu kağıtlarından elde ettikleri kârla haksız rekabet ettikleri yönündeki eleştirilere de cevap veren Çağlar, \"Bugün Ziraat Bankası, normal faaliyet gelirleriyle giderlerini karşılayacak ve kâr elde edebilecek durumdadır\" dedi. Çağlar, ilgili kanun çerçevesinde kamu bankalarına idari ve mali özerklik kazandırıldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: \"Bugüne kadar hep özel banka mantalitesiyle hareket edildi. Ziraat Bankası'nın hükümetin veya herhangi bir bakanın, bu anlamda, şu firmaların kredilendirilmesi, şu sektöre girilmesi veya girilmemesi anlamında herhangi bir telkinle karşı karşıya kalmadığını net olarak söyleyebilirim.\" Halka arz 2007'de Ziraat Bankası'nın halka arzıyla ilgili çalışmalara da değinen Genel Müdür Can Akın Çağlar, şunları söyledi: \"Ziraat dünyanın 115'inci büyük bankası. Büyüklüğü göz önüne alındığında, bugün için kısa sürede özelleştirilmesi çok mümkün değil. 2007 yılında sermaye piyasalarının derinlik kazanması, yabana yatırımcıların Eğişinin artması bekleniyor. Elimizde bu durumu göz önüne alan bir rapor var. Raporda birkaç aşamadan oluşan halka arz yöntemiyle özelleştirme öngörülüyor. Buna göre hareket ediyoruz.","label":"economy"} +{"text":"'Görünüm iyi' dedi, not artırdı Cari açığın dalgalı kur ve yüksek rezervler sayesinde yeni bir kriz riski oluşturmayacağını belirten Standard and Poor's, Türkiye'nin görünümünün iyileşmesine bağlı olarak notunu yükseltti Kredi derecelendirme kuruluşu Stardard and Poor's (S&P), görünümün iyi olduğunu ve cari açığın krize neden olmayacağını belirterek kredi notlarını artırdı. Kuruluş, dün yaptığı açıklamayla Türkiye'nin makroekonomik görünümünün iyileşmesine bağlı olarak uzun dönemli yerel ve yabancı para cinsi notlarını sırasıyla BB ve BB eksiye yükseltti. Kuruluş ülke görünümünün ise durağan olduğunu açıkladı. S&P, not artırımının, ülkenin makroekonomik istikrara yönelik ilerlemesini yansıttığını bildirdi. Açık yüzde 4 olur Açıklama S&P'nin, yılın ilk yarısında 9 milyar 945 milyon dolara yükselen ve piyasalarda \"kriz çıkar mı çıkmaz mı\" tartışmalarının yapılmasına neden olan cari açık konusuna ise olumsuz yaklaşmadığını gösterdi. Açıklamada, cari açığın gayri safi milli hasılaya (GSMH) oranının 2004 ve 2005'te yüzde 3.5 - 4'e çıkabileceği, ancak dalgalı kur ve uluslararası rezervlerin yeni bir kriz riskini dengeleyeceği ifade edildi. S&P, IMF ile 2005 - 2007 arasında yeni bir program yapılmasının ve AB müzakerelerinin 2005'te başlamasının Türkiye'ye güçlü bir çapa sağlayacağını belirterek, \"AB ile müzakerelere başlamadaki ilerleme ve kamu maliyesinin daha da güçlenmesi yeni not artışına yol açabilecek\" dedi. 'Yüksek FDF gerek' Yüksek borcun düşürülmesi için hükümetin mevcut IMF programındaki hedefe yakın bir faiz dışı fazlaya (FDF) bağlı kalması gerekeceğine dikkat çeken S&P, yüksek reel faizlerin, zayıf gelir tabanının ve büyük sosyal güvenlik açıklarının mali esnekliği sınırladığını bildirdi. Kuruluş ayrıca, mevcut başarıları, IMF programını ve AB müzakerelerini tehlikeye atacak adımların not düşürme baskısına neden olabileceğini vurguladı. S&P'nin BB notu, spekülatif derecedeki notlar içindeki en yüksek notu ifade ediyor. Not, ülkenin ödememeye daha az eğilimli olduğu anlamına geliyor. Bankalar açıkta düşüş bekliyor Bankalar, temmuzda dış ticaret açığının 3 milyar doların altına düşmesini bekliyor. İktisadi yönelim anketinde sipariş ve satışların yavaşlamasının ithalatı bir miktar düşüreceğini tahmin eden bankalar ihracatta da 5 milyar doların üzerindeki seyrin sürmesini bekliyor. Tahminler ihracatta 5.1 - 5.5 milyar dolar, ithalat ise 7.9 - 8.4 milyar dolar arasında bulunuyor. Bu arada Gümrük Müsteşarlığı ihracatı 5.3 milyar, ithalatı da 7.7 milyar dolar civarında tahmin etti. Cari açığa önlem için ağustos beklenecek Döviz kurlarında mayısta yaşanan düzeltme, kamu bankalarının tüketici kredilerinde frene basması ve hurda indiriminin yarıya düşürülmesinin cari açık üzerindeki olumlu etkisinin, temmuz ve ağustos ayı verilerinde görüleceği belirtiliyor.Ekonomi yönetimi, atılan adımların ithalat üzerindeki etkilerinin gecikmeli olarak ortaya çıktığını ifade ederken düzenlemelerin olumlu etkilerinin temmuz ve ağustos verileri ile ortaya çıkacağını belirtiyor. Yetkililer, ağustosta da cari açıkta yükseliş sürerse yeni önlemlerin gündeme gelebileceğine işaret ediyor. Milli gelirin yüzde 4'ü kadar cari açığın sorun yaratmayacağını kaydeden yetkililer, bu yılki açığın da yüzde 5'lere varmasının beklenmediğini belirtiyor. Bankalar korktu Öte yandan, açık bankaları korkuttu. Cari açığın haziranda 9 milyar 945 milyon dolar çıkmasıyla bankalar açık pozisyonlarını hızla kapattı. 30 Temmuz'da 1 milyar 85 milyon dolar olan bankaların açık pozisyonları (döviz yükümlülüklerinin varlıklarını aşan kısmı) 6 Ağustos itibariyle 596 milyon dolar geriledi ve 439 milyon dolara indi. ","label":"economy"} +{"text":"Haziranda sanayi üretiminde toplam artış yüzde 15.7 oldu Geçen yılın haziran ayına göre imalatta %16.8, madencilikte % 12.4, elektrik, gaz ve suda % 7.1 üretim artışı kaydedildi ANKARA ANKA Sanayi üretiminde, iç talep canlanması ve hızlı ihracat artışının etkisiyle yaşanan hızlı artış eğilimi haziranda da sürdü. Haziranda, sanayide yüzde 15.7 ile bu yıl mayıstan sonraki en yüksek üretim artışı kaydedildi. Sanayi üretimi, mayıs ayında yüzde 16.5'le tüm zamanların artış rekorunu kırmıştı. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), 1997 yılındaki ortalama üretim düzeyini 100 kabul ederek 403 önemli sanayi maddesinin üretim bilgilerinden oluşturduğu aylık sanayi üretim endeksinin haziran sonuçlarını açıkladı. Haziranda, geçen yılın aynı ayına göre imalat sanayiinin üretiminde yüzde 16.8, madencilikte yüzde 12.4, elektrik, gaz ve su sektöründe yüzde 7.1, toplam sanayii üretiminde yüzde 15.7 artış kaydedildi. Toplam sanayi üretimi bir önceki aya göre de yüzde 1.3 artış kaydetti. Böylece sanayi üretim endeksi haziran sonunda 127.1'le şu ana kadarki en yüksek düzeyine ulaştı. Endeks, bundan önceki en yüksek düzeye 125.5'le mayıs ayında ulaşmıştı. Toplam sanayi üretimi, bu yıl, geçen yılın aynı aylarına göre ocakta yüzde 5.7, şubatta yüzde 15.2, martta yüzde 13 artmıştı. Üretim artışının nisanda yüzde 15.6, mayısta yüzde 16.5 ve haziranda yüzde 15.7 çıkması, yılın ilk çeyreğinde yüzde 12.4 olan GSMH büyüme oranının, ikinci çeyrekte daha yüksek çıkacağına işaret ediyor. Altı aylık artış Sanayi üretimin ocak-haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13.6 artış kaydedildi. İmalat sanayinde yüzde 15, elektrik, gaz ve su sektöründe yüzde 6.9 artış yaşanırken, madencilik üretimi yüzde 1.5 geriledi. Toplam sanayi üretiminde altı aylık artışın yüksek çıkmasında, imalat sanayinde kaydedilen hızlı artış eğilimi etkili oldu. İmalat sanayii alt sektörleri içinde en büyük katkı ise endeksteki ağırlığı dolayısıyla taşıt araçlarından geldi. Üretim, temel sektörlerden gıdada yüzde 0.3, tütünde ise yüzde 3.1 geriledi. Haziranda üretim artışı kaydeden sektörler (Yüzde) İmalat sanayii üretimi 16.8 Madencilik 12.4 Elektrik, gaz ve su 7.1 Toplam sanayii üretimi 15.7 İlk yarıda alt sektörlerdeki artış Sektörler Yüzde Büro, muhasebe bilgi işlem makinaları 241.9 Taşıt araçları 79 Radyo, tv, haberleşme cihazları 61.3 Mobilya 42.1 Basım yayım 28.5 Makina ve teçhizat 27.7 Tıbbi, hassas, optik cihazlar 17.9 Deri 17.7 Metal eşya sanayi 15.5 Kimyasal maddeler 15.2 Metalik olmayan mineraller 12.1 Ağaç ve mantar ürünleri 10.8 Tekstil 8.4 Plastik, kauçuk ve giyim 6.4 Ana metal sanayi 5.1 Kağıt 5 ","label":"economy"} +{"text":"Maliye, sigara indiriminde vergi kaybı önlemini aldı Sigaradan alınan maktu özel tüketim vergisi tutarları, sigaranın tütün tipine göre yeniden belirlendi. Şark tipi tütün oranı azaldıkça ÖTV tutarı artan yeni düzenlemeyle sigaranın oransal ÖTV’si ise yüzde 53.43’ten yüzde 28’e indirildi. SİGARA fiyatlarında yapılan indirimin önüne geçmek amacıyla, sigara, puro ve benzeri tütün ürünlerinden alınan özel tüketim vergisinde yeni düzenlemeye geçildi. Daha önce sigara fiyatına göre alınan maktu özel tüketim vergisi tutarları, sigaranın tütün tipine göre yeniden belirlendi. Şark tipi tütün oranı azaldıkça maktu ÖTV tutarı artan yeni düzenlemeyle oransal vergi de yüzde 53.3’ten yüzde 28’e geriledi. Bakanlar Kurulu’nun sigaradan alınan özel tüketim vergisi ileilgili olarak yaptığı düzenleme Resmi Gazete’de yayımlandı. Yeni düzenlemenin sigara fiyatlarına önümüzdeki günlerde zam olarak yansıyabileceği belirtiliyor. Yapılan düzenlemeyle, öncelikle sigara ve puro gibi tütün ürünlerinden alınan oransal ÖTV tuarları düşürüldü. Puro ve sigarilloların oransal ÖTV’si yüzde 53’ten yüzde 50’ye, sigarada yüzde 28’e, içilen tütün ve enfiye ile çiğneme tütünlerinde de yüzde 50’ye indirildi. Puroya gram başına 180 bin lira maktu ÖTV tutarı getirildi. Tütün içeren sigaralarda, içerdiği şark tipi tün oranı yüzde 24’e kadar olanlarda adet başına 50 bin lira, yüzde 25-49 arasında olanlarda 30 bin lira, yüzde 50 ile yüzde 74 arasında olanlarda 22 bin 500 lira ve yüzde 75 ile yüzde 100 oranları arasında olanlarda da 17 bin 500 lira olarak belirlendi. Buna göre 20 adet sigara bulunan sigara parati başına maktu ÖTV tutarı tütün tipine göre 1 milyon lira ile 350 bin lira arasında değişiyor. Tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaralardan adet başına, purolardan ise gram başına 17 bin 500 lira maktu ÖTV alınacak. İçilen tütünün gram başına maktu ÖTV tutarı 5 bin lira, enfiye ve çiğneme tütünlerininki ise 10 bin lira olarak belirlendi. Belirlenen oransal ve maktu özel tüketim vergisi tutarları birlikte alınacak. Sigaranın maktu ÖTV’si daha önce sigaranın paket satış fiyatına göre alınıyordu. Paket fuiyatı 1 milyon 600 bin liraya kadar olanlardan sigara başına bin 250 lira, 1 milyon 600 bin lira ile 3 milyon 50 bin lira arasında olanlardan sigara başına 2 bin 500 lira ve 3 milyonr 50 bin liradan payalı sigaralarda da 4 bin lira alınıyordu. Dolayısıyla 20 adet sigara içeren pakete göre maktu vergi tutarı 25 bin lira ile 80 bin lira arasında değişiyordu. ","label":"economy"} +{"text":"Otomotive acil 1.5 milyar dolar gerekiyor Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı Turgay Durak, sektörde kapasite kullanımının yüzde 70’in üzerine çıktığını hatırlatarak, ‘Türk otomotiv sektörüne acil olarak yapılması gereken yatırım yan sanayi ile birlikte yaklaşık 1.5 milyar dolar civarında’ dedi. ÜRETİMDE kapasitenin üst sınırına yaklaşan Türk otomotiv sanayiinde, üretim ve ihracat artışını sürdürebilmek için yeni yatırım hesapları yapılıyor. Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı Turgay Durak, ‘Türk otomotiv sektörüne acil olarak yapılması gereken yatırım yan sanayi ile birlikte yaklaşık 1.5 milyar dolar civarında’ dedi. Otomotiv sektöründe geçen yılın tamamında ortalama yüzde 52 olan kapasite kullanım oranı, bu yılın 6 aylık bölümünde yükselen ihracat ve iç pazar desteğiyle yüzde 72’ye ulaştı. Yıllık 1 milyon 183 bin 705 adetlik üretim kapasitesi bulunan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) üyesi 17 kuruluştan bazıları kapasite sınırını zorlamaya başladı. Bu yılın 6 aylık bölümünde, 428 bin 519 adet araç üretimi yapan bu kuruluşlar, toplam üretimin yüzde 57’sini oluşturan 243 bin 720 adedini ihraç ettiler. Sektörde bu dönemdeki ortalama kapasite kullanım oranı otomobilde yüzde 58, kamyonda yüzde 56, kamyonette yüzde 150, otobüste yüzde 76, minibüste yüzde 35, midibüs ve traktörde yüzde 68 olarak gerçekleşti. 250 BİNLİK EK KAPASİTE Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı Turgay Durak, Türk otomotiv sanayiinin üretim ve ihracatta sınıra yaklaştığını kaydederek, acil olarak yapılması gereken yatırımın yan sanayi ile birlikte yaklaşık 1.5 milyar dolar civarında olduğunu söyledi. Durak, bu konuyu sürekli gündeme getirdiklerini ifade ederek, ‘Bu sıçramayı yapmak için, yüksek adette üretim yapan 5 tane otomobil ve hafif ticari araç fabrikası ile orta boy ticari vasıta fabrikalarının her biri, kapasitelerini üçte bir oranında artırabilirler’ dedi. Yaklaşık 250 bin adetlik bu kapasite artırımı için 1 milyar dolarlık yatırımın gerektiğini söyleyen Durak, ancak yan sanayi de hesaba katılınca rakamın 1.5 milyar dolara yaklaştığını belirtiyor. Durak, ‘Dolayısıyla bu etap yatırımlara teşvik sağlanmalı. Yan sanayi de bu yatırımların bir parçası olacağı için ‘Büyük yatırımlarda onlara da ek teşvik verin’ dedik. Cevabını bekliyoruz’ diye konuştu. Diğer taraftan Oyak Renault, yılın 6 ayında sektördeki en yüksek kapasite kullanım oranına ulaştı. Bu dönemde 103 bin 475 adetlik üretim gerçekleştiren ve bunun 65 bin 928’ini ihraç eden Oyak Renault, yüzde 92’lik kapasite kullanım oranını yakaladı. Mercedes Benz Türk, 5 bin 737 adetlik üretim sonucu yüzde 87’lik kapasite kullanım oranı ile ikinci sırayı alırken, Ford Otosan 92 bin 687 adetlik üretimin sağladığı yüzde 86’lık kapasite kullanımıyla üçüncü oldu. Otomotiv satışları Temmuz’da hız kesti TÜRKİYE’nin ithalatındaki ve ekonomisindeki büyümeyi körükleyen sektörlerin başında gelen otomotivin satışları önceki aylara göre azalıyor. Temmuz ayındaki otomobil satışları, bir önceki aya göre yüzde 11 azalarak 33.4 bine indi. Satışların 54.6 binle rekor düzeye ulaştığı mayıs ayına göre gözlenen toplam düşüş yüzde 40’ı buldu. Otomotiv pazarında toplam satışlar ise Temmuz ayında yüzde 7 azalarak 54.9 bin oldu. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nden (ODD) edindiği verilere göre, temmuz ayında 23 bin 758’si ithal, 9 bin 652’si yerli olmak üzere toplam 33 bin 410 otomobil satıldı. Otomobil satışları, bir önceki haziran ayına göre yüzde 11.3 azaldı. Yerli otomobil satışları yüzde 0.9 gerilerken, ithal otomobil satışlarındaki düşüş yüzde 15’i buldu. Otomobil satışlarındaki düşüşte ÖTV’nin artırılması da önemli bir rol oynadı. İthalatın pazar payı da azaldı. Haziran ayında yüzde 74.2 olan ithal otomobillerin pazar payı, temmuz ayında yüzde 71.1 düzeyine indi. İlk yedi aydaki otomobil satışları ise geçen yıla göre yüzde 242.7 artarak 269 bin 82’ye ulaştı. Bunların 189 bin 991’ini ithal, 79 bin 91’ini yerli otomobiller oluşturdu. İthal otomobil satışları yüzde 264.9, yerli otomobil satışlarıyüzde 199 arttı. Hafif ticari araç satışlarındaki artış ise hız kesmekle birlikte devam etti. Temmuz ayındaki hafif ticari araç satışları, bir önceki aya göre yüzde 1 artarak 21 bin 465 oldu. İlk yedi aydaki hafif ticari araç satışları, geçen yıla göre yüzde 134 artarak 134 bin 221’e yükseldi. Hafif ticari araç satışlarında ithalatın pazar payı yüzde 46’dan yüzde 44’e indi. Otomotiv sektörünün temmuz ayında otomobil ve hafif ticari araçlardan oluşan toplam satışları, bir önceki aya göre yüzde 6.9 azalarak 54 bin 875 olarak gerçekleşti. Pazarda ilk yedi ayda ise 403 bin 303 adetlik satış yapıldı. Toplam satışlar, geçen yılın eş dönemindeki 135 bin 872 adetlik düzeyine göre yüzde 196.8 arttı. ","label":"economy"} +{"text":"Antalya'ya 15 gün içinde havayoluyla, yarım milyondan fazla turist geldi. Turist sayısı ağustos ayında, aylık yüzde 17, yıllık oranda da yüzde 38 arttı. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, pazar günü havayoluyla Antalya Dış Hatlar Terminali'ne 44 bin 265 yolcu girişi oldu. 1-15 Ağustos tarihleri arasında ise havayoluyla 520 bin 653 turist Antalya'ya geldi. Yıl başından bu yana bölgeye gelen turist sayısı 3 milyon 794 bin 907'ye ulaştı. Bu rakamlarla birlikte ağustos ayında Antalya'ya gelen turist sayısı aylık yüzde 17, geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 38 artış gösterdi. 541 uçak iniş kalkış yaptı Antalya Havalimanı, pazar günü en yoğun günlerden birini yaşadı. Antalya Hava alimanı'nda pazar günü 541 uçak iniş ve kalkış yaptı. Antalya Devlet Hava Meydanları Müdürü Osman Serdar, uçak iniş ve kalkışındaki bu sayının tüm zamanların en iyi rakamı olduğunu söyledi. Uçak iniş ve kalkışında hiçbir zaman 500'lü rakamlara ulaşmadıklarını belirten Serdar, \"Hem yolcu sayısında hem de uçak iniş ve kalkışında artış var. Dün 541 uçak iniş ve kalkış yaptı. Bu, tüm zamanların en büyük rakamı\" dedi. İniş için havada uçak bekletmediklerini belirten Osman Serdar, \"Bunlar bizler için, Türkiye için harika şeyler. İkinci pist ve ikinci terminal hizmete girdiği zaman bu rakamlar ikiye katlanacak. Havalimanının kapasitesi iki katına çıkacak. Kasım ayında ikinci pist hizmete girecek. 2005 yılının mart ayında da ikinci dış hatlar terminali açılacak. Havalimanı kapasitemiz yüzde 100 oranında artarak saatteki 24 uçak kapasitemiz 48'e çıkacak. İki yıl önce 37 uçak park edebiliyorduk, bu yıl sonunda uçak park edebilme kapasitesi de 100'e ulaşmış olacak\" diye onuştu ","label":"economy"} +{"text":"İMKB, OECD şampiyonu oldu İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, İMKB-100 endeksinde temmuz ayındaki yüzde 83.3'lük yükselişi ile OECD ülkeleri arasında birinci sıraya oturdu. İstanbul Menkul Kıymet Borsası (İMKB), temmuz ayında genel endeksteki en yüksek artış oranı olan yüzde 83.3 ile OECD şampiyonu oldu. İMKB'yi yüzde 81.5'le İzlanda, yüzde 54.3'le Yunan, yüzde 50.3'le Polonya borsaları izledi. OECD verilerine göre üye ülkelerin borsaları içinde, temmuz sonu itibariyle son yıllık dönemde en yüksek endeks artışı yüzde 83.3'le İMKB'de yaşandı. 2003'ün temmuz ayı sonunda 10.572 olan İMKB genel endeksi, bu yıl aynı tarihte 17.967.6'ya ulaştı. Genel endeksteki yıllık artış oranında İMKB'yi yüzde 81.5'le İzlanda, yüzde 54.3'le Yunan, yüzde 50.3'le Polonya, yüzde 46 ile Norveç borsaları izledi. Son bir yılda Macar Borsası'nda işlem gören senetleri ortalama yüzde 44.2, Çek Borsası'nda yüzde 42.8, Avusturya Borsası'nda da yüzde 40.8 değerlendi. Meksika Borsası'nda yıllık endeks artışı yüzde 37.5, Japon Borsası'nda yüzde 31.8, Belçika ve Danimarka Borsası'nda yüzde 28.2, İrlanda ve İsveç Borsalarında yüzde 24.8, İrlanda Borsası'nda yüzde 21.3 oldu. AB üyesi 12 ülkenin oluşturduğu Euro bölgesinde, hisse senetlerinin son bir yıldaki ortalama değer artışı yüzde 13.4 olarak belirlendi. Son bir yılda en düşük endeks artışını ise yüzde 1.8'le Fin Borsası kaydetti. Güney Kore Borsası'nda yıllık endeks artışı yüzde 6.1, Hollanda Borsası'ndaki artış üzde 10.4, finansal olmayan hisse senetlerini kapsayan İngiltere Borsası endeksindeki yıllık artış oranı da yüzde 11.4 olarak gerçekleşti.","label":"economy"} +{"text":"Yüksek fiyattan ilaç iddiasına savcılık el koydu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK) yüksek fiyattan ilaç aldığı iddiasına ilişkin soruşturma açıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bir ilaç firmasının eski çalışanı olan Veysi Mungan'ın, SSK'ya, diğer hastane ve kurumların aldığından daha yüksek fiyata ilaç satıldığına ilişkin şikayeti üzerine başlattığı incelemeyi, soruşturmaya dönüştürdü.Mungan'ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesinde, ''Bir ilaç firması ile SSK İhale Komisyonu üyelerinin ortaklaşa hareket ederek devleti zarara uğrattıkları, 22 Aralık 2003'te bir ilaca ilişkin yapılan ihale sonucunda SSK'nın 15 trilyon fazla para ödediği'' iddia edilmişti","label":"economy"} +{"text":"'Kapanmıyoruz, büyüyoruz' Toys'R'Us Türkiye Başkanı Murat Beyazıt, ABD'deki merkezin oyuncaktan çekilme kararından etkilenmediklerini , yeni mağazalar açarak büyüdüklerini söyledi EKONOMİ SERVİSİ Toys'R'Us Amerika'nın oyuncak işinden çekilmesi kararının Türkiye'deki mağazaları etkilemeyeceği belirtildi. Toys'R'Us Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Murat Beyazıt, \"Kapanmak diye bir şey söz konusu olamaz. Amerika'nın kararı Amerika'yı bağlar. Biz kararlı bir şekilde büyümeye devam edeceğiz\" dedi. Beyazıt, şöyle konuştu: \"Firmanın merkezi Amerika, oyuncak kısmını başka bir şirkete satmak istiyor. Toys'R'Us Türkiye'de geçmiş yıllara nazaran çok daha hızlı büyüyor. Bırakın olumsuzu daha güçlü bir şirket bize olumlu yansıyacaktır.\" Toys'R'Us'ın dünyada 29 ülkede faaliyet gösterdiğini ve bunların 24'ünün kendileri gibi lisans anlaşmaları şeklinde olduğunu dile getiren Beyazıt, \"Biz bir Türk aile şirketi olarak Türkiye'de daha da büyümeyi, İstanbul'da en az 10 tane daha Toys'R'Us mağazası açmayı düşünüyoruz\" dedi. Kayseri, Eskişehir, Samsun gibi illerde de mağaza açacaklarını belirten Beyazıt, \"Biz sadece oyuncak satmıyoruz. Türkiye'de en çok puset, biberon, kırtasiye, bisiklet satan mağaza zinciriyiz. Bunu tüketici satışlarla gösteriyor. Biz de bu olumlu gelişmeler doğrultusunda kararlı bir şekilde büyümeyi sürdüreceğiz. Kapanmak gibi bir şey söz konusu olamaz\" diye konuştu. 28 milyon dolar zarar Oyuncak mağaza zinciri Toys'R'Us'ın ABD'deki merkezi geçen hafta global oyuncak işinden tamamen vazgeçebileceğini açıklamıştı. The New York Times gazetesinde çıkan haberde Wall - Mart ve Target gibi ucuz ürün satan zincir mağazaları ile rekabet edemediği için şirketin oyuncak kısmını başka bir firmaya satma kararı aldığı belirtilmişti. ABD oyuncak pazarını Wall - Mart'a kaptıran firma, 2004 yılı ilk çeyreğinde 28 milyon dolar zarar ettiğini açıklamıştı. Firmanın dünya genelinde bin 460 mağazası bulunuyor. Bu mağazalarda 60 bin kişi çalışıyor","label":"economy"} +{"text":"Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), artık çekirdek enflasyonu da ölçecek. DİE Başkanı Ömer Demir, Merkez Bankası'nın çekirdek enflasyon ölçülmesi talebi olduğunu, 2005 yılı başından itibaren bir de çekirdek enflasyon rakamı açıklayacaklarım bildirdi. Çekirdek enflasyonu, geçici değişiklikler nedeniyle temel fiyat hareketlerini dalgalandıran etmenlerden arındırılmış enflasyon rakamı olarak tanımlayan Demir, ş��yle konuştu: \"Bu temel eğilimleri saklayan arızi (geçici) unsurların ayıklandığı bir enflasyon rakamı olacak. Bundan önce özel imalat sanayi çekirdek enflasyon olarak nitelendiriliyordu. O da önemli bir unsurdur ama çekirdek enflasyon sadece bundan ibaret değildir. Biz yeni dönemde ülkemizin durumuna uygun bir çekirdek enflasyon hesaplaması yapmayı düşünüyoruz.\" Yeni dönemde Toptan Eşya Fiyatları Endeksi (TEFE) yerine de Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) geliyor. DİE Başkanı Demir, \"Bizim TEFE karma bir endeks. Yeni dönemde TEFE'yi kaldırıp, ÜFE'nin mal bileşenlerine uygun yeni bir endeks oluşturacağız. Bunları yeniden gözden geçirip tamamen ÜFE'ye geçiyoruz\" diye konuştu. Yeni sepet enflasyon rakamını sıçratır mı? DİE'nin \"Takip edilen ürünlerin çoğu artık kullanılmıyor\" denilerek eleştirilen ve fiyat artışlarını doğru ölçmediği belirtilen enflasyon sepetini değiştirmesi sonrası, enflasyonda bir sıçrama yaşanması ihtimali bulunuyor. DİE Başkanı Demir, bu konuyla ilgili bir araştırmalarının bulunmadığını belirterek, \"Bu konuda şimdiden bir şey söylemek spekülatif olur\" diye konuştu. İşsizlik rakamları her 3 ayda bir yayınlanacak DİE Başkanı, yıl sonu itibarıyla bölgesel bazda işsizlik rakamlarını yayınlayacaklarını açıkladı. Demir, 2005 yılından itibaren her 3 ay sonunda yıllık işsizlik rakamlarını da yayınlayacaklarını söyleyerek, \"Fiyat hareketi gibi işsizlik rakamlarını aylık ama geçmiş 3 ayın ortalaması biçiminde açıklayacağız\" dedi.","label":"economy"} +{"text":" Türk Telekom’un, ağustos ayı başında uygulamaya koymayı planladığı ve abonelerden seçim yapmasını istediği yeni tarife paketlerinin uygulaması daha sonra 24 Ağustos’a ertelenmişti. Telefon konuşma ücretlerinde belirli koşullara bağlı olarak ucuz tarifelere geçileceği şeklinde sunulan kampanyaya, çeşitli tüketici örgütleri \"yanıltıcı\" olduğu gerekçesiyle tepki göstermişti. Telekom’un yeni tarife paketlerine ilişkin reklamlara, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan Reklam Kurulu tarafından yasak getirildi. Reklam Kurulu, 10 Ağustos’ta yaptığı toplantıda, başta tüketici derneklerinin \"indirim adı altında telefon ücretlerinde artış gerçekleştirildiği\" görüşüyle tepki gösterdiği kampanyaya ilişkin reklamları durdurma kararı aldı. Kurul’un kararı şöyle:\"Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin ’Telefon konuşmaları yüzde 80 ucuzluyor’ başlığıyla tanıttığı kampanya çerçevesinde abonelere sunduğu alternatif ücret paketleriyle ilgili reklamlarına ilişkin olarak; Türk Telekom’a söz konusu reklamları tedbiren durdarma cezası verilmesi kararlaştırıldı.\"","label":"economy"} +{"text":"Vagon fabrikası jean üretim merkezi oluyor TCDD, Malatya'daki Vagon Onarım Fabrikası'nı borçlarının bir kısmına karşılık Maliye'ye devrediyor. Maliye ise ihracat ve yatırım şartı ile Malatyalılara verecek. Hızlandırılmış tren kazası ile kabus günlerini yaşayan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları'nın (TCDD) Malatya'daki Vagon Onarım Fabrikası, jean üretim merkezine dönüşecek. Yaklaşık 20 yıl önce kurulan ve o günden bu yana tek bir vagon dahi onarmayan Malatya'daki tesis, tam 42 bin metre kapalı alana sahip. Bir dönem Tekel'e tütün deposu olarak kiralanan, 76 lojman ve bir o kadar sosyal tesisi olan Vagon Onarım Fabrikası'nı Devlet Demiryolları bugünlerde vergi ve SSK borçlarının bir bölümü karşılığında Maliye'ye devretmeye hazırlanıyor. Maliye ise yıllık 300 milyon Euro ihracat ve 100 milyon Euro'luk yatırım şartı ile tesisleri aralarında Çalık Grubu ve LCW'nin üreticisi Taha Holding'in de bulunduğu bir müteşebbis gruba devretme sözü verdi. Üstelik bu dev Vagon Fabrikası, bir değil tam 30 fabrikayı bünyesinde barındıracak. Projeyi başından beri takip eden ve 10-15 gün içerisinde tüm süreçlerin sonuçlanacağını anlatan Malatya Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Mücahit Fındıklı, \"Demiryolları'nın fabrikasını 1.Organize Sanayi Bölgesi'ne katmaya çalışıyoruz. İşlemler bittiğinde dünya çapında bir jean üretim merkezi olacak. Tesisin içinde 30 fabrika, meslek yüksek okulu ve sanat okulu oluşturulacak. 8 bin kişi istihdam edilecek. Binada 30 ayrı fabrika arasında genele koordinasyonu sağlayan bir üst birim oluşturulacak\" dedi. 'HÜKÜMETTEN SÖZ ALDIK' Başbakan Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın ABD'deki ofisinde ekonomi danışmanlığı yaptığı Çalık Holding, LCW'nin sahibi Taha Holding yöneticileri ile altyapının kurulması için çalışma yürüttüklerini ifade eden Fındıklı sözlerine şöyle devam etti: \"TCDD'nin Vagon Onarım Fabrikası'nın inşaatı 1978'de başladı. İnşaat bitti, ancak 20 yıldır hiç kullanılmadı. Bir dönem Tekel'e tütün deposu olarak kiraya verildi. O sırada da yangın çıktı. Sonra yine onarıld��. Yıllardır bomboş duruyor. Gördükçe Malatyalıların içi daralıyordu.\" Hükümetten ve Maliye Bakanlığı'dan devir için söz aldıklarını anlatan Fındıklı, denim kumaşında dünyanın merkezi olmayı hedeflediklerini söyledi.","label":"economy"} +{"text":"Kaçak ve usulsüz doğalgaz kullananlardan, hesaplanacak tüketim miktarlarının bedeli yüzde 300 zamlı olarak alınacak. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun, kaçak ve usulsüz doğalgaz kullanımına ilişkin tebliği ile doğalgaz piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliğinde yaptığı değişiklikler, Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre dağıtım şirketi, müşterilerle yapacağı anlaşma ve sözleşmelerde kaçak doğalgaz kullanım miktarının yüzde 200'üne kadar, yinelenmesi durumunda ise yüzde 300'üne kadar 'kaçak doğalgaz kullanım bedeli' uygulanabileceğine ilişkin hükümlere yer verebilecek. Sayaç değiştirenlerden ek bedel istenmeyecek Bu arada Doğalgaz Piyasası Dağıtım ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikler de Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre dağıtım lisansı ihalesinde, bankaların yanı sıra özel finans kurumlarının dolar olarak düzenlediği teminat mektupları da kabul edilecek. Dağıtım şirketinin, alacaklarını garanti altına alabilmek amacıyla, abonelerden abonelik sözleşmesinin imzalanması sırasında bir defaya özgü olmak üzere aldığı güvence bedeli, ön ödemeli sayaç kullanan abonelere uygulanmayacak. Mevcut mekanik sayacın ön ödemeli sayaçla değiştirilmesi durumunda da dağıtım şirketi ek bir bedel istemeyecek.","label":"economy"} +{"text":"Büyük petrol buhranı gibi Petrolün varili 44.3 doları buldu. Uzmanlar 'Petrol 50 dolara gidiyor' yorumları yapmaya başladı. 50 dolar, dünya ekonomisini krize sürükleyen 73 krizindeki seviyeyi denk geliyor. İşte gerçek turuncu alarm ABD'de 11 Eylül saldırılarının yıldönümü arifesinde terör korkusu petrol fiyatlarında bu güne kadar hiç telafuz edilmeyen 50 dolarları gündeme getirdi. ABD petrolünün varili art arda rekorlarla son 21 yılın zirvesini bir kez daha aştı ve 44.3 doları kırdı. Türkiye'nin ithalatta esas aldığı Londra'da işlem gören Brent tipi petrolün varili ise 42 doları gördü. Petrol fiyatları böylece yıl başından beri yaklaşık yüzde 40 oranında arttı. Brent tipi petrolün daha önceki rekoru 1. Körfez Savaşı'ndaki 41 dolar rakamıydı. Neredeyse enflasyon etkisinden arındırılmış haliyle ABD petrol fiyatları da petrol ambargosuyla kriz yaşandığı 1973 yılında görülen seviyelere yaklaştı. 1970'li yılların ünlü petrol krizine de OPEC ülkelerinin üretimlerini büyük oranda kısmaları oldu. 1973'te 10.47 dolar olan ham petrol varil fiyatı yüzde 270 artarak 38.50 dolara yükseldi. Ancak o dönem 38.5 dolara çıkan petrolün varili bugünkü hesaplarla yaklaşık 52 dolara denk geliyor. Yani uzmanların petrolde tehlike sinyali verdiği rakam 50 dolarların üzerinde. ABD'de aralarında IMF, ve New York Borsası'nın bulunduğu büyük finans kuruluşlarına El-Kaide'nin terör saldırısı düzenleyeceğine yönelik endişeler üzerine Bush yönetimi 'turuncu' alarma geçme kararı aldı. Ancak artan tedirginlik petrolün tırmanışı ile dünya ekonomisinin de 'turuncu' alarma geçmesi gerektiğini ortaya koydu. ÜRETİM ARTIRILAMIYOR Öyleki dünyaca ünlü finans kuruluşları yükselişin 50 doları da aşabileceği uyarısını yapan raporlar yayınlamaya başladı. Nedeni ise bu kez Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'ne (OPEC) üye ülkelerin üretimi artıracak kapasitesinin kalmayışı oldu. Mayıs'ta Ortadoğu'daki gerilimle artan petrol fiyatları OPEC'in üretim artışı ile dizginlenmişti. ","label":"economy"} +{"text":"139 fabrikanın aynı anda temelini atarak Guinness'e aday olan Kayserili işadamları yatırımların yanısıra trilyonluk hayır işleriyle de tanınıyor. Kayserililer ticari yeteneklerinin sırlarını ve hayırseverliklerini AKŞAM'a anlattı Asur Krallıkları'nın başkenti Kayseri'de tarihten günümüze ulaşan ticari bir miras yaşatılıyor. Anadolu'daki kıraç toprakları bir ticaret merkezi yapan bu gelenek Kayseri'nin Türkiye çapında tanınan iş adamları yetiştirmesini sağlıyor. Halen 700 fabrika bulunan ve 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılan Kayseri'de 139 fabrikanın daha temeli atılarak büyük bir rekora imza atıldı. Geçtiğimiz hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın temelini attığı projenin Guinness Rekorlar Kitabına girmesi bekleniyor. Yılbaşına kadar temeli atılan fabrika sayısı 200'ü bulacak ve 2 yıl sonra inşaatlar bittiğinde 20 bin kişiye iş imkanı sağlanmış olacak. Yatırım hamlesi başlatan Kayserililer hayır çalışmalarıyla da rakip tanımıyor. Sabancılar, Kadir Has, Hüseyin Bayraktar, Dedemanlar ile Beğendik, Cıngıllıoğlu ve Boydak aileleri gibi yüzlerce işadamı hem başlatılan atılım projesine destek verdiler hem de 1. Hayırseverler Zirvesi'ni düzenlediler. Zirve'de Kayseri'ye ikinci üniversitenin kurulması gibi elbirliğiyle yapılacak yeni projeler ele alındı. Hayırseverliği de ticaret gibi dedelerinden kalma bir emanet gibi gören bu şehrin iş adamlarının ders çıkartılacak ilginç yönleri mevcut. MÖ 3000'LERE DAYANIYOR AKŞAM Gazetesi'ne konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve işadamları ticari yeteneklerinin gizemini ve yardımseverlik aşkının kendilerine nereden geldiğini anlattı. Başkan Özhaseki, Kayserili'nin ince ticari zekasının sırlarını söyle açıkladı: 'Kaniş ve Karum'da (Kayseri yakınında bulunan tarih öncesi yerleşim yerleri) Mezopotamya'dan gelen tüccarlarla ticaret yapılmış. O günkü yaşayan krallar faizin ne olacağı borç alıp vermemenin cezasının ne olacağı konusunda kararlar almış. Fahiş faiz uygulayan insanlara o günlerde ceza uygulandığına ilişkin tabletler bulunmuş MÖ 3000'li yıllardaki tabletlerde sözleşmeler var. Burada kıraç topraklarda tarımdan beklentisi olmayan insanlar ticaret yaparak geçinmişler. Gün gelmiş insanlar alıp satmışlar. Gün gelmiş üretmeleri gerektiğinin farkına varmışlar. Osmanlı'nın ilk serbest bölgesi Yamıla Pazarı da Kayseri'de kurulmuş. Çaresizlikten kaynaklanan bir durum. Zamanla alıp satmak 1950'lerden sonra yetmemeye başlamış.' 'NE LÜZUM VAR GÜNAH' Kayseriler'in atalarından kalma ticari alışkanlıkları olduğu ifade eden Belediye Başkanı Özhaseki şunları söyledi: 'Örnek olarak sabah dükkanını açan bir esnafla memur arasında düşünce farkı var. Tüccar dükkanını temizler mallarına bakar. Ne eksik var onları gözden geçirir. Yeni çıkan bir şey var mı onu takip eder. Bazen bir çay içmeye bile vakti olmaz. Ecdadımızdan kalma ticari alışkanlıklar var. Terazinin doğru olması gibi. Kul hakkı gibi. Sonra atalarımızdan hayırseverlik duygusunu almışız. Önemli olanın iyi işler yapmak olduğunu hayırla anılmak gerektiğini öğrenmişiz. 'İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydası dokunandır' hadisi şerifiyle hareket ediyorlar. İsraf etmeden harcamayı severler. Dedem karısı evde avizeyi değiştirelim, perdeyi değiştirelim dese kıyameti kopartırdı. Dükkanda tonlarca kumaş olduğu halde ne lüzum var günah derdi. Birisi gelse açta açıkta bir var. Aşevine milyarlar verir gözü onu hiç görmez. Öyle bir gelenek var.' TEK LÜKSLERİ BAĞ EVİ Bu insanların en lüksü bağ evidir. Allah'ın huzurunda ince bir hesap daha yapıyorlar. O da ahiret hesabıdır. İnsanlara faydalı olmak onların duasını almak için de trilyonları bu dünyaya gömüyorlar. Yani Kayserili işini bilir. Son 10 yıl içinde 300 civarında hayırseverimiz 500 civarında hayır eseri ortaya koymuş. 300 milyon dolar bu uğurda harcamışlar. Bunu da Guinness'e verdik. Bunlar bizim bildiklerimiz bir bina olarak ortaya konanlar. Daha komşusuna yardım muhtaç birisine yapılan yardımlar bunun içinde yok. ","label":"economy"} +{"text":"Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, İmar Bankası davasına bakan mahkemeye verdiği kitapçıkla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında ifade verdi. Uzan'ın, İstanbul Adliyesi'ne birlikte geldiği korumaları, görüntü almaya çalışan gazetecileri tartakladı. Uzan, savcılıktan çıktıktan sonra da İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi'nde hakkında açılan üç ayrı davaya yazılı savunma verdi. Uzan, basın mensuplarının sorularını cevaplandırmadan 45 dakika kaldığı adliyeden ayrıldı. Bir gazetecinin şikâyetiyle Uzan'ın korumalarından biri, polislerce adliyede alıkonuldu. Davanın 3 Haziran 2004'teki duruşmasında Uzan'ın mahkeme heyeti üyelerine gönderdiği kitapçığın bir örneği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmişti. Savcılık da kitapçığın suç unsuru içerip içermediğine ilişkin soruşturma başlatmıştı. Uzan'ın 'Tarihe bir not düşmek amacıyla yazdım' sözleriyle başlayan kitapçıkta, Uzan Grubu şirketlerin durumları ve İmar Bankası'na ilişkin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na sunulan teklif konusunda bilgilere yer veriliyordu. ","label":"economy"} +{"text":"Yaşar'a sanal kâr suçlaması Aralık 99'da el konan Yaşarbank'ın gruba ait iken açıkladığı 7.1 trilyonluk kârın fiktif olduğu aslında aynı dönemde 350 trilyon zararı bulunduğu iddia edildi. Yine aynı dönemde, bankanın aktif büyüklüğünün % 51'inin sanal olduğu belirtildi. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Aralık 99'da el konan Yaşarbank'ın yönetiminin muhasebe kayıtları ile oynayarak, bankanın kârını şişirdiğini iddia etti. Kurul, bankanın yönetiminin kamuoyuna yanıltıcı rakamlar açıkladığı gerekçesiyle bankanın eski patronu Selçuk Yaşar ve yönetim kurulu üyeleri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Yaşarbank'a el konulmadan önceki 1999 yılı 9 aylık bilançosunda 7.1 trilyon kâr gösterilirken, aslında o dönem halka açık bankanın 421 trilyon lira zararı olduğu öne sürüldü. Kurul'un banka kayıtlarıyla oynayarak kârın şişirilmesi nedeniyle suç duyurusunda bulunduğu kişiler arasında Selçuk Yaşar'ın yanısıra o dönem banka yönetim kurulu üyesi olan ve şimdi Yaşar Grubu'nun başına geçen kızı Feyhan Kalpaklıoğlu da yer aldı. AKTİF TOPLAMI PATLADI Edinilen bilgiye göre Yaşarbank yönetimi, bankanın 1996 yılından itibaren Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na geçene kadar 3 yılda her bilanço dönemi öncesinde özellikle bankanın gelirlerini olduğundan da yüksek göstermeye yönelik işlem yaptı. Banka Fon'a alındığında ardında 13 bin 722 borsa yatırımcısını bırakan Yaşarbank'ın gelir şişirme yöntemiyle kamuoyunu yanılttığı ileri sürüldü. Bankanın el konulmasından önceki kamuoyuna açıklanan son bilançosunda 7.1 trilyon kar gösterilmişti. Ancak iddiaya göre bu dönemde bankanın 428 trilyonluk fiktif gelirin etkisiyle karlı duruma geçtiği aslında, 421 trilyon lira zararın bulunduğu belirtildi. Aynı durum altı aylık bilançoda varolduğu iddia edildi. Yaşarbank'ın 6 aylık bilançoda 4.5 trilyon lira kar açıklamışken, aslında 350 trilyon zararda olduğu öner sürüldü. Bankanın özellikle el konulma tarihi olan Aralık 99'a doğru kâr patlatmaya yönelik işlemlerinin arttığı iddia edilirken, edinilen bilgiye göre Yaşarbank mali durumunda gerçeği yansıtmayan işlemler bankanın son bilançosunda neredeyse yüzde 50'yi aştı. Bankanın zararının gizlenmek için gerçeğe aykırı kayıtlarla banka aktif büyüklüğünün de 2 katına çıkarıldığı iddia edildi. SON 3 YILDA YOĞUNLAŞTI Yaşarbank'ın gelirlerini arttırarak, kârını şişirme politikasını ise bankanın kimi şubeleri aracılığıyla yaptığı ileri sürüldü. Öyleki banka tarafından gerçekte hiç bir kredi kullanımı olamadığı halde kredi kullandırılmış ve gelir elde edilmiş gibi gerçeğe aykırı kayıtlar yapıldığı iddia edildi. Edinilen bilgiye göre 1997 yılı 12 aylık mali tablolarında aktif toplamı 288 trilyon lira olan Yaşarbank'ın bu büyüklük içinde 114 trilyon liralık bölümünün gerçeği yansıtmıyordu. Fon'a alınmadan önceki 9 aylık bilançosuna göre de bankanın aktif büyüklüğünün 843 trilyon olarak açıklanmasına karşın gerçekte bu tutarın 415 trilyon lira olması gerektiği iddia edildi. 1 YILDAN 3 YILA HAPİS Bu arada SPK, bankanın diğer yönetim kurulu üyeleri Mustafa Günenç, Ali Ayhan Ertenü, Muhittin Bilget, Uray Ergun, Sema Gökçen, banka genel müdürü Canip Özardalı, bankanın muhasebeden sorumlu Güdür Yardımcısı Yurdaer Çayırlı, Muhasebe Birim Müdürü Kamuran Yalçınkaya, bankanın şube müdürlerinden Ceyhan Deniz Göztepe, Vesbiye Namkoç, Mehmet Sezgin ve Yaşar Gültekin hakkında da 'yalan yanlış bilgilendirme' suçunu içeren Sermaye Piyasası Kanunu'nun 49-A-3 maddesi kapsamında işlem yapılması ve 1 yıldan 3 yıla hapis cezası ile yargılanmaları için savcılığa suç duyurusunda bulundu.","label":"economy"} +{"text":"Enflasyon sepetinden tornavida çıkıyor, ekmek arası köfte giriyor Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), yeni enflasyon sepetinden cenaze masrafları, hamam ücreti, gazyağı, pastırma, kibrit ve tornavida gibi 60 malı çıkartıp, sepete gofret, cips, LPG, internet ücreti, at yarışı, şans oyunları ve ekmek arası yiyecek gibi malları sokacak. DİE, artık çekirdek enflasyonu da ölçecek. DİE Başkanı Ömer Demir, bundan sonra enflasyon hedeflemesine geçilmesi için bir çekirdek enflasyon hesabı gerekeceğini belirterek, Merkez Bankası'nın çekirdek enflasyonun ölçülmesi için bir talebi olduğunu vurguladı. Bu konuda görüşmelerin gerçekleştirildiğini ve bir ortak çalışma grubu oluşturulmasına karar verildiğini anlatan Demir, “2005 yılından itibaren bu amaca hizmet edecek bir çekirdek enflasyon açıklayacağız” diye konuştu. ÇEKİRDEK ENFLASYON NEDİR? Çekirdek enflasyonu, geçici değişiklikler nedeniyle temel fiyat hareketlerini dalgalandıran etmenlerden arındırılmış enflasyon rakamı olarak tanımlayan Demir, şöyle konuştu: “Bu temel eğilimleri saklayan arızi (geçici) unsurların ayıklandığı bir enflasyon rakamı olacak. Bundan önce özel imalat sanayi çekirdek enflasyon olarak nitelendiriliyordu. O da önemli bir unsurdur ama çekirdek enflasyon sadece bundan ibaret değildir. Biz yeni dönemde ülkemizin durumuna uygun bir çekirdek enflasyon hesaplaması yapmayı düşünüyoruz.” YENİ ENFLASYON SEPETİ Ömer Demir, yeni enflasyon sepetine girecek ve çıkacak malların netleşmesi için öncelikle yurt, hapishane, hastane, kışla ve huzurevi gibi yerlerde yaşayan kurumsal nüfusun tüketim kalıplarının belirlenmesini hedeflediklerini kaydetti. Kurumsal nüfusun toplam tüketim içinde yüzde 1-1.5'luk bir payı olduğunu tahmin ettiklerini söyleyen Demir, 1-2 ay içinde bu çalışmanın bitirilerek sepetteki malların kamuoyuna açıklanacağını ifade etti. SEPETE GİREN VE ÇIKAN MALLAR DİE Başkanı'nın verdiği bilgiye göre, çıkan mallar içinde cenaze masrafları, jeton ücreti, hamam ücreti, gazyağı, terlik, ipek kumaş, sinek ilaçları, pastırma, kibrit, tornavida, Birinci sigarası, Yeni Harman sigarası gibi yaklaşık 60 mal bulunuyor. Eklenecek bazı yeni ürünler ise gofret, cips, araç için LPG, kuru temizleme, kargo, cep telefonu ekipmanları, internet ücreti, at yarışı, sayısal loto, şans topu, epilasyon, kasko, gevrekler (corn flakes), kombi, kreş ücreti, ekmek arası yiyecek ve banka havalesi ücreti olarak sıralanıyor. DİE, sepet güncellemesinde ağırlığı binde 1'in altına düşen ürünleri sepetten çıkarırken, binde 1'in üzerinde ağırlığa sahip ürünleri dahil ediyor. YENİ YILDA TEFE YERİNE ÜFE Yeni dönemde Toptan Eşya Fiyatları Endeksi (TEFE) yerine Üretici Fiyatları Endeksi'nin (ÜFE) geleceğini de anlatan Demir, “Bizim TEFE karma bir endeks. Yeni dönemde TEFE yi kaldırıp ÜFE'nin mal bileşenlerine uygun yeni bir endeks oluşturacağız... Bunları yeniden gözden geçirip tamamen ÜFE'ye geçiyoruz” diye konuştu. YENİ SEPET ENFLASYONDA SIÇRAMA YAPAR MI? Yeni oluşturulacak sepetle enflasyonda bir sıçrama olup olmayacağı konusunda da Demir, “Böyle bir tahmin şimdiden mümkün değil. Girecek ya da çıkacak mallardan yola çıkarak böyle bir durum beklenti içinde değiliz. Aşağı ya da yukarı çeker anlamında ampirik bir araştırmamız, kurumsal olarak da bu anlamda bir beklentimiz yok... Bu konuda şimdiden bir şey söylemek spekülatif olur” diye konuştu. İŞSİZLİK RAKAMLARI İşsizlik rakamlarının önemine de değinen DİE Başkanı, yıl sonu itibariyle bölgesel bazda işsizlik rakamlarını yayınlayacaklarını açıkladı. Demir, 2005 yılından itibaren 3 aylık aralarla, zincirleme şekilde, her 3 ay sonunda yıllık işsizlik rakamlarını, her ay da geçmiş 3 ayın işsizlik rakamlarını yayınlayacak yeni bir sistem tasarladıklarını ifade etti. Ömer Demir, “Yani biz şimdiki fiyat hareketi gibi işsizlik rakamlarını da aylık ama geçmiş 3 ayın ortalaması biçiminde yayınlamaya düşünüyoruz” şeklinde konuştu. ","label":"economy"} +{"text":"Hazine 91 günde % 24.5 borçlandı Hazine'nin 91 günlük bono ihalesinde hedeflenen 2.5 katrilyonluk satış gerçekleştirildi. Hazine'nin ihalesine 5.3 katrilyon liralık nominal teklif geldi. İhalede ortalama bileşik faiz yüzde 24.52 oldu. İhalede maksimum faiz ise yüzde 24.75'e yükseldi. Hazine'nin ihalelerinin ardından gösterge tahvillerde de faizler yüzde 24.49'a geriledi. Bu arada Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu ile yeni bir stand-by anlaşması yapmaya karar vermesi Türk tahvillerinin performansını artırdı. Sektörün göstergesi JPMorgan'ın Gelişmekte Olan Ülke Tahvilleri Endeksi'nin 8 baz puan düşüşle ABD Hazine tahvillerinin 459 baz puan üzerine çıktı. Türkiye'nin 2034 vadeli tahvili 97.1 dolara yükseldi. 2030 tahvili de 134 dolara çıktı","label":"economy"} +{"text":"Japan Tobacco International (JTI), geçen hafta özel tüketim vergisi (ÖTV) oranlarında yapılan değişikliğin ardından, orta fiyat kategorisinde yer alan ürünü Winston sigarasının fiyatına yüzde 26.1 ile yüzde 27.3 arasında artırdı. Düzenleme sonrası 2 milyon 300 bin lira olan Uzun Winston ve Uzun Winston Light sigaralarının fiyatı yüzde 26.1 oranında artışla 2 milyon 900 bin liraya çıktı. Kısa Winston'ın, Box, Soft, Light ve Superlight çeşitlerinin fiyatları da yüzde 27.3 oranında artışla 2 milyon 200 bin liradan 2 milyon 800 bin liraya çıktı ","label":"economy"} +{"text":"Yatırım yapan kazanacak Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Mustafa Su, Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) katılım paylarının hangi oranda yatırıma yönlendirildiğinin önemli olduğunu söyledi. Katılımcıların kesinti oranlarına dikkat etmesi gerektiğini belirten Su, sistemin cazip hale gelebilmesi için katılım paylarının azami ölçüde yatırıma yönlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Anadolu Hayat Emeklilik olarak katkı paylarından sadece yüzde 2.4 oranında kesinti uyguladıklarını dile getiren Mustafa Su, \"Katılımcıların yatırdıkları her 100 liralık katkı payının 97.6 lirasını yatırıma yönlendirerek daha kazançlı çıkmalarını sağlıyoruz. Sistemin başladığı günden bu yana düşük kesinti prensibini başarıyla uyguladık\" dedi. BES'te uzun vadede hem katılımcıların, hem şirketlerin, hem de ülke ekonomisinin kazançlı çıkacağını belirten Mustafa Su şöyle konuştu: \"Bilindiği gibi, bireysel emeklilik sistemi hem katılımcıya hem de şirketlere uzun vadede kazanç vaat etmektedir. Emeklilik şirketleri ne kadar çok fedakârlık yaparsa, katılımcıların menfaati o kadar artacaktır. Hedefimiz düşük kesinti stratejisiyle sistemi cazip hale getirmektir.\" 'Kesintiye dikkat' AnadoluHayatEmeklilik GenelMüdürüMustafaSu, BES katılımcılarına şu uyarılarda bulundu: \"Bireysel emekliliğe titizlikle hazırlandık. Amacımız katılımcıların menfaatlerine uygun planlar sunmak, bu amaçla kesinti oranlarını minimumda tutarak katkı paylarının en üst seviyede yatırıma yönlendirilmesini ve yüksek getiri sahibi olmalarını sağlamaktır. Katılımcıların dikkatli olması gereken bu hususları özellikle belirtmek isterim. Bu arada katılımcılar yatırdıkları her 100 birim katkı payının ne kadarı kesintiye gidiyor, ne kadarı yatırıma yönlendiriliyor, sorusunu mutlaka sormalı.\" AXA OYAK Sigorta'ya 2004 Tüketici Ödülü Grand Cevahir Otel'de düzenlenen 'Tüketici Zirvesi'nde Devlet Bakanı Güldal Akşit ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün katılımıyla 'Tüketici 2004 Kalite Ödülleri' sahiplerini buldu. Tüketici Dergisi bu zirveden önce düzenlediği kalite anketiyle bir yıl boyunca iki değişik kanaldan Türk halkının marka tercihlerini araştırdı. İlk aşamada yaklaşık 38 bin kişi ile birebir anket gerçekleştirildi. Elde edilen sonuçlar daha sonra, Tüketici Dergisi'nin internet sitesinden gelen oylarla birleştirildi ve Türkiye'de tüketicinin kalitesine en çok güvendiği markalar belirlendi. Marka araştırmasının 'Sigorta Şirketleri' dalındaki birincilik ödülü AXA OYAK'ın oldu. Pek çok firmanın faaliyet gösterdiği Türk sigorta sektörü içerisinde yüzde 18'lik bir oyla alanında Türkiye'nin kalitesine en güvenilen markası olan AXA OYAK, en yakın rakibi ile arasında yüzde 5'lik bir fark yarattı. Genel Sigorta 'değişim ve gelişim'e açık Genel Sigorta çalışanları Maslak Princess Otel'de \"Motivasyon Toplantısı'nda buluştu. 2003 yılında şirket genelinde başlatılan 'değişim ve gelişim' workshop projesinin devamı olan bu çalışmaya genel müdürlük ve tüm bölge müdürlüklerinden yönetici ve çalışanlar katıldı. Genel Sigorta Genel Müdürü Hulusi Taşkıran'ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda genel müdür yardımcıları Serdar Gül ve Didem Bulut hazır bulundu. Çalışanlara özel bilgi Pazarlama, Eğitim ve Reklam, Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Didem Bulut, katılanlara Genel Sigorta'nın sektördeki en son durumunu yansıtan bir sunumla şirketin sektör içindeki konumu, sermaye durumu ve finansal yapısı ile ilgili bilgileri aktardı. Şirket genelinde kaliteli hizmet sunumuna önem verildiği vurgulanarak, geçen yıldan bu yana kalite iyileştirme faaliyetleri hakkındaki grup workshop'lar ve alınan aksiyonlar irdelendi. Toplantıda şirketin en son reklam çalışması olan 'kâğıt ötesi sigortacılık' temasının işlendiği reklam görseli tanıtıldı. Bu arada şirket çalışanlarının önem verdiği öneri sistemi de değerlendirildi. Öneri sistemine gönderilen önerilerin değerlendirilmesi sonunda pazarlama yetkilisi Rengin Kızılkaya birincilik ödülü aldı. Başak'ın balığı konuştu Digiturk'ün 33 radyo ve ekstra müzik kanalındaki balıklar Başak Sigorta'nın reklamında konuşuyor Digiturk'ün 33 radyo ve ekstra müzik kanalını açtığınızda karşınıza gelen akvaryumdaki balıkların Başak Sigorta reklamında yaptıklarını gördüyseniz şaşırmayın. Aquavision'un deniz dibinin büyüleyici atmosferini ekrana yansıttığı bu yeni uygulama ile stresten arınmak için Kızıldeniz'e veya Maldivler'e gitmenize gerek yok. Akmerkez'de kurulan 2000 litrelik akvaryumdan görüntülerin yayımlandığı Digiturk'ün ekstra müzik ve radyo kanallarından deniz altının gizemli dünyasını keşfedebilirsiniz. Buraya ilk reklamveren olan Başak Sigorta, huzur ve güveni çağrıştıran bir ortamda reklamlarının müşteriye ulaşmasını amaçlıyor. Aquavision olarak adlandırılan reklam projesinde, akvaryumdaki balıklar birbirleriyle konuşma balonlarıyla konuşturuluyor ve diyaloglarda şirket isimleri geçiyor. Bu arada ekranda görülen gerçek akvaryumda 21 cins balık ve 100'ün üzerinde deniz canlısı yaşıyor. Başak Sigorta Reklam Müdürü Burcu Dinçer, \"İnsanlar çağın gereği artık evlerine gittiklerinde daha sakin ve huzurlu bir ortam arıyor. Digitürk radyo kanallarının 33 kanalından herhangi birini açtığınızda hem müzik dinliyorsunuz, hem de akvaryumda balıkları seyrediyorsunuz. Halkımızın sevebileceği projelerde yer almak istiyoruz\" dedi. Melodi de 'Batı'lı Batı Sigorta, yat yarışlarının tanınmış isimlerinden olan 'Melodi' teknesine iki yıldır sponsor olarak destek veriyor. Batı Sigorta'yı bayrağını taşıyarak yarışlarda tanıtan 'Melodi' teknesi, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 2004 yılında da yurtiçi ve yurtdışı yarışlarda başarılara damga vurmak için yarışacak. Eğitim hep sürecek Tekstilbank şube müdürleri ile Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigorta yetkilileri, eğitim çalışmasında bir araya geldi. Acıbadem Sigorta ve Acıbadem Sağlık Grubu tanıtım filmleri gösterildikten sonra, toplantının açılış konuşmasını Acıbadem Sigorta Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gülsultan Doğan yaptı. Hedef büyük Acıbadem Sigorta'nın üretim rakamları ve hedeflenen veriler Satıştan Sorumlu Grup Müdürü Serpil Erden tarafından, Acıbadem Sigorta ürünleri ise Projeler ve Organizasyon Grup Müdürü Timur Kaya tarafından Tekstilbank şube müdürlerine aktarıldı. Acıbadem Sigorta ve Tekstilbank işbirliğinin şube kârlılığı Gülsultan Doğan tarafından anlatıldıktan sonra, soruları Tıbbi Koordinasyon Müdürü Dr. Tuğrul Özseçen yanıtladı. ","label":"economy"} +{"text":"Markalı ürün seferberliği MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Nurettin Nebati, Çin tehdidi dolayısıyla yılbaşından sonra ihracat gelirlerinde ciddi bir düşüş yaşanacağı tahmininde bulunarak, buna karşı ‘markalı ürün’ seferberliği başlatılması gerektiğini bildirdi. Nurettin Nebati, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin ihracatta rekor üstüne rekor kırmasına karşın, yılbaşından itibaren dış satım gelirlerinde ciddi bir düşüş yaşanacağı öngörüsünde bulundu. İhracatta istikrarlı büyüme için markalaşmaya odaklanmanın kaçınılamaz bir gerçek olduğu vurgulayan Nebati, ‘İhracatta katma değeri yüksek markalı ürünlerin ağırlığı arttırılabilirse, Türkiye’nin ihracat geliri 2010 yılında yıllık 150 milyar dolara ulaşabilir’ dedi. Nebati, Türkiye’nin 2003’ten itibaren ihracatta rekor üstüne rekor kırmasına karşın, ihracatın üçte birini gerçekleştiren tekstil ve hazır giyim sanayicileri arasında 2005’le ilgili kaygıların had safhaya ulaştığını dile getirdi ","label":"economy"} +{"text":"İş Yatırım, Türk Hava Yolları'nın (THY) halka arzına ilişkin yapılacak pazarlama faaliyetleri kapsamında hazırlanacak formları, yaşadıkları ülkelere dönüş yapacak 300 bin civarındaki Türk vatandaşına THY uçaklarında dağıtmayı planlıyor. İş Yatırım tarafından yapılan açıklamada, şirketin THY hisselerinin bir kısmının halka arz yoluyla özelleştirilmesi çalışmalarında danışmanlık hizmeti vermesi için THY ile bir anlaşma imzalandığı anımsatılarak, bu konuyla ilgili çalışmaların başladığı bildirildi. Açıklamada, İş Yatırım yetkililerinin özelleştirilecek hisselerin ne kadarının yabancılara verileceğinin henüz belirlenmediği ifade edilerek, hisselere özellikle yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlardan yoğun ilgi olduğu kaydedildi. Açıklamada, şu bilgilere yer verildi: 'İş Yatırım, THY arzında geçmiş uygulamalardan farklı olarak özellikle belli başlı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklere yönelik olarak aktif pazarlama gerçekleştirecek. Öncelikle hazırlanacak formların yaşadıkları ülkelere dönüş yapacak 300 bin civarındaki Türk vatandaşına THY uçaklarında dağıtılması planlanıyor. Bu formları doldurarak adres bilgilerini THY personeline iletecek olan yatırımcılara halka arz sirküleri ve broşürleri talep toplama tarihinden önce gönderilecek.' Açıklamada, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın yurtdışında yaşayan ve iş yapan Türkleri temsil eden çeşitli derneklerle ön görüşmelere başladığı da belirtildi. ","label":"economy"} +{"text":"Petrol, Venezüella ile 47 dolardan döndü Petrol fiyatları haftaya 46,91 dolarlık tarihi rekorla başladı. Venezüella'da Devlet Başkanı Hugo Chavez'in zaferle ayrıldığının açıklanması 47 dolara doğru giden fiyatların biraz gerilemesine neden oldu. GEÇEN haftayı tarihi zirvelerinde kapatan ham petrol fiyatları, yeni haftaya da yeni rekorlarla girdi. New York Ticaret Borsası'nda işlem gören hafif türü ham petrolün varil fiyatı, 21 yıllık borsa tarihinin en yüksek değeri olan 46.91 dolar seviyesine ulaştı. Dünyanın 5'inci büyük petrol ihracatçısı Venezüella'da hafta sonu gerçekleştirilen Devlet Başkanı Hugo Chavez'in geleceğini belirleyecek referandum sonuçlarıyla ilgili belirsizliğin sürmesi ve Irak'ta aralıksız süren çatışmalar, olumsuz gelişmelere karşı hassas olan petrol piyasasında yeni zirvelerin gerçekleşmesine zemin oluşturdu. Son gerçekleşen yükselişlerle birlikte ham petrol fiyatları New York Ticaret Borsası'nda, 1 yıl öncesine göre yüzde 50'nin üzerinde değer kazanmış oldu. Venezuella devlet petrol şirketi PDVSA Başkanı Ali Rodriguez ham petrol fiyatlarının bu hafta içinde 47-48 dolarları görebileceğini belirterek, ‘50 dolar seviyesi bir mıknatıs gibi piyasaları çekiyor. Sanırım bu seviyeye bir deneme olacak’ diye konuştu. CHAVEZ ETKİSİ Venezüella'da yapılan referandumdan Devlet Başkanı Hugo Chavez'in zaferle ayrıldığının açıklanması, uluslararası borsalarda günlerdir yükselen petrol fiyatlarını biraz geriletti. Gün içinde New York Ticaret Borsası'nda 46.91 dolarla tarihinin en yüksek değerini gören hafif türü ham petrolün varil fiyatı, Venezüella'daki referandum sonuçlarının açıklanmasının ardından 46.20 dolar seviyesine geriledi. Londra Uluslararası Petrol Borsası'nda işlem gören Brent türü ham petrolün varil fiyatı ise Venezüella'dan gelen haberler sonrasında 43 sent gerileyerek 43.40 dolar seviyesine indi. Venezüella'nın günlük 2.6 milyon varil seviyesinde bulunan petrol arzının Devlet Başkanı Hugo Chavez'in referandumu kaybetmesi halinde yandaş işçilerin eylemleri neticesinde kesintiye uğrayacağı korkusu, uzmanlarca petrol fiyatlarında son günlerde yaşanan rekor yükselişlerin nedeni olarak gösteriliyordu. Irak'ın orta kesiminde bulunan bir petrol boru hattında yangın çıkarken, güneydeki terminallerden petrol arzı ise yarım kapasiteyle sürüyor. Görgü tanıkları ve polisin bildirdiğine göre yangın, cuma günü direnişçilerin sabotaj saldırısına uğrayan Bağdat'ın güneyindeki Müseyyeb kasabasından geçen boru hattında başladı. Şiilerin çoğunlukta olduğu kasabanın kontrolü koalisyon askerlerine karşı savaşan direnişçilerde bulunduğundan, görevliler henüz boru hattına müdahalede bulunamıyor. Yanan boru hattının, Irak'ın rafineri, petrol tankları ve üretim bölgelerini birbirine bağlayan iç boru hattı ağına dahil olduğu bildirildi. Bağdat'a benzin sağlayan hatta Cuma günü gerçekleşen sabotaj saldırısı nedeniyle, Irak'ın başkentinde benzin sıkıntısı oluşmaya başlamıştı. YARIM KAPASİTE Irak'ın güneyindeki terminaller ise yarım kapasiteyle petrol ihracatını sürdürüyor. Günlük yaklaşık 900 bin varillik arz, 42 inç genişliğindeki tek boru hattıyla sağlanıyor. Güney terminallerini besleyen 48 inç genişliğindeki diğer ana petrol boru hattı ise saldırı olacağı endişesiyle kapalı tutuluyor. Chavez: Fiyatları 25 dolara indirmek için çalışacağız GÜNLERDİR olumsuz haberler nedeniyle yükselişini sürdüren petrol piyasalarının ateşi, Venezüella ve Suudi Arabistan'dan gelen olumlu haberlerle düşme eğilimine girdi. Venezüella'da hafta sonu gerçekleştirilen referandumda zaferini ilan eden Devlet Başkanı Hugo Chavez, zafer konuşmasında petrol piyasasında istikrar sözü verdi. ‘Hükümetim adına OPEC'e garanti ederim ki dünya petrol piyasasının istikrarı sağlanacak’ diyen Chavez, Orta Doğu haricindeki en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesiyle ilgili endişelerin azalmasını sağladı. Başkent Riyad'da yayınlanan bir gazeteye açıklamalarda bulunan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah ise petrol fiyatlarını 25-30 dolar seviyesine çekmeyi hedeflediklerini kaydetti. ‘Fiyatları 25-30 dolar seviyesine düşürmek için petrol sahalarının izin verdiği ölçüde maksimum pompalama yapacağız’ diyen Veliaht Prens, rekor seviyelerde gezen fiyatların gevşetilmesi adına ülkesinin üzerine düşeni yapmayı sürdüreceğini söyledi. ","label":"economy"} +{"text":"Ekonomistler hükümetin cari işlemler açığını azaltmak için tüketici kredilerini hedef almasını doğru bulmuyor. Bu nedenle KKDF'yi 5 puan artırmanın istenilen sonucu vermekten uzak kalacağına dikkat çekiyorlar Cari işlemler açığının arttığı bir dönemde talepteki artışın ithalatı da körükleyici bir etki yaratması, dikkatleri tüketim harcamalarına ve özellikle tüketici kredilerine çekti. Cari işlemler açığındaki artışı dizginlemek amacıyla iç talebi frenlemek için tüketici kredilerindeki Kaynak Kullanımın Destekleme Fonu'nu (KKDF) artırmayı planlayan hükümet, mevcut yasa çerçevesinde Fon kesintisini ancak beş puan daha artırarak yüzde 15'e çıkarabilecek. Ekonomistler ise hükümetin cari işlemler açığını azaltmak için tüketici kredilerine uygulanan KKDF'yi artırmanın istenilen sonucu vermekten uzak olacağına dikkat çekiyorlar. Dışbank'tan Ekonomist Erkin Işık, 'Beş puanlık bir artış kredi almadaki cazibeyi kaybettirecek bir önlem olmaz. Hükümet bunun fazla artırılması için yöntemler arayabilir. Bu tek başına yeterli bir önlem olmaz' dedi. Merkez Bankası verilerine göre, tüketici kredileri 6 Ağustos haftasında geçen yıl sonuna göre yüzde 44.4 artışla 12.25 katrilyon liraya ulaştı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, hafta başında düzenlediği basın toplantısında, bankaları artan tüketici kredisi kullanımı konusunda uyarmış ve cari işlemler açığındaki artışı durdurabilmek tüketici kredilerindeki KKDF'nin artırılabileceğini söylemişti. KANUN BU YETKİYİ VERİYOR Bazı kanunlarda değişiklik yapan ve 20 Haziran 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4684 sayılı yasanın geçici 3. maddesi, Bakanlar Kurulu'na KKDF'yi sıfıra kadar indirme ya da 15 puana kadar artırma konusunda yetki veriyor. Reuters'e değerlendirmede bulunan ekonomi yetkilileri, hükümetin cari açığı azaltmak için önümüzdeki günlerde KKDF oranlarını artıran kararnameyi hazırlayacağını kaydetti ancak artışın tüketici kredilerinde en fazla 5 puan olabileceğine dikkat çekti. SORUN TÜKETİCİ KREDİSİNDE DEĞİL HSBC Ekonomisti Ahmet Akarlı, cari açığın banka kredileri ile bire bir ilişkilendirilmemesi gerektiğini kaydederek, bankacılık aracılık maliyetlerinin artırılmasını doğru bulmadığını söyledi. Akarlı, Türkiye'nin büyümeye bağlı olarak ister istemez cari açık verildiğini kaydederek, şunları söyledi: 'Çok güçlü ara malları talebi var ve tüketim malları ithalatının sınırlı bir ağırlığı var. Oradaki artış keskin olsa bile ağırlıklı olarak cari işlemler dengesindeki bozulmanın oradan kaynaklandığını düşünmüyorum. Tüketici kredilerine getirilecek sınırlamanın da etkisinin görece kontrollü olacağı kanaatindeyim... Bunun optimal bir önlem olduğu kanaatinde değilim.' 1 EKİM'E KADAR BEKLENECEK Hükümetin tüketici kredilerindeki KKDF oranını yüzde 15'in üzerine çekmek için yeni bir yasal düzenleme yapması gerektiği ifade ediliyor. Bunun için de TBMM'nin açılacağı 1 Ekim'in beklenmesi gerekiyor. Işık, Merkez Bankası'nın 'seçici' önlemlerden söz ettiğini ve canlanmanın belirli sektörlerde yüksek olduğunu belirterek, 'Sonuçta kredilerdeki vergi artırılabilir ama o sektörlere yönelik vergi gibi bazı önlemler getirilebilir... Genel olarak ekonomide canlanma var. Bunu önlemenin yolu da faiz indirimini geciktirmektir' dedi. TAHMİN 12 MİLYAR DOLAR Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener önceki gün yaptığı basın toplantısında, son olarak IMF'nin de genişlemesine dikkat çektiği cari açık beklentisinin yıl sonu için, mayıs itibarıyle aşılan, 7.6 milyar dolardan 10.8 milyar dolara revize edildiğini söyledi. Analistler, yıl sonunda cari işlemler açığını 12 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Merkez Bankası'nın salı günü açıkladığı verilerine göre, cari işlemler açığı ocak-haziranda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 95.4 artışla 9.945 milyar dolara ulaştı. IMF'ye 8. gözden geçirme sonrasında gönderilen niyet mektubunda, ihracat ve turizm gelirlerindeki güçlü artışın artan ithalatı büyük oranda dengelemesiyle bu yılki cari açığın GSMH'nın yüzde 3.5-4'üne karşılık gelen bir düzeye ulaşmasının beklendiği bildirilmişti. IMF de yaptığı yıllık değerlendirmede Türk ekonomisinin genişleyen cari işlemler açığından kaynaklanan risklerle karşı karşıya olduğunu açıklamıştı. Patronu hapiste şirketi satışta Yeltsin döneminde yıldızı parlayan ve Rusya'nın en zengin adamları arasına giren Yukos'un sahibi Mikhail Khodorkovsky, demir parmaklıkların ardında yargılanıyor. Devleti dolandırılmaktan ve vergi kaçakçılığından suçlanan Khodorkovsky ve sağ kolu Platon Lebedev hakkında 10 yıl hapis cezası isteniyor. Şirket yöneticilerinin yargılama süreci devam ederken, 3.4 milyar dolarlık vergi borcu nedeniyle el konan petrol devi Yukos'un üretim yapan bir iştirakinin değerinin tespit edilmesi için Batılı bir yatırım bankasına başvuruldu. Rus Hükümeti'nin isteğiyle Alman Dresnder Bank'a ait Dresnder Kleinworth Wasserstein, Yukos'un ana petrol üretimi yapan Yuganskneftegas şirketinin piyasa değerini belirleyecek. Rusya'nın prestijli bir yatırım bankasına bu görev vermesi dünya enerji piyasalarına rahat bir nefes aldırdı. Yukos ve iştiraklerinin çok düşük bir fiyata satılacağını düşünen dünya enerji piyasaları, Rus hükümetinin Dresnder Kleinworth Wasserstein'i görevlendirerek doğru yaptığının altını çizdi. Jüri üyeleri ikramiyeye ortak Kamu kuruluşlarının düzenleyeceği yapı sanatları ile ilgili yarışmalarda, jüri üyelerinine ve danışmanlara verilecek ücretler ile bu kişilere ve yarışmacılara ödenecek yolluklar yeniden belirlendi. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan yönetmeliğe göre bu tür yarışmalarda görev alan danışman ve asli jüri üyeleri ile raportörlerin her birine, yarışmacılara verilecek ödüllerin toplam tutarının yüzde 4'ünü geçmemek üzere, idarece belirlenecek miktarda ücret ödenecek. Önceden, bu kişilere en yüksek devlet memuru aylığının iki katını geçmemek üzere idarelerce belirlenecek miktarda ücret ödeniyordu","label":"economy"} +{"text":"Raydaki inekler haklı çıktı! HAYDARPAŞA Garı’nda dev bir pankart. Bir karikatür. Karikatürde, mahkemede yargılanan inekler!.. Karikatürdeki savcı sanık sandalyesinde oturan inekleri göstererek şöyle konuşuyor: ‘Bu sanıklar rahat seyredemeyeceğiz diye, hızlı tren projesini engellemeye çalışıyorlar sayın hakim!’ Demek, AKP Hükümeti’nin yaptıklarını eleştiren, tersini savunanlar inek!.. Demek, bilimadamları inek!.. Demek, çok ciddi hayati tehlikelere işaret edenler inek!.. Bu alayın bedelini, Türkiye ne yazık ki, çok pahalıya ödüyor. Halkla alay etmek!.. Bilimle alay etmek!.. Hatta, kendi insanlarına hakaret etmek!.. İKİ İHALE Aslında, önceki akşam Sakarya’da raydan çıkan hızlı tren mi, yoksa pembe tablolar eşliğinde, raydan yavaş yavaş çıkan Türkiye mi?.. Hızlı tren, Ankara-İstanbul arasını 4-5 saate indirmek, yıllardır her iktidarın hayali. Elbette, olumlu bir amaç. Ama, altyapı şartıyla. Hızlı tren şartnamesi ilk kez 1991’de hazırlanıyor. Aradan geçen 13 yılda, değişik nedenlerle askıda kalıyor. AKP işbaşına gelince, ele alınan projelerden biri de hızlı tren. Önce, Ankara-Eskişehir arası ihaleye çıkarılıyor. İhaleyi İspanyollar kazanıyor. Şimdi, sırada Eskişehir-İstanbul arasının ihalesi var. Peki, bu ne ihalesi.. Hızlı tren için altyapı ihalesi!.. Ama, bu altyapı olmadan hızlı tren seferleri başlıyor!.. ‘HER ŞEY ALLAH’TAN’ İhaleye çıkıldığına göre, altyapının hızlı trene göre yenilenmesi gerektiğini herkes biliyor!.. O yenilenmede neler var?.. - Virajları genişletmek - Rayları kalınlaştırmak - Rayların oturduğu yatakları güçlendirmek - Rampaları düşürmek. Teknik olarak belki daha başka önemli düzenlemeler. Ama bunların hiçbiri yapılmadan hızlı tren seferleri başlıyor. ‘Yapmayın’ diyenler inek!.. Göz göre göre gelen facia ise, TCDD Genel Müdür Vekili Ali Kemal Ergüleç’e göre, ‘Her şey Allah’tan!..’ Kazaya bu teşhisi koyan genel müdürün kendisi Allah’lık!.. İÇERİDEN UYARI İşin çarpıcı bir başka boyutu daha var. Hızlı tren uygulamaya geçmeden önce, TCDD içinden buna karşı çıkanlar var: ‘Bu altyapı ile hızlı tren tehlikelidir!..’ Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TCDD’nin yeni yönetimi, bu uyarıyı dikkate alacağı yerde, bunu siyasal direnme olarak kabul ediyor ve TCDD’de bu uzmanlar bir kenara itiliyor. TCDD’nin başına da Allah’lık bir genel müdür!.. Yataklı vagonlarda içki yasağı getirmeye kalkan Allah’lık bir adam!.. Öyle bir karikatürü, hiç sıkılmadan Haydarpaşa Garı’na astıran zihniyetin, böyle bir faciayı ‘Her şey Allah’tan’ diye nitelemesi, son derece normal. Hızlı trende altyapının tamamlanması için, zaten çıkılan ihale de bunu gösteriyor, daha en az 3-4 yıl gerekiyor. Ama, kim bekler 3-4 yılı, ‘Biz yapıyoruz, yaptık, yaparız’ böbürlenmeleri!.. Trajedinin son perdesi, iki gariban makinistle bir gariban tren şefinin gözaltına alınması!.. RJ uçaklarına dikkat! ANADOLU’da küçük havaalanlarına inebilen, uzun pistlere ihtiyaç göstermeyen uçaklar: RJ uçakları. Uzun süredir bunlar tehlike gösteriyor. Hatta, geçenlerde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım aynen şöyle diyor: ‘RJ’leri iade ediyoruz. Bunlarla uçmak tehlikeli.’ Yerinde bir önlem!.. Ne var ki bu sözün gerisi gelmiyor. THY’den öğrendiğim kadarıyla, RJ uçaklarından 4’ü iade ediliyor, ama 6’sı hálá uçuyor!.. Bu uyarıyı hatırlatmanın tam zamanı!.. ","label":"economy"} +{"text":"Petrol fiyatları yükselince ithalatı yüzde 51 arttı Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), ham petrol fiyatlarındaki artış ile birlikte, ithalatın da artış trendine girdiğini bildirdi. DTM'nin ''Dış Ticaretin Görünümü'' değerlendirmesinde, ithalatın 2004 yılı Haziran ayında yüzde 47,5 oranında artarak, 8 milyar 446 milyon dolara ve Ocak-Haziran döneminde yüzde 47,3 oranında artarak 45 milyar 434 milyon dolara yükseldiği hatırlatıldı. Altı ayda tüketim malları ithalatı yüzde 108.8 artarken, otomotiv ithalatı 3.2 milyar dolarlık artışla, ithalatı en çok artan sektör oldu. İlk altı ayda genel ithalat 14 milyar 597 milyon dolar arttı. Bu artışta, ara malları ithalatındaki 7,5 milyar dolar, yatırım malları ithalatındaki 3,8 milyar dolar ve tüketim malları ithalatındaki 3,3 milyar dolarlık artışların etkili olduğu kaydedildi. Toplam ara malları ithalatı 30 milyar 751 milyon dolar, tüketim malları ithalatı 6 milyar 405 milyon dolar, yatırım malları ithalatı 8 milyar 278 milyon dolar olarak gerçekleşti. HAM PETROL İTHALATI Ocak-Nisan döneminde artış hızı yüzde 8'de kalan ''ham petrol'' ithalatı, önceki yılın aynı dönemine göre, Mayıs ayında yüzde 50 ve Haziran ayında yüzde 51,8 oranlarında arttı ve Haziran ayında 531 milyon dolara ulaştı. Ham petrol fiyatlarındaki artış ile birlikte, ithalat da artış trendine girdi","label":"economy"} +{"text":"IMF ile anlaşma tahvillere yaradı Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile üç yıllık yeni bir stand-by anlaşması yapmaya karar vermesi Türk tahvillerinin performansını artırdı. Cuma günkü zayıf ABD verilerinin ardından gelişmekte olan ülke tahvillerinin geneli iyi performans göstermeyi sürdürdü. Sektörün göstergesi JPMorgan'ın Gelişmekte Olan Ülke Tahvilleri Endeksi'nin 8 baz puan düşüşle ABD Hazine tahvillerinin 459 baz puan üzerindeydi. ABD verilerinin zayıf çıkması, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırımı konusunda üzerindeki baskıyı azaltarak, yüksek getirili gelişmekte olan ülke tahvillerine olan yatırımcı ilgisini artırmasıyla dünyadaki tahvil piyasalarında büyük bir çıkışa neden oldu. Türkiye'nin 2034 vadeli tahvili 97.1 dolara yükseldi.","label":"economy"} +{"text":"Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Aycell - Aria birleşmesiyle oluşan Avea'nın, 2013 sonuna kadar olan 10 yılda yaklaşık 11.8 milyar dolarlık vergi ve benzeri kaynağı Hazine'ye aktarmasının beklendiğini bildirdi. DYP Milletvekili Dursun Akdemir'in yazılı soru önergesini yanıtlayan Yıldırım, birleşmeyle Aria'nın \"kurtarıldığı\" iddialarını kabul etmedi. Aria'nın toplam 3.6 milyar dolarlık borcunun önemli bir bölümünün birleşme sırasında sermayeye çevrilmesiyle 1.3 milyar dolara indirildiğini belirten Yıldırım, bu kapsamda Aria'nın yeni şirkete aktardığı bu borçla birlikte 4.9 katrilyon liralık aktif kaynağın Avea'ya aktarıldığını anlattı.Yıldırım, Aycell'in birleşme öncesindeki yaklaşık 500 trilyon lirası Türk Telekom'a, 70 trilyonu da değişik yüklenici firmalara olan borç ve mali yükümlülüklerinin de Türk Telekom tarafından ödenmiş sermayeye çevrildiğini anımsattı","label":"economy"} +{"text":" Üç büyükten Doğu Karadeniz Otoyolu'na 831 milyon $ kredi Akbank'ın Malta Şubesi, Garanti Bankası'nın Lüksemburg Şubesi ve İş Bankası'nın Bahreyn Şubesi'nin oluşturduğu konsorsiyum, Doğu Karadeniz Devlet Yolları projesi için kullanılmak üzere 831 milyon dolarlık finansman sağladı. Finansmanla ilgili kredi sözleşmesi, 13 Ağustos Cuma günü imzalandı. Yapılan açıklamaya göre bankaların eşit olarak 277'şer milyon dolar ile katıldığı 831 milyon dolarlık kredinin, Avrupa'yı Kafkaslara ve Orta Asya'ya bağlayan ve bölge ekonomisi açısından büyük önem taşıyan Doğu Karadeniz Devlet Yolları için kullanılacağı belirtildi. Açıklamaya göre, vadesi 5 yıl olan kredi, sözleşmenin imza tarihinden 42 ay sonra başlamak üzere 4 eşit taksitte geri ödenecek. Söz konusu projeye Garanti-Akbank konsorsiyumu tarafından geçtiğimiz yıl 59.8 milyon dolar, 2002 yılında ise 140 milyon dolar finansman sağlanmıştı. ","label":"economy"} +{"text":"Tarıma rekabet geliyor Bu anlaşmanın en önemli yanı tarımdaki destekleri süreç içinde tümüyle ortadan kaldırmayı hedeflemesi. Bu hedefe varıldığında tarım ticareti serbest rekabet şartlarında yürütülecek. Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ), Cenevre'de 27 Temmuz'da başlayıp 1 Ağustos'ta sona eren ve DTÖ'nun Taylandlı Başkanı Supachi Panitchpakdi'nin \"tarihi\" olarak nitelediği toplantıda belirlenen Çerçeve Anlaşması'nın Türkiye için önemi ne? Bu sorunun cevabını vermeden önce, DTÖ'nün tarımla ilgili kurumsal hedefini özetleyelim. NASIL BİR DÜNYA TARIMI? DTÖ'nün karar alırken oylama yöntemini benimsemeyip, görüş birliği araması da çok önemli bir özelliği. Tarım konusundaki çabaların son toplantıya kadar istenilen yolu alamamasının nedeni de bu. Son toplantıda kabul gören tarım konusundaki \"Çerçeve Anlaşma\" da çok farklı çıkarlara ve o çıkarlar ardında toplanan üye ülkelere rağmen görüş birliği ile alındı. GATT'ın kendini de feshettiği son müzakere turlarının yapıldığı Urugay toplantısında, tarımı da DTÖ kapsamına aldı. Üyeler, tarım ülkelerinden yapılan ithalatta uyguladıkları gümrükleri indirerek pazara girişi kolaylaştıracaklar, iç üretimdeki destekleri ve ihracata uyguladıkları teşviki azaltacaklar. Kısacası tarım ticaretini serbest rekabet şartları altında yürütecekler. Bunun teknik olarak mümkün olması için üç aşama tespit edilmiş: 1- Pazara giriş 2- İç destekler ve 3- İhracatta sübvansiyonlar. Pazara giriş için varılan anlaşmaya göre, gelişmiş ülkeler altı yıl içinde yüzde 36, gelişme yolundaki ülkeler de on yıl içinde yüzde 24 nispetinde gümrük vergilerinde indirim yapacak. İç desteklere gelince, 1986 ila 1988 yılları arasındaki tarifeler esas alınacak. Gelişmiş ülkeler altı yıl içinde tarıma verdikleri desteklerinde yüzde 20, gelişmekte olan ülkeler ise on yıl içinde yüzde 13.33 oranında indirime gidecek. İç destekler konusunda bir istisna ise asgari desteklerdir. Asgari destek, o malın üretim değerinin Gelişmekte olan ülkelerde yüzde onunu, gelişmiş ülkelerde ise yüzde beşini geçmemesi gerekmektedir. Türkiye'deki destekleme alımları, ürünün üretim değerinin yüzde onunun altında kaldığı için, ülke olarak burada bir sorun yaşamayacağız. İhracat sübvansiyonları da aynen diğer iki konu gibi indirim hedeflidir. Bütçe harcamalarından ve sübvansiyonlardan yararlanan ürün adedinin sınırlanması istenmektedir. Buna göre gelişmiş ülkeler, anlaşma yapıldığından itibaren altı yıl içinde, bütçedeki ihracata yönelik destek harcamalarını yüzde 36, sübvansiyonlardan yararlanan ürün sayısını da yüzde 24 oranında azaltacak. Bu oranlar, Gelişmekte olan ülkeler için ise sırasıyla on yıl içinde yüzde 24 ve yüzde 14'tür. Esas alınacak dönem kimi ülkeler için 1986 ile 1990, bazısı için 1991 ile 1992'dir. DTÖ'nun tarımda, tüm desteklerden arındırılmış son durağa gitmeden önce, acilen hedeflediği çerçeve bundan ibaret. Bu hedefler temel bir mutabakat sağlamış ama herkesin çıkarı farklılaşınca arabayı yola koymak kolay olmamış. Bu nedenle son anlaşmayı arabayı yeniden yola koymak olarak niteleyenler de var. Peki, neden daha bir anlaşma sağlanamadan araba yoldan çıktı: Bunu anlamak için, DTÖ'nün içindeki farklı çıkar gruplarının kısa bir anlatımını yapmak gerekiyor. Bunlar öyle çelişiyor ki Dünya Ticareti'nin ancak yüzde on beşini oluşturan tarımsal ve tarıma dayalı endüstri malları, DTÖ'nün pazarlıklarının yüzde 85'ini oluşturuyor... Çünkü, öncelikle zengin Kuzey ile fakir Güney arasında bir çelişki var... Fakir ülkeler, zenginlerin tarım ihracatında uyguladıkları sübvansiyona son vermesini istiyor. Aynı zamanda endüstriyel ürünlere de pazarlarını açmalarını talep ediyor. Ne ki, çelişki bu kadarla sınırlı değil. Fransa'nın, tüm Avrupa köylülerinin sözcülüğüne soyunmuş, bu nedenle de hem AB'nin tavrını eleştirip, hem de Amerika Birleşik Devletleri'ne muhalif bir duruşu var. ABD'YE TAVIR VAR Amerika'ya tavır alanlar sadece AB, Fransa değil. Gelişmekte olan ülkeler arasında da AB muhalifleri var. Karışıklık bu kadarla da bitmiyor. Dünyanın en büyük tarım ithalatçısı ülkeleri birleştiren On'lar Grubu var. Bu grubun içinde İsviçre, Japonya, İsrail, Güney Kore bulunuyor... Bu grup kendileri için hassas olarak niteledikleri ürünler için hem sübvansiyonları, hem de yüksek gümrük duvarlarını savunuyorlar... Örneğin, Japonya'da pirinç ithalatı için uygulanan gümrük duvarı yüzde 500... En büyük tarım ürünü ihracatçıları da On Yedi'ler olarak toplanmış bulunuyor... Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda bunlardan... Bu grup esas olarak ABD'yi hedef almış durumda. Sübvansiyonların ve yüksek korumanın kaldırılmasını istiyorlar. Tarım ürünleri ihracatçısı olan ama On Yedi'ler gibi çok gelişmemiş olanlar da, Yirmi'leri oluşturuyor. Bunların liderliğini dünyanın en büyük soya ve şeker üreticisi olan Brezilya yapıyor. Yirmi'ler de sübvansiyonların tümünün kaldırılmasını istemekte... Diğer gruptan belki de tek farkı gümrük duvarlarının zamana yayılarak kademeli kaldırılmasını istemek. DTÖ tüm bu farklı çıkarları bir Çerçeve Anlaşma içinde toparladı. Anlaşmaya biraz da bu nedenle \"tarihi\" denmekte. Şimdi geliyoruz dizinin en önemli ve hassas sorusuna, \"Türkiye'nin bu gelişmeler ışığında durumu nedir, ne yapmalı, nasıl durmalı? ","label":"economy"} +{"text":"Koç Grubu'nun faktoring şirketi Koçfaktör, 2003 yılında dünyanın en iyi üçüncü ihracat faktoring şirketi seçildi. 2002 yılında da aynı başarıyı elde eden Koçfaktör, üst üste iki yıl aynı dereceyi alan ilk Türk firması oldu, Koçfaktör'dan yapılan açıklamada söz konusu ödülün verilmesinde servis kalitesi, ihracat yapılan ülke sayısı, çalışan muhabir sayısı ve ihracat faktoring hacminin başlıca ölçütler olduğu belirtildi. Açıklamada söz konusu değerlendirmenin 140 firma arasında yapıldığı kaydedildi.","label":"economy"} +{"text":"CHP, THY için Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi Yaşanan korkunç tren kazası üzerine Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında gensoru önergesi veren CHP, bu kez de THY’nin çoğu belediyeci olan yeni yönetiminin uçuş güvenliğini tehdit eden uygulamaları için araştırma önergesi verdi. CHP’nin önerisi kabul edilirse araştırma komisyonu kurulacak. YAŞANAN korkunç tren kazası üzerine Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında gensoru önergesi veren CHP, bu kez de THY’nin çoğu belediyeci olan yeni yönetiminin uçuş güvenliğini tehdit eden uygulamaları için araştırma önergesi verdi. TBMM açıldığında CHP’nin önerisi kabul edilirse, araştırma komisyonu kurulacak. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, THY’nin yönetiminin değişmesinin ardından personelin emekliliğe zorlandığını ve bu durumun idari ve teknik zafiyetlere yol açtığını iddia ederek, arkadaşlarıyla birlikte araştırma önergesi verdi. Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanlığı’na sunulan Meclis Araştırma önergesinde, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın saygın ticari kuruluşlarından birisi konumuna olan THY’nin, AKP’nin iktidar olmasıyla birlikte ciddi sorunlar yaşamaya başladığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, yıllardır kar eden bu kuruluşun zarar ettiği ifade ederek, önergesinde, şöyle dedi: ‘11 Eylül saldırılarının ardından sektördeki birçok büyük firmanın zarar ettiği bir konjonktürde kar eden kuruluşun, yönetim değişikliğinden sonra, sektörün rahatladığı bir dönemde, zarar etmesinin nedenleri araştırılmalıdır. Tüm kamuda olduğu gibi, THY’de siyasal kadrolaşmaya gidilmiş ve işinin ehli olmayan, havacılık konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip bulunmayanlar, şirketin tepe yöneticiliklerine getirilmişlerdir. Oysa THY gibi kuruluşlara yapılacak atamalarda daha özenli davranılması gerektiği açıktır. Çünkü yanlış kararların doğuracağı riskler doğrudan insan yaşamıyla ilgilidir ve telafisi olanaksızdır. Bugün THY, ciddi sorunlarla karşı karşıyadır.’ Önergede, Atatürk Havalimanı’ndaki bakım hangar ünitelerinin ancak 100 uçağın ihtiyacını karşılayabilecekken, uçak sayısının 150’yi aştığı, bu durumda uçakların bakımının yapılamadığı da öne sürüldü. önergede, şu sorulara da yer verildi: THY’nin kullandığı RJlOO’lerin yaşanan kazalardan dolayı teknik hatalarının olduğu bilinmesine karşın, yetkililer uçaklarda yapımla ilgili bazı hataların olduğu, ancak bunun uçuşa engel olmadığını söylemektedir. Swiss Air’den kiralanan 3 Airbus uçağın da 2.5 yıl hiç kullanılmamasından kaynaklanan sorunları bulunulduğu belirtilmektedir. Bu uçaklar için, uçuş güvenliği konusunda alınan tedbirler nelerdir? Personel açığının kapatılması için çalışan personelin çalışma saatlerinin artırıldığı iddia edilmektedir. Bu durum uçuş güvenliğini tehlikeye düşürmez mi? Teknisyenlerin uçağın defterini onaylamadan, uçağın sefere çıktığı ve bu durumdan da herkesin haberdar olduğu söyleniyor. Ayrıca bazı teknisyenlerin taşeronlar aracılığı ile THY’de çalıştırıldığı iddiası var. Bu doğru mu? THY’de, Genel Müdür, Genel Müdür Teknik Yardımcısı (Uçak Revizyon Atölyeleri Başkanlığı), THY İmalat ve Tamir Atölye Müdürü, Yer işletme Başkanlığı, Yer işletme Başkan Yardımcılığı, Sosyal ve idari işler Başkanlığı ve Özel Büro Başkanlığı makamlarına İstanbul Büyükşehir Ulaşım A.Ş’de çalışanların atandıkları doğru mu? Adı geçen şirketin İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) işletmeciliği dışında, havayolu taşımacılığı ile bir ilgisi var mıdır?’ ","label":"economy"} +{"text":"İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda bir ‘güvenlik’ eziyeti yaşanıyor. THY, transit yolcuları ve iç hat yolcularını ayrı otobüslere bindirirken, yolcular 1 saat süren bir işlemle tek tek sayılıyor. İZMİR Adnan Menderes Havalimanı’nda yurt dışı bağlantılı transit yolcuların gümrüğe götürülmek üzere iç hat yolcularından ayrı otobüse bindirilmesi ve bu sırada yaşanan sorunlar nedeniyle yolculuğun yarım saatle bir saat arasında uzuyor. Yolcular, bu işlemler sırasında tek tek sayıldıklarını söyleyip tepki gösterirken, Türk Hava Yolları (THY) yetkilileri, güvenlik nedeniyle bu işlemi yaptıklarını belirtti. Yurt dışından İzmir’e bilet alan yolcular, İstanbul’da aktarma yapıp Türk Hava Yolları’nın iç hatlar uçağına biniyor. Bu nedenle normal olarak İstanbul’dan İzmir’e gelen uçakta normal iç hat yolcuları olduğu gibi, yurt dışından gelen yolcular da yeralıyor. Transit yolcuların yurtiçine giriş işlemi de bu nedenle İzmir’de Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde pasaport ve bagaj kontrolu yapılıyor. Yurt dışından gelen yolcular bundan sonra Türkiye’ye giriş yapıyor. Uçak, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na indiğinde iç hat yolcuları ile Transit Yolcular ayrı otobüslere bindiriliyor. Normal yolcular iç hatlar çıkış terminaline, transit yolcular da dış hatlar terminaline pasaport kontrolüne götürülüyor. Yolcuların birbirlerinden ayrılıp ayrı otobüslere bindirilmeleri sırasında uçakta sorun yaşanıyor. Türk Hava Yolları’nın bu işlemlerle ilgili yaptıkları anonsları yolcular genellikle anlamıyor ve sorun yaşanıyor. Yanlış otobüslere binmeler olduğu gibi, THY görevlilerinin de kendilerine yardımcı olmadıkları öne sürülüyor. Uçakta ve otobüslere binildikten sonra yapılan sayımlarda yanlış otobüslere binildiği için transit yolcu sayısı genellikle birbirini tutmadığından, görevliler yeniden teker teker sayım yapmak zorunda kalıyor. Yolcular ve seyahat acentaları bu kargaşalık nedeniyle yarım saatle bir saat arasında gecikmeler yaşandığını vurguladı. Bu konuda tur organizatörleri, ‘Yolcular uçağın içinde veya otobüslerde anlamsız bekletiliyor. Klimalar ve havalandırma kapatıldığı için uçağın içi sıcak oluyor. Yapılan anons ise anlaşılmıyor. İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, bu sorunu sık sık yaşadığını belirterek, biraz dikkat ve özenle sorunun çözülebileceğini savundu. Demirtaş, gümrüklü yolcularla, iç hatlar yolcularının birbirlerine karışmaması için personelin ellerinde bir uyarı pankart ile yolculara yön göstermesi gerektiğini ifade etti. THY: Güvenlik için yapıyoruz THY yetkilileri mevcut uygulamayı yapmak zorunda olduklarını ifade etti. Sayım işleminin güvenlik açısından gerekli olduğunu vurgulayan yetkililer, yolcuların isim isim sayımının kendileri için de sıkıntı yarattığını ancak mevcut imkanlar dahilinde başka alternatiflerinin olmadığını belirterek şöyle dedi: ‘Sayım işlemindeki amaç, yasadışı yollardan girişi önlemek. Yolcuları teker teker saymazsak emniyet yetkilileri THY görevlileri hakkında soruşturma açar. İsimleri okunan bazı yolcular bilerek cevap vermiyor ya da soruyu anlamamazlıktan geliyor. ","label":"economy"} +{"text":"Uluslararası Para Fonu (IMF), Türk ekonomisinin makroekonomik koşullarının, onyıllardır görülen en iyi düzeyde olduğunu açıkladı. IMF mevzuatının 4. maddesi çerçevesinde tüm üye ülkelere uygulandığı gibi Türkiye'nin genel ekonomik durumunun IMF İcra Direktörleri Kurulu'nca 30 Temmuz tarihinde ele alınmasının ardından hazırlanan rapor, dün fonun internet sitesinde yayımlandı. Raporda, Türk hükümetinin uyguladığı mali politikalar ve enflasyonun düşürülmesi çabaları övülerek, 2004 yılı sonu için yüzde 12'lik enflasyon hedefine ulaşılmasının ve büyüme oranının yüzde 5'i aşmasının beklendiği vurgulandı. Uygulanmakta olan sıkı mali politikaları sayesinde faiz dışı bütçe fazlası hedefinin aşıldığına dikkat çekilirken, Türkiye'nin güçlenen talebe bağlı olarak cari açık konusunu yakından izlemesi tavsiye edildi. 'Döviz şoku riski var' Raporun borçlara ilişkin bölümünde de \"kamu borcunun boyutu, vade süresinin kısalığı ve yüksek döviz oranı Türkiye'yi döviz ve faiz şoklarına açık hale getirmektedir\" ifadesi kullanıldı. Raporda, kamu harcamalarında büyük artışa gidilmemesi, sosyal güvenlik ve vergi reformlarının tamamlanması çağrısında bulunuldu. Orta vadede Türk yetkililerin önündeki en zorlu meselenin, sürdürülebilir büyüme ve düşük enflasyon politikalarının uygulanması olduğu ifade edildi. Raporda 2000 ve 2001 yılı krizlerinin yıkıcı etkilerine işaret edildikten sonra, bunların ardından sağlanan güçlü çabalar sayesinde hızlı ve etkili bir toparlanma elde edildiği kaydedilerek, \"2003'de yüzde 6'yı aşan yüksek faiz dışı bütçe fazlası, kamu borcunun sürdürülebilir ve azalan bir yönde tutulmasına katkıda bulundu. Borcun GSMH'ya oranı 2003'te yüzde 70'e indi ve piyasalarda Türkiye'nin borcuna ilişkin riskler önemli ölçüde azaldı. Dalgalı kur rejimine bağlı olarak sıkı bir para politikasına bağlı kalınması, Merkez Bankası'nın güvenilirliğinin tesisine yardım etti ve güvenin yeniden sağlanmasıyla birlikte, reel faiz oranlarında dramatik bir düşüş elde edilmesini hızlandırdı\" ifadesi kullanıldı. Sağlanan başarıya karşın risklerin sürdüğüne işaret edilen raporda, borç durumunun Türkiye'yi döviz ve faiz şoklarına açık hale getirdiği belirtildi. Raporda, \"Ayrıca bugüne kadar elde edilen başarıların sürdürülmesi ve güçlü orta vadeli büyüme sağlanması için mali düzenlemelerin kalitesi ilerletilmeli ve yapısal reform adımları hızlandırılmalı\" denildi. 'Faiz dışına dokunmayın' Orta vadeli beklentiler ve politikalara ilişkin olarak da İcra Kurulu raporunda şöyle denildi: \"Direktörler, hükümeti, gelecek yılın faiz dışı bütçe fazlası hedeflerinin düşürülmesi yönündeki çağrılara karşı çıkmaya çağırdı. Çünkü bu yolla elde edilecek yararlar, kısa vadede bile daha yüksek reel faiz oranları yüzünden fazlasıyla kaybedilecek ve bu da büyümeyi yavaşlatacak. Öngörülebilir orta vade çerçevesinde yüksek faiz dışı bütçe fazlalarının sürdürülmesi, önümüzdeki yıllarda gelecek önemli miktardaki kamu borcu ödemelerinin sağlanmasına yardım edecek ve piyasa güveninin güçlendirilmesine katkıda bulunacak.\" Raporda sosyal güvenlik ve vergi alanında da reform gereğine işaret edilirken, \"Reformlar, yüksek emeklilik primlerine karşın büyük bir açığa sahip olan sosyal güvenlik sistemini ve vergi kaçırılmasıyla mücadele edecek bir vergi idaresini kapsamalı. Cari harcamalardaki yüksek artışlara karşı çıkılmalı. Bu yolla, kamu yatırımlarının artırılması sağlanabilir\" denildi. İcra Direktörleri raporunda, vergi reformunun sistemi basitleştirecek ve vergi tabanını artıracak şekilde yapılması önerildi. Borç konusunda da hükümetin planlarını birkaç yıllık bir borç indirim planı çerçevesinde yapması tavsiye edildi. 'Tarihi fırsat yakalandı' Finans sektöründeki reformlar konusunda birçok başarıya imza atıldığına dikkat çeken IMF İcra Direktörleri, yeni başkan Rodrigo Rato'nun da katılımıyla hazırlanan ilk raporunda, gerçekleştirilecek reformlar arasında yeni bankacılık yasasının kabulünün de önemli yer tuttuğunu belirtti. IMF raporunda, daha fazla doğrudan dış yatırım sağlanması ve yeni işlerin ortaya çıkarılmasına yönelik olarak direktörlerin, hükümetin, yatırım ortamının ilerletilmesine bağlılığını memnuniyetle karşıladığı kaydedildi. Raporun sonunda, \"Türkiye tarihi bir fırsatla karşı karşıya. Direktörler, hükümeti, sürdürülebilir büyüme sağlanması ve zafiyetlerin azaltılması yönünde bu eşsiz fırsatı yakalamaya, mali, finansal ve yapısal reformları sürdürmeye ve dolayısıyla Türkiye'yi Avrupa ekonomileriyle tam bir uyum yönünde geri dönülmez bir yola güçlü şekilde koymaya teşvik etti\" denildi. -------------------------------------------------------------------------------- Güçlü talep ve büyüyen cari açık için uyarı geldi Cari açık üzerinde önemle durulan IMF raporunda bu konuda şöyle denildi: \"Kısa dönemli sınavlara ilişkin olarak İcra Direktörleri, yurtiçi talep büyümesinin olağanüstü güçlü olduğuna ve bunun cari açığın genişlemesine katkıda bulunduğuna işaret etti. Faiz dışı bütçe fazlası hedeflerinin aşılması, belirli tüketici alımlarına yönelik vergi teşviklerinin azaltılması ve devlet bankalarının verdiği kredilerin kısılması sayesinde mali politika sıkı olmaya devam etti. Buna karşın İcra Direktörleri, cari açıktaki artışın dikkatle izlenmesinin sürdürülmesine gerek gördü. Direktörler, yurtiçi talebin güçlü olmayı sürdürmesi durumunda mali politikaları daha da kısmaya hazır olmaya ve en azından cari açığa ilişkin görünümün istikrar kazanmasına kadar, bu yılın mali performans fazlasının tasarruf edilmesini önerdi. Direktörler, hükümeti, yurtiçi talebin güçlü olmaya devam etmesi durumunda mali politikayı daha sıkılaştırmaya hazır olmaya ve en azından cari açığa ilişkin görünümün istikrara kavuşmasına kadar bu yılki mali performans fazlasını tasarruf etmeye davet etti\" denildi. Kurul raporunda asgari ücretteki artışlardan üzüntü duyduğunu belirtirken,\"Yurtiçi talebin dizginlenmesine yardım edecek şekilde kamu kesimi maaşlarını kontrol altında tutma çabalarından dolayı memnuniyet duyuldu\" ifadesini kullandı. -------------------------------------------------------------------------------- 'Seçime 3 yıl olması şansınız' IMF İcra Direktörleri övgüleri yanında Türk ekonomisinin halen bazı risklerle karşı karşıya olduğunu belirterek, raporunda şöyle dedi: \"Kamu borçlarının yüksek boyutu, vadelerin kısalığı ve döviz kompozisyonu önemli bir zafiyet kaynağı. Orta vadede hükümetin esas sınavı, sürdürülebilir büyüme ve düşük enflasyona ulaşılmasını sağlayacak politikaların uygulanmasıdır. Hükümetin Meclis'te güçlü bir çoğunluğu olması ve üç yıl daha yeni seçimlere gerek bulunmaması bu başarıya ulaşmak için gereken zorlu yapısal reformların uygulanması için görülmemiş bir fırsat yaratıyor\" Raporun, İcra Direktörleri Kurulu'nun değerlendirmesi başlığı altındaki bölümünde de şu ifadelere yer verildi: \"Sürdürülebilir ve hızlı bir büyüme sağlanırken, enflasyon da dramatik bir şekilde tek haneli rakamlara indirildi. Yüksek faiz dışı bütçe fazlaları, kamu borcu oranının düşmesine ve piyasa güveninin yükselmesine yardım ederken reel faiz oranlarında büyük bir düşüş de sağlandı. Türk Lirası'nda on yıllardır süren değer kaybı da durduruldu. ","label":"economy"} +{"text":"Dışbank’a 400 milyon dolar kredi Dışbank, yurtdışı mali piyasalardan toplam 400 milyon dolar tutarında sendikasyon kredisi aldı. Dışbank’tan yapılan açıklamaya göre, 1 yıl vadeli libor artı yüzde 0.60 faizli kredi, ihracatın finansmanı için kullanılacak. Dışbank’ın bugüne kadar sağladığı en yüksek yurtdışı borçlanma olan krediye 25 ülkeden 60 düzenleyici banka katıldı. Önce 250 milyon dolar tutarında kredi için 17 bankaya yetki veren Dışbank, uluslararası finans kuruluşlarından gelen yoğun talep doğrultusunda toplam finansman tutarını 400 milyon dolara yükseltti. Dışbank Yönetim Kurulu ve İcra Başkanı Tayfun Bayazıt da, imza töreninde yaptığı konuşmada, uluslararası piyasaların gösterdiği güvene dikkati çekerek, bir Türk finans kuruluşu olarak Dışbank’a duyulan bu güvenin gurur verici olduğunu belirtti. Bayazıt, Türk ekonomisindeki ve finans sektöründeki olumlu gelişmelerin, yabancı bankalar tarafından takdir edildiğini kaydetti ","label":"economy"} +{"text":"Şirketlerden * Doğan Yayın Holding, 21 Mayıs 2003-25 Aralık 2003 tarihleri arasında Borsa'dan satın aldığı 229 bin 206 lot Milliyet Gazetecilik hissesini hisse başına 5.500 liradan uluslararası bir yatırımcıya sattığını açıkladı. Doğan Yayın'ın 1.2 trilyon liralık Milliyet'in yüzde 1'ine denk gelen satış sonrasında Doğan Yayın 1.2 trilyon lira aldı. Milliyet hisselerini alan yatırımcının söz konusu hisseleri 3 yıl boyunca elinden çıkarmayacağı duyuruldu. * Dardanel, İngiltere'deki şirketini kapama kararı aldı. Dardanel Önentaş'dan Borsa'ya gönderilen açıklamada, şirket Yönetim Kurulu'nun, 1.000 İngiliz Poundu sermayeli Dardanel Europa Ltd. ünvanlı bağlı ortaklığın, herhangi bir faaliyetinin olmaması nedeniyle kapatılmasına karar verdiği bildirildi. * Merko Gıda Oyak Bank'ın 1.2 milyon dolarlık alacağına karşılık yasal takibe geçmesi nedeniyle kilitlendiğini açıkladı. Merko Gıda, 4 üretim tesisini 2 ayrı şirkete kiraladı. Merko Gıda yetkilileri bankalardan aldığı kredilerin vadelerini uzatabilmek amacıyla kreditör bankalarla görüştüğünü açıkladı. * Koçfaktor, dünyanın en iyi 3. ihracat faktoring şirketi seçildi. Factors Chain International'ın (FCI) 2002 ve 2003 değerlendirmelerinde iki kez üst üste üçüncülüğe seçilen Koçfaktor böylece bu dereceyi iki yıl üst üste alan ilk Türk faktoring şirketi oldu. Bu ödülün verilmesinde, servis kalitesi, ihracat yapılan ülke sayısı, çalışılan muhabir sayısı ve ihracat faktoring hacmi kullanılan başlıca ölçütlerdi","label":"economy"} +{"text":"Microsoft Service Pack 2 hazır Microsoft, uzun zamandır beklenen Windows XP işletim sisteminin ikinci güvenlik paketi Service Pack 2’nin hazırlıklarını tamamladı. Yazılımdaki güvenlik boşluklarına karşı koruyucu özellikler de içereceği belirtilen Service Pack 2, geçtiğimiz haftadan itibaren bilgisayar üretici firmalarına sunulmaya başlanırken, bu hafta içinde de şirketin müşterileri olan büyük şirketlere gönderilecek. Kişisel bilgisayar kullanıcılar ise paketi internetten ücretsiz olarak indirebilecek. Şirketten yapılan açıklamada, paketin İngilizce dışında 25 dilde kullanıcılara hizmet vereceği bildirildi. Ayrıca Microsoft’un Service Pack 2 ve diğer programlar için yaklaşık bir milyar dolarlık yatırım yaptığı, yeni işletim sistemi ‘Longhorn’’un bir bölümünün de Pack 2’ye dahil edildiği kaydedildi. Windows XP piyasaya çıkmasının ardından geçen 3 yıl içinde birçok defa virüs saldırılarına uğramıştı. Microsoft Başkanı Bill Gates, Service Pack 2 ile tüketicileri gittikçe artan bu tür saldırılardan koruma yolunda önemli bir adım attıklarını söyledi. ","label":"economy"} +{"text":"Roche susmam için 5 milyon dolar teklif etti Ezgi BAŞARAN Roche’un Neorecormon adlı ilacı SSK’ya fahiş fiyatla sattığının ortaya çıkmasında kilit isim olan Roche eski satış müdürlerinden Veysi Mungan, Roche yönetiminin susması için kendisine 5 milyon dolar teklif ettiğini savundu. Roche ise Mungan'ın susmak için 2 milyon dolar istediğini iddia ediyordu. SSK'ya fahiş fiyatla ilaç sattığı iddiası ile hakkında soruşturma başlatılan Roche'un eski satış müdürlerinden Veysi Mungan, Roche'un kendisine susması için 5 milyon dolar teklif ettiğini savundu. İlaç skandalının ortaya çıkmasında kilit isim olarak gösterilen ve olayın patlak vermesi ile işten atılan Mungan, Hürriyet'in soruların şöyle yanıtladı: Eski çalıştığınız şirketin sırlarını açık ettiniz. Bir nevi köstebeklik yaptınız değil mi? - Ben basına bilgi vermedim. Herhalde onlar o belgeleri adliyeden bulmuşlar. Siz belgeleri sadece yargıya mı verdiniz? - Evet, ben sadece 3 tane faturayı yargıya sundum. Yıllardır bu şirketteydiniz, bu sizin şahit olduğunuz ilk yolsuzluk mu? - Evet. Roche, 18 yıl çalıştığım bir şirket. 2003'te Kamu İhale Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle, şirket üst yönetimince belirlenen kanser ilaçlarının satış uygulamalarında sorun başladı. Kanuna göre, SSK’lar ilaçları ihaleyle almaya başladı. Geçmişte ilaç endüstrisiyle toplu anlaşma yapıyordu. Tüm firmaların uygulaması standarttı. İthal ilaçlarda yüzde 7 iskonto, yerli ilaçlarda yüzde 10 iskonto gibi. Bütün SSK dispanserleri ilaç firmalarına siparişlerini geçerdi ve buna göre ilaçlar gönderilirdi. Ama bu yasa yürürlüğe girince her SSK tesisi ayrı ayrı ihaleye çıkmaya başladı ve ilaç firmaları da doğrudan veya depoları vasıtasıyla ihalelere katıldı. TEK DEPODAN İHALE Roche ne yaptı? - Şirket yönetim kurulunun talebi üzerine bizim pahalı dediğimiz, hayati öneme sahip biotek ürünleri, Neorecormon veya bunun gibi ilaçların ihalelerine yönetimin belirlediği tek depo üzerinden çalışmaya başladık. Bu kararı Biotek ilaçlardan sorumlu genel müdür yardımcısı Gökhan Demir verdi. İlk itiraz sizden mi geldi? - Evet, depolar da sürekli bana şikayette bulunuyordu. Neden tek deponun ihaleye girdiğini soruyordu. Amerika’daki Roche da böyle bir şeyden ceza almış, o yüzden konu çok hassastı, toplantılarda sürekli söylüyordum, yazılı olarak da bildiriyordum genel müdüre. Çünkü sonuçları 224 milyon liraya bitmiş bir ihaleyi bile biz 90 milyon liraya faturalıyorduk. Yani şirket hasar görüyor. Düşük fiyatla faturalamaktan devletin de şirketin de karı yoktu. Devlet zarar görüyor, Roche zarar görüyor. Kim fayda görüyor? - Aradaki ecza deposu. Normalde bizim ihale sonucunda yüzde 6.5 düşük fiyata faturalama yapmamız lazım. Mesela Siirt Devlet Hastanesi'ne 247 milyona ihale sonucu bitmiş, sizin yüzde 6.5 depo ücretini düşünerek bunu yaklaşık 229 milyona faturalamamız lazım. Ama 101 milyondan faturalıyoruz. Hangi depo bu? - Beşer Ecza Deposu. Ne özelliği var bu deponun peki? - Bilmiyorum. Ama şu anda Roche'ta çalışan kişiler arasında depoyla resmi olarak tek ilişki kuran kişi Gökhan Demir'di. Bu arada Genel Müdür Faruk Yöneyman'ın da bu depoyla bizzat görüştüğünü hem de 4 kez görüştüğünü öğrendim. Başka depolarla değil sadece bununla. Gizli bir ortaklığı mı kastediyorsunuz? - Bunu ben söyleyemem. Parayı 'haram' diye kabul etmedim Roche ile aranızdaki ipler ne zaman koptu? - Şu meşhur 22 Aralık ihalesinden sonra. Sadece Roche ilaçlarından KDV hariç 36.5 trilyonluk bir ihale söz konusu. Bunun içinde 24 trilyonluk Neorecormon ilacı var. \"Bu ihaleye neden doğrudan katılmıyoruz, depoyu sokuyoruz\" diye sordum. İtiraz ettim. Ayrıca aynı gün Demirci Devlet Hastanesi’ne 90 milyon liradan aynı ilacı faturalıyoruz, SSK’ya 230 milyon teklif ediyoruz. Tepkim yönetim tarafından tolere edilmez hale geldi. 31 Aralık’ta iş aktimi iptal ettiler. Ama sonra geri döndünüz? - Genel Müdür Faruk Yöneyman aradı, Swissotel’de buluştuk. Tam 4 saat konuştuk. Ne yapmayı düşündüğümü sordu. Yasal haklarımı kullanıp işe dönüş davası açacağımı, belgeleri de yargıya teslim edeceğimi söyledim. ‘Neyse bunları unutalım. Geçmişte hatalar olmuş. Ben şimdi SSK’dan Sorumlu Satış İdaresi Müdürlüğü adı altında yeni bir müdürlük yaratıyorum. Seni de onun başına getiriyorum’ dedi. İki koşulla teklifini kabul ettim. Kamunun bugüne kadarki zararını, fiyat farklarını kapatmalarını istedim. Sorumlular hakkında gereken işlemin yapılmasını talep ettim. Taleplerimi değerlendirip, yerine getireceğini söyledi. Bu arada, susmak için ne kadar istediğimi sordu. Haram olduğunu söyleyip kabul etmedim. Ne kadar para teklif edildi? - 5 milyon dolar kadar ","label":"economy"} +{"text":"Çağlar’la tekstile yüklen 1.7 milyar doları öde İnterbank’tan kaynaklanan borçların ödenmesi konusunda TMSF ile Nergis Grubu anlaştı. Dün TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ile Nergi Grubu patronu Cavit Çağlar 1.7 milyar dolarlık borcun ödeme planı üzerinde anlaştı. Çağlar borcunu 12 yılda ‘Libor artı 1’ faizle ödeyecek. TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Nergis Grubu ile anlaştı. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ile Nergis Grubu patronu ve İnterbank’ın eski sahiplerinden Cavit Çağlar’ın imzalarıyla sonuçlanan protokole göre Nergis Grubu 12 yılda ‘Libor artı 1’ faizle 1 milyar 678 milyon dolar borç ödeyecek. Protokole ayrıca İnterbank’ın eski sahiplerinden Şükrü Şenkaya’da taraf olarak imza attı. Atılan imzalardan sonra TMSF’nin yaptığı açıklamada, Nergis Grubu’nun başta inşaat olmak üzere beklenen verimi alamadığı alanlardan çekilip, tekstil gibi daha yüksek katma değer oluşturacağı sektörlerde çalışacağı üzerinde durduğu kaydedildi. Dün atılan imzalar sonucunda, TMSF, batık banka patronlarıyla kesinleşmiş yedi protokol imzalamış oldu. İmzalanmış sekizinci anlaşma ise Etibank nedeniyle Dinç Bilgin ve ortağı olduğu şirketlerle yapılan ön protokol. 12 YIL VADE TMSF bir süredir devam eden görüşmeler sonucunda dün Nergis Grubu ile bir protokol imzaladı. Anlaşmaya, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ile 7 Ocak 1999 tarihinde usulsüz kredi kullanımından dolayı 1.1 milyar dolar zarar nedeniyle el konulan İnterbank’ın hakim ortakları Cavit Çağlar ve Şükrü Şenkaya imza koydu. 31 Aralık 2003 tarihi itibarıyla TMSF’ye krediler ve kefaletlerden dolayı 1 milyar 168 milyon dolar, sorumluluk davalarına konu iştirak alımı ile temlik kullanımından dolayı 510 milyon dolar olmak üzere toplam 1 milyar 678 milyon dolar borcu bulunan Nergis Grubu, imzalanan protokol kapsamında anapara borcu ile faizini toplam 12 yılda ödemeyi taahhüt etti. Yapılan anlaşmaya göre, protokol süresince Cavit Çağlar ve Şükrü Şenkaya’nın İnterbank’tan kaynaklanan borçlarına ‘Libor artı yüzde 1’ faiz uygulanacak. Gruba ait bazı gayrimenkuller ile bir kısım şirketlerdeki hisseler borca karşılık TMSF’ye devredilecek. Ayrıca gruba ait diğer gayrimenkul, fabrika ve tesisler üzerindeki mevcut ipoteklere ek olarak, borç tutarı kadar yeni ipotek tesis edilecek ve grup firmalarının hisseleri Fon tarafından rehin alınacak. 181 MİLYONLUK ÖDEME İmzalanan protokol uyarınca, ödemeler bu yıl varlık devirleriyle başlayacak ve yıl sonuna kadar yaklaşık 181 milyon dolarlık ödeme yapılmış olacak. TMSF açıklamasında, Nergis Grubu ile borç yapılandırma görüşmelerinde dikkate alınan önemli noktalar arasında, kanuni takip yoluyla tahsil edilebilecek alacağın, hem miktar hem de süre itibarıyla protokolden beklenen tahsilatın bugünkü değerinin gerisinde kalacak olmasının yer aldığı belirtildi. Açıklamada, Nergis Grubu’nun sanayi şirketlerinin, sahip olduğu yüksek üretim ve ihracat potansiyelinin zaman içinde oluşturacağı fonlarla borçların ödenmesine daha büyük katkıda bulunacağının beklendiği kaydedildi. Yeşil Şehri, TMSF’ye verdi PROTOKOLÜN imzalanmasından sonra TMSF’den yapılan açıklamada, Nergis Grubu’nun, sahip olduğu ve üretim faaliyetlerine katkısı olmayan varlıklarını, borçları karşılığında TMSF’ye devredebileceği veya satabileceği belirtildi. Açıklamada, Nergis Grubu’nun satış bedelini TMSF’ye vereceği ifade edilerek, ‘Grubun inşaat gibi bazı yan ticari faaliyetlerden çekilerek asıl faaliyet alanı olan tekstile yoğunlaşmak suretiyle daha büyük katma değer yaratması planlanıyor. Önemli bir borç ödeme kapasitesine sahip bulunduğu düşünülen inşaat projesinin TMSF’nin öngöreceği yeni bir finansal ve ticari model içinde sürdürülmesi üzerinde anlaşıldı’ denildi. TMSF’ye yakın kaynaklar, Çağlar’ın en önemli projelerinden Yeşil Şehir’in yapılan anlaşma gereğince TMSF’ye geçeceğini belirtti. Nergis Grubu ile TMSF arasındaki fiyat pazarlığının ise bağımsız bir danışman şirket aracılığıyla çöz ümleneceği aynı kaynak tarafından kaydedildi. Bu operasyonun en kısa sürede sonuçlandırılacağı ve Nergis Grubu’nun ödeme planının açıklanacağı bu kaynağın verdiği bilgiler arasında yer aldı. ","label":"economy"} +{"text":"Moody's: Kredi notunuz hak ettiğinizden düşük değil S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu yükseltmesine karşın, not artımını \"henüz erken\" bulan Moody's'in Başkan Yardımcısı Kristin Lindow, halen B1 olan notun hak edilenin altında olmadığını savundu. Lindow, cari işlemler açığı nedeniyle oluşacak kırılganlıkların Türkiye'de maxi-devalüasyona (yüksek oranlı) yol açabileceği olasılığına da dikkat çekti. ULUSLARARASI kredi derelecelendirme kuruluşu Moddy's, Türkiye'nin döviz cinsinden B1 olan ülke notunu değiştirmeye niyetli olmadığını açıkladı. Kredi derecelendirme kuruluşu S&P'nin (Standard and Poor’s) Türkiye’nin döviz cinsinden notunu B+’dan BB’ye yükseltmesine karşılık, \"henüz erken\" olduğunu söyleyerek notunu B1'de tutan Moody's'in Başkan Yardımcısı ve Türkiye Analisti Kristin Lindow, \"Mevcut durumda Türkiye'nin kredi notu hak ettiğinin altında değil\" dedi. Lindow, bu arada artan cari açığın maxi-devalüasyona yol açabileceği uyarısında bulundu. Moody's Başkan Yardımcısı ve Kıdemli Uzmanı Kristin Lindow, makroekonomk alandaki ilerlemeleri ve Avrupa Birliği (AB) reformlarını izlediklerini, bunların ekim ayında yayınlanacak İlerleme Raporu'nun pozitif çıkmasına neden olacabileceğini açıklarken, şu değerlendirmeleri yaptı: MÜZAKERELER ZAMAN ALIR Aralık ayında AB ile tam üyelik müzekarelerinin \"2005 yılında bir tarihe bağlanması kararı doğuracağına\" inanıyoruz. Ancak bu müzakereler uzun zaman alabilir ve en az 2-3 yıl daha kesin katılım tarihi verilmeyebilir. BORÇLANMA UYARISI Bu arada, sürekli artan cari işlemler açığı nedeniyle oluşan kırılganlıkların, döviz cinsi ve dövize endeksli borcun payının yüksekliği düşünüldüğünde borcun GSYİH'ya oranını yüzde 100'lerin üzerine çıkarabilecek bir maxi-devalüasyona yol açma olasılığını düşünmek mümkün. İHTİYAÇLARINIZ BÜYÜK Türkiye'nin dış finansman ve yeniden yapılanma ihtiyacı, aynı hatta daha düşük kredi notuna sahip ülkelere oranla çok büyük. Bu nedenle karşılaştırmalı analizler Türkiye'nin mevcut durumda kredi notunun hakettiğinin altında olmadığını gösteriyor. NOT BİR KADEME DÜŞÜK Eminim ki kredi notları açısından durumun gerisinde kalmamak için hızlı şekillenen gelişmeleri tartışmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin B1 olan döviz cinsi kredi notu S&P'nin yeni notunun bir kademe altına denk geliyor. Kredi notuna ilişkin olarak yeni yıllık raporu halen hazırlama sürecindeyiz. EĞİTİM SİSTEMİ ZAYIF Uzun vadeli kaygılardan birisi de işsizlikteki büyüme ve sorunun ana nedeni olarak görünen eğitim sistemindeki zayıflık. Hükümetin eğitimin ilerlemesi için finansal ve diğen kaynak sağlamanın gereğini kabul etmesi olumlu olacaktır. ","label":"economy"} +{"text":"5.1 milyar dolarlık imza Çukurova'nın patronu Mehmet Emin Karamehmet ile TMSF Başkanı Ahmet Ertürk 1 saat süren görüşmenin ardından protokole imza attı. Çukurova Grubu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) arasında iki aydır süren pazarlık dün saat 16 ile 17 arasında yapılan son görüşmenin ardından nihayet imzayla sonuçlandı. Çukurova Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet görüşmeye 10 kişilik yönetim kurulu ile birlikte geldi. Bir saat süren son görüşmenin ardından anlaşma imzalandıktan sonra TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ün, Karamehmet'e hayırlı olsun dileğini ilettiği ve ardından \"Önemli olan anlaşmayı imzalamak değil gereğini yerine getirmektir\" dediği öğrenildi. TOKALAŞMA HATIRASI İmza esnasında ilginç bir anekdot da Çukurova Grubu'nun yönetim kurulu üyelerinin Ertürk ve Karamehmet imzaları atıp tokalaşırken cep telefonlarına sarılıp fotoğraf çekmeleri oldu. 20 Temmuz 2004 tarihinde yapılan basın açıklamasıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile Çukurova Grubu arasında \"borçların erken ödenmesi\" hususunda mutabakat sağlandığı duyurulmuştu. 20 AYDA 5.1 MİLYAR $ Anlaşmanın açıklanan sonuçlarına göre, Çukurova Grubu yapılan anlaşma ile yaklaşık 20 ayda toplam 5.1 milyar dolarlık ödeme yapacak. Grup, TMSF'ye 2.1, YKB'ye de 3 milyar dolar ödeyerek borcunu kapatacak. Yapılan açıklamalara göre anlaşmanın ayrıntıları şöyle: * Çukurova Grubu'nun Pamukbank'tan kaynaklanan TMSF'ye olan 15 yıl vadeli 3.2 milyar dolar olan borcu 13 ay vade ve 2.1 milyar dolara düşürüldü. * Grup, 8-10 ay içinde Yapı Kredi'- ye yaklaşık 1 milyar dolar ödeyecek. Böylece grup bankanın elindeki Turkcell, Turkcell Holding, Digiturk ve Superonline hisselerini geri alacak. * 31 Mart 2006 tarihine kadar Çukurova Grubu'ndan 2 milyar dolar daha tahsilat yapılacak. Grup böylece YKB'- ye olan borçlarını da kapatmış olacak. * Yapılan anlaşma sonunda Yapı Kredi, Çukurova Grubu'nun yaptığı ödemelerle yaklaşık 3 milyar dolarlık bir nakit girişi sağlamış olacak. * Anlaşma çercevesinde Yapı Kredi Bankasını ilk nakit girişi eylül ayının ilk haftası içerisinde varlık satışını takiben başlayacak ve TMSF'ye olan anapara tahsilatı ise 31 Mart 2006'da borcun tasfiyesi ile sonlandırılacak. * Anlaşmayla Çukurova'nın her yapacağı taksit ödemesi tutarına göre ödemeye isabet eden miktarda rehinli Turkcell ve Turkcell Holding hisseleri üzerindeki rehin kaldırılacak. * Yeni ödeme planına uygun ödemelerde bir aksama olması halinde daha önce yapılan 15 yıllık protokol geçerliliğini koruyacak. * Ocak 2003'te BDDK ile Çukurova arasında yapılan eski anlaşmaya göre, grup, YKB'ye olan 1 milyar 937 milyon dolar olan ana para borcunu 9 yılda, Pamukbank'ın TMSF devrinden kaynaklanan 3 milyar 86 milyon dolarlık ana para borcunu 15 yılda, faizle birlikte 6 milyar 218 milyon dolara ulaşan borcunu ödemeyi taahhüt etmişti.","label":"economy"} +{"text":"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kayseri'de, İl Müftüsü Necmettin Nursaça'nın da tanık olarak imzaladığı, 'bir günde 139 temel atma rekoru', Guinness Rekorlar Kitabı'nda \"böyle bir dal olmadığı\" gerekçesiyle kabul görmedi. Guinness Rekorlar Kitabı Türkiye Temsilcisi Prof. Dr. Orhan Kural, Guiness'in Londra'daki merkezinden gelen yanıtta, \"Böyle bir dal olmadığı için bu başvuruyu kabul edemeyeceklerini söylediler. Ancak, böyle bir dal açılması için yeniden görüştüm, incelemeye alacaklarını bildirdiler\" dedi. Rekorlar kitabına giren Türkler'e ait son listenin yeni geldiğini belirten Kural, \"Türkiye'den 14 rekor, Guinness'e girmiş bulunuyor. Ancak temel atma ile ilgili bir kategori olmadığı için başvuru kabul edilmedi.\"dedi. Rekor denemesinin \"Neden Kayseri İmamı'nın şahitliğinde yapıldığı\" yönündeki sorumuz üzerine Kural, Guinness Rekorlar Kitabı için diğer ülkelerde papazların tanıklığının kabul edildiğini belirterek, \"Temel atma rekoru için Londra'daki Guiness merkezine imam veya müftünün tanıklık yapıp yapmayacağını sordum. Kabul ettiler. Bunun üzerine Kayseri İl Müftüsü'nden bu konuda tanıklık yapmasını istedik. Önce şaşırdı sonra da kabul edip tanıklık yaptığına dair imzalı bir yazı verdi\" dedi. Guinness'teki Türkler Halterci Naim Süleymanoğlu, 'olimpiyatlarda en fazla altın madalya', 'en fazla şampiyonluk ünvanı' ve 'dünyanın en genç halter rekoru' ile yer aldığı Guinness Rekorlar kitabında halterci Halil Mutlu da bir kez yer alıyor. Türklere ait diğer rekorların bazıları ise şöyle: 2000 itibariyle dünyada kişi başına yıllık ekmek tüketiminde (yıllık 199.6 kilo) Türkiye birinci Dünya Kupası'nda en hızlı gol atan futbolcu ünvanına Hakan Şükür sahip. Güney Kore'ye golü 11'inci saniyede atmıştı. Efes'te yapılan deve güreşini 20 bin kişi izledi. Dünyanın en uzun mikrobu (150 mm) Türkiye'de kalkertaşlarında bulundu. Türk Lirası 2003'te dünyanın en değersiz parası seçildi. Dünyanın en uzun burunlu (8.8 cm) adamı Mehmet Özyürek. Kırkpınar dünyanın en eski güreş yarışması (1460'tan beri) Dünyanın en küçük mikrofonu (çapı 40 mikron) Bilkent Üniversitesi'nde. Dünyanın en uzun çamaşır ipi (33 bin 81 metre) Adana'da Güney Rotary Kulüp tarafından asıldı.","label":"economy"} +{"text":"İlki geçen yıl düzenlenen Rock’n Coke festivalinde Akbank’ın geliştirdiği ve elektronik cüzdan olarak kullanılan CardRock, akıllı karta dönüştürülüp, üniversitelerde hem elektronik cüzdan, hem kimlik kartı, hem de ATM kartı olarak kullanılacak. AKBANK, ilki geçen yıl düzenlenen Rock’n Coke festivali için geliştirdiği elektronik cüzdan ‘CardRock’ı akkıllı karta dönüştürüyor. Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı olarak da kullanacakları akıllı kart, kampüslerin girişlerinde, kütüphanelerinde ve yemekhanelerinde kullanılacağı gibi atm kartı olarak da hizmet verecek. Akbank Bireysel Bankacılık Pazarlama Bölüm Başkanı Cem Muratoğlu, bu yıl sonunda hayata geçirecekleri projeyle ilgili olarak şunları söyledi: ‘Smart (akıllı) kart uygulamalarını bütün dünya yaygınlaştırmak istiyor. Yeterli talep olursa kullanımı sağlayacak bir ağ kurulmalı. Fikir festivalde kullanılan Rockcard’tan doğdu. Bu kartları biraz daha geliştirip kampüslere sokalım istedik. Üzerinde hem çip hem manyetik şerif olan bir kampüs kart geliştirdik. Gençler bu kartla bütün kampüs hayatını geçirebilecek. Akbank’ın basacağı kart, kimlik kartı olarak kullanılacak ve yemekhane, kütüphane ve kantinde geçerli olacak. Her öğrenciye bir banka hesabı açılacak, üzerinde mastercard logosu olacak ve bir atm kartı olarak kampüs dışında da kullanılabilecek. İsteğe göre kartlara kredi de eklenecek.’ HEDEF 500 BİN ÖĞRENCİ Selçuk Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi ile anlaştıklarını söyleyen Muratoğlu, ‘Yıl sonunda başlayacağız. Personelle birlikte yaklaşık 150 bin kişiye bu hizmetleri vereceğiz. 2005’te 500 bin öğrenciye bu hizmeti vermeyi planlıyoruz. Kart kimlik yerine geçtiğinden anlaşılan üniversitelerde öğrencilerin kartı taşıması zorunlu olacak ama alınan hizmetler anlaşmalara göre değişiklik gösterebilecek’ dedi. Muratoğlu, kartı toplu taşıma sistemleriyle entegre edebileceklerini de söyeyerek ‘Konya’da Selçuk Üniversitesi’nin çok yakınına gelen bir tramvay sistemi var. Akbil gibi bir sistem kullanılıyor. Onlarla görüşmelerimiz sürüyor. Anlaşırsak o sistemi de akıllı karta entegre edebiliriz. Böylece öğrenciler ulaşımlarını da bu kartla sağlayabilirler’ diye konuştu. Türkiye örnek oldu GEÇEN yılki Rock’n Coke festivalinde 12 bin kart bastıklarını ve 2 günlük festival boyunca 350 milyar liralık bir harcama yapıldığını dile getiren Muratoğlu, bu yılki festival için 25 bin kart basacakları söyledi. Elektronik cüzdan sayesinde bozuk para ve para üstü gibi sorunların ortadan kalktığını bildiren Muratoğlu, ‘Eğlenmek için festivale giden kişiler alışverişlerinde daha az vakit harcayıp, kuyruklarda para üstü beklememiş oldu. Aynı zamanda paranızı nakit taşımadığınız için bu çok güvenli bir yöntem de. CardRock dünyada bir ilk oldu. Bu kadar kapsamlısı yok. Dünyanın çok büyük müzik festivallerinde bile böyle bir uygulama yok. Coca-Cola benzer festivalleri Hollanda, Belçika gibi ülkelerde de düzenliyor ve bizim uygulamamızı örnek olarak gösteriyor’ diye konuştu. Festivalin ikinci markası olduk GEÇEN yılki festivalden çok olumlu bir geri dönüş aldıklarını bildiren Muratoğlu, ‘Gençlerin markamıza olan bakışı çok olumlu oldu. Festivalden sonra Coca-Cola’nın yaptığı bir araştırma gösterdi ki Akbank, festivalin en çok hatırda kalan ikinci markası oldu. Festival esnasında yarattığımız internet cafelerde gençlerin bizim lehimizde konuşuklarını gözlemledik. Yaptığımız anketlerden, festivale gelenlerle yapılan röportajlarda bizimle ilgili çok olumlu bir geri bildirim olduğunu gördük. Doğru bir proje seçtiğimizi daha iyi anladık’ dedi. Rock festivaliyle gençlere ulaştık CEM Muratoğlu, Coca-Cola’nın düsenlediği Rock’n Coke festivalinin ana sponsoru olduklarını belirterek sponsorluk gerekçelerini şöyle acıkladı: ‘Türkiye genç nüfuslu bir ülke. Gençlik en kritik kitlelerden biri ve onlara yaklaşmak gerçekten zor. Doğru yolları bulmak gerekiyor. Gençlerle iletişim kurmak istedik. Bankacılık gibi sektörler gençlerin günük yaşamında çok yer etmiyor. Bu festival gençlerin eğlence ihtiyaçlarının iyitasarlandığı bir organizasyon. Bu nedenle biz de festivalin ana bankası, ana sponsoru olmak istedik ","label":"economy"} +{"text":"Günlerdir olumsuz haberler nedeniyle yükselişini sürdüren petrol piyasalarının ateşi, Venezüella ve Suudi Arabistan'dan gelen olumlu haberlerle düşme eğilimine girdi. Bu sabah uluslararası borsalarda petrol fiyatları 46.91 ile yeni bir rekor kırmıştı. Gün içinde New York Ticaret Borsası'nda 46.91 dolarla tarihinin en yüksek değerini gören hafif türü ham petrolün varil fiyatı, Venezüella'daki referandum sonuçlarının açıklanmasının ardından 46.20 dolar seviyesine geriledi. Londra Uluslararası Petrol Borsası'nda işlem gören Brent türü ham petrolün varil fiyatı ise Venezüella'dan gelen haberler sonrasında 43 sent gerileyerek 43.40 dolar seviyesine indi. Venezüella'nın günlük 2.6 milyon varil seviyesinde bulunan petrol arzının Devlet Başkanı Hugo Chavez'in referandumu kaybetmesi halinde yandaş işçilerin eylemleri neticesinde kesintiye uğrayacağı korkusu, uzmanlarca petrol fiyatlarında son günlerde yaşanan rekor yükselişlerin nedeni olarak gösteriliyordu. CHAVEZ'DEN İSTİKRAR SÖZÜ Venezüella'da hafta sonu gerçekleştirilen referandumda zaferini ilan eden Devlet Başkanı Hugo Chavez, zafer konuşmasında petrol piyasasında istikrar sözü verdi. “Hükümetim adına OPEC'e garanti ederim ki dünya petrol piyasasının istikrarı sağlanacak” diyen Chavez, Orta Doğu haricindeki en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesiyle ilgili endişelerin azalmasını sağladı. 25-30 DOLAR Başkent Riyad'da yayınlanan bir gazeteye açıklamalarda bulunan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah ise petrol fiyatlarını 25-30 dolar seviyesine çekmeyi hedeflediklerini kaydetti. “Fiyatları 25-30 dolar seviyesine düşürmek için petrol sahalarının izin verdiği ölçüde maksimum pompalama yapacağız” diyen Veliaht Prens, rekor seviyelerde gezen fiyatların gevşetilmesi adına ülkesinin üzerine düşeni yapmayı sürdüreceğini söyledi. 50 DOLAR BEKLENTİSİ Son gerçekleşen yükselişlerle birlikte ham petrol fiyatları New York Ticaret Borsası'nda, 1 yıl öncesine göre yüzde 50'nin üzerinde değer kazanmış oldu. Venezuella devlet petrol şirketi PDVSA Başkanı Ali Rodriguez ham petrol fiyatlarının bu hafta içinde 47-48 dolarları görebileceğini belirterek, “50 dolar seviyesi bir mıknatıs gibi piyasaları çekiyor. Sanırım bu seviyeye bir deneme olacak” diye konuştu ","label":"economy"} +{"text":"Emeklilik Gözetim Merkezi verilerine göre bireysel emeklilik sisteminde 9 ayda 181 bin 826 katılımcıya ve 96.5 trilyon liralık fon büyüklüğüne ulaşıldı Bireysel emeklilik sistemi, dokuz aylık bir dönemde hızlı bir büyüme gösterdi. Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) verilerine göre, geçen yıl 27 Ekim'de ilk sözleşmelerin yapılmasıyla hayata geçen bireysel emeklilik sisteminde 9 Ağustos tarihi itibariyle sözleşme sayısı 190 bin 93 ve katılımcı sayısı 181 bin 826 kişiye ulaştı. Yatırıma yönlenen fonların büyüklüğü toplam 96.5 trilyon liraya yükseldi. 'FEVKALADE BAŞARILI' Aktif çalışma hayatında olan bireyler, emeklilik sistemine büyük ilgi gösteriyor. Sözleşmelere katılımcı yaş dağılımına bakıldığında yüzde 40.6 payla 25-34 yaş grubu birinci sırada yer alıyor. İkinci sırada yüzde 35.4 payla 35-44 yaş grubu geliyor. 56 yaş üzerinin katılımı ise yüzde 1.4'de kaldı. 11 firmanın faaliyet gösterdiği sistemde, Yapı Kredi Emeklilik katılımcı ve sözleşme sayısı ile fon büyüklüğü açısından pazarın lideri konumunda bulunuyor. Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Giray Velioğlu, sistemde 200 bine yakın katılımcıya ulaşıldığına dikkat çekerek, 'Günlük repo ve doların ne olacağını merak eden bir toplumun, böyle uzun vadeli bir kavrama kısa sürede adapte olmasını beklemiyorduk. Ama, şu anda gördüğümüz tabloyu fevkalade başarılı buluyorum'' diye konuştu. Velioğlu, bu işe çok iyi hazırlanan Yapı Kredi Emeklilik'in pazarlamaya önem verdiğini ve 450 kişilik doğrudan satış ekibi bulunduğunu belirterek, 'Ektiğimizi biçiyoruz. Pazar payımız yüzde 20.62, pazar lideriyiz. 2003 sonunda 7 bin civarında olan katılımcı sayımız, şu anda 43 binin üzerinde. Fon büyüklüğümüz 19 trilyona yaklaştı. Biz, bu yıl sonunda 80 bin civarında katılımcıya ulaşırız, fon olarak da 30 milyon doları buluruz'' dedi","label":"economy"} +{"text":"Mumcu: Bizim turiste kalitesiz diyenin ağzına biber sürerim Doğan Yayın Holding’in (DYH) Antalya’da düzenlediği ‘Anadolu’daki Avrupa’ toplantısına katılan Turizm Bakanı Erkan Mumcu, ‘Kimse Türkiye’ye gelenlere kalitesiz turist demesin. Önce bundan vazgeçelim. Bundan sonra öyle diyenlerin ağzına acı biber süreceğim’ dedi. KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Türkiye’nin özellikle de Antalya’nın ‘mass turizm’ yaptığını bununda Avrupa’nın orto sınıfı için güneş ve deniz tatili anlamına geldiğini söyledi. Mumcu, ‘Türkiye’ye şu anda gelen turist profili Avrupa’nın orta sınıfıdır ve onların yıllık geliri Türkiye’deki orta sınıfın 8-10 mislidir. Öyle bir dolarlık taklit t-shirt almıyorlar diye de kimse onlara kalitesiz turist demesin. Bundan sonra öyle diyenlerin ağzına acı biber süreceğim’ dedi. Doğan Yayın Holding’in (DYH) Antalya’da düzenlediği ‘Anadolu’daki Avrupa’ toplantısına katılan Mumcu, yaptığı konuşmada Türk turizminin İspanya ve Yunanistan ile mukayese edilebileceğini, Fransa ve İtalya ile kıyaslanmaması gerektiğin savundu. Bakan Mumcu, ‘Fransa ve İtalya kendi kültürlerini üretip yaşıyor ve bunu satıyor. Ne zaman bizde bunu yaparsak o zaman onlarla kıyaslayın’ dedi. İKİ KUTUPLU OLMALIYIZ Dünyanın yeniden iki kutuplu olmaya yöneldiğini söyleyen Mumcu, Türk turizminde de farklı stratejilerle kentlerin farklı konumlandırılması gerektiğini belirtti. Mumcu şunları söyledi: ‘Antalya’daki turizm ile İstanbul’daki turizm farklı olmalı. İstanbul’u çok daha değişik turist gruplarına göre konumlandırabiliriz. Bazı kentler vardır ki marka olarak kendi ülkelerinin imajını da aşabilir. Londra İngiltere’nin, Paris Fransa’nın ötesine geçmiş kentlerdir. İstanbul’da Türkiye için öyle olabilir.’ Mumcu, çok yakında turizmde dünyada ses getirecek bir projeyi açıklayacaklarını da söyledi. Yalçındağ: Bu işin aslanı kaplanı olmaz DOĞAN Yayın Holding (DYH) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, ‘Marka Güçtür’ toplantısında yaptığı konuşmada, ‘Dikkat ederseniz, Anadolu’daki Avrupa diyoruz. Eskiden Anadolu aslanları, kaplanları denirdi. Biz artık diyoruz ki, bu işin aslanı kaplanı yok. Aslan kaplan dediğimiz zaman biz hep kendi içimizde bir mücadele algılıyoruz’ dedi. Yalçındağ, şöyle konuştu: \u0010‘Türkiye��nin geneline baktığımız zaman biz yaptığımız işlerde gerçekten Avrupalı olmuşuz diye bir gözlemimiz var. Bu düşüncelerimizi yerinde test edelim diye Türkiye’yi gezelim dedik. Bizim DYH olarak görevimiz iletişim kurmak, sizlerle temas etmek. Ama sadece İstanbul’da ofislerde oturarak bu ileşitimi kuramıyoruz. Bunun için dedik gidelim, hissedelim, yerinde test edelim.’ Kişi başı etiket tüketimi daha ABD’nin onda biri DOĞAN Yayın Holding’in Antalya’da düzenlenen ‘Marka Güçtür’ toplantısının açılış konuşmasını ve ev sahipliğini yapan ATSO Başkanı Kemal Özgen, markanın Antalya için hayati önem taşıyan bir konu olduğunu söyledi. Özgen, marka kavramının Türkiye’de bir süredir çok tartışılmakla birlikte, yeni bir konu olduğunu belirtirken şöyle dedi: ‘En büyük firmalarımızda markalaşma sürecinin başlarındayız. Halen ürün tanımlama ve etiketleme aşamasını tamamlayan firma ve sektörler bulunmaktadır. Franchising sistemimiz perakende ticaretin yüzde 2’si civarında. Bir istatistiğe göre, kişi başına etiket tüketimimiz bir metrekare, ABD’nin onda biri. Antalya’da biz halenbazı üyelerimize, bırakınız ürün etiketini, fiyat etiketi kullanma çağrısı yapıyoruz.’ Öger: Almanya’da iki farklı Türk imajı var ÖGER Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Vural Öger, Türkiye’de kentlerin tanıtımıyla ilgili doğru stratejiler geliştirilmesini önererek Bakan Mumcu’nun görüşlerine destek verdi. Öger, İstanbul’u dünyanın kültür başkenti yapmak gerektiğini ama Antalya’nın şu anki turizm yapısı üzerinde devam etmesinin daha iyi olacağını savundu. Turizm sayesinde Türkiye’nin genel imajının da pozitif etki altında kalabildiğini söyleyen Öger, ‘Örneğin Almanlar genellikle Almanya’daki Türklerden damat almak istemezler, hatta komşu bile olmamayı tercih ederler. Ama tatil deyince Almanların büyük bölümünün aklına sadece Türkiye gelir. Bir tarafta çok vasıfsız işçi gönderen köylü bir toplum imajı var diğer taraftada süper tatil yapılabilecek ülke imajımız var’ dedi.","label":"economy"} +{"text":"Ziraat Bankası, Hazine tarafından belirlenecek tarihte başlayacak olan üçüncü taksit nema ödemeleriyle ilgili kurum ve işyeri toplu başvurularının, 18 Ağustos’tan itibaren kabul edileceğini bildirdi. Tasarrufu teşvik işyeri sicil numaları olan ve elektronik posta adresi uzantıları .k21.tr, .edu.tr, .com.tr, .gov.tr, .mil.tr, .pol.tr ve .bel.tr olan özel kuruluşlar ile kamu kurum ve kuruluşları personelleri, üçüncü taksit nema ödemelerini işyerleri aracılığıyla alabilecekler. Daha önceki taksit ödemelerinde olduğu gibi kurum ve işyeri aracılığıyla talepte bulunan hak sahiplerinin ödemeleri, başvuru tarihinden itibaren en geç üç gün içinde yapılacak. Kurumu aracılığıyla başvurmayan hak sahiplerinin ise bir aylık takvim içinde sıralarını bekleyecekleri bildirildi. Kurum ve işyerleri, ünvanlarını taşıyan elektronik posta adresi ile birlikte en son kesinti ve katkı tutarlarını yatırdıkları Ziraat Bankası şubelerine başvuracaklar. Kurum ve işyeri yetkililerine üçüncü taksit nema ödemesi yapılabilmesi için son bir ay içinde verilmiş olan kamu kurum ve kuruluşları için resmi görevlendirme\/yetki yazısı, diğer kuruluşlar için noter takdikli yetki belgesi ve imza sirküleri, işyerlerine ait tasarrufu teşvik işyeri sicil numarası, kurum veya işyeri irtibat telefonu ve geçerli e-posta adresiyle birlikte başvurmaları gerekiyor. Banka tarafından hazırlanacak nema üçüncü taksit talep dosyaları, kurum veya işyerlerinin e-posta adreslerine iletilecek. Bu dosya yalnızca Ziraat Bankası’nın internet adresinden kurum veya işyerlerine iletileceği bildirildi. Ziraat Bankası’na gelen başvuruların, en kısa sürede işleme alınıp kurum veya işyerlerinin e-posta adreslerine olumlu ya da olumsuz bilgi verileceği kaydedildi ","label":"economy"} +{"text":"The Economist: Türkiye yüzde 6 büyüyecek THE Economist dergisinin gelişmekte olan 25 ülke için yaptığı ankette Türkiye'nin 2004 yıl sonu büyümesi yüzde 6 olarak öngörüldü. Değerlendirmede, 10'uncu sırada yer alan Türk ekonomisi için 2005 yılı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla artış hızı beklentisi ise yüzde 4.4 olarak belirlendi. Yıl sonu için cari dengenin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 3.6'sı kadar açık vermesi öngörülürken, 2005 yılı için bu oran yüzde 2.9 olarak tahmin edildi. Son dönemde sıkça tartışılan büyüme ve cari açık oranları için yurtiçinden de çeşitli tahminler geliyor. Büyüme beklentileri yüzde 5 ve 10 arasında değişiyor. Yaşanabilecek bir krizin en önemli kaynağı olacağı yorumları yapılan cari açık için ise yüzde 3 ile yüzde 5 arasında tahminler bulunuyor. Ekonomistin anketine gore en çok büyümesi beklenen ülkeler yüzde 9.5 ile Venezuela ve yüzde 9.2 ile Çin. Singapur'un ise yüzde 7.5 büyümesi bekleniyor. ","label":"economy"} +{"text":"Güzel haber ve iyimserlik fakiri Türkiyemizde bir güzel gelişme sanat ve eğlence sektörümüzdeki canlı gelişmedir. Bir bağlantı (network) endüstrisi olarak nitelendirebileceğimiz sektör, yüksek yatırım, değer ve istihdam -ve de vergi tabanı-yaratma kapasitesi nedeniyle yetkililerin daha fazla ve ayrıntılı istatistik üretme arzusuna mahzar olursa, bu gelişmeyi gözlemlerden rakamlara dökme şansımız artacaktır. İş, gelişmeyi kanıtlamakta kalmayacak; eminiz, gelişmeyi daha da özendirmek ile devam edecektir. Neden sanat ve eğlence sektörünü özendireceğimizin cevabı çok zor değildir. Bu sütunda çeşitli fırsatlarla değindiğimiz gibi liberal ekonomik sistem ciddi bir büyüme sorunu ile karşı karşıyadır. Sistemin geçmişte de büyüme sorunları vardı. Ancak, sorunlar, büyük ölçüde altyapı yatırımları, ama çok daha büyük ölçüde askeri harcamalar kanalıyla çözülüyordu. Bu iki kanalda ciddi tıkanmalar var. Liberal ekonomi liginin ağır topları olan gelişmiş ülkelerde altyapı talebi fazla değil. Gelişmekte olan ülkelerde ise kaynak sıkıntısı var. Diğer taraftan, altyapı yatırımlarının değer yaratım süreleri uzun olsa dahi geri dönüş hızı yavaş. Bu ve diğer nedenler ile altyapı yatırımları eskisine kıyasla liberal ekonominin büyümesine eskisi gibi etki yapmıyor. Askeri harcamaların ise, ekonomik nedenleri bir tarafa bırakınız, her şeyden önce, tam bir nefret kaynağı olduklarından artık liberal ekonominin bir büyüme iticisi olarak ele alınması mümkün değil. Ayrıca, Irak savaşı nedeni ile bu sütunda işlediğimiz gibi askeri harcamaların kendilerinin ekonomik büyümeye verdikleri ivme kesinlikle eskisi gibi değil. Değer yaratım süreleri fevkalade kısıtlı; yarattıkları değer yüksek değil. Dolayısı ile, askeri harcamalar ve savaşlar artık ahlaki ve insani nedenlerin yanı sıra ekonomik nedenler ile de liberal ekonominin büyüme iticileri arasında yer almıyor. Yakın tarihin en önemli büyüme iticilerini kaybetmiş olan liberal ekonomik sistemin büyümesini devam ettirebilmek için elinde şimdi tek araç var: O da 'bireysel tüketim'. Örneğin, 1980'li yılların sonunda, 1990'lı yılların başında eski Sovyet Bloku'nun çöktürülüşünün en önemli nedeni budur. Çoğu iyi eğitim almış ve iyiyi kolay arzulayacak 400 milyon kişinin yaşam standardının kısa bir süre içinde 50 yıllık bir boşluğu\/gecikmeyi kapatacak şekilde artırılması için gerekli tüketimi düşününüz bir kere. Türkiye bile, Laleli'de 'bavul ticareti'nden başlayıp bugün Antalya'da 'Rus turist patlamasına' ulaşan sürece bu sayede şahit olmuyor mu? Tüketimin, büyümenin önemli bir iticisi olarak ortaya çıkması yeni bir şey değil. Tüketim, ekonomik büyüme teorisinin, yazıldığı günden bu yana önemli bir faktörü. Yani, tüketim olgusunu 'tu kaka' bir tavırla ele almak ve bir 'pis kapitalist' aldatmacası olarak tanımlamak doğru değil. Unutmayalım ki, eski Sovyet Bloku yalnızca tüketim olsun da liberal ekonomiye katkıda bulunsun diye çökmedi; tüketim, özellikle de bireysel tüketim, olmadığı için kendi çöktürülüşüne çanak tuttu. O nedenle, tüketimin yeni psikolojisini iyi anlamak, bu çerçevede bireysel tüketicinin sanat ve eğlence kavramlarını tüketim olgusu ile nasıl ilişkilendirdiğini iyi analiz etmek gerek. Şu bir gerçek ki, bugünün bireysel tüketicisi bir taraftan dünyayı keşfetmeye, değişik kültürleri öğrenmeye çalışırken bireyselliğini de yaşamaya meraklı; ama, en önemlisi, ulaşım ve bilişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde giderek küçük bir köy haline gelen bu kısa küresel yaşamında beş aşağı, beş yukarı yedi düvelin insanı ile aynı beğenileri ve aynı yaşamı paylaşmak istiyor. Bu ortak beğeni ve yaşam büyük ölçüde bilişim teknolojisi temelli medyaya bağlı eğlence sektörü tarafından etkileniyor. Dolayısı ile, tüketici, adeta, 'eğlence seven' bir tüketici haline geliyor; tüketicinin gözünde tüketim, eğlenceye ve tüketicinin eğlenceden aldığı tatmine endeksleniyor. Büyük markaların, özellikle hızlı dönen tüketim maddeleri maddelerinin kendilerini bir sanat ve eğlence öğesi ile tanımlamaları da bundan kaynaklanıyor. Sanat ve eğlence sektörü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ekonomik büyümeye ivme veren bir endüstri haline geliyor. Gelişmeleri daha dikkatli izlemeye değer","label":"economy"} +{"text":"Wal-Mart rekabeti 11 milyar dolarlık oyuncak devi Toys 'R' US'ı pes ettirdi. Ünlü oyuncak firması sektörden çekilmeyi düşündüğünü açıkladı. Toys 'R' US oyuncak birimini satarak ağırlığı, geçen yıl 2 milyar dolar satışla agre-sif bir büyüme gerçekleştirdiği bebek ürünleri birimi Babies 'R' US'a verecek. Toys 'R' US, 200 mağazasıyla dünyanın en büyük çocuk ürünleri satan mağaza zinciri Babies 'R' US'ta yatak, mobilya, puset ve hamile kadınlar için kıyafetler satıyor. Pazarda liderlikten üçüncülüğe düştü Geçen yıl, alışveriş trafiğinin en yoğun yaşandığı Noel haftasında Wal-Mart, Target ve diğer discount (indirim) mağazaları fiyatlarını kırarak 27 milyar dolarlık ABD oyuncak pazarından en büyük payı almayı başardı. Yüzde 20'lik pazar payıyla 1990'larda lider konumda bulunan Toys 'R' US, yerini Wal-Mart'a kaptırdı. 10 yıl önce oyuncak pazarında adı bile olmayan Wal-Mart bugün pazarın yüzde 20'sini elinde bulunduruyor. Toys 'R' US ise yüzde 17'lik payla pazarda Target'ın arkasından üçüncülüğe geriledi. Discount mağzalarının tek kurbanı Toys 'R' US değil. Kitapevleri, müzik marketler, elektronik mağaza zincirleri ve süpermarkeüer de Wal-Mart'ın düşük fiyat politikasıyla ve tedarikçiler üzerindeki gücü ile savaşmakta büyük zorluk çekiyor. Kendini yeniledi ama geliri artmadı Toys 'R' US, üç yıl önceki parlak günlerine yeniden dönmek için bir dizi yatırım yaptı. 2001 yılında Times Square'da özellikle tasarımıyla turistlerin ilgisini çeken büyük bir mağaza açü. 2002 yılında ABD'deki 683 mağazasını yeniden tasarladı. Yenilenen her bir mağaza Toys 'R' US'a 600 bin dolara maloldu. Kâr etmeyen bölgelerdeki mağazalar kapatıldı. Ancak yapılan tüm bu yatırımlar Toys 'R' US'ı kurtarmaya yetmedi. Toys 'R' US, ucuz oyuncaklarla baş edemedi ve 2002 yılında 275 milyon dolar olan geliri 2003'te 119 milyon dolara geriledi. Borsadaki hisseleri ise 40 dolar seviyesinden 10 dolara kadar düştü","label":"economy"} +{"text":"Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin bir numaralı sorunu olan istihdam için 'hızlandırılmış' önlemler alınması gerektiğini söyledi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, tüketim çılgınlığına işaret ederek göz göre göre banker faciasına benzer bir 'kart faciası'na gidildiğine dikkat çekti. Çağlayan, genel başkan değişimi nedeniyle DSP Genel Başkanı Zeki Sezer'i, ardından da eski Genel Başkan Bülent Ecevit'i ziyaret etti. Çağlayan, Sezer'i ziyareti sırasında Türkiye'nin en büyük sıkıntısının işsizlik ve cari açık olduğuna işaret ederek, cari açığın finanse edilebilmesi için Türkiye'ye doğrudan yabancı sermayeyi çekmek gerektiğini söyledi. Kredi kartı uyarısı ASO Başkanı Zafer Çağlayan, \"Sanayici kredi bulamazken, insanların cebine patlamaya hazır bomba gibi kredi kartı konuluyor. Tüketim çılgınlığı sorun yaratabilir\" uyarısı yaptı. Sezer ise yatırıma dayanmayan büyümenin sağlıklı olmadığını vurguladı. Dış ticaret açığının 30 milyar dolar gözüktüğüne işaret eden Sezer, \"Bu, çok sağlıklı gidiş değil. Bu nedenle tedbir alınmalı. Tüketim çılgınlığına getirilecek sınırlamanın da bir yolu olabileceğini düşünüyorum. Banker faciasına benzer bir kart faciasına göz göre göre gidiliyor gibi\" ifadesini kullandı. Zafer Çağlayan, Ecevit'i ziyareti sırasında da, \"Geçmişte başbakanlık ve diğer görevlerinizde hakkınızda en ufak şaibe ve dedikodu söz konusu olmadı. Darısı herkesin başına\" dedi ","label":"economy"} +{"text":"Türkiye pazarında 14 yıldır faaliyet gösteren Metro Group'un yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinin rakamsal boyutu 1 milyon dolara yaklaştı. Metro Group ve Metro Cash&Carry, fakirlik sınırında bulunan Bursa'nın Büyükorhan ilçesine bağlı Ericek Köyü'nün beş senelik bir proje dahilinde rehabilitasyonunu üstlendi. Real'in 'Sokak Futbolu' projesi de büyük ilgi görüyor. Bu yıl düzenlenen 3. Sokak Futbolu Turnuvası'na 3 bin takım müracaat etti. Metro Group ve Praktiker Yapı Market'in Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'nın katkılarıyla hazırlattığı 'Depremden Nasıl Korunuruz?' kitapçığı da Praktiker mağazalarında müşterilere ücretsiz olarak veriliyor. Halkı bilgilendiriyor Mutfak Dostları Derneği ile ortak projede 'Yenilebilir Otlar Kitabı' Anadolu'da kaybolan mutfak değerlerini anımsatmayı amaçlıyor. İstanbul Kültür Festivali'nin sponsorluğunun yanı sıra Metro Group Kısa Film Yarışması ile de genç yönetmen adaylarının eğitimine katkıda bulunmayı ve Türk sinemasının gelişmesini desteklemeyi amaçlıyor. Dünyanın 28 ülkesinde faaliyet gösteren Metro Group'un Türkiye Temsilcisi Nurdan Tümbek, sponsorluk projelerinin mağazaların cirosunu artırmaktan ziyade tüketici ile ortak bir ruh yaratmak için yürütüldüğünü ifade etti ","label":"economy"} +{"text":"LONDRA - ABD'de 16 kişinin ölümüne ve binlerce kişinin evsiz kalmasına neden olan Çarli kasırgası, asıl zararı Avrupalı reasürans şirketlerine verdi. Saatte 235 kilometreye ulaşan hızıyla geçtiği yerleşim yerlerini tanınmaz hale getiren kasırganın, sigorta şirketlerine verdiği zararın 4-10 milyar dolar arasında gerçekleşmesi bekleniyor. Kasırganın ardından dünyanın en büyük reasürans şirketi Alman Munich Re'nin hisse senetleri Frankfurt Borsası'nda bugün yüzde 1 oranında değer kaybetti. Avrupalı diğer reasürans şirketleri İsviçreli Swiss Re, Zurich Financial ve Converium ile Fransız Scor'un hisse senetlerindeki değer kaybı ise sırasıyla 2.1, 1.1, 4.2 ve 1.9 olarak gerçekleşti. Büyük maddi hasarlı felaketler, reasürans şirketleri için kısa vadede önemli bir zarar kaynağı olabilirken, uzun vadede yükselen reasürans primleri sayesinde gelirlerinin artmasını beraberinde getirebiliyor.","label":"economy"} +{"text":"Çinliler 550 milyar SMS attı Çin’de devletin resmi yayın organının aktardığı verilere göre, bu yıl 550 milyar kısa mesajın gönderileceği tahmin edilirken, cep telefonu operatörlerinin de gelirlerini ikiye katlayarak 6.7 milyar dolara yüksetecekleri bildirildi. Enformasyon Bakanlığı hazırladığı raporda, 100 milyon kullanıcıyla dünyanın en büyük cep telefonu pazarını oluşturan ülkede bu yıl gönderilen mesaj sayısının en az iki katına çıkacağını açıkladı. Raporun oluşturulmasında bilgilerine başvurulan Çin’in en büyük cep telefonu operatörü China Mobile, geçen yıl 170 milyar kısa mesaj gönderen abonelerinin bu yıl bu rakamı 350 milyara çıkaracağını belirtirken, sektörün iki numaralı şirketi China Unicom ise geçtiğimiz yıla oranla dört katlık bir artış öngörerek 2004 için 200 milyar kısa mesaj tahmininde bulundu. Raporda ayrıca, cep telefonu kullanıcılarının 2006’ya kadar 17 milyar dolar değerinde 1.4 trilyon adet kısa mesaj gönderecekleri belirtildi ","label":"economy"} +{"text":"Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Karamehmet Grubu ile yaptığı anlaşmanın hemen ardından Sümerbank'ın eski hakim ortağı Hayyam Garipoğlu ile de anlaştı. TMSF ile Garipoğlu Grubu arasında dün protokol imzalandı. TMSF'den yapılan açıklamada, TMSF ile 21 Aralık 1999 tarihinde fona devredilen Sümerbank A.Ş'nin hakim ortağı Garipoğlu Grubu arasında, Sümerbank ve diğer fon bankalarına olan borçların yapılandırılmasına yönelik olarak bir süredir devam eden müzakerelerin anlaşma ile sonuçlandığı bildirildi. En optimum ödeme takvimi hazırlandı 31 Aralık 2003 tarihi itibarıyla TMSF'ye 373.7 milyon dolar borcu bulunan Garipoğlu Grubu, 9 yılı anapara, 2 yılı faiz, 1 yılı da dolaylı sorumluluklarından kaynaklanan borçları olmak üzere toplam 12 yılda tüm borçlarını ödemeyi taahhüt etti. TMSF ödeme protokolü hazırlanırken, kanuni takip yoluyla yapılacak tahsilatın hem daha uzun süre alması hem de miktar olarak alacağın çok gerisinde kalması nedeniyle, grubun faal şirketlerinin gelecekte yaratacakları fonlarla borçlarını ödeme imkanı verilmesinin dikkate alındığını açıkladı. TMSF tarafından protokole ilişkin yapılan açıklamada \"Bu çerçevede, bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanan raporlar, faaliyetlerine devam eden şirketlerin nakit akım projeksiyonları, şirketlerin fon yaratma kapasiteleri ve borç ödeme amacıyla elden çıkarılacak varlıkların satışından beklenen en yüksek değerler göz önünde bulundurularak en optimum ödeme takvimi hazırlandı\" denildi. 2004'te 5 milyon $ ödeme yapılacak * Garipoğlu 373.7 milyon dolarlık borcunu 9 yılı anapara, 2 yılı faiz 1 yılı da dolaylı sorumluluklardan kaynaklı borçlar olmak üzere 12 yılda ödeyecek. * Protokol süresince borç tutarına yıllık Libor artı yüzde 1 faiz uygulanacak. * Gruba ait gayrimenkul, fabrika ve diğer tesisler üzerindeki mevcut ipoteklere ilaveten 350 milyon dolarlık yeni ipotek tesis edilecek ve Grup firmalarının hisseleri Fon tarafından rehin alınacak. * İmzalanan bu protokole göre ödemeler, bu yıl içinde başlayacak ve yılsonuna kadar 5 milyon dolar ödenmiş olacak","label":"economy"} +{"text":" İSTANBUL - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat, reel sektörde temkinli iyimserliğin sürdüğünü açıkladı. İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından önceki gün sonuçları açıklanan 'Ekonomik Beklentiler' anketinde de aynı doğrultuda bir eğilim belirlenmişti. MÜSİAD'ın '2004 İlk Yarıyılı Değerlendirme ve 2005 Beklentileri Anketi', geçen yıldan süregelen bir kısım şikâyet ve sıkıntıların devam etmesine karşın, reel sektörde geleceğe ilişkin iyimserliğin hâkim olduğu saptandı. Ayrıca işadamlarının ekonominin genel performansını 2003 yılına nazaran daha iyi bulduğu belirtildi. Ömer Bolat, anket sonuçlarına genel olarak bakıldığında, bazı olumsuzluklara rağmen, iş ortamının iyileşmesinin ve protesto edilen çek ve senet sayısının azalmasının net olarak ortaya çıktığını belirtti. ","label":"economy"} +{"text":"Petrolde ölümü gösterip sıtmaya razı edecekler Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı eski uluslararası piyasalar uzmanı Necdet Pamir, petrol fiyatının Venezuella, Irak'taki belirsizliklere rağmen 50 doları aşmasının zor olduğunu söyledi. Petrol fiyatları 47 dolar sınırına dayanarak yeni bir rekor kırması piyasalarda \"50 dolar olacak mı\" korkusu yarattı. Venezuella ve Suudi Arabistan'dan gelen olumlu açıklamalara rağmen yükseliş Irak'da bir petrol kuyusunun direnişçilerce ateşe verilmesi ile sürdü. Fiyatlarla ilgili olarak birçok senaryo çizilirken, petrol uzmanı Necdet Pamir, yükselişlerin geçici olduğunu söyleyerek fiyatların yıllık ortalamada 30- 35 dolar aralığında kalacağını belirtti. Pamir, OPEC ve diğer petrol üreten ülkeler için \"ölümü gösterip sıtmaya razı edecekler\" diye konuştu. Petrol fiyatlarındaki artışın arz, talep ve stok açısından ele alınması gerektiğini ifade eden Pamir, fiyat artışının nedenlerini şöyle sıraladı: * Çin 'in petrol ithalatı geçen yıla göre %30 arttı. * OPEC'in acil durum kapasitesi düşük kaldı * OECD ülkelerinin stok miktarı yeterli değil. * Rusya'da Yukos krizi devam ediyor. * Venezuela'da bugüne kadarki seçim belirsizliği. * Spekülatörlerin fiyatları yukarı çekmesi. Fiyatların 50 dolara ulaşacağı konusundaki endişelerin yersiz olduğunu belirten Pamir arz tarafında rezerv açısından bir sıkıntı olmadığını ama Rusya, Irak ve Venezuela kaynaklı olumsuz etkinin olduğunu belirtti. Necdet Pamir şöyle konuştu: 41 YIL YETECEK REZERV VAR \"Fiyatlardaki yükselişi arz ve talep açısından şu şekilde ele alabiliriz. Dünyada 1.1 trilyon varil kanıtlanmış petrol rezervi var ve bu rezervlerin bugünkü 80 milyon varil seviyesindeki tüketim ile 41 yıl daha yeteceği öngörülüyor. Zaman ilerledikçe enerji tüketiminde verimlilik arttığı için bu süre daha da uzayabilir. Ayrıca kanıtlanmış rezervler kadar henüz bulunmamış rezerv olduğu da belirtiliyor. Bu nedenle fiyatlar üzerinde rezerv açısından bir baskı yok. Arzı etkileyen diğer gelişmeler OPEC, Rusya, Irak ve Venezuela. OPEC'in üretim kotası 26 milyon varil ve şu anda bu kotanın üzerinde 27.1 seviyesinde üretim yapılıyor. Bunu 1.5-2 milyon varil daha artıracak kapasite bulunuyor. Daha önceleri 5-6 milyon varil acil durumlarda kullanılacak serbest kapasite tutulurdu. Şu an bu kapasite bulunmuyor.\" Rusya, Irak ve Venezuela'nın da fiyatları etkilediğini belirten Pamir şöyle devam etti: \"Yukos'un günlük 1.7 milyon varil üretimi bulunuyor.Yaşanan sıkıntılar piyasaları olumsuz etkiledi. Irak'ın da 2.5- 2.6 milyon varil üretimi bulunuyor. ABD'nin hedefi bunu yıl sonunda 3 milyon varile çıkarmak. Irak'taki istikrarsızlığın kısa vadede çözülemeyeceği beklentisi olumsuzluk yaratıyor. Venezuela 3 milyon varil üretim yapıp bunu 2.5 milyonunu ihraç eden bir ülke. Orada sıkıntıların bitmesi olumlu.\" ASIL NEDEN TALEP ARTIŞI Fiyatları artıran asıl nedenin talep artışı olduğuna dikkat çeken petrol uzmanı, başta Çin, Hindistan ve Brezilya olmak üzere öngörülmeyen talep artışları olduğunu ifade etti. ABD'de de seyahat mevsimi olması nedeniyle petrol talebinin arttığına değinen Necdet Pamir, \"Eylül'e doğru bu talep azalır ama ısınma ihtiyacı nedeniyle belli bir seviyenin altına inmez\" dedi. Pamir şöyle devam etti: \"Çin'in petrol ithalatı geçen yılın yüzde 30 üzerinde. Ülke bu seviyede büyümeye devam etmeyip frene basacaktır. 1973-74 yıllarında yaşanan petrol krizlerinden sonra OECD ülkelerine 90 günlük ihtiyacı karşılamaya yetecek miktarda petrol stoku tutmaları öneriliyordu. Bu seviyenin çok altında stok olduğu bildiriliyor. Stoklar az olunca spekülatörler istedikleri gibi piyasada at oynatıyorlar. ","label":"economy"} +{"text":"SSK’ya yüksek fiyatla ilaç alımı hakkında soruşturma açılırken, SSK İstanbul İhale Komisyonu Başkanı Azmi Arslan’ın geçen cuma günü sağlık sorunlarını gerekçe göstererek rapor alıp yurtdışına çıktığı saptandı. SSK’ya yüksek fiyatla ilaç alımı hakkında soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Roche firmasının yanı sıra diğer ilaç firmalarınında aynı yöntemle SSK’ya yüksek fiyatla ilaç sattığını tespit etti. SSK’nın MSD ilaç firmasından 18 milyon 203 bin liralık ilaçı 21 milyon 403 bin liradan, Pfizer’den ise 14 milyon 61 bin liralık ilacı 17 milyon 235 bin liradan aldığı belirlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı incelemenin ardından aralarından MSD, Pfizer, Novartis şirketlerinin de yer aldığı ilaç firmaları hakkında da soruşturma başlatılacağı, delil toplamak amacıyla yöneticilerinin bilgisine başvurulacağı belirtildi. Ayrıca SSK’nın ihalelerinin denetlenmesi işleminin Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından yapılması gerektiği bildirildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın SSK İstanbul İhale Komisyonu’nun kimlerden oluştuğuna dair ilgili kurumlara yazdığı yazıya henüz cevap gelmediği ileri sürüldü.","label":"economy"} +{"text":"Petrol fiyatları haftanın son gününde de yeni rekorlar kırarak, günlerdir süren amansız yükselişine devam etti. New York Borsası'nda işlem gören hafif türü hampetrolün varil fiyatı, dün 45.90 dolarla 21 yıllık borsa tarihinin en pahalı işlemini gerçekleştirdi. Londra Uluslararası Petrol Borsası'nda işlem gören Brent türü hampetrolde ise yeni rekor 42.85 dolar oldu. Fiyatların bu denli yükselmesinde Venezüella'da Devlet Başkanı Hugo Chavez'in oylanacağı referandumun bu hafta sonu gerçekleştirilecek olması, Çin'in petrol talebinde gücünü koruması ve Irak'taki çatışmalarla ilgili artan endişeler, etkili oldu. GÜLER: ÇARESİZ DEĞİLİZ Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları konusunda düzenlediği basın toplantısında petrol fiyatlarının son zamanlarda aşırı artması konusunda çözümsüz, çaresiz olmadıklarını ve her zaman tedbirlerinin bulunduğunu bildirdi. Enerji konusunda uzun vadeli çalışmaları başlattıklarını anlatan Bakan Güler, bu çerçevede yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları konusunda önemli noktalara geldiklerini söyledi. ''Yenilenebilir Enerji Yasası''nı hazırladıklarını bildiren Güler, Yasa'nın komisyonlardan geçtiğini, Meclis açılır açılmaz da çıkarılmasına çalışacaklarını bildirdi. Güler ''Enerji Verimliliği Yasası'' ile ilgili tasarının da yıl içinde yasalaşmasını arzu ettiklerini ifade etti. Güler, petrol cinsinden değerlendirildiği zaman, hidroelektrik enerjisinin 7 milyon ton, rüzgar enerjisinin 2.3 milyon ton, güneş enerjisinin 23 milyon ton, biyokütlenin 7 milyon ton ve jeotermal enerjinin 0.15 milyon ton petrol eşdeğeri potansiyeli bulunduğunu belirterek ''Bunu da mutlaka kullanmak istiyoruz'' dedi. ","label":"economy"} +{"text":"Komşuda fiyatlara olimpiyat zammı Yunan Kalkınma Bakanlığı, olimpiyatı fırsat bilerek fazladan kâr etmek isteyen esnaf için önlem aldı. Bu yıl Atina'da düzenlenen olimpiyat oyunlarını fırsat bilerek fazladan kar etmek isteyenlerin artması üzerine, Yunan kalkınma bakanlığı ek önlemler almayı uygun gördü.. Atina'ya gelmesi beklenen yüzbinlerce yabancıyı bu tür \"tuzaklardan\" kurtarmak amacıyla hazırlanan uzunca bir fiyat listesi otellere, olimpiyat tesislerine, cafe ve restoranların bulunduğu semtlerde dağıtılmaya başlandı.. Bu listeyle, olimpiyatların yapılacağı 13-29 ağustos tarihleri arasında Atina'ya gelecek olan yabancıların bazı ürünlere en fazla hangi fiyatı ödeyeceği de belirlendi. Olimpiyat oyunları nedeniyle 3.5 milyonluk başkent Atina'nın altyapısı baştan aşağı geliştirildi. Metro ve tramvay hatlarının yanısıra hava alanına tren seferleri kondu. Atina'nın düne kadar karmakarışık olan trafiğine çekidüzen veren yollar genişletildi. Çevre yolu ve köprüler inşa edildi. Mağazalar yaz aylarında saat 15.00'e kadar açık kalırken, olimpiyat günlerinde sabah 09.00'dan akşam 21.00'e kadar açık kalacak. Bankalar da çalışma saatlerini akşam saatlerine kadar uzatacak. Hastaneler sürekli açık kalacak. ","label":"economy"} +{"text":"Ham petrol 45 doları geçip rekor yeniledi Uluslararası ham petrol fiyatları, 45 dolar düzeyine ulaştı. ABD’deki Batı Teksas petrolünün varil fiyatı, bir ara 45.04 dolar düzeyine çıkarken, Londra’daki Brent türü Kuzey Denizi petrolü ise 41.45 dolardan işlem gördü. ABD’de petrol, cuma günü 44.77 dolardan işlem görmüş önceki gün de 44.97 dolar seviyesine kadar çıkarak 1983’ten bu yana en yüksek rakama ulaşmıştı. Fiyatların artmasında, başta Irak’taki karışıklık olmak üzere, küresel petrol arzında yaşanabilecek sorunlar ve dolayısıyla, arzın talebi karşılayamaması ihtimali ile Rusya’da Yukos ile ilgili gelişmeler etkili oluyor. Irak’ın güneyindeki terminalleri besleyen iki ihraç boru hattı hızlı bir şekilde onarılarak, yeniden petrol üretimine başlandı. Yetkililer, Basra’daki ihraç boru hatlarından, Körfez’deki yükleme terminallerine petrol pompalandığını bildirdiler. Boru hatları, önceki gün sabotaj sonucu kullanılamaz hale gelmişti. ","label":"economy"} +{"text":"CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Merkez Bankası'nın açıkladığı 6 aylık ekonomik veriler, maalesef Türkiye'deki ekonomik gidişle ilgili bir süredir hissedilen ve dile getirilen kaygıların, düşünülenin ötesinde bir ciddiyette olduğunu ortaya koymuştur” dedi. Deniz Baykal, Antalya'da iki gündür sürdürdüğü gezilerine bugün de Kemer'e bağlı Göynük Beldesi ile Finike'ye bağlı Sahilkent Beldesi'nde devam etti. Sahilkent Beldesi Belediyesi önünde gazetecilerin Merkez Bankası'nın açıkladığı rakamlara ilişkin sorularını yanıtlayan Baykal, şunları söyledi: “Merkez Bankası'nın açıkladığı 6 aylık ekonomik veriler, maalesef Türkiye'deki ekonomik gidişle ilgili bir süredir hissedilen ve dile getirilen kaygıların, düşünülenin ötesinde bir ciddiyette olduğunu ortaya koymuştur. Merkez Bankası'nın son açıklamasında görüyoruz ki, Türkiye'nin cari işlemler açığı ilk 6 ay sonucunda 9 milyar 945 milyon dolar olmuştur. Buna göre, ilk 6 ayda cari işlemler açığı 10 milyar dolar düzeyine dayanmıştır. Bu geçen yıla göre yüzde 95'lik bir artışı göstermektedir. Cari işlemler açığı iki katına yükselmiştir. Bunun altında dış ticaret açığı yatıyor. Türkiye'nin dış ticaret açığının ilk 6 aylık verilere göre 12 milyar 216 milyon dolar olduğu görülüyor. Bu da bir önceki 6 aylık döneme göre yüzde 117'lik bir artış ortaya koyuyor. Dış ticaret açığı olağanüstü hızla artıyor ve buna bağlı olarak da Türkiye'nin cari açığı kabul edilemez düzeye yükseliyor. 10 milyar dolarlık düzeye gelmiş gözüküyor.” “GİDİŞ TEHLİKELİ” Bu rakamlarla sonbahar aylarındaki gelişmelerin kaygı verici olacağını savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Haziran'dan sonraki aylarda turizm mevsiminin canlanmasına göre bu rakamların belli ölçüde aşağı çekilmesi söz konusudur. Ama sonbaharla birlikte tekrar aynı doğrultuda gelişmeler ortaya çıkabilir ve geçen yıllarda yaşanılanın çok üzerinde bir noktada kendisini göstermesi kaçınılmaz gözüküyor. Bunu, üst üste geçen yılki cari açıkla birlikte dikkate alacak olursak, gidişin çok tehlikeli olduğunu bize gösteriyor. Eğer cari açık oranı, gayri safi milli hasılamızın yüzde 4'ünün üzerine çıkmaya başlarsa bu çok ciddi bir alarm demektir. Bugünkü gidişat yıl sonunda yüzde 4'ün üzerinde bir cari açık, gayri safi milli hasıla oranının ortaya çıkacağını gösteriyor.” Bu tablonun, hükümetin IMF ile bir anlaşma noktasına gelmiş olduğu gerçeğiyle birlikte değerlendirmek gerektiğine dikkati çeken Baykal, ”Bu ekonomik tablo içerisinde Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde bir ekonomi politikası sürdürme olanağı maalesef gözükmüyor. Bu bir başarısızlık tablosu” dedi. CHP Genel Başkanı Baykal, şöyle devam etti: “Türkiye 5 yıldan beri IMF'nin gözetiminde bir ekonomi politikası izliyor. Bu politikanın ulaşması gereken amaç, Türk ekonomisinin kendi ayakları üzerinde durabilmesiydi. Ne yazık ki, bu sağlanamamıştır. Tam tersine Türkiye'nin dış desteğe olan ihtiyacı, hatta mecburiyeti olağanüstü yüksek düzeyde ortaya çıkmıştır. IMF ile yaptığımız işbirliğinin ortaya koyduğu sonuç, günü kurtarma bakımından bir kazanç sağlamıştır ama gerçek sorunların çözümü açısından ortaya çıkan manzara hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir. Bugün Türkiye 5 yıl öncesinden daha fazla dış desteğe mahkum bir ülke konumuna gelmiştir. Türkiye'nin dış borçları artmaktadır, cari açığı artmaktadır. Türkiye'nin dış ekonomilerin desteğine mecburiyeti artmaktadır. Bu, izlenen ekonomik politikanın ciddiyetle sorgulanması gerektiğini bize göstermektedir. Bu cari açık bir sonuçtur. İzlenen ekonomi politikasının oluşturduğu bir sonuçtur. Kur politikası önemli nedenlerinden birisidir. İhracat, ithalat büyük ölçüde ondan etkilenmektedir. Kur politikasının değişmesi halinde Türkiye'de enflasyonla ilgili gelişmelerin belli ölçüde tehlikeye girme olasılığı vardır. Bütün bunları en iyi şekilde değerlendirme mecburiyetiyle karşı karşıyayız. Tablo kaygı verici olmuştur ve ekonomi politikasının ciddi şekilde sorgulanması gereği ortaya çıkmıştır.” ","label":"economy"} +{"text":"Irak'ta terör tehdidi ham petrolü 45 dolara çıkardı Irak'ta petrol pompalanmasının durdurulmasıyla ABD ham petrolünün varili 44.97 dolara yükseldi. Uluslararası ham petrol fiyatları, kısa bir düşüşün ardından yeniden 44 doların üstüne çıkarken, Irak'ın güneyinde ülke petrolünün yüzde 90'ını üreten Basra terminaline kuyulardan petrol pompalanması \"terör tehdidi'' yüzünden durduruldu. ABD'nin Teksas petrolünün varil fiyatı, varilde 44.97 dolara yükselirken, Irak Petrol Bakanlığı, ''Şii önder Mukteda Essadr'ın tehdidi yüzünden üretimin durduruluğunu, ancak iki gün yetecek stokların hazır olduğu'' bildirildi. Hazır depolama tanklarından petrol sevkıyatının Basra'da sürdüğü bildirildi. ABD'de petrol cuma günü 1983'ten bu yana en yüksek değer olan 44.77 dolardan işlem görmüştü. Rusya'da ise en büyük petrol üreticisi Yukos şirtine bağlı kurum olan ve Yukos üretiminin yüzde 60'ını karşılayan ''Yuganskneftegaz''ın hisse senetleri, icra memurlarınca donduruldu. Mahkeme, bu kararaYukos'un 3 milyar 400 milyon dolarlık borçlarını ödeyememesini gerekçe görteriyor. Cuma günü ABD ham petrolü varil başına 44.77 dolar ile 21 yılın zirvesini görmüştü. Gözler Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'ne (OPEC) çevrilirken, Londra'da işlem gören Brent ham petrolü ise varil başına 41.5 dolara yükseldi. Başta ABD ve Çin olmak üzere, dünyadaki petrol talebinin artmasıyla arzın, olası herhangi bir kesintiyi karşılayamayacak kadar sınırlarına yaklaşmış olmasının yarattığı endişeler, petrolün yılın bu dönemine kadar yüzde 30'dan fazla değer kazanmasına yol açtı.","label":"economy"} +{"text":"Petrol 47 doları kırdı uçak bileti zamlandı 1991 Körfez Savaşı'ndan bu yana en yüksek seviyesine ulaşarak, 47 doları aşan petrol fiyatları karşısında havayolu şirketleri birer birer bilet fiyatlarına zam yapmaya başladı. Son olarak Air France bilet fiyatlarına 14 dolara kadar zam yapacağını açıkladı. Portekiz Havayolları şirketi TAP, 28 Ağustos'tan itibaren, iç hat ve Avrupa ülkeleri güzergahlarındaki uçuşlarda bilet fiyatlarına, 3.7 dolar, dış hat bilet fiyatlarına 8.6 dolar zam yapacağını bildirdi. British Airways ise hafta başında bilet fiyatlarını 4.5 dolar ile 11 dolar arasında artırdığını açıklamıştı. British Airways'in en büyük rakibi Virgin Airways'de maliyetlerin artması üzerine petrol zammını yolculara yansıtma kararı aldı. Şirket bilet fiyatlarını 4 ile 10.8 dolar arasında artırdı. Lufthansa ise Avrupa uçuşları ve uzun menzilli uçuşları bilet fiyatlarına 2.5 dolar ile 8.5 dolar arasında zam yaptı. Cathay Pacific yetkilileri, kısa uçuşlar için 7 dolar, uzun menzilli uçuşlar için ise 19 dolar zam yapıldığını belirtti. KLM, eylülden itibaren fiyatları ortalama 3.6 dolar yükseltecek. Benzer haberler Qantas ve Yeni Zellanda Havayollarından da geldi. ","label":"economy"} +{"text":"Telekom 1.7 katrilyonluk reklam cezası kıskacında Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürü Özcan Pektaş, Telekom’un yüzde 80’lere varan indirim sloganıyla sunduğu reklamlar için açılan davaların herhangi birinin sonuçlanması ve ‘haksız sözleşme şartı’nın oluşması halinde Telekom’a abone başı 100 milyon liralık ceza kesileceğini bildirdi. TÜRK Telekom’un, ‘yüzde 80’lere varan indirim’ sloganıyla tanıttığı yeni tarifeleriyle ilgili olarak açılan davaları kaybetmesi halinde toplam 1.7 katrilyon lira ceza ödeme tehdidiyle karşı karşıya kalabileceği bildirili. Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürü ve Reklam Kurulu Başkanı Özcan Pektaş, Telekom’un yeni abone paketleriyle ilgili reklamları durdurma kararının ardından, bir basın toplantısı düzenleyerek ayrıntıları anlattı. Pektaş, söz konusu durdurma kararının yeni tarife reklamlarının tümünü değil, sadece ‘yüzde 80’lere varan indirim’ kısmını içerdiğini vurguladı. Telekom’un bu ayki faturalarla birlikte abonelere gönderdiği 17 bin broşürle gazete ve televizyon reklamlarını inceleyerek bu kararı aldıklarını belirten Pektaş, 2 Ağustos itibariyle Telekom’dan savunma istediklerini bildirdi. Pektaş, savunmaya ilişkin cevabı yeni aldıklarını, bu yüzden durdurma kararının geciktiğini anlatırken, olayın vakit geçirmeden çözülmesi gerektiğini söyledi. Telekom’un yeni tarifelerinde yüzde 80 indirimin söz konusu olmadığını vurgulayan Pektaş, ‘Sanki toplum ve tüketici nezdinde bir ucuzlama kanısı var. Gerçeğin bu olmadığı ortada. Ama bazı görüşme şekillerinde, örneğin yurtdışı, indirim söz konusu. Fakat paketin tamamında yüzde 80’lik bir indirim yok. Bunun tüketiciyi yanıltma amacı taşıdığını düşünüyoruz. Bu nedenle reklamların durdurulma kararı verildi’ diye konuştu. Cezanın bugün onaylanarak, tebligatının Telekom’a gönderildiğini ve hafta başında ellerine ulaşacağını kaydeden Pektaş, Telekom’dan gereğinin yapılmasını istedi. Pektaş, alınan kararın nihai karar olmadığını, Telekom’un savunma yapmak için halen 1 aylık süresi bulunduğunu belirterek, kesin kararın verilmesi durumunda Telekom’un 44 milyar 975 milyon idari para cezasına çarptırılacağını bildirdi. Pektaş, bu tutarın yapılan ceza tebligatının ardından ödenmemesi halinde ise ikiyle çarpılarak yaklaşık 90 milyara ulaşacağını vurguladı. Özcan Pektaş, Telekom’un tarifelerine ilişkin açılan 900’e yakın davanın anımsatılması üzerine, bu davalardan herhangi birinde Telekom aleyhine bir sonuç çıktığında ve ‘haksız sözleşme şartı’nın oluşması halinde, abone başına 100 milyon ceza kesebileceklerini kaydetti. Türk Telekom’un 17 milyona yakın abonesinin bulunduğu dikkate alındığında cezanın toplam tutarının 1.7 katrilyon liraya ulaşacağı hesaplanıyor. Pektaş, Telekom’un söz konusu paketle ilgili yeni reklamları da bulunduğunu, bunları incelediklerini ve orada tüketiciyi yanıltmaya yönelik bir işlem göremediklerini bildirdi. Tüketicilere uyarılarını da ileten Pektaş, ‘Tüketiciye telefonla konuşmasın demiyorum. Konuşsunlar, konuşmasınlar değil ama konuşurken hesaplı olsunlar. Hesaplarını sağlıklı yapsınlar. ","label":"economy"} +{"text":"Petrol 50 doların üzerine çıkacak! ABD petrolü 46.65 dolara yükseldi. Uzmanlar, üretimin artmaması, terör saldırıları nedeniyle fiyatların 50 doların da üzerine çıkaracağını söylüyor. Petrol fiyatları neredeyse her gün rekor üstüne rekor kırıyor. Irak'ın güneyindeki ana petrol boru hattındaki petrol akışını durdurması ve dünyanın 5'nci büyük petrol üreticisi Venezuela'daki referandum seçimleri öncesindeki belirsizlik petrol fiyatlarını son 21 yılın en yüksek seviyesine taşıdı. ABD ham petrolü 1.08 dolar artarak varil başına 46.65 dolara yükselirken, Londra'da işlem gören Brent tipi petrol ise 1.59 dolarlık artışlavaril başına 43.88 dolara tırmandı. Ayrıca ABD'deki BP rafinerisinde meydana gelen patlama da fiyatların artmasında tetikleyici kriterler arasında gösteriliyor. SPEKÜLASYON DA VAR Analistler petrol fiyatlarının 50 doların üstüne çıkabileceği uyarısında bulunarak 1973 yılında yaşanan büyük petrol krizindeki fiyatları aşacağını belirtiyor. Petrol sektörü analistlerinden Geoff Pyne, hızla artan talebe rağmen petrol üretiminde herhangi bir artış imkanı olmamasının fiyatları ve piyasayı olumsuz etkilediğini söyledi. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) üretim kapasitesini arttramamasının da handikap olduğunu belirten Pyne, özellikle ekonomilerinde patlama yaşayan Çin ve Hindistan gibi ülkelerin petrole olan susuzluğu ve ABD ekonomisinin yeniden güçlenmesinin bu talep artışındaki en önemli unsurlar olduğunu vurguladı. 2004 temmuz ayında Çin'in petrol ithalatı bir önceki seneye göre yüzde 40 oranında artarken, Çin ABD'den sonra ikinci büyük petrol tüketen ülke konumuna geldi. Uzmanlar artan talebin karşılanmaması durumunda fiyatların daha da artacağı endişesi taşıyor. Meksika Körfezi'nde yaşanan kasırga, Rus petrol şirketi Yukos'un krizde olması gibi etkenlerinde piyasayı olumsuz etkilediğine değinen uzmanlar, ABD ham petrolünün çok spekülatif bir piyasayada işlem gördüğünü anımsatarak, hassas dengeler üzerine kurulmuş piyasanın en ufak bir endişe de bile olumsuz etkilendiğini sözlerine ekledi. KRİZDE NE OLMUŞTU? Brent tipi petrol daha önce 1. Körfez Savaşı'nda 41 dolarlık rakamla rekor kırmıştı. Neredeyse enflasyon etkisinden arındırılmış haliyle ABD petrol fiyatları da petrol ambargosuyla kriz yaşandığı 1973 yılında görülen seviyelere yaklaştı. 1970'li yılların ünlü petrol krizine de OPEC ülkelerinin üretimlerini büyük oranda kısmaları neden olmuştu. 1973'te 10.47 dolar olan ham petrol varil fiyatı yüzde 270 artarak 38.50 dolara yükselmişti. Ancak o dönem 38.5 dolara çıkan petrolün varili bugünkü hesaplarla yaklaşık 52 dolara denk geliyor. Yani uzmanların petrolde tehlike sinyali verdiği rakam 50 dolarların üzerine çıkmış oldu. Uzmanlar talebin karşılanmaması durumunda yeni bir kriz gelebileceği uyarısında bulunuyor. Çözüm yoluna ilişkin ise henüz hiç bir cepheden açıklama çıkmıyor olması petrolde tırmanışı artırıyor","label":"economy"} +{"text":"Kadın işçiler 7.5 saatten fazla çalıştırılmayacak Kadın işçiler gece postasında 7.5 saatten fazla çalıştırılamayacak. Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmelik, işyerlerinde 18 yaşını doldurmuş kadınların gece postalarında çalıştırılmaları ile ilgili koşulları kapsıyor","label":"economy"} +{"text":"Ev elektroniği alanında 2010 yılında dünyanın en güçlü 3 markası arasında olmayı hedefleyen LG Electronics’in Başkanı Moon B.Shin, Türkiye’ye güçlü Türk markalarından dolayı giremediklerini belirtti. Shin, ‘Bizim Türk pazarına girip rekabet etmemiz en az beş yılımızı alır’ dedi. TÜRKİYE’de plazma TV ve cep telefonları ile tanınan Güney Koreli LG Electronics’in Başkanı Moon B.Shin ABD, Ortadoğu ve Avrupa’da ev elektroniği alanında hızla büyüdüklerini belirterek, ‘Ancak Türkiye’de ki güçlü markalar nedeniyle Türk pazarına girmekten çekiniyoruz’ dedi. Ortadoğu ve Afrika’dan bir grup gazetecinin Güney Kore’ye yaptığı ziyaret sırasında bir basın toplantısı düzenleyen Shin, LG’nin dünya pazarlarındaki durumunu ve hedeflerini anlattı. Toplantının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Shin, ‘Türk pazarında tehdit mi fırsat mı görüyorsunuz’ sorusunu şöyle yanıtladı. ‘Türk pazarı bizim çok güçlü olduğumuz bir pazar değil. Türkiye’nin yerli markaları çok güçlü olduğu için Türk pazarına 5 yıl daha girmeyi düşünmüyoruz. Türkiye Avrupa Birliği’nden (AB) üyelik için tarih alırsa durum değişir. Beş yıl içinde Türk pazarına kendi markamızla girebiliriz.’ Shin, Türkiye’de LG, Arçelik ortaklığı ile Gebze’de bir klima fabrikası kurulduğunu, bu fabrikanın Türk pazarına Arçelik, uluslararası pazarlara Beko-LG markası ile üretim yaptığını söyledi. LG’nin ABD ve Avrupa pazarında niş ürünlerle güçlü duruma geldiğini belirten Shin, Türk pazarını ise, ‘orta segmentin çok güçlü olduğu bir pazar’ olarak tanımladı. Orta segment’te Türk markalarının çok güçlü olduğunu vurgulayan Shin, ‘Türk markalarıyla Avrupa’da da rekabet halindeyiz’ dedi. Ortadoğu ve Afrika’da LG’nin marka bilinirliğinin çok iyi olduğunu belirten Shin, ‘Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da marka bilinirliğinde 9 ülkede bir, 2 ülkede iki numarayız’ diye konuştu. Global olarak 2010 yılında d��nyada 3 numara olma hedefini koyan LG Electronics, telekomünikasyon grubu ile birlikte geçtiğimiz yıl 25.1 milyar dolar ciro yaptı. Enerji’den inşaata çok geniş bir alanda faaliyet gösteren LG Holding’in cirosu ise geçtiğimiz yıl 72 milyar dolar oldu. TÜRK MÜHENDİSLER LG Electronics Başkanı Moon B. Shin LG’nin Gebze’de Arçelik ile ortak olarak kurduğu klima fabrikasında bu yıl 300 bin olan üretimi gelecek yıl 500 bine çıkartmayı hedeflediklerini söyledi. Arçelik ile Türkiye’de yüzde 50-50 ortaklıkla kurdukları üretim biriminden son derece memnun olduklarını belirten Shin, ‘Türkiye’de yakaladığımız başarıda Türk mühendislerin rolü çok büyük, ODTÜ ve İTܒden çok iyi mühendisler çıkıyor’ dedi. Shin bir soru üzerine Koç Grubu ile çalışmaktan çok memnun olduklarını söyledi. LG Electronics’in başarısında en önemli payın Ar-Ge yatırımı olduğunu berten Shin şöyle devam etti: ‘Gelirimizin yüzde 5’ini bazı alanlarda ise yüzde 10-15’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Geçtiğimiz yıl Ar-Ge’ye 1 milyar dolar ayırdık. Bünyemizde 12 bin mühendis çalışıyor. LG electronics’in kárı yüzde 10 civarında ve bu kárlılık yüksek Ar-Ge ile ürettiğimiz yeni ürünlerden sağlanıyor. LG Türkiye’de cebi üçe katlayacak Cep telefonları ve telekomünikasyon altyapısı üretiminde iddialı olan LG Türk pazarına geç girmenin sorunlarını yaşıyor. Türkiye’de uzun bir süre güvenilir dağıtım kanalı bulamadıkları için pazarı zorlamadıklarını belirten, LG Ortadoğu Afrika Bölgesi Telekomünikasyon Sistemleri ve Mobil Cihazlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Boyhun Kim bu yıl 100 bin olan satışlarını gelecek yıl üçe katlamayı hedeflediklerini söyledi. Kim, dünyada 2004 yılında 42 milyon cep telefonu satmayı amaçlayan LG’nin Türkiye’de sadece 100 bin cep telefonu satabileceğini söyledi. Türkiye pazarına geç girmenin sorunlarını yaşadıklarını belirten Kim, ‘Türkiye pazarında büyümek için gerekli hamleleri yapacağız ve 2005 yılında satışımızı 3’e katlayacağız’ dedi. Son derece gelişmiş bir plazma ve LCD ekran teknolojisine sahip olan LG bu ekran teknolojilerini cep telefonunda başarıyla kullanıyor. Uzakdoğu’da mobil iletişim standartı olarak kullanılan CDMA için ürettiği ürünlerde bir numara olan LG, 2006 yılında dünyanın en büyük 3 cep telefonu üreticisi arasına girmeyi hedefliyor. LG buzdolabı akıllı evi yönetiyor LG’nin geliştirdiği ürünler arasında internet buzdolabı önemli bir yer tutuyor. Şu an itibariyle Güney Kore ve ABD’de pazarlanmaya başlayan ‘İnternet Buzdolabı’ hem buzdolabı, hem internet, hem televizyon, hem ev network’unun (elektronik ağ) yöneticisi olarak kullanılıyor. Pek çok üretici tarafından benzer modelleri bulunan ürünün en belirgin farkı üzerindeki ekranın taşınabilir olması. Bu sayede ekranı mutfak masasının veya tezgahın üzerinde TV olarak kullanmak, internete girmek mümkün oluyor. Bu arada buzdolabı üzerinden dijital formatta fotoğraf çekip başkalarıyla paylaşabiliyorsunuz. LG’nin geliştirdiği akıllı ev cihazları ev de herhangi bir ağ olmasa da cep telefonu ile uzaktan kumanda edilebiliyor. Ev elektroniğinde farklılık yaratmak amacında olan LG farklı tip ve işleve sahip ürünler geliştiriyor ","label":"economy"} +{"text":" İSTANBUL - Türkiye Genç İş Adamları Derneği (TÜGİAD), Avrupa'da Türkiye hakkındaki önyargıları kırmayı hedeflediği kampanyayı 'Kalbinizi açın' sloganıyla başlattı. 'Open your heart: Kalbinizi açın' mesajını taşıyan projede, özellikle Avrupa kamuoyuna ulaşılmaya ve fikirleri değiştirilmeye çalışılıyor. Düzenlenen basın toplantısında konuşan TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Saraylı \"Bizler Türkiye'nin problemlerini 'eğitim', 'birliğimiz' ve 'zenginleşmemiz' olarak üç başlık altında topluyoruz. Bu üç konuyu da doğrudan ilgilendiren ve kayıtsız kalınamayacak çok ciddi bir global değişim devam ediyor. Bu da Avrupa Birliği'dir. Başlattığımız projeyle amacımız Türkiye' nin AB'ye üyelik sürecini Avrupa kamuoyuna sokmak, kamuoyunda tartışılmasını sağlamak ve Türkiye' ye olan önyargıları yıkmak\" diye konuştu. AB sürecinde artık siyasilerin yapacakları fazla bir şey olmadığına da dikkat çeken Saraylı, \"Görüşmeler sonucunda referandumda halk oy verecek. Bu nedenle kendimizi AB halkına anlatmalı ve oy kullanmalarını sağlamalıyız\" dedi. TÜGİAD'ın Uluslararası İlişkiler Komisyonu tarafından yürütülen bu çalışmanın sivil bir inisiyatif olduğunu ve 'Open your heart' mesajının bulunduğu logonun önce yurtdışına giden gemi ve kara taşımacılığı yapan üyelerinin araçlarıyla daha sonra ise Avrupa'ya giden posta ve kargo gönderileriyle ulaştırılacağını söyleyen Murat Saraylı, ilk uygulamayı CASPI Denizcilik'in, gemilerinde başlattığını ifade etti. ","label":"economy"} +{"text":"ANKA - ANKARA - Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Türk-İş ile Hak-İş arasında gerginlik yaşanmasına neden olan orman işkolundaki soruna müdahale etti. ILO Örgütlenme Özgürlüğü Bölüm Başkanı Bernard Gernigon, hükümete bir yazı yazarak, Türk-İş ile Hak-İş Konfederasyonu arasında gerginliğe neden olan orman işkolunda yaşanan tartışmaların nedenlerini sordu. Türk-İş, daha önce Hak-İş'in Çevre ve Orman Bakanlığı bürokratlarının da desteğini arkasına alarak Orman-İş Sendikası'na bağlı işçileri istifa etmeye zorladığını savunmuştu. Türk-İş'in ifadeleri karşısında Hak-İş ise orman işkolunda yürütülen örgütlenme çalışması sonucunda, 837 olan üye sayısını 18 bin 30'a ulaştığını açıklamıştı. Yaşanan söz konusu gelişmelerin ardından Türk-İş aralarında ILO ve AB Genel Sekreterliği'nin de bulunduğu uluslararası kuruluşlara durumu bir yazıyla anlatmış ve bu konunun uluslararası gündeme taşınmasını ve çözüme ulaştırılmasını istemişti. ","label":"economy"} +{"text":" Akaryakıta yüzde 5 zam Akaryakıt ürünlerine ortalama yüzde 5 zam yapıldı. Buna göre, süper benzin yüzde 4.99 zamla 2 milyon 84 bin, motorin yüzde 5'le 1 milyon 714 bin, 95 oktanlı kurşunsuz benzin 2 milyon 81 bin, 98 oktanlı kurşunsuz benzin ise 2 milyon 235 bin liraya yükseldi. Akaryakıt ürünlerine yüzde 5 zam Dünyada hızla artan petrol fiyatları Türkiye'de de akaryakıt ürünlerine zam olarak yansıdı. Dün gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere benzin ve motorine ortalama yüzde 5 zam yapıldı. Akaryakıt Dağıtıcıları Derneği tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, akaryakıt ürünlerinin İstanbul'un Avrupa Yakası'nda yeni perakende satış fiyatları şöyle: Kurşunsuz Benzin (95): 2.081.000 Kurşunsuz Benzin (98): 2.235.000 Süper Benzin: 2.084.000 Gazyağı: 1.456.000 Motorin: 1.631.000 Kalorifer Yakıtı: 940.000 Fuel Oil-1: 625.000 ","label":"economy"} +{"text":"Taksitle ekmek, cebi yakar Aylar önce tükettiğiniz peynirin, benzinin, deterjanın taksidini hala ödüyor musunuz? Peki bunda bir gariplik yok mu? Perakendeciler ve bankacılar uyarıyor: Kısa sürede tüketilen ürünü uzun taksitle almayın!. Siz de 6 ay sonra kazanacağınız parayı bugünden harcayanlardan mısınız? İki taksitle aldığınız benzin biteli ne kadar oldu? Peki marketten üç taksitle aldığınız peynirin lezzetini hatırlıyor musunuz? Geçen kış 8 ay taksitle aldığınız yün kazağı düşündüğünüzde, içinize sıkıntılar basmıyor mu? Satın alırken çok hoştu, hatta sırf 6'ya bölünüyor diye bir yerine 3 kazak aldınız, ama şimdi ekstreye baktığınızda \"Halâ bitmedi mi bu\" diyorsunuz... Aslında bu durumdan tek şikayetçi olan siz değilsiniz, size bu olanakları sunan mağazalar da, kampanyaları düzenleyen bankalar da 'taksit yorgunu.' Geçtiğimiz ay Soysal Eğitim Danışmanlık şirketinin yayın organı 'Merhaba' dergisine konuk olan hazır giyim şirketi yöneticileri de taksitlerden şikayetçi. Taksit sayılarının 10-12 aya çıkmasının yakın gelecekte hazır giyim perakendeciliğini zor durumda bırakacağından dert yanan sektör temsilcileri, piyasadaki rekabetçi ortam nedeniyle bu uygulamanın dışında kalamamaktan yakınıyor. Kredi kartlarını bir gecede taksit karta dönüştüren bankalar da aslında bu gelişmeden çok memnun değil. Konuyla ilgili olarak olarak görüştüğümüz Yapı Kredi Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nazan Somer, \"Buzdolabı, otomobil, cep telefonu taksitle alınabilir. Ama belli sektörlerin taksidi kaldırabileceği belli süreler var\" diyerek şu uyarıda bulunuyor: BENZİN VE GIDAYA DİKKAT \"Haftada iki kez benzin alıyorsanız 3 ay vade yaptırmanız mantıksız. Beyaz eşyada 12 ay vade olabilir, çünkü 10 yılda bir buzdolabı alıyorsunuz. Ancak gıda ve akaryakıtın taksitle satılmasına karşıyım. Evet biz de Migros'ta üç taksite başladık, belki yarın öbür gün akaryakıtta da taksit imkanı sağlarız ama bütün bunları piyasanın baskısıyla yapıyoruz.\" Peki neyi taksitle almak mantıklı? Taksidin avantajı ürünün ya da hizmetin kullanım ömrüyle ilintili. Otomobilin ekonomik ömrü 4 yıldır, yani siz 4 yıl sonra yeni bir model almanın peşine düşersiniz, onun için 10 yıl vadeyle otomobil olmak ekonomik değildir. Ama konut yıllarca kullanılır, o yüzden 10 yıl 15 yıl vadeyle konut satın alınabilir. Aynı şekilde yılda bir kez tatile gidiyorsanız, onu taksitlendirebilirsiniz. Peki ya peynir, 1 haftada tüketilecek peyniri 3 ay boyunca ödemek mantıklı mıdır? Tabii ki değil. Nazan Somer, hazır giyim için de 6 ayın üzerinde takside girmemek gerektiğini söylüyor ve piyasanın şu anda içinde bulunduğu durum nedeniyle perakendeciler ve bankaların birbirini karşılıklı olarak 'yoldan çıkardığı' yorumunu yapıyor.","label":"economy"} +{"text":"Kayıtdışı istihdam yüzünden devletin kaybı 13.9 katrilyon Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu'nun hazırlattığı \"Kayıtdışı İstihdam\" raporuna göre, Türkiye'de 10 milyon 735 bin kişi kayıtdışı çalışıyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) desteği ile sürdürülecek yeni ekonomik programın en kritik bölümünü oluşturan sosyal güvenlik sistemi, kayıtdışı istihdam yönüyle de masaya yatırıldı. Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu'nun talimatıyla hazırlanan \"Kayıtdışı İstihdam ve Yabancı Kaçak İşçi İstihdamı\" raporu, çalışma hayatındaki çarpıklıkları ortaya çıkardı. Raporun en dikkat çekici bölümünü ise kayıtdışı istihdamın önlenmesi halinde devletin en az 9.5 milyar dolar brüt prim geliri elde edebileceğini göstermesi oldu. \"Kayıtdışı İstihdam Raporu\"na göre; * SSK'ya kayıtlı olarak çalışması gereken 3 milyon 224 bin kişi, Bağ Kur'a kayıtlı çalışması gereken 3 milyon 675 bin kişi, ücretsiz aile işçisi sayılan 3 milyon 836 bin kişi, toplam 10 milyon 735 bin kişi kayıtdışı çalışıyor. * SSK kapsamına alınabilecek 3 milyon 224 bin ücretli ve yevmiyelinin tamamının kayıt altına alınması halinde, 4 katrilyon 549 trilyon lira brüt primi geliri elde edilebilecek. * Bağ-Kur kapsamına alınabilecek 3 milyon 675 bin kişinin kayıt altına alınması halinde yıllık brüt primi geliri 6 katrilyon 714 trilyon lirayı bulacak. * Ücretsiz aile işçileri dışarıda tutulduğunda 6.9 milyon kişinin kayda alınması ile devlet yıllık brüt 13.9 katrilyon lira prim geliri sağlayacak. KAYITDIŞI NEDEN BÜYÜK? * Gelir dağılımı bozuk ve işsizlik oranı yüksek. * Köyden kente göç artmakta, iş bulamayan insanlar düşük ücretle kaçak çalışmaya razı olmakta. * Erken emeklilik, isteğe bağlı sigorta uygulaması gibi sosyal güvenlik uygulamaları da kişilerin kolaylıkla kayıt dışı çalışmasına zemin hazırlıyor. * Çok sık çıkarılan ve af niteliğinde olan hizmet borçlanma yasaları da sisteme zarar veriyor. ","label":"economy"} +{"text":"Telkoder: Telekom’un anlaşmaya niyeti yok Tüm Telekomünikasyon İşadamları Derneği (TÜTED) Tüm İnternet Derneği’nin (TİD) ortak toplantısında konuşan Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Başkanı Yusuf Ata Arıak, ‘Yatırımımız atıl kaldı. Ödediğimiz lisans bedeli, teminat mektupları ve personel gederleriyle kullanılamayan kaynak bedeli 250 milyon dolardır. Bu bizim işe başlayamama maliyetimiz’ dedi. ‘Türk Telekom’um anlaşmaya niyeti yok’ diyen Arıak, ‘Biz işlerimizin çok büyük bir kısımın Türk Telekom şebekelerini kullanarak yapıyoruz. Ancak bizden ara bağlantı için istenen ücretler Avrupa fiyatlarının 5 katı. Bu ücretlerle çalışmamız mümkün değil. Çalışsak da vatandaşa ucuz hizmet veremeyiz Engellemeler kalksın’ dedi. Ara bağlantı fiyat sorununu çözmek için her yolu kullanacaklarını bildiren Arıak, ‘Bu işi çözecek; Telekomünikasyon Kurumu, Ulaştırma Bakanlığı ve hükümet, Rekabet Kurulu ve Danıştay var. Hepsiyle konuşacağız. Bugün AB Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Birliği ile görüşeceğim. Onlara ‘Aynı sektörde birbiriyle rekabet eden şirketlerin birleşip haksızlığa karşı direndiği başka bir durum var mı’ diye soracağım’ şeklinde konuştu. ","label":"economy"} +{"text":"Avea: Şartlar gelişirse Telsim'i mutlaka değerlendiririz TT&TİM İletişim Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Cahit Paksoy, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) satmayı planladığı Telsim'e ilişkin olarak, \"Telsim'in mutlaka satılması lazım. Uygun şartlar gelişirse biz de mutlaka değerlendiririz\" dedi. Tüketicinin Avea'ya ilgi gösterdiğini belirten Paksoy, pazar paylarının yüzde 16 olduğunu ve Avea markasınının bilinirlik oranının yüzde 90'a çıktığını söyledi. Telsim'in satışını da değerlendiren Paksoy şunları kaydetti: \"Telsim'in mutlaka satılması lazım. Özel bir ilgimiz yok, ama uygun şartlar gelişirse biz de mutlaka değerlendiririz. Uygun şartlara tarafsız kalamayız. Çünkü biz, bu marketin en büyüğü olmaya adayız. Şunun için ilgileniriz diyoruz, Türkiye'de bir tane dominant, çok büyük paya sahip var. Bir de diğer küçükler var. Aslında bunun değişmesi lazım. Belki de bu anlamda 2 operatöre geçilirse daha iyi olabilir.\" ","label":"economy"} +{"text":"İlacın haberi serbest reklamı yasak! MEDYA Takip Merkezi (MTM) Haziran ayını kapsayan bir tarama sonucu göndermiş. Bu taramaya göre Haziran ayında yazılı basında 4214 sağlık haberi yayınlamış. Bu haberlerin 395’i ilaç haberi. Televizyonlarda ise 404.748 saniye sağlık haberi yayınlanmış. Bu haberlerin de 19.987 saniyesi ilacla ilgili. Söz konusu ilaç haberlerinin tamamının masum haberler olmadığını, arkalarında halka ilişkiler ittirmesi olduğunu biliyoruz! Yani? Yanisi şu: Türkiye’de ilacın (ticari) haberi serbest, ticari reklamı yasak! Neden? Çünkü Türkiye’de medyanın nasıl çalıştığından, iletişim etkilerinden ve hatta liberal politikalardan haberdar, kafası ‘zehir’ gibi çalışan bürokratlar yok! Olması mümkün mü? Örneğin, İki treni kafa kafaya çarpıştırmadan yan yana geçiremeyen AKP bürokratlarının ‘ilaç haberi ile ilaç reklamı arasındaki’ bağlantıyı kurabilmeleri mümkün mü? Zor. Peki bundan sonraki hükümetlerin kuracağı kadrolar bu bağı kurabilirler mi? Bu yüzyıl içinde belki. O halde? O halde ilaç ihaleleriyle kazıklanmaya devam. Tayyip’in kredisi bitiyor gibi TNS Piar’ın ‘Liderlerin Form Grafiği’ araştırmasının Temmuz ayağı sonuçlandı. Sonuçlar gösteriyor ki Tayyip Erdoğan ilk kez arka arkaya üç ay formu kaybetmiş. Bu şu demek : Darbeyi bizzat Tayyip Bey’in kendisi yapıyor! Neden de ortada. AKP kötü kadrolaşıyor. İşe göre adam değil adama göre iş politikası uyguluyor. İş bilmeyenleri,ikinci hatta üçüncü sınıf yöneticileri (bazılarına yönetici demek yöneticiliğe hakaret olur) sadece eşleri türbanlı , cumaya gidiyor ya da ‘bizden’ diye kilit görevlere getiriyor, çözüm yerine sorun üretiyor. Sonuç ortada: 34 ölü 100 yaralı! İşin ilginci form kaybının nedeni belliyken Tayip Bey, kalıpların dışına çıkamıyor, kendine form kaybettirenlere bile hala sahip çıkıyor. Sanırım Alternatifsizliğine güveniyor. Tayyip Bey’in alternatifi olsa kesinlikle risk alacağını düşünüyorum. Ama yok! Baykal’ın CHP’deki iç çatışma içinde yeniden ‘umut’ olarak algılanması zor, Ağar’ın ‘derin devlet öyküsü’ yumuşak karnı, sütten ağzı yananların Bahçeli’yi üfleyerek yemeleri bile mümkün değil. Geriye ne kaldı? Erbakan? Nas? Cem? Uzan? Sezer? Birleşip gelseler ne yazar? Türkiye’ye acilen alternatif lazım..Yoksa Tayyip Bey sivil darbe yapacak haberiniz olsun.. Fatih Altaylı haklı FATİH Altaylı ‘İki tren kazası oldu diye Ulaştırma Bakanı ya da TCDD Genel Müdürü niye istifa etsin. Her hafta karayollarında trafik kazalarında yüzlerce insan ölüyor. Niçin Karayolları Genel Müdürü’nün istifasını istemiyoruz?’ diye soruyor. Altaylı’nın mantığı doğru bir mantık. Bu konuyu gündeme taşıması da beni sevindirdi. Her yıl binlerce kişinin trafik kazalarında öldüğü Türkiye’de her Ulaştırma Bakanı’nın harakiri yapması, her Karayolları Genel Müdürü’nün de kendini Boğaziçi Köprüsü’nden atması gerekirdi. Tabii eğer ‘kaza raporları’ doğru tutuluyor olsaydı ve ‘yol kusurları ve işaretleme kusurları’ trafik kaza raporlarına doğru geçebilseydi. Ne yazık ki Türkiye’deki ‘kaza raporlama sisteminde’ kusur yolda olsa bile kusuru ‘sürücüde’ aramak çok yaygı ve kolaycılığa kaçan bir trafik polisi davranışı. Bu nedenle de trafik kaza istatiklerinde ‘yol kusuru bağlı’ kaza sayısı çok düşük. Elde veri olmayınca da kimse kamu yöneticilerini trafik kazalarından sorumlu tutmuyor, istifalarını istemiyor. Bir de kuramsal olarak uluslararası genel kabul görmüş bir davranış kalıbı var. O da şu: her sürücü aracını yol şartlarına göre sürmek zorunda! Beklenti bu olunca da haliyle kimse kamu yöneticisine ‘Trafiği iyi yönetsen bu kadar kan dökülmez’ demiyor. Üçüncü neden ‘kanıksama’. Karayollarında toplu can kayıpları o kadar sıradan bir hale geldi ki medya bu konuda duyarlılığını kaybetti. Toplum ‘böyle gelmiş böyle gider ruh halinde’ nedenleri sorgulayamıyor. Şunun surasında üç tren kazası aynı sonuca ulaşmadık mı? İkinci kaza ile üstünkörü ilgilendik. Üçüncüyle ilgilenen bile yok. Sonuç: Karayolarındaki Trafik Kazaları hala Türkiye’nin en önemli sorunu. Toplum trafik kazalarını kanıksamış olsa bile medya kanıksamamalı, mutlaka sorgulamalı, sorumluları gün ışığına çıkarmalı. Her fırsatta medyayı yerden yere vuranlara da mesajım var: Medya bunu yapmazsa yapacak kurum yok! Çekirgelik Hedef insanların değişimi desteklemesi değildir. Başarmak için insanlara değişimi gerçekleştirmeleri için sorumluluk yüklemeli ve kaderlerini kontrol edebilme yeteneği kazandırmalısınız ","label":"economy"} +{"text":"Merko Gıda dört tesisini kiraladı Oyakbank'a borcu nedeniyle yeni kredi imkanı ortadan kalkan Merko Gıda, dört üretim tesisini kiraya verdi EKONOMİ SERVİSİ Kreditör bankalarla olan görüşmelerinin Oyak Bank'ın yasal takibe geçmesi nedeniyle kilitlendiğini dün açıklayan Merko Gıda, 4 üretim tesisini kiraladı. Merko Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş'den Borsa'ya gönderilen açıklamada, Oyak Bank'ın 1 milyon 238 bin dolarlık kredi alacağını tahsil etmek için yasal takibe geçmesi üzerine yeni kredi bulma imkanlarının ortadan kaktığına dikkat çekildi. Merko Gıda'nın mevcudiyetini korumak, çiftçileri, tedarikçileri ve çalışanları mağdur etmemek için aktifinde kayıtlı bulunan 4 tesisiyle ilgili olarak 2 şirketle kiralama sözleşmesi yaptığı bildirildi. Açıklamaya göre, şirketin Yalova Altınova'da kurulu derin dondurulmuş meyve sebze üretimi yapan tesisi ile Bursa Mustafakemalpaşa'da Tepecik kasabasında kurulu salça, şeftali-kayısı püresi tesisi, Haskon Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş'ye kiralandı. İzmir Torbalı'da kurulu derin dondurulmuş meyve sebze üretimi yapan tesis ile Bursa Karacabey Sultaniye köyünde kurulu tesis de Agromer Zırai Alım, Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş'ye kiraya verildi","label":"economy"} +{"text":"Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü'nün kuruş için açtığı en büyük toplu alım ihalesi dün sonuçlandı. Haziran ayında düzenlenen ihaleyi Koreş, Kayalar, Altek korsorsiyumu ve Alman firması Eurocoine kazandı. Koreş, Kayalar ve Altek konsorsiyumu 1 kuruş, 10 kuruş, 25 kuruş ve 5 kuruşun para pulunu temin ederken, Alman Eurocoine ise 1 YTL ve 50 kuruş için para pulu üretecek. İlk ihale belge eksik diye iptal edilmişti Para pulu alımı için ilk ihale Mayıs ayında yapılmış ancak sonuçların açıklanması beklenirken ihalenin iptali, \"Kuruşta gecikme tehlikesi doğdu\" tartışmalarına neden olmuştu. Firmaların belgeleri eksik olduğu için iptal edilen ihale 29 Haziran'da ikinci kez yapıldı. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü yetkilileri \"Her şey yolunda gidiyor. Programda bir sapma yaşanmayacak\" açıklaması yaptı. Yapılan ihale ile firmalardan 1 Yeni TL için 2 milyon 465 bin kilogram, 50 Yeni Kuruş için 2 milyon 30 kg, 25 yeni kuruş için 1.5 milyon kg, 10 yeni kuruş için 924 kg, 5 yeni kuruş için 545 bin 750 kg, 1 Yeni Kuruş için ise 405 bin kg para pulu alınacak. Alımlar Şubat 2005'e kadar sürecek. 41 milyon dolarlık alım yapacak 5 kuruş için yapılan para pulu ihalesine iki, 10 kuruşa dört, 25 kuruşa üç, 50 kuruşa iki, 1 YTL ye ise üç firma katıldı. Darphane yetkilileri ihale bedelleri ile ilgili olarak ise şu açıklamayı yaptı: \"1 kuruşun ihale bedeli 1.5 milyon dolar, 5 kuruşun 3.3 milyon, 10 kuruşun 5.5 milyon, 50 kuruşun 13 milyon, 1 YTL'nin ise 17.2 milyon dolar olarak tespit edildi. Ama alımın yapıldığı günün piyasa şartlarına göre fiyatlar değişecektir.\" Futbol maçlarında bozuk para krizine son verecek makine Yeni Türk Lirası ile cebimizde sayıları artacak bozuk paraların futbol maçlarında yaratacağı sorun, stadlara yerleştirilecek bozuk para sayma makineleri ile çözülecek. Türk Lirası'ndan altı sıfır atılmasıyla birlikte bozuk paranın değeri artacağı için kimse maça girerken parasını polise teslim etmek istemeyecek. En büyük sorunun 25 Mayıs 2005 tarihinde İstanbul'da yapılacak olan Avrupa Şampiyonlar Ligi final maçında yaşanacağı belirten Tümsaş Genel Müdür Yardımcısı Laçin Öğe, \"1 milyon lira 1 YTL olacak. İnsanlar cebinde 5-10 tane bozuk 1 YTL taşıyacak. Bu durum maçlara girerken büyük bir sorun yaratacak\" dedi. Öğe, şöyle devam etti: \"Bu sorunun çözümü için yetkililerle bağlantı kurduk. Standlar için bozuk paraları kağıt paraya ya da hediye çekine çeviren özel makineler ithal edeceğiz. Makineler her türlü bozuk parayı tanıyacak ve portatif olarak istenilen yere konulabilecek. Konser, futbol maçı gibi büyük organizasyonların yapıldığı yerlere çok rahat taşınabilecek.\" Standlar için uygun olan makinelerin fiyatı yaklaşık 10 bin euro. Dakikada 800 madeni para sayan, sahte paralan ayırt edebilen makineler para iadesi de verecek. Örneğin makineye 107 kuruş atıldığında makine 1 kağıt lira verecek, 7 kuruşu da iade edecek.","label":"economy"} +{"text":"İSTANBUL - Uluslararası Para Fonu (IMF), Türk ekonomisinin makroekonomik koşullarının, onyıllardır görülen en iyi düzeyde olduğunu açıkladı. IMF mevzuatının 4. maddesi çerçevesinde tüm üye ülkelere uygulandığı gibi Türkiye'nin genel ekonomik durumunun IMF İcra Direktörleri Kurulu'nca 30 Temmuz tarihinde ele alınmasının ardından hazırlanan rapor, dün fonun internet sitesinde yayımlandı. Raporda, Türk hükümetinin uyguladığı mali politikalar ve enflasyonun düşürülmesi çabaları övülerek, 2004 yılı sonu için yüzde 12'lik enflasyon hedefine ulaşılmasının ve büyüme oranının yüzde 5'i aşmasının beklendiği vurgulandı. Uygulanmakta olan sıkı mali politikaları sayesinde faiz dışı bütçe fazlası hedefinin aşıldığına dikkat çekilirken, Türkiye'nin güçlenen talebe bağlı olarak cari açık konusunu yakından izlemesi tavsiye edildi. 'Döviz şoku riski var' Raporun borçlara ilişkin bölümünde de \"kamu borcunun boyutu, vade süresinin kısalığı ve yüksek döviz oranı Türkiye'yi döviz ve faiz şoklarına açık hale getirmektedir\" ifadesi kullanıldı. Raporda, kamu harcamalarında büyük artışa gidilmemesi, sosyal güvenlik ve vergi reformlarının tamamlanması çağrısında bulunuldu. Orta vadede Türk yetkililerin önündeki en zorlu meselenin, sürdürülebilir büyüme ve düşük enflasyon politikalarının uygulanması olduğu ifade edildi. Raporda 2000 ve 2001 yılı krizlerinin yıkıcı etkilerine işaret edildikten sonra, bunların ardından sağlanan güçlü çabalar sayesinde hızlı ve etkili bir toparlanma elde edildiği kaydedilerek, \"2003'de yüzde 6'yı aşan yüksek faiz dışı bütçe fazlası, kamu borcunun sürdürülebilir ve azalan bir yönde tutulmasına katkıda bulundu. Borcun GSMH'ya oranı 2003'te yüzde 70'e indi ve piyasalarda Türkiye'nin borcuna ilişkin riskler önemli ölçüde azaldı. Dalgalı kur rejimine bağlı olarak sıkı bir para politikasına bağlı kalınması, Merkez Bankası'nın güvenilirliğinin tesisine yardım etti ve güvenin yeniden sağlanmasıyla birlikte, reel faiz oranlarında dramatik bir düşüş elde edilmesini hızlandırdı\" ifadesi kullanıldı. Sağlanan başarıya karşın risklerin sürdüğüne işaret edilen raporda, borç durumunun Türkiye'yi döviz ve faiz şoklarına açık hale getirdiği belirtildi. Raporda, \"Ayrıca bugüne kadar elde edilen başarıların sürdürülmesi ve güçlü orta vadeli büyüme sağlanması için mali düzenlemelerin kalitesi ilerletilmeli ve yapısal reform adımları hızlandırılmalı\" denildi. 'Faiz dışına dokunmayın' Orta vadeli beklentiler ve politikalara ilişkin olarak da İcra Kurulu raporunda şöyle denildi: \"Direktörler, hükümeti, gelecek yılın faiz dışı bütçe fazlası hedeflerinin düşürülmesi yönündeki çağrılara karşı çıkmaya çağırdı. Çünkü bu yolla elde edilecek yararlar, kısa vadede bile daha yüksek reel faiz oranları yüzünden fazlasıyla kaybedilecek ve bu da büyümeyi yavaşlatacak. Öngörülebilir orta vade çerçevesinde yüksek faiz dışı bütçe fazlalarının sürdürülmesi, önümüzdeki yıllarda gelecek önemli miktardaki kamu borcu ödemelerinin sağlanmasına yardım edecek ve piyasa güveninin güçlendirilmesine katkıda bulunacak.\" Raporda sosyal güvenlik ve vergi alanında da reform gereğine işaret edilirken, \"Reformlar, yüksek emeklilik primlerine karşın büyük bir açığa sahip olan sosyal güvenlik sistemini ve vergi kaçırılmasıyla mücadele edecek bir vergi idaresini kapsamalı. Cari harcamalardaki yüksek artışlara karşı çıkılmalı. Bu yolla, kamu yatırımlarının artırılması sağlanabilir\" denildi. İcra Direktörleri raporunda, vergi reformunun sistemi basitleştirecek ve vergi tabanını artıracak şekilde yapılması önerildi. Borç konusunda da hükümetin planlarını birkaç yıllık bir borç indirim planı çerçevesinde yapması tavsiye edildi. 'Tarihi fırsat yakalandı' Finans sektöründeki reformlar konusunda birçok başarıya imza atıldığına dikkat çeken IMF İcra Direktörleri, yeni başkan Rodrigo Rato'nun da katılımıyla hazırlanan ilk raporunda, gerçekleştirilecek reformlar arasında yeni bankacılık yasasının kabulünün de önemli yer tuttuğunu belirtti. IMF raporunda, daha fazla doğrudan dış yatırım sağlanması ve yeni işlerin ortaya çıkarılmasına yönelik olarak direktörlerin, hükümetin, yatırım ortamının ilerletilmesine bağlılığını memnuniyetle karşıladığı kaydedildi. Raporun sonunda, \"Türkiye tarihi bir fırsatla karşı karşıya. Direktörler, hükümeti, sürdürülebilir büyüme sağlanması ve zafiyetlerin azaltılması yönünde bu eşsiz fırsatı yakalamaya, mali, finansal ve yapısal reformları sürdürmeye ve dolayısıyla Türkiye'yi Avrupa ekonomileriyle tam bir uyum yönünde geri dönülmez bir yola güçlü şekilde koymaya teşvik etti\" denildi. Güçlü talep ve büyüyen cari açık için uyarı geldi Cari açık üzerinde önemle durulan IMF raporunda bu konuda şöyle denildi: \"Kısa dönemli sınavlara ilişkin olarak İcra Direktörleri, yurtiçi talep büyümesinin olağanüstü güçlü olduğuna ve bunun cari açığın genişlemesine katkıda bulunduğuna işaret etti. Faiz dışı bütçe fazlası hedeflerinin aşılması, belirli tüketici alımlarına yönelik vergi teşviklerinin azaltılması ve devlet bankalarının verdiği kredilerin kısılması sayesinde mali politika sıkı olmaya devam etti. Buna karşın İcra Direktörleri, cari açıktaki artışın dikkatle izlenmesinin sürdürülmesine gerek gördü. Direktörler, yurtiçi talebin güçlü olmayı sürdürmesi durumunda mali politikaları daha da kısmaya hazır olmaya ve en azından cari açığa ilişkin görünümün istikrar kazanmasına kadar, bu yılın mali performans fazlasının tasarruf edilmesini önerdi. Direktörler, hükümeti, yurtiçi talebin güçlü olmaya devam etmesi durumunda mali politikayı daha sıkılaştırmaya hazır olmaya ve en azından cari açığa ilişkin görünümün istikrara kavuşmasına kadar bu yılki mali performans fazlasını tasarruf etmeye davet etti\" denildi. Kurul raporunda asgari ücretteki artışlardan üzüntü duyduğunu belirtirken,\"Yurtiçi talebin dizginlenmesine yardım edecek şekilde kamu kesimi maaşlarını kontrol altında tutma çabalarından dolayı memnuniyet duyuldu\" ifadesini kullandı. 'Seçime 3 yıl olması şansınız' IMF İcra Direktörleri övgüleri yanında Türk ekonomisinin halen bazı risklerle karşı karşıya olduğunu belirterek, raporunda şöyle dedi: \"Kamu borçlarının yüksek boyutu, vadelerin kısalığı ve döviz kompozisyonu önemli bir zafiyet kaynağı. Orta vadede hükümetin esas sınavı, sürdürülebilir büyüme ve düşük enflasyona ulaşılmasını sağlayacak politikaların uygulanmasıdır. Hükümetin Meclis'te güçlü bir çoğunluğu olması ve üç yıl daha yeni seçimlere gerek bulunmaması bu başarıya ulaşmak için gereken zorlu yapısal reformların uygulanması için görülmemiş bir fırsat yaratıyor\" Raporun, İcra Direktörleri Kurulu'nun değerlendirmesi başlığı altındaki bölümünde de şu ifadelere yer verildi: \"Sürdürülebilir ve hızlı bir büyüme sağlanırken, enflasyon da dramatik bir şekilde tek haneli rakamlara indirildi. Yüksek faiz dışı bütçe fazlaları, kamu borcu oranının düşmesine ve piyasa güveninin yükselmesine yardım ederken reel faiz oranlarında büyük bir düşüş de sağlandı. Türk Lirası'nda on yıllardır süren değer kaybı da durduruldu.\" ","label":"economy"} +{"text":"Hazine'den 3 ihale Hazine 9.2 katrilyon lira tutarında yüklü bir iç borç geri ödemesi yapacağı gelecek hafta, bu ödemenin finansmanı için biri döviz cinsinden üç ayrı iç borçlanma ihalesi düzenleyecek. Hazine’den yapılan açıklamaya göre, 16 Ağustos Pazartesi günü 18 Ağustos 2004 valör ve 21 Mart 2007 itfa tarihli olmak üzere, 945 gün vadeli, 6 ayda bir kupon ödemeli, değişken faizli dolar cinsinden Devlet tahvili ihalesi yapılacak. Söz konusu tahvilin TRT210307F19 tanımlı senedin yeniden ihracı olacağı bildirildi. Sözkonusu tahvilin ilk kupon ödemesi 22 Eylül’de gerçekleştirilecek. Kupon ödemesine esas alınacak faiz oranı, yüzde 1.85 olacak. SALI GÜNÜ İKİ İHALE YAPILACAK Hazine, salı günü ise iki ihale düzenleyecek. İlk ihalede, 18 Ağustos 2004 valör ve 23 Şubat 2005 itfa tarihli, 189 gün vadeli Türk Lirası cinsinden iskontolu Hazine bonosu satılacak. Aynı gün yapılacak olan ikinci ihalede ise 18 Ağustos 2004 valör ve 22 Şubat 2006 itfa tarihiyle, 553 gün vadeli TL cinsinden iskontolu Devlet tahvillerinin satışı gerçekleştirilecek. Sözkonusu tahvilin TRT220206T14 tanımlı senedin yeniden ihracına yönelik olduğu bildirildi. Piyasa yapıcılığı sistemi çerçevesinde, sözkonusu ihaleler için değişim işlemine konu geri alınacak DİBS’lere ilişkin fiyat listesi de açıklandı. 9.2 KATRİLYONLUK ÖDEME Hazine, gelecek hafta 9 katrilyon 202 trilyon liralık iç borç ödemesi yapacak. Bu ödemenin 428 trilyonu 17 Ağustos’ta, 8 katrilyon 774 trilyon lirası ise 18 Ağustos’ta gerçekleştirilecek. Gelecek haftaki ödemelerin 7 katrilyon 752 trilyonunu piyasaya, 1 katrilyon 21 trilyonunu kamu kurumlarına, 428 trilyonunu ise Merkez Bankası’na yapılacak ödemeler oluşturuyor. ","label":"economy"} +{"text":"Merkez Bankası’nı kim uyarsın MERKEZ Bankası (MB), hükümeti uyarmış: Eğer rahavete kapılınır, çok sıktık biraz gevşetelim denirse, özellikle enflasyonun düşmesi yönünde elde edilen kazanımlar kaybolur demiş. Elhak doğru demiş. Merak ediyorum, acaba MB kendini hiç hata yapmamış mı kabul ediyor? Mesela bana göre Merkez Bankası en az 30 aydır, ‘gecelik faizi’ olması gerekenin çok üstünde tutarak ciddi hata ediyor. Bu eleştirinin cevabı, ‘Gecelik faiz bu kadar yüksek tutulmamış olsaydı, enflasyon bu hızlı düşmezdi’ olabilir. Bu ifade de doğrudur. Ancak, uygulanan herhangi bir iktisat politikasının isabetlilik kriteri, sadece o politikanın hedeflediği amaç yönünde sağlanan başarı değildir. Acaba uygulanan politika, bir yönde olumlu sunuçlar verirken bir başka yerde olumsuz bir gelişmeye sebebiyet veriyor mu diye de sorgulamak gerekir. Karar teorisi, alınan her kararının bir ‘al-ver’ (İngilizcesiyle trade-off, yani bir şey elde ederken, bir başka şeyi kaybetmek) içerdiğini söylüyor. Zaten herkes hayat mektebine devam ederken bu kuralı yaşayarak öğreniyor. Alacağı her tedbirin, bir yerlerde belli sakıncalara sebep olduğu biliyor ve bunu bekliyor. (Buna hesaplı riziko da denir.) Ama o tedbiri yine de alıyor. Çünkü ‘tedbir almamak’ da bir karardır. Eğer tedbir alınmazsa, ortaya çıkacak zararın büyüklüğü tahmin edilir. Tedbirin yaratacağı zararın, bundan küçük olması belkeniyorsa, tedbir sakıncasına rağmen alınır. Rasyonel, yani iktisadi davranış budur. Ancak iş burada bitmez. Çünkü zaman içinde alınan tedbirin faydası ‘azalan verim’ kanununa göre düşerken, yarattığı sakınca giderek kritik düzeye çıkabilir. Dolayısıyla hayatın dinamiği içinde, alınan her tedbir, izlenen her politika, gözden geçirilmek ve gerekiyorsa revize edilmek mecburiyetindedir. 1. Merkez Bankası (MB) tarafından izlenen yüksek gecelik faiz politikası, likitide saikiyle ellerinde döviz tutanları, birikimlerini TL’ye döndürmeye sevk etmiştir. Artan arz, döviz fiyatlarını düşürmüştür. Enflasyonda elde edilen muhteşem düşüşün ana sebebi bütçe disiplini olmakla birlikte düşük döviz fiyatı da bir o kadar etkendir. Bu bir başarıdır. 2. MB, sözde düşen döviz fiyatlarının daha da düşmememesi için, ama aslında döviz rezervlerini artırmak maksadıyla piyasalardan yüklü miktarda ucuz döviz almıştır. Bunda da bir isabet var. Ancak; 3. Dövizleri almak için piyasaya sürdüğü TL’ler, para arzını artırmasın diye MB, dönüp kendi çıkardığı parayı, aynı yüksek faizle piyasadan toplamıştır. Senyoraj geliri elde edeceğine bedel ödemiştir. 4. Gecelik faizlerin yüksek olduğu bir ortamda, bono ve tahvil faizleri de yüksek olmaya devam etmiştir. Bu, bütçenin faiz giderlerini artırmıştır. 5. En önemlisi, döviz fiyatları düşük kaldığı için ‘cari açık’ (döviz gelir gider açığı) artmıştır. Açıktaki artış, henüz döviz fiyatları üzerinde ani bir sıçrama etkisi yaratmamıştır. Ama beklentileri değiştirmiştir. 6. Yüksek reel faizler yüzünden hükümet, sürdürülmesi zor bir ‘faiz dışı fazla’ yüzdesi vermeye mahkûm edilmiştir. Buna rağmen kamu borcu reel olarak azalmamıştır. Son Söz: Alınan tedbirde kusur, alınan tedbirin maliyetini bilmemektir. ","label":"economy"} +{"text":"ANKARA - Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bankacılık sektörünün artık reel ekonomiyi desteklemesi gerektiğini söyledi. Unakıtan, tüketici kredileri konusunda bankacılara ve vatandaşlara yaptığı uyarılarla ilgili soruları yanıtladı. Bakan Unakıtan, enflasyon bakımından umulmadık neticeler elde edildiğini belirterek, yıl sonu hedefinin yüzde 12 olmasına rağmen bu rakamın şu an yüzde 9'lar seviyesine indiğini hatırlattı. Ekonomik büyüme açısından olumlu ve güzel neticeler sağlandığını ve ihracattaki artışın fevkalade önemli olduğunu ifade eden Unakıtan, yatırımların da başladığını söyledi. \"Bu ekonomik koşullarda bizi tedbir almaya zorlayacak ne var?' diye soran Unakıtan, \"Baktığımızda cari açıkları görüyoruz. Gerçekçi olmak lazım. Cari açıkları biz ne hesaplamışız, şu an ne ile karşı karşıyayız? Demek ki bizim tahminimizin üzerinde\" dedi. 'Kriz de yok, işareti de' Ancak bunu bir tehdit unsuru olarak görmediğini vurgulayan Unakıtan, \"Bu ne bir krizdir, ne de krize işarettir. Öyle bir şey de görmüyorum. Ama bizim her şartta çok dikkatli olmamız lazım\" diye konuştu. Unakıtan, şöyle devam etti: \"Büyüyen bir ekonomiyi yaşıyoruz. Yatırım mallarından dolayı eğer ithalatta bir fazlalık olmuşsa bu sevindirici bir şey. Neden? Çünkü gelip yatırım yapacaklar ve bu ekonominin canlanmasına katkı sağlayacak. Ama tüketim mallarıyla ilgili olan harcamalarsa oldukça fazla. Bunların başında da otomobil geliyor.\" Ekonominin iyileşmesiyle birlikte net borç stokunun GSMH'ya göre azalmaya başlaması ve Hazine'nin daha az borçlanma yapmasının, bankacılık sektörüne kaynaklarını biraz daha reel sektöre harcayabilme imkânı sağladığını belirten Unakıtan, şunları söyledi: \"Bankaların ekonominin büyümesi için reel, üreten sektöre daha fazla kredi vermeleri lazım. Kim otomobil alacak, 'al sana kredi', tüketim malları için 'al sana kredi'. Onların dönüşü gayet rahat. Bazen vatandaşlarımız tam hesap yapmadan alıyor. Böyle bir talep var. Bu talebi bankalar pompalamasın. Pompalamak suretiyle o kredileri çok fazla abartmasınlar.\" Maliye Bakanı, şu an bununla ilgili endişe edici bir durum olmadığını da belirterek, ''Ben Maliye Bakanı olarak uyardım. Sadece uyardım\" dedi. ","label":"economy"} +{"text":"İSTANBUL - Geçtiğimiz ay gerçekleşen Avrupa Futbol Şampiyonası ve yakında başlayacak Atina Olimpiyat Oyunları'nın büyük ekran TV'lere ilgiyi artırdığı açıklandı. Profilo Telra Elektronik Grup Başkan Yardımcısı Göksen Körezlioğlu, büyük spor organizasyonlarının özellikle büyük ekran TV satışlarını artırıcı yönde olumlu olarak etki yaptığını, şu anda tüketicilerin gerek fiyat gerekse boyut olarak en çok rağbet ettiği ürünlerinin başında dev ekran Projeksiyon TV'lerin geldiğini belirtti. Türkiye genelinde büyük ekran olarak da bilinen 70 ekran ve üzeri TV'nin üretim payının üç yıl içinde yaklaşık yüzde 25 oranında artışla yüzde 55 seviyesine geldiğine değinen Körezlioğlu, büyük ekran TV pazarında da başta 109 ve 151 cm. ebadında dev ekran projeksiyon TV'ler ve geniş büyük ekran TV gamları ile iddialı olduklarını vurguladı. 10 bin adet TV sattı Büyük spor organizasyonlarına paralel, büyük ekran TV satışlarını artıracak, tüketicilere avantajlar sağlayan güçlü kampanyalar yaptıklarını aktaran Göksen Körezlioğlu, son üç ayda Profilo Telra'nın 10 bin adet dev ekran Projeksiyon TV sattığını ve önümüzdeki aylarda da farklı kampanyaların desteği ile bu satış ivmesinin artarak sürmesini beklediklerini söyledi. ","label":"economy"} +{"text":" Winston sigarasının fiyatını 100 bin lira indirdi diye yeni vergilerle karşılaşan JTI, aynı ürünün fiyatını bu kez 600 bin lira artırarak zammı protesto etti. JTI açıklama yaparak, \"Orantısız, uluslararası sigaraları Tekel'e karşı adeta cezalandıran bu politika karşısında ilk aşamadaki asgari tepkimizi ortaya koyuyoruz\" mesajı verdi Uluslararası sigara üreticileri ile Maliye arasında bir süredir sessiz ve derinden süregelen kavga günyüzüne çıktı. Japon Tobacco International (JTI), geçen hafta özel tüketim vergisi (ÖTV) oranlarında yapılan değişikliğin ardından, orta fiyat kategorisindeki ürünü Winston sigarasının fiyatına yüzde 26'nın üzerinde zam yaparak Maliye'ye ince mesaj gönderdi. JTI, Temmuz ayı içinde ürününün satışlarını artırmak için 100 bin liralık indirim yapmıştı. Maliye ise BAT ve JTI'ın orta fiyat kategorisindeki ürünlerinin fiyatını düşürmesi üzerine vergi gelirinin azalacağını öngörerek ÖTV oranlarında, farklı kategorideki sigaralara farklı biçimde yansıyacak yeni bir düzenlemeye gitmişti. Böylece JTI'ın Winston'un 2 milyon 400 bin lira olan fiyatını 100 bin lira indirerek 2 milyon 300 bin liraya çektiği süreç, aynı sigaranın fiyatının 2 milyon 900 bin liraya çıkması ile son buldu. Maliye indirim yapan firmaları bu ürünlerde vergiyi yüksek tutarak cezalandırırken, JTI da yapması gereken zammı bir miktar abartarak ürününün yüksek fiyat nedeniyle satılmama riskini göze aldı. Böylece Maliye'ye Bu ürün şimdi bir üst marka fiyatlarına yaklaştırıldığı için belki daha az satılacak, Winston müşterisi daha alt kategorideki ürünlere gidecek. Dolayısıyla siz beklediğiniz gelir hedefini yine tutturamayacaksınız\" mesajı verilmiş oldu. Tekel'i korumak için bizi feda ettiler Camel, Winston ve Monte Carlo sigaralarının üreticisi Japan Tobacco International (JTI), ÖTV deki artış nedeniyle ana ürünü Winston sigarasına zam yaparken, vergileri eleştiren ağır bir de açıklama yaptı. JTI'dan yapılan yazılı açıklamada, yeni vergilerin, Türkiye pazarında orta ve uygun fiyat kategorilerinde yer alan uluslararası sigaraların orantısız ve adeta ceza niteliği taşıyan bir biçimde vergilendirilmesi sonucunu getirdiğini iddia edildi. Açıklamada, JTI Türkiye'nin, Türkiye'deki ticari varlığını koruyabilmek amacıyla, ana ürünü Winston sigarasının fiyatını bu aşamada yüzde 27 oranında artırmaya karar verdiği belirtildi. Bu kararın ardında, hükümetin geçtiğimiz hafta başında sigaralardan alınan vergilerle ilgili sistemi tümüyle değiştirmesiyle ilgili gelişmelerin bulunduğu vurgulandı. Yeni vergilerin Türkiye pazarında orta ve uygun fiyat kategorilerinde yer alan uluslararası sigaraların 'orantısız ve adeta ceza niteliği taşıyan bir biçimde vergilendirilmesi sonucunu getirdiği' savunulan açıklamada, buna karşılık TEKEL ürünlerine ise düşük vergileme ile koruyucu bir sistem uygulandığı öne sürüldü. Bu yeni vergi politikasının, Türk sigara pazarı üzerinde ayrımcılığın yarattığı geniş kapsamlı olumsuz etkileri nedeniyle, Türkiye'de faaliyet gösteren uluslararası şirketleri son derece olumsuz etkilediği ifade edildi. JTI: Türkiye'deki varlığımızın çökmesine seyirci kalmayız Tehdit altındayız. Arkamıza yaslanıp, hükümetin bu ayrıma politikası sonucunda şirketimizin Türkiye'deki ticari varlığının çökmesine seyirci kalamazdık\" diyen JTI Başkan Yardımcısı ve Türkiye Genel Müdürü Servisimin Cömert Birced, yılda 100 milyon dolar ihracat ve bin 800 kişiye iş olanağı sağladıklarını ifade etti. \"Hükümetin yeni vergi politikası karşısında bu ilk aşamadaki asgari tepkimizdir\" ifadesini kullanan Birced, \"Yeni vergi sisteminin, şirketimiz ve Türk sigara pazarı üzerindeki tahrip edici etkilerini belirlemeye devam edeceğiz. Hükümeti durumu gözden geçirmeye ve adil bir vergi sistemine geri dönmeye davet için zamanın hiç de erken olmadığı görüşündeyim\" dedi. ","label":"economy"} +{"text":"Pazartesi çıkan 'Radikal gazetesinde' iki radikal 'başlık gördüm', bu köşede çıkan 'Tehlike nereden gelecek', ve Gündüz Aktan üstadın kaleminden dökülen 'Devlet biterken...' Başlıkları gördüm ve sordum; \"Nedir bizleri endişelendiren? Bizler acaba çok mu paranoyak adamlarız?\" Sevgili dostlar, yazının girişini okuduğunuz da aklınıza şöyle bir çağrışım gelebilir; bu adam televizyonda çıkıp \"Kriz tellallığı yapmayın, ekonomik kriz varolan şartlar içinde olmaz\" diyor, şimdi de kalkıp endişeden bahsediyor... İlk bakışta haklı gibi görünseniz bile detayda kaçırdığınız bir nokta var; benim endişem bu sefer ekonomide değil, siyasi ve sosyolojik denklemlerde daha doğrusu 'detayda' değil 'bütünde'... Bu noktada dün paylaştığım kaygılarımı özet alıntı ile sizlere bir kez daha aktarmak istiyorum; '...ilk etapta Ege Cansen'in bir konuşmasında söylediği bir cümleye göz atalım: \"Ekonomideki büyük değişiklikler siyasetten, siyasetteki büyük değişiklikler ekonomiden gelir... Bana göre son derece doğru ve son 20 yılın Türkiye'sini kapsayan bir tez. Peki beklentiler devam ettiği sürece finansal tabanlı sorunlar aşılabilirse, bugün Türkiye için sorun olabilecek ne var? Türkiye'yi bekleyen tehlikeler neler? Korktuğum nokta bu bağlamda girişte de belirttiğim gibi ne cari açık ne de dalgalanma, bu sefer endişem 'ekonomideki değişimin siyasetten gelmesi. 2000 yılında oynan3an oyuna karşı bilinçlenirken, işin ekonomiden gelebilecek değişim kısmına karşı önlem aldık, ama diğer tarafı çok fazla ihmal ettik. Ekonomiye değil, siyasetten gelebilecek değişime dikkat edelim. Özellikle 'siyasi güç dediğimiz dinamik ', Cumhuriyet ile ne kadar bağdaştığını sorguladığımız, kimlere daha yakın olduğunu göremediğimiz ellerde olduğu sürece.\" Sevgili dostlar, burada duralım ve aynı gün çıkan yazısında sayın Aktan'ın cümlelerine göz atalım; \"Son günlerde üst üste olanlar devlet denen düzendeki aşınmaların da son aşamaya geldiğini gösteriyor. Bu böyle giderse hepimizin hayatını altüst edecek vahim olayların vuku bulması ihtimali beliriyor. Art arda gelen tren kazaları tesadüf niteliğini yitirdi. Narko-aşiretler Van'da kanunun kendileri olduğunu ilan ederek, devlet güçlerini devlet mekÉnında etkisiz hale getirdiler. Irak'taki hatalarımız veya Amerika'nın tutumu yüzünden PKK terörizmi yeniden başladı. Eski DEP'liler ve DEHAP'lı belediye başkanları, terörizm lehine tutum almaktan çekinmiyorlar. Arap teröristler Irak'ta Amerika'ya yardımcı olmayan Türkiye'nin vatandaşlarını pervasızca katlediyorlar. Yargının en üst kurumu ne anlama geldiği anlaşılamayan bir skandalla sarsılıyor. Yozlaşmanın topluma yayılma derecesinden söz etmek bile gereksiz. Kayıtlısından büyük kayıt dışı ekonomiye sahip ülkemizde mafyanın büyümesi de doğal. Devleti en kısa yoldan ayağa kaldırmanın yolu, bürokrasinin özellikle önemli sorumluluk makamlarını ehil insanlara vermek. Onların siyasi fikirlerinin ve hayat tarzlarının farklı olup olmadığına bakmamak. Etkin çalışmalarını sağlamak için onlara yeterli özerklik ve imkân sağlamak... Böyle bir merkezi bürokrasinin yanında yerel yönetimlere geniş yetkiler devredilirse, tehlike devlet yönetiminin paralize olmasının çok ötesine gidebilir, tekil devlet fiilen sona erebilir...\" Son söz: Endişem ekonomiden değil, ekonomi dediğiniz denklem beklenti denizinde yüzer ve temeldeki değişimden etkilenmesi 'beklenti devam ettiği sürece' geciktirilebilir... Endişem bizi bugüne getiren Türkiye denkleminde 'eşitliğin sağında ve solundakilerle' bilinçsizce oynanmasında","label":"economy"} +{"text":"Picasso Sotheby’s’i kára geçiriyor Sanat eserleri piyasasındaki artan satışlar 1990’lı yıllardan beri müzayede evi Sotheby’s’in en parlak dönemini geçirmesini sağlıyor. 260 yaşındaki Sotheby’s bu yılın ikinci çeyreğinde gelirlerini geçen yılın aynı dönemine göre 110.4’den 169.5 milyon dolara yükseltti. Sotheby’s CEO’su Bill Ruprecht, Mayıs ayında 104.2 milyon dolara satılarak rekor kıran Pablo Picasso’nun Garçon la Pipe (Pipolu Çocuk) adlı tablosunun en önemli satışları olduğunu belirtti. Olumlu sonuçların sanat eserleri piyasasında devam eden düzelme işaretlerinin bir sonucu olduğunu söyleyen Ruprecht, 6 yıl sonra ilk defa temettü dağıtabileceklerini ifade etti. Pipolu Çocuk isimli tablonun satışının da yardımıyla gelirlerini arttıran Sotheby’sin ikinci yarı performansı bekleniyor.","label":"economy"} +{"text":"Kazakistan ile sorun çözüldü Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar, Kazakistan ile yaşanan taşımacılık sorununun tamamen çözüldüğünü bildirdi. Resmi temaslarda bulunmak üzere, 2-5 Ağustos tarihlerinde gittiği Kazakistan'a giden Kayalar, yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti: 'Daha önce Türkiye ile Kazakistan arasında yapılan anlaşma uyarınca, 3 bin adet TIR'a ücretsiz geçiş izni verilmişti. Kazakistan ile yapılan yeni anlaşma ile Türk-Kazak ortak taşımacılık şirketinin kurulması kararlaştırıldı. Söz konusu şirket ile taşımacılığın önündeki kısıtlamalar tamamen kalkacak. Dolayısıyla taşımacılıkta sorun bitmiş oldu.'' ","label":"economy"} +{"text":"'Bu yıl Rusya'da modayı Osmanbey belirleyecek' Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği Rusya'da erkek, kadın ve çocuk giyiminde iddialı olduklarını açıkladı. Rusya Federasyonu'nun başkenti Moskova'da 6 yıldır düzenlenen Unistyle Moda Fuarı bu yıl alanını yüzde 50 genişletti. Geçen yıl 165 firmanın katılımıyla gerçekleşen fuarda bu yıl 210 tekstil ve hazır giyim şirketi ürünlerinin sergiledi. 10- 12 Ağustos 2004 tarihleri arasında düzenlenen fuara Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar İhracat Genel Müdürü Ali Boğa Fuarlar Daire Başkanı Derviş Öztürk ve üst düzey yetkililer katıldı. Kayalar, Türk firmalarının markalaşmaya yöneldiğinin altını çizerek müsteşarlığın Türk şirketlere her türlü desteği verdiğini söyledi. Kayalar \"Sektör temsilcilerine destek oluyoruz. Bir sinerji yarattık. İhracatın sürekli artmasının nedeni de bu. Diğer devlet kurumları ile olan sorunları dahi çözüyoruz. Önemli bir terslik olmazsa ihracat ile cari asçık sorunu ortadan kalkacak\" dedi. Kayalar bu ülkeden yaptığımız ithalatınsa 5.6 milyar dolar olduğunu bildirerek \"Aradaki fark aslında bavul ticareti ile kısmen kapanıyor. MARKA OLMAYA ÇALIŞIYOR Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği (OTİAD) üyelerinin ağırlıklı olarak katıldığı fuarda konuşan OTİAD Başkanı Cengiz Say, 'Erkek kadın ve çocuk giyimyinde bu yıl Rusya modasını Osmanbey belirleyecek' dedi. Fuarı düzenleyen Türkel Fuarcılık moda fuarları ile İstanbul'un moda merkezi Osmanbey'deki hazırgiyim firmalarının ürünlerini Rusya'da marka haline getirmeyi hedefliyor. Unistyle Moda Fuarı, şu ana kadar yurtdışında düzenlenen en büyük Türk hazır giyim fuarı olarak adlandırılıyor. Fuar kapsamındaki etkinliklerde ünlü Türk mankenler eşliğinde 3 defile gerçekleştirildi.","label":"economy"} +{"text":"Düşük dolar kurunun ithalatı körükleyip cari açığı büyüttüğü tartışmasına dünyanın en büyük yatırım fonlarından Tempelton'un kurucusu Mark Mobius da katıldı. Mobius, \"TL dolar karşısında yüzde 20 aşırı değerli. Cari açık risk oluşturuyor\" dedi. Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesinin dış ticaret açığım artıracağı uyarısında da bulunan Mobius, \"TL dolara karşı değerli ama, Türkiye daha fazla Avrupa ile ticaret yaptığı için bu durum sıkıntı yaratmaz. Ancak dikkatle izlenmeli. Çünkü TL'nin aşırı değerlenmesi ithalat ihracat dengesini bozar\" diye konuştu. Türk ekonomisine ilişkin görüşünü 'temkinli iyimser' olarak niteleyen Mark Mobius, portföy ağırlığı içinde Türkiye'yi biraz daha artırabileceklerini bankacılık ve beyaz eşya sektörü ile ilgilendiğim söyledi","label":"economy"} +{"text":"Yatırımcı Başbakan'a ilanla seslendi Kars'taki yatırımını büyütmek için bir yıl önce verdiği ilandan sonuç alamayan Aslıhan Eker, dün de yine Başbakan Erdoğan'a ilanla seslendi EKONOMİ SERVİSİ Eşiyle birlikte Kars'ta kurduğu atölyesini genişletmek için Başbakan Recep tayyip Erdoğan ile görüşme talebine yanıt alamayınca geçen yıl gazetelere ilan veren Aslıhan Eker, bu yıl da ilanını tekrarladı. Aslı Mobilya'nın sahibi Eker, ilanda \"Bu ülkeye çivi çakanın kölesiyim. Çözemediğiniz meseleleri gelin birlikte çözelim\" sözünüzde samimi iseniz 15 dakikalık randevu talebimize en kısa sürede cevap vermenizi saygıyla arz ediyoruz\" dedi. Karslı olduğu için bu ile yatırım yapıp, istihdam sağlamak istediğini ve bu amaçla 12 yıl önce İzmir'de kurdukları atölyeyi Mart 2003'te Kars'a taşıdıklarını anlatan Eker, buradaki yatırımı büyütmek istediğini söyledi. Erdoğan ile görüşürse, atölyeyi büyütmek için ihtiyaç duydukları krediyi Kars'taki bankalardan alamadıklarını aktaracağını belirten Eker, ayrıca teşvik yasasındaki eksiklere de dikkat çekmet istediğini kaydetti. Eker, Kars'ta 500 milyarlık yatırımla kurdukları 17 kişilik mobilya imalat atölyesini 120 kişilik istihdam sağlayacak şekilde büyütmek için toplam değeri 200 milyar lira olan üç - dört makineye ihtiyacı oluduğunu ifade etti. Ağustos 2003'te de gazetelere ilan verdiklerini söyleyen Eker, bu ilana Başbakan'dan yanıt gelmediğini ancak vatandaşların kendisini arayarak cesaretinden ötürü tebrik ettiği de vurguladı","label":"economy"} +{"text":"Haziran sonunda 10 milyar dolara ulaşarak piyasalarda alarm zilleri çaldıran cari açık konusunda, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın sert çıkışının ardından dün de IMF'den uyarı geldi. Türk ekonomisinin ve hükümetin performansını öven IMF, Türkiye'nin cari açık konusunu yakından izlemesini tavsiye etti. IMF İcra Direktörleri Kurulu, kamu borcunun büyüklüğü ve vade kısalığının ekonomiyi döviz ve faiz şoklarına da açık hale getirdiğini açıkladı. IMF'nin 4. madde çerçevesinde Türkiye'nin genel ekonomik durumuyla ilgili olarak hazırladığı raporu kaleme alan İcra Direktörleri Kurulu, hükümeti yurtiçi talebin güçlü olmaya devam etmesi durumunda, mali politikayı daha sıkılaştırmaya davet etti. Direktörlerin hazırladığı raporda, \"En azından cari açığa ilişkin görünüm istikrara kavuşana kadar bu yılki mali performans fazlası tasarruf edilmeli\" sözlerine yer verildi. İç talep için ek önlem gerekebilir Raporda, cari açık konusunda şu sözlere yer verildi: \"Kısa dönemli sınavlara ilişkin olarak İcra Direktörleri, yurtiçi talep büyümesinin olağanüstü güçlü olduğuna ve bunun cari açığın genişlemesine katkıda bulunduğuna işaret ettiler. Direktörler, hükümeti yurtiçi talebin kısılması yönündeki çabalarından dolayı kutladılar. Direktörler, asgari ücretlerdeki artışlardan üzüntü duydu, ancak yurtiçi talep baskısının azaltılmasına yardım edecek ��ekilde hükümetin kamu sektöründeki maaşları kontrol altında tutma yönündeki çabalarından dolayı memnuniyet duydular.","label":"economy"} +{"text":"BORSA PETROL SATIŞ GETİRDİ Petrol fiyatlarının yeni rekorlar kırması İMKB üzerinde baskı oluşturmayı sürdürüyor. Petrol ithalatçısı olan Türkiye'nin makroekonomik dengelerini bozabileceğine ilişkin kaygılar ve gelişmekte olan diğer piyasalardaki düşüşün de yarattığı olumsuz etki yüzünden borsa son dakika alımlarıyla dün 6 puan çıkışla 18.832'ye ulaştı. İşlem hacmi 353 trilyon lirada kaldı. Sabah 18.651 puana kadar gerileyen borsa öğleden sonra Suudi Arabistan ve Venezüella'dan gelen açıklamalara bağlı olarak petrol fiyatlarındaki hafif gerilemenin etkisiyle hafif toparlandı. Ancak yeni beklenti kalmayan piyasada buna karşın petrol fiyatları ve cari açık rakamına ilişkin kaygılar nedeniyle sıkışmanın arttığı gözleniyor. 2005 sonrasında IMF-Türkiye ilişkilerinin netleşeceği eylül ayına kadar geçecek sürede piyasalar başta petrol fiyatlarındaki gelişmelere endekslenecek gibi görünüyor. FAİZ İHALE BEKLENECEK Kurlardaki gerilemenin etkisiyle bono faizlerinde dün zayıf düşüş yaşandı. 22 Şubat 2006 vadeli tahvilin faizi 0.22 puan gerileyerek yüzde 25.06 seviyesinden işlem gördü. Hazine'nin dün düzenlediği ve 1.5 milyar dolar (yaklaşık 2.2 katrilyon lira) borçlandığı dolar cinsi tahvil ihalesi piyasalar açısından gösterge olmadığı için fazla etkilemedi. Ancak Hazine'nin bugün biri bono diğeri tahvil olmak üzere iki ihalesi var. Piyasa sabah bu ihalelerin sonuçlarını bekleyecek. Yarın 8.77 katrilyon lira ödemesi olan Hazine'nin bu ihalede yapacağı satış tutarı ve faiz piyasalar açısından önemli. Satış tutarının itfanın altında kalması durumunda faizde hafif gevşeme yaşanabilir. DÖVİZ PARİTE DOLARI VURDU Uluslararası piyasalarda değer kaybına uğrayan dolar iç piyasada da pariteye bağlı olarak geriledi. Cuma günü 1 milyon 490 bin liraya yükselen dolar kuru dün bankalararası piyasada 1 milyon 460 binde dengelendi. Gerek paritenin dolar lehine hareketi, gerek bir kamu kuruluşunun satışları, gerekse vergi ödemeleri yüzünden bireysel ve kurumsal yatırımcılardan gelen satışların etkisiyle dolar geriledi. Satıcılı günün ardından dolar serbest piyasada 5 bin lira yükselişle 1 milyon 463 bin liraya, euro ise 4 bin lira değer artışıyla 1 milyon 804 bin liraya ulaştı. Cari açık ve petrol fiyatlarındaki endişelerin etkisiyle kısa vadede döviz kurlarının mevcut dar bant içindeki hareketini koruma ihtimali kuvvetli. Kısa vadede sürpriz bir gelişme yaşanmazsa 1 milyon 450 bin lira ile 1 milyon 500 bin lira bandı korunacaktır","label":"economy"} +{"text":"Hurda indiriminin yanya indirilmesiyle otomobil satışlarında başlayan düşüş Haziran'ın ardından Temmuz ayında da devam etti. Haziran ayında otomobil satışı 37 bin 672 adet olarak gerçekleşirken, Temmuz ayında 4 bin 262 adet gerileyerek 33 bin 410 adete düştü. Temmuz ayında satışlarda ilk iki sıra değişmezken üçüncülüğe Hyundai yerleşti. Hafif ticari araç satışları ise Haziran'la neredeyse aynı düzeyde gerçekleşti. Haziran'da 21 bin 244 araç satılırken Temmuz'da satışlar 220 adet artışla 21 bin 464'e ulaştı. ","label":"economy"} +{"text":"AZERBAYCAN’ın Ankara Büyükelçisi Mehmet Aliyev, Saka-Korkmaz A.Ş’nin Azerbaycan’da yaptığı işlere karşılık parasını alamaması nedeniyle iki Azeri uçağı ile bir ro-ro gemisine haciz koydurmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Saka-Korkmaz’ın inşaa ettiği iplik fabrikası ile buğday unu satışı için firmaya çok önceden ilk dilimde 850 bin dolar ödendiğini belirten Aliyev, firmanın geriye kalan alacakları için fahiş faizlerle sürekli fiyat artırdığını ileri sürdü. Büyükelçi Aliyev, sürekli fiyat artırmanın hoş bir durum olmadığını vurguladı. Azerbaycan Başbakanlığı ile Tarım Bakanlığı’nın sorunun çözümü için devrede olduğu belirten Büyükelçi Aliyev, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’den Saka-Korkmaz’a bir mektup gönderildiğinin ise doğru olmadığını açıkladı. Büyükelçi ‘Belki Tarım Bakanı İrşad Aliyev firmaya açıklayıcı bir mektup göndermiş olabilir’ dedi. Bilirkişinin iki uçak ve bir ro-ro gemisi için yaptığı toplam 1.7 milyon dolarlık tespiti de komik olarak değerlendiren Büyükelçi Aliyev, Trabzon’daki uçakların alıkonulması nedeniyle çok sayıda Azeri yolcunun mağdur olduğunu söyledi. ","label":"economy"} +{"text":"Hayali ihracatçı kendi kazdığı kuyuya düştü HALK arasında, ‘Ava giden avlanır’ diye birsöz var. Hayali ihracat yapan firmalardan biri de, bu duruma düştü. Olay şu şekilde gelişiyor. Hayali ihracat yapan firmanın defter ve belgeleri ‘ihracatta KDV iadesi yönünden inceleme yapılmak üzere’ bir yazı ile Maliye tarafından isteniyor. Kuşkusuz, incelemenin sonucuna göre de, hayali ihracat olup olmadığı ortaya çıkacak... ŞANSSIZLIĞIN BÖYLESİ!.. İhracatçı firma, defter ve belgeleri, sabah erkenden inceleme elemanına götürmek amacıyla, akşam saatlerinde şirkete ait kamyonete yüklemiş. Nasıl olduysa olmuş, kamyonetin kapılarını kilitlemeyi unutmuşlar. Bu da yetmiyormuş gibi, kamyonetin üzerinde anahtarı da unutmuşlar. Ondan sonra da olanlar olmuş. Birisi (!) kamyoneti çalmış, tabi kamyonette birlikte defter ve belgeler de gitmiş... Kamyonet daha sonra bulunmuş ama içinde defter ve belgeler yok!.. Firma, Ticaret Mahkemesi’ne başvurup ‘zayi belgesi’ almış bunu da inceleme elemanına ibraz edip, ‘ihracatla ilgili defter ve belgelerimizi size getirmek üzere kamyonete koymuştuk, o kamyonet çalındı. Defter ve belgeler de yok oldu. İşte bunu ispat eden Mahkeme kararı...’ demişler. İnceleme elemanı önce ne yapacağını şaşırmış ancak çabuk toparlanıp, olayı ‘mücbir sebep’ olarak kabul etmeyip, cezalı raporunu yazmış. Hayali ihracatçı, vergi mahkemesinde dava açmış ve davayı kazanmış. Ancak, Maliye olayı ısrarla takip edip, konuyu temyiz yoluyla Danıştay’a götürmüş. DANIŞTAY NE DİYOR? Danıştay 11. Dairesi de, dosyayı inceleyip, tam metnini Danıştay Dergisi’nin 100. sayısında bulabileceğiniz şu kararı vermiş; ‘...dosyada bulunan ifade tutanaklarına göre, yükümlü şirket ile birlikte, ortakları aynı olan diğer 7 şirkete ait defter ve belgelerin bulunduğu kamyonetin işyerinin önünde kapıları açık ve kontak anahtarı üzerinde park edilmiş vaziyette iken akşam saat 20:00 ile 21:20 arasında çalındığı ve daha sonra da kamyonetin, çamura batmış şekilde bulunduğu ve içinden defterlerin alındığı belirtilmiştir. Bu şekilde izah edilen çalınma şekli, ticari hayatın icap ve koşullarına uygun düşmemektedir. Zira ticari belge niteliğinde olan sözkonusu defterlerin kamyonetle taşınması ve kamyonetin üzerinde anahtarı ile birlikte kapıları açık bir şekilde park edilmesi ve bu şekilde park edilen kamyonetin çalınması ticari hayatın akışına ters düşmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 13\/4. maddesinde, sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla, defter ve vesikalarının elden çıkmış bulunması hali mücbir sebep olarak kabul edilmiş ise de yukarıda açıklanan duruma göre olayda mücbir sebepten sözetme olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle, vergi idaresince yapılan işlem doğrudur.’ Görüldüğü gibi, ava giden avlanmış. Fazla uyanıklık işe yaramamış ve hayali ihracat operasyonu Danıştay’dan dönmüş. ","label":"economy"} +{"text":"TMSF tarafından el konulan 219 Uzan şirketinden biri olan Mavi Turizm'in envanterinde göründüğü halde bugüne kadar bulunamayan ve bir tesadüf eseri Güneş Taner'in oğlunun düğününde ortaya çıkan Cem Uzan'ın kullandığı 34 TE 3024 plakalı araç, BDDK'nın İstanbul Esentepe'deki binasının otoparkına çekildi. Mercedes S 320 marka otomobil, diğer banka borçlarına karşılık el konulan arabalarla birlikte Ağustos sonunda saüşa çıkarılacak. Güneş Taner'in oğlunun düğününe katılan Cem Uzan, Esma Sultan Yalısı'na bu araçla gelmiş, gazeteciler fotoğraf çekmeye başlayınca da Uzan'ın korumaları otomobilin plakasını gizlemeye çalışmıştı. TMSF'ye teslim edilmeyen arabayı kullanan Cem Uzan'a İcra İflas Kanunu'nun 311. maddesi uyarınca, 'alacaklısından mal kaçırdığı' gerekçesiyle soruşturma açılacağı öğrenildi. Hakan Uzan'ın BMW'sini alan 270 milyarı ödemedi 6 Ağustos'ta yapılan açık artırmada Hakan Uzan'ın kullandığı ve Türkiye'de tek olduğu belirtilen 2003 model 760 Lİ model BMW'i alan Zekeriya Yurtçak, parayı ödeyemedi. TMSF, 270 milyara satılan aracın yeniden satışa sunulacağını duyurdu. Aradaki farkı Yurtçak ödeyecek 34 TS 9990 plakalı 3 bin 700 km'de olan ve özel olarak üretilen araç, 18 Ağustos'ta Esentepe TMSF otoparkında saat 10.00'da yapılacak yeni ihalede tek olarak satılacak. Yapılacak ihalede aracın önceki bedelin altında satılması halinde aradaki fark ilk alıcısı Zekeriya Yurtçak'tan tahsil edilecek. Ayrıca Yurtçak, araç bedelini zamanında ödemediğinden teminatını da geri alamayacak. TMSF'nin satışına girmek için bayrak alan yaklaşık 100 kişi, bu kuralları satıştan önce kabul ettiğine dair bir sözleşme imzalamıştı. ","label":"economy"} +{"text":" Türkiye'de SSK ihalelerinde en yüksek fiyatı veren Roche'un Polonya'da da aynı yöntemle vurgun yaptığı ortaya çıktı. Polonya Rekabet Kurulu UOKİK'in açtığı soruşturmada, Roche'un Recormon ve NeoRecormon piyasasında tekel oluşturduğu ve fiyatları yükselttiği belirlendi NeoRecormon adlı ilacı Beşer Ecza Deposu'na 88 milyon liraya satabilirken, fiyatı SSK ihalelerinde otomatik olarak 230 milyon liraya çıkaran Roche, tekel konumunu kullanarak fiyatı yükselttiği gerekçesiyle aynı ilaç satışından Polonya'da para cezasına çarptırıldı. Polonya rekabet kurumu UOKIK, isviçreli ilaç devinin Polonya'da faaliyet gösteren şirketi Roche Polska ve dağıtım sorumlusu Hand Prod arasındaki anlaşmanın fiyat yükseltmeye yönelik ve yasadışı olduğunu açıkladı. Bayilere baskı UOKİK ayrıca iki şirketin Polonya Sağlık Bakanlığı ihalelerinde fiyat yükselttiğini vurguladı. Tüm bu bulgular üzerine Polonya rekabet Kurulu, Roche Polska'nın 306 bin zloti (83 bin ABD doları) ceza ödemesine karar verdi. UOKIK'e göre Polonya'da faaliyet gösteren ilaç firmaları, bayi sayılarını sınırlı tuturak ilaç piyasası üzerinde tam kontrol sağlıyor. Bayilere uygulanan sıkı fiyat politikası da kolayca ilaçların fahiş rakamlara ulaşmasına yol açıyor. Savcı cezalandırılan depo sahiplerinin de ifadesine başvuracak VATAN Gazetesi'nin ortaya çıkardığı ilaç vurgunuyla ilgili soruşturma genişleyerek devam ediyor. Roche'a yapılan baskında ele geçirilen evraklar bilirkişi heyetince incelenirken, soruşturmayı yürüten savcılık, Roche tarafından cezalandırılan ve ihalelere alınmayan ecza depolarının sahiplerini dinleyecek. Roche çalıştığı ecza depolarım uyarmış ve Beşer Ecza Deposu'nun katıldığı ihalelere fiyat atmamalarını istemişti. Bu kurala uymayan ecza depoları ise ilaç verilmeyerek ve ihalelere katılımları engellenerek cezalandırıldı. İlaç vurgununa ilişkin yürütülen soruşturmada savcılık, gerek SSK'nın gerek Roche'un ihale yasasına aykırılık suçunu işleyip işlemediğinin soruşturma sonunda belli olacağını belirtiyor. Bilirkişiler tarafından yaklaşık 20 gün içinde bitirilmesi beklenen raporun ardından, savcılık soruşturmasını tamamlayacak. Hazırlanan dosyanın bir örneği de Başbakanlık Teftiş Kurulu'na sunulacak. Savcılığın Başbakanlık Teftiş Kurulu'ndan ihale yasasının gözden geçirilmesini talep edeceği öğrenildi. Soruşturma kapsamında birçok kişinin bilgisine başvurulmaya devam edilirken SSK'daki vurgunu ortaya çıkaran gazetecilerin de bilgisine başvurulacak. ","label":"economy"} +{"text":"Roche’dan vahim olaylar var FARKLI kurumlara, farklı fiyattan ilaç satılmasının yarattığı çarpıklıkların ortaya çıkması üzerine soruşturmalar sürerken, ilaç sektöründe yaşananlara bir farklı yorum da Klinik Farmakoloji Derneği’nden geldi. Avrupa Klinik Farmokoloji Derneği Onursal Başkanı ve Klinik Farmakoloji Derneği Başkanı Prof. Cankat Tulunay, Türkiye’de yaşananların asıl suçlusunun ve ilaç fiyatlandırma ve ihale sistemi olduğunu öne sürerek, ‘Dünyanın hiç bir yerinde ödenmeyen ilaçların parasını Türkiye’de devlet öder. İlaç sektörünün 6 milyar dolarlık cirosunun yüzde 90’ı devlet tarafından ödeniyor’ dedi. Prof. Tulunay, Türkiye’nin akılcı bir ilaç politikasına gidip ilaçlarını tüm dünyada olduğu gibi farmakoekonomik kriterleri gözönüne alarak seçmesi halinde yılda 1 milyar dolar tasarruf edebileceğine dikkat çekti. Prof. Tulunay, yolsuzlukların önlenmesi halinde de 1 milyar dolarlık bir tasarruf sağlanacağını ve böylece Türkiye’nin 6 milyar dolarlık ilaç faturasının 4 milyar dolara indirilebileceğini söyledi. Prof. Tulunay, Roche’un SSK’ya ucuza ilaç sattığı için üzerine gidildiğini hatırlatarak, ‘Aslında İsviçre Roche’un Türkiye’deki firmasına nasıl bu kadar ucuza ilaç verebildiğini sorması lazım. Roche, devleti kazıklamıyor, ucuza ilaç satıyor burada. Muhasebede hile yaptıysa bunun hukuki boyutu elbette tartışılır. Ama Roche ucuza sattığı için eleştirilirken, pahalı satan diğer firmaların da gündeme gelmesi lazım’ dedi. Prof. Tulunay, diğer ilaç firmalarının yakın zamanda girdikleri birçok ihalede yaşananlara ilişkin şu örnekleri verdi: İbrahim Etem tarafından üretilen Cipro Floksa 5000 antibiyotik, 2 Ağustos 2004 tarihinde sonuçlanan ihalede, SSK Rize Bölge Hastanesi’ne 950 bin liradan verilmiş. Bu ilacın onaylı imalat fiyatı 7 milyon 645 bin 260 lira. Yani ihalede SSK’ya yüzde 88 indirim yapılmış. Ama aynı ilacı Emekli Sandığı’na mensup hastalar 7 milyon miradan alıyor. Phizer, tansiyon ilacı Accuzide için 7 Temmuz 2004’de sonuçlanan bir ihalede SSK İstanbul Eğitim Hastanesi’ne 17 milyon 235 bin lira fiyat vermiş. Oysa bu ilacın 15 Haziran onaylı fiyatı 14 milyon 765 bin lira. MSD firması, Tienam 500 mg. antibiyotik için SSK Eskişehir Bölge Hastanesi için açılan ve 21 Temmuz’da sonuçlanan ihalede 21 milyon 403 bin 950 lira fiyat vermiş. İlacın 15 Haziran onaylı orjinal fiyatı 18 milyon 488 bin lira. Prof. Tulunay, ‘Sektördeki çarpık uygulamalar içinde Roche günah keçisi olarak kullanıldı. Roche SSK’ya ucuz ilaç sattığı için eleştirilirken, SSK’ya pahalıya ilaç satanlara ses çıkarılmıyor’ diyerek, şunları söyledi: ‘Roche ile ilgili iddialar kendi iç problemleri nedeniyle dışa vuruldu. Bu bilgilere zaten SSK’nın web sayfalarından erişmek mümkündü, gizli değildi. Ama Türkiye’de sistem çok bozulmuş, çok daha vahim olaylar var. Geçen yıl değişen Devlet İhale Kanunu’nda, imalatçı firmanın ürettiği ilacın jeneriği yoksa kendi fiyatını veriyor. Jeneriği varsa kıran kırana pazarlık yapılıyor ve yüzde 80’lere varan indirim yapılıyor. Bu firmalar bu fiyata bu ilacı nasıl karşılayacak? Ya içindeki hammaddeden çalacak ya da yalan beyanda bulunacak. Bir firma bir ilaçta yüzde 80’e varan oranda indirim yapabiliyorsa ona sormak gerek o zaman bu ilacın maliyeti ne? Yani ilaç maliyetleri sanıldığı kadar yüksek değil.’ ","label":"economy"} +{"text":"Fon Dinç Bilgin'in teknesini satacak İstanbul Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından Sabah Gazetesi Samandıra Tesisleri'nde, Etibank'ın devlete olan borçlarından dolayı yapılan operasyonda, banka eski sahibi Dinç Bilgin'in el konulan malları arasında yer alan tekne satışa çıkarılacak. TMSF'den yapılan açıklamaya göre, gerçekleşen operasyonda el konulan Bilgin'in damadı Clifford Holmes Polley'in üzerine kayıtlı olan tekne dışındaki 57 klasik otomobilin satış işlemleri gerçekleştirildikten sonra, teknenin satışı için gereken muameleler de tamamlandı. İşlemleri biten tekne ve römork, 19 Ağustos Perşembe günü TMSF Satış Mahalli Büyükdere Caddesi Numara 147 Esentepe adresinde satılacak. Muhammen bedeli 24 milyar lira olan tekne 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 85. maddesine göre açık artırma ve peşin para ile satışa sunulacak. Ancak, verilen bedelin muhammen değerin yüzde 75'inden az olması veya hiç alıcı bulunmaması halinde, ikinci satış 24 Ağustos tarihinde yine aynı adreste yapılacak. Teknenin tellaliye ve damga vergisi alıcıya ait olacak. Verilen bilgiye göre, açık artırma ile satılacak olan tekne Yakuplu Köyü yolu üzeri, (Bayındırbank deposu) Çuhadaroğlu binası, Numara 34 Yakuplu Büyükçekmece adresinde görülebilir. ","label":"economy"} +{"text":"Dışbank'ın mevduatı 3.1 katrilyonu aştı İlk yarıda mevduatı yüzde 5 artışla 3.1 katrilyonu geçen Dışbank'ın kredileri de yüzde 36 büyüyerek 3 katrilyona yaklaştı. Bankanın altı aylık kârı 16 trilyon oldu Dışbank'ın, bu yılın ilk altı aylık bölümünde aktiflerinin 6 katrilyon lirayı, mevduatının 3.1 katrilyonu aştığı bildirildi. Dışbank'tan yapılan açıklamada, bankanın altı aylık bilanço sonuçları hakkında bilgi verildi. Açıklamada, bankanın perakende bankacılık alanında hızla büyümesini sürdürdüğü belirtilerek, şöyle denildi: \"Net ücret ve komisyonların operasyonel giderleri karşılama oranı ilk altı ayda yüzde 27 olarak gerçekleşti. Bu oran, 2002'ye göre yüzde 285, geçen yıla göre de yüzde 68'lik bir artışı temsil ediyor.\" Bankanın toplam aktifleri içinde kredilerin payının yüzde 49.4'e çıktığı belirtilen açıklamada, Dışbank'ın 294 milyon dolar tutarındaki serbest sermayesiyle de Türkiye'nin sayılı bankaları arasındaki konumunu pekiştirdiği kaydedildi. Açıklamada, bankanın toplam mevduatının yüzde 5 artarak 3 katrilyon 107 trilyona yükseldiği, kredilerin yüzde 36 büyüyerek 2.9 katrilyon olarak gerçekleştiği bildirildi. Kredi kartı işlem cirosu pazar payı temmuz ayı itibariyle yüzde 3.57'ye yükselen Dışbank'ın, bankacılık hizmet gelirlerinin de geçen yıla göre yüzde 93 artarak 50 trilyona ulaştığı belirtildi. ","label":"economy"} +{"text":"SSK’ya pahalı ilaç satarak devleti zarara uğrattığı gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatılan Roche’un İstanbul’daki genel müdürlüğüne baskın düzenleyen polis, ilaç alım ihalesine katılmak isteyen Roche’nin kendi ana bayilerine gönderdiği bir yazı ile ‘ihaleye katılırsanız bayiliğiniz iptal edilir’ şeklinde tehdit ettiği belgesine ulaştı. Yazı ile anabayilerini SSK’a ihalelerin teklif vermelerini engelleyen Roche firmasının tek başına ihalelerde fiyat belirlemeyi sağladığı ortaya çıktı. Polis, baskınlarda ele geçirdiği 6 koli evrak ile bilgisayar kayıtların incelemeyi sürdürüyor. Ancak baskında ele geçen muhasebe kayıtların SSK ihaleleri ile ilgili bölümünün silindiği bildirildi. Ankara’da Beşer firmasına yapılan baskında da ele geçen 20 koli evrakında incelenmek üzere İstanbul’a gönderileceği bildirildi. Roche’nin işten çıkardığı yetkililerin ihbarıyla ortaya çıkan SSK ilaç ihale skandalı ihaleye fesat karıştırmak suçlaması yeni boyut ortaya çıktı. İstanbul Organize Şube Müdürlüğü ekiplerince önceki gün basılarak incelenmek üzere bazı evraklarına el konulan Roche’in bayilerine bir yazı göndererek ihalelere katılmamasını aksi halde bayiliklerinin iptal edileceğini bildirdiği belirlendi. Roche firmasının bayilerine 88 milyon liradan sattığı kanser ilacını SSK’ya 230 milyon liradan satarak yaklaşık yarım milyon doların üzerinde bir haksız kazanç elde edildiği tahmin ediliyor. Roche ilaç firmasında ki ilaç yolsuzluğunu soruşturan İstanbul Cumhuriyet savcısı Nazmi Okumuş’un talimatıyla önceki gün Levent’de ki firmanın genel merkezine baskın yapan Organize Şube Müdürlüğü ekipleri 6 koli evrak ele geçirdi. Evrakların dökümleri yapıldıktan sonra savcılığa gönderileceği bildirildi. Roche Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Yöneyman soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Nazmi Okumuş’a önceki gün ifade verdi. Yöneyman’ın ifadesinde, ‘İlaç satış ihalelerinde hiçbir usülsüzlük olmadı. İlaçların fiyatlarını SSK’ya sunduk. Onlarda kabul ettiler’ dediği bildirildi. Ankara’dan 15 koli evrak geldi SSK’yı fahiş fiyatla ilaç satarak zarara uğrattığı iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Nazmi Okumuş tarafından hakkında soruşturma başlatılan Roche firmasının 2003-2004 yıllarına ait ihale dosyaları, envanter ve şirket kayıtlarından oluşan 15 koli evrak, Ankara’dan, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne getirilerek incelemeye alındı. Sağlık Bakanlığı’nda ve Roche firmasının ilaçları sattığı Beşer Ecza Deposu ile Başkent Hastanesi’nde bulunan ihale dosyaları ve faturalardan oluşan 15 koli dolusu evrak da dün Ankara’dan bir polis minübüsüyle incelenmek üzere İstanbul’a getirildi ","label":"economy"} +{"text":"'Yabancı sermaye çalışmaları sürüyor' ANKARA ANKA Devlet Bakanı Ali Babacan, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yabancı sermayesinin girişini kolaylaştırmaya yönelik çalışmaların kararlılıkla sürdürüldüğünü bildirdi. DYP Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in Başbakan Erdoğan'a yönelttiği soru önergesini Bakan Ali Babacan yanıtladı. Babacan, ülkede yatırımların önündeki idari engellerin kaldırılması, mevzuat ve uygulamada gerekli değişikliklerin yapılarak, yatırım ortamının yerli ve yabancı yatırımcılar için elverişli duruma getirilmesi amacıyla çalışmaların sürdürüldüğünü kaydetti. Babacan, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) eliyle yürütülen çalışmalar kapsamında, bugüne kadar 16 yasanın yürürlüğe girdiğini, 1 yasanın TBMM gündeminde bulunduğunu, 8 yasa üzerindeki çalışmaların da halen devam ettiğini bildirdi. ","label":"economy"} +{"text":"IMF ile ilişkilerin programın biteceği 2005 Şubat'ından sonra alacağı şekil uzun süre ekonomi dünyasının gündemini meşgul etti. Herkes Ankara'da yetkili ağızlardan sürdürülecek programla ilgili sinyal almaya çalışa. Ancak gelen açıklamalar hep \"2005 sonrası faiz dışı fazlada yüzde 6.5 disiplininden kurtulacağız. Sosyal yönü ağır basan, yatırımların önünü açan bir program devreye sokacağız\" şeklinde oldu. Bu demeçler piyasalarda mali disiplinden uzaklaşılacağı şeklinde algılanınca, başta faiz olmak üzere tüm piyasalar gerildi. Bu gerginlik özellikle Haziran ve Temmuz aylarına damgasını vurdu. Ancak geçen hafta içinde Hazine'den gelen bir açıklama herkes için sürpriz oldu. IMF Heyeti 2005 ve sonrasını görüşmek üzere Ankara'ya davet edildi. Devlet Bakanı Ali Babacan ve ardından Başbakan Erdoğan IMF ile 3 yıllık bir stand-by yapılacağını duyurdu. Bu gelişmelerle dün açılan piyasalar iyimserliği hemen fiyatlara yansıttı. Hazine 4 ayın en düşük maliyeti ile borçlanma yaptı. Oysa Haziran ve Temmuz aylarında borçlanma maliyeti IMF belirsizliği yüzünden yüzde 28'in dahi üzerine çıkmıştı. Bankacılar IMF ile 2005 sonrasının daha önce planlanması halinde son iki ayda 13 katrilyon liranın üzerinde borçlanma gerçekleştiren Hazine'nin daha düşük faiz önerebileceğine dikkat çektiler. Son 2 ayda yapılan borçlanmalarda Hazine'nin kasasından çıkacak faiz yaklaşık 3.6 katrilyon lira olacak. Bankacılar ekstra maliyet binmese ve faiz yüzde 25'in altına doğru hatta yüzde 20'lere kadar çekilse faiz maliyetinin en az 750 trilyon lira daha az olabileceğim vurguladılar. IMF destekli programa devam edilecek olması sadece faiz cephesinde değil, borsa ve döviz cephesinde de pozitif etkisini gösterdi. İMKB Endeksi 19 bin 608 puana kadar çıkarken, dolar da 1 milyon 450 bin liranın altını gördü. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan (08.04.2004): Kendi memleketimizi kendimiz düzelteceğiz * Türkiye bir tane, kendi memleketimizi biz düzelteceğiz. Kimse dışarıdan gelip bizim evimize düzeltemez. Türkiye ekonomisini güzel noktalara getirmek istiyorsak, muhakkak suretle makro ekonomik hedefleri yakalamamız lazım. * (2004 yılı Ocak-Mart dönemi bütçe gerçekleşmelerini açıkladığı basın toplantısında) Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun (30.04.2004): Yeni stand-by'a ihtiyaç olmayacak * Ben şu yönden mutluyum ki IMF'ye ülke gerçeklerini anlatabildik. IMF, Türkiye gerçeklerini, bizim iktidarımızda öğrendi. O bakımdan bu yılın sonunda yeni bir stand-by anlaşmasına gerek kalmadan daha sağlıklı bir ekonomik döneme ulaşmış olacağız. * (Bursa Sanayi Odası ve AISEC tarafından düzenlenen 2. Ulusal Girişimcilik Kongresinde) Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun (11.05.2004): Kendi unumuzu yağımızı katacağız * (IMF'nin reçetelerini kastederek) Bu bünyeye uymaz. Türkiye'nin şartlan başkadır. Yeni bir stand-by anlaşmasına ihtiyaç kalmayacak. Biz kendi yağımızı unumuzu, helvamızı katacağız ve bu işi halledeceğiz. * (AB Yolunda Türkiye'de Üniversite-Sanayi İşbirliği Paneli'nde) Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun (25.06.2004): Türkiye borç sorununu aştı * Türkiye yeni stand-by anlaşması yapmak zorunda değil. Ülke borç sorununu aştı. Dış finans kuruluşlarının güvenini sarsmamak için EVIF ile yeni bir anlaşma yapılması konusunda çalışılıyor. Ancak, bu anlaşma stand-by değil. * (Eskişehir'de düzenlenen TOBB Sanayi Odaları 11. Konsey Toplantısına katılmadan önce AKP İl Teşkilatında) Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen (08.07.2004): Talimat alma dönemi bitecek * Türk milleti geride koşamaz, öncü bir millettir, önde olmalıdır. Bulunduğu coğrafyada da söz sahibi olmalıdır. Bu da güç ve kuvvetle olur. IMF ve Dünya Bankası'na borç ödeye ödeye onlardan talimat ala ala ülke yönetilmesinin çok ağır faturalar getirdiğini de bilmemiz lazım. Birçok faturayı ödüyoruz. Bunun sona ermesini istiyoruz * (Tirebolu-Torul Yolu'nun resmi açılış töreninde) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ( 05.05.2004): Programda sosyal boyut öne çıkacak IMF'ye borcumuz 25 milyar dolar deniliyor. IMF Başkan Vekili Anne Krueger burada. IMF'ye borcumuz 20 milyar dolardır. IMF ile faiz dışı yüzde 6.5 fazlayı konuşacağız. Bunu nasıl aşağı düşürürüzü tartışacağız. 'IMF ile çalışmayız' bu gerçekçi bir söylem değil. Bunları söyleyenlerin de bunları aynen uygulayacağına inanıyorum. Dünya gerçekleri dışında yaşayamazsınız. 20 milyar borcum yok mu diyeceksin? * (4. Türkiye İktisat Kongresi) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (05.05.2004): Bir program açıklayacağız. Bu programda sosyal boyut öne çıkacak. İşsizlik, yoksulluk, gelir adaletsizliği ve kayıt dışı gibi konulara ağırlık vereceğiz. Bu nedenle sendikaların desteğini istiyoruz","label":"economy"} +{"text":"'Tüketiciyi asla aldatmadık ama karara uyacağız' Türk Telekom'un açıklamasında bugüne kadar tüketicinin kandırılmadığı aksine tüketiciye maksimum bilgi verildiği belirtildi. Türk Telekom, şirketin yeni tarifelerle ilgili reklamlarda tüketiciyi yanıltma gibi bir amacı olmadığını, buna karşın Reklam Kurulu'nun konuya ilişkin aldığı karar uyarınca işlem yapıldığını bildirdi. Türk Telekom'dan yapılan yazılı açıklamada, 1 Ağustos'tan itibaren 5 ayrı tarife paketinin yürürlüğe konulduğu, müşterilere seçim yapabilmeleri amacıyla bilgilendirme ve tarife seçim formları gönderildiği ifade edildi. Yeni tarife sisteminde Avrupa ülkelerinin çoğunluğu ile Amerika aramalarının 1 milyon 200 bin liradan, Şirket Hat'ta 229.299 bin liraya, Standart Hat'ta ise 275 bin 159 liraya indirildiği ifade edilen açıklamada, bugüne kadar yapılan açıklamalarda Türk Telekom'un tüketiciyi yanıltma gibi bir amacı olmadığı, aksine maksimum bilgi ilettiği kaydedildi. KARAR SON REKLAM İÇİN DEĞİL Açıklamada, şöyle denildi: \"Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu tarafından Türk Telekom'un yeni tarife kampanyasına yönelik görüşleri istenmiş ancak görüşlerimiz alınmadan, kesin bir karar verilinceye kadar reklamlar ile broşürlerin yayınına ilişkin ihtiyati tedbir niteliğinde durdurma kararı alındığı kamuoyuna açıklanmıştır. Henüz şirketimize bununla ilgili bir tebliğ yapılmamıştır. Türk Telekom da alınan kararı kamuoyu gibi basından öğrenmiştir. Şirketimiz yasalara saygı göstermektedir. Bu çerçevede elimize herhangi bir tebligat ulaşmamış olmasına rağmen kesin karar çıkıncaya kadar basına açıklanan karar doğrultusunda işlem yapılmaktadır. Kaldı ki şirketimiz tarafından yapılan reklamlar tüketiciyi yanıltmayı amaçlamadığı gibi, Reklam Kurulu'nca 10 Ağustos'ta alınan tedbir kararının şu andaki reklamlarımızı kapsamadığı da ifade edilmiştir","label":"economy"} +{"text":"Özel tüketim vergisinde yapılan son düzenlemeler sigaraya zam olarak yansımaya başladı. İlk zam Japan Tobacco International'den (JTI) geldi. Winston marka sigaranın fiyatı yüzde 26.1 ile yüzde 27.3 zamlandı. JTI, geçen hafta özel tüketim vergisi (ÖTV) oranlarında yapılan değişiklik sonrası, orta fiyat kategorisindeki ürünü Winston sigarasının fiyatını artırdı. Edinilen bilgiye göre, 2 milyon 300 bin lira olan Uzun Winston ve Uzun Winston Light sigaralarının fiyatı yüzde 26.1 oranında artışla 2 milyon 900 bin liraya yükseltildi. Kısa Winston'ın, Box, Soft, Light ve Superlight çeşitlerinin fiyatları yüzde 27.3 artışla 2 milyon 200 bin liradan 2 milyon 800 bin liraya çıktı. Paket başına 600 bin lira zam Söz konusu artış, tiryakinin cebinden paket başına fazladan 600 bin lira çıkmasına neden olacak. Sigara üzerinden alınan ÖTV, çıkarılan Vergi Yasası'na paralel şekilde Bakanlar Kurulu kararıyla tütün cinsleri itibariyle yeniden düzenlenirken, oransal vergi yüzde 55.3'ten yüzde 28'e düşürülmüş, paket başına maktu vergiler artırılmıştı. Yüzde 100 Şark tipi tütünle üretilen sigaralardan alınan vergi paket başına 350 bin lira belirlenmişti. Şark tipi tütün miktarına bağlı olarak diğer sigaralara da paket başına 450, 600 bin lira maktu vergi getirilmişti. Yüzde 100 yabancı tütünle üretilenlerde 1 milyon ÖTV uygulanmaya başlanmıştı. 11 Ağustos'ta yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararından sonra sigara üreticileri, bu vergilerin indirim uygulamasını yok edeceğini ve zammın kaçınılmaz olduğunu açıklamışlardı. ÖTV'nin yapısından kaynaklanan avantajı kullanan üreticiler, bazı markalarda indirim yaparak yerli sigaralar karşısında pazar avantajı yakalamıştı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise düzenlemeyle, üreticilerin 'Maliye'nin cebinden indirim yapma' olanağını kaldıracağını belirterek, 100 liralık indirimin 70 lirasının vergi gelirlerinden azalmaya yol açtığına vurgu yapmıştı. Düzenleme sonrası, British American Tobacco (BAT) Genel Müdürü Paul Helderman, kararın fiyatları önemli ölçüde artıracağını söylemişti. BAT ürünlerinden Pall Mall ve Viceroy'da 1.5 ay önce indirimlere gitmişti. JTI'ın piyasada rekabet ettiği iki ürüne yaptığı zamlardan sonra, diğer sigara üreticilerinin de fiyatları gözden geçirmesi ve özellikle yüzde 100 yabancı tütünle üretilen sigaralara zam yapmaları bekleniyor. Bu yıl toplanması öngörülen 26.9 katrilyon liralık ÖTV içinde sigara ve alkollü içkilerden gelen miktar yüzde 28 civarında. Bu yılki tahsilat dikkate alındığında bu kalemden sağlanacak vergi miktarı 7.5 katrilyon lira ","label":"economy"} +{"text":"Halliburton'a 7.5 milyon dolar ceza ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in başkanlığını yaptığı dönemde muhasebe sistemini habersizce değiştirerek karını şişirmekle suçlanan Halliburton petrol şirketi, hakkındaki ithamın kalkması için 7.5 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti. Petrol altyapısı ve hizmetleri konusunda uzmanlaşan Halliburton şirketi, uyguladığı muhasebe sistemini 1998 yılında habersizce değiştirerek, o yıl ve 1999'un bir bölümüne ilişkin karını 120 milyon dolar fazla göstermiş ve firmanın muhasebe sistemini değiştirdiği, ancak 2000 yılında açıklanmıştı. Cheney, ABD başkan yardımcılığına adaylığını koymadan önce 1995-2000 yılları arasında Halliburton'ın başkanlığını yürütüyordu. Halliburton'ın, söz konusu usulsüzlüğe ilişkin 7.5 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmesi üzerine şirkete yönelik suçlama düşmüş oldu","label":"economy"} +{"text":"Şirketler Philips halojen ampullerinin üç yeni çeşidini piyasaya sundu: Krypton 2 Yıl, Twistline ve Halojen Reflektör Krypton 2 Yıl. Çocukların göz yorgunluğunu önleyen Philips ders çalışma ampullerinin gerek çalışma masası lambalarında gerekse odanın genel aydınlatılmasında kullanılması öneriliyor. Pilsa Plastik, Winsa markalı PVC pencere, kapı sistemlerinin \"Tüm Sistem Olarak\" kalitesinin belgelendirilmesi amacıyla bir süredir yürüttüğü çalışmaları başarıyla sonuçlandırarak Alman RAL Pencereciler Kalite Birliği'nin onayını aldı. Aras Kargo TSE tarafından yapılan değerlendirme sonucunda TS EN ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi almaya hak kazandı. Temmuz 2007 tarihine kadar geçerli olacak belge, kargo taşımacılığı ile ilgili tüm süreç ve destek faaliyetlerini de içine alan sektördeki en geniş kapsamlı kalite belgesi olma özelliğini taşıyor. Lays'in tamamen Türk damak tadını hedefleyerek geliştirdiği yeni ürünü için Türkiye'ye özel bir çalışma yürütüldü. Birçok farklı tadın test edildiği çalışmada Türk tüketicisi patatese en çok zeytin ve kekiği yakıştırdı. Uzman şeflerin dahil olduğu çalışmanın sonucunda Lays Zeytin ve Kekik ortaya çıktı. ","label":"economy"} +{"text":" Yabancı, 89 milyon dolarlık alım yaptı İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) hisse senetleri piyasasında yabancı yatırımcılar, Temmuz ayında 89 milyon 519 bin 370 dolarlık net alım gerçekleştirdi. Borsa verilerine göre, geçen ay yabancı banka\/aracı kurum veya şahıs nam ve hesabına 1 milyar 332 milyon 882 bin 30 dolarlık alış, 1 milyar 243 milyon 362 bin 660 dolarlık satış gerçekleştirildi. Ulusal Pazar'da 1 milyar 332 milyon 480 bin 932 dolarlık alış, 1 milyar 243 milyon 17 bin 44 dolarlık satış yapıldı. İkinci Ulusal Pazar'da Temmuz ayında 225 bin 887 dolarlık alış, 333 bin 522 dolarlık satış gerçekleşti. Gözaltı pazarında ise 175 bin 211 dolarlık alış, 12 bin 94 dolarlık satış oldu","label":"economy"} +{"text":"Kardemir: Türkiye’nin tüm ray ihtiyacını biz karşılarız Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) A.Ş. Genel Müdürü Osman Kılavuz, ‘72 metre uzunluğunda ray üretmemizi sağlayacak Ray ve Profil Haddehanesi yatırım ihalesiyle ilgili teklifleri 10 Eylül Cuma günü alacağız’ dedi. Genel Müdür Kılavuz, fabrikanın gelişmesi açısından çok önemli olan Ray ve Profil Haddehanesi yenileme işlemleri için yapılacak ihaleyle ilgili kendilerinden gerekli dökümanları alan bazı yurtdışındaki firmaların tesislerini gezdiklerini söyledi. Almanya ve İtalya’da haddehaneler ile dev makinelerden oluşan atölyeleri inceleme imkanı da bulduklarını anlatan Kılavuz, şunları kaydetti: ‘Ülkemizin ihtiyacı olan ve sadece KARDEMİR’de üretilen ray, büyük boy profil, köşebent, maden direği ve kalın kaliteli yuvarlak üretecek söz konusu haddehanenin yenilenmesi bizim açımızdan çok önemli. 72 metre uzunluğunda ray üretmemizi de sağlayacak Ray ve Profil Haddehanesi yatırım ihalesiyle ilgili teklifleri 10 Eylül Cuma günü alacağız. Son teknolojiye sahip olacak tesiste yatırımların tamamlanmasının ardından 2005’in sonunda ya da 2006’ın başında üretime başlanmasını planlıyoruz. Türkiye’de, bu sektörde tek üretici konumuna geleceğiz. İç piyasanın taleplerini karşıladığımız takdirde dış pazarlara da açılmamız mümkün olabilecek. Planlamalarımızı bu doğrultuda şekillendiriyoruz.’ Her ay 4-5 bin ton ray ürettikleri TCDD’nin ihtiyaçlarını talebe göre karşıladıklarını, aralarında da uzun soluklu bir anlaşmanın olmadığına dikkati çeken Kılavuz, şöyle konuştu: ‘Fabrikamızın TCDD için ürettiği raylar uluslararası UIC-900-A standartlarına uygundur. Şirketimiz, ülkemiz demiryolu ağının yeniden yapılandırma çalışmalarına olumlu katkı vermeye çalışan Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biridir. Yıllık 50-60 bin ton ray ihtiyacı olduğu söylenen TCDD’nin talebini rahatlıkla karşılayabilecek durumdayız. Ancak, bu oranı bugün söyleyip iki ay içinde isterlerse fabrikamız üretemez. TCDD, bir yıl içinde her ay yaklaşık 5 bin ton talepte bulunursa bunu karşılayabiliriz. Taşımacılığın ucuz ve güvenli olmasını temin eden demiryolları ağının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına gereken önem ve destek verilmelidir.’ ","label":"economy"} +{"text":"Borç denince hep stoku konuşuyoruz. Oysa stoktan daha önemlisi vade ve reel faizin hangi yönde geliştiği. Bu çerçevede yıllardır söylediğim gibi Türkiye'nin temel kamu finansmanı sorunu borç stokunun yüksekliği değil. Türkiye'nin temel kamu finansmanı sorunu iç borçlanma vadesinin kısalığı ve reel faizlerin yüksekliği. Türkiye, mevcut iç borçlarının vadesini birkaç yıla uzatabilse ve reel faizlerini yüzde 5'ler düzeyine düşürebilse iç borç sorununu çözme yolunda önemli bir adım atmış olacak. Bu konudaki gelişmeleri izleyebilmek ve değerlendirebilmek amacıyla aşağıdaki tabloyu düzenledim. Tablo, bize bu iki önemli konuda yaşanan gelişmeleri özet olarak sunuyor (Bu tabloda ilk iki sütun trilyon TL olarak okunmalıdır Her şeyden önce vadeler uzamaya başlamış. 2000 yılındaki ortalama borçlanma vadesine çok yaklaşmışız. Bu olumlu bir gelişme. Demek ki enflasyonda daha da düşüş olduğunda Hazine çok daha uzun vadeli olarak borçlanabilecek ve böylece kronik sorunumuz olan kısa vade olayından kurtulmamız mümkün olabilecek. Kriz sonrasında 144 güne kadar düşmüş bulunan piyasa iç borçlanma vadesi bugünlerde 321 güne çıkmış bulunuyor. Dikkat edilecek olursa bu uzamaya karşın ortalama vade hâlâ 1 yıldan kısa. Öteden beri iddia ettiğim gibi 1 yıldan kısa bir stoku, stok olarak nitelemek mümkün değil. Bu vadeyle bu stoku yılda bir kez yenilemek zorundasınız. Buna stok değil akım değişken demek daha doğrudur. Hazine'nin piyasaya yönelik iç borçlanma vadesinin de dış borçlanmada olduğu gibi 3, 5, 7, 10 yıl gibi sürelerle olması gerek. Yani burada bir iyileşme olduğu halde daha çok yolumuz var. Tablonun bize verdiği ikinci önemli mesaj faizdeki düşüş eğilimi. Hazine'nin iç borçlanma faizi ilk kez yüzde 30'un altına düşmüş bulunuyor. Bu da enflasyondaki düşüşle uyumlu bir gelişmeye işaret ediyor. Buna karşılık enflasyonla düz bir karşılaştırma yaparak faize baktığımızda henüz 2002 yılındaki düzeyi yakalayamadığımız anlaşılıyor. Buna karşılık 2002 yılını bir karşılaştırma yılı olarak alırken dikkat etmemizde yarar var. Çünkü o yılda, önceki yılda yaşanan mali sektör krizinin etkileri var. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka nokta nominal faizin yanısıra reel faizin ne durumda olduğu. Reel faiz hesabı için, ortalama vade 321 gün olduğuna göre, bir yıl sonraki enflasyon beklentisinin yüzde 10 olduğunu varsayarak yola çıkarsak reel faizi yüzde 15 olarak hesaplayabiliriz. Bu çok yüksek bir orana işaret ediyor. Demek ki son dönemde yaşanan bazı iyileşmelere karşın hem vade hem de reel faiz açısından önümüzde daha uzun bir yol var. Bu tür riske dayalı göstergelerin iyileşmesi yalnızca ekonomideki düzelmeyle olmuyor. Tren kazasındaki yaklaşımlar bile piyasanın risk algılamalarını etkiliyor","label":"economy"} +{"text":"Sabancı Holding'in ortağı bulunduğu İstanbul Naylon Sanayi A.Ş. (İnsa) tasfiye edilecek. Sabancı Holding'den borsaya gönderilen açıklamada, şirketin yüzde 55 oranında ortağı bulunduğu İnsa'da, cuma günü yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında faaliyetin devamında fayda görülmemesi nedeniyle tasfiye kararı alındığı belirtildi. şirketin üretim faaliyetini durdurduğu ve tasfiyenin hukuki prosedür izlenerek sonuçlandırılacağı belirtildi","label":"economy"} +{"text":"İSTANBUL - Halka arz için önceki gün talep toplanmaya başlanan Plastkart'ın hisselerine 30 saniyede arz miktarı kadar talep geldi. Hisselere, halka arzın ilk günü tavan fiyattan talep gelirken satış 3 bin 200 liradan gerçekleşti. Halka arzların başarısız olduğu bir dönemde 2 bin 900 liradan sunulan Plastkart hisseleri ilk gün yüzde 10 değer kazandı. Halka arz yüzde 28.57 veya 4 trilyon TL nominal hisse ile sınırlı tutulurken, Plastkart buradan elde edeceği kaynak ile yeni üretim hatları oluşturarak kapasite artırımına gidecek. Yönetim kurulu başkanlığını Namık Ziyal'in yaptığı Plastkart'ın ortaklık yapısı yüzde 49 Ziyal ailesi, yüzde 45 Anel Grup ve yüzde 6'sı Ali Yıldız olarak belirlenmiş. Plastkart Genel Müdürü Ali Yıldız, borsaya kote olduktan sonra üretimi iki katına çıkaracaklarını söyledi. ","label":"economy"} +{"text":"SSK'ya fahiş fiyatla ilaç alındığı iddiasına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında Roche'nin muhasebe kayıtlarını incelemek için şirket merkezini polis bastı. Roche yaptığı açıklamada 'hukuka saygılıyız' dedi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bazı ilaç firmalarının SSK'ya yüksek fiyattan ilaç satımı ile ilgili olarak yürüttüğü soruşturma çerçevesinde Roche firmasının genel merkezinde arama başlattı. Roche firması eski Müşteri İlişkileri Direktörü Veysi Munga'nın, SSK İhale Komisyonu üyeleriyle ortaklaşa hareket ederek, devleti 15 trilyon lira zarara uğrattıkları iddiası üzerine başlatılan soruşturma genişletiliyor. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcısı'nın talimatı üzerine İstanbul Organize Suçlar Şubesi ekipleri, Roche İlaç Fabrikası'nın genel merkezine baskın düzenledi. Baskın sırasında SSK İstanbul Bölge Müdürlüğü'nün düzenlediği ihalelere ilişkin belgelere el konuldu. SIRA İHALE KOMİSYONU'NDA İsviçre kökenli Roche'un 'Neorecorman' adı verilen ilacı hastanelerin 3 katı fiyata SSK'ya sattığı iddiaları üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmıştı. Soruşturma kapsamında SSK İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde ihale komisyonunda yer alan kişilerin de ifadesi alınacak. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, usulsüzlüklerde adı geçen kişilerin ifadeler ve Roche'da yapılacak incelemeler sonucunda hazırlayacağı raporu, Başbakanlık Teftiş Kurulu'na göndermesi bekleniyor. Savcı Namzi Okumuş'un incelediği iddalar arasında en önemlisini, SSK'nın ilaç firmalarından, diğer resmi ve sivil kuruluşlara göre çok daha pahalı ilaç alması oluşturuyor. SSK'ya pahalı ilaç satılmasıyla ilgili soruşturma çerçevesinde SSK İstanbul Satın Alma Müdür Yardımcısı Azmi Arslan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda ifade verdi. Arslan, SSK'ya yüksek fiyattan ilaç alınması skandalında ismi geçen yetkililer arasında bulunuyor. ECZA DEPOSUNDAKİ EVRAK İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından SSK'ya fahiş fiyatla ilaç sattığı iddia edilen Roche firmasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında, Ankara polisi de bir firmanın ilaç deposundaki evraka el koydu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı üzerine Merkez Mali Şube Müdürlüğü ile Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Büro ekipleri, Altındağ İlçesi Plevne Caddesi üzerindeki Beşel ilaç firmasının eczacılık deposuna geldi. Depoda yapılan aramada yolsuzluğun yapıldığı iddia edilen 2003 yılına ait fatura ve dokümana el konuldu. Yetkililer, Roche firmasının, kanser hastalığı tedavisinde kullanılan bazı ilaçları Beşel firması aracılığıyla SSK'ya sattığını bildirdiler. 'Almasaydık halk ilaçsız kalırdı' Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) İstanbul Satın Alma Müdür Yardımcısı Azmi Arslan'ın, SSK'ya yüksek fiyattan ilaç alındığı iddiasına ilişkin soruşturmayı yürüten savcıya, ihaleyi yapmak zorunda olduklarını, aksi takdirde halkın ilaçsız kalacağını söylediği belirtildi. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, konuyla ilgili soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Nazmi Okumuş tarafından yaklaşık 1.5 saat süreyle bilgisine başvurulan Arslan'a, öncelikle 6 Ağustos'ta yurtdışına çıkıp çıkmadığı soruldu. Bunun üzerine yurtdışına gitmediğini belirten Arslan, bu durumun isim benzerliğinden kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Arslan'ın, SSK'ya ilaç alımıyla ilgili yöneltilen soruya da, 'İhaleyi yapmak zorundaydık. Yapmasaydık halk ilaçsız kalabilirdi. Çünkü ihale 6 ay sonraya ertelenecekti. Ben sadece emirleri yerine getirdim' dediği öne sürüldü. Bu arada savcılığın, gerekli incelemeleri yapmak üzere İstanbul Eczacılar Odası, İstanbul Tabipler Odası ve İstanbul Defterlığı'ndan 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturduğu ve bu kapsamda SSK ile ilaç alımlarının yapıldığı şirketlerin belgelerine incelenmek üzere el konulduğu öğrenildi. Eczacılar: Yanıt bekleyen sorular var Çağdaş Eczacılar Derneği Bursa Şube Başkanı Nejat Vardar, 'Uluslararası ilaç tekellerinin yurtiçindeki faaliyetleri, geçmişi de kapsayacak biçimde idari, mali ve adli olarak soruşturulmalı' dedi. Vardar, düzenlediği basın toplantısında, yanıtının alınması gereken bazı sorular bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: 'Bu haksız kazanç, yabancı ilaç firmasından geri alınabilecek midir, 88 milyon liraya alınıp satılabilen ve bu fiyat üzerinde kar da sağlanabilen bir ilaca, Sağlık Bakanlığı nasıl 230 milyon lira fiyat verebilmiştir? Bir kalem ilaçta bir kamu kurumunun 15 trilyon lira dolandırılmasına yol açan Devlet İhale Kanunu yeniden gözden geçirilecek midir, yoksa bu büyük ilaç vurgunu, tıpkı hızlı tren faciasının 2 tren makinistine yüklendiği gibi iki SSK memuruna yüklenip örtbas mı edilecektir? Evet, büyük ihtimalle bu olacaktır.' Bu inceleme soruşturmanın devamı Roche Müstahzarları Sanayi Anonim Şirketi, polisin şirket merkezinde yaptığı incelemenin, yürütülen soruşturmaların bir devamı olduğunu bildirdi. Şirketten yapılan yazılı açıklamada, kamuoyuna 8 Ağustos 2004 tarihinde yapılan duyuruda her türlü denetime açık olunduğunun belirtildiği hatırlatılarak, şöyle denildi: '13 Ağustos tarihinde Roche merkezinde mali polisin yaptığı inceleme, yürütülen soruşturmaların bir devamıdır. Roche, süren dava ve yürütülen soruşturmaların neticesini hukuka saygı çerçevesinde beklemektedir. Hukuk sürecinin sorunsuz işlemesi için, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da duyarlıkla davranmaya devam edeceğimizi kamuoyunun dikkatine sunarız.' ","label":"economy"} +{"text":"Garanti Bankası'nın hissedarı Doğuş inşaat ve Ticaret A.Ş portföyünde bulunan 70 trilyon lira nominal değerdeki Garanti hissesini, bir ay içinde potansiyel yatırımcılara satmak üzere CA IB Investmentbank Aktiengesellschaft'ı görevlendirdiğini açıkladı. Banka sermayesinin yaklaşık yüzde 8.51'ini oluşturan hisseler, 1.000 lira nominal bedelli her bir hisse 4 bin 400 liradan az olmamak üzere satılacak. Bu operasyonun ilk ayağı olacak. İkinci ayakta ise Doğuş İnşaat şanstan elde ettiği gelir ile bu kez dönüp Garanti Bankası'nın portföyünde görünen Doğuş Oto nisselerinden 20 milyon 659 bin lot satın alacak. Bu satın alma operasyonunda da fiyatın 5in 500 liradan az olmamak kaydıyla 20 Ağustos'a kadar oluşacak İMKB ağırlıklı ortalaması olması benimsendi. Böylece kendine ait Garanti Bankası hisselerini yabancılara satarak yaklaşık 308 trilyon lira gelir elde eden Doğuş İnşaat bunun 115 trilyon lirasını Garanti Bankası'na ödeyerek Doğuş Oto hissesi alacak. 200 trilyon liraya yakın para ise Doğuş İnşaat'ın operasyonlarında kullanılacak. Piyasa çevreleri Garanti Bankası'nın yüzde 8.51 hissesinin 4 bin 400 liralık fiyattan yabancılara satışının kesinleştiğini belirtiyorlar. Bu arada oluşan bu rakam Garanti'yi satın almak isteyen Intesa'mn önerdiği hisse başına fiyattan da yüzde 10 daha yüksek bir rakamı ifade ediyor. Garanti Bankası'nın sermaye yapısında satış öncesi Doğuş Holding'in yüzde 55.08, Doğuş İnşaat'ın yüzde 9.51 hissesi bulunuyor. Garanti Bankası'nın çoğunluk hisselerinin Banca Intesa tarafından satın alınmasıyla ilgili görüşmeler, prensiplerde anlaşılamaması gerekçesiyle geçtiğimiz günlerde sona erdirilmişti","label":"economy"} +{"text":"Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sabancı, Türk bankalarının sahip olduğu sanayi iştirakleri ile grup kredilerinin yabancılara satışı zorlaştırdığını söyledi. İngiliz Financial Times gazetesindeki haberde Sabancı, Türk bankalarının sanayi iştirakleri ve bağlı bulundukları holdinglerde taşıdıkları risklere dikkat çekerek \"Bu durum bankaların yabancı yatırımcılarca satın alınmasını zorlaştırıyor\" diye konuştu. Haberde, Sabancı'ya dayanarak Akbank'ın satılık olmadığı, ancak Türk bankacılık endüstrisinin tepesinde yalnızlık çektiği de belirtildi. Son 20 yılda Akbank'ın 17 kez Türkiye'nin en kârlı bankası olduğunu hatırlatan Financial Times gazetesi bankanın yabancı yatırımcılar için de cazip hedeflerden biri durumunda olduğunu belirtti. Akbank'taki Sabancı Holding ve ailesinin hisse payının yüzde 70 olduğu belirtilirken Akbank'ın holding şirketlerine verdiği kredilerin toplam kredi portföyündeki payının yüzde 9'un altında bulunduğu kaydedildi. 'Ana kuruluşa verilen kredi korkutuyor' Sabancı, haberde Türk bankalarının aile sahipliğine dayanan yapısına işaret etti ve bu yüzden bankaların bağlı bulunduğu ana kuruluşlara verilen kredilerin yabancı yatırımcıyı korkuttuğunu belirtti ","label":"economy"} +{"text":"Islıkçılar Swatch'u zora soktu İki çalışan, işten çıkarılınca \"Swatch grubunda vergi kaçırılıyor ve fiyatlar şişiriliyor\" diyerek vergi otoritelerine başvurdu. Dünyanın önde gelen saat üreticilerinden Swatch Grubu, işten ayrılan iki çalışanın şirkette vergi kaçırıldığı ve kâr transferi yapıldığı gerekçesi ile otoritelere başvurduğu için sıkıntılı günler yaşıyor. Financial Times'ın (FT) haberine gore, ellerindeki şirket içi yazışmalar ve elektronik postalar ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) vergi otoritelerine başvuran iki eski Swatch çalışanı grubu ürettiği saatleri ülkelere farklı fiyatlarla satmakla suçluyorlar. Üretim noktasından satılacak ülkelere transfer yapılırken eklenen kâr marjının değişmesiyle kârın merkezde kaldığı ve uygulanan politikaların kanunun izin verdiği vergi planlama uygulamalarını aştığı da yöneltilen suçlamalar arasında. Şirket içi yazışmalarda vergi konusundaki yazışmaların okunduktan sonra silinmesi ve vergi denetlemeleri sırasında kesinlikle ele geçmemesi gerektiği ve son olarak da önemli direktiflerin güvenli telefonlardan verilmesi şeklinde uyarılar olduğu belirtiliyor. Tüm dünyaya ürünlerini satan global şirketlerin fiyatlama uygulamaları sık sık gündeme geliyor. Ülkelerin farklı vergi düzenlemeleri nedeniyle fazladan vergi ödemek istemeyen şirketlerin politikaları bünyelerinde bir süre çalışıp ayrılan ve ıslıkçılar (whistleblower) olarak adlandırılan kişiler sayesinde gündeme geliyor. SWATCH: İDDİALAR ASILSIZ Kendilerine yöneltilen suçlamalar sonra açıklamada bulunan Swatch yetkilileri gelişmelerin şirketten ayrılan iki kişi tarafında şikreti zora sokacak bir faaliyette bulunma isteğinden kaynaklandığı belirtiliyor","label":"economy"} +{"text":"SSK'ya yüksek fiyattan ilaç satışı iddiasına savcılık el koydu Sosyal Sigortalar Kurumu’na piyasa fiyatlarının üzerinde fahiş fiyatlarla ilaç satıldığı iddiaları üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK) yüksek fiyattan ilaç aldığı iddialarına ilişkin soruşturma açıldı. Roche ilaç şirketinin eski çalışan Veysi Mungan, SSK ilaç alım ihalelerinde \"Neorecormon\" isimli ilacın piyasa değerinin çok üzerinde satılarak SSK'nın Aralık 2003 fiyatlarıyla 10 milyon doların üzerinde zarara uğratıldığı iddia etmişti. KOMİSYON İNCELEMEDE İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, kansere bağlı anemide kullanılan Neorecormon isimli ilacın SSK'ya satışına ilişkin yaptığı inceleme sonucunda, Veysi Mungan'ın iddialarıyla ilgili olarak hazırlık soruşturması başlatılmasına karar verdi. Soruşturma nedeniyle Roche ilaç şirketinden Neorecormon isimli ilacın alımı sırasında SSK İstanbul Bölge Müdürlüğü İhale Komisyonu'nun kimlerden oluştuğu araştırılıyor. Basında da yer alan iddialar üzerine açılan soruşturma kapsamında ilgili birimlere yazı gönderilerek, ihale komisyonunun kimlerden oluşturulduğu konusunda bilgi istendi. 10 MİLYON DOLAR ZARAR Veysi Mungan'ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesinde, bir ilaç firması ile SSK İhale Komisyonu üyelerinin ortaklaşa hareket ederek devleti zarara uğrattıkları iddia ediliyor. Dilekçede 22 Aralık 2003 tarihinde kanser tedavisinde kullanılan Neorecormon isimli ilaca ilişkin yapılan ihale sonucunda SSK'- nın 10 milyon 700 bin dolar daha fazla para ödediği iddiasına da yer veriliyor. FAHİŞ FİYATLAR İlaç fabrikasının eski çalışanı olan Veysi Mungan'ın suç duyurusu dilekçesinde, 2003 yılından itibaren 6 ay içerisinde Neorecormon isimli ilacın, Antalya Devlet Hastanesi'ne 88 milyon 800 bin lira, Başkent Üniversitesi Hastanesi'ne 173 milyon 209 bin lira, SSK'ya ise 230 milyon 945 bin liraya satıldığı belirtiliyor. İddialar üzerine söz konusu hastanelerde ilaçlarla ilgili muhasebe kayıtları da inceleme altına alındı","label":"economy"} +{"text":"İki yıl önce üretimi durdurulan Auer, Ulubaş Madeni Eşya Sanayi ile küllerinden yeniden doğacak. Ulubaş, \"Sıcak eşya uzmanı\" sloganıyla hafızalarda yer eden Auer'i Haziran ayında satın aldı ve Auer'in Lüleburgaz'daki fabrikasında iki yıl önce susan makineler üretime geçti. Ulubaş Madeni Eşya, Auer için eski sahibi Yapı Kredi Bankası'na 8.3 milyon dolar ödeyecek. Yapı Kredi'ye ödemeyi 8 yılda yapacak firma şimdi Auer markası için Türkiye'de ve Avrupa'da geniş bir satış ağı kurmak için harekete geçti. Ulubaş Madeni Eşya Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ulubaş, \"İki yıl boyunca Auer'i almak için çalışma yaptık. Taliplisi çoktu ama bize kısmet oldu. Simdi hedefimiz bir yıl içinde Aeur'in eski havasını geri getirmek\" diye konuştu. \"Arçelik, Vestel gibi biz de Auer mağazaları açacağız\" diyen Adnan Ulubaş, bayilik verme alışmalarının da tamamlanmak üzere olduğunu söyledi. Auer markası ile küçük ev eşyası üretimine de başlayacaklarını açıklayan Ulubaş, \"Türkiye genelinde 176 adet distribütörlük ve yaklaşık 400 mağaza için bayilik vereceğiz. Evin her köşesinde Auer markası olacak\" diye konuştu. Fabrikayı satın aldıktan hemen sonra eleman alımına başladıklarını belirten Adnan Ulubaş, \"Bir ay içinde 105 kişiyi işe aldık. Yılsonuna kadar bu sayı 300'e ulaşacak. 2005 yılında tam kapasite çalışmaya başladığımızda bin kişiye istihdam sağlıyor olacağız\" dedi. Ulubaş, bir ayda fabrikaya 3 milyon dolara yakın makine yatırımı yaptıklarını ifade etti. İhracata başladı hedef 20 milyon $ Fabrikayı yaklaşık iki ay önce almalarına rağmen ihracata bile başladıklarını belirten Ulubaş, ilk adımı israil ve Bulgaristan ile attıklarını söyledi. Hedeflerinin kısa sürede Avrupa pazarına açılmak olduğunu anlatan Ulubaş, \"2005 yılı için önümüze minimum 20 milyon dolarlık bir ihracat hedefi koyduk\" dedi. Ulubaş buzdolabı üretimine de başladı Emaye üretimi ile dünyada söz sahibi olan Ulubaş, bir süre önce beyaz eşya sektöründe faaliyete başlama vizyonu belirlemiş, bu amaçla 2003 yılında da 'Eurontristar' markasıyla 1 milyon adetlik buzdolabı üretim kapasitesine sahip bir fabrika kurmuştu. Adnan Ulubaş, son olarak Auer markasını alarak bu alandaki iddiasını ortaya koydu. Auer'i Türkiye'de bir Fransız kurdu Auer fabrikası 1940'lı yıllarda Fransa'dan Türkiye'ye gelen Auer Ailesi tarafından 1957'de kuruldu. Marka kısa sürede dünyaya açıldı. Fakat aile 1973 yılında bazı sıkıntılardan dolayı Fransa'ya geri döndü ve fabrikayı tüm hakları ile Yapı Kredi'nin kurucusu Kazım Taşkent'te sattı. Yapı Kredi Bankası 1980 yılında Çukurova bünyesine girince fabrika ikinci kez el değiştirdi. Son olarak iki ay önce fabrikayı Ulubaş şirketi satın aldı. Beyaz eşyadaki satış patlaması 'kriz gerçekten de bitti' dedirtiyor Ekonomideki büyüme ile birlikte dayanıklı tüketim malları üretiminde yaşanan artış, yılın 5 ayında beyaz eşya satışlarına da yansıdı. Faizlerdeki düşüş paralelinde düzenlenen kampanyaların da etkisiyle Ocak-Mayıs döneminde çamaşır makinesi satışında yüzde 83.9, fırında yüzde 71 artış oldu. 5 ayda 7 milyon TV satıldı.","label":"economy"} +{"text":"Günlerdir olumsuz haberler nedeniyle yükselişini sürdüren ve dün sabah 46.91 dolara ulaşarak yeni bir rekor kıran petrol fiyatlarının ateşi, Venezüella ve Suudi Arabistan'dan gelen olumlu haberlerle düşme eğilimine girdi. Ancak akşam üzeri Irak'ta Şii militanlarının bir kuyuyu ateşe vermesinin ardından yeniden tırmanışa geçti. ABD hafif ham petrolün varil fiyatı Irak'taki bombalamanın ardından 46.70 dolara çıkarken, Brent petrol ise 44.10 dolar ile yeni rekor kırdı. Venezüella'da hafta sonu gerçekleştirilen referandumda zaferini ilan eden Devlet Başkanı Hugo Chavez, zafer konuşmasında petrol piyasasında istikrar sözü verdi. \"Hükümetim adına OPEC'e garanti ederim ki dünya petrol piyasasının istikrarı sağlanacak\" diyen Chavez, Ortadoğu haricindeki en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesiyle ilgili endişelerin azalmasını sağladı. Hedef 25-30 dolar Başkent Riyad'da yayınlanan bir gazeteye açıklamalarda bulunan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah ise petrol fiyatlarını 25-30 dolara çekmeyi hedeflediklerini kaydetti. \"Fiyatları 25-30 dolara düşürmek için petrol sahalarının izin verdiği ölçüde maksimum pompalama yapacağız\" diyen Veliaht Prens, rekor seviyelerde gezen fiyatların gevşetilmesi adına ülkesinin üzerine düşeni yapacağını söyledi. Dün gün içinde New York Borsası'nda 46.91 dolarla tarihinin en yüksek değerini gören hafif türü ham petrolün varil fiyatı, Venezüella'daki referandum sonuçları ve Prens Abdullah'ın açıklamalarının ardından 46.20 dolara indi. Londra'da işlem gören Brent petrol ise 43 cent gerileyerek 43.40 dolara indi. Ancak Irak'taki bombalama haberleriyle ABD petrolü 44.70, brent ise 44.10 dolara yükseldi. Yukos: Üretime devam Rus petrol devi Yukos'un Başkanı Viktor Gerashchenko, şirketin eylül ayı sonuna kadar üretim yapmasına ve petrol birimini satmasına izin verildiğini açıkladı. Gerashchenko, mümkün olduğunca uzun süre şirketin iflasını önlemeye çalışacaklarını da vurguladı. Gerashchenko, \"İçerden kaynaklarımız (ki bildiğiniz gibi son birkaç yıldır devlet sırrı diye bir şey kalmadı) bize Yukos'un kısa dönemde bütün iç ve dış sözleşmelerini yerine getirmesine izin verildiği yönünde bir talimat olduğunu söyledi\" dedi. Yukos, devlete toplam 3.4 milyar doları bulan vergi borçları nedeniyle uzun süredir ayakta durmaya çalışıyor ","label":"economy"} +{"text":"Gökçek'in, DP hazırlığı tamam HAKAN ŞANLITÜRK Ankara Yeni parti kurma hazırlıklarını sürdüren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Demokrat Parti'nin (DP) başına geçmek için gün saydığı belirtildi. DP'nin kısa bir süre önce yapılan kongresinde Gökçek'e yakın isimlerin yönetime girmesi, bu olasılığı güçlendirdi. DP'nin yeni Genel Başkanı İsmet Hacı Salihoğlu ve yönetimdeki birçok isimle yakın ilişkisi olan Gökçek'in, tarihi misyonunu göz önünde bulundurarak yeni oluşumunu DP çatısı altında şekillendirme olasılığının yüksek olduğu kaydedildi. Gökçek, önceki akşam DP Genel Merkezi'ne giderek göreve gelen yeni ekibi kutladı. Gökçek, partisiyle ilgili kararı \"100 dev adam\" diye tanımladığı isimlerle birlikte vereceğini kaydederek, \"Bu isimleri açıklayamam. Çünkü başlarına bir iş geliyor. Geçenlerde ismi yazıldığı için birisi görevinden oldu\" dedi. Gökçek, ne zaman partileşeceği sorusuna \"Gelecek yıl içinde\" yanıtını verdi. ","label":"politics"} +{"text":"Yılmaz: Uyum bizi AB’ye götürüyor ANAP Lideri, hükümetin ve muhalefetin AB konusunda ortak anlayışta birleştiğini söyledi HAKAN ŞANLITÜRK Ankara Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, \"Bugüne kadar AB ile ilgili gerçekleştirilen gelişmeler hükümetin uyumunun ve Meclis’in ortak tutum belirlemesinin sonucudur\" dedi. Milliyet’e konuşan Yılmaz, Türkiye’nin ilk kez AB konusunda ortak bir siyasi anlayışı gerçekleştirdiğini belirtti. Türkiye’nin AB’ye yakınlığının Brüksel’den ve Türkiye’den farklı yorumlandığını anlatan Yılmaz, Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerine başlamasının AB’nin genişleme planlarını köklü biçimde etkileyeceğini vurguladı. ANAP lideri, hükümet ortaklarının bugüne kadar sürdürmeyi başardığı \"uyumun\" AB eksenindeki gelişmeleri olumlu etkilediğini şu sözlerle ortaya koydu: \"Bugüne kadar AB ile ilgili gerçekleştirilen gelişmeler hükümet uyumunun ve Meclis’in ortak tutum belirlemesinin sonucudur. Türkiye ilk defa AB konusunda ortak bir siyasi anlayışı gerçekleştirmiştir. Şu anki mesele, bu konuda sadece uzlaşma sağlamak değil, bu uzlaşmanın süratli bir icraata dökülmesini sağlamaktır.\" ","label":"politics"} +{"text":"Koç, MHP'li bakanın danışmanı çıktı TÜRKER KARAPINAR Ankara Maltepe Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na ait Behice Eren Çocuk ve Gençlik Merkezi'ndeki tecavüz skandalı nedeniyle gözaltına alınıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Prof. Dr. Timur Koç'un 57. hükümetin Devlet Bakanı MHP'li Şuayip Üşenmez'in danışmanlığını yaptığı ortaya çıktı. D.T. (14) ve T.Y.'nin (15) tecavüze uğradıklarını belirtmelerinin ardından gün ışığına çıkan skandalda Koç hakkında \"kızlarla birlikte olduğu\" iddiasıyla hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Ankara Başsavcılığı'nın yakında soruşturmayı tamamlayarak dava açacağı belirtildi. Koç: Olay komplo Yayımlanmış beş kitabı bulunduğunu, 30 yıllık öğretim üyesi olduğunu ve Türkiye'yi uluslararası bir organizasyonda başkan olarak temsil ettiğini ifade eden Koç ise olayın komplo olduğunu öne sürdü. Koç, \"Ofisimi arayan bir kişi, D.T. isimli şikayetçinin yakını olduğunu, para vermem koşuluyla davadan vazgeçeceğini bildirmişse de, kendisine hakaret edilerek bu davranışına prim verilmeyeceği söylenmiş, telefon yüzüne kapatılmıştır\" dedi. Koç, çalıştığı Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü'nün öğretim üyelerine de e-mail olarak gönderdiği notta şu ifadelere yer verdi: \"Yargının verdiği kararlar hiçe sayılarak bir hoca hakkında adeta suçlayıcı olarak yazılmış yazıyla tüm üniversite hocalarının toplumda karalanması hepimizi ilgilendirmektedir. Göstereceğiniz tepki yarın hepimizin başına gelebilecek benzer olaylar için olacaktır. Yazıyı okuyup vicdanınızda muhasebesini yapmanızı rica ediyorum.\" ","label":"politics"} +{"text":"Sakaryalı korumalar \"hizmetçi\" oldu... ABDULLAH KARAKUŞ RP’nin eski lideri Necmettin Erbakan, siyasi yasaklı olduğu 1980’lerden beri yanından hiç ayırmadığı karateci özel korumaları \"Sakaryalılar Grubu\" olmadan, dün ilk defa dışarı çıkıp Emniyet’e bağlı resmi polis korumalarıyla cuma namazı için SP’nin bahçesindeki Hamidiye Camii’ne geldi. Resmi koruma ile özel korumalar arasındaki kavga şimdilik biterken, karateci Sakaryalıların, korumalık yerine artık Erbakan’a \"evde hizmet etmeye\" başladıkları be-lirtildi. Hoca’nın yakın kurmayı Şevket Kazan’ın da geçen hafta adliyeye sevk edilen Sakaryalılarla görüştüğü ve \"Bundan sonra ev içi hizmetleri yapacaksınız. Dış korumaları ise resmi polisler yapacak. Buna uymayacaksanız şimdiden çekin gidin\" dediği öğrenildi. ","label":"politics"} +{"text":"Rumlara AB şoku Kıbrıs müzakerelerine AB'yi de dahil etmek isteyen Rumlar, bozguna uğradı. AB Komisyonu, görüşmelere katılma ya da rol üstlenme niyetinde olmadığını açıkladı GÜVEN ÖZALP Brüksel Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin olarak New York'ta yürütülen görüşmelerde Avrupa Birliği'nin (AB) masada yer alması şartını öne süren Güney Kıbrıs, ağır bir darbe aldı. AB, 'tarafsız' kalmak istediğini belirtti. AB'nin bu tavrı, beraberinde uzlaşıyı getirdi. AB'nin süreçteki rolüne ilişkin açıklama yapan Komisyon sözcülerinden Jean Christophe Filori, \"Bizim pozisyonumuzda değişiklik yok. Rolümüz BM'ye destek vermek. Taraf olarak katılma ya da resmi bir rol üstlenme niyetinde değiliz. Bu ancak tüm tarafların kabulü çerçevesinde, bizi masaya davet etmeleri halinde olur. AB'nin şu anki rolünden memnunuz. Biz çözüme yönelik süreci hızlandırmak amacıyla teknik destek vermeye devam ediyoruz ve edeceğiz\" dedi. Brüksel'den New York'taki Rum ve Yunan heyetlerine gönderilen mesajda ise, \"Teknik olarak zaten sürecin içindeyiz ancak bizden bu konuda taraf olmamızı istemeyin. Bazı kazanımlar elde etmek ya da süreci bloke etmek için de bizi kullanmayın\" denildi. Nitekim varılan uzlaşıda da AB'ye biçilen rol, danışma ve teknik nitelikli oldu. Bu uzlaşıyla, Rumların müktesebatı kullanarak adadaki iki kesimliliği ortadan kaldırmaya yönelik çabaları da boşa çıkmış oldu. Taktik tutmadı Rum tarafının AB'yi sürece doğrudan katma isteğinin ardında Annan Planı'yla Birlik müktesebatının bazı noktalarda uyuşmaması yatıyordu. Plan, AB içinde mülkiyet, serbest dolaşım, yerleşim gibi konularda tanınan özgürlük ve düzenlemelere bazı kısıtlamalar getiriyor. Uzlaşmayla Rumların müktesebata göre çözüm, beklentisinin önü kapanırken Annan Planı temelinde bulunacak çözüm Birlik müktesebatına eklenecek. Çözüm, Kıbrıs'ın AB'ye katılım antlaşması imzalanmış olduğu için bu antlaşmaya eklenmeyecek. AB Konseyi, Annan Planı çerçevesinde bulunacak çözümü kabul ettiğini açıklayacak ve böylece sisteme entegre etmiş olacak. Nitekim bu husus Annan'ın dün taraflarca kabul edilen iki sayfalık metninde de yer aldı ve AB'den çözüm anlaşmasının \"benimseneceği garantisinin alındığına\" dair ifade ile konuya açıklık getirildi. Bu arada AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi de varılan uzlaşıdan memnun olduğunu açıkladı. KKTC'de sevinç NEW YORK'taki Kıbrıs Zirvesi'nden uzlaşma çıkması, KKTC'de sevinçle karşılandı. Kıbrıs, şimdiden 19 Şubat'ta Lefkoşa'da başlayacak \"çözüm\" görüşmelerine kilitlendi. KKTC'deki muhalefet partisi BDH Genel Başkanı Mustafa Akıncı, \"Baharda Avrupa gözüktü\" dedi. CTP Genel Sekreteri Ferdi Sabit Soyer de, gelişmeyi büyük bir başlangıç olarak değerlendirdi. Çözüm ve AB Partisi lideri Ali Erel de, ciddi bir adım atıldı\" dedi. Atina temkinli YUNANİSTAN Başbakanı Simitis, mutabakatın Kıbrıs sorununun çözümü için kritik ve kararlı bir dönemeç olduğunu belirterek, bu mutabakatın tıkanıklığa izin vermeyecek ciddi müzakereler yapılması için gerekli koşulları yarattığını söyledi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Tassos Yianiçis de, sonucun Yunan-Rum politikasını haklı çıkardığını belirtti. Yeni Demokrasi'nin lideri Kostas Karamanlis de, çözüm bulunması için müzakere yolunun açıldığını belirtti. TBMM kararından önce hükümet onayı Türkiye, Kıbrıs görüşmelerinde, 31 Mart'a kadar yapılacak müzakereler sonunda ortaya çıkacak plana, TBMM kararı olmadan \"ön onay\" vermeyi kabul etti. Annan'ın gönderdiği davet mektubunda da \"garantör ülkeler, müzakereler sonunda oluşacak anlaşma metninin onayını, kendi yasal süreçleri içinde, 21 Nisan'da Türk ve Rum taraflarında yapılacak referandumlar öncesinde tamamlamalı\" koşulu yer alıyordu. Türkiye, Anayasa'ya aykırı olduğunu savunduğu bu şart için, ABD'nin devreye girmesini istemişti. Yunanistan'da aynı koşulu kabul etti. ","label":"politics"} +{"text":"Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Türkiye ile AB üyelik müzakerelerin başlaması konusunda Fransa ile uzlaşma halinde olduklarını söyleyerek, \"Bu iş yıl sonunda bitecek\" dedi. Schröder, CNN Türk'te bugün yayımlanacak \"Manşet Özel\" için Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtladı. Schröder, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreciyle ilgili olarak, \"Bu yılın sonunda sizin tabirinizle 'bu iş bitecek.' Türkiye'ye 40 yıl önce 'Türkler belli şartları yerine getirdiği zaman AB üyesi olabilir' dendi. Bence hükümetiniz, gerçekten doğru ve çok anlamlı bir yolda ilerlemektedir\" diye konuştu. 'Tereddüt doğru olmaz' Schröder, yıl sonunda hazırlanacak raporun olumlu olacağını düşündüğünü söyledi. Türkiye'nin özel bir statüye kaydırılacağına ilişkin duyumlar hakkındaki soru üzerine de Schröder, şu yanıtı verdi: \"Bunun için hiçbir neden yok. 2004'ün sonunda olumlu karar verilirse, ben buna inanıyorum, o zaman bir an evvel müzakerelere başlanması gerekiyor. Müzakerelere başlama açısından bir tereddüdün yaşanması bence doğru olmaz ve ben desteklemezdim. Fransızların ve Almanya'daki muhafazakârların şüpheci yaklaşımı kararı etkilemez, kararı hükümetler verecektir. Müzakere sürecinin başlamasını istemeyenlerin ekmeğine yağ sürmemeliyiz.\" Fransa - Almanya antantı Schröder, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile, raporun olumlu olması halinde müzakerelerin başlanması konusunda uzlaştıklarını, Almanya'nın sözünü tutucağını ifade etti. Schröder, \"Türkiye ile müzakelerin başlaması konusunda Fransa ile Almanya arasında bir antant mı kuruldu?\" sorusunu da \"Bildiğim kadarıyla evet\" diye yanıtladı. Ciddiye alınması gereken, haklı korkular olabileceğini kaydeden Schröder, \"Ama bu kadar önemli bir ülkeyi, yani Türkiye'yi Avrupa ile yakın temasa geçirmek diğer korkulardan çok çok daha önemlidir\" diye konuştu. 11 Eylül'den sonra Avrupa'da Türkiye'ye karşı olumlu yönde bir değişiklik olduğunu söyleyen Schröder, \"Türkiye'yi reddetmenin anlamı olmadığını gördüler. Umarım Türkiye de gittiğimiz yolda ilerleyecek ve bence şartlar yerine getirildikten sonra sözümüzü tutmak zorundayız. Türkiye'ye 'hoş geldiniz' demek gerekiyor\" dedi. Başta Erdoğan'a güvenmedik ERDOĞAN hükümetinin başta kendileri için bir sürpriz olduğunu ve hiç güvenmediklerini söyleyen Schröder, artık Almanya dostu ve Türkiye'de değişiklikler konusunda çok ciddi gördüğü Erdoğan'ın çok başarılı olacağına inandığını söyledi. Eski DEP'lilerin serbest bırakılmasının cesaret verici olduğunu söyleyen Schröder, müzakerelerin başlamasıyla ekonomik patlama yaşanacağını da kaydetti. ","label":"politics"} +{"text":"Sezer ‘e-hükümet’i beğendi ÜMİT BEKTAŞ Cumhurbaşkanı Sezer, Baltık ülkeleri gezisinin son durağı olan Estonya’da Başbakan Siim Kallas’ı, \"e-hükümet\" olarak adlandırılan ve tamamı bilgisayarlarla donatılmış hükümet binasında ziyaret etti. Kallas, Sezer’e Bakanlar Kurulu’nun bilgisayarlarla donatılmış bir salonda toplandığını, tüm bakanların da bilgisayar üzerinden çalışmalara katıldığını belirtti. Hiç kâğıt kullanılmayan toplantılara katılamayan bakanların da bilgisayar üzerinden görüşmeleri izlediği ve çalışmaların otomatik olarak arşivlendiği sistemden çok etkilenen Sezer, dün gece yurda döndü... ","label":"politics"} +{"text":"DHKPC ve PKK terör listesinde NEDİM ŞENER Avrupa Birliği’nin (AB) PKK ve DHKPC’yi terör listesine alacağı, Avrupalı bir yetkili tarafından dün ilk kez dile getirildi. Avrupa Birliği Dönem Başkanı ve İspanyol Büyükelçisi Manuel De La Camara, Dünya Türk İşadamları IV Kurultayı sırasında düzenlenen ‘11 Eylül Sonrası Dünya Düzeni ve Türkiye’ konulu panelde, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde gelinen olumlu noktayı anlattı. La Camara şöyle konuştu: \"Türkiye ile ABD’nin arasında bulunan iyi ilişkiler avantaj sağlar, biz bu durumu AB’nin alternatifi olarak görmüyoruz. ABD, AB’nin karşıtı değildir. Bu arada sorun olarak görülen PKK ve DHKPC, AB tarafından terör listesine alınacak. \" ","label":"politics"} +{"text":"Durmuş limitet’ kaosu! Sağlık Bakanı’nın kurdurduğu şirketin yazılımını kullanan 80’i aşkın hastane bütçelerini kontrol edemiyor AYDIN HASAN Ankara Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un, bürokratına kurdurduğu SB limitedin, devlet hastanelerinin otomasyonuna ilişkin projesi, yeni yazılımın sorunlu olması nedeniyle çok sayıda hastanede kaos ortamının oluşmasına neden oldu. Yazılımı kullanan 80’i aşkın hastane, toplam 500 milyon dolarlık bütçelerini kontrol edemiyor, alacaklarını izleyemiyor. Durmuş’un yayımladığı genelgeyle başta İzmir Atatürk Eğitim, Bakırköy Devlet, Ankara Hastanesi olmak üzeri birçok hastane kullandıkları programı bırakarak SB’nin programına geçti. Yeni yazılımın hizmete girmesinin ardından hastanelerin \"rutin işleyişinde\" bir dizi sıkıntı olduğu, bürokrasiyi artırdığı belirtildi. Özellikle İzmir Atatürk Eğitim Hastanesi’nde yazılımdan kaynaklanan ciddi sıkıntılar hastaları bunaltırken , Maliye Bakanlığı’na bağlı olan hastane saymanları bakanlığa programla işlemleri sağlıklı yapamadıklarını aktardı. Bir yetkili gelişmelerle ilgili şunları söyledi: \"SB limitedin yazılımının kurulduğu hastane sayısı 80’i aştı. Bu hastanelerin yıllık bütçesi toplam 500 milyon dolar. Saymanlar, program yetersiz olduğu için bütçelerini kontrol edemiyor. Alacaklarını tespit edip takip yapamıyorlar. Çok ciddi kayıplar olmaya başladı. \" Yeni programın yarattığı sıkıntı nedeniyle Ankara Hastanesi Başhekimi Nusret Akyürek ile Haydarpaşa Numune Hastanesi Profesör Abdullah Sağlam, görevlerinden istifa etti. ","label":"politics"} +{"text":"Milli Görüş (5) SAADET Erbakan damgalı Saadet Partisi’ni tanıtan Kutan, yenilikçilere şiirli mesaj gönderdi: ‘Ey oğul sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açma’ ABDULLAH KARAKUŞ Ankara Yasaklı lider Necmettin Erbakan, Milli Görüş çizgisinden ödün vermediği yeni partisini dün kurdurdu. Bugüne kadar dört partisi kapatılan Milli Görüş hareketinin 5. partisinin adı Saadet Partisi oldu. Emanetçi Genel Başkan olacak Recai Kutan’ın dünkü sözleri, yıllardır aynı cümleleri duymaya alışkın Milli Görüş camiasında, \"Konuşan Recai Bey değil, hocamız\" yorumuna neden oldu. Kutan, dün FP İl Başkanlığı binası olarak kullanılan merkezde kurucularla bir araya gelerek yeni partinin esaslarını açıkladı. Yenilikçi kanada da, Şeyh Edebali’nin şiirini okuyarak uyarı gönderdi. Şiirde, \"Ey oğul sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açma. Şunu unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın... Bereket büyüklerle birlikte olmaktır\" mısraları yer aldı. Kutan yine emanetçi Partinin dünkü kurucular kurulu toplantısında Kutan, genel başkan seçildi. Yeni oluşturulan Genel İdare Kurulu listesinde 32 milletvekili yer aldı. GİK'de Kutan'ın dünürü olan FP'nin Kadın Kolları Başkanı Gülten Çelik de yer aldı. GİK'in diğer kadın üyesi ise Ankara Milletvekili Oya Akgönenç oldu. Hoca: 51 Tayyip: 54 Erbakan partisini kurarken, Erdoğan da gelenekçilerden milletvekili çalmaya devam ediyor. Önceki gün Kutan’ın kurucular kurulundan beş milletvekilinin istifa etmesinin ardından, dün de üç milletvekili daha Erdoğan’la beraber hareket edeceğini açıkladı. Musa Uzunkaya, Mahmut Göksu ve Şükrü Ünal yenilikçilere katılırken, Azmi Ateş ile Nevzat Yalçıntaş’ın da yenilikçilere katılacağı öğrenildi. Gelenekçiler 51 milletvekiline düşerken, yenilikçiler 54’ü buldu. GEÇİCİ MERKEZE TABELA Atatürk de var, türban da ÜMİT BEKTAŞ Saadet Partisi, dün kurulur kurulmaz tabelasını da astı. RP döneminde ek bina olarak mühürlenen, FP döneminde de Ankara İl Başkanlığı olan Balgat’taki bina, tarihe SP’nin geçici genel merkezi olarak da geçecek. SP yetkilileri, Balgat’ta daha büyük bina arayışını sürdürüyor. Bu arada Saadet Partisi programında, diğer Milli Görüş partilerinden farklı olarak ilk defa Atatürk'ün adı geçti. FP'nin kapatılmasında büyük etken olan türban konusu ise programa Erbakan'ın son dakika müdahalesiyle girdi. Erbakan el öptürdü MUSTAFA İSTEMİ Necmettin Erbakan, Erdoğan kararı üzerine tatilini yarım bırakıp döndüğü Ankara’da Hamidiye Camii’nde cuma namazını kıldı. Bazı partililer ve vatandaşlar Erbakan’ın elini öpmek için sıraya geçerken, bir grup da \"Erbakan nerede biz oradayız\" sloganı attı. Saadet uyanığı Aydınlık Türkiye Partisi (ATP) İçel İl Başkan Yardımcısı Aydın Çelik, internette 1.5 ay önce kurduğu \"Saadet Partisi\" sitesini 1 milyon dolara satılığa çıkardı. Aydın Çelik, FP’nin kapanmasıyla birlikte yeni kurulacak olan partiye \"Saadet Partisi\" adı verileceğini tahmin ederek bu isimle yaklaşık 1.5 ay önce internette site oluşturduğunu söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"Ankara'da bunlar konuşuluyor Serpil Çevikcan Sezer’in veto gerekçesi neydi? • İçişleri Bakanı Yücelen karakolda kime para verdi? • Denktaş ameliyattan nasıl kurtuldu? • Rahşan Hanım, \"Pülümür’de Aşk\"ın gelirini ne yapacak? Rahşan Hanım telifini Pülümür’e veriyor 1960’ların Türkiye’sinden bir kesit sunduğu \"Pülümür’de Aşk\" adlı oyunuyla gündeme gelen Başbakan Bülent Ecevit’in eşi, DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit’in oyunu kitaplaşma aşamasında. Yayınlandığında ve sahneye konulduğunda büyük yankı uyandıracağı beklenen eseriyle ilgili \"heyecan içinde\" olan Rahşan Ecevit, Pülümür’e tutkusunu verdiği bir kararla yine ortaya koydu. Bayan Ecevit, Pülümür’de Aşk’ın bütün gelirini Pülümür’ü Kalkındırma Vakfı aracılığıyla ilçeye bağlı 67 köyün ihtiyaçları için bağışladı. Sezer, halkın vicdanını dinledi Çete suçunu DGM’lerin kapsamından çıkaran yasayı veto eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yakın çevresine veto gerekçelerini anlatırken, yasayı \"kamu vicdanına\" da aykırı bulduğunu söylediği öğrenildi. Sezer’in vetosunun gerekçesi kulislere şöyle yansıdı: \"Halkta uzun bir süreden beri temiz toplum özlemi oluştu. Ve halk bu özlemi her şeyin üzerinde tutuyor. Bu özlemi gölgelememek, zedelememek gerekir. Türkiye’de son dönemde 40’a yakın yolsuzluk soruşturması gündemde. Bunların yarattığı \"yolsuzlukla mücadele\" atmosferinin sönmesi kamouyunu çok olumsuz etkiler.\" Yücelen karakolda cebini boşaltıp çıktı İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, geçen perşembe iftar sofrasında buluştuğu TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin \"karakolda işkence, gözaltında ölüm\" konularındaki görüşlerini dinledi. Sonra da kamuoyuna yansımayan bir uygulamasını anlattı. Yücelen bir süredir, \"4. Murat misali\" gece yarısını geçtikten sonra korumasını bile almadan özel aracıyla karakollara gidiyormuş. Bu baskınlarından birinde karşılaştığı olayı şöyle anlatmış: \"Geçenlerde gece 01.30’a Anafartalar Karakolu’na gittim. Baktım polisler çorba içiyor, yanlarında da bir adam. 'Bu kim’ dedim. İntihara kalkışmış, üç gündür intihar etmesin diye karakolda tutuyorlarmış. Bir milyar kredi kartı borcu varmış. Polisler aralarında para topluyorlarmış, ancak 250 milyon bulmuşlar. Ben de cebimde ne kadar para varsa verdim, karakoldan çıktım. Bakın polisler neyle uğraşıyor?\" Denktaş’ı ‘İbni Sina’ kurtardı KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye geldi. Uzun bir süre önce kalbindeki bir damara stent konulan Denktaş’a İstanbul’da bir özel hastanede anjiyo yapıldı. Sözkonusu damarda durum iyiydi. Ancak hastane yetkilileri aort darlığı sorunu olan Denktaş’ın acil ameliyat edilmesini salık verdiler. Neyse ki devreye Denktaş’ın hastası olduğu Ankara İbni Sina Hastanesi girdi, KKTC liderine Prof. Derviş Oral başkanlığındaki bir heyet tarafından konsültasyon yapıldı ve ameliyatlık bir durum olmadığı anlatıldı. Denktaş da yarın Rum Kesimi Lideri Klerides’le yapacağı görüşmeye sağlığından emin olarak gitti. ","label":"politics"} +{"text":"AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a milletvekilliği, ardından da Başbakanlık yolunu açan Anayasa değişikliği dün Anayasa Komisyonu’nda ve Genel Kurul’da kabul edildi. CHP’nin Erdoğan’ın yolunu tıkayacak girişimi sonuçsuz kaldı. Referandum aralığının üzerinde oy alan paket son kez 13 Aralık’ta oylanacak. CHP, Erdoğan’ın milletvekili olmasını engelleyen TCK 312. maddenin 2. fıkrasındaki suçları Anayasa’nın 76. maddesine taşımak istedi, ancak bununla birlikte, işkence suçlarından hüküm giyenlere vekillik yolunu kapayan önergesi de reddedildi. 76. maddedeki \"ideolojik ve anarşik eylemler\" yerine \"terör eylemleri\" ifadesi konularak Erdoğan’ın yolu açılırken, \"yüzkızartıcı suçlardan affa uğrayanlara vekillik yolunu açan\" hüküm CHP’nin isteği üzerine kaldırıldı. Sık ara seçime kapı açan hükümler CHP’nin isteği üzerine çıkarıldı, 78. maddeyle, \"bir ilin ya da seçim çevresinin tüm üyeliklerinin boşalması halinde 90 gün içinde ara seçim yapılması\" sağlandı. Bu durumda yapılacak seçim, bir yıl içindeki diğer seçilme birleştirilmeyecek. Bir yıl içinde yapılacak yasa değişikliklerinin o seçimlerde uygulanmasını engelleyen 67. madde de önümüzdeki ilk ara seçimde uygulanmayacak. ","label":"politics"} +{"text":"'Gelin inceleyin' Erdoğan'la görüşen Talabani, \"Kuzey Irak'taki gelişmelerle ilgili yanlış bilgilendiriliyor- sunuz\" dedi Elçin Ergün \/ Ankara Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB) lideri Celal Talabani, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Kuzey Irak'taki gelişmelerle ilgili yanlış bilgilendirildiğini söyledi. Talabani, \"Sizin görevlendireceğiniz Türk yetkililerle Iraklılardan oluşan sivil bir çalışma grubu bölgede incelemeler yapsın. Gerçekler ortaya çıksın\" önerisinde bulundu. Talabani'nin ortak çalışma grubu önerisine net yanıt vermeyen Erdoğan, bölgedeki huzurlu ortama ilişkin Türkiye'nin katkılarının unutulmamasını istedi. Kürtlerin bölgede Türk askerine karşı çıkmasını eleştiren Erdoğan, \"Biz savaşmak için değil, Irak halkının huzurunu sağlamak niyetiyle gelmek istedik. Afganistan'a giden Türk askerleri de bu görevle orada bulunuyor. Türk askeri o kadar güven telkin etti ki, Alman askerleri bile Türk bayraklı araçlarla gezebiliyor\" dedi. Kerkük için formül Kerkük'ü birleşmiş bir yapıda görmek istediklerini kaydeden Talabani, \"Biz Kerkük için Irak'ın genel yapısından farklı bir ortak yönetimi destekliyor, Kürt, Türkmen ve Arapların oybirliğiyle temsil edileceği bir formül üzerinde duruyoruz\" dedi. Talabani, Türkmenlerin sayıları oranında temsil edilmemesinin kendilerini de rahatsız ettiğini ifade ederek, \"Bunun sorumlusu başkaları. Sayım için ister Osmanlı dönemi, ister Lozan'daki kayıtlar, isterse 1957 sayımı esas alınsın hiçbirine itirazımız yok\" diye konuştu. Talabani, PKK \/ KONGRA - GEL'in çözülme, dağılma sürecine girdiğini, örgütün Türkiye'ye karşı eylemlerine karşı olduklarını da kaydetti. Irak Türkmen Cephesi lideri Faruk Abdurrahman da Erdoğan'la bir görüşme yaptı. Abdurrahman'a Türkmenlerin temsil sıkıntısını NATO Zirvesi ve ABD Başkanı George Bush'un Ankara ziyareti çerçevesinde ileteceğini kaydeden Erdoğan, \"Sayım için disiplinli bir çalışma yapın. Türkmen Kurultayı'nı öne alıp yönetimde Türkmenlerin gerçek rakamlarla temsil edilmesini sağlayın\" önerisinde bulundu. Ankara'da eşzamanlı temaslarda bulunan ve dün Başbakanlık binasında Erdoğan'la art arda görüşen iki lider bir süre de baş başa görüşme yaptı. İki liderin zaman zaman birbirlerine sarılarak sohbet ettiği belirtildi. ","label":"politics"} +{"text":"Perinçek: SP ile ortak olabiliriz SP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, satın almak için televizyon arıyor. Doğu Perinçek, sahip oldukları Ulusal Kanal'a SP'lilerin ortak olabileceğini söyledi PINAR AKTAŞ İstanbul SP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın televizyon satın alma arayışında adı geçen Yeditepe TV'nin Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Büyükdağlı, \"Hisselerimizin bütününü ya da çoğunu devretmeyiz. İsterlerse kendi hisselerimizden bir kısmını devrederiz\" dedi. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ise \"SP'yle aynı cephedeyiz. Ulusal Kanal'ı sahipleri satmaz. Ama ortak olmalarından memnun olurlar\" diye konuştu. Yeditepe TV, 1994 yılında Acıbadem bölgesinde yayın yapan küçük bir televizyondu. O zamanki sahiplerinden, büyük hissedarlar olarak Yalçın Büyükdağlı, Ferit İlsever ve Adnan Akfırat tarafından satın alındı. Yeditepe TV, şu anda Ulusal Kanal'la karma yayın yapıyor. İki kanal da ayrı yayın yapma hakkına sahip. Ulusal Kanal A.Ş. ve Yeditepe A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı Büyükdağlı, üç büyük hissedarla birlikte Yeditepe TV'nin 25 ortağının bulunduğunu söyledi. Büyükdağlı, ortak olmak isteyenler için ise 1 hissenin değerinin 10 milyar lira olduğunu belirtti. Çocukları Zeynep, Kiraz, Mehmet ve Can adına bu kanaldan hisse aldığını söyleyen Perinçek ise, \"Bizim televizyonumuz değil ama milli kuvvetlerin televizyonu olduğu için destekliyoruz. SP'yle aynı cephedeyiz. Türkiye'nin milli bağımsızlığını, bütünlüğünü savunuyoruz\" şeklinde konuştu. ","label":"politics"} +{"text":"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'ye, hem KKTC, hem de Türkiye'nin birliğe giriş tarihi alması konusunda sert bir çağrı yaptı. Erdoğan, \"Eğer AB, aralıktaki zirvede tarih almamızla ilgili bizim istediğimiz doğrultuda bir karar vermezse Türkiye yeni bir mecra bulmakta zorluk çekmez\" dedi. Erdoğan, dünkü AKP grup toplantısında futbol terimlerini de kullanarak KKTC ve AB'yle ilgili şu mesajları verdi: Tam saha pres ASIL MÜCADELE ŞİMDİ BAŞLIYOR: Kıbrıs'ta asıl diplomatik mücadele şimdi başlıyor. Bütün zeminlerde tam saha presle baskı uygulayacağız. Bugün itibarıyla oyunu rakip sahaya yıkmış durumdayız. Kalesini savunmak durumda olan taraf karşı taraftır. Hakem de maçı adil yönetmelidir. AB BİZİ BEKLETMESİN: Aralıkta Türkiye'nin AB üyeliği yolculuğunun en önemli durağına ulaşmış olacağız. AB'nin Türkiye'yi daha fazla bekletmesinin yanlış ve haksız olacağına inanıyorum. MENFİ KARAR DÜŞ KIRIKLIĞI: Bu yönde alınacak menfi bir karar, Türk insanını hayal kırıklığına uğratacak, birliğin temelini zedeleyecektir. Aralık 2004'te asıl büyük sınavı AB verecektir. ANKARA KRİTERLERİ OLUR: Varsayalım ki bir müzakere tarihi verilmedi. Zarar mı edeceğiz? Hayır. Demokratikleşme adımlarının adını 'Ankara Siyasi Kriterleri' koyar, yolumuza devam ederiz. 3 AYRI DİNİN TEMSİLCİSİ OLMALI: Avrupa, geleceğin dünyasına yön verecekse, Türkiye'nin anlamı derinlik taşıyacaktır. Eğer orada üç ayrı dinin temsilcisi bulunmuşsa, bulundurulmuşsa, bunun tamamlanabilmesi için Türkiye'nin orada bulunmasına zaten gerek var. ","label":"politics"} +{"text":"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı (AİHM) Prof. Dr. Luzius Wildhaber, AİHM'nin, RP'nin kapatılmasına ilişkin davayı teyit ederken, demokrasinin şeriat üzerine kurulu çağdışı bir sistemle bağdaşmayacağını ifade ettiğini bildirdi. Avrupa Konseyi, Anayasa Mahkemesi ve Türkiye Barolar Birliği'nce düzenlenen toplantıda konuşan Wildhaber, RP davasında AİHM'nin Anayasa Mahkemesi'nden feyz aldığını dile getirdi. Wildhaber, \"Lütfen kararlarınızda sözleşme hükümlerini göz önüne alın. Bu hepimizin ortak menfaatinedir\" dedi. Şikâyetler azaldı Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin de, kararlarında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararlarını da dikkate aldığını kaydetti. Anayasa değişiklikleri ve uyum paketleri sayesinde, Türkiye'den AİHM'ye yapılan başvuruların sayısının azaldığını kaydeden Bumin, \"2002'de 3887 olan başvuru sayısı geçen yıl 2616'ya düşmüştür\" diye konuştu. Bumin, sözleşmenin yasaların, hatta Anayasa'nın üstünde olduğuna Anayasa'da yer verilmesi gerektiğini, bunun egemenlik hakkının devrinden öte uluslararası mahkemeye yetki vermekten başka bir anlama gelmediğini kaydetti. Adalet Bakanı Cemil Çiçek de Türkiye'nin anayasa değişikliğine ihtiyaç duyduğunu, çağdaş hukuk devleti yaratılmasının yargının elinde olduğunu vurguladı. ","label":"politics"} +{"text":"Engellimiz de AİHM'ye gitti Bedensel, görme ve ortopedik engelliler, rahat dolaşamadıklarını, istihdam olanakları sağlanmadığını, erişim ve eşitlik haklarının ihlal edildiğini, ayrımcılık yapıldığını öne sürerek AİHM'ye başvurdu TURAÇ TOP İzmir DHA İzmir'de kurulan Mevlana Özürlüler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği üyesi 30 kişi, kendilerine ayrımcılık yapıldığı ve eşitlik ilkesinin uygulanmadığı iddiasıyla, Türkiye aleyhine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Kişi başına 1 milyon euro tazminat isteyen engelliler, geçen yıl bir grup arkadaşlarının aynı gerekçelerle yaptığı başvurunun AİHM'de kabul edilir bulunduğunu hatırlattı. Başvuruları kabul edilmişti Gaziemir'de 3 yıl önce kurulan ve 1992'de Kuzey Irak'taki çatışmalardan sonra malulen emekli olan uzman çavuş Ayhan Tak'ın (44) başkanlığını yaptığı derneğin 30 üyesi, Mayıs 2003'te kendilerine ayrımcılık yapıldığı ve eşitlik ilkesinin uygulanmadığı iddiasıyla AİHM'ye başvurdu. Bedensel, görme ve ortopedik engelli üyeler, diğer vatandaşların sahip olduğu haklardan yararlanamadıklarını, serbestçe dolaşamadıklarını, istihdam olanakları sağlanmadığını, erişim ve eşitlik haklarının ihlal edildiğini öne sürdü. Başvuruyu değerlendiren mahkeme, haziranda şikâyeti kabul edilebilir buldu ve davanın açılması için gerekli evrakın temin edilmesini istedi. Yaşadıkları zorlukların değişmemesi üzerine harekete geçen diğer 30 üye de, aynı gerekçelerle tazminat davası açmak için AİHM'nin yolunu tuttu. Engellilerin toplumsal ve sosyal açıdan Türkiye'de mağdur edildiğini savunan Tak, \"Anayasa'da bize tanınan haklara sahip olmadığımızı düşünüyoruz. Çalışamıyoruz, üretimden uzak tutuluyoruz. Her tür saldırıya, insanlık dışı yaşama maruz bırakılıyoruz. Kendi isteğimiz dışında engelli olduğumuz halde, evlerimizde mahkûm hayatı yaşıyoruz. Çevremiz birer mimari engel. Ne adliyede hakkımızı arayabiliyor, ne de serbestçe gezebiliyoruz. Gerekli evrakı ulaştırdık. Şimdi davanın açılmasını bekliyoruz\" diye konuştu. ","label":"politics"} +{"text":"Kamuoyunda bir süredir büyük tartışma yaratan ve sınıf geçme yönetmeliğinde değişiklik yapılmasını öngören düzenlemede ısrar eden Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit’in de ricasıyla kararından çark etti. Şartla Salıverme Yasası’nın da mimarlarından olan Rahşan Ecevit’in kendisinden ricada bulunduğu düzenlemeye ilişkin muhalefeti kırılan Bostancıoğlu, hakkındaki iddialara ilişkin raporun yankısı sürerken, 75 bin öğrencinin bir üst sınıfa geçmesine imkan veren yönetmeliği imzaladı. Orta Öğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliği’nin 36. maddesinde yapılan düzenlemeye göre; Tüm liselerin 9. sınıflarında başarısız oldukları ders sayısını iki ya da bir derse indirenler, bu derslerden \"sorumlu\" olarak 10. sınıfa devam edecek. Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı dersinden başarısız öğrenciler de uygulamadan yararlnacak. Geçen öğretim yılı için de geçerli olan yönetmeliğe göre, \"tek dersten sorumlu\" sınıf geçmek için yıl sonu başarı ortalamasının, okulun sınıf geçmek için istediği seviyeye uygun olması gerekecek. Yıl sonu başarı ortalaması okulun sınıf geçmek için istediği seviyenin 0.50 puan kadar altında kalanlar ve en fazla iki dersten başarısız olanlar bu derslerden sorumlu olarak 10. sınıfa devam edebilecek. Başarısız 156 bin öğrenciden 75 bini yeni düzenlemeden yararlanacak. ","label":"politics"} +{"text":"Başbakan Bülent Ecevit başkanlığında 1-3 Ağustos tarihlerinde yapılacak Yüksek Askeri Şûra toplantılarında albaylık süresini dolduran bayan subayların durumu da ele alınacak. TSK tarihinde ilk kez albaylık bek- leme süresini dolduran bayan subayla- rın dosyaları Yüksek Askeri Şûra toplantısına girecek. Generallik bekleyen ba-yan subaylar arasında en tanınmış isimse, GATA Hemşirelik Yüksek Okulu Komutanı Sıhhiye Albay Nur İnanç. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personeli olan ve bu yıl rütbe bekleme süresini dolduran Albay İnanç, Başbakan Ecevit, Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, Milli Savunma Bakanı Çakmakoğlu ve 14 orgeneral - oramiralin uygun bulması durumunda amiralliğe terfi edecek. ","label":"politics"} +{"text":"Nihayet dağıttılar! İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 150 bin aileye yapacağı erzak yardımı, paketleme işi gecikince bayram sonrasına kaldı. Vatandaşlar da gecikme nedeniyle muhtarları suçladı ŞÜKRAN ÖZÇAKMAK İstanbul Geçen yıllarda 50 bin kişiye kuru gıda ve zeytinyağı yardımı yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yerel seçimler öncesi 'yardıma muhtacım' diyen aile sayısındaki artışı da dikkate alarak 150 bin aileye yardım kararı alınca sıkıntıya düştü. Ramazan ayında yoksul ailelerin eline teslim edilmesi planlanan erzaklar bu yıl bayram sonrasına kaldı. Mahallesindeki yoksulları tek tek tespit edip belediyeye bildiren muhtarlar da, gıda yardımı gecikince yaşanan sıkıntıdan payını aldı. Her Ramazan erzak yardımı almaya alışan vatandaş, gecikme nedeniyle muhtarlığın kapısını aşındırd��, hatta onları \"Erzakları bizim adımıza alıp sattınız mı?\" diye suçladı. AKP'li vekilin şirketi 150 bin kişiye dağıtılacak erzak için açılan ihaleye 9 şirket katıldı. Açık yöntemle yapılan ihaleyi 5 trilyon 182 milyar lira bedelle AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler'in sahibi olduğu Kiler Alışveriş Hizmetleri Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. kazandı. Kuru gıdaların kolilenmesi de zaman alınca, yardım bayram sonrasına sarktı. Büyükşehir Personel ve Eğitim Daire Başkanı Nurali Kafkas, \"Dağıtım konusunda da geçen yıllardan farklı bir yol izledik. Yardımı muhtarlara değil de vatandaşın bizzat kendisine teslim etmeyi uygun gördük. İstanbul'da 800 muhtarlığın olduğunu düşünürsek bu da gecikmeye yol açıyor\" dedi. Şehremini Arpaemin Mahallesi Muhtarlığı'nın önünde ise 50 kişi bekliyordu. Erzaklarını alan vatandaşlar, kömür yardımının ne zaman yapılacağını sordu. Muhtar Sıtkı Baştabak, \"Vatandaş her gün geciken yardımın hesabını bana sordu. Erzakları sağ salim dağıttık ya, artık rahat uyuyabilirim\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"AKP’nin başörtülü vekili olmayacak AYŞENUR YAMAN DHA AKP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yakış, partilerindeki başörtülü kadınların milletvekili olamayacaklarını belirterek, \"Önceki olaylardan dolayı başörtüsü olayı hassasiyet yaratıyor. Polemik yaratmak istemiyoruz\" dedi. Akçakoca’da Kızılay Yaşlılar Konukevi’ni ziyaret eden Yakış, \"Buraya siyaset konuşmak için gelmedim. Başörtüsü bayrak haline getirilmemelidir. Partimizin kesin kararı var. Daha önce yaşanan olaylardan dolayı başörtüsü olayı hassasiyet yaratıyor. Polemik yaratmak istemiyoruz. Partimizdeki başörtülü kadınlar milletvekili olamayacaklar\" diye konuştu.","label":"politics"} +{"text":"Kopenhag kriterlerinin üçte ikisi tamamlandı AB, Türkiye'nin yasal olarak tamamladığı Kopenhag kriterleri uygulamasında hâlâ eksikler bulunduğunu belirtti. Hazirana kadar gözlem sürdürülecek Güven Özalp \/ Brüksel AB Komisyonu, Türkiye - Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini ele aldığı bir toplantıda, \"Yasal anlamda Kopenhag kriterlerinin üçte ikisi tamamlandı\" mesajı verdi. Uzmanların hafta ortasında Brüksel'de yaptığı toplantıya katılan AB Komisyonu yetkilileri, son dönemde Türk hükümetinin Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelerin başlamasına ağırlık verdiğini, bu nedenle diğer alanlarda aksamalar yaşandığını kaydetti. Kopenhag kriterlerinin üçte ikisinin tamamlandığı görüşünü dile getiren yetkililer, bunun yasal anlamda değerlendirilmesi gerektiğini ve uygulama alanında hâlâ eksikler bulunduğunu belirtti. Olumlu yaklaşılacak Komisyon'un bu yıl hazırlayacağı Türkiye'nin müzakerelere başlamaya hazır olup olmadığına dair rapora ilişkin gözlemin, haziran ayının sonuna kadar sürdürülmesinin planlandığını ifade eden yetkililer, bu süre içinde eksiklerin giderilmesinin önemine değindi. Avrupa Birliği Komisyonu yetkilileri, AB'nin olumlu yaklaşımının Türkiye'deki reform sürecinin devam etmesine katkı sağlayacağının altını çizdi. AB yetkilileri, gelişmelerin olumlu yönde devam etmesi halinde, \"Brüksel'in gerekli motivasyonu sağlayacağını\" ifade ediyor. Bu \"motivasyon\"un Ankara'nın özellikle Kopenhag kriterlerinin uygulanması ve eksiklerin giderilmesiyle ilgili performansıyla doğru orantılı olacağı kaydediliyor. Brüksel'in son dönemde verdiği olumlu mesajların, Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki yapıcı tavrından kaynaklandığı da belirtiliyor. ","label":"politics"} +{"text":"Çiller: Yılmaz’ın tutumu sorumsuz Ege’de çeşitli illerde incelemelerde bulunmasının ardından Kuşadası’ndaki çiftliğine giden DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın sorumsuz tutumu nedeniyle ulusal güvenlik konusunda gergin bir ortamın oluştuğunu belirtti. Çiller, dünkü yazılı açıklamasında, \"Sorumsuz bir politikacının sorumsuz beyanlarıyla ortaya çıkan gerginliğin çok hassas hale gelen ekonomide piyasaları etkilemeyeceğini umut ediyorum. Bütün bu sorumsuz ve olumsuz gelişmeye rağmen herkesin aklıselim ve sağduyu ile hareket edeceğine inanıyorum\" yorumunu yaptı. ","label":"politics"} +{"text":"HADEP’li başkandan şehitlere karanfil ŞEYHMUS ÇAKAN \/ DİYARBAKIR, DHA Kara şehitleri Diyarbakır’da yapılan törenlerle anıldı. HADEP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik, kara şehitleri mezarlarını askerlerle gezip kırmızı karanfil bıraktı. Diyarbakır Şehitlik semtinde bulunan Kara Şehitliği’nde anma töreni yapıldı. Törene, 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Atilla Işık, OHAL Vali Yardımcısı Hakkı Uzun, Diyarbakır Vali Vekili Turgut Selimer, Belediye Başkanı Feridun Çelik ile çok sayıda sivil ve askeri erkân katıldı. ","label":"politics"} +{"text":"Denktaş, İngiltere aleyhine dava açacak İngiltere'ye, İngiltere'de dava açma hazırlığı içinde olan Denktaş, gerekçesini şöyle özetliyor: '1960 anlaşmalarını ihlal ettiler...' Fikret Bila, New York'taki üç günün hikâyesini yazıyor [3] New York'ta taktik savaşıyla geçen 3 gün boyunca, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ve Türk heyetinin en çok destek bulduğu ülke ABD oldu. Özellikle Rum tarafının, Avrupa Birliği'nin Annan'la birlikte hakemlik müessesesine katılmasında gösterdiği direnç, ABD'nin ağırlık koymasıyla kırılabilmişti. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, Rumların, \"AB de masaya otursun\" önerisini kararlı şekilde geri çevirirken, \"Bu yol açılırsa ben de İslam Konferansı'nı çağırırım\" diyerek karşılamıştı. 'ABD isterse yapıyor' Denktaş bu direnişinde ilk desteği Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'den gördü. Türk heyetinin talebiyle harekete geçen Gül, ABD'li meslektaşı Powell'ı gece geç saatte bulmuş ve Rum tarafının bu talebinin kabul edilemeyeceğini, bu konuda ısrarın New York sürecini kilitleyeceğini söylemişti. Powell, Gül'e AB'nin hakemliğinin yanlış olduğu görüşüne katıldığını, bu nedenle Weston'ı arayarak Türk heyeti lehine ağırlık koyacaklarını belirtmişti. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, \"Gerçekten de öyle yaptılar. Ben de anladım ki, eğer ABD bir şey istiyorsa yapabiliyor, yaptırabiliyor. Bunu New York'ta bir kez daha gördüm\" diyor. Powell - Weston hattı etkisini gösteriyor ve Rum tarafının direnci kırılıyor. AB'nin masaya hakem sıfatıyla oturması geri çevriliyor, bunun yerine AB'nin Kıbrıs görüşmelerinde AB hukuku açısından çıkacak tartışmalara teknik yardımda bulunması kabul ediliyor. Garantör devlet sıfatı taşımasına rağmen, ön planda görülmeyen ancak sessiz ve derinden faaliyetlerini yürüten İngiltere'nin konumuna gelince... 'İngiltere de sorumlu' KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, İngiltere'nin en az Yunanistan kadar sorumluluk taşıdığı görüşünde. Kıbrıs anlaşmalarına taraf olan İngiltere'nin İngiliz yasası haline dönüşmüş 1960 anlaşmalarını ihlal ettiğini düşünüyor. O kadar ki, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, \"İngiltere aleyhine İngiltere'de dava açma\" hazırlığı içinde. Hem KKTC'de hem de İngiltere'de hukukçulara araştırma yaptırıyor, dava hazırlıkları yürütüyor. Denktaş, İngiltere'yi neden ve nasıl dava edecek? Hukukçuların verdiği bilgiye göre Denktaş'ın dayanağını, 1960 anlaşmalarının ihlali oluşturacak. Bu anlaşmalara taraf olan ve iç hukukuna dahil ederek İngiliz yasası niteliği de kazandıran İngiltere, \"Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan'ın aynı anda üye olmadıkları uluslararası kuruluşlara üye olamaz\" hükmünü çiğnedi. Güney Kıbrıs'ın, Türkiye'nin üye olmadığı AB'ye üye olması kararına katılarak, bu hükme aykırı davrandı. Hukuki hakları kullanacak Denktaş'ın incelettiği İngiltere'nin bu tutumunun hukuk karşısındaki konumu. Bir yandan Kıbrıs'ta görüşmeler sürerken, bir yandan da dava hazırlıkları sürüyor. İki konuyu birbirinden ayıran Denktaş ve kurmayları, anlaşmalardan doğan hukuki haklarını kullanmaya da kararlı görünüyorlar. 'Biz imtihanı geçtik, sıra Türkiye'de!..' Denktaş, müzakereciliğini bir kez daha gösterdi. Peki alınan sonuç Denktaş'ın istediği sonuç mu? Bu soruya kolayca olumlu yanıt vermiyor. Annan Planı'nın mevcut haliyle ve bu haline yakın biçimde referanduma sunulmasını sakıncalı buluyor. Türk tarafının önerilerinin plana girmesi gerektiğini savunuyor. Bu koşullarda müzakereye gidilmesinin sorumluluğunu daha çok Türkiye'de görüyor. Bu düşüncesi şu sözlerinden de anlaşılıyor: \"Türkiye büyük bir imtihana giriyor. Biz kendi açımızdan imtihanımızı geçtik.\" ","label":"politics"} +{"text":"SP’den Tayyip’e: Zenci kalacaksın HABER MERKEZİ Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın üyelikten çıkarılması için yaptığı başvuru SP’de, \"Önce yapay bir Tayyip rüzgarı yaratılarak FP bölündü. Şimdi AKP’ye ‘Sen de SP gibi zencisin, zenci kalacaksın beyaz olamazsın’ mesajı veriliyor\" diye değerlendirildi. SP yönetiminde, FP’nin kapatılmasının ardından Necmettin Erbakan’ın da yakın çevresine söylediği, \"Tayyip Bey neden acele ediyor. Onun engelini kaldırmazlar\" şeklindeki sözleri de gündeme getirildi. Arınç: Kaldı ki Erdoğan değişti Manİsa DHA AK Parti Grup Başkanı Bülent Arınç, Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın şok etkisi yaratan eski konuşma kaydı nedeniyle yargılanamayacağını öne sürdü. Arınç, \"Bu kaset için yargı takipsizlik kararı verdi. Ayrıca 2000’de çıkan afla tüm bu suçlar affedildi. Kaldı ki, Erdoğan da değişti\" dedi. Arınç, insanların nefes alamadığı dönemde ortaya çıkan AK Parti’nin beğeni kazandığını, ancak bazı kesimlerin bu ilgi ve sevgiden korktuğunu iddia etti. Arınç, \"Sorgulamaya, yargılamaya kalkan, yok sayan, alaya alan, incitici tutumla eleştiri dozunu aşan hereketlere kimsenin tahammülü yok\" diye konuştu. Erdoğan’ın kaderi raportöre havale ERSAN ATAR Ankara Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun tatilini yarıda keserek yaptığı \"AK Parti’nin kuruluşu\" incelemesi sonrasında, Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği \"AK Parti’ye ihtar verilmesi ve Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığına tedbir konulması\" başvurusu, Anayasa Mahkemesi’ni tatilde yakaladı. Ancak tatilde olan Mahkeme Başkanı Mustafa Bumin’in de yarın Ankara’ya geleceği öğrenildi. Bumin’in, Başsavcı Kanadoğlu’nun başvurusunu değerlendirip, raporunu hazırlaması için başvuru dilekçesini bir raportöre vermesi bekleniyor. Türbanlıları fotoğraf yaktı ANKARA Milliyet Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, AK Parti’nin türbanlı altı kurucusunun partiden ihracını istemesi, \"Başsavcı, SP Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Gülten Çelik için neden aynı talepte bulunmadı?\" sorusunu gündeme getirdi. Bu soru yanıtını, Başsavcılığın partilerin kuruluşunu inceleme yönteminde buldu. Buna göre Kanadoğlu, AK Parti ile ilgili incelemesini, İçişleri Bakanlığı’ndan kendisine gönderilen fotoğraflı belgeler üzerinden yaptı. Başsavcı, AK Parti’li altı kadın kurucunun türbanlı olduğunu tespit ettikten sonra, bu isimlerin partiden ihracını istedi. Meclis’teki oda krizi çözüldü ANKARA ANKA TBMM’de FP’nin kapatılmasından sonra SP ile AK Parti arasında yaşanan \"oda sorunu\", Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AK Parti’lilere başka bir katta oda verilerek çözümleniyor. Yapılacak düzenlemeyle, halen kullandığı odaya yeni ünvanının yer aldığı tabelasını da astıran AKP Grup Başkanı Bülent Arınç’a, bir alt katta oda verilecek. Arınç’ın odasına MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır yerleşecek. Birinci katta MHP’li Şandır’ın ile ANAP İdare Amiri Enis Sülün’ün odaları ve FP döneminde Meclis İdare Amiri olan Ahmet Cemil Tunç’un odası da AKP’lilere tahsis edilecek. ","label":"politics"} +{"text":"Avrupa solu CHP’ye geliyor EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a seçim öncesi AB ülkelerinden büyük destek geldi. Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) sosyal demokratlar CHP’ye destek vermek için 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Ankara’ya geliyor. Avrupa Birliği üyesi 15 ülkenin sosyal demokrat ve sosyalist partileri de davet mektubunu resmen Baykal’a iletti. Baykal’ın, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile Berlin’de yapacağı görüşme dahil olmak üzere AB başkentlerine yapacağı ziyareti miting programı yoğunluğu nedeniyle seçim sonrasına bıraktığı ifade edildi. Deniz Baykal, AB gezisini Kemal Derviş ile birlikte gerçekleştirecek. Ağır toplarla İstanbul turu Baykal, AKP ile başa baş yarıştığı İstanbul’da yarın şehir turuna çıkıyor. CHP’nin şehir turuna başta Derviş olmak üzere, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Zülfü Livaneli, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, Baykal’ın Başdanışmanı Bülent Tanla, emekli diplomat Şükrü Elekdağ’ın da aralarında bulunduğu tüm İstanbul adayları katılacak. CHP lideri gelecek hafta da seçim bölgesi olan Antalya’da bir miting düzenleyecek. ","label":"politics"} +{"text":"'Ruhban Okulu' formülü hazır Dışişleri Bakanlığı, Rum-Ortodoks camiası için büyük önem taşıyan Heybeliada Ruhban Okulu için yeni bir formül hazırladı. Düzenleme hayata geçirilirse, okul özel statülü bir yüksekokul haline gelecek UTKU ÇAKIRÖZER Ankara Türkiye, Ankara'ya resmi ziyarette bulunacak ABD Başkanı George Bush'a Rum-Ortodoks camiası için büyük önem taşıyan ve 33 yıldır kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılacağını bildirecek. Dışişleri Bakanlığı'nın hazırladığı formül üzerinde düzenleme hayata geçirilirse, 1971'deki duruma geri dönülerek okul Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) bağlı olmayan ancak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) denetimindeki özel statülü bir yüksekokul sıfatıyla yeniden din adamı yetiştirmeye başlayacak. YÖK'e bağlı olmayacak Bush'un 26 Haziran'da başlayacak gezisi öncesinde Ankara, Washington'un yanı sıra AB'nin de açılması konusunda yıllardır baskı yaptığı Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden din adamı yetiştirmesine imkân tanıyacak yasal düzenleme için yaptığı çalışmayı tamamladı. Okulun YÖK'e bağlı bir meslek yüksekokulu haline getirilerek açılmasının anayasadaki \"laik eğitim\" şartı nedeniyle YÖK tarafından kabul edilmediğini aktaran yetkililer, yürürlüğe sokulacak formülü şöyle anlattı: \"Okul, papaz yetiştireceği ve dini kıyafetle eğitim yapılacağı için YÖK'e bağlanamıyor. Bunun yerine okulun 1971 öncesindekine benzer biçimde MEB tarafından denetlenen, özel bir vakfa bağlı ve özel statülü bir önlisans programı olarak eğitim vermesinin önünde hiçbir hukuki engel bulunmadığını tespit ettik. Bu modelde, Fener Rum Patrikhanesi'nin istediği gibi dini kıyafetleriyle e��itim alınabilecek.\" Formülün hayata geçmesi için hiçbir anayasa ya da yasa değişikliğine gerek olmadığının altını çizen yetkililer, 1971 öncesinde olduğu gibi okulun yine \"Aya Yorgi Vakfı\"na bağlı olacağını ve MEB tarafından denetleneceğini kaydetti. Müdürü, Fener Rum Patrikhanesi'nce seçilecek okulun, müdür yardımcısı ise MEB tarafından görevlendirilecek. AB için olumlu etki Okul 4 yıllık üniversite diploması yerine, meslek yüksekokulları gibi 2 yıllık önlisans diploması verecek. Ankara'nın Ruhban Okulu'nu Patrikhane'nin şartlarıyla yeniden açma yönündeki adımı, AB'nin aralık ayında Türkiye'yle tam üyelik müzakerelerine başlama yönünde vereceği karara olumlu etki yapacak. Kararın okulun açılması için yıllardır baskı yapan ABD yönetimini de memnun etmesi ve kasım ayında yapılacak Başkanlık seçimlerinde ABD'de yaşayan Rumların Bush'a desteğini garanti altına alması bekleniyor. 33 yıl önce kapatılmıştı Heybeliada Rum Ortadoks Aya Triyada Manastırı dahilinde bulunan Ruhban Okulu, \"Ortodokslar arasında teolojik konular, kurallar ve ibadet şekli açısından birlik sağlamak\" amacıyla 1 Ekim 1844'te açıldı. Osmanlı döneminde kurulduktan sonra 127 yıl boyunca patrikhanenin kendisine tahsis ettiği ödenekle yaşayan okul, Anayasa Mahkemesi'nin \"özel yüksek okulların devletleştirilmesi\" hakkında 1971'de verdiği 1971-3 sayılı kararla kapandı. Okulun teoloji bölümü kapandıktan sonra Özel Rum Lisesi olarak eğitime devam edildi. Okul, bini aşkın üst düzeyde din adamı yetiştirdi. Bunların arasında patriklik makamına kadar yükselenler oldu. ","label":"politics"} +{"text":"Büyükelçi atamaları, gerekli agremanların alınmasının ardından Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayınlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, Müsteşar Faruk Loğoğlu, merkeze alınan Washington Büyükelçisi Baki İlkin’in yerine atandı. Canberra Büyükelçisi Umut Arık, Atina Büyükelçisi Ali Tınaz Tuygan, Vatikan Büyükelçisi Altan Güven, Helsinki Büyükelçisi Onur Gökçe, Avrupa Konseyi Daimi Temsilcisi Alev Kılıç, Muskat Büyükelçisi Nazif Murat Ersavcı, Santiago Büyükelçisi Türel Özkarol, Üsküp Büyükelçisi Mustafa Fazlı Keşmir, Kiev Büyükelçisi Mehmet Alp Karaosmanoğlu, Beyrut Büyükelçisi Nazım Dumlu ve Bakü Büyükelçisi Kadri Ecvet Tezcan merkeze atandı. Mehmet Taşer Üsküp, Mehmet Tansu Okandan Canberra, Yiğit Alpogan Atina, İlhan Yiğitbaşoğlu Helsinki, Ayşenur Alpaslan Santiago, Ali Bilge Cankorel Kiev, Celalettin Kart Beyrut, Ahmet Ünal Çeviköz Bakü ve H. Salah Korutürk Tunus, TBMM Başkanı Ömer İzgi’nin danışmanı Filiz Dinçmen de Vatikan Büyükelçisi olarak atandı. ","label":"politics"} +{"text":"Dokunulmazlıkların kaldırılması ya da sınırlandırılması için kurulması öngörülen Uzlaşma Komisyonu'na CHP'nin üye vermemesi tartışma yarattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, \"CHP üye verir, oturup konuşurlar, bir çözüme varırlar\" derken, CHP Grup Başkan Vekili Ali Topuz, \"Anayasayı değiştirmek istiyorlar. Üye vermeyeceğiz\" dedi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek de fezlekelerinin hemen Karma Komisyon'da gündeme gelmesini isterken, dokunulmazlığı sınırlandıracak Anayasa değişikliğine karşı çıktı. \"Yolsuzlukların önlenmesi adına dokunulmazlığın sınırlandırılması isteniyorsa, tek başına yolsuzluk işlenemez\" diyen Çiçek, \"Bunun öbür erklerden iştirakçilerinin olması gerekir. Bir yerde siyasetçiyi 'Bu ülkede yolsuzluğu parlamento mensupları yapıyor' diye haksız bir gölgenin altına oturtmuş olursunuz\" diye konuştu. Çiçek, CHP'nin Uzlaşma Komisyonu'na üye vermemesi nedeniyle Anayasa değişikliği yapılamadığını söylerken, \"Dokunulmazlık dahil tüm ayrıcalıkları belli bir sınıra çekelim. Önüne gelen siyasetçiye vuruyor. Siyasetçiyi tartışma konusu yaparsak, korkarım bu ülke başka sıkıntılara da gebe kalır\" dedi. Ayrıcalıklarda \"kantarın topuzunun kaçtığı\"nı vurgulayan Çiçek, Yassıada örneğini verirken en çok siyasetçiye dokunulduğunu savundu. Çiçek, çoğu önemsiz suçlardan oluşan 112 dosyanın Anayasa Adalet Karma Komisyonu'nda gündeme gelmesini istedi. Erdoğan da, \"Dokunulmazlıkları siyaseti yıpratma malzemesi olarak kullanmak çok çirkin. Programımız neyse onun arkasındayız. Türkiye'nin bir numaralı gündemi bu konu değildir\" diye konuştu. ","label":"politics"} +{"text":"Jet Fadıl cezaevinde Siirt milletvekilliği düşen Fadıl Akgündüz, dün ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçundan çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Kartal Cezaevi’ne gönderildi SEMRA PELEK, TAHSİN AKSU İstanbul Siirt seçimlerinin iptaliyle milletvekilliği düşen Fadıl Akgündüz, hakkındaki \"nitelikli dolandırıcılık\" soruşturması kapsamında tutuklanarak Kartal Cezaevi’ne konuldu. Akgündüz, \"Kanunen milletvekiliyim. YSK’nın bu kararı karşısında AİHM’ye gideceğim. Dokunulmazlık hakkım kullandırılmıyor\" dedi. YSK’dan \"milletvekilliğinin iptal edildiği\" yolunda gönderilen yazıyı alan Bağcılar Başsavcılığı, hazırlık soruşturması aşamasında verilen, ancak Akgündüz’ün milletvekili seçilmesiyle durdurulan gıyabi tutuklama kararının yeniden infazı amacıyla mahkemeye başvurdu. Savcılık, Akgündüz hakkında, dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle TBMM’ye ulaştırılmak üzere Adalet Bakanlığı’na fezlekeyle gönderdiği soruşturma dosyasını da geri istedi. ÖZEL EKİP BEKLEDİ Bu gelişmeler yaşanırken, Asayiş Şube Müdürlüğü İnfaz Büro Amirliği, Akgündüz’ün tutuklama kararının çıkması halinde vakit kaybetmemek için adliyede üç kişilik ekip bulundurdu. Bir başka ekip de Akgündüz’ün Beylikdüzü Jetkent’teki evinin önünde bekledi. Bu arada Akgündüz, gıyabi tutuklama kararının çıkmasını beklemeden, saat 15.45’te evinden ayrıldı. Bu dakikalarda Bağcılar Sulh Ceza Mahkemesi, Akgündüz hakkındaki gıyabi tutuklama kararının yeniden uygulanmasını kararlaştırdı. Karar, İstanbul Emniyeti’ne de gönderildi. Çok sayıda polis ve gazetecinin eşlik ettiği Akgündüz, saat 16.30’da Bağcılar Adliyesi’ne ulaştı. Adliye girişinde soruları yanıtlayan Akgündüz, şöyle konuştu: \"Meclis, benim milletvekilliğimi düşürmesi gerekirken, sadece kararı genel kurulda okuyarak milletvekilliğimin düştüğünü ilan etti. Bu karar karşısında AİHM’ye gideceğim. Kanunen milletvekiliyim. İfademin alınması için çağrıldım. Dokunulmazlık hakkım kullandırılmıyor. Gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrilerek cezaevine gireceğim. Yanlış iş yapmadım.\" ‘İMZA İÇİN GELDİM’ Mağdur edilenin sadece kendisi olmadığını savunan Akgündüz, şöyle devam etti: \"Benimle birlikte, bu memlekete parasını gönderen 15 bin insan da mağdur oldu. Ben onların işini ayağa kaldırmak için Türkiye’ye geldim. Siirt’te Türkiye’nin ilk dünya otomobili İmza’nın fabrikasını kurmak için geldim. Fakat, Ümraniye sapığıymışım gibi, günlerdir polis evimin önüne gönderildi. Sanki kaçacakmışım gibi, bir milletvekili olduğum halde takip edildim. Psikolojik baskı altında tutulmaya çalışıldım.\" Daha sonra soruşturmayı yürüten Savcı Fahrettin Küçüköz’ün odasına çıkan Akgündüz, hakkındaki gıyabi tutuklama kararının vicahiye çevrilmesi amacıyla nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Tutuklama kararı yüzüne okunan Akgündüz, cezaevine gönderildi. 1235 yıl hapsi istenebilir Savcılık, soruşturma sonunda dava açması halinde, Almanya’da \"kâr ortaklığı\" vaadiyle kendilerinden para toplandığını, ancak herhangi bir pay almadıkları gibi anaparalarının da ödenmediğini öne süren 247 kişinin suç duyurusunda bulunmasını dikkate alarak, Akgündüz’ün \"nitelikli dolandırıcılık\" suçundan 494 - 1235 yıl arasında hapis cezası istemiyle yargılanmasını talep edebilecek. Vekilliği resmen bitti Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) Siirt’te milletvekilliği genel seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararı TBMM Genel Kurulu’nun bilgisine sunuldu. Karar okunduktan sonra TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, Siirt milletvekilleri Mervan Gül, Ekrem Bilek ve Fadıl Akgündüz’ün milletvekilliklerinin düştüğünü ve gerekli işlemin yapılacağını söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın mektubunun ortaya çıkmasıyla gerginleşen ortamın nedeni KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tan mı, yoksa hükümetin tavrından mı kaynaklandı? Eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen'le emekli büyükelçi ve Radikal gazetesi yazarı Gündüz Aktan yorumladı: • İlter Türkmen: \"Soruna çok iyimser hava içerisinde girdik. Öne süreceğimiz değişikliklerin kolay kabul edileceğini sandık. Bush baskısıyla, son metne istediğimiz değişiklikleri dahil edecekler zannettik. Sonradan anlaşıldı ki, Annan böyle bir taahhüde asla giremezdi. Annan Planı'nda köklü değişiklik yapmak çok zor. Bunları görebilmemiz gerekiyordu. ABD'nin Kıbrıs'ı dikte etme gücü yok. Annan'a muhtaçlar. Kıbrıs'ta aynı filmi görüyoruz. Denktaş'ın da çözüm arzusu yok.\" • Gündüz Aktan: \"Önemli bir hata, Bush'la görüşmelerde yapıldı. Erdoğan, 'ön şartları Rumlar kabul ederse, bizim de kabul edeceğimizi' açıkladı. Ancak, gizli görüşmede Annan Planı'nı değiştirilmesi talep edilmiş. Umarım talepler iletilmiştir, yoksa durum çok vahim. İkinci hata, Türkiye, AB'den tarih istiyor. Kıbrıs'ın da bir bütün olarak 1 Mayıs'ta üye olacağını biliyoruz. Barış görüşmeleri yapacağınızı, AB ülkeleri içerisinde lokomotif olan Fransa ve Almanya'ya söylemiyorsunuz! ABD'nin de baskısını isteyince bu durum ortaya çıktı. \" ","label":"politics"} +{"text":"'PKK varlığına son verin' Sezer, Türkiye'ye gelen Irak Cumhurbaşkanı'na, \"Teröre barınak olmayın. PKK'nın Irak'taki varlığına bir an önce son verilmesini bekliyoruz\" dedi ANKARA Milliyet \/ Fotoğraf: ALTAN BURGUCU Irak Cumhurbaşkanı Gazi El Yaver, resmi ziyaret için geldiği Ankara'da Türkiye'nin 3 talebiyle karşılaştı. Türkiye, Kerkük'ün özel statüsünün korunması, PKK \/ KONGRA - GEL'in Kuzey Irak'tan tasfiyesi ve ticaretin güvenli koşullar içinde yapılması taleplerini Irak tarafına iletti. El Yaver'in Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile görüşmesi, planlanandan bir saat uzun sürdü. Sezer ortak açıklamada, Irak'ta çalışan ve Irak'a taşımacılık yapan Türk vatandaşlarını hedef alan saldırıların, ekonomideki ikili ilişkileri engelleyecek boyuta ulaşmaması için etkin önlemlerin en kısa sürede uygulamaya konulmasının dile getirildiğini söyledi. Önem taşıyan bir diğer konunun, PKK \/ KONGRA - GEL'in Irak'taki varlığı olduğunu ifade eden Sezer, \"Yeni Irak'ın terör örgütlerine barınak oluşturmamasını ve terör örgütünün Irak'taki varlığına bir an önce son verilmesini beklediklerini El Yaver'e belirttim\" dedi. Sezer, Kerkük'ün demografik yapısının bozulması yönündeki girişimlerin Irak'ın istikrarını tehlikeye düşüreceğini aktardığını dile getirdi. El Yaver, karşılıklı iyi komşuluk prensiplerine bağlı kalarak, içişlerine müdahaleden uzak bir şekilde düşüncelerin dile getirildiğini belirtti. Irak Cumhurbaşkanı'nın ilk ziyareti Ankara'ya Irak Cumhurbaşkanı Gazi El Yaver, Bağdat'tan Ankara'ya Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı Casa tipi bir uçakla geldi. Yaver'i Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen karşıladı. El Yaver'in Ankara'ya birçok valizle gelmesi dikkat çekti. Anıtkabir'i ziyaret eden El Yaver, Çankaya'da resmi törenle karşılandı. ","label":"politics"} +{"text":"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 9 Mart 2004'te Aksaray mitinginde yaptığı konuşmada kendisi hakkında \"Çorba bu Başbakan\" diyerek kişilik haklarına saldırdığı iddiasıyla CHP Genel Başkanı Deniz Baykal aleyhine açtığı 25 milyar liralık manevi tazminat davası reddedildi. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dünkü duruşmada Erdoğan'ın avukatı Fatih Şahin, Baykal'ın sözlerinin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği yönündeki iddialarını yineleyerek davanın kabulünü istedi. Baykal'ın avukatı Ahmet Çörtoğlu ise, konuşmanın Erdoğan'ın kişilik haklarına saldırı içermediğini savundu. Mahkeme hâkimi, gerekçeli kararı daha sonra açıklanmak üzere davanın reddine karar verdi. Baykal, söz konusu konuşmasında, CHP'ye \"Kökü bereketsiz\" diyen Erdoğan'ı özür dilemeye çağırmış, Erdoğan'ın \"Kurnaz tilki erişemediği üzüme koruk dermiş\" sözünü hatırlatıp, \"Bir defa tilki değil kedi, üzüm değil ciğer, koruk değil mundar. Her şeyi çorba yapıp çıkarmış. Çorba bu Başbakan\" diye Erdoğan'ı eleştirmişti. ","label":"politics"} +{"text":"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ın bütünlüğünün korunması ve etnik temelli oluşumlara karşı Türkiye'nin hassasiyetini ABD gezisinde dile getireceklerini açıkladı. Ulusa Sesleniş programında konuşan Erdoğan, hafta sonu çıkacağı ABD gezisinin iki ülke arasındaki iyi ilişkileri daha da geliştirmek adına önemli kazanımlar getireceğini umduğunu kaydetti. Erdoğan, \"Bu ülkede gerçekleştireceğimiz görüşmeler sırasında, Türkiye'nin bölgesinde barışın ve istikrarın en önemli temsilcisi olma konusundaki kararlılığını bir kez daha dile getirme imkanı bulacağız\" dedi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: \"Buna bağlı olarak, özellikle Irak'ta barışçı ve Irak halkının tamamını esenliğe kavuşturacak bir çözüme ivedilikle ulaşılması konusundaki hissiyatımızı dile getireceğiz. Irak'ın bütünlüğünün korunması ve etnik temelli oluşumlara karşı Türkiye'nin hassasiyetlerini açıklıkla ortaya koyacağız. Mevcut savaş şartlarından yararlanarak bölgede terörist emeller besleyen oluşumlara mani olunması, bölgede barış ve istikrarı zedeleyecek ihmallere meydan verilmemesi konusundaki beklentilerimizi açıklıkla ifade edeceğiz. İki ülke arasında çok uzun yıllara dayanan dostluk ilişkilerinin bu ziyaretle daha da pekişeceğinden ve Türkiye'nin barışçıl endişelerinin dikkate alınacağından kuşkumuz yoktur.\" ","label":"politics"} +{"text":"Baykal’dan İtalyan soluna KADEK uyarısı Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmak için Roma’da bulunan CHP lideri Deniz Baykal, İtalyan ana muhalefet partisi Solun Demokratları’nın lideri Pierro Fassino ile görüşmesinde, İtalyan solunu KADEK’e karşı uyardı. Baykal, dünkü görüşmelerinden sonra yaptığı açıklamada, \"Fassino’ya KADEK’in tutumunu yeniden değerlendirmeleri gerektiğini söyledim. İtalyan solu bu zamana kadar KADEK’e iyi niyetle bakıyordu. 15 Ocak’taki terör saldırısı ile uzun dönemden sonra ilk kez kan döküldü. Bunu İtalyanlara söyledim. KADEK’e karşı dikkatli olmaları ve mesafeli davranmaları gerektiğini vurguladım\" dedi. Baykal, 21 Ocak’ta sona erecek toplantı çerçevesinde Sosyalistlerin, ABD’yi Irak’a karşı askeri operasyondan caydıracak bir çalışma programı hazırlayacağını söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"TBMM'de dün başlayan Anayasa değişikliği görüşmelerine kadınlar lehine \"pozitif ayrımcılık\" konusu damgasını vurdu. CHP'nin değişikliğe pozitif ayrımcılığı da ekletmek için verdiği iki önerge için AKP'li kadın milletvekilleri de \"hayır\" oyu kullandı. Önergelere yalnızca İzmir Milletvekili Serpil Yıldız ile İstanbul Milletvekili Lokman Ayva ve Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır \"kabul\" oyu verdi. Görüşmelerde CHP, kadın milletvekillerinin imzaladığı \"Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Alınacak geçici önlem ve düzenlemeler ayrım ve imtiyaz sayılmaz\" hükmünü içeren önerge verdi. Ancak AKP'den dokuz kadın milletvekilinin katıldığı oylamada, pozitif ayrımcılığı ateşli bir şekilde savunan Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin, çark ederek \"hayır\" oyu verdi. İstanbul Milletvekili İnci Gülser Özdemir, İstanbul Milletvekili Nimet Çubukçu ile Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin de \"hayır\" dedi. Akşit oylamada dışarı çıktı İlk önergenin oylamasında salondan çıkıp oylama bitince salona giren Devlet Bakanı Güldal Akşit, Halide İncekara, Nükhet Hotar ve Zeynep Karahan Uslu da oy kullanmamayı tercih etti. CHP'liler oylamalar sırasında AKP'li kadınlara elleriyle \"evet\" deyin işareti yaptı. Bazı CHP'liler de Tekin'e, \"Zeynep hanım, haydi, ne duruyorsunuz?\" diye seslendi. Önergelerin reddedilmesiyle Anayasa ile devlete, kadın - erkek eşitliğinin yaşama geçmesini sağlama yükümlülüğü getirilmiş oldu. Kadına pozitif ayrımcılık sağlayacak yasaların Anayasa'ya aykırı olup olmadığı konusu da Anayasa Mahkemesi'nin yorumuna bırakıldı. 10. maddede katılım düştü Anayasa'nın kadın - erkek eşitliğine ilişkin 10. maddesinde yapılan değişikliğin oylamasında katılım düştü. Oy kullanan 501 milletvekilinden 485'i kabul, 12'si ret, 2'si çekimser, 2'si boş oy kullandı. Anayasa değişikliği teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerin ardından maddelerine geçilmesi için yapılan oylamaya da 526 milletvekili katıldı, 514 \"kabul\", beş \"ret\" oyu çıktı. Altı milletvekili çekimser kalırken bir milletvekili boş oy kullandı. ","label":"politics"} +{"text":"Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in önceki gün Makedonya’ya yaptığı ziyaretin Manastır bölümü bazı talihsizliklere sahne oldu. Türkiye’nin Fahri Başkonsolosu Mithat Enver Cemal, şehri Cem’e gezdirirken yere yığıldı. Başkonsolosun yardımına Dışişleri’nden iki genç diplomat koştu.İki diplomat soğukkanlı müdahaleleriyle Cemal’i ayağa kaldırmayı başardılar. ","label":"politics"} +{"text":"Öymen: Milli Görüş terör çizgisine yakındı SALİHA ÇOLAK Ankara Milli Görüş Teşkilatı'nı en hareketli günlerinde devlet adına yakından izleyen eski diplomat CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen, \"Terör örgütü değiller ama sütten çıkmış ak kaşık da değiller\" dedi. Öymen, teşkilata ilişkin, beş yıl süren Bonn Büyükelçiliği görevi sırasında edindiği izlenimleri şöyle açıkladı: \"Biz Almanya'ya Milli Görüş'ü terör örgütü olarak bildirmedik, terör çizgisinin hemen altındaydı. Zaman zaman anayasa sınırlarını zorlayan duruşlar içine giren Milli Görüş'ün başka ülkelerin din adamlarının yanı sıra Kuzey Afrika kökenli birtakım dinci, şeriat yanlısı örgütlerle temasları vardı. Almanya Anayasayı Koruma Örgütü de, bu gelişmeler ve Doğu Almanya'nın şeriatçı örgütlere para aktardığı ortaya çıkınca bu örgütlerle ilişkisi olan Milli Görüş de yakından izlendi.\" ","label":"politics"} +{"text":"CHP'de tüzük değişikliği ve seçimli kurultay isteyen muhalifler, 3 Temmuz'da yapılacak Olağanüstü Kurultay gündemine tüzük değişikliği maddesinin de eklenmesini istedi. TBMM'de bazı milletvekilleri, il başkanları ve il temsilcilerinin katılımıyla basın toplantısı düzenleyen muhalifler adına açıklama yapan CHP Şanlıurfa Milletvekili Vedat Melik, CHP tabanından ve örgütlerinden gelen talepler doğrultusunda, tüzük değişikliği ve seçimli kurultay toplanması çalışmalarını, tüzüksel hakkı kullanarak başlattıklarını belirtti. Kurultay gündeminin tamamen talepleri dışında belirlendiğini belirten Melik, \"Genel Başkan Deniz Baykal tarafından gündemi belirlenen bu kurultay, tüzüğümüze ve CHP geleneklerine aykırıdır\" diye konuştu. Melik, \"Tüzük değişikliği istekleriniz kabul edilmezse kurultaya katılacak mısınız?\" sorusuna, \"Biz CHP'liyiz, her şartta o kurultaya katılırız\" yanıtını verdi. ","label":"politics"} +{"text":"Doğru Yol’un ‘telefon sapığı’ DSP milletvekilini cep telefonundan arayarak küfür ve tehdit eden kişinin, DYP İl Başkanı olduğu ortaya çıktı GÜNSELİ ÖNAL Ankara Samsun Gençlik ve Spor İl Müdürü Şahin Eker hakkındaki iddiaları bakanlığa bildiren ve Eker’in görevden alınmasını sağlayan DSP Samsun Milletvekili Tarık Cengiz’i cep telefonundan arayarak küfür ve tehdit eden kişinin, DYP İl Başkanı Fahri Eldemir olduğu ortaya çıktı. Cengiz, telefonda kendisini \"Şahin’i neden görevden aldırdın? Biz sana sorarız, sana gösteririz\" diye tehdit eden, \"Senin ananı avradını... bilmem nesine koyduğumun çocuğu\" gibi küfürler yağdıran kişiyi Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyet etti. Telefonu takibe alan savcılık, bu kişinin Eldemir olduğunu saptadı ve Eldemir hakkında dava açıldı. Bakanlık Teftiş Kurulu tarafından yapılan soruşturmada görevden alınan Eker’in 28.11.2001’de, yıllık iznini kullandığı sırada, DYP Grup toplantısına katıldığı belirlendi. Teftiş Kurulu’nun raporunda Samsun Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yetkililerinin kendi kurdukları Gençlik ve Spor Kulubü’ne \"il müdürlüğünün yüzme havuzu ve tenis kortları gibi tesislerini bedelsiz kullandırarak 30 - 35 milyar lira bir kaynak aktardıkları, müdürlüğün gelirlerini yarı yarıya azalttıkları, aktardıkları kaynağın 12 milyar lirasını Yönetim Kurulu Başkanı, üyeleri ve denetçilerinin menfaatlerine yönelik harcadıkları\" bildirildi. ","label":"politics"} +{"text":"DYP 21. yaşını kutladı DYP, dün kuruluşunun 21. yıldönümünü kutladı. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, partisinin kuruluş yıldönümü nedeniyle dün sabah parti yöneticilerinden oluşan bir heyetle Anıtkabir'i ziyaret etti. DYP'liler, akşam da Akay International Oteli'ndeki kuruluş kokteylinde bir araya geldi. ","label":"politics"} +{"text":"Uyusak da barajı geçerdik EYÜP KELEBEK DHA DYP Genel Başkan Adayı ve Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar, seçimin, seçimden önce kazanıldığını öne sürerek, \"Sadece propaganda döneminde seçime hazırlanmakla seçim kazanılmaz. DYP’nin bütün mensupları seçim çalışmasına girmese, evde TV seyredip çay - kahve içse, hatta evde uyusa bile biz durduğumuz yerde yüzde 10 oy alırız\" dedi. Seçim öncesi DYP teşkilatlarının üzerine düşeni yaptıklarını ancak teşkilatlara karşı görevlerin yapılmadığını öne süren Ağar, \"Şemsiye yeni baştan kurulacak\" diye konuştu. ABD, üsleri incelemek istiyor ANKARA Milliyet ABD, Türkiye’deki bazı üsleri inceleyerek Irak operasyonuna uygun hale getirilmesi için askeri heyet gönderme talebinde bulundu. Edinilen bilgiye göre, Pentagon, Türk Genelkurmayı’ndan Diyarbakır ve Malatya üslerini incelemek üzere askeri heyet gönderme talebinde bulundu. ABD, askeri üslerde ne tür ek çalışmaların yapılması gerektiğini belirlemek istiyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın resmen ilettiği isteğe göre, hükümetin izin vermesinin ardından Amerikan askeri heyetinin geliş tarihi belirlenecek. Daha önce bölgedeki üslerin özelliklerini belirlemek amacıyla NATO’dan gelen bir heyet incelemelerde bulunmuştu. Ancak, ABD ilk kez üsleri kendi adına incelemek istedi.. ","label":"politics"} +{"text":"Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD tarafının Türk askerlerinin Süleymaniye'de gözaltına alınması konusunda ortaya koyduğu delillerin ikna edici olmadığını söyledi. Başbakanlık'taki Ekonomik Sosyal Konsey toplantısının ardından soruları yanıtlayan Gül, baskını incelemeye alan Türk - ABD ortak komisyonunun dünkü görüşmelerinin anlayış havası içinde geçtiğini söyledi. Gül, \"Herkes ellerindeki delilleri ortaya koydu. Bugün (dün) öğleden sonra ABD tarafı, olaya katılanlarla görüşmek için Irak'a gidecek. Türk tarafı da bütün delilleri ortaya koymuştur\" dedi. Gül iddiaların ne olduğuna ilişkin soruyu ise \"İddiaları biliyorsunuz. Hepsinin cevapları da verilmiştir. Kimin, nasıl sebep olduğu kısa sürede ortaya çıkacaktır\" diye yanıtladı. ","label":"politics"} +{"text":"Karayalçın'dan Ankara formülü CHP ile SHP arasında Ankara'da seçim ittifakı yapılması için görüşmelere başlandı EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara CHP ve SHP arasında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için tek aday çıkarılması konusundaki temaslar yeniden başladı. Gayri resmi düzeyde yürütülen görüşmelerde, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ın, \"Ankara formülü\" olarak adlandırılan önerisi konuşuluyor. Karayalçın'ın önerisi iki temele dayanıyor. Buna göre CHP, ya da SHP büyükşehir adayı için birbirlerinin lehine yarıştan çekilecek. İlçe belediyelerinde de ya ortak aday çıkarılacak ya da ilçe paylaşımına gidilecek. İki partide 10 gündür tartışılan formülün kabul edilmesi için, Ankara'daki sivil toplum örgütleri de harekete geçti. Kurum temsilcilerinden oluşan heyet, CHP ve SHP'ye uzlaşmaları için baskı yapıyor. Oylar bölünmesin Bir süre önce işbirliği açıklaması yapan SHP, DEHAP, ÖDP, EMEP, Özgür Parti ve SDP'nin ortak Ankara adayı olarak adı geçen Karayalçın, CHP ve SHP'nin başkente kar��ı sorumluluğu olduğuna dikkat çekerek, \"Önemli olan seçimi kimin kazandığı değil, seçimi solun alması\" dedi. Karayalçın, sol partilerin, oyların bölünmesi nedeniyle 1994 ve 1999 seçimlerini kaybettiğini anımsattı. 1994'te Korel Göymen SHP, Ali Dinçer CHP'nin, 1999'da da Karayalçın CHP, Doğan Taşdelen DSP'nin adayı olmuş, ancak Melih Gökçek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazanmıştı. ","label":"politics"} +{"text":"Emniyet’te en kapsamlı operasyon ‘Tantan’ın adamları’ gitti Sezer’e sunulacak kararnameyle üç Emniyet genel müdür yardımcısı değiştirilirken, Ankara ve Bursa Emniyet müdürleri görevden alındı TOLGA ŞARDAN Ankara İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, Emniyet kadrolarındaki en kapsamlı operasyonunu gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e onay için sunulacak kararnameyle üç Emniyet genel müdür yardımcısı değiştirildi. Ankara ve Bursa Emniyet müdürleri de görevden alınırken, Müsteşar vekilliğine Manisa Valisi Muzaffer Ecemiş getirildi. Uzun süredir beklenen emniyet müdürleri kararnamesinin ilk aşaması dün gerçekleşti. Yücelen, Sadettin Tantan döneminde göreve getirilen bürokratların büyük bölümünü görevden aldı. Emniyet Müdürü Kemal İskender de, sürpriz bir şekilde Ankara’dan Balıkesir’e atandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne de, APK Uzmanı ve eski İzmir Emniyet Müdürü Hasan Yücesan’ın getirilmesiyle ilgili kararnamenin İçişleri Bakanlığı tarafından tamamlanarak Başbakanlığa gönderildiği belirtildi. Bursa Emniyet Müdürü Aydın Genç ile Balıkesir Emniyet Müdürü İhsan Yılmaztürk merkeze alındı. Genç’ten boşalan Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne Polis Başmüfettişi Reşat Altay’ın getirilmesine ilişkin kararnamenin hazır olduğu ifade edildi. Yine Tantan döneminde göreve getirilen genel müdür yardımcıları Tahsin Baş ve Nihat Kurtiç’in yerine Polis Başmüfettişi Abdullah Bolcu ve Kocaeli Emniyet Müdürü Feyzullah Aslan getirildi. Boş bulunan bir genel müdür yardımcılığına da, dört yıldır Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı görevini yürüten Emin Aslan atandı. Polis Akademisi Başkanlığı’na da, eski Emniyet Genel Müdürü Turan Genç ile anlaşamayarak istifasını veren APK uzmanı Tuncay Yılmaz oturdu. ","label":"politics"} +{"text":"CHP muhalefeti tatilde Muhalifler ihraç edilen milletvekileri Ahmet Güryüz Ketenci, Hasan Aydın ve Mehmet Tomanbay'ı arayarak üzüntülerini iletti. Muhalefet tatilde olduğu için bir araya gelemedi ANKARA Milliyet CHP'li muhalifler, Yüksek Disiplin Kurulu'nun (YDK), Genel Başkan Deniz Baykal'ı eleştiren İstanbul milletvekilleri Ahmet Güryüz Ketenci ve Hasan Aydın'la Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay'ı partiden ihraç etmesinin ardından, şimdilik bekleme kararı aldı. Ketenci, Aydın ve Tomanbay, haklarındaki ihraç kararlarını kısa süre içinde yargıya götürecek. Mahkemenin sonucunu bekleme kararı alan muhalif milletvekillerinin de bu hafta CHP yönetimin protesto eden bir açıklama yapacağı kaydedildi. Muhalifler, kararın ardından Aydın, Tomanbay ve Ketenci'yi arayarak üzüntülerini iletti. Tatilde oldukları için bir araya gelemeyen milletvekillerinin, bir değerlendirme toplantısı yapmaları bekleniyor. İhraç şaşırttı Muhalifler, \"Kınama bekliyorduk ama ihraç beklemiyorduk\" yorumunda bulunurken, istifa söylentileri de reddedildi. Kırklareli Milletvekili Siyam Kesimoğlu, \"İstifa sözkonusu olamaz. Haklı mücadelemize parti içinde devam edeceğiz. Arkadaşlarımızın ihracı şekli ayrılış. Hukuk yoluyla döneceklerdir\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"'Kerkük, Amerikan denetiminde olacak' Washington yönetimi Ankara'ya verdiği güvencede, Kerkük'te ABD komutasının aşılmayacağını belirtti WASHINGTON YASEMİN ÇONGAR Türkiye ile ABD ilişkileri kadar, Saddam rejimi sonrasında oluşacak yeni Irak'la Ankara'nın ilişkileri açısından da belirleyici olacağına inanılan \"Kerkük sınavı\", tahminlerden erken başladı. Kürt peşmergelerin dün fazla bir direnişle karşılaşmadan Kerkük'e girmeleri sonrasında, gerekirse askeri müdahalede bulunabileceğinin işaretlerini veren Ankara, Bush yönetiminden \"Kerkük, Amerikan denetiminde olacak\" güvencesini aldı. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül arasındaki telefon görüşmesinde, bölgeye ek birlik göndereceğini ve peşmergelerin istilacı güç olmasına izin verilmeyeceğini bildiren Washington, daha sonra Beyaz Saray Sözcüsü Ari Fleischer aracılığıyla da, Kerkük'ün Kürt peşmergelerin denetimine bırakılmayacağını açıkladı. Fleischer, Powell ile Gül'ün telefon konuşmalarına atıf yaparak, \"Türkiye, bu konudaki kaygılarını anladığımızı anlıyor. Kerkük, Amerikan denetiminde olacak\" dedi. Sözcü, Kürt partilerinin Kerkük'e egemen olmasına izin verilmeyeceğini ima ederek, \"Hikâyenin sonunun nasıl olacağına, hikâyenin başına bakarak karar vermeyin\" dedi. 'Kime karşı gireceksiniz?' Beyaz Saray açıklaması öncesinde, Milliyet'in görüştüğü bir ABD kaynağı, Kürt peşmergelerin kente girmesinin ardından Kerkük'teki farklı etnik grupların, \"sevinç gösterileri\" yaptığını belirterek, \"Türkiye'nin askeri müdahalesini gerektirecek bir ortam yok. Kerkük'te, Kürtler ile Türkmenler ya da Araplar arasında bir gerginlik yok. Türkiye kime karşı müdahale edecek?\" dedi. Şampanyalı kutlama Kuzey Irak'ta Kürtlerin denetimi altındaki kentlerde yaşayan halk, Kerkük'ün peşmergelerin eline geçmesini sevinç gösterileri düzenleyerek, şampanya patlatarak kutladı. ","label":"politics"} +{"text":"Hakan Uzan'ın 4. vatandaşlığı Ürdün vatandaşı olduğu resmi belgelerle kanıtlanan Hakan Uzan'ın Avrupa'nın finans merkezlerinden Lichtenstein'dan da vatandaşlık aldığı ortaya çıktı... TOLGA ŞARDAN Ankara Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Uzanlar'la ilgili soruşturması kapsamında Yavuz Uzan'ın ABD'de olduğu yolundaki bilgilerin ardından Hakan Uzan'ın da Meksika'da olduğu yönündeki bulgular Ankara'ya ulaştı. Hakan Uzan'ın ayrıca Ürdün ve Belize'nin yanı sıra Lichtenstein vatandaşlığıyla ilgili belgelerin savcılığa gönderildiği öğrenildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın başsavcılıkla birlikte yürüttüğü soruşturmada daha önce ele geçirilen belgelerin tercümesi yapıldı. Hakan Uzan'ın, Avrupa'nın önemli finans merkezlerinden Lichtenstein'ı şirket faaliyetleri nedeniyle tercih edebileceği dile getirildi. Berke Baraji belgeleri Halen aranan Hakan Uzan'ın Meksika'da olduğu yönünde bilgiler de Ankara'ya ulaştı. Amca Yavuz Uzan'ın 23 Ağustos'ta ABD'ye giriş yaptığının saptanmasının yanı sıra, Hakan Uzan'ın vatandaşı olduğu diğer ülkelere ait pasaportları kullanarak Meksika'ya giriş yapmış olabileceği belirtildi. Ürdün'e götürüleceği sırada yakalanan Uzanlar'a ait tüm evrak ve belgeler de BDDK ve TMSF'ye devredildi. Uzmanların inceleyeceği belgeler arasından, kişi ve şirketlere ait tapu kayıtları, önemli çekler ve belgelerin yanı sıra Uzan Holding'in inşa ettiği Berke Barajı'yla ilgili özel belgeler çıktı. Belgelerin tasnifi tamamlanmazken, emniyet Uzanlar'ın gayrimenkul tapularını arka arkaya gelen haciz olaylarından kurtarmak amacıyla yurtdışına çıkarmaya çalıştığına dikkati çekti. Kuryenin, Uzanlar'ın Ürdün'de kurduğu 7 şirketin en büyüğü Alfa'nın elemanı olduğu anlaşıldı. Bu şirkette Hakan Uzan'ın yanı sıra Rumeli Telekom ile 2 yabancı ortağın bulunduğu belirlenmişti. AKP'den suç duyurusu AKP'li Selahattin Beyribey ve İl Başkanı Remzi Aras, Genç Parti (GP) Genel Başkanı Cem Uzan hakkında, Sarıkamış Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Beyribey ve Aras, yaptıkları açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sürekli saldırıda bulunduğunu belirttikleri Uzan'ın, Sarıkamış'taki mitinginde de bu tutumunu sürdüğünü kaydetti. Uzan'ın konuşmasında \"karaktersizliktir\" sözünü kullandığını belirten Beyribey ve Aras, \"Konu artık adli makamlara iletildi. Kararı onlar verecek\" dedi. \"Uzanlar'ın helikopterleri ve uçağına yargı tedbir koydu\" Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Uzan Grubu'na ait 2 helikopter ve 1 uçağa tedbir kararı konulmasının yargı kararı olduğunu belirterek, \"Tedbir kararına istinaden işlem yapılmıştır\" dedi. Açılış ve ziyaretler için geldiği Sinop'ta, Uzan Grubu ile ilgili soruları yanıtlayan Yıldırım, Uzan Grubu'na ait 2 helikopter ve 1 uçağa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün işlem yaptığını söyledi. \"Söz konusu helikopterler ve uçakla ilgili tedbir kararı var\" diyen Yıldırım, şöyle devam etti: \"Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, tedbir kararına istinaden işlem yapmıştır. Bu konuda bir idari işlem, bir yargı kararı vardır. Bu nedenle uçuş izni verilmez. Şişli Sulh Hukuk Hâkimliği'nin tedbir kararı geldiği için buna riayet edilmiştir.\" 'Hayali çimento' alarmı Şişli Başsavcılığı, Uzanlar'ın çimento fabrikalarına bağlı bayilerden \"teminat\" adı altında bir yıllık çimento satış bedelinin toplandığı yolundaki bilgiler üzerine araştırma başlattı. Savcılığın isteği üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü, 81 ile talimat gönderdi. Kırmızı bültenle aranan Kemal ve Yavuz Uzan ile Hakan Uzan hakkında İmar Bankası'yla ilgili dava açan başsavcılık, devam eden soruşturmalar kapsamında gelen bir ihbar üzerine ailenin sabihi olduğu çimento fabrikalarına ilişkin araştırma başlattı. Savcılık, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği \"özel yazı\"yla, fabrika yönetimlerinin son 10 gündür bağlantılı oldukları bayilerden çek tahsil ettiği yönünde bilgiler geldiğini bildirdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün 81 ile gönderdiği yazıda, Uzanlar'a ait 10 çimento fabrikasının, yurt genelinde 200 kadar bayiden \"teminat\" adı altında bir yıllık satacağı çimento miktarı kadar para istediği belirtildi. Para yasal değil Yazıda, bu yöntemle toplanan paraların yasal olmadığı, üretilmeyen çimentonun satıldığı, paraların da banka şubeleri yerine Kemal Uzan'a gittiği bildirildi. Üst düzey bir emniyet yetkilisi, \"Bu paranın en az yüzde 50'sinin kaçak olduğunu sanıyoruz\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"İktidar partisi seçmeninin peşinde... Eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abromovitz, Irak’la ilgili olarak AKP’nin tavrını eleştirdi İHSAN DÖRTKARDEŞ DHA Eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abromovitz, olası Irak operasyonu öncesi AKP’nin seçmeninin isteklerinin peşinden gittiğini söylerken, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın bugün işbaşında olmamasının, \"Washington açısından talihsizlik\" olduğunu savundu. Amerika’nın Sesi radyosuna konuşan Abromovitz, Türkiye’de iktidarda olan AKP’nin, tabanından gelen \"Bir Müslüman ülkeye savaş açılmasına karşı olma\" baskısı altında bulunduğunu dile getirdi. Abromovitz, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’in Bağdat’ta Saddam Hüseyin ile görüşmesini de şaşırtıcı bulduğunu kaydederek şu görüşleri dile getirdi: \"Türkiye ve ABD tatmin edici bir düzenleme konusunda anlaşacaktır. Bu yönde gelişmeler olduğunu sanıyorum. ABD, Türkiye’de geçici olarak konuşlanacak asker sayısını 80 binden 15 bine kadar indirdi. Bir demokrat olan Özal, halkının Körfez savaşından uzak durma isteğine rağmen 1991’de ABD’yi destekledi. Demokrat niteliği konusunda kuşkular dile getirilen AKP ise, yeni Irak savaşına girip girmeme konusunda halkın peşinden gidiyor. Türkiye’de laikliğe önem veren çok sayıda Türk, bu hükümetin, dinin siyasetteki yeri açısından ne şekilde hareket edeceği konusunda kaygılı.\" ","label":"politics"} +{"text":"Ankara, Denktaş'ı korumayacak Hükümet, ABD ve AB'nin Denktaş yerine Talat'ı muhatap almasına sessiz kalmayı planlıyor UTKU ÇAKIRÖZER Ankara AKP hükümeti, referandum sonucunda KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın istifasını hedef alan tartışmalarda, 'Denktaş'sız olmaz' politikasını terk ederek KKTC liderini korumama kararı aldığı yönünde işaretler verdi. Ankara, ABD ve AB'nin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat'ı muhatap alma yönündeki politikalarına \"sessiz\" kalarak onay vermeyi planlıyor. Ankara'nın, KKTC'de Denktaş'ı hedef alan yeni bir hükümete de müdahale etmemesi bekleniyor. 'Karışmama' tercihi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e yakın kaynaklar, hükümetle Denktaş arasında hiçbir zaman uzlaşma olmadığını, ancak dengeler nedeniyle Denktaş'la yürümek zorunda kalındığını kaydetti ve \"Halkın yüzde 65 'evet' oyuyla tepki göstermesinden sonra Denktaş'ın istifa etmesi bekleniyordu. Eskiden olsa Ankara, Denktaş'ı korur, oradaki siyasetçilerin kulağını çekerdi. 'Karışmama' tercihi, Denktaş'ın istenmediğini ortaya koyuyor\" ifadelerini kullandı. KKTC'yi tecritten kurtarma çabasının Denktaş'la başarılmasının zor olduğunu vurgulayan hükümet kaynakları, Talat'la kazanımların gerçekleşmesinin daha kolay olduğunu belirtiyor. ","label":"politics"} +{"text":"AKP, TÜBİTAK'ta bildiğini okudu TÜBİTAK Başkanı seçimini bekleterek kurulda karar alacak çoğunluğun düşmesini sağladıktan sonra krizi çözme gerekçesiyle tek maddelik yasa çıkaran AKP, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in veto kararını dikkate almadı. Bilim Kurulu üyelerinin başbakan, başkanın da başbakanın önerisiyle cumhurbaşkanı tarafından atanmasına ilişkin yasa Milli Eğitim Komisyonu'nda aynen kabul edildi. Komisyon, kurumun özerkliğine gölge düşeceğini belirten Sezer'in, \"Krizin çözülmesi için bir kereliğine sadece başkanın atanması, boş olan altı üyeliğe yeter sayıya ulaşan kurul tarafından seçim yapılması\" önerisini dikkate almadı. Toplantıda CHP'liler, AKP'li üyelere \"TÜBİTAK'a bomba koymayın\" uyarısında bulundu. CHP'de yeniden türban tartışması CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Derviş'e yakınlığıyla bilinen CHP İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu'ndan sonra, İstanbul Milletvekili Zülfü Livaneli'nin de \"türban üniversitelerde serbest bırakılabilmeli\" şeklindeki açıklaması, CHP'de yeniden türban tartışması başlattı. Merkez Yönetim Kurulu'nda dün ele alınan tartışmaya Genel Başkan Deniz Baykal, sert tepki gösterdi. Baykal, \"Bunlar yanlış, din devletine özlem duyanların ekmeğine yağ sürüyorlar\" dedi. Livaneli'ye milletvekilleri de tepki gösterdi. Mustafa Özyürek, \"Üniversitelerde türbanlı eğitim yapıldığında, başı açık derse katılma imkânı kalmaz\" dedi. Kadın Kolları Başkanı Güldal Okuducu ise, \"Siyasallaşmış şekilde din görüntülerine izin verilmesi, laik hukuk devletinde uygun görülen davranışlar olamaz\" diye konuştu. Dün onların günüydü... Dünya Özürlüler Günü nedeniyle Anıtkabir'i ziyaret eden engelliler Atatürk'ün huzurunda saygı duruşunda bulundu. Mozoleye çıkan merdivenleri tırmananlardan biri de ortopedik engelli Hüseyin Delihasan'dı. Delihasan, Merdivenleri çıkamayan engellilere de askerler yardımcı oldu. Dünyanın birçok ülkesinde de engellilere yalnız olmadıkları mesajı veren aktiviteler düzenlendi. Ukrayna da bu ülkelerden biriydi. Kiev'deki dans şampiyonasının birincileri Boris Baskovskiy ve Olga Teterkina, engelliler arasında düzenlenen güzellik yarışmasında 'zafer dansı' yaptı. ","label":"politics"} +{"text":"Güvenlik Konseyi Kıbrıs'ta bölündü BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'la ilgili tartışmada görüş birliğine varamadı. İngiltere ve ABD tasarısını oylaması, Rus ve Çin diplomatların itirazları üzerine yapılamadı SEMA EMİROĞLU New York Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'la ilgili kararda görüş birliğine varamadı. Toplantının basına açık oturumunda konuşan, Annan'ın Kıbrıs özel temsilcisi Alvaro De Soto, müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasından Rauf Denktaş'ı sorumlu tutan rapor hakkında bilgi verdi. Daha sonra yapılan kapalı görüşmelerde, İngiltere ve ABD'nin sunduğu karar tasarısının görüşülmesine geçildi. Ancak toplantı sonunda yapılması beklenen oylama, Rus ve Çin diplomatların, Annan planının gelecekteki müzakerelere zemin alınacağına ilişkin ifadenin tasarıdan çıkarılmasını istemeleri üzerine yapılamadı. Türk tarafının, planı görüşme zemini olarak almayı ve referenduma sunmayı reddettiğini savunan Rum yönetimi, Konsey'in onayına karşı çıkarken, Rusya da bu görüşü destekledi. ABD Temsilciler Meclisi ise, Kıbrıs'ta görüşmelerin yeniden başlatılmasına destek veren bir karar tasarını kabul etti. Tasarıda, Annan'ın planının başarısızlığa uğramasının sorumluluğu, Denktaş'a yüklendi. Türk yetkililerden Denktaş'a baskı uygulanması istendi. ","label":"politics"} +{"text":"Ankara'da bunlar konuşuluyor Yolsuzlukla mücadeleye basın desteği! Bakanlar Kurulu’nun gözde yemeği hangisi? Hüsamettin Özkan’ın bilinmeyen merakı... Yılmaz doktor da dinlemiyor.. Derviş neyi bekliyor? Serpil Çevikcan Hükümet, yolsuzlukla mücadelede gazetecilerle işbirliği yapacak Hükümet, \"Etkin yönetim ve yolsuzluklarla mücadele\" konusunda Hazine Müsteşarlığı, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı temsilcilerinin bulunduğu bir Yönlendirme Komitesi ve Çalışma Grubu oluşturdu. Hükümet bu çerçevede, yolsuzluğun boyutları ve alanlarının tespiti, bu alanda uluslararası deneyimlerden yararlanılması ve bundan sonraki çalışmalara yol gösterici olması bakımından Eylül 2001’de \"Etkin Yönetim ve Yolsuzlukla Mücadele\" konulu bir konferans düzenleyecek. Bu konferans öncesi de, \"Türkiye’de Etkin Yönetim ve Yolsuzlukla Mücadele Stratejisinin Geliştirilmesi\" amacıyla bir eylem planı hazırlayacak ve bunu konferansa sunacak. Eylem planının oluşturulması aşamasında sivil toplum örgütlerinin ve basının katkılarının da faydalı olacağını düşünen hükümet, bu amaçla altı gazetecinin de Yönlendirme Komitesi toplantısına katılmasını istedi. Hüsamettin Özkan’ın tekne kaçamağı Her zaman Başbakan Ecevit’in yanıbaşında, Bakanlar Kurulu salonunda, Başbakanlık koridorlarında görmeye alıştığımız Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan hiç tatil yapmaz mı? Bugüne kadar tek hobisinin gençliğindeki dans merakının olduğu gazete sütunlarına yansıyan Özkan’ın asıl iki büyük hobisinin daha olduğu ortaya çıktı. Özkan, en yenisi 1967 model çok sayıda antika Amerikan arabası sahibi. İstanbul’da tuttuğu otomobillerini gözü gibi koruyor. Özkan’ın diğer büyük merakı ise tekneleri. Teknelerden biri 1926 model ve 13 metre boyunda. Özkan, teknelerinden birini Göcek’te diğerini İstanbul’da tutuyor. Geçtiğimiz günlerde Ankara’dan kaçarak teknesiyle buluşan Özkan’ın yıllardır kaptanlık lisansı taşıdığı da kulislere yeni yansıdı. Yılmaz sigaradan nasıl uzak duruyor? Kongre telaşıyla hafta sonunu geçiren ANAP lideri Mesut Yılmaz, geçtiğimiz günlerde yakın çevresine Tantan olayından aldığı dersi, şu cümlelerle ifade etmiş: \"Bazen parti içinde aşırı demokrasi zararlı oluyor. Bunu Tantan olayında gördük. Bundan sonra yenilen gider\" Yılmaz’ın sigarayı bırakması için çevresinden yapılan baskılar kar etmiyor. Hatta sigarayı bırakma gününde kendisinin öncü olması istenmiş ama Yılmaz, onu da reddetmişti. İstanbul Milletvekillerinden biri anlatmış... \"Bizim Genel Başkan sigaradan uzak duruyor\" deyince çevresindekiler şaşırıp \"nasıl\" diye sormuşlar. Vekil, yanıtı vermiş; \"Doktor sigaradan uzak dur deyince, bizimki 80 santimlik ağızlıkla dolaşmaya başladı...\" Derviş nefesini tuttu IMF Birinci Başkan Yardımcısı Stanley Fischer’ın Türkiye’yi ziyaretinin ardından nispeten rahatlayan ekonomi, Kemal Derviş’i de rahatlatmış görünüyor. Derviş’in Fischer’ın Türkiye’den ayrılmasının ardından yakın çevresine yaptığı değerlendirme de bu yönde. Ancak geçtiğimiz günlerde Ankara kulislerine yansıyan bilgiler, Derviş ve ekibinin nefesini tutarak, aslında bu haftayı beklediğini gösteriyor. Derviş, çalışma arkadaşlarına, \"Her şey iyi de, faizlerin düşmesi lazım. Bu hafta faizi de düşürürsek bu iş bitmiştir. Kriz riski taşımayız\" demiş. Derviş, bu hafta Merkez Bankası’nın yapacağı faiz operasyonunun sonuçlarını büyük bir heyecanla beklediğini söylemiş. Bakanlar Kurulu’na kuru - pilav Her Bakanlar Kurulu toplantısı bitiminde hükümet üyeleri yemeklerini yiyip toplantıdan ayrılıyor. Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, kriz öncesi \"Arkadaşlar her gün değişik bir yemek yiyeceğimize kuru fasülye, pilav ve ayrana talim edelim. Medyanın her gün Bakanlar Kurulu mönüsü vermesi hoş olmuyor\" diye serzenişte bulundu. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan da Yılmaz’ın bu önerisini esprili bir şekilde destekledi. Ama mönü yine değişmedi. Ta ki krize kadar. Ekonomik kriz ortaya çıkınca Bakanlar Kurulu’nun yemek mönüsü de etkilendi ve Mustafa Yılmaz’ın dediği gerçekleşti. Bakanlar artık kuru fasülye ve pilava talim etmeye başladı. ","label":"politics"} +{"text":"İSKİ kendi suyunu içmiyor \"Şebeke suyunun kalitesi çok yüksek, vatandaşlar musluktan su içsin\" diye çağrıda bulunan İSKİ'nin Genel Müdürlük binasındaki çalışanları Hamidiye suyu içiyor MEHMET DEMİRKAYA İstanbul Şehir şebeke suyunun damacana sularından daha kaliteli olduğunu iddia ederek, vatandaşı musluktan su içmeye çağıran İSKİ'nin Genel Müdürlük binası personeli Hamidiye suyu kullanılıyor. İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, yapılan çalışmalarla şehir şebeke suyunun, içilebilir sınırın çok üstünde bir kaliteye sahip olduğunu ve bunun bağımsız kuruluşlarca doğrulandığını söylemişti. Çodur, İSKİ'nin şehir şebekesine verdiği suyun damacana sularından daha kaliteli olduğunu da savunmuştu. Mutfak suyu da Hamidiye'den Oysa İSKİ personeli, musluktan akan sudan içmiyor. Bir belediye kuruluşu olan Hamidiye A.Ş.'nin damacana sularını tercih ediyor. Aksaray'daki İSKİ Genel Müdürlük binasının en üst katındaki personel mutfağında da Hamidiye suyu kullanılıyor. Mutfakta görevli bir personel de, mutfaktaki su tanklarına musluk suyu değil, Hamidiye suyu basıldığını doğruluyor. Sadece İSKİ'de değil, Büyükşehir Belediyesi'nin diğer birimlerinde de Hamidiye suları içiliyor. Belediyedeki görevliler, suyun Hamidiye bayiilerinden alındığını ve bedelinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalemi'ne fatura edildiğini söyledi. 'İsteyen istediğini içebilir' \"Vatandaşa 'musluktan su için' diye çağrıda bulunuyorsunuz ama İSKİ ve belediyede Hamidiye suyu kullanılıyor\" hatırlatmamız üzerine Dursun Ali Çodur, şunları söyledi: \"Biz İSKİ'nin suyunun daha kaliteli olduğunu söylüyoruz. Bunu bağımsız kuruluşlar da doğruluyor. Ancak isteyen istediği suyu içebilir. Daha az kaliteli damacana suyunu içmek isteyene de karışamayız. Bizim söylediğimiz sadece bizim suyun daha kaliteli olduğudur.\" ","label":"politics"} +{"text":"Atasagun'un 'tatili' bitti ANKARA Milliyet Alattin Çakıcı skandalıyla ilgili sorulara yanıt verirken \"Konuyu tatilim bitince Başbakan'la görüşeceğim\" diyen MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, tatilini kesmek zorunda kaldı. Erdoğan, dün makamında kabul ettiği Atasagun'dan konuya ilişkin bilgi aldı. Erdoğan, dün İstanbul'dan Ankara'ya dönüşünde Esenboğa Havalimanı'nda da konuşmadı. \"Kozinoğlu ile ilgili soruşturma iznini verdiniz mi?\" sorusunu duymamazlıktan gelen Erdoğan, gazetecileri iten korumalarına \"Arkadaşları üzmeyin\" dedi. Erdoğan, Başbakanlık binasına geldikten kısa bir süre sonra Atasagun, Başbakanlığa geldi. Atasagun'un Erdoğan'a bilgi verdiği öğrenildi. 25 dakikalık görüşmenin ardından Erdoğan'ın, Kozinoğlu hakkında soruşturma yapılması için Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu harekete geçirmemesi dikkat çekti. Kaynaklar, konunun yargıya sevk edildiğini, ikinci soruşturmanın yapılmasına gerek olmadığını vurguladı. Erdoğan'ın konuyu değerlendirdikten sonra nihai kararını vereceği de belirtildi. ","label":"politics"} +{"text":"Türk elçiliğine roketli saldırı Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği, dün roketli saldırıya uğradı. Elçilik binasının yakınında da bir bomba bulundu DIŞ HABERLER SERVİSİ Irak'ın başkenti Bağdat'taki Türkiye Büyükelçiliği'ne yönelik roket saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda ölen ve yaralanan olmazken, roketin isabet etmesi sonucu elçiliğin dış duvarında hasar meydana geldi. Iraklı direnişçilerin dünkü hedefleri arasında Veziriye semtindeki Türk Büyükelçiliği'nin yanı sıra İran ve Almanya elçilikleri de vardı. Türkiye Büyükelçiliği'ne düzenlenen roket saldırısında, patlamanın etkisiyle binadaki bazı camlar kırıldı. Binaya 200 metre mesafede bulunan bir bomba da etkisiz hale getirildi. Saddam rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye Büyükelçiliği birçok kez silahlı saldırıya hedef oldu. Bunlardan en kanlısı ekimde gerçekleştirilen intihar saldırısıydı. TBMM'nin, hükümete Irak'a asker gönderilmesine ilişkin yetki tezkeresi vermesinden birkaç gün sonra bomba yüklü bir araçla elçiliğe saldırı düzenlenmişti. Olayda iki kişi ölürken 19 kişi yaralanmıştı. Eylemci, bomba yüklü aracı elçiliğe fazla yaklaşamadan patlatmış, böylece elçilik binasında hafif hasar meydana gelmişti. Bağdat'taki İran Büyükelçiliği'nin önündeki beton bloklardan birine de dün bir füze isabet ederken, Almanya Büyükelçiliği'nin birkaç metre yakınındaki bir eve havan topu mermisi düştü. ","label":"politics"} +{"text":"Zana ‘tahliye’ için başvurdu Avukatları aracılığıyla Ankara DGM’ye başvuran Leyla Zana, Dicle, Doğan ve Sadak, yeniden yargılanma istedi ANKARA Milliyet Eski DEP’li milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak, avukatları aracılığıyla Ankara DGM’ye başvurarak yeniden yargılanma talep etti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, 2. uyum paketi kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının yeniden yargılama nedeni sayılmasına ilişkin düzenlemeyi onaylamasının ardından Avukat Yusuf Alataş, Ankara 1 No’lu DGM’ye yeniden yargılanma talebini içeren dilekçeyi sundu. Alataş, AİHM’nin, DEP davasına ilişkin kesin kararını 17 Temmuz 2001’de verdiğini ve sanıkların adil yargılanmadıkları hükmüne vardığını anımsatarak, şunları kaydetti: \"Yasa yürürlüğe girdiği için, daha önce hükmü veren 1 No’lu DGM’ye başvuruda bulundum. Yeni düzenlemeyle yargılanmanın yenilenmesini, bu milletvekillerinin 8 yıl 10 aydır cezaevinde olduklarının da dikkate alınarak, infazın durdurulmasını ve serbest bırakılmalarını talep ettim. Talebin kabul edileceğini umuyorum.\" ","label":"politics"} +{"text":"Türkiye'nin stratejik önemi azalabilir Hükümetle uyum içinde olduklarını vurgulayan Orgeneral Hilmi Özkök, \"ABD'nin Bulgaristan ve Romanya'yı öne çıkartmasıyla stratejik önemimiz azaltılabilir\" dedi SALİHA ÇOLAK Ankara Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Siirt'te okuduğu şiir nedeniyle cezaevine giren ve uzun süre siyasi yasaklı kalan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümetle \"şiir gibi\" uyum içinde çalıştıklarını söyledi. TBMM Milli Savunma Komisyonu üyeleriyle Genelkurmay'da görüşen Özkök'ün değerlendirmeleri şöyle: ABD'NİN IRAK'A GİRMESİNİN BİRÇOK NEDENİ VAR: ABD'nin Irak'a girmesinde birçok neden sayabilirim. Petrol açısından zengin Irak ve Kafkasya'nın önemi nedeniyle bölgeye geldi. Başka neden; Arap ülkelerinin bölünmesi. Bu durumda İsrail'in güvenliğini sağlamak için zemin oluşturabilir. Türkiye'nin önemini azaltmak için Bulgaristan ve Romanya'ya yatırım yapıp öne çıkartıyor. Bunlar Türkiye'nin stratejik öneminin azaltılmasına neden olabilir. SADDAM BİR YERE GİDEMEZ: Saddam'ın Irak'ta olduğunu sanıyorum. Belki başka bir ülkeyle iltica için görüşme yapıyordur. Ama ABD artık bunu kabul etmez. Savaş suçlusu olarak yargılanabilir. HER ŞEYE HAZIRIZ: ABD ile yürütülen temaslar sonucu peşmergelerin çıkacağı bildirildi. İki tabur asker indirdiler, rahatladık. ABD iyi niyetli davranıyor, K. Irak konusunda güveniyoruz. Peşmergeler Kerkük'ten kesinlikle çıkacak. Taviz verilmeyecek. Her türlü gelişme karşısında hazırlığımız var. İSTİHBARAT DESTEĞİ DE VERDİK: Hava sahasını, limanları kullandırdık, istihbarat desteği verildi. Amerika'ya yardımlarımız yabana atılamaz. Amerikalılar, Irak'ın yapılandırılmasında herkesin katkısı oranında söz sahibi olacağını belirtiyorlar. Türkiye de katkısı oranında söz sahibi olacaktır. Kuzey, Türkiye'siz düşünülemez. Amerika'nın Türkiye'ye ihtiyacı var. ARTIK TEKNİK ÜSTÜNLÜK ŞART: Ordular için artık sayısal üstünlük yeterli değil, teknik üstünlük şart. Helikopterler, zırhlı birlikler etkili oluyor. Güçlü ordu için güçlü bir ekonomi gerekiyor. Bir kör kurşunu dahi ziyan etmiyoruz. Geçen yıllara oranla savunmaya daha az ödenek ayrılması ne kadar tasarruflu olduğumuzu gösteriyor. Modernizasyona ihtiyaç var. AWACS ALMALIYIZ: Ateş çemberi içindeyiz. Her an hazırlıklı olmalı, son teknolojiyi kullanmalıyız. Askeri harcamalarımız Polonya'nın, Yunanistan'ın bile gerisinde. Bütçe sınırlarını biliyoruz, ama alınması gerekenler var. Awacs uçakları Yunanistan'da bile var, bunları almamız lazım. Hedefi daha isabetli vurmaya yarayan birtakım araçları almalıyız. 'Hükümetle şiir gibiyiz' Başbakan ve Dışişleri Bakanı'yla sürekli görüştüklerini belirten Genelkurmay Başkanı Özkök, \"Bir orkestra gibi, şiir gibi uyum içinde çalışıyoruz. Türk ordusu, Başbakanı, Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, MGK'sıyla koordineli bir şekilde çalışıyor\" dedi. Toplantıda AKP'li Yüksel Çavuşoğlu'nun, \"Türkiye'nin Irak politikası belli değil. Irak konusunda izlediğimiz politikayı açıklar mısınız?\" diye sorması üzerine Özkök, şu yanıtı verdi: \"Irak politikasının ne olduğunu siz bilirsiniz, siyasi güç sizsiniz, sizlerin bilmesi lazım. Ben anayasal çerçevede görevimi yapıyorum. TSK devletiyle bir bütün, biz devlet politikasını uyguluyoruz.\" ","label":"politics"} +{"text":"Yasa tamam, açık kapanıyor... Eleman temininde güçlük çekilen yerlerde sözleşmeli sağlık personeli çalıştırılmasına ilişkin tasarı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. AKP Grup Başkan Vekili Haluk İpek, Sağlık Bakanlığı'na 1000 asistan kadrosu verilmesini öngören bir maddenin yasaya eklenmesi için önerge verdi. Ancak TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, içtüzük uyarınca Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin salt çoğunluk olan 21 kişiyle önergeye katılması koşulunu anımsattı. AKP bu çoğunluğu sağlayamayınca, önerge işleme alınamadı. n ANKARA Milliyet Rumlardan KKTC'lilerle evlilik izni Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Meclisi, vatandaşlarının KKTC vatandaşlarıyla evlenmesine imkân tanıyan bir kanun tasarısını oybirliğiyle kabul etti. Yeni yasaya göre, farklı dinlere mensup \"Kıbrıs vatandaşları\" resmi nikâh kıyabilecek. Rum Kesimi'nin 1960 Anayasası'ndaki eski medeni kanuna göre, Rumlarla Kıbrıslı Türklerin evlenmesi yasaktı. KKTC vatandaşlarının önünde de Kıbrıslı Türk olmayan \"Kıbrıs vatandaşları\"yla evlenmesi engeli bulunuyordu. Rumlar ise Kıbrıslı Türkler hariç diğer yabancılarla evlenebiliyordu. Rum Bakanlar Kurulu da, Temmuz 2001'de kabul ettiği \"Evlilik Yasa Tasarısı\"nı onay için meclise göndermişti. Geçen yıl Rum Kesimi'nde 10 yıldır birlikte yaşayan Türk erkekle Rum kadının aşkı, Glafkos Klerides yönetimini yeni yasa hazırlamak zorunda bırakmıştı. Çiftin evlilik başvurusu, \"anayasal engeller\" nedeniyle geri çevrilince, Rumlar iki sevgiliyi evlenmeleri için Bulgaristan'a göndermişti. 8. madde değişmedi CHP, Sezer'i savundu TBMM Adalet Komisyonu'nda vetolu maddelerin görüşülmesi sırasında CHP milletvekilleri, 6. Uyum Paketi'nin Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 8. maddesinin kaldırılmasına ilişkin hükümlerini veto eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i savundu. Komisyonda, Sezer'in veto gerekçelerine katılan CHP'li üyeler, bu gerekçeler doğrultusunda 7. Uyum Paketi'nde çalışma yapılması kaydıyla maddelerin aynen kabul edilmesine destek verdi. CHP Adana Milletvekili Ziya Yergök, \"Sanki herkes AB'den yana, Cumhurbaşkanı karşısında gibi gösterildi\" dedi. AKP Kayseri Milletvekili Mahmut Duru ise, bölücülüğün TCK'nın diğer hükümlerinde her aşamasıyla engellendiğini vurgulayarak, maddelerin aynen kabul edilmesini istedi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek de, özgürlük alanlarının genişletilmesi için çalıştıklarını söyledi. Maddeler aynen kabul edilerek yeni bir vetonun yolu da kapatıldı. ","label":"politics"} +{"text":"Azeri itirafı... Azeri vekiller, AKPM'de, Yukarı Karabağ'ın tanınmasına yol açar korkusuyla KKTC'nin temsili oylamasından kaçmış DIŞ HABERLER SERVİSİ Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki (AKPM) Azerbaycan Heyeti Başkanı Samed Seyidov, AKPM'de 29 Nisan'da yapılan oylamaya, KKTC'li parlamenterlerin Rum heyetinden ayrı olarak temsil edilmeleri yönünde çıkabilecek olumlu bir kararın, Ermenistan'la aralarında sorun olan Yukarı Karabağ'daki ayrılıkçı yönetiminin tanınmasına örnek oluşturmasını istemedikleri için katılmadıklarını söyledi. Azeri Meclisi'nde gündeme gelen \"AKPM'de Azerbaycan'ı temsil eden 8 milletvekillerinin, KKTC milletvekillerinin oturumlara katılmalarını sağlayacak rapor oylanırken, salonu terk etmesi\" konusunda söz alan Seyidov, AKPM'deki oylamada KKTC temsilcilerinin katılmasıyla ilgili karar çıkmasının, tanınmayan ayrılıkçı yönetimlerin tanınmasına yönelik örnek oluşturabileceğini ileri sürdü. Seyidov, bu nedenle Azeri milletvekillerinin oylamaya \"bilerek\" katılmadığını ifade etti. Böylece, Azeri yönetiminin Ankara'nın tüm ısrarına rağmen KKTC'ye neden yeterli destek vermediği de açıkça itiraf edilmiş oldu. 'İlk biz tanırız' Bu arada, Türkiye'de bulunan Azerbaycan Devlet Bakanı Yardımcısı Valeh Tofik Hacıyev, \"Uluslararası platformda ve Avrupa'da tanınmasıyla ilgili herhangi bir çalışma ya da hareket başlatılması halinde KKTC'yi ilk tanıyacak ülke Azerbaycan'dır\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Yeni tartışma: Sarhoşlar Anayasası Erdoğan'ın, \"Arıkan o kadar sarhoştu ki Soysal bile dayanamadı\" sözlerini Prof. Soysal yalanladı: \"Tayyip Erdoğan karıştırıyor\" HABER MERKEZİ AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın 1982 Anayasası'nı \"Sarhoşlar Anayasası\" olarak nitelemesi ve \"Danışma Meclisi üyesi Vural Arıkan o kadar sarhoştu ki, oturumu yöneten Mümtaz Soysal bile dayanamayıp ‘Lütfen yerinize oturun sayın bakan’ demek zorunda kaldı\" sözleri yeni tartışma yarattı. 1982 Anayasası'nı hazırlayan Danışma Meclisi'nde bulunmadığını belirten Soysal, \"Oturum yöneticisi olmadım. Sanırım, Erdoğan beni başka birisiyle karıştırıyor\" dedi. Arıkan'ın sınıf arkadaşı olduğunu ve sarhoş haline tanık olmadığını anımsatan Soysal, \"61 Anayasası'nın hazırlanmasında yer aldım. Kendisine sormak gerek. Kimi, neyi kastediyor? Arıkan'ın Meclis'te bulunduğu dönemde ben yoktum.\" Aldıkaçtı: Alkolik değilim Anayasa Profesörü Orhan Aldıkaçtı ise Erdoğan'ın Kanal D’de yayınlanan kasetteki konuşmasını değerlendirirken, \"Erdoğan'la karşılaşsak kendisine selam verir, konuşurdum. Çok nadir alkol alan birisiyim. Şarhoş kelimesi söylenmemesi gereken bir kelimeydi\" dedi. Erdoğan’ı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemlerde icraatı nedeniyle beğendiğini belirten Aldıkaçtı, şu görüşleri dile getirdi: \"Erdoğan’ın ‘Anayasayı hazırlayan alkolikler’ sözlerini söylediği kişiler arasında ben de vardım. Ben sadece katıldığım kokteyllerde bir kadeh alkol alırım. Sonuç olarak alkolik ya da sürekli içen biri değiliz.\" ","label":"politics"} +{"text":"Avukat değil, 'suç ortağı' 'Neşter' sanıklarını savunan avukatların DGM'deki bir memurdan rüşvet karşılığı müvekkillerin telefon konuşmaları bulunan CD'leri satın aldıkları ortaya çıktı... GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara SSK'ya fahiş fiyatla malzeme alımıyla ilgili \"Neşter Operasyonu\" davasında yargılanan ünlü doktor ve firma sahiplerini savunan 10 avukatın DGM'deki bir memurdan rüşvet karşılığı müvekkillerinin telefon konuşmaları bulunan CD'leri satın aldığı ortaya çıktı. CD'leri bir avukatın bürosunda ele geçiren Savcı Ömer Süha Aldan, sanık avukatları ve memur hakkında \"rüşvet almak - vermek\" suçundan soruşturma başlattı. Ankara 2 No'lu DGM'de geçen hafta görülen davada KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın doktoru Derviş Oral'ın da aralarında bulunduğu sekiz sanık, yaklaşık 17 saat süren duruşmanın ardından 100'er bin dolar kefalet karşılığı tahliye edildi. 7'si doktor, 4'ü SSK bürokratı, 48'i firma yetkilisi 59 sanıklı davayı açan Aldan'ın en önemli kanıtlarını sanıkların birbirleriyle yaptıkları telefon konuşmaları oluşturdu. Yaklaşık bir yıl telefon konuşmalarını kayıt altına aldıran Aldan, operasyonun sürmesi nedeniyle konuşmaların yer aldığı CD'leri DGM Emaneti'ne teslim etti ancak mahkemeye hemen vermedi. Sanık avukatları ise soruşturmaya ilişkin bilgilerin de bulunduğu CD'lere büyük ilgi gösterdi. Aldan'a bir süre önce gelen ihbar ise, müvekkillerinin \"rüşvet vermediğini ve almadığını\" savunan avukatların rüşvet karşılığı CD'leri ele geçirdiklerini ortaya çıkardı. Aldan'ın ifadesini aldığı T.S. adlı DGM personeli, avukatlara CD'leri 750'şer dolar karşılığı sattığını itiraf etti. CD'LER AVUKAT BÜROSUNDA Aldan ve DGM Savcısı Cengiz Köksal, önceki gece sanıklardan Onmed firmasının sahibi Mehmet Nazif Edin'in avukatı Nurullah Albayrak'ın bürosuna baskın yaptı. Baskında söz konusu CD'ler ele geçirilirken, Albayrak CD'leri para karşılığı almadığını savundu. Aldan, ihbarda ve ifadelerde adı geçen tüm avukatlar hakkında \"gizliliği ihlal\" suçundan soruşturma başlattı. Mahkemede Neşter'le Örümcek muhabbeti TÜRKER KARAPINAR Ankara Neşter Operasyonu davasında 100'er bin dolar kefaletle serbest kalan ve aralarında Prof. Dr. Derviş Oral'ın da bulunduğu altı sanık, cezaevindeyken dostluk kurdukları Örümcek Ağı Operasyonu davasının bir numaralı sanığı Erol Maks Kohen'e destek vermek için yargılandığı duruşmayı izledi. Kohen de Oral'a el sallamak isterken sanık sandalyesini kırdı. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın dünkü duruşmasına tutuklu Kohen ile tutuksuz yedi sanık katıldı. Mahkemeyi izleyenler arasında Oral'ın yanı sıra Neşter davasının ilk duruşmasında kefaletle tahliye edilen işadamları İbrahim Erdoğan, İsmail Uğur ve eski SSK Genel Müdür Yardımcısı Ertan Rifat Telhan da yer aldı. Mahkeme, işadamı Ahmet Arıkan hakkındaki gıyabi tutuklama kararını vicahiye çevirirken, iki yıldır tutuklu olan Kohen'in tahliye talebini reddederek duruşmayı erteledi. ","label":"politics"} +{"text":"Sirmen'in İstanbul adaylığı kesin gibi CHP'nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için eski Kocaeli Belediye Başkanı olan CHP Kocaeli Milletvekili Sefa Sirmen'de karar kıldığı öğrenildi. CHP Genel Merkezi'nde salı gününden bu yana sürdürülen toplantılarda, ilçe belediye başkan adayları, belediye ve il meclisi üyeleri belirlendi. Listeye bugün son şekli verilecek. Diğer adaylar CHP'nin olası İstanbul ilçe adayları ise şunlar: Pendik: Mehmet Salih Usta, Ümraniye: Dr. Erhan Uncu, Adalar: Demir Karahan, Büyükçekmece: Eski ANAP'lı Ali Çebi, Avcılar: Mustafa Değirmenci (Şu anki belediye başkanı), Beykoz: Alaaddin Köseler (Şu anki başkan) Eminönü: Zeynel Yılmaz, Esenler: Cem Haydar Bektaş, Gaziosmanpaşa: Sabri Öztürk, Kâğıthane: Cafer Dursun, Kartal: Yıldırım Hemsis, Zeytinburnu: Mustafa Ekiz, Çatalca: Hasan Girgin, Silivri: Yılmaz Kandemir, Güngören: Nebil Zengin, Bahçelievler: Mustafa Çulha, Beşiktaş: Orhan Dilir, Şişli: Mustafa Sarıgül, Kadıköy: Selami Öztürk, Sarıyer: Gökhan Zeybek, Bağcılar: Mustafa Öztürk, Tuzla: Tekin Ağırman, Kartal: Yıldırım Hamsis, Üsküdar: Nezih Küçükerdem, Şile: Secaattin Güney. ","label":"politics"} +{"text":"Meydan Sarıgül'e kaldı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın katılmadığı Hacı Bektaş Veli anma törenlerine Şişli Belediye Başkanı Sarıgül damgasını vurdu. Sarıgül, 'Başbakan' sloganlarıyla karşılandı Hacıbektaş 15. Uluslararası Hacı Bektaş Veli anma törenlerine Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül damgasını vurdu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın protesto ederek gelmediği törenlerde Sarıgül, \"Başbakan\" sloganlarıyla karşılandı. Hükümetten sadece Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu gelirken, son ana kadar katılacağı söylenen KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da Hacıbektaş'a gelmedi. \"Yüzü gülen, güleç yüzlü belediye başkanı\" diye anons edilen Sarıgül, Belediye Meydanı'ndaki alana girişinde \"Başbakan\" tezahüratlarıyla karşılandı. Farkı göreceksiniz Hacı Bektaş Veli törenlerine katılan tek bakan olan Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, başta Baykal olmak üzere bazı federasyon ve derneklerin törenleri protestosuna ilişkin soruyu yanıtlamadı. \"Bunu değerlendirmek benim işim değil. Hacıbektaş'ın dergahı buradayken, konuyu değişik mecralarda aramanın nedenini anlamış değilim\" diyen Mumcu, konuşmasında şunları söyledi: \"Hacıbektaş'taki eksikleri tamamlamaya çalışıyoruz. Burada devletle nasıl iş yapılacağını bilen bir belediye başkanı var. Bu farkı şenliklerden sonra siz de anlayacaksınız.\" Kızılay çadır vermeyince... Kızılay'ın çadır isteğini geri çevirmesi üzerine Çilehane'deki çadırkente 40 çadır kurduran Sarıgül'e vatandaşlardan teşekkür geldi. Şişli Belediyesi ayrıca, 34 ZG 3479 plakalı ve üzerinde \"Şişli Belediyesi Ücretsiz İçme Suyu\" yazılı tankeri de belediye binası önüne çekti. Tören alanına da \"Şişli Belediyesi\" yazılı banklar yerleştirildi. Başkan Alevilik derslerine karşı Hacıbektaş Belediye Başkanı bağımsız Ali Rıza Selmanpakoğlu, \"Baykal'ın da boykotçularla hareket ederek bu törenlere katılmamasını üzüntüyle karşılıyorum. Baykal'ı davet ettik. Ancak, ne hikmettir bilinmez, bir konuşma bahane edilerek törenlere katılmayacağı söylendi. Katılmadığı ve gelmediği tören için bize sitem etmeye ve suçlamaya kimsenin hakkı yok\" dedi. Selmanpakoğlu Mumcu'ya da, \"Son zamanlarda Ortaçağ döneminde olduğu gibi, cumhuriyet döneminde Sivas'ta 37 canımız aynı kafalar tarafından yakıldı. Yurt dışına kaçan katilleri ve uzantılarını bulup getirtin. Cumhuriyet hükümeti güçlüdür, bunu yapmalıdır\" diye seslendi. Selmanpakoğlu, Alevilik derslerinin okutulmasının yeni sıkıntılara yol açabileceği endişesiyle, felsefe derslerinde okutulmasını da istedi. ","label":"politics"} +{"text":"Bakanlık işkenceye üzüldü NAMIK DURUKAN Diyarbakır Türkiye, gözaltında işkence gördüğü iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran Abdülbaki Akbay’a 250 bin Fransız Frangı (yaklaşık 50 milyar lira) tazminat ödemeye mahkum oldu. Aranırken, 1995 yılında İstanbul’da yakalanan ve sekiz gün sonra Bitlis’in Tatvan ilçesine gönderilen Akbay’a gözaltında işkence yapıldığı doktor raporuyla belirlenince, avukatı 1996’da AİHM’de dava açtı. Örgüt üyeliğinden 12.5 yıl hapis cezasına çarptırılan ve halen Siirt Cezaevi’nde bulunan Akbay’ın davası, AİHM’de beş yıl sonra sonuçlandı. Avukatı, AİHM’de müvekkilinin İstanbul’da ve Tatvan’da işkenceye maruz kaldığının raporla belgelendiğini belirtti. Türkiye ise mahkumun kendisini yaraladığı şeklinde savunma yaptı. Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü H. Kemal Gür imzasıyla mahkemeye gönderilen açıklamada, \"Gözaltında bulunanlara karşı kötü muamelelerden hükümetin üzüntü duyduğu\" belirtildi. ","label":"politics"} +{"text":"İçtüzük değişikliği AKP'yi karıştırdı AKP'li Yalçınbayır, partisinin yaptığı içtüzük değişikliğini hukuka ve demokrasiye aykırı buldu ABDULLAH KARAKUŞ Ankara CHP'nin şiddetle karşı çıktığı TBMM içtüzük değişikliği, AKP'yi karıştırdı. eski Başbakan Yardımcısı ve AKP Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, partisinin yaptığı içtüzük değişikliğinin hukuka ve demokrasiye aykırı olduğunu söyledi. Yalçınbayır, \"Bir içtüzük değişikliğinde bu yapılırsa önümüzdeki günlerde demokrasiyle bağdaşmayan birçok şeyle karşılaşabileceğiz demektir\" diye konuştu. Hükümetin kanun yaparken daha ciddi davranması gerektiğini kaydeden Yalçınbayır, partisini şu sözlerle eleştirdi: ÇELİŞKİLİ DAVRANMAYA HAKLARI YOK: İçtüzük değişikliği hukuka, demokrasiye aykırı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal edeceği bir içtüzük. Geçen dönemde bizim karşı çıktığımız düzenlemeden daha da kötü. Muhalefetteyken bu içtüzük değişikliğine 50 milletvekilimiz karşı çıkmıştı. Bu 50 milletvekili o imzalarını hatırlamalı. İçtüzükle muhalefetin söz hakkı sınırlandırılıyor. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DE YANLIŞTI: Programda katılımcılık ve uzlaşma olacak diyoruz. Katılımcılık olmadan anayasa değişikliği yapılmaz. Ulusal uzlaşma olması gerekirdi. Getirilen anayasa değişikliğinde bunu yapamadık, yanlış oldu. AKP'liler, DSP - ANAP - MHP koalisyonunca TBMM içtüzüğünde yapılan aynı yöndeki değişikliğin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne dava açmış, mahkeme de 31 Ocak 2002'de değişikliği iptal etmişti. ","label":"politics"} +{"text":"Ağar’dan, İnanır’a ziyaret BARTIN DHA DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Amasra’da çekimleri devam eden ve Kadir İnanır’la Türkân Şoray’ın boşrollerde oynadığı 'Gönderilmemiş Mektuplar’ isimli filmin setini ziyaret etti. Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’la ziyaretini gerçekleştiren Ağar, daha sonra İnanır ve Şoray’ın davetlisi olarak Canlı Balık Restaurant’ta akşam yemeğine katıldı. Ağar’ın İstanbul Üsküdar Erkek Lisesi’nden sınıf arkadaşı olduğunu söyleyen İnanır, \"Sayın Haluk Ulusoy ise devamlı görüştüğümüz bir aile dostum. Kendileri sağolsunlar teklifimizi kabul edip davetimize icabet ettiler. Kendilerine çok teşekkür ediyorum\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) eskiden ikinci bir hükümet gibi olduğunu savunarak, \"Yapılan reformla yeni bir yapıya kavuşturuldu, danışma kurulu haline getirildi\" dedi. Gül, Dışişleri Bakanı olarak Kıbrıs'ta çözümün AB'yi \"inanılmaz kolaylaştıracağı\"na inandığını da ifade etti. AKP'nin iktidardaki bir yılını partisinin aylık yayın organı \"Türkiye Bülteni\"ne değerlendiren Gül, dış politika konularında özetle şunları söyledi: • MGK: Yedi reform paketinden dördü AKP iktidarında çıkarıldı. MGK eskiden ikinci bir hükümet gibiydi. Yapılan reformla yeni bir yapıya kavuşturularak, danışma kurulu haline getirildi. • ÖNCELİK AB: Birinci önceliğimiz Türkiye'nin AB'ye girmesini temin etmek. Bununla ilgili dünyayı şoke edici adımlar atıldı. Bunun neticesinde Türkiye'deki hükümet bütün dünya basınına 'reformist hükümet' olarak geçti. • DİNE ÖNEM VERİYORUZ: Biz bütün dünyaya, nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkenin modern olabileceğini, demokrasiyi en geniş şekilde kendi halkına tattırabileceğini gösteriyoruz. Üstelik biz, muhafazakârlığa, halkın değerlerine, dine çok önem veren liderlerin bunları yapabileceğini gösterdik. Bütün bunlar şunu gösteriyor ki Türkiye, ancak AKP iktidarında bütün Müslüman dünyaya örnek olabilir. • ABD İLE İLİŞKİLER: Irak konusunda Türkiye'de yaşanan süreç herhangi bir demokratik ve gelişmiş ülkede nasıl yaşanırsa öyle gelişti. Bu AKP sayesinde oldu. Bu süreç AB'yi de etkiledi. AB şoke oldu. n BİRİNCİ TEZKERE: ABD nezdinde olumlu havası oldu. ABD tabii bu karara çok üzüldü. Ama Bush hiçbir şey diyemedi. Bana mektup yazarak teşekkür etti.. • İKİNCİ TEZKERE: Iraklılar yardım istemedi. Baktık ki bu süreç içinde direnç ve terör faaliyetleri çok arttı. Irak'a asker göndermenin faydasının giderek azaldığını gördük. Biz de 'o zaman niye Türk askerini ateşe atalım' dedik ve asker göndermedik. Bu kez süper güç ABD, Türkiye karşısında mahcubiyet içine girdi. Kıbrıs çözülürse AB süreci kolay Gül, AB İlerleme Raporu'nda Kıbrıs'a atıfta bulunulmasının yanlış olduğunu belirterek, \"Ama şu bir gerçek, benim bir dışişleri bakanı olarak bunu görmemem mümkün değil. Kıbrıs sorununun çözümü AB sürecini inanılmaz şekilde kolaylaştıracak. Ancak Türk tarafı uzlaşmacı tavır gösterir, Rum tarafı buna karşılık vermez ve sorun çözülmezse, dünyanın o zaman bize söyleyeceği hiçbir şey yok\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Ankara, 'Ercan jesti' bekliyor Hükümet, Türkiye'ye gelecek Başbakan Blair'den, \"İngiltere'nin, yasak olan KKTC havalimanlarına yönelik uçuş izni vermesini\" talep edecek UTKU ÇAKIRÖZER Ankara Ankara, 14 yıl aradan sonra pazartesi günü Türkiye'ye gelecek olan ilk İngiliz Başbakanı Tony Blair'den, KKTC'ye yönelik ambargoların kaldırılmasında Londra'nın ilk jesti yapması beklentisini dile getirerek, İngiltere'nin \"Londra - Lefkoşa\" direkt uçuşlara izin vermesini talep edecek. KKTC'ye uygulanan ambargoların kaldırılması için diplomatik atak başlatan Ankara, ilk adımı Londra ve Washington'dan bekliyor. Somut adım Ankara'daki Türkiye-İngiltere zirvesinde, Blair'in Kıbrıs Türkleri için çok olumlu ifadeler kullanmasını bekleyen yetkililer, \"Güzel sözlerin somut adımlarla desteklenmesi gerek. İngiltere ve ABD'den ilk beklentimiz, KKTC'nin havalimanlarına yönelik uçuş yasağını 'fiili' olarak kaldıracak adımlara izin vermeleri\" dedi. Üst düzey bir Ulaştırma Bakanlığı yetkilisi ise, İngiltere'yle adanın Türk tarafı arasındaki uçuşların, KKTC'nin resmi havalimanı Ercan'ın Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı'nca (ICAO) tanınmaması nedeniyle, Türkiye üzerinden gerçekleştiğini anımsattı. İsterlerse delerler KKTC'ye uçuşların yasal olarak başlatılması için ICAO'nun onayının gerektiğini ve Ankara'nın bu yönde çalışmaları başlattığını da aktaran yetkili, \"Çalışma, Rumların engellemesi nedeniyle zaman alabilir. İngiltere ya da ABD gibi güçlü bir ülkenin fiili durum yaratarak uçuşlara izin vermesi, hem kararın çıkışını hızlandırır hem diğer ülkeleri cesaretlendirir. Temaslarımızın sürdüğü iki ülke de konuya sıcak bakıyor\" değerlendirmesinde bulundu.","label":"politics"} +{"text":"Başbakan Bülent Ecevit, dün akşam saatlerinde Başbakanlık’tan ayrılışı sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, İngiltere Başbakanı Tony Blair’in kendisini telefonla aradığını ifade etti. Başbakan Ecevit şöyle konuştu: \"İngiltere Başbakanı Tony Blair az önce beni aradı. Türkiye’nin Afganistan’daki Barış Gücü’ne komuta etmesi yönünde arzular var. ABD ve İngiltere ile temaslarımız devam ediyor. Henüz kesinleşen birşey yok. Şu an için ayrıntılara girmedik, daha sonra görüşeceğiz.\" ","label":"politics"} +{"text":"AK Parti Grup Başkanı Bülent Arınç, Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın şok etkisi yaratan eski konuşma kaydı nedeniyle yargılanamayacağını belirterek, \"Meclis'te, adam öldürmekten hüküm giyip cezaevinde yatmış 18 milletvekili var\" dedi. Arınç, Manisa'da düzenlediği basın toplantısında, söz konusu kasetle ilgili yargının takipsizlik kararı verdiğini belirterek, \"Ayrıca 2000'de çıkan afla tüm bu suçlar affedildi. Kaldı ki, Erdoğan da değişti\" diye konuştu. Arınç, şunları söyledi: \"Beraat kararı verilen bir konuda yeniden dava açılırsa bu hukukun katledilmesi demektir. Erdoğan bu kasetten ceza almaz. Sonra, 10 yıl önceki Tayyip Erdoğan da değişti. Hepimiz değiştik. Bugün Erdoğan çıkıp kendi fikirlerini söylüyor. 10 yıl önceki fikirlerini taşımıyor. Bu parlamentoda DSP'nin, ANAP'ın içinde geçmişte Dev - Sol, Dev - Yol örgütleri ile ilişkileri bulunmuş milletvekilleri var. İhtilalcilik yapmış, ihtilal için örgüt kurmuş vekiller var. Sayın Başsavcı tatilini yarıda kesmiş. Demek ki önceden hazırlık yaptı. Savcı, Erdoğan'ın 312. maddeden hüküm giymiş olduğunu, partiye üye veya başkan olmaması gerektiğini söylüyor. Hukukçular da aksini söylüyor.\" ","label":"politics"} +{"text":"'Derin devlet' sözlükte ANKARA Milliyet Türk Dil Kurumu'nun internet ortamında güncellediği Türkçe Sözlük'te, Susurluk kazasının ardından kullanılan \"derin devlet\"in yanı sıra eski Başbakan Tansu Çiller'in \"beyaz sayfa açmak\" ve eski SSCB lideri Mihail Gorbaçov'un \"glasnost\" ifadeleri de yer aldı. 'Beyaz sayfa' Çiller'le özdeşleşen \"beyaz sayfa açmak\", \"geçmişi unutarak geleceğe umutla bakmak\" olarak tanımlandı. Gorbaçov'un Rusya'yı komünist rejimden uzaklaştırma politikasını anlatırken sık sık kullandığı \"glasnost\" ifadesi de, \"siyasette açıklık, şeffaflık politikası\" olarak açıklandı. Dönemin DYP Milletvekili Sedat Bucak, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ve eski ülkücü Abdullah Çatlı'nın içinde bulunduğu aracın yaşadığı trafik kazası sonucu açığa çıkan \"derin devlet\" kavramı da sözlükte yer buldu. Sözlükte bu kavram, \"yönetimde göz önünde olmayan, devletin çıkarlarını gözetip kolladığı öne sürülen örtülü güç\" biçiminde tanımlandı. Bu da Ağar'ın tarifi DYP lideri Mehmet Ağar, 3 Şubat'ta Vatan gazetesindeki röportajında \"derin devlet\"i şöyle tanımlamıştı: \"Türkiye'nin Misak-ı Milli sınırlarında son çekildiği toprak Kerkük ve Musul'dur. Bu çekilmeden sonra Türkiye şuurunda 'bir daha geriye çekilmeme' iradesi teşekkül etmişti. Bu iradeye ben 'derin devlet' diyorum. Bu irade devletin derinliklerinde değil, tam tersine milletin derinliklerinde... \" ","label":"politics"} +{"text":"Başsavcı, protokol savaşını kazandı... Danıştay, Nevşehir Başsavcısı’nın iptal davasını sonuçlandırdı. Ankara dışındaki protokollerde yargı validen sonra yer alacak ANKARA ANKA Danıştay, yargı mensuplarının devlet protokolündeki yerinin general, belediye başkanı ve rektörlerden önde olması yönünde son sözünü söyledi. Nevşehir Cumhuriyet Başsavcısı Işık Keskin Özbay’ın, yargı mensuplarının protokoldeki sırasının Anayasa’da yer alan güçler ayrılığı ilkesine ters düştüğü gerekçesiyle açtığı iptal davası Danıştay 10. Dairesi’nce kabul edildi. Başsavcıların, Ankara dışındaki protokollerde, validen sonra ve general-amirallerden önce yer almasını gerektiren karar Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’nca temyiz edildi, ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu geçen ay son sözü söyleyerek 10. Daire kararını oybirliğiyle onadı. Özbay, resmi törenlerdeki protokol sıralamasının Anayasa’ya uygun olarak düzenlenerek, hâkim ve savcıların illerde valinin, ilçelerde ise kaymakamın yanında yer alabilmesi için Nevşehir Valiliği’ne başvurdu. Ancak valilik, Ekim 1998’de \"ret\" kararı alınca, Özbay Danıştay’a dava açtı. Danıştay 10. Dairesi Özbay’ın davasını kısmen kabul ederken, protokolde başsavcıya 5. sırada yer verilmesinin hukuka uygun olmadığını saptadı. Kararda, Anayasa’ya göre resmi törenlerde yasama, yürütme ve yargıyı temsilen katılacakların bu sıralamaya göre protokolde yer alması gerektiğine işaret edildi. 10. Daire’nin, Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği’nin Ek1 listesinin 5. sırasını iptal etmesiyle, Başkent Ankara dışındaki illerde başsavcıların protokolde validen sonra 2. sırada yer almasının hukuki zeminini yaratmış oldu. Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’nın kararı temyiz etmesi üzerine ise konu bu kez kararları bağlayıcı olan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na taşındı. İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, temyiz istemini reddederken, \"usul ve hukuka uygun olan\" Daire kararını oybirliğiyle onadı. Danıştay Genel Kurul kararında, Anayasa’da tanımlanan kuvvetler ayrılığı ilkesinin \"Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmediği, belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği\" olduğu belirtildi. ","label":"politics"} +{"text":"ABD: Fazla zorlamayın YASEMİN ÇONGAR Washington Bush yönetimi, Kuzey Irak'taki Kürt gruplarının diğer gruplara üstünlük sağlamasına göz yumulmayacağı yönünde Ankara'ya güvence verirken Musul ve Kerkük'te şu ana kadar, herkesin \"sorumlu\" davrandığını da savunarak, Türkiye'yi ve bütün tarafları, \"durumun fazla zorlanmaması\" konusunda uyardı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Peter Pace, Washington'da bir grup Arap ve Müslüman ülke gazetecisi için düzenledikleri brifingde, K. Irak ile ilgili sorulara da muhatap oldu. Wolfowitz, \"Türkiye bölgeye müdahale ederse, Türk askerine karşı kuvvet kullanır mısınız?\" şeklindeki bir soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin K. Irak'a askeri gözlemciler gönderdiğini hatırlattı ve \"Böylece Türkiye, ne olup ne bittiği konusunda net bir görüşe sahip olabilecektir. Herkes, durumu fazla zorlamanın tehlikesini anlayacaktır\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Hükümetten İslamcı yayınlara yeşil ışık... Başbakanlık RTÜK yönetmeliğindeki bir ifadeyi çıkarttı. Böylece yayın yoluyla din propagandasının önü açılmış oldu EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara AKP iktidarının tartışma yaratacak icraatlarına bir yenisi daha eklendi. Başbakanlık, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) hazırladığı Radyo ve Televizyon Yayınlarının Yayın, Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik'te yer alan \"Din veya dini duygular, kişisel veya siyasi çıkar ya da nüfuz sağlamak amacıyla kullanılmamalıdır\" ifadesini çıkardı. Değişikliğin kamuoyunda İslamcı olarak bilinen radyo ve televizyonlar lehine yapıldığı iddia edildi. Çıkartılan bölüm Üst Kurul, kuruluş kanununun \"yayın ilkelerinin\" düzenlendiği 4. maddesi gereği, 1.5 ay önce hazırladığı söz konusu yönetmeliği Başbakanlığa gönderdi. Ancak yönetmelik önceki gün değişik haliyle RTÜK'e geri geldi. Alınan bilgiye göre, yönetmelikten çıkarılan bölümler şöyle: \"Yayınlar Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan bireyler arasında ayrımcılığa neden olmamalıdır. Anayasa'nın egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu ve bu egemenliğin hiçbir kişi, zümre veya sınıfa bırakılamayacağı, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzeninin kısmen de olsa dil kurallarına dayandırılamayacağı temel kuralı çerçevesinde din veya dini duygular ya da dince kutsal sayılan değerler kişisel veya siyasi çıkar ya da nüfuz sağlamak amacıyla kullanılmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik laik ve hukuk devleti niteliklerini değiştirmesine yönelik yayın yapılmamalıdır.\" Denetim sürecek Söz konusu bölümlerin çıkartılmasına rağmen RTÜK'ün, \"Yayınlar Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık ve bağımsızlığını devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı yapılmamalıdır\" düzenlemesine göre denetime devam edeceği belirtildi. ","label":"politics"} +{"text":"Karasakal'la Kıbrıs savası CHP, AKP'ye karşı çizgi film hazırladı. Baykal'ın 'Deniz Kaptan', Erdoğan'ın 'Karasakal' tiplemesiyle yer aldığı çizgi filmin ilk bölüm konusu ise 'Kıbrıs' Ezelhan Üstünkaya CHP'nin yerel seçimlerde kullanacağı AKP'nin tepkisini çeken çizgi film serisinin ilk bölümü tamamlandı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, \"Anadolu delikanlısı Deniz Kaptan\", Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da \"Karasakal\" tiplemesine büründüğü ilk animasyonda Kıbrıs kavgası çıktı. Serinin 8 kareden oluşan ilk bölümü, Başbakan'ın bir masada Kıbrıs'ı satılığa çıkarmasıyla başlıyor. Daha sonra animasyon şöyle devam ediyor: - Karasakal: Koş, koş! Yabancıya satılık! Geel, gell. - Bu sırada Anadolu delikanlısı Deniz Kaptan satışı duyar. - AB: Thank you, danke schönn! - Deniz Kaptan, derhal yayını çıkarıp elden gitmekte olan yavru vatana doğru altıoku fırlatır. - Deniz Kaptan, yavrusunu gözleri önünde kaybeden ana için tüm yüreği ile Karasakal'a karşı koyar. - Altıok havada süzülüp yavruyu tam satılırken oklarıyla ellerinden alır. - Yavrusunu anasına geri veren Deniz Kaptan, mutlu etmekten keyif alan haliyle yeni maceralara yelken açar. Temel Reis'ten esinlenildi CHP'nin çizgi film projesi için ünlü Temel Reis'ten esinlenildi. Ancak lisans hakkının sorun yaratmaması için çizgi filmin ünlü iki kahramanı \"Temel Reis\" ve \"Kabasakal\", \"Deniz Kaptan\" ve \"Karasakal\"a dönüştürüldü. ","label":"politics"} +{"text":"AB'ye karşı İKÖ resti Rumların, \"AB de müzakerelere dahil olsun\" önerisi üzerine Dışişleri Bakanı Gül, Powell'ı aradı. Gül, \"O zaman İslam Konferansı Örgütü de görüşmelere girer, çözüm tıkanır\" dedi Utku Çakırözer Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Rumların, New York'ta üçüncü tur görüşmelerde Avrupa Birliği'nin de (AB) müzakerelere dahil olması önerisi üzerine, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'a, \"AB girerse, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) de girer\" uyarısında bulundu. Rumların dün 12 saat süren görüşmede AB'nin 5. taraf olmasında ısrar etmeleri üzerine, Powell'ı arayan Gül, \"Rumların önerisi sorunun parametrelerini değiştiriyor. Onlar girerse biz de başkalarının örneğin İKÖ'nün devreye girmesini isteriz. Bu kadar kişi dahil olursa bu iş içinden çıkılmaz bir hal alır. Görüşmelerin esenliği için bu öneri kabul edilemez\" diyerek, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'la görüşmesini istedi. Powell da Annan'ı aradı Gül'ü dinleyen Powell da, İKÖ ya da başka uluslararası kurumların da işin içine girmesi durumunda çözümün tıkanacağı görüşüne hak vererek Annan'ı aradı. Diplomatik kaynaklar, açıklanan nihai metinde, Rumların talebine yer verilmemesinin ardında Powell - Annan görüşmesinin yattığını belirterek, ABD'li bakanın Gül'ün kendisine aktardığı \"AB girerse, İKÖ de girer, süreç yıkılır\" uyarısının Annan'ın son kararında etkili olduğuna inandıklarını söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"Erdoğan ailesi yurtdışında! SiNAN TOROS İstanbul AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı George W. Bush ve ABD yönetiminin üst düzey yetkilileriyle görüşmek için Washington’da bulunurken, eşi Emine Erdoğan da dün İstanbul’dan Londra’ya gitti. Emine Erdoğan, kadın koruması eşliğinde geldiği VIP Salonu’nda gezisi hakkındaki sorulara, \"Çocuklarımı ziyarete gidiyorum\" demekle yetindi. Erdoğan’ın en büyük oğlu Burak Erdoğan, İngiltere’de ekonomi eğitimi görüyor. Erdoğan’ın oğullarından Bilal, ABD’nin Harvard Üniversitesi’nde kamu yönetimi alanında master yaparken, kızları Esra ve Sümeyye de Indianapolis’te tarih ve sosyoloji eğitimi görüyor. ","label":"politics"} +{"text":"KYB ve KDP'den PKK güvencesi... Türk heyet, Kerkük'te görüştüğü Kürt gruplardan PKK konusunda olumlu yanıt aldı: \"Asla izin vermeyeceğiz.\" BURÇİN İMİR DHA Kerkük'te Kürt gruplarla temaslarda bulunan Türk diplomatlar, Ankara'nın \"Biz sizin Avrupa'ya, siz de bizim Körfez'e açılmamızı sağlayacaksınız, birbirimize bağlılığımız, ülkelerimizin sigortası olur\" mesajını iletti. Görüşmede KYB ve KDP yetkilileri, PKK-KADEK konusunda da güvence verdi. KYB sorumluluğundaki bölgenin Başbakanı Berham Salih, Süleymaniye'de bir Türk Başkonsolosluğu açılmasını önerdi. Musul'daki başkonsolosluğa ağırlık veren Ankara'nın bu teklifi değerlendirdiği bildirildi. Heyetin gündemindeki en önemli konulardan biri, bölgede silahlanmaya başlayan PKK ile ilgili gelişmeler oldu. Her iki Kürt grubun temsilcilerinden, \"PKK bizim değil, her kim tutuyorsa onun problemidir\" açıklaması yapıldı. Hem KYB hem de KDP yetkilileri, PKK'nın değil desteklenmesi, topraklarında silahlanmasına dahi izin vermeyeceklerini belirtti. Pastadan pay alIn Pastadan pay alın mesajı veren KYB, Türk işadamlarının K.Irak'ta alışveriş merkezi kurmasını önerdi. Gaziantep-Süleymaniye arasında Charter seferleri düzenlenmesinin de desteklenmesi konusun-da görüşbirliğine varıldı. K. Irak'taki Türk askerinin varlığının ilişkileri engellediğini belirten KDP'nin bölgesel Başbakanı Neçirvan Barzani, Habur Sınır Kapısı'na değinerek, \"Türkiye sınırı açmazsa, diğer ülkeler açacak. Siz kaybedersiniz\" dedi. Bunun üzerine Türk diplomatlar gündeme ikinci sınır kapısını getirdi. Kürt temsilciler Ovacık'tan açılması planlanan kapıya sıcak yaklaştı. ","label":"politics"} +{"text":"TÜBİTAK Başkanlığı arapsaçına döndü Bilim Kurulu'nun boş olan altı üyeliğine bir defaya mahsus hükümetin atama yapması, başkanı da Başbakan'ın seçim yapmadan seçmesi için TÜBİTAK Yasası'nda değişiklik yapan hükümetin planı yargıdan döndü. Ancak, Ankara 1. İdare Mahkemesi'nin \"hükümetin işlemi hukuka uygun değil\" kararının uygulanmamasının hükümet açısından \"yaptırımsız\" olması, sürecin nasıl işleyeceği tartışmasını başlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yargı kararını uygularsa, Prof. Dr. Namık Kemal Pak yeniden TÜBİTAK Başkanı olabilecek. Kemal Uzan'a Genç Parti davası Adana Başsavcılığı, firari Kemal Uzan ve 3 Kasım seçiminde GP'den Adana 2. sıra adayı olan Remzi Sanri hakkında GP'ye Siyasi Partiler Yasası'na (SPY) aykırı biçimde para aktarıldığı gerekçesiyle 1 yıl hapis istemiyle dava açtı. İddianamede, Sanri'nin Uzan'a gönderdiği 7 Ekim 2002 tarihli yazıda seçim çalışmaları için 15 milyara ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Uzan da aynı yazının üstüne yazdığı notta 10 milyar verilmesinin uygun olduğunu kaydetti. SPY'ye göre, bir partiye 2 milyardan fazla bağış yasak. Arnavutluk liderine GATA'da ameliyat Arnavutluk Cumhurbaşkanı Alfred Moisiu, sol dizinde yaygın kıkırdak harabiyeti ve menüsküs yırtığı nedeniyle dün Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) ameliyat edildi. Genel sağlık durumunun iyi olduğu belirtilen Cumhurbaşkanı Moisiu'nun GATA'nın General Katı'ndaki özel odada tedavisinin sürdüğü bildirildi. Cumhurbaşkanı'nın GATA'yı ortopedik ameliyatlardaki tecrübesi nedeniyle seçtiği vurgulandı. Bakanlıktan 'fişleme' savunması İçişleri Bakanlığı, vukuatlı aile nüfus kaydında \"terör örgütü THKP \/ C - Dev Sol örgütü üyesi\" diye yazan Mahmut Karahan'ın manevi tazminat istemini görüşen mahkemeye gönderdiği cevap dilekçesinde, 1981'de çıkarılan Başbakanlık genelgeleri uyarınca aranan kişilerin kimliğine kayıt düşüldüğünü bildirdi. Bakanlık, herkesin kişisel durum sicilini bilmek zorunda olmadığını, Karahan'ınyanlışlığın düzeltilmesinin istenmesi yerine kamuoyuna duyurmakla iyi niyetli bir davranış sergilemediğini savundu. Evcil ve yeğen Çakıcı gözaltında Alaattin Çakıcı'nın İzmir'de olduğu yönünde bilgi alan Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, Foça'daki bir eve baskın düzenledi. Baskında evde bulunan Evcil, Barış Çakıcı ve üç adamı gözaltına alındı. Evde, Barış Çakıcı için düzenlenmiş sahte pasaport ve 2 ruhsatsız tabanca ele geçirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce arandığı bildirilen Alaattin Çakıcı'nın bir süre önce evden ayrıldığı belirlendi. Beş kişinin Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nde gözaltında tutulduğu bildirildi. ","label":"politics"} +{"text":"Komser Şekspir’i çevirecekler herhalde DYP genel başkan adayı Menderes, rakibi Ağar’a gönderme yaptı: \"Fotoğraf aynı. Kozakçıoğlu, Bedük’le Komser Şekspir’i mi çevirecekler?\" AYDIN HASAN Ankara DYP genel başkan adaylarından Aydın Menderes, rakiplerinden İlhan Kesici’nin statükonun adayı olduğunu, Mehmet Ağar’ın da DYP’ye yapacağı bir katkının bulunmadığını öne sürdü. Menderes, \"Fotoğraf aynı fotoğraf, Hayri Kozakçıoğlu, Saffet Arıkan Bedük ile Komser Şekspir filmi mi çevirecekler?\" diye sordu. Milletvekili Lojmanları’ndaki konutunda bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Menderes, Genel Başkan Tansu Çiller’in de 14 - 15 Aralık’taki kongreye gelmemesi gerektiğini söyledi. Menderes, son dönemde siyasi danışmanlığını yaptığı Çiller için \"Sözünde durmazdı\" nitelendirmesinde bulunurken, \"Kongrede yeniden aday olabilir. Şüphem var\" dedi. Çiller ile çalışmasında sıkıntılı dönemler yaşadığını ifade eden Menderes, o dönemde parti zarar görmesin diye sessiz kaldıklarını söyledi. Kongreye katılması halinde Çiller’in ne şekilde karşılanacağının önemine dikkat çeken Menderes, şöyle konuştu: ‘ÇİLLER KENARDAN İZLESİN’ \"Çiller protestolarla karşılanırsa bu Kesici’nin kazanamayacağı anlamına gelir. Ama tantanalı bir karşılama olursa, kararsız delegeleri Kesici’ye doğru iter. Gelirse dokuz yıllık dönemi tartışmaya açılır ve eleştiriye konu olur. Köşesinden izlerse, DYP’nin itibarlı genel başkanları arasında yerini alır.\" ","label":"politics"} +{"text":"Parti liderinden vazgeçmiyor Tayyip olmazsa Gül olacak Erdoğan’ın yasaklanması halinde ismi genel başkanlık için konuşulan Abdullah Gül, \"Başörtülüler siyaset yapmasın demek yanlıştır\" dedi ABDULLAH KARAKUŞ Ankara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun \"Kurucu Genel Başkan olamazsın\" uyarısına rağmen AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığından vazgeçmiyor. Anayasa Mahkemesi’nin kendi lehlerinde karar vermesini bekleyen AK Parti’de, Erdoğan’ın yasaklanması durumunda da yerine Abdullah Gül düşünülüyor. AK Parti’de Erdoğan’ın yasaklanması halinde ikinci adam olarak kimin genel başkan olacağı konuşulmaya başladı. Erdoğan ve kurmayları, dün İstanbul’da toplanarak son durumla ilgili değerlendirme yaptı. Toplantıda, Kanadoğlu’nun daha önce Hasan Celal Güzel için istediği ve Anayasa Mahkemesi’nce reddedilen üyelikten çıkarma kararı görüşüldü. Bu çerçevede toplantıda, Kanadoğlu’nun Erdoğan talebinin de aynı şekilde reddedileceği dile getirilerek, \"Genel başkanımız Erdoğan’dır. Şu anda bir değişikliğe gerek yok\" kararı çıktı. Ayrıca Erdoğan’ın il başkanı olarak yaptığı konuşma da ele alınırken, bu konuşmanın daha önce yargıya intikal ettiği ve takipsizlik kararı alındığı, korkulacak bir durumun olmadığı üzerinde duruldu. Bugün basın toplantısı düzenleyecek Erdoğan’ın bu süreçte fazla sert çıkış yapmaması da benimsendi. Güzel örneği var Erdoğan’ın yasaklanması halinde ismi genel başkanlık için konuşulan Gül, Kanadoğlu’nun görüşlerinin hiç birine katılmadıklarını söyledi. Erdoğan’la ilgili olarak, Güzel örneğinin açıkça ortada olduğunu belirten Gül, Milliyet’e şunları söyledi: \"Bu karar bir nevi Erdoğan dosyasıydı. Bununla ilgili savcının talebini Anayasa Mahkemesi reddetti. Savcı hala aynı şeyi iddia ediyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararını nasıl yorumluyor, anlamak mümkün değil.\" Başörtülü kuruculara ilişkin talebe de değinen Gül, \"Türk kadınları bütün kadınlardır. Kadınların içinde başörtülüler de, başı açık olanlar da var. Ayrımcılık yapmanın yanlış olduğu kanaatindeyim. Başörtülüler siyaset yapmasın demek yanlıştır\" dedi. Yalnız adam FOTOĞRAF: SELAHATTİN SEVİ Liderliği tehlikeye giren Recep Tayyip Erdoğan, dinlenmek için gittiği Ekinlik adasında üst üste şoklar yaşadı. İlk önce Kanal D’nin ortaya çıkardığı konuşma kaseti, ardından da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun ihtar başvurusu Erdoğan’ın sinirlerini iyice bozdu. Adada zaman zaman dolaşmaya çıkan Erdoğan, düşünceli ve gergindi. Bir ihtimal daha var! ERSAN ATAR Ankara Siyasi Partiler Yasası (SPY), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, AK Parti kurucu üyeliğinden çıkarılması ve genel başkanlık yetkilerine tedbir konulmasını istediği Recep Tayyip Erdoğan’a genel başkanlığı yeniden kazanma olanağı sağlıyor. Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, \"Milletvekilliğine seçilme yeterliliği bulunmayan, hatta bir siyasi parti üyesi olamayacak ve üye kaydedilemeyecek olan adı geçenin, ayrıca TBMM’de grubu bulunan bir partinin genel başkanlığına seçilmesi, ayrı bir talihsizlik oluşturmuştur\" ifadesini kullandı. Ancak Anayasa Mahkemesi, Hasan Celal Güzel kararında, 312. maddeden hüküm giyenlerin siyasi partilere üye olmasının önünde bir engel bulunmadığına karar verdi. Buna göre Erdoğan, kurucu üyelikten istifa edip, partinin normal üyesi olursa Anayasa Mahkemesi kararına göre partiden ihracı gerekmeyecek. Bu aşamadan sonra toplanacak ilk olağanüstü büyük kongrede Erdoğan, kurucu üye olmamasına rağmen genel başkan seçilebilecek. ","label":"politics"} +{"text":"Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, İsrail'in peşmergelere komando eğitimi verdiği haberini dünyaya duyuran New Yorker yazarı Seymour Hersh'le görüşen üst düzey yetkilinin de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olduğunu açıkladı. Gül'e yakın üst düzey bir kaynak da \"Hersh'in makalesinde bahsettiği Türk yetkili biziz\" dedi. Tan, Dışişleri Bakanlığı'nın haftalık basın toplantısında şöyle konuştu: \"Irak'ta mutabakat oluşturulamaz ve bu iç çatışmaya yol açarsa, bölge ülkeleri ve uluslararası camianın söz hakkı doğar. Görüşler Iraklı yetkililere iletildi.\" ","label":"politics"} +{"text":"ASKERİN KAYGILARI Erdoğan'la görüşen Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, MGK'da oluşan Kıbrıs politikasıyla gelinen nokta arasındaki farka dikkati çekti Serpil Çevikcan BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs müzakeresi için 10 Şubat'ta tarafları New York'a davet eden mektubunun içeriği ve gelinen son nokta Genelkurmay Başkanlığı'nda rahatsızlık yarattı. Askerin çekinceleri dün hükümete en üst düzeyde iletildi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, müzakere öncesi varılan noktadan duydukları \"kaygıyı\" dile getirerek, MGK'da çizilen devlet politikasının sınırlarına dikkati çekti. Özkök'ün talebi üzerine gerçekleşen ve beklenenden uzun süren 2 saatlik görüşmede, Türk tarafının \"masadan kaçan taraf\" görüntüsü vermemesi konusunda görüş birliğine varıldı. Kulislere yansıyan bilgilere göre Özkök, Annan'ın mektubunun müzakerelerin hangi zemin üzerinde yapılacağını gösterdiğini, bazı müfhem noktaların resmileştiğini, Türk tarafının temel konulardaki hassasiyetlerini karşılamadığını vurguladı. Özkök \"gelinen noktadan kaygı duyduklarını\" belirterek, \"Metin, Türkiye'nin olmazsa olmaz bazı konulardaki hassasiyetlerini müzakereye kapatmış görünüyor. Bunlar görüşülebilir hale getirilmeli\" mesajını verdi. Farklılıklar var Özkök, çok kritik aşamalardan geçildiğine vurgu yaparak, Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın ortak görüşüyle oluşan ve son MGK toplantısında saptanan politika çerçevesinde adım atılmasının önemine de işaret etti. Son dönemde Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki \"açılımlara dayalı politika\"ya dikkati çeken Özkök, Kıbrıs sorununun çözümü için atılan adımlarla, New York öncesi oluşan durum arasındaki farkın Genelkurmay tarafından nasıl algılandığını aktardı. Tehlikeye düşer Mektupta \"Türkiye'nin garantörlüğünün teyidi, iki kesimliliğin pekiştirilerek plana yansıtılması ve kademeli olarak azaltılacak Türk askeri varlığıyla hareket serbestisi\" olarak sıralanan \"olmazsa olmaz konular\"ın müzakere edilebilir olmaktan çıkarıldığını vurgulayan Özkök, kaygılarını Erdoğan'la paylaştı. Görüşmede Annan'ın davet mektubunda yer alan \"tarafların anlaşmaya varamadıkları konuları kendisinin dolduracağı\" önkoşulunun kabul edilmesi talebinden duyulan rahatsızlık da anlatldı. Özkök, bu şartın kabulünün, adadaki Türk askeri varlığını ve Türkiye'nin etkin garantisini tehlikeye düşüreceği görüşünü dile getirdi. Vazgeçilmezleri söyledik Erdoğan da Özkök'e, mektuptaki şartların hafifletilmesine yönelik 2 gündür sürdürülen diplomatik temaslar hakkında bilgi verdi. \"Vazgeçilmez\" unsurları, hem Annan'la hem de ABD ile görüşmelerinde vurguladıklarını aktaran Erdoğan, önceki gün ABD Başkanı George Bush ve Dışişleri Bakanı Colin Powell'la yapılan görüşmelere değindi. Erdoğan, \"askeri varlık ve garantörlüğün etkinliği\"nin mutlaka müzakere edilmesi gereken ve Annan'ın doldurmasına izin verilmeyecek 3 başlıktan biri olarak sıralandığını ve bunun için Annan'ın ikna edilmesinin istendiğini de Özkök'e ayrıntılarıyla anlattı. ","label":"politics"} +{"text":"Önce hayır duası aldı Eşi ve iki oğluyla dün Ankara’ya geçen Mehmet Ali Bayar, ilk olarak annesine gitti. El öpüp hayır duası isteyen Bayar, daha sonra DTP’ye üye kaydını yaptırdı AYDIN HASAN Ankara Merkez sağın yeni lider adayı Mehmet Ali Bayar, DTP’ye üye kaydını yaptırarak, annesinin \"hayır dualarıyla\" siyasi yürüyüşüne başladı. Amacının \"siyasete itibar getirmek\" olduğunu belirten Bayar, \"Makul çoğunluğun aradığı makul iktidar için bugün yürüyüşe başlıyoruz\" dedi. Eşi Ayça, oğulları Ali Nuri ve Emrecan’la birlikte THY’nin tarifeli uçağıyla dün Ankara’ya gelen Bayar, yine VIP salonunu kullanmaktan kaçındı. Bayar’ın isteği üzerine, partililer havaalanına getirilmedi. El öptü, yemek yedi Bayar, daha sonra ailesiyle birlikte, annesi Baysan Bayar’ın Filistin Sokak’taki evine gitti. Bayar’ın elini öpüp hayır duasını istediği annesinin heyecanlı olduğu gözlenirken, Ayça Bayar eşine, \"Annenin elini öperken elini cebinden çıkar\" diye takıldı. Oğlu için kuru fasulye, pilav, zeytinyağlı dolma ve çerkeztavuğu pişiren anne Baysan Bayar, \"Çok heyecanlıyım, oğlum kariyerinde değişiklik yaparak siyasete başlıyor, dualarım onunla\" diye konuştu. Annesini ziyaretinden sonra DTP Genel Başkanı İsmet Sezgin’in evine geçen Bayar, Sezgin’le DTP Genel Merkezi’ne geldi. Konfeti ve çiçeklerle karşılanan Bayar’ın üyelik kaydı yapılırken, salon küçük olduğu için izdiham yaşandı. Bayar’ın Demokrat Parti (DP) geleneğinden dördüncü kuşağı temsil ettiğini belirten Sezgin de, \"Amacımız Türkiye’de liderler sultasının sona ermesidir\" dedi. 10. Yıl Marşı çalındı Bayar’ın törenden sonra binanın üçüncü kat balkonundan partililere yapacağı konuşmanın öncesinde 10. Yıl Marşı çalınması dikkati çekti. \"1946 şafağı\" olarak nitelediği DP mücadelesini rehber edindiğini ifade eden Bayar, şunları söyledi: \"Parlak demokrasi kavgası yolumuzu aydınlatacaktır. Bunu taahhüt olarak alabilirsiniz. Yarının Türkiyesi için yola çıkıyoruz. DTP kurulurken, ben de bu binadaydım. Bu parti şimdi yeni bir umuda kapı açıyor. Geleneklerine sahip, ama 21. yüzyılı yakalamış bir Türkiye için herkesi bu taşın altına elini sokmaya davet ediyorum.\" Bayar, akşam baba memleketi Sakarya’ya geldi. Depremde evi yıkılan halasına misafir olan Bayar, geceyi deprem konutunda geçirdi. Cadillac ‘jesti’ tutmadı Önceki geceyi İstanbul’daki Çınar Otel’de eşi Ayça, çocukları Ali Nuri ve Emrecan’la birlikte geçiren Mehmet Ali Bayar, sabah 09.30’da Atatürk Havalimanı’na hareket etmek için otelden ayrıldı. Bayar, otelden ayrılırken kapının önünde kendisini bekleyen 34 VE 1600 plakalı eski model Cadillac yerine, İstanbul İl Başkanı Mete Kalyoncu’nun 34 UR 2032 plakalı Renault Scenic marka arabasına bindi. DTP’den bir yetkili, bir vatandaşın arabayı kullanılması için Bayar’a gönderdiğini, ancak Bayar’ın Cadillac’ı tercih etmeyerek, \"Gerekirse taksiyle gideriz\" dediğini kaydetti. n PINAR AKTAŞ İstanbul Bayar, Ermeni saldırısından sağ çıkmıştı BAKÜ DHA Mehmet Ali Bayar’ın ABD’den Türkiye’ye dönmesi, bir süre diplomat olarak görev yaptığı Azerbaycan’da da ilgiyle izleniyor. Bayar’ın bundan 9 yıl önce Karabağ’da Ermenilerin kurşun yağmuruna tutulduğu ve ölümden kıl payı kurtulduğu konuşuluyor. Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği Müsteşarlığı görevinde bulunan Mehmet Ali Bayar, 1993 yılında bir grup diplomatla işgal altındaki Fizuli cephesine gitti. Yabancı diplomatlara Azerbaycan topraklarının nasıl işgal edildiğini anlatmaya çalışan Bayar, 50 metre kadar uzaklıktaki Ermeni birliklerini gösterirken, aniden ateş başladı. Sayıları yaklaşık 15’i bulan diplomatları güvenli bir sipere ulaştıran Bayar, en son kendisi çukura atladı. Gazeteci İrfan Sapmaz da saldırıyı kare kare görüntüledi. ","label":"politics"} +{"text":"24 SAAT SÜRE ANKARA, ABD'Yİ UYARDI: Genelkurmay, Musul ve Kerkük'te görev yapacak birliklere \"hazır ol\" emri verdi. 2. Ordu hazırlıklarını \"üst düzeye\" çıkardı... ANKARA SERPİL ÇEVİKCAN Peşmergelerin Kerkük'e girişi üzerine çeşitli alternatifleri değerlendiren Genelkurmay Başkanlığı, 2. Ordu'ya Musul ve Kerkük'te görev yapacak birliklerin en kısa sürede görev yerlerine intikal edecek şekilde hazır olmaları emrini verdi. İhtimal hesaplarını daha önceden yapan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), \"kırmızı hatlar\"dan en önemlisi olarak belirlediği Musul ve Kerkük'te müdahale gerektirecek gelişmelere karşı hangi birliklerin, nerede ve ne şekilde görev yapacaklarını daha önce saptamıştı. Bu plan üzerinden sınır bölgesinde konuşlandırılan 2. Ordu birliklerinden bu görev için tahsis edilenler, dün söz konusu emirle hazırlıklarını \"üst düzeye\" çıkardı. Bu durum ABD makamlarına da bildirildi. Kürtleri çıkartın Hükümet ve Genelkurmay Başkanlığı, dün yapılan temaslar sonucunda ABD'ye 24 saat süre verdi. Bu süre içinde ABD birliklerinin Kerkük ve Musul'da kontrolü ele almaları, daha önce Ankara'ya verdikleri garanti çerçevesinde Kürt grupların bu kentlerden çıkarılmaları, ABD'den resmen talep edildi. Değerlendirmeler sonunda dün öğleden sonradan başlayarak bugünkü gelişmelerin de izlenmesi ve ortaya çıkan tabloya göre nihai adımın atılması kararlaştırıldı. Askerlerin olası gelişmelere göre harekete geçmek için hükümetin siyasi direktifini beklediği kaydedildi. İlk tercih ABD ile hareket TSK'nın Kuzey Irak'a müdahalesinin gerekmesi halinde bu konudaki ilk tercih, \"ABD birlikleriyle müşterek hareket\" şeklinde olacak. Bunun sağlanamaması halinde, TSK'nın bağımsız hareket etme hakkı saklı bulunacak. TSK, \"kırmızı hat\" tanımını da yeniden gözden geçirdi. İşte müdahale nedenleri... • 1 Peşmergelerin Kerkük ve Musul'da yağma ve talan hareketlerini sürdürmeleri. • 2 Kentlerde kalarak yönetimi ele geçirmeye ve hâkimiyeti sürdürmeye çalışmaları. • 3 Türkmenlere saldırarak yok etme ve zorla göç ettirme hareketine girişmeleri. • 4 Silahlı veya silahsız Kürt gruplarının bu kentlerde demografik dengeyi bozmaya çalışmaları. ","label":"politics"} +{"text":"SHP lideri Murat Karayalçın, CHP'nin yerel seçimde adaylık önerisini \"Arkadaşlarını bırak gel şeklindeki öneriyi kesinlikle kabul edemem. Bu vicdani ve siyasi olarak doğru değil\" diyerek reddetti. CHP'nin tüm sol partiler için çatı olması gerektiğini belirten Karayalçın, solda işbirliğine DEHAP'ın engel olduğu iddiasını, \"CHP, öteki sol partileri kabul etti de bir tek DEHAP'ı mı reddediyor?\" diye değerlendirdi. ","label":"politics"} +{"text":"Gökçek'e 'şah' EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara CHP ve SHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına ilişkin görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Adaylığını dün açıklayan SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, CHP'den ancak aday çıkarılmamasını temenni edebileceğini söyledi. Karayalçın, geçen salı bir araya geldiği CHP milletvekilleri Bülent Tanla ve Zülfü Livaneli'nin \"SHP'den istifa et, CHP'nin Ankara adayı ol\" teklifini \"Arkadaşlarımı bırakamam\" diyerek redetti. SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'la birlikte düzenlediği basın toplantısında adaylığını açıklayan \"Karayalçın, Siyasiler kuralları belli olmayan satranç oynuyor. Artık bu oyunun sonuna gelindi. Gökçek bu iyiliğimi unutmasın, şah diyorum\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Erdoğan, kız yurdunda yemek yedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı Gazi Kız Yetiştirme Yurdu'nda kalan çocuklarla nohut, pilav, turşu ve tulumba tatlısından oluşan akşam yemeği yedi. Yurda armağan edilen ve içinde kız çocuklarıyla yurt yetkililerinin bulunduğu minibüsün direksiyonuna geçen Erdoğan, bahçede tur attı. Ziyaret sırasında, Emel Arslan adındaki çocuk Erdoğan'a \"Bunu evinizin en güzel yerine koyunuz\" diyerek bir gül verdi. Erdoğan da \"Evimin en güzel yerine koyacağım\" diyerek gülü aldı. ","label":"politics"} +{"text":"KEŞİF UÇUŞU Kürtler için Kosova senaryosu Kadri Gürsel savaşı yorumluyor Carşamba günkü yazımızı \"Saddam rejiminin yıkılması ise biraz daha zaman alabilir\" diye bitirmiştik... Yanıldığımızı kabul edelim! İhtiyatı bir yana bırakıp, \"Rejimin düşmesi an meselesidir\" demeliymişiz. Çünkü rejim, yazının ömrü dolmadan, yani çarşamba günü sona ermeden çöktü. Dün sabah yazı işlerinde \"Bağdat direnişsiz düşünce Musul ve Kerkük de kan dökülmeden el değiştirebilir\" diye sohbet ediyorduk; bir baktık ki, KYB peşmergeleri Kerkük'e girmiş... Tapu ve nüfus kayıtlarını yok ettiler. 1991'de Erbil'de de aynısını yapmışlar. Sonra akşamüzeri çekilmeye başladıkları haberi geldi. Irak zembereğinden boşanmış; biz durup soluklanalım. 1 Mart'ta TBMM'de tezkereye ret oyu verenler yüzünden o \"çizgi\" soğan suyuyla çizildi. Kürtler bu çizgiyi görmeyebiliyor. Bir şey belli olmuştu: Türk askeri Kuzey Irak'a giremeyecekti. Bu nedenle peşmerge Kerkük ve Musul'a girebilirdi. Sonra bazı temenniler duyduk. Denildi ki; \"ABD Irak'ta merkezi otoritesi güçlü bir federasyon öngörüyor. Kürtler sonunda yine kaybedecekler.\" Bu temenninin gerçeklikle ilişkisi şüpheli. Bir kere Kuzey Irak Kürtleri 12 yıldır fiilen bağımsız. Orduları, hükümetleri, devlet örgütleri, parlamentoları var. Yeni Irak'ta bundan daha geri bir konumu kabul etmeleri beklenmesin. Şimdi üstelik ABD'nin kilit müttefiki olarak galipler safındalar. Niye kaybetsinler? Henüz adı konmadı ABD'nin, Kürtlerin hukuken bağımsız olmasına \"evet\" demeyeceği de biliniyor. Peki ne olabilir? Kosova'da 1999'daki NATO operasyonundan sonra yaşananlar, Kuzey Irak'ta olabilecekler hakkında bir fikir verebilir. Arnavutların Kosovası şu an hukuken Sırbistan ve Karadağ'ın bir parçası olmakla birlikte 1999'dan beri fiilen bu birlikten bağımsız. Ve bağımsızlık, Amerikan ordusunun koruması altında hızla pekiştiriliyor. Sırp yetkililer ancak BM'den izin alarak sözde kendilerine ait olan bu toprak parçasına ayak basabiliyor. Kosova'nın dış sınırlarının Sırp ordusu tarafından korunmasına izin verilmiyor. Bu bölgenin Sırbistan'ın bir parçası olduğundan artık söz edilemez. Günün birinde Kosova'nın hukuken de bağımsızlaşması ve ardından Arnavutluk'la birleşmesi beklenmelidir. Belki ancak Irak'ın petrol gelirinden verilecek yüksek bir pay, Kürtlerin Habur'da Arap askerlerinin yeniden nöbet tutmalarına izin vermesini sağlayabilir. Ama, \"Zengin Kürtler\" senaryosu da komşuları için \"Kosova senaryosu\" kadar korkutucudur. ","label":"politics"} +{"text":"Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği’nde dün yapılan devir - teslim töreni, askerin ulusal güvenlik konusundaki hassasiyetini ince mesajlarla dile getirdiği bir platforma dönüştü. Görevine veda eden MGK Genel Sekreteri Cumhur Asparuk’un \"Milli güvenlik her şeyin üstündedir\" mesajını verdiği konuşmasını, ANAP lideri Mesut Yılmaz, Sofya - Galatasaray maçı için Bulgaristan’a gittiğinden dinleyemedi. MGK Genel Sekreterliği binasında düzenlenen törenle, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan MGK Genel Sekreteri Asparuk, görevini Orgeneral Tuncer Kılınç’a devretti. Veda konuşmasında \"Milli güvenliğin sağlanması da her şeyin önünde olduğu bilinen ve kabul edilen bir gerçektir\" diye konuşan Asparuk, MGK’nın görevini de tarif etti. Asparuk, şunları söyledi: \"1961 yılından beri Anayasal bir kuruluş olan MGK toplantılarında ele aldığı konular ile devletin milli güvenlik siyasetini etkileyecek milli güç unsurlarını ve ülkenin siyasi, iktisadi kültürel ve teknolojik durum ve gelişmelerini sürekli takip etmiştir. MGK, her türlü politik kaygıların dışına çıkarak, milli güç unsurlarının milli hedefler yönünde güçlenmesini sağlayacak temel esasları tespit eder.\" MGK Genel Sekreterliği’ni deveralan Orgeneral Kılınç da \"Hiçbir şekilde taviz veremeyeceğimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısına yönelik tehditlere karşı alınması gereken tedbirleri belirlemek ve görüşlerini Bakanlar Kurulu’na bildirmekle görevli bu Yüce Kurul, Anayasa’da yerini almıştır\" diye konuştu. İç kapaktaki siyaset MGK Genel Sekreterliği’ne Hava Kuvvetleri yerine Kara Kuvvetleri’nden atama yapılması açısından da önem taşıyan törene Başbakan Bülent Ecevit, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Başbakan Yardımcıları Devlet Bahçeli, Hüsamettin Özkan ve Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu da katıldı. Asker ile gerginlik yaşayan hükümetin ANAP kanadını İçişleri Bakanı Rüşdü Kazım Yücelen’in temsil ettiği törende, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un da aralarında bulunduğu çok sayıda üst düzey bürokrat da yer aldı. Konuklara dağıtılan dosyanın iç kapakçığında \"MGK, Milli Güvenlik ve Milli Güvenlik Siyaseti\" kavramlarının anayasal ve yasal tanımlarına yer verilmesi anlamlı bulundu. MHP uzlaşmıyor! SALİHA ÇOLAK Ankara ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın MGK’da gündeme getirdiği, askerin de, \"Meclis’te olgunlaşsın\" önerisinde bulunduğu Anayasa değişikliği paketi üzerinde, bu kez de ortaklar arasında görüş ayrılığı ortaya çıktı. ANAP, \"uzlaşılan\" paketin Meclis’e getirilmesini istiyor, MHP ise, \"Daha bakmadık\" diyor. 51 maddelik ilk değişiklik paketi taslağını hazırlayan Uzlaşma Alt Komisyonu’nda, \"İdam, Kürtçe serbestisi\" gibi konulara çekince koyan MHP, 37 maddelik son paketin olgunlaştırılması sırasında çekincelerini giderecek değişiklikler yapılması üzerine taslağı imzaladı. Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin de görüşü alındıktan sonra paket liderlere sunuldu ve sonbaharda Meclis’e getirileceği açıklandı. Ancak pakette imzası bulunan MHP’li İsmail Köse, \"Tam uzlaşma yok, tartışıldıktan sonra, çekince ortaya çıkarsa liderler görüşür, daha sonra Meclis’e gelir\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"ABD: Bizden iyi dostunuz yok ANKARA Milliyet ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, PKK'nın faaliyetlerini sınırlandırmak için aktif gayret gösterdiklerini ve Türkiye'nin terör örgütüyle mücadelesinde ABD'den daha iyi dostu olmadığını bildirdi. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: \"ABD'li yetkililerin siyasi temsilcileri ziyaret etmesi, yürüttükleri olağan diplomatik faaliyetleri arasındadır.\" ","label":"politics"} +{"text":"İsrailli Bakan: 'Kara günler bitti' BÜNYAMİN AYGÜN İsrail Kamu Güvenlik Bakanı Tsahi Hanegbi, önceki gün İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun resmi davetlisi olarak geldiği Ankara'da gerçekleştirdiği temasların ardından, dün de İstanbul'daydı. Bombalanan Neve Şalom ve Beth Israel sinagoglarını gezen Hanegbi, \"Terörle, İsrail - Türkiye ilişkilerini bozmaya, Türkiye'yi karanlık günlere sürüklemeye çalıştılar ancak başaramadılar. Kara günler bitti\" dedi. Hanegbi, Türkiye ziyaretinin çok olumlu geçtiğini söyleyerek, Türkiye - İsrail güvenlik işbirliği alanında çok önemli bir mutabakat zaptı imzaladıklarını anlattı. ","label":"politics"} +{"text":"Kars’a nükleer tehdit İtalya’da Ferrara Üniversitesi’nden Prof. Hayrettin Kılıç, Kars’a 100, Iğdır’a birkaç kilometre uzaklıktaki Ermenistan’ın Metzamor Nükleer Santralı’nın kaza yapabilecek kadar köhne olduğuna dikkat çekti SAYIL NARMANLIOĞLU, TURGAY İPEK Kars DHA Nükleer enerji ve çevre konusunda araştırmalarda bulunan İtalya’daki Ferrara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, Ermenistan sınırlarında bulunan Metzamor Nükleer Santralı’nın patlamaya hazır bomba olduğunu açıkladı. Kılıç, \"Erivan’daki nükleer tehlikenin bir an önce kapanması için Türkiye baskı yapmalıdır. Valilik ve belediye İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmalıdır\" dedi. Doğu etkilenir Yerel Gündem 21 ve Kars Kent Konseyi’nce düzenlenen konferansta konuşan Kılıç, dünyada 440 nükleer reaktörün bulunduğuna dikkati çekti. Kars’a 100, Iğdır’a ise birkaç kilometre uzaklıktaki Ermenistan sınırlarındaki Metzamor Nükleer Santralı’nın dünyadaki en köhne santrallar arasında gösterildiğini vurgulayan Kılıç, burada meydana gelecek bir kazanın Doğu’yu etkileyeceğini ifade etti. Dünyada birçok ülkenin nükleer santralları terk ettiğine işaret eden Kılıç, Türkiye Atom Enerji Kurumu’nu (TAEK) da eleştirdi. Çernobil faciasından sonra birçok ülkenin radyasyon oranını açıklarken, TAEK’in bunu yapmadığına değinen Kılıç, \"Ellerinde bilgi var. Ancak, bunu halka anlatmıyorlar. Bunlar demokratik değiller. Bir şeyi soramıyorsunuz\" diye konuştu. Nükleer atığı yok etmek için 350 bin dolara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kılıç, Romanya’nın AB’ye alınmasının altında da \"nükleer çöplük\" olmasının yattığını iddia etti. Kılıç, \"Romanya, Türkiye’den de geri bir ülke. Ancak, AB’ye kabul edildi. Niye edildi? Çünkü Romanya, Almanya’nın nükleer çöplüğüdür\" dedi. İran’ın Rusya’ya yaptırdığı iki nükleer santraldan nükleer bomba elde edeceğini savunan Kılıç, nükleer santral yapmaktaki amacın nükleer silah elde etmek olduğunu söyledi. Fındıklar öğrencilere verildi Çernobil kazasından sonra yüzlerce ton fındıkla çayın ihma edildiğini anlatan Kılıç, \"Bir bölümüyse okullarda ‘az radyasyonlu’ diye öğrencilere dağıtıldı\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"AKP’de toplu istifa OKTAY KOLTAN Kemer DHA AKP Antalya Kemer İlçe Başkanı Mustafa Bilici, ilçe yönetim kurulu üyeleri ve Göynük Belde Başkanı İbrahim Uysal, partiden topluca istifa etti. Bilici, \"Erdoğan’ın, laik cumhuriyetin yerine İslam devletinden söz etmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dil uzatması, bu da yetmez gibi Atatürk’e sataşması, benim gibi bir Atatürk çocuğunu derinden yaralamıştır\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Yargı, terör örgütü Hizbullah’ın, devletin en üst kurumlarından Başbakanlığa kadar sızdığına karar verdi. Ankara 1 No’lu DGM, Başbakanlık Bilgi İşlem Dairesi’nde memur olarak çalışan Abdülsamet Yıldız’a 15 yıl hapis cezası verirken, 3 sanığı da idama çarptırdı. Ankara 1 No’lu DGM’deki davanın dünkü karar duruşmasına, 6’sı tutuklu 10 sanık ve avukatları katıldı. Sanıklar esas hakkındaki savunmalarında ve son sözlerinde suçsuz olduklarını ifade ederek, beraat talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, tutuklu sanıklar Mehmet Emin Alpsoy, Mustafa Gürlüer ve Şeyhmus Alpsoy’un, TCK’nın \"Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek\" suçunu tanımlayan 146 \/ 1. maddesi gereği idama mahkûm edildiklerini bildirdi ve kalemini kırdı. Eski Başbakanlık görevlisi Yıldız, Sadullah Arpa ve Abdurrahman Alpsoy da, \"yasadışı silahlı örgüt üyesi olma\" suçunu düzenleyen TCK’nın 168 \/ 2 maddesi ve 3713 sayılı yasanın 5. maddesine göre 15’er yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. 24 sanık hakkında örgüte yardım ve yataklıktan 4.5’ar yıl hapis kararı veren mahkeme, suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanıklar Mahmut Kaya ve İsmail Kaya’yı da, TCK’nın 169. maddesine göre 3’er yıl ağır hapse çarptırdı. 1 No’lu DGM; sanıklar Aysel Aldanmaz, Ayşe Sudan, Veli İnce, Halit Karslı, Ahmet Akbulut ve Hüseyin Tamer’in mahkûmiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatlerini kararlaştırdı. ","label":"politics"} +{"text":"Ailelere mahkeme geldi 10 Soru, 10 Cevap GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Aile Mahkemesi nedir? Hükümetin yargıda her alanda ihtisas mahkemeleri kurulması kararı gereğince çıkartılan Aile Mahkemesi Yasası yürürlüğe girdi. Bundan sonra ailelerle ilgili davalarda bu mahkemeler yetkili olacak. Bu mahkemeler nerelerde kurulacak? Aile mahkemeleri, her ilde ve merkez nüfusu 100 binin üzerindeki her ilçede kurulacak. Mahkemelerin kurulmadığı yerlerde bu davalara Asliye Hukuk Mahkemesi bakacak. Mahkemelerde kimler görev yapacak? Mahkemelerde, tek hakim görev yapacak. Sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagog da bulunacak. Bu mahkemelerde görev yapacak kişilerde ne gibi nitelikler aranıyor? Sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagogların alanlarında uzman olma koşulu aranacak. Hakimlerin, hukuk yükseklisansı yapmış, 30 yaşını geçmiş, evli ve çocuklu olmaları tercih edilecek. Mahkemeler hangi davalara bakacak? Mahkemeler, boşanmalarda eşlerin mali yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak, eşiyle anlaşamayan ve ihtiyaç duyanları sağlık kuruluşlarına, huzurevlerine yerleştirmek, bakıma muhtaç çocukları meslek edinme kursu veya eğitim kurumuna yerleştirmek, ayrılan eşlerin çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak, ailesi nedeniyle bedensel ve zihinsel gelişimi tehlikede bulunan çocuğu, özel bir eğitim kurumu ya da özel bir sağlık kuruluşuna yerleştirmek gibi konulara bakacak. Sorunların çözümü her zaman dava yolu ile mi olacak? Mahkemeler, sorunları önce \"sulh\" yoluyla çözmeye çalışacak. Sonuç alınamazsa davaya geçilecek. Hakimin evli ve çocuklu olması neden tercih nedeni? Hakimin, tarafları daha iyi anlayabileceği, tarafların psikolojisini göz önünde bulundurabileceği... Mahkemelerde sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagogların görevlendirilmesinin amacı ne? Uzman bu kişiler, mahkemenin verdiği kararların takibi ve yerine getirilmesinde görevlendirilecek. Bu konularda halen devam eden davalara hangi mahkeme bakacak? Halen bu davalara bakan mahkemeler, Aile Mahkemesi kurulana kadar dosyalara bakmayı sürdürecek. Yasanın kısa zaman içinde uygulanabilirliği var mı? TBMM, 1979 yılında Çocuk Mahkemeleri Yasası’nı çıkarttı. Aile Mahkemeleri Yasası gibi nüfusu 100 binin üzerindeki her yerleşim biriminde Çocuk Mahkemesi kurulacaktı. 24 yıl geçmesine rağmen Türkiye’de sadece Ankara, İstanbul, İzmir ve Trabzon’da çocuk mahkemesi kuruldu. Hukukçular, bu sürede en az 100 Çocuk Mahkemesi kurulması gerektiğine dikkat çekerek, Aile Mahkemeleri’nin de kısa sürede yaşama geçirilmesinin zor olduğunu söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"HANGİSİ TAKİYE? AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerdeki en büyük rakibi CHP’yi Nevşehir’de ağır dille eleştirdi. Erdoğan, Kırşehir mitinginde ise seçim sonrası yolsuzlukla savaş için CHP’yi ortaklığa davet etti NEVŞEHİR DHA Miting alanlarındaki sert söylemleriyle dikkat çeken AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, eleştirilerini meydanlara 80 binleri toplamayı başaran en büyük rakibi CHP’ye yöneltti. Nevşehir’de CHP’yi bir medya grubuyla işbirliği yapmakla suçlayan Erdoğan, Kırşehir mitinginde ise seçim sonrası yolsuzluklar konusunda ortaklık yapmaya çağırdı. ‘İFTİRA EDİYORLAR’ Nevşehir Telekom Meydanı’nda halka seslenen Erdoğan, AKP’nin \"önlenemez\" yükselişinden korkan partilerin iftira kampanyası başlattığını öne sürdü. Bir önceki seçime katılamayan partilerin seçim sandıklarına temsilci verememesini eleştiren Erdoğan, bu uygulamanın adil olmadığını savundu ve CHP’nin de 1946 seçimlerindeki açık oy, gizli tasnif uygulaması yaptığını anımsattı. Erdoğan, 15 bin kilometre duble yol yapacakları vaadini anımsatarak, şöyle konuştu: \"Bu kâfir zihniyet bunu da saptırıp ‘Nasıl yapacaksınız?’ diyor. Baktım, CHP bize saldırıyor. Baykal, kibar insandı. Ben de kendisine saygı duyuyorum. Dokunulmazlık konusuna değiniyor. Benimle ilgili dosyalar ‘şu, bu’ diyorlar. ‘İSKİ HATIRLATMASI’ Bir taraftan ‘demokrasi’ diyeceksin, bir taraftan ‘dokunulmazlık zırhına bürünmesin’ diyeceksin. Bizimle ilgili konuşurlarsa biz de konuşuruz. Hiçbir yolsuzluğun altında imzamı göremezler. Ama, onların, İSKİ’si var.\" Kırşehir’de de halka seslenen Erdoğan, \"Türkiye, CHP’nin cemaziyülevvelini iyi bilir\" dedi. Baykal’ın kendisiyle özel olarak ilgilenmeye başladığını, \"arkasında dosya olan insan bu ülkeyi yönetemez\" dediğini söyleyen Erdoğan, kendisinin dokunulmazlık zırhına bürünmek gibi bir durumunun olmadığını söyledi. Millete hizmet yolunda bedel ödemeye hazır olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: \"Arzu etmezdim, istemezdim böyle sataşmalar olsun. Halbuki kendisine bir sevgim vardı, yine olacak inşallah. Erdoğan milletvekili değil, dokunulmazlık zırhına girmeyecek de, hazırlanmıyor da. Diyorum ki yarın, inşallah bu Meclis’te AKP ile CHP birlikte olacaktır. Yolsuzluklar konusunda el ele, omuz omuza vermeye hazırız. Ülkede bu yolsuzlukları beraber kaldıralım. Buna da hazırlarsa zaten sorun yok.\" ANAP’A DA TAŞ Erdoğan, bastırdıkları afişlerde AKP’yi siyah ampülle tasvir eden ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ı da \"Bu aydınlık ampul biziz, karanlık olan sensin\" diyerek eleştirdi. 5 SORU 5 CEVAP Erdoğan nedeniyle AKP kapatılır mı? 1- AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kuruculuktan istifa edip genel başkanlığı bırakmaması nasıl yorumlandı? Hukukçular, Yüksek Mahkeme’nin kararını tam olarak yerine getirmeyen Erdoğan’ın \"hukuka karşı hile\" yaptığı görüşünde birleşti. Kaynaklar, bunun Erdoğan için bir dizi hukuki sonuç yaratabileceğine dikkat çekti. 2- AKP’ye kapatma davası açılır mı? Siyasi Partiler Yasası’na (SPY) göre, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulmaması durumunda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın kapatma davası açma yetkisi bulunuyor. Ancak yapılan değişiklikle, ihtar kararlarına uymama, kapatma nedeni olmaktan çıkarıldı. Bu nedenle başsavcının ya AKP hakkında, Erdoğan’la parti üyelerinin söz ve eylemlerini de içine alacak kapsamlı bir kapatma davası açacağı ya da partiye ikinci kez ihtar verilmesi için başvuruda bulunacağı belirtiliyor. 3- Mahkeme kararını yerine getirmeyen kurucular kurulu için işlem yapılabilir mi? SPY’ye göre 312. maddeden mahkûmiyeti bulunan bir kişi, siyasi partiye üye olamıyor. Bu nedenle Erdoğan ve Kurucular Kurulu’nun tavrı, \"yargı kararlarına uymamak\" anlamı taşıyor. Kaynaklar, bu durumda, üyeler hakkında TCK’nın \"yetkili makamların emirlerine itaatsizlik\" başlığında düzenlenen ve 6 aya kadar hafif hapis cezası öngören 526. maddesinden dava açılabileceğini vurguluyor. Başsavcının bunun üzerinde de durduğu, SPY’den TCK’ya bu konuda gönderme yapılıp yapılmadığını araştırdığı belirtiliyor. 4- Mahkeme kararını yerine getirmemesi Erdoğan’ın politik yaşamını nasıl etkiler? Yüksek Seçim Kurulu’nun 312. maddeden aldığı ceza nedeniyle adaylığına vize vermediği Erdoğan’ın milletvekili olabilmesi için \"memnu haklarının iadesi\"ni kazanması gerekiyor. TCK’nın 122. maddesine göre, bir kişiye memnu haklarının iade edilmesi için bu kişinin \"pişmanlık duyduğunu ihsas edecek surette iyi halli görülmesi\" gerekiyor. Ancak mitinglerde oldukça sert bir üslup kullanan ve Anayasa Mahkemesi kararını yerine getirmeyen Erdoğan’ın iyi halini mahkemeye kanıtlamasının sorun olabileceği ifade ediliyor. 5- Bu ihtimaller nasıl ortadan kalkar? SPY’ye göre, bu ihtimallerin ortadan kalkması için Erdoğan’ın partinin genel başkanlığından ayrılması ve partiye üye dahi olmaması gerekiyor. AKP’den haremselamlık yürüyüş KONYA DHA AKP’nin Konya’daki halk yürüyüşünde \"harem selam\" uygulaması yapıldı. Mevlana Müzesi önünden başlayan yürüyüşte kadınlar erkeklerden 3 metre geride, ayrı yürüdü. AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi ve Konya 1. sıra milletvekili adayı Doç. Dr. Halil Ürün, \"Sokaklar dardı. Bayanlarımızın daha rahat etmesi için böyle bir uygulama oldu\" dedi. Ürün, kendisini görüntüleyen bir kadın basın mensubunu da göstererek, \"Bakın beni bile bayan bir kameraman çekiyor. Biz niye selamlığa geçelim ki?\" dedi. Ürün, AKP Grup Başkanı Bülent Arınç’ın \"Türban sorununu çözmek AKP’nin namusudur\" sözüne de sahip çıkarak, \"Bu hepimizin görüşüdür\" diye konuştu. ","label":"politics"} +{"text":"Başbakan Bülent Ecevit, AKP ve CHP’nin ilk seçimde \"sabun köpüğü\" gibi dağılacağını söyledi. AKP’yi \"karanlık bir geçmişin mirasçısı\" diye nitelendiren Ecevit, CHP’nin de oy uğruna bölücülerle işbirliği ve her görüşle kur yaptığını iddia etti. Parti grubunda konuşan Ecevit, ufukta yeni bölünme veya partileşme girişimleri göründüğünü ifade ederek, AKP ve CHP’yi hedef alarak şunları söyledi: \"Karanlık bir geçmişin mirasçısı AKP, kendini baştan aşağı yenilenmiş gibi göstererek, siyaset sahnesinde birinciliğe oynayabileceğini sanıyor. Son seçimlerde ağır yenilgiye uğramış hatta silinmiş olan CHP ise, şimdi oy uğruna bölücü bir partiyle bile işbirliğini göze alıyor. Her görüşe kur yapıyor. Fakat seçim vakti geldiğinde böyle partiler sabun köpüğü gibi dağılıp gidecektir.\" Ecevit, Türk halkının siyasette maceracılığa kapılmayacak kadar sağduyulu olduğunu kaydetti. Baykal’dan tepki Bu arada Ecevit, Meclis’ten ayrılırken, CHP’nin işbirliği yaptığını iddia ettiği bölücü partinin HADEP olduğunu söyledi. Erdoğan, Ecevit’in \"AKP karanlık geçmişin mirasçısı\" sözlerine, \"Ecevit, çok daha kirli bir geçmişin mirasçısı durumunda\" diye yanıt verdi. Ecevit’in sözleri Genel Kurul’da AKP ve DSP’lileri birbirine düşürdü. Ecevit’in sözlerini sorumsuzluk olarak niteleyen SP Genel Başkanı Recai Kutan, Erdoğan’ın intihar cellatlığıyla ilgili sözlerinin nedenini RP dönemine bağlamasına da tepki gösterdi. Kutan, \"Erbakan, böyle söylemezdi\" dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da Başbakan Bülent Ecevit’in \"CHP bölücülerle işbirliği yapıyor\" şeklindeki sözlerine tepki gösterdi. Baykal, \"Sayın Ecevit, CHP’lilerden hemen özür dilemelidir\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Kadeh tokuşturdu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, eşi Semra Sezer ile birlikte resmi konuğu olarak Ankara'da bulunan Sırbistan - Karadağ Cumhurbaşkanı Svetozar Maroviç ve eşi Djorjina Maroviç onuruna Çankaya Köşkü'nde akşam yemeği verdi. Yemeğin en gözde ismi Sırp First Leydi oldu. Djorjina Maroviç, siyah ceketinin içine giydiği transparan bluzla dikkat çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün eşi Özenç Özkök, ardından da Semra Sezer'le sohbet etti. Erdoğan, Semra Sezer'le kadeh tokuşturdu. ","label":"politics"} +{"text":"SEÇİME DOĞRU Küskünler’e yeter artık! Anayasa Mahkemesi, \"küskünler\" olarak nitelendirilen ve 3 Kasım’da yapılacak seçimi iptal ettirmek isteyen milletvekillerinin, TBMM’nin tatile girme kararının iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle açtığı davayı, \"konunun görev alanına girmediği\" gerekçesiyle reddetti. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, söz konusu TBMM kararının, Anayasa Mahkemesi görev alanına giren bir karar olmadığı sonucuna varıldığını, kararın 8’e 3 oy çokluğuyla alındığını kaydetti. Çiller: Yüreğin varsa karşıma gel Samsun, Ordu ve Giresun’daki mitinglerde halka seslenen DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Samsun Cumhuriyet Meydanı’ndaki konuşmasında ağırlıklı olarak AKP ile CHP’ye yüklendi. Erdoğan’ın televizyon programlarında karşısına çıkmaktan kaçtığını söyleyen Çiller, \"Tayyip Erdoğan yüreğin yetiyorsa karşıma gel. Başbakanın kim olacak? Aksu, Gönül, Gül kim olacaksa, sen korkuyorsan onları yolla\" dedi. İspanyolca şarkı suç unsuru oldu! CHP, Trabzon milletvekillerinin tanıtımı için geçen Cumartesi günü saat 14.00’da, sanatçılar Ege ile Volkan Konak’ın katılımıyla Atatürk Alanı’nda bir konser düzenledi. Konserde, Konak’ın şarkısına İspanyolca bir nakarat söylemesi, hükümet komiserini harekete geçirdi. Hükümet komiseri, \"Türkçe’den başka bir dilde seçim propagandası yapılamayacağı\" gerekçesiyle sanatçıyı uyardı. Ardından da Konak hakkında, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Taşar: AKP Türk turizmini bitirir Turizm Bakanı Mustafa Taşar, olası bir AKP iktidarının turizmi olumlu etkilemeyeceğini belirterek, \"Türkiye’nin geleceğini de karartacağına inandığım bu tür marjinal unsurların, turizme de faydası olacağını düşünmüyorum\" dedi. AKP iktidarının gerçekleşeğini düşünmediğini de ifade eden Taşar sözlerini şöyle sürdürdü: \"Yani bir zihniyet düşünün ki kendisi belediye başkanıyken İstanbul’da kasırlarda turistlerin gittiği yerde içkiyi yasaklamış. Bu zihniyetle nereye varılabilecekse oraya varılabilecektir. \" Işıkara: Keşke çocuklar oy verse ANAP İstanbul 3. Bölge milletvekili adayı Ahmet Mete Işıkara, Kültür 2000 Okulu’nda \"Deprem Dede\" sloganlarıyla karşılanınca, \"Bu çocukların oy hakkı olsa AKP vız gelir\" dedi. Işıkara, bir öğrencinin \"Milletvekili seçilirseniz, ilk ne yaparsınız?\" sorusuna, \"Deprem Önleme Projesi’ni geliştireceğim. Kandilli tıkır tıkır işliyor. Eğer seçilirsem bunu Türkiye’de başaracağım\" yanıtını verdi. Kutan: Liderlerin en temizi benim SP lideri Recai Kutan, \"Hakkında yolsuzluk iddiası bulunmayan tek parti lideri benim\" dedi. Kutan, Iğdır’daki mitingde, iktidara gelmeleri durumunda yolsuzlukları önleyebileceklerini söyledi. Kutan şöyle konuştu: \"Bütün siyasi liderlerin hakkında yolsuzluk soruşturması ve davası açılmıştır. Bu nedenle bizi iktidara getirin, yolsuzlukların hepsine dur diyelim.\" ","label":"politics"} +{"text":"Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, rektörlerin \"görmediklerini\" öne sürdüğü YÖK yasa taslağında geri adım attı. Çelik, Türk Silahlı Kuvvetleri, üniversiteler ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alacak. Ancak TBMM üç hafta içinde tatile gireceği için, taslağın yasalaşması gelecek yasama yılına kalacak. MEB'le RTÜK arasındaki protokolün imza törenine katılan Çelik, taslağa katkısı istenen ve resmi yazı yazılan 77 rektörün sadece ikisinden yanıt geldiğini kaydetti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün \"Biz bu işin içinde olmayız. Taslağa karşıyız\" dediğini ifade eden Çelik, \"Karşı taraf elini uzatmıyorsa yapılacak bir şey yok\" dedi. 14 Temmuz'da Bakanlar Kurulu'nda üyelerin görüşlerinin alınacağını kaydeden Çelik, \"TBMM'ye gönderilip gönderilmeyeceğine Bakanlar Kurulu karar verecek. Gönderilmeyeceği yönünde karar çıkacağını tahmin ediyorum. Teklifim bu yönde olacak\" diye konuştu. Taslağı rektörlere ve Üniversitelerarası Kurul üyelerine göndereceklerini belirten Çelik, \"Makul sürede katkı isteyeceğiz. Bazı değişiklikler olabilir. 90 maddelik taslağın komisyonlarda görüşülmesi ve Genel Kurul'a taşınması da uzun zaman alacaktır\" şeklinde konuştu. \"Üniversitelerde türban yasağı kaldırılacak mı?\" sorusuna, \"Geçmişte ne varsa bu yasada da onu koruduk\" yanıtını veren Çelik, laiklikle ilgili eleştirileri de şöyle değerlendirdi: \"Ahmet, Mehmet üniversitenin başındaysa Atatürkçülük ve laiklik problemi yoktur, başkası gelirse problem vardır mantığı yanlıştır. Kimse vazgeçilmez değildir. Mezarlıklar kendisine vazgeçilmez diyenlerle dolu.\" Rektörler Çankaya'ya çıkıyor Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Tunç Erem, taslakla ilgili pazartesi veya salı günü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le görüşeceğini açıkladı. Erkan Mumcu'nun bakanlığı döneminde görüşlerini belirten, ancak daha sonra açıklama yapmayan Sezer'in, sessizliğini bozacağı kaydedildi. ","label":"politics"} +{"text":"'Ankara pazarlık gücümüzü azalttı' AKP hükümetine üstü kapalı sitem eden Denktaş, \"Rumlar AB yoluyla Kıbrıs'a hâkim olmaya çalışıyor. Buna razıysanız, Anadolu'da bize yer hazırlayın\" dedi ANKARA Milliyet İsviçre'deki görüşmelere katılmayan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, AKP hükümetine üstü kapalı sitemde bulundu. Denktaş, Ankara'nın tavrı nedeniyle New York ve Lefkoşa'daki görüşmeler sırasında pazarlık gücünün zayıfladığını savundu. Denktaş, CNN Türk'te yayınlanan Ankara Kulisi'nde Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'in sorularını yanıtladı. Referandumda Kıbrıs halkına hayır oyu kullanmalarını söyleyeceğini belirten Denktaş, \"Ankara'dan gelen talimatı kabul ettik. Bizim ümidimiz Türkiye'ye verilen sözlerdi. Ancak bunlar gerçekleşmedi\" dedi. Denktaş şunları kaydetti: \"Talimatın dışına çıkamazsın dediler. Benim müzakereciliğimin bu durumda kıymeti kalır mı? Başbakan'la uzun telefon görüşmesi yaptım. Biz New York'a gitmeden önce Ankara çok ümitliydi. Ancak sonra beklenen olmadı. Rumlar AB yoluyla Kıbrıs'a hâkim olmaya çalışıyor. Buna razıysanız Anadolu'da Kıbrıs Türklerinin yerini hazırlayınız. Türkiye'nin AB yolunda engel değiliz. Türkiye Kıbrıs'la ilgili stratejik çıkarlarından vazgeçmişse bize söylesin.\" 'Ceplerin bloke edilmesi rezillik' Bu arada Denktaş, İsviçre'deki müzakerelerden bilgi sızmaması için heyetlerin cep telefonlarının bloke edileceği yönündeki haberlere de sert tepki gösterdi. Denktaş, \"Olursa bundan büyük rezillik, ayıp olamaz. Bu kabul edilmez bir baskıdır. Bu baskı altında çıkacak neticeyi kabul etmek şerefsizliktir\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Öğrenciler hem YÖK'ü hem AKP'yi eleştirdi HALUK ATALAY İstanbul İstanbul Üniversitesi Öğrenci Koordinasyonu üyesi 20 kişilik öğrenci grubu, YÖK protestosu yaptı. Öğrenciler, \"İktidar kavgası değil, eşit - parasız eğitim istiyoruz\" yazılı pankartla ana çıkış kapısına yürüdü. \"YÖK kalkacak, polis gidecek\", \"Üniversiteler bizimle özgürleşecek\" sloganları atan grup adına bir öğrenci, hazırlanan bildiriyi okudu. Bildiride, İmam Hatip'li öğrencilere üniversitelerin kapılarının açılacağını, böylece laiklik ilkesinin zarar göreceğini iddia eden YÖK'le, antidemokratik uygulamaları sona erdireceğini öne süren AKP iktidarının uzlaştığı savunuldu. ","label":"politics"} +{"text":"İçtüzük değişikliği Meclis'ten geçti AKP'lilerin muhalefetteyken Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak iptal ettirdikleri, Fevzi Şıhanlıoğlu'nun öldüğü kavgalı oturumlara neden olan içtüzük değişikliği, bu kez AKP'lilerce Meclis'ten geçirildi. Temel kanuna ilişkin 91. maddedeki düzenleme, kanunların, Danışma Kurulu'nda muhalefet ile uzlaşma sağlanamasa da, Genel Kurul'da 330 oyla temel kanun olarak maddeleri ele alınmadan görüşülmesine olanak sağlıyor. ","label":"politics"} +{"text":"12 Eylül’deki metinler gibi Gazete yazarları Genelkurmay’ın açıklamasını çok sert buldu İHSAN YILMAZ İstanbul Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın başlattığı \"ulusal güvenlik\" tartışmasında Genelkurmay’ın yaptığı sert açıklamaya \"demokrasi\" tepkisi geldi. Genelkurmay açıklamalarına seslerini yükseltmeye başlayan kesimlerin başında gelen yazarların büyük kısmı, verilen tepkiyi çok sert buldu. Görüşler şöyle: ‘En ağır muhtıra’ • Ali Bayramoğlu: (Sabah Gazetesi) Bu tonda bir açıklamanın çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Yılmaz’ın da, diğer benzer kalemlerin de ulusal güvenlik konusundaki eleştirilerini, neredeyse doğrular nitelikte bir açıklamadır. Neredeyse cumhuriyet tarihinin en ağır muhtıra metinlerinden birine benziyor. 12 Eylül metnine baktığınız zaman çok farklı bir durumla karşı karşıya gelmezsiniz. • Oral Çalışlar: (Cumhuriyet) Böyle bir tartışmayı Silahlı Kuvvetler’in üzerine alması doğru değil. Bu, sonuçta siyasi karardır. Bu siyasi kararı, başta TBMM olmak üzere, toplumun bütün kesimlerinin tartışarak bir sonuca ulaştırması gerekiyor. Ben bu nedenle askerin bu kadar sert çıkışını yerinde görmüyorum. • Serdar Turgut: (Hürriyet) Ulusal güvenlikle ilgili bir tartışma değil, söyleyen kişiyle ilgili bir tartışmadır. Bir şeyler işaret ediliyor, hissiyat belirtiliyor. Türkiye’nin dönüm noktasıdır açıklama. Yüzde yüz destekliyorum. Çok da demokratik buluyorum. Sert bulmuyor, demokratik ve yerinde, güzel buluyorum. • Haluk Şahin (Radikal): Askerin bu tartışmaya bu düzeyde girmemesini tercih ederdim. Mesut Yılmaz'ın bu konuyu o kongrede getirilmesinin yerinde olmadığı kanatindeyim ama birtakım meselelerin üzerine 'dikkat milli güvenlik' yaftası asılarak onların tartışma alanının dışına itilmesine de karşıyım. • Etyen Mahçupyan: (Zaman) Askerin söylediklerine baktığımda genelde Türkiye'deki zaaflara işaret etmiş, bunlarda haklı ama ulusal güvenliğin bir ayak bağı olduğu da bir gerçek. Demokratik ülkede asker böyle konuşmaz. ","label":"politics"} +{"text":"ABD, KKTC için çalışıyor Dışişleri Bakanı Powell'la görüşen KKTC Başbakanı Talat, ABD'nin Kuzey Kıbrıs'a uygulanan izolasyon ve ambargonun kaldırılması için çalışma yaptığını açıkladı Amerika'daki temasları çerçevesinde New York'taki BM binasında ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile dün görüşen KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, ABD'nin, KKTC'ye uygulanan izolasyon politikaları ve ambargonun kaldırılması için teknik ve yasal bir çalışma yaptığını ve bu çalışmanın neticelerini ilerleyen günlerde açıklayacaklarını söyledi. 'Olumlu geçti' Yarım saat süren görüşmenin ardından açıklama yapan Talat, görüşmenin son derece olumlu geçtiğini ifade etti ve şöyle konuştu: \"Kıbrıs Türkleri referandumda çözümden yana tavır koyarak üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi sıra uluslararası toplumun üzerine düşeni yerine getirmesi ve KKTC'ye uygulanan ambargo ve izolasyonu kaldırmasındadır. Son gelişmelerle artık adil olmayan izolasyonun kaldırılması gerektiğini uluslararası toplumun da anladığına inanıyorum. Zaten Powell görüşmesi de bunun bir ispat��\" dedi. Görüşmede, bir toplumun başka bir toplumun olumsuz tavırdan dolayı cezalandırılamayacağını belirttiğini ifade eden Talat, Powell'ın bu durumu \"iyi anladığını\" söylediğini kaydetti. 'Asker' yanıtı Talat, bir Rum gazetecinin, \"Türk askeri ne zaman adadan ayrılacak? Bu konuda görüşme gündeme geldi mi?\" şeklindeki sorusuna, \"Türk askerinin adada kalması yönünde oy veren kesim Rumlardı. Türk toplumu ise çözümden yana tavır koydu\" şeklinde yanıt vererek, Türk askerinin kalacak olmasının sorumluluğun Rumlarda olduğunu belirtti. Talat, Washington temaslarına ise bugün başlıyor. 'Evet'çi Rum lidere bomba Kıbrıs Rum Kesimi'nde Annan Planı tartışmaları, şiddete dönüştü. İkinci büyük siyasi parti olan ve referandum öncesi tavrını 'evet' olarak belirleyen DİSİ'nin lideri \"evet\"çi Nikos Anastasiadis'in Limasol'daki evine dün sabah el bombalı saldırı düzenlendi. Saldırı maddi hasara yol açtı. Referandumda \"evet\"i destekleyen Anastasiadis, Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos'tan, halkı kandırdığı gerekçesiyle şikâyetçi olmuştu. Kuzey Kıbrıs'a gidecek turiste engel Rum Yönetimi, AB ülkesi vatandaşlarını KKTC'ye gitmemeleri yönünde uyardı. Rum Kamu Düzeni ve Adalet Bakanı Doros Theodoru, KKTC'den adaya giriş yapacak ya da Rum kesiminden geçerek geceleyecek AB vatandaşı turistlere, \"Başlarına gelebileceklerden kendileri sorumlu olacak\" tehdidinde bulundu. Turistler için hazırlanacak broşürde, \"Bu otellerde kalırsanız hakkınızda dava açabilir\" uyarısı yer alacak. Rumların 'servet iadesi' korkusu Kıbrıslı Türklerin, 1974'te Güney Kıbrıs'ta bıraktıkları servetlerinin iadesi veya tazminat ödenmesi amacıyla izleyecekleri hukuki yolu öğrenmek için Rum avukatlara başvurmaları ve ABD'nin konuya gösterdiği ilgi, Tasos Papadopulos yönetimini telaşlandırdı. Rum kesimindeki gözlemciler, Kıbrıslı bir Türk'ün güneydeki servetinin iadesi veya tazminat istemiyle AİHM'de dava açması halinde, Rum Yönetimi ve AB'nin zor duruma düşeceğini söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"Sınıf iktidarı istemek yasaldır’ TKP’nin kapatılması için dava açan Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, komünist sözünün Anayasa’ya aykırı olmadığını savunarak kendi açtığı davanın reddini istedi GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) kapatılması istemiyle açtığı davanın reddini talep etti. Partinin adındaki \"komünist\" sözcüğünün Anayasa’ya aykırı olmadığını savunan Kanadoğlu, Siyasi Partiler Yasası’nın (SPY), bu sözcüğün kullanımını yasaklayan 96. maddesinin de iptalini istedi. Kanadoğlu’nun talebi yerinde görülürse, bundan sonra partilere \"faşist, islamcı, nasyonal sosyalist\" gibi isimler konabilecek. Adındaki komünist ifadesini çıkarması yönündeki ihtar kararını yerine getirmediği için TKP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açan Kanadoğlu, komünizme ilişkin görüşünü değiştirdi. Kanadoğlu, esas hakkındaki görüşünde şu saptamalarda bulundu: \"İktidarların seçimle değişebilirliği kuralına aykırı bir tutum alınmadığı sürece, sınıf iktidarını istemek ya da bu yolda çalışma yapmak yasalara aykırı değildir. Davalı partinin tüzüğünün herhangi bir diktatörlüğü savunur nitelikte olmadığı açıktır. Batı Avrupa komünist partilerinde başlayan Eurokomünizm akımı, Doğu Avrupa ülkeleri ve Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla başlayan demokratikleşme hareketlerinin, dünya komünist hareketi ve partileri üzerinde önemli etkileri olmuştur. Bu, davalı partinin programında ve söylemlerinde açıkça görülmektedir. Komünizmin sürekli değişim içinde olduğu da açıktır.\" SPY’nin \"komünist, anarşist, faşist, teokratik, din, dil, ırk ve mezhep adlarıyla siyasi partiler kurulamaz\" şeklindeki 96. maddesinin iptalini isteyen Kanadoğlu, maddenin iptali durumunda davanın yasal dayanaktan yoksun kalacağını, bu nedenle reddedilmesi gerektiğini belirtti. Talep yerinde görülürse, \"teokratik, faşist, nasyonal sosyalist, islamcı, anarşist\" isimleriyle parti kurulabilecek. Erdoğan siyasi yasaklı durumdan kurtulmasına rağmen, AKP’nin kapatılması ısrarını sürdüren Kanadoğlu’nun, aynı gerekçeyle dava açtığı TKP’nin durumunda hiçbir değişiklik olmamasına rağmen davanın reddini istemesi hukukçular tarafından \"çelişkili\" bulundu. ","label":"politics"} +{"text":"Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, laiklik ilkesini sağlıklı temellere oturtmak gerektiğini vurgulayarak, \"Gerçekten laik bir ülkede, laik devletin dini olmaz. Çünkü din fertler içindir. Türkiye, AB’ye ancak laiklik ilkesini güçlendirerek girer. Bunun yolu sertlikten değil, daha fazla özgürlükten geçer. AB’de bu sorunu çözüme kavuşturmamış ülke yoktur\" dedi. Hacıbektaş Kültür Vakfı’nın düzenlediği AB - Türkiye - Aleviler konulu panelin açılış konuşmasını yapan Yılmaz, sorunları görmezden gelerek sonsuza kadar devam etmenin mümkün olmayacağını dile getirdi. İnanılan değerleri istismar ederek siyaset yapma döneminin kapandığını, bu yaklaşımların birtakım müdahaleleri davet ederek demokrasiye zarar verdiğini de ifade eden Yılmaz, şunları söyledi: \"Laik devlet, din ve inanç sahiplerinin her birinin değerlerine saygılı olmak zorundadır. Din öğrenimini inanç sahiplerine ve onların örgütlerine bırakmak, bu alanda serbestlik sağlamak zorundadır. Din ve inancı öğretmek noktasında laik devlet kimseyi zorlayamaz. Kamu sağlığını ve düzenini korumak dışında onlara yasak koyamaz.\" Yılmaz, daha sonra Alevilerle birlikte lokma yedi. ","label":"politics"} +{"text":"Başbakanlık, dini yayında geriledi EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara Başbakanlık, değişiklik yaparak İslamcı yayınlara fırsat verdiği Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) hazırladığı yönetmelikle ilgili geri adım attı. Başbakanlık tarafından yönetmelik taslağından çıkarılan \"Din veya dini duygular, kişisel veya siyasi çıkar ya da nüfuz sağlamak amacıyla kullanılmamalıdır\" cümlesi, ilgili bölüm metnine yeniden eklendi. Üst Kurul, dün Başbakanlık'ta bekletilen yönetmelikle ilgili olağanüstü toplandı. RTÜK, \"irticai yayınlarla mücadele edileceğini\" bildirdi. Yönetmelik, Başbakanlık ve RTÜK arasında görüşme trafiğine neden oldu. Başbakanlık, gönderilen bütün metinlerin gönderen kurumla birlikte Anayasa ve ilgili mevzuatlar çerçevesinde incelendiğini bildirdi. Erbakan'ın adayı TRT için başvurdu Yücel Yener'in istifasıyla boşalan TRT Genel Müdürlüğü için, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Sözcüsü Feyzullah Arslan ile Akbil soruşturmasında adı geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanı Şenol Demiröz de aday oldu. 1996'da Necmettin Erbakan'ın TRT adayı olan Demiröz'ün, Başbakanlık ve RTÜK'te kulis yaptığı ifade edildi. 15 Nisan'da sona erecek olan adaylık için şimdiye kadar 43 kişi başvurdu. ANAP'ın da artık bir milletvekili var HAKAN ŞANLITÜRK Ankara Hakkâri Bağımsız Milletvekili Mustafa Zeydan, ANAP'a katıldı. Zeydan'ın katılımıyla TBMM'de temsil edilen siyasi parti sayısı dörde yükseldi. ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir'le birlikte dün partiye gelerek genel başkan yardımcılarıyla tanışan Zeydan, 14 Nisan Pazartesi günü düzenlenecek törenle ANAP'a katılacak. TBMM'de sandalye dağılımı şöyle oldu: AKP 365, CHP 177, DYP 3, ANAP 1, Bağımsız 4. ","label":"politics"} +{"text":"Korsakoff raporu AİHM'de 'İyileşti' denilen korsakoff'lu Balyemez'in hasta olduğu yönündeki rapor AİHM'ye gönderildi GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara İstanbul Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanlığı, daha önce Adli Tıp Kurumu'nun 5 kez Wernicke Korsakoff hastası olduğunu, 6. muayenede de iyileştiğini savunduğu Bekir Balyemez'in, 'hastalığın tüm belirtilerini gösterdiği' yönünde rapor verdi. Rapor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gönderildi. AİHM tedbiri Adli Tıp'ın 6. muayenenin ardından iyileştiğini belirttiği Balyemez'in tekrar cezaevine konulmasını engellemeye çalışan avukatları, AİHM'ye başvurdu. AİHM, Balyemez'in yeniden cezaevine konulması kararına ilişkin \"tedbir\" kararı vererek, Türkiye'ye, \"çelişkili raporlardan hangisini, neden kabul ediyorsunuz?\", \"Korsakoff hastasının bu durumuyla cezaevine konulması sizce işkence midir?\" sorularını yöneltti. AİHM, yanıt için 1 Mart'a kadar süre tanıdı ve \"tarafsız ve bağımsız\" bir bilirkişi heyetince rapor hazırlanmasını istedi. Oluşturulacak heyetin, Balyemez'in avukatlarınca da önerilebileceğini belirten AİHM'nin kararına rağmen Türkiye, Balyemez için yeni bir bilirkişi heyeti oluşturmadı. Avukatlar, bunun üzerine İstanbul Üniversitesi'ne başvurarak rapor istedi. Balyemez'in, hasta olduğuna dair rapor önceki gün tamamlanarak AİHM'ye gönderildi. ","label":"politics"} +{"text":"Ankara El Anbar'a sıcak değil ANKARA Milliyet ABD'nin, Türkiye'nin birinci öncelikli olarak görev almasını istediği Ürdün ve Suriye sınırına komşu olan El Anbar bölgesine Ankara, hudut sorumluluğu nedeniyle sıcak bakmıyor. Görev alınması durumunda, bu iki ülke ile ilişkilerinin bozulabileceği ve iklim koşullarının çöl özelliği göstermesini dikkate alan Ankara, Türk askerinin Bağdat'ın batısında görev alınması durumunda ikmal ve lojistik destek zincirinin de uzayacağını değerlendiriyor. Genelkurmay Başkanlığı da Irak'ta öncelikli olarak Selahaddin eyaletinde görev almak istiyor. Amerikan birliklerine en çok saldırının yapıldığı Selahaddin eyaletinde devrik lider Saddam Hüseyin'in memleketi Tikrit de bulunuyor. Şehir savaşlarının yaşandığı bu bölgede ABD birlikleri, hemen hemen her gün çatışmaya girerek zayiat veriyor. Türkiye bu bölgeye konuşlanmayı, Türkmenlerin üzerine güvenlik şemsiyesini daha etkin kılabilmek için istiyor. Ayrıca bu bölgede, ikmal ve lojistik destek güzergâhı da tehdidi azaltacak şekilde kısalıyor. ","label":"politics"} +{"text":"Böyle vekiller de var Nazlı Ilıcak işadamı olan kocasının dişinin faturasını Meclis’e ödettirirken, DSP’li Şimşek hastaneden \"erken\" taburcu oldu GÜNSELİ ÖNAL Ankara İstanbul Bağımsız Milletvekili Nazlı Ilıcak işadamı kocası Emin Şirin’in diş muayene masrafını bile Meclis’e havale ederken, TBMM Başkanlık Divanı’nın DSP’li kâtip üyesi Şadan Şimşek, hastane masraflarının millete yük olmaması için, ameliyattan sonra, doktorun ısrarına karşın erken taburcu oldu. 31 Mayıs’ta fenalaşan Edirne Milletvekili Şimşek, doktor vekillerin uyarısı üzerine hastaneden önce Meclis’in sağlık merkezine gitti. Apandisitinin patlamak üzere olduğu anlaşılınca Başkent Hastanesi’ne sevk edilen Şimşek, gece ameliyata alındı. Doktorunun, \"Pazar ve pazartesi günü de yatmanız lazım\" diye ısrar etmesine karşın, hastanede yattığı her günün 150 milyon liraya mal olduğunu öğrenince Şimşek, \"Gerek yok. Ben kendimi iyi hissediyorum\" diyerek kendi isteğiyle taburcu oldu. Doktorunun 21 gün rapor vermesine ve Meclis’in yoğun temposuna karşın 4 Haziran’da çalışmaya başlayan Şimşek, nöbetçi olduğu 12 Haziran’da da Divan’da görev yaptı. Başkanlık Divanı üyesi olması nedeniyle üç makam telefonunu sınırsız şekilde bedava kullanma hakkı olan Şimşek, aynı özeni, telefon faturalarının millete yük olmaması için de gösteriyor, cepten cebe aramaların daha ucuz ve özel görüşme olması nedeniyle, eşini cep telefonundan arıyor. Özel ajandalar Kendisinin ve personelin özel görüşmelerini makam telefonlarından yapmaması için \"Telefon arama not defteri\" başlıklı özel ajandalar hazırlatan Şimşek, makam telefonlarından yapılan bütün görüşmeleri isim, saat, görüşen kişi ve aranan numara gibi tüm detaylarıyla sekreterine kaydettiriyor. Detaylı faturaları bizzat inceleyen Şimşek, 3 milyon lirayı geçen konuşmaları sekreterinin defterinden karşılaştırıyor. Üç makam telefonuna en çok 600 milyon olmak üzere ortalama 400 milyon liralık fatura gelen Şimşek’in cep telefonuna yaklaşık 150 - 200, ev telefonuna da 100 milyon liralık fatura geliyor. Şimşek’in sınırsız kullanabileceği araç telefonuna, yılın ilk beş ayında 41 milyon liralık fatura gelirken, Başkanlık Divanı’nın birçok üyesinin \"Nasılsa bedava\" diye yoğun kullandığı fonotel yerine faks çekmeyi yeğliyor. Makam aracına da \"araç takip\" defteri koyduran ve şoförünün çizelgeyi doğru doldurmasını titizlikle izleyen Şimşek, hafta sonları, Meclis’e gelmediğinde ve Meclis tatile girdiğinde aracı garaja bıraktırıyor. ","label":"politics"} +{"text":"TBMM'de 'laptop' kavgası İş Bankası, vekil ve personel maaşlarının yatırılması karşılığı vekillerle 100 üst düzey bürokrata laptop dağıttı. Bilgisayarların dağıtım ve milletvekilleri için hazırlanan web sitelerinin tanıtım törenine katılan TBMM Başkanı Bülent Arınç, CHP'li milletvekilleri Zübeyir Amber, Vedat Melik ve Muharrem Doğan'ın \"siyasi etiğe aykırı\" diyerek dizüstü bilgisayarları almamasına kızdı. Bunu kendi vicdanına izah edemediğini belirten Arınç, alınmayan bilgisayarların personele dağıtılacağını söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"AKP-CHP'nin 'Dostluk' kavgası, ABD'ye taşındı Türkiye - ABD Dostluk Grubu'nun başkanı olduklarını söyleyen AKP'li Bağış ve CHP'li Ateş, aynı anda ABD ile temaslarda bulundu SALİHA ÇOLAK Ankara Türkiye - ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu'nda AKP ile CHP arasında yaşanan başkanlık kavgası, ABD Kongresi'ne kadar taşındı. Dostluk Grubu Başkanı sıfatıyla hem CHP Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş, hem de AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, ABD Kongresi'yle eşzamanlı temaslarda bulundu. Bağış, eşbaşkan Robert Wexler ile görüşürken, Ateş de Wexler'e mektup gönderdi. Bağış, asker kriziyle ilgili olarak Washington'da Türkiye - ABD Dostluk Grubu Başkanı sıfatıyla Demokrat Parti Florida Milletvekili, ABD - Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Wexler, kongre üyeleri, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman, Beyaz Saray ve Pentagon'dan yetkililerle görüştü. Türkiye'de bulunan Ateş ise Dostluk Grubu Başkanı sıfatıyla Wexler'e Süleymaniye baskınıyla ilgili olarak mektup gönderdi. Ateş mektubunda, \"ABD'nin Türkiye'ye karşı bu tavrı düşmanca bir davranıştır. Bizler Türkiye - ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu olarak ABD'nin bu tavrını kınıyoruz, ABD yönetiminden en kısa zamanda Türkiye'den ve TSK'dan özür dilenmesini bekliyoruz. Tutumunuz, grubumuzun geleceğe yönelik tavrını da belirleyecektir\" dedi. Ateş, TBMM'nin Dostluk Grubu'ndan iki farklı başkanın, anlaşmazlık nedeniyle ABD'ye karşı aynı sıfatla ayrı ayrı girişimde bulunmasına, \"İyi bir görüntü değil\" diye tepki gösterirken, \"Şu anda grubun resmi başkanı benim. Bağış, böyle bir sıfatla ABD'de temaslarda bulunamaz\" diye konuştu. ABD hata yaptı YAŞAR ANTER Muğla DHA Eşi Catherine Derviş ile Yunanistan'ın İstanköy (Kos) Adası'ndan dönüşünde soruları yanıtlayan CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş, Türk askerlerinin gözaltına almasının büyük bir hata olduğunu söyledi. Derviş şöyle konuştu: \"'Süper gücüm' diyerek dünya üzerinde her istediğinizi yapamazsınız. ABD'nin dost bir ülkenin askerine karşı yaptığı bu davranış hiç yakışık almadı. Ciddi düşündükçe operasyondan üst düzey ABD yetkililerinin haberinin olmamasının imkânsız olduğunu anlıyorum.\" ","label":"politics"} +{"text":"Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Anayasa'nın bazı maddelerinde değişiklik öngören yasaların Meclis'te yasalaşmasının hemen ardından 8. Uyum Paketi'ni TBMM'ye göndereceklerini bildirdi. DGM'lerin kaldırılmasıyla dosyalara bakacak mahkemelerin de hemen oluşturulması gerektiğini kaydeden Çiçek, \"Bundan sonra terör suçlarını ilgilendiren davalara, bununla ilgili görevlendireceğimiz ağır ceza mahkemeleri bakacak\" dedi. Ayaş Açık Cezaevi'ndeki ayakkabı atölyesinin açılış törenine katılan Çiçek, Türkiye Başsavcılığı kurulmasının da gündemlerinde olduğunu belirtti. Çiçek, kapatılan DEP'in cezaevindeki eski milletvekilleri Leyla Zana ve arkadaşları için özel infaz sistemi getirilmesinin yanlış olduğunu savundu. ","label":"politics"} +{"text":"K.Irak'a 'şimdilik' girmiyoruz Ankara'daki zirvede bölgeye ABD birlikleriyle çalışacak irtibat timlerinin gönderilmesi kararı çıktı ELÇİN ERGÜN Ankara Kuzey Irak'taki Kürt grupların Kerkük ve Musul'a girmesinin ardından Ankara'da yapılan zirvede, Kuzey Irak'a şimdilik asker kaydırılmaması, bunun yerine bölgeye ABD birlikleriyle çalışacak irtibat timlerinin gönderilmesi kararlaştırıldı. Kerkük'te önceki gün yaşanan yağmalama olaylarının ardından sinirlerin gerildiği Ankara'da, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un da katıldığı, askeri ve diplomatik yetkililerle bir zirve gerçekleştirildi. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün de bulunduğu toplantıda, özetle şu kararlar alındı: • Kürt peşmergelerin Kerkük'ten tamamen çıktığı ve Musul'dan çekilmeye başladığının anlaşılması üzerine, şu anda K.Irak'a asker sevkiyatına gerek görülmedi. • ABD önerisiyle, Musul, Kerkük ve Süleymaniye'de görev yapmak üzere, Türk irtibat subaylarının dün saat 16.00 itibariyle bölgeye girerek gelişmeleri yerinde gözlemesi kararlaştırıldı. • K.Irak ve sınırdaki TSK birliklerinin hazırlık durumlarıyla takviye planları ele alındı. Özkök, sınırdaki 40 bin kişilik birliğin \"Harekâta hazır ol\" durumuna geçtiğini, bu sayının gerektiğinde artabileceğini söyledi. • Kamuoyunun Kerkük ve Musul'daki gelişmeler konusunda taşıdığı hassasiyet göz önüne alınarak, daha çok bilgilendirme yapılması kararı verildi. • Irak'a insani yardımların hızlandırılması için, ilk aşamada 500'ü aşkın gıda ve ilaç taşıyan TIR bölgeye gönderildi. Zirvede, Kerkük ve Musul'daki tapu ve nüfus kayıtlarının tahrip edildiği bilgilerinin doğru olmadığına ilişkin ABD makamlarından gelen yanıt da görüşüldü. ABD'nin \"Tahribatların büyük çapta olmadığı, bölgedeki durumun kontrol altında olduğu, etnik ve demokratik yapının asla izin verilmeyeceği\" mesajı olumlu karşılandı. İrtibat timinden raporlar geliyor Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, peşmergelerin Kerkük ve Musul'dan çıkarılmasını gözlemlemek üzere bölgeye gönderilen Türk irtibat timlerinden ilk raporların gelmeye başladığını söyledi. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Walter Schwimmer Dışişleri Konutu'nda kabul eden Gül, bir soru üzerine, Kuzey Irak'a giden irtibat timlerinin dün saat 16.00 itibariyle görev yapacakları yerlere ulaştıklarını ve ilk raporların gelmeye başladığını kaydetti. Gül, raporların önce Genelkurmay Başkanlığı, ardından Dışişleri Bakanlığı'nda değerlendirildiğini belirtti. ","label":"politics"} +{"text":"Bush'a KKTC mesajı Ankara, ABD Başkanı Bush'tan Türkiye ziyareti sırasında, Washington'un Kıbrıs Türkleri konusunda atacağı etkili adımları açıklamasını bekliyor... Yasemin Çongar \/ Washington ABD Başkanı George W. Bush'un 27 Haziran'da Ankara'ya yapacağı ziyaretin başarısı, Washington'dan Kıbrıs konusunda \"tatmin edici\" bir girişim gelmesine bağlandı. Irak'taki PKK varlığına karşı operasyonun süresiz ertelendiği izleniminden rahatsız olan ve ABD'nin bu konuda verdiği sözlerin büyük bölümünü yerine getirmediğini düşünen Ankara, Bush'un ziyaretinde gerek PKK, gerekse iktisadi işbirliği alanında herhangi bir ilerleme sağlanabileceğinden kuşkulu. Türk diplomatlar, ziyareti Türk halkı gözünde başarılı gösterebilecek yegâne konunun \"Kıbrıs Türklerine yönelik somut adım\" olacağını vurguluyor. Washington'da gazetecilere bilgi veren bir Türk yetkili, Bush'un ziyaretinin başarı şansını değerlendirirken, \"Özellikle Kıbrıs konusunda somut adımlar açıklanabilirse başarılı olunabilir. PKK konusunda bu ziyarette olumlu bir şey çıkabileceğini sanmıyorum. Ekonomik konularda da ilerleme çok zor\" dedi. PKK rahatsızlığı Aynı kaynak, ABD'nin Irak'taki PKK varlığı konusunda Ankara'ya son dönemde verdiği sözlerin sadece birini tutabildiğini, bunun da \"KONGRA - GEL'in terörist olduğunun Avrupa Birliği'ne kabul ettirilmesi olduğunu\" vurguladı. PKK'nın tek taraflı ateşkese son verdiği yönündeki açıklamasından sonra, Güneydoğu'da çatışmaların \"az da olsa\" arttığına dikkat çeken yetkili, \"Bu kıpırdanmanın bir kısmının K. Irak'taki PKK varlığıyla ilgili olduğunu varsaymamız gerekir\" dedi. Jest yetmiyor Ankara, ABD'nin, KKTC'ye yönelik \"en fazla olumlu iş yapan ülke\" olduğu kanısında. Buna karşın, bugüne kadarki vize kolaylığı ve diplomatik temas gibi girişimlerin \"jest\" düzeyinde kaldığını hatırlatan Türk yetkili, şimdi daha etkili adım beklediklerini açıkladı. Ankara, etnik federasyona karşı TÜRKİYE'nin yeni Irak politikasında, \"federasyona evet\" diyen, etnik temelde federasyona ise kuşkulu bakmayı sürdüren bir tavır öne çıkıyor. Ankara kendi deneyimleri nedeniyle, Irak'ta güçlü merkezi yönetim istediğini, buna karşın \"Irak halkının federal yapı tercihini saygıyla karşılayacağını\" hem ABD'li hem Iraklı muhataplarına iletmiş durumda. Türk kaynaklar, Bush'un ziyaretinde bu konuda pürüz yaşanacağını sanmadıklarını belirtiyor. Ancak Ankara'nın, Irak'ta etnik temelde şekillenecek bir federal düzenlemeye bakışının olumsuz olduğu da Washington'ın bilgisi dahilinde. ","label":"politics"} +{"text":"Gökçek'e soruşturma İçişleri Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek hakkında belediye şirketlerinin ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle soruşturma başlattı Tolga ŞARDAN Ankara İçişleri Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında \"şok\" soruşturma başlatarak, 6 ayrı iddia çerçevesinde yolsuzluk ve usulsüzlük soruşturması yapacak. 28 Mart yerel seçimleri için geri sayım başlarken, AKP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olacağı konuşulan Gökçek'in, yerel seçim öncesinde yapacağı faaliyetlerin yanı sıra bazı belediye şirketlerinin ihaleleriyle ilgili \"ihbar mektubu\" İçişleri Bakanlığı'nı harekete geçirdi. İddiaları ciddi bulan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, soruşturma açılması için talimat verdi. Savunma istenecek Ankara'da siyasi çevrelerde bomba etkisi yapan ve \"Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığını garanti gören Gökçek, istediğini alamayacak\" yorumlarına neden olan gelişme çerçevesinde iki Mülkiye başmüfettişi görevlendirildi. Müfettişler, yerel seçimlere az bir süre kala, siyaseti rekabetin kızıştığı dönemde, Gökçek'in savunmasını alacak. İhbar mektubunda yer alan iddialar arasında, \"muhtaç insanlara dağıtılmak için gözlük ve işitme cihazı alınması\" ihalesiyle, \"gıda yardımları\" da yer alıyor. Ayrıca, belediye şirketleri arasında yer alan inşaat firması Metropol A.Ş., beton üretimi yapan Bel - Beton, plastik malzemeler ve türevlerini üreten Bel - Plas ile Altınpark'ın işleticiliğini yürüten Anfa şirketlerinin ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı iddiaları, soruşturma konusunu oluşturdu. Soruşturmanın, Gökçek'in en yakın rakibi olan Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok'un şansını artırdığı belirtildi. ","label":"politics"} +{"text":"Şikâyet kutusu dilek ağacına döndü Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde sorun ve beklentileri halkın gözüyle belirleyip daha iyi hizmet için yerleştirilen dilek ve şikâyet kutularına, vatandaşlar daha çok kendi özel sorunlarını iletirken, aynı zamanda dilekte de bulunuyor. Her gün incelenen 10 kutudaki yazılardan şaşırtan bazı örnekler şunlar: • SSK’da daha güzel hemşireler var. • Dahiliyedeki hemşire, benimle evlenir misin? • Allah’ım bana, aileme, anneme huzur, sağlık ve mutluluk ver. • Bana hayırlı bir iş nasip eyle. • Hemşireler lütfen daha kısa etek giysinler. • Allah’ım inşallah bu yıl sınıfımı geçerim. • Ben evli 2 çocuk annesiyim ve mutlu olmak istiyorum. ","label":"politics"} +{"text":"Bartholomeos'u Castro karşıladı DIŞ HABERLER SERVİSİ Fener Rum Patriği Bartholomeos, beş günlük bir ziyaret için önceki akşam Yunan Olympic Havayolları'na ait bir uçakla İstanbul'dan Küba'nın başkenti Havana'ya gitti. Küba lideri Fidel Castro'nun karşıladığı Bartholomeos, bir Latin Amerika ülkesini ziyaret eden ilk Ortodoks lider oldu. Bartholomeos, Küba devriminden bu yana ülkede inşa edilen ilk kiliseyi açacak. 10 - 12. yüzyıl Bizans kiliseleri örnek alınarak inşa edilen kilisenin birçok malzemesi Yunanistan'dan getirildi. Küba'da 2 bin Ortodoks yaşıyor. ","label":"politics"} +{"text":"'AB, Nobel'e aday olacak' CHP lideri Baykal, bu sözü duyduğu İsveç'in, Türkiye'nin AB üyeliğine açık desteğinin sevindirici olduğunu söyledi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye müzakere tarihi vermesi halinde İsveç'in AB'yi Nobel Barış Ödülü'ne aday göstereceğini söyledi. İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal (SE) Başkanlık Konseyi toplantılarına katılan Baykal, İsveç Sosyal Demokrat Parti yöneticilerinden Connie Frederiksson'un dün kendisine, \"Eğer Türkiye'ye müzakerelere başlama tarihi verilirse AB'yi Nobel'e aday göstereceğim\" dediğini belirtti. Frederiksson'un Nobel Barış Ödülü'ne aday gösteren bir komisyonun üyesi olduğunu belirten Baykal, AB'yi aday göstermek için yetkisini kullanabileceğini söyledi. İsveç'in Türkiye'nin AB üyeliğine açık desteğinin sevindirici olduğunu belirten Baykal, şöyle konuştu: Berham Salih'le görüştü \"Türkiye'nin AB'ye girişinin dünya barışına ne kadar büyük bir katkı yapacağını kavramışlar. Türkiye'nin üyeliği, dünyadaki gerginliğin, çatışmaların aşılmasında çok önemli, somut bir adım olacak.\" Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) yöneticisi Berham Salih ile görüşen ve Erbil'deki saldırılardan dolayı başsağlığı dileyen Baykal, \"O da İstanbul'daki patlamalarda aynı duyguları yaşadığını söyledi. Erbil'deki patlamalardan sonra ilk anda Türkiye'nin bu patlamaların arkasında olabileceğine dair haberlerin hızla yalanlanmasının sevindirici olduğunu söyledim. O da hiç şüpheleri olmadığını ifade etti\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Ankara'da bunlar konuşuluyor Gül'ün morali nasıl düzeldi? Şener Paşa'ya koşan kadınlar kimdi? Hangi bakanımız halter yapıyor? Erdoğan neden ev değiştirecek? Serpil Çevikcan Erdoğan'ın evine onay yok! Başbakan Erdoğan, Ankara'nın lüks semtlerinden Oran'daki evinden taşınıp halkın içinde yaşamak amacıyla Keçiören Subayevleri'nde dubleks bir daireyi kiralamıştı. Emine Erdoğan'ın da beğendiği ve zevkine göre dekore ettirdiği evin kirası 800 milyon lira civarındaydı. Her şey hazırdı ancak Erdoğan çifti istediğini yapamadı. Çünkü açık bir alanda yer alan ev için \"güvenlik kaygısı\" dile getirildi. Yetkililer Erdoğan'ı uyardı. Şener Paşa'nın kız arkadaşları! Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur geçtiğimiz günlerde Bursa ve Balıkesir civarında teftişteydi. Babasının yıllar önce öğretmenlik yaptığı köyü ve ilkokulu da ziyaret etti. Gezinti sırasında bazı köylü kadınlar \"Şener Şener!\" diye seslenerek koşmaya başladı. Kadınların bazıları Eruygur'a kırk yıllık arkadaş gibi sarılıyor, hal hatır soruyor, öpüyordu. Çok geçmeden köylü kadınların Eruygur'un ilkokul arkadaşları olduğu anlaşıldı. Fotoğraf da çektiren Şener Paşa, \"İşte Türk kadını, Anadolu kadını, Atatürk kadını. Böyle samimi, cesur\" diyerek duygularını ifade etti. Çelik, Zeki Müren hayranı Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, halter tutkunu. Yıllardır her sabah evinde yarım saat boyunca 6'şar kiloluk iki halterle spor yaptığını söyleyen Gönül, \"Kolesterolüm iyi, kilom biraz fazla; 90. Yüzmek isterdim ama halteri çok seviyorum\" diyor. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ise bilordo aşığı. İki oğlu ile birlikte fırsat buldukça bilardo oynuyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e gelince; gerçek bir Zeki Müren tutkunu. Müren'in bütün cd'lerine sahip olan Çelik, yalnız kaldığı her an makamındaki müzik setini çalıştırıp gözlerini kapatıp dinliyor. Morali bozulan Armada'ya! Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün hem stresten hem de yorgunluktan bir türlü gülmeyen yüzü geçtiğimiz günlerde Armada alışveriş merkezinde güldü. CNN Türk'te pazar günü yayınlanan Kafe Siyaset programına katılan Gül'ü gören esnaflar hemen mağazalarına buyur ettiler. Kısa bir süre sonra kendini o dükkan senin bu dükkan benim gezer halde bulan Gül ilk kez şikayet dinlemedi, turundan çok moralli ayrıldı. Nedenini de şöyle anlattı: \"Dört hafta önce hafta sonları itibariyle 15 bin kişi burayı ziyaret etmiş. İki hafta önce 25 bin kişi gelmiş. Bu hafta da 30 bin. Armada'daki gezintim moralimi çok yükseltti. Müthiş bir hareketlenme var. Hep kötü haberlerin geldiği bir dönemde buradaki manzara Türkiye'nin bu işlerden fazla etkilenmediğine, sıkıntıdan sıyrıldığına işaret ediyor. Çok keyiflendim. Morali bozulan buraya gelsin.\" ","label":"politics"} +{"text":"Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hilmi Özkök, terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın misafir gibi beslendiğini dile getirerek idamını isteyen şehit ailelerine, \"İtibarlı biri değildir. İtibarlı muamele de görmez. Huzur içinde olun\" dedi. Kara Kuvvetleri şehitlerini anmak için Cebeci Askeri Şehitliği’nde düzenlenen törene katılan Özkök, Şeref binasında şehitlik özel defterini imzaladı, ardından Türk bayrakları ve çiçeklerle süslenmiş şehit mezarlarını ziyaret ederek kırmızı ve beyaz karanfiller bıraktı. Özkök, bir şehit annesinin, \"Güçsüzlere teslim ettik evlatlarımızı, siz de karşısında durun. ‘Bu af çıkmayacak’ deyin\" sözleri üzerine, acıları paylaştıklarını ve gereğinin yapılacağını söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"Politika turu CHP: Pişmanlık yasası çıkmaz Hükümetİn Kıbrıs politikasını CHP tehdit gibi eleştirdi. Grup Başkanvekili Haluk Koç, \"Kıbrıs'ta tarihi yanılgı ve teslimiyetçi tavır sergileyenlere ileride pişmanlık yasası çıkmayacağı hatırlatılmalıdır\" dedi. Koç şunları kaydetti: \"Eve dönüş yasası çıkaranlar, şimdi Kıbrıs Türkleri'ni kendi topraklarında kuşatmayı çözüm diye kabul edebiliyor. ABD'ye verilen taahhütler, şimdi de Kıbrıs konusunda TBMM devre dışı bırakılarak tekrarlanmaktadır. \" ANAP: Prestij kaybettik ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas, hükümetin Kıbrıs konusunda taktik hata yaptığını ve altyapısı olmadan dünya kamuoyuna yönelik açıklamalarla Türkiye'nin ciddi şekilde prestij kaybına uğratıldığını öne sürdü. Nas, hükümetin taleplerine karşılık verilmediğini savunarak \"Annan Planı'nda istendiği söylenen değişiklikler kayda geçirilmiş ne de De Soto görevinden alınmıştır. Annan mektubu da göstermektedir ki, Başbakan'ın esip gürlemesine rağmen hiçbir isteğini elde edememiştir\" dedi. Demirel: Türkiye razı olmaz 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Kıbrıs politikasını eleştirdiği hükümeti, \"Gökkubbe gümbür gümbür başınıza iner\" diye uyardı. Demirel, Gözcü gazetesine yaptığı açıklamada şunları kaydetti: \"Bunlar dışarıda başka, içeride başka konuşarak Kıbrıs meselesini bu hale getirdiler. İçeride adanın gerçeklerinden söz ediyorlar, dışarıda Annan Planı'nı kabul ettiklerini söylüyorlar. Sonra dönüp diyorlar ki; 'Canım Kıbrıs'ı veriyor filan değiliz, çözüm buluyoruz.' Türkiye böyle bir çözüme razı olamaz. Kıbrıs elden çıkarılırsa gökkubbe başlarına iner.\" Kutan: Kıbrıs elden gidiyor MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, SP Genel Başkan Vekili Recai Kutan'ı ziyaret ederek Kıbrıs politikası nedeniyle hükümeti eleştirdi. Kutan da, AKP'lilerin Milli Görüş gömleğini çıkardıktan sonra teslimiyetçi olduklarını söyledi. Bahçeli, \"Kıbrıs'ın New York'ta başlatılmak istenen ver kurtulcu anlayışla Türkiye'nin elinden alınmak istendiğini\" belirtti. Kutan \"Kıbrıs'ın adım adım elden çıkmak üzere olduğunu\" kaydederek hükümetin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı rencide ettiğini vurguladı. ","label":"politics"} +{"text":"Türkçe dışındaki farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasını sağlayacak RTÜK yönetmeliği bu hafta da yayımlanamadı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül başkanlığında Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun katılımıyla yapılan Reform İzleme Grubu (RİG) toplantısında Kürtçenin de aralarında yer alacağı farklı dillerde yayına imkân sağlayacak yönetmeliğin sınırlarının genişletilmesi için RTÜK'e geri gönderilmesi kararlaştırıldı. AB Genel Sekreterliği, yönetmeliğin AB standartlarına uygun olmadığını belirterek, bu haliyle yürürlüğe girmesini istemiyor. Toplantıda RTÜK yönetmeliğinin yanı sıra, MGK'nın gizliliğini yasayla kaldıran yeni yönetmeliğinin de Bakanlar Kurulu tarafından imzalanarak, Resmi Gazete'de yayımlanmasının önemi vurgulandı. Yazılı bir açıklama yapan Gül, \"Sağlanan gelişmeler reform izleme grubunun etkinliğinin bir işaretidir\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Suçlu, ayağa kalk Artık kapatma davalarında yaptığı konuşma ya da eylem nedeniyle partisinin suçlanmasına neden olan kişi de Anayasa Mahkemesi'nde savunma yapacak GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara Anayasa Mahkemesi, eylemleriyle siyasi partilerin kapatılmasının istenmesine neden olan kişilerin de parti yetkilileriyle birlikte sözlü savunmalarını almayı kararlaştırdı. Mahkeme bu kararını, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'nin (TSİP) kapatılması istemiyle açılan davada verdi. Yargıtay Başsavcılığı'nın, eylemleriyle partinin kapatılmasının istenmesine neden olan eski yöneticilerinin de dinlenmesi talebi yerinde bulundu. Yüksek Mahkeme, 28 Şubat'taki toplantısında, TSİP'in eski lideri Turgut Koçak'la eski yöneticiler Hasan Yavaş ve Necmi Özyurda'nın dinlenmesine karar verdi. Koçak, Yavaş ve Özyurda, parti genel merkezinde F tipi cezaevlerine karşı yürütülen ölüm oruçlarını destekleyerek, yasadışı örgüt üyelerini himaye ettikleri iddiasıyla hapse mahkûm edilmiş, aynı gerekçeyle TSİP'in kapatılması istemiyle dava açılmıştı. Karar AİHM açısından önemli Kararın kapatılan partilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açtıkları davalar açısından önem taşıdığı vurgulandı. Bu davalarda parti yöneticilerinin savunma haklarının kısıtlandığı, parti yönetimiyle doğrudan ilgisi olmayan üyelerin eylemlerinin kapatma nedeni olduğuna yönelik şikâyetlerin en aza ineceği belirtildi. ","label":"politics"} +{"text":"GERGİN ZİRVE Ecevit tavır aldı: Şiddetin sürmesi ilişkilerimizi etkiler Şaron meydan okudu: Tavır alırsanız, karşılık veririz BARÇIN YİNANÇ Ankara Ankara, günübirlik bir ziyaret için Ankara'ya gelen İsrail Başbakanı Ariel Şaron'u Ortadoğu barış sürecini canlandırmanın yöntemi konusunda ikna edemedi. Başbakan Bülent Ecevit'in, \"barış görüşmeleri için şiddetin sıfırlanması\" önkoşulunu kaldırması önerisini kabul ettiremediği Şaron, Cumhurbaşkanı Sezer'in bölgeye uluslararası gözlemci güç konuşlandırılması telkinine soğuk baktı. Ankara'nın, şiddetin bölgeye hâkim olmasının ikili ilişkileri gölgeleyeceği uyarısı da Şaron'u etkilemeye yetmedi. \"İlişkiler mütekabiliyet ilkesine dayanır\" diyen Şaron, Türkiye'nin İsrail'e tavır almasının yanıtsız kalmayacağı mesajını verdi. ‘Siz de aynısını yapardınız’ Şaron, önce şiddetin tamamen durması ısrarından vazgeçmesini isteyen Ecevit'e, Türkiye'nin de terörden çok çekmiş bir ülke olduğunu hatırlatarak, \"Siz de aynı şeyi yapardınız\" mesajını verdi. Şaron, \"Ateş altında müzakere olmaz, müzakere savaş bitince olur\" derken, Ecevit'ten, Filistin lideri Arafat'a şiddeti durdurması telkininde bulunmasını istedi. ‘Ankara'da Arafat'la buluşmam’ İsrail'in Arafat'ı Filistin topraklarından göndereceği söylentilerine karşın Şaron, \"Arafat'la barışa hazırız. Filistin liderini biz seçecek değiliz\" dedi. \"Filistin yönetimine barış konusunda çok ciddi olduğumu söyleyin\" diyen Şaron, \"Ancak güvenlik getirmeyen değil, kuşaklar boyu sürecek barış istiyorum\" sözleriyle devam etti. Şaron, Ecevit'in Ankara'da Arafat'la zirve yapılması önerisini reddetti. Söz düellosu Ortak basın toplantısında da meydan okur tavrıyla dikkat çeken Şaron, \"Yardımda bulunmak da, yardım görmek de isteriz. Karşılıklılığın ilişkilerde en doğru zemin olduğuna inanıyorum. Barış için tavizde bulunmaya hazırız. Vatandaşlarımızın güvenliği söz konusu olduğunda tavizde bulunamayız\" dedi. Daha önce açış konuşması yapan Ecevit, yeniden söz alarak, \"Barışa ulaşabilmek için şiddetin durdurulmasının gerçekçi olmayacağı düşüncesindeyiz. Çünkü şiddet yanlıları barışa zarar verebilir\" diye konuştu. Arafat atışması İsrailli bir gazetecinin \"Arafat'tan terörü durdurmasını istiyor musunuz?\" sorusuna Ecevit, \"Şiddet nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, karşıyız. Hiçbir politikacının halkı için teröre başvuracağına ihtimal vermem\" diyerek, Arafat'ı savundu. Ecevit, \"Bu şartlarda İsrail'in dostu olmak kolay mı?\" sorusuna \"Bölgede barış ortadan kalktığı vakit, bizim de Ortadoğu'daki bazı ilişkilerimiz sıkıntıya düşer. Barış sürecinin kesilmesinin ilişkilerimizi etkilemesini istemeyiz\" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı ile de görüşen Şaron, Devlet Bakanı Kemal Derviş'e de ülkesinin enflasyonu indirme deneyimini anlattı. ","label":"politics"} +{"text":"AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı düğün telaşı sardı. Erdoğan, küçük oğlu Necmettin Bilal'i önümüzdeki ay mühendis Orhan Uzuner'in kızı Reyyan Uzuner'le evlendirmeyi planlıyor. 1986 doğumlu olan Reyyan Uzuner'in, yaşı 18'den küçük olduğu için yasaya göre ailesinin izni gerekiyor. Büyük oğlu Ahmet Burak'ı iki yıl önce evlendiren Tayyip Erdoğan'ın ilk dünürü taksiciydi. Erdoğan'ın yeni dünürü Orhan Uzuner ise inşaat mühendisi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaştırma A.Ş.'de mühendis olarak görev yapan Uzuner, evliliğin görücü usulüyle olduğunu söyledi. Ortaya çıkmıyorlar Basınla görüşmekten kaçan Uzuner ailesi, \"Görücü usulü denebilecek bir evlilik. Erdoğan ailesi bir ay önce yakınlarının tavsiyesiyle geldi ve resmen istedi. Nikâh ağustos ayında. Bu bir normal evlilik. Kendimizi ön plana çıkarmak istemiyoruz. Bize uygun olmaz\" dedi. Üç çocuk babası Orhan Uzuner, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Reyhan Uzuner ile evli. Çiftin evlenmek üzere olan Reyyan'dan başka Revha ve Fatma Ravza isimli iki kız çocukları daha var. ","label":"politics"} +{"text":"Bush: Sizinle omuz omuzayız AKP lideri Tayyip Erdoğan, Kopenhag zirvesi arifesinde Washington’da Başkan Bush’tan hem kendi liderliği, hem de Türkiye’nin AB üyeliği için büyük destek aldı... AKP lideri Erdoğan, AB’nin Türkiye için \"kader toplantısına\" dönüşen Kopenhag zirvesi öncesinde, Washington’dan hem kendi liderliği, hem de Türkiye’nin AB’ye katılımı için destek aldı. ABD Başkanı George W. Bush, Erdoğan’a, \"Sizin liderliğinizden ve partinizden çok etkilendik. Demokrasiye ve bağımsızlığa bağlılığınız için size teşekkür ediyoruz. Avrupa Birliği’ne üye olma arzunuzda sizinle omuz omuzayız\" diye seslendi. Erdoğan ise, AB yolundaki yardımlarından ötürü Bush yönetimine teşekkür etti ve \"Tabii yapabilecekleriniz burada bitmiyor, devamını bekliyoruz\" diyerek desteğin sürmesini istedi. AB’nin yanı sıra Irak ve Kıbrıs meselelerinin öne çıktığı görüşmelerde, Bush yönetimi Irak konusunda AKP hükümetiyle ortak bir anlayış geliştirme hedefine büyük ölçüde ulaştı. Beyaz Saray Sözcüsü Ari Fleischer, \"Irak’ın kitle imha silahlarından arındırılması ve bu silahların yarattığı tehlike konusunda AKP lideriyle aynı görüşteyiz\" dedi. Bush yönetimi Erdoğan’dan, Kıbrıs’ta revize edilmiş Annan planı kapsamında 2003 içinde bir çerçeve anlaşmasının sağlanması için öncü rol oynamasını talep ettiler. Yakın geleceğin Başbakanı Kopenhag’dan 30 saatlik bir jet ziyaret için Washington’a gelen Erdoğan, \"Türkiye’nin yakın gelecekteki başbakanı\" olarak ağırlandı. Erdoğan, dün ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice ve Başkan Bush’la Beyaz Saray’da bir araya geldi. Erdoğan ayrıca, ABD Savunma Bakanlığı’nda Irak konulu geniş bir çalışma toplantısına katıldı ve ABD’li yetkililerden brifing aldı. AKP lideri, Temsilciler Meclisi ve Senato’nun Türkiye ile yakından ilgili üyeleriyle de buluştu. Ayrıca Türk ve Musevi topluluklarının önde gelen isimleriyle görüşme fırsatı buldu. Kopenhag desteği Erdoğan’ın bu maraton görüşmelerinin üç ana konusu, Irak, AB ve Kıbrıs diye sıralandı. AKP lideri, Beyaz Saray görüşmesi sonrasında, toplantının ağırlıklı olarak AB süreci ile ilgili geçtiğini söyledi. Erdoğan, Başkan Bush’un Almanya, Fransa ve Hollanda liderleri başta olmak üzere, AB liderleriyle Türkiye için yaptığı görüşmeler konusunda kendisine bilgi verdiğini anlattı. Başkan Bush, bu konudaki açıklamasında, \"Ben birçok lideri aradım. Yönetimin bu konuda çalışmayı ve amaca ulaşmaya çabalamayı sürdürecek\" diye güvence verdi. Kıbrıs için baskı Erdoğan’a, ABD tarafından iletilen talepler arasında, Kıbrıs’ta çözüm beklentisi de öne çıktı. Dün gece gazetemiz baskıya girdikten sonra New York’ta BM Genel Sekreteri Annan’la görüşen Erdoğan’ın, \"Revize edilmiş çözüm planı üzerinde müzâkereler için Kıbrıs Türk yönetimini teşvik etmesi istendi. \"AB ile köprüleri atmak da olası\" Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günther Verheugen’in, Türkiye’nin 2013’ten önce AB’ye üye olamayacağı açıklamasını \"hayasızlık\" olarak değerlendiren Erdoğan, \"Çok yanlış, çok çirkin bir şey. Öyle bir hakkı da yok. Bürokrat o, siyasi değil. Adeta karar insanı gibi konuşuyor\" dedi. Türkiye’nin tarih alamaması halinde köprülerin atılıp atılmayacağı sorusunu da Erdoğan, \"13 Aralık’taki konjonktürü incelememiz lâzım. O ihtimal de neden olmasın. Hepsi ihtimaldir\" diye yanıtladı. ","label":"politics"} +{"text":"Halk bu faturalara isyan etmiyorsa... Eve gelen kabarık elektrik ve doğalgaz faturalarını hayretle korumalarına gösteren Derviş, \"Artık inanıyorum ki, Türkiye’de isyan falan çıkmaz\" dedi HAKAN ŞANLITÜRK Ankara Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, bir süre önce Ankara’da oturduğu lojman dairesine gelen faturaları görünce neye uğradığını şaşırmış. Derviş, bir hata olduğunu düşünerek, korumasını yanına çağırıp \"Faturalar herkese böyle mi geliyor?\" diye sormuş. Derviş, korumadan \"Evet Sayın Bakanım. Bize de bu şekilde geliyor\" yanıtını alınca da \"Bu millet bunlara rağmen isyan etmiyor. Türkiye’de isyan çıkmayacağına artık kesinlikle inandım. Arjantin ile farkımız işte bu\" demiş. Ek kalemler bitmiyor Ankara’da bir mesken abonesine şubat ayında gelen ve tüketim tutarı 52 milyon 914 bin lira olan faturada bu rakam ilave kalemlerle 66 milyon 740 bin liraya yükseliyor. Kullanılan enerji tutarı 2 milyon 645 bin 705 liralık \"tüketim vergisi\", 1 milyon liralık \"+\/- tutar\", 2 milyon liralık \"kira - bakım\", 10 milyon 180 bin liralık \"KDV\" tutarlarıyla artıyor. Aynı abonenin su faturasındaki kalemler ise 10 milyon olan su bedelini yüzde 70 artırıyor. Fark, 5 milyon liralık \"atık su bedeli\", 150 bin liralık \"şube yolu parası\" ve 2.7 milyon liralık \"KDVöden kaynaklanıyor. Rahşan Hanım tepkisini gizlemişti Fahiş zamlarla iyice şişen elektrik, doğalgaz ve su faturalarına tepkisinin ne olduğunu soran parlamento muhabirlerine Rahşan Ecevit, bir süre sessiz kalmış, sonra eşinin konumunu da dikkate alarak, kaçamak bir yanıt vermişti. Ecevit, şikâyet etmek yerine, \"Gelmiş artık, çare yok. Bu para ödenecek diye düşünüyorum. Doğalgaz fiyatları düşürüldü. Vatandaşın lehine olan her şeye sevinirim. Bu konularda kendimi pek düşünmedim\" demişti. Fatura, Derviş’in ikinci şoku oldu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye’ye geldiğinin üçüncü ayında da benzer bir şaşkınlık yaşamıştı. Onu bu kez şaşırtan sekreterleri olmuştu. Doların hızlı bir şekilde yukarı çıktığı günlerdi. Derviş’in sekreterleri sık sık Bakan’a dolarla ilgili sorular soruyorlardı. Derviş, onların bu merakına anlam verememişti. Bunun nedenini sorduğunda ise aldığı yanıt onu şaşırtmıştı. Sekreterleri evlerinin kirasını dolarla ödüyor, birikimlerini dolarla yapıyordu. Halk isyan edince fiyat düşürüldü Kira bedellerini bile aşan doğalgaz fiyatı vatandaşın tepkisi üzerine düşürülmüş-tü. Ayrıca Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Aralık - 2001 ve Ocak - 2002 faturalarında damga pulu ve sabit ücret bedeli kaldırıldı. BOTAŞ; Büyükşehir Belediyesi’ne sattığı doğalgaz fiyatını, maliyetin üzerine işletme masrafları ile kâr payını koyarak belirliyor. Belediye de, BOTAŞ’ın satış fiyatının üstüne yüzde 30’luk kendi kâr payını ekliyor. Bunun üzerine de, yüzde 18 KDV uygulanıyor. ","label":"politics"} +{"text":"'Papadopulos beni öldürtecekti' YORGO KIRBAKİ KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos ile ilgili bir sırrını açıkladı. Denktaş, Rum Kesimi'nde yayımlanan Politis gazetesine verdiği demeçte, Rum liderin 1967'de kendisinin \"Bir köpek gibi öldürülmesini istediğini\" belirtti. Denktaş şunları söyledi: \"Ekim 1967'de Kıbrıs'a gizlice girmek isterken yakalandım. Aynı anda Bakanlar Kurulu Makarios'un başkanlığında toplantı yapıyordu. Yakalandığımı duyan Makarios 'Şimdi ne yapacağız' diye sordu. Kabinede bakan olan Papadopulos ve Spiros Kiprianu hep bir ağızdan 'Köpek gibi vurun' dediler.\" Denktaş, \"Makarios akıllıydı. Beni Kıbrıs'a kimin gönderdiğini öğrenmenin daha iyi olacağını söyledi. İktidarda Papadopulos olsaydı ben ölmüştüm\" dedi. Bizi Verheugen'e şikâyet etti... Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu, Türk savaş uçaklarının Ege'deki \"ihlalleri\" ile ilgili olarak AB Komisyonu'nun Genişmeden Sorumlu Üyesi Gunter Verheugen'e gönderdiği mektupta \"Türk - Yunan ilişkilerinde devam eden olumlu gelişmelere rağmen Türkiye'nin Ege'deki askeri faaliyetlerinde bir sınırlama olmadı\" dedi. \"Sevgili Gunter\" diye başlayan mektubunda Papandreu, Türk ordusunun 20 yıldan fazla bir süredir Ege'nin hava ve deniz sahasındaki davranışlarının gerginliği tırmandırdığını belirterek, Ege'nin sınır bölgelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin son iki ayda gerginliği eşi görülmemiş boyutlarda artırdığını vurguladı. Papandreu, nisandaki 'ihlallerin' son 15 yılın rekoru olduğunu kaydetti. 'Adım atma sırası şimdi Simitis'te' ABDULLAH KARAKUŞ Antalya Kıbrıslı Rumların Türkiye'ye vizesiz gelebilmesi için adım atan Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Bush'a, \"Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis'in de aynı adımı atmasını sağlayın\" dedi. Bush ise Erdoğan'a, \"Kıbrıs'ı Annan Planı'na göre çözün\" yanıtını verdi. Erdoğan, telefonla konuştuğu Bush'a, Kıbrıs sorununu bir an önce çözmek istediklerini belirterek şunları söyledi: \"Biz Annan Planı'nı da bazı değişikliklerle görüşmeye hazırız. Ama Yunan tarafı ve Simitis çözüm için yanaşmıyor. Simitis'e 'Garantör ülkeler olarak bu işi çözelim' dedim. Ama ciddiye almadı. Bu tavrını yadırgadım.\" 'ABD'ye şipşak ziyaret yapılmaz' DHA Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD'ye yapacağı ziyaretin Washington yönetimince istenmediği haberleri üzerine, \"Şipşak ziyaretler söz konusu olmaz. Her şeyin zamanı var\" dedi. Kayseri'de gazetecilere açıklamalarda bulunan Gül, \"Kerkük ve Bağdat'ta birer hastane yaptıracağız. Ayrıca Erbil ve Süleymaniye'de konsolosluk açacağız\" diye konuştu. ","label":"politics"} +{"text":"Kök söktüren ikili New York'a BM Genel Sekreteri Annan'ın Kıbrıs davetinde Türkiye'yi Müsteşar Ziyal ile \"ABD'nin belalısı\" Bölükbaşı temsil edecek UTKU ÇAKIRÖZER Ankara BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs görüşmeleri için yaptığı davette Türkiye'yi hem hükümetin hem de askerlerin güvenini kazanan deneyimli diplomat Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal ile ABD ve Irak konusunda yürütülen askeri müzakerelerin zorlu ismi Deniz Bölükbaşı'nın temsil etmesi kararlaştırıldı. Masada Türkiye'yi temsil edecek Ziyal, Ankara ile sürekli irtibat halinde olacak ve Rum heyetinin takınacağı tutuma göre KKTC'nin ve Türkiye'nin tavrını belirleyecek. Müzakerelerin tıkanması noktalarında da İngiltere, Yunanistan ve toplantıya katılırlarsa ABD'li yetkililerle görüşerek krizleri giderici rol oynaması öngörülen Ziyal, \"görüşmelerin, perde arkasındaki kilit ismi\" olacak. Tezkere krizi sonrasında ABD ile yaşanan güven bunalımının aşılması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington gezisinde hedeflere ulaşılmasının ardındaki bir numaralı aktör olan Ziyal'e Başbakan'ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de \"tam destek\" veriyor. Ziyal, hükümetin yanı sıra Çankaya Köşkü ve Genelkurmay karargâhında da saygınlığı olan bir diplomat olarak tanınıyor. Ziyal'e eşlik eden Deniz Bölükbaşı da müzakerelerdeki \"şahin\" tutumuyla tanındı. ABD'nin Irak Savaşı öncesinde birliklerini Türkiye üzerinden göndermesine ilişkin mutabakat metni görüşmelerinde Türk heyetine başkanlık eden Bölükbaşı'nın tavizsiz tutumu, ABD'nin şikayetlerine neden olmuştu. Uluslararası anlaşmalar konusunda uzman olan Bölükbaşı'nın ABD heyetine başkanlık eden Marisa Lino'yu görüşmeler sırasında zor duruma düşürmesi kamuoyuna yansımıştı. ","label":"politics"} +{"text":"Çoraplı bakan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Kopenhag ve ABD gezisinde eşlik eden Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Kopenhag’dan Washington’a 8.5 saat süren uçuşta rahat etmek için ayakkabılarını çıkarmayı tercih etti. Ceketini çıkarıp yeleğinin de düğmelerini açan Yakış, hosteslerin dağıttığı uçuş çorabını giyerek kabinde yürüdü. Yakış, etrafını saran gazetecilerle de ayağında ayakkabıları olmadan hoş bir sohbete daldı. ","label":"politics"} +{"text":"Kıbrıs'ta çözüm artık çok yakın New York'taki Kıbrıs zirvesi uzlaşmayla sonuçlandı. Metne Denktaş'ın önerileri girerken, Rumların istekleri girmedi. Annan, \"Çözüme ilk kez bu kadar yaklaştık\" dedi Sema Emiroğlu BBM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, Kıbrıs sorununun 1 Mayıs'a kadar çözümü için 10 Şubat'ta New York'ta başlattığı 4 gün süren kritik görüşmeler, anlaşmayla sonuçlandı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Rum lider Tassos Papadopulos, Annan'ın, görüşmelerin üçüncü günündeki tıkanıklığı gidermek amacıyla kaleme aldığı öneri metnine \"evet\" dediler ve müzakere yöntemleri konusunda anlaştılar. Müzakereler, 19 Şubat'ta Lefkoşa'da başlayacak. Annan'ın TSİ 15.30'da taraflara sunduğu ve tarafların da 17.25'te 'evet' yanıtını verdiği 2 sayfalık belgedeki kilit noktalar şunları: • Taraflar, 10 Şubat'ta başlayan müzakereler sonunda, 1 Mayıs'tan önce çözümü öngören Annan planı temelinde iyi niyetle müzakere etmeyi ve anlaşmayı bu tarihten önce eşzamanlı referandumlara sunmayı taahhüt etmişlerdir. • Taraflar, 22 Mart 2004'e kadar Annan planı üzerindeki değişiklik talepleri konusunda anlaşmaya ve nihai metin belirlemeye çalışacaklar. • Taraflar anlaşamazsa, Annan'ın çağrısıyla Yunanistan ve Türkiye'nin katılımıyla nihai metnin 29 Mart'a kadar oluşturulması için görüşmeler yapılacak. • Anlaşmazlıkların çözülememesi ve çıkmaza girmesi halinde son çare olarak Genel Sekreter metne son şeklini verecek, bu metin referanduma sunulacak. • Avrupa Birliği, anlaşmayı benimseyeceği ve AB Komisyonu'nun sürece teknik destek sağlayacağı konusunda güvence vermiştir. • Müzakereler, 19 Şubat'ta, Kıbrıs'ta Annan'ın Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto'nun da katılımıyla tekrar başlayacak. Teknik komiteler de aynı gün toplanacak. Annan'ın belgesinde, Türk tarafının sunduğu öneri doğrultusunda 3 aşamalı bir müzakere yöntemi benimsenmiş olması dikkat çekti. Rum Yönetimi'nin \"AB de anlaşmazlık halinde müdahil olsun\", \"Çözüm AB müktesebatına uygun olsun\" gibi önerileri ise Annan'ın belgesinde yer almadı. Annan, tarafları New York'a davet ederken yazdığı mektupta öne sürdüğü \"21 Nisan'da referandum yapılsın\" şartına da belgesinde yer vermedi. Annan, dün düzenlediği basın toplantısında, Denktaş ile Papadopulos'u, cesaret ve kararlılıklarından ötürü kutladı, Türkiye ve Yunanistan'a \"yapıcı rollerinden ötürü\" teşekkür etti. Annan, \"Taraflar son 3 günde gösterdikleri cesareti önümüzdeki 3 ay içerisinde de gösterirlerse Kıbrıs'ın 1 Mayıs'ta birleşik olarak AB'ye katılması için gerçekten şans var. 40 yıldan bu yana çözüme ilk kez bu kadar yaklaştık. Tarihe geçme fırsatını kaçırmamalıyız\" dedi. Papadopulos: İstediğimizi aldık New York'ta Kıbrıs zirvesinde görüşmeleri yokuşa süren Rum Kesimi lideri Tassos Papadopulos ise, \"9 aydır istediğimiz sonucu elde ettik\" diye konuştu. Müzakerelerin bu kez referandumlara sunulacak nihai bir anlaşmaya ulaşması dileğinde bulunan Papadopulos, \"Biz müzakerelerin Annan himayesinde başlamasını istiyorduk. Bu defa iki tarafa Türkiye, Yunanistan ve AB de yardım edecekler\" şeklinde konuştu. Rum lider, Annan Planı'nda istediği değişikliklerle ne olacağı sorusuna da, \"Bunlar önümüzdeki sürecin çerçevesine dahildir\" yanıtını verdi. Denktaş: Rumlar kaçmamızı bekledi KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, \"Halkımızın endişe etmesine neden yoktur. Haklarımız, egemenliğimiz ve eşitliğimiz mutlaka korunacaktır. Bizim varlığımız ve haklarımız için gerekli istisnalar vardır. Bunların AB Anayasası'na girmesi hayati bir meseledir\" dedi. \"Annan'ın önerilerine evet dediniz mi?\" diye soran gazetecilere, \"Niye hayır diyeyim?\" yanıtını veren Denktaş, şunları söyledi: \"Rumlar, masadan kaçmamızı bekledi. Ankara'nın desteğinin arkamızda olduğunu biliyorduk. \"Bu arada, Kıbrıs'ta 1 Mayıs'tan önce anlaşma sağlanacağını umut ettiğini belirten Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, varılan noktada en önemli katkının Denktaş'a ait olduğunu ifade ederek, \"Kendisini takdir ediyoruz ve saygıyla anıyoruz\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Darbe dönemlerinde, özellikle sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanıp hüküm giyen ve neredeyse ömür boyu kamu haklarından yasaklı hale gelenlere haklarının iadesine ilişkin yasa teklifi TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Adalet Bakanlığı temsilcisi, Şartla Salıverme Yasası'nda olduğu gibi yine kargaşa yaşanacağı uyarısında bulundu. 78'liler Vakfı'nın girişimleriyle AKP Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in hazırladığı yasa teklifinin görüşmeleri sırasında Komisyon Başkanı Köksal Toptan'ın, \"Anayasa'ya aykırılık olabileceği\" gerekçesiyle Anayasa Komisyonu'ndan görüş istenmesi\" önerisi reddedildi. CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç, hakların iadesiyle bir dönemin kapanacağını söylerken, tarihin, Meclis seçiminin yapıldığı 1983 yerine siyasi yasakların kalktığı 1987 olarak belirlenmesini istedi. CHP Adana Milletvekili Ziya Yergök de, cezalarını çekenlerin mahrumiyetlerinin 2013'e kadar sürdüğüne, neredeyse ömür boyu yasak getirildiğine dikkat çekti. AKP Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, adi suçluları da kapsayan teklife karşı çıkarken ırza geçip adam öldürenlerin de bu düzenlemeden yararlanabileceğini bildirdi. Bakanlık temsilcisi, af niteliğinde olduğu için nitelikli çoğunluk gerektiğini belirterek, şartla salıverme yasasında yaşanan karmaşa dikkate alındığında yasaya karşı olduklarını söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin de düzenlemenin TCK çerçecesinde ele alınabileceğini belirterek, olumlu görüş bildirdiklerini kaydetti. Ne getiriyor? Teklif bu şekliyle yasalaşırsa, 31 Aralık 1987'den önce işlenmiş suçlarla ilgili olarak tüm mahkemeler tarafından yapılan yargılamalar sonucu, haklarında mahkûmiyet kararı verilenlerden, kanunun yayım tarihinden önce tahliye olanlar ile şartla salıverilenlere mahkemelerce memnu haklarının iadesine karar verilebilecek. ","label":"politics"} +{"text":"Yunanistan ırkçılıkla mücadelede yetersiz Yunanistan'da Batı Trakya Türk azınlığıyla Arnavut ve Makedonların kötü muamele ve ırkçı tavırlara maruz kaldığı vurgulanarak, Atina'nın ırkçılıkla mücadelede yetersiz olduğu belirtildi. AB Konseyi Irkçılığı ve Ayrımcılığı Önleme Komitesi (ECRI), 5 Aralık 2003'te kabul ettiği Yunanistan'la ilgili üçüncü raporunu yayımladı. Yunanistan, dini ve etnik azınlıklara karşı ırkçı tavırlarla daha fazla mücadeleye davet edildi. ECRI, Yunanistan'a 2002'de tavsiye niteliğinde bir raporla yapılması gerekenleri bildirdiğini, bunların çoğunun yanıtsız bırakıldığını kaydetti. Mezarlıkları yok ECRI raporunda, dini azınlıkların, çoğunluk dinine mensup olanların önyargı ve ayrımcılığına maruz kaldığı, Batı Trakya dışında oturanların geleneklerine göre gömülebileceği mezarlıkların bulunmadığı ve Atina'da resmi bir caminin olmadığı vurgulandı. Örgütlenme hakkının ihlal edildiğini iddia ederek AİHM'ye başvuran bir Makedon derneğin mahkeme tarafından haklı görülmesine rağmen Yunanistan tarafından hakkın iade edilmediği, aynı ayrımcılığın Batı Trakya Türkleri için de geçerli olduğu belirtilen raporda, Yunan makamları azınlıkların örgütlenme hakkını tanımaya davet edildi. ","label":"politics"} +{"text":"Hazine Müsteşarlığı'na olan 1.5 katrilyon liralık borcuyla listenin en üst sıralarında bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesi, deniz ulaşımı olmayan Ankara'da \"dev bir adım\" atacak. Metro ve otobüs ulaşım fiyatlarını 1 Ocak 2004'ten geçerli olmak üzere artırma kararı alan belediye, göletlerde kullanılmak üzere nehir otobüsü işletmeye başlayacak. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in talimatıyla nehir otobüsü alınması amacıyla bir ihale açıldı. İhale sonucu alınmasına karar verilecek nehir gemisinin Eryaman'daki Susuz Göleti veya Fatih'deki Yunus Göleti'nde işletilmesi bekleniyor. Böylece vatandaşlar, gölet üzerinde nehir gemisiyle turlayabilecek. Konsorsiyuma yasak İhale duyurusuna göre belediyeye nehir gemisi satmak isteyenler 23 Aralık 2003'e kadar teklif verebilecek. Ticaret, sanayi veya meslek odalarından birine kayıtlı gerçek veya tüzel kişiler, belediyeden 100 milyon lira karşılığı alacakları teknik şartnamedeki koşulları yerine getirdikleri takdirde nehir gemisi ihalesine katılabilecek. Ancak konsorsiyum oluşturan firmalar ihaleye katılamayacak. İhale, 23 Aralık'ta, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Kızılay'daki merkez binasında saat 14.00'te yapılacak. İhaleyi kazanan firma nehir gemisini, sözleşmenin imzalanmasının ardından 45 gün içinde teslim edecek. ","label":"politics"} +{"text":"Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak yarın Ankara'ya geliyor. Alman diplomatik kaynaklarına göre, Schröder, Kıbrıs'ta sağlanacak başarının Türkiye'nin AB sürecine de olumlu yansıyacağını kaydedecek. Schröder, AB Komisyonu'dan olumlu karar çıkmaması için hiçbir neden bulunmadığının ve Türkiye'nin diğer adaylarla farklı muameleye tabi tutulmayacağının altını çizecek. Schröder, Türkiye'yi AB içinde görmek istediğini de vurgulayacak. Verheugen'den sürpriz ziyaret ABDULLAH KARAKUŞ Ankara Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplanan AKP MKYK'da Kıbrıs konusu ele alındı. AB'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen'in 8 Mart'ta Türkiye'ye geleceğini söyleyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, müzakerelerin olumlu geçtiğini belirterek, şunları söyledi: \"Çözüm için herkes umutlu. Masadan kalkmak istemiyoruz. İki kesimlilik, garantörlük ve göçmenler gibi konularda taviz verilmez. Bunlar olmazsa olmazlarımız.\" Toplantıda, Erdoğan'ın, 25 - 26 Mart'ta Belçika'da yapılacak AB zirvesine katılacağı da belirtildi. Osmanlı Ermenilerine tazminata onay çıktı DIŞ HABERLER SERVİSİ ABD'de Los Angeles Bölge Mahkemesi yargıcı Chriskina Snyder, 90 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu topraklarında soykırıma uğradıklarını iddia eden Ermenilerin yakınlarının açtığı toplu davada, New York Hayat Sigortası Şirketi'nin poliçe sahiplerine 20 milyon dolar (27 trilyon lira) tazminat ödemesi için ön onayı verdi. Duruşmaya 30 Temmuz'da devam edilecek. Karara göre, 30 Temmuz'dan sonra da tazminat talebinde bulunulabilecek. Böylece soykırıma maruz kaldıklarını iddia edenlere ilk kez tazminat ödenmesi için bir mahkeme kararı çıktı. Ermeni örgütleri tazminat tutarını tatmin edici bulmadı. ","label":"politics"} +{"text":"Baykal'ın derdi aday bulamamak Yerel seçimlerde, İstanbul ve Ankara için aday bulamayan CHP lideri, AKP'nin adaylarını kesinleştirmesini bekliyor EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara CHP, yerel seçimler yaklaşırken, özellikle İstanbul ve Ankara'da aday bulamamanın, birçok kentte sol oyların bölünmesi ve merkez yoklamaya karşı örgütten gelen tepkilerin yarattığı sıkıntıları gidermeye çalışıyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, siyasi hayatında dönemeç oluşturan seçim öncesi en büyük sorunu özellikle İstanbul ve Ankara'da aday belirleme konusunda yaşıyor. AKP'nin adaylarını kesinleştirmesini bekleyen Baykal, kendi aralarında anlaşmazlık yaşayan kurmaylarıyla da görüş alışverişinde bulunmuyor. Genel Sekreter Önder Sav ile Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem'in grupları arasında, \"kendine yakın isimleri aday yapma\" mücadelesi yaşanıyor. Genel merkezde İstanbul ve Ankara adaylığı için sürekli aynı isimlerin konuşulması da bir başka sıkıntı konusu oldu. Bugüne kadar İstanbul ve Ankara için Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan, Kocaeli Milletvekili Sefa Sirmen, Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi'nin isimleri telaffuz edildi. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) takvimine göre, listelerin seçim kurullarına sunulması için tanınan süre 24 Şubat'ta sona erecek. ","label":"politics"} +{"text":"Laikliği klonladılar Farklı olduklarını söyleyen ve yeni bir çizgi öneren Tayyipçilerin programındaki laiklik anlayışının, Saadet Partisi programındaki anlayıştan bir farkı yok ABDULLAH KARAKUŞ Ankara ‘Biz yeniyiz’ diyen Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki yeni oluşumcuların \"laiklik\" anlayışıyla, Necmettin Erbakan’ın kurdurduğu Saadet Partisi’nin laiklik anlayışı arasında fark olmadığı ortaya çıktı. Erdoğan’ın laiklikle ilgili parti programına koydurduğu ifadelerin benzerleri SP’nin programında da var. Tayyipçilerde laiklik Erdoğan’ın taslak programında laiklikle ilgili şu ifadeler yer aldı: \"Partimiz, laikliği demokrasinin önemli bir şartı olarak görür. Laikliğin arkasındaki temel düşünce, devletin her türlü dini inanç ve kanaat karşısında tarafsızlığıdır. Laiklik bu anlamıyla aynı zamanda bir özgürlük ilkesidir. Toplumsal barışı sağlayan en önemli kurumlardan biridir...\" Saadet’te laiklik Erbakan’ın kurduğu SP’nin programında da laiklikle ilgili benzer şu ifadeler yer aldı: \"Partimiz laiklik ilkesini toplumsal barışın ve demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak görür. Devlet, laikliğin gereği olarak din, inanç ve kanaat konusunda taraf olmamalıdır. Din, vicdan ve kanaat özgürlüğü temel insan hakları içinde yer alır. Bu hak, din seçme, dinini tek başına veya topluca, açık olarak ya da özel surette öğretim, tatbikat ve ibadetlerle açığa vurma ve örgütlenme özgürlüğünü içerir...\" Atatürk ismine vurgu Erdoğan’ın taslak programında kurulacak partinin Atatürk ve cumhuriyet ilkelerine bağlı olacağının vurgusu yapıldı. SP’nin programında da Atatürk övülerek, \"Milletimiz Atatürk önderliğinde cumhuriyeti kurmuş ve hedefine ‘Muasır medeniyete ulaşmayı’ koyarak dünya milletleri arasında onurlu yerini almıştır\" denildi. ","label":"politics"} +{"text":"Komutanlar Ömer Dinçer'i terletecek! Rejim karşıtı makalesiyle tartışma yaratan Başbakanlık Müsteşarı Dinçer, bugün MGK'ya katılacak ÖNDER YILMAZ Ankara İşlevini yitiren Cumhuriyet rejiminin yerini Müslüman yapıya devretmesi\" yönündeki tebliğiyle taştışmalara neden olan Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'i bugün ilk kez katılacağı Milli Güvenlik Kurulu toplantısında sıkıntılı anlar bekliyor. Toplantıda asker üyelerin Dinçer'e, tebliğindeki sözlerine açıklık getirmesine yol açacak sorular yöneltmeye hazırlandığı öğrenildi. Dinçer, \"Başbakanlık Takip Kurulu Başkanı\" sıfatıyla hazır bulunacağı MGK toplantısında \"irtica raporu\" sunacak. MGK'nın irticai faaliyetlerin görüşüleceği bölümünün ertelenebileceği, Dinçer'in bu konuda özel bir brifing verebileceği bilgisi dün kulislere yansırken, Başbakanlık kaynakları müsteşarın toplantıya katılacağını kaydettiler. Sorularla gidecekler Toplantıda komutanların Dinçer'e Mayıs 1995'de Sivas'ta sunduğu tebliğindeki sözleriyle \"neyi kastettiğini\" soracakları, laiklik ve irtica konusunda sorular yöneltecekleri belirtildi. Dinçer ise, MGK'da sözlerini hangi esaslara dayandıracağını yakın çevresine şöyle özetledi: \"Akademisyenlik dönemimdeki bir yaklaşımdı. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, o dönemin koşullarına göre temsili demokrasi işler haldeydi. Şimdi artık sivil toplum örgütleri başta olmak üzere, sosyal kesimlerin katılımı söz konusu. Bugünün şartlarında Cumhuriyetin, demokrasinin geniş katılımcı dönüşümünü anlatmaya çalıştım. Temsili demokrasiden, katılımcı demokrasiye geçişi tanımlamak istemiştim.\" ","label":"politics"} +{"text":"Ankara, dün \"Vurgun Operasyonu\" depremiyle sarsıldı. Türkiye’nin en büyük ve en önemli ihalelerini gerçekleştiren Bayındırlık Bakanlığı’na yönelik operasyon, beş ay önce \"yolsuzluk\" ihbarlarının DGM’ye ulaşmasıyla başladı. Ankara DGM Başsavcılığı, Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılan ihalelerde usülsüzlük yapıldığı iddiaları üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, ikisi şube müdürü sekiz kişi gözaltına alınırken, DGM Savcısı Cengiz Köksal, \"Mavi Akım kadar, belki de daha önemli\" dedi. Dün saat 06.00’da, usülsüzlük yaptığı tespit edilen isimler gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü’nde şube müdürü olarak görev yapan Fethi Soydan ve Ahmet Kenan Bozokalfa’yla, Pırlanta İnşaat A.Ş’nin sahibi Mustafa Eriş ve çalışanları Mithat Eşmeli, Fırat Küçük, Hanife Çatal, Zehra Çopur ve Hayri Olcar’ın bulunduğu, gözaltıların süreceği bildirildi. Müsteşara telefon Savcı Köksal, bakanlığa gitmeden önce Müsteşar Ali Helvacı’yla bir telefon görüşmesi yaparak, çok sayıda ihale dosyasının bakanlıktan alınacağını bildirdi. Bunun ardından emniyet ekipleri dosyaları, incelemek üzere emniyete götürdü. Pırlanta İnşaat’ın bürosundan da belge ve bilgisayar kayıtları alındı ve firmanın kapısına mühür vuruldu. Yapılan incelemelerde, Pırlanta İnşaat’ın, bakanlık tarafından gerçekleştirilen çok sayıda ihalede 10 yıldır \"aracılık ve organizatörlük\" rolü üstlendiği ve ihaleyi bakanlıktan alarak başka firmalara devrettiği belirlendi. Firmanın ihalelere girmeye yeterli olmayan firmalara, bakanlık çalışanlarıyla anlaşarak yeterlilik belgesi aldığı, ihaleye katılmalarını istemediği firmaların dosyalarından da belge çıkartarak yeterlilik almalarına engel olduğu saptandı. Firmanın bu şekilde yaklaşık 150 - 200 firmayla irtibat kurduğu tespit edildi. DGM Savcılığı yetkilileri, yolsuzluğun miktarının çok yüksek olduğunu, 200’e yakın ihalenin incelendiğini ifade etti. Basına bakandan önce sızdı Vurgun Operasyonu’nun ardından Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, Savcı Cengiz Köksal’ı, \"Sabah saat 06.00’da başlayan operasyondan dört saat sonra bilgim oldu. Olayın bakanlıktan önce basına sızması dikkat çekici\" sözleriyle eleştirdi. Aydın, \"ziyaret\" olarak yorumladığı operasyondan, İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen’in telefonuyla haberdar olduğunu belirtti. Operasyonun alt düzeydeki personeli kapsadığını ifade eden Aydın, Köksal’ın bakanlıkta kendisiyle görüştüğünü belirterek şöyle konuştu: \"Soruşturmanın genişletilmesinde yarar gördüm. DGM savcısına bu tür operasyonları destekledi��imizi, her türlü bilgi ve belge vererek, yardımcı ve destek olacağımızı söyledik.\" ","label":"politics"} +{"text":"Mehmet Ali Bayar’ın siyasete atılmasıyla ilgili soruları yanıtlayan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, \"Hareketin içinde ben aranıyorum, ama yokum, hareketin üstündeyim\" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: \"Bayar’ın babası siyasi arkadaşım. Kendisi de yanımda dışişleri danışmanı olarak bulundu. Bu özel durumlar, merak uyandırıyor. Türkiye’ye hizmet etmek için yola çıkan herkesin alnından öperim. Herkese başarılar dilerim. Ancak ben hadisenin üstündeyim...\" Tayyip benzetmesine kızdı Demirel, Arı Lisesi öğrencileriyle yaptığı sohbeti izleyen bir gazetecinin \"Siz de siyasi yasaklıydınız. Erdoğan’ın yargılanmasını doğru buluyor musunuz?\" sorusuna şu yanıtı verdi: \"Bir damla kan, bir damla gözyaşı, bir kör kuruştan dolayı kimse beni itham etmedi. Erdoğan hadisesi karışık. Bizim yasaklı olmamızla alakası yok. Ciltler dolusu konuştuk. Kimse bize ülke bütünlüğü, laiklik aleyhinde konuştuğumuz suçlamasında bulunmadı.\" Öte yandan Arı Lisesi öğrencileri arasında yapılan ankette, \"en çok görülmek istenen devlet büyüğü\" seçildiği için Demirel’e, plaket ve takdir belgesi verildi. ","label":"politics"} +{"text":"Başkanlık için Bülent Arınç’ın adı geçiyor... ANKARA Milliyet 22. dönem parlamentosu ilk çalışma haftasında başkanını seçecek. Başkanlık için yarın yapılacak seçimde en güçlü aday olarak AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç görünüyor. Başkanlık seçiminde şansı bulunmayan CHP’nin de, TBMM Geçici Başkanı Şükrü Elekdağ’ı aday gösterebileceği belirtiliyor. TBMM Başkan adayları, bugün saat 24.00’e kadar başvuruda bulunabilecek. Danışma Kurulu yarın Elekdağ başkanlığında toplanarak, oylama günlerini saptayacak. TBMM’nin 22. başkanını seçmek için oylama muhtemelen yarın yapılacak. Gizli oylamada ilk iki turda seçilebilmek için 550 olan üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu aranacak. Bu oylamalarda 367 oy alan aday, TBMM Başkanı seçilecek. ","label":"politics"} +{"text":"Ankara savaşı TV’den öğrendi Birinci Körfez Savaşı’nda bombardımandan önce Türkiye’yi haberdar eden ABD, bu kez bilgi vermedi BARKIN ŞIK Ankara Irak’ın Kuveyt’i işgaline son vermemesi üzerine 1991’de yapılan Körfez Savaşı’nı başlatacak bombardımandan önce Türkiye’yi haberdar eden ABD, bu kez bilgi vermedi. ABD, saldırı öncesinde İsrail’e haber verdi. Ankara ise ABD saldırılarından CNN International aracılığıyla haberdar oldu. Körfez Savaşı’nda, dönemin ABD Başkanı George Bush’un, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı bombardımandan iki saat önce aramasıyla haberdar edilen Ankara dün savaşın başladığını televizyon ekranlarından öğrendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, \"ABD size bilgi verdi mi\" sorusuna \"Hayır\" karşılığını vermekle yetinirken, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, \"Operasyonun başlayacağını biliyor muydunuz\" sorusu üzerine \"Biliyoruz elbette. Bütün takvimi biliyoruz\" dedi. Gül, AKP grubunun basına kapalı toplantısında da, \"ABD’nin Irak’ı perşembe günü vuracağı bilgisi bizde vardı\" dedi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de, aynı sorular üzerine, \"Onu bilmiyorum, Başbakan’dan da böyle bilgi almadım. Ancak gelişmeler dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. ABD Başkanı Bush, bizim saatimize göre gece yarısı yaptığı konuşmada, neyi ne zaman yapacaklarını zaten ifade etmişti. Başbakan’a bu konuda daha önce bilgi verip vermediğini de bilmiyorum\" diye konuştu. ABD’nin, Türkiye’yi haberdar etmemesinin özel bir tavır olmadığını dile getiren bazı yetkililer ise, \"Bu zaten, CIA’nın aldığı bir bilgi üzerine, aniden gelişen, baskın şeklinde düzenlenen bir operasyondu. Bazı Amerikalı generallerin bile haberi yoktu\" yorumunu yaptılar. ","label":"politics"} +{"text":"Ankara, Kıbrıs'ta koalisyon istiyor Türkiye, Kıbrıs'ta yeni bir seçim ve kriz istemiyor. Gül'ün, başta Talat olmak üzere Meclis'e giren diğer parti liderlerini Japonya gezisi dönüşü Ankara'ya davet edeceği belirtildi Utku Çakırözer Kuzey Kıbrıs'taki seçim sonuçlarından memnun olan ve KKTC'de siyasi belirsizliği sürdürecek ikinci bir seçime karşı çıkan Ankara, gelecek hafta taraflarla görüşmeler yapacak. Türkiye'ye göre Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş müzakereleri yürütecek, seçimden ilk sırada çıkan CTP lideri Mehmet Ali Talat da ancak Denktaş'a yakın bir partiyle iktidara gelebilecek. Seçim sonuçlarının Dışişleri Bakanlığı'ndaki ilk analizinde şu noktalar ön plana çıktı: Seçimlerin adil ve demokratik olması herkesi memnun etti. Dünyaya karşı iyi bir sınav verildi. 25 - 25'lik denge yüzünden hem ülkenin, hem de Türkiye'nin AB sürecinin belirsizliğe girmesine izin verilmeyecek. İkinci bir seçime kesinlikle gerek yok. Seçim sonuçları, Annan Planı temel alınarak Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasını isteyen partileri ilk kez hükümete sokacak. Denktaş'ın muhalifi CTP lideri Mehmet Ali Talat'ın yeni hükümetin başbakanı olma ihtimali kuvvetli. Ankara, tarafların koalisyon üzerinde uzlaşması için teşvik edici rol oynayacak. Denktaş'a yakın bir partiyle koalisyon kurduğu takdirde iktidar olabilecek muhalefet, Denktaş'ın uluslararası görüşmelerdeki müzakereci statüsünü değişterecek güce sahip değil. BM denetimindeki görüşmelerde Türk tarafını Denktaş temsil etmeye devam edecek. Yapıcı tavrın sürmesini isteyen hükümet, gelecek hafta tarafları Ankara'ya çağırmayı planlıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, 22 Aralık'ta Japonya'dan döndükten sonra başta Talat ile Barış ve Demokrasi Hareketi lideri Mustafa Akıncı olmak üzere Meclis'e giren partilerin liderlerini Ankara'ya daveti gündemde. Bundan sonra ne olacak? LEFKOŞA Milliyet KKTC'de seçimlerin ardından anayasal çerçevede atılabilecek adımlar şöyle: Önce Cumhurbaşkanı Denktaş'ın görevi kime vereceği beklenecek. Bunda zaman sınırlaması yok. Denktaş hükümeti kurma görevini seçimlerden birinci çıkan partiye verebileceği gibi bir başka partiye de verebilir. Hükümeti kurmakla görevlendirilen parti 15 gün içinde hükümeti kurmak zorunda. Görevi alan parti 15 gün içinde hükümeti kuramazsa görev başka bir partiye verilebilir. 15 gün içinde hükümet kurulamazsa, başka alternatif kalmazsa iki ay sonunda erken seçim kararı alınabilir. Mümtaz Soysal: İnisiyatif Denktaş'ta Annan Planı'na karşı isimlerin başında gelen eski Dışişleri Bakanı ve Denktaş'ın danışmanı Mümtaz Soysal, seçim sonuçlarının hükümet kurma konusunda inisiyatifi yine Denktaş'a verdiğini savunarak, \"Muhalefet ancak Denktaş'a yakın partilerden birini alarak hükümet kurabilir\" dedi. Soysal, Denktaş muhaliflerinin Ankara'yı dışlayarak bir yere varamayacağını anladığının altını çizdi ve Türkiye'yle iyi geçinme ihtiyacı duyacaklarını belirtti. Plana sıcak bakan eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen ise \"Bu Ankara'nın uzun süredir aradığı fırsat\" dedi. Seçimlerle ilgili siyasilerden şu yorumlar geldi: TBMM Başkanı Bülent Arınç: 50 milletvekilinin yarısı bir blokta, yarısı bir blokta. Kıbrıs halkı 'uzlaşın' diyor. CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol: Seçmen bütün partilerin bir araya gelerek bir politika oluşturmalarını işaret etti. YTP Genel Başkanı İsmail Cem: Seçmen olduğu yerde durmayı da, maceraya sürüklenmeyi de reddetti. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın: Annan Planı'nın görüşülmesi için mesajdır. Denktaş görüşmeciliğe devam etmelidir. ","label":"politics"} +{"text":"MHP’li Bakan: Önce Öcalan Devlet Bakanı Reşat Doğru, \"Abdullah Öcalan asılmadan idam cezasının kaldırılmasını istemiyoruz\" dedi. Bayram tatilini Tokat’ta geçiren Doğru, dün yaptığı basın toplantısında, terörün, ülkedeki ekonomik krizin en büyük nedenlerinden biri olduğunu savunarak, şunları söyledi: \"Şimdiye kadar Türk tarihinde, devletini bölmek isteyen herkese gereken ceza verilmiştir. O adam şu anda cezasını çekiyor ama inşallah önümüzdeki günlerde Türk milletinin istediği doğrultuda cezası verilecektir ve asılması gerekmektedir.\" ","label":"politics"} +{"text":"Rumlara oy cezası geldi GÜVEN ÖZALP Strasbourg, SEFA KARAHASAN Lefkoşa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), \"Kıbrıslı bir Türk'e oy kullanma hakkı tanımadığı\" gerekçesiyle, Rum yönetimini ayrımcılık yapmak ve seçim hakkı tanımamaktan suçlu buldu. İbrahim Aziz adlı bir Kıbrıslı Türk, 27 Mayıs 2001'de düzenlenen parlamento seçimlerinde oy kullanabilmek için Rum Yönetimi'ne başvurdu. Ancak bu başvuru Rum Yönetimi tarafından reddedildi. Bu gelişme üzerine Aziz davayı AİHM'ye taşıdı. Mahkeme Aziz'in \"Kıbrıslı Türk\" olduğu için ayrımcılığa maruz kaldığı sonucuna vardı. AİHM, bu bağlamda Rum Yönetimi'nin Aziz'e 3500 euro mahkeme masrafı ödemesini kararlaştırdı. ","label":"politics"} +{"text":"56 ülkeden bin 236 karikatür sanatçısının 2 bin 348 eserle katıldığı 'Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması'nda, 3 bin dolarlık büyük ödülü Ahmet Öztürk Levent kazandı Karikatürcüler Derneği tarafından bu yıl 24'üncüsü düzenlenen 'Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması'nda dereceye girenler belli oldu. 56 ülkeden bin 236 karikatür sanatçısının, 2 bin 348 eserle katıldığı yarışmada, 3 bin dolarlık büyük ödülü Ahmet Öztürk Levent almaya hak kazandı. DÜNYA TANIYOR Akşam Gazetesi'nin de sponsorları arasında olduğu '24. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması'nın ödül töreninin eylül ayında Ankara'da yapılacağını söyleyen Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker, 'Bu organizasyon, dünyada benzerleri arasında ilk üçe girebilecek bir organizasyondur. Yarışmaya katılan karikatüristler kendi ülkelerinde de Nasreddin Hoca karikatürleri çiziyor' dedi. Yarışmaya katılan mizahçıların ve karikatüristlerin Nasreddin Hoca'ya hayran olduğunu, kendi ülkelerinde de sık sık Nasreddin Hoca karikatürleri çizdiğini ifade eden Peker, dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan karikatüristlerin bu çizimleri sayesinde Nasreddin Hoca'nın dünyada yediden yetmişe pekçok kişi tarafından tanındığına dikkat çekti. Yarışmada, İsrail'den Yuri Ochakovsky, Sırbistan'dan Borislav Stankoviç, Çin Halk Cumhuriyeti'nden Lixiao Yang ve Bulgaristan'dan Stefan Desbodov 750 dolar başarı ödülü almaya hak kazandı. 18 özel ödülün de verildiği yarışmada 'Akşam Gazetesi Özel Ödülü'nü Japon karikatürist Hideki Tokuda aldı","label":"magazine"} +{"text":"Eğlence 'engel' tanımıyor... Sosyetenin gözde simalarından Ömer Dinçkök'ün kızı Mutlu, yaklaşık on gün önce motosiklet kazası geçirip, ayağını kırmıştı. Hız tutkusu yüzünden zor günler geçiren Mutlu Dinçkök, evde istirahat etmek yerine sosyal hayatın içinde olmayı tercih etti. Geçtiğimiz günlerde babasıyla birlikte Güneş Taner'in oğlu Kemal'in düğününe katılan genç kız güzelliği ve şıklığının yanı sıra koltuk değnekleriyle de dikkat çekti. Eğlencenin 'engel' tanımadığını kanıtlayan bir diğer isim ise Bodrum'da düşüp ayağını kıran Ayşe Beyazıt'tı. Ayşe hanım, geçtiğimiz hafta tekerlekli iskemlesiyle iki davete birden katıldı. ","label":"magazine"} +{"text":"Türk kadınının gözdesi Julia Türk kadınları, \"Onlar dünyanın en güzelleri. Siz hangisine benzemek istersiniz?\" sorusuna \"Julia Roberts\" yanıtı verdi. \"ailem.com\" adlı sağlık ve yaşam sitesinin 2 Temmuz - 2 Ağustos günleri arasında yaptığı ankete 1362 kadın katıldı. Kadınların yüzde 36'sı aynı seçeneği tıklayıp en çok Julia Roberts'a benzemek istediklerini belirtti. Siteye üye kadınların ikinci en çok benzemek istedikleri kadın da, yüzde 28'le Nicole Kidman oldu. Angelina üçüncü Ankette üçüncülüğü yüzde 10'la macera filmlerinin aranan kadın oyuncusu Angelina Jolie aldı. Dördüncülüğü ise yüzde 9 oyla Halle Berry ile Charlize Theron paylaştı. \"Truva\" filmiyle \"Dünyanın en seksi erkeği seçilen\" Brad Pitt'in eşi Jennifer Aniston'la Beyonce Knowles, ankete katılanların ancak yüzde 2'sinin oyunu alabildi","label":"magazine"} +{"text":"Sanat dünyasında 5 farklı hayat var Sosyete dünyasındaki kültürel farklılıklar, sanat aleminde de kendini gösteriyor. Bazı ünlüler içe dönük yaşamayı seçerken, kimileri de arabesk bir hayat tarzını benimsiyor. Cemiyet hayatındaki 'sosyetik' ve 'sosyelit' ayrımı gibi, sanat dünyasında da farklı yaşam stilleri sergileniyor. Gittikleri restoranlardan, yedikleri yemeklere ve arkadaşlıklarına kadar farklı seçimler sergilenen ünlüler aleminde 5 farklı tarz gözleniyor. Milyonların sevgilisi haline gelen pek çok sanatçı, medyadan uzak kalmayı seçerken, bazıları da gezmek için özellikle gazetecilerin olduğu mekanları seçiyor. Bakın, yıldızlar aleminde kimler hangi stil yaşamı tercih ediyor:","label":"magazine"} +{"text":"Paraya para demiyor Dünyaca ünlü iç giyim firması Victoria's Secret'ın gözde mankeni 27 yaşındaki Bridget Hall, on yaşında girdiği moda dünyasının yıldızları arasındaki yerine yerleşti. Vogue, Elle ve Cosmopolitan gibi ünlü dergilere birçok kez kapak olan güzel manken, başarısını kazanca çevirmekte de çok maharetli. Dünyanın en çok kazanan on mankeni arasında yer alan Bridget Hall'ın yıllık kazancı ise ortalama 3.5 milyon dolar. IMG ajansa bağlı olarak çalışan Hall, kendi seçtiği belli markalar dışında hiçbir defile ya da reklamda yer almıyor","label":"magazine"} +{"text":"Laila ile 5 yıldaha İstanbul'un en gözde birkaç kulübünden biri olan Laila'nın, en azından şimdiki yerinde bir daha açılamayacağına dair dedikodular dolaşıyordu. Şefik Öztek ile Laila'nın 14 toprak sahibinden biri olan Loris Mizrahi'nin arasındaki husumetin buna sebep olduğu konuşuluyordu. Ama Mizrahi ile Öztek, tüm bu konuşulanları yalanlamak için baş başa geçen hafta ziyaretime geldiler. Mizrahi, daha önce problemler yaşamalarına rağmen artık aralarından hiçbir sorun olmadığını ve Öztek'in kontratını 5 yıl daha uzatmayı düşündüklerini söyledi. Bu da demek oluyor ki, Kuruçeşme'deki Laila'da en az 5 yıl daha bizimle... ","label":"magazine"} +{"text":"Hande Ataizi, yaklaşık 1.5 yıldır birlikte olduğu avukat sevgilisi Fethİ Pekin ile dün akşam The Ritz Carlton Oteli recidence bölümündeki dairelerinde evlendi. Pekin’e ait 20’nci kattaki dairede düzenlenen sade törene, yalnızca çiftin aileleri katıldı. Nikah sırasında görüntü vermeyen ve vermeyeceklerini bildiren çift, basın mesuplarını da otel bahçesi dışına çıkarttırdı. Nikah görüntülerinin basına yansımasını istemeyen kişinin, baba Ahmet Pekin olduğu ileri sürüldü ","label":"magazine"} +{"text":" Kurtlar Vadisi'nin konsey toplantısı gibi garden parti Hem senaryosuyla hem içerdiği şiddet sahneleriyle geçtiğimiz sezon olay yaratan 'Kurtlar Vadisi' dizisinin oyuncuları, Bodrum'da biraraya geldi. Onları buluşturan isim de dizide 'Mossad Ajanı Esther'i canlandıran Sinem Bayer oldu. Aile dostları olan yapımcı Osman Sınav'ın teklifi üzerine Bodrum'daki villasında rol arkadaşlarına parti veren Sinem Hanım'a Clup Flipper'in sahibi olan eşi Ahmet Bayer de eşlik etti. Konsey toplantısını anımsatan parti hayli kalabalıktı. ","label":"magazine"} +{"text":"Özel güne özel uçak Önceki gün Hülya Avşar ile Kaya Çilingiroğlu'nun evlilik yıldönümüydü. 1997 yılında Zehra'ya üç aylık hamileyken, Kaya Çilingiroğlu ile Paris'te nikah masasına oturan Hülya Avşar, evliliğinde altıncı yılı geride bıraktı. Kaya Çilingiroğlu'nun, bu mutlu günlerinde eşinin yanında olabilmek için deniz uçağı kiralayıp Ayvalık'a gittiğini duydum. Kızları Zehra'yı anneanne Emral Hanım'a bırakan çift, bu özel günde baş başa yemeğe gidip, kendi aralarında özel bir kutlama yapmışlar. Avşar, \"Bu evlilik yürümez\" diyenlere inat, hepsini haksız çıkarttı. E, hangi evlilikte biraz fedakarlık yapmak gerekmiyor","label":"magazine"} +{"text":"Seymen Ağa öldü yaşasın 'Baran'! Özcan Deniz'in senaryosunu yazdığı ve oynadığı \"Haziran Gecesi\" adlı dizinin çekimleri Sultanahmet'teki eski Darphane'de başladı. Eylülde Kanal D'de ekrana gelecek dizinin başrol oyuncusu Deniz, \"Asmalı Konak\"taki başarınızı yakalayamamaktan korkuyor musunuz\" sorusunu şöyle yanıtladı: \"Korkmuyorum. Aynı başarıyı yakalayamayabilirim de ama sanatçılar her işinde başarılı olacak diye bir kural yok.\" Dizideki isimlerin de anlam taşıdığını belirten Deniz, \"Havin Kürtçede yaz, Baran da yağmur anlamına geliyor. İsimler tesadüf değil, böyle bir kurgu var\" dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"Aşkı ikinci eşinde buldu Aşk, Şebnem Dinçgör'ü Londra'ya yerleşmeye karar verdiği bir dönemde yakaladı. Motor Piston'un sahibi Mehmet Dereli ile 7 yıl büyük aşk yaşayan Şebnem Hanım'ın nikahı ise Las Vegas'ta kıyıldı. Yıllar önce tanıtım ve defilelerin vazgeçilmez ismi olan Şebnem Dinçgör, podyumların en çok kazanan mankenleri arasındaydı. Televizyona da transfer olan Şebnem önce oyunculuk sonra da sunuculuk yaptı. Dinçgör'ün hayatı ise işadamı Mehmet Dereli ile tanışmasından sonra değişti. Mehmet Bey'den hamile kalan Dinçgör, uzatmalı aşkıyla Las Vegas'da dünyaevine girdi. Bir erkek çocuğu annesi olan Şebnem, artık yılın yarısını Miami'deki evinde yarısını da Boğaz'daki yalısında geçiriyor. TESADÜFEN ŞÖHRET OLDU Onun magazin dünyasındaki macerası 1987 yılında başladı. Yolda yürürken tesadüfen bir şampuan üreticisi tarafından keşfedildi. Şampuan reklamında oynadıktan sonra güzellik yarışması organizasyonlarının dikkatini çekti. Babasının bütün karşı çıkmalarına rağmen Bulvar Gazetesi'nin düzenlediği güzellik yarışmasına katılarak, ikinci seçildi. Aynı yıl 'Dünya Güzellik Yarışması'na da girdi fakat derece alamadı. Tarhan Lisesi mezunu olan Şebnem'in okulu bittikten sonra en büyük isteği Amerika'ya gidip hukuk okumaktı. Fakat girdiği güzellik yarışmasının ardından ışıltılı dünyanın büyüsüne kapıldı ve tercihini mankenlikten yana kullandı. Tanıtım ve defilelerin vazgeçilmez ismi olan Şebnem, yurtdışına açılarak Norveç'de 6 ay mankenlik yaptı. İLK EVLİLİĞİ ÇABUK BİTTİ Güzelliğiyle sadece firmaların değil, erkeklerinde dikkatini çeken Dinçgör, 18 yaşında yazlıktan tanıdığı Mustafa Bakırcıoğlu ile nikah masasına oturdu. Mesleğinin zirvesindeyken yaptığı bu evlilik istediği gibi gitmedi ve bir yıl sonra boşandı. Mankenliğe kaldığı yerden devam eden Şebnem, podyumda yıldızlaştı. Dizilerden gelen tekliflerle oyunculuğa da geçiş yapan Şebnem'in sunuculuk deneyimi de vardı. YEDİ YIL BİRLİKTE YAŞADILAR O yıllarda kendisiyle yapılan röportajlarda mutsuzluktan yakınan Dinçgör, Türkiye'den ayrılıp, Londra'ya yerleşmeyi düşündüğü noktada Mehmet Dereli ile tanıştı. Motor Piston'un sahibi olan Mehmet Dereli o yıllarda çapkınlıklarıyla gündemdeydi. Mehmet Dereli ile yedi yıl süren birlikteliğin ardından hamile kalan Dinçgör'ün nikah masasına oturduğu şehir ise Las Vegas oldu. Evlilikle birlikte hayatı değişen Dinçgör, geçmişine perde çekerek yepyeni bir yaşantının içine girdi. Bu evlilikten bir erkek çocuğu sahibi olan Dinçgör, artık sadece özel davetlerde eşiyle birlikte boy gösteriyor","label":"magazine"} +{"text":"Algida'nın düzenlediği \"Shakedown Avrupa Dans Yarışması\"nın Türkiye finali önceki gün Sepetçiler Kasrı'mda yapıldı. Finalde yarışmacılardan çok jüri üyesi Nil Karaibrahimgil ilgi odağıydı. Farklı giyim tarzıyla dikkat çeken Karaibrahimgil yine oldukça 'iddialı' giyinmişti. Meğer şarkıcının giyim tarzının sırrı annesiymiş. Karaibrahimgil \"Ben gömlek ve etek alıyorum daha sonra annemle birlikte bunlara bir şeyler ekliyoruz. Böyle değişik kıyafetler ortaya çıkıyor\" diye konuştu","label":"magazine"} +{"text":"Sinem sevgilisini Gamze'ye kaptırdı! Manken Sinem Güven, önceki gün ikinci evliliğini yapmaya hazırlandığı sevgilisi Murat Ersönmez'den ayrıldığını açıklamıştı. Ayrılık sebebiyle ilgili açıklama yapmak istemeyen Güven, \"Ben her zaman evliliğe hazır bir insanım. Ancak evleneceğim insanı bir türlü bulamadım\" demişti. Ancak duydum ki, Güven'in evlilik hazırlığı yaptığı sevgilisiyle ayrılma sebebi, Ersönmez'in kendisini Gamze Özçelik ile aldatmasıymış! Bunu öğrenen Güven de ilişkisini bitirmiş. Mehmet Aslan'ın da eski sevgilisi olan Gamze, 1,5 yıldır beraber olduğu besketbolcu sevgilisi Gökhan Demirkol'dan geçen ay ayrılmıştı. ","label":"magazine"} +{"text":"Kalbi boşmuş Manken Sinem Güven'den ayrılan Murat Ersönmez'in, Gamze Özçelik ile beraber olduğu konuşuluyordu. Hatta bu ayrılığın sebebi olarak da Gamze gösteriliyordu. Ocak 2005'te vizyona girecek \"Hırsız Var\" adlı sinema filminde kamera karşısına geçen Gamze ile geçenlerde bir davette karşılaştım. Gamze, Ersönmez'i tanımadığını, konuşulanların da sadece dedikodudan ibaret olduğunu söyledi. 1,5 yıldır beraber olduğu basketbolcu sevgilisi Gökhan Demirkol'dan geçen ay ayrılan Gamze, gönül kapılarını herkese kapatmış ve artık sadece işine konsantre olmuş. Çapkınlara duyurulur","label":"magazine"} +{"text":"'Gümüş Leopar'da Türk rüzgârı esti Locarno Film Festivali'nde Gümüş Leopar'ı, yönetmen Ayşe Polat'ın \"En garde\"sı kazandı. Pınar Erincin de \"En İyi Kadın Oyuncu\" seçildi Dünyanın önde gelen \"A\" grubu film festivallerinden İsviçre'deki Locarno Film Festivali'nde iki Türk kadın büyük bir başarı elde etti. Hamburg'da yaşayan yönetmen Fatih Akın'ın okul arkadaşı olan Ayşe Polat, ikinci; Almanya'ya yerleşmiş iki Türk oyuncunun kızı olan Pınar Erincin ise ilk filmiyle ödül kazandı. Kısa filmleri ve ilk uzun metrajlı filmi \"Yurtdışı Turnesi\" ülkemizde gösterilmiş olan Ayşe Polat'ın, annesi tarafından terk edilmiş bir Alman kızla Almanya'ya sığınmış Kürt bir mülteci kızın dostluğunu konu alan \"En garde\" adlı filmi, en iyi ikinci filme denk gelen Gümüş Leopar Ödülü'ne değer görüldü. Filmin başrol oyuncuları Maria Kwiatkowsky ve Kürt mülteci Berivan'ı canlandıran Pınar Erincin, 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü paylaştılar. Ödülü kazandığını İstanbul'daki ailesinin yanıda öğrenen Pınar Erincin, ödülünü aldıktan sonra dün İstanbul'a döndü. Genç oyuncu, ayağının tozuyla heyecanını şu sözlerle dile getirdi: \"Filmin gösterildiği tarihlerde Locarno'daydım. Festivalin henüz başlangıcı olduğu için filmimizin favori gösterilmesine pek itibar etmedim. İlk filmlerden biriyiz diye düşünüp etki altında kalmak, hayal kırıklığına uğramak istemedim. Ödül kazandığım için çok mutluyum. Beni festival bürosundan aradıklarında önce filmin ödül aldığını bildirdiler, çok sevindim. Sonra En İyi Kadın Oyuncu seçildiğimi öğrenince mutluluğum ikiye katlandı. Ödülü Maria ile paylaştığım için de ayrıca mutluyum. Onunla çok iyi bir ilişkimiz var; üç ay, 24 saat birlikte yaşadık, arkadaş olduk, güzel bir film çıkardık. Çok farklı insanlar olduğumuz halde iyi anlaştık. 'En garde'ı proje olarak beğeniyorum. Berivan karakterini de seviyorum. Ayşe'nin filmi ben oynamasaydım da çok iyi olacaktı. Ayşe beni çok iyi yönlendirdi. Birlikte çok yoğun çalıştık. İki hafta prova yaptık. Daha önce hiç ödül kazanmadım. \"","label":"magazine"} +{"text":"Seks kaseti skandalının patlak vermesiyle zor günler geçiren Tamer Karadağlı, eşi Arzu Balkan ile dün ABD’ye gitti. Otel odasında ilişkiye girdiği kadınların tuzağına düşüp ilişkinin kasete kaydedilmesinin ardından patlak veren skandalın kahramanı Tamer Karadağlı, eşi Arzu Balkan’la birlikte dün Amerika’ya tatile gitti. Evliliklerini daha sakin bir ortamda gözden geçirme kararı alan ve moralsiz oldukları görülen çift, Atatürk Havalimanı’nda soruları yanıtsız bıraktı. Movenpick Oteli’nde kuzeni ve iki Rus kadınla gizli kameraya alınan ve şantaj şikayetiyle savcılığa başvuran ‘Çocuklar Duymasın’ dizisinin ‘Taş fırın erkeği’ Tamer Karadağlı, tiyatro sanatçısı eşi Arzu Balkan’la dün sabah saatlerinde Atatürk Havalimanı’na geldi. Karadağlı, THY’nin 2 saat gecikmeyle saat 13.00’te kalkan New York uçağına binmeden önce, bundan sonraki planlarına ilişkin bir soruya, ‘Yeri ve zamanı gelince cevap vereceğim’ yanıtını verdi. Havalimanındaki yolculardan büyük ilgi gören çiftin New York’tan Miami’ye geçecekleri öğrenildi. ","label":"magazine"} +{"text":"İlk aşkı ile başı dertte Geçtiğimiz günlerde kendisini rahatsız eden emekli subayı mahkemeye veren Halle Berry'in, bu kez de “ilk aşkı” ile başı dertte. Berry, kendisini unutamayan eski sevgilisinin postayla “ölü yılan” gönderdiğini itiraf etti. İnternetteki “imdb” sitesinin haberine göre, Halle Berry sapıklardan çektiğini “sadakatsiz eşi” Eric Benet'dan bile çekmedi. Yıllar önce terkettiği erkek arkadaşı tarafından sürekli takip edilen güzel yıldız, senelerdir kendisini unutmayan bu kişiden yaka silktiğini söyledi. “Kedi Kadın” filminin ünlü oyuncusu, ilişkilerinin son günlerinde garip hareketlerini farkettiği kişinin ayrılmalarına rağmen sürekli aradığını ifade etti. Berry, “Ben hayatım boyunca ilişkilerimde bazı kötü seçimler yaptım. Daha önce terkettiğim bu adam da buna dahil. Beni takip ediyor, rahatsız ediyor” dedi. Bu kişinin adını açıklamak istemediğini dile getiren Oscar ödüllü oyuncu, “Bana postayla ölü yılanlar gönderiyor. Başka garip şeyler de yolluyor” açıklamasında bulundu. Halle Berry, kendisini sürekli rahatsız eden, telefon açarak ”alnında benimle evlenmek yazıyor, yoksa öldürürüm” diyen ve kendisine postayla nişan yüzüğü gönderen emekli denizci olan Greg Broussard'ı mahkemeye vermişti. ","label":"magazine"} +{"text":"Gülben Ergen'in önlenemez yükselişi Laila'da Yazı Kebap farkı ve Copa Bar keyfi, Gülay Kamaz'dan Margaux'da şık davet, Harbiye Açıkhava'da 'Sanki Dün Gibi', Süper Star'dan müthiş konser... Bu hafta yine dolu dolu geçti sevgili okurlar. Ama sizler bu satırları okurken ben yurt dışında olacağım. Yarın PAZAR POSTASI'nda çıkacak olan yazımı da uçakta yazıp mail olarak yolladım. Meraklanmayın, şunun şurasında 4-5 gün kalacağım. Döndüğümde de sizlere farklı bir yerden sesleneceğim. Efendim, salı akşamı Ortaköy'ün yıldızı Laila'da iki büyük davet vardı. Biri Türkiye'de önemli markaların, özellikle de fanatiği olduğum URSUS marka kırmızı votkanın ithalatını yapan 'bt' (Burak Türeci) firmasının İletişim Danışmanı olan sosyetenin önemli isimlerinden sevgili Gülay Kamaz'ın verdiği davetti. Yer, işletmesi bt ve Kemal Koç'a ait olan Laila'daki yazlık Margaux idi. Gelenleri izlemeye çalışmaktan başım döndü. Hatta kankam, POSTA'nın en çok okunan yazarlarından olan Yazgülü Aldoğan ile etrafı dikizlemekten doğru dürüst yemek yiyemedik. Dilerseniz yediklerimizden başlayalım. Ön yemek olarak ben ızgara mevsim sebzeleri aldım, Yazgülü balık ve kabuklu deniz mahsulleri salatası seçti. Ana yemekte ikimiz de bt'nin yakışıklı patronu sevgili arkadaşım Burak Türeci'nin önerisi üzerine ızgara deniz levreği yedik. Herşey mükemmeldi. Servisi yapan garson Yücel Şık'ı kutluyorum, kusursuzdu. Bu arada mutfak şefi Taner Özkan da başarılı. Ama Margaux'nun başarısında bence yılların deneyimli bir ismi, eğlence dünyasının beyefendisi sevgili Kemal Koç'un emeği çok tabii. Finalde sıcak çikolatalı kek geldi ama ben kolit nedeniyle tatmadım bile. Gelelim Gülay'ın o akşamki konuklarına; Bodrum Flipper Devre Mülk Tatil Köyü'nün centilmen patronu sevgili Ahmet ve dünya güzeli eşi Sinem Bayer özel uçakla bir geceliğine bu davet için gelmişler. Yakışıklı avukat Ömer Durak, Ayşegül-Muharrem Toplusoy, genç modacı Cengiz Abazoğlu, Hünkar Lokantaları'nın ortağı sevgili Faruk Ügümü, piarcı Banu Birkan, Gilan'ın genç patronu Levent Pişkiner ve eşi, Venge'nin herşeyi Dilek Terzioğlu, her zaman şık ve güzel bir kadın olan Pelin Akat, Levent Altınay, üçüzlerin doğumundan sonra 24 kilo veren sevgili Ayşe ve yakışıklı kocası Hasan Erdem, televizyon dünyasının duayeni Faruk Bayhan, TRT'nin eski patronu Yücel Yener, Ali Baransel, Günay-Ahu Tuncer, Nalan-Cem Salur, Bisse Gömlekleri'nin patronu İbrahim Kefeli, Şebnem-Mehmet Dereli, MOS'un ortağı Orhan Bademli, sevgili Songül Çavuşoğlu, Yasemin, Aylin Üngeldi, Kıral Mobilya'nın kral patronu Fatih Kıral ve zarif eşi, Park Şamdan'ın yakışıklı patronu Ersoy Çetin... Bizim masaya daha sonra Karaköy Balık'ın patronu Hakan, Star Gazetesi'nin Magazin Müdürü sevgili Serda Kıvılcım ve 'Dünya Hali'nin dünya güzeli sunucusu Şebnem Karaevli geldi. O akşam Margaux'da gerçekten eğlence grafiği çok yüksekti. Bence kalitenin ve lezzetli yemeklerin Laila'daki adresi, Margaux. Telefon numarası (0212) 259 49 59. Gelelim ikinci davete. Meslekdaşım ve sevgili arkadaşım Nurettin Soydan'ın sahibi olduğu, 5 yıldır saygın ve tarafsız haberleriyle çizgisini bozmayan magazinci.com 5. yıldönümünü kutladı. Laila ana sponsordu. Gecede müzik ve medya dünyasından pek çok isim vardı. Almanya seyahatinden dönen Harika Avcı \"Meleklerim\" dediği basın danışmanı ve menajeri Yasemin, Seher, Perihan ile birlikte göz doldurdu. Şarkıcı Ege şarkılarıyla geceye renk kattı. Bir ara Yazı Kebap'da Yılmaz Erdoğan, Gürhan Ateş, Tuncay Özkan, Necati Akpınar ve Gülben Ergen ile yolunu ayıran Mustafa Erdoğan'ı gördüm. Sessizce etrafını izliyordu. Söz Gülben'den açılmışken, bu cumartesi yine Çeşme Granada Beach'de sahne alacak. Daha şimdiden yakışıklı patron Yavuz Samancı 400 rezervasyon olduğunu söyledi. Bu arada cuma akşamı Antalya'da konseri olan Gülben, Çeşme'ye özel bir uçakla getirilecek ve pazar sabahı yine özel uçakla İstanbul'a dönecek. Bence çelme takan bazı güçlere rağmen Gülben aslanlar gibi zirvede. Helal olsun. Sahnelerin en çok iş yapan ve para kazanan ismi. Bu arada son albümü 'Uçacaksın' 600 bin satmış. Yakında Marakeş'de çekilecek olan müthiş bir diziye başlıyor. Kanal D'de izleyeceksiniz. Sohbet sırasında bana \"Hak ettiğim yerdeyim. Çünkü ben tırnaklarımla buraya geldim. Başarım şans ve tesadüf değil. İlk albümüm 75, ikincisi 150, üçüncüsü 300 bin sattı. Ama 15 yılımı verdim bu noktaya gelinceye kadar\" dedi. Ayrılık konusunda fazla konuşmak istemedi. Bu ayrılığı ben pazartesi günü biliyordum ama bir kez daha insanlığım ön plana geçti, gazetecilik yapmak istemedim. Neyse, yine uzun atladık. magazinci com'un 5. yılını, başta patron Nurettin Soydan olmak üzere Deniz İzgi, Arslan Güven, İstiklal Sevinç, Nurcan Sabur, Gül Gül, Özlem Süyev'i ve şu an adı aklıma gelmeyen diğer arkadaşlarımı kutluyorum. Yazı'nın muhteşem kebapları Amerika'da yaşayan bir zamanlar sinemanın esmer güzeli Bahar Öztan Çolak, iş adamı eşi Yavuz Çolak, Arnavutköy'de Living Emlak'ın güzel patroniçesi Derya Babacan ve DYP İl Başkan Yardımcısı olan mimar eşi Zafer ile birlikte Laila'nın içindeki Yazı Kebap'a gittik. Ortaklardan sevgili Gürhan Ateş muhteşem bir adam. İnsan bu kadar mı pozitif olur? Çevresine ışık saçıyor adeta. O akşam bence Laila'nın en parlak restoranlarından biriydi Yazı Kebap. Yediğimiz her şeyden de müthiş keyif aldık. Seçimi salon şefi Hüdai Kırman ve mutfak şefi Ramazan Direk'e bıraktık. Garsonlar Tayfun Korkmaz, Emin Adıgüzel'in servisi ise kusursuzdu. Ortaya önce pastırmalı humus, közlenmiş kırmızı biber, nar ekşili ve naneli salata, çiğ köfte (ki dört tabak yedik), fındık lahmacun, içli köfte, gavurdağı geldi. Ardından yine ortaya kuzu pirzola, tavuk, Adana, kül bastı ve çöp şiş olan karışık bir kebap tabağı getirdiler. Finali de sütlü irmik tatlısıyla yaptık. Son zamanlarda acayip ete düşkün oldum. Nedeni şu; ABD'de Alzheimer hastalarının yüzde 90'ının et yemeyenler olduğu belirlenmiş. Bütün doktorlar haftada iki kez et yemek gerektiğini söylüyormuş Amerikalılar'a. Bir ara Gürhan ile sohbet ettik. Yazı bu yıl Ankara Laila ve Bodrum Havana'da açıldı. Kısmetse 2004-2005 sezonunda İzmir, Antalya ve Londra'da da şubeleri açılacak. Yazı'nın renkli müdavimleri var, Demet Akbağ, Mahsun Kırmızıgül, Faruk Tınaz, Aziz Yıldırım ve eşi Yıldız, Şansal Büyüka, Sergen Yalçın, Tuba Ünsal, Gülben Ergen, Yavuz Bingöl, Ercan Saatçi. Yazı'dan sonra Laila'nın içinde üç sezondur hizmet veren Copa Bar'a geçtik. Buranın halkla ilişkilerini yürüten sevgili Şenay Çelik ağır bir grip geçirdiği için evdeymiş. Bizimle işletmeci sevgili Orhan Aşçı ilgilendi. Barmeid Selma Çelik, barmen Levent Eliçabuk son günlerin gözde içkisi olan, benim de çok sevdiğim Ursus marka kırmızı votka ile değişik kokteyler hazırladı. Keyifli bir akşamdı. Sevgili kankam Şefik Öztek yine yoktu. Galiba bana biraz kırgın, çektiğim mesajlara da pek cevap vermiyor. Daha ne yapayım, anlamadım. Beş kez gittim, üçünde mekanda yoktu. Bir keresinde de sevgili Kaya Çilingiroğlu, Orta Anadolu Otomotiv Yönetim Kurulu Bakanı sevgili Taylan Ağabey (Bilgel) ve Hürriyet Gazetesi Koordinatörü Fikret Ercan ile yemek yiyordu, yanlarına gitmedim. Neyse, tüm arkadaşlarım sağlıklı ve huzurlu olsun yeter. Yazı Kebap'ın telefon numarası (0212) 236 21 25. Açıkhava alkış sesleriyle inledi Efendim, yurt dışına giderayak çarşamba gecesi Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda izlediğim Süper Star Ajda Pekkan konserini, öncesi ve sonrasını, yaşananları, dedikoduları sizlere iletmek için hazır sayfamı bozdum valla. Ama değer. Kimse bozulmasın, Türkiye'ye bir Diva Sezen Aksu ve bir de Süper Star Ajda Pekkan daha gelemez. Allah ikisini de başımızdan eksik etmesin. Süper Star'ın Açıkhava'daki süper konseri öncesi ünlü yönetmen Ayşe Ersayın ve can dostum İzzet Çapa'nın Harbiye'deki Balkon On5'inde buluştuk. Ajda Fan Club'ın 100'e yakın üyesi Balkon On5'i doldurmuş, zor yer bulduk. Bir ara barda müzik dünyasının beyefendi yapımcısı Dani Gürenberg'i gördüm. Bir başka masada da pop müzik tarihçisi, ünlü müzik eleştirmeni Naim Dilmener vardı. İkisiyle de sohbet ettim. Dany bugüne değin Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Nilüfer gibi pek çok stara albüm yapmış bir insan, nostalji yaşadık. Bana \"Gençliğimde çok gezdiğim için herkes bana 'Marco Polo' diyordu ama sen beni geçtin. Seni okurken yoruluyorum. Çok da okuyanın, hayranın var, helal olsun\" dedi. Dany gibi birinden bunları duymak beni mutlu etti. Naim ile sohbetimizin konusu da danışmanlığını yaptığı ve Açıkhava'da MOST'un patronu yüreği güzel adam Mustafa Oğuz'un muhteşem prodüksiyonu olan 'Sanki Dün Gibi' adlı gösteriydi. Bugünkü bölümde Fatih Erkoç, Özlem Tekin, Levent Yüksel'in yanı sıra Timur Selçuk, Berkant, Ayferi ve Mavi Işıklar var. Kaçırmayın. Gelelim Süper Star Ajda Pekkan'ın süper konserine. Kelimeler yetmez, yaşamak, hissetmek lazım. Ben konseri, kendisini tanımaktan müthiş onur duyduğum sevgili Okan Tapan ile birlikte izledim. İkimiz de heyecanlandık. Bence dünya çapında bir star olan Ajda Pekkan çok şık ve formdaydı. 'Sen İste' ile başladığı birinci bölümde blue jean ve üzerinde çiçekler olan turuncu renkli şifondan yapılmış seksi bir bluz vardı. Genç mimar Aşkım Darcan'ın yaptığı sahne dekoru da sıcacıktı. 8 şarkıyla biten birinci bölümün ardından Pekkan, bir Diva edasıyla, somon renkli şık bir tuvaletle alaturka bölüme başladı. 30 kişilik orkestrada 17 tane yaylı saz vardı. 'Çile Bülbülüm'de Açıkhava 'Allah' naralarıyla inledi. Sanat Güneşi Zeki Müren'in, benim de çok sevdiğim 'Gözlerinin içine başka hayal girmesin' şarkısını okurken Süper Star'ın gözleri doldu. Üçüncü bölümde blue jean üzerine beyaz frak giyen Ajda Pekkan klasikleşen şarkılarıyla ayakta alkışlandı. İki kez sahneye çağrıldı. Programdan sonra Okan Tapan, Taksim Hyatt Regency Oteli'nin Gossip Barı'nda bir davet verdi. Emre Gönensay ve eşi, eski ANAP Milletvekili Melike Hasefe, Zerrin Arbaş, Süper Star, orkestra elemanları ve eşleri, süper geçen geceyi şampanya içerek kutladı. Evet, bugünlük de bu kadar. Sevinçleriniz okyanuslar, üzüntüleriniz ise kum tanesi kadar olsun. Hoş kalın","label":"magazine"} +{"text":"Seda Sayan Umre dönüşü kapanıyor Bodrum'da sevgilisi Gökhan Şükür ile tatil yapan ve cüretkar bikinileriyle objektiflere yakalanan şarkıcı Seda Sayan, martta menajeri Stelyo Pipis'le Umre'ye gidecek. Sevgilisi Gökhan Şükür ve menajeri Stelyo Pipis ile birlikte martta Umre'ye gidecek olan Seda Sayan, Kâbe ile Mekke ve Medine'deki kutsal yerleri ziyaret edecek. Seda Sayan, Umre ziyaretinin ardından 'yarı hacı' olacak. İki yıl önce sünnet olup Müslümanlığı tercih eden Stelyo Pipis tarafından açıklanan Umre ziyareti, bazı soru işaretlerini beraberinde getirdi. Herkesin aklına 'Sayan'ın Umre dönüşü ne yapacağı' sorusu takıldı. Bilindiği gibi Sayan, sahnede vücut hatlarını gözler önüne seren kıyafetler giymekten çekinmiyor. Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olan Stelyo Pipis, iki yıl önce Müslümanlığı seçmişti. Müslümanlığın ilk vecibesini sünnet olarak yerine getiren Stelyo, Ramazan ayında oruç da tutuyor. Pipis, Seda Sayan ve Gökhan Şükür ile Umre'ye giderek, önemli bir vecibeyi de yerine getirecek. Daha önce de Sibel Can Umre'ye gitmişti.","label":"magazine"} +{"text":"Tom Cruise, kendisini güldürecek eş arıyor Kısa süre önce nişanlısından ayrılan ünlü aktör Tom Cruise yine eş aramaya başladı. Cruise, kendisini güldürecek, maceraya meraklı, motosiklet ve uçağa binmeyi seven bir kadınla evlenmeye hazır olduğunu söyledi. Internetteki ‘mirror’ sitesinin haberine göre ocak ayında nişanlısı Penelope Cruz ile yollarını ayıran Tom Cruise, üçüncü eşini aradığını ilan etti. Cruise, aradığı eşin niteliklerini, ‘Mutlaka espri duygusu olmalı, beni güldürmeli. Hayatında maceradan kaçmamalı. Ben motosiklete ve uçağa binmeyi severim. Benimle bunları yapacak, benim kadar da keyif alacak birini arıyorum’ diye özetledi. ","label":"magazine"} +{"text":"Bodrum'un zabıtası Yılın büyük bölümünü Bodrum Yalıkavak'taki evinde geçiren şarkıcı Akrep Nalan, bu dev beldenin sahibi gibi adeta. Yeni gelen kafilelerden, sanatçılardan hepsinden haberdar. Çünkü evinde oturup, aynı yerden denize girenlerden değil. Bodrum'un zabıtası gibi kucağına köpeği Puki'yi alıp, arabasıyla akşama kadar sokakları ve koyları turluyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Madonna ile eşi Ritchie boşanmanın eşiğinde Madonna ile yönetmen eşi Guy Ritchie’nin ‘kıskançlık’ yüzünden boşanma yolunda olduğu ortaya çıktı. Internet sitelerinin haberlerine göre, sürekli Madonna’nın kendisini aldattığı şüphesi içinde bulunduğu belirtilen Ritchie, ünlü yıldıza sonunda dünyayı dar etti. Madonna’yı deli gibi kıskanan Ritchie, bu yılki dünya turnesinde sanatçıyı iyice bunalttı. Madonna’yı gün boyu cep telefonundan arayan Ritchie, telefonda sürekli yanında kimin olduğunu sorarak eşini üzdü. Şarkıcının dansçıları ve eski erkek arkadaşlarından şüphelenen Ritchie’nin bu kıskançlıkları, sonunda çekilmez hale geldi ","label":"magazine"} +{"text":"Ruslana diplomatik kriz yarattı Eurovision birincisi Ruslana'nın Kemer'de verdiği konserin ücretini alamaması, Türkiye ile Ukrayna arasında diplomatik kriz yarattı. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı'mızdan yardım istedi. Türkiye'ye gelip konser veren bu yılın Eurovision birincisi Ukraynalı sanatçı Ruslana'nın, Türk organizatörler tarafından dolandırılması diplomatik mesele oldu. Diplomatik pasaport taşıyan Ukraynalı sanatçıyı dolandıran Nokta Organizasyon'un sahipleri Orhan Tokgöz ve Taner Kaya ise, ortadan kayboldu. Diplomatik krize neden olan dolandırıcılık olayı geçtiğimiz temmuz ayında yaşandı. Ruslana'nın 10 Temmuz'da Belek'deki Cornelia De Luxe Resort Otel'in kutlamasında sahneye çıkacağını öğrenen Nokta Organizasyon firmasının sahipleri Tokgöz ve Kaya, Kemer'de de konser vermesi için Ruslana'nın menajeri ile irtibat kurup, anlaştı. Anlaşmaya göre, Ruslana Kemer'in eğlence merkezleriyle ünlü Ayışığı'ndaki Aura Moonlight'da konser verecekti. Ruslana anlaştığı gibi Aura Moonlight'da sahneye çıktı. Ancak, organizatörler Orhan Tokgöz ve Taner Kaya, konser bitmeden ortadan kaybolurken, konser biletlerinden Ruslana'nın menajeri Todua'ya verilen bölümünün de sahte olduğu anlaşıldı. Aramalara rağmen Tokgöz ve Kaya bulunamazken, konser parasını alamayan Ruslana, eylül için planlanan Türkiye turnesini iptal edip, ülkesine döndü. Ruslana'nın hükümet yetkililerine parasının alınması için başvurması üzerine, Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan yardım istedi","label":"magazine"} +{"text":" Alice Cooper'ın yılanı elektrikli minder yuttu -------------------------------------------------------------------------------- Ünlü rock şarkıcısı Alice Cooper'ın gözü gibi baktığı kendi ismini taşıyan piton yılanı, elektrikli minder yuttu. Sanatçının sahne almasından dakikalar önce bu yaramazlığı yapan yılan, gözünü acil serviste açtı. Associated Press'in haberine göre, akşam yemeği saatinde canlı bir fareyi midesine indiren 'Alice' isimli piton yılanı, doymadı ve hemen yanıbaşındaki elektrikli minderi kablolarıyla beraber yuttu. Kafesinden yanlışlıkla çıkan yılanın normalden 'daha büyük' göründüğünü farkeden Cooper'ın çalışanları, yılan uzmanını çağırdı. Hep birlikte veteriner Richard Jacobs'e gidildi. Operasyonu yapan Veteriner Jacobs yılanı sakinleştirdikten sonra karnı yarılarak elektrikli minder ve parçaları çıkarıldı. Minderin yılanın vücudunda kontak yapabileceğini vurgulayan Jacobs, meslek yaşamı boyunca ilk kez böyle bir şeye tanık olduğunu anlattı. Sloan, ayrıca 'Alice' iyileşene kadar şovunda kullanmak üzere Alice Cooper'a sahibi olduğu Essex'deki Ashleigh's Rain Forest'tan bir sarı anakonda yılanı verdi ","label":"magazine"} +{"text":"Emekliliği film oluyor! Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç'un, içinde tekne ile dünya turunun da olduğu emeklilik günlerini filme aldırdığın duydum. Görevini oğlu Mustafa Koç'a devrettikten sonra, yıllardır hayalini kurduğu tekne ile dünya turuna 16 Eylül'de çıkmaya hazırlanan Rahmi Bey, anlaşılan ileride torunlarına güzel bir hatıra bırakmak istemiş. Monique Benardette'nin, Rahmi Bey'in onuruna Bodrum People'da verdiği veda yemeğine davetli olan bir dostum, bir kameraman ile bir ışıkçının, daveti de görüntülediğini söyledi. Kameraman neredeyse 24 saat Rahmi Bey ile birlikte dolaşıyormuş. Cidden süper bir fikir. ","label":"magazine"} +{"text":"Eşi Shery Shahnavaz'ın ısrarlarıyla mayıs ayında Londra'ya yerleşen Ceyla Shahnavaz, bir süredir kızı Lara ile Bodrum'da tatil yapıyor. Geçen hafta Shery Bey'in de katılmasıyla Shahnavaz Ailesi tamamlanmıştı. Bir haftadır eşi ve kızı ile Bodrum'da tatil yapan Sherry Bey önceki gün Londra'ya geri döndü. Ceyla Hanım'ın da eşi ile birlikte Londra'ya gittiğini duydum. Evinin dekorasyonunun tamamlandığını öğrenen Ceyla Hanım, son kontroller için Londra'ya gitmiş. Hafta sonu tekrar Bodrum'a geri dönecek olan Ceyla Hanım, ağustos sonuna kadar Bodrum tatiline devam edecekmiş","label":"magazine"} +{"text":"Bizim evliliğimizde mankenliğe yer yoktu 15 yaşındayken Ankara Olgunlaşma Enstitüsü'nde mankenliğe başlayan Fatoş Kayacan Hataylı, evlendikten sonra eşinin isteğiyle podyumlara veda ediyor. 'İkimiz de çocuk istiyorduk' diyen Fatoş Hanım, 'Meslek beni bırakmadan ben onu bıraktım' şeklinde konuşuyor. bir suikast sonucu hayatını kaybeden Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Kemal Kayacan'ın kızı olan Fatoş Kayacan Hataylı, iki soyadı kullanıyor. Fatoş Hanım, büyük saygı duyduğu babasının ve eşi Ertuğrul Hataylı'nın soyadını gururla taşıdığını söylüyor. Asker bir babanın kızı olmasına rağmen 17 yaşında mankenlik yapmaya başlayıp, 10 yıl podyumlarda boy göstermiş Hataylı... İki yıl önce siyasete de atılan Fatoş Hanım, yazar kimliğiyle de tanınıyor. Hayatı dolu dolu yaşamaktan hoşlanan Hataylı, şimdilerde iki dergi birden yönetiyor. GÜZEL OLMAK YETMEZDİ * Manken olmaya nasıl karar vermiştiniz? Lise sondayken mankenlik ve zarafet kursunu gittim. İçimde hep manken olma isteği vardı ama bunu dile getirmeye utanıyordum. 15 yaşındayken İzmir'de bir defile izledim ve 'Ben niye manken olmuyorum' dedim. Zaten mankenlik ve zarafet kursuna gidince, bu merakın kursla sınırlı kalmayacağını anlamıştım. Ankara Olgunlaşma Enstitüsü ile mankenliğe başladım. Olgunlaşma'da manken olmanın şartları vardı. Çok iyi aile kızı olmak gerekiyordu. Eğitimli ve lisan bilmek de şarttı. O zamanki bütün manken arkadaşlarım böyleydi. Sadece güzel olmak yetmiyordu. * Asker bir babanın kızı olarak aileniz manken olmanıza tepki göstermedi mi? Babanızı nasıl ikna ettiniz? Babamı ikna etmeye çalışırken üç isim öne sürdüm. Çağla Kurtuluş, Lale Akatlı ve Başak Gürsoy. Biz mankenlikte onlardan sonra gelen gruplarız. 'Baba onlara babaları izin veriyor' dedim. Babam aydın bir insan olduğu için bunu kabul etti. Bana sadece 'Ankara Olgunlaşma'nın dışına çıkma' dedi. Mankenliği insanlara çok zor şartlarda kabul ettirdik. Mankenliğin ne olduğunu bilmiyorlardı. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın hanımı bile 'Fatoş'un mankenlik yapmaya ihtiyacı mı var?' demişti. Ben yine de 10 yıl süreyle podyuma çıktım. * Manken olmanız babanızın askerliğini etkilemedi mi? Babamın mesleki açıdan kritik bir dönemiydi. Aleyhinde çalışmalar yapılıyordu. 'Onun kızı manken' şeklinde bir pürüz çıkardılar. Babam ona da kulağını tıkadı. Babam çok aydın ve modern bir insandı. Ben de onu utandıracak bir yaşantı içinde hiç olmadım. Ama yine de mankenlik yaptığım için, benim yüzümden babamın kariyerini etkileyecek bir şey olsaydı kendimi affetmezdim. Babam bu durumu hiçbir zaman engel görmedi. Hatta bir gün Kuvvet Komutanı'yken benim defilemi kamerayla bile çekti. * Mankenlikten büyük paralar kazanıyor muydunuz? Yurtdışına çıkışların en zor olduğu dönemlerde biz her sene üç kere yurt dışına çıkıyorduk. Benim hizmet pasaportum vardı. Elçiliklerde kalıyorduk. Milli manken diye ayrıcalığımız var. Şimdi böyle bir kavram yok. Aldığım para çok azdı. Bu önemli değildi çünkü işlere devletten görevli olarak gidiyorduk. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak Olgunlaşma bünyesinde mankenlik okulu açıldı. O okulun ilk hocası ben oldum. PODYUMDA BİR STARDIM * Fatoş Kayacan Hataylı nasıl bir mankendi? İyi bir mankendim. Çok disiplinliydim. Bana gel dedikleri zaman vaktinde orada olurdum. Aynı tarihte üniversiteye gidiyordum. İkisini de çok güzel yürüttüm. Olgunlaşma grubu çok farklıydı. Üst düzey devlet memuru gibiydik. Benim için o dönemlerde \"Podyumların Prensesi\" diyorlardı. Bu da bana gurur veriyordu. Hatta benden sonra birçok asker ve bakan kızı da beni örnek alıp, mankenliğe gönül verdi. * Podyumda neyi asla giymiyordunuz? Mayo asla giymiyordum. O zaman moda olmasına rağmen mini de giymiyordum. Çünkü Olgunlaşma'nın eserleri Ankara'daki devlet büyüklerine satılmak amacıyla yapılıyordu. Her biri sanat eseriydi. Eskiden çıplaklık yoktu. Ama benim kastettiğim çıplaklık özel hayatla ilgili olan. İşini layığı ile yapan ve sadece podyumda giymesi gerektiği tarzda kıyafetler giyenlere saygım var. Ucuzluktan yana bir görüntü ve yaşam portresi çizen ve adını manken ilan edenleri kınıyorum. 90'LARDA İŞ ÇIĞRINDAN ÇIKTI * O zaman da mankenlik basamak olarak kullanılıyor muydu? Mankenleri birbirinden ayırmak için 'Mankenler Derneği' kurduk. Çünkü önüne gelen kendini manken diye tanıtıyordu. 90'lı yılların başında bu iş çığrından çıktı. Mankenlik basamak olmaya başladı. Sinemaya, şarkıcılığa ve zengin kocaya giden yol mankenlikten geçer bir hale geldi. Bizim zamanımızda, mankenlik mesleğine büyük saygı vardı. * Mankenliği nasıl bıraktınız? Mankenlik nasılsa beni bırakacaktı ben ondan önce davrandım! 78 yılında podyumdan vazgeçtim. Bizim evliliğimizde mankenliğe yer yoktu. Çünkü ikimizin de çocuk özlemi vardı. Tam 10 yıl mankenlik yaptım. Ve bu meslekte doyuma ulaşmıştım. Ama yapmasaydım içimde ukte kalırdı. Geriye dönüp baktığımda o günlerimle gurur duyuyorum. Ama bazıları geriye dönüp baktığında gurur duyamayacak. Mesela şimdikiler.. İki kızım var ve iyi ki manken olmak istemiyorlar diye seviniyorum. * Mücevherlere düşkün müsünüz? Yaşamınızda evlilik sonrası değişen ne oldu? O yıllarda askerlik, memuriyetti. Ama dünyanın en şerefli göreviydi. İnsanlar o zamanlar bu kadar maddi değildi. Özal'lı yıllardan sonra para her şeyin önüne geçti. Halbuki ondan önce sınıf ayrımı yoktu. Şu anda marka giyinen, parası olan insan sosyete. Benim ailemin maddi sorunu hiç olmadı. O zaman arabamı da babam aldı. Ailem bana her konuda sahip çıktı. Hiç bir eksikliğim olmadı. Mücevherleri ben de her kadın kadar severim. Bazı insanların mücevherle ışıldamaya ihtiyacı vardır. Bazılarının yoktur. Bazıları tek taşla, pırlanta saatle değer buluyor. KÜLKEDİSİ DEĞİL PRENSESİM * Kendinizi Külkedisi'yle özdeşleştirdiğiniz bir yanınız var mı? Ben Külkedisi değil, zaten prensesim. Çok saygın bir babanın, eğitimli, beğenilen ve sevilen kızıyım. Bu nedenle sevdiğim saydığım iki adamın soyadını kullanıyorum. Ben sadece kocasının karısı olan tiplerden değilim. Böylelerine acıyorum. * Çalışma hayatından ev hayatına geçince zorlanmadınız mı? İkinci kızımı yeni doğurmuştum. Eşimle birlikte bir davete gittim. Çocuklarla uğraşmaktan Türkiye'de neler olup bittiğinden haberim yoktu. Bir boşluktaydım. Kafamda sadece çocuklar vardı. 'Camı açık bırakırlar mı, çocuğun maması bozulur mu?' diye düşünüyordum. Yemekte yanıma bir bey düştü. Bütün bir gece adamı esir aldım. Adamla sadece çocuk maması ve çocuk kakası konuştum. O kadar ev kadını olmuştum ki eve gittiğim zaman kendimden tiksindim. O gece 'Sen bu değilim' dedim","label":"magazine"} +{"text":"Evlenmeyi seviyor ABD'li aktör Tom Cruise, nişanlısı Penelope Cruz'dan ayrıldıktan sonra yeni bir eş aramaya başladı. Internetteki \"mirror\" sitesinin haberine göre, kendisini güldürecek, maceraya meraklı, motosiklet ve uçağa binmeyi seven bir kadınla evlenmeye hazır olduğunu söyleyen Cruise, \"Ben evlenmeyi seven bir erkeğim. Asla bundan vazgeçmedim ve vazgeçmem de\" diyor","label":"magazine"} +{"text":"Hep aynı nakarat Beşiktaş'ın yıldız futbolcusu(!) Sergen Yalçın, bir dargın bir barışık dört yıldır birlikte olduğu stilist sevgilisi Aslı Sarı tarafından önceki hafta bilmem kaçıncı kez terk edilmişti! Sergen'in çapkınlıkları yüzünden Aslı sık sık bu ilişkiyi bitirmeye kalksa da, Sergen her defasında bir yolunu bulup, ilişkiyi kurtarmayı başarıyor. Ve yine aynı şey oldu; Sergen yine Aslı'yı ikna etmeyi başardı ve barıştılar. Hafta sonu Balkon ON5'te gördüğüm aşıklar yine canciğer kuzu sarması kıvamındaydılar. Ya bu Sergen'de şeytan tüyü var, ya da Aslı Sergen'e deliler gibi aşık, ondan vazgeçemiyor. Bakalım bu daha ne kadar sürecek?","label":"magazine"} +{"text":"Güneş yerine tavla Denize girmek, güneşlenmek ve beach partilerde eğlenmek yavaş yavaş 'out' olurken, tavla 'in' listesinin başına yerleşti. Manken Tuğba Özay ile genç şarkıcı Alişan da bu trendin en sıkı takipçileri... Çeşme'de tatilin tadını çıkaran iki sıkı dost, denizden ve güneşten uzak bir yer bulup, zarları yuvarlamaya başlayınca, oyuna konsantre olup dünyayla adeta ilişkilerini kesiyorlar.","label":"magazine"} +{"text":"Aylin Sarıgül sağolsun Aylin Sarıgül'ün saçları en yeni kuaför gündemi. Kadınlar hemfikir. Bayan Sarıgül cillop gibi ortaya çıkmış maşallah. Nefis de nefis. Üstüne Kedi Kadın filminin fragmanındaki Halle Berry'nin saçları da cabası. Ayy bir değişiklik gerek. Evi değiştirdim, işi değiştirdim, sevgili nanay bana ne yarar?. Tabii saç!! Kızlar sık sık konuşuruz saç kestirme, boyatma eylemlerini. Radikal değişimlere cesaret yoktur. Misal Hülya Avşar uzun saçlarını kısacık yapınca toplu şok geçirmiştik. Çok şükür atlattık. Değişiklik çekici ve ürkütücü bir durum galiba. Kararı verdim saçları kısacık kestireceğim. Kuaförüm Mahmut Ebil'e telefon \"Mahmut Ebil, Mahmut Ebil beni 'Kezbanlık'tan kurtarınız. Mahmut Ebil danışmaya lütfen.\" Yolda iç çekilmesi, baş dönmesi, mide bulanması. Kasıyorum yani. Ya kötü olursa? Ya besleme kıvamına gelirsem? Bu yürek buna dayanır mı? Kararı verdiniz mi en yakın arkadaş ve annenin telefonları açılmamalı. Neme lazım. Karar bir, caymak iki. Fonda \"I will always love you\" (Seni daima seveceğim) şarkısı (ironiye gel), tepemde Mahmut. İşte son halim. Kuaför sonrası iş. Günaydın ikiye bölündü. Çok beğenenler, \"Beğendim\" deyip anında yanımdan tüyenler yani nefret edenler. Değişime çok kapalıymışız meğer. Hani moderniz ya, yalan. Üç buçuk atıyoruz rutin bozulacak diye. Aslında saçım dün turanjdı. Müdürüm Memed Güler \"Arkadaşlar servise Rusya'dan eleman aldık\" esprilerine abanınca. Uygun adım kahverengi. Yahu niye erkekler saçını kestirince birbirlerine \"Ahmoşş saçım nasıl olmuş?\" demez ya da millet \"Aaa inanmıyorum bu ne saç\" diye cıyaklamaz. Haa onlar da askere gidiyor değil mi?","label":"magazine"} +{"text":"'Daum bizi fena işletti' -------------------------------------------------------------------------------- Athena, Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum'un kendilerine yaptığı espriyi unutamıyor. Ünlü teknik direktör, Mannheim'la yapılan hazırlık maçında grup üyelerini kulübeye çağırıp, 'Hazırlanın sizi de oynatacağım' deyince ne yapacaklarını şaşırmışlar Eurovision Şarkı Yarışması'nın ardından çıkardıkları 'Us' adlı albümleriyle yoğun bir çalışma temposuna giren Athena, Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum'un, kendilerine yaptığı bir espriyi unutamıyor. Fenerbahçe fanatiği olarak tanınan grup üyeleri, takımlarının Almanya kampı sırasında yaşadıkları olayı kahkahalar atarak AKŞAM'a anlattılar. EUROVİSİON ŞANS GETİRDİ Sarı Lacivert renklere olan sevgilerinin Daum'un bile kulağına gittiğini belirten Hakan, 'Takımın Almanya'da yaptığı kampa davet üzerine katıldık. Mannheim ile Fenerbahçe'nin yapacağı maç önceside konser verdik. Konserin ardından Daum bizi maç başlarken kulübeye davet etti. 'Hadi hazırlanın sizi de oynatacağım' deyince ne yapacağımızı şaşırdık. Meğer bizim takımın sıkı taraftarı olduğumuzu, hatta bir marş bile yazdığımızı duymuş. Tanışmak için bizi çağırmış. Sözlerinin espri olduğunu anlayınca rahatladık, dakikalarca güldük. O çok sıcak ve esprili bir adam' diye konuştu. Athena'nın kurucusu Gökhan ise Eurovision'dan sonra yurtdışında da tanınan bir ekip olduklarını belirterek, 'Daha önce yurtdışında çalışma planlarımız ve bize gelen teklifler vardı. Eurovision'dan sonra bu daha kolay oldu ve sayısı bir anda arttı. Almanya'da bir çok TV programına katıldık, dergilere röportajlar verdik. Şu anda başta Almanya olmak üzere Belçika, Lüksemburg, Rusya, Sırbistan-Karadağ'da da konserlerimiz devam ediyor' dedi ","label":"magazine"} +{"text":"Ünlü rapçı Andre 3000 ile aktris Alicia Silverstone ‘dünyanın en seksi vejetaryenleri’ olarak seçildiler. Hayvan hakları savunucusu PETA kuruluşu, her yaz düzenlediği bir anket sonucunda asla et yemeyen en seksi yıldızları belirliyor. 12 bin kişinin oy kullanması sonucunda, ‘en seksiler’ tahtına Andre 3000 ve Silverstone oturdu. İkili, Pamela Anderson, Noah Wyle, Kim Basinger, Lauren Bush, Tobi Mcguire, Natalie Portman ve Shania Twain gibi ünlü isimleri geride bıraktı ","label":"magazine"} +{"text":"Cameron, peri masallarındaki gibi evlenecek Charlie’nin Meleği filminin güzel yıldızı Cameron Diaz, peri masallarına yakışır bir düğünle evlenecek. Popçu Justin Timberlake ile hayatını birleştirmeye hazırlanan Diaz, düğün için ‘Külkedisi’nin giysilerine benzeyen bir gelinlik diktirecek ve makineyle kar yağdıracak. Internetteki ‘imdb’ sitesinin ‘dailystar’ gazetesine dayanarak verdiği habere göre, Timberlake ile Diaz, bir peri masalının kahramanları olacak. Kar yağmama ihtimalini göz önünde bulundurarak bir kar makinesi kiralamayı da düşünen çift, böylece düğün mekanını ‘harikalar diyarına’ benzetecek. ","label":"magazine"} +{"text":"Gay partisi vaziyetleri İnsanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş ya, e biz de nasibimizi aldık tabii. Söz konusu durum 'Gus' dergisinin partisi. Bilmeyenlere ön bilgi; Gus Avrupa'nın en popüler gay dergilerinden biri. Ve bu dergi tutuyor yeşil vatanıma el atıyor. Önce Çeşme sonra İstanbul. Çeşme'deki parti sönük geçmişmiş. Organizasyonu yapanlar en çok \"50 gay gelmesine şaşırmış\". Dedim ya merak işte, bastım gittim İstanbul 34.5'daki partiye. Saat 00:00 itibariyle mekana girişi yaptım. Amanın!! Maç öncesi stat kenarı kahvehane durumu. Tek dişi benim! Elle gelen düğün bayram. Buyurduk, takılacaz. Cool görünmek adına hemen sağ elime sigara, sol elime içki takviyesi. Partinin ilk bir saati ortaokul doğum günü partileri kıvamında. Yüzler gergin ve \"Beni buraya kim koydu?\" ifadeli. Şimdi açık fikirliyiz, modern gençliğiz ya renk vermeyeceğiz. Abicim yanımdaki abiler kumru maşallah. Dikkatle bakınca moral bozulmaması namümkün. Hani genç kız olarak. Kızlar, benim aziz bekar, sevgili bulamayan arkadaşlarım! Yahu ne kadar hoş erkek varsa ruhuna el fatiha. Misal çok yakışıklı bir erkek vardı, biraz lafladım. Amerika'dan gelmiş. \"Aa niye ki?\" soruma, \"Sevgilimi görmeye, Osman'ı\" dedi. Bizimkiler Anadolu Yakası'ndan Avrupa Yakası'na bile geçmezken. Neyse, daha sonra kuşkusuz gay bir arkadaşla kaynaştım. Duy da inanma, İzmir'den sırf parti için gelmiş. Şaka gibi. Ve on beş dakika sonra beni heteroluğuna ikna etmeye çalıştı. Tabii tabii yersen. Saat 01:00: küçük çaplı bir izdiham yaşanıyor... Biraz hava alalım. Dışarıda hani şu Gus'ın sahibi Frederick ve reklamlarındaki Vincent. Frederick cidden çok sempatik. İstanbul'a ayılmış, bayılmış. \"Yahu niye Türkiye'de partiler yapıyorsunuz?\" diye sordum. Kızlar yine çok üzgünüm, \"Acayip potansiyel var\" dedi. \"Yaaa öyledir maşallah...\" Yüreğimde yara, yüzümde sahte bir gülüş. Ve Vincent... İtiraf ediyorum gördüğüm en ama en yakışıklı erkek. Hemen \"Ben gay değilim\" açıklamasında bulundu. E Allah sahibine bağışlasın. İngilizce bilmediğinden çeneye ket vurup dans etmeye gittik. Vincent nerede kalabalık orada olunca beni kulise aldılar. Partide dansçılar var. Hepsi Belçika'dan. Hepsi son derece bakımlı ve güzel. Gayler tabii. Birini model sevgilisi fazla bakımlı diye bırakmış. Bizi de çenemizden bırakıyorlar. Tanga giymiş karşı cins görmek, garip duygular yaratmıyor değil. Ama insanoğlu çabuk adapte oluyor. İyisi mi partiye döneyim. Çok gerçekçi yaklaşımla, yurdumun retroseksüel, kıllı erkeğinin mevcudiyetine rastlamayacağımı sanıyordum. Yanılmışım... Gayler kadar, maçomtrak abiler de vardı. Yani gelip gayleri süzmece, ucundan dalga geçmece, ona buna laf etmece. İlerleyen saatlerde kadın- erkek çiftler, nereye geldiklerinden bihaber şoka girip geri kaçanlar, transeksüeller (ki bizde öyle fizik yok), lezbiyenler... Siz rahatsız olmadıkça, sizi didikleyecek kimse yok. Bu da böyle bir eğlence. Bu arada Gus dergisinden edindim. Gerçekten fotoğraflar, tasarım çok iyi ve açık saçık değil. Adam gibi derginin gaycesi. Son olarak size tarafsız bir yorum: 34.5'un tuvalet görevlisinden. \"Abi parti nasıl?\", \"Süper ablam süper!!\" ","label":"magazine"} +{"text":"İstanbul'un yolunu unuttular Yaz başından bu yana Bodrum'u mesken tutan ünlüler hayatlarından çok memnun. Gündüzleri deniz ve kum, akşamları müzik ve eğlence onlara İstanbul'un yolunu unutturdu. Murat çocuğunu kucağından indirmiyor Herkesin güneşlenip, dans ettiği, denize bile girmediği People'da sunucu Murat Başoğlu'nu dalgıç kıyafetini çıkarmak için eşinden yardım alırken gördük. Sportmen sunucunun en büyük hobisi derinlere dalmak ve zıpkınla balık avlamak. Başoğlu'nun sosyetik beach'lerin ruhuna pek de uymayan bu sportmen davranışı, çevredekileri şaşırtsa da o hiç aldırmadı. Başoğlu'nun en büyük destekçisi de eşi Hande Bermek. Yaz tatilini Havana'daki evlerinde geçiren Başoğlu çifti çocuklarını da yanlarından hiç ayırmıyor","label":"magazine"} +{"text":"Forma girdi İstanbul gece hayatının önemli duraklarından biri olan Günay Restaurant’ın sahibi Günay Tuncel’in eşi Ahu Hanım da Bodrum tatilcileri arasında... Kendinden 38 yaş büyük olan Günay Bey’le iki yıl önce nikah masasına oturan Tuncel, kısa süre önce de minik kızları Ahucan’ı dünyaya getirmişti. Doğumdan sonra hamileliği sırasında aldığı kiloları hızla veren ve eski formuna kavuşan Ahu Tuncel, şimdilerde zamanının büyük bölümünü bebeğiyle geçiriyor. Bodrum’da da bu kural bozulmadı. Ahu Hanım, kızıyla birlikte denizin ve güneşin tadını çıkarıyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Ajda Pekkan’ın cuma akşamı Bodrum Antik Tiyatro’da verdiği konserde, gizli tekila servisi yapıldı. Semiramis Pekkan, boşandığı eşi Gulu Lalvani’nin termosla çevresindeki sosyetik arkadaşlarına tekila servisi yaptığını gizlemeye çalıştıysa da bunda başarılı olamadı. Bodrum Antik Tiyatro’da önceki akşam Ajda Pekkan rüzgarı esti. Geçmişten günümüze Türk pop müziğine damgasını vuran eserlerinden derlediği repertuvarıyla izleyici karşısına çıkan süper star, Antik Tiyatro’yu dolduran izleyicilere seslendi. Bodrum tatilinde olan cemiyet hayatının ünlü simalarının da kaçırmadığı konseri izleyenler arasında, sanatçının kız kardeşi Semiramis Pekkan ve boşandığı eşi Gulu Lalvani, Gülin Öngör, Esra-Sinan Gürsoy, Tansa-Can Ekşioğlu, Uğur Ekşioğlu, Yasemin Kamhi, Ayşegül Germir, Neco-Oya Özyılmazel, Celal-Şebnem Çapa, Galip-Berna Gürel ile Selma Türkeş de vardı. Kırmızı kıyafetiyle beğeni toplayan Ajda Pekkan’ın konserinde bir de sıradışı olay yaşandı. Konser sırasında el altından yapılan tekila servisi herkesi şaşırttı! TERMOSLA SERVİS Semiramis Pekkan ile Gulu Lalvani, konseri izlemeye bir grup arkadaşıyla gelmişti. Lalvani’nin elinde bir de termos vardı. Konser başladıktan bir süre sonra termos açıldı, tekila bardakları çıkarıldı ve Gulu Lalvani çevresindekilere tekila servisi yapmaya başladı. Bir yandan şarkıları dinleyip bir yandan kadehleri boşaltan grubun neşesi yerindeydi. Semiramis Pekkan, Bodrum Antik Tiyatro’daki tekila partisini gazetecilere fark ettirmemeye çalıştıysa da, o da elinde kadehle objektiflere yakalanmaktan kurtulamadı ","label":"magazine"} +{"text":"Alışkanlık mı imaj mı? DAHA önce konserlerine elinde bira şişesiyle çıkan ve konser boyunca içen Teoman'ın önceki gün de sahnede iki paketi aşkın sigara içmesi bunun bir pazarlama taktiği olduğu şüphesini akıllara getirdi. Teoman gerçekten sahnede kullanmadan yapamayacak kadar sigara ve alkol bağımlısı mı yoksa şarkıları ve kliplerinde ortaya koyduğu serseri hayatı bir imaj olarak kendine uyarlayan birisi mi? \"KÖTÜ ÖRNEK OLMUYORUM\" Teoman, önceki akşam Rumeli Hisarı konseri öncesi düzenlediği basın toplantısında, her defa sahnede eleştirildiğini söyleyerek, \"Hayranlarımın karşısında içimden ne geliyorsa onu yapıyorum. Ayrıca çocukların yanında sigara ve içki içmiyorum. Yani hayranlarıma kötü örnek olmuyorum\" diye konuştu. Teoman'ın konserinde 15-16 yaş grubu çoğunluktaydı. Şarkıcı iki saat süren konser sırasında tahminen iki buçuk paket sigara içti. ","label":"magazine"} +{"text":"'Anlat İstanbul' adlı sinema filminde ilk oyunculuk deneyimini yaşayan 2002 Dünya G��zeli Azra Akın, bazı sahnelerde çok zorlandığını söyledi. Beş yönetmenin çektiği iddialı bir sinema filmiyle oyunculuğa başladığı için çok şanslı olduğunu ifade eden Akın, \"Kraliçe olduktan sonra hayli dizi ve sinema filmi teklifi aldım. 'Henüz hazır değilim' deyip hepsini reddettim. Ama 'Anlat İstanbul'daki 'Pamuk Prenses' rolünün bana çok uygun olduğunu düşünüp teklifi kabul ettim. Filmden önce yapılan test çekimleri çok beğenildi. Sonucu çok merak ediyorum. Kendimi beyazperdede görmek için sabırsızlanıyorum\" dedi. Akın'a oyunculuk ve Türkçe dersi veren Sibel Eren de, öğrencisinin inanılmaz disiplinli ve yetenekli olduğunu söyledi. ","label":"magazine"} +{"text":"Annelik yaradı Brooke Shields, 15 aylık bebeği Rowan'dan bir dakika bile ayrı kalamıyor. Anneliğin tadını hiçbir şeyde bulamadığını söyleyen Shields, bebeği büyümeden setlere dönmeyeceğini vurguluyor. 38 yaşında anneliği tadan yıldız, huzurlu bir hayatın keyfini çıkarıyor","label":"magazine"} +{"text":"Bu kutlamada dekolte yarıştı Televole programının 500, Pazar Keyfi'nin ise 250'nci bölümü Laila'da, magazin dünyasının ağır toplarının katıldığı ve tam bir dekolte yarışına sahne olan büyük bir organizasyonla kutlandı. Gece de kimler yoktu ki.... Show TV'de yayınlanan Televole programının 500, Pazar Keyfi programının da 250'nci bölümü nedeniyle pazar gecesi Laila'da bir kutlama yapıldı. Geceye sanat dünyasının yıldızları tam kadro halinde katıldı. Kimler yoktu ki gecede; Türkan Şoray, Sezen Aksu, Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Çağla Şikel, Ferdi Tayfur, Necla Nazır, Seren Serengil, Kenan Doğulu, Levent Yüksel, Ceyda Düvenci, İbrahim Tatlıses, Ebru Gündeş, Hande Yener, Ebru Yaşar, Aydan Şener, Tülin Şahin, Alişan, Tuğba Özay, Emrah, Petek Dinçöz... Ve tabii birçok manken ve oyuncu da Laila'daydı... Kutlamaya Hollywood töreni havası verilmek için Laila'nın giriş kısmına dev bir kırmızı halı serildi. Erkeklerin smokinle, bayanların da özel olarak hazırlattıkları tuvaletlerle katıldığı geceye gelen ünlü konuklar, foto muhabirlerine ve kameralara poz vererek içeriye girdi. İşte görkemli geceden ilginç notlar... AĞIRLAR OTURDU Geceye ağır bir kostümle katılan ve eğlenmek yerine, oturup sohbet etmeyi tercih eden isimler vardı: Türkan Şoray, Bülent Ersoy, Ebru Gündeş, Sezen Aksu gibi... Görüntülenmek istemeyen Aksu, Laila'ya Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile birlikte ve tekneyle geldi. Aksu için özel bir bölüm kapatıldı ve bodyguardlar basını bu bölümden uzak tuttu. SESİGÜZEL KORKUTTU Gecede herkesin korkmasına neden olan bir olay da yaşandı; ünlü türkücü Nuri Sesigüzel bir ara fenalık geçirdi. Sesigüzel'in yardımına İbrahim Tatlıses ve Şahin Özer yetişti. Yılların sanakçısı Sesigüzel, daha sonra Tatlıses'in yardımıyla evine gitti. İLGİNÇ ŞARKI Derya Tuna ve Asena'nın birer yıl arayla vurulmasıyla dikkatleri üzerine çeken İbrahim Tatlıses, gecede yeni şarkısını seslendirdi. İbo'nun şarkısının sözleri gerçekten düşündürücüydü: \"Kız ben seni vurmaz mıyam, saçlarından asmaz mıyam, senin gibi bir zalimi tarihlere yazmaz mıyam?..\" Gecede dikkat çeken isimlerden biri de Kibariye'nin kendinden bir hayli küçük eşi Muhammet Ali'ydi. Mohikan modeli ilginç saç şekliyle bakışları üzerinde toplayan Muhammet Ali için Kiboş \"Benim kocam andırgırant oldu\" diye espri yaptı. Emrah ise, kısa kesimli ve kırlaştırılmış saçıyla beğeni topladı. Emrah'ın bu halini bir gazeteci George Clooney'e benzetince, Emrah Clooney'i tanımayarak, 'O kim ya...' diye cevap verdi. Gecede güzellerle yakışıklılar arasında da yakınlaşmalar yaşanmadı değil. Emrah, Nil adlı bir güzelle; Alişan, Tuğba Özay'la; Kenan Doğulu, Hande Yener'le; Levent Yüksel de Ceyda Düvenci'yle hayli samimi şekilde objektiflere yakalandı","label":"magazine"} +{"text":"Çılgın kutlama Lal Dedeoğlu ile Ender Sanal, mekanlarının mimarı da olan dostları Mahmut Anlar'a, BuzADA'da sürpriz bir doğum günü partisi düzenlediler. Anlar'ın 41 yaşına girdiği ve 50 yakın dostunun yalnız bırakmadığı doğum günü kutlamasının çılgınca eğlencelere sahne olduğunu duydum. Aralarında Esin Maraşlıoğlu, Cem Yılmaz, Aslı Altan, Tolga Sezgin ve Eda Modoğlu'nun da olduğu grup bütün gece barın üstünde dans edip, gece 02:00'de de hep beraber havuza atlamışlar. Hazırlıklı gelenler bikini ve mayolarını giyerken, hazırlıksız yakalanan Sinan Hotiç slip külotu ile havuzda yüzmüş","label":"magazine"} +{"text":"Hayatındaki tek erkekle birlikte Güzel oyuncu Zeynep Tokuş da tatil için Çeşme'yi seçen ünlüler kervanına katıldı. Yaklaşık bir yıl önce eşi Bülent Helvacı'dan ani bir kararla ayrılan Tokuş, daha sonra yönetmen Veli Çelik'le beraberlik yaşamıştı. Geçtiğimiz haftalarda 'mecburen' ayrılmak zorunda kaldığı 'Çocuklar Duymasın' adlı dizinin kadrosuna katılmadan önce Çelik'le yollarını ayıran Zeynep Tokuş, artık hayatındaki tek erkeğin 1,5 yaşındaki oğlu Alp olduğunu söylüyor. Güzel oyuncu Çeşme'deki deniz ve güneşle içiçe yaşadığı tatil günlerinde bütün zamanını oğluyla birlikte geçiriyor","label":"magazine"} +{"text":"Büyük davet bu akşam İstanbul’un ünlü eğlence merkezi Laila, bu akşam büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak. Televole’nin 500’üncü, Pazar Keyfi’nin ise 250’nci program kutlamasının yapılacağı Laila, gelin gibi süsleniyor. Sanat ve sosyete dünyasından 2 bin kişinin davet edildiği gece, Oscar töreni gibi olacak. Kapıdan itibaren kırmızı halıyla döşenecek olan Laila’da VIP locaları da hazırlandı. Erkek misafirlerin smokinle, kadınların ise tuvaletle katılacağı gece için yağmura karşı da önlem alındı. 1000 metrekare branda ile anında kapatılabilecek bir sistem hazırlanan Laila’da, muhteşem havai fişek gösterileriyle gece, gündüz gibi yaşanacak ","label":"magazine"} +{"text":"Ortaklık bitti Akmerkez'in popüler mekânlarından Home Store'un ortakları Levent Penso ile Atilla Aksoy, yıllardan beri süregelen ortaklıklarını sonlandırdı. Yanlış anlaşılmasın, aralarında tatsız bir durum yok; dostlukları hep baki. Zaten Atilla Bey'in uzun süredir hisselerini devredecek birini aradığını duyuyordum. Buna sebep, Atilla Bey'in artık sadece gerçek işi olan matbaacılığa ağırlık vermek istemesi. Ortaklar el sıkışıp, anlaşmış ve Home Store'un tek sahibi Levent Penso olmuş. Herkese hayırlı olsun","label":"magazine"} +{"text":"100 ünlü Türk çapkını belli oldu Tamer Karadağlı’nın seks şantajı skandalının ardından, Türkiye’nin en çok okunan magazin dergisi Haftasonu, ilginç bir araştırma haberini sayfalarına taşıdı. ‘100 ünlü Türk çapkını’ başlıklı haberde, sanat, sosyete ve iş dünyasının ünlü çapkınlarından oluşan 100 kişilik bir liste yer alıyor. ‘Çoğu karda yürüyüp izini belli etmese de arada bir patlayan flaşlar, gizlice çalışan kameralar onların maskelerini düşürüverdi. Bu konudaki son kurban Tamer Karadağlı oldu. Peki, son 15 yılda kelle koltukta gece turu atan 100 ünlü Türk çapkınını bilmek ister misiniz’ şeklindeki giriş yazısıyla başlayan haberde, kimi hálá gündemde olan, kiminin çapkınlıkları unutulmaya yüz tutmuş pek çok isim yer alıyor. Alfabetik olarak hazırlanan ‘100 ünlü Türk çapkını’ sıralamasındaki isimler arasında Tamer Karadağlı, Serdar Bilgili, Yılmaz Erdoğan, Süha Özgermi, Mehmet Ali Erbil, Nurettin Hasman, Adnan Şenses, Kamer Genç, Kaya Çilingiroğlu, Beyaz, Kenan Doğulu, Tanju Çolak, Mahsun Kırmızıgül, Tarkan Sualp, Alpay Başaran, Cemal Özgörkey ve İlker Mengi de var. ","label":"magazine"} +{"text":"Maalesef boşanıyorlar Sezai Taşkent ile 3.5 yıllık eşi Mine Taşkent'in evliliklerinin üzerinde kara bulutlar dolaşıyordu. Boşanma davası açmayan çift, bu yazı ayrı geçirmeye karar vermişti. Sezai Bey Bodrum'da, Mine Hanım da oğlu Kaan ile İstanbul'da yaşıyordu. Çift, bir süre önce Reina'da baş başa yemek yiyince, dostları tekrar barışacaklarını ümit etmişti. Ama maalesef barışmıyorlar. Hatta Mine Hanım dostlarına, Sezai Bey ile tamamen ayrıldıklarını söylüyormuş. Adli tatilin bitmesinin ardından da boşanmak için mahkemeye başvuracaklarmış. Çıkmadık candan ümit kesilmez ama Taşkent çifti bu konuda kararlı gibi gözüküyor","label":"magazine"} +{"text":"Gamze gitti Tuğçe ve Pınar geldi Geçtiğimiz yıl Rodi Jeans'ın reklamlarında oynayan Gamze Özçelik, işlerinin yoğunluğundan dolayı anlaşmasını uzatamadı. Kampanyada Mehmet Ali Erbil'le birlikte yer alan Gamze'nin yerini Tuğçe Kazaz ve Pınar Altuğ doldurdu. Üçlü, geçtiğimiz gün yeni reklam çekimlerinin tanıtımı için bir araya geldi. Oyunculuğa ağırlık verdiğinden Pınar Altuğ'un Rodi Jeans'e modellik yapması sürpriz oldu. Altuğ ise oyunculuğu çok sevdiğini ama modellik yapmaya da devam edeceğini açıkladı. ","label":"magazine"} +{"text":"Ajda Pekkan'ın Bodrum Antik Tiyatro'da verdiği konser, görkemli bir sahne şovuna dönüşürken, her zamanki gibi bir sosyete daveti havasında geçti. Ajda Pekkan, İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda verdiği ses getiren konserini Bodrum Antik Tiyatro'da tekrarladı. Pop müzikte yıllardır çizgisini bozmayan ve konserlerini kaliteli müziğin yanısıra bir görsel şova dönüştürme gayreti içinde olan Süperstar, şarkılarını yine seçkin bir izleyici grubuna söyledi. PEKKAN'LAR TEDARİKLİ Her konserde ön sıralarda bir kaçını gördüğümüz İstanbul sosyetesinin ünlü simalarının büyük bölümü Ajda'yı Bodrum'da kaçırmadılar. Semiramis Pekkan, Gulu Lalvani, Şebnem-Celal Çapa, Yüksel Uzel, Ayşegül Cinisli, Yasemin Kamhi, Selma Bezmen, Berna- Galip Gürel, Tanyeli, Neco, Oya Özyılmazer, Uğur Ekşioğlu, Tansa Ekşioğlu ve yeni evlendiği eşi Can Ekşioğlu, Esra-Sinan Gürsoy koltukları dolduran ünlü isimlerden bazılarıydı. Semiramis Pekkan kardeşinin konserine tedarikli geldi. Konserden aldığı keyfi katlamak isteyen kardeş Pekkan termosa hazırlayıp koyduğu votkayı arkadaşlarına da ikram etti. Ajda'nın konserine travesti ve transseksüller de büyük ilgi gösterdiler. Bir ara sosyetik isimlerin önünde oturan travestiler fotoğraflarının çekildiğini görünce rahatsız oldular. \"Gülüm Benim\" şarkısında Selma Bezmen, Semiramis Pekkan ve Gulu Lalvani oturdukları yerden Ajda'ya vokal yaptılar","label":"magazine"} +{"text":"Hem damat tarafıydık hem gelin! Gazetemizin en genç iki müdürü olma unvanını ellerinde bulunduran Burcu Yakar - Emre Ergül, 4 yıllık büyük aşklarını önceki gece yapılan düğünle resmileştirdiler. Ben şahit olmadım ama olanların söylediğine göre 4 yıl önce Emre'nin askere gitmeye hazırlandığı dönemlerde atılır bu büyük aşkın temelleri... Emre'yi askere uğurlamadan önce yapılacak eğlence gecesinin mimarı olan Burcu, o gece turnayı gözünden vurur! Emre de dünden razıdır tabii bu aşka. Dış Haberler masasının iki hamarat elamanı olarak Afrika ve Körfez Savaşları'ndan, baba ve oğul Bush'tan arta kalan zamanlarda el ele diz dize bir gönül yolculuğuna çıkarlar. Emre'nin askerliğiyle birlikte Burcu'nun da hasreti biter ve Allah'ın emriyle, kızımız Burcu, oğlumuz Emre'ye istenir. Bu arada Emre, Dış Haberler Müdürü olur, Burcu da yardımcısı... Çoğu zaman işleri nedeniyle dünyanın değişik ülkelerinde olsalar da kalpleri hep birbirleri için atar. Haberlerden arta kalan zamanlarda büyük aşklarını nikah masasında resmileştirmek için planlar yapsalar da epey bi' beklemek zorunda kalırlar! Ve en sonunda haberden başlarını kaldırıp iki arada bir derede büyük günün tarihini belirlerler. BİR SÜRPRİZ DAHA Evlilik hazırlıklarıyla uğraşırlarken bir sürpriz daha gerçekleşir ve görevlerinde değişiklik olur. Emre Yazı İşleri Müdürü, Burcu da Dış Haberler Müdürü olur. Nebil Ağabey'in de (Özgentürk) dediği gibi \"yazı işleri toplantısında artık ikisi de zaman zaman fırçalanacaktır!\" E hayat müşterektir diye boşuna söylememiş atalarımız! İlk günden büyük bir aşkla birbirlerine bağlanan kumrularımız, önceki gün de ömür boyu aynı yastığa baş koymak için hayatlarını birleştirdiler. Burcu ile Emre'nin Bahçeköy'deki Bahar Country'de yapılan düğünleri hem mekânı hem de atmosferi ile muhteşemdi. Burcu beyaz gelinliğiyle kuğu gibi ortalarda süzülürken, damadımız Emre de son derece yakışıklıydı. E her ikisi de Dış Haberler masasının iki neferi olduğu için düğünde epey bi' yabancı popülasyon da mevcuttu. Konsoloslar, ateşeler, gazetelerin yurtdışı temsilcileri hepsi düğündeydi. Yenildi, içildi, bütün gece göbekler atıldı. Son zamanlarda gördüğüm en samimi ve eğlenceli düğündü. Kumrularımız dün balayı için 15 günlüğüne Maldiv Adaları'na uçtu. Gerçi Genel Yayın Yönetmenimiz Ergun Babahan, bu 15 günü onlardan fitil fitil getirir ama neyse.... Gökten üç elma düştü, ikisi onların, diğeri tüm basın camiasının başına. Onlar ersin muradına biz de çıkalım kerevetine","label":"magazine"} +{"text":"Yeni bir aşka yelken açtı \"Ben podyumu bıraksam da podyum beni bırakmıyor\" açıklaması yapan Sinem Güven, bu konuda haklı olduğunu gösterdi. Ünlü manken, yaklaşık dokuz yıldır yürüdüğü podyumda kusursuz vücuduyla pek çok çıtır mankene taş çıkartıyor. Şimdilerde Bodrum'da, Türkbükü açıklarına yaklaşan esrarengiz teknenin güvertesine çıkarak güneşlenen Sinem Güven'in, yeni bir aşka yelken açtığı konuşuluyor","label":"magazine"} +{"text":"Korumalı alışveriş Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk'in güzel eşi Diana Şahenk, geçtiğimiz günlerde Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi'nde alışverişe çıktı. Sahibi olduğu Tod's mağazasından çanta ve ayakkabı alan Diana Hanım'ın torbalarını da yanındaki korumaları taşıdı. Şahenk'in iki özel korumayla alışverişe çıktığını görenler 'Başbakan eşi gibi' demekten kendilerini alamadı","label":"magazine"} +{"text":"Stone ile Berry'nin arası açıldı Sinema dünyasının “kedi kadını” Halle Berry ile Sharon Stone arasına “kara kedi” girdi. Berry, ikincisinde kamera karşısına geçmesi teklif edilen “Kedi Kadın-Catwoman” filminde Sharon Stone'un yer almamasını istedi. Internetteki “askmen” ve “mirror” sitelerinin haberine göre, daha önce sayısız kere kaprisleri basına yansıyan Stone ile Berry'nin arası film setinde bozuldu. Filmin tanıtımı ve prömiyeri sırasında basına “can ciğer kuzu sarması” görüntüsü veren ikilinin arasında aslında soğuk rüzgarlar estiği ortaya çıktı. Sharon Stone'un rol arkadaşlarını önemsemediği, kendisinin ön plana çıkmaya çalıştığı da setten sızan haberler arasında yer alırken, sonunda Berry, 46 yaşındaki tecrübeli oyuncuya tavrını koydu. “Kedi Kadın” filminin ikincisi için kamera karşısına geçmesi teklif edilen Berry, Sharon Stone'dan iyice yaka silkmiş olacak ki ünlü yıldızın rol almaması koşuluyla teklifi kabul edeceğini bildirdi. “PRİMADONNA GİBİ DAVRANIYOR” Filmin prömiyeri sırasında oldukça mutlu görünen Stone'un Halle Berry'nin yanı sıra, diğer rol arkadaşlarıyla da arasının açık olduğu ifade edildi. Halle Berry, Benjamin Bratt ve Lambert Wilson'ın Londra'daki sıradan bir otelde kalmayı kabul etmesine rağmen Stone'un geceliği 1800 pound olan lüks bir otelde kalmak için ayak dirediği ve sonunda isteğini kabul ettirdiği ortaya çıktı. Kendisine ait “özel bir alan” olmadığı zaman çalışamadığını belirten Stone'un tüm film ekibinin katıldığı yemeklerde de yer almaması oyuncuları kızdırdı. Filmin Avrupa'daki prömiyerlerine de katılmamak için kapris yapan oyuncunun pahalı mücevherler karşılığında gelmeye karar verdiğini dile getiren rol arkadaşları ve set çalışanları, “Eski bir McDonald's garsonu olan Sharon, şimdi bir primadonna gibi davranıyor” yorumunu yaptı. Film şirketinin sözcüsü de Sharon Stone'un ayrı otelde kaldığını doğrulayarak, “Evet, Sharon daha pahalı bir otelde kaldı. Diğer oyuncular ise ucuz olan otelde ikamet etti. Ama başka bir yorum yapmamızı istiyorsanız yapmayacağız” açıklamasında bulundu. ","label":"magazine"} +{"text":"Telefon gelince kaçtı! Mustafa Sandal, bulduğu her fırsatta soluğu Bodrum'da alıyor. Bodrum Maki Otel'de kalan Sandal, gündüz güneşlenip geceleri eğleniyor. Genç kızların yakın takibinde olan yakışıklı şarkıcı, hepsiyle ayrı ayrı ilgileniyor. Geçtiğimiz gün genç kızların arasında güneşlenen Sandal, telefonunun çalmasıyla birden yerinden fırladı. Belli ki kendisine hayran hayran bakan kızların yanında arayanla konuşmak istemedi. ","label":"magazine"} +{"text":"Kıbrıs'ta kumarsız tatil Girne'nin ortasında The Colony Hotel farkı, plajı, lokantası ve eğlencesiyle Escape, keyifli bir akşam için The Brasserie, THY acınacak halde, limanda Chimera, The Harbour Clup Efendim, Allah'ın sıcağında, hele hava sıcaklığı gölgede bile 45 dereceyken Kıbrıs'a gitmeyi çılgınlık olarak nitelerdim. Kumar oynamadığım için Kıbrıs'da tatil bana zaten pek cazip gelmez. Kıbrıs'a hep bir nedenle gitmiştim bugüne kadar. Çok sevdiğim sanatçıların konserleri gibi. Bence bu mevsimde tatil Çeşme, Bodrum, Marmaris, Antalya'da filan olabilir. Ya da biraz ukalaca olacak ama Cannes, Nice, Maldiv, Phuket, Kanarya Adaları, Dubai, Monte Carlo'da. Ama modanın duayeni sevgili Yıldırım Mayruk ve çocukluk arkadaşım olan ortağı Barbaros Şansal teklif edince dayanamadım.Evet, gezimiz başlıyor. Geçen perşembe günü çıktık yola. 20.30 THY uçağı bir saat rötar yaptı. Biz de dış hatlarda CIP Salonu'nda karşılaştığımız çok eski dost sevgili Leyla Maşulam ile sohbet ettik. Leyla programlarını yaptığı Merit Dynasty'ye gidiyormuş. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Ama uçağa binince başka bir sürprizle karşılaştık. Arıza varmış. Bu sefer pistten döndük, bir saat rötar da o sürdü. Hosteslerden kolonyalı mendil istedim, onun kalktığını, peçete verebileceklerini söylediler. Uçakta Esenyurt eski Belediye Başkanı Gürpüz Çapan vardı. Kültürlü ve hoşsohbet bir adam. Döndüğümde sevgili kankam Yazgülü Aldoğan'a sordum, Gürbüz Bey, Esenyurt için çok önemli adımlar atmış. O bölgeyi gecekondu yeri olmaktan kurtarmış. Adama büyük haksızlık yapıldığını söyledi. Gürbüz Bey şu an 15. baskıya giren 'Yaşanmış Şehir Hikayeleri -1' adlı kitabımı çok beğendiğini söyledi. POSTA'daki köşemi de keyifle takip ediyormuş. Bana ısrarla \"Sen çok okunan bir yazarsın. İzmirli'sin. Ben İzmir'i çok seviyorum. Sana yardım edeyim, İzmir'le ilgili bir belgesel kitap çıkar\" dedi. Teklif güzel ama zor. İkinci kitabın hazırlıklarına bile daha başlayamadım. Neyse, Ercan Havaalanı'na indiğimizde Leyla \"THY'de insanın değeri yok. Sefer yapan pek çok uçak arızalıymış. Allah'a emanetiz\" deyince şaşırdım. Hostes arkadaşlarımı aradım. Onlar da THY'nin bittiğini ama yapacak hiçbir şeylerinin olmadığını söylediler. Pek çok uçak bakım ve onarım yapılmadan uçuyormuş. Ama yeni havaalanını beğendim doğrusu. Çok şık. Tek sorun, CIP Salonu yapılmamış olması. Sevgili okul arkadaşım, hemşerim, yüreği güzel insan, kalacağımız The Colony Hotel'in casinosunun menajeri ve halkla ilişkiler koordinatörü Nurper Pars siyah bir limuzin göndermiş. Bu arada The Colony'deki rezervasyonu 25 yıllık arkadaşım ve meslektaşım olan Akmerkez Shopvizyon Dergisi Yazı İşleri Müdürü Ümit Beyazıtlı yaptı. Hem de otel doluyken. 45 dakika sonra, herkesin övgüyle söz ettiğ The Colony Hotel'e geldik. Açıldığında görmüş ve hayran kalmıştım zaten. Parlayan yıldız; Colony Seçkinlerin buluşma noktası olan The Colony Hotel'in Yönetim Kurulu Başkanı Erbil Arkın gerçekten büyük emek ve para harcamış. Ama değmiş. Her şeyi kolay beğenmeyen sevgili Yıldırım ve Barbaros da çok beğendiler. Kaldığımız üç gün süresince de otel personelinden övgüyle söz ettiler. Bir kere otelin konumu muhteşem. Tesisin mimari projesi Z. Necati Özkan Mimarlık Ofisi'ne ait. İç dekorasyonun dizaynı ise dünyaca ünlü İngiliz firması RPM imzasını taşıyor. Yakında golf sahası ve at çiftliği de hizmete girecek. Otel gibi beş yıldızlı olan casinosu ise Erbil Akın'ın da dediği gibi Nevada Çölü'ndeki Las Vegas'ı konuşturacak kadar zengin. Otel 13. yüzyıl mirası olan tarihi liman ve Bizans kalesine komşu. Canınız sıkıldığı an şehrin merkezinde, çarşının içindesiniz. Odanızda yok, yok. Otelin Genel Müdürü Fredrick Heiss tam bir İngiliz centilmeni ve işini çok iyi biliyor. Mutfak şefleri Aydın Day ve Mesut Öztürk'ün yemekleri kusursuz. Zaten mönüyü 15 yıldır Kıbrıs'da olan Javeclin Smith adlı bir kadın şef hazırlıyor. Rezervasyon şefi Ebru Karaca çok kibar. Yiyecek-içecek menajeri olan İzmirli Cevdet Özalp, restoran şefi Murat Öztürk, salon şefleri Ünsal Çağlar ve Uğur Köşeli de mükemmel çocuklar. Casino zaten işinin ehli, muhteşem bir hanımefendiye teslim; Nurper Pars. Personelin neredeyse tamamı İzmirli; Cevdet Özalp, Cenk Karasoy, Hakan Sezel, Hakan Melek, İlkay Gürson, Tuncay Turhan, Ferdal Tavus, Osman Nuri Erten, Mehtap Duymaz... Otel şehrin merkezinde ama gürültü sıfır. Bir de odalardaki kalın siyah perdeler sayesinde ışık girmediği için derin uyuyorsunuz. Bizden üç gün önce Safran'ın patroniçesi Aslı Altan, eğlence dünyasının harika çocuğu mimar Mahmut Anlar, Buz'un ortağı Ender Esen ve benim sevgili Galatasaraylım Suat Kaya ile ailesi otelde tatil yapmışlar. The Colony Otel'in telefon numarası +90 (0) 392 815 15 18. Escape çok keyifli Odalarımıza yerleşip kendimizi sokağa attık. Hem de saat 23.40 olmasına rağmen. Daha önceki gelişlerimden sevgili arkadaşlarım Daren Ahmet ve Murat Batum'un işlettiği, Daren'in babasının ortak olduğu Rocks Hotel'in altındaki barlara gitmiştim. Çok hareketli oluyordu ama dağılmış. Bir masada iki tanıdık gördüm; Biri sosyetenin genç ve yakışıklı iş adamlarından Selim Hamamcıoğlu, diğeri Alarko Holding'in dünya beyefendisi turizm koordinatörü olan sevgili Edip İlkbahar. Selim Hamamcıoğlu villa, otel ve daire yapıyormuş. Başka yatırımları da varmış. Edip de gelişen Kıbrıs'a ALARKO olarak neler yapabileceklerini araştırmaya gelmiş. Aynı masada Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın dünya şekeri torunu Can vardı. Nişanlısı Pınar'ın Saint Tropez adlı bir Fransız restoranı varmış ama gitmek için vaktimiz olmadı. Can'dan, yemek yiyebileceğimiz popüler adresler istedim. Can plaj olarak Escape, Camelot ve Deniz Kızı'nı önerdi. En iyi balığın da Anı ve Yelken'de bulunduğunu söyledi. Adres ise popüler bir restoranmış. Daha önce iki kez gitmiştim Yelken'e. Gerçekten servis, mezeler ve balık çok iyiydi. Hatta bir keresinde sevgili Hülya Avşar ve annesi Amiral (Emral Avşar) ile balık yemiş, çok da keyif almıştık. Gelelim tekrar Rocks Bar'a. Sevgili Daren, hemen belirteyim, servis yapan garson başarısızdı. Biz sohbet ediyoruz diye iki masanın hesabını tek fişte topladı. Sonuçta içtiğimiz bir su, bir gazoz, iki viski Barbaros'a 140 milyon liraya patladı. Otele döndüğümüzde saat 02.30'du. Alkol almadığımız için sabah zımba gibi kalktık. Kahvaltıyı otelin açık büfesinde yaptık. Mönü çok zengindi. Öğleden sonra en popüler beach club olan Escape'e gittik. Alsancak'taki Yavuz Çıkarma Plajı'nda. Çok kaliteli bir yer. Giriş 6 milyon lira. Çok büyük olduğu için şezlong bulmak sorun olmadı. Burada da bir İzmirli'ye denk geldik; Salon şefi Murat Özdek. Escape'in işletmesini Volkan Bilgin ve Ümit Çakmak yapıyor. Alakart restoranı da var ve yemekler güzel. Akşam barda parti vardı, gidemedik. Denizi harika. Benim gibi yüzme bilmeyenler için ideal. Gidiyorsun, gidiyorsun, boyunu geçmiyor. Servis mükemmel. Öğle yemeğini beach restoranda aldık. Fiyatları İstanbul'un aynı ayardaki yerlerine oranla bedava. Her şey çok lezzetli üstelik. Biz ortaya bir tavuk, buranın meşhur peyniri olan hellim ilaveli salata ve dört peynirli pizza söyledik. Mönüde her çeşit kebap, makarna, balık, sandviç var. Kişi başı içecek dahil, 20 milyon liraya doyarsınız. Alakart restoranı saat 20.00-02.00 arasında açık. Ama mutfak 23.00'de kapanıyor. Fiyatları ehven. Kişi başı güzel bir yemek ve içkiye, 30-50 milyon verirsiniz. Bu arada müzik, bizim beach kulüplerdeki gibi çıldırtmıyor insanı. Hoş, dinlendirici. Kıbrıs'a gittiğinizde Escape'e uğrayın. Keyif alacaksınız. Telefon numarası (0392) 821 83 30. Sıkılınca yarım saatlik mesafedeki Deniz Kızı'na da geçebilirsiniz. The Brasserie keyifli İkinci gece akşam yemeğini Yıldırım ve Barbaros'un daha önce gidip çok beğendiği Cafer Ağa Camii'nin bitişiğindeki The Brasserie Restaurant & Cafe Bar'da yedik. Önce limanda tur attık. Otelden limana inen yolda inşaat var. Her taraf toz toprak içinde, zor yürüyorsunuz. Bu işleri turizm mevsiminde yapmaları pek akılılca değil. Liman çok hoş ama ışıklandırma zayıf. Neredeyse göz gözü görmüyor. Girne deniz ve dağ manzaraları, lüks konaklama tesisleri, tertemiz plajlarıyla keyifli bir tatil yöresi. Bizanslılar tarafından inşa edilen kaleye Lüsinyanlar ve Venedikliler döneminde ilaveler yapılmış. Kaledeki Batık Gemi Müzesi'ni mutlaka gezin. Daha önce gitmiş, en eski ticaret gemisini ilgiyle seyretmiştim. Yatların barındığı at şeklindeki tarihi limanı da beğenirsiniz sanırım. Geçen yıl ekranların harika çocuğu sevgili Can Tanrıyar ve sevgilisi olan genç assolist Petek Dinçöz ile birlikte oradaki The Harbour Clup'da yemek yemiş, çok beğenmiştim. Yer şık, servisi de iyi. Ama bu kez sadece içki alacağımız için Liman'da olan Chimera Bar'a oturduk. Kıbrıslı üç genç; Fırat, Gören ve Ali çok güzel müzik yapıyorlar. Garson Selahattin tipik Kıbrıslı, yüzü hep gülüyor. O kadar keyifliydik ki karnımız acıkmasa kalkmaya yeltenmeyecektik. The Brasserie'de sadece İngilizler vardı. Zaten patroniçe Carol Wickstead, şef Richard Mottram da İngiliz. Çalışanlar ise Pakistanlı. Hepsi de yüksek okul mezunu gençler. Seçimi şefe bıraktık. Ortaya avokadolu karides kokteyl, somonlu makarna ve Grek salata geldi. Hepimizin ana yemekteki tercihi et oldu. Kimimize susamlı, kimimize özel tatlı soslu et geldi. Birbirimizden lokma çaldık. Ama ben etlerden pek keyif almadım doğrusu. Fakat tatlılara diyecek söz bulamıyorum. Krem brule, mus şokolo ve hindistan cevizli sıcak kek kusursuzdu. Fiyatlar, pound. Üç kişi, bir şişe şarap dahil, 160 milyon lira verdik. Ama atmosferi o kadar hoştu ki değdi. Efendim, bugünlük Kıbrıs Girne bu kadar. Kısmetse çarşamba günü sizlere Girne'de tanıdığım Oğuzhan'dan sözedeceğim ve kısa bir Gazimağusa turu attıracağım. Sevinçleriniz okyanuslar, üzüntüleriniz ise kum tanesi kadar olsun. Yarın Pazar POSTASI'nı bayinizden istemeyi unutmayın lütfen","label":"magazine"} +{"text":"Yıllardır televizyon kanallarına başarılı program ve diziler çeken MED Yapım, sinemaya da yöneldi. MED Yapım’ın sinema filminin adı ‘Hırsız Var.’ Başrollerde Haluk Bilginer, M. Ali Erbil, Birol Ünel, Gülse Birsel ve Gamze Özçelik yer alıyor. HIRSIZ Var filminin yönetmenliğini, reklam dünyasının önde gelen yönetmenlerinden ve daha önce Abdi İpekçi cinayetini konu edinen ‘Uzlaşma’ filminin çeken Oğuzhan Tercan yapacak. Filmin yapımcıları ise Mehmet N. Karaca ve Ali Akdeniz. Senaryo Haluk Özenç’e ait. 2005 ocak ayında gösterime girmesi planlanan film, hızlı, tempolu, eğlenceli bir komedi. ‘Hırsız Var’ son yıllarda Türkiye’nin gündemini işgal eden finans, medya, yeraltı ve magazin dünyasına eleştirel bir gözle bakıyor. Bu alanlardaki karakterlerin yolları, bir gece aniden kesişiyor ve ortaya son derece komik durumlar çıkıyor. Konservatuvar yıllarından arkadaş olan M. Ali Erbil ile Haluk Bilginer, 30 yıl aradan sonra ilk kez bir sinema filminde birlikte kamera karşısına geçiyorlar. Bu yüzden büyük bir heyecan yaşadıklarını belirten iki arkadaş, ‘Biz okul yılllarında da çok iyi arkadaştık. Bugüne kadar bir araya gelmek kısmet olmadı. Kısmet Hırsız Var filmineymiş. Senaryonun dinamizmi bizi etkiledi. Umarım seyircimiz de beğenir’ diye konuştu. Mehmet Ali Erbil, filmde metroseksüel bir mafya babasını, Gamze Özçelik, Erbil’in eski manken sevgilisini, Haluk Bilginer ise eşcinsel bir modacıyı canlandırıyor. Erbil ilk kez bir filmde mayfa babasını canlandırdığını, Haluk Bilginer de oyunculuk kariyerinde ilk kez böyle bir karakteri oynadığını söyledi. Bilginer, ‘Bu makyajla kendimi aynada gördüğüm zaman çok komiğime gitti’ dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"Tom'un gala keyfi Yakışıklı aktör Tom Cruise, son filmi 'Collateral'in galası için önceki gün basının karşısına çıktı. Los Angeles'teki ön gösterimde, Tom Cruise'un yüzünden gülücük eksik olmadı","label":"magazine"} +{"text":" Hayatının aşkını buldu ve çok mutlu Atakan Grup Şirketi'nin genç patronu Ankaralı Çağrı Atakan, Çeşme'yi mesken tuttu. Çeşme'de gönlünce eğlenirken gittiği her mekanın gözde bekarı olan Atakan, eski bakanlardan Ufuk Söylemez'in kızı İlkem Söylemez'le uzun süredir mutlu bir beraberlik yaşıyor. Hayatının aşkını sonunda bulduğunu söyleyen Çağrı Bey, Çeşme'deki tatilin sonunda şirketiyle ilgili yeni projelerle adından söz ettireceğini de özellikle belirtiyor. Spor giyim tarzını tercih eden Çağrı Atakan, beyazdan vazgeçmiyor","label":"magazine"} +{"text":"Son iki yılda yaptıkları ortaklıkla büyük ilgi gören Nükhet Duru ile Cenk Eren, Rumeli Hisarı Konserleri kapsamında sahneye çıktılar. Duru’yu Atina’da çalışacağı müzikholün sahipleri de izledi. Duru, Sezen Aksu taklidi yaparak da izleyicileri güldürdü. İkili, ilk bölümü ‘Osman Aga’ şarkısıyla bitirirken, ikinci bölümde ise Türk Sanat Müziği üstadı Münir Nurettin Selçuk’un eserlerini seslendirdi. Bugüne kadar Ajda Pekkan ve Nükhet Duru’yla sahne çalışması yaptığı için çok gururlu olduğunu söyleyen Cenk Eren ‘Allah nasip ederse Sezen’le ve Nilüfer’le de çalışmak istiyorum’ dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda düzenlenen ‘Sanki Dün Gibi’ konser serisinin üçüncüsü, önceki akşam gerçekleşti. Fatih Erkoç, Özlem Tekin ve Levent Yüksel’in 80 ve 90’lı yıllara ait şarkılarıyla başlayan gecenin finaline doğru onur konuğu Timur Selçuk sahneye geldi. Ünlü müzisyen, piyanosunun başına geçerek ‘Beyaz Güvercin’ adlı eserini okumaya başladığında, İstanbul Devlet Konservatuarı’nda balerin olan 20 yaşındaki kızı Mercan Selçuk babasının şarkısına dansıyla eşlik etti. Alkışlar üzerine seyirciye dönen Timur Selçuk’un ‘Ben bugün beyazım. Kızım Mercan da beyaz güvercin oldu. 59 yaşında var mı bu memlekette benim gibi yakışıklı adam. Gördüğünüz gibi mal sağlam’ sözleriyle binlerce kişiyi güldürdü ","label":"magazine"} +{"text":"Öğlene kadar süren PARTİ!!! Evliliklerinin üzerinde kara bulutlar dolaşan Sezai Taşkent ile 3,5 yıllık eşi Mine Hanım, bu yazı ayrı geçirmeye karar vermişti. Mine Hanım İstanbul'da kalırken Sezai Bey, Aytek Şavkan'la Bodrum'da kiraladıkları evde kalıyor. İki yakın dostun 6 Ağustos gecesi Bodrum'daki evlerinde çılgın bir parti verdikleri kulağıma geldi. 200 kişinin katıldığı partide yok yokmuş! Yenilmiş, içilmiş ve sabahlara kadar dans edilmiş. Pardon öğlenlere kadar. Çünkü kankaların partisi öğlene kadar sürmüş. Bu kadar enerjiyi nereden buluyorlar anlamadım!!! ","label":"magazine"} +{"text":"Arzu Kaprol defilesinde GEÇEN yıl açılış kurdelesini Naomi Campbell'ın kestiği IF Uluslararası İstanbul Hazır Giyim Fuarı'nın bu yılki modeli Esther Canadas olacak. Beylikdüzü TÜYAP'ta 19 - 21 Ağustos arasında gerçekleşecek fuar için İstanbul'a gelen 27 yaşındaki İspan-yol model Canadas, Arzu Kaprol'un defilesinde podyuma çıkacak. Hem iş hem tatil İTKİB, 4 modelin ajansıyla temasa geçti. İTKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, \"Rachel Hunter, Sophie Dahl ve Paris Hilton'un iş takvimi müsait değildi. Tatile Türkiye'ye gelmek isteyen Canadas'ın isteğiyle bizimki örtüşünce, aldığı 65 - 70 bin doların yarısından az bir paraya anlaştık\" dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"Keşke pareolu poz verseydi! Bodrum Yalıkavak'taki Club Flipper'de 'Yaz Aşkları' isimli televizyon dizisinin çekmlerini sürdüren Seray Sever, denize girip çıkarken seksi görüntüler sergiledi. Çekime her ara verildiğinde kendini denize atan Sever'in selülitleri ise görülmeye değerdi! Beyaz bikinisiyle gazetecilere poz veren genç oyuncu, bacaklarındaki portakal kabuklarının halini görseydi pareosunu üstünden çıkartmamayı tercih ederdi","label":"magazine"} +{"text":"Ajda Pekkan cuma akşamı Bodrum'da Geçen yıl Bodrum Antik Tiyatro'da ilki gerçekleştirilen 'Yıldızlı Turkcell Geceleri' isimli konser dizisinin bu cuma konuğu Türk popunun süperstarı Ajda Pekkan. Restorasyonu geçen yıl tamamlanarak ziyarete açılan Bodrum Antik Tiyatro'da, Turkcell sponsorluğunda düzenlenen konserler, 9 Temmuz gecesi Nilüfer-Fahir Atakoğlu konseriyle start almıştı. Bodrum bu kez bir divayı ağırlayacak. Ajda Pekkan 13 Ağustos cuma gecesi Bodrumlu hayranları ile buluşacak. 'Yıldızlı Turkcell Geceleri', 21 Ağustos cumartesi gecesi Sertab Erener ve Fazıl Say konseriyle sona erecek","label":"magazine"} +{"text":"ABD'Lİ pop şarkıcısı Michael Jackson, hakkında açılan çocuk tacizi davasında, önceki gün California'da ikinci kez hâkim önüne çıktı. Jackson'a mahkemede anne babası ile kardeşleri eşlik etti. Jackson ailesinin beyaz elbiseler giymesi dikkat çekti. DURUŞMA öncesi mahkeme binası önünde toplanan 150 hayranı \"Michael'ı serbest bırakın\" sloganları attı. 14 yaşındaki hayranına cinsel tacizde bulunmak suçundan yargılanan Jackson, 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir. ","label":"magazine"} +{"text":"Sarı Sarı Başroldeyim adlı albümüyle iyi bir satış grafiği yakalayan Mahsun Kırmızıgül, klip konusunda da rekora koşuyor. Karayipler’de çekilen ‘Sarı Sarı’nın ardından, geçtiğimiz hafta Harran ve Nemrut’ta 2 klip daha çeken Kırmızıgül, birkaç gün önce ‘Saygımdan’ şarkısı için İstanbul Sanat Merkezi’nde kamera karşısına geçti. 10 gün içinde 4 klibe imza atan şarkıcı, şunları söyledi: ‘Nemrut’un Kızı, Hayat Ne Garip ve Daye’nin ardından Saygımdan’a da klip çektik. Şimdiden 6 şarkının klibi tamam. Bunlardan sonra en az 1.5 milyon kaset satarım. Henüz yayınlanmayan 3 klibi de hayranlarım Rumeli Hisarı’nda vereceğim konserde seyredecek. Ekim ayında 10 kliplik bir VCD çıkarmak istiyoruz. Çektiğim her klip görsel şölen olarak insanlara yansıyor. Doğu’daki çalışmalarımız oranın turizmine büyük katkı sağlayacak.’ Bu arada iki sinema filmi için teklif aldığını da dile getiren Mahsun Kırmızıgül, ilk sinema projesinde ‘iyi huylu bir adamı’ canlandırmak istediğini belirtti. 100 KİŞİ ARASINDAN Yeni klibinde Ruxandra adlı Rumen mankenle kamera karşısına geçen Mahsun Kırmızıgül, Türk mankenlerle çalışmak istemediğini söyledi. Kırmızıgül, ‘Türk mankenlerle klip çekmek istemiyorum, çünkü yanlış anlaşılıyor. Ruxandra’yı ben değil yönetmenimiz seçti. Aranan kriterler koyu saç ve renkli gözdü. Sonunda 100 kız arasından onu seçti’ dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"Cengiz İmren'den boşanmaya karar veren Seren Serengil'i teselli etmek yakın arkadaşı Mehmet Ali Erbil ve sevgilisi Tuğba Coşkun'a düştü. Erbil ve sevgilisi önceki gece uzun zamandır kendini eve kapatan ve moralinin çok bozuk olduğu söylenen Serengil'i alıp Ortaköy'ün yolunu tuttu. Önce Buz Ada'ya gittiler ardından da Anjelique Bar'a. Bu arada Coşkun, Serengil'in elini bir an olsun bırakmadı. Sabaha karşı da Serengil'in Hummer cipine binerek eve döndüler. ","label":"magazine"} +{"text":"Yenisini bulmuş! Güzide Duran ile İlker İnanoğlu'nun ayrılıp ayrılmadığı tam bir yılan hikayesine döndü! Önce gizlice evlendikleri konuşuldu, sonra da ayrıldıkları. Geçen hafta Türkiye'ye gelen Güzide, İnanoğlu'yla hâlâ birlikte olduğunu söyleyip yine kafaları karıştırdı. Ama doğrusunu benden öğrenin: New York'ta yaşayan bir arkadaşım Güzide ile İlker'in bir ay önce ayrıldığını söyledi. Hatta Güzide yeni bir aşka yelken açmış bile. Güzide'nin yeni sevgilisi İtalyan asıllı bir Amerikalı. Yeni bir hayat kuran Güzide, Seben Koçibey'in Manhattan'daki dairesini de 2 bin dolara kiralamış. İşte durum sadece bundan ibaret","label":"magazine"} +{"text":"M.M, Crawford’la ilişkiye girmiş Efsanevi yıldız Marilyn Monroe’ya ait gizli ses kayıtları ortaya çıktı. Bu kayıtlarda Monroe’nun dönemin ünlü kadın oyuncusu Joan Crawford ile nasıl lezbiyen ilişkiye girdiği ve bundan rahatsız olduğu anlatılıyor. Monroe ile ilgili bir kitap yazmakta olan Matthew Smith, yıldızın terapi görürken yaptığı konuşmaların kaydedildiği bantlarda, ilişkinin oldukça ayrıntılı bir biçimde tarif edildiğini söylüyor. Söz konusu bantlarda Marilyn ‘Ona açıkça bunu bir kadınla yapmaktan hoşlanmadığımı söyledim. Reddedildikten sonra çok kindar bir hal aldı’ diyor ","label":"magazine"} +{"text":"Ahu Tuğba'nın Van Damme'lı tatili -------------------------------------------------------------------------------- Türk Sineması'nın vamp kadını Ahu Tuğba, dünyaca ünlü aktör Van Damme ile 15 gün baş başa tatil yaptı. Ortak bir arkadaşlarının aracılığıyla tanışan Tuğba ile ünlü aktörün özel yatla Mavi Tur'a çıktıkları öğrenildi. Tatili boyunca bir tek Fethiye'de alışveriş için karaya çıkan Van Damme'ın, seyahati boyunca Tuğba'yı hiç yanından ayırmadığı da belirtildi. Hatta bu ilişki sırasında Tuğba'yı Kos Adası'na götüren Van Damme, adanın en ünlü mücevheratçısı İranny'den aldığı pırlanta bir gerdanlığı da sevgilisine hediye etti. Dün sabah Türkiye'den ayrılan aktörün, Tuğba'yı ABD'ye davet ettiği belirtildi. Ünlü aktör daha önce de Bağcılar Spor Kompleksi'nin açılışı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin davetlisi olarak ülkemize gelmişti. ","label":"magazine"} +{"text":"Mersin’de konser veren rock müziğinin ünlü ismi Teoman’a hayranları, büyük ilgi gösterdi. Erdemli İlçesi’ne bağlı Kumkuyu beldesindeki Neoplis Park Hotel sahilinde düzenlenen Teoman konserine 7’den 70’e her kesimden insan katılırken, özelikle genç kızlar sanatçının birbirinden hareketli şarkılarıyla coştu. Genç kızlar gecenin ilerleyen saatlerine doğru günlük kıyafetleriyle denize girdi. ","label":"magazine"} +{"text":"Aşklarını dolu dizgin yaşamaktan kaçınmayan Pınar Altuğ-Tony Teodoridis çifti haftasonunu geçirmek üzere yine Bodrum'daydı. Herkesin cevabını merakla beklediği soruyu yönelttik Teodoridis'e; \"Ne zaman evleneceksiniz?\" Cevabı ilginçti: \"Pınarla tanıştığımızdan beri işlerim kötüye gidiyor. Evlilik para gerektiren bir müessese. Her şey kötü giderken evlilik düşünemem. Dolayısıyla ben bir evlilik yapacaksam durumum iyiyken yapmak istiyorum. İflas bile edebilirim.\" Çiftin evlilik tarihini anlaşılan Tony Teodo-ridis'in iş hayatındaki akıbeti belirleyecek. Ancak bu açıklamalardan sonra Altuğ'un uğruna evliliğini bitirdiği aşkının üzerinde kara bulutların dolaştığını söylemek müneccimlik olmaz","label":"magazine"} +{"text":"Havuç'la Duygu öksüz kaldı Zeynep Tokuş da Çocuklar Duymasın'dan ayrıldı. Dizinin kurgusu değiştirildi. Çocuklar, Selami ve Dominant Teyze'ye emanet... Tamer Karadağlı'nın yaptığı çapkınlığının faturası Pınar Altuğ'un yerine \"Çocuklar Duymasın\" dizisine katılan Zeynep Tokuş'a çıktı. Karadağlı'nın ayrılmasından sonra dizinin kurgusunda yeniden düzenleme yapan yapım şirketi, \"Çocuklar Duymasın\"ın yeni \"Meltem\"i Zeynep Tokuş'la yollarını ayırdı. Mint Prodüksiyon'dan yapılan yazılı açıklamada, dizinin yeni yayın döneminde kadroda yapılacak bazı değişikliklerle süreceği vurgulandı. Tokuş'un diziden ayrılmasının gerekçesi ise şöyle açıklandı: 'Mutabık kaldık' \"Karadağlı'nın ayrılmasından sonra dizinin ekseninde de büyük değişiklikler yapılacak. Zeynep Tokuş, dizinin yeni bölümlerinde, bu ailenin hikayesinde yapılacak değişikliklerden dolayı maalesef yer alamayacak. Bu konuda kendisiyle mutabık kaldık. Havuç ve ablası Duygu, yeni yayın döneminde Light Erkek, Dominant Teyze, Dominant Kaynana ve Müsteşar Kemal'e emanet olacak.\"","label":"magazine"} +{"text":"'Beni Britney'e benzetiyorlar' Oynadığı şeker reklamında söylediği 'Degajeme gel' ve 'Yıkılıyo' sözleriyle kısa sürede şöhret olan Ayça Tekindor, şimdi de ilk albümü 'Yıkılıyo' ile gündemde. Albümünün tanıtım fotoğrafları için seksi bir imaja bürünen Tekindor, en çok kendisini Britney Spears'a benzeten sevenlerinin sözlerine sevindiğini söyledi. Tekindor, \"Albüm fotoğraflarımı görenler 'İnanılmaz Britney'e benzemişsin' diyor. Amacım da buydu\" dedi. Albümünde 'Masum Pozisyon' isimli bir şarkıya yer veren Tekindor, \"Sanıldığı gibi erotik ya da sansasyonel bir şarkı değil. Tam tersi, oldukça duygusal, yani damardan. Şarkı yapılırken ağlamaktan ciğerlerim çıktı\" diye konuştu. ","label":"magazine"} +{"text":"Ökten'den Ebru'lara şarkı okuma yasağı Besteci Kerem Ökten, yıllarca albümlerinde eserlerini okuyan Ebru Gündeş ile Ebru Yaşar'a, şarkılarını sahnede okuma yasağı koydu. Gündeş'in söylediği 'Sen Allah'ın Bir Lütfusun', 'Akıllı Ol', Ebru Yaşar'ın yorumladığı 'Seni Anan Benim için Doğurmuş' ve 'Aşkımız Buraya Kadar' gibi şarkıların sahibi Ökten, \"Sahne için ayrıca izin almalılar. Az da olsa telif ödemek zorundalar\" dedi. 'Sibel Can okuyabilir' Ökten, şunları söyledi: \"Çalıştığım sanatçılara sahnede izinsiz şarkılarımı okuyamayacaklarını söyledim. Ebru Yaşar, 'O besteleri ben tanıttım' dedi. Ebru Gündeş 'Bu kadar olmaz, şu kadar olur' dedi. Sibel Can ise üzerine düşeni yapacağını söyledi. Ona izin verdim ama Gündeş ve Yaşar'a şarkılarımı yasakladım","label":"magazine"} +{"text":"Marjinal partide uluorta seviştiler Manken Çağla Şikel, dizi arkadaşı Alişan'la aşk yaşadığını her fırsatta inkar etse de önceki akşam Harbiye 34.5 Balkon Bar'daki GUS dergisinin özel partisinde birlikteydiler. Gecenin ilerleyen saatlerine doğru Alişan'la uluorta sevişmeye başlayan Şikel, bu sırada hiç ummadığı bir sürprizle karşılaştı. Beyaz bardaydı. Basın mensuplarının içeriye alınmadığını bildiği için Alişan'la dudak dudağa dans eden ve çok rahat olan Çağla Şikel, Beyaz'ı görünce ne yapacağı şaşırdı. Kendini toparladıktan sonra barı tek başına terk eden Çağla'nın arkasından Alişan da çıktı. Daha önce arkadaş olduklarını söyleyip beraber poz veren ikili, bu kez hiç bir şekilde yan yana gelmediler. Barı en son terk eden Beyaz ise Çağla ile ilgili soruları duyunca sinirlenip içeride kimseyi görmediğini söyledi","label":"magazine"} +{"text":"Korkudan titriyorlar! Kağıt bebeklerin cesareti, podyumdan indikten sonra bitiyor. Çünkü kimi böcekten, kimi kaçırılmaktan, kimi de kırışmaktan korkuyor.... Onlar, en cüretkar kıyafetleri giyip, açıklamalarıyla dünyaya meydan okuyorlar ama aslında göründükleri kadar cesur değiller. Kimi çocukluğundan beri annesini babasını kaybetmekten, kimi de böcek ve yılandan korkuyor. İstanbul'da tek başına yaşayan Esra Eron, hırsız korkusu ile mücadele ediyor. Evinin kapısına özel kilit taktıran Eron, her gece yatmadan önce pencerelerini sıkı sıkı kapatıyor. Çağla Şikel'in fobisiyse böcekler. Güzel manken, \"Oturduğum evde böcek varsa orada yaşayamam. Sinek bile beni korkutmaya yeter\" diyor. AH O FİLMLER! Yüksel Ak'ın kabusu ise yalnız yatmak. Ailesi Azerbaycan'da yaşayan Nigar Talibova da Ak'la aynı fobiyi paylaşanlardan. Talibova, yıllardır yalnız yaşadığı halde elektrikler kesildiği zaman ne yapacağını şaşıracak hale geliyor. Güzel manken, \"Korkudan titrerim\" diyor. Podyumların cesur mankenlerinden Nefise Karatay'ı ise korku filmleri korkutuyor. Karatay, \"Allahtan başka hiçbir şeyden korkmam\" dese de, gerilim filimlerini izlerken kabine çarpıntı girdiğini itiraf ediyor","label":"magazine"} +{"text":"Missoni tutkunu Sosyetik güzeller, son dönemlerde İtalyanlar'ın ünlü triko markası Missoni'ye epey bir rağbet eder oldular. Güzelliği dillere destan (son zamanlarda biraz kilo alsa da!) Leyla Çebi de bu markanın tutkunlarından. Çebi'yi ne zaman görsem üzerinde Missoni'nin bir tasarımı var. Missoni'nin bir kıyafeti en az 2-3 bin Euro civarında olduğunu düşünürsek, Çebi bu yazki gardırobu için epey bir para dökmüş. Yalnız grafitti desenler, renkli çizgiler ve bordürler bir Missoni klasiği. Hal böyle olunca, kıyafetler de birbirine oldukça benziyor. Sosyetikler pişti olmaktan nefret ettikleri için bazen o kadar masraf heba olabiliyor","label":"magazine"} +{"text":" Yemek üstü yürüyüş Galatasaray Kulübü eski Başkanı Faruk Süren, geçtiğimiz hafta yakın dostu Ersoy Çetin'le Nişantaşı'nın gözde mekanı Park Şamdan'da yemek yedi. Koyu bir Galatasaraylı olduğu bilinen Çetin ile Süren, yemek boyunca Galatasaray'ın geleceği hakkında sohbet etti. Yemek sonrası Nişantaşı sokaklarında küçük bir gezinti yapan iki dost, Abdi İpekçi Caddesi'ndeki yürüyüşün ardından kahvelerini Beymen Cafe'de içti. ","label":"magazine"} +{"text":"Çeşme günlüğü Yoğun kış sezonu için enerji topluyor Özel bir televizyon kanalında yayınlanan 'Serseri' adlı diziden tanıdığınız İdil Vural, kış sezonu öncesi Çeşme'de stres atıyor. Sempatik oyuncu, dizilerin yanında çocuk tiyatrolarında oynamaktan da keyif aldığını söylüyor. Yeni sezonda yepyeni iki dizi projesiyle ekranlara geleceğini söyleyen Vural, \"Diziler hayırlısıyla başlamadan isimlerini söylemem, sonra nazar değiyor\" dedi. Her yaz tatilini Çeşme'de geçiren güzel oyuncu, \"Denizi, güneşi ve eğlencesi tam bana göre, burada çok eğleniyorum\" diyor. Melike'nin güzelliği İzmir kökenli... Eski bakanlardan Yüksel Yalova'nın genç ve güzel kızı Melike Yalova, tatil için tercihini Çeşme'den yana kullananlardan... Caliante Beach Club'da rastladığımız Yalova, denizin ve güneşin tadını doyasıya çıkarıyor. Arkadaşlarıyla birlikte gündüz Beach Club'larda okul stresini atan Melike Yalova, güzelliğiyle göz kamaştırıyor. İzmir, güzelleriyle adından söz ettirirken, Melike'nin güzelliğini görenler 'kesin İzmir'li' demekten kendilerini alamıyor. Gönen Ailesi'nin bebek heyecanı İzmirli başarılı işadamı Cengiz Gönen, eşi Melis Hanım ve doğumunu dört gözle bekledikleri bebekleri ile birlikte Çeşme'de gün sayıyor. Sekiz aylık hamile olan Melis Hanım gebeliğinin son günlerini yaşarken, Cengiz Bey de heyecanını gizleyemiyor. Çift, bebeğin adını koymuş: Asil Demir. Geçtiğimiz günlerde Serdar Ortaç'ı dinlemeye giden Gönen çifti, bebeklerini gece hayatına alıştırıyor. Yılmaz Erdoğan kendini eve kapattı Tiyatrodan sinemaya sanatın birçok dalıyla uğraşan Yılmaz Erdoğan, ikinci şiir kitabını tamamlamak için Çeşme'de evine kapandı. Yaz sezonu başında Çeşme'ye gelen Erdoğan, haftada bir eğlenmek için dışarı çıkıyor. Şiir kitabının yanında bir komedi filminin senaryosunu da yazan Erdoğan, evinde ünlü komedyen Cem Yılmaz'la da sık sık bir araya geliyor. Kısa süre sonra muhteşem ikiliden ortak bir proje gelirse sakın şaşırmayın! Plaj ve eğlence... Çeşme'nin Beach Club'larında gönüllerince eğlenen tatilciler zaman zaman ilginç görüntüler sergiliyor. Çeşme, güneşlenerek ya da kitap okuyarak kış aylarının stresini atmaya çalışanların dışında, gece eğlencesi arayanlara da sayısız seçenek sunuyor. Gündüz Beach Club'larda dinlenen gençler, havanın kararmasıyla birlikte soluğu discolarda alıp, gönüllerince eğleniyor. Ata yine çok güldürdü Ata Demirer, sahne aldığı Çeşme Açık Hava Tiyatrosu'nda izleyenlerini gülmekten kırdı geçirdi. Üç yıl aradan sonra ilk kez Çeşme'de sahne aldığını söyleyen Demirer, espirilerinden çok, yaptığı tiplemelerle Çeşmeliler'den yoğun alkış aldı. Alfa Romeo tutkunları buluştu Geçen nisan ayında Alfa Romeo markasının satışına başlayan Enriko Aliberti, Alfa Romeo alan müşterileriyle Çeşme Alaçatı Le Trio Restoran'da buluştu. Enriko Ricardo ve Nilgün Aliberti'nin ev sahipliği yaptığı geceye, Tofaş ticari direktörü Müfit Ataseven, Alfa Romeo marka müdürü Burak Vanlı, Alfa Romeo ürün sorumlusu Togan Yazıcıoğlu ve Alfa Romeo kullanıcıları katıldı. Binnaz Avcı'nın kalbi Ege'de kaldı Türk filmlerinin şımarık kızı, başarılı oyuncu Binnaz Avcı, tatil için Çeşme'ye gelmişti. Yaklaşık 15 günlük tatilinin ardından İstanbul'a dönen Avcı, Çeşme'de annesi Suzan Avcı ile birikte geçirdiği tatili aklına geldikçe \"Of çeşme of\" diyerek iç geçiriyormuş... Binnaz Avcı, bugünlerde \"Kalbim Ege'de kaldı!\" şarkısınıı dilinden düşürmüyormuş. Albüm yolda... Tatilini 13 yıldan bu yana Çeşme'de geçiren Esin Taştabak, her yıl olduğu gibi tatil için yine Çeşme'ye geldi. Taştabak, yarım bıraktığı konsevatuvar eğitiminin ardından bir kaset çıkarmaya hazırlanıyor. En güzel aşkların Çeşme'de yaşandığını söyleyen güzel bayan, bu yaz güzel bir aşk yaşamak istediğini söylüyor","label":"magazine"} +{"text":"Yaz başında hem tatil hem de senaryo çalışmaları için Çeşme'de villa kiralayan Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz'la birlikte oynayacakları sinema filmini ertelediklerini açıkladı. \"Cem'i de, beni de tatmin edecek bir senaryo istiyoruz\" diyen Erdoğan, başka bir filmin hazırlığında olduğunu söyledi. Üzerinde çalıştığı üçüncü sinema filminin senaryosunu tamamladığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: \"Yeni filmim, Vizontele serisinden farklı bir proje. İlk defa güncel bir film çekeceğim. 'Kalpsiz Adam' adlı film bir aşk komedisi. Şimdilik tek başrol oyuncusu belli, o da benim. Diğer oyuncuları arıyorum.\" Eylülde çıkaracağı şiir albümünün çalışmalarını sürdürdüğünü de vurgulayan Erdoğan, \"Albümün adı 'Şimdi Sen Gidiyorsun Ya Herkes Sana Benzeyecek' olacak\" dedi","label":"magazine"} +{"text":"Eylülde Açıkhava’da Türkiye’nin en iyi sanatçıları, sanatseverlerle birlikte Açıkhava’da sonbaharı kucaklıyor. BKM’nin organize edeceği ve 2-18 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek konserlere Türkiye’nin en iyi sanatçıları çıkacak. Piyanonun büyüsünün, vokalin gücüne eşlik edeceği Fazıl Say&Sertab Erener konseri ile başlayacak maraton, Kıraç’ın Cem Karaca şarkılarını seslendireceği çok özel konserle devam edecek. Her konseri ayrı tat, ayrı duygu olan Sezen Aksu, sonbaharı yepyeni iki konserle karşılıyor. Rafet El Roman, bir sonbahar gecesinde sevenlerinin kalbine yaprak gibi düşürecek. Serdar Ortaç ilk İstanbul konserinde büyük sahne şovu ile müzikseverlerin karşısına çıkarken, Kenan Doğulu son İstanbul konserinde etkileyici sahnesiyle sonbaharı karşılayacak. Kardeş Türküler ise çok kültürlülüğün sesini Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda duyuracak. Ata Demirer tek kişilik dev kadrosu ile sonbaharı neşe ile karşılamanızı sağlayacak. ","label":"magazine"} +{"text":"Çocuklar öksüz kaldı Seks kasetiyle şantaj yapılan Tamer Karadağlı’nın ‘Çocuklar Duymasın’ dizisinden ayrıldığını açıklamasından birkaç gün sonra bu kez de anne rolündeki Zeynep Tokuş’la yollar ayrıldı. Pınar Altuğ’un özel hayatına dikkat etmediği gerekçesiyle diziden çıkarılmasının ardından kadroya dahil olan Tokuş’un da ayrılmasıyla ‘Havuç’ ile ‘Duygu’ anne ve babasız kaldı. MİNT Prodüksiyon, dizide bundan sonra Haluk ve Meltem karakteri olmayacağını açıkladı. Kulislerdeki dedikodulara göre, Zeynep Tokuş’un diziden ayrılma nedeni de yapımcı Birol Güven’in sanatçının özel hayatına dikkat etmediğini düşünmesi. Son bir ay içinde sanatçının adının eski Fenerbahçeli Erol ve FB’li basketbolcu Damir Mrsic’le anılması, Birol Güven’i böyle bir karar almaya zorladı. YENİ KARAKTERLER KATILACAK MİNT Prodüksiyon, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: ‘Yeni yayın döneminde bazı karakterlerin yerine yeni karakterler sokma kararını daha önce almıştık. Bu nedenle Selçuk, Engin ve Mary karakterleri yeni yayın döneminde zaten rol almayacaklardı... Tamer Karadağlı’nın ayrılmasından sonra değerli oyuncumuz Zeynep Tokuş da dizinin yeni bölümlerinde bu ailenin hikayesinde yapılan değişikliklerden dolayı malesef yer alamayacaktır. Kendisi ile bu konuda mutabık kalınmıştır. ‘Çocuklar Duymasın’da, Havuç Emre ve ablası Feminist Duygu, yeni yayın döneminde Light Erkek, Dominant Teyze, Dominant Kaynana, Müsteşar Kemal, 05 Müzeyyen, Temizlikçi Emine ve Çaycı Hüseyin’e emanet olacaklardır. Psikolog Sinan, Fıs Fıs İsmail, Şükrü ve sekreter Yasemin de diziye yeni katılacak isimlerle rollerine devam edeceklerdir...’ ","label":"magazine"} +{"text":"Ebru Şallı ve Harun Tan çifti, Bodrum'dan döner dönmez soluğu Reina'da aldı. 3 aylık bebekleri Beren'i babaannesine teslim eden çift, gece geç saatlere kadar eğlendi. Bebeğinin emin ellerde olduğunu söyleyen Şallı, gönül rahatlığıyla dışarı çıktığını açıkladı. Otomobiline binerken mini elbisesi yüzünden zor anlar yaşayan güzel manken, frikik vermemek için eliyle önlem aldı. Harun Tan da eşinin önüne geçerek, basın mensuplarının görüntü almasını engellemeye çalıştı","label":"magazine"} +{"text":"Hakan Peker 'taşgibi' Peker'in albüm fotoğrafları Koray Kasap'ın imzasını taşıyor. Türk pop müziğinin sevilen yorumcularından Hakan Peker, sürpriz bir çalışmayla hayranlarının karşısına çıkıyor. Yaz başında Taş Gibi adlı single'ını piyasaya çıkaran Peker'in, albüme adını veren \"taşgibi\" adlı parçasının dört farklı versiyonunu içeren yeni çalışması müzik marketlerdeki yerini aldı. Sözlerini Zeynep Önkaya'nın yazdığı 'taşgibi'nin düzenlemeleri Ozan Çolakoğlu, Feyyaz Kuruş ve Soner Kıvanç'a ait. Albümün yapımcılığını Turgay Korkmaz üstleniyor. Hakan Peker eylül ayında da yeni albümüyle hayranlarının karşısına çıkacak. ","label":"magazine"} +{"text":" Paris'e yerleşiyorlar Libyalı işadamı Tarek Kautini ile Hollandalı top model eşi Lisa Van Goinga'nın arasına kara kedi girmişti! Aralarında Murat Öztarhan'ın da olduğu dostları araya girerek çifti barıştırmayı başardı. Bir süredir Hollanda'da ailesinin yanında kalan Lisa, geçtiğimiz hafta İstanbul'a geldi. Tarek Kautini, İstanbul'a bir türlü alışamadığını söylediği eşi Lisa ile evliliğini devam ettirebilmek için Paris'e yerleşmeye karar verdiklerini söylüyor. Nişantaşı'nda rastladığım çift, The Ritz Carlton Oteli'nin rezidans bölümündeki evlerini boşaltmak için İstanbul'a gelmişler. Çift, artık temelli olarak ülkemizi terk ediyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Pekkan'ın evliliği 6 gün sürmüştü! Hande Ataizi ile Fethi Pekin'in mutlulukları neredeyse 24 saat bile sürmezken boşanma süresindeki rekor ise Ajda Pekkan'a ait. 1973'te Coşkun Sapmaz'la nikah masasına oturan Pekkan'ın evliliği 6 gün sürmüştü. 4 Ağustos'ta nikah masasına oturup, balayına çıkarken \"Evlilikte Mal Ayrılığı\" sözleşmesi nedeniyle tartışıp yolda ayrılan Hande Ataizi ile Fethi Pekin'in akıbeti 'ayrılmaya karar verdik' faksıyla belli oldu. Sosyete ve sanat çevrelerinde şimdi herkes, başından beri bu evliliğe karşı çıkan baba Ahmet Pekin'in gönlünden geçenin geç de olsa gerçekleştiğini söylüyor içinden... Yıllar önce benzeri bir durum süperstar Ajda Pekkan'ın da başına gelmişti. Ajda Pekkan, Zürih'te bir davette tanıştığı Adana'nın ünlü ailelerinden Sapmazlar'ın oğlu Coşkun Sapmaz'la, yıldırım aşkıyla 1973 yılında, gizli bir nikahla evlenmişti. Fakat o dönemlerde Zürih'te tekstil tahsili yapan Coşkun Bey'in babası bu evliliği duyunca kıyametleri koparmış ve yeni evliler mecburen 6 gün sonra boşanmak zorunda kalmıştı. Sonu mutlu biten de var Haziran ayında evlenen Ozan İçkale ile Özge Sabit'in düğünleri ise sonu mutlu bitenlere en iyi örnek. Nadire İçkale'nin oğlu Ozan İçkale ile Özge Sabit'in düğünleri, aslında geçen yıl eylül ayında Çırağan Sarayı'nda gerçekleşecekti. Ancak İçkale Şirketler Grubu'nun başında bulunan Ozan İçkale, düğünden bir gün önce evlilikten vazgeçmişti. Evliliğin son anda iptali, pek çok iddiayı da beraberinde getirmişti. Söylentilere göre anne Nadire İçkale, bu birlikteliğe başından beri sıcak bakmıyordu. Diğer bir iddia ise Ozan'ın \"Evlilikte Mal Ayrılığı\" sözleşmesi istemesi ve Özge'nin bu duruma sıcak bakmayıp \"kesinlikle hayır\" demesiydi. Ancak aralarındaki sorunları halleden çift 8 ay sonra Ankara'da görkemli bir düğünle evlendiler. Sonu böyle mutlu biten ilişkiler de yok değil tabii.","label":"magazine"} +{"text":"Görücü usulüyle tanıştık büyük bir aşkla evlendik İstanbul sosyetesinin en güzel kadınlarından biri olan Nedret Taciroğlu, 'Hayatımın prensi' diye tanımladığı eşi Ali Zafer Taciroğlu'na ilk görüşte aşık olmuş. 15 yaşında tanıştığı eşine olan hisleri 25 yıldır hiç değişmemiş. Nedret Hanım, \"Bütün güzellikleri onunla yaşadım diyor.... Bir dönem podyumlarda fırtına gibi esiyordu Nedret Taciroğlu... Zarafeti ve güzelliğiyle dikkatleri üzerine çekiyordu. Öyle ki Tokyo'da katıldığı güzellik yarışmasında dünya dördüncüsü olarak kendini mesleğinde kanıtladı. Taciroğlu'nun hayatı mankenlikten önce, ortaokul yıllarında değişti. 15 yaşındayken kendisinden 17 yaş büyük peynir fabrikatörü Ali Zafer Taciroğlu ile tanışan Nedret Hanım, uzun süren flört döneminin ardından dünyaevine girdi. İyi bir evlilik yaparak, sosyeteye geçtiği iddiaalarını kabul etmeyen Nedret Taciroğlu, \"Kökü Osmanlı'ya dayanan bir ailenin kızıyım. Annem 4 lisan bilir. Benim için ancak 'düzgün bir aileye gelin gitti' denebilir\" diyor. AYRILIKLAR BENİ ÜZER * Nedret Taciroğlu nasıl bir ailenin kızı? Bana çok düşkün bir ailenin kızıydım. Annem ev kadını, babam gümrük komisyoncusuydu. Babam, Antalya'nın Finike eşrafından ünlü bir ailenin oğludur. Annem ve babam ben on yaşındayken ayrıldılar. Bu yüzden ayrılıklar beni üzer. Babasız büyümenin yaşattığı duyguları çok iyi bilirim. Aile ve evlilik benim için çok önemlidir. * Manken olmaya nasıl karar verdiniz? Erenköy Kız Lisesi öğrencisiyken çevremdekiler manken olmam konusunda ısrar etti. Ben de üniversite bittikten sonra güzellik yarışmasına girdim. Milliyet'in güzeli lisan bilmediği için 76 yılında yarışma için Tokyo'ya gittim. Burada dünya dördüncüsü oldum. Podyuma ilk kez 17 yaşında çıktım. Gerçekten çok para kazanıyordum. Özellikle reklam filmlerinde oynuyordum. KİMSEYİ KINAMIYORUM * Podyumda yasaklarınız var mıydı? Gayet tutucu bir insandım. İç çamaşırı ve mayo kesinlikle giymedim. O zaman mayo giyen isimler belliydi. Bale eğitimim de olduğu için koreografileri de ben yapardım. Eşim beni podyumda izlemeye çok geldi. * Şimdiki mankenleri nasıl buluyorsunuz? Mankenlerimiz hepsi çok güzel. Ama o zamanlar bu kadar açıklık, saçıklık yoktu. Şimdi insanların değer yargıları değişti; kimseyi kınamıyorum. * Eşiniz Ali Zafer Taciroğlu ile nasıl tanıştınız? Eşimle 15 yaşında tanıştım. Orta sondaydım. Aslında görücü usulü tanıştık. Eşimle beni kayınvalidem tanıştırdı. Fakat eşim beni küçük buldu. Ben o yıllarda Erenköy Kız Lisesi'nde yatılı okuyordum. O zaman arkadaşlığımız devam etti ve 18 yaşından sonra beraber olmaya başladık. 25 yıldır birlikteyiz. * Ali Bey sizden yaşça büyük. 15 yaşındayken onunla nasıl anlaşıyordunuz? O zaman çocuktum ama yine de sohbet edebiliyorduk.. Evet, eşimle aramızda 17 yaş vardı. Eşim o zaman 32 yaşındaydı. Beni gerçekten çok küçük bulmuştu ama daha sonra nasip kısmet evlendik. EŞİM, İLK AŞKIM VE İLK FLÖRTÜM * Eşinize ilk görüşte aşık oldunuz mu? Eşime gerçekten çok aşık oldum. Onun için ağladım, zırladım. Onun için öldüm, bayıldım. Ben eşimle yoğun duygularla büyük bir aşkla evlendim. O duygularım hâlâ devam ediyor. Yoğun bir arkadaşlık yaşadık ve evlendik. Eşim ben olduğum için evlendi. Yoksa bekarlığın tadına alışmış bir insan kolay kolay evlenmez. 'Ben olmasaydım evde kalmıştın' diyorum o da gülüyor. Biz de aşk hiç bitmiyor. Allah korusun ama boşansam yine kocamla evlenirim. 25 yıldır birbirimizden saygıyı ve sevgiyi eksik etmedik. Görücü usulü tanıştığım için bazı etapları geçmiştim. Yılbaşı gecesi evlenme teklifi etti. Benim ilk aşkım ilk flörtüm. Bütün güzellikleri onunla yaşadım. Kocam çok esprili ve şakacıdır. Eşim çok doludur, IQ' su çok yüksektir. Gösterişten hiç hoşlanmaz. ALİ, HAYATIMIN PRENSİDİR * 25 yıldır bitmeyen aşkın formülü ne? Ben 25 yıldır eşimin üstüyle başıyla, sabah ne giyeceğine kadar ilgilenir, herşeyi önüne koyarım. Her akşam oturur onunla sohbet ederim. Üç gün de bir ona yaptıklarımı anlatırım. Ben evime çok düşkünüm. Yemeğimi hazırlar, ütümü yaparım. Evdeki kadın ütü yapsa bile ben tekrardan aynı ütüyü yaparım. Yemek kurslarına gittim. Yedi sene dinler tarihi okudum. Kendimi geliştirmek adına herşeyi yaptım. İtalyanca kurslarına gittim. * Kendinizi hiç Külkedisi'yle özdeşleştirdiğiniz oldu mu? Ben Ali ile evlenip bu eve gelmedim ki? Ali'nin Hisar'daki iki odalı koca balkonlu evine gittim. Bir süre kirada oturduk. Ben dört yıl sonra bu eve taşındım. Yani ertesi gün kendimi bu sarayın içinde bulmadım. Ama evet, benim hayatımın prensi Ali oldu. Benim için 'düzgün, güzel bir aileye gelin gitti' diyebilirsiniz. Çünkü, ben onun ailesiyle gurur duyuyorum. ANNEM DÖRT LİSAN BİLİR * Mankenliği evlilikle birlikte mi bıraktınız? Mankenlik çok uzun sürmedi. İki buçuk yıl mankenlik yaptım. Ben çok derli toplu güzel bir mankendim. Mankenlikten para kazanıyordum. 19 yaşında da deri işine başladım. Bir arkadaşım bana \"Benim çok ihtiyacım var, sen çok zevkli şeyler yapabilirsin. İki makinası olan bir atölye satılıyor, almak ister misin?\" dedi Pangaltı'daki atölyeyi satın aldım ve ardından mankenliği bıraktım. * ...Ve evliliğinizle birlikte bambaşka bir dünyanın içine girdiniz... Ben mankenlikten sonra sosyeteye girmedim ki? Ben aç ve açıkta değildim ki? İyi bir ailenin oğlu benimle evlendi de ben bu hale geldim diye birşey söz konusu değil. Ben başka bir dünyada değildim ki! Benim ailem Osmanlı'dan gelmedir. Annem dört lisan konuşur, anneannem de aynı şekilde. Dedem paşadır. Kendimize göre bir düzenimiz vardı. Ben bebekken Mercedes'e binerdim. Ben, Gültepe'nin arka sokaklarında oturup da bu hayatı görmüş geçirmiş değilim. Bizim de beyaz eldivenli garsonlarımız oldu. Kabul etmeliyim ki, eşimin ailesi İstanbul'un köklü ailelerinden biri. Atatürk'e ilk uçağı, benim kayınvalidemin babası hediye etmiş. İyi bir aile, düzgün insanlar. Görümcelerimin hepsi tahsillidir.. * Katıldığınız davetlerde dikkat çekmeyi sever misiniz? Biz aklı başında mazbut bir hayat yaşarız. Benim öyle taşlarım, pırlantalarım olsun diye bir isteğim yok. Ama genç kızken bunlara çok meraklıydım. Kapalı Çarşı'dan çıkmıyordum. Annemin döneminde davetlere giderken şapkalar takılır, çok şık gidilirdi. Bir davette şapka taktım, o çok dikkat çekti ve konuşuldu. Ben bunu istemiyorum.","label":"magazine"} +{"text":"Samimiyetimiz yanlış anlaşıldı -------------------------------------------------------------------------------- Show TV'de yayınlanan 'Cennet Mahallesi' adlı dizide başrol oynayan Alişan ile Çağla Şıkel, aralarında çıkan aşk dedikodularını yalanlayarak, samimiyetlerinin yanlış anlaşıldığını söylediler. Dizinin ilk gününden itibaren Çağla Şıkel ile samimi bir dostluk sergilediklerini belirten Alişan, 'Samimiyetimiz yanlış yorumlanıyor. Aramızda aşk yok' dedi. Şıkel de, 'Her dizide aşk dedikoduları mutlaka çıkıyor ama bu defa fazla uzun sürdü' dedi ","label":"magazine"} +{"text":"Sevgilisi başucundan ayrılmadı Film çekimleri sırasında rahatsızlanarak Amerikan Hastanesi'ne kaldırılan ve apandisit ameliyatı olan Azra Akın taburcu oldu. Azra, hastanede yatarken sevgilisi Kıvanç Tatlıtuğ'un bir an olsun yanından ayrılmadığını duydum. Hatta Kıvanç'ın annesi Nurten Hanım da müstakbel gelinin başucunda beklemiş. Film çekimlerine ara veren Azra, Akaretler'deki Housez Apartments'daki dairesinde bir hafta istirahat edip ardından da her şeye kaldığı yerden devam edecek. Bu arada Kıvanç ile annesinin Azra'ya şefkati evde de aynen devam ediyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Kıbrıs'ta kumarsız tatil Girne'nin ortasında The Colony Hotel farkı, plajı, lokantası ve eğlencesiyle Escape, keyifli bir akşam için The Brasserie, THY acınacak halde, limanda Chimera, The Harbour Clup Efendim, Allah'ın sıcağında, hele hava sıcaklığı gölgede bile 45 dereceyken Kıbrıs'a gitmeyi çılgınlık olarak nitelerdim. Kumar oynamadığım için Kıbrıs'da tatil bana zaten pek cazip gelmez. Kıbrıs'a hep bir nedenle gitmiştim bugüne kadar. Çok sevdiğim sanatçıların konserleri gibi. Bence bu mevsimde tatil Çeşme, Bodrum, Marmaris, Antalya'da filan olabilir. Ya da biraz ukalaca olacak ama Cannes, Nice, Maldiv, Phuket, Kanarya Adaları, Dubai, Monte Carlo'da. Ama modanın duayeni sevgili Yıldırım Mayruk ve çocukluk arkadaşım olan ortağı Barbaros Şansal teklif edince dayanamadım.Evet, gezimiz başlıyor. Geçen perşembe günü çıktık yola. 20.30 THY uçağı bir saat rötar yaptı. Biz de dış hatlarda CIP Salonu'nda karşılaştığımız çok eski dost sevgili Leyla Maşulam ile sohbet ettik. Leyla programlarını yaptığı Merit Dynasty'ye gidiyormuş. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Ama uçağa binince başka bir sürprizle karşılaştık. Arıza varmış. Bu sefer pistten döndük, bir saat rötar da o sürdü. Hosteslerden kolonyalı mendil istedim, onun kalktığını, peçete verebileceklerini söylediler. Uçakta Esenyurt eski Belediye Başkanı Gürpüz Çapan vardı. Kültürlü ve hoşsohbet bir adam. Döndüğümde sevgili kankam Yazgülü Aldoğan'a sordum, Gürbüz Bey, Esenyurt için çok önemli adımlar atmış. O bölgeyi gecekondu yeri olmaktan kurtarmış. Adama büyük haksızlık yapıldığını söyledi. Gürbüz Bey şu an 15. baskıya giren 'Yaşanmış Şehir Hikayeleri -1' adlı kitabımı çok beğendiğini söyledi. POSTA'daki köşemi de keyifle takip ediyormuş. Bana ısrarla \"Sen çok okunan bir yazarsın. İzmirli'sin. Ben İzmir'i çok seviyorum. Sana yardım edeyim, İzmir'le ilgili bir belgesel kitap çıkar\" dedi. Teklif güzel ama zor. İkinci kitabın hazırlıklarına bile daha başlayamadım. Neyse, Ercan Havaalanı'na indiğimizde Leyla \"THY'de insanın değeri yok. Sefer yapan pek çok uçak arızalıymış. Allah'a emanetiz\" deyince şaşırdım. Hostes arkadaşlarımı aradım. Onlar da THY'nin bittiğini ama yapacak hiçbir şeylerinin olmadığını söylediler. Pek çok uçak bakım ve onarım yapılmadan uçuyormuş. Ama yeni havaalanını beğendim doğrusu. Çok şık. Tek sorun, CIP Salonu yapılmamış olması. Sevgili okul arkadaşım, hemşerim, yüreği güzel insan, kalacağımız The Colony Hotel'in casinosunun menajeri ve halkla ilişkiler koordinatörü Nurper Pars siyah bir limuzin göndermiş. Bu arada The Colony'deki rezervasyonu 25 yıllık arkadaşım ve meslektaşım olan Akmerkez Shopvizyon Dergisi Yazı İşleri Müdürü Ümit Beyazıtlı yaptı. Hem de otel doluyken. 45 dakika sonra, herkesin övgüyle söz ettiğ The Colony Hotel'e geldik. Açıldığında görmüş ve hayran kalmıştım zaten. Parlayan yıldız; Colony Seçkinlerin buluşma noktası olan The Colony Hotel'in Yönetim Kurulu Başkanı Erbil Arkın gerçekten büyük emek ve para harcamış. Ama değmiş. Her şeyi kolay beğenmeyen sevgili Yıldırım ve Barbaros da çok beğendiler. Kaldığımız üç gün süresince de otel personelinden övgüyle söz ettiler. Bir kere otelin konumu muhteşem. Tesisin mimari projesi Z. Necati Özkan Mimarlık Ofisi'ne ait. İç dekorasyonun dizaynı ise dünyaca ünlü İngiliz firması RPM imzasını taşıyor. Yakında golf sahası ve at çiftliği de hizmete girecek. Otel gibi beş yıldızlı olan casinosu ise Erbil Akın'ın da dediği gibi Nevada Çölü'ndeki Las Vegas'ı konuşturacak kadar zengin. Otel 13. yüzyıl mirası olan tarihi liman ve Bizans kalesine komşu. Canınız sıkıldığı an şehrin merkezinde, çarşının içindesiniz. Odanızda yok, yok. Otelin Genel Müdürü Fredrick Heiss tam bir İngiliz centilmeni ve işini çok iyi biliyor. Mutfak şefleri Aydın Day ve Mesut Öztürk'ün yemekleri kusursuz. Zaten mönüyü 15 yıldır Kıbrıs'da olan Javeclin Smith adlı bir kadın şef hazırlıyor. Rezervasyon şefi Ebru Karaca çok kibar. Yiyecek-içecek menajeri olan İzmirli Cevdet Özalp, restoran şefi Murat Öztürk, salon şefleri Ünsal Çağlar ve Uğur Köşeli de mükemmel çocuklar. Casino zaten işinin ehli, muhteşem bir hanımefendiye teslim; Nurper Pars. Personelin neredeyse tamamı İzmirli; Cevdet Özalp, Cenk Karasoy, Hakan Sezel, Hakan Melek, İlkay Gürson, Tuncay Turhan, Ferdal Tavus, Osman Nuri Erten, Mehtap Duymaz... Otel şehrin merkezinde ama gürültü sıfır. Bir de odalardaki kalın siyah perdeler sayesinde ışık girmediği için derin uyuyorsunuz. Bizden üç gün önce Safran'ın patroniçesi Aslı Altan, eğlence dünyasının harika çocuğu mimar Mahmut Anlar, Buz'un ortağı Ender Esen ve benim sevgili Galatasaraylım Suat Kaya ile ailesi otelde tatil yapmışlar. The Colony Otel'in telefon numarası +90 (0) 392 815 15 18. Escape çok keyifli Odalarımıza yerleşip kendimizi sokağa attık. Hem de saat 23.40 olmasına rağmen. Daha önceki gelişlerimden sevgili arkadaşlarım Daren Ahmet ve Murat Batum'un işlettiği, Daren'in babasının ortak olduğu Rocks Hotel'in altındaki barlara gitmiştim. Çok hareketli oluyordu ama dağılmış. Bir masada iki tanıdık gördüm; Biri sosyetenin genç ve yakışıklı iş adamlarından Selim Hamamcıoğlu, diğeri Alarko Holding'in dünya beyefendisi turizm koordinatörü olan sevgili Edip İlkbahar. Selim Hamamcıoğlu villa, otel ve daire yapıyormuş. Başka yatırımları da varmış. Edip de gelişen Kıbrıs'a ALARKO olarak neler yapabileceklerini araştırmaya gelmiş. Aynı masada Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın dünya şekeri torunu Can vardı. Nişanlısı Pınar'ın Saint Tropez adlı bir Fransız restoranı varmış ama gitmek için vaktimiz olmadı. Can'dan, yemek yiyebileceğimiz popüler adresler istedim. Can plaj olarak Escape, Camelot ve Deniz Kızı'nı önerdi. En iyi balığın da Anı ve Yelken'de bulunduğunu söyledi. Adres ise popüler bir restoranmış. Daha önce iki kez gitmiştim Yelken'e. Gerçekten servis, mezeler ve balık çok iyiydi. Hatta bir keresinde sevgili Hülya Avşar ve annesi Amiral (Emral Avşar) ile balık yemiş, çok da keyif almıştık. Gelelim tekrar Rocks Bar'a. Sevgili Daren, hemen belirteyim, servis yapan garson başarısızdı. Biz sohbet ediyoruz diye iki masanın hesabını tek fişte topladı. Sonuçta içtiğimiz bir su, bir gazoz, iki viski Barbaros'a 140 milyon liraya patladı. Otele döndüğümüzde saat 02.30'du. Alkol almadığımız için sabah zımba gibi kalktık. Kahvaltıyı otelin açık büfesinde yaptık. Mönü çok zengindi. Öğleden sonra en popüler beach club olan Escape'e gittik. Alsancak'taki Yavuz Çıkarma Plajı'nda. Çok kaliteli bir yer. Giriş 6 milyon lira. Çok büyük olduğu için şezlong bulmak sorun olmadı. Burada da bir İzmirli'ye denk geldik; Salon şefi Murat Özdek. Escape'in işletmesini Volkan Bilgin ve Ümit Çakmak yapıyor. Alakart restoranı da var ve yemekler güzel. Akşam barda parti vardı, gidemedik. Denizi harika. Benim gibi yüzme bilmeyenler için ideal. Gidiyorsun, gidiyorsun, boyunu geçmiyor. Servis mükemmel. Öğle yemeğini beach restoranda aldık. Fiyatları İstanbul'un aynı ayardaki yerlerine oranla bedava. Her şey çok lezzetli üstelik. Biz ortaya bir tavuk, buranın meşhur peyniri olan hellim ilaveli salata ve dört peynirli pizza söyledik. Mönüde her çeşit kebap, makarna, balık, sandviç var. Kişi başı içecek dahil, 20 milyon liraya doyarsınız. Alakart restoranı saat 20.00-02.00 arasında açık. Ama mutfak 23.00'de kapanıyor. Fiyatları ehven. Kişi başı güzel bir yemek ve içkiye, 30-50 milyon verirsiniz. Bu arada müzik, bizim beach kulüplerdeki gibi çıldırtmıyor insanı. Hoş, dinlendirici. Kıbrıs'a gittiğinizde Escape'e uğrayın. Keyif alacaksınız. Telefon numarası (0392) 821 83 30. Sıkılınca yarım saatlik mesafedeki Deniz Kızı'na da geçebilirsiniz. The Brasserie keyifli İkinci gece akşam yemeğini Yıldırım ve Barbaros'un daha önce gidip çok beğendiği Cafer Ağa Camii'nin bitişiğindeki The Brasserie Restaurant & Cafe Bar'da yedik. Önce limanda tur attık. Otelden limana inen yolda inşaat var. Her taraf toz toprak içinde, zor yürüyorsunuz. Bu işleri turizm mevsiminde yapmaları pek akılılca değil. Liman çok hoş ama ışıklandırma zayıf. Neredeyse göz gözü görmüyor. Girne deniz ve dağ manzaraları, lüks konaklama tesisleri, tertemiz plajlarıyla keyifli bir tatil yöresi. Bizanslılar tarafından inşa edilen kaleye Lüsinyanlar ve Venedikliler döneminde ilaveler yapılmış. Kaledeki Batık Gemi Müzesi'ni mutlaka gezin. Daha önce gitmiş, en eski ticaret gemisini ilgiyle seyretmiştim. Yatların barındığı at şeklindeki tarihi limanı da beğenirsiniz sanırım. Geçen yıl ekranların harika çocuğu sevgili Can Tanrıyar ve sevgilisi olan genç assolist Petek Dinçöz ile birlikte oradaki The Harbour Clup'da yemek yemiş, çok beğenmiştim. Yer şık, servisi de iyi. Ama bu kez sadece içki alacağımız için Liman'da olan Chimera Bar'a oturduk. Kıbrıslı üç genç; Fırat, Gören ve Ali çok güzel müzik yapıyorlar. Garson Selahattin tipik Kıbrıslı, yüzü hep gülüyor. O kadar keyifliydik ki karnımız acıkmasa kalkmaya yeltenmeyecektik. The Brasserie'de sadece İngilizler vardı. Zaten patroniçe Carol Wickstead, şef Richard Mottram da İngiliz. Çalışanlar ise Pakistanlı. Hepsi de yüksek okul mezunu gençler. Seçimi şefe bıraktık. Ortaya avokadolu karides kokteyl, somonlu makarna ve Grek salata geldi. Hepimizin ana yemekteki tercihi et oldu. Kimimize susamlı, kimimize özel tatlı soslu et geldi. Birbirimizden lokma çaldık. Ama ben etlerden pek keyif almadım doğrusu. Fakat tatlılara diyecek söz bulamıyorum. Krem brule, mus şokolo ve hindistan cevizli sıcak kek kusursuzdu. Fiyatlar, pound. Üç kişi, bir şişe şarap dahil, 160 milyon lira verdik. Ama atmosferi o kadar hoştu ki değdi. Efendim, bugünlük Kıbrıs Girne bu kadar. Kısmetse çarşamba günü sizlere Girne'de tanıdığım Oğuzhan'dan sözedeceğim ve kısa bir Gazimağusa turu attıracağım. Sevinçleriniz okyanuslar, üzüntüleriniz ise kum tanesi kadar olsun. Yarın Pazar POSTASI'nı bayinizden istemeyi unutmayın lütfen. ","label":"magazine"} +{"text":"Kurtlar Vadisi’ndeki ‘Çakır’ tiplemesiyle ekranlara gelen Oktay Kaynarca, yeni yayın döneminde yepyeni bir projeyle sevenlerinin karşısına çıkacak. Kaynarca, senaryonusu Safa Önal’ın yazdığı bir projede yeniden kamera karşısına geçecek. 15 gün sonra çekimlerine başlanacak olan ancak henüz adı belli olmayan bu dizide Kaynarca, tıpkı Çakır gibi bir tetikçiyi canlandıracak. Yönetmenliğini Ümit Efekan’ın yapacağı, İbrahim Mertoğlu’nun yapımcı olduğu dizide Oktay Kaynarca, her şeyi tek başına halletmeye çalışan mert bir genç rolünde izleyicinin karşısına çıkacak. Yılmaz Güney’in 1971 yılında yönetip başrolünü de Filiz Akın’la paylaştığı, kabadayı Fırat’la balerin Çiğdem’in aşk öyküsünü konu alan ‘Umutsuzlar’ filminden esinlenen dizide, Tetikçi olan Oktay Kaynarca’nın sevdiği kadını ise ‘Zerda’ dizisindeki rolüyle tanınan Ece Uslu oynayacak. ","label":"magazine"} +{"text":"NY yolcusu Lübnan asıllı dolar milyoneri Reza Ailesi'nin bankacı oğlu Olivier ile geçen yıl Paris'te nikah masasına oturan Yosun, eylül ayında ilk bebeğini dünyaya getirecek. Reza çiftinin bebeklerinin cinsiyeti erkek. Gerçek ismine henüz karar veremeseler de Yosun oğlunun göbek adını, rahmetli babasının da ikinci adı olan Ata olarak belirledi. Salı günü 15 günlük St. Tropez tatilinden dönen Ender Mermerci'nin ay sonunda da kızı Yosun'un yanına New York'a gideceğini duydum. İlk torununu kucağına alacağı için mutluluktan ayakları yere basmayan Ender Hanım, üç ay boyunca kızının yanında kalacakmış","label":"magazine"} +{"text":"Sevil Sabancı, babası Sakıp Sabancı'nın vefatından sonra ortalarda görünmemişti. Nisan ayından bu yana İstanbul gecelerinde bir kaç önemli davet hariç dışarıya çıkmayan Sabancı, tam 3 ay sonra ilk kez eğlendi. Önceki gece, kızı Melisa ve bir kaç yakın arakadaşıyla birlikte Ortaköy'deki Angelique Bar'a giden Sabancı, yemek yiyip dostlarıyla hasret giderdi. Geç saatlerde mekandan çıkan Sabancı, daha sonra geldiği ekiple birlikte gece kulübünden ayrıldı. ","label":"magazine"} +{"text":"Hızlı özel yaşamıyla tanınan ünlü oyuncu Arzu Yanardağ, artık olgunlaştığını söyleyerek yakında evleneceği müjdesini de verdi. Tatil Aşkları dizisinin başarılı oyuncusu Arzu Yanardağ, kendisi gibi oyuncu olan sevgilisiyle yakında evleneceğini söyledi. Geçmişinde yaşadığı yanlış ilişkiler yüzünden şimdiki sevgilisinin de insanlar tarafından aynı kefeye koyulduğunu söyleyen Yanardağ, ‘Bu kez ilişkim hepsinden farklı ve çok mutluyum. İnsanlar geçmişe bakıp beni ve sevgilimi anlamaz oldular ama durum şimdi çok farklı, çok mutluyuz ve anlaşabildiğim bir insan. Evlenmek istememin diğer bir sebebi ise, insanların bana ve özellikle ona saygı göstermelerini sağlamak. Eğer evlenirsem, işin ciddi olduğunu ve onun gerçekten iyi bir insan olduğunu tam anlamıyla kavrayacaklar. Kendimi zaten evli biri olarak görüyorum ama insanların geçmişe bakıp bugünü değerlendirmesi ve bize saygı göstermemeleri beni evlenmeye zorluyor. Evliliğin kağıt üstünde olduğuna inanmıyorum ama bunu yapmak zorundayım’ diyor. Geçmişte kimilerine göre marjinal bir yaşantı sürdüğünü, ancak bu yaşantıdan zararlı çıkanın hep kendisi olduğunu söyleyen, bu arada yaşadıklarından pişmanlık duymadığını da ekleyen Arzu Yanardağ, ‘Yaşadıklarımın arkasındayım, hepsi ben istedim diye oldu. Kendimi suçlu hissetmiyorum ve bu sefer kendimi daha olgunlaşmış olarak görüyorum. Dizilerdeki başarım, herkes tarafından fark ediliyor. Ciddi teklifler gelmeye başladı. İyi bir oyuncu olup yuvamı kuracağım. Yükseklerde gözüm yok, sadece işim ve aşkım var. Kimsenin benim hakkımda ne düşündüğü beni ilgilendirmiyor’ diyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Hande Ataizi gizlice evlendi Hande Ataizi1.5 yıldır birlikte olduğu sevgilisi avukat Fethi Pekin ile dün Ritz Carlton Oteli'nde aile arasında yapılan nikahla evlendi. Otelin residance bölümünde Pekin'in kendisine ait olan dairede 19.30'daki kıyılan nikaha gazeteciler alınmadı. Aile arasında alınan kararla basına hiçbir şekilde görüntü ya da fotoğraf verilmeyeceği açıklandı. Fethi Pekin'in babası Ahmet Pekin oğlunun Hande Ataizi ile evlenmesine karşı çıkıyordu","label":"magazine"} +{"text":"Sürpriz aşk! Işıl Sarraf'la bir dargın bir barışık sürdürdüğü ilişkisini noktalayan Sinan Akıman'ın yeni bir aşka yelken açtığını duydum. Akıman'ın son gözdesi, Ozan Doğulu'nun eski sevgilisi Ayşe Hatun Önal. İlk duyduğumda bu ilişki bana çok tuhaf gelse de, görenlerin söylediğine göre aşk bacayı çoktaaan sarmış. Oysa Sinan Akıman, Işıl Sarraf ile yaşadığı yasak ilişki uğruna, eşi Başak Hanım'dan boşanmış, Garanti Bankası'ndaki hazineden sorumlu birim müdürlüğü görevini de kaybetmişti. Yani Akıman, sırf Sarraf ile birlikte olmak için onca riske girmişti. Bu ilişki benim kafamı karıştırdı ama akıbetini yaşayıp göreceğiz! ","label":"magazine"} +{"text":"İlk 100 çapkına girmem çok doğal Bodrum’da tatiline devam eden Yılmaz Erdoğan, çarşamba günü piyasaya çıkan Haftasonu dergisinin yaptığı araştırmada ‘Çapkın Türk erkekleri’ listesinde yer almasını doğal olarak karşıladı. Reklam kampanyasında yer aldığı Pepsi’nin çekilişinde BMW cabriolet otomobil kazanan Huriye Bircan’a Bodrum Havana Beach’te düzenlenen basın toplantısında anahtarı teslim eden Erdoğan, gazetecilere çapkınlar listesinde kaçıncı olduğunu sordu. Listenin alfabetik sıra ile yazıldığını öğrenen Erdoğan, ‘Benim birinci olmam lazımdı’ diyerek espri yaptı. Erdoğan daha sonra, ‘Şaka bir yana ilk 100’e girerim’ dedi ","label":"magazine"} +{"text":"Başarısız olabilirim ama bu beni yıldırmaz Yeni dizisinin tanıtımında, son günlerde hakkında çıkan olumsuz eleştirilere yanıt veren Özcan Deniz, ‘Albümün satışı çok iyi gidiyor. Konserlerim doluyor. Ama buna rağmen saldırıyorlar. Evet ben başarısız da olabilirim ama bu beni asla yıldırmaz’ dedi. Yönetmenliğini Andaç Haznedaroğlu’nun yaptığı, senaryosunu Mahinur Ergun’un yazdığı, başrollerini Özcan Deniz, Naz Elmas, Burcu Kara, Nebahat Çehre ve Demir Karahan’ın üstlendiği ‘Haziran Gecesi’ adlı yeni dizinin tanıtımı önceki gün Topkapı Sarayı’nın yanındaki eski Darpane binasında yapıldı. Kanal D’nin yeni dizisinin senaryosuna ve kadrosuna çok güvendiğini söyleyen Özcan Deniz, ‘Bu sene bir şey çekmeyi düşünmüyordum. Ama bu proje beni çok heyecanlandırdı. Çok güzel bir ekiple bir araya geldik. Bu projeye hayır demek ya da kayıtsız kalmak imkansızdı’ dedi. Deniz, son günlerde kendisi hakkında çıkan ‘Boş alanlara konser veriyor’ tarzındaki eleştirilerin de gerçeği yansıtmadığını söyledi. Deniz, şunları söyledi: ‘Albümüm şu an 420 bin satış rakamına ulaştı. Ben 15 yıldır bu camiadayım, hiçbir albümüm bu kadar kısa bir sürede bu başarıyı yakalayamadı. Geçenlerde Taksim’de 20 bin kişiye seslendim, ‘1000 kişiye konser verdi’ dediler. Kimileri başarılarımı çekemiyor ve saldırıyorlar. Ben başarısız olabilirim ama bu beni asla yıldırmaz. Yeniden ve yeniden işimin başına dönerim. O yüzden eleştirirken insaflı olmak lazım.’ ÇEHRE SİNİRLENDİ Özcan Deniz, dizideki rol arkadaşı Burcu Kara ile aşk yaşadığı yönündeki iddiaları reddetti. Basın mensuplarının bu yöndeki ısrarlı soruları ise yıllar sonra setlere dönen Nebahat Çehre’yi kızdırdı. Çehre, basın mensuplarından diziyle ilgili soru sormalarını istedi ","label":"magazine"} +{"text":"Ali beklerken sıkıldı Bodrum şu günlerde özellikle hafta sonu büyük bir yoğunluk yaşıyor. Özel havayolu şirketlerinin de çoğalmasına rağmen günler öncesinden bile yer bulmak hayal oluyor. Yer bulanları da bu kez havaalanı salonlarında rötar çilesi bekliyor. Tiyatrocu Demet Akbağ da bir hafta sonu İstanbul'a dönebilmek için 2 saat beklemek zorunda kaldı. Çok sıkılan oğlu Ali'yi omuzlarında eğlendirmek de baba Zafer Bey'e düştü","label":"magazine"} +{"text":"Beş farklı masaldan esinlenilerek çekilen ‘Anlat İstanbul’ filminde rol alan Dünya Güzeli Azra Akın, cuma gecesi yapılan çekimler sırasında rahatsızlanarak Amerikan Hastanesi’ne kaldırıldı. Önceki geceyi hastanede geçiren Akın’ın annesi Ayda Akın, gelişmelerle ilgili şu bilgiyi verdi: ‘Cuma akşamı 21.00’de beni aradı. O günkü çekimlerin çok güzel geçtiğini söyledi. 23.00’te karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi şikayetleri olduğunu söylediği ikinci telefon görüşmesini yaptık. Ağrıları dinmeyince, 03.00 civarında Amerikan Hastanesi’ne kaldırdık. Kontrolleri devam ediyor ","label":"magazine"} +{"text":"Filiz Akın kanser mücadelesini kitapta anlatacak Türk sinemasının ünlü sanatçısı Filiz Akın, kanserle olan mücadelesini ‘Yaşama Dönüş’ adını verdiği kitabında anlatacak. Nisan ayından beri Houston’daki M.D. Anderson Kanser Merkezi’nde kemoterapi ve radyoterapi tedavisi görmeye başlayan Filiz Akın, tedavi süresince yaşadıklarını ‘Yaşama Dönüş’ adlı kitapta topluyor. Hastalığa yakalandığı andan itibaren yaşadıklarını not alan ve gazete yazılarıyla duygularını hayranlarıyla paylaşan Akın, gelen yoğun istek üzerine bir kitap yazma kararı aldı. Ülkemizde yılda yaklaşık 100 bin kişinin kansere yakalandığını ve hem hastaların, hem de hasta yakınlarının yaşadıklarını çok iyi anladığını belirten Filiz Akın, bunu paylaşmanın önemli ve gerekli olduğunu söyledi. Üç yayınevinden teklif alan Filiz Akın’ın daha önce de ‘Güzellikler Merhaba’ adlı kitabı yayınlanmıştı. Yaşama Dönüş’ün yılbaşından önce piyasaya çıkması bekleniyor. ","label":"magazine"} +{"text":"BJK Başkanı Yıldırım Demirören'in amcası Bilgin Demirören, ailesinin tüm itirazlarına rağmen kendisinden yaşça küçük sevgilisi Ebru Yener'den vazgeçemiyor. Bodrum Divan Palmira'da tatil yapan iki sevgili çifte kumrular gibi... İkili, sonbaharda evlenmeyi planlıyormuş. Her an el ele göz göze olan Demirören ve Yener şimdiden balayında gibiler.","label":"magazine"} +{"text":"Görevimiz Tehlike başka bahara kaldı Aktör Tom Cruise’un üçüncü kez kamera karşısına geçeceği ‘Görevimiz Tehlike-Mission: Impossible 3’ filminin çekimleri gelecek yıla ertelendi. BBC’nin internet sitesinde yer alan habere göre, Cruise ve Scarlett Johansson’ın başrolünü üstlendiği filmin, Tom Cruise’un başka bir yönetmen bulunmasında ısrarı yüzünden ertelendiği ortaya çıktı. Berlin’deki Babelsberg stüdyosunun sözcüsü, filmin planlandığı gibi Ağustos ayının sonunda çekimlerinin başlamayacağını, 2005 yılının yaz aylarının yeni hedefleri olduğunu bildirdi. ‘Görevimiz Tehlike’ filminin üçüncüsünde Tom Cruise’a Kenneth Branagh ve Scarlett Johansson eşlik edecek. Filmin tahmini bütçesi 150 milyon dolar olarak belirlendi ","label":"magazine"} +{"text":"Bol şarkıcılı, uzaylı bir kaçırma hikayesi -------------------------------------------------------------------------------- Erzurum'da önceki akşam konser veren 5 şarkıcı ve bir gazeteci, garip bir şekilde ortadan kayboldu. Grubun, konser sırasında gökyüzünde beliren ışıklı cisme bakmak için otelden ayrıldıkları ileri sürüldü: Bir diğer iddia ise kafaları karıştırdı: Şaka programı için gizleniyorlar. Bir şirket tarafından önceki akşam Erzurum'da 'Yıldızlar Geçidi' adlı bir konser düzenlendi. Konserde şarkıcılar Filiz Karataş, Tayfun Duygulu, Kadir Tapucu, Güngör Coşkun ve Medet Gündüz sahneye çıktı. Konser sonrası Erzurum Palan Otel'e giden şarkıcılarla gazeteci Demirhan Hararlı, resepsiyon görevlisine, 'Biraz hava alıp geleceğiz' diyerek mekandan ayrıldı. Şarkıcıların konser sırasında gökyüzünde gördükleri ışıklı cisme bakmak için otelden ayrıldıkları öne sürüldü. Ancak grup bir daha otele dönmedi. Organizatör Ahmet Temuçin, cep telefonlarından aradığı şarkıcılara ulaşamadı. Olay sonrası Erzurum polisi, araştırma başlattı ve kaybolduğu bildirilen kişilerin eşkallerini telsiz anonsuyla ekiplere bildirdi. ŞAKA İDDİASI Ancak grubun bir televizyon kanalında yayımlanan şaka programı için gizlendikleri, daha sonra 'Bizi uzaylılar kaçırdı' diye ortaya çıkıp sansasyon yaratmayı hedefledikleri ileri sürüldü. Konser sırasında gökyüzünde beliren ışıklı cismi gören şarkıcı Filiz Karataş'ın dikkatleri uzaylılara çekmek için 'korkudan bayıldığı', bunun da oyunun bir parçası olduğu kaydedildi ","label":"magazine"} +{"text":"The Interpreter’ adlı filminin öpüşme sahneleri çekilirken, Nicole Kidman’ın başını başka tarafa çevirdiği görüldü. Kidman, setteki prodüktöre, ‘Penn’in nefesi sigara kokuyor. Sanki bir kül tablasını öpüyorum’ dedi. Ancak, Nicole Kidman, Penn’i incitmek de istemedi. Kidman, soyunma odasına gitti ve bir kutu nane şekeri ile döndü. Kidman, Sean Penn’e, ‘Öpüşme sahnesinden önce bunlardan birkaç tane ye’ dedi. Sean Penn, durumu anladı ve özür diledi. ","label":"magazine"} +{"text":"2 Eylül'de evleniyorlar Flört etmeye başladıktan bir hafta sonra yakın arkadaşlarına evlendiklerini söyleyen, basında yer alınca da yalanlayan Tuba Ünsal ile Cem Cantaş, nihayet ilişkilerini resmileştiriyor! 4 Eylül Cumartesi günü evlenmek isteyen çift, nikâh dairesinin yoğunluğundan dolayı mecburen 2 Eylül'e gün almışlar. Tansa-Can Ekşioğlu çiftinin başlattığı modaya uyan çift, 2 Eylül'de nikâh defterini imzalayıp, düğünlerini önümüzdeki yaz yapacaklarmış. Arkadaşlarının da Tuba'ya görkemli bir bekarlığa veda partisi düzenleyeceğini duydum. Ne diyelim Allah mesut etsin... ","label":"magazine"} +{"text":"Green Card’ı çekecekti ‘green card’ını kaybetti Green Card adlı dizinin çekimleri için New York’a gitmeye hazırlanan yapımcı ve yönetmen Abdullah Oğuz, ‘green card’ını (Yeşil kart) kaybettiği için Amerika’ya gidemedi. Amerika’da yaşayan Türk gençlerinin hikayesini konu alan ‘Green Card’ın çekimlerini yapacak ekip geçen pazar günü Atatürk Havalimanı’nda buluştu. Abdullah Oğuz, Kıvanç Tatlıtuğ, Asmalı Konak’ın ‘Ayşe Melek’i Efsun Alper ve yapım ekibi uçağa binerken, Abdullah Oğuz green card’ını (Yabancı ülke vatandaşlarına Amerikan vatandaşlığı sağlayan kart) kaybettiğini farketti. Dizi ekibi Amerika’ya giderken, Abdullah Oğuz İstanbul’da kaldı. Amerikan konsolosluğuna başvuran Oğuz, olumlu bir sonuç elde edemedi. New York’taki ekip, Oğuz’un yolunu gözlüyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Bir yıldız kaydı! İlk kadın opera sanatçısı Semiha Berksoy, 94 yaşında öldü. Berksoy, geçen ay bir kalp ameliyatı geçirmişti İlk Türk kadın opera sanatçısı ve ressam Semiha Berksoy, öldü. Geçen ay kalp ameliyatı olduğu Memorial Hastanesi'nde tedavisi süren Berksoy dün saat 05.00 sıralarında vefat etti. 75. sanat yılında olan Berksoy, yarın AKM'de düzenlenecek tören ve Teşvikiye Camii'nde öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından Çengelköy Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Ameliyatının ardından basın mensuplarıyla görüşen ve çok çok iyi olduğunu belirten Berksoy, bir de arya söylemişti. Berksoy'un kızı Zeliha Berksoy \"Annem önümüzdeki aylarda yapılacak Viyana Bienali'ne gitmeyi planlıyordu. Tedavisinde her şey iyiye gidiyordu. Böbrekleri, akciğeri düzelmişti. Bu beklenmedik ölümü beni ve tüm yakınlarımızı üzdü. Annem Atatürk ödülü sahibi ve ilk Türk kadın opera sanatçısıydı. Yeri doldurulamayacak bir sanatçı ve insandı\" dedi. Başarı dolu bir ömür 1910'da İstanbul'da doğdu. Darülbedayi tiyatro okuluna giden Berksoy, İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda Nimet Vahit Şan sınıfında okurken ilk şan konserini verdi. 1932'de Darülbedayi'de çalışmaya başlayan Berksoy, çeşitli oyunlarda başrol oynadı. Muhsin Ertuğrul'un çektiği ve ilk sesli Türk filmi olarak bilinen \"İstanbul Sokakları\"nda Semiha rolünde oynayan Berksoy, Darülbedayi'de sahnelenen Türk operetlerinin primadonnası oldu. Atatürk'ün hayranlıkla seyrettiği Özsoy Operası'ndaki rolüyle dikkatleri üzerine çekti. İlk konserini Cemal Reşit Rey'in eşliğinde veren Berksoy, Ankara Devlet Operası'nın kurulmasında Carl Ebert'le birlikte görev aldıktan sonra, 1941 yılında profesyonel anlamda ilk opera gösterisi olan Tosca'da oynadı. 1963 yılında jübilesi yapılan Berksoy, 1972 yılında Devlet Operası'ndan \"Yüksek Dramatik Soprano\" olarak emekli oldu. 1969'da Berlin'de, 1972'de de Paris'te resim sergisi açan Berksoy, Türkiye'de ise ilk sergisini 1974'te Ankara Devlet Resim Heykel Galerisi'nde açtı. Berksoy tuvallerinde genellikle ölüm ve aşk temalarını işledi","label":"magazine"} +{"text":"Nikâh şahidinin evinde kalıyor Fethi Pekin ile evliliğini, kayınpederi Ahmet Pekin yüzünden 24 saat sonra bitiren Hande Ataizi, nikâh şahidinin evine sığındı. Hande, balayına giderken eşiyle kavga etmiş, onu havaalanında bırakıp Süzer Plaza'daki evlerine dönmüştü. Ancak birkaç gün sonra kesin olarak boşanmaya karar verince nikâh şahitliğini yapan yakın arkadaşı İmregül Gencer'in evine taşındı. Bu arada Fethi Pekin'in de The Ritz Carlton'un residence bölümündeki dairesi yerine bir otelde kaldığını duydum. Pekin, Hande ile 1.5 yıl birlikte yaşadıkları dairede, Hande'den izler olduğu için içeri adım atmak istemiyormuş! Bu yüzden ayrılığın ardından dairesinde tadilat başlatan Pekin, evdeki tüm eşyaları da değiştirmiş. Yarın dairesine geçecek olan Pekin, Hande'ye dair tüm izleri hayatından silip atmak istiyormuş. Bu, o kadar kolay mı acaba? ","label":"magazine"} +{"text":"Amerikalı yıldız Sharon Stone, Başkan George W. Bush’un ABD’de estirdiği muhafazakar hava nedeniyle ‘Catwoman’ filminin çekimlerinde Halle Berry ile birbirlerine lezbiyen öpücüğü veremediklerini söyledi. Stone, ‘Halle o kadar güzel ki onu öpmek istedim. İkimizin aynı filmde olup da öpüşmemesi nasıl olur diye düşündüm. Boşa gitti. Ama bu ülkede esen hava buna izin vermedi’ dedi. 46 yaşındaki Stone, ‘Başkan, Bush olunca böyle oluyor’ diye konuştu ","label":"magazine"} +{"text":"Hande bikinili görüntü vermek istemedi Yaz ortasında çıkardığı albümüyle kısa zamanda çok satanlar listesine girmeyi başaran Hande Yener, bunun keyfini, Bodrum'da 3 aylığını 15 bin dolar'a kiraladığı evinde sürüyor. Şarkılarının kendiliğinden tanınmasını bekleyen ve bu yüzden promosyon yapmayan Yener, sadece yakınlarıyla birlikte, sansasyondan uzak bir yaz geçirmek istiyor. Özel iskelesinde güneşlenirken yakaladığımız Yener, gazetecileri görünce bikinili görüntü vermemek için hemen üzerini havluyla örttü. Şarkıcı, gün boyu havluyu üzerinden atmadı","label":"magazine"} +{"text":"Tamer Karadağlı’nın eşi Arzu Balkan, ‘Tamer evden ayrılıp kuzeninin yanına gitti. Bir süre ayrı yaşayacağız’ dedi. Balkan, evliliklerini devam ettirip ettiremeyecekleri konusunun zaman içinde netlik kazanacağını söyledi ve ‘Her şey zamana bıraktım. Ama içimde kaldı, keşke bir tokat atsaydım’ diye konuştu. TAMER Karadağlı’nın otel odasında para karşılığında kadınlarla birlikte olması ve şantaja maruz kalması günlerdir konuşuluyor. Skandalın en büyük mağduru, Karadağlı’nın eşi Arzu Balkan dün Hürriyet’in tüm sorularını samimiyetle yanıtladı. İşte Balkan’a sorular ve yanıtları: Bir kadın olarak yaşayabileceğiniz en kötü şeyi yaşadınız... İlk gün ‘Eşimin arkasındayım’ dediniz. Sonra kafanızın çok karışık olduğundan bahsettiğiniz. Olayı tam detayı ile bilmiyor muydunuz? - Eşimin arkasındayım lafı sanırım yanlış anlaşıldı... Ben onun arkasındayım derken, ortada bir şantaj ve tehdit olduğunu ve Tamer’in bu durum karşısındaki hareketinin arkasında olduğumu söyledim. Tabii ki ‘aldatma’ olayının arkasındayım demek istemedim. Yani ‘Ah ne iyi etti de aldattı’ gibi bir şey söz konusu olabilir mi? Kim böyle bir şeyin arkasında durur. Fakat ortada şöyle de bir gerçek var. Tamer bu konuda çok cesur davrandı. Normalde erkekler, refleks sonucu bunu saklar, parayı verip karşısındakini sustururdu. İlk davranış böyle olurdu. Ancak Tamer hatasını bile bile çok erkekçe davrandı. Evliliğini, kariyerini, her şeyi göze alarak polise gitti. Hiçbir şeyi gizlemedi. Bana göre doğru olanı yaptı... Sizin bu olaydan ne zaman haberiniz oldu? - Fransa’daki tatilimiz sırasında. Bir kadının kendisine şantaj yaptığını, tehdit ettiğini bana iki hafta önce söylemişti. Fakat çok detaylı bir şey konuşmamıştık. Her şeyi çok üstü kapalı anlatmıştı. Ben de ortada bir ilişki olacağı konusuna çok fazla ihtimal vermediğim ya da düşünmek istemediğim için çok fazla kurcalamamıştım. Yani o kişiyle ilişkiye girdiğini Fransa’da anlattı. Kendisi durup dururken ‘Sana bir şey anlatacağım’ mı dedi. Nasıl oldu? - Şantaj olayı gazetelere yansıdı. Sonra ben de ‘Bu nedir?’ dedim ve anlatmaya başladı. Çünkü her şeyi detaylı bir şekilde öğrenmek benim hakkımdı. Ve nelerin olduğunu, olayın nasıl buraya kadar geldiğini, her şeyi anlattı. ÇOK ÜZÜLDÜM, KIRILDIM O an ne hissettiniz? - Tabii ki çok şaşırdım. Çok üzüldüm, kırıldım. Kızmadım ama kırıldım. Çünkü bütün bunları hak etmemiştim. Sonra neden böyle oldu diye düşünmeye başladım. Ne yaptınız? Çünkü basın toplantısında Tamer Bey’in başında bir bant vardı. Bir şey mi fırlattınız, tokat mı attınız, bağırdınız mı? - Yok canım, niye bağırıp çağırayım. Başındaki banda gelince, arabadan bir şey alırken alnını kapıya çarpmış. Yoksa ne bir şey fırlattım, ne de yüzünü gözünü tırmaladım. Yakışmaz bana böyle şeyler... İçinizden tokat atmak gelmedi mi? - Hayır. Ama keşke atsaydım. İçimde kaldı açıkçası. Ama fark etmez. Tamer yeteri kadar tokat yedi zaten... Şu an kendinizi nasıl hissediyorsunuz? - İçim kan ağlıyor. Çok mutsuzum. Tamer’e de çok üzülüyorum. İzliyorum, çok yıpranmış görünüyor. Belli ki pişman. Ama bütün bunlar neye yarar ki? Ortada yapılmış bir eylem var, şantaj var, suç var. O bir şeytana uydu ama bunun bedelini her ikimiz de ağır ödüyoruz... GURURSUZ DAVRANMADIM Çok şeyler yazılıp çiziliyor... - Hepsini okuyorum. Şimdi böyle bir duruma düşen ilk kadın ben değilim, sonuncusu da olmayacağım. Ben gurursuz davranmadım, tam tersi çok gururlu davrandığımı düşünüyorum. Ne yapacaktım, hemen boşanma davası mı açacaktım, bu mu benden beklenen. Unutulmasın ki, evlilik gibi bir düzen konusunda bir çırpıda karar verilmez. Sevgiler hemen nefrete dönüşmez. Herkesin doğruları kendisinedir. Şu an ayrı mısınız eşinizden? - Evet ben Tamer ile beraber oturduğumuz evdeyim. Kendisi kuzeninin yanına gitti. Bir süre ayrı yaşayacağız. Ben de, o da düşünüyoruz. Evliliğimizi devam ettirip, ettiremeyeceğimiz bu zaman içinde netlik kazanmış olur zaten ","label":"magazine"} +{"text":"'Silaha hayır' için 58 film gösterimi -------------------------------------------------------------------------------- Umut Vakfı ve İstanbul Kısa Filmciler Derneği işbirliğiyle, Kültür Bakanlığı himayesinde düzenlenen 'Bireysel Silah(sızlanma):Yaşama Hak Tanıyın!' konulu kısa film ve animasyon sokak gösterimlerinin galası yapıldı. Beyoğlu İmam Adnan Sokak'ta yapılan açılış törenine Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Halil Yılmaz, İstanbul Kısa Filmciler Derneği Kurucusu ve Genel Başkanı Oktay Güzeloğlu ve Umut Vakfı Kurucu Mütevellisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Özben Önal katıldı. Önal yaptığı konuşmada, silah kullanmanın şiddetin en uç noktası olduğunu belirterek, 'Şiddetin her türlüsüne ve kurusıkı silahlara da hayır' dedi. 6 Ağustos tarihine kadar devam edecek olan etkinlikte, toplam 58 adet kısa film ve animasyon gösterilecek. ","label":"magazine"} +{"text":"Tartışmalı güzel Endonezya’da düzenlenen ulusal güzellik yarışması Miss Indonesia’ya türbanıyla katılarak tartışma yaratan 20 yaşındaki Andina Agustina, dün gece düzenlenen finalde, kraliçelik tacına ulaşmadı. Ancak güzellik yarışmalarına katılan ilk türbanlı oldu. Başkent Cakarta’da düzenlenen yarışmada ‘cilbab’ adı verilen geleneksel türbandan takan 18 yaşındaki güzel, dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi olmasına rağmen ılımlı bir çizgide yaşayan Endonezya’da tartışma yaratmıştı. Jüri üyeleri ise Agustina’nın yarışmaya katılmasında sakınca görmediklerini belirterek, ‘Biz onun saçlarına değil, yüzüne bakacağız’ dediler. Avustralyalı Kainat Güzeli Jennifer Hawkins’in de katıldığı gecede, Artika Sari Devi kraliçelik tacını kazandı. ","label":"magazine"} +{"text":"Keanu sonunda evleniyor Sinemanın müzmin bekar oyuncusu Keanu Reeves, evlilik yolunda ilk adımı attı. İnternetteki “dailystar” sitesinin haberine göre, “Matrix” filminin 40 yaşındaki gözde oyuncusu Keanu Reeves, aktris Autumn Macintosh'a evlenme teklifinde bulundu.Bu kararını arkadaşlarına açıklayan çiftin bu hafta sonunda haberi basına da duyurması bekleniyor. Aktörün yakın arkadaşları, Los Angeles'taki bir restoranda romantik bir akşam yemeği sırasında Macintosh'a evlenme teklif eden aktörün genç kadına hayatının 12 yılını acılarla geçirdiğini ve artık mutlu olmak istediğini söylediği belirtildi. Düşük bütçeli birkaç filmde küçük roller alan genç kadınla mutlu bir beraberlik sergileyen Reeves'in oyuncuyu yıllardır tanıdığını, arkadaşlığın zamanla sevgiye dönüştüğünü kaydeden arkadaşları, Macintosh'un da yakışıklı aktörün teklifine çok sevinerek “evet” dediğini ifade ettiler. Bu kararını arkadaşlarına açıklayan çiftin bu hafta sonunda haberi basına da duyurması bekleniyor. Görkemli törenlerden hoşlanmayan Reeves'in sade bir törenle aile arasında evleneceği bildirildi. Ünlü aktör Keanu Reeves ile yıllarca birlikte olduğu Jennifer Syme, 1999 yılında bebeklerini doğumda kaybetmişti. Syme'in 2001 yılında bir trafik kazasında can vermesinden sonra kendine gelemeyen Reeves, bir röportajında uzun bir süre evlenmeyi düşünmediğini belirtmişti","label":"magazine"} +{"text":"Hilton otelleri vârisi evlendi HILTON otellerinin vârisi ve skandallarıyla tanınan Paris Hilton'ın kız kardeşi Nicky Hilton'un (20), New York'lu para yöneticisi Todd Meister (33) ile Las Vegas'ta evlendiği belirtildi. Paris de törendeydi TELEVİZYONDA \"The Simple Life 2\" adlı dizide rol alan 23 yaşındaki Paris Hilton ve şarkıcı - oyuncu Bijou Phillips'in de törendeki konuklar arasında olduğu kaydedildi. ","label":"magazine"} +{"text":"Doğan ve Faralyalı ailelerinin mutlu günü Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan ile Sema Doğan'ın kızı Begüm Doğan, eski Enerji Bakanı Ersin Faralyalı ile Sevinç Eser'in oğlu Ahmet Faralyalı'yla evlendi. Düğün töreni Aydın Doğan'ın Çamlıca'daki evinde yakın çevre ve aile arasında yapıldı. Stratejik danışmanlık Begüm Doğan, London School of Economics'te felsefe ve ekonomi eğitimi yaptı. Eğitimini tamamladıktan sonra bir yıl New York'ta Arthur Andersen şirketinde görev aldı. Ardından Londra'da dünyanın önde gelen stratejik danışmanlık şirketlerinden Monitor and Company'de çalıştı. Daha sonra Türkiye'ye dönerek Doğan Yayın Holding'de kısa süre icra kurulu üyeliği görevinde bulundu. Dört yıllık çalışma hayatından sonra eğitimine devam etme kararı alarak Stanford Üniversitesi'nde işletme masteri (MBA) programına başladı. Begüm Doğan geçen haziran ayında masterini tamamlayarak mezun oldu. Önümüzdeki dönemde Doğan Holding'in yurtdışı yatırımlarıyla ilgilenecek. Kaliforniya Üniversitesi İzmir'de doğan Ahmet Faralyalı ise orta öğrenimini Saint Benoit Lisesi'nde yaptı. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne giderek, UCLA'da (Kaliforniya Üniversitesi) matematik ve ekonomi eğitimi aldı. Eğitimini izleyen beş yıl boyunca, önce New York'ta Lechman Brothers şirketinde çalıştı, daha sonra Londra'da yatırım bankacılığı ve risk sermayesi yöneticiliği yaptı. Begüm Doğan gibi Ahmet Faralyalı da, beş yıllık iş tecrübesinden sonra Stanford Üniversitesi'ne girerek işletme masteri programına başladı. Ahmet Faralyalı gelecek haziran ayında masterini tamamladıktan sonra finans sektöründe çalışacak. ","label":"magazine"} +{"text":"Eşimle aram düzeliyor Kaset skandalıyla gündeme gelen Tamer Karadağlı, geçen hafta eşiyle birlikte Amerika’ya gitmişti. Yaraları sarmaya çalışıyoruz diyen Karadağlı telefonla Hürriyet’i aradı ve eşi Arzu Balkan’la arasının düzeldiğini söyledi. Çocuklar Duymasın dizisinin ‘taşfırın erkeği’ Tamer Karadağlı, otelde buluştuğu kadınların ilişkiyi kasede kaydetmesinin ardından patlak veren skandalla birlikte manşetlere çıkmıştı. Eşini sevdiğini ve onun kendisini affetmesi için ne gerekiyorsa yapacağını söyleyen Karadağlı, yaraları sarmak için geçtiğimiz hafta ABD’ye gitmişti. Karadağlı, eşiyle tatil yaptığı Amerika’dan Hürriyet’i aradı ve şunları söyledi: ‘Yaralarımızı sarmaya geldik. Zaman her şeyin ilacıdır. Yaşadığım kötü günleri ve hatalarımı unutmak zor olacak ama eşimi seviyorum’ dedi. Seks kasediyle adından söz ettiren oyuncu Tamer Karadağlı, ‘Şu an kendimizi toparlamaya çalışıyoruz. Eşimle aramız yavaş yavaş düzeliyor. Gazetelerde yazdığı gibi yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Çok hatalı olduğum için bazı şeyleri zamana bırakmak zorundayım. Amerika’da bir ay kalacağız. Eşime yaptığım haksızlık ve saygısızlık beni vicdanen rahatsız ediyor. Kendisiyle burada daha uzun konuşup birbirimizi anlamaya ve moral vermeye çalışıyoruz. Yeni bir TV dizisi düşünüyorum ama gelenler arasında şimdilik beğendiğim çıkmadı. Sinemayla ilgili olarak burada da görüşme yapıyorum. Burada da teklif aldım. Sinema için çalışmak ve kendimi işlerime vermek istiyorum. Benim yaşadıklarım kolay şeyler değil ama bunu atlatacağımdan eminim. Rahat olduğum tek şey var, kişiliğimden hiç ödün vermedim. Hatalarım yüzünden beni mahkum etmek isteyen art niyetli insanların cezasını verdim. Bu bana hayatta unutamayacağım ders oldu. Belki benim gibi aynı duruma düşen insanlara da benim yaşadıklarım ders oldu. Şu an söyleyecek başka şey yok. Burada kendimizi bulmaya, güçlenmeye, yaramızı sarmaya gayret ediyorum. Bir ay sonra Türkiye’ye döneceğim ama daha sağlam ve ayaklarım yere basarak gelmek istiyorum...’ ","label":"magazine"} +{"text":"Reeves, mutluluğun sırrını yapacağı evlilikte arayacak \"MATRIX\" filminin oyuncusu Keanu Reeves (40), aktris Autumn Macintosh'a evlenme teklif etti. Los Angeles'ta bir akşam yemeği sırasında Macintosh'a evlenme teklif eden Reeves'in, 12 yılını acılarla geçirdiğini ve artık mutlu olmak istediğini söylediği belirtildi. DÜŞÜK bütçeli filmlerde küçük roller alan Macintosh'la mutlu bir beraberlik sergileyen Reeves'in, genç oyuncuyla arkadaşlığının zamanla sevgiye dönüştüğü, Macintosh'un bu teklife \"evet\" yanıtı verdiği ifade edildi. Çiftin sade bir törenle evleneceği bildirildi.","label":"magazine"} +{"text":"M. Ali Erbil, seks skandalı olayıyla gündeme gelen Tamer Karadağlı hakkında yaptığı yorum sonrası Karadağlı’nın, ‘Herkes kendi kapısının önünü süpürsün’ eleştirisine yanıt verdi: ‘Benim seks kasedim yok’ Tamer Karadağlı’nın otel odasında ilişkiye girdiği kadınların tuzağına düşüp ilişkinin kasede kaydedilmesinin ardından patlak veren skandalla ilgili M. Ali Erbil, ‘Gururlu kadın bavulunu alır gider’ demiş, Tamer Karadağlı da ünlü ünlü şovmene, ‘Herkes kendi kapısının önünü süpürsün’ diyerek yanıt vermişti. Erbil, geçtiğimiz hafta çekimlerine başlanan ‘Hırsız Var’ filminin basın toplantısında bu yöndeki sorulara şu yanıtı verdi: ‘Tamer’le aramızda bir söz düellosu olmaz. Benden kadın erkek ilişkisi hakkında yorum istediler. Ben de ‘Kadın yaptığı zaman kötü gözle bakılıyor, erkek yaptığı zaman ise çapkın diye adlandırılıyor’ açıklamasını yaptım. Tamer’in ‘Herkes kendi kapısının önünü süpürsün’ sözünü bana söylediğini sanmıyorum. Çünkü ben özel hayata saygı duyulmasından yanayım. İnsanlar özel hayatında birtakım yanlışlar yapabilirler. Benim de zamanında başıma özel hayatımla ilgili birkaç şey geldi ama hiç seks kasedim yok...’ Hülya Avşar: Beni şaşırttı Hülya Avşar’ın ‘Kart Finans’ tanımına M. Ali Erbil’in ‘Bu tarz laf atan ve yorumda bulunanların ilk önce kendilerine bakması lazım. Daha doğrusu geçmişlerine’ demesi, ünlü yıldızı kızdırdı. Avşar, şu yanıtı verdi: ‘Hayatını espri yaparak kazanan birinin bu yazıya bu kadar agresif yaklaşmasına bir anlam veremiyor ve yakıştıramıyorum. Ayrıca onun üzerine alınmış olması beni şaşırttı. ","label":"magazine"} +{"text":"Özel hayatındaki çalkantılar nedeniyle geçen yıl ‘Çocuklar Duymasın’ dizisinden ayrılmak zorunda kalan Pınar Altuğ ile sevgilisi Tony Theodorakis, ara verdikleri tatillerine yine Bodrum’da devam ediyorlar. İkinci kez geldikleri Bodrum’da People Beach’te eğlenen Tony Theodorakis, ‘Evliliği Pınar istese de ben gerçekleştiremem. Çünkü işlerim biraz bozuk, tekstil sektöründe faaliyet gösteriyorum, çoğu kişinin olduğu gibi benim işlerim de biraz durgun. Evliliği yürütmek için bu devirde iş hayatında da başarılı olmak gerekir. O yüzden şu an evlenemem. Hem yaşım da tutmaz, bu devirde 29 yaşında evlilik yapmak bile doğru değil’ dedi. Pınar Altuğ ise, sevgilisinin bu açıklaması karşısında suskun kalmayı tercih etti. ","label":"magazine"} +{"text":"Geçen hafta evlenen Hande Ataizi ile Fethi Pekin, balayına giderken kavga edip ayrıldılar. Göcek'e balayına gitmek için havaalanına doğru yola çıkan çift, yolda büyük bir kavgaya tutuştu. Hande de bavulunu alıp evine döndü. Hande Ataizi, 1,5 yıldır flört ettiği ve \"Çok seviyorum\" dediği avukat sevgilisi Fethi Pekin'le 4 Ağustos'ta nikâh masasına oturup muradına ermişti. Nikâh, çiftin birlikte oturduğu The Ritz Carlton'un rezidans bölümündeki dairelerinde sesiz sedasız gerçekleşmişti. İlişkilerinin başladığı günden itibaren medya ile çok fazla görüşmeyen, fotoğraf vermeyen çiftin nikâhı da aynı gizlilik içinde olmuştu. Hande Ataizi, düğünden bir süre önce yaptığı bir röportajında, \"Fethi işlerinden dolayı çok fazla medyanın gözü önünde olmak istemiyor. Benden de bazı şeylerin aramızda kalmasını, basının duymamasını rica etti. Onun bu ricasına saygı duyuyorum ve çok fazla konuşmak istemiyorum. Herkes gibi sıradan bir şekilde evleneceğim. Abartı hiçbir şey yok\" şeklinde konuşmuştu. BABA PEKİN İSTEMEDİ! Ancak sosyete ve sanat çevrelerinde konuşulanlara göre bu gizliliğin asıl nedeni baba Ahmet Pekin'di. İlişkinin çok fazla medyaya yansımasından rahatsız olan baba Ahmet Pekin, nikâhın basına sızmadan gizlilik içinde yapılmasını özellikle istemişti. Bu durum, uzun süredir bu mutlu günü bekleyen ve nikâhında giymek için Christian Dior marka bir de gelinlik alan Hande'yi üzse de sevgilisini kırmayarak bu isteği kabul etmişti. Bir süre önce Mandarin Otelleri ve Orangina'nın sahibi işadamı Jean Pierre Bansard'ın kızının St. Tropez'deki düğün töreninde katılan bir arkadaşımın anlattığına göre, baba Ahmet Pekin ile Hande Ataizi düğünde sıkı bir kavgaya tutuşmuş, araya giren Fethi Pekin ortamı yumuşatmış. Baba Pekin, kesinlikle düğün istemediğini, ancak sade bir nikâhla evlenebileceklerini ilk kez St. Tropez'deki düğünde dile getirmiş. NEDEN, MAL AYRILIĞI SÖZLEŞMESİ Mİ? Çiçeği burnunda evlilerin ayrılmasına neden olarak, baba Ahmet Pekin'in \"Evlilikte mal ayrılığı\" sözleşmesi istemesinden kaynaklandığı iddia ediliyor. Konuşulanlara göre nikâh günü çiftin dairesine gelen Ahmet Pekin, Hande Ataizi'ne imzalaması için bu sözleşmeyi uzatıyor. Ve bunu imzalamadan evlenemeyeceklerini belirtiyor. Hande ise avukatına göstermeden hiçbir şeyi imzalamayacağını söylüyor. Baba Pekin bu duruma çok kızsa da yine oğlu Fethi araya girip, ortalığı sakinleştiriyor. Ve Hande sözleşmeye imza atmadan, nikâh defterine imzayı atmayı başarıyor! Ancak düğünün ertesi günü, Ali Koç'un Göcek'te demirli olan teknesinde geçirecekleri balayı tatili için havaalanına doğru yola çıkan çift, sohbet ederlerken, laf dönüp dolaşıp bu sözleşmeye geliyor. Ve orada çıngar çıkıyor! Bu yüzden sıkı bir kavgaya tutuşan yeni evliler, havalimanına vardıklarında yollarını ayırıyor. Fethi Pekin Dalaman uçağına binerken, gözü yaşlı Hande de eve geri dönüyor! BARIŞACAKLAR MI, YOKSA... Fethi Pekin ile Hande Ataizi'nin ancak 24 saat süren mutluluklarının akıbetinin ne olacağı tam bir merak konusu. Hande'yi deliler gibi seven ve onunla evlenmek için her türlü fedakarlığı göze alan Fethi Pekin, bakalım Hande'nin gönlünü alıp, barışacak mı? Ya da çift, sadece 24 saat süren evliliklerini bitirip, boşanacaklar mı? Nikâh günü, The Ritz Carlton'un rezidans bölümündeki dairelerini, Hollanda'dan özel olarak getirtilen ve \"beraberliğin başlangıcı\" anlamına gelen 850 beyaz gülle donatan çiftin mutluluğunun bu kadar kısa sürmesi herkesi şaşkına çevirmiş durumda.","label":"magazine"} +{"text":"Nazan Öncel coşkusu Sahnelere altı yıl ara verdikten sonra Bodrum Kalesi’nde hayranlarıyla buluşan Nazan Öncel, formundan ve performansından hiçbir şey kaybetmediğini gösterdi. Öncel’in konserini yaklaşık 2 bin kişi izledi. Konserine hit olan ‘Hayhay’ şarkısıyla başlayan ve yaklaşık 2.5 saat sahnede kalan sanatçıyı Avustralya’dan gelen oğlu Serkan Öncel de ön sıradan izledi. Öncel, sahnede kaldığı sürece söylediği hareketli şarkılarda göbek atıp izleyenlere keyfili anlar yaşatırken, gitarı eşliğinde seslendirdiği romantik şarkılarla da bol alkış aldı. ‘Hayhay’ şarkısını gençlerin yoğun ısrarı üzerinde 4 kez tekrarladı ","label":"magazine"} +{"text":"İşinin kadını oluyor Hülya Avşar'ın kızkardeşi Helin Avşar, uzun süredir hayalini kurduğu butiğini önümüzdeki hafta hayata geçiriyor. Türkiye'nin ünlü takıcılarından Deniz Genç ile ortak olan Helin'in butiğinin ismi ise D&H Collection. Ortaklar, Teşvikiye'deki Göksü Pasajı'nın üstündeki mağazada açacakları butiklerinde iç çamaşırdan takıya, kıyafetten çantaya, deri ceketten kürklere kadar geniş bir yelpazede ürün satacaklar. Aynı zamanda Helin'in ablası Hülya Avşar'ın t-shirt'leri ve eşofmanlarını da D&H Collection'da bulabileceksiniz. Yoğun bir sezonun kendisini beklediğini söyleyen Helin, kendisini tamamen işine verdiğini vurguluyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Hasreti bitiyor! Ebru Şallı-Harun Tan çiftinin, gelişimini erken tamamladığı için (!) 8 aylık doğan oğulları Beren, altıncı ayını doldurmak üzere. 46 kilo hamile kalan ve doğumun ardından eski kilosuna kavuşan Ebru Şallı'nın, bu ay oğlunun sütten kesilmesiyle mesleğine geri döneceğini duydum. Hatta Ebru, ilk iş anlaşmasını imzalamış bile. Mesleğine yaklaşık bir yıl ara veren Ebru'nun ilk işi, Nelson mayolarının 2005 kataloğu için objektif karşısına geçip poz vermek. Şimdilerde oğlu ve eşi ile Bodrum'da tatil yapan Şallı, eylül ayında da bir televizyon kanalı için program hazırlayacakmış. Yani Ebru'nun hasreti bitiyor","label":"magazine"} +{"text":"Brad Pitt Madam Tussauds'da soyundu HOLLANDA'nın başkenti Amsterdam'da bulunan Madam Tussauds Balmumu Müzesi'ni ziyaret eden bir turist, ABD'li aktör Brad Pitt'in balmumu heykeline sarılarak objektiflere poz verdi. Brad Pitt'in balmumu heykelinin, müzeye bugüne kadar konan ilk üstü çıplak heykel olduğu belirtildi. ","label":"magazine"} +{"text":"Deniz beni aldatmadı Ünlü çizgi film kahramanı Garfield’ın sinema filminin TV8 sponsorluğunda özel gösterimi Etiler Movieplex sinemasında yapıldı. Gösterime, Garfield’ı Türkçe seslendiren Okan Bayülgen de katıldı. Bayülgen, sponsor firma tarafından kendisine hediye edilen Garfield maskotunu en ön sırada oturan bir kız çocuğuna verdi. Film galasına Faslı sevgilisi Litz Estevez’le birlikte katılan Bayülgen, filmi sevgilisinin yanında değil, ayrı bir koltukta izledi. Bayülgen, Deniz Seki’yle ayrılmasının hemen ardından ünlü şarkıcının Selim Yalın’la birlikte olmasıyla ilgili soruya, ‘Deniz’in benimleyken bir başkasıyla birlikte olmadığını biliyorum. Bugüne kadar çok aldatıldım. Ama Deniz Seki’nin beni aldatmadığnı biliyorum’ yanıtını verdi. Ünlü şovmen, yeni projeleriyle ilgili olarak da şunları söyledi: ‘Kışın ortasında hiçbir senaryoyu kabul etmedim. Çünkü, istediğim tarzda bir şey bulamadım. Yeni dönemde Osman yağmurdereli ile bir diziye başlıyoruz. ","label":"magazine"} +{"text":"Psikopat rolünde 'bir numara' oldu FİLMLERİNİN çoğunda kahraman rolünü canlandıran Tom Cruise'un, psikopat bir katili oynadığı son filmi \"Collateral\", ABD'de gösterime girdiği ilk hafta sonunda gişe hasılatı bakımından ilk sıraya yerleşti. Film, cuma gününden pazara kadar 24.4 milyon dolarlık hasılat elde etti. ","label":"magazine"} +{"text":" Hasman'a topsakal yakıştı! Yaz başından beri sevgilisi Eda Taşpınar'la birlikte Bodrum'da tatil yapan işadamı Nurettin Hasman, geçtiğimiz hafta ardı ardına yaşanan depremler nedeniyle İstanbul'a dönmüştü. Bir süre işleriyle ilgilendikten sonra tekrar Bodrum'a giden Hasman bu kez yanında kızları Mina ile Merve'yi de götürdü. Bodrum sahillerinde ailece güneşlenip denize giren Nurettin Hasman'daki bir diğer değişim ise topsakalıydı... Herkes Nurettin Bey'e yeni imajının çok yakıştığını söylüyordu","label":"magazine"} +{"text":"İşadamı Ömer Gündüz'ün eşi Nursel Gündüz'ün Muğla'nın Fethiye Ilçesi'ne bağlı Göcek Beldesi'nde Afrodit Restoran'da verdiği yemek ünlü isimleri buluşturdu. Yemeğe Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Belma Simavi, Azize Taylan, modacı Vural-Meral Gökçaylı, Monik Bernatta gibi isimlerin de aralarında olduğu 25 kişi katıldı. Enstrümental Fransız müziği eşliğinde yenen yemekte puf böreği, fava, lakerda, çiğ fangri, zeytinyağlı sebzeler, karavida, lahos ve sinarit balıklarının yanı sıra özel pişirilmiş fangri balığı ikram edildi. Gündüz çifti ve kızları Çiğdem'in konuklarla yakından ilgilendiği gecede Fransız Merü ve Safarin şarapları servis edildi. Koç yemek sonunda \"Yemek çok güzeldi. Nursel Hanım'a teşekkür ediyoruz. Göcek de güzel ancak denizlerde problem var. Ben TURMEPA adına konuşuyorum. Kendi teknelerimiz denizi kirletiyor. Yabancılar kirletmiyor. Ciddi bir arıtma tesisi gerekiyor. Yoksa Göcek'i kaybedeceğiz\" dedi. Nursel Gündüz ise \"Göcek'te dinlenmekte olan dostlarımızla birlikte yemek yemek istedik. Her yıl verdiğim bu yemekte dostlarımızla keyifli bir akşam geçirdik\" diye konuştu. ","label":"magazine"} +{"text":"Hafta Sonu dopdolu Magazin dünyasının en çok okunan dergisi Hafta Sonu, Bodrum’daki eğlencelerden Tarkan’ın Bali’de sevgilisiyle geçirdiği tropikal tatile kadar birçok haberi okuyucularına sunuyor. Hafta Sonu’nda ayrıca önce yarışıp sonra eğlenen mankenlerin Kınalıada keyfi, Adriana Lima’nın birbirinden çarpıcı fotoğrafları, Pınar Altuğ ile Tony Thedorakis’in aşkında son durum ve Seray Sever’le denizde yapılan sohbet yer alıyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Tom Cruise’dan Kidman’a hayır Tom Cruise, eski eşi Nicole Kidman ile yeniden barıştığı yönündeki haberleri yalanladı. Internet’teki haberlere göre, bir televizyon kanalında yayınlanan Diane Sawyer’ın ’Primetime’ adlı programına katılan Cruise, zihinlerdeki soru işaretlerine açıklık getirdi. Tekrar bir araya gelmelerinin ‘herkesi mutlu edeceğini,’ ancak bunun söz konusu olmadığını vurgulayan Cruise, ‘Biz iyi arkadaşız. Çocuklarımız var ve onları birlikte büyütmek durumundayız. Benim çok değer verdiğim bir insan. Ama beraber değiliz’ dedi. Bununla beraber kafasında evlenme düşüncesinin bulunduğunu ifade eden ünlü aktör, ‘Ben bir gün yine evleneceğim. Çünkü evlilik bağı içinde bulunmayı seviyorum’ diyerek eş adaylarına yeşil ışık yaktı ","label":"magazine"} +{"text":"Kenan Doğulu, 'metroseksüel' benzetmesinden rahatsız olunca tipini değiştirmeye karar verdi. Birçok müzik klibindeki erkek şarkıcıların birbirine benzediğine dikkat çeken Doğulu, şunları söyledi: \"Son zamanlarda metroseksüellik esprisi adı altında belli bir tip oluşmaya başladı. Ben de bundan rahatsız olduğum için imaj değiştirdim. Saçlarımı tekrar uzatıyorum ve sakal bıraktım. Değişiklik peşindeyim","label":"magazine"} +{"text":"Bayhan'ın hatasını otobüs affetmedi!.. Türkstar Bayhan, uğruna ev bastığı kuzeniyle Ilgaz'da hatalı sollama sonucu bir otobüse çarptı. Bayhan 4 takla atan araçtan sağ salim çıktı, kuzeni yaralı Türkstar'ın olay adamı Bayhan Gürhan, ev bastığı iddiasıyla gözaltına alındıktan 2 gün sonra da trafik kazası yaptı. Bayhan, klip çalışmalarına mekân seçimi için kiralık bir otomobille İstanbul'dan yola çıktı. Bayhan'la 'asistanım' dediği kuzeni Demet Kendirci'nin bulunduğu otomobil, Çankırı'da, Ilgaz'a 12 kilometre kala, karşı yönden gelen 34 UF 4676 plakalı yolcu otobüsüyle çarpıştı. Şarampole yuvarlanarak 4 takla atan araçtan kurtarılan Bayhan, kazayı şöyle anlattı: \"Hatalı sollama sonucu otobüse çarptım. Ayaklarımla ön camı kırdım. Otobüs yolcuları da yardıma geldi. Sadece omzumdan yaralanmam bir mucize. Daha önce de birkaç kez ölümle burun buruna gelmiş bir insanım, ama bu kaza farklı. Allah bizi korudu. Sevenlerimizin duası korudu\" dedi. Son günlerde üzerinde kara bulutlar dolaştığını söyleyen Bayhan, \"Kendimizi toparlayıp klip için hazırlıklara başlayacağız\" diye konuşurken, Dr. Ömer Teber, şarkıcının durumunun iyi olduğunu bildirdi. Boynundan yaralanan Kendirci ise, Çankırı Devlet Hastanesi'nde yapılan müdahalenin ardından Ankara'ya sevk edildi. Pazartesi günü İstanbul'da Kendirci'nin uygunsuz fotoğraflarını çektiğini iddia ettiği Hüseyin Yüce'nin evinin bastığı gerekçesiyle gözaltına alınan Bayhan, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. 'Ben oyumu sana verdim, sen gelip bana çarptın' Gürhan'ın çarptığı otobüsün şoförlerinden Bedri Oruç ise kazayı şöyle anlattı: \"Birkaç dakika önce şoför değişimi yapmıştık. Arkaya uyumaya gittiğimde bir anda kaza meydana geldi. Otomobilin ibresi 170 km'de kalmıştı. Sağ kurtulmaları bir mucize. Arabadan çıkanın Bayhan olduğunu görünce, 'Ben sana 170'le git diye mi oy attım? Bula bula gelip beni mi buldun? Az kalsın hepimizi öldürüyordun' dedim","label":"magazine"} +{"text":"Azra Akın: Setlere hemen döneceğim \"Anlat İstanbul\" filmi çekimleri sırasında rahatsızlanarak Amerikan Hastanesi'ne kaldırılan ve apandisit ameliyatı olan Azra Akın, dün taburcu oldu. Hastaneden elinde oyuncaklarla çıkan Akın sağlık durumunun iyi olduğunu ve en kısa sürede film setine döneceğini söyledi. Ziyarete gelenler arasında sevgilisi Kıvanç Tatlıtuğ, ajanstan arkadaşları ve ailesinin olduğunu belirten Akın, \"Çok ağrım yok. Ameliyattan hiç korkmadım. Bu ameliyat bundan sonraki projelerimi etkilemeyecek. 4 - 5 günde kendimi toparlayacağım. Spor yapabilir, hemen yemek de yiyebilirim. Kendimi toparladıktan sonra her şeye kaldığım yerden devam edeceğim\" dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"'Card Finans' dedi mahkemelik oldu -------------------------------------------------------------------------------- Mehmet Ali Erbil'in kız arkadaşı, maddiyata dayalı ilişkiler için 'Card Finans' benzetmesi yapan Avşar'a dava açacak Hülya Avşar'ın kendi adını taşıdığı dergisinde maddiyata dayalı ilişkiler için 'Card Finans' benzetmesinde bulunması, Mehmet Ali Erbil ve kız arkadaşını kızdırdı. Tuğba Coşkun, ünlü yıldıza dava açmaya hazırlanıyor. Bu tanımlamadan kız arkadaşının çok etkilendiğini anlatan Mehmet Ali Erbil, 'Benim kart kullanmadığımı herkes bilir onun için hiç alınmadım. Kart kullanmıyorum, kart kullananlar düşünsün' diyerek espri yaptı. Ünlü şovmen, bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getirdi: 'Şaka bir yana bizim paraya ve maddiyata dayanan bir ilişkimiz yok. Bu tarz laf atan ve yorumda bulunanlar ilk önce kendi geçmişlerine bir baksın. Biz sağlıklı iki bekar insanız. Bizim için yaş önemli değil. Önemli olan beyinlerin ve ruhların anlaşmasıdır. Yalnız beni değil kız arkadaşımı da incitti. Tuğba, hukuksal açıdan mahkemeye verecek. Aynı şekilde adı geçen insanlar da mahkeme yolu takip edecekler. Dolayısıyla ben de Tuğba'nın sonuna kadar arkasındayım. ","label":"magazine"} +{"text":"Kanal D’nin ilgiyle izlenen yarışma programı Türkstar’ın ilk iki serisinde jüri üyeliği yapan MED Yapım Genel Müdürü Armağan Çağlayan, yeni seride yer almamasını değerlendirdi. Çağlayan, jüri üyelerinin Hülya Avşar, Sinan Çetin ve Nazan Öncel’den oluşması konusunda da doğru seçim yaptıklarını söyledi. Programın sunuculuğunu Haldun Dormen’le birlikte Hande Katipoğlu’nun yapacağını da belirten Çağlayan, şöyle konuştu: ‘Ben MED Yapım’ın karar mekanizmasında yer alan insanlardan biriyim. Türkiye’de Hülya Avşar’dan daha iyi bir star var mı, yok. Türkiye’de son aylarda Nazal Öncel’den başka şarkı dinlenmiyor. Sinan Çetin de ‘Film Gibi’ programının sunucusu, Türkiye’nin en iyi reklam yönetmenlerinden birisi. Bu defa jürinin üç kişi olmasını istedik. Bayan sunucunun teke düşmesi dezavantaj değil. Program beğeniyle izlenecek.’ ","label":"magazine"} +{"text":" Musevi Bayramı'nda evleniyorlar -------------------------------------------------------------------------------- Antik ve mistik eski bir Musevi felsefesi olan Kabbalah'yı benimseyen Demi Moore ve Ashton Kutcher, Musevi dini bayramı Rosh Hashanah'yı kutlamak için gidecekleri Tel Aviv'de evlenecek. Internetteki 'netscape' sitesinin haberine göre, Tel Aviv'in büyük bir otelinde yer ayırtan çift, bu gezi sırasında bir taşla iki kuş vuracak. İbrani takvimine göre Tishri ayının birinci ve ikinci günlerinde kutlanan Musevi dini bayramı olan Rosh Hashanah'yı kutlayacak ikili, bu sırada dünyaevine girmeyi düşünüyor. Moore ve Kutcher gibi Kabbalah düğünü yapmak isteyen bir başka ünlü de Britney Spears. ''İlk Kabbalah gelini olmak istiyorum'' diyen genç şarkıcının önündeki engel ise ailesi. Kevin Federline ile 20 Kasım'da evlenecek Spears'ın Protestanlığın bir kolu olan baptizme mensup ailesi, kızlarının rahip huzurunda evlenmesini istiyor ","label":"magazine"} +{"text":"Kasımda vizyona girecek 'Şans Kapıyı Kırınca' filminin çekimleri sürüyor. Başlıca rollerini Flmde, Tamer Karadağlı, Memet Ali Alabora, İpek Tenolcay ve Doğa Rutkay konuk oyuncu olarak kamera karşısına geçti. Pilotunu Karadağlı'nın canlandırdığı küçük bir uçağın seksi ve saf hostesini canlandıran Rutkay, filmi şöyle anlattı: \"Simülatörlü türbülans sahnelerinde gerçek bir uçaktaymış gibi korktum. Uçak türbülansa girdiğinde göğüslerimin sallanması gerekiyordu. Önce beni tutup salladılar, saatlerce uğraştık. Bir türlü yönetmen Tayfun Güneyer'in istediği gibi olmuyordu. Daha sonra uçağın koltuklarını bu sallantıya uygun hale getirdiler ve istenen oldu. Çok eğlendim.\" ","label":"magazine"} +{"text":"Reina'ya giden oyuncu olamaz' Dizilerin başarılı oyuncusu Ayşe Tolga, bu işe çok emek verdiği halde yeteri kadar fark edilmemekten şikayetçi. Tolga, birçok işin özellikle medyatik isimlere verilmesini eleştiriyor. Güzel sanatlarda seramik eğitiminin ardında Şahika Tekand'ın stüdyosunda 'metod oyunculuk' eğitimi alan ve Al Pacino, Robert de Niro gibi metod oyunculuğu uygulayan isimleri kendine örnek alan Ayşe Tolga, güzelliğine ve becerisine rağmen yeterince fark edilmemekten dertli. 'Şehnaz Tango', 'Çifte Bela', 'Ah Bir Zengin Olsam', 'Aşkın Dağlarda Gezer' ve 'Ayrılsak da Beraberiz'in güzel oyuncusu artık kendini daha çok göstermeye kararlı... * Metod oyunculuğundan bahsediyorsunuz, nedir bu? Koşan adam rolü için birisi suratınıza ter efekti yapar, koşudan gelmiş gibi olursunuz. Metod oyuncusu ise 1-2 kilometre koşar. Gidip rolü için akıl hastalarının arasında yaşar. Dustin Hoffman, Al Pacino gibi isimler mesela. Bu, \"ben rol için her şeyi yaparım\" değil, ölen bir adamı oynamak için ölmek üzere olan hastaların yanında yaşamaktır. Burada önemli olan kendi içindeki katili ortaya çıkartmaktır. * Oynadığınız son dizi 'Ayrılsak da Beraberiz' haberiniz bile olmadan bitirildi. Bu bir oyuncuyu nasıl etkiliyor? Türkiye şartlarında buna alışmak zorundayız. Bizler maaşlı eleman gibi sağlam dayanaklara sahip değiliz. Ama beni bir şeyin psikolojik olarak etkileyeceğini sanmıyorum. Gösteri devam etmeli yani. Ben babam çok hastayken oyun için sahneye çıktım. Sefaletten sürünen bir oyuncu olsan bile, zengin kadını rahatlıkla oynayabilmelisin. Bizde bu tarzı uygulayan en iyi isim kuşkusuz Haluk Bilginer'dir. BU İŞE UYGUNUM * Sanat dünyasına giren insanların genelde elinden tutan ya da o kapıyı açan birisi olur. Sizin için böyle biri var mı? Hayır, benim elimden kimse tutmadı. Ben tesadüfen başladım, kendi çabalarımla girdim bu işlere. İlk oynadığım dizi Şehnaz Tango için prodüksiyon şirketine kendim gidip başvurdum. Daha setin ilk gününde Perran Kutman'ın Perihan Abla imajını, Erdal Özyağcılar'ın ise Bizimkiler'deki Şükrü karakterini üzerinden atamama korkuları vardı. Korkusu olmayan bir tek bendim. Benim işimle ilgili çok garip bir kendime güvenim var. Biliyorum ki, ben bu işe uygun birisiyim. * Kendinize güveninizden ve eğitiminizden bahsediyorsunuz. Bulunduğunuz yeri beğeniyor musunuz? Medyatik bir duruşum yok, ama benim için 'çok iyi oyuncu' diyorlar. Ama bazı roller medyatik oyunculara veriliyor. Star olduğu için rollerin verilmesi beni üzüyor. Yurtdışında olsam beni çoktan keşfederlerdi. Medya ayağı da işin bir parçası ama ben eforu bunun için değil, işim için harcamayı tercih ediyorum. Benim bu zamana kadar kötü, başarısız olmuş bir işim yok. Mesela bu anlamda Meltem Cumbul'u iyi bir örnek gösterebilirim. Hem kendini çok iyi pazarlayan hem de iyi oyuncu. Hem de şanslıdır. Bir de bu işin güzellik tarafı vardır. Kamera önünde olan insan güzel olmalıdır, bu gerçek. Ama güzelliğin içini doldurmak gereklidir. OYUNCU GİBİ YAŞAMALI * Oyuncu nasıl yaşamalı? Bu çok belli. Oyuncu gibi yaşamalı. Tiyatrona, sinemana gideceksin, okuyacaksın. Laila'da, Renia'da her gece eller havaya modunda olursa, tüm yazı Bodrum'da geçirirse olmaz böyle. Bunun bünyeye bir zararı olmaz ama oyuncuya zararı olur. Kendini doldurmalı. Yani ne yaptığı belli olmalı. Ben mankenlik de yapayım, ama şurada da oynayayım, şu magazin programını da sunayım gibi yaşamamalı. Öyle olmaz. Bu işe kafanı patlatmalısın. Yoksa yapılan iş seyirciye geçmez, seyirciye geçmeyince reyting almaz, o zaman da ikinci bir şans verilmez o mankenlere. Hülya Avşar bir sürü farklı şeyler yapıyor ama aynı zamanda oyuncu gibi yaşıyor. Bu iş gerçekten yürek işi. Üstelik meslek nankör; sen ona değer vermezsen, o da seni bir kenara atar. * Oyuncu gibi yaşamayanları setlerde dışlıyor musunuz siz de? Kendinden farklı olanı dışlamak kadar kötü bir şey yok. Ben hayatta hepimizin bir olduğunu düşünüyorum. Bu çok ilkelce, çocukça bir şey. Ama paylaşabileceğim bir şey yoksa arkadaşlık edemem.","label":"magazine"} +{"text":"Avukatlık bitti sıra hemşirelikte Ally McBeal dizisindeki avukat rolüyle herkesin beğenisini kazanan Calista Flockhart, yeni bir sinema filmi için kolları sıvadı. Evlat edindiği küçük oğlu ve Harrison Ford ile mutlu bir beraberlik yaşayan Flockhart, yeni filmi 'Fragile' için anlaşma imzaladı. Yönetmenliğini Jaume Balaguero'nun yapacağı İspanyol filminde genç oyuncu, bir hemşireyi canlandıracak","label":"magazine"} +{"text":"Peri masallarındaki gibi evlenecek “Charlie'nin Melekleri filminin güzel yıldızı Cameron Diaz, peri masallarına yakışır bir düğünle evlenecek. Popçu Justin Timberlake ile hayatını birleştirmeye hazırlanan Diaz, düğün çin “Külkedisi”nin giysilerine benzeyen bir gelinlik diktirecek ve makineyle kar yağdıracak. İnternetteki “imdb” sitesinin “dailystar” gazetesine dayanarak verdiği habere göre, Timberlake ile Diaz, bir peri masalının kahramanları olacak. Kar yağmama ihtimalini göz önünde bulundurarak bir kar makinesi kiralamayı da düşünen çift, böylece düğün mekanını “harikalar diyarına” benzetecek. Diaz, “Külkedisi”nin kıyafetlerini andıran bir gelinlik diktirecek ve bir koro da yeni yıl şarkılarıyla bu büyülü törene renk katacak. “Küçük Kadınlar” filmindeki gibi davetlilerin paten kayabileceği dondurulmuş bir göl de tasarlayan güzel yıldız, böylece peri masallarına yakışan bir törenle yeni hayatına “merhaba” diyecek. Diaz'ın bir arkadaşı, oyuncunun her zaman bir kış düğününü hayal ettiğini belirterek, Timberlake'in de bu kadar masrafa rağmen düğün hazırlıklarına büyük hevesle katıldığını söyledi. Yeni yılın Diaz için büyük anlam taşıdığını dile getiren arkadaşı, ”Bu Cameron'ın fikri. Her zaman büyük, bembeyaz bir kış düğününü düşlerdi. Justin ve Cameron çok beklemek istemiyor. Bu yılbaşını düğün için uygun görüyorlar, ancak düğünün mekanı henüz belli değil” açıklamasında bulundu. 32 yaşındaki Cameron Diaz ile 23 yaşındaki Justin Timberlake, yaklaşık 1 yıldır birlikteliklerini sürdürüyor. ","label":"magazine"} +{"text":"7 Ekim'de evleniyorlar Mutlu Aküleri'nin varisi Simla Türker, iki yıldır flört ettiği beyaz atlı prensi Hüsamettin Beyazıt ile sonunda nikah masasına oturuyor. Düğün tarihi 7 Ekim... Düğün mekanı ise Swissotel. Hemen her davette boy gösteren Türker'i bir süredir ortalarda görmeyince şaşırmıştım! Sebebi düğün hazırlıklarından kaynaklanıyormuş demek. Hummalı bir şekilde düğünlerine hazırlanan çift, düğ��nlerinin dört dörtlük olması için adeta seferber olmuşlar. Bu arada malumunuz artık bir günlük düğünler sosyeteyi kesmiyor! Bakalım Türker ile Beyazıt da bu modanın takipçisi olacaklar mı? ","label":"magazine"} +{"text":"Garfield'ın sinema filmi Türkiye'de de gösterimde. Filmde 'yaramaz kedi'yi seslendiren Okan Bayülgen gala için önceki gece Etiler Movieplex sinemasındaydı. Kübalı manken sevgilisi Litz Estevez'le gelen şovmen, \"İlişkimiz gayet iyi gidiyor ancak yabancı uyruklu birisiyle evlenmeyi düşünmüyorum\" dedi. Estevez ise bu sözler karşısında yorum yapmadı. ","label":"magazine"} +{"text":" Matrix'in yıldızı evliliğe soyundu Matrix filmlerinin yıldızı Keanu Reeves kız arkadaşı Autumn Macintosh'a evlenme teklif etti. İngiliz Daily Star gazetesinin iddiasına göre yakışıklı oyuncu, kız arkadaşına Los Angeles'ta romantik bir akşam yemeği yerken \"Benimle evlenir misin?\" dedi. Reeves'in teklifine \"Evet\" diyen Macintosh'un birkaç hafta sonra evlilik hazırlıklarına başlayacağı bildirildi ","label":"magazine"} +{"text":"Küçük Minogue İstanbul'a geliyor bT'nin iletişim danışmanı olan Gülay Kamaz, 27 Ağustos'taki partiye dünyaca ünlü şarkıcıları getiriyor. Avustralyalı seksi pop şarkıcı Kylie Minogue'un kendisi gibi popçu olan kardeşi Dannie Minogue, 27 Ağustos'ta İstanbul'a geliyor. Gülay Kamaz'ın iletişim danışmanlığını üstlendiği bT firmasının Türkiye distribütörlüğünü yaptığı Cutty Shark'ın Laila'da düzenleyeceği parti için gelecek olan Minogue, eylül başında piyasaya çıkaracağı albümü 'dannie the remixes' albümünden de parçalar seslendirecek. Minogue ile beraber LMC grubu, Baby H ve Londra'nın en ünlü DJ'lerinden olan Lisa Loud da, 27 Ağustos'ta Laila'ya gelecek misafirlere unutulmaz bir gece yaşatacak","label":"magazine"} +{"text":"Efendim, hafta sonu Bodrum'daydım. Ankara'nın önemli iş kadınlarından sevgili arkadaşım Nur Kalgay'ın muhteşem evinde bir davet vardı. E Bodrum'un her zaman varolan renkli yaşamı, özellikle Göltürkbükü'ndeki hareketli gün ve geceler de malum. Bodrum dedikoduları hafta sonunda gümbür gümbür gelecek. Bugün seyahatten önce ve sonra yaptığım İstanbul turumdan söz edeceğim. Yüreği güzel insan kareograf Uğurkan Erez ve İzmirli ünlü modacı Ertan Kayıtken ile bir akşam can dostum İzzet Çapa'nın Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nun bitişiğinde yer alan, bu yazın en favori restoran&barı olan Balkon On5'ine gittik. Deniz Akkaya, Ayça Çingitaş, Aslı Tümen, ünlülerin kuaförü Hatice Bayer, fotoğraf sanatçısı Yaşar Saracoğlu, birbirlerine çok yakışan Yağmur Ünal, Barış Yaman, Mert Talu, her zaman kaliteli eğlenmesiyle dikkatimi çeken sevgili Fazıl Bilgel, Beyaz, Cem Davran ve eşi, Mine Çayıroğlu, Doğa Rutkay oradaydı. Yemekler müthiş. Mutfak şefi Ateş kardeşlerin dışında Balkon On5'in bir yıldızı daha var; Ayşen Aksu. Servisi inanılmaz. O gece ortaya fırında kızartılmış orospu mantısı ve közlenmiş patlıcanlı mantı, ev tipi yaprak sarma, Grek salata geldi. Hepimiz birer parça tattık. Ana yemekte yine ortaya beğendili devekuşu ve iskender salatası söyledik. Gidip yiyin, beğenmezseniz, samimi söylüyorum, hesabı ben ödeyeceğim. Bu arada DJ Emre Koçit o kadar güzel müzik yapıyor ki biz bile yerimizde duramayıp dansettik. Bir ara baktım, sempatik işletmeci sevgili Gügü (Gülsüm Sami), İzzet'in sağ kolu olan ama şu an Miami'ye yerleşmeye hazırlanan Tolga Sezgin ile pistteydi. Kısacası Balkon On5 yıkılıyordu. ","label":"magazine"} +{"text":"'İlişkimiz aileden onaylı' Kanal D'nin dizisi 'Kampusistan'ın başrol oyuncusu Tuğçe Kazaz, Sezen Aksu'nun oğlu Mithat Can Özer'le yaşadığı ilişkinin çok iyi gittiğini söyledi. Birlikteliklerinin ailelerinden onaylı olduğunu belirten Kazaz, şöyle konuştu: \"Kimseye zarar vermeden, gayet düzgün, herkesin onayladığı bir ilişki yaşıyoruz. Mithat Can, yanında - arkasında gururla durmayı hak eden bir insan. Sevgimiz ne gerektirirse onu yaşıyoruz. Kimse de buna hiçbir şey söylemiyor\". ","label":"magazine"} \ No newline at end of file