diff --git "a/test.jsonl" "b/test.jsonl" new file mode 100644--- /dev/null +++ "b/test.jsonl" @@ -0,0 +1,250 @@ +{"text":"Hırsız, Hietanen’in başını yaktı DENİZLİSPORLU Hietanen’i hırsız yaktı. Porto maçı için kampta olduğu saatte evine giren hırsız, yatak odasına geçip, içki içti. Eşi Riiena eve döndüğünde yatağı dağınık görünce, \"Bana kampta olduğunu söylüyorsun, eve kadın getiriyorsun\" diyerek ayrılmak istedi. Rıza Çalımbay’dan izin alan futbolcu, eşini ikna etti. Ancak Elazığ maçı öncesinde de \"Hep kamp, hep kamp\" diyerek hanımıyla ikinci kez kavga etti. Çalımbay’dan yine izin isteyince, bu kez \"Aşkla işi karıştırıyor\" diyerek kadro dışı bırakıldı. Engelliler’in İspanya seferi ANDRE Verguwen Cup 2003’te Türkiye’yi temsil eden İzmir Büyükşehir Belediyesi Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, dün İspanya’nın Kanarya Adaları’na gitti. Ekibimiz ilk maçını 8 Mart Cumartesi günü İngiltere’nin RGK Midland Panthers takımıyla yapacak. Arena Kupası bugün başlıyor ARENA Kupası adıyla düzenlenen Türkiye Kış Kupası Yüzme Birinciliği yarışmaları bugün İstanbul’da başlıyor. Burhan Felek Spor Kompleksi’nde 4 gün sürecek organizasyona KKTC’nin yanısıra, Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Edirne, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Muğla, Samsun ve Trabzon illerinden 48 kulübün katılacağı bildirildi. Şamil Sam’ın adı caddeye veriliyor AVRUPA Ağır Sıklet Profesyonel Boks Şampiyonu Şamil Sinan Sam’ın ismi, Kars’ta bir caddeye verilecek. Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, son yıllarda sportif alanlarda elde edilen başarıların ulusal bir sevinç yaşattığını belirterek, Sam’ın başarısının da ülke insanına mutluluk yaşattığını ifade etti. Altın kemeri babasına teslim TÜRKİYE’NİN ilk profesyonel Dünya Boks Şampiyonu Levent Çukur, \"Başarımda en büyük pay, babama ait\" diyerek altın kemerini babasına verdi. Çukur, \"3 Mayıs 2003 tarihinde Münih kentinde Alman rakibim Rene Weller önünde, hafif sıklette unvan maçına çıkacağım. Bu önemli maç öncesi yakınlarımla hasret gidermek, onların duasını almak için de ülkeme geldim\" dedi. Kırkpınar Festivali! HER yıl geleneksel olarak yapılan Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ndeki etkinlikler festivale dönüştürüldü. Edirne Belediye Başkanı Cengiz Varnatopu, etkinliklerin, \"Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri Kültür - Sanat ve Spor Festivali\" olarak değiştirdiklerini ve bir aya yaydıklarını söyledi. Genç Millilerimiz Romanya’yı yendi U 18 Genç Milli Futbol Takımı, Romanya ile deplasmanda yaptığı özel karşılaşmayı 1-0 kazandı. Deplasmanda karşılaşan Ay - Yıldızlılar’ın tek golü 78. dakikada Volkan’dan geldi. Öte yandan Rusya ile oynayacak ve Nijerya’da düzenlenen bir turnuvaya katılacak 18 yaşaltı Genç Milli Futbol Takımı’nın aday kadrosu açıklandı. Altılı ganyan 782 milyar devretti ADANA’DA dün koşulan ve sürpriz bir şekilde biten altılı ganyanı bilen çıkmadı, 782 milyar 200 milyon 242 bin lira cumartesi gününe devretti. Cumartesi günü koşulacak Adana altılısında dağıtılacak ikramiyenin yaklaşık 3 trilyon lira olması bekleniyor. 8 Mart 2003 cumartesi günkü altılı ganyanı yine bulan çıkmazsa ikramiye en çok bilenler arasında dağıtılacak. 3. Lig’de dün Gebzespor - İzmitspor: 4-0 ","label":"sport"} +{"text":"Ayhan’a sevgi seli ETHEM YENİGÜRBÜZ - DHA AVRUPA Şampiyonu atletimiz Süreyya Ayhan, ailesinin yaşadığı Çankırı’da büyük coşkuyla karşılandı. Üstü açık otomobil üzerinde elinde Türk bayrağıyla hemşerilerini selamlayarak kente giren Ayhan, yol boyunca sevgi gösterileriyle karşılaştı. Karatekin Parkı’nda yaklaşık 2 bin vatandaşın katıldığı törende, kendisine gösterilen ilgiden duygulanan milli atlet, çeşitli kuruluşlarca da hediye yağmuruna tutuldu. SPORA Çankırı’da başladığını söyleyen Ayhan, \"Kazandığım başarıda Çankırı ve Çankırılılar’ın da büyük payı var\" dedi. Ayhan’ın makamlarında ziyaret ettiği Vali Halil Ulusoy ve Belediye Başkanı Namık Kemal Eryılmaz da, yıldız atlet sayesinde tüm Türkiye’de olduğu gibi Çankırı’da da atletizme ilginin arttığını vurguladılar. Ayhan, daha sonra Korgun’a geçerek baba ocağını ziyaret etti. ","label":"sport"} +{"text":"Ankaragücü’nde sakatlar iyileşti ANKARAGÜCÜ İspanya’ya özel uçakla gelirken, sakatlıkları geçen Radu ve Carabas’ın Alaves karşısında görev yapabilecekleri açıklandı. Teknik direktör Stoichita, kaybedecek birşeyleri olmadığını, korkmadan mücadele ederek son şanslarını iyi kullanmaya çalışacaklarını söyledi. Başkan Cemal Aydın ise pes etmediklerini bütün güçleriyle tur için savaşacaklarını belirtti. ","label":"sport"} +{"text":"Hakan-Okan gündemde ŞAMPİYONLAR Ligi için kadrosunu takviye etmek isteyen Fenerbahçe, İtalya’nın Inter takımında forma şansı bulamayan Hakan Şükür ve Okan Buruk’u kadrosuna dahil etmek için harekete geçiyor. İtalya’da dün yayınlanan haberlerde, Okan ve Hakan’ın Inter kadrosunda kendilerine yer bulmalarının zor olduğu belirtilirken, bu iki oyuncuya Fenerbahçe’nin talip olduğu yazıldı. Barcelona İspanyol boğası Barça AVRUPA’nın en köklü kulüplerinden birisi olan Barcelona, geçtiğimiz sezon İspanya Ligi’ni dördüncü sırada tamamladı. Şampiyonlar Ligi’ne üçüncü eleme turundan start alan Bordo - Mavililer, Polonya’nın Wisla Krakow takımını 4 - 3 ve 1 - 0’lık sonuçlarla safdışı bıraktı. Yedek oyuncuları arasında bile Dünya çapında yıldızlar yer alan Barcelona’da forvetteki Brezilyalı Rivaldo ve Hollandalı Kluivert’in yanı sıra Overmars, Cocu, Luis Enrique gibi ünlü isimler de bulunuyor. • Kuruluşu: 1899 • Başkanı: Juan Gaspart • Stadı: Nou Camp (98.000) • Renkleri: Bordo - Mavi LYON Oturmuş kadro FRANSA’da geçen sezon Nantes’ın ardından ikinci sırayı alan Lyon, Şampiyonlar Ligi’ne direk katıldı. Kadrosunu koruyan Kırmızı - Lacivertliler, sadece Brezilyalı defans oyuncusu Jose Gomes Edmilson’u transfer etti. En büyük silahı golcü Sonny Anderson, geçen yıl 50 maçta 31 gol attı. • Kuruluşu: 1950 • Başkanı: Jean Michel Aulas • Stadı: Gerland (42.000) • Renkleri: Kırmızı - Lacivert BAYER LEVERKUSEN Yıldıraylı Alman panzeri ALMAN Ligi’nde 2000 - 2001 sezonunu dördüncülükle kapayan Bayer Leverkusen, Şampiyonlar Ligi’ne, üçüncü eleme turunda Yugoslav Kızılyıldız’ı 3 - 0 ve 0 - 0’lık skorlarla safdışı bırakarak girdi. Halen Alman Ligi’nde dördüncü hafta sonunda sekiz puanla dördüncü durumda bulunan Bayer Leverkusen’de, milli forvet Yıldıray Baştürk de başarıyla forma giyiyor. • Kuruluşu: 1904 • Başkanı: Reiner Calmund • Stadı: Bay Arena (22.500) • Renkleri: Kırmızı - Sarı - Siyah Aslan payı oyunculara SARI - Lacivertli camiada Glasgow Rangers galibiyetiyle Şampiyonlar Ligi kapısının ardına kadar açılması yüzleri güldürdü. Yönetim, Şampiyonlar Ligi’nde de başarılı olunması halinde rekor prim dağıtmaya hazırlanıyor. Başkan Aziz Yıldırım ve arkadaşları, Fenerbahçe’nin futboldan oluşan bütün gelirinin en az yüzde 20’lik bölümünü oyunculara ödül olarak vermeyi planlıyor. Kamp sürprizi FENERBAHÇE Teknik Direktörü Mustafa Denizli, Glasgow galibiyetinin ardından gece yarısı Samandıra Tesisleri’nde toplantı düzenledi. Evlerine gitmeyi düşünen futbolcularını kampa alan tecrübeli hoca, İstanbulspor ve Glasgow maçları için tatlı sert uyarılarda bulundu. Sadece kaptan Ogün ile Andresson mazeretleri nedeniyle izin alıp, kampa katılmadı. ‘Fener’in işi zor’ BAYER Leverkusen’in eski çalıştırıcısı, Beşiktaş’ın hocası Christoph Daum, \"Fenerbahçe çok zor gruba düştü\" dedi. Alman hoca, \"Leverkusen eski takımım olduğu için hakkında yorum yapamam. Barcelona’nın bireysel olarak kaliteli futbolcuları bir hayli fazla. Fenerbahçe, Leverkusen ve Lyon’u burada yenebilir. Sekiz puan toplarsa gruptan çıkar\" diye konuştu. ‘Strateji önemli’ FENERBAHÇE Teknik Direktörü Mustafa Denizli, gruplarındaki tek şampiyon takımın kendileri olmasının avantaj teşkil etmediğini söyledi. Denizli, \"Bizim uygulayacağımız strateji çok önemli. Dışarıda puan aldığınız takdirde rakiplerin avantajını kaldırıp Kadaköy’e avantajla dönersiniz. Dışarıda yenilmemenin değil, yenmenin hesaplarını yapacağız. İkinci stratejimiz ise kaybetmemek olacak\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Filede iyi başladık A Milli Erkek Voleybol Takımımız, Estonya'da düzenlenen Bahar Kupası'ndaki ilk maçında, Azerbaycan'ı 3 - 0 yendi. Üstünlüğünü maç boyunca elden bırakmayan Ay - Yıldızlılar setleri 25-23, 25 - 16 ve 25 - 15'lik skorlarla kazandı. Türkiye, grubundaki ikinci maçını bugün Finlandiya, son sınavını ise yarın Estonya (B) karşısında verecek. ","label":"sport"} +{"text":"Detroit kötü bitirdi NBA'DE Merkez Grubu'nda ikinciliği alan Detroit Pistons, ligin normal sezonundaki son maçında deplasmanda Toronto Raptors'a 87-78 yenildi. Detroit'te oyuna sonradan giren ve 20 dakika süre alan milli pivotumuz Mehmet Okur, 1\/4 iki sayı, 0\/1 üç sayı, 7\/10 serbest atış, 6 ribaunt, 2 top kaybı ve toplam 9 sayı ile maçı tamamladı. Diğer sonuçlar Dallas - Memphis: 110 - 103 Phoenix - LA Clippers: 96 - 98 LA Lakers - Golden State: 109 - 104 ","label":"sport"} +{"text":"EROL taş attı GÖKHAN TÜRE FUTBOL yaşamını Yunanistan’ın Panionios takımında sürdüren eski Fenerbahçeli defans oyuncusu Erol Bulut, Atina’dan eski kulübüne sitem dolu mesajlar yolladı. Ortaya koyduğu başarılı futbolla dikkatleri üzerine çeken Bulut, Fenerbahçe’yi \"zor kulüp\" diye nitelerken, Sarı-Lacivertli kulübü özleyip özlemediği konusuna, \"Tabii özlerim. Ama onların beni daha fazla özlediği ortada\" esprisiyle yaklaştı. ARJANTİNLİ yıldız Ortega’nın takıma fayda değil, zarar verdiğini ifade eden Erol Bulut, \"Fenerbahçe sürekli yıldız oyuncu peşinde koşan bir kulüp. Bu yüzden sürekli çok sesliliğe ve probleme çanak tutuyorlar. Askerlerle oynamayı, başarıya sabırla ulaşmayı değil, yıldızlarla günü geçirmeyi düşünüyorlar. Fenerbahçe’nin en büyük engeli, elindeki nimetlerden faydalanamaması\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"VENUS uygun adım AVUSTRALYA Açık’ta ABD’li ünlü raketler Andre Agassi ve Venus Williams tur atladı. İki numaralı favori Agassi, üçüncü turda Fransız Nicolas Escude’yi 6-2, 3-6, 6-3 ve 6-4’lük setlerle geçerken, son üç grand slam şampiyonluğunu küçük kardeşi Serena’ya kaptıran Venus Wiliams ise Alman Anca Barna’yı 6-1 ve 6-4 mağlup ederken göz doldurdu. Günün tek sürprizi ise Fransa Açık şampiyonu Albert Costa’dan geldi. İspanyol Costa, vatandaşı Felix Mantilla’ya 3-6, 6-3, 4-6, 6-1 ve 6-3’lük setlerle teslim oldu. Üç yıl önce Melbourne’de şampiyon olan Lindsay Davenport da Rus Panova’yı 6 - 2, 6 - 1’lik setlerle rahatça geçti. ","label":"sport"} +{"text":"DİNAMO KARTAL: 3-0 Ligde üst üste 5. maçını da kazanıp, liderliğe yükselen Beşiktaş, Adanaspor karşısındaki futboluyla UEFA Kupası’ndaki rakibi Dinamo Kiev’e gözdağı verdi 90 DAKİKA BİLAL MEŞE Adanaspor’un, Gençlerbirliği’nden, üstelik evinde 7 gol yemesi Kartal’ın iştahını kabartan en büyük faktördü. Başlama düdüğüyle, Adanaspor’u sahasına \"mahkum\" eden Beşiktaş’ın presi ve çok adamla hücuma kalkması, ilk yarıda pozisyon sayısını artırdı. Sağ kulvara müthiş işlerlik kazandıran, ancak ikinci yarıda sakatlığına yenilenen Kaan Dobra, 9. dakikada altı pasa kesti, Nouma bindirdi, Ercan, panikten meşin yuvarlağı kendi filelerine gönderdi: 1 - 0 Alan savunmasıyla Beşiktaş’ı durdurmaya çalışan Adanaspor’un ofanstaki iki kozu; Ali Asım ile Necati Kartal’ın savunmasında eriyip, gittiler. Ali Asım bırakın oynamayı, topun yüzünü görmeden kendini kenarda buldu ! Beşiktaş’ı dünkü mücadelede ayağa kaldıran tek isim Nouma idi. Bir yıl süreyle antrenmana çıkamayan Nouma’nın İnönü’de dönüşü muhteşem oldu. Çok koştu, rakip savunmayı presiyle bunalttı, arkadaşlarına pozisyon hazırladı, ilk yarıda nefis şutu direkte patladı. 25.dakikada İlhan Mansız’ın sağ çaprazdan sert şutunu kaleci güçlükle kornere çelerken, 28.dakikada Nouma sahneye çıktı. Ahmet Yıldırım soldan topu savunmanın arkasına kesti. Topu önce göğsüyle düzelten Fransız futbolcunun yarım volesi yan direkte patladı. Kartal, 30.dakikada İlhan Mansız’la pozisyon buldu. Pancu’nun kestiği topu düzelten İlhan’ın röveşatası yan direğe çarptı, kalecinin kucağına gitti. 33. Nouma soldan hareketlenen İlhan Mansız’ı gördü. Tecrübeli futbolcu, altı pasa kesti, Pancu gelişine vurdu, topu filelere gönderdi: 2 - 0 43.dakikada soldan kazanılan serbest atışı Ahmet Yıldırım savunmanın arkasına gönderdi. Sağ çarprazda topla buluşan Nouma’nın sert şutu kalecide kaldı. Taraftarların \"fark\" sesleriyle yüklenen Beşiktaş’ın, 54.dakikada yüreği ağzına geldi. Elias, Tolga’dan sıyrıldı, Cordoba’yı saf dışı bıraktı, topu kaleye gönderdi. Ronaldo çizgi üzerinde kesti. 60.dakikada İlhan Mansız, Nouma’nın al da at dercesine bıraktığı topu boş kale yerine auta yolladı. Adanaspor’un sahasına \"park\" eden Beşiktaş, ikinci yarıda oyuna giren Eser’in golüyle rahat nefes aldı. 88.dakikada Ahmet Yıldırım bu kez soldan indi, altı pasa kesti, genç Eser kafayı çakarken, maçın skorunu da belirledi. Kartal, Adanaspor engelini de firesiz aşarken, Pascal Nouma’yı da kazandı. Fransız futbolcu zaman zaman şov yaparken, rakip sertliklerle sinirlenmemesi işin başka bir güzelliğiydi. Luce’nin yüzü güldü Kiev maçı öncesinde ligde puan kaybından çekinen Rumen hoca karşılaşmayı rahat kazandıklarını söyledi SAKAT ve cezalılardan dolayı Adanaspor maçından çok çekinen Lucescu, dün rakibini rahat geçmenin mutluluğunu yaşıyor. Dinamo Kiev öncesinde ligde puan kaybedip, zirveden uzaklaşmaktan çekinen Rumen çalıştırıcı, \"Sezonun en iyi oyununu ortaya koyduk. Özellikle ilk yarı mükemmeldi. Futbolcularım dinamik ve çalışkandılar. Oyun disiplininden korkmadan başarılı bir mücadele gösterdiler\" diye konuştu. DİNAMO Kiev karşısında İlhan’ın yer almamasının dezavantaj olduğuna dikkat çeken Rumen çalıştırıcı, \"Rakibe korku veren bir futbolcuydu. Ancak o olmazsa Eser var. Bizim için bir alternatif olabilir\" ifadesini kullandı. Bugünden itibaren UEFA maçının hazırlıklarına başlayacaklarını söyleyen Luce, \"Onlar değil, bizim futbolumuz önemli\" dedi. Yönetim de futbolculara 2’şer bin dolar prim verme kararı aldı. Maçın adamı PASCAL NOUMA Bir yıl süreyle ayağını topa vurmadı. Büyük umutlarla yeniden alındı, formsuzluğu nedeniyle kesik kesik oynadı. İnönü’de ilk kez on birde sahaya çıktı, hem oynadı, hem oynattı, bir topu direkte patladı. Sahada basmadık yer bırakmadı. Maçın adamı koltuğuna bileğinin hakkıyla oturdu. Notlar... Kaan Dobra sakatlandı BEŞİKTAŞ’IN son dönemdeki formda isimlerinden Kaan Dobra, dünkü maçta sağ üst arka adalesinden sakatlandı. Siyah - Beyazlı futbolcunun Dinamo Kiev maçında oynayıp oynamayacağı bugün belli olacak. Ne de olsa Nouma BEŞİKTAŞ’IN renkli futbolcusu Nouma, yine yapacağını yaptı. Canlı yayında Digitürk muhabirini öpen Fransız oyuncu, \"Kızımdan özür diliyorum. Benden dört gol istemişti atamadım. Doğum gününde eşime büyük bir sürpriz yapacağım\" dedi. Nouma, \"Benim öldüğümü söyleyenlere bir tek sözüm var o da ‘Fuck You’ diye konuştu. ‘Dost’ça karşılama BEŞİKTAŞ forması altında ağır bir sakatlık geçiren, futbol hayatı bittiği gerekçesiyle serbest bırakılan Sead Halilagiç (Dost), Siyah - Beyazlı tribünlerden büyük alkış aldı. O da bunlara yumruk şovla karşılık verdi. Başbakana pankart YENİ hükümeti kurmak için geçen hafta görevi devralan Başbakan Abdullah Gül’ün Beşiktaşlı olması, Siyah-Beyazlılar’ı mutlu etti. Taraftar, kapalı tribünün çatısına, \"Beşiktaşlı Başbakanımızla gurur duyuyoruz\" pankartını astı. Gazeteci hakem! BEŞİKTAŞ- Adanaspor maçını yöneten Hamza Mısır, ilk kez üç büyüklerden birinin maçında düdük çaldı. İstikbal vaadeden genç hakemin Trabzon’da bir yerel gazete çalıştığı öğrenildi. Yasaklılara tribün desteği Fenerbahçe - Galatasaray derbisinde çıkan olaylardan sonra sorguya alınan ve bir yıl boyunca maçlara girmesi yasaklanan Beşiktaş’ın üç amigosuna tribünlerden destek geldi. Taraftarlar uzun süre amigolara lehine tezahüratta yaparken, pankart da açtılar. Maçın adamı Mısır tam not aldı İLK kez üç büyüklerin bir maçında görevlendirilen hakem Hamza Mısır, çok iyi bir performans ortaya koydu. Karşılaşmayı tesir eden hatası bulunmayan Mısır, 90 dakika boyunca oyundaki dengeleri elinde tutarak gelecek için olumlu mesaj verdi. Göze batanlar AHMET YILDIRIM: Orta alanda çok çalıştı, ikili mücadelelerde başarılıydı, ofansa yaptığı ortalarla ön plana çıktı. KAAN DOBRA: Sağ kulvarda mükemmel işler yaptı. Ofansa çıkışlarda sıfır hatayla oynadı. Sakatlandı ve oyundan alındı. PANCU: Tam joker. Ofansın arkasında oynadı, oyun kurdu, isabetli paslar attı, zorluk derecesi yüksek gole imzasını attı. ZAGO: Savunmanın sübabı. Hava toplarında rakibe geçit vermedi, orta alana isabetli toplar çıkardı, açıkları kapattı. İLHAN MANSIZ: Çok koştu, rakip savunmayı yordu, ilk yarıda bir şutu direkten döndü, pozisyon yakaladı, ama dikkatsizdi. ALİ ASIM: Konuk takımın gol silahı hiç işlemedi. Bırakın pozisyon bulmayı, ayağı topa doğru dürüst bile değmedi. HALİLAGİÇ: Savunmada ayakta kalan, Kartal’ın hava akınlarına göğüs geren tek isimdi. Daha da büyük farkı önledi. ","label":"sport"} +{"text":"ADANA’DA DEPREM Demirspor’un, A kategorisi’ne yükselişi, şehri yerinden oynattı. Caddeler 7’den 77’ye taraftarlarla dolarken, her yer mavi-lacivert renklerle süslendi Büyük coşku A Kategorisi’ne yükselme finalinde Karşıyaka’yı uzatmalarda 2-1 yenen Adana Demirspor’un taraftarları büyük coşku yaşadılar. Taraftarlar, karşılaşmanın bitimiyle birlikte adeta zafer sarhoşu oldular ve ailelerini de yanlarına alarak sokaklara döküldüler. Adana Demirspor Kulübü’nün bulunduğu Sular Caddesi’nde yoğunlaşan Mavi - Lacivertli taraftarlar, yolun tamamen kapanmasına yol açtılar. Çifte mutluluk BİRÇOK taraftar, araç konvoyları ile trafiği adeta felç ederken, \"Şampiyon\" tezahüratları yeri göğü inletti. Büyükşehir Belediye ve Demirspor’un Başkanı Aytaç Durak, Adanaspor’un ardından kendilerinin de A kategorisine yükselmesiyle çifte mutluluk yaşadıklarını belirtti. Durak, \"Denizli’de inanarak tüm maçlarımızı kazandık. Bu mutluluğu bizlere yaşatan herkese çok teşekkür ediyoruz\" dedi. Adanaspor desteği ADANASPOR Başkanı Çağdaş Ergin de, Adana Demirspor’un A kategorisine yükselmesinin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü: \"Adana Demirspor camiası, bizim Süper Lig’e yükselmemizde bizimle beraber mücadelenin içinde yer alarak destek oldular. Başarımızı bizimle birlikte kutladılar. Biz de Adanaspor olarak Adana Demirspor Kulübü’nü kutluyor, A Grubu’nun Adana Demirspor camiası kadar Adana kentine de hayırlı olmasını diliyorum.\" ","label":"sport"} +{"text":"Rekoru zorluyor Ligde 16 golü bulunan Hooijdonk, 24 golle Boliç'i geride bırakıp tarihe geçmeye çalışacak SARI - Lacivertli takımın Hollandalı yıldızı Pierre van Hooijdonk, 96 - 97 sezonunda 24 gol atarak Fenerbahçe tarihinin en fazla gol atan yabancı oyuncu unvanını elinde bulunduran Boliç'i geride bırakmaya çok yaklaştı. Ligde 16 golü bulunan tecrübeli oyuncu, Boliç'in ardından 18'er golle ikinci sırada yer alan Baliç ve Moldovan'ı ise geçmeye bir hayli yaklaştı. Rebrov'un gözü Tottenham'da SARI - Lacivetli takımın Ukraynalı yıldızı Sergei Rebrov, sezon sonunda İngiltere'ye dönmek istediğini açıkladı. Rusya'nın Sport Express gazetesine konuşan Rebrov, \"Ben hâlâ Tottenham'ın oyuncusuyum. Glenn Hoddle'ın yerine gelen David Pleat dönüşüme sıcak bakıyor. Fenerbahçe'de kalabilmem için bonservisimin alınması gerekir. Bu da 5 milyon dolar demek\" dedi. Fenerbahçe'nin tahtası açılıyor FENERBAHÇE Sportif A.Ş. bugün İMKB'de işlem görmeye başlayacak. Sarı - Lacivertli kulübün kasasına 30 milyon dolar girmesini sağlayan hisselerin tahtası 10.500 liradan açılacak. Fenerbahçe yönetimi ezeli rakiplerine göre büyük ilgi gören hisselerin ilk gün nasıl bir performans ortaya koyacağını merakla beklerken, uzun vadede yatırımcıların kazanacağına inanıyor. Gronkjaer'e markaj Danimarkalı orta saha oyuncusu Fenerbahçe'nin transfer gündemine girdi. Chelsea'de forma giyen Gronkjaer için Daum'un ısrarcı olduğu öğrenildi YUSUF KOBAL Maliyeti yüksek ADANA'DA oynanan Türkiye - Danimarka maçını izleyen Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Chelseali Gronkjaer'i gözüne kestirdi. Alman hocanın sezon başından bu yana Danimarkalı oyuncuyu yakın takibe aldığı ve önümüzdeki yıl Sarı - Lacivertli renklere bağlamak için şimdiden harekete geçtiği öğrenildi. 27 yaşındaki Gronkjaer Chelsea'ye 7.8 milyon Euro'ya malolmuştu. Hamit de listede DAUM'UN Danimarkalı oyuncunun dışında Hamit Altıntop'un transferinde de ısrarcı davrandığı belirtildi. Gurbetçi yıldızın Fenerbahçe orta sahasında önemli işler yapabileceğini düşünen Alman hocanın Schalkeli yöneticilerle temasa geçtiği ileri sürüldü. Galatasaray'ın da ısrarla istediği Hamit Altıntop için transfer döneminde ezeli rakipleri büyük rekabet bekliyor. Paralar dağıtıldı GAZİANTEPSPOR maçının hazırlıklarını dün tek antrenmanla sürdüren Fenerbahçe'de, transfer taksitlerinin dağıtması futbolcuların yüzünü güldürdü. Yönetim zor maçlar öncesi futbolcuların alacaklarını ödeyerek takıma moral aşıladı. Samandıra'da yapılan çalışmaya Hooijdonk, Tomas, Selçuk ve milli takımdan sakat dönen Rebrov katılmadı. Rebrov'un durumu bugün netlik kazanacak. Tuncay, Petkov ve Volkan ise düz koşu yaptı. Daum, çift kale maçta istediklerini yapamayan futbolculara kızdı. Alman hoca antrenman sonrası da Mehmet Yozgatlı'yı özel olarak çalıştırdı. Alo ben Serhat! FENERBAHÇE'NİN genç golcüsü Serhat Akın dün annesi Aygün hanım ile birlikte Fenerium'daki Aria'nın canlı sohbet hattına katıldı. Serhat, taraftarlardan sabırlı olmalarını isterken beş puanlık farkı kapatacaklarını söyledi. Genç yıldız artık Fenerbahçe'den ayrılmasının mümkün olmadığına da dikkat çekerken, Nobre için \"Süper golcü\" yorumunu yaptı. Bu arada taraftarlar 2005 yılında Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Fenerbahçe'nin final oynamasını istediler. ","label":"sport"} +{"text":"Kopenhag'da Cim-Bom mriterleri UEFA şampiyonunu penaltılar belirleyecekti. Son penaltıyı Popescu atıyordu. Rumen libero topa koşarken tribünlerden bir tek ben atmaaaa diye bağırıyordum. Uyanmıştım. O kupa için sanki \"biz\" gibiydiler. Sanki, çünkü \"biz\" değildiler (İşte kupa sonrası). Bir ay hiç konuşmasalardı yine dağılmazlardı da. Sonra Başkan'ından santrforuna herkes \"ben\" dedi. O \"biz\" \"ben\"lere ayrıldı. Önce Şükür ayrıldı. Sonra Emre, Okan. Arif gitti, döndü. Terim gönderildi. Süren seçilemedi. Taffarel yedek, Popescu sıradan oldu. Hagi'nin bile o büyülü havası sanki aniden yok oldu. Olanlar da Galatasaray'a oldu. Evet, bir ay konuşmasalardı belki dağılmazlardı. Ya da profesyonel \"biri\", hepsi için konuşsaydı. Sonra Terim sonrası. Takım içindeki \"ben\"ler. Lucescu'nun bana dokunmayanlar ne kadar yaşarlarsa yaşasınlarcılığı. Jardel'li, Hagi'li (Emre ve Okan da var) kadro ile kaçan Türkiye Ligi ve muhtemel bir Avrupa Ligi şampiyonluğu. Sanki Popescu o penaltıyı atmasa ne olurdu. Galatasaray ikinci olurdu. Hatta yarı finalde elenseydiler daha da iyi olurdu. Dağılmazlardı. Tamam, o kupa gelmezdi de belki. Ama neler gelebilirdi neler. Tabii, onlar da \"belki\". O golü atsa bi türlü ... Popescu, Kopenhag'daki penaltıyı atarken hissettiklerimi Ali Sami Yen'de de sık sık hissetmiştim. Galatasaray UEFA şampiyonluğuna gidiyordu. Mesela santrforu topla her buluştuğunda ruhum sıkılıyordu. Tabii Şükür o golü atsın istiyordum. Hem de çok istiyordum. Ama sonra konuşacaktı ya, ya da sağa sola göndermeler yapacaktı ya. Ona da buna da mesajlar verecekti ya. Golünü ya bir Mehmetçik anasına, ya bir lösemili çocuğa bağışlıyordu. Gollerine farklı anlamlar da katıyordu. Gol adı üstünde goldü zaten. Tek başına da yeteri kadar anlamlıydı. Tamam, o atmıştı. Tamam, biz de seyretmiştik. Ama vallahi de billahi de o gole yüklenen anlamlar altında da o kadar ezilmiştikki. Üstelik diyeti de yoktuki. Sus sus sus, kimseler... Kore ve Japonya'da Ulusoy'un, Güneş'in demeçleri, futbolcuların o dedi, ne dedili BBG evi'vari söyleşileri, kazandıkça sivrileşmeleri, hayali düşman yaratmaları. Evet, başarıya alışık değildik. Bizi bozuyordu. İşte Kore ve Japonya'da da bizi bi tuhaf yapıyordu. İşte Fransa'da da daha da bi tuhaf yapıyordu. Biz onlara inanıyorduk da onlar galiba kendilerine inanmıyorlardı. Bir konuşucusu olmalıydı onların da. Ne diyeceğini, nerede ne kadar diyeceğini bilen, tabii haddini bilen, en önemlisi de nerede susacağını bilen. Mesela Can Çobanoğlu bu işi iyi yapıyordu. Hepsinden farklı sosyal dünyası ile işini de iyi yapıyordu. Ama onlar Can'a benzeyeceklerken, o yavaş yavaş onlara benziyordu. Menajeri, coachu, şusu busu, hep beraber, hepsi beraber iyi çalışıyorlar, saha içinde kazanıyorlar, sonra konuşuyorlar, sonra da konuşurken kazandıklarını kaybediyorlardı, bir çuval futbolu da adeta berbat ediyorlardı. Sen (ben) ne diyorsun yaaa? Benim için de hoş değil tabii. İşte arkamdaki sahifelerde yeni Milli Takım'ın Dünya futbolundaki yeni rolü molü, belki en öndekinde de muhtemel bir Milli Takım'ın Fransa'ya golü. Adama (bana) sorarlar da (siz), haklılar da. Sen (ben) ne diyorsun yaaa ? Bağlayalım. Onlar yanlız iyi bir futbol takımı. Belki de çok iyi bir futbol takımı. Başlarında da onlar için çalışan başarılı profesyonelleri var. Onları bir araya getiren de bir Başkan ve onun organizasyonu (öyle olması gerekiyor zaten). İşte hepsi bu. Kendilerine başka misyonlar yüklemesinler. Saha içinde olanları veya olamayanları, saha dışında dine, siyasete, şuna buna bağlamasınlar. Hem o kadar açık sözlü, hem de o kadar budaktan esirgenmeyen gözlü iseler Allah aşkına üç - beş cümle de şu spordaki yeni AKP yapılanması için ediverseler. Yerse tabii... Yemezler mi ? Sussunlar o zaman. Bir UEFA Kupası müthiş bir ekibi yok etti. Bari bu ekibi koruyalım. Vallahi Kopenhag'daki gibiyim yine, korkuyorum yine. Ben iyiyim vallahi de billahi de Yorulmuş, sıkmış, sıkışmış bir ilişkiyi sevmediğiniz bir kadınla (tabii çok çok özel, tabii çok filan, tabii çok falan olsa da) yaşamak mı, ya da tabii çok çok özel bir kadını severek (tabii çok filan, tabii çok falan da) onsuz yaşamak mı ? Bana fazla takılmayın. Beni abartmayın da. Ben ikinciyi yapıyorum. İyi ki de öyle yapıyorum. Sevmek müthiş bir şey. Sevdiğim yanımda olmasa da. Hele o her telefon çaldığında ya da her mesaj sinyalinde o duyduğum heyecan yok mu (acaba o mu ?)? Bayılıyorum işte o ana. Bayılıyorum da işte onun her anına, bayılıyorum da işte ona. Bizim bildiğimiz dolar mı bu? Bu dolar başka bir dolar herhalde. Ya da bir Gökdeniz doları, mesela kaç Amerikan doları ? İşte Batista + 2 milyon dolar. O Batista da Antep'ten gelirken 3 ya da 3,5 milyon dolar. Hani ne Gökdeniz'miş be. İşte Yusuf + 3 milyon dolar. Yahu bu Yusuf - (eksi) 500 bin dolar etse, bu Gökdeniz yine de 2,5 milyon dolar. Evet, ne Gökdeniz'miş be. Ya verenler Gökdeniz'i bilmiyor, ya vermeyen doları. Ya da biz, bir Gökdeniz dolarını. Bir Gökdeniz doları Allah aşkına kaç bizim bildiğimiz dolar yaaa? Ortega batti miiii? dolarlar gitti miiii ? Fenerbahçe batık banka kurbanı gibi. Kurban, çünkü Arjantinli de batık banka gibi. Onu da, köyünü de möyünü de biliyorsunuz zaten. O Arjantinli bu parayı öder mi, öderse de hani nasıl öder ? Batık banka dedim ya. Galiba önce kurtarılmalı, sonra çalıştırılmalı. Aziz Yıldırım şanssız başkan. Ya onu oynatacak, ya da Aziz Yıldırım oynatacak. ","label":"sport"} +{"text":"GAP’ta plaj voleybolu 8. GAP Su Sporları Şöleni, dün Atatürk Baraj Gölü’nde başladı. Yüzme, kürek, sualtı ve yelken yarışmalarının yanısıra bu yıl ilk kez plaj voleybolu ve hentbolu müsabakalarının da yapıldığı şölene Türkiye’nin dört bir yanı ve KKTC’den 750’ye yakın sporcu katılıyor. Şenlik, bugün Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Erdoğan Toprak’ın da izleyeceği finallerle son bulacak. ","label":"sport"} +{"text":"Merak edilenler Fenerbahçe’nin taktiksel anlamda oynadığı antrenman maçını izlemeye gittim. Bütün Fenerbahçeliler’in merak ettiği konular var. Takımdaki arkadaşlık, yeni oyuncuların durumu hep kafalarda soru işareti. Aslında ben de bu düşünceler içindeydim. Liberolu sistem Antrenman maçında herkes görev aldı. Oğuz hoca Ankara’da oynatmayı düşündüğü on biri ve taktiği uyguladı. Sadece ikinci yarıda Tuncay ile yedek kadroda oynattığı Rebrov’u değiştirdi. Yedeklerden kurulu takımı da Ankaragücü’nün oyun sistemi ile yani liberolu oynattı. Oğuz Çetin ilk 15 - 20 dakikada taktiksel anlamda hedefine ulaştı. Taa ki, o dakikadan sonra yedek oyuncular, özellikle tecrübeliler oyun disiplininden bir anda koptu. Durum böyle oyunca taktiksel maçın bir önemi kalmıyor. Şunu belirtmemde fayda var, yedek kalan oyuncu genelde mutsuz ve moralsizdir. Ancak takımın menfaati için bunu antrenmana yansıtmamak zorundadır. Yine de bu çözülebilecek bir sorundur. Oynamayan oyuncuların küsmesi doğaldır. Her kulüpte bu olur. Ben de antrenörlük zamanımda bunları yaşadım. (Pascal Nouma’yı, Fenerbahçe maçından sonra televizyonda gördüm. Yüzündeki ifadeye göre sanırsınız Beşiktaş mağlup olmuş. Zaten oynamadığı maçtan sonra sakatım diyerek ülkesine gitti.) Çok da güzel görüntüler gördüm. Takımda inanın uzun yıllardır olmayan sevgi ve saygı var. Zaman zaman sertlikler olmasına rağmen kırıcı değiller. Hatta reaksiyon bile göstermiyorlar. Kendi aralarında büyüklerine karşı saygılılar. Büyükler de gençlere yardımcı. Herkes hocaya da saygılı. Gelelim transferlere; Rebrov, Vladimir, Kemal ve Erhan Albayrak’ı ben de merak ediyordum. Rebrov ile başlayalım. Hani futbolcu her haliyle kendini belli eder ya. Rebrov da öyle. Müthiş bir oyuncu. Çabuk, futbolu iyi biliyor. Tekniği de iyi ve pas özelliği var. Hazır hale geldiğinde (hazır değil) ve serbest oynarsa büyük transfer. Uzun yıllardır Ortega da dahil en iyi transfer. Haa yazının başında tam kadro çalıştılar dedim. Ortega yoktu. Zaten sezon başından beri olmadığı için hesaba katmadım. Vladimir kesin yetenekli. Yerden kolay çalım atan, arkadaşlarına servis yapabilen, vücudunu kullanabilen, ancak kafa toplarında eksik bir oyuncu. Yalnız hiç, ama hiç hazır değil. Sanırsınız 1 - 2 yıl ara vermiş. Erhan Albayrak sürekli oyun içinde. Forma verildiği taktirde kimseyi mahcup etmeyecek durumda. Kemal de aynı şekilde. En azından yaşları genç olduğu için büyük kazançlar. BİR ANI Ercan Aktuna ve kahveci Yavuz ile Bodrum’un bir köyüne gittik. Köyün müezzini hasta Fenerli. Yanımızdan ayrılmıyor. Ercan abi, espri olsun diye \"Bize Fenerbahçeliliğini ispat et\" dedi. O da \"tamam\" karşılığını verdi. Akşam ezanını \"Allah’u ekber, en büyük Fener\" diye okudu. ","label":"sport"} +{"text":"Podyumun tadı kaçtı Dünya Halter Şampiyonası’nda dün yarışan sporcularımız da dereceye giremedi CEMAL ERSEN POLONYA’NIN Varşova kentinde bugün sona erecek Dünya Halter Şampiyonası’nda dün de kürsüye çıkamadık. Bayanlar 75 kiloda podyuma çıkan Aysel Özgür, koparmada 105 kiloyla 5., silkmede 115 kiloyla 9., toplamda ise 222 kiloyla 7. oldu. Erkekler B kategorisinde Ayhan Çiçek ise koparmada 165, silkmede 200, toplamda 365 kiloluk kaldırışlarıyla Dünya 11.’liğini elde etti. Şampiyonada bugün artı 75 kilo bayanlarda Derya Açıkgöz, 18.00’de yarışacak. DÜNYA Şampiyonası’ndaki başarısızlık kafilenin keyfini kaçırdı. Erkeklerde Yasin Arslan, Halil Mutlu, Mehmet Yılmaz gibi isimlerin yokluğunun yanı sıra bayanlar da son derece düşük performans gösterilmesi hayal kırıklığı yarattı. Bayanlardan Nurcan Taylan’ın üç gümüş, Emine Bilgin’in bir bronz madalya alması, erkeklerde Reyhan Arabacıoğlu’nun Dünya ikinciliği ile yetinmesi yıllardır ilk kez takım sıralamasında ilk üçe girememize neden oldu. ","label":"sport"} +{"text":"Hidayet açılıyor NBA’de geçtiğimiz sezon kendi sahasında en iyi performans gösteren takım olan Sacramento Kings bu özelliğini korumaya devam ediyor. Pasifik Grubu lideri Sacramento, Phoenix Suns’ı 118 - 101 yenerek üst üste yedinci maçını da kazandı. Hidayet 23 dakikalık oynama şansı buldu. Bu süre içerisinde 4\/7 iki, 1\/1 üç sayı, 2\/2 serbest atış ile oynayan Hidayet 1’i hücum 2 ribaunt, 1 asist, 2 top çalmalık performansla 13 sayıya imza attı. Mehmet oynamadı NBA Merkez Grubu’nda Indiana’nın ardından ikinci sırada bulunan Detroit Pistons iki gün önce sahasında yendiği Miami Heat’i bu kez deplasmanda 75 - 72 mağlup etti. Detroit’de Richard Hamilton 17’de 5 isabetle 17 sayı çıkardı. Corliss Williamson 14 sayı, 7 ribaund, Jon Barry 12 sayı ile oynarken Ben Wallace 8 sayıya karşılık 22 ribaund alarak geceye damgasını vurdu. Son maçlarda sürekli 2 - 4 dakika oynayan Mehmet Okur ise coach Rick Carlisle’ın kararıyla oynatılmadı. ","label":"sport"} +{"text":"MHK'den acil çağrı CEMAL ERSEN Dikkat çekecek MERKEZ Hakem Kurulu (MHK) ligin bitimine beş hafta kala hakem hatalarının üst düzeye çıkması nedeniyle kırmızı alarm verdi. Başkan Bülent Yavuz, tüm Süper Lig hakemleri ile yardımcılarına bugün saat 09.00'da Ankara'da toplanması konusunda tebligat yaptı. Bakan Mehmet Ali Şahin'in, geçen hafta MHK Başkanı ile hakem hataları konusunda yaptığı görüşmeden sonra harekete geçen Yavuz'un, sert uyarılarda bulunacağı bildirildi. Ulusoy da katılacak YILDA iki kez yapılan seminerler dışında Süper Lig hakemlerini ilk kez bir araya getiren MHK, özellikle yardımcıların yaptıkları hatalar konusunda rahatsızlık duyuyor. Etap Altınel Oteli'nde gerçekleşecek toplantıya Haluk Ulusoy'un da katılacağı öğrenildi. Ulusoy'un, Ali Aydın'ın hakemliği bırakmasından sonra büyük moral bozukluğu yaşayan hakemlere hem destek vereceği, hem de uyarıda bulunacağı ifade edildi. ","label":"sport"} +{"text":"MAYOYA REFERANDUM Voleybol Federasyonu Başkanı Hüsnü Can, mayo uygulamasının bu sezon kesinlikle süreceğini ancak gelecek sezon için anket yaptıracağını söyledi MURAT AĞCA ‘Gerekirse yaparız’ VOLEYBOLDA yaşanan \"mayo\" polemiğine kamuoyu yoklamasıyla çözüm bulunacak. Federasyon Başkanı Prof.Dr.Hüsnü Can, bayan sporcuların bu sezon mayo giymeye devam edeceğini belirterek, \"Şimdilik bir değişiklik yok. Kamuoyunda herhangi bir rahatsızlık varsa, gelecek sezon için kulüpler, sporcular ve medyayı içine alan bir anket yaptırır, sonuçlarına göre değişikliği gündeme getirebiliriz\" diye konuştu. ‘Şartları biliyoruz’ BAZI Anadolu kulüplerinin bayan sporculara mayo zorunluluğunun kalkması yolundaki isteklerini değerlendiren Can, \"Uluslararası federasyon (FIVB), mayo, şort ve tek parça mayo olmak üzere üç tip öneriyor. Bizden çok önce mayo kararı alınmış. İstersek değişebilir ama neden değişsin. 1958’de bile bayan milli takımımızın mayolu fotoğrafları var. Zaten Anadolu’daki şartları gözönüne alarak üç lig dışında toleranslı davranıyoruz\" dedi. ‘Estetik durmuyor’ FEDERASYON olarak siyasetle spor arasında bağlantı kurulmasından rahatsız olduklarını da vurgulayan Can, kendilerine mayo konusunda hiçbir siyasi baskı gelmediğini söyledi. Can, \"Biz de müslümanız. Bizim de çocuğumuz var. Ancak bir akademisyen olarak böyle bir baskı oluşmasına zaten izin vermem\" diye konuştu. Başkan Can, \"Ruslar uzun şort giyiyor, bizim kızlarımızda şort estetik durmuyor\" ifadelerini de kullandı. Arçelik galip: 3-1 ERKEKLER Voleybol Birinci Ligi’nde Arçelik deplasmanda, Tokat Belediyesi Plevnespor’u 3 - 1 mağlup etti. Arçelik özellikle Nikolay ve Burak’ın etkili oyunları ile galibiyete ulaşırken maçın setleri 23 - 25, 26 - 24, 20 - 25 ve 17 - 25 sona erdi. ","label":"sport"} +{"text":"Ustadan al haberi Bodiroga'dan övgü ÜLKERSPOR'UN Avrupa Ligi A Grubu'nda dün karşılaştığı İspanyol rakibi Barcelona'nın Sırp forveti Dejan Bodiroga, Türk Milli Takımı'nın çok önemli isimlerden kurulu bir kadroya sahip olduğunu söyledi. Bodiroga, \"Benim burada söylediklerim pek önemli değil, zaten alınan başarılar çok şeyi söylüyor. 2001 Avrupa Şampiyonası'nda gümüş madalya kazandılar ve finalde bizi çok zorladılar. Biz basketbol ekolüne sahibiz. Türkiye ekolü de üst üste gelen başarılardan sonra Avrupa'ya yerleşecektir\" dedi. İstanbul'a hayran BODİROGA, İstanbul ve Abdi İpekçi Salonu ile ilgili olarak şunları söyledi: \"Burada gerçekten çok maç oynadım. Her geldiğimde mutlaka yenilenen ve güzelleşen bir salon. Milli maçlarımızda büyük seyirciye karşı oynadık. Atmosfer harikaydı. İstanbul ve Türkiye'yi çok sevdiğimi zaten herkes biliyor. Turist olarak da eşimle birlikte İbrahim Kutluay sayesinde sık sık geldim. İbrahim ile Yunanistan'da başlayan arkadaşlığımız hâlâ devam ediyor ve onun sayesinde Türkiye'nin çok çeşitli yerlerini gördüm.\" Heyecan dorukta POWERADE Unicup Üniversitelerarası Basketbol Turnuvası'nda 12 takım kıyasıya mücadele ediyor. 9 Şubat'ta başlayan, İbrahim Kutluay'ın kurucu ortağı olduğu MVP Sportif Organizasyon Şirketi tarafından düzenlenen turnuva 4 Mart'ta sona erecek ve kazanan takım Efes Pilsen'in Avrupa maçlarından birini izleme şansı elde edecek. Alkışlar Efes'e Avrupa'da ikinci BASKETBOLDA Avrupa Ligi C Grubu'nu birinci sırada tamamlayan ve 23 Şubat pazartesi günü yapılacak olan ikinci raund kuralarına seribaşı olarak katılma hakkını kazanan Efes Pilsen, Avrupa'nın \"en iyi 50 takımı\" arasında ikinci sırada gösterildi. Lacivert - Beyazlı takım, Avrupa'nın önde gelen basketbol sitelerinden www. eurobasket. com'da gerçekleştirilen sıralamada, bu hafta ikinciliğe oturdu. Kazan birinci KULÜPLERİN Avrupa kupaları ve kendi ülkelerinde yaptıkları karşılaşmalardaki sonuçları baz alınarak her hafta yapılan değerlendirmede, geçen hafta üçüncü sırada yer alan Efes, bir basamak yükselerek ikinciliğe yerleşti. İlk sırayı Rusya'dan Unics Kazan takımı alırken, aynı ülkeden CSKA Moskova üçüncü, İspanya'dan Tau Ceramica dördüncü, İsrail'in Maccabi Elite Tel Aviv takımı da beşinci oldu. ","label":"sport"} +{"text":"Botaş’tan şok karar BASKETBOL Bayanlar Birinci Ligi’nde geçtiğimiz sezon tüm kupaları alan BOTAŞ, Avrupa Kupaları’na katılmayacak. Başkan Gürhan Ünal, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ve Genel Müdürlüğün talimatı gereğince harcamaların aşağıya çekileceğini belirterek, \"Devlet kuruluşuyuz. Bize verilen talimatlara uymak zorundayız\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Cavcav'a öpücük yetti! Ersun Yanal'ın Milli Takım'la anlaşmasının ardından dün Başkent'te olağanüstü bir hareketlilik yaşandı. Haluk Ulusoy ile bir araya gelen İlhan Cavcav, çıkışta \"Tazminat söz konusu değil\" açıklamasını yaptı NECMİ KEPÇETUTAN Önce izin istedi MİLLİ Takım teknik direktörlüğü görevi verilen Ersun Yanal ile Gençlerbirliği arasındaki pürüzler, dün yapılan bir dizi görüşmelerin ardından ortadan kalktı. Yanal ile federasyon imza aşamasına geldi. Başarılı teknik adam dün eşi Şenay Yanal ile önce Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'ı fabrikasında ziyaret etti. Cavcav, kendisinden izin isteyen Yanal'a, \"Gitmek istiyorum diyene kal diyemeyiz. Hayırlı olsun\" dedi. İkinci adres Şahin ERSUN Yanal, saat 13.30'da da Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in makamına gitti. Şahin, \"Çalışmalarını takdirle karşıladığım genç kardeşimin milli takımın başına getirilmesine sevindim. Hükümet olarak kendisine her türlü desteği vereceğiz\" ifadelerini kullandı. Yanal ise \"Milli bir davaya kimse zarar vermez. Sayın Cavcav bu konularda hassastır\" diyerek, tazminat krizinin yaşanmayacağı sinyalini verdi. Ve mutlu son BAŞKAN Haluk Ulusoy ile İlhan Cavcav arasında saat 14.30'da federasyon binasında yapılan görüşme ise konuyu tatlıya bağladı. Ulusoy bir gün önce \"Öpülecek yerimiz kalmadı\" diyen Gençlerbirliği Başkanı'nı her iki yanağını öperek karşıladı ve \"İşte söylediğim gibi sizi öptüm\" şeklinde espri yaparak ortamı yumuşattı. Yaklaşık 45 dakika süren görüşme sonrası Cavcav, \"Bu milli görevdir. Tazminat söz konusu değil\" dedi. Yönetimde Yanal şaşkınlığı Sürpriz isim ŞENOL Güneş'ten boşalan göreve Ersun Yanal'ın getirilmesi Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyelerini şaşkınlığa uğrattı. Teknik direktör seçimi konusunda Başkan Ulusoy'a tam yetki verildiğini hatırlatan bazı yöneticiler, Yanal'ın bu göreve getirilmesini büyük sürpriz olarak nitelendirdiler. Başkan Haluk Ulusoy'un, bugün Ankara'da yapılacak toplantıda Yanal ile yapılan anlaşmanın detayları ile ilgili yöneticilere bilgi aktaracağı belirtildi. Çetiner kritik ERSUN Yanal'ın; Raşit Çetiner, Ünal Karaman ve Mehmet Kulaksızoğlu ile ilgili kararı Ulusoy'a bırakmasına rağmen \"Ancak ben kendi teknik ve analiz ekibimle gelirim\" dediği öğrenildi. Tüm milli takımların koordinesini isteyen Yanal'ın bu talebi karşısında Çetiner'in ümit milli takımdaki görevinden ayrılmasının gündemde olduğu vurgulandı. Öte yandan Milli Takımlar Sorumluluğu için Levent Kızıl'ın adı kulislerde ön plana çıktı. Erzik kırgın Ulusoy'a gönderme UEFA Asbaşkanı, Haluk Ulusoy'un eleştirilerinden dolayı kırgın ve üzgün olduğunu belirtip, \"Büyük bir talihsizlik yaptığı, pişman olduğu inancındayım\" dedi. Kadir Has Üniversitesi'ndeki \"Futbol Sohbetleri\"ne katılan Şenes Erzik, \"Salt hodri meydanla, meydan okumayla bu işlerin olmayacağı kanaatini taşıyorum. Bugünkü mevkimi de, herhalde zorla, meydan okuyarak elde edemezdim\" diye konuştu. Atay'dan mesaj TRABZONSPOR Başkanı Atay Aktuğ ise, \"Allah utandırmazsa, biz artık her zaman hedeflerimize ulaşacağız. Bu yıl belki şampiyon olacağız, ama Fenerbahçe'yi yenmeden bunu başaracağımız için yeterince sevinemeyeceğiz\" yorumunu yaptı. Samsun Başkanı İsmail Uyanık da, Gençlerbirliği için adı geçen Erdoğan Arıca ile yollarını ayırmaları halinde takımı Ertuğrul Sağlam'a emanet edeceklerini söyledi. Bir sıra çıktık FIFA'NIN milli takımlar dünya klasmanında nisan ayında Ay - Yıldızlı ekibimiz kendine 8. sırada yer buldu. Brezilya'nın yine zirvede bulunduğu sıralamada Milli Takımımız bir basamak yükselirken, Avrupa klasmanında ise 5. sıradaki yerini korudu. Dünya Kupası grup elemelerindeki rakiplerimiz Danimarka 14., Yunanistan 33., Ukrayna 65., Arnavutluk 475., Gürcistan 98. ve Kazakistan 136. sırayı aldı. ","label":"sport"} +{"text":"Tempomuz daha iyiydi’ SAMET Aybaba, hazırlık maçı olmasına rağmen çok hırslı ve tempolu bir maç oynadıklarını söyledi. Fenerbahçe’den daha iyi oynadıklarını da kaydeden Aybaba, \"Ancak sahada yakışmayacak hareketler meydana geldi. Böylesi bir turnuvada birbirimizi alkışlayamazsak bu lig nasıl bitecek\" diye konuştu. ","label":"sport"} +{"text":"Berlin, Mustafa’ya talip Denizlisporlu golcü oyuncuya Hertha Berlin’den teklif geldi. Menajerler, transfer için Almanya’da yaşayan ağabeyi Sadi Özkan ile temasa geçti DENİZLİSPOR’UN özellikle UEFA Kupası’nda attığı gollerle dikkati çeken santrforu Mustafa Özkan’a, Alman Hertha Berlin’den transfer teklifi geldi. Alman kulübünün menajerleri, golcü oyuncunun Almanya’da yaşayan ağabeyi Sadi Özkan ile temasa geçti. Bu sezon sonunda sözleşmesi bitecek Mustafa’nın, ailesinin de Almanya’da yaşaması nedeniyle bu öneriye sıcak baktığı bildirildi. Mustafa şu anda ligi ve Avrupa’yı düşündüğünü söyledi. ‘San Siro büyük güç’ INTER formasıyla Empoli deplasmanında harika bir performans gösteren Okan Buruk, en büyük gücü San Siro’dan aldığını iddia etti. Okan, \"Kimin asist yaptığı veya gol attığı önemli değil. Interli taraftarların önünde oynamak çok güzel bir duygu. Seni her zaman iyi hissettiriyorlar\" dedi. Tecrübeli futbolcu, hafta sonu oynanacak olan Torino karşılaşmasının ise zor bir 90 dakika olacağını iddia etti. ‘Pişman değilim’ ASTON Villa’da sıkıntılı günler yaşayan Alpay Özalan, özür dileyecek hiçbir hata yapmadığını söyledi. Milli futbolcu, \"Sorun benden kaynaklanmıyor. Bu yüzden hiçbir davranışım nedeniyle pişman değilim. Profesyonel bir oyuncuyum\" diye konuştu. Transfer döneminin kapanmasına kısa bir süre kalmasına karşın, takım bulamayan milli futbolcu, ilk hedefinin Aston Villa’da kalmak olduğunu açıkladı. ","label":"sport"} +{"text":"Jordan yine coştu NBA’İN yaşayan efsanesi Michael Jordan, takımı Washington Wizards’ın sahasında Orlando Magic’i 108 - 93 mağlup ettiği maçta yine tecrübesini konuşturdu. Yıldız oyuncu, 32 sayı, 6 ribaund ve 8 asistlik performansıyla hayranlarına mükemmel bir basketbol ziyafeti sundu. Sakat olan Stackhouse’un yokluğunda sahne alan Jordan, 32 sayısının 28’ini ilk yarıya sığdırdı. Utah Jazz ise yıldızı Karl Malone’un 34 sayıyla bu sezon en yüksek sayıya ulaştığı maçta, Seattle Supersonics’i 92 - 85 mağlup etti. ","label":"sport"} +{"text":"Milli Takım CNN’de lider Ünlü haber kanalının sitesinde, \"Yılın Futbol Takımı\" adayları arasında gösterilen Ay - Yıldızlı ekip yüzde 61’lik oranla zirveye çıktı DÜNYA Kupası’nda üçüncü olan A Milli Takım, ABD’nin ünlü haber kanalı CNN’in resmi internet sitesinde, \"Yılın Futbol Takımı\" adayları arasında gösterildi. Siteyi ziyaret edenlerin oylarıyla belirlenecek seçimin ilk gününde Ay - Yıldızlı ekibimiz, yüzde 61’lik oranla zirveye çıktı. Ankette, G.Kore’ye yüzde 14, Brezilya’ya yüzde 11, R.Madrid’e yüzde 8, Arsenal’e yüzde 5 ve Leverkusen’e de yüzde 2 oy atıldı. ","label":"sport"} +{"text":"Transfer arası Benden söylemesi; Lig’in ikinci yarısında zirve savaşında zırvalara yer yok... Hele Beşiktaş, ayağını denk atmalı ve \"ip\"e sapa gelmez tartışmalardan uzak durmalı. Takımın ahengini bozacaksa, yumurta bile tokuşturmamalı Beşiktaşlılar. Neden ? Çünkü ilk devrede rakipleri berbat haldeydi ve ancak bu kadar fark yaratabildi. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin \"berbat\" bir ilk yarı geçirmesinin kanıtı, son bir buçuk ayda takımların adeta yeniden yaratılması. Fenerbahçe hocayla yetinmedi, Rebrov, Beşastnıh, Erhan ve Kemal’i aldı. Galatasaray, Revivo, Lukunku, Suat Usta ve Xavier’i kaptı. Bunun adı ara transfer değil, \"transfer arası\"ydı onlar için. Kimse kimseyi kandırmasın. Her iki takım, ilk yarıda ciddi hatalar yaptıklarını kabullenip telafi yolunu seçtiler. Yeni hatalar yapmışlarsa, bedelini ödeyecekler. Ama amaçlarına ulaşmışlarsa; ikinci yarıda Beşiktaş’ın işi çok zor. Sahadaki zorlanmaya zırvalarla katkı yapmamalı Beşiktaşlılar. Briçte doping Briç şampiyonasında doping yapan Tarsus Amerikan koleji sporcusu C. Ş., 2 yıl men cezası almış. Ben bu yaşta böyle \"karizma\" görmedim. İster misiniz; sporu bırakınca yorumcu olsun. Derbi mazeretleri Gerilim; eşittir adrenalin... Adrenalin ise bedenin doğal doping işlevi. Yarışı kazanmanın garantisi olmasa bile, sıkı yarışmanın damarlardan takviyesi. Yani ortada bir yarış varsa, gerilim de olmalı... Olmalı da, yarış bittikten sonra artan adrenalini ne yapacağız peki? Hele bir de \"bizim takım\" yenilmişse?.. Adrenalinimiz kabarsın diye, \"bu derbi her şeyin ya başlangıcı ya da sonu\" dolduruşumuzdan nasıl dönmeli 91. dakikada? İşte Ters Köşe’nin son kamu hizmeti bu aşamada devreye giriyor ve gerek Fenerbahçe, gerekse Beşiktaş taraftarlarına \"acil durumlarda\" kullanılması amacıyla şimdiden sakinleştiricilerini sunuyor. Allah muhtaç etmesin, ama lazım olunca yokluğunu da göstermesin... *** Derbi önemli, sayın taraftarlar... Ama bu takımlar da çok değerli. Kaybedenin hurdalığa atılacağı bir ölüm kalım savaşı olmayacak bu. Kimse şarampole yuvarlanmayacak. Belki biraz hüzün, birkaç sitem... 3 Şubat’ta güneş yeniden doğacak. Zaten o gün, yenilenin üzerine gitmek \"vatana ihanet\" ile eşdeğer sayılacak. Nasıl bu kadar kesin hükümlere varabiliyorum?.. Çünkü, olası bir asabiyetin sahibini mahcup edecek \"mazeretleri\" biliyorum: Fenerbahçe yenilirse; \"Yeni sistem, yeni hoca, yeni transferlerle güçlü bir rakibe zamansız yakalandı Fenerbahçe... Hele Kemal’in, Rebrov’un imzaları kurusun... Erhan Albayrak takıma monte olsun. Beşastnıh alışsın, Ortega gücünü toplasın... Siz o zaman görün takımı. Henüz lig bitmedi. Fenerbahçe şampiyonluk iddiasını kaybetmedi... Fazla da üstelemeyin, başka ne seçeneğiniz var ki?.. Beşiktaş kaybederse; \"55 bin ağızlı Şükrü Saraçoğlu canavarına sahip, zafere susamış bir Fenerbahçe’nin elinden kurtulmak kolay mı? Hem de Ronaldo’suz, Sergen’siz. Şansımız devam etmektedir. İnanmayan, puan cetveline bakabilir. Hem yarın öbür gün UEFA’da maç var. Uzatmayalım sayın baylar. \" *** Evet... Bu mazeretlerde hem doğruluk payı vardır, hem de yalnız başlarına bile adrenalinin uyarıcı etkisini sıfıra indirecek argümanlardır. O kadarla da kalmayabilir. Benim naçizane öngörülerime göre, olası kırmızı kartlar ve hakem kararları ile gerekçelendirilebilir ve bu gerekçeler maç skorunun önüne geçebilir. Bu tahminimin kaynağı ise kontrol edilemeyen gerilimi yansıtmak ve yönünü değiştirmekteki ustalığımızdır. Hakem bu fırsatı yaratırsa, kaybedenler zevkle kullanabilir. Ancak, bu derbinin hiçbir telafisi olmayan yönü, kazanan taraftaki Galatasaray silüetidir. Fenerbahçe kazanırsa, Süper Lig’de; Beşiktaş kazanırsa, gelecek sezon Avrupa Kupaları yolunda Galatasaray’ın önü açılır, işi kolaylaşır. Fenerbahçe veya Beşiktaş, biri sevinecek... Galatasaray ise üzülmeyecektir. Bu da bize kanıtlıyor ki, adrenalinsiz, hatta oynamadan da kazanç elde edilebilir. Derbi, girift, gizemli ve zevklidir. ‘Hasan Şaş’lı sorular Başka takımın futbolcularıyla, rakiplerinin transfer etmek istedikleriyle kolayca diyalog kurabilen, hatta anlaşabilen Galatasaray yönetimi, yirmi dört saat kulübün içindeki Hasan Şaş ile arasındaki meselesinin çözümünü çözümsüzlükte mi arıyordu acaba?.. Fatih Terim gibi kurt bir hoca, bir hazırlık maçında dökülen Hasan Şaş’ı tamamen farklı bir takımla sahaya çıktığı diğer hazırlık maçında neden ilk on birde sahaya sürmüş olabilirdi? Kazanmak için mi ? \"Buyrun Hasan’ı görün\" diye mi ? Yönetimin pazarlığına katkıda bulunmak için mi? Hangi anlaşmazlığın tarafları tamamen \"masum\" veya külliyen \"kötü niyetli\" diye kategorize edilebilir ki ? Mesela Hasan Şaş \"piyasa şartlarında\" hak ettiği parayı alabilmek için direniyorsa ve bu olay Milli Takım teknik direktörünün Federasyon Başkanı ile \"dolar kuru\" yüzünden birbirine girdiği bir ülkede yapıyorsa, Hasan Şaş ne kadar suçlanabilirdi? Hasan Şaş’a uygulanacak yaptırımlardan biri de, zaten gözümüzün önünde eriyip giden futbol becerisini kökünden tırpanlayacak \"kadro dışı\" bırakma cezası olacakmış... \"Milli servet\"e zarar vermek suç değil mi? Fener ‘medyası’ Fenerbahçe Dergisi 1 Şubat’ta piyasada. Gazete yolda... Radyo ve TV için çalışmalar yapılıyor. Çok güzel de; bu iş Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin takım kurup Süper Lig şampiyonu olmasına benziyor. Fenerbahçe’den beklenen, medya şampiyonluğu mu? Çetin ceviz Ortega’yı \"sosyal programa\" almış Oğuz Hoca... Yalnızlıktan kurtulması için saha dışında da komşusu Mustafa, Ogün ve Rüştü ile beraber olacakmış. Futbolculara ise İtalyanca, İspanyolca kelimeler öğretmiş. Böylesine ilgiyi, iki türlü yorumlamak olasıdır: Ya Ortega’ya gerçekten ihtiyacı vardır, ya da göndermeden önce \"her şeyi denemiş\" imajı vermek istemektedir. Ortega \"teknik direktör yiyebilir; lakin Oğuz Çetin \"çetin cevizödir.. \"Ruh\" meselesi Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım, \"Kim gerekliyse alırız\" demiş. Doğrudur... Lazım olan alınır... Ama, \"ruhuna sahip olmak\" ayrı mesele. (Bakınız: Cim - Bom’un ara transferleri no:3) ","label":"sport"} +{"text":"Avrupa’da derbi ateşi Müthiş rekabet AVRUPA’NIN dev ligleri İtalya ve İspanya’da bugün derbi heyecanı yaşanacak. Çizme’de Emre ve Okan’ın takımı Inter ile Milan TSİ 21.30’da San Siro Stadı’nda karşı karşıya gelecek. Teknik direktör Cuper, Okan ile Conceicao arasındaki tercihini bugüne bıraktı. İspanya’da ise Barcelona ile Real Madrid TSİ 22.00’de Nou Camp’ta kozlarını paylaşacak. ‘Emre dokunulmaz’ İTALYA ile oynanan milli maçta Millilerimiz’in tek golünü atan Emre Belözoğlu ise basının gündeminde ilk sırada... Corriere dello Sport, yıldız futbolcuya Juventus’un talip olduğunu belirterek, \"Juventus Teknik Direktörü Lippi çok istiyor ama Inter Başkanı Moratti, Emre’yi vermeye niyetli değil. Çünkü o takımın dokunulmazları arasında\" ifadesini kullandı. Nihat-Boliç karşı karşıya MİLLİ futbolcumuz Nihat Kahveci’nin takımı Real Sociedad, bugün, Boliç’in yer aldığı R. Vallecano karşısına çıkıyor. İspanya Ligi’nde Mallorca’nın önünde lider bulunan Sociedad, istikrarını bu deplasmanda da devam ettirmek, koltuğunu kaptırmamak amacında... TSİ 22.30’da başlayacak karşılaşmayı TRT1 naklen yayınlayacak. ","label":"sport"} +{"text":"Sisteme karşı mücadele Ersun Yanal, pek çok kişinin içine sinen isim olarak Milli Takım'ın başına getirildi. Bu atamayı, \"gururumuz Türk hoca\" gibi duygusal tanımlamalarla yorumlamak yeterli değil. Bunların dışına çıkılmalı. Sorumluluk alarak sistemi ve bireyleri eleştiriyorsak, bu yeni dönemle ilgili öngörü ve belirsizlikleri de şimdi dökmeliyiz. Milli Takım'da, Yanal veya Aykut Kocaman gibi isimlerin yabancı bir teknik direktör ile başlayıp, geçiş dönemi yaşamasının daha uygun bir tablo olduğunu yazmıştık. Zira önce futbolcularda olduğu gibi teknik adamlarda da bir nesil çıkarmamız gerek. Taktikte farklılaşsalar da organizasyona inanan, eğitimci ve duygusallığı başarının temel gereği saymayan gerçekçi bir dünyada birleşmeleri ve bunu bir model yapıp, yeni teknik adamlara öncülük etmeliler. Yanal ile Milli Takım beraberliğini iki merkezde yorumlamak gerekiyor: Teknik ve sistem. Sistem sanıldığının aksine, Dünya Kupası 3'.lüğü süksesini yakalamaktan çok daha acil bir konu. Yanal yeni akım teknik adamları temsil ediyorsa, bu kafa yapısını Milli Takım'a da taşımalı. İşi sadece Milli Takımı toplayıp, çalıştırmak olmayacak. Hem yeni bir kadro kurmak, hem de tüm yaş gruplarının A takımla koordinasyonu ile ilgilenmek zorunda. Kulüplerin altyapı ve idari yapılanmasına tavsiyeler içeren bir proje ile federasyonu yönlendirebilecek güce sahip olduğuna da inanıyorum. Bu da asla 2006'yı hedef alan bir mantıkla yürütülemez. Teknik boyutu için ise akla ilk gelen bir Yanal klişesi, yani defansif oyun dürtüsünün fazla olmaması. Geri dörtlüsü (belki üçlü?) neredeyse tamamen değişecek Milli Takım'ın en net karmaşası bu bölgede. İyi orta saha ve hücum potansiyeli ile bu hattı riske ederek, takım savunmasına yoğunlaşmak bir tercih olabilir. Ancak alışkanlık gerektiren bu tarzı kendine ait olmayan oyuncularla, kısa dönem beraberliklerle, az maçla yerleştirmek zorunda. Rakiplerin profilleri yükselecek. Birçok faktör artık kontrolu altında olmayacak. Kendisini aşmalı. Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy, Milli Takımı bırakan bir teknik adam için tazminat alırken vermeye yanaşmayarak ve işin içine yine \"milli sömürü\"yü katarak, Yanal'ın mücadele cephesinin ilk hedefi olması gerektiğini gösterdi. Kulüp başkanlarından daha fazla sahiplenme duygusuna sahip bir Federasyon Başkanı ile çalışacak. Onları kendine uydurmak yerine idare etmeye çalışır ve taviz verirse, yukarıda bahsettiğimiz radikal değişimi yapamaz. Federasyon Başkanı ile takım ve teknik heyet arasına çizgi çekmeli. Yanal, her gittiği takımı yükseltmesi ve oyun karakteri aşılamasıyla bu noktaya geldi. Milli Takım'ı onun için bile erken olarak değerlendirsek de, yapabileceği çok şey var. ","label":"sport"} +{"text":"Ülker Boğa'ya çarptı: 61-76 Turuncu-Yeşilliler, Avrupa Ligi A Grubu'ndaki son randevusunda geçen yılın şampiyonu Barcelona'ya direnemedi, ikinci turu daha önce garantileyen temsilcimiz güçlü rakibinden onbeş sayı fark yedi SERHAN EGEMEN İbrahim yetmedi ÜLKERSPOR daha önce ikinci turu garantilediği Avrupa Ligi A Grubu'ndaki son maçında geçen yılın şampiyonu Barcelona'ya evinde yenilerek grubunu üçüncü olarak tamamladı. Karşılaşmanın başından sonuna kadar rakibine karşı savunmada ve hücumda etkili olamayan Turuncu - Yeşilli takım ilk yarıyı da 45 - 29 geride kapattı. Temsilcimizde sadece İbrahim ve Blair çift haneli sayılara ulaşırken konuk ekipte Navarro ve Femerling sahanın yıldızı oldu. ","label":"sport"} +{"text":"Lorant’a markaj AIK Solna gol atamadan tur geçemeyeceğini bildiği için, en azından ikinci yarıda her türlü riski göze alacaktır. Saracoğlu Stadı’nda seyircisiyle birlikte rakip üzerinde baskı kuracak Fenerbahçe’nin ilk yarıda skoru değiştererek kendini garantiye alması, rakibin de umudunu bitirmesi gerekir. Son haftalarda çok gol yemesi ve özellikle orta sahasının yorulmasıyla birlikte rakibe pozisyon vermeye başlaması Fenerbahçe’nin en büyük handikapı. Ortega’nın gittikçe düzelmesiyle birlikte, gol tutkusuna kapılıp, geride alan boşaltacak olan AIK’in beklediğini bulması zor. İsveç takımının özellikle yan toplarda büyük zaaf göstermesi, Lorant’ın tek forvetle oynama hatasına düşmeyip ve Washington’u da koz olarak sahaya sürmesiyle skora büyük fark da getirebilir. Kadro kalitesi olarak rakibinin çok üstünde olan, seyircisini de arkasına alacak Fenerbahçe’nin önünü sadece teknik direktörünün yapacağı yanlışlar kesebilir. ","label":"sport"} +{"text":"Aslan'da Okan krizi Galatasaray, Inter'den ayrılmaya hazırlanan eski oyuncusunun transferinde kararsız kaldı. Fatih Akyel konusunda ise taraftarların tepkisi karşısında yönetim geri adım attı HALİL ÖZER Dönmek istiyor ama SARI - Kırmızılı yönetimde transfer girişimleri yoğun bir şekilde devam ederken, Okan Buruk konusu arap saçına döndü. Inter'den ayrılması kesinleşen Milli futbolcunun, Galatasaray'a geri dönmek istemesine karşın yönetimde bazı görüş ayrılıkları yaşandı. Bazı yöneticilerin, Okan Buruk'un tekrar geri getirilmesine kesinlikle karşı çıkması bu transferi yokuşa sürdü. Fatih Akyel çok zor MALLORCA macerasının ardından soluğu ezeli rakip Fenerbahçe'de alan Fatih Akyel'in yeniden yuvaya dönmesi ise gündem dışı bırakıldı. Son günlerde Sarı - Kırmızılı taraftarların tecrübeli futbolcu hakkında olumsuz görüş bildirmesi üzerine yönetim geri adım attı. Bu arada Galatasaray, Sakaryasporlu Fatih ile Gökhan Kök'ü de yakın takibe aldı. Protokol an meselesi YILDIRAY Baştürk'ün transferi imza aşamasına geldi. Yıldız futbolcunun, Galatasaray'dan 3 yıllık sözleşme karşılığında 6 milyon Euro alacağı iddia edildi. Bu paranın 3 milyon Euro'su garanti para, kalan kısmı ise maç başına bölünecek. Bu arada Özhan Canaydın'ın bir Alman bankasında garanti para olan 3 milyon Euro için teminat mektubu alacağı bildirildi. Hasan Şaş sıkıntısı Florya'da kapılar kapandı SÜPER Lig'de üst üste iki maç kazanarak moral bulan Galatasaray, bugünkü İstanbulspor maçının hazırlıklarını dün yaptığı tek çalışmayla sürdürdü. Öğle saatlerinde Florya'da kampa giren Sarı - Kırmızılı takımda gözler Hasan Şaş'a çevrildi. Belçika ile oynanan Milli maçta sakatlanan yıldız futbolcunun son durumu bugün yapılacak olan kontrollerde netlik kazanacak. Takımda dört eksik var İSTANBULSPOR maçı öncesinde Hasan Şaş'ın yanı sıra Suat, Emrah ve Batista'nın sakatlıkları sürüyor. Bu futbolcularla birlikte cezalı olan Volkan da Sarı - Siyahlı takıma karşı forma giyemeyecek. Bu arada Hagi'nin futbolcularıyla dün toplantı yaptığı öğrenildi. Rumen hocanın, \"3 maçı da kazanmanızı istiyorum. Bu sınavlarda kaderinizi çizeceksiniz\" dediği öğrenildi. Canaydın'ın rüyası SARI - Kırmızılı kulübün Başkanı Özhan Canaydın, 100. yılda Galatasaray'ı sadece sahada değil, organizasyonun tüm detaylarında şampiyon olarak görmek istediğini açıkladı. Canaydın, taraftarlardan destek isteyerek, \"100. yılımızla ilgili olarak gözümüzden kaçabilecek önemli konuları sizler dile getirirsiniz. Biz yönetim olarak gereken transferleri yapacağız\" dedi. 'Borcumu ödeyeceğim' GALATASARAY Teknik Direktörü Hagi, kendisini her zaman Sarı - Kırmızılı kulübe borçlu hissettiğini açıkladı. Galatasaray Dergisi'nden taraftarlara seslenen Rumen çalıştırıcı, \"Gelecekte kazanacağımız başarılarla borcumu ödemek istiyorum. Takım olabilmek için zamana ihtiyaç var. Piyango bir günde tutar, ama bir şeyi yaratmak için zamana ihtiyaç vardır\" ifadelerini kullandı. Taffarel güveniyor BREZİLYALI kaleci antrenörü Taffarel, Galatasaray'ın üç kalecisi Mondragon, Aykut ve Kingston'a güveninin tam olduğunu açıkladı. Taffarel, \"Mondragon çok tecrübeli. Aykut ve Kingston ise yetenekli. Aykut'ta bir kaleci için gereken özellikler var. Ancak ayakla oyunu geliştirmesi gerekir. Modern futbolda bu özellik artık çok gerekli\" yorumunu yaptı. ","label":"sport"} +{"text":"Son umut Henman Wimbledon'a ev sahipliği yapan İngiltere'nin tek silahı Tim Henman, Fransız Llodra'yı 3 - 0 yenerek 3. tura yükseldi Son umut Henman DÜNYANIN en prestijli tenis turnuvası olan Wimbledon'a ev sahipliği yapan İngiltere, tek erkeklerde 67 yıllık şampiyonluk özlemine son vermek için yine bütün umutlarını Tim Henman'a yükledi. Turnuvaya katılan 10 İngiliz'den Rusedski dahil 9'u henüz ikinci turda elenirken, Henman dün Fransız Michael Llodra'yı 6-4, 6-4 ve 6-3'lük setlerle yenerek üçüncü tura yükseldi. Tek bayanların son şampiyonu Serena Williams ise Belçikalı Callens'i 6-4'lük iki setle saf dışı bıraktı. SONUÇLAR TEK ERKEKLER (2) A.Agassi - L.Burgsmueller: 6-3, 7-6, 6-3 O.Rochus - A.Dupuis: 2-6, 6-3,4-6, 7-6 (7-5), 6-4 (6) D.Nalbandian - Andre Sa: 6-2, 7-5, 6-2 (30) J.Nieminen - S.Galvani: 6-4, 5-7, 6-4, 7-6 (7-3) R.Soderling - G.Elseneer: 2-6, 7-6 (10-8), 6-4, 6-3 TEK BAYANLAR (8) J.Capriati - M.Mikaelian: 6-2, 6-1 (15) E.Dementieva - A.Parra: 6-1, 6-1 (23) L.Raymond - M.Weingartner: 6-3, 6-0 (10) A.Myskina - L.Krasnoroutskaya: 6-1, 6-4 M.Pierce - (14) E.Daniilidou: 6-4, 6-1 İlginç bahis KİMİLERİ uzun vadeli yatırımı sever. Ancak İngiliz bahis şirketlerinin teniste sunduğu yatırım, herkesi şaşırtacak cinsten. Dünya'nın önde gelen tenisçilerinin şimdi hepsi birer bebek olan çocuklarına güvenen ve \"kan çeker\" fikriyle birgün Wimbledon'ı onlar da kazanır diyenler, şimdiden bahis oynayarak servet kazanmak için ilk adımı atabilir. Londra'daki William Hill bahis şirketi, İngiliz Henman'ın küçük kızı Rosie için 1'e 250, Agassi - Graf çiftinin oğlu Jaden Gil için de 1'e 100 veriyor. ","label":"sport"} +{"text":"Jancker’e dönüş Cim-Bom, Alman futbolcunun S.Arabistan maçındaki performansına hayran kaldı. Sarı-Kırmızılılar, işi bitirmek için kolları yeniden sıvadı ERHAN TELLİ Terim’in gözdesi MALİYETİNİN pahalı olması nedeniyle Bayern Münihli Jancker’in transferden vazgeçen Cim-Bom yıldız futbolcu için yeniden harekete geçti. Yönetim, Jancker’in Almanya Milli Takım forması altında Suudi Arabistan maçında sergilediği futboldan sonra Bayern Münih ile görüşme kararı aldı. Terim’in gözdesi olan Jancker, daha önce Galatasaray’a gelebileceğini açıklamıştı. Hedef üç bomba SARI-Kırmızılılar transferde üç yabancı futbolcunun alınmasında karar kıldı. Teknik direktör Fatih Terim’in yönetime verdiği raporda, bu üç futbolcunun mevkilerini, savunma, orta saha ve forvet olarak belirlediği öğrenildi. Galatasaray yeni transferleri sezon açılışına kadar bitirememesi durumunda, ikinci kamp dönemine mutlaka yetiştirmek istiyor. Aslan’dan vize yok ASBAŞKAN Ali Dürüst, şu anki kadrolarını kesinlikle bozmayacaklarını açıkladı. Dürüst, Hasan Şaş’ın yeni sezonda da Sarı-Kırmızılı formayı giyeceğini dile getirip, \"Hasan Şaş bizim için önemli bir isim. Avrupa’da başka bir takıma gitmesi söz konusu olamaz. Bu düşüncemiz her futbolcu için geçerli. Kadromuzu koruyup, takviyeler yapacağız\" dedi. Dürüst, Jancker’in yanı sıra Nouma için de girişimlerinin sürdüğünü dile getirdi. Pilavda buluştular Galatasaray Lisesi Geleneksel Pilav Günü dün yapıldı. Galatasaray Lisesi’nde gerçekleştirilen pilav gününe, Başkan Özhan Canaydın, eski başkanlardan Faruk Süren, Sarı-Kırmızılı yöneticiler ve çok sayıda üye katıldı. Canaydın, \"Pilav gününe 40 yıldır hep Galatasaray Lisesi mezunu olarak katıldım. Bu kez Başkan olarak buradayım. Benim için heyecan verici bir gün\" diye konuştu. Lucescu’yu unuttular! GALATASARAY Kulübü’nün resmi internet sitesi \"www.galatasaray.org\"a göre, Sarı-Kırmızılılar’ın teknik direktörü hala Mircea Lucescu. Sitenin açılış sayfasında Fatih Terim’in yuvaya dönüşüyle ilgili haberler yer almasına karşın, teknik kadro listesinde Rumen hocanın ismi en başta yazılı duruyor. Futbolcu kadrolarında ise Beşiktaş’a giden Sergen Yalçın, takımdan gönderilen Victoria, Fleurquin, Murat Sözkesen, Gonzales ve Niculescu’nun isimleri duruyor. ","label":"sport"} +{"text":"Asabi futbol Evet, futbolu her şeyin üstüne taşıyoruz, ekonomik koşullar da sinir katsayımızı yükseltiyor ve stadlara keyif almak için değil, öfkemizi boşaltmak için gidiyoruz. Yetmezmiş gibi anti - futbolcu, anti - teknik direktör yorumlarıyla daha da dolarak. Ama ‘sapına kadar heyecanı yaşama’ işini aşırıya götürdüğümüz stadlarda, sahaya akan kızgınlıktan boğulma noktasına geldik. İstim üzerindeki Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin tribünlerinde hakim olan gerilimini televizyon karşısında bile hissedebiliyorsunuz. Diğer kulüpler de farklı değil. Galatasaray’ın yıllara yayılan başarıları bile geleceği düşünen futbolda tepkileri bir noktaya kadar dizginleyebiliyor. Salı günü Brugge karşısındaki alışkın olunmayan futbol ve istenen skoru alamamanın hoşnutsuzluğu hemen kendini gösterdi. Sıralama çok basit: Futbolcu önce sorumluluk almaktan kaçar, hata yapma endişesi taşıdığı için konstrasyonunu kaybeder. Ardından teknik direktörünün söylediklerini uygulayamayacak kadar zihinsel dağılmaya gider. Bunu, kenar yönetimlerin ‘ileri ileri’ haykırışlarına bakarak gözlemlemek bile mümkün. Teknik adam boyutu da önemli. Lorant’ın geleceğinin ne olacağını bilemediği, kontrolü dışında bir yığın olayın döndüğü iş ortamında sadece sorumluluklarına odaklanması zor. Bir ekibin lideri zihinsel bütünlüğünü kaybettiğinde çalışanları da verimden düşer ve akılları karışır. Teknik adam ‘oyuncularımdan ne istiyorum, önemli olan kazanmak mı sistemi oturtmak mı’ gibi kişisel motivasyon soruları sormak yerine ‘bu saldırılara nasıl engel olacağım, beni yarın gönderecekler mi, takımı bunlardan nasıl uzak tutacağım’ ile debelenip kendini kısıtlamaya başlar. Başarı olursa bunlar hallolur iddiası da doğru değil. Fenerbahçe şampiyon olduğunda dahi o tolerans ilk maçta bitmişti. Başarı, belirli bir dinginlik sağlayabilir. Ama her ülkenin bir futbol kimliği olduğu gibi Fenerbahçe’nin de sınırı aşan bir sabırsızlığı var. Taraftarın, kendi isteğiyle ve karşılık beklemeden başladığı misyonunda başarı gelmeyince ortaya çıkan huzursuzluğu, toplu motivasyon eksikliğinden de kaynaklanıyor. Kulüplerde güven vermeyen ortamlar oluştuğunda, bu önce takıma, sonra da o takımı ve yönetim sorunlarını görüp her gün daha da endişelenen taraftara taşınıyor. Yönetimler icraatlarındaki kararlılıklarını ve teknik ekiplerine olan güvenlerini yansıttığında, tribünlerdeki kişilere yönelik hakaretler ve fiziki saldırılar da azalacaktır. Solna maçının sonucu biraz da bu aceleci ve baskıcı atmosfere bağlı olacak. Tıpkı diğer takımlarımızın evlerinde oynadıkları tüm maçlarda olduğu gibi. ","label":"sport"} +{"text":"Nihat’ın zor sınavı İSPANYA Ligi’nde liderlik kovalayan Real Sociedad, bugün sahasında Villareal’i konuk edecek. Milli takım kadrosuna çağırılan iki yıldız Nihat ve Tayfun’un takımı R.Sociedad’ın maçı TSİ 18.00’de başlayacak ve TRT 1’den naklen yayınlanacak. Udinese ile bugün TSİ 21.30’da deplasmanda mücadele edecek olan Inter’de ise Okan kadroya dahil edilmezken, hafif sakatlığı olan Emre takıma alındı. ","label":"sport"} +{"text":"Bayern Liverpool AVRUPA Süper Kupası, 27. sahibini bu akşam bulacak. Geçen sezonun Avrupa Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Alman Bayern Münih ile UEFA Kupası Şampiyonu İngiltere’nin FC Liverpool takımları Monaco’da karşı karşıya gelecek. 2. Louis Stadı’nda TSİ 21.45’te başlayacak ve TRT1’den naklen yayınlanacak maçı, Portekizli Pereira yönetecek. Erdoğan Arıkan’ın anlatacağı karşılaşmanın yorumunu gazetemiz yazarı Ömer Üründül yapacak. Bilindiği gibi kupayı son olarak Galatasaray kazanmıştı. ","label":"sport"} +{"text":"Hakan yaradı BLACKBURN’E aralık ayının başında transfer olan Hakan Şükür’ün yaşadığı şanssız sakatlık nedeniyle oynayamamasına rağmen, takımının gol sayısını arttırdığı ortaya çıktı. Sezon başından, Hakan’ın transfer olduğu güne kadar 4,5 ayda toplam 5 gol atabilen Cole - Yorke ikilisi, milli oyuncumuzun transferi sonrası 2,5 ayda tam 15 gol attı. Hakan’ın 22 Şubat’taki Chelsea maçıyla sahalara dönmesi bekleniyor. Yaprak dökümü AVRUPA liglerinde teknik direktörler için yaprak dökümü başladı. Barcelona, 103 yıllık tarihinin en kötü grafiğini çizerken, Şampiyonlar Ligi’nde tüm maçların kazanılmış olması bile Louis van Gaal’i kurtaramadı. Almanya’da, Yıldıray’lı B. Leverkusen düşme hattınına bir adım daha yaklaşırken, Klaus Toppmoeller de topun ağzında. B. Münih’in hocası Hitzfeld, sezon sonu görevi bırakacağını açıkladı. Futbol gündemi • Liverpoollu El Hadji Diouf, Afrika’da yılın futbolcusu, Senegal de yılın takımı seçildi. • Brezilya liginde attığı gol sonrası rakip Palmeiras taraftarlarının önünde domuz taklidi yapan Santro Andre’nin golcüsü Nunes’e 5000 dolar ceza verildi. • Paraguay Milli Takımı’nın kalecisi Chilavert, Dünya Kupası’nda ilk yarısını 1 - 0 geride kapadıkları Slovenya maçının ikinci yarısında Teknik Direktör Cesare Maldini’ye güvenmedikleri için kendi belirledikleri taktikle oynadıklarını ve 3 - 1 galip geldiklerini açıkladı. • Fiorentina’nın, Serie C2’ye düşürülmesi sonrası gemisini terk etmeyen kaptan olarak ün yapan 36 yaşındaki Di Livio dizinden sakatlanarak sezonu kapadı. • Real Madrid’de kadroya girmekte zorlanan Steve McManaman sezon sonunda takımdan ayrılabileceğini açıkladı. • Uzun süredir kendine kulüp arayan 35 yaşındaki Paul Gascoigne Çin 2. liginde son sırada bulunan Gansu ile anlaştı. Blackburn mağlup İNGİLTERE Premier Ligi’nde Tugay’ın takımı Blackburn Rovers, deplasmanda West Ham United’a 2 - 1 yenildi. Milli futbolcumuz 90 dakika sahada kaldı. Blackburn, 38’de York ile öne geçmesine rağmen, 58’de Di Canio’nun (penaltıdan), ve son dakikada da Defoe’nin attığı gollere engel olamayarak sahadan boynu bükük ayrıldı. Ayın altın adamı Beşiktaşlı Ronaldo BEŞİKTAŞ’IN Brezilyalı savunma oyuncusu Ronaldo Guiaro, Işık Sigorta tarafından düzenlenen \"11 Altın Adam\" yarışmasında, aralık ayının futbolcusu seçildi. Bu arada toplantıda ekim ayının \"Altın Adam\"ı seçilen Beşiktaş’ın Brezilyalı futbolcusu Zago’ya ödülü verildi. TSYD, Ulusoy’dan açıklama istedi TÜRKİYE Spor Yazarları Derneği (TSYD), Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’un spor yazarlarıyla ilgili suçlamaları konusunda bilgi istedi. Tüm camiayı zan altında bırakan bu açıklamalarda muhattapların bir an önce ortaya çıkarılmasını isteyen dernek yönetim kurulu, aksi takdirde bunun Ulusoy’a yakışmayacağını belirtti. ","label":"sport"} +{"text":"Trabzonspor'da yüzler gülüyor Gerede kampında ilk kez çift kale maçta yer alan yeni transferler performanslarıyla beğeni kazandı Aybaba'dan övgü YENİ sezon hazırlıklarını Gerede'de sürdüren Trabzonspor, topla çalışmalara başladı. Çift kale maç yapan Bordo - Mavili takım, ilk kez yeni transferlerini de büyüteç altına alma şansı yakaladı. 5 - 2 sona eren maçta, Van de Paar bir gol atarken, D'Haene ve Yattara da gözdoldurdu. Teknik Direktör Samet Aybaba, yenilerin performansından memnun olduğunu söyledi. Fatih'e özel ilgi SEZON sonunda ameliyat olan Fatih Tekke, takımdan ayrı olarak özel programını uyguladı. Güç ve kondüsyona ağırlık veren yıldız futbolcunun, kısa bir süre sonra hazır hale geleceği öğrenildi. Başkan Özkan Sümer, Fatih Tekke'nin şanssız bir futbolcu olduğunu dile getirerek, \"Konfederasyon Kupası maçlarında yer alsaydı, Dünya vitrininde adını duyururdu\" diye konuştu. Tolga için yeni teklif SAVUNMANIN ortası için yeni bir oyuncu isteyen Samet Aybaba'nın, Malatyalı Tolga için girişimleri yeniden başlattığı öğrenildi. Sarı - Kırmızılılar'ın başarılı stoperi vermeye sıcak bakmadığı iddia edildi. Bu arada Sebat yönetimi, Özkan Sümer'i ziyaret ederek, yeni sezonda maçlarını Avni Aker'de oynamak için izin istedi. Sümer, \"Zemin iki takımı zor taşır\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Memolu Detroit tur atladı NBA Play - off'unda Mehmet Okur'un takımı Detroit Pistons, Doğu Konferansı yarı finaline yükseldi. Evinde Milwakuee Bucks'ı 91-77 yenen Pistons, seride durumu 4-1'e getirdi ve zafere ulaştı. 15 dakika sahada kalan Mehmet, 8 sayı, 6 ribaunt (4 savunma - 2 hücum) ve 3 asistle oynadı. Okur, serbest atışlarda 6'da 4, 2 sayılık atışlarda da 4'te 2 isabet buldu. Detroit Pistons, New Jersey Nets'in rakibi oldu. Sacramento Kings de Dallas Mavericks'i 119-118 ile aşıp, seride durumu 4-1 yaptı ve yarı finalist oldu. ","label":"sport"} +{"text":"Yıldızlar geçidi: 4-2 BİRLEŞİK Arap Emirlikleri’nin ünlü futbolcusu Al Talyani’nin jubilesinde Juventus, Dünya Karması’nı 4 - 2 yendi. 5 milyon dolar harcanarak yapılan muhteşem organizasyonda futbolcularımızdan Alpay 90, Bülent Korkmaz ise 40 dakika Dünya Karması’nda forma giydi. ~Juventus’un gollerini Trezeguet (2), Zambrotta ve Palladino atarken, Dünya Karması’nın sayıları Batistuta ve Weah’tan geldi. Ronaldo’nun futbolcu eşi Malina’nın devre arasında yaptığı müthiş gösteri ayakta alkışlandı. ","label":"sport"} +{"text":"Voleybolda zorlu kura Ankara ve Antalya’da düzenlenecek Avrupa Bayanlar Şampiyonası’nda dişli gruba düştük 20 - 28 Eylül arasında Ankara ve Antalya’da organize edilecek Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası’nın kura çekimi dün gerçekleşti. 12 Takımın 2 grup halinde mücadele edeceği eleme grubunda Türkiye, Ankara’da oynanacak ilk grupta yer alırken, Slovakya, Almanya, Romanya, Yugoslavya ve Rusya ile eşleşti. Antalya’daki ikinci grup ise Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Ukrayna, Hollanda ve İtalya’dan oluştu. GEÇEN şampiyonada ilk üç sırayı alan Rusya, İtalya ve Bulgaristan ile ev sahibi Türkiye’nin direkt katıldığı organizasyonda eleme müsabakaları 20 - 25 Eylül’de, finaller ise 25 - 28 Eylül’de gerçekleşecek. Avrupa Konfederasyon Başkanı Andre Meyer kura çekimi sırasında yaptığı konuşmada, \"Türkiye’nin bu organizasyonu başarı ile gerçekleştireceğine inanıyorum. Ayrıca Türkiye’de olmaktan çok mutluyum. Tüm takımlara başarılar dilerim\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"KOLTUKLAR SAĞLAM Basketbol Avrupa Ligi’nde mücadele eden Ülker ile Efes haftayı galibiyetle kapatarak yerlerini korudu. Son maçlar yaklaşırken, temsilcilerimiz moral buldu GÖKHAN TÜRE Rövanşı aldılar BASKETBOLDA Avrupa Ligi’ndeki temsilcilerimiz, ilk raundun sonuna yaklaşılırken galibiyet serisine 13. hafta da da devam ettiler. E.Pilsen, A Grubu’nda AEK’yı farklı devirerek hem rövanşı aldı, hem de üçüncü sıradaki yerini koruyarak Bologna’yı altında tuttu. Efes Pilsen, önümüzdeki hafta da Pau Orthez’i İstanbul’da yenerse ikinci tura üçüncü sıradan yükselecek, en yakın rakibi Skipper ise Cibona Zagreb ile deplasmanda boğuşacak. Kader haftaları C Grubu’nda ikinciliği garantileyen Ülker ise Idea Slask’ı da zorlanmadan geçerek galibiyet sayısını 9’a yükseltti ve en yakın rakibi Olympiakos ile arayı üç puan açtı. Bu arada, Avrupa Ligi’nde ikinci tura kalmayı garantileyen 11 takım netleşirken, diğer beş takımın kaderi son haftaya kaldı. İkinci raunda, ilk beş sırayı alan takımların yanısıra üç grup genelinde en iyi puan ve averaja sahip bir altıncı takım daha çıkacak. Maskeli süvari İTALYA’DA Ergin Ataman’ın coachluğunu yaptığı Montepaschi Siena’nın en önemli kozlarından biri olan Mirsad Türkcan, takımının Slovenya’da Union Olimpija ile oynadığı maça maske ile çıktı. Geçtiğimiz hafta Unicaja Malaga maçında aldığı dirsek darbesiyle burnu kırılan yıldız oyuncuyu sakatlık da durduramadı. Burnu iki yerden kırılmasına rağmen milli basketbolcu, 25 dakika oyunda kaldı ve 13 sayı üretti. Potada bugün Erkekler Birinci Ligi Ayhan Şahenk Salonu 16.15: Darüşşafaka - Ülkerspor Ankara Atatürk Salonu 17.00: Büyük Kolej - Göztepe İzmir Atatürk Salonu 16.00: Pınar Karşıyaka - İTÜ ","label":"sport"} +{"text":"Elvan uçuyor ATİNA Olimpiyatı'na hazırlanan Elvan Abeylegesse, dün ne kadar formda olduğunu gösterdi. Kulübü ENKA'nın tesislerinde çalışan milli atlet, 10 metrede çivili ayakkabıları olmadan 31 dakika 39 saniye koştu. Bu kategoride Avrupa rekoru 30.01 ile Paula Radcliffe'nin elinde bulunuyor. Almanya'ya yenildik GENÇ Bayan Basketbol Takımımız, İspanya'daki 21. Avrupa Şampiyonası yarı final eleme grubu ilk maçında Almanya'ya 63-56 yenildi. Ay - Yıldızlılar bugün Fransa ile karşılaşacak. Grupta ilk üç sırayı alan takımlar Slovakya'daki finallere katılacak. Şahin'den dev adım ABD'NİN Las Vegas şehrindeki Amerikan Ulusal Güreş Şampiyonası'nda 66 kiloda Ordu Takımı adına yarışan Türk güreşçi Faruk Şahin, grekoromen dalında altın madalya kazandı. 21-23 Mayıs'ta Indianapolis'teki olimpiyat finalleri için şansı artan Şahin'in, Atina 2004 vizesi almasına kesin gözüyle bakılıyor. Şenoğlu galip MİLLİ tenisçimiz İpek Şenoğlu, Meksika'nın Morelia kentinde düzenlenen ITF Circuit Turnuvası'na iyi bir başlangıç yaptı. On bin dolar ödüllü turnuvada ilk maçında İtalyan Giorgia Mortello'yu 7-5 ve 6-3 yenen Şenoğlu ikinci tura adını yazdırdı. Nefes nefese NIKE Premier Cup Futbol Şampiyonası'nda ikinci kademeye yükselen ekipler belli olurken, heyecan da doruk noktasına ulaştı. 1700 takımın katılımı ile start alan organizasyonda son olarak 60 ilden 82 ekip kıyasıya mücadele etti. Şampiyon olan takım, 20-24 Mayıs'ta Finlandiya'daki Avrupa elemelerinde ülkemizi temsil edecek. 3. Lig'de dün (Erteleme maçı) Yeniköy - Kasımpaşa: 0 - 7 ","label":"sport"} +{"text":"FENER DÖRT KÖŞE: 2-1 Son üç maçta rakip fileleri 16 kez havalandıran ve dokuz puan toplayan Sarı-Lacivertliler, Körfez’de dördüncü zafer haftasını yaşadı, zirveye bir adım daha yaklaştı 90 DAKİKA MEHMET DEMİRKOL Tuncay, Orhan Ak’tan topu koparıp sağdan daldı ve Serhat’ı gördü. Onun ortasında, arka direkteki Washington, çizgi üzerinden yaptığı kafa vuruşuyla golü buldu. Dakika 18 idi... Fenerbahçe ilk kez rakip kaleye gidiyor, ilk kez çerçeveyi bulan şut çekiyordu. Bu, Sarı - Lacivertliler’in ilk 45’de kaleyi bulan tek şutu olarak da kaldı. Ne golden önce ne de sonra, Kocaeli’nin iyi yayılıp, ilk müdahaleleri yerinde yapan orta sahasını geçmeyi başaramadılar. Sarı - Lacivertliler, Bursa maçının kadrosuyla sahadaydı (Rüştü hariç). Oyuncu performansları çok farklı değildi, ama sistem işlemiyordu. Sebep; rakibin bu kez alan oyununu iyi oynamasıydı. Kocaeli’nin de yapamadıkları vardı. Yeşil - Siyahlılar sahaya çok iyi yayılıyorlardı, ama topu, bu kaplanan alanda, hızlı ve doğru şekilde dolaştıramıyorlardı. Bu, Fenerbahçe’nin zor yön değiştiren oyuncularına zaman tanıdı, fazla açık vermelerini engelledi. Buna rağmen pozisyonlar buldular. Özellikle Emrah’ın kontrol ettiği sağ kanat, bunların kaynağı oldu. 7’de Hüseyin’in pasında Lazarov, 13’te Emrah’ın ortasında Cem, 21’de kornerden gelen topta Hüseyin gol noktasında başarısızdı. Ama Kocaeli’nin skorunu etkileyen en büyük hatayı, hakem Cem Papila yaptı. 10’da Emrah’ın ortasında Lazarov ve kaleci Oğuz topa birlikte hareketlendi. Oğuz tabanla, topa dokunmadan, Lazarov’un üzerine çıktı. Hakem \"devam\" dedi. Bir penaltı, üstüne gol, maçın rengini tamamen değiştirebilirdi, olmadı. Gol maçın ruhunu öldürdü. Zaten stadda Fenerbahçe seyircisi yoktu, iftar saati olması nedeniyle Kocaelililer’in de gelmeyişi, Fenerbahçe’yi belki de tarihinin en az seyircili deplasman maçına çıkarmıştı. 1 - 0’lık skor tribünlerdekileri de susturdu. İkinci yarıya Lorant, Serhat - Ortega değişikliğiyle başladı. Maçın uyutan havası sürerken, Cem Papila, Lazarov’dan auta giden bir topa korner kararı verdi. Kocaelililer’in paslaşarak kullandıkları korner, ön direkte Hüseyin ile gol oldu. Dakika 50: 1 - 1. Artık Kocaeli sahayı daha da daraltan bir takımdı. Fenerbahçe ise o dar alanlara çalımlarla girmeye çalışıp top kaybeden... Öyle ki, her akınları bir Körfez kontratağıyla sonuçlandı. Ama Kocaeli ceza sahası çevresindeki son paslarda yavaş ve düzensizdi. Onlar da en az Fenerbahçe kadar başarısız oldular. 73. dakikaya gelindiğinde Sarı - Lacivertliler, rakip ceza sahası çevresinde on iki top kaybı yapmışlardı ve bunun yarısı Ortega’ya aitti. Ama o dakikada Arjantinli nefis bir derin pasla Washington’u gördü. Devamında Ali Güneş’in, Orhan Ak tarafından düşürülmesinden doğan penaltıyı da gol yaptı. Bu golden sonra kontr kovalayan Fenerbahçe oldu. Kocaeli etkisiz bir oyunla Fenerbahçe yarı sahasına yerleşti. Fenerbahçe’nin bulduğu kontra akınlarda Ortega ve Washington iki kez gole çok yaklaştılar. Ama golü yakalayamadılar. Kocaeli maçı çevirecek organizasyonu yapamayınca, Fenerbahçe rahat, ama etkisiz bir son 15 dakika oynayarak üç puanı elde etti. ‘Seyircisiz olmuyor’ Atilla Kıyat, tribün desteği olmayınca takımın durduğunu söyledi BASIN Sözcüsü Atilla Kıyat, 35 - 40 bin seyirciye alışık olan Fenerbahçe’nin tribünlerden destek almadığında oynayamadığını söyledi. Kıyat, \"Kocaelispor maçında bu bir kez daha kanıtlandı. Futbolcularımız doksan dakika Fenerbahçe sesi duymadı. Bu da onları etkiledi\" diye konuştu. Atilla Kıyat, Ortega’nın da kalitesinin ve kariyerinin tartışılmayacağını tekrarladı, \"Bence son noktayı medya koysun\" yorumunu yaptı. Maçın adamı Washi’nin gecesi WASHİNGTON, Kocaelispor önünde ayakta kalan isimlerden biriydi. Her iki yarıda da bir anlamda ileride tek başına savaştı. Biraz daha şanslı olsa, geceyi birden fazla golle kapayabilirdi. Ayrıca, Fenerbahçe’ye üç puan getiren penaltıda, pozisyonu adeta yoktan var etti ve alkışları topladı. Maçın hakemi Kötü yönetti LİGİN genç hakemlerinden Cem Papila için kötü bir 90 dakikaydı. Faul düdüklerinde inanılmaz yanlışlar yapan Papila, ilk 45 dakikada kaleci Oğuz ile Lazarov’un çarpışmasına devam kararı verirken tartışma yarattı. Ancak Ali Güneş’in pozisyonunda çaldığı düdük doğruydu. Ortega’ya gösterdiği sarı kartı tartışılan Cem Papila avantaj kurallarını da hiçe saydı. Göze batanlar Oğuz: Rüştü’den sonra oynadığı her maçta güven verdi. Fenerbahçe’nin dün yediği golü bir kenara bırakırsak hatasız bir maç oynadı. Ortega: Uzun bir yolculuktan dönen Arjantinli yıldız, buluştuğu topların büyük çoğunluğunu rakibe teslim etti. Yorgun olduğu her halinden belliydi. Fatih: Savunmanın en etkili isimlerinden biriydi. Rakip atakları kesmesinin yanısıra, hücuma da çıkarak arkadaşlarına pozisyon hazırlama gayretindeydi. Cem Karaca: Sol kanada yeni yeni yerleşen Cem, Kocaelispor karşısında vasatı aşamadı. Bölgesinden yeterli bindirmeyi yapamadı. Steviç: Mücadele için çabalasa da arkadaşlarıyla uyum sorununu hâlâ devam ettiriyor. Kendisinden isteneni bir türlü gerçekleştiremiyor. Notlar... Özel koruma SARI-Lacivertli takım Kocaelispor deplasmanına maçtan 2.5 saat önce gitti. Samandıra’dan yola çıkan kafileye çok sayıda basın aracı eşlik etti. Polis eskortu eşliğinde Körfez ilçesine kadar gelen Fenerbahçe’ye burada geniş güvenlik önlemi uygulandı. Polis, futbolcuları taşıyan otobüsü stada girene kadar sıkı şekilde korudu. TSYD’den iftar TÜRKİYE Spor Yazarları Derneği, karşılaşmanın iftar saatine rastlaması nedeniyle 150 gazeteciye maç öncesi iftar yemeği verdi. Dernek yetkilileri, özel olarak hazırladıkları kumanyaları tek tek basın mensuplarına dağıttılar. Serhat sakatlandı GENÇ golcü ilk yarıda ayağına aldığı bir darbe nedeniyle ikinci yarıya çıkamadı. Sağ üst adalesinden problem yaşayan Serhat’ı Teknik Direktör Werner Lorant oyundan almak zorunda kaldı ve yerine Ortega’yı sürdü. SADECE KOŞTUK Lorant, Kocaelispor karşısında çok zorlandıklarını söyledi, \"Basit hatalar yaptık. Kendimizi sıkıntıya soktuk. Futbolu beğenmedim ama kazanacağımızı biliyordum\" ifadesini kullandı ‘Çok sinirlendim’ TEKNİK Direktör Lorant, Kocaeli maçında ilk kez çok sinirlendiğini söyledi. Alman hoca, \"Zaman zaman önemli hatalar yaptık. Oyunun kolay olmayacağını biliyordum. Böyle de oldu. Bu durum fazla gol şansı elde etmemizi engelledi. Futbolu beğenmedim ama çok koştuk. Ben, galibiyete inanıyordum. Bunu da başardık. Şimdi kendimi iyi hissediyorum\" ifadelerini kullandı. Kurtar’ın ayıbı KOCAELİSPOR Teknik Direktörü Güvenç Kurtar ise maç sonrası İstanbullu gazetecilerle ilgilenmedi. Kurtar, kameramanların salona geç gelmesini bahane ederek toplantıyı bitirdi. Ancak gelebildik diyen gazetecilere ise \"Fenerbahçe’nin peşinden ayrılmıyorsunuz ki buraya gelebilesiniz\" dedi ve odayı terketti. Kurtar basının tepkisini ise duymamazlıktan geldi. Penaltı ara bozdu Washington ile Ortega penaltıyı atmak için tartıştı. Brezilyalı golcü topu elinden alıp atışı kullanan Arjantinli yıldıza kızdı FENERBAHÇE’NİN 74. dakikada Ali Güneş ile kazandığı penaltı Washington ile Ortega’nın arasını açtı. Hakemin kararından sonra Brezilyalı golcü atışı kullanmak için kulübeden izin istedi. Ancak bu sırada Ortega, Washington’un elinden topu alarak penaltı noktasına gitti. Duruma sinirlenen Brezilyalı oyuncu el kol işaretleriyle takım arkadaşına tepki gösterdi. Oğuz’dan savunma Rüştü’nün yerine görev yapan genç file bekçisi, 10. dakikada Lazarov ile yaşadığı pozisyonun penaltı olmadığını söyledi İLK yarının 10. dakikasında Lazarov ile ceza sahası içine çarpışan kaleci Oğuz, bu pozisyonda kesinlikle penaltı yapmadığını iddia etti. Genç kaleci, \"Orada asıl faul bana yapıldı. Benim kasti bir hareketim yok. Üstelik yediğim tekme nedeniyle bütün vücudum yara bere içinde kaldı\" ifadesini kullandı. Oğuz, yediği golde topu son anda gördüğünü söyledi, \"Elimden geleni yapmaya çalıştım. Kazandığımız için çok mutluyum\" dedi. ","label":"sport"} +{"text":"Milliler’de prim dopingi Federasyon, futbolculara 25’er milyar lira dağıttı FUTBOL Federasyonu, Slovakya maçı öncesi oyuncuların birikmiş primlerini dağıttı. Futbolculara 25’er milyar lira verildiği açıklandı. Teknik Direktör Şenol Güneş, 1 Eylül’deki Slovakya maçının kadrosunu bugün açıklayacak. KADRODA Avrupa’da top koşturan Alpay, Yıldıray, Tayfun, Okan ve Hakan Şükür yer alacak. Tugay’ın sakatlığı nedeniyle kadroya alınmayacağı belirtildi. Emre ise kart cezalısı olması nedeniyle Slovakya’ya karşı forma giyemeyecek. ","label":"sport"} +{"text":"Yardımlaşma ve pres Türk futbolu için çok önemli bir gün yaşayacağız. Dünya Kupası’ndaki ilk maçımızda güçlü bir ekol olan Brezilya’nın karşısına çıkıyoruz. Rakibimiz kolektif uyumu yüksek, bireysel yıldızları olan, genelde oyuna hükmedebilen, ofansif zenginliğinin yanında takım savunması da oturmuş bir ekip. Ayrıca çok sayıda duran top kullanan isimlere de sahipler. Öncelikle Brezilya’nın oyun kurgusunu bozmamız lazım. Bunun için de orta saha presi ve yardımlaşma çok önemli. Kazandığımız toplarda da çabuk hücum edip, defans blokları yerleşmeden atakları olgunlaştırmak gerekiyor. Onların ataklarında alan daraltmamız şart. Bu maçta her şeyden önce iyi mücadele etmeliyiz. Oyuncularımızın motivasyonu mutlaka üst düzeyde olacak. Ama skor ne olursa olsun, bizim için esas önemli maçın Kosta Rika olduğunu da gözardı etmeyelim. ","label":"sport"} +{"text":"Küçük cehennem Cim-Bom Belçika basınından kötü not aldı. İtalyanlar ise eleştirdi BRUGGE ile sahasında berabere kalan Galatasaray, Belçika basınından kötü not aldı. Ülkenin en büyük gazetesi Het Laatste Nieuws, Brugge’ün orta alandan kontrataklarla çıkarak Galatasaray’ın oyununu bozduğunu belirtti, \"Brugge, hedefine ulaştı. Kaleci Verlinden, Brugge’u yenilgiden kurtardı. İstanbul’da altın puana ulaştık\" diye yazdı BELÇİKA’NIN resmi televizyonu VRT ise Belçika’daki rövanşın Brugge için yine de zor geçeceğini bildiklerini kaydetti. VRT, \"İstanbul’un cehennemi küçük bir cehennemdi\" yorumunu da yaptı. Televizyon kanalı, kendilerini en çok şaşırtan olayın, Belçika’da büyük hayran kitlesi olan Hasan Şaş’ın kötü performans göstermesi olduğunu bildirdi. İTALYAN gazeteleri, Galatasaray’ın hayal kırıklığı yarattığını yazdılar. La Gazzetta dello Sport, \"Galatasaray vuramıyor, Brugge hâlâ umuyor\" başlığını attı. La Gazzetta, Galatasaray’ın ikinci sırada yer almasına karşın 2. tura çıkma olasılığının azaldığını ileri sürdü. Corriere dello Sport ise\"’Tanınmaz Galatasaray\" başlığını kullandı. UEFA’dan teşekkür BARCELONA maçında tribünlerde yakılan meşaleler nedeniyle sıkıntı yaşayan Galatasaray, Brugge maçından yüzünün akıyla çıktı. UEFA yetkilileri, Şampiyonlar Ligi Organizasyon Komitesi toplantısında, Sarı - Kırmızılı yöneticilere, gerçekleştirilen organizasyon için teşekkür etti. UEFA, Galatasaray’ı sadece, tribünlerde saçaklara oturmuş iki çocuğun bulunması ve kapalı tribündeki merdiven boşluklarının dolması nedeniyle uyardı. ","label":"sport"} +{"text":"Kartal'dan taarruz Beşiktaş, Avrupa'dan sonra yurt içinde de atağa kalktı. Siyah - Beyazlılar, Gençler'den Serkan, Deniz, Veysel, Diyarbakır'dan Murat Hacıoğlu ve Konyaspor'dan Zafer Biryol için kolları sıvadı ORHAN YILDIRIM Cavcav doğruladı BEŞİKTAŞ, yeni sezon öncesinde transfer çalışmalarını hızlandırdı. Siyah - Beyazlılar, Avrupa girişimlerinin ardından rotayı Türkiye'ye çevirerek, yıldızların peşine düştü. Yönetimin ilk etapta Gençlerbirliği Kulübü'nün kapısını çaldığı öğrenildi. Teknik Direktör Mircea Lucescu'nun raporu doğrultusunda Serkan, Deniz ve Veysel için ilk teklif yapıldı. Başkan İlhan Cavcav, Serkan girişimini doğrularken, \"Beşiktaş ve Fenerbahçe'den teklif aldık\" dedi. Veysel'de sorun yok GENÇLERBİRLİĞİ'NİN üç yıldızı için, Başkent'te yaşayan yönetici Muzaffer Nasıroğlu'nun ve daha önce Ahmed Hassan ile Okan'ın transferlerini bitiren Menajer Olgun Aydın'ın devrede olduğu bildirildi. Nasıroğlu'nun, Cavcav ile baş başa bir görüşme yaptığı ve Veysel konusunda prensip anlaşmasına vardığı iddia edildi. Cavcav'ın, Deniz için 2 milyon, Serkan için de 3 milyon dolar istemesi sorun yarattı. İki futbolcu için takas önerileceği bildirildi. Liste çok kabarık SİYAH - Beyazlı yönetim, uzun süredir peşinden koştuğu Gaziantepsporlu İbrahim Toraman konusunu, Deniz'den gelen olumlu yanıt üzerine şimdilik kapattı. Beşiktaş'ın Fatih, Gökdeniz ve Tolga için sezon sonunda Trabzonspor ile pazarlık yapacağı vurgulandı. Transfer listesinde ayrıca Diyarbakırsporlu Murat Hacıoğlu ve Konyasporlu Zafer Biryol'un yer aldığı açıklandı. Bu arada Schalkeli Hamit'in transferi zora girdi. Luce'den değişim Zago'yu yedeğe çekti BEŞİKTAŞ, Konyaspor ile oynayacağı kritik 90 dakikanın hazırlıklarını dün Ümraniye'de yaptığı tek çalışmayla sürdürdü. Lucescu yönetimindeki çalışmada kondisyon ve pas çalışmasının ardından taktiksel çift kale maç yapıldı. Rumen çalıştırıcı, sakatlığı geçen Ronaldo, Kaan Dobra ve Ümit'e as takımda forma şansı verirken, Zago'yu yedekler arasında görevlendirdi. Oyuncularını uyardı SAĞ diz ön çapraz bağlarında yırtık olan ve sezonu kapayan Tayfur ile sakatlığı süren Sergen antrenmana katılmazken, Pancu koşu yaptı. Çift kale maç sırasında oyunu sık sık durduran Lucescu, futbolcularını boş alanlara gitmeleri ve isabetli pas atmaları için uyardı. Bu arada şut çalışması sırasında sol ayak bileğinden sakatlanan Tümer, antrenmanı yarıda bıraktı. Engin'den mesaj var MENAJER Sinan Engin, Lucescu'nun basına aldığı tavırla ilgili çarpıcı yorumlar yaptı. Engin, idmanlardan sadece 15 dakika görüntü alınmasıyla ilgili olarak, \"Bizim sakladığımız bir şey yok. Tam aksine en şeffaf kulüp biziz ve medyada birinci sayfalara taşınmalıyız. Son 5 maça giriyoruz, bu yüzden bizi idare edin. Gelecek sezon çok şey değişecek\" sözleriyle kafaları karıştırdı. Sergen alarmı BEŞİKTAŞ'TA, Konyaspor maçı öncesinde Sergen Yalçın sıkıntısı yaşanıyor. Adalesinden sakat olan yıldız futbolcunun ağrılarının sürdüğü ve Konyaspor maçında forma giymesinin zor olduğu bildirildi. Sergen, \"Tam hazır olmasam bile sahaya çıkıp elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Ancak sakatlığım nedeniyle istediklerimi sahaya yansıtamıyorum\" diye konuştu. ","label":"sport"} +{"text":"Çupi’yi andık TÜRK Spor Yazarlığı’nın duayeni İslam Baba’yı (Çupi) ölümünün ikinci yılında kabri başında andık. Kendine özgü üslubu, yorumları ve karakteriyle milyonlarca hayran kazanan Çupi’yi sevenleri yine yalnız bırakmadı. Topkapı Maltepe Mezarlığı’ndaki kabri başına spor dünyasının önde gelen isimleri buluştu, İslam Çupi’yi dualarla bir kez daha andı. ","label":"sport"} +{"text":"Yavuz rest çekti MHK Başkanı, hakemlere gözdağı verdi, \"Burada otorite benim. Kabul etmeyen çeker gider\" dedi CEMAL ERSEN Fırtına estirdi SÜPER Lig hakemlerinin dün Ankara'da yapılan cooper testinden sonra ikinci yarı değerlendirmesi için düzenlenen toplantıda konuşan MHK Başkanı Bülent Yavuz sert eleştirilerde bulundu. Yavuz, \"Kimseye kara kaşı, gözü için görev vermiyoruz. Her kurumda otoriteyi kullanan biri vardır. Burada da otorite 8 kişi (MHK üyeleri) değil, benim. Yoksa burası yeniçeri ocağına döner. Bunu kabul etmeyen çeker, gider\" dedi. 'Kimse somurtmasın' HAKEMLERİN memnuniyetsizliğinden yakınan Yavuz, \"Karşımda suratı asık adam istemiyorum. Buraya gelen somurtmayacak kardeşim\" yorumunu yaptı. Daha fazla başarı göstermeleri gerektiğinin altını çizen MHK Başkanı, şöyle devam etti: \"Sizi dışarıda patlamaya hazır bir atom bombası bekliyor. Bu Süper Lig'dir. Her maç derbi. Ancak Süper Lig hakemi olmanız size kendi başınıza hareket etmeniz anlamına gelmiyor\". 'Suç bizim mi?' BÜLENT Yavuz, kendilerine yapılan eleştirilere de isyan etti. Başkan Yavuz, \"24 yaşında Süper Lig kadrosuna aldığımız adam ilk cooper testinde koşamıyor. Ne yapalım yani, şimdi suç bizim mi ? Avrupa'da adamınız yok diyorlar. İşte gönderiyoruz. Gidip, geliyorlar. Aynı dönemdeki Avrupalı meslektaşları maç yönetiyor. Siz de oturun. Allah bir gün bizim için kötü düşünenlerin hesabını görecektir\" diye konuştu. ","label":"sport"} +{"text":"Sosyal Sigortalar Kurumu'na (SSK), diğer alıcılara göre daha yüksek fiyattan ilaç sattığı gerekçesiyle eleştiri oklarına hedef olan Roche'un, rekabet engeline takıldığı ortaya çıktı. Roche'un, ecza depoları ile ilişkilerini düzenleyen, hangi deponun hangi kurumların ihalesine girip giremeyeceğini belirleyen kurum içi sözleşmelerine Rekabet Kurumu'ndan muafiyet istediği ancak olumsuz yanıt aldığı anlaşıldı. Rekabet Kurumu Roche'a, \"Ecza depoları ile satış stratejiniz, getirmek istediğiniz sınırlamalar Rekabet Kanunu'na aykırı. Düzeltmeniz gerekiyor\" mesajı gönderdi ve süre verdi. Ecza depolarının işleyişinin, özel bir ilişki biçiminde olduğuna dikkati çeken Rekabet kurumu uzmanları, şu bilgiyi aktardı: \"Ecza depoları, üretici firmadan ilacı satın alan, daha sonra kamu kuruluşlarının ihalesine girip satan bir modelde çalışmıyor. Depolar, doğrudan ilaç firması adına hareket ediyor. İhaleye girmeden önce ilaç firmasına soruyor. Teklif üzerinde kalırsa, ilacı tedarik ediyor. Aslında para ilaç fabrikasına gidiyor, depolar komisyon alıyor. Rekabet Kurumu olarak depolar ve üreticilerle toplantı yapacağız.\" Rekabet Kurumu yetkilileri, ilaç sektörünün büyük ölçüde kamu eliyle düzenlenen bir piyasa niteliğinde olduğunu da hatırlattı ve sorunu şöyle özetledi: \"İlaç fiyatları Sağlık Bakanlığı'nca belirleniyor. Dolayısıyla kısmen düzenlenen bir piyasa oluşuyor. Ayrıca Maliye Bakanlığı'nın devreye girdiği örnekler de yaşanıyor. Örneğin, Maliye bir tebliğle eczanelere reçete bedeli üzerinden yüzde 2.5 iskonto zorunluluğu getiriyor. Belki de eczacı serbest rekabet ortamı içinde daha fazla indirim yapacak ama yapamıyor. Tüm bu süreçlerin gözden geçirilerek tüm sosyal güvenlik kurumları için ortak bir politikanın belirlenmesi gerekiyor.\" ","label":"health"} +{"text":"Filipinli ikizler kadar şanslı olamadılar Norveç’te aynı kalbi taşıyan yapışık ikizler, dünyaya geldikten 3 gün sonra hayatlarını kaybetti. Başkent Oslo’daki Rikshospitalet hastanesinden yapılan yazılı açıklamada, Oslo’nun 100 kilometre doğusundaki Fredrikstad kasabasında salı günü birbirlerine göğüslerinden yapışık olarak doğan kız bebeklerin bu sabah öldüğü belirtildi. Açıklamada, ikizlerin durumunun bu sabaha kadar ciddiyetini koruduğu, doktorların nefes almak için birbirlerine ihtiyaç duyan bebekleri ameliyatla ayırmanın çok riskli olacağına karar verdiği belirtildi. ","label":"health"} +{"text":"Kadınlardaki vajinal akıntıların en önemli sebeplerinden biridir. Hastaların bir bölümünde beraberinde gonore veya nongonokoksik uretrit bulunmaktadır. Bulaşma Genellikle herhangi bir belirti göstermeyen erkek hastalar veya yine asemptomatik taşıyıcı kadınların cinsel ilişki esnasında cinsel eşine paraziti aktarması ile olur. Ancak bazen de umumi tuvaletlerden, kirli çamaşırlardan ve enfekte sex oyuncaklarından bulaşabilmektedir. Belirtiler Hastalığın belirtileri genellikle bulaşmadan 4-20 gün sonra ortaya çıkar. Kadınlarda sarı-yeşil veya gri, kokulu-köpüklü akıntı oluşur. Bu akıntı bazen kanlı da olabilir. Vajen girişinde kaşıntı olabilir. Cinsel ilişki esnasında rahatsızlık ve ağrı oluşabilir. Sık sık idrara çıkma, cinsel bölgede şişlik görülebilir. Bazen de hiç belirti vermeyebilir. Erkeklerde ise, genellikle belirti vermez. Bazen de idrar yaparken güçlük ve ağrı, penisten gelen bir akıntı olabilir. Komplikasyonları Tedavi edilmeyen trikomonas enfeksiyonlarının HIV riskini arttırdığı düşünülmektedir. Hamile kadınlarda trikomonas enfeksiyonu erken doğum, düşük doğum kilolu bebek veya plasental enfeksiyon ve yırtılmalara sebep olabilmektedir. Erkeklerde ise prostatit veya sistite neden olabilmektedir. Tanı Kadınlarda vaginal, erkeklerde uretral akıntı örneği alınıp mikroskopik incelemede hareketli trikomonasların görülmesi ile konulur. Bazende vajinal smear de trikomonaslar bulunarak tanı konur. Tedavi Tedavide trikomonasa etkili olduğu bilinen antibakteriyel,antiprotozoal bir ajan kullanılır. Diğer antibiyotiklerin etkisi yoktur. Eşler birlikte tedavi edilmelidir. Korunma Cinsellikle bulaşan tüm hastalıklarda olduğu gibi tek eşlilik ve güvenli bir prezervatif kullanımı hastalıktan korunmayı sağlayacak. ","label":"health"} +{"text":"Mujde: Kalorisiz şeker üretildi İngiltere'nin en büyük şeker üretici ''Tate and Lyle'' adına çalışan bilim adamları, ''kalorisiz şeker'' üretmeyi başardıklarını açıkladı. Firma yetkilileri, yeni ürünün dişlere zarar vermediğini, kilo aldırmadığını ve şeker hastaları tarafından da kolay sindirilebildiğini söylediler. Yeni ürünün, İngiltere'deki Gıda Standartları Enstitüsü'nden onay alması gerekiyor. Firma, önümüzdeki ay onay almayı ve ürünü sonbaharda piyasaya sürmeyi hedefliyor. Bilim adamları, görüntü ve tat olarak normal şekerden hiçbir farkı olmayan yeni ürünün, şeker molekülleri içindeki şişmanlatıcı ve kalori verici unsurların değişikliğe uğratılmasıyla üretildiğini belirttiler. Şekerin işlenmesi sırasında, normalin çok daha fazlası işlem yapıldığını belirten ve buna ''süper işleme süreci'' adını veren bilim adamları, bu sırada şekerin içinde bulunan ve şeker hastalarının bünyeleri tarafından sindirilemeyen moleküllerin de alındığını kaydettiler. ","label":"health"} +{"text":"Avustralyalı uzmanlar, olimpiyat standartlarında idman yapan 18 amatör atleti 6 hafta boyunca incelediler. Gönüllü atletlerin yarısına, haftada 3.5 mgr erkeklik hormonu testosteron şırınga edildi, diğer yarısına ise plasebo verildi. Ancak şırınga edilen şeyler sporculara açıklanmadı. Araştırma, testosteron verilen sporcuların performansının, sadece üç haftada müthiş şekilde arttığını gösterdi. Oysa, bu sürenin en az 10 haftayı bulacağı tahmin ediliyordu. Uzmanlar, performansları artan sporcuların bağışıklık sistemlerinin ise bozulduğunu belirledi. Zira, dopingli atletlerde, bağışıklık sisteminin “vurucu timi” olan akyuvar hücreleri yüzde 20 kadar azaldı. Bu hücreler, vücuda giren hastalık yapıcı elemanlara karşı ileri cepheyi açıyor, sonra bağışıklık sisteminin diğer unsurları devreye giriyor. Araştırma, ayrıca steroidlerin sporcuların huylarını değiştirdiğini ve dopingli atletlerin hırçınlaştıklarını da gösterdi. ","label":"health"} +{"text":"Dikişsiz Retina Ameliyatı Artık Ülkemizde Göz sağlığında en önemli rahatsızlıkların başında yer alan retina ve vitreous bölgesi için artık dikişsiz operasyonlar gerçekleştirilebiliyor. (Habersaglık-Istanbul) Konusunda uzman göz hekimleri tarafından gerçekleştirilen dikişsiz vicrectomy ameliyatı sayesinde hasta hem çok daha kısa sürede tedavisini gerçekleştirmiş oluyor, hem gündelik yaşamın gerekleri konusunda engel yaşamıyor. Vicrectomy adı verilen ameliyat, gözün retina bölgesinde ve vicretus adı verilen göz boşluğundaki sıvıda meydana gelen bozukluklarda uygulanabilen bir ameliyat. Gözün Slena adı verilen beyaz kısmından içeri girilerek gerçekleştirilen ameliyatın yapılabildiği yerlerden biri olan Veni Vidi Göz Sağlığı Merkezinde Doç. Dr. Emrullah Taşındı’nın yapmış olduğu açıklamalara göre retina yırtıklarında, lekelerinde ve vitreus sıvısın��n şeffaflığını yitirmesinde bu tedavi şekli uygulanabilmekte. Hem de eskisinden çok daha kısa süreli ve rahat gerçekleştirilebiliyor. İnsanlar için dış dünyayla bağlantı kuma alanında çok önemli bir yer teşkil eden görme organımızdaki rahatsızlıklar, hiç şüphesiz hareketlerimizi oldukça kısıtlamakta; verimimizi düşürmekte. Ayrıca bu tedavilerin çok zor olması, nekahet devresinin uzun sürmesi insan hayatına oldukça zorluk katmakta. Lokal veya genel anestezi ile gerçekleştirilebilen bu ameliyat sonrasında hasta, 1 veya 2 hafta sonrasında normal yaşantısına geri dönebiliyor. Ancak bu süre zarfında vücudu zorlayıcı hareketlerden kaçınılmalı ve bazı durumlarda başın belli pozisyonlarda tutulması gerekebiliyor. ","label":"health"} +{"text":"Elektron mikroskobuyla, hücre dilimlerinin ayrıntıları elde edildi Colorado Üniversitesi'nde, yeni bir elektron mikroskobuyla, hücre dilimlerinin bugüne kadarki en ayrıntılı görüntüleri elde edildi. Üç milyon dolarlık mikroskop sayesinde, hücre dilimlerinin 140 ayrı açıdan 3 boyutlu görüntülerinin alınabildiği açıklandı. Elektron mikroskobunun, güçlü bir bilgisayara bağlı olarak, Colorado Üniversitesi tarafından geliştirilen bir yazılım programıyla çalıştığı belirtildi. Mikroskobun bilgisayara aktardığı hücre dilimleriyle ilgili ayrıntılar bir araya getiriliyor ve özel yazılım programıyla 3 boyutlu görüntüye dönüştürülüyor. Uzmanlar, elektron mikroskobu teknolojisiyle, hücreler arasındaki kromozom mekanizmasının hareketi ve hücrelerin bölünmesiyle ilgili moleküllerin tanımlanması gibi birçok konuda yeni bilgilere ulaşılmasını umuyor. ","label":"health"} +{"text":"Karadeniz insanının genetik olarak beyaz tenli olduğu ve güneşe karşı koruyucu önlemler alması gerektiği belirtildi. Bir kozmetik firmasının yaptığı araştırmalara göre, iklim, sıcaklık ve bölge etkenleri, cilt parlaklığını, güzelliğini ve nemini etkiliyor. Cildin nem ve yağ seviyesi, yaşlanma işaretleri bölgesel olarak farklılaşıyor. Karadeniz Bölgesi insanı, karma cilt yapısına sahip bulunuyor. Genetik olarak beyaz tenli olan Karadeniz insanının, cilt lekelerine karşı güneşe karşı koruyucu ürünler kullanması gerekiyor. Karadeniz Bölgesi'nde nem oranı fazla olmasına rağmen, ciltte yaşlanma belirtilerinin oldukça fazla olması dikkat çekiyor. Karadeniz Bölgesi'ndeki kadınların büyük bölümü cilt bakımına meyilli. Kadınların büyük çoğunluğu bakımlı geziyor ve saçları fönsüz dışarı çıkmıyor. Cilt bakımı konusunda da oldukça bilinçli olan Karadeniz kadını, kozmetik ürünü satan mağazalarda sadece ürün tavsiyesi ile yetinmeyip \"Cilt tipim nedir, nem ve yağ oranım normal mi?' gibi sorular sorarak bilgilenmek istiyor. Yörede yaşayan kadınlar, (daha çok kırsal alandakiler) gülsuyu ve kaymak gibi maddeler ile ciltlerinin bakımlarını sağlamaya çalışıyorlar. Yörede güneşe bağlı olarak 'foto yaşlanma' adı verilen yaşlanma da dikkat çekiyor. ","label":"health"} +{"text":"Uzmanlara göre, hastalık tedavi edilmediği sürece vücuda ve diğer aile bireylerine bulaşıyor. Sıcak ve terli ayakkabı giyenler, bot kullananlar, kuaför ve ev hanımları, sporcular ve ortak soyunma odası ile duş kullananlar tehdit altında. özellikle yaz aylarında artan sıcaklar beraberinde tırnak mantarı hastalığını getiriyor. Sık karşılaşılan bir problem olan tırnak mantarı hastalığı, tırnaklarda beyaz-sarı renk değişikliği, kalınlaşma ve kırılma ile kendini gösteriyor. Genellikle ayak parmaklarında rastlanan tırnak mantarı, tırnakların altında çoğalan ve ancak mikroskop ile görülebilecek küçük organizmalar olduğu için erken dönemde farkedilmiyor. Bu organizmalar özellikle ayakkabı ve terliklerde, havlularda, bahçede, genel kullanıma açık duşlar, jimnastik salonları, yüzme havuzlarının basamakları, otel, cami halıları gibi ortamlarda bulunuyor. Tüm mantar hastalıkları gibi tırnak mantarının da bulaşıcı ve kolayca yayıldığını kaydeden uzmanlar şunları söylüyor: \"Kendi kendine iyileşmesi mümkün olmayan bu mantar infeksiyonu için mutlaka bir doktora muayene olunması gerekiyor. Tırnak mantar hastalıkları, genellikle ayağın bir ya da iki tırnağında başlar. Daha sonra bütün tırnaklara yayılabilir. Hastalığın erken dönemlerinde normal sağlıklı pembe renk kayboldukça, tırnağın dış köşesi hafif sarılaşır. Hastalık yayıldıkça tırnak sertleşir ve şekil değiştirir. Hastalıklı (mantarlı) doku zayıfladıkça yumuşaklaşır ve kolaylıkla kırılır. Tüm tırnak, dokunulmaya karşı hassastır. Ayakkabı ve çorap giymek bile acı verir. Tırnak gevşeyebilir ve deriden ayrılabilir, hatta düşebilir. Tırnakları kesmek ve tırnak cilası sürmek işe yaramaz\". Oldukça yaygın bir hastalık olan tırnak mantarının ilerleyen yaşlarda görülme ihtimali de artıyor. Yapılan araştırmalara göre, 16-24 yaş grubundakilere oranla 55 yaşın üzerindeki bireylerde tırnak mantarı gelişme ihtimali 3,5 kat daha fazla. Yapılan araştırmalar tırnak mantarı hastalığının kişilerin özgüvenlerini ve sosyal ilişkilerini de olumsuz yönde etkiliyor. Hastaların yüzde 44'ünün tırnaklarının görünmesinden çekindiği için halka açık alanlardan faydalanmadığını gösteriyor. Ayrıca tırnak mantarı hastalığı, el ve ayakların aktif olarak kullanıldığı günlük yaşam faaliyetlerini de engelleyebiliyor. Hastaların yüzde 48'i ağrı duyduklarını, yüzde 38'i ayakkabı giymede zorlandıklarını, yüzde 15'i ayakta dururken ya da yürürken rahatsız olduklarını belirtiyorlar. Tırnak mantarı nasıl bulaşır? Tırnak mantarı genellikle basit bir yaralanma ile başlıyor. El ve ayak tırnaklarının kırılması, tırnakların çok kısa kesilmesi, dar ayakkabının tırnağı sıkıştırması gibi durumlarda, yaralanan tırnağa mantar adı verilen organizmaların yerleşmesi daha kolay oluyor. Tırnak mantarı doğrudan insan teması olmadan da ortak kullanım alanlarından bulaşıyor. Sıcak ve nemli alanlarda gelişen mantarlar havuzlardaki dezenfekte edilmiş ayak banyolarında bile yaşayabiliyor. Bu nedenle özellikle tatil yaparken havuz başında geçirilen uzun zamanlarda çok dikkatli olmak gerekiyor. El ve ayakları özellikle de parmak aralarını sürekli temiz ve kuru tutmak, sentetik ya da yün çoraplar yerine yüzde 100 pamuklu çorap giymek, sık sık değiştirmek ve yıkamak, ayakkabı, terlik, havlu ve bornozları başkalarına vermemek, ortaklaşa kullanılan duş ve soyunma odalarında çıplak ayakla dolaşmamak gerekiyor. Tırnak mantarı selülit gibi ciddi ve hastanede tedavi gerektiren bakteriyel infeksiyonlara da yol açabiliyor. 10 yıl öncesine kadar etkili bir tedavisi bulunmayan tırnak mantarı hastalığında eski ilaçlar, merhemler ve losyonlar mantarı öldürmüyor sadece üremesini durduruyorlardı. Tırnak mantarı tırnağın altında yerleştiğinden bu ilaçlar çoğunlukla etkisiz kalıyorlardı. Ancak günümüzde ağızdan alınarak kan yoluyla tırnağın altına nüfuz edebilen ve mantarlar üzerinde öldürücü etkisi olan ilaçlarla kesin sonuç alınabiliyor. ","label":"health"} +{"text":"Akıllı protezler enfeksiyonları tedavi edecek Gelecekte üretilecek ''akıllı protez''ler enfeksiyonları kendiliğinden tespit edip, tedavi edecek. Pittsburgh kentindeki Allegheny-Singer Araştırma Enstitüsü’nde görevli bilim adamı Garth Ehrlich ve ekibi, New York’taki Amerikan Mikrobiyoloji Birliği’nin konferansında yeni protezler konusunda bilgi verdiler. Ehrlich, konferansta yaptığı konuşmada, protezlere yerleştirilen biyoalgılayıcı (biyosensör) sayesinde bakterilerin türlerinin tespit edileceğini belirterek, protezin, bakterileri tanıdıktan sonra, içinde bulunan antibakteriyel maddeleri salgılayacağını ve böylece enfeksiyonun tedavi edileceğini kaydetti. Algılayıcıların tedavi sürecini takip edeceğini ve özel bir iletişim sistemiyle hekimi bilgilendireceğini söyleyen Ehrlich, projede hekimlerin, mikrobiyologların, mühendislerin ve biyofilm uzmanlarının görevli olduğunu ifade etti. Ehrlich, protezin ilk prototipinin 7 yıl içinde üretileceğini söyledi. ","label":"health"} +{"text":"SSK'ya yüksek fiyatla ilaç satışıyla ilgili yazılı açıklama yapan Demirdere, SSK ihalelerine katılan onlarca yerli ve yabancı ilaç firması varken yayın organlarında sadece üç ilaç firması ile birlikte Novartis'in de adının anılıyor olmasının üzücü ve düşündürücü olduğunu belirtti. Sağlık Bakanlığı'nca yayınlanan yeni İlaç Fiyat Kararnamesi doğrultusunda Avrupa'nın en ucuz ilacının Türkiye'de satıldığına dikkati çeken Demirdere, şunları kaydetti: ''Novartis'in, Sağlık Bakanlığı'nın verdiği imalatçı satış fiyatları üstüne çıkarak satış yapması ve devletimizi zarara uğratması söz konusu değildir. Novartis, Kamu İhale Kanunu'nun yürürlüğe girdiği Ocak 2003 tarihinden bu yana, gerek Ecza Depoları kanalı ile gerekse kendi elemanları ile katıldığı SSK ihalelerine Sağlık Bakanlığı'nın belirlemiş olduğu imalatçı satış fiyatları ile teklif vermiştir. Bu konuda anlaşma yaptığımız 17 ecza deposunun sözleşmelerinde Novartis ürünlerinin SSK'ya imalatçı satış fiyatından daha yüksek fiyat ile fatura edilmemesi hususu yer almıştır. Böylece, ecza depolarının ihale masrafları ve ihale karları Novartis tarafından sübvanse edilerek, SSK'ın imalatçı satış fiyatımızın üzerinde ilaç satın alması önlenmiştir. Konuyla ilgili SSK Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne 26 Mart 2003 tarihinde yazılı bilgi verilmiştir.'' Dr. Altan Demirdere, bugüne güne kadar adı hiçbir spekülasyona karışmayan, aksine 'Önce İnsan, Önce Sağlık' anlayışı ve sosyal sorumluluk bilinciyle hareket eden Novartis'in veremeyeceği hiçbir hesabı olmadığını belirtti. Her ne şart altında olursa olsun Novartis'in kapısının, her türlü denetim ve soruşturmaya her zaman ardına kadar açık olduğunu ifade eden Demirdere, 50 yıldır Türkiye'de faaliyet gösteren Novartis'in, yeni açtığı fabrikası ve 60'dan fazla ülkeye ihracatı ile Türkiye'nin en büyük araştırmacı ilaç firması olduğunu kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Bitkilerin barındırdığı aktif maddeler üzerinde yaptığı çalışmalarla uluslararası alanda kabul gören Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, çok önemli bir çalışmasının sonuçlarını Tempo’ya açıkladı. Prof. Dr. Saraçoğlu, uyguladığı havuç kürü ile Alzheimer’ı yüzde 30 oranında iyileştirdiğini belirtti. Prof. Saraçoğlu, şunları söyledi: ‘Ben, genelde incelemek istediğim bitkinin önce kökleri ile işe başlarım. Her bitkinin kökü kendine özgü bir yapıya sahiptir. Köklerin içerdiği bazı maddeler, o bitkinin yapraklarının, saplarının ve hatta çiçeklerinin içerdiği etkin maddeleri bulmamızda anahtar vazifesi görür. Havuçun köklerinde acethylcolin maddesi bulunmaktadır. Acethylcolin beyin hücrelerinde (nöron) bulunan bir madde. Bu maddeye neurotransmitter da denilmektedir. Acethylcolin seviyesinin, Alzheimer hastalarında düşük olduğu birçok klinik deneyler ile ortaya konmuş ve yüzlerce makale bu konuda yayınlanmıştır. Acethylcolin havucun köklerinde bulunmasına rağmen, havucun kendisi yani, yumrusu acethylcolin içermemektedir. Ancak, sinir sistemi ile ilgili olarak doğrudan etkili birçok değişik etkin madde içermektedir. Taze sıkılmış havuç suyunda, Alzheimer hastalığını önleyici güce sahip etkin maddelerin sayısı en az 17 tanedir. Bunlar arasında alpha-terpinene, gama-terpinen, tryptophan, thyamin, carotol, daucic asit, daucine, choline, camphor, borneol ve terpinen-4-ol etkin maddeleri bulunmaktadır. Camphor etkin maddesi havuçta çok çok az bulunmasına rağmen, beraberinde glutamate türevi içermesi camphor’un etki gücünü artırarak beyinde plak oluşumuna engel olabilmektedir. Bunlardan terpinen-4-ol ve borneol etkin maddeleri acetylcholinesterase-inhibitörü görevi yaparak, acethylcholinin beyin hücrelerinde (nöron) azalmasına engel olur. Yapılan klinik deneylerde, Alzheimer hastalarında acethylcholin seviyesi düşük olarak gözlenmektedir. Methyl-pentosans ve lupeol maddesinin tüm bu etkin maddeler ile birarada bulunması, taze sıkılmış havuç suyu kürünü Alzheimer hastalığının önlenmesinde, durdurulmasında ve de tedavi edilmesinde tartışmasız kılmaktadır. Burada tekrar hatırlatmayı uygun buluyorum, havuç suyunun içerdiği etkin maddelerin tamamını bir bütün olarak düşünmek gerekir. Birini veya birkaçını bir arada uygulama yöntemi olarak düşünmek yanlıştır.’ ","label":"health"} +{"text":"Sigaranın bir çok zararı olduğunu ve bunu çoğu vatandaşın bilmediğini dile getiren Opr. Dr. Nil Okur, sigaranın içinde bulundurduğu nikotinlerden dolayı erkeklerin kısır olma ihtimalleri bile olduğunu, bayanların ise doğum öncesi ve sonrasında sigara içtiklerinde, bebeklerine bağımlılık yapabileceğini ifade etti. Sigaranın çok önemli zararları olduğunu kaydeden Okur, \"Sigara, içerdiği nikotin nedeniyle erkeklerde sperm bozukluğuna neden oluyor. Bu da kısır olmalarına neden olabiliyor. Sigara içen bayanlarda ise, erkeklerdeki gibi kısır olma gibi bir sorun olmuyor. Ama bayanlarda da önemli etkileri var. Bunlardan en önemlisi, hamile bayanların sigara alışkanlığından vazgeçmemeleri durumunda, düşük veya anne karnında ölüm vakaları. Bunun yanı sıra plasentanın erken yaşlanmasına neden oluyor. Yeni doğum yapan bir bayan, sigara içmesi durumunda, bebeğini emzirdiği için nikotin aşılar. Bebek anne sütü ile nikotin aldığı için olumsuz etkileri vardır. İnsanların kendi ve ailesinin sağlığını düşünmeleri gerekiyor, bu nedenle de sigara içmemeleri gerekir\" dedi. ","label":"health"} +{"text":"Diyabetik çocuklarla el ele... Aygaz sponsorluğunda 12. Diyabetik Çocuklar Kampı' nda biraraya gelen çocuklar,gündelik yaşamlarını kolaylaştıracak bilgiler edinme şansı kazandı. HaberSağlık-İstanbul]Aygaz sponsorluğunda düzenlenen 12. Diyabetik Çocuklar Kampı, Enez'de bulunan İstanbul Üniversitesi Sosyal Tesisleri' nde 8-16 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşti.Kampa katılan 8-18 yaş arasındaki 75 çocuk, diyabette takip kriterleri ile önemi konusunda teorik ve uygulamalı eğitim almanın yanı sıra, değişik sportif etkinliklere katılma şansı da buluyor.Kamp görevlilerinin yanında, doktor, diyetisyen, beslenme uzmanı ve psikoloğun da görevli olduğu kampta çocuklara yangın, deprem, trafik, ilkyardım, ev ve okul kazaları konularında da eğitim verildi. Diyabetik Çocuklar Kampı, Çocuk ve Adolesan Diyabetikler Derneği ile İ.Ü. Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Büyüme-Gelişme ve Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı tarafından düzenleniyor. ","label":"health"} +{"text":"Prof. Dr. Mehmet ��z, sağlıklı yaşam için dikkat edilmesi gerekenleri 4 ana başlık altında topluyor: İyi ve doğru beslenme, yeterli miktarda fiziksel aktivite-egzersiz, yüksek moral ve tıptaki teknolojik gelişmeler. Prof. Dr. Öz, kalbi korumak için verdiği mesajlar kadar tıp teknolojilerine de önem veriyor. Hemen her yıl yeni bir proje geliştiren, birçok buluşa imza atan Öz, her ne kadar kalp sağlığı bozulmadan önlem alınması için önerilerde bulunsa da kalp damar hastalıkları ortaya çıktıktan sonra, bunların tedavisi için de çaba gösteriyor. Kısacası kalbi koruma ve kalbi tamir etme konusunda çifte misyon üstlenen Öz, suni kalp, robotik cerrahi gibi tıp dünyasının yakından takip ettiği ve kalp cerrahisine önemli katkıları olan buluşların sahibi. Prof. Dr. Öz, son yıllarda daha az girişimsel ve zayıf kalbe destek olacak yeni aletler üzerinde çalışıyor. Bunlardan biri kalp kapağı tamirinde kullandığı göğsü açmadan, ameliyata gerek kalmadan uyguladığı klip. Diğeriyse, 'yardımcı kalp'i göğsü açmadan yerleştirmek. Öz, üzerinde çalıştığı bu iki projeyle ilgili sorularımızı yanıtladı... Ritm bozukluğunun tedavisinde de yeni bir yöntem mi deniyordunuz? -Ritm bozukluğunu başlangıçta yakalarsak kateterle kasıktan girerek tamir ediyoruz. Ritm bozukluğu kronik olduktan sonra eğer hastanın şikâyeti yoksa ameliyat ve kateter tekniğini uygulamaya gerek yok. Robotik cerrahi ilerliyor Robotik cerrahinin kullanım alanı genişliyor mu? - Çok muhteşem ilerliyor. Aritmi ameliyatlarında kullanıyoruz. Bütün kalp deliklerini kapatıyoruz artık. Basit koroner by - pass ameliyatları, örneğin tek arter by - pass ameliyatlarında kullanıyoruz robotu. Robotun en güzel tarafı şu; birçok hastada 3 - 4 tane tıkanmış yer var. Ama bir tanesi kötü olduğu için mecburen ameliyat yapıyoruz. Eğer tek kötü olan yeri robotla yapabilirsek diğerlerine stent takmak mümkün. Yani biraz robot biraz stent uyguluyoruz. Karışım, sentez diyebiliriz bu tedaviye. Ameliyatı ufaltıyoruz, yanına stent koyuyoruz, başarılı sonuç alıyoruz. Şu an üzerinde çalıştığınız en son teknik mitral kapak tamiri üzerine... - Geleneksel açık kalp ameliyatı yaklaşımına alternatif olarak mitral kalp kapak tamirini, kalbi durdurmadan, kateter yardımıyla kalbe girerek tamir ediyoruz. Bunun için 'E - valv clip'i (endoskopik kapak klip) geliştirdim. Kadınların yüzde 15'inde, özellikle uzun boylu olanlarda mitral kapak sorunu var. Artık mitral kapak tamirini kalbi durdurmadan yapıyoruz. Mitral kapağın tamirini polyester madde kaplı iki yapraklı kliple yapıyoruz. Bunu henüz 19 vakada yaptık. Bu yöntemi mitral kapak yetmezliği olan hastalarda uyguluyoruz. Bundan sonraki hedefiniz nedir? - Kalp yetmezliğinde kullanacağımız yardımcı kalbi daha küçük yapmak. Bunu daha ufak yaparak köprücük kemiğinin altını kesip buradan girerek, göğsü açmadan kemiğin altına yardımcı kalbi yerleştireceğim. Bu cihazı kalem çapında küçültmeyi planlıyorum. Gerçekleşmesi 5 yılı bulur. Kök hücre alanındaki çalışmalarınız ne aşamada? - Kök hücreyi henüz uygulamak için erken. Kalp krizi geçiren kişilerde kullanabileceğimizi tahmin ediyorum. Amaç, kalp krizinden sonra kalpte ölen bölgeyi canlandırmak. Ancak daha hazır değil. Çalışmalarda ilerliyoruz, konuyu daha iyi anlıyoruz. Günde 15 saat çalışıyorsunuz. Bu tempoyu ne kadar sürdürmeyi planlıyorsunuz? - Cerrah olarak belki ömür boyu uğraşmam. Ayın 11'inde 44 yaşıma bastım. Belki bir 15 yıl sonra 60 yaşında cerrahlığı bırakırım. Ama başka bir şey yapmak için bırakırım. İş bırakmak diye bir şey olmamalı. Birini bırak ama başka bir şeye başla. Devamlı değişmemiz gerekiyor. Sağlığınıza dikkat ediyor, herkes için önerdiğiniz şeyleri uyguluyorsunuz. Sabahları ameliyattan önce fındık, badem veya ceviz yiyor, yoga yapıyorsunuz. Tüm bunları uygulayıp sağlığınıza dikkat ederken yine de kendiniz için kaygılandığınız oluyor mu? - Çok güzel bir noktaya değindiniz. Bu yıl bir yogiyi (yogayı hayat felsefesi olarak benimsemiş kişi, eğitmen) ameliyat ettim. Bu kişi Budist, vejetaryen, yediği yemeklerin hepsi saf ve sağlıklı, güzel bir hayat yaşıyor. Çok dindar bir insan. 55 yaşında kalp krizi geçirdi ve ameliyat için bana geldi. Hastada depresyon başladı. Neden? Muhteşem bir hayat yaşıyor ama kalp krizi geçirdi. Öğrendim ki onun ailesinde yaşayan tüm erkekler 35 yaşından önce ölmüşler kalp krizinden. Bu yogi, ailesindekilere göre 20 yıl kazanmış bu yaşam tarzıyla. Ben bir ameliyat yaptım 30 yıl daha kazandı. Yalnız depresyon araya girerse ömrü kısaltıyor hastada. Ben kendim için de aynı şekilde düşünüyorum. Allah korusun kötü bir hastalık geçirirsem ve bir aksilik olursa hiç olmazsa o ilk 44 yaşım güzel, sağlıklı geçti. Sporumu yaptım, eğer hastalık rastlarsa kuvvetim daha çok onunla savaşabilmek için. Böyle bir şey başıma gelirse atlatırım inşallah. Akciğerler temiz olunca ameliyat rahat geçer Sigara içen hastalarınızı hâlâ ameliyat etmiyor musunuz? - Onları sevdiğim için ameliyat etmiyorum. Niye ameliyat edeyim? Tek istediğim şey 7 gün sigarasız kalmaları. Bir hafta sigara içmemişse bir kere gücünü gösteriyor kendisine. 'Karar verip içmiyorum' diyor. İkincisi, akciğerleri temizleniyor. Çünkü akciğerler temiz olunca ameliyat daha rahat geçer, ameliyattan sonraki akciğer komplikasyonları daha az olur. Prof. Dr. Mehmet Öz'ün sağlık önerileri Aspirin'e erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üzerinde başlanmalı. Stres önemli değil, strese karşı verilen savunma önemli. Kızgınlık ve saldırganlık arttıkça aritmi ve kalp krizi riski artıyor. Yanınızdaki kişi her bir sigara içişinde siz de üçte bir sigara içiyorsunuz demektir. Yoga ve meditasyon kalp sağlığı için çok faydalı. Meditasyonda vücuttaki nitrik oksit düzeyi artıyor. Bu madde damar sağlığı için çok önemli. Ömrü 5 saniye. En çok burunda bulunuyor. Yoga ve meditasyonda derin nefes alarak bu maddeyi akciğerlerinize dolduruyorsunuz. Çocukları kalp hastalıklarından korumak için onlara spor yapma alışkanlığı kazandırmak ve fazla kilo almamalarına dikkat etmek lazım. Türkiye için en büyük korkum, çocuklarda şişmanlığın artması. By-pass yapmak için artık kemik kırılmıyor Prof. Öz kalp damar cerrahisi ameliyatlarındaki günümüzdeki gelişmeleri şöyle özetledi: Kalbin iletim sistemini iyileştirmek için kalp pili sistemleri ile kalp yetmezliğinde oluşan hormonal bozukluğu engelleyecek yeni nesil ilaçlar bulunuyor. Yüzde 90 bir yıl yaşam oranıyla kalp nakli seçeneği, yüzde 75 yaşam oranlarına varan mekanik yapay kalpler mevcut. Daha az girişimsel ve zayıf kalbe destek olacak yeni aletler gelişti. Koroner damar hastalığının tedavisinde, robot cerrahisinin kullanımıyla by-pass ameliyatları artık hiçbir kemiği kırmadan küçük deliklerden yapılabiliyor. Robotlar, kalp içindeki delikleri kapamada ve hasarlı mitral kapakları tamir etmekte de ayrıca çok başarılı. Kötü kolesterole çare: Diyet ve ilaçlar Kötü kolesterol LDL'yi azaltmanın yolunun diyet veya ilaçlar olduğunu belirten Prof. Dr. Öz, şunları söylüyor: \"Bu durum için bugüne dek bir şey yapılamıyordu. Kuzey İtalya'nın Garda bölgesinde yapılan gözlemden bir araştırma doğdu. Burada yaşayanların, biz Türkler gibi HDL düzeyleri çok düşüktü. Araştırıldığında, bu insanların süper yüklü HDL'ye benzer özel bir partiküle sahip olduğu ve aynı maddenin düşük HDL'li kalp hastalarına verildiği zaman, hastalardaki plakların çözüldüğü gözlendi. Bu ilaçlar 3-5 yıl içinde kullanılabilecek hale gelecek.\" Prof. Mehmet Öz'den halka açık konferans Prof. Öz, bugün Hilton Convention Center'de saat 17.00'de başlayacak ve Doç. Dr. Özgen Doğan ve Dr. Hasan İnsel'in de konuşmacı olarak katılacağı \"Kalpten Yaşamak\" adlı katılımın ücretsiz olduğu konferansta kalp sağlığıyla ilgili merak edilen soruları cevaplayacak. ","label":"health"} +{"text":"Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Endokrinoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Türk Diyabet Cemiyeti Konya Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sait Gönen, aşırı sıcakların, metabolizmaya fazladan yük bindirmesi nedeniyle birçok hastalıkta tetikleyici rol oynadığını söyledi. Yaz aylarındaki boğucu sıcakların, temel nedeni sıvı kaybı olan şeker hastalığı için daha büyük risk oluşturduğunu vurgulayan Gönen, “Türkiye’de sayıları milyonları bulan şeker hastaları, olumsuz durumlarla karşılaşmamaları için yaz aylarında sağlıklarına daha fazla dikkat etmelidir” dedi. Son yıllarda kalp-damar hastalıkları kategorisinde değerlendirilen bu hastalığın, kandaki şeker değerinin, normal değerlerin üzerine çıkmasıyla oluştuğunu anlatan Gönen, hastalığın yüzde 80 oranında hipertansiyonla birlikte seyrettiğini belirtti. Şeker hastalarının en büyük şikayeti olan ağız kurumasının, kandaki fazla şeker miktarının vücuttan atılması sırasında, hastanın vücudunda önemli su kaybı meydana gelmesiyle oluştuğunu ifade eden Gönen, şunları kaydetti: “Şeker hastaları, kanlarındaki insilün miktarı azalıp, şeker miktarı arttıkça daha fazla sıvı kaybeder. Bu kayıp, sıcaklığın 40 dereceyi bulduğu bu dönemde yüksek oranda arttığı için şeker hastaları da büyük bir risk altına girmektedir. Bazı hastalar, kendileri hissetmeseler bile tansiyonun uzun süre yüksek seyretmesiyle olumsuz durumlarla karşılaşabilir. Aşırı sıcaklar nedeniyle kan şekerinin yükselmesi kan akışkanlığının azalmasına neden olur. Şekerinin yükselmesiyle ortaya çıkan sıvı kaybı sıcağın da etkisiyle ani felç ve beyin kanamalarına neden olabiliyor.” Sıcak nedeniyle ani su kayıplarının, şeker hastalarında, körlük, sakatlık, kalp krizi ve beyin enfarktüsü gibi komplikasyonların olu��umunu da hızlandırdığını vurgulayan Gönen, diyabetlilere yaz ayları için şu önerilerde bulundu: “Şeker hastaları, aşırı sıcaktan olumsuz yönde etkilenmemek için, terleme durumuna göre günde 2 ile 5 litre arasında su içmelidir. Hasta güneş ışınlarının en etkili olduğu 11.00 ile 15.00 saatleri arasında gerekli olmadıkça dışarı çıkmamalıdır. Düzenli kullanılan ilaçların zamanında alımına önem verilmeli, kendilerine doktor tarafından tavsiye edilen egzersizler, havanın serin olduğu akşam ve sabah saatlerinde yapılmalıdır.” ","label":"health"} +{"text":"Doğru çalışma pozisyonu Öncelikle oturuş ve duruş pozisyonu çok önemli. Ayaktayken baş dik, omuzlar yukarı ve arkaya, göğüs öne kalkık, karın içeri çekik ve bacaklar gergin olmalı. Oturduğunuz sandalyenin sırt ve bel desteği olmalı. Yumuşak ve alçak seviyeli yerlere oturmaktan kaçının. Otururken bel ve sırtınızı sandalyeye yaslayarak ve masaya iyice yanaşarak o-turun, gerekirse sırtınıza ufak bir yastıkla destek sağlayın. Ayak altına konacak basamak, oturuşunuzu daha da rahatlatacaktır. Masa başında bel ve boyunu değil, tüm vücudunuzu döndürerek hareket edin. Bilgisayar kullanıyorsanız, bilgisayarınızın göz hizasında olmasına dikkat edin. El ve dirseklerinizin aynı seviyede yatay dununda olmasına dikkat edin. Masa üzerinde bilek hareketinizi engelleyecek pozisyonlardan kaçının. Klavyeyle elin destek alabileceği dirsek hizasında destek kullanın. Masa başında kaldığınız süreyi 30-40 dakika ile sınırlı tutun ve bu süre dolduğunda pozisyon değiştirin, ayağa kalkıp biraz hareket edin. Sırt kasları için egzersiz Ellerinizi arkada kalça üzerinde kenetti hale getirerek, omuzlarınızı geriye itin ve her iki kürek kemiğinizi birbirine yaklaştırın. Her iki elinizi omuzlarınıza koyarak dirseklerinizle geriye doğru daireler çizin. Kollarınız gövdenizin yanındayken her iki omzunu da kulaklarınıza doğru çekin. Ayaktayken kollarınızı tavana doğru uzatarak topuklarınız yerden kalkmayacak şekilde öne doğru gövdenizle birlikte esneyin. ","label":"health"} +{"text":"Türkiye deniz-güneş ve kum turizminin yanısıra sağlık turizminde de ilgi gören yerlerden biri. Birçok kaplıca ve ılıca bu amaca hizmet ediyor. Hem tatil yapmak hem de sağlıklı olmak isteyenler tercih ettiği yerlerden biri de İzmir Çeşme’deki Şifne kaplıcaları. Birçok yerli ve yabancı turistin ilgisini çeken Şifne kaplıcalarının efsanesi de var. Efsaneye göre bölgede hüküm süren kralın kızında ortaya çıkan amansız cilt hastalığına iyi geldiği söylenen şifalı çamurdan yararlanmak için Şifne’ye gidiyor, önce termal suda ciltteki gözeneklerinin açılmasını sağlayan ziyaretçiler sonra da vücutları çamurla kaplıyor. Çamuru kurumasından sonra sıra şifalı çamurdan arınmaya geliyor. Duş alan kaplıca müdevimleri bir kez daha termal havuza giriyor. Çamur banyosunda amaç, hem sağlıklı olmak hem de daha genç ve diri görünmek. Merkezde aynı zamanda isteyenlere rahatlatıcı özel masaj da yapılıyor. ","label":"health"} +{"text":"Siemens’ten Yeni Ultrason Cihazı Siemens Tıp Çözümleri, geçtiğimiz aylarda piyasaya sunduğu yeni Sonoline G60 S ultrason görüntüleme platformunu... (Habersaglık-Istanbul) Siemens Tıp Çözümleri, geçtiğimiz aylarda piyasaya sunduğu yeni Sonoline G60 S ultrason görüntüleme platformunu ilk olarak Cancun – Meksika’da düzenlenen Uluslararası Radyoloji Kongresi’nde kullanıcılara tanıttı. Sonoline ve Acuson ürün ailesini tamamlayan Sonoline G60 S, standart olarak kardiyoloji ve radyoloji programları, THI ve B\/W printer, 40 GB’lik hard disk ve dijital dinaik klip hafızasına sahip. Sisteme opsiyonel olarak B\/W Siescape, DICOM, Stress Echo, TEE prob bağlanabiliyor. Tipik G60 S fiyatının ise 80-100 KEu arasında olacağı belirtiliyor. Yeni İsimlendirme: G60 S ismi ile beraber, Siemens 10 senedir sürdürdüğü “yıldız isimleri” geleneğini sona erdiriyor. Müşterilerin, sistemleri isimlere dayanarak konumlandırmadaki zorlanmaları göz önüne alınarak, bundan sonra tekrar SL1, SI400 döneminde olduğu gibi cihaz isimlerinde rakamlar bulunacak. “G” harfi, general imaging, “S” shared service anlamında kullanılmakta. ","label":"health"} +{"text":"Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, kış aylarında polen üretiminin azalması nedeniyle ''meyve tutumu'' için hormon kullanıldığını bildirdi. Güçlü, DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın sebze ve meyvelerde hormon kullanımına ilişkin soru önergesini yanıtladı. Hormonların sebze ve meyvelerde sanıldığı kadar sık kullanılmadığını, özellikle kış aylarında sebzelerde meyve tutumunu sağlamak için kullanıldığını kaydeden Güçlü, şu bilgileri verdi: ''Ülkemizde seraların ısıtılması genelde dondan korunmak için yapıldığından büyüme düzenleyicilerine (hormon) ihtiyaç duyulmakladır. Söz konusu düzenleyiciler dozunda ve zamanında kullanıldığı takdirde sağlığa zararı bulunmamakladır. Kış aylarında polen üretimi azalmakta olup, meyve tutumu için sıcaklığın 18-26 derece arasında olması gerekmektedir. Sıcaklık 5 dereceye düştüğü zaman meyve tutumu olmamaktadır. Bu nedenle özellikle domates, biber ve patlıcanda meyve tutumu için hormon kullanılmaktadır.'' Türkiye'de kullanılan gübre ve tarım ilaçlarının standartlarına ilişkin bilgi de veren Güçlü, 27 Ekim 2002'ye kadar TSE standardına uygun olarak üretilen ve ithal edilen gübrelerde, bu tarihten itibaren AB standartlarının uygulanmaya başladığını anlattı. Güçlü, 18 Mart 2004 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelik hükümleri uyarınca da Türkiye kimyevi gübre standartlarının AB standartları ile birebir uyumlu hale getirildiğini vurguladı. Zirai mücadelede kullanılan ilaçların Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ve bu kanuna bağlı olarak çıkarılan nizamname ve yönetmelik hükümlerine göre toksikoloji, ekotoksikoloji, kalıntı, biyolojik etkinlik, fiziksel-kimyasal özellikleri ile dünyadaki ruhsat durumu göz önüne alınarak değerlendirildiğini ve uygun bulunduğu takdirde ruhsatlandırıldığını ifade eden Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, tavsiyeye uygun olarak kullanıldığında bu ilaçların insan, bitki ve çevre sağlığına olumsuz etkisi bulunmadığını bildirdi. ","label":"health"} +{"text":"Artık direksiyon başında uyumak yok Avustralya'da bir firmanın, direksiyon başında uyuyan şoförleri uyandırmaya yönelik bir ürün geliştirdiği bildirildi. Teknolojik buluşlarıyla Eureka Fizik Ödülü'nü kazanan Seeing Machines Pty Ltd.şirketi tarafından geliştirilen aletin sürücülerin gözlerine etki ederek onları canlı tuttuğu açıklandı. Aletin şoförün uyku belirtileri gösterdiği anda radyoyu ve camları açarak dikkatinin dağılmasını engellediği de belirtildi. Kampanya şefi Glenn Dickins, Volvo firmasıyla anlaşma yaptıklarını ve diğer firmaların da araba ve kamyonlarına bu aletten taktırmak istediklerini kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Vücut ritminiz, bir saat gibi çalışır ve gün-gece farklılıkları ve karanlık, aydınlık, hava basıncı ve nem gibi koşullarla uyum içerisindedir. Ancak bu sistem, herkeste farklıdır. Bazılarının gündüz, bazılarınınsa gece daha verimli olmasının sebebi de budur. Örneğin; farklı zaman dilimlerinde bulunan yerlere yaptığınız yolculuklar, tüm bir hafta erken yatıp, hafta sonu sürekli geç saatlere dek ayakta kalmak, iş yerindeki vardiya değişiklikleri hep bu ritmi etkileyen unsurlardır. Bunlara kafein ve\/veya alkolü de eklerseniz, vücut ritminizin düzenini iyice karıştırmış olursunuz. Dikkatinizin kolayca dağılmaya başladığını, yorgunluk ve asabiyet ile düşük performans gözlemlemeye başladığınızda, vücut ritminizde bir aksaklık var demektir. Sabah erkenden enerjisi dolup taşanlar, mantık ve hafıza gerektiren işlerin en iyi sabahları yapıldığını söylerken, gece kuşları uyanıklık ve konsantrasyon gerektiren işleri öğleden sonra ya da akşam yapmayı tercih ediyorlar. Bir gün içerisinde tükettiğiniz besinlerle aldığınız protein, beyni uyanık tutan, dopamin adlı bir kimyasal maddenin üretilmesiyle ilişkili. Bir öğünde, protein içeren besinler aldığınızda, bu işinize daha iyi odaklanmanızı ve algılarınızın daha açık olmasını sağlar. Performansınızı geliştirmek ve kendinizi daha iyi hissetmek için şu beslenme önerilerine bir göz atın. Sabahları enerjik olanlar için: Öğlen yemeklerinizde protein içeren besinler yerseniz, normalde öğleden sonraları azalan konsantrasyonunuzu artırabilirsiniz. Örneğin, salata yiyorsanız, buna ızgara tavuk ya da ton balığı ekleyebilirsiniz. Kafein tüketiyorsanız, kafein içeren besini saat 3-4 sıralarında yiyin ya da için; çünkü sabahları zaten uyarılmaya gereksinim duymuyorsunuz. Geceleri enerjik olanlar için: Kahvaltı ya da kuşluk zamanında, protein açısından zengin besinler tüketmeye çalışın. Bu, hem uyanmanızı, hem de yaptığınız işe daha iyi odaklanmanızı sağlar. Akşamları ise fazla protein almamaya özen gösterin, çünkü bu, uyku problemine sebep olabilir. Kafein tüketiyorsanız, kafein içeren besini sabah saatlerinde almayı tercih edin, böylece kafanızı uyanık tutmak kolaylaşır. ","label":"health"} +{"text":"Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Tulunay, SSK'nın fahiş fiyatla ilaç aldığı iddialarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Tulunay, bu olayın yalnızca Roche firmasıyla ilgili olmadığını, diğer firmaların da incelenmesi gerektiğini söyleyerek, ''Bunu yapan yalnızca Roche değil, birçok firma yapıyor. Türkiye'deki çarpık fiyatlandırma, çarpık ihale politikası ve bütün kesimlerin etikten yoksun oluşu buna sebep oluyor'' diye konuştu. Sağlık Bakanlığı'nın fiyatlandırma şeklinde de bir karışıklık olduğunu savunan Tulunay, İhale Kanunu'nda değişiklik yapılması gerektiğini ileri sürdü. Diğer firmaların ilaç ihalelerinin de incelenmesini isteyen Tulunay, adını vermek istemediği bir başka ilaç firmasının da SSK Eskişehir Bölge Hastanesi'ne bir antibiyotik ilacını yüzde 18 yüksek fiyatla verdiğinin belirlendiğini savundu. ''Polisiye tedbirlerle bunun önüne geçilemez'' diyen Prof. Dr. Tulunay, konunun bilimsel temellere dayandırılarak masaya yatırılması ve farma-ekonomik bilgilere göre ilaç alınması gerektiğini kaydetti. Konunun açığa çıkmasının Türkiye açısından iyi bir fırsat olduğunu söyleyen Tulunay, iddiaların yalnızca Başbakanlık Teftiş Kurulu'nca incelenmesinin yetmeyeceğini konuyla ilgili TBMM Tahkikat Komisyonu kurulmasını gerektiğini ifade etti. Tulunay, TBMM Tahkikat Komisyonu'nun aynı sorunlarla 1966 yılında kurulduğunu bildirdi. Prof. Dr. Tulunay, akılcı ilaç kullanımı ve yolsuzlukları önleyerek Türkiye'de 2 milyon dolar ilaç tasarrufu sağlanacağını vurguladı. SSK' nın kaybı Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer de SSK Eritropoietin ihalesinin, SSK Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki İstanbul Satın Alma Sigorta Müdürlüğü'nce, Kamu İhale Kanunu'nun 19. maddesinde tanımlanan açık ihale usulüne göre 22 Aralık 2003'te açıldığını anımsattı. İhalede yaklaşık 85 bin kutu ilaç alımı yapılmasının öngörüldüğünü belirten Üçer, ihale kapsamında eritropoietinin yanı sıra antikanser ilaçlar, büyüme hormonu gibi oldukça pahalı ilaç türlerinin de yer aldığını bildirdi. Eritropoietin'in, Roche firmasınca ''NeoRocormon'', Gürel firmasınca da ''Eprex'' adıyla satışa sunulduğunu kaydeden Üçer, ihaleye getirilen şartlar nedeniyle 85 bin kutuluk SSK ihalesinin bazı kalemlerinde yalnızca Roche, bazı kalemlerinde de ise yalnızca Gürel firmasının ihaleye girdiğini belirtti. Bu ihalede, aynı dönemde, Beşer Ecza Deposu'na 89 milyon liraya, Antalya Devlet Hastanesi'ne 92 milyon liraya satılan ''NeoRocormon 2000 IU'' adlı ilacın, SSK'ya 230 milyon liraya satıldığının belirlendiğini söyleyen Üçer, yine aynı dönemde Antalya Devlet Hastanesi'ne 366 milyon liraya fatura edilen ''NeoRocormon 5000 IU\/0.3 ml flakon''un da SSK'ya 616 milyon liraya satıldığını öne sürdü. Üçer, bu nedenle SSK'da Roche firmasının NeoRocormon ilacından kaynaklanan kamusal zararın yaklaşık 10 trilyon lira olduğunu savundu. İhalede rekabet koşulları sağlanmadı İlgili ihalenin diğer kalemlerinde de Roche firmasının NeoRocormon ilacının ihale kapsamı dışında kaldığını ve yalnızca Gürel firmasının Eprex adlı ilacının ihaleye girebildiğini söyleyen Üçer, ihalede rekabet koşullarının sağlanmadığını iddia etti. Üçer, ''Bu ihalede, yaklaşık 43 bin kutu Eritropoietin için bir firma, 30 bin kutu Eritropoietin için de diğer firma tanımlanmıştır. Başka bir firma da olmadığı için her firma tek başına ihaleye girmiş gibi olmuştur'' dedi. Üçer, yalnızca Gürel firmasının Eprex adlı ilaçlarının farklı formlarının tanımlandığı bu 30 bin kutu ilaca ilgili ihalede ne fiyat verildiği, aynı firmanın diğer firma ile rekabet ettiği ihalelerle bu ihalede verdiği fiyat arasında bir fark olup olmadığının da titizlikle araştırılmasını istedi. 'İlaçlar, Türkiye' de üretilebilir' Türkiye'nin ilaç harcamalarında dikkat çekici bir yer tutan biyotek ilaçların Türkiye'de üretilebileceğini vurgulayan Üçer, şunları kaydetti: ''Ülkemizde moleküler biyolojiye dayalı biyoteknolojilerin geliştirilmesiyle jenerik biotek ilaç olarak Eritropoietin ve benzeri ilaçları çok ucuza üretmemiz, böylece önemli boyutlarda kamusal tasarruf sağlamamız mümkün olabilecektir. Bir yılda Eritropoietin için harcadığımız kaynağın neredeyse yarısıyla Eritropoietin üretebiliriz.'' Firmanın ilanlı açıklaması Bu arada, Roche Firması yetkilileri, konuyla ilgili 8 Ağustos Pazar günü gazetelere bir ilan verdiklerini anımsatarak, burada dile getirdikleri görüşlerin dışında bir açıklamaları olmadığını bildirdiler. Roche Firması ilan yoluyla yaptığı basın açıklamasında, Kamu İhale Kanunu'nun 2003 yılında yürürlüğe girmesinden sonra, kamunun tıbbi ürün ihtiyacı için düzenlenen ihalelerde zaman zaman fiyat farklılıklarının ortaya çıkabildiğini savunmuştu. Açıklamada, bunun sebebinin SSK ve Devlet Hastaneleri ile Üniversite Hastaneleri tarafından farklı ihale uygulamalarının gerçekleştirilmesi olduğu ifade edilerek, ortaya çıkan durumun, sadece Roche için değil, ihalelere katılan yerli ve yabancı tüm ilaç sektörü için geçerli olduğu iddia edilmişti. Açıklamada, ''Çözüm, devletin ihale uygulamalarının tek bir sistem dahilinde yapılmasından geçmektedir'' denilmişti. ","label":"health"} +{"text":"Kars'ta bir vatandaş Iğdır hayvan pazarında gördüğü 5 ayaklı kuzuyu satın alarak, Kars'a getirdi. Kars'ta kasaplık yapan Seyfettin İlmezli, hayvan almak için zaman zaman Iğdır'a gittiğini belirterek, Iğdır'daki hayvan pazarına son gidişinde 5 ayaklı bir kuzu gördüğünü söyledi. Kuzunun dikkatini çektiğini belirten İlmezli, sahibinden kuzuyu satın aldığını ve kuzuyu Kars'a getirdiğini ifade etti. İlmezli, satın aldığı 5 ayaklı kuzuyu kesmeyi düşünmediğini belirterek, bilimadamlarının kuzuyu inceleyebileceklerini kaydetti. Kafkas Üniversitesi (K.Ü) Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özcan, Iğdır'dan Kars'a getirilen 5 ayaklı kuzunun Ermenistan'daki Medzamor Nükleer Santralı'nın olumsuz bir sonucu olabileceğini söyledi. Anormal doğumların çevresel ve kalıtsal faktörlerle ortaya çıktığını ifade eden Özcan, şunları kaydetti: ''Iğdır'da anormal doğumların yaşanmasında Medzamor Nükleer Santralı'nın etkisi var. Özellikle hayvanlarda anormal doğumların yaşanmasında çevresel faktörler önemli rol oynar. Doğumlarda çevresel faktörlerin en etkilisi ise radyasyondur. 5 ayaklı kuzunun da radyasyon etkisiyle oluştuğunu düşünüyorum.'' Özcan, son olarak bölgede daha fazla olumsuz olayların yaşanmaması için uluslararası anlamda gerekli girişimlerin yapılarak, santralın kapatılması gerektiğini bildirdi. ","label":"health"} +{"text":"Sıtma ile mücadele de yeni yöntem Afrika ülkesi Uganda, sıtmayla, genetik yapısı değiştirilmiş, insanlara sıtma parazitini bulaştırmayan Uganda Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Francis Omaswa'nın açıklamasına göre, Uganda Virüs Araştırmaları Enstitüsü'ndeki (UVRI) bilimadamları, Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), Londra Bilim ve Teknoloji Kraliyet Koleji ile Amerikan üniversiteleri, sıtma mikrobunu yaymayan yeni tür bir sinek geliştirecek. Genetik mühendislik yöntemleriyle geliştirilecek \"süper sineğin\" sıtma mikrobunu insanlara bulaştıran mevcut sineklerin yerini alması bekleniyor. Projeye göre insanları sıtma bulaştırmadan sokan sinekler geliştirilip, sıtma parazitlerinin, sinekler insanları ısırmadan önce sineklerin midelerinde ölmeleri sağlanacak. Bir başka stratejiyle, erkek sinekler yakalanıp sterilize edilerek sinek nüfusu azaltılacak ve daha sonra bunlar vahşi yaşam ortamına salınıp normal erkek sineklerle kıyasıya kapıştırılacak. ","label":"health"} +{"text":"Hintli bilim adamları yeni bir şarbon aşısı geliştirdi Hintli bilim adamlarının, şarbon hastalığına karşı yeni bir aşı geliştirdiği ve aşının 6 ile 9 ay içinde piyasaya sürüleceği bildirildi. Hindistan Bilim ve Teknoloji Bakanı Murli Manohar Joshi, daha güvenli ve daha ucuz olan aşının, başkent Yeni Delhi'deki Cavaharlal Nehru Üniversitesi ve devlete ait Biyokimyasal Teknoloji Merkezi'nde geliştirildiğini söyledi. Joshi, yeniden birleştirme teknolojisini kullanan aşının \"üretilmesi çok kolay ve üretim maliyetinin çok düşük olduğunu\" belirtti. Şarbon aşısı halen sadece ABD, İngiltere ve Rusya'da bulunuyor, ancak eski yöntemle üretiliyor. ABD'de 11 Eylül saldırılarından sonra dünyada biyoterör korkusu yayıldı. Son 1 ayda 17 şarbon vakası tespit edilen ABD'de, hastalığın solunum yoluyla bulaşan türünden 4 kişi hayatını kaybetti. ","label":"health"} +{"text":"Bebeklerin dilinden anlayan cihaz geliştirildi Üzerindeki mikrofon yoluyla sesi inceleyerek bebeğin ağlama nedenini gösteren cihaz, bebek bakımını kolaylaştırıyor. (Habersaglık-Istanbul) Bebeğin ağırlığına göre 50 santimetre ila 2 metre arasında bir mesafede bebeğe doğru tutulan aygıt, üzerindeki mikrofon yoluyla sesin frekansını, şiddetini, şeklini inceleyerek ağlama nedenini 20 saniye içerisinde üzerindeki lambalar yoluyla gösteriyor. Kendi bebeğini daha çabuk ve kolay anlamak isteyen elektronik mühendisi bir babanın yıllar süren çalışmalarıyla ortaya çıkan bir buluş olan WhyCry Bebekölçer, bebeğin ağlama nedenini beş alt başlığa indirgiyor: 1) Açlık 2) İlgi isteği 3) Rahatsızlık \/ ağrı 4) Uyku 5) Gerginlik \/ korku ","label":"health"} +{"text":"Mevsim değişikliklerinde sıkça karşılaşılan sorunlardan biri yorgunluktur. Uyku problemleri, psikolojik değişimler yorgunluğun bilinen önemli nedenleri arasında yeralır. Yağmurlu, bol karlı ve uzun bir kış mevsiminin ardından, güneşli günlerin cıvıltısı bizleri daha mutlu insanlar yapmaya yeter gibi görünse de doğa ile birlikte değişen kimyamız vücudumuzu halsiz bırakabilir. Mevsim değişikliklerinde yaşanan bu tip yorgunluklar aslında küçük çabalarla aşılması kolay engellerden ibaret. Ancak mevsimsel değişikliklerden kaynaklı olmayan ciddi tedavi gerektiren yorgunluklar da mevcut. Kişinin şikayetleri doğrultusunda teşhis edilen yorgunluk tipi doğru tedavi yöntemiyle aşılabilir. Yorgunluk genel bir şikayetten ziyade artık günümüzde bir hastalık gibi değerlendirilip, sırf bu nedenle kurulmuş merkezlerde ele alınıyor. Yaz aylarına girdiğimiz şu yağmurlu günlerde sıcaklığın, havadaki rutubet oranının artış göstermesi dolayısıyla üzerimizdeki negatif enerji yükünün de artmasına neden oluyor. Sabahları daha yorgun uyanıyor, daha önceden varolan hastalıklarımızdan kaynaklanan şikayetlerimizin arttığını hissediyor olabiliriz. Büyük şehirlerde yaşayan insanlar, bu yorgunluğu, küçük yerleşim yerlerinde yaşayan insanlara oranla daha yoğun yaşıyorlar. Hava kirliliği, trafik, sanayi kirliliği ve hayat şartlarının daha zorlayıcı olması negatif enerji yükünün etkisini artıran nedenler arasında bulunuyorlar. Ancak her yorgunluğu bahara bağlamakta doğru değildir. Genel olarak yorgunluğu üç başlık altında incelemek mümkündür. Kronik Yorgunluk, Mutsuzluk Yorgunluğu ve Mevsimsel Değişikliğe Bağlı Yorgunluklar. Bu üç tip yorgunluk durumu birbirinden çok farklı nedenlere ve dolayısıyla birbirinden farklı tedavi yöntemlerine sahip olduğu için yorgunluğun nedeninin doğru teşhisi şikayetin tamamen giderilmesinde oldukça önem taşıyor. Etrafımızda sıklıkla yorgunluktan şikayet eden insanlarla karşılaşmak mümkündür. Bazı insanlar eklem ağrıları gibi fiziksel bir halsizlikten bahsederken bazılarının da, psikolojik anlamda, ne yaparsa yapsın dinlenemediği sonucuna ulaşabiliriz. Yorgunlukla ilgili hayıflanmaların sonu gelmiyor ise Kronik Yorgunluk Sendromu vücudu ele geçirmiş demektir. İsteksiz ve mutsuz bir görüntü, ev ve iş hayatımızı olumsuz etkiler. Sürekli uyku hissinin varlığı, dikkatsizlikle birlikte kazaların oluşmasına bile neden olabilir. Ağır depresyon geçirenlerde ya da sosyal fobisi olan insanlarda yorgunlukla ilgili şikayetler oldukça belirgindir. Bahar Yorgunluğu havanın yarattığı negatif etkinin yanısıra kendi ellerimizle yarattığımız daha birçok neden saymak mümkündür. Örneğin yaz aylarına daha fit bir vücutla girmek için yaptığımız beslenme değişiklikleri bizlerin yorgun düşmesine neden olabilen en önemli nedenlerin başında gelir. Vücudumuzun ihtiyacı olan Vitamin ve Minerallerin azalması ve en önemlisi alınan sıvı miktarının kış aylarına oranla artık yetersiz kalması vücut direncinde önemli bir azalma yaratabilir. Fiziksel aktivite yapma isteği de bir nevi yorgunluğu tetikleyen etkenler arasındadır. Tembel bir yaşama alışmış vücudumuz yapılan fiziksel aktiviteler ile hamlayarak kas ağrılarının yanı sıra, incinme ve burkulma gibi kazalar sonucu fiziksel yorgunluğa sebep verebilir. Fiziksel etkenlerin yanısıra metabolik nedenler de yorgunluğa sebep olabilir. Tiroid bezi hastalıkları yada yetersiz çalışmasından kaynaklanan troid hormon eksikliği yorgunluğu oldukça tetikleyen en önemli metabolik nedenlerden biridir. Tiroid bezinin yetersiz kalması sonucu yorgunluğa ek olarak kişide hafıza zayıflığı, uykuya meyilin artması gibi şikayetlere neden olur. Bahar ile birlikte yaşana alerjik reaksiyonlar ve beraberinde getirdiği kaşıntı, gözlerde sulanma, nefes alma problemleri ve içilen antihistamnik haplar kendimizi yorgun hissetmemizde önemli yertutan diğer bir nedendir. Bunun yanısıra kronik hastalığı olan kişilerin örn: kalp hastalığı, Tansiyon, Şeker Hastalığı vb bu dönemlerde kendilerini daha yorgun hissedebilirler. İlaçların düzenli alınması verilen diyetlerin harfiyen uygulanması bu tip yorgunlukları enaza indirmenize yardımcı olacaktır. Bu mevsimler de tüketimi artan alkol ve sigara gibi bağımlılık yapan maddelerden mümkün olduğunca uzak durmak yorgunlukla savaşta önemli bir basamaktır. Bu dönemlerde bol bol taze sıkılmış meyve suyu tüketmek hem su ihtiyacınızı hem de içerdiği vitamin ve mineraller ile direncinizi korumanıza yardımcı olacaktır. Yağlı yemekler yerine sindirimi kolay sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeniz sindirim şikayetlerinizi azaltarak uykuya dalmanıza kolaylaştırır. Geceleri ağır yemek yememeye özen göstermek yine gece oluşabilecek mide şikayetlerinizi azaltır. Alkol, sigara ve kahve alışkanlıklarınız varsa mümkün olduğunca azaltmaya çalışın. Kahve yerine rahatlatıcı bitki çaylarını tercih etmeniz hem psikolojiniz hem de metabolizmanızın sağlığı için oldukça iyi gelecektir. İsteksiz tavırlardan uzaklaşıp davet edildiğiniz yerlere gitmeye gayret gösterirseniz baharın yumuşak havası ve arkadaşlarınızla vakit geçirmeniz ruhsal yorgunluğunuzu atmanıza yardımcı olacaktır. Kıyafet seçimlerinizde renkli, bahara uygun ince giysiler tercih etmeye özen göstermeniz pozitif enerjinizin artmasına yardımcı olacaktır. Her zamanki saatinizde yatıp, her zamanki saatinizde uyanmaya çalışırsanız vücudunuzun biyoritmini korumuş olursunuz. Gün içerisinde yapacağınız doğa yürüyüşleri kan dolaşımınızın hızlanmasına ve düzgün nefes alıp vermenize yardımcı olur. ","label":"health"} +{"text":"1200 kalorilik diyet Bugüne kadar yaklaşık 146 kilo veren 42 yaşındaki Patrick Deuel’in tedaviye başlamadan önce 486,6 kilo ağırlığında olduğu ve rejimini tamamlamak için 218 kilo daha vermesi gerektiği kaydedildi. Tedavisine sekiz hafta önce Sioux Falls Avera McKennan Hastanesi’nde başlanan 1,83 metre boyundaki Deuel’in günde 1200 kalorilik bir diyet uyguladığı ifade edilirken, doktorlarından Fred Harris’in Deuel hakkında “hastaneye getirilmeseydi şu an ölmüş olurdu” dediği belirtiliyor. Eski bir restorant müdürü olan Deuel’in kalp yetmezliği, tiroid problemleri, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve eklem iltihabı problemi bulunduğu ve yatağında dönebilmek için bile yardıma ihtiyaç duyduğu kaydediliyor. Çift yatakta yatıyor Deuel’in tedavisinin milyonlarca dolarlık bir masrafa yol açacağı belirtilirken, masrafların önemli bir kısmının hastane tarafından karşılanacağı kaydedildi. Deuel’in hastaneye taşınması için özel bir ambulans bulunurken, hastanede de iki yatağın birleştirilmesi ile oluşturulan büyük bir yatakta yatırıldığı ifade edildi. Guinness Rekorlar Kitabı’na kayıtlı dünyanın en şişman insanı rekoru 1983’te Washington’da hayatını kaybeden 629 kilo ağırlığındaki Jon Brower Minnoch’a ait bulunuyor. ","label":"health"} +{"text":"Sıcak havalarda en çok şikayet edilen konularından biri olan terlemenin normal oranlarda gerçekleşmesi insan sağlığı açısından çok faydalı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ekrem Aktaş, yaz aylarında sıcaklığın artmasına bağlı olarak ter bezlerinin daha çok çalışmasıyla ortaya çıkan terlemenin, insan sağlığı açısından faydalı olduğunu söyledi. Ter dengeyi sağlıyor İnsanların ter kokusundan rahatsız oldukları için çeşitli yöntemlerle terlemeyi önlemeye çalıştıklarını ifade eden Aktaş, şöyle konuştu: “Terleme ve sonrasında terin buharlaşmasıyla vücudun ısı dengesi sağlanır. Ayrıca, vücuttaki üre, ürik asit, tuz ve diğer zararlı maddeler terleme yoluyla dışarı atılır. Böylece ter bezleri adeta birer böbrek gibi çalışarak kanın temizlenmesine yardımcı olurlar... Yetişkin bir insan vücudunda yaklaşık 1 milyon ter bezi vardır, yani 1 milyon küçük böbrek zararlı maddelerin vücuttan atılması için çalışır.” Ter kokusundan kurtulmak için kullanılan terlemeyi önleyici kozmetik ürünlerinin bazı tehlikeleri beraberinde getirdiğini bildiren Aktaş, ter kokusundan kurtulmanın en iyi yolunun sık aralıklarla duş yapmak olduğunu söyledi. ","label":"health"} +{"text":"Ozon tabakası, atmosferden yeryüzüne ulaşan güneşin zararlı ultraviyole ışınlarına karşı koruyucu kalın bir tabaka. Son 50 yılda endüstriyel florokarbon ve tarımsal ilaç kaynaklı atık gazların atmosfere salınımıyla bu katman önemli ölçüde tahrip edildi. Artık güneşin zararlı ışınları bizlere ulaşıp, cilt kanseri, gözde katarakta neden olabiliyor ve bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Özellikle genç insanlarda hayatın ilk 20 yılında güneşin zararlı etkilerine karşı korunmak şimdi bir zorunluluk. Bir oksijen türevi olan Ozon tabakasının, incelmesi sonucu özellikle dünyanın ekvatora yakın bölgeleri ciddi tehdit altında. Türkiye de konumu bakımından orta derece risk altında bir ülke. Bunun nedeni ışınların ekvator hattından dünyaya daha kısa bir yol aşarak ulaşabilmeleri. Asıl incelme kutuplarda. Ölçümler, Güney Kutbu'ndaki incelmenin, Kuzey Kutbu'ndan daha fazla olduğunu söylüyor. Ultraviyole ışınları sadece insan sağlığına değil, çevreye de tehdit oluşturuyor. Tarım ürünleri ve deniz besin zinciri de bu zararlı ışınların hedefi durumunda. Ultraviyole ışınların tehlikelerini karşı uzmanların önerileri şöyle: -11 ile 16 arası güneşe çıkmamak, -korneanın korunması için mutlaka gerçek güneş gözlüğü takmak, - özellikle gençlerin güneşe çıkmaması, koruyucu krem kullanması, olarak özetlenebilir. ","label":"health"} +{"text":"Tekerlekli sandalyeye düşünce gücüyle kumanda edilebilecek Tekerlekli sandalyeye mahkum olan felçliler, gelecekte sandalyelerini düşünce güçleriyle kumanda edebilecekler. New Scientist dergisinde yayımlanan habere göre, İspanyol ve İsviçreli bilim adamlarından oluşan bir ekip, düşünce gücüyle hareket eden bir robot geliştirdiler. Geliştirilen sistem, ileride tekerlekli sandalyelere uyarlanacak. Yeni sistemde, beyin implantlarına gerek olmadığını belirten bilim adamları, felçli kişinin beyin akımlarının, elektrotlar içeren bir başlık vasıtasıyla, kafatasının üzerinden okunacağını kaydettiler. Haberde, kolları ve bacakları felçli kişilerin, mevcut tekerlekli sandalyeleri, çeneleriyle joystick kullanarak hareket ettirebildikleri, fakat bu yöntemin çok yorucu olduğu belirtildi. Şimdiye kadar gelinen aşamada, sistemin ileri, sağ ve sol olmak üzere üç komutu anladığını söyleyen bilim adamları, robotu kontrol edebilmek için 2 günlük bir eğitimin yeterli olduğunu kaydettiler. Tekerlekli sandalyenin duvar gibi engellere çarpmaması için robota ''suni zeka'' yerleştirildiğini ifade eden bilim adamları, robotun aldığı komutları çevresine uygun olduğu takdirde yerine getirdiğini belirttiler. Bu durumda, ''sol'' komutunu alan robot, ilk fırsatta sola dönüyor. ","label":"health"} +{"text":"Akıllı otomobilden alkol uyarısı Geleceğin otomobili alkollü sürücüyü önce uyaracak, olmazsa ''Yola devam edemem'' diyecek. İngiltere'deki Bristol Üniversitesi tarafından geliştirilen ''alkol ölçüm'' sistemi, sürücü koltuğuna oturan kişinin alkollü olup olmadığını anlayacak. Otomobilin ön göğsüne yerleştirilecek alet, sürücünün ne kadar alkol aldığını ölçecek. Alet, sürücünün trafiğe çıkmasına olanak vermeyecek düzeyde alkollü olması halinde, ''Bu halde otomobil kullanamazsınız'' uyarısında bulunacak, sürücünün bu uyarıyı dikkate almaması halinde ise otomobilin hareketini engelleyecek. İngiltere'de Bilim Haftası kutlamaları çerçevesinde Cuma ve Cumartesi günlerinde Bristol'deki bir alışveriş merkezinde kamuoyuna tanıtılacak olan sistem, kızılötesi kamerayla sürücünün gözbebeklerinin hareketlerini izleyecek, direksiyon üzerine yerleştirilen monitör sayesinde de her türlü direksiyon hareketini kaydedecek. ","label":"health"} +{"text":"Başta sinir sistemi kontrolü ve sindirimi düzenleyici özelliği bulunan kolesterol ufak bir düzenleme ile kontrol altına alındığında yüzde 15 gerileme göstererek hayatınızı kolaylaştırabiliyor. Kolesterolde gıdalar kadar hayat tarzı, şişmanlık, sigara kullanımı, ailenizin tıbbi geçmişi, yaş, yüksek tansiyon, diyabet, bazı böbrek ve tiroid hastalıkları gibi bazı faktörlerin de sorumluluğu bulunuyor. Kalp damar hastalıklarında yüksek tansiyon ve şişmanlığa eşlik eden kolesterol iyi (HDL) ve kötü (LDL) olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kolesterolü karaciğere taşıyarak kandan uzaklaştırılmasını sağlayan HDL damar duvarındaki birikimleri engellediğinden kalp krizi riskini azaltır. Kandaki LDL miktarı yüksek olduğunda kalbi ve beyni besleyen damarların duvarlarında birikmeye başlar. Diğer maddelerle birlikte plak adı verilen kalın ve sert bir birikim oluşturarak damar sertliğine yol açar. Damar duvarındaki bu plağın yırtılması içeriğinin dolaşıma karışması ve uç damarlarda tıkanmaya yol açması çok tehlikeli durumlara sebep olabilir. ","label":"health"} +{"text":"Edinilen bilgiye göre, Göçü Köyü'nde yaşayan Habip Kantaş (51), evine giren yılanın ısırması sonucu yaralandı. Yılanla Beyşehir Devlet Hastanesi'ne giden Kantaş, doktorlarla konuşurken 1.5 metrelik zehirli yılanı elinden kaçırdı. Acil Servis'in koridorlarında ve odalarında dolaşan yılan, yine Kantaş tarafından boynundan yakalandı. Görevlilerce öldürülen yılanın, zehirli olduğu belirlendi. Panzehir uygulanan ve bir süre gözetim altında tutulan Kantaş, hastaneden taburcu edildi. Kantaş'a müdahalede bulanan Dr. Levent Bilir, ''Hastanın yılanı getirmesi doğru bir hareket. Ancak, bugüne kadar kendisini yılan sokanlar, ölüsünü getirirdi. Yılanın kaçması büyük panik yarattı. Ancak, yılanı yeniden yakalamayı başaran hastanın cesaretine hayran kaldık'' dedi. ","label":"health"} +{"text":"Cilt kanseri teşhisinde teknolojik gelişme Dünyada cilt kanserinden ölüm oranının en yüksek olduğu Avustralya'da bilim adamları, hastalığı erken teşhis edebilecek ''görüntü tabancası'' geliştirdi. Avustralya hükümetinin, bir tabanca veya kurutma makinesine benzeyen tarayıcı aletin gelişmesine yardımcı olan bilimsel kuruluşu Commonwealth Bilim ve Endüstri Araştırma Örgütü (CSIRO), aletin ciltteki kitleleri klinik tetkiklerden daha kolay ve önce saptayabildiğini bildirdi. Cilde yerleştirilen aletin, derideki olası hastalıklı noktaların görüntüsünü alarak, kanserli olup olmadığını belirlediği kaydedildi. ","label":"health"} +{"text":"Anti-kanserojen madde üreten bakteri bulundu ABD’nin Kentucky bölgesinde mağarada bulunan yeni bir bakterinin, anti-kanserojen madde ürettiği tesbit edildi. Amerikan Mikrobiyoloji Kuruluşu’nun 102’nci genel kurulunda açıklanan raporda, anti-kanserojen maddenin, kanser tümörlerinin büyümesini sağlayan damarları oluşturan proteinin etkisini önlediği bildirildi. Kanseri önleme konusunda, laboratuvarlarda kimyacılar tarafından üretilen sentetik maddelerin yerine doğal maddelerin araştırıldığına değinen uzmanlar, doğada bulunan maddelerin, sentetik maddelerden daha çok çeşit sergilediğini ve daha kompleks bir yapı ortaya koyduğunu kaydetti. Kanser tümörlerinin oluşturduğu yeni kan damarlarının önlenmesi sonucu tümörlerin büyümesinin durdurulabildiği biliniyor. ","label":"health"} +{"text":"Kanserde yeni gelişme: Islevli MRI Amerikalı araştırmacılar, kanser için yeni bir görsel yöntem geliştirdi İşlevli MRI adı verilen teknolojiyle tümörlerin biyolojik yapısı ve oluşumu gerçek zamanda görsel olarak izlenebiliyor. Röntgen ışınlarınınsa kanser tümörlerinin sadece büyüklüğü ve şeklini ortaya koyabildiği, doktorlara değişik tedavi uygulama açısından şans vermediği biliniyor. İşlevli MRI teknolojisiyle tümörlerin biyolojik profili, iç yapısı, özelliği belirlenerek, hastanın hangi tedaviye duyarlılık gösterebileceği önceden anlaşılabiliyor. Bu durumda, hastanın yaşama şansının daha da artabildiği belirtiliyor. Yeni teknikle tümörün etrafında oluşan ve kanser tümörlerini besleyen damarlar da saptanabiliyor. İşlevli MRI tekniğiyle tümörlerin ilaçlara karşı duyarsızlığı, biyolojik farklılıkları da gözlenebiliyor. Görüntüsü elde edilen tümörle ilgili bilgilerin analiz edilmesiyle tümör üzerinde hangi kemoterapinin etkili olabileceği saptanabiliyor. Tekniğin, zaman kazanma ve etkili tedavi açısından önem taşıdığı kaydedildi. Birçok kemoterapinin kanser tümörlerinin yüzde 70 ila 80’ini öldürebildiğinin bilindiğine değinen uzmanlar, geride kalan tümör hücrelerinin bu durumda sorun ortaya koyabildiğine değiniyor. Yeni teknikle tümörün kemoterapiye duyarlılık göstermeyen özelliği de belirlenerek, daha etkili tedavi yapılabilecek. ","label":"health"} +{"text":"Havadaki ölümcül zerrecikler tespit edilecek Hava gözlem cihazı, havadaki zerreciklerin tehlikesini renk değiştirerek taşıyana bildirebilecek. Havadaki mikroskopik zerreciklerin insanlarda ani ölümlere yol açabildiği belirlenmişti. ABD’de Dr. Da Ren Chen, havada insan sağlığını tehdit eden zerrecikleri analiz eden NanoDMA adlı, bilezik şeklinde kolda taşınabilecek küçük bir cihaz geliştirdi. ABD’nin St. Louis kentindeki Washington Üniversitesi’nde, şimdiye kadar kullanılan en küçük cihazdan 9 kat daha küçük bir hava analizi cihazı geliştirildi. Dr. Da Ren Chen tarafından geliştirilen cihaz, 21 santim yüksekliğinde ve bir sabun kutusu genişliğinde. Havada gözle görülmeyen mikroskopik zerreciklerin oranını ve cinsini belirleyen cihazın, 400 ile 1000 çeşit zerreciğin analizini yapabildiği belirtildi. Şimdiye kadar kullanılan en hassas cihazın, havadaki binden fazla zerreciğin sadece 8’ini belirleyebildiği biliniyor. Maden ocakları ve fabrikalardaki havanın kalitesini de belirleyebilen cihaz, aynı zamanda havada yangına yol açabilecek zerrecikler konusunda da kullanıcıyı uyarabiliyor. Cihaz, iki nonometre (bir nonametre mikrometrenin binde biri) küçüklüğündeki zerrecikleri belirleyebiliyor. Washington Üniversitesi tarafından patenti alınan NanoDMA adlı yeni cihaz, piyasadaki en ucuz benzerinden üçte bir daha düşük fiyatla imal edilebilecek. Dr Chen, bilezik şeklinde kolda taşınabilecek yeni bir hava analiz cihazı geliştirmekte olduğunu da açıkladı. Bilezik hava gözlem cihazı, havadaki zerreciklerin tehlikesini renk değiştirerek taşıyana bildirebilecek. Son zamanlarda çeşitli enstitüler tarafından yapılan araştırmalarda, havadaki mikroskopik zerreciklerin insanlarda ani ölümlere yol açabildiği belirlendi. ","label":"health"} +{"text":"Film teknolojisi gerçek oldu Doku damarlarındaki hemoglobinin oksijen satürasyonunu ölçen cihaz, ABD Gıda ve İlaç Dairesi tarafından onaylandı InSpectra adındaki doku spektrometresinin benzeri, Uzay Yolu dizisinde, dizinin kahramanlarından Dr. McCoy tarafından, kabin görevlilerinin yaşam verilerini ölçmede kullanılmıştı. Cihazın vücuda dokunmadan ölçüm yapan bir teknoloji ile bir diğer tekniğin karışımından meydana geldiği kaydedildi. Minneapolis merkezli Hutchinson firması tarafından geliştirilen cihazın, yılın ilk yarısında piyasaya sürüleceği açıklandı. ","label":"health"} +{"text":"Kansere karşı domates-brokoli ittifakı ABD'de yapılan araştırmayla, brokoli ve domatesin birlikte yenmesinin kanserle savaşta etkili olduğu tespit edildi. Domates ve brokoliyi birlikte tüketen kobaylarda tümörün daha yavaş büyüdüğü belirlendi. Araştırmayı John Erdman yürütüyor. ERDMAN, domatesin prostat kanserine iyi geldiğinin, brokolinin de tümör oluşumunu engellediğinin bilindiğini, ancak bu 2 sebzenin birlikte yenmesinin bu özelliklerini artırdığını söyledi ","label":"health"} +{"text":"Gaziantep SSK Bölge Hastanesi Başhekimi Opt. Dr. İbrahim Mehmet Cansunar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun sözlü talimatı üzerine, tuvalette doğum yapan ve daha sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Simge Eneş'in ölümüyle ilgili geniş çaplı soruşturma başlattıklarını söyledi. Opt. Dr. Cansunar, 20 yaşındaki eşi Simge Eneş'i kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan Mehmet Eneş'in, Gaziantep SSK Bölge Hastanesi doktorları İ.H.B, S.A. ve M.Ö'nün cezalandırılmasıyla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunması üzerine, kendilerinin de olayın sorumluları hakkında yasal işlem başlattığını belirtti. Olayın geniş çaplı soruşturulması ve bu konudaki sorumluların bulunabilmesi için Bakan Başesgioğlu'ndan sözlü talimat aldıklarını kaydeden Cansunar, şöyle konuştu: ''Eşi Simge Eneş'i kaybeden Mehmet Eneş'in Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurusu üzerine, hastanemizde yapılan tıbbi işlemler ve tedavi sırasında sorumluların eksikliğinin ve kusurunun olup olmadığının tespiti amacıyla inceleme başlatmıştık. Bugün ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Murat Başesgioğlu'nun bize verdiği sözlü talimatla, incelemeyi geniş çaplı soruşturmaya dönüştürdük. Tüm vatandaşlarımız şundan emin olsunlar ki, kusuru olan kim olursa olsun, gerekli cezaya çarptırılması için gereken her şey yapılacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.'' Cansunar, soruşturma komisyonunun, olayda adı geçen ve suçlanan tüm görevlilerin ifadesini alacağını, ardından verilecek kararın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na iletileceğini ve kamuoyuna açıklanacağını sözlerine ekledi. ","label":"health"} +{"text":"Baş ağrılarının nedenleri saymakla bitmez.Başımız ağrıdığı zaman, çoğumuz hemen bir ağrı kesici almak isteriz.Ancak, her baş ağrısını bu yöntemle geçirmek mümkün olmaz.Başınız ağrıyorsa, önce o gün neler yediğinizi hatırlamaya çalışın.Bilimadamları, çikolata, fındık, fıstık ve peynirin baş ağrısını tetikledikleri kanısındalar.Bu saydığımız yiyeceklerin hepsinde tiyramin adıyla bilinen kimyasal bir madde var.Bu madde baş ağrısına neden olabiliyor. Ağrı kesici ilaçlarla ağrınızı dindirmek yerine ,başınıza sıcak ve soğuk terapi uygulayın. Özellikle sinir gerginliğinden ve stresten kaynaklanan ağrılar için soğuk kompleks yaralıdır.Kas incinmesi ve yorgunluk gibi nedenlerin yarattığı baş ağrılarına karşı ise sıcak kompleks uygulayın. ","label":"health"} +{"text":"Erzurum SSK Bölge Hastanesi Asabiye Servisi Şefi Dr. Mehmet Yavuz, saçma şarkı sözleri ve erotik içerikli kliplerin toplum psikolojisini olumsuz yönde etkilediğini söyledi. İnsanların artık aileleriyle birlikte müzik kanallarını seyredemez duruma geldiğini belirten Dr. Yavuz, \"Müzik adına ekranlara taşınan ve klip adı altında sunulan görüntüler, Las Vegas erotik şovlarını aratmamaktadır. Orasını burasını açarak, dekolte yarı çıplak giysilerle, sulu ve laubali danslarla meşhur olmaya çalışan bu insanlar, toplum psikolojisini olumsuz yönde etkilemektedir\" dedi. Anlamsız, mana bütünlüğü olmayan ve birkaç nakarattan ibaret sözlerle müzik yaptığını sanan bir sanatçı grubunun var olduğunu ifade eden Dr. Yavuz, daha sonra şunları kaydetti: \"Kadın bedeninin, yine bizzat bayanlar tarafından, meşhur ve ünlü olma adına bu denli suistimal edildiği ve reytinglere kurban edildiği bu döneme, kadın bedeninin tema olarak kullanılmasını şiddetle eleştiren 'feministler' de sessiz kalmaktadırlar.\" Dr. Yavuz, son dönemlerdeki \"Bandıra bandıra ye beni\", \"Hüüüp\", \"Onun aşkı bana extra large\", \"Ben sizin babanızım\", \"Neremi neremi\", \"Kız hepsi senin mi\", \"Hey seni yerler yerler\", \"Azıcık ucundan versene\", \"Yürü anca gidersin\", \"Okşa, okşa, okşa\",''Şapur şupur ye beni'', ''Al beni, götür beni'' şeklinde şarkı sözleri ve bu şarkılara ait erotik şovları aratmayan görüntülerin yer aldığı kliplerin toplumu ve Türk gençliğini sosyo psikolojik yönden ciddi tahribatlara uğrattığını kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Almanya'nın batısındaki Essen'de, çoğu çocuk 35 kişinin, girdikleri havuzdaki klordan zehirlendiği bildirildi. Yerel yetkililer, havuzda yüzenlerin solunum zorluğu çekmelerinin ardından, yardım ekiplerinin zehirlenenlere hemen müdahale ettiğini, zehirlenenlerin önlem olarak hastaneye kaldırıldığını belirtti. ","label":"health"} +{"text":"E koli bakterisi oranı 45 dakikada ölçülebilecek ABD'de Michigan Üniversitesi'nde geliştirilen portatif bir cihazla plajlardaki suyun E koli bakterisi oranı 45 dakikada ölçülebilecek Uzmanlar, yeni cihazla plajlarda sabahın erken saatlerinde deniz suyunun kontrol edilebileceğini ve insanların güvenle denize girmelerinin sağlanabileceğini bildirdi. \"Immunomagnetic ayırıcı\" adı verilen cihazla kontrol edilen deniz suyunda bulunan bakteri oranı, cihazın ışıklı göstergesindeki değerlendirme tablosunda görülebiliyor. 5 bin dolara mal olan cihazın her kullanımında 5 dolarlık bir filtreye gerek olduğunu belirten uzmanlar, cihazın seri imalatına son denemeler yapıldıktan sonra başlanabileceğini açıkladı. ","label":"health"} +{"text":"Damar tıkanıklığına son Tıkalı kalp damarlarının açık kalmasını sağlayan ''Cypher'' adlı salınımlı yeni bir tel kafes (stent) geliştirildi. Antalya’nın Kemer İlçesi’ndeki Magic Resort Otel’de devam eden 9. Ulusal Uygulamalı Girişimsel Kardiyoloji Toplantısı’nda, “Cypher” adlı by-pass ameliyatlarında da kullanılan ve kalp damarlarının açık kalmasını sağlayan tel kafes tanıtıldı. Tanıtım nedeniyle basın toplantısı düzenleyen İtalya St. Rafael Hastanesi’nden Kalp Cerrahisi Uzmanı Dr. Robert Falotico, ölümü belirleyen en büyük hastalık grubu olan kalp rahatsızlıklarının tedavisinde, ilaç, balon veya tel kafes (stent) uygulamalarına gidildiğini, ancak bu yaklaşımların tümünde eksiklikler bulunduğunu belirtti. Kalp damarlarını açmak için uygulanan by-pass ameliyatlarının çok ciddi bir cerrahi girişim olduğuna dikkati çeken Dr. Falotico, bu ameliyatlarla damarlara stent takılmasının ardından, damarların yeniden daralması veya tıkanıklık görülebildiğini ve hastaya tekrar tekrar yeni stent takmak zorunda kalındığını kaydetti. Milan Colombus Üniversitesi’nden Dr. Antonio Colombo ise, Cypher’in takıldığı hastaları 2 yıl boyunca izlediklerini ve eski stentlere oranla birçok sorunun ortadan kalktığını gözlemlediklerini söyledi. Toplantıda söz alan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Oktay Sancaktar da, dünyada her yıl 5 milyon insana by-pass ameliyatı uygulandığını, gelişmiş ülkelerde kalp rahatsızlıkları sonucu ölümlerin yüzde 40 oranında olduğunu vurguladı. Türkiye’de 1 milyon 600 bin kalp hastası bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Sancaktar, “Her yıl 15 bin hastaya by-pass uygulanıyor. Bu hastalarla birlikte yaklaşık 26 bin kişiye stent takılıyor. Ancak damarların yeniden daralmasını önlemekte bu yöntemler yetersiz kalıyordu. Yeni bir stent olan Cypher, bu sorunu büyük ölçüde ortadan kaldırıyor” diye konuştu. Bir gazetecinin, yeni stentin maliyetine ilişkin sorusu üzerine Dr. Antonio Colombo, tek seferde uzun süreli çözüm sağladığı ve tekrar tekrar operasyona gerek duyulmadığı için Cypher’in daha ekonomik olduğunu söyledi. YENİ STENTİN ÖZELLİKLERİ Yeni stent Cypher’in, ameliyat sonrası sıklıkla görülen kalp damarlarında daralma ve yeniden tıkanmayı büyük ölçüde giderdiği açıklandı. Üzerinde özel bir kaplama maddesi bulunan yeni stentin, 2 yıldır dünyanın çeşitli ülkelerinde hastalar üzerinde denendiği belirtilirken, eski stentlere oranla tıpta devrim yaratacak bir buluş olduğu ifade edildi. Stentin üzerindeki kaplama maddesi nedeniyle, damarlardaki tıkanmayı önlediğine dikkat çekildi. Yeni kaplamalı stent Cypher, İtalya ve Antalya’daki Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde hastalara uygulandı ve operasyon basın toplantısı sırasında canlı yayınla katılımcılara aktarıldı. ","label":"health"} +{"text":"Kadınlardaki idrar yolları enfeksiyonuna karşı aşı Genellikle kadınlarda görülen ve bazı kadınlarda yılda birkaç kez meydana gelen idrar yolları enfeksiyonuna karşı, fitil şeklinde aşı geliştirildi. Wisconsin Üniversitesi uzmanlarının geliştirdiği aşının, bir ay boyunca etkili olduğu belirtildi. Yeni aşıyı idrar yolları enfeksiyonuna yakalanan kadınların bir yıl boyunca kullanabileceklerini kaydeden araştırmacılar, böylece bu enfeksiyona neden olan E koli dahil, 10 mikrobun etkisinin önlenebileceğini kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Şifozrenler için otomatik ilaç verici cihaz geliştirildi Pennsylvania Üniversitesi uzmanları, şizofreni hastaları için deri altına yerleştirilebilen ve otomatik olarak hastanın kan dolaşım sistemine... Pennsylvania Üniversitesi uzmanları, şizofreni hastaları için deri altına yerleştirilebilen ve otomatik olarak hastanın kan dolaşım sistemine ilaç verebilen bir cihaz geliştirdi. Normal bir jeton büyüklüğündeki cihaz, hastaya gerekli dozda ilacı otomotik olarak verebiliyor. Bu cihazın, 5 ay müddetçe hastanın ilaç almasına gerek kalmadan vücuda anti-psikoz ilaçları verebildiğine değinen uzmanlar, bir yıl boyunca ilaç aktarımı yapabilecek cihaz üzerinde çalıştıklarını da belirtti. Şizofreni hastalarında ilaç kullanmanın büyük bir sorun olduğu ve birçok hastanın ilaç kullanmadığı veya kullanmak istemediği için toplumda sorun olabildiği kaydedildi. Yeni cihazın, şizofreni hastalarının toplum içinde normal hareket edebilmelerini saglayabileceği bildirildi. Lokal anesteziyle 15 dakikada vücuda yerleştirilebilen cihazın yeni klinik denemelerden sonra piyasaya sürülmesi düşünülüyor. Araştırma raporu, Scientific Journal adlı dergide yer aldı. ","label":"health"} +{"text":"Halk arasında kaplıca tedavilerinin son çare olarak görüldüğünü, bu nedenle kaplıcaların tüm hastalar tarafından tercih edildiğini belirten Doç. Dr. Evcik, şunları söyledi: “Kaplıcaya gidecek hastaların, öncelikle bir uzman doktora başvurması gerekir. Her hasta, kaplıcaya girmemelidir. Kaplıca suyu ile çevre sıcaklığı, kalp ve damar sistemini olumsuz etkiler. Kalp, damar, tansiyon hastalarının kaplıcaya girmeden önce doktorlarıyla görüşmeleri hasta açısından iyi olacaktır. Kanama bozukluğu olanlar, gebeler, ileri düzeyde tansiyon hastaları da kaplıcaya girebilir ama doktor kontrolünde olması gerekir. Solunum sistemi bozuk hastaların kaplıca tedavisinde, çok sıcak suyu tavsiye etmiyoruz.” Kaplıcadan faydalanmak isteyenlerin ilk gün 5-10 dakika suda kalmalarının yeterli olacağını ifade eden Evcik, takip eden günlerde bu sürenin 1-2 dakika artırılmasının, su sıcaklığının da 35-36 derece olmasının ideal olduğunu kaydetti. ","label":"health"} +{"text":"Hazine, 8.7 katrilyonluk itfayı 3 ihale ile çevirecek Hazine, haftaya ayın en yüksek iç borç itfasını karşılamak için piyasa tarafından beklendiği gibi üç ayrı ihale yapacak. İhalelerden biri, yine tahmin edildiği gibi döviz cinsinden olacak. İhalelerin valörü, Hazine'nin 7.7 katrilyon lirası piyasaya olmak üzere toplam 8.7 katrilyon lira iç borç servisi yapacağı Çarşamba günü olarak açıklandı. Hazine'nin haftaya döviz cinsi itfası bulunmamasına rağmen, sendikasyon kredileri nedeniyle bankaların bilançolarında oluşan döviz cinsinden aktif ihtiyacını karşılamak için döviz cinsinden enstrüman ihracı yapması bekleniyordu. Bankacılar, son günlerde Hazine'ye bu yöndeki taleplerin iletildiğini söylüyorlardı. Geçen hafta Hazine itfa tutarırın 1.2 katrilyon lira altında borçlanma gerçekleştirmişti. İhalelerin ilki yarın yapılacak. İhalede 21 Mart 2007 vadeli, 945 günlük, altı ayda bir kupon ödemeli dolar cinsinden değişken faizli tahvil (FRN) yeniden ihraç edilecek. 2'NCİ İHALE SALI GÜNÜ İhalelerin diğer ikisi Salı günü yapılacak ve 22 Şubat 2006 vadesiyle bu hafta ihraç edilerek yeni gösterge konumuna yerleşen iskontolu tahvil 553 gün vadeli olarak yeniden ihraç edilecek. Diğer ihalede ise 23 Şubat 2005 itfa tarihli bir bono 189 gün vadeli olarak çıkartılacak. Diğerlerine göre kısa olan bu vadenin müşteri itfalarına yönelik olduğu tahmin ediliyor","label":"economy"} +{"text":"İSTANBUL - Krizde sektördeki genel küçülme nedeniyle şube ve personel sayısını önemli derecede azaltan bankacılık sektöründe, şube sayısında geçen yıl başlayan büyüme trendi yılın ilk altı ayında da devam ederken çalışan sayısında da artış gözlendi. Sektörde 2004 yılının ilk altı ayında şube sayısında 48, çalışan sayısında ise 2 bin 401 kişilik artış yaşandı. Bankalar Birliği, haziran sonu itibarıyla bankacılık sisteminde banka, şube ve personel bilgilerini açıkladı. Yılın ilk yarısında sektörde faaliyet gösteren banka sayısı, Credit Lyonnais S.A. Türkiye şubesinin kapatılması nedeniyle bir azalarak 49'a geriledi. Sektörde halen üç tanesi kamu, 18'i özel sermayeli, 127'si yabancı sermayeli 2'si TMSF bünyesinde olmak üzere 35 ticaret bankası, 14 kalkınma ve yatırım bankası faaliyet gösteriyor. Kamu bankası şube kapattı Kamu dışındaki bankalar, 2003'te başlattıkları şube artırma politikalarına devam etti. Yılın ilk yarısında özel bankaların şubeleri 60 artarak 3 bin 654'e yükselirken, kamu bankaları şube kapattı. Ziraat Bankası iki, Halk Bankası ise 11 şube kapattı. Böylece sektörde 2003 sonunda 5 bin 966 olan şube sayısı haziran sonunda 6 bin 14'e çıktı. Ocak-haziran döneminde 19 şubeyle, şube sayısı en çok artan banka Denizbank oldu. Bankanın şube sayısı 184'e çıktı. Finansbank şube sayısını 14, Garanti 13, Koçbank 10, Oyakbank dokuz, TEB ve Akbank sekizer artırdı. En fazla şubesi kapanan banka ise 18 şubeyle, TMSF'nin kontrolündeki Uzanlara ait Adabank oldu. Adabank'ın şube sayısı 64'e düştü. Sektörde en fazla şube 1146 ile Ziraat Bankası'na ait. Bu bankayı 842 şubeyle İş Bankası, 627 şubeyle Akbank ve 516 şubeyle Halk Bankası izliyor. Sektör, yıl başından itibaren çalışan sayısını da artırmaya başladı. Sektörde 2003 sonunda 123 bin 249 olan çalışan sayısı haziran sonunda 125 bin 650'ye çıktı. Buna karşın Ziraat 207, Halkbank 469, Vakıfbank 74 kişi azalttı. Özel bankalar ise istihdamlarını 3 bin 168 kişi genişleterek 73 bin 782 kişiye çıkardı. En hızlı büyüme 695 kişiyle Finansbank'ta yaşandı. Fondaki Bayındırbank ve Pamukbank'ta çalışanların sayısı ise 241 azalarak 4 bin 277'ye gerilerken, yabancı bankalar personel artırdı. Bu gelişme de büyük ölçüde Citibank'ın çalışan sayısını 105, HSBC Bank'ın ise 120 kişi artırmasından kaynaklandı. ","label":"economy"} +{"text":"Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Karamehmet Grubu ile yaptığı anlaşmanın hemen ardından Sümerbank'ın eski hakim ortağı Hayyam Garipoğlu ile de anlaştı. TMSF ile Garipoğlu Grubu arasında dün protokol imzalandı. TMSF'den yapılan açıklamada, TMSF ile 21 Aralık 1999 tarihinde fona devredilen Sümerbank A.Ş'nin hakim ortağı Garipoğlu Grubu arasında, Sümerbank ve diğer fon bankalarına olan borçların yapılandırılmasına yönelik olarak bir süredir devam eden müzakerelerin anlaşma ile sonuçlandığı bildirildi. En optimum ödeme takvimi hazırlandı 31 Aralık 2003 tarihi itibarıyla TMSF'ye 373.7 milyon dolar borcu bulunan Garipoğlu Grubu, 9 yılı anapara, 2 yılı faiz, 1 yılı da dolaylı sorumluluklarından kaynaklanan borçları olmak üzere toplam 12 yılda tüm borçlarını ödemeyi taahhüt etti. TMSF ödeme protokolü hazırlanırken, kanuni takip yoluyla yapılacak tahsilatın hem daha uzun süre alması hem de miktar olarak alacağın çok gerisinde kalması nedeniyle, grubun faal şirketlerinin gelecekte yaratacakları fonlarla borçlarını ödeme imkanı verilmesinin dikkate alındığını açıkladı. TMSF tarafından protokole ilişkin yapılan açıklamada \"Bu çerçevede, bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanan raporlar, faaliyetlerine devam eden şirketlerin nakit akım projeksiyonları, şirketlerin fon yaratma kapasiteleri ve borç ödeme amacıyla elden çıkarılacak varlıkların satışından beklenen en yüksek değerler göz önünde bulundurularak en optimum ödeme takvimi hazırlandı\" denildi. 2004'te 5 milyon $ ödeme yapılacak * Garipoğlu 373.7 milyon dolarlık borcunu 9 yılı anapara, 2 yılı faiz 1 yılı da dolaylı sorumluluklardan kaynaklı borçlar olmak üzere 12 yılda ödeyecek. * Protokol süresince borç tutarına yıllık Libor artı yüzde 1 faiz uygulanacak. * Gruba ait gayrimenkul, fabrika ve diğer tesisler üzerindeki mevcut ipoteklere ilaveten 350 milyon dolarlık yeni ipotek tesis edilecek ve Grup firmalarının hisseleri Fon tarafından rehin alınacak. * İmzalanan bu protokole göre ödemeler, bu yıl içinde başlayacak ve yılsonuna kadar 5 milyon dolar ödenmiş olacak","label":"economy"} +{"text":"Türk firmaları \"kelle koltukta\" Irak'ta ihracat rekorları kırıyor. Bölgede yaşanan kaçırma olaylarına ve bombalara rağmen 2004 yılının ilk yedi ayında bir önceki yılın tam iki katı ihracat yapıldı. Ocak Temmuz döneminde 1.3 milyar dolarlık ihracata imza atan Türk firmaları en büyük atağı ise son bir ayda yaptı. Türkiye Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, \"2004 yılının ilk altı ayında 886 milyon dolarlık bir ihracat söz konusuydu. Son bir ayda ihracat inanılmaz boyutlara geldi ve rakam 1.3 milyar dolara ulaştı\" dedi. Kimse geri adım atamadı Irak'ta Türk firmaları inşaattan tüketim maddelerine kadar akla gelebilecek her alanda faal durumda bulunuyor. Son aylarda artan kaçırma olaylarına rağmen firmalar Temmuz'da bir ihracat rekoruna imza attı. 1 Ağustos'ta bir Türk şoförünün öldürülmesi 'İşler artır duraklar, şirketler geri döner' dedirtti. Ancak olayın birkaç gün sonrasında ticaret eski yoğunluğuna geri döndü. Ağustos'ta yeni bir rekor beklediklerini söyleyen Türkiye Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, Türk firmalarının aldıkları tehditlere rağmen geri adım atmadıklarını söyledi. Aksoy, \"Kimi bayilikler vererek kimi ise ofisler açarak Irak pazarında yer alıyor. Her yerde Türk firmalarına ait tabelaları görmek mümkün\" diye konuştu. Irak'ta nakliye % 400 arttı Irak'a yapılan ihracattaki patlama nakliye sektörüne de yansıdı. 2002 yılında Irak'a 71 milyon dolarlık bir taşıma yapılırken, 2003 yılında bu 249 milyon dolara fırladı. 2004 yılının Ocak-Haziran döneminde ise Irak'a Türkiye'den yapılan taşımalar bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 398 oranında artarak 240 milyon dolara yükseldi. Irak'ta şimdiden 1000'i aşkın Türk firması 'konuşlandı' * Halen Irak'ta 1000'i aşkın Türk firması bulunuyor. * Kuzey Irak'a adım atıldığı anda Beko, Arçelik, Vestel gibi beyaz eşya üreticilerinin tabelaları göze çarpıyor. * Bakkallarda, Ülker, Eti, Saray, Anı gibi bisküvi ve çikolata markaları en ön raflarda yer alıyor. * İnoksan mutfak ekipmanları ihracatı yaparken, Akfen ABD askerlerine yemekhane yapımı. Tepe Grubu ise prefabrik ev yapıyor. * Nestle, Hayat pazar payını hızla artırıyor. * Hunca Irak'ta yılda 2 milyon dolarlık şampuan ve deodorant satıyor. İş Konseyi Başkanı, Irak'ın ilk modern giyim mağazasını açacak Türkiye Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, bu ay Irak'ın ilk modern giyim mağazasını açmak için harekete geçti. Bağda'ta 170 metrekare alanda açılacak mağazaya kısa sürede yenilerini ekleyeceklerini belirten Aksoy, şöyle devam etti: \"Mango, Zara ve Roman karışımı bir mağaza olacak. Tesettür mağazası açmamı istediler ama kabul etmedim. Elit bayanların alışveriş yapacağı çok modern bir mağaza olacak.\" Türk firmaları Irak'ta nelere göğüs geriyor? Kaçırılma ve soygun * 117 Türk kaçırıldı. Kaçırılan Batılı ülke vatandaşları için 250 bin dolar, Türk işadamları için ise 500 bin dolar fidye isteniyor. Şoförler öldürülüyor * Kaçırılan Türk şoförlerden 3'ü öldürüldü. Şoförler can güvenliği için Türkiye'den geldiğini gösteren plakayı çıkarıp, TIR'ın üzerine \"En büyük Allah\" yazıyor. Ofislere silahlı saldırı * Türk firmalarının Irak'ta bulunan ofislerine sürekli tehdit telefonları geliyor. Ofislere silahlı saldırılar düzenleniyor. Bombalar patlıyor * Her gün bir yerde bomba patlıyor. Yüzlerce sivil insan bu yüzden ölüyor. İnsanların can ve mal güvenliği sağlanamıyor. Tüketim bir türlü normal hale gelemiyor","label":"economy"} +{"text":"VATAN'ın ortaya çıkardığı ve belgeleriyle yayımladığı SSK'ya fahiş fiyattan ilaç satılması konusunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çete soruşturması başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Nazmi Okumuş tarafından yapılan inceleme soruşturmaya dönüştürüldü. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Dairesi dün iki eski Roche çalışanının bilgisine başvurdu. Talimat verdik Savcı Okumuş, yürüttüğü inceleme sonucunda geçen hafta Organize Suçlar Dairesi'ne talimat verdiğini belirterek, \"Talimatımız gereğince işlem yapılıyor. Soruşturma sırasında ulaşılan bilgiler ışığında gereği yapılacak\" dedi. Akşama kadar sürdü Roche firmasına ait NeoRecormon adlı ilacın SSK'ya pahalıya satıldığına ilişkin haberimiz üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Organize Suçlar Dairesi, eski Roche çalışanları Veysi Mungan ve Gökhan Akdoğan'ı, bilgilerine başvurulmak üzere dün Emniyet'e davet etti. İhalelerden Sorumlu Satış Müdürü Mungan ile Satış İdaresi Müdürü Akdoğan gün boyu ifade verdi. Sabah saatlerinde Emniyet'e giden Mungan ve Akdoğan, gazetemiz baskıya girdiği sırada halen ifade veriyordu. İhale komisyonu Soruşturma kapsamında SSK İstanbul Satın Alma Müdürlüğü İhale Komisyonu'nun kimlerden oluştuğu da ilgili yerlerden soruldu. Komisyon üyelerinin de ifadesine başvurulması bekleniyor. Kanser ve diyaliz hastalarının kullandığı Roche firmasına ait NeoRecormon adlı ilacın bir ecza deposuna 88, özel bir hastaneye 173 ve SSK'ya 230 milyon liradan satıldığına ilişkin haberimiz üzerine savcılığın başlattığı inceleme, çete soruşturmasına dönüştu-relerek sürüyor. İlacın fiyatı düştü SSK hastasının haberi yok Özel sektöre uygulanandan üç katı fiyatla ilaç satılarak trilyonlarca lira zarara uğratılan SSK, yüksek fiyatla ilaç aldığı yetmezmiş gibi indirimlerde de elini çabuk tutamadı. İthal ilaçta KDV indirimi ve döviz kurunun güncelleştirilmesi sonucu tam üç kez düşen fiyatlar kurumun bilgisayarına işlenmediği için milyonlarca SSK'lı hasta, aylardan beri fazladan katılım payı ödüyor. SSK, neden aylardır fiyatların değişmediğini de \"fiyat farkından doğan zararı kuruma ödetmemek için\" diye açıklıyor. Hastadan almak kolay İthal ilaçta KDV oranı 1 Mart 2004'ten itibaren yüzde 18'den yüzde 8'e düştü. Aynı zamanda döviz kuru da güncellendi (O tarihe kadar fiyatlar dolar 1 milyon 700 bin liradan hesaplanıyordu). Böylece ithal ilaç fiyatlarında ciddi bir indirim yaşandı. Ardından 15 Haziran'da imalatçı, ithalatçı fiyatlarında bir düzenleme daha yapıldı ve bir kez daha ilaç fiyatları düştü. Ancak SSK bu indirimleri kurum bilgisayarlarına işlemedi. Böylece SSK hastanelerindeki eczanelerden yüzde 20 katılım payı ödeyerek ilaç alan hastalar da fazladan ödeme yapmayı sürdürdü. Bu uygulama halen devam ediyor. Örneğin fiyatı 69 milyondan 48 milyona düşen bir ilaçtaki indirim bilgisayara işlenmediği için hasta bir kutu ilaca 13 milyon 800 bin lira ödüyor. Oysa indirim yansımış olsa SSK'lı hasta 9 milyon 600 bin lira ödeyecekti. SSK nasılsa bekler İlacı yüksek fiyattan hastaya vererek haksız yere fazladan kanlım payı alan SSK, ilaç firmalarından hakkını almakta ise hiç aceleci davranmıyor. İthal ilaçtaki indirimden sonra eczaneler, pahalıya aldıkları ve stoklarında bulunan ilaçları dağıtım kuruluşlarına bildirdi, ithalatçı firmalar da bu fiyat farklarını büyük ölçüde eczanelere ödedi. Ama aynı işlem, ilacın en büyük alıcısı durumundaki devlet kurumlan için nedense yapılmadı. İthalatçı firmalara, SSK sağlık kurumlarındaki ithal ilaç stokları da bildirildi ve aradaki farkın ödenmesi istendi. Ancak firmalar, aylar geçmesine rağmen bu farkı ödemiş değil. Zazarı halk ödesin Aylardır neden fiyat düzenlemesi yapılmayarak SSK'lı hastanın pahalı fiyattan katılım payı ödemek zorunda bırakıldığını sorduğumuz SSK'nın açıklaması ise zararın halktan çıkarıldığını gösterir nitelikte. SSK Tıbbi İlaç Daire Başkanı Hülya Özdemir, daha KDV indirimi konuşulduğu andan itibaren çalışmalara başladıklarını bildirerek şunları söyledi: \"Kur ayarlaması ve KDV oranlarıyla ilgili düzenleme yapılmadan derhal, konuyla alakalı bütün birimleri toplantıya davet ettik. Durumu konuşup tartıştık. Kurum eczaneleri için ilaç alırken faturası peşinen düzenleniyor. İhaleyle birlikte fatura düzenleniyor. Yani ilaçlar KDV'si yüzde 18'den alınarak rafa kondu. KDV yüzde 8'e düşünce yüzde 10'luk bir zarar oluşacak gibi geldi bize. Kurum zararı oluşmasın diye bir genel kanı oluştu.\" Pahalı ilaç bizim ayıbımız değil Ecza deposunun 88 milyon liraya alabildiği ilaca 230 milyon lira ödemek zorunda kalan SSK'nın bir hastanesinin başhekimi \"Pahalı olduğunu biliyoruz ama bu ilacı almaya mecburuz. Almayıp hastayı ölüme mi terkedelim?\" diye sordu. SSK hastanesi başhekimi, ihalelerde fiyatı düşürmek için nasıl uğraştıklarını anlattıktan sonra \"Çaresiziz\" diye feryat etti. Başhekimin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: * İlaç alırken etken madde adıyla ihaleye çıkıyorsunuz. Neden daha ucuzu değil de pahalısını alıyor SSK? Açık ihale olunca etken maddeyle çıkılır. Ama hiç teklif veren olmazsa yeniden ihale yapmak zorunda kalıyoruz. Bazen hiç teklif verilmiyor. 'SSK niye daha ucuza almıyor?' diye soruyorsunuz. Doğru ama başka seçeneği yoksa ne yapsın! Sizin yazdığınız ilaç NeoRecormon'da mesela genellikle toplu alım yapılır, biz genel müdürlükten isteriz ama ellerinde yoksa mecburuz tek başımıza ihaleye çıkmaya. Çünkü bu ilacı eczanemizde bulundurmak zorundayız. İlaç elimizde yoksa hasta gidip dışarıdan alıyor, kurum da bunu karşılıyor. O zaman 349 milyona geliyor. Yani 230 milyon liralık şimdiki fiyat daha ucuza geliyor. * Ucuza mı geliyor! Bir ecza deposuna 88, bir özel hastaneye 173 milyona verilirken, SSK, 230 milyona ucuz mu diyor? Ben onların o fiyata nasıl aldıklarını da bilemiyorum. Ecza deposunun kâr oranları bellidir, bunu aşarsa suç işlemiş olur. Ama ilaç tek olunca firma ithalatçı fiyatını dayatabilir. * Yine de sonuçta en büyük alıcı olarak SSK neden özel bir hastaneden daha fazla para ödesin? Eğer bu ilaç 88 milyona zarar etmeden verildiyse bu fiyat nasıl alındı Sağlık Bakanlığı'ndan? Kimse zarar ederek iş yapmaz. Bu fiyatla kâr edilirken bakanlık nasıl 230 milyon lira ithalatçı fiyatı veriyor? ","label":"economy"} +{"text":"Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Avrupa'da Türkiye hakkındaki yanlış önyargıları kırmak ve AB kamuoyunda etkin bir destek oluşturmak amacıyla \"Open Your Heart-Kalbinizi Açın\" mesajının verildiği bir kampanya başlattı. Kampanya, üzerinde söz konusu mesajın yazılı olduğu ay yıldızlı AB bayrağının bulunduğu logo ile desteklenecek Logo, Avrupa'ya giden kargo ve posta gönderileri, konteynerler, gemiler ve diğer ulaşım araçları ile dijital ortamda kullanılacak. TÜGİAD Başkanı Murat Saraylı, toplam 9 milyar dolar ciro, 3 milyar dolarlık ihracat ve 150 bin kişilik istihdam yaratan derneğin AB ile ilgili de önemli çalışmalar yaptıklarını belirtti. Kampanyayı; Avrupa ile bağlantılı çalışan aralarında Ankara Sigorta, Aras Kargo, Baymak, Express Kargo, Fedex Express'in bulunduğu 50 civarında firma destekliyor. ","label":"economy"} +{"text":"İngiliz The Financial Times gazetesi, yabancı yatırımcıların Türkiye’deki bankaları satın alma ya da onlara ortak olma arayışlarında, bu bankaların \"işlevsiz\" kredileri ve yüksek fiyatları nedeniyle geri adım attıkları yorumunda bulundu. The Financial Times gazetesinde, Türk bankacılık sektörüne ilişkin haberlere ağırlık verilmeye başlandığı dikkat çekti. Gazetede yer alan bir haberde, banka birleşmelerinde \"aşk, kur yapma ve evlilik\" olmak üzere üç aşama olduğunu ifade edilirken, Türkiye’de, üçüncü aşamayla ilgili olarak \"taraflar balayı planı yaparken ilişkinin kavgayla sona ermesi\" aşamasının da mümkün olduğu yorumu yapıldı. Garanti Bankası ve Banca Intesa arasında ortaklık girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının en büyük nedenlerden birinin, Türk bankacılık sistemini etkisi altına almış olan \"işlevsiz krediler\" olduğu vurgulandı. Bunun, Türk bankacılık sisteminde en ciddi sorun olduğu vurgulanan haberde, AB sürecinde, başarılı bankalardan sadece Koç Bank ile Unicredito arasındaki yüzde 50’lik hisse satışına dayanan girişimin başarılı olduğu kaydedildi. \"FİYAT YÜKSEK\" Bir diğer önemli sorunun, Türk bankalarının hisse fiyatlarının yüksekliği olduğu savunulan haberde, fiyatların çoğu zaman yabancı bankaların risk sınırlarının çok üstünde olduğu kaydedildi. Bazı uzmanların, bu yüksek fiyat politikasını \"Türkiye’nin yabancı yatırımı gerçekte istemediği\" yönünde değerlendirdiği de öne sürüldü. Haberde, Türk bankacılık sisteminin, bu sorunlar nedeniyle yabancı yatırımcılara cazip gelmediği yorumu yer aldı.","label":"economy"} +{"text":"GS'nin kârına en çok bankalar sevinecek Galatasaray Kulübü'nün pazarlama şirketi Galatasaray Sportif, 51.8 trilyon kâr açıkladı. Ancak şirketin temettüleri kulübün banka borçlarına gidecek. Galatasaray Sportif AŞ, 2003- 2004 yılı 12 aylık dönemde kârını geçen yıla oranla yüzde 35 artırarak 51.8 trilyon liraya (34.9 milyon dolar) çıkardı. Kârını rekor seviyede artıran Galatasaray Sportif'in 12 aylık faaliyet gideri 7.6 trilyon lira oldu. Başarılı bir yılı geride bırakan şirketin kârı ise ana ortağının borçlarına gidecek. Şirket kâr açıklamasına rağmen Galatasaray Spor Klübü'nün borçları nedeniyle bu kârın sefasını süremeyecek. Öyleki Galatasaray Spor Külübü'nün stat projesi ve kreditörlere olan borcu 130 milyon doları buluyor. Bu borcun 60 milyon doları stat için Galatasaray'a fatura edilirken, geri kalan borç tutarı ise kreditörlerin alacağı. Külüp, Galatasaray Sportif'in temüttülerini bankalara teminat olarak gösterip kredi almıştı. Şimdi Galatasaray Sportif'in kâr payları bankaların temliği altında. 12 aylık bilanço rakamlarını açıklayan Galatasaray Sportif'in esas faaliyet kârı ise 38 trilyon liraya ulaştı. Şirket, AIG ve Kulüp arasında 14 Şubat 2004 tarihinde imzalanan sulh anlaşması uyarınca Şirket'in ödediği 11.9 trilyon lira (9 milyon ABD Doları) tutarındaki tazminatın Kulüp tarafından üstlenilmesi ve Telsim davasından elde edilen 9.3 trilyon lira (5.7 milyon ABD Doları) sonucunda diğer net faaliyet geliri 18.7 trilyon oldu. Galatasaray Sportif'in net satış rakamı ise 45.6 trilyon lira. Bu arada Alternatifbank, bu yılın Ocak-Haziran dönemi için 1 trilyon 424 milyar lira kâr açıkladı. Alternatifbank'dan Borsa'ya gönderilen enflasyona göre düzeltilmiş gelir tablosuna göre, bankanın net kârı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26.9 artış kaydetti. ","label":"economy"} +{"text":"Benzin ve beyaz eşya satışı arttı Ekonomideki canlılık akaryakıt ve beyaz eşya sektörüne de olumlu yansıdı. Petrol Sanayi Derneği'nin (PETDER) hazırladığı Ocak-Haziran dönemini kapsayan sektör raporuna göre, beyaz ürün (benzinler, motorinler ve gazyağı) satışları ilk 6 ayda yüzde 8.4'lük artış gösterdi. Enerji Petrol ve Gaz dergisinde yer alan PETDER araştırmasından derlenen bilgilere göre, yılın ilk yarısında 4 milyon 198 bin metreküp beyaz ürün satışı gerçekleştirildi. Haziran sonu itibarıyla beyaz ürün pazarının yüzde 77'sini motorin, yüzde 23'ünü ise benzinler oluşturdu. Sektörün bu dönemde yarattığı toplam doğrudan vergi geliri ise 7.7 katrilyon olarak belirlendi. Ekonomideki büyüme ile birlikte dayanıklı tüketim malları üretiminde yaşanan artışlar satışlara da yansıdı. Bu yılın ilk 5 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, satışlar, müzik setinde yüzde 530.9, dikiş makinasında da yüzde 159.2 arttı. Geçen yılın ilk 5 ayında 1 milyon 302 bin adet olan buzdolabı satışları, yüzde 36.8 oranında artarak, 1 milyon 783 bin adede yükseldi. Aynı dönemde çamaşır makinası satışları yüzde 83.9 arttı.","label":"economy"} +{"text":"Benzin istasyonlarına 6 yıl hafızalı yazarkasa Pazarın yüzde 50'sine sahip olan Beko, pompa yazar kasalarından ilk yıl 50 milyon dolar gelir bekliyor. Yeni yazar kasalar aynı zamanda YTL'ye uyumlu üretildi. Beko Elektronik, önümüzdeki yıl başından itibaren benzin istasyonlarının akaryakıt pompalarında kullanılması zorunlu hale gelecek olan yazar kasaların üretimine başladı. Beko Elektronik TV Dışı Ürün Grup Sorumlusu Alican Aydeniz, pompa yazar kasa ürünlerinden standart donanımlı Beko 998 PCR ürünün yaklaşık 6 yıl mali hafızaya sahip olduğunu söyledi. Böylece yazar kasalardan 6 yıl önceki fiyat hareketi dökümü alınabilecek. Aydeniz, opsiyonel donanımlı Beko 998 PCR'nin ise kredi kartı okuyucusu ile pompa başında kart ile ödeme kolaylığı sağladığını belirtti. Aydeniz, 366 yetkili servis noktalarından da yazar kasalar için servis hizmeti vereceklerini kaydetti. Aydeniz, Türkiye'de 2000 yılında 114 bin adet olan ofis içi yazar kasa sayısının ise krizde 54 bin adete indiğine dikkati çekerek, ''Geçen yıl tekrar 90 bin adete çıktı. Bu sene YTL'ye geçiş nedeniyle pazarın en az 2- 2.5 katına çıkacağını ve 250 bin adetlere geleceğini tahmin ediyoruz'' dedi. Haziran ayından beri tüm yazar kasa modellerinin YTL'ye uyumlu üretildiğini ifade eden Aydeniz, pazarda bulunan son 8 yıldır üretilen Beko markalı yazar kasaların YTL'ye uyumlu hale getirilebildiğini, yazar kasaları YTL'ye çevrilemeyen vergi mükellefleri için, Temmuz ayından bu yana Beko markalı ürünleri ön ödemeli kampanyalarla satışa sundukların belirtti. Beko'nun YTL'ye uyumlu yazar kasa ürünlerinin fiyatını 400-500 milyon lira arasında. Eski yazar kasaların YTL'ye uyumlu hale getirilmesi içinse 31 milyon lira servis ücreti alınacak","label":"economy"} +{"text":"TEKEL'in sigara bölümü yeniden satışa sunuluyor. Daha önce Türk Hava Yolları'nın (THY) uçak yenileme ihalesi için karşı karşıya gelen dünya devleri, bu kez TEKEL'in sigara bölümünün özelleştirmesi için kapışacak. Geçtiğimiz yıl yapılan TEKEL ihalesine 1.1 milyar dolarla en yüksek teklifi veren Japon Tobacco İnternational (JTI) şirketi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın (ÖİB), teklifi 1.5 milyar dolara çıkarma önerisini kabul etmeyince, ihale iptal edilmişti. O tarihten beri çeşitli sigara devleri ile TEKEL'in sigara bölümünün satışı ile ilgili yapılan görüşmelerde olumlu bir noktaya gelinince, yeniden ihaleye çıkılması kararlaştırıldı. ÖİB, ilk ihaledeki fiyatın yeni ihalede eşik fiyat teşkil etmeyeceğini belirterek, yeni ihale için taban fiyatı belirledi. Bu rakam saklı tutulurken, TEKEL'in özelleştirme stratejisine yönelik olarak, yatırımcı firmalar ile ÖİB arasındaki görüşmeler sürüyor. Özelleştirmede, hedeflenen gelirin elde edilemediğini belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TEKEL'in satışının kasım ayı başına kadar tamamlanması talimatını verdi. DEVLER YARIŞACAK Yeni ihalede dünya sigara devleri yarışacak. İngiliz Imperial Tobacco, British-American Tobacco başta olmak üzere Amerikan Philip Morris, RJ Reynolds İnternational firmaları TEKEL'in satışı ile yakından ilgileniyor. İlk ihalede en yüksek teklifi vermesine rağmen ihaleyi alamayan JTI'nin ise ihaleye girip girmeyeceği henüz netlik kazanmadı. ÖİB, belirsizliği giderebilmek için önümüzdeki haftadan itibaren TEKEL'in denetlenmiş son bilançosunu, ihaleye talip olan firmalara bildirecek. Bilançonun, kamuoyuna da açıklanması bekleniyor. ÖİB, TEKEL'in satışıyla ilgili hazırladığı ayrıntılı raporu, ihale ile ilgilenen firmalara verdi. Gelişmiş ülkelerdeki sigara pazarı, yasaklar ve eğitim sonucu daralırken Türkiye'deki sigara pazarının her geçen gün biraz daha genişliyor olması TEKEL'e olan ilgiyi artırdı. Yıllık sigara tüketimi 115 milyar adet olan Türkiye'de kişi başına 93 paket sigara tüketimi düşüyor. Tüketilen 118 milyar adet sigaranın 72 milyar adedini Amerikan sigaraları oluşturuyor. ","label":"economy"} +{"text":"Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş, yılın ilk altı ayında enflasyon muhasebesi uygulanmış vergi öncesi kârlarının 82.7 trilyon lira olduğunu açıkladı. Şahinbaş'ın yaptığı yazılı açıklamaya göre, bankanın dönem kârı 24.2 trilyonluk vergi provizyonu sonrası 58.6 trilyon. Bankanın özkaynakları 868.7 trilyona ulaşırken, toplam aktifleri yüzde 23 artışla 5.1 milyar dolara çıktı. Banka kredilerinin toplam aktiflere oranı 2003 sonunda yüzde 46 iken, 30 Haziran 2004'te yüzde 54'e ulaştı. Finansbank'ın 30 Haziran itibarıyla toplam nakdi krediler portföyü, yüzde 44 artarak 2.8 milyar dolara, toplam gayrinakdi kredi portföyü ise yüzde 30 artış göstererek 2.2 milyar dolara yükseldi. Bankanın aynı dönemde bireysel müşterilere ve KOBİ'lere kullandırdığı nakdi krediler yüzde 70 artarak 471 milyon dolara, gayrinakdi kredileri ise yüzde 64 artarak 138 milyon dolara çıktı. Bankanın Haziran 2004'te toplam müşteri mevduatı 2003'e göre yüzde 24 artarak 3 milyar dolara ulaşırken, TL mevduatındaki artış yüzde 57, döviz tevdiat hesabındaki artış ise yüzde 4 oldu","label":"economy"} +{"text":"İSTANBUL - Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, İmar Bankası davasına bakan mahkemeye verdiği kitapçıkla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında ifade verdi. Uzan'ın, İstanbul Adliyesi'ne birlikte geldiği korumaları, görüntü almaya çalışan gazetecileri tartakladı. Uzan, savcılıktan çıktıktan sonra da İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi'nde hakkında açılan üç ayrı davaya yazılı savunma verdi. Uzan, basın mensuplarının sorularını cevaplandırmadan 45 dakika kaldığı adliyeden ayrıldı. Bir gazetecinin şikâyetiyle Uzan'ın korumalarından biri, polislerce adliyede alıkonuldu. Davanın 3 Haziran 2004'teki duruşmasında Uzan'ın mahkeme heyeti üyelerine gönderdiği kitapçığın bir örneği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmişti. Savcılık da kitapçığın suç unsuru içerip içermediğine ilişkin soruşturma başlatmıştı. Uzan'ın 'Tarihe bir not düşmek amacıyla yazdım' sözleriyle başlayan kitapçıkta, Uzan Grubu şirketlerin durumları ve İmar Bankası'na ilişkin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na sunulan teklif konusunda bilgilere yer veriliyordu. ","label":"economy"} +{"text":"Google'da Playboy tedirginliği Playboy'a verilen röportaj yanıltıcı bilgiler içerdiği için Google, hissedarların dava tehdidiyle karşı karşıya kaldı EKONOMİ SERVİSİ Önceki gün 3 milyar dolarlık halka arzı için talep toplamaya başlayan Google, kurucuları Sergey Brin ve Larry Page'in Playboy dergisine verdiği bir röportaj yüzünden zor günler geçiriyor. Brin ve Page'in dergiye nisanda verdiği ancak, geçen cuma günü yayınlanan röportaj halka arz bilgileriyle çelişkili bilgiler içerince, hissedarlara da dava açma yolu açıldı. Hissedarlar Playboy'daki yazının hisseleri etkilediğini düşünürlerse hisselerinin geri alınmasını isteyerek Google'ı dava edebilecekler. Playboy'a verilen röportaj birçok eski ve yanlış bilgi içeriyor. Örneğin Sergey Brin, Google'ın 'Gmail' adlı yeni e - posta hizmetinin kullanıcılara rakip firmaların verdiğinin 200 katı depolama alanı sunduğunu söylüyor. Bu açıklama nisanda doğru olmakla birlikte Yahoo ve Microsoft'un kapasitelerini artırmalarıyla artık geçerliliğini yitirmiş bulunuyor. Larry Page ise, Google'ın bin kadar çalışanı olduğunu söylüyor. Ancak Google'ın röportajdan üç hafta önceki çalışan sayısının bin 907 olduğu ve haziran sonu itibariyle de sayının 2 bin 292'ye çıktığı belirtiliyor. Google 108 - 135 dolar fiyat aralığında 25.7 milyon hisse satmayı planlıyor. Şirket talep toplamayı önümüzdeki hafta bitirip, hisseleri dağıtacak. Hisseler Nasdaq'ta 'GOOG' sembolü altında işlem görecek.","label":"economy"} +{"text":"Bu faiz dışı fazla ile AB'yi 2007'de yakalarız Hazine'ye göre, en az yüzde 5.5 FDF verilirse borçların GSMH'ye oranı AB kriterlerine ulaşır. Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni ekonomik program çerçevesindeki görüşmeler sürerken hazine yönetimi de borçların sürdürülebilirliğine ilişkin senaryolar hazırladı. \"Büyüme, faiz dışı fazla, reel faizler ve reel kurlar\" ın birlikte değerlendirildiği çalışmada, borç yönetiminde bir sorun olmadığı vurgulandı ancak borç stokunun kırılgan yapıdan kurtulabilmesi için önem verilmesi gereken seçenekler sıralandı. Hazine kurmayları, borcun sürdürülebilirliği açısından en önemli etkenin \"faiz dışı fazla\" olduğuna dikkati çekti ve bütçe faiz dışı fazlası hedefinin Gayri Safi Milli Hasıla'nın (GSMH) en az yüzde 5.5'i seviyesinde korunması gerektiğini bildirdi. Hazinenin çalışmasında, yüzde 5 büyüme ve yüzde 5.5 faiz dışı bütçe fazlası verilmesi halinde, borç stokunun GSMH'ye oranının ancak 2007 yılı sonunda, AB Maastrich Kriteri olan yüzde 60'ın altına ineceği, iç ve dış şoklara karşı daha sağlam bir kompozisyona bürüneceği hatırlatıldı. 1 PUANLIK ESNEKLİK Son dönemde kamu kesimi toplam faiz dışı fazla hedefinin yüzde 6.5 olarak öngörüldüğünü, bunun yüzde 5.5'lik bölümünün bütçe performansından kaynakladığını söyleyen yetkililer, \"Bütçe faiz dışı fazla hedefi korunduktan sonra kalan 1 puanlık alanda esneklik sağlanabilir\" yorumunu yaptılar","label":"economy"} +{"text":"POAŞ’ın ikinci taksidi de ödendi Petrol Ofisi A.Ş., 135.8 trilyon lira tutarındaki 2. taksit anapara ve faiz ödemesini Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na (ÖİB) yaptı. Petrol Ofisi’nden Borsa’ya gönderilen açıklamada, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) ile yapılan 31 Temmuz 2002 tarihli hisse satış sözleşmesi uyarınca 2. taksidi oluşturan 116.253.505.350.000 lirası anapara, 19.525.811.357.484 lirası faiz olmak üzere toplam 135.779.316.707.484 lira tutarındaki ödemenin dün ÖİB hesabına yatırıldığı bildirildi. ","label":"economy"} +{"text":"İMKB endeksi hafta başında 19.608 puanı gördükten sonra güçlenen satışlarla 18.599 puanı test etti. 18.826 puandan gerçekleşen kapanış ile haftalık değer kaybı yüzde 1.88 oldu. Salı günü FED'den beklendiği kadar (0.25 puan) faiz artırımı geldi. Petrol fiyatlarında hâlâ devam eden çıkış eğilimi iç piyasada akaryakıt ürünlerine yüzde 5'lik zammı da berberinde getirdi. Irak'tan petrol seviyatının başlamasına rağmen ham petrolün varili 45 doların üstünde işlem görüyor. Beklentilerin üzerinde gerçekleşen cari açık rakamları hükümetin de hedefleri revize etmesine neden oldu. Daha önce 7.6 milyar dolar olarak öngörülen açık hedefi 10.8 milyar dolara yükseltildi. Ancak ilk altı ayda gerçekleşen 9.9 milyar dolarlık açık rakamı yeni hedefin de aşılma olasılığını güçlendiriyor. Haftanın son günü ABD'den gelen dış ticaret açığı rakamları ise beklentilerin çok üstündeydi. Haziran ayında 55.8 milyar dolara ulaşan açık rakamı ile yılın ilk altı ayında toplam dış ticaret açığı 287.7 milyar dolar oldu. Önümüzdeki hafta Hazine üç ihaleye çıkacak. (Biri dolar cinsinden değişken faizli. Diğer ikisi de iskontolu ve TL bazında) Merkez Bankası'ndan bir faiz indiriminin beklendiği bu ortamda ihalelere ilginin yüksek olması beklenebilir. Borsa tarafında ise 18.500-18.700 aralığındaki kısa vadeli destek bölgesinin çalışması ve senet bazında güçlenme çabaları izlenebilir. Petrol fiyatlarında yaşanabilecek kısa vadeli de olsa bir rahatlama uluslararası borsaları ve İMKB'yi rahatlatacaktır. Çok beklenmeyen bir gelişme olmazsa önümüzdeki hafta 18.500 destek olmak üzere 19.000-19.500 aralığı test edilebilir. Bol kazançlı haftalar dileğiyle","label":"economy"} +{"text":"Geçen iki yazımızda yazdığımız gibi, dünyadaki gibi Türkiye'de de içinde sanatın da çok geniş ölçüde yer aldığı eğlence sektörünün ekonomik büyümenin önemli bir iticisi haline geldiğini düşünürken 8 Ağustos 2004 tarihli Hürriyet gazetesinde Sayın Doğan ızlan'ın 'Mozart'ın 'Requiem'inde bir korsan kemençe' adlı yazısı çıktı. Sayın Hızlan, bu yıl New York'ta 38'incisi yapılan 'Mostly Mozart' festivalinde Mozart'ın ünlü eseri Requiem'in, sitarda Hindistan'ın büyük ustası Shujaat Hussain Khan'ın, kemançahtda İranlı sanatçı Kayhan Kalhor'un ve tablada Hindistan'ın yükselen yıldızlarından Sandeep Das'ın olduğu ünlü GHAZAL topluluğundan bir harmanlama ile çalınmasına tepki gösteriyor. Bu müzik olayını Mozart'a 'tasallut' ve Kayhan Kalhor'un kemançahsını da 'korsan' olarak nitelendiriyor. Önce meseleye ekonomi ve 'müziğin ekonomisi' açısından bakalım. Birincisi: Herkes biliyor ki, bir sanat dalı olarak 'müzik' sıkıntıda. Yaratıcılığın marjinal artış hızı düşüşte ve çok büyük ölçüde yeni kültürlerin devreye girmesi ve teknoloji ile destekleniyor. Özellikle, klasik müzik sıkıntıda. Buradaki sıkıntı işin ticari boyutunda da diğer müzik dallarına kıyasla daha belirgin. Cazda da aynı sıkıntılar var. Orada da yaratıcılığın marjinal hızı düşüyor. Klasik müzikte de olduğu gibi büyük müzik mağazalarında caza ayrılan metrekare düşüyor, plak ve CD satışlarındaki büyüme oranları diğerlerinin gerisinde kalıyor. Dolayısı ile ikincisi: Elbette ki müziğin kendisi bir değerdir. Her bir müzik parçası, bir sanat ürünü olarak, kendi başına bir değerdir. Ama sanatsal değer ile ekonomik değer aynı şey değildir. Genellikle de yüksek sanatsal değeri olan ürünlerin yüksek bir ekonomik değeri de vardır. Ama, her sanat dalında olduğu gibi, müzikte de önemli olan sanatın ve ona ait eserlerin değer yaratma sürekliliğidir. Mozart ve 'Requiem' de dahil olmak üzere tüm eserleri de yüzyıllardan beri yarattıkları ekonomik değerlerle bunun en güzel örnekleridir. İster sanatsal değerden bahis ediniz, ister ekonomik değerden, her şıkta karşınızda bir insan kitlesi vardır. Gerçek şudur ki o kitle de alışveriş yapan, sergileri izleyen, konsere giden insanlardan, diğer bir deyişle, neticede 'tüketiciden' başka bir şey değildir. Yani, artık klasik müzik ve hatta cazın eski değer yaratım gücü yok. O nedenle, yalnızca ekonominin oyuncuları değil, müzisyenler bile bu değer yaratımını, dolayısı ile de tüketici kitlelerinin dikkatini artırıcı eylemler içindeler. Bu eylemler, 'tasallut' değil müziğin ve ekonominin gerçeklerinden başka bir şey değildir. Çünkü, her sanat dalında ve de ekonomide gelişmeyi sağlayan cesurca 'deneme ve yenilik'tir. Bunlar olmadan hiçbir sektör ekonominin iticisi olamaz. Ekonomi ile iç içe olan sanat ve eğlence sektörü de dahil. Sayın Hızlan'ın sanatsal gözlemlerine saygımız vardır. Gene de iki yorum yapmak isteriz. Kendisi, Dünya müziği kavramından bıkmış; bozmanın, karıştırmanın, yozlaştırmanın adının artık Doğu- Batı sentezi olduğunu ifade ediyor. Bir sanat gözlemcisinin kaleminden çıkmış bu tepkinin aşırı olduğu ve 'tüketici' olarak insanı ve insanoğlunun sanattaki farklılıkları kabul etme yeteneğini küçük gördüğü kanısındayız. Yazar, 'Mostly Mozart'ın müzik direktörü Louis LangrÇe'nin sözü edilen harmanlamayı 'değişik kültür ve ufuklardan, değişik tatlar getirecek' şeklindeki değerlendirmesini kendisine göre yapılan kötü şeyin bir gerekçesi olarak sunuyor; ama, \".. seyahat etmek, farklı kültürlerden, farklı ufuklardan, değişik tatlardan, değişik kokulardan etkilenmek, dinlemek ve görmek.. bu çok Mozart'ça bir şey\" dediğini eklemiyor ve Mozart'ın bugünkü ulaşım ve bilişim eknolojileri o zaman olsaydı kendisinin bugün karşı çıktığı dünya müziği öğelerini kullanmak için nasıl cesurca denemeler yapacağını hayal edemiyor. Son olarak, 'tasallut' ve 'korsan' benzetmeleri de kabul edilecek nitelikte değil. Zira, o zaman, Doğu-Batı sentezi arayışı içinde bir çok saygın ve usta sanatçıyı, örneğin Yehudi Menuhin'le ve Zubin Mehta ile çalmış Ravi Shankar'ı da 'tasallut' eden kişi, onun sitarı'nı da 'korsan' sınıfına sokarsınız veya Anjalika Akbar ile Bach çalan Erkan Oğur'u ve onun perdesiz gitarını","label":"economy"} +{"text":"Emlak Vergisi, hedef enflasyon kadar artacak 2005 yılında Emlak Vergisi'ne esas olacak inşaat maliyetleri bu yılki değerlere göre yıl sonu hedef enflasyonu kadar (yüzde 12 oranında) artırıldı Maliye ve Bayındırlık Bakanlıkları, Emlak Vergisi'ne esas olmak üzere 2005 yılında uygulanacak bina metrekare normal inşaat maliyet bedellerini bu yıl uygulanan birim maliyetlere göre yüzde 12 oranında artırarak, yeniden belirledi. Maliye Bakanlığı'nın, 2005 yılında binalar için vergi değerinin belirlenmesinde esas alınacak bina metrekare normal inşaat maliyetleriyle ilgili Emlak Vergisi Tebliği Resmi Gazete'de yayımlandı. 2005 yılı başından itibaren TL'den altı sıfır atılarak Yeni Türk Lirası'na (YTL) geçilecek olması nedeniyle söz konusu bina metrekare maliyetleri de YTL cinsinden belirlendi. Maliyetlerde yapılan yüzde 12 oranındaki artış, bina sahiplerinin ödeyeceği vergi miktarını da bu ölçüde artıracak. Buna göre betonarme konutlarda ortalama metrekare maliyet 2005 yılı vergilendirme döneminde lüks inşaatlar için 457.2, birinci sınıf inşaatlar için 284.52, ikinci sınıf inşaatlar için 190.63, üçüncü sınıf inşaatlar için 135, basit inşaatlar için de 75.69 YTL olarak uygulanacak. Klima yüzde 8 artıracak Ticarethaneler için de metrekare birim maliyetleri yüzde 12 oranında artırıldı. Betonarme ticaret binalarında lüks inşaatlar için birim maliyet 574.65 YTL, birinci sınıf inşaatlar için 401.83, ikinci sınıflar için 253.46 YTL, üçüncü sınıflar için 184.43 ve basit binalar için de 65.78 YTL olarak uygulanacak. Metrekare normal inşaat maliyet bedellerine asansör, kalorifer veya klima tesisatı varsa, bu bedellere kalorifer veya klima için yüzde 8, asansör için yüzde 6 oranında ilave yapılacak.","label":"economy"} +{"text":"Uzanlar’ın BMW’si yeniden satışta Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından geçtiğimiz günlerde düzenlenen Uzan Grubu araçlarının satışa çıktığı açık artırmada 270 milyara satılan ve Türkiye’de eşi olmayan sadece benzeri Uzanlar’da bulunan çeşitli özelliklere sahip 2003 model 7.60 Lİ BMW yeniden satışa çıkarılacak. Gerçekleştirilen açık artırmada büyük çekişme sonucunda Zekeriya Yurtçak’ın satın aldığı ancak bedeli Yurtçak tarafından ödenmediği için tekrar satışa çıkartılacak olan 34 TS 9990 plakalı 3 bin 700 km’de olan ve özel üretim araç 18 Ağustos 2004’te Esentepe TMSF otoparkında saat 10:00’ da yapılacak yeni ihalede tek olarak satılacak. Aracın önceki bedelin altında satılması halinde aradaki fark Yurtçak’tan tahsil edilecek. Yurtçak, araç bedelini zamanında ödemediği için teminatını da geri alamayacak. Tekrar satışa çıkarılacak olan Hakan Uzan BMW’ sinin bir eşi olan ve Cem Uzan kullanımındaki zırhlı BMW’ye de Cem Uzan’ın villasında el konuldu. TMSF’nin dün gerçekleştirdiği operasyonda Cem Uzan’a ait 34 TS 5858 plakalı BMW 7.60 Lİ araçla birlikte toplam 6 lüks araç Uzan’ın Beykoz Çubuklu Villaları’ndaki ikametgahında haczedildi. TMSF’ce 6183 sayılı yasa çerçevesinde takip edilen Uzan Grubu firmalarından Park Medya Filimcilik ve Reklamcılık Paz. Tic. A.Ş., Pamukova Telekomünikasyon Sistemleri San. Ve Tic. A.Ş. ve Mavi Turizm Yatırımları Tic. A.Ş.’ye ait olduğu tespit edilen araçlar bedelleri tespit edildikten sonra satışa sunulacak ","label":"economy"} +{"text":"YATIRIM FONLARI VE BONO IMF ile anlaşma ilk meyvesini verdi Hükümetin IMF rotasını belirlemesinin ardından ilk not artırımı S&P'den geldi. Borsa 628 puan yükseldi, faiz ise yüzde 25 seviyesinin altına gevşedi Başarılı geçen Hazine ihalelerine karşın yüzde 25 seviyesini koruyan faiz oranları Standard & Poor's'un (S&P) not artırımı sonrasında gevşedi. S&P, Türkiye'nin yabancı para cinsi notunu B+'dan, BB-'ye yükseltti. Görünümü ise durağan olarak açıkladı. Hükümetin piyasalar açısından kısa vadeli çıpa olan IMF ile ilişkilerde rotasını belli etmesinden sonra not artırımları beklenmesine karşın umut verici açıklamaların gelmemesi nedeniyle beklenti piyasalarda fiyatlanmamıştı. Yeni not artışları Piyasada şimdi de Fitch ve JCR'dan not artımı geleceğine yönelik bir beklenti oluştu. Not artırımları Türkiye'nin giderek büyüyen cari açık problemi göz önüne alındığında sıcak para girişinin sürmesi ve açığın finansmanının sağlanması açısından çok önemli. Borsa yüzde 3.3 arttı Açıklama sonrasında gün boyunca İMKB'de seyreden yüksek seyrin ivme kazandığı görüldü. Gün kapanışında İMKB'deki yükseliş 628 puanı buldu ve endeks 19.459 puandan kapattı. Öte yandan bugün 7.75 katrilyon lira piyasa itfası olan Hazine, düzenlediği üç ihale ile itfasını çevirdi. Hazine, 189 gün vadede ortalama yüzde 24.88 faizle 1.54 katrilyon, 553 gün vadede yüzde 24.88 faizle 1.55 katrilyon lira borçlandı. Hazine ihale öncesinde de kamu kurumlarına 550 trilyon tutarında bono, 543 trilyon liralık tahvil, piyasa yapıcısı bankalara 1.44 katrilyon liralık bono, 495.7 trilyon liralık tahvil sattı. Hazine böylece dün toplam 6.13 katrilyon lira borçlandı. Önceki gün yapılan dolar cinsi değişken faizli ihaledeki satış da göz önüne alındığında Hazine üç ihalede toplam 8.39 katrilyon lira satış yapmış oldu. Hazine bugün toplamda 8.77 katrilyon lira ödeme yapacak. Merkez ihtiyatı bozar mı? Merkez Bankası canlanan iç talebe bağlı olarak kısa vadeli faizlerde temkinli bir politika izlerken, önümüzdeki günlerde yüklü itfaların bulunmaması piyasada faiz indirimi beklentisinin sürmesine neden oluyordu. Ancak dün gelen not artırımı sayesinde Merkez'in ihtiyatlı davranmasına neden olan yurtdışındaki FED ve petrol gibi unsurların göz ardı edilebileceği görülüyor. Bu nedenle Merkez'in önümüzdeki günlerde 1 - 2 puanlık bir artırıma gitmesini bekleyen oyuncuların sayısı çoğunlukta. Öte yandan, açıklama öncesinde yüzde 25 civarında seyreden faizin bugün valörlü işlemlerde yüzde 24.90 seviyesine gerilediği görüldü. ABD TÜFE'si dolara değer kaybettirdi Dün piyasayı sevindiren haberlerden birisi de ABD'de açıklanan tüketici fiyatlarıydı. ABD temmuz ayı tüketici fiyatları 7 aylık trendin tersine 0.1 puan geriledi. Yapılan açıklamalarda dalgalı seyreden enerji ve gıda dışındaki fiyatların ise yüzde 0.1 yükseldiği açıklandı. Genel beklenti temmuz ayı tüketici fiyatlarında yüzde 0.2 artış yaşanacağı yönündeydi. Dünkü enflasyon oranları ABD ekonomisinde hızlı bir canlanmanın yaşanmadığına işaret ediyor. Yine dün açıklanan sanayi üretimi artışı da yüzde 0.4 ile yüzde 0.5'lik beklentinin altında kalarak bu görüşü teyit eder nitelikteydi. Geçen ay da işsizlik rakamları beklentilerin çok çok altında gelmişti. Son veriler nedeniyle FED'in agresif faiz artırımı yapması için geçerli nedenlerin azalması dolara uluslararası piyasalarda değer kaybettirdi. Parite 1.2330 seviyesinden 1.2380 seviyesine yükseldikten sonra gelen kar satışlarıyla yeniden 1.2350 seviyesine geriledi. İçeride de dolar kuru gerileyerek günü 1.450.000 seviyesinden kapattı. Dün gelen rakamlar sonrasında FED'in yıl sonunda faizleri 1.75 civarında tutacağı beklentisi kuvvetlendi. Bu da yapılacak üç FED toplantısının sadece birinde 25 baz puanlık artırım anlamına geliyor. ","label":"economy"} +{"text":"YTL'de sahteyi ayıklama makinasında yarış kızıştı 2005 yılı ile birlikte Yeni Türk Lirası'na geçmeye hazırlanan piyasalardaki madeni para sayısının artması sorununu çözmek için şirketler yeni geliştirdikleri çözümleri tanıtmaya başladı. Bu makinelerin en önemli özelliği de gerçeğinden sahtesini ayırmak. Bu şirketlerden biri de madeni para ve çek üretim sistemleri alanında faaliyet gösteren Protem. Darphane ve Merkez Bankası'nın madeni para sayma makinaları ihtiyaçlarını karşılayan Protem, Alman REIS Eurosystems firması tarafından üretilen 10'u aşkın farklı tipteki makinaları tanıtmaya başladı. ","label":"economy"} +{"text":"Tüketici kredilerinde KKDF artırıldı BANKALAR ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerinde Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi oranı beş puan artırılarak yüzde 10'dan yüzde 15'e çıkarıldı. BANKALAR ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerinde Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi oranı beş puan artırıldı. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile bankalar ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerinde (gerçek kişilere ticari amaçla kullanılmamak kaydıyla kullandırılan krediler) KKDF kesintisi oranı yüzde 15’e yükseltildi. Söz konusu oran daha önce yüzde 10 olarak uygulanıyordu. Hükümet özellikle artan tüketimi kısmaya yönelik olarak bu uygulamanın sinyalini vermişti. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, tüketici kredileri konusunda bankaları uyarmıştı ","label":"economy"} +{"text":"5 milyar dolarlık toplu yemekte ‘KDV’ sancısı SOFRA’nın Genel Müdürü Deniz Gürsoy, kayıtdışı çalışan firmalar nedeniyle toplu yemek sektöründe ciddi bir haksız rekabet yaşandığına dikkat çekti. Büyüklüğü 5 milyar dolara ulaşan sektörde firmaların her ay cirosunun yüzde 12’sini KDV olarak ödemek zorunda olduğunu belirten Gürsoy, ‘Bu durumda merdivenaltı imalat en büyük yaramız’ dedi. TÜRKİYE’de büyüklüğü yaklaşık 5 milyar dolara ulaşan toplu yemek sektöründe ‘KDV’ sancısı çekiliyor. Toplu yemek sektöründe üst sıralarda faaliyet gösteren ve yüzde 12 KDV’lerini her ay yatıran üretici firmalar, merdiven altı üretim yapan ve hiçbir vergi ödemeyen firmaların haksız rekabete yol açtığından yakınıyor. Halen 350 ayrı kuruma ve 210 bin kişiye toplu yemek servisi veren Sofra’nın Genel Müdürü Deniz Gürsoy, ‘Biz hizmet kuruluşları olarak devletin KDV toplayıcısıyız. Devlete soruyorum, kimler yüzde 12 KDV’sini ödüyor, KDV resmen çalınıyor’ diyerek, merdiven altı imalat yapanlara karşı önlem alınması uyarısında bulundu. Toplu yemek sektöründe tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birleşme ve satın almaların devam edeceğini tahmin eden Sofra Genel Müdürü Deniz Gürsoy ile sektörün sorunlarının yanısıra Sofra’nın hedeflerini konuştu. Toplu yemek sektörünün büyüklüğü nedir? - Sektörün büyüklüğünü yaklaşık 5 milyar dolar olarak tahmin ediyoruz. Türkiye’de 12 milyon çalışan var, bunların yarısı devlet memuru. Devlette çalışan 1 milyon kişinin yemeği özel sektöre geçti. Geriye kalan 5 milyon kişi de toplu yemek sektörü için yeni potansiyel. Sektörün yaşadığı genel sorunlar neler? - Toplu taşıma sektöründe faaliyet gösteren firmaların cirolarının yüzde 12’sini KDV olarak her ay devlete yatırmaları gerek. Sektörümüzde KDV yüzde 18 ama yüzde 6 mahsup hakkı var. Biz hizmet kuruluşları devletin KDV toplayıcısıyız. Devlete soruyorum? Kimler yüzde 12 KDV ödüyor, KDV resmen çalınıyor. Kurumlar Vergisi’nde de aynı şey yaşanıyor. Merdivenaltı imalat en büyük yaramız. Biz sektörde bütün mükellefiyetlerini yerine getiren firmalar olarak bu zümrelerle haksız bir rekabet içindeyiz. Bizim için fiyat çok önemli. En ucuza ve en kaliteli mal edeceksin ki yiyenler tadını beğenip doyacak ve işyeri de fiyatı makul bulacak. Bizim sektörümüzde bugün fazla kazanırsanız, geleceğinizden olursunuz. STFA, bu alana ne zaman girdi? - 1987’de STFA Hizmet İşletmecilik şirketimiz, temizlik, güvenlik, teknik bakım onarım ve toplu yemek hizmetlerini tek çatı altında yürütmek üzere kuruldu. Günde 12 bin yemek çıkarıyorduk. 1991’de Fransa’da 100 yıldır bu işi yapan SHRM şirketiyle Sofra’yı kurduk ve yemek işini bu şirkete devrettik. 1997’de İngiliz Compass Group Plc., Fransız ortağımız SHRM’yi satın aldı. Ardından da, Compass Group’un Türkiye’de faaliyet gösteren şirketi Efthor’un yüzde 50 hissesini de STFA’nın satın almasıyla birleşme yaşandı. Sektörünüzde yeni şirket satın almaları ve birleşmeler yaşanır mı? - Biz, 1998 yılında Parıltı’yı, 2002’de Damak’ı satın alarak Sofra bünyesine kattık. Ancak küçük firmalar genellikle şirketlerini bebeği gibi görüyor ve zora düşmedikçe başkasına vermek istemiyor. Türkiye’de de dünyada olduğu gibi önümüzdeki aylarda büyük firmalar arasında başka satın almalar ve birleşmeler gündeme gelebilir. Biz de yeni firmalar satın alarak büyümeyi sürdüreceğiz. Sektördeki her birleşme genel giderleri biraz daha azaltıp fiyatları düşürüyor. Sektöre yeni firmaların girmesini nasıl karşılıyorsunuz? - Tek kalsaydık fiyat politikamızı daha iyi anlatma şansımız olmazdı. Yabancıların da yer aldığı 5-6 şirketten oluşan bir üst lig oluştu sektörde. Parasına göre kaliteli hizmet verildiği anlayışı yerleşti. Pazarımız üç yıldır yerinde sayıyordu. Bundan sonra hareketleneceğini ümit ediyorum. Koç gibi büyük grupların da bu sektöre girmesi bence çok olumlu. Her gün 210 bin kişiyi doyuruyoruz Sofra’nın bugün geldiği nokta neresi? - Türkiye’nin 10 ayrı bölgesinde 27 ilde ve 350 kuruluşta toplam 210 bin kişiye 4 bin 500 personelle hizmet veriyoruz. Günde 40 bin öğün yemek çıkarıyoruz. Her hizmete farklı marka Toplu yemek sektöründe hangi markalarla hizmet veriyorsunuz? - Sofra, 1999 yılından bu yana dünyanın 98 ülkesinde kullanılan Eurest markasıyla da hizmet vermeye başladı. Ziyafet ve ikram işlerinde Eurest Party Catering, vending hizmetinde Selecta, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ESS, TCDD trenlerinde Railgourmet gibi yabancı ortağımızın dünyada kullandığı uluslararası markaları kullanıyoruz. Uçakta yemek hizmetine son girdik, ilk çıktık Uçakta yemek hizmetine de başlamıştınız, bu alandan neden çekildiniz? - Trende yemek hizmetlerini oturttuktan sonra uçakta yemek hizmetine başlamıştık. Üç yıl önce 22 milyon dolar yatırım yapmıştık. 6 havaalalında mutfaklarımız vardı. Charter uçaklarının yemeğini biz veriyorduk. Ancak 11 Eylül, bölgesel krizler ardarda geldi. Havacılık sektörü krize girince ikram bütçeleri kısıldı. Uçakta yemek hizmeti işine son giren bizdik, ilk çıkan biz olduk. Cirosu 150 milyon dolar Yıllık cironuz ne kadar? Hedefiniz ne? - 2004 itibariyle yıllık ciromuz 150 milyon dolar civarında gerçekleşiyor. Ancak Fransa’da bizim gibi firmaların yıllık cirosu 1.5 milyar dolar. Daha gidecek çok yolumuz var. Her yıl yüzde 15 büyüme öngörüyoruz. DENİZ GÜRSOY Sofra Yemek Üretim ve Hizmet Genel Müdürü Deniz Gürsoy, 1949 İstanbul doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olup askerliğini yaptıktan sonra iş hayatına 1975 yılında atıldı. 1975-1977 yılları arasında Setur Servis ve Lisa Lastik’te toplu satış müdürlüğü yaptı. 1977-1982 arasında Honeywell’in Türkiye Distribütörü Petek Teknik Malzeme’nin genel müdürlüğünü, 1982-1987 arasında Honeywell ve Omron’un Türkiye Distribütörü TMS Teknik Malzeme Satış şirketinin genel müdürlüğünü yürüttü. 1987-1997 arasında STFA Hizmet ve İşletmecilik Genel Müdürü oldu. 1992’den bu yana da yine STFA bünyesindeki Sofra Yemek Üretim ve Hizmet’in Genel Müdürü ","label":"economy"} +{"text":"Dünyaca ünlü Roche firmasının İsviçre'deki merkezi, Türkiye'de adının karıştığı SSK ile pahalı ilaç vurgununa ilişkin suskunluğunu bozdu, Roche Merkezi' nin Sözcüsü Baschi Dürr, \"Biz Roche'un Türkiye yönetimine bütünüyle ve tamamıyla güveniyoruz\" derken, Roche'un etik ve sosyal standartlara bağlı bir firma olduğunun altını çizdi. VATAN'ın ortaya çıkardığı ve tüm ayrıntılarıyla yansıttığı skandal konusunda Roche'un İsviçre'deki merkezinin nasıl bir tutum ortaya koyacağının büyük merak uyandırdığı sırada, İsviçre'den bu tutuma ilişkin önemE ipuçları veren bir açıklama geldi. Roche Sözcüsü Baschi Dürr, Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden biri haline dönüşen vurguna ilişkin soruları yanıtlamaktan 'itinalı' bir şekilde kaçınırken, \"Türkiye'deki bir olayla bağlantılı olduğundan lütfen sorularınızı Roche Türkiye'ye gönderin\" diyerek topu Roche Türkiye temsilciliğine attı. Ancak Dürr'ün bu önerisinin ardından eklediği, \"Biz Roche'un Türkiye yönetimine bütünüyle ve tamamıyla güveniyoruz\" açıklaması, Roche Merkezi'nin Türkiye'deki temsilciliğinin arkasında durduğunu ortaya koydu. Dürr, \"Türkiye'de Roche ile ilgili gelişmeleri izliyor musunuz?\" sorusuna, \"Bu spesifik konu hakkında detaylı bir değerlendirmede bulunmak istemiyoruz ancak evet, tüm dünyadaki ticari ilişkilerimizi yakından takip ediyoruz\" yanıtını vermekle yetindi. Etik standartları korumak istiyoruz Dürr, yine \"Ecza depolarıyla sözleşmelerinizde diledikleri ihalelere katılmalarını engelleyen hükümlere yer veriyorsunuz. Rekabet Kurulu Roche'un ecza depolarını kısıtlayıcı uygulamasında rekabet ihlali olduğuna karar vererek sözleşmelerdeki hükümlerin çıkartılması için 60 gün süre verdi. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?\" sorusuna doğrudan cevap vermek yerine, şu açıklamayı yaptı: \"Genel olarak, biz ticari ilişkilerimizde, medikal bilime yaklaşımımızda, çevrenin korunmasında ve iyi vatandaşlık yükümlülüklerin yerine getirilmesinde, üst düzey etik ve sosyal standartları korumayı istiyoruz. Biz yerel, ulusal ve uluslararası hukuka bağlılık göstererek, aynı zamanda otoritelerle işbirliği içersinde olarak ve halk ile proaktif iletişim içersinde bulunarak bu standartları koruyacağız","label":"economy"} +{"text":"Rusya'da biranın halkın en gözde içkisi olan votkaya rakip olmaya başlaması üzerine Duma tarafından alınan reklam yasağı, bu ülke pazarında önemli bir yere sahip Efes Pilsen'e yarayacak Rusya Parlamentosu'nun alt kanadı Duma'nın önceki gün bira reklamlarına kısıtlamalar getiren yasayı onaylaması, bu ülkede önemli bir pazar payına sahip olan Efes Pilsen'i korkutmadı. Rusya'daki bira piyasasının önde gelen isimlerinden ve Rus milli takımının sponsoru olan Efes Grubu'nun Pazarlama Direktörü Tuğrul Ağırbaş bu yasağın, piyasaya yeni giren ve markalaşmaya çalışan firmalara olumsuz etki yapacağını söyledi. MİLLİ TAKIM SPONSORU Bu yasakla birlikte pazara yeni girmiş veya girecek olan firmaların tanıtım zorluğu yüzünden büyük dezavantajları olacağını söyleyen Ağırbaş, ''Biz sonuçta yıllardır burada piyasada önemli yer edinmiş bir markayız. Bize, piyasaya yeni giren biraların aksine olumlu etkisinin olacağına inanıyoruz'' dedi. Efes'in Rus milli takımının sponsorluğunun yanı sıra konserler gibi birçok etkinliğe yaptığı sponsorlukla Rusya piyasasında tanınan bir marka olduğunu kaydeden Ağırbaş, şunları söyledi: 'Yasanın bu halinden anladığımız kadarıyla sponsorlukları etkileyecek bir şey yok. Çünkü yasada sponsorluk yapamaz denmiyor. Ancak yasa bira reklamlarının saat 07.00-22.00 arasında yapılmasını engelliyor. Bu saatler arasında sponsorluğu yapılan takımların maçları ne olacak. Onu bilemiyoruz. Bu konuyu avukatlarımız inceliyor.'' Efes İçecek Grubu'nun bira markası Stary Melnik (İhtiyar Değirmenci), Moskova'da piyasaya sürülen bira markaları arasında ciro üzerinden elde ettiği yüzde 11.4'lük pazar payıyla ilk sırada bulunurken, Efes Grubu'nun tüm bira markalarının Rusya pazarındaki payı yüzde 15.7 oranında. Efes İçecek Grubu'nda yurtdışı bira faaliyetlerini yürüten Efes Breweries International'ın Rusya'daki iştiraki olan Moskova Efes Biracılık tarafından üretilip pazarlanan Stary Melnik, 600 farklı markanın yer aldığı Rus bira pazarının da üçüncü büyük markası olma özelliğini taşıyor. 'Global bira pazarında'' en büyükler arasında yer alan Rusya'da, dünyanın en büyük 5 beş bira üreticisi faaliyet gösteriyor. Senato ve Putin'in onayı da gerekiyor Duma'nın onayladığı yasaya göre saat 07.00 ile 22.00 arasında televizyonlarda bira reklamlarının yayınlanması kesinlikle yasak. Bu saatlerin dışında yayınlanan reklamlarda da insanların ve hayvanların olması yasaklanıyor. Rusya'da bira, halkın en gözde içkisi olan votkaya rakip olmaya başlamış, tüm dünyada en hızla büyüyen bira pazarı olan Rusya'da satışlardaki artış siyasetçileri endişelendirmeye başlamıştı. Bira reklamlarının gençleri hedef aldığını düşünen siyasetçiler, bira satışlarının özendirilmesini engellemeyi, gençler ve çocuklar arasında artan alkol bağımlılığını azaltmayı amaçlıyor. Yasanın yürürlüğe girebilmesi için meclis üst kanadı Rusya Federasyon Konseyi (Senato) ve Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından onaylanması gerekiyor. ","label":"economy"} +{"text":"Türkiye işe yanlış başladı Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen, dünyada otoyol maliyetinin 3.5 milyon dolar olduğuna dikkat çekti ve \"Kilometresi 10 milyon dolar olan yollarla işe başlarsanız, arpa boyu yol alamazsınız\" dedi. Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen, her yıl binlerce insanın trafik kazasında hayatını kaybettiği karayolu alt yapı yatırımlarında yapılan hatalara dikkat çekti. Bakan Ergezen, \"Bu ülkede, insanlar eviyle helalleşerek yola çıkacak ölçüde kazalar oluyor\" dedi. Ergezen, çevreyolu inşaatında incelemelerde bulunmak için geldiği Niğde'de, bölünmüş yol çalışmalarıyla ilgili gazetecilere bilgi verdi. Türkiye'nin bütçe durumunu ve içinde bulunduğu imkânları dikkate alarak çalışma yaptıklarını ifade eden Ergezen, şöyle konuştu: \"Bir tarafta kolu kesilmiş, diğer tarafta nezle olan insan var. Kolu kesilmişi bırakıp, nezle olana koşarsanız, herkes size güler. Bu ülkede, insanlar eviyle helalleşerek yola çıkacak ölçüde kazalar oluyor. Kilometresi 10 milyon dolar olan yollarla işe başlarsanız, arpa boyu ilerleyemezsiniz. Her sene 4-5 bin insanın ölümüne, 120 bin insanın yaralanmasına, milyarlarca dolar maddi kayba seyirci kalırsınız. Dünyada otoyolların maliyeti en fazla 3.5 milyon dolarken, bizde bir kilometre otoyolun maliyeti 15 trilyon lira (10 milyon dolar).\" Ergezen, geçen yıl 1600 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını belirterek, \"Bugüne kadar bütün Hükümetler döneminde yapılmış bölünmüş yol toplamı 3 bin 860 kilometredir'' dedi. AZ PARAYLA ÇOK İŞ YAPTIK Cumhuriyet döneminin en az ödeneği ile 2002 yılının 30 katı iş yaptıklarını biliren Ergezen, konuşmasını şöyle sürdürdü: \"Bize verilen ödenek 1.1 katrilyon lira. Şimdi birileri çıkıp da (Cumhuriyet döneminin en az ödeneği ve önceki yılların 30 katı işi nasıl yapıyorsunuz?) diyebilir. Orasını da başkaları düşünsün. Demek ki, israfları önlerseniz, güçü birleştirirseniz, (Türkiye Cumhuriyeti'nin parası, milletin parasıdır) deyip zayi ettirmezseniz, masanın başında değil, şantiyede olursanız, kilometre kilometre denetlerseniz, bu işler olur. Bu ülke bizim ülkemiz. Onun için meselelere bölgeci, hemşehrici, partici olarak bakmayacağız. Ülkeciliği ve Türkiyeciliği öne çıkaracağız.\" Ergezen, gezmedik yol, uğramadık şantiye bırakmadığını belirterek, \"40 gündür evime uğramadım desem abartmış sayılmam. Biz bu şekilde çalışıyoruz\" dedi . Bakan Ergezen, \"ödenek sıkıntısı var mı?'' yönündeki bir soru üzerine \"Yol çalışmaları yürüyor. Ödenek sıkıntısı varsa da bu bizimle müteahhitleri ilgilendiriyor. Bizim müteahitlerimiz bedava çalışıyorlar. Şu anda hepsi gönülden çalışıyor. Ben buradan tüm müteahhitlerimize teşekkür ediyorum'' diye konuştu","label":"economy"} +{"text":"Savcılık, SSK'nın ilaç alım ihalelerinde yaşanan \"fahiş fiyat\" uygulamasının nedenlerini ortaya koymak üzere inceleme başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sorumlu kişilerin tek tek ifadesini alacağı ve inceleme sonunda hazırlanacak raporu Başbakanlık Teftiş Kurulu'na göndereceği öğrenildi. Fiyatları kim belirliyor? Savcı Namzi Okumuş tarafından yürütülen incelemede öncelikle farklı fiyat uygulamasının ihale yasasından kaynaklandığı görüşü öne çıktı. İncelemede, ilaç ihalelerinin üç farklı şekilde yapıldığına yer verildi. Buna göre ihaleler; devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve SSK'ya bağlı hastanelerde olmak üzere üç şekilde yapılıyor. Savcılık, incelemesinde, devlet ve üniversite hastanelerinin ihale öncesi ihtiyacı duyduğu ilacın sadece türünü belirttiğim oysa SSK'nın ilacın türünü belirtmekle yetinmeyip ayrıca ilacın adını ve en üst fiyatını da verdiğine dikkat çekti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, topladığı deliller sonucu ilaç isimlerinin ve fiyatlarının 'Sağlık Bakanlığı'ndan bildirildi' bilgisine ulaştı. Savcılık, ilaç fiyatlarının kim veya kimler tarafından belirlendiğini tespit etmek için çalışmalarını sürdürüyor. İstanbul Cumhuriyet Başşavcılığı'nca yapılan inceleme sona erdikten sonra konu ile ilgili rapor hazırlanacak. Raporda, özellikle Sağlık Bakanlığı'ndan ilaç isim ve fiyat bildirilmesi sisteminin işleyişine, bu fiyatı kim ya da kimlerin belirlediğine odaklanılacağı öğrenildi. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, olayda adı geçen kişi veya kişilerin tespit edilerek ifade vermesi için ilgili kurumlara yazı yazdı. Savcılık, incelemenin ardından elde ettiği delil ve bilgileri bir rapor haline getirerek Başbakanlık Teftiş Kurulu'na sunacak. DİSK Başkanı Çelebi de Roche'u dava etti VATAN'da çıkan SSK'nın ilaç alımlarında uğradığı kayıplarla ilgili haberleri ihbar kabul eden DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Sosyal Sigortalar Kurumu'nda genel kurul delegesi olarak Roche hakkında Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Çelebi, şikayet dosyasında şu görüşlere yer verdi: \"Basında yer alan ekli haberlere göre şikayet olunan şirketin Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı'na piyasaya verdiği fiyatın yaklaşık 2.5 katı fahiş fiyatla ilaç sattığı ve böylelikle haksız kazanç elde ettiği, SSK'yı da ciddi zararlara uğrattığı ifade edilmektedir. Bir SSK Genel Kurul delegesi olarak basında yer alan haberlerin gerçek olması halinde gerek kurumun gerekse de kurumdan yararlanan üyemiz işçilerin haklarını hukuka aykırı olarak zarara uğratıldığını, suç işlendiğini ve sorumlular hakkında gerekli kovuşturmanın yapılması gerektiğim düşünmekteyiz. Bu nedenlerle bahsi geçen usulsüzlüklerden sorumlu yukarıda unvan ve adresi belirtilen şirket yöneticileri hakkında gerekli cezai soruşturmanın yapılmasını şikayeten dilerim.\"","label":"economy"} +{"text":"Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konulan Uzan Grubu mallarının listesinde olan ve Atatürk Havalimanı'na mühürlenen iki helikopter açık artırma ile satışa çıkarılacak. Bell model helikopterin muhammen bedeli 1 trilyon, Sikorsky model helikopterin muhammen bedeli de 10 trilyon lira olarak belirlendi. Açıklamada, el konulan Uzan Grubu'na ait mallar arasında yer alan ve Rumeli Hava Taşımacılık ve İşletmecilik A.Ş.'nin mülkiyetinde olan helikopterlerin 7 Eylül 2004 günü Esentepe'de saat 10.00'da TMSF'nin düzenleyeceği açık artırmada satılacağı bildirildi. -------------------------------------------------------------------------------- Bilgin'in teknesi satılıyor Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından Sabah Gazetesi Samandıra Tesisleri'nde, Etibank'ın devlete olan borçlarından dolayı yapılan operasyonda, banka eski sahibi Dinç Bilgin'in el konulan malları arasında yer alan tekne satışa çıkarılacak. TMSF'den yapılan açıklamaya göre, Bilgin'in damadı Clifford Holmes Polley'in üzerine kayıtlı olan teknenin satışı için gereken muameleler de tamamlandı. İşlemleri biten tekne ve römork, 19 Ağustos Perşembe günü TMSF Satış Mahalli Büyükdere Caddesi Numara 147 Esentepe adresinde satılacak. Muhammen bedeli 24 milyar lira olan tekne açık artırma ve peşin para ile satışa sunulacak. ","label":"economy"} +{"text":"Dünya Bankası'nın hazırlağı şeker raporunda, ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerin üretime yönelik müdahaleleri nedeniyle, bu ülkelerde üreticilerin, dünya fiyatlarının iki katı fiyatlarla üretim yaptığına dikkat çekildi. Raporda Türkiye, pancar üreticisine dünyanın en yüksek teşvikler sağlayan 6 büyük üretici arasında gösteriliyor. Bu ülkelerdeki üreticiler, ithalat korumaları, üretim kotaları ve devlet garantili alım fiyatları nedeniyle dünya fiyatlarının iki katı fiyatlarla üretim yapıyor. Tüketiciler ise şekere yüksek fiyat ödemek durumunda kalıyor. Dünya Bankası Ekonomisti Donald Mitchell'in ''Şeker Politikaları: Değişim İçin Fırsat'' konulu raporu, Şeker Kurumu tarafından Türkçe'ye çevrilerek, özet halinde kurumun internet sitesinde yayımlandı. Dünya Bankası'nın internet sitesinde 9 Şubat'ta yayımlanan rapora göre, AB, ABD ve Japonya'da şekerde koruma oranı oldukça yüksek, birçok ülke de şeker üreticilerini koruyor. Yüksek korumacılığın olduğu diğer Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında, Meksika, Polonya ve Türkiye de bulunuyor. Gelişmekte olan ülkeler arasında da Çin, Hindistan, Kenya'da yüksek gümrük tarifeleri veya ithalat kotaları uygulanıyor. 1999-2001 döneminde ABD üreticilerine yıllık 1.3 milyar dolar destek sağlarken aynı dönemde en büyük desteği 2.7 milyar dolar ile AB verdi. Japonya 400 milyon dolar, Meksika 700 milyon dolar, Türkiye 500 milyon dolar, Polonya 200 milyon dolar destek sağladı. Türkiye, AB'den daha yüksek bir koruma uyguluyor. Bu durum hızlı üretim artışlarına ve periyodik yüksek ihracata yol açıyor. Kimyasal olarak aynı olmasına karşın pancardan elde edilen şekerin maliyeti, neredeyse kamıştan elde edilenin iki katına çıkıyor. Yüksek iç fiyatlar, tüketimi ayrıca meyve suyu ve şekerlemeler gibi üretim sürecinde şeker kullanılan ürünlerin imalini ve şeker yerine ikame edilebilen ürünlerin imalini de olumsuz etkiliyor. Raporda, korumacılığın kalkması halinde Japonya, Batı Avrupa, ABD, Endonezya ve Doğu Avrupa'da net ithalat yıllık olarak yaklaşık 15 milyon ton artacak. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık bir milyon istihdam yaratacak. Korumacı ülkelerde şeker fiyatları düşerken dünya şeker fiyatları yaklaşık yüzde 40 yükselecek. En büyük fiyat düşüşleri yüzde 65 ile Japonya, yüzde 40 ile Batı Avrupa ve yüzde 25 ile ABD'de olacak","label":"economy"} +{"text":"Uzan'ın BMW'sine 265 milyar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF), devlete olan borçları karşılığında satışa çıkardığı Uzan Grubu'na ait araçlardan lüks BMW 265 milyar liraya satıldı. Geçtiğimiz günlerde yapılan açık artırmada Zekeriya Yurtçak'ın aldığı araç, bedeli ödenmediği için 215 milyar muhammen bedelle tekrar satışa sunuldu. TMSF'nin Esentepe'deki merkezinde gerçekleştirilen ve 5 kişinin teminat yatırarak katıldığı açık artırmada lüks otomobil, Hayat Temizlik ve Sağlık Ürünleri şirketi adına satın alındı. Şirketin sahibi ise Abdullah Kiğılı'nın yeğeni olan Avni Kiğılı olduğu belirtildi. Aracın, önceki bedelin 5 milyar lira altında satılması nedeniyle oluşan farkın ilk alıcı Zekeriya Yurtçak'tan tahsil edileceği, ayrıca Yurtçak'ın araç bedelini zamanında ödemediğinden verdiği teminatı da geri alamayacağı kaydedildi. ","label":"economy"} +{"text":"Hazine, 21 Mart 2007 vadeli olarak yeniden ihraç ettiği dolar cinsi, altı ayda bir değişken faiz ödemeli tahvilin (FRN) ihalesinde 895.5 milyon dolarlık satış yaptı. İhale öncesinde piyasaya yapıcısı bankalara da 651.5 milyon dolar satış yapan Hazine böylece toplam 1 milyar 547 milyon dolarlık borçlanma gerçekleştirmiş oldu. Söz konusu ihalede 10 bin dolar nominal değerli tahviller için en düşük birim fiyat 9.995 dolar oldu. İhalede maksimum bileşik faiz ise yüzde 4.38 oldu. İhalede ortalama fiyat 10 bin 62 dolar, en düşük ve ortalama faizler sırasıyla yüzde 4.05 ve 4.10 oldu. İhaleye gelen nominal 1.346.9 milyon dolar nominal teklifin yüzde 66'sı karşılandı. 'Bugünkü ihaleler önemli' İhale öncesi maksimum fiyat beklentileri 9 bin 944 dolar düzeyinde yoğunlaşırken, satış tutarının ise 800 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında gerçekleşeceği tahmin ediliyordu. İhalenin beklentiler doğrultusunda gerçekleştiğini söyleyen bankacılar, piyasanın asıl bugün yapılacak iki TL cinsi ihaleyi beklediğini vurguladı. Döviz cinsinden itfası olmayan Hazine'nin bu enstrümanı bankalardan gelen talep doğrultusunda ihraç ettiği belirtiliyor. Bu arada Hazine bugün, yarın valörlü ve 23 Şubat 2005 itfa tarihli, 189 gün vadeli Türk Lirası cinsinden iskontolu Hazine bonosu ihalesi yapacak. Hazine yine bugün ayrıca, çarşamba günü valörlü ve 22 Şubat 2006 itfa tarihli, 553 gün vadeli Türk Lirası cinsinden iskontolu devlet tahvili ihalesi gerçekleştirecek. Söz konusu tahvil, senedin yeniden ihracı olacak. Hazine söz konusu üç ihalenin parasını tahsil edeceği yarın ise 7.75 katrilyon lirası piyasaya olmak üzere toplam 8.77 katrilyon lira tutarında iç borç ödemesi yapacak ","label":"economy"} +{"text":"İngiltere'de ilk İslam bankası için yeşil ışık yakıldı İngiliz Finansal Hizmetler Kurumu (FSA), ülkedeki ilk İslam bankasının kurulması için onay verdi. BBC'nin haberine göre, önümüzdeki ay içinde ilk şubesini Londra'da açmaya hazırlanan Islamic Bank of Britain (IBB), müşterilerine İslami şeriat kurallarına göre hizmet verecek. Merkezi Birmingham'da olacak olan banka, özellikle müslümanların yoğun olarak yaşadığı orta İngiltere'de büyüme yoluna gidecek. Ülkedeki 1.8 milyon İngiliz Müslümana hizmet vermeyi hedefleyen IBB, müşterilerine faizsiz kazanç ve alkol ve tütün sektörleri dışında yatırım olanağı sunacak. Kurulacak olan IBB, ülkedeki gerçek anlamda ilk İslam bankası olurken, müslüman müşterilere yönelik hizmet veren yabancı bankalar bir kaç zamandır piyasada faaliyet gösteriyor. IBB yetkilileri, tüm Avrupa genelindeki müslüman müşterilere hizmet vermeyi amaçladıklarını belirterek, Londra, Birmingham ve Leicester'da açmayı planladıkları şubelerin ekim ayı sonuna kadar açılacağını açıkladı","label":"economy"} +{"text":"Rekor petrol fiyatları OPEC’i harekete geçirdi Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) Başkanı Purnomo Yusgiantoro, petrol fiyatlarını düşürebilmek için günlük iki milyon varillik yedek üretim kapasitelerini devreye sokmayı düşündüklerini söyledi. Şu ana dek yalnızca Suudi Arabistan’ın yedek kapasitesini bildirdiğini belirten Yusgiantoro, diğer üyelerin de stoklarını kapsayacak bir envanterin kartelin piyasaya sürebileceği toplam ek üretimi görmelerini sağlayacağını ifade etti. Yusgiantoro bununla birlikte günlük petrol fazlasının 2 milyon varil düzeyinde olduğunu tahmin ettiklerini belirtti. Böyle bir kararın ancak OPEC’in 14 Eylül’de Viyana’da gerçekleştireceği ve örgüte üye olmayan başlıca petrol üreticilerinin de katılacağı toplantıda alınabileceğini vurgulayan Yusgiantoro, rekor seviyeye ulaşan fiyatları düşürmek için üye olmayan ülkelerin desteğinin de önemli olduğunu hatırlattı. Aynı zamanda Endonezya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevini de yürüten Yusgiantoro, son rapora göre üretimlerinin günlük 30 milyon varil düzeyinde olduğunu kaydetti. ","label":"economy"} +{"text":"Sigara fiyatlarında yapılan indirimin önüne geçmek amacıyla, sigara, puro ve benzeri tütün ürünlerinden alınan özel Tüketim Vergisi'nde (ÖTV) yeni düzenlemeye geçildi. Daha önce sigara fiyatına göre alınan maktu ÖTV tutarları, sigaranın tütün tipine göre yeniden belirlendi. Şark tipi tütün oranı azaldıkça maktu ÖTV tutarı artan yeni düzenlemeyle oransal vergi de yüzde 53.3'ten yüzde 28'e indirildi. Bakanlar Kurulu'nun sigaradan alınan ÖTV ile ilgili olarak yaptığı düzenleme Resmi Gazete'de yayımlandı. Yeni düzenlemenin sigara fiyatlarına önümüzdeki günlerde zam olarak yansıyacağı belirtiliyor. Yapılan düzenlemeyle, sigaradan alınan oransal ÖTV tutarları düşürüldü, içerdiği şark tütünü tutarına göre paket başına 350 bin lira ile 1 milyon lira arasında maktu vergi geldi. Puroya gram başına 180 bin lira maktu ÖTV getirildi. Sigarada fiyat farklılıkları azalacak * Bazı sektör yetkilileri, yeni ÖTV'nin orta ve alt grupta yer alan yabancı harmanlı sigaralar ile üst fiyat seviyesindeki sigaraların fiyatlarını birbirine yaklaştıracağını, bunun da kaçakçılığın artmasına neden olacağını savunuyor. * Düzenlemenin AB mevzuatına aykırı olduğu, korumacılık anlamına geleceği belirtiliyor. * Bazı yetkililer, maktu verginin, şark tipi tütün kullanımı oranına göre belirlenmesinin ardından saptanacak olmasının, bunu kimin denetleyeceği sorununu da ortaya çıkardığını ileri sürüyor. * Özellikle yeni çıkan markalarda maktu vergiden kaçınmak için şark tipi tütün kullanım oranlarında oynama olabileceği vurgulanıyor. ","label":"economy"} +{"text":"Telco Turk'ten \"Call Shop\" atağı Uzak Mesafe Telekomünikasyon Hizmetleri (UMTH) vermeye başlayan Telco Turk Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Karasu 2005 yılı sonuna kadar 500 call shop (Telefon konuşması yapma yeri) açmayı hedeflediklerini söyledi. UMTH lisansı aldıktan sonra Türk Telekom ile ara bağlantı sözleşmesi yapan 4 kuruluştan birisi olan Telco Turk'un düzenlediği basın toplantısında konuşan Karasu piyasaya yeni sürülen call shop paketini tanıttı. Call Shop açmak isteyenler için tüm ayrıntıların düşünüldüğü bir paket hazırladıklarını ve bu paketi 1000 dolara satmaya başladıklarını belirten Karasu, \"Call Shop paketimizi satın alan herkes bu paketi 5 dakikada kurup 4 telefon ahizesi ile işe başlayabilecek \" dedi. Telco Turk'ün ön ödemeli indirimli kartlarla Türk toplumunu tanıştıracağını vurgulayan Karasu şöyle devam etti: \"Telco Turk ön ödemeli uzun mesafe konuşma kartları konusunda deneyim sahibi. Türkiye'de bu kartlar yeni kullanılmaya başlanacak, oysa biz bu kartları Avrupa ülkelerine ihraç ediyorduk. Telco Turk olarak bu alanda geniş bir deneyimimiz var. Tüketiciye 150 farklı kart sunacağız. Herkes konuşmak istediği mesafe ve türe uygun kart satın alacak.\" ARA BAĞLANTI Telco Turk Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Karasu, Türk Telekom'un UMTH lisansı alan şirketlere önerdiği ara bağlantı ücretinin dünya ortalamasından 3 kat yüksek olduğunu söyledi. Telekomünikasyon sektörünün gelişmesi için bu ara bağlantı ücretlerinin düşürülmesi gerektiğini belirten Karasu, Türk Telekom'un uzak mesafe konuşanlar için son kullanıcı ücretini yüzde 80 oranında düşürmesini ise normal karşıladıklarını söyledi ","label":"economy"} +{"text":"Nüfusta istikrar olmadan... UZUN dönemli iktisadi sorunlarımızın başında ekonominin kaldıramayacağı hızda büyüyen nüfus gelmektedir. Nüfus hızlı artınca, bu hıza ayak uyduracak bir eğitim ve öğretim sistemi kurmak gerekiyor. Arzulanan eğitim ve öğretim sistemini kurabilmek için yeterli kaynaklara ihtiyaç duyuluyor. İhtiyaç duyulan kaynak devamlı artıyor. Artan nüfusa istihdam sağlamak için ekonomik büyümenin de hızlı olması gerekiyor. Yeterli hızda ekonomik büyüme sağlayabilmek için çoğu zaman kaynaklar yetersiz kalıyor. Türkiye bütün bu çelişkileri yaşamıştır ve yaşamaya da devam etmektedir. Sıkıntının adına ‘kaynaklarımız kıt’ adı verilmiştir. KAYNAK YETER Mİ? İkinci Dünya Savaşı yılları hariç, Türkiye’nin nüfusu 1990’lara kadar yılda yüzde 2-3 aralığında büyümüştür. 1950’li yıllarda nüfus artışı yıllık yüzde 3’e çok yaklaşmıştır. Doğum oranları bu rakamların daha da üzerindedir. Dolayısıyla, bebek ölümlerindeki düşüşe paralel olarak okul çağına gelmiş nüfus artışı genel nüfus artışının çok üzerinde gerçekleşmiştir. 1950 ile 1970 yılları arasında ilkokulda okuyan çocukların sayısı yılda yüzde 5’in üzerinde artmıştır. İlkokulda okuyan çocukların sayısı 1.6 milyondan 20 yılda 5 milyona çıkmıştır. İlkokulu okutmak durumunda olduğumuz çocuk sayısı 3 kattan fazla artarken milli gelirimiz de yaklaşık aynı oranda artmıştır. Ama aynı dönemde nüfusumuz da 20 milyondan 35 milyona gelmiştir. Yani, kişi başına milli gelirimiz 2 kat artmışken, ilkokulda okutmak zorunda olduğumuz çocukların sayısı 3 kat artmıştır. 1970’lerde ve sonrasında nüfus artışı yüzde 2.5’in altına düşmüştür. Ama hálá nüfus hızla artmaktadır. 1980’den sonra nüfus artışı biraz daha yavaşlamıştır. 1990’larda nüfus artışı yüzde 1.8’e kadar düşmüştür. Nüfus artışındaki düşüş sevindiricidir, ama yeterli değildir. Zorunlu eğitim sekiz yıla çıkarıldıktan sonra 1-8. sınıfta okuyan öğrenci sayısındaki artış yeniden yüzde 5’lere tırmanmıştır. Son iki yıldır bu gruptaki öğrenci sayısı sabit kalmaktadır denebilir. Zorunlu temel eğitim gören öğrenci sayısı 10.3 milyondur. Yani, toplam nüfusumuzun yüzde 15’i temel eğitim görmektedir. Bu çok büyük bir kitledir. Bu kitleye ileride kendilerine istihdam olanakları yaratabilecek bir eğitim verilmeye çalışılmaktadır. Kaynaklar kısıtlıdır. Yanlış politikalar kaynakları daha da kısıtlı yapmaktadır. Konuya tersinden bakarsak, kaynaklarımız belki makul düzeydedir, ama kaynak ihtiyacımız çok fazladır denebilir. O halde, bir yandan kaynaklarımızı artırırken, diğer yandan kaynak ihtiyacımızı da dizginlemek zorundayız. KALICI ÇÖZÜM Nüfusu bu denli genç olan bir ülkede, sosyal güvenlik kuruluşlarına bütçeden yapılan yardım 20 katrilyon liraya yaklaşmışken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi 13 katrilyon lira civarındadır. Sanki, eğitemediğimiz kişilere emekliliklerinde bakıyormuşuz gibi bir izlenim veriyoruz. Ekonomik istikrarın temelinde mutlaka nüfustaki istikrar yaratmaktadır. 1970 sonrası yaratılan enflasyonun arkasında nüfusun yarattığı baskı küçümsenemez. Bu baskı devam ettiği sürece, gelecekte de mutlaka istikrarı bozabilecek siyasi iktidarlar olacaktır. Popülizm prim yapmaktadır. Nüfus artışının baskısı hem eğitimde hem de sosyal ortamda üretimdeki verimlilik artışlarıyla beraber daha da hissedilmeye başlanacaktır. Şimdi, enflasyonun düşmesinin getirdiği bir verimlilik artışı yaşıyoruz. İleride teknolojinin ister istemez tetikleyeceği bir verimlilik artışını gözleyeceğiz. Bu ortamda, bu nüfus artışıyla Türkiye ekonomisinin sorunlarını kalıcı bir biçimde çözebilmesi çok zordur. ","label":"economy"} +{"text":"SSK'daki pahalı ilaç vurgunuyla ilgili olarak önceki gün İstanbul Organize Suçlar Müdürlüğü tarafından sorgulanan Roche'un eski üst düzey yöneticileri Veysi Mungan ile Gökhan Akdoğan'ın ifadelerinde adı geçen SSK İstanbul Satın Alma Müdürü Azmi Aslan sırra kadem bastı. İstanbul SSK İhale Komisyonu Başkanı olan Azmi Arslan'ın sağlık sorunlarını gerekçe göstererek 2 Ağustos'ta rapor aldığı tespit edildi. Arslan'ın raporu aldıktan sonraki Cuma günü yurtdışına çıktığı belirlendi. Azmi Arslan'ın İstanbul Satın Alma SSK Müdürlüğü'nde Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı ancak 4 yıldır müdürlük makamına vekalet ettiği öğrenildi. Soruşturma diğer firmalara da uzandı SSK'nın pahalı ilaç alım ihalelerini mercek altına alan ve soruşturmayı derinleştiren Savcılık, konuyla ilgili tarafların ifadelerine başvurdu. Bu kapsamda SSK İstanbul Satın Alma Müdürü'nün de görüşlerinin dinlenmesi gündeme geldi. Savcılık Azmi Arslan'ı davet ederken, polis Azmi Arslan'ın yurtdışına çıktığını ve dönmediğini tespit etti. Azmi Arslan'ın VATAN'da çıkan haberlerin hemen ardından 2 Ağustos'ta kurumdan rapor alıp apar topar ayrılması da akıllarda soru işareti bıraktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı vurguna ilişkin yaptığı soruşturmayı derinleştirdikçe vurgunun tek ilaç firması ve tek bir ürünle sınırlı kalmadığını da tespit etti. Savcılık soruşturmasına göre SSK'nın ilaç alım ihalelerinde benzer farklı fatura uygulamaları Roche'un dışında birçok ilaç firması tarafından da yapılıyor. Bunun üzerine Merck Sharp &Dohme., Novartis, Pfizer, Bayer gibi kuruluşların sattığı ilaçlar için de benzer araştırma yapılmaya başlandı. İstanbul Cumhuriyet Başşavalığı'nın yaptığı araştırmada devletin belirlediği ilaç fiyatlarına SSK'mn uymadığı ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yürüttüğü soruşturma kapsamında vurgunun nasıl yapıldığını ve ne boyutlarda olduğunu görebilmek için tarafları dinlemeyi sürdürüyor. Şu ana kadar birçok ecza deposu, ilaç firması yetkilisi ve bazı sağlık kuruluşlarının başındaki müdürlerin ifadesine başvurdu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ihalelerde uygulanacak fiyatları belirleyen Sağlık Bakanlığı'ndaki ihale komisyonunun kimlerden oluştuğunun kendisine bildirilmesi için de geçtiğimiz hafta ilgili kurumlara yazı yazdı. İlgili kurumlardan yanıt gelmeyince, dün yazı tekrarlandı. 3 koldan araştırıyoruz İlaç skandalı üç koldan soruşturmaya başlandı. Adli soruşturmanın ardından Çalışma Bakanlığı SSK müfettişlerinin yürüttüğü soruşturmanın yanında Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun da soruşturma başlatması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan onay istedi. Erdoğan da isteği onayladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, dün düzenlediği basın toplantısında, Roche firmasının SSK'ya fahiş fiyatla ilaç satabilmesinin arkasındaki nedenleri Sağlık Bakanlığı'nın ilaç fiyatlarını belirleme komisyonu, ihale sistemi ve ilaç firmalarının tekel yaratma kaygısına bağladı. Başesgioğlu, soruşturmalar sonucunda tespit edilen kamu zararının hukuki yollardan tazmin edileceğini vurguladı. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun her kurumdan rahatlıkla bilgi ve belge alabileceğini vurgulayan Başesgioğlu, SSK olarak her türlü katkıyı da sağlayacaklarım kaydetti. Bakan Başesgioğlu, SSK Genel Müdürlüğü'nde düzenlediği basın toplantısında, SSK'mn fahiş fiyatla ilaç almasıyla ilgili iddialar hakkında yapılan işlemlere ilişkin bilgi verdi. Başesgioğlu, Kamu İhale Yasası'nın çıkmasıyla, SSK'nın ilaçlarda yüzde 15 indirim yaptırma imkanının ortadan kalktığını belirterek, buna karşın SSK'nın ilacı diğer sosyal güvenlik kurumlardan daha ucuza sağladığını söyledi. Başesgioğlu, \"Neorocormon\" adlı ilacı 2003 yılı sonunda SSK'nın 239 milyon liradan, Emekli Sandığı ve Devlet hastaneleri gibi kurumlarının ise 341 milyon liradan satın aldığını kaydetti. Söz konusu ilacın böbrek yetmezliği ve kanser tedavisinde kullanıldığını belirten Başesgioğlu, bu yüzden ilacın kurumlarda sürekli bulunmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Bu grupta ithal edilen iki ilacın bulunduğunu bildiren Başesgioğlu, diğer ilacın şartnameye uygun olmadığım, dolayısıyla yalnızca Roche'un ithal ettiği Neorocormon'un alınabildiğini söyledi. Fiyat belirleme sorunu var gibi İlacın alternatifi olmamasının rekabeti ortadan kaldırmasından yakınan Başesgioğlu, rekabet olmadığı için ihalenin Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği fiyat üzerinden gerçekleştiğini kaydetti. Sorunun, ilacın bir ecza deposuna 88 milyon, Başkent üniversitesi'ne 173 milyon, SSK'ya ise 230 milyon liradan verilmesi olduğunu vurgulayan Başesgioğlu, \"Türkiye'de ilaç fiyatları Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmekte, SSK da bu fiyatları baz alarak ihaleye çıkmaktadır. Bu ihaleler de Sağlık Bakanlığı'nın fiyatlarıyla gerçekleşmiştir. İlacın alternatifi olmadığı için de rekabet ortamı ortadan kalkmış, Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği fiyattan alım gerçekleşmiştir. Sorun fiyat belirlemede\" dedi. Başesgioğlu, konuyla ilgili olarak adli ve idari soruşturma sürecinin başlatıldığını, firmanın 3 farklı fiyata satışıyla ilgili sorgulamasının yapılacağını belirterek, \"Gümrükler, Sağlık Bakanlığı, diğer bazı kurumların bilgilerine başvurulması gerekiyor. Bu nedenle konunun Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından teftiş edilmesi için Başbakanlık'tan onay istiyoruz\" dedi. Sorunun çözümü için Kamu İhale Yasası'nda kamu kurumlarının ilaç alımlarıyla ilgili esneklik sağlanmasını önerdiklerini anlatan Başesgioğlu, Maliye Bakanlığı'nın kamu kurumlarının piyasa koşullarına uygun alım yapabilmesi için Kamu İhale Yasası'nda değişikliğe veya ilave düzenlemeye gitmesini istedi.","label":"economy"} +{"text":"İstanbul Gaz Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş.'de (İGDAŞ) Yönetim Kurulu Başkanılığına getirilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ramazan Evren'e, Yönetim Kurulu Başkanlığı için, 12 milyar lira net ücret verilmesi kararlaştırıldı. Böylece Evren, 6 milyar 237 milyon lira maaş alan ve 'yetmiyor' diye şikayette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın iki katı maaş allmış olacak. ANKA'nın haberine göre, İGDAŞ'ın Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı'nda, şirketin 10 isimden oluşan yönetim kurulu üyelerinin tümünün görevine son verildi ve üye sayısı 13'e çıkarılan yönetim kuruluna yeni isimler atandı. Toplantıda, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile denetçilere ödenecek ücretler de belirlendi. Genel Kurul'dan sonra yapılan Yönetim Kurulu toplantısında şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığ'ına getirilen Prof. Dr. Ramazan Evren'in aylık net ücreti 12 milyar lira olarak kararlaştırıldı. Toplantıda ayrıca, İGDAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekilliklerine getirilen Cengiz Güngör ve Hüseyin Eren'in aylık net ücreti 3 milyar lira, Yönetim Kurulu Üyeliklerine atanan Cezmi Sukuşu, Mahmut Kocameşe, Mücatih Demirtaş, Sabri Çakıroğlu, Hasan Özçelik, Özer Gümüş, Fatih Dönmez, A.Esat Ural, Ahmet Osmanoğlu ve Levent Tüfekçi'nin aylık net ücreti ise 2.5 milyar lira olarak belirlendi. Sayıları beş olan denetçilere ise 1 milyar lira aylık net ücret ödenecek. ","label":"economy"} +{"text":"İSTANBUL - Kısa vadede beklentisi biten borsada, cari açık ve petrol fiyatlarında yaşanan tedirginlik 'fırsat' oldu. Gün boyunca kâr satışlarına maruz kalan borsa günü 484 puanlık kayıpla 18908'den tamamladı. IMF ile anlaşmaya varılmasının ardından kısa vadede beklentisi kalmayan borsa, IMF'in cari açık konusunda uyarılarda bulunması ve petrol fiyatlarındaki tedirginlikle yine 'oyuncular'ın kâr satışına maruz kaldı. Yaşanan olumsuz gelişmelerle dolar ise günü 11 bin liralık çıkışla 1 milyon 465 bin liradan, bono faizleri de 0.52 puan artışla yüzde 26.12'den tamamladı. Koç Portföy'den Portföy Yöneticisi Ersoy Erkazancı, kısa vadeli beklentinin kalmamasından dolayı kâr satışının yaşandığını belirtti. Erkazancı, 19 bin 200'ün üzerine çıkılmadığı takdirde 18 bin 500'ler gündeme gelebilir dedi.","label":"economy"} +{"text":"Türk Telekomünikasyon AŞ, şirketin yeni tarifelerle ilgili reklamlarda tüketiciyi yanıltma gibi bir amacı olmadığını, buna karşın Reklam Kurulu'nun konuya ilişkin aldığı karar uyarınca işlem yapıldığını bildirdi. Türk Telekom'dan yapılan açıklamada, Reklam Kurulu'nca 10 Ağustos'ta alınan tedbir kararının da şu andaki reklamları kapsamadığı ifade edilerek şöyle denildi: \"Sanayi Bakanlığı Reklam Kurulu tarafından Türk Telekom'un yeni tarife kampanyasına yönelik görüşleri istenmiş ancak görüşlerimiz alınmadan, kesin bir karar verilinceye kadar reklamlar ile broşürlerin yayınına ilişkin ihtiyati tedbir niteliğinde durdurma kararı alındığı kamuoyuna açıklanmıştır.\" ","label":"economy"} +{"text":"Sermaye çıkışı azalıyor Ankara Türkiye'den yurtdışına sermaye çıkışı azalıyor. Türkiye'de yerleşik yatırımcıların geçen yıl 398 milyon dolar olan diğer ülkelere yaptığı direkt yatırım tutarı bu yılın ilk 6 ayı sonunda 87 milyon dolara kadar geriledi. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, 1997 yılından bu yana Türk yatırımcıların yurtdışında yaptığı yatırım tutarı ise 6 milyar 455 milyon doları buldu. 1997-2004 döneminde ise 2 milyar 140 milyon dolar ile Hollanda Türk yatırımcıların en fazla yatırım yaptığı ülke olurken, 1 milyar 41 milyon dolarlık yatırım ile Azerbaycan ikinci sırada, 524 milyon dolar ile de İngiltere üçüncü sırada bulunuyor. Bu yılın ilk 6 ayında en fazla sermaye ihraç edilen ülke 82 milyon dolar ile yine Hollanda oldu. 1.3 milyon dolar ile Kazakistan'a yapılan yatırımlar bu ülkeyi izlerken, 1.2 milyon dolar ile de İrlanda üçüncü sırada yer aldı. SERMAYE İHRACI MAKROEKONOMİK KOŞULLARA BAĞLI Öte yandan, yetkililer, bu durumun, yurtdışı yatırımlar için getirilen kısıtlayıcı bir mevzuat düzenlemesinden kaynaklanmadığına işaret ederken, sermaye ihracının tamamen Türkiye'nin makro ekonomik koşullarına paralel bir seyir izlediğine dikkat çekiyor. 2000 Kasım ve 2001 Şubat ayında yaşanan krizlerin, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye yatırım yapma tercihlerini olumsuz yönde etkilerken, aynı zamanda Türkiye'deki yerleşiklerin söz konusu tercihlerine de negatif yönde yansıdığı hatırlatılıyor. Ülkedeki yatırım ortamına olan güvenilirliğin artırılmasına ilişkin ekonomik programların uygulanmasındaki kararlılığın, Türk yatırımcıların yurtdışı yerine Türkiye'de yatırım yapma tercihlerini olumlu yöne çevirdiği vurgulanıyor. Doğrudan yatırımların, ekonomik programların başarısına göre uzun vadede gözlemlenebilen sağlıklı makro ekonomik koşullardan etkilendiği ve aynı zamanda programların başarısının devamı için ülkeye kaynak girişinin artmasına veya kaynak çıkışının ülke lehine azalmasına yol açtığı kaydediliyor. Bu nedenle Türkiye'deki yerleşik kişilerce gerçekleştirilen sermaye ihraçlarına ilişkin olarak bu yılın ilk altı ayında gözlemlenen düşüşün, ülkedeki ekonomik istikrarın iyiye gitmesinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıktığı ifade ediliyor. Türkiye'de yerleşik yatırımcıların yıllar itibariyle yurtdışına yaptıkları sermaye ihraçları da şöyle: ","label":"economy"} +{"text":"'AB sürecinde otoda vergi yükü hafifler' Renault Mais Genel Müdürü Aybar, AB normlarında işlem yapıldığında sektörün hareketleneceğini söyledi Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, otomotiv sektöründeki vergi yükünün hâlâ çok yüksek olduğunu belirterek, Avrupa Birliği müzakereleri ve birliğe uyum süreçlerinin başlamasıyla bu konuda bir iyileşme gerçekleşmesini umut ettiklerini kaydetti. Renault'nun sportif modelleri Megane RS ve Clio RS'in basın toplantısında soruları yanıtlayan Aybar, bu yıl yeni model lansmanları yapmaya devam edeceklerini, Megane Coupe Cabriolet, Grand Scenic ve Vel Satis'in turbo motorlu versiyonunu piyasaya sunacaklarını hatırlattı. Yılbaşından beri otomotiv sektöründe bir iyileşmeden söz edildiğini vurgulayan Aybar, bunun, ardarda yaşanan krizlerin ardından biriken talepler olduğunu, ancak yine de bir patlamadan bahsedilemeyeceğini kaydetti. Ertelenen talebin, tam olarak karşılanmadığının da altını çizen Aybar, \"Nasıl düşüş çok süratli oluyorsa artış da belli bir süratte gerçekleştiği için sanki çok büyük şeyler oluyormuş gibi geldi. Henüz Türkiye bu birikimleri realize etmiş değil. Daha bu birikimler realize olacak, ondan sonra Türkiye için normal olan rakamlara ulaşılacak\" dedi. 'Soğutulmaya çalışılıyor' Aybar, \"Önce hurda teşviği yarıya indirildi. Ardından ticari araçta ÖTV değişti. En son da tüketici kredilerinde KKDF yüzde 10'dan yüzde 15'e çıktı. Bütün bunlar soğutucu etki. Nitekim satışlar 75 - 80 binlerden 55 - 54 binlere düştü\" diye konuştu. Aybar, fenni muayene istasyonlarının özelleştirilmesi ve Avrupa normlarında işlemler yapıldığında, yenileme pazarının da hareketleceğine dikkat çekti. ","label":"economy"} +{"text":"Ocak 2003'te Diyarbakır'da düşen uçakta kaybettiklerimizin acısı 'biz dışarıdakiler' için çoktan küllendi. Ateşin düştüğü yerdekilerden Eren Holding'in sahibi Eren Ailesi ise kaybettikleri Nurullah Eren'i özel bir şekilde ölümsüzleştirdi. Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde Bitlis-Tatvan bölünmüş yolunun açılışını yaparken, Bitlisli işadamlarına da sitem ediyordu. Bölgeye teşvik verildiğini ve vergiden muaf tutulduğunu belirten Erdoğan, Bitlisli işadamlarını bölgeye yatırım yapmaya çağırırken 'daha neyi beklediklerini' soruyordu. Bitlis-Tatvan yolu üzerindeki, Başbakan Erdoğan'ın açılışını yaptığı Nurullah Eren Anadolu Öğretmen Lisesi'ni ise diğer yatırımlardan ayırmak gerekiyor. 1958 doğumlu Nurullah Eren'i ölüm, pamuk almak için Diyarbakır'a giderken yakalamıştı. Nurullah Eren, iç çamaşırıda Eros markasının yaratıcısı (siyah-beyaz TRT günlerini, o günlerin Eros reklamlarını hatırlayanların yüzünde bir tebbessüm belirecektir mutlaka), Lacoste, Swatch, Calvin Klein ile Türkiye'ye son dönemde giren gençlik giyim markası FCUK'un Türkiye temsilcisi, tekstil, kâğıt, çimento, enerji ve turizm alanlarında faaliyet gösteren Eren Holding'in tekstil grubundan sorumluydu. Grubun üçüncü kuşak, gelecekteki başkanıydı. Bitlisli Eren ailesi, okul için 'Ankara'nın doğusunda benzeri olmayacak' diye yola çıkmıştı. Başbakan Erdoğan'ın katıldığı açılış töreninde ise Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, yeğeninin ismini taşıyan okulu inşa etmeden önce Türkiye'deki tüm okulları incelediklerini, en iyi olarak Koç Lisesi'ni gördüklerini ve Koç Lisesi'nden de iyisini yapma iddiasını taşıdıklarını anlatıyordu. İddiayı hayata geçirmişler nitekim. 7 trilyon liraya mal olan okulda 360 öğretmen adayı öğrenim görecek. Aile okul vasıtasıyla, Bitlis'te ve bölgede gelişmiş öğrenim ve eğitim standartları yanında çağdaş bir yaşam modeli oluşturulmasını hedeflemiş. Üç kuruşla kalkınma oluyormuş Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve AKP Diyarbakır Milletvekili Prof. Dr. Aziz Akgül'ün girişimiyle 'Mikrokredi Projesi' başlatıldığında, kimileri 'Üç kuruşlarla kalkınma mı olur?\" diyordu. Üç kuruşla kalkınma oluyormuş. Diyarbakır pilot bölge seçilip 18 Temmuz 2003'te ilk kredi verilmişti. Prof. Dr. Aziz Akgül, 18 Temmuz 2003-20 Temmuz 2004 tarihleri arasındaki bir yıl içinde 800 kişiye mikrokredi kullandırdıklarını anlatıyor. 800 kişiye 415 milyar lira verilmiş. Dağıtılan krediler 100 milyon lirayla 750 milyon lira arasında değişiyor. Milyonlarla hayatların değişebileceğinin göstergesi bu. Kimi aldığı bu sermayeyle 'elişi', kimi yemek yapıp satıyor. Krediyle çamaşır makinesi alıp, çevre lokantaların örtülerini yıkayanlar da var. 70 çeşit iş yapan varmış. Kadınlar, taksitleri haftalık olarak kapılarına gelen proje sorumlularına ödüyor. Bir yılda tahakkuk eden kredide geri dönüş yüzde 100. İlk krediyi ödeyen, ikinci krediye alıyor. Prof. Dr. Aziz Akgül \"Fakirin fakiri kadınları, iş kadını yapmak, hedefimiz\" diyor. Bu yüzden 'sermaye birikimi modeli' olarak adlandırıyor. Hâlâ şüphe duyanlara şunu sormak gerekiyor, 200-500 milyon lirayla hayatı kurtulabilecek fakirin fakiri kadınları hangi banka muhatap kabul eder de, kerdi verir, sonra kredinin taksitlerinin peşine düşer? ","label":"economy"} +{"text":"YATIRIM FONLARI VE BONO ABD'de işsizlik ve stand-by piyasaları coşturacak... Hükümet IMF ile üç yıllık bir stand by imzalanması niyetini belli etti. Bu hafta dolar kurunun 1 milyon 450 binin altına gevşemesini ve borsanın da 20 bin seviyesini test etmesini bekliyoruz SONGÜL HATISARU \/ Finans atölyesi ABD'de hızlı bir faiz artırımı sürecine girilebileceği ihtimali ve yılın ilk 5 ayında, yıl sonu hedefini aşan cari açıktaki büyüme endişesiyle yüksek seyreden dolar kuru, geçen cuma günü 15 bin lira birden düşerek 1 milyon 455 bin liraya geriledi. ABD Çalışma Bakanlığı'nın, tarım dışı sektörlerde istihdam edilenlerin sayısının temmuz ayında beklentilerin çok altında sadece 32 bin kişi arttığını açıklaması dolara değer kaybettirdi. ABD'de beklentiler temmuz ayında 200 - 250 bin kişinin istihdama katılması yönündeyken gerçekleşmenin 32 binde kaldığının anlaşılması üzerine uluslararası piyasalarda euro dolar karşısında değer kazandı. Euro dolar paritesi 1.2050 seviyesinden çok hızlı bir şekilde 1.2260 düzeyine yükseldi. Yurtdışı piyasalarda değer kaybeden dolar yurtiçinde de geriledi. Bu gelişme yanısıra hafta sonunda da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın Türkiye'nin, IMF ile 2005 ve sonrasında mutlak suretle stand - by anlaşması yapacağını açıklaması bu hafta piyasalar üzerinde son derece olumlu rüzgarlar estirecektir. Piyasanın endişesi ortadan kalktı Geçen cuma akşamı ve cumartesi günü sürpriz bir şekilde Başbakan Erdoğan ve Babacan'ın, Türkiye'nin IMF ile 3 yıllık bir stand - by anlaşması imzalayacağını açıklaması bu haftaya damgasını vuracak. Son edindiğimiz duyumlara göre yeni ekonomik programın henüz makro çerçevesi tamamlanmamış olmasına karşın teknik düzeyde IMF ile uyumlu bir şekilde bitirilen haftanın sonunda böyle bir açıklamanın yapılması piyasalarda, 'IMF ile anlaşma olacak mı endişelerini' ortadan kaldırdığından özellikle borsada ciddi bir hareket beklenebilir. Bu hafta içerisinde borsanın 20 bin seviyesini test etmesini beklemek çok büyük bir hayal olmayacaktır. Merkez, yeni bir faiz indirimine gidebilir Cuma günü Merkez Bankası (MB) yayınladığı enflasyon görünüm raporunda kotasyon indirimi için yeni ekonomik programa ve IMF ile yapılacak görüşmelere ilişkin belirsizliklerin ortadan kalkmasının gerekliliğinin sinyalini vermişti. Hafta sonunda Başbakan Erdoğan ve Ali Babacan'ın yaptığı açıklamalarla, bahsedilen belirsizliklerin ortadan kalktığını düşünüyoruz. Dolayısıyla MB'de çok kısa bir süre içerisinde yeni bir kotasyon indirimine gidebilir. Bu indirimde uzun bir süredir bekleyen bono piyasasına olumlu yansır. Fakat büyük çaplı bir kotasyon indirimi de beklemiyoruz. Çünkü yine enflasyon görünüm raporunda dikkat çekildiği üzere iç talepteki canlanmadan kaynaklanan büyük cari işlemler dengesi açığı MB'nin kotasyon indirim konusundaki iştahını frenleyebilir. Dolayısıyla borsadaki olumlu hareket bono piyasasına gerek MB'nin tutumu gerekse bu haftaki yüklü itfalar nedeniyle sınırlı kalabilir. Son dört ayın zirvesi İşsizlik rakamlarının ABD'de ekonomik büyümenin beklenenden daha düşük olduğuna işaret ediyor olması gelişmekte olan ülke piyasalarında çok olumlu bir haber olarak algılandı. Nitekim uluslararası Yatırım Bankası JP Morgan ABD'deki istihdam rakamlarının ardından Türk ve Brezilya tahvillerinin portföyleri içindeki payını piyasada değeri düzeyine yükselttiğini açıkladı. Türkiye'nin 2030 vadeli tahvilinin fiyatı yaklaşık 2 puan artarak 132 dolarla son 4 ayın en yüksek seviyesine yükseldi. Öte yandan petrol fiyatlarının hızlı şekilde yükselmesinin en büyük nedenlerinden birisi olan Yukos'un yargı sürecinde Rus yönetimine karşı bir başarı elde etmesi bu hafta petrol fiyatlarının da bir miktar gevşemesine olanak verebilir. İhalelere yüksek katılım bekliyoruz Hazine bu hafta 6.16 katrilyon lirası piyasaya olmak üzere yapacağı 7.95 katrilyon liralık itfasını karşılamak için üç ihale açacak. Olumlu IMF haberine karşın faizde ihaleler nedeniyle gevşeme sınırlı kalabilir. Bu hafta bono piyasası ihale sonuçlarını beklerken, gözünü de FED toplantısına çevirecek. Aynı zamanda MB'den gelebilecek olası bir kotasyon indirimi de yakından takip edilecek. FOMC faiz artıracak mı? IMF haberinin etkisiyle ihalelere katılımın yüksek olmasını ve Hazine'nin ağustos ayında itfasının altında borçlanma stratejisinin sürmesi nedeniyle ihaleler sonrasında faizlerde gevşeme yaşanmasını bekleniyor. Salı günü FED'in yapacağı FOMC toplantısı (Açık piyasa işlemleri) öncesinde gelen işsizlik verileri ABD'de faiz artırım sürecinin çok da hızlı olmaması gerektiğine işaret ediyor. Ancak yine de yarın FED'in 25 baz puan faiz artırımı yapması bekleniyor. Fakat bu gelişme daha önce fiyatlandığından piyasalar üzerinde olumsuz bir etki yaratması beklenilmiyor. ","label":"economy"} +{"text":"Kavaklıdere Şarapları, farklı bölge ve üretim yöntemlerini içeren; İstanbul'dan Kapadokya'ya oradan da Ankara'ya; şarabın keşfedilişinin öyküsünü sunuyor 16 Ağustos'ta başlayacak ve 17 Ekim'e kadar düzenlenecek Kavaklıdere 75.Yıl Bağbozumu Gezileri, Kavaklıdere Şarapları'nın Ankara Akyurt ve Kapadokya'daki üretim tesislerine ve bağlarına yapılacak. Hafta içi ve hafta sonunu içeren keyifli ve lezzetli bir yolculuğu kapsayacak Kavaklıdere Bağbozumu Gezileri sırasında şarabın üzümden kadehe yolculuğunu doğal ortamında adım adım yaşarken, tesislerin bünyesinde yer alan bağlarda, şarap servisi eşliğinde bağcılık konusunda bilgiler edinilebilecek. Bu yıl, 75. yaşını kutlayan Kavaklıdere'nin, ürün yelpazesine ait farklı şaraplarını uzmanların eşliğinde tatma, bu şarapların özellikleri ve yemek-şarap eşleşmeleri konularında detaylı bilgiye sahip olma fırsatını yakalamak da mümkün olacak. 1929'DAN GÜNÜMÜZE UZANIYOR Kavaklıdere Şarapları, 1929 yılında, Cenap And tarafından, Ankara'nın o dönemler geniş bağları ile ünlü Kavaklıdere semtinde kurularak, Türkiye'nin en eski ve ilk özel sektör şarap firması olarak üretime başladı. Kavaklıdere Şarapları, şarapçılığın ana temeli olan 'toprak-klima-üzüm cinsi' uyumuna sadık kalarak, Anadolu'nun yüzyıllardan süzülerek günümüze ulaşmış, özgün ve şarapçılıkta potansiyeli olan üzüm cinslerini yaşatıp yaygınlaştırmayı, bu üzümlerden şarap üretmeyi ve dünyaya tanıtmayı ilke edindiğini açıklıyor. Kavaklıdere, 1987 yılından beri Ankara Akyurt'taki modern teknolojiyle donatılmış üretim, depolama ve şişeleme tesislerinde faaliyetini sürdürüyor. Yeni tesis, yeniden kurulan 200 dönüm 'Kalecik Karası' bağları içinde. 450 dönümlük bir arazi üzerinde bulunan entegre tesis, kapalı alanı 20 bin metrekare. Saatte 20 ton üzüm işleme kapasitesi, 13.5 milyon litre şarap depolama ve saatte 8 bin şişe doldurma kapasitesi var. Kavaklıdere, üzüm suyu da dahil olmak üzere 30 çeşit ürünüyle üretiminin yaklaşık yüzde 20'sini ihraç ediyor. İstanbul'dan günübirlik turlar 100 milyon lira Günübirlik (pazarları) bağ bozumu turları eylülde başlıyor. Hareket Güzergahı: İstanbul-Ankara (Akyurt Üretim Tesisleri)-İstanbul. Tur tarihleri: 5 Eylül, 19 Eylül, 10 Ekim. Sabah 07.00 Avrupa yakasından 07.30 Anadolu yakasından yola çıkılıyor. 13.00'te Kavaklıdere Şarapları Akyurt Tesisleri'ne varılıyor. Üretim tesisleri turu, bağ gezisi, şarap tadımı, 'Kale'de şarap eşliğinde barbeküden sonra 18.00'de İstanbul'a dönülüyor. Kişi başı katılım ücreti 100 milyon lira. Kredi kartı da geçiyor. ","label":"economy"} +{"text":" Starbucks Coffee Ankara'da açılıyor Tüm dünyada kahveyi bir yaşam tarzı olarak benimseyenlerin değişmez tercihi Starbucks Coffee, farklı ve egzotik kahve lezzetlerini, İstanbul'dan sonra Ankara'da da sunmaya hazırlanıyor. Starbucks'ın Türkiye lisansörü Shaya Kahve A.Ş. tarafından yeni mağazalar Ankara'nın gözde yaşam merkezlerinden Arjantin Caddesi ile Armada Alışveriş ve İş Merkezi'nde ağustos ayı sonlarında açılacak. Fenerbahçe'den jean markası Fenerbahçe Spor Kulübü TMT Tekstil ve Dış Ticaret ile sözleşme imzalayarak, jean markası j*fb'yi yarattı. Tüm Fenerium mağazalarında satışa sunulacak olan j*fb markalı ürünler, 2005 yılından itibaren de tüm Avrupa ve ABD genelinde pazarlanmaya başlanacak. Erkek, bayan ve çocuk olmak üzere üç ayrı grupta hazırlanan j*fb koleksiyonunda oldukça renkli ve taraftarı yakından ilgilendiren modeller bulunuyor.'Striker Serisi'nde yer alan '6 - 0 Modeli' Galatasaray ile oynanan ve Fenerbahçe lehine sonuçlanan 6 - 0 skorlu maçı simgeliyor. SmartPro'dan bin kişiye bilişim bursu Bilişim alanında sertifikasyon eğitimleri veren ve Cebit Bilişim Fuarı'nda standıyla yer almaya hazırlanan SmartPRO, farklı bir kampanya ile tüketicilerin karşısına çıkacak. SmartPRO, Kariyer.NET ile yaptığı işbirliği sonucunda bin kişiye tam burslu olarak Microsoft ve Cisco Systems sertifikasyonlarına ön hazırlık eğitimleri verecek. Kampanyanın tanıtımı, Bilişim Fuarı'ndaki 4 ve 244 numaralı standında yapılacak. Eğitimlere katılanlar; bilgisayar ağları, bilişim sistemleri, Microsoft sunucu çözümleri ve binlerce bilgisayardan oluşan dev kurumsal sistemler hakkında bilgi sahibi olacak. Penti 'IF' Hazır Giyim Fuarı'nda Marks&Spencer, H&M, Adria, Zara, Lindex, Metro gibi dünyaca ünlü marka ve zincir mağazalara ürün veren Öğretmen Çorap\/ Penti, 'IF Uluslararası İstanbul Hazır Giyim Fuarı''nda yer alacak. 19 ve 21 Ağustos tarihleri arasında Beylikdüzü TÜYAP'ta açılacalacak olan fuarda Penti kadın çorabı ve dikişsiz iç çamaşırı ürünleri ile katılacak ve 2004-2005 Sonbahar\/Kış sezonu için özel tasarlanmış birbirinden güzel ürünlerini yabancı alıcıların beğenisine sunacak. Japon ekonomisinin performansı düştü Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Japonya, 2004 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 0.4 oranında büyüdü. Hükümet Bürosu tarafından açıklanan büyüme verileri, Japonya'dan daha yüksek bir performans bekleyen ekonomi uzmanlarının tahminlerinin altında kaldı. Ancak ekonomistler, Japonya ekonomisinde büyümenin yılın kalan kısmında artarak süreceğini tahmin ediyor. Japonya'nın gayri safi milli hasılası yılın ilk çeyreğinde yüzde 1.6, geçen yılın son çeyreğinde ise yüzde 1 oranında büyüme gerçekleştirmişti. Euro ülkeleri yüzde 0.5 büyüdü Avrupa Birliği'nin (AB) ortak para birimi Euro'yu kullanan 12 ülke ekonomisinde 2004'ün 2'nci çeyreğinde, ilk çeyreğe göre ortalama büyüme, yüzde 0.5 olarak gerçekleşti. Birliğin istatistik ofisi Eurostat'ın açıkladığı rakamlara göre Euro ülkeleri içinde Fransa yüzde 0.8 ekonomik büyümeyle ilk sırayı alırken Almanya, Euro ortalaması kadar büyüyebildi. Euro bölgesinin 3'ncü büyük ekonomisi İtalya ise sadece binde 3 oranında büyüme kaydedebildi. Ekonomistleri asıl şaşırtan büyüme rakamları ise Hollanda'dan geldi. Geçmiş yıllardaki performansının aksine binde 2 büyüyebilen Hollanda, zayıf rakamlar açıklayan Yunanistan ile birlikte Euro bölgesinin ortalama büyümesinin düşmesinde etkili oldu. Yeni katılan ülkelerle birlikte 25 devlete ulaşan AB'de ise ortalama büyüme binde 6 oranıyla, Euro bölgesinden daha yüksek oranda gerçekleşti. ABD'den rekor dış ticaret açığı ABD'nin haziran ayı dış ticaret açığı 55.8 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı. Wall Street uzmanlarının beklentisi de, dış ticaret açığının artması yönünde olmakla birlikte, 47 milyar dolarlık rakamlar telaffuz ediliyordu. Ticaret Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, haziranda ABD'nin ihracatı yüzde 4.3 düşerek 92.8, ithalatı ise yüzde 3.3 artarak 148.6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bakanlık ayrıca mayıs ayına ait dış ticaret rakamlarını revize etti. Daha önce 46 milyar dolar olarak açıklanan mayıs ayı dış ticaret açığı, 900 milyon dolar artırılarak 46.9 milyar dolar olarak düzeltildi. ABD'nin uzun süredir parasını serbest bırakması için baskı yaptığı Çin ile ticaretinden oluşan açık ise 14.2 milyar dolarlık rekor seviyeye yükseldi. Türk turizminin geleceği çok parlak Merkezi Antalya'da bulunan THY ve Lufthansa Havayolları'nın ortaklığı ile kurulan Sun Express Havayolları'nın Genel Müdürü Paul Schwaiger, Türkiye'nin turizmde iyi yolda olduğunu belirterek 'Türk turizminin geleceği çok parlak' dedi. Sun Express'in Avrupalı büyük tur operatörleri ile çalıştığına işaret eden Schwaiger, büyük tur operatörlerinin, Türkiye'de çok güzel otellerin bulunduğunu, hizmet kalitesinin iyileştiğini, fiyatlarının da başta İspanya olmak üzere diğer turizmde rakip ülkelere göre daha ucuz olduğunu, bu nedenle Türk turizminin çok büyüyeceğini söylediklerini kaydetti. TÜRK İNSANI SEVECEN Schwaiger, Türk turizminin büyümesinde en büyük etkenlerden birinin Türk insanının sıcakkanlı ve sevecen olmasından kaynaklandığını vurguladı. Antalya'da kış turizminin gelişmesine Sun Express Havayolları'nın destek verdiğini ifade eden Schwaiger, Almanya'da dağıtılmak üzere, ''Kışın Antalya'da ne yapabilirsiniz?'' konulu 1 milyon adet broşür bastırdıklarını bildirdi. Alman Bild'den Öger'e övgü Öger Tours'un sahibi Vural Öger, Alman Bild gazetesinin kazananları arasına girdi. Almanya'nın önde gelen turizm şirketlerinden Öger Tours'un sahibi olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Avrupa Parlamentosu milletvekili Vural Öger (62), Alman Bild gazetesinin kazananları arasına girdi. Gazetenin birinci sayfasında her gün yayınlanan ''kazanan ve kaybeden'' bölümünde kazanan kişi olarak gösterilen Öger ile ilgili yorumda, ''Avrupa'nın böyle işadamlarına ihtiyacı var'' denildi. Öger'in bugüne kadar milyonlarca turisti memnun ettiği, şimdi de ''daha iyi bir Avrupa'' için mücadele ettiği belirtilen yorumda, Alman vatandaşı olan Türk kökenli işadamının, gelecekte tecrübelerini Avrupa Parlamentosu'nun Dış İlişkiler Komisyonu'nda göstereceği kaydedildi. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in isteği üzerine SPD milletvekili adayı listesinde 10. sırada yer alan Öger, 13 Haziran'da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerini kazanmıştı. Büyük birleşmede olumlu adım atıldı Birleşmek için kolları sıvayan Japonya'nın en büyük bankalarından UFJ Holding ve Mitsubishi Tokyo Financial Group (MTFG), ön anlaşma imzaladıklarını açıkladılar. Evlilik gerçekleşirse MTFG, 1.74 trilyon dolar aktifle Citibank'ı da geride bırakarak dünyanın en büyük bankası olacak. Perakende pazarında orta ve küçük firmalara kredi desteği ile tanınan UFJ ile uluslararası faaliyetleri kuvvetli olan Mitsubishi Tokyo'yu bir araya getirecek olan evlilik MTFG'ın hissedarlardan eleştiri alıyor. Hissedarları tarafından gelecekte finansal pozisyon ve yapılacak yatırımlar konusunda soru yağmuruna tutulan MTFG, UFJ'i yaşadığı finansal krizden kurtarmak için 6.3 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor. MTFG, anlaşmanın bir an önce imzalanmasını ve UFJ'in borçlarının kapatılmasını istiyor. Deutsche Telekom 2004'ü karlı bitirecek Almanya'nın telekomünikasyon devi Deutsche Telekom, yaşadığı düşüş döneminden hızla çıkıyor. İkinci üç ayda 1.7 milyar Euro kar açıklayan şirket, yılsonunda karlılığını geçen yıla oranla yüzde 100 büyütmeyi planlıyor. Deutsche Telekom'un CEO'su Kai-Uwe Ricke, 2004'un ilk altı ayında cirolarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.4 artış göstererek 27,2 milyar Euro'ya çıktığını söyledi. 2002 yılında 24.6 milyar Euro ile Avrupa tarihindeki en yüksek zararı açıklayan Deutsche Telekom, 2003 yılında alınan sıkı tasarruf önlemleri ile zararını 1.25 milyar dolara kadar indirmeyi başarmıştı. ","label":"economy"} +{"text":"68 ülke Türkiye’de mülk sahibi oldu YUNANLILAR ve Almanlar başta olmak üzere Yeni Zelanda’dan Norveç’e, Endonezya’dan Meksika’ya kadar dünyanın dört bir yanından 68 ülkenin vatandaşı bugüne kadar Türkiye’nin 70 ilinde 42 bin 884 adet mülk edindi. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Yabancı İşler Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘14 Temmuz 2004 tarihi itibariyle Yabancı Gerçek Kişilerin Türkiye Geneli İstatistik Raporu’na göre, Türkiye’de gayrimenkula yatırım yapan yabancı sayısı 44 bin 740 oldu. Bugüne kadar yabancıların Türkiye’den aldığı gayrimenkullerin toplam alanı 273 milyon 408 bin 392 metrekare. Bunlardan binalı-meskenli alanların büyüklüğü 1 milyon 664 bin 693 metre kare, arsa\/arazi büyüklüğü 269 milyon 412 bin 197 metrekare, bağımsız bölüm alanı da 2 milyon 331 bin 492 metre kare olarak ölçüldü. Türkiye’de gayrimenkulu olan yabancıların yaklaşık yüzde 33’ünü Yunanlılar oluşturuyor. Halen Türkiye’de 14 bin 418 Yunan vatandaşının 12 bin 535 adet taşınmazı bulunuyor. Bursa, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere Türkiye’nin 26 şehrinde gayrimenkul sahibi Yunan vatandaşlarının büyük bir bölümü ise Türk asıllı. 11 bin 27 adet gayrimenkula sahip 11 bin 595 Alman vatandaşı da Türkiye’de mülk ediniminde Yunanlıları izliyor. Yunanistan ve Almanya’nın ardından gayrimenkulda Türkiye’ye yönelen diğer ülkeler arasında Suriye, İngiltere, Avusturya, Hollanda, Fransa, Belçika, İtalya ve KKTC vatandaşları başı çekiyor. Yabancıların aldığı toplam 273 milyon 408 bin 382 metre karelik alanın yaklaşık yüzde 90’ı da Suriyelilere ait bulunuyor. Suriyelilerin başta Hatay, Adana ve Kilis olmak üzere toplam 245 milyon 582 bin 163 metrekarelik gayrimenkulu bulunuyor ","label":"economy"} +{"text":"Sigara üreticisi bizim cebimizden efelik yapmasın MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, ‘Yeni vergi sistemi ile sigara şirketleri benim cebimden efelik yapamayacak’ mesajı verdi. MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, sigarada vergilendirme sistemini değiştirdiklerini ve maktu vergi koyduklarını bildirdi. Resmi Gazete'de yayımlanan sigorta ÖTV artışı ile ilgili soru üzerine Unakıtan, sigaranın harman durumuna göre sınıflandırma yaptıklarını söyledi. Türk tütününü fazla kullananlardan daha az, yabancı tütünü fazla kullanandan fazla olmak üzere yeniden yapılandırdıklarını anlatan Unakıtan, şöyle konuştu: ‘Harman durumuna göre sınıflandırma yaptık, orda açıklandı. Maktu vergiler daha önce daha azdı şimdi maktu vergilere ağırlık verdik, nispi vergileri azalttık. Bununla ilgili bir kanun çıkartmıştık zaten. O kanun doğrultusunda bu uygulamayı yaptık. Sigarada vergi yüksektir her zaman. Daha önce fiyatlar düştüğü zaman, benim vergiden gidiyor. Benim vergiden yüzde 70 gidiyor, sigara üreticilerinden yüzde 30 gidiyor. Yani yapılan indirimi benim cepten yapıyor, öyle numara olmaz. Şimdi herkes kendi cebinden, indirim yapsa da yapmasa da. Ama bizim cebimizden kimse efelik yapmasın.’ Sigarada verginin bundan sonra da maktu ağırlıkta devam edeceğini belirten Unakıtan, Türkiye'de en pahalı sigaranın 2 euro, Avrupa da 5 euro, ABD'de 8 euro olduğunu ve Türkiye'de sigaranın hala çok ucuz olduğunu söyledi. ","label":"economy"} +{"text":"ANKARA - Türk Hava Kuvvetleri'nin personel ve kargo taşıma başta olmak üzere birçok alanda kullandığı Casa uçaklarının uçuşları, kuyruklarındaki dikey denge problemi nedeniyle durduruldu. Geçtiğimiz yıllarda 3'ü art arda düşen ve 40'a yakın askeri personelin yaşamını yitirmesine neden olan Casa'ların pilotların isteği ile teknik incelemeye alındığı öğrenildi. Teknik inceleme sonunda uçakların genelinde dikey denge sorunu olduğu ve sorunun giderilmesi için bazı bölümlerin değişmesi gerektiği tespit edildi. Yetkililer, Türk Havacılık Sanayi (TAİ) tesislerinde üretilen uçakların yedek parçalarının Endonezya'dan getirileceğini ve sorunun giderilmesinin iki haftayı bulabileceğini ifade ettiler. Bu çerçevede acil durumlardaki kontrollü uçuşlar dışında 15 gün boyunca Casa'ların 'zorunlu' mola verecekleri belirtildi.","label":"economy"} +{"text":"'Beyaz Saray' kursu ABD'de birçok önemli siyasetçinin yetişmesine katkıda bulunan 'Beyaz Saray' eğitim programına katılanlar, Türkiye'de incelemelerde bulunuyor Ayça Atay ABD'nin gelecekteki siyasetçi kadrosunu oluşturmak üzere, Beyaz Saray'da özel eğitime tabi tutulan bir grup genç, incelemelerde bulunmak üzere Türkiye'ye geldi. White House Fellows (Beyaz Saray Stajyerleri) adlı eğitim programında yer alan grup, önceki gün Fener Rum Patrikhanesi'ni ziyaret etti. Grup, dün de Ankara'ya giderek ABD Büyükelçiliği ve Türk yetkililerle temaslarda bulundu. Program çerçevesinde, farklı mesleklerden seçilen başarılı gençler Beyaz Saray'da bir yıl süreyle özel eğitime tabi tutuluyor. Stajyerler, bu süre zarfında bir bakan ya da üst düzey bürokrata bağlı olarak çalışıyor; ABD'nin önde gelen siyasetçi, bürokrat, medya ve özel sektör yöneticileriyle ülke ve dünya sorunlarını tartışıyor. Grup üç kez ABD Başkanı'yla da bir araya geliyor. 'İşkence korkunç bir şey' Türkiye'ye gelen grup, asker, doktor, avukat ve özel sektör yöneticilerinden oluşuyor. Grup üyelerinden George Pivik, Amerikan Kara Kuvvetleri'nde binbaşı. Beyaz Saray'ın İç Güvenlik Danışmanı'nın özel asistanlığını yapan Pivik, daha önce Pentagon'da siyasi analist ve stratejist olarak çalışıyordu. Bir dönem, Bosna Hersek'in Srebnica kentindeki ABD kuvvetlerinin komutanlığını yapan Pivik, Irak'tan medyaya yansıyan işkence görüntüleriyle ilgili de \"Korkunç bir şey. Bu gibi olaylar bireysel düzeyde başlar ama sorun olayın ucunun emir komuta zincirinde nerelere dayandığıdır. Bu görüntüleri televizyonda gördüğüm akşam, Pentagon'daki bir arkadaşımı aradım ve 'Bana bunun doğru olmadığını söyle' dedim\" diye konuştu. Powell da onlardan BEYAZ Saray Stajyerleri adlı eğitim programının direktörü Jocelyn White, 1965'te dönemin ABD Başkanı Lyndon Johnson tarafından oluşturulan programın çok sayıda önemli siyasetçinin yetişmesine katkıda bulunduğunu söyledi. White, ABD Dışişleri Bakanı Powell'ın da gençliğinde bu programın müfredatından geçtiğini kaydetti. Stajyerler, Ankara'nın ardından gidecekleri Polonya ve Rusya'da incelemelerde bulunacak ve izlenimlerini bir raporda toplayacak. ","label":"politics"} +{"text":"Kürtçe konuşmaya gözaltı Diyarbakır Bağımsız milletvekili adayı Fırat, Lice’de seçmenlere Kürtçe konuşma yapınca gözaltına alındı. Fırat’ı 8 saat sonra mahkeme serbest bıraktı FARUK BALIKÇI Diyarbakır DHA Diyarbakır Bağımsız Milletvekili adayı Abdülmelik Fırat, Lice ilçesinde seçmenlerine yönelik Kürtçe konuştuğu için polis tarafından gözaltına alındı. AP ve DYP’den Erzurum milletvekiliği yapan Şeyh Sait’in torunu Fırat, 3 Kasım için Diyarbakır’dan bağımsız milletvekili adayı oldu. ‘Selam’ dedi ve... Aynı zamanda HAK - PAR’ın Genel Başkanlığı’nı da yapan Fırat, dün Lice’deki mitinginde Kürtçe bir konuşma yaptı. Konuşmasına Kürtçe’de \"selam\" anlamına gelen \"sılav\" kelimesiyle başlayan Fırat’ın izleyen polisler, Kürtçe konuştuğu gerekçesiyle seçmenlerin yanında gözaltına aldı. Savcılığa sevk edilen Fırat, izinsiz gösteri yaptığı gerekçesiyle tutuklanma talebiyle hakimliğe gönderildi. Nöbetçi Mahkeme Fırat’ı 8 saat sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. ‘Devam edeceğiz’ HAK - PAR Genel Başkan Yardımcısı Şeyhmus Demir, Kürtlerin yaşadığı bir yerde Fırat’ın doğal olarak Kürtçe konuştuğunu ancak gözaltına alındığını belirterek şunları söyledi: \"AB uyum yasalarında Kürtçe’nin serbestliğinden bahsederken, diğer yandan Kürtçe merhaba diyen adayımız gözaltına alınıyor. Biz her zaman her yerde Kürtçe konuşmaya devam edeceğiz. Bu uygulamayı kınıyoruz. Fırat’ın akibetinden kaygı duyuyoruz.\" ","label":"politics"} +{"text":"Çiçek’ten bakana: Hepimiz Aleviyiz Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın Alevi Zirvesi toplama önerisine partisi AKP’den tepki geldi. AKP Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek, Türklerin Müslümanlığı Hz. Ali taraftarlarından öğrendiklerini belirterek, zirvenin birliği zedeleyeceğini savundu. Çiçek, \"Türklerin tamamı Hz. Ali taraftarı olmuştur. Yani Alevidir. Farklılık olmayan yerde farklılık yaratmak yanlış\" dedi. Eski Diyanet İşleri başkan yardımcılarından olan Çiçek, Aydın’ın açıklamasını değerlendirirken, bilimsel noktadan uzak, tarihi realitelere müracaat etmeden olayları çözmenin tehlikeli olduğunu vurguladı. Çiçek, Türklerin Ortaasya’dan Anadolu’ya gelirken birinci ve en önemli kolunun Oğuz boyu olduğunu anlatarak, şu görüşlere yer verdi: \"Bu boy, Arap ordularının kendi inandığı değerlere yakın savaş kuralını uyguladığını görmüş ve Arap ordularının yanında yer almış. İranlılara galip gelmişler. Yani Türkler Müslümanlığı Abbasilerden öğrenmişler. Abbasiler, Emevilerle mücadele vererek, kendi varlıklarını siyasi platformda Hz. Ali taraftarı olarak sürdürmüşlerdir.\" ","label":"politics"} +{"text":"CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dünkü grup toplantısında hükümetin Anayasa değişikliği paketinde kadın - erkek eşitliğine yönelik düzenlemeden geri adım attığını savundu. Zaten varolan eşitlik hükmünün \"kadın - erkek eşittir\" cümlesiyle tekrarladığını vurgulayan Baykal şöyle konuştu: \"Onu bunu kandırmanın bir anlamı var mı? Bu ne bu! Niye oraya sen 'Alevi - Sünni eşittir', diye yazmıyorsun, onu da yaz bari. Malumu ilan edip madde ekliyorlar. Bu sınav sizin iç yüzünüzü ortaya koydu. Hani nerede sizin gerçek ilericiliğiniz?\" Anayasa değişikliklerinin, AB'nin siparişleriyle yapılmasını içine sindiremediğini belirten Baykal, \"TBMM siparişle çalışan fason üretim yapan bir ticari kuruluş değil, özgür iradesi olan bağ��msız bir siyasi organ\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"HUKUKÇULARA GÖRE ulusal güvenlik gerilimi Tartışma yeri parlamentodur Prof. Dr Bakır Çağlar: Bu konuda üç ayrı nokta var; birincisi Türkiye’de asker bürokrasisi siyasi oyunun aktörlerinden biridir ve bu rolü kurumsallaştıran da MGK’dır. Repliklerde her zaman ulusal konsept var. Kriz dönemlerinde ise asker baş aktör oluyor. Burada altının çizilmesi gereken nokta, AB askeri bürokrasinin siyasi karar mekanizmalarının üzerinde etkisinin azaltılmasını istiyor. İki; ulusal güvenlik konseptini belirleyen \"Milli Siyaset Belgesi\"dir. Bu belgeden de hükümet sorumludur, askeri bürokrasi değil. Tartışma yeri de, parti kongresi değil parlamentodur. Yani Yılmaz \"Milli Siyaset Belgesi\"nde tanımlanan güvenlik konseptinden sorumludur. Üçüncüsü; eğer bir tartışma açılacaksa, askeri bürokrasinin bunu MGK’da tartışması gerekir. Bu tartışma, Türkiye’yi yeni bir krize götürür. Hangi komutan ‘onursuz’ der? Prof. Dr. Süheyl Batum: Ulusal güvenliğin kapsamı tartışılabilir, ama hukuksal anlamda tartışılması gereken bu konu ciddi kişilerin ele alacağı ve tartışabileceği bir konudur. Yoksa ne istedikleri, neyi kastettikleri ve yarın ne söyleyecekleri belli olmayanların konuşmalarıyla bir yere varamayız. Asker siyaset yapamaz, yapmamalı. Ama siyasetçinin siyaset yapmadığı ülkede herkes siyaset yapar. Dünyanın neresinde siyasetçiler çıkıp \"Biz on senedir hiçbir şey yapamıyoruz\", Başbakan’ı çıkıp \"Çok ayıp etti, bu hükümet çok iyi gidiyor\", Genelkurmay Başkanı da çıkıp hukuken bağlı olduğu insanlara \"Onursuz\" der? Hangi ülkede bu yapılır? Bunların neresinden tutacaksın? Kimin arkasında duracaksın? Milli güvenlik mutlaka tartışılmalı, ama ciddi insanlarla... Uygulayıcılar siyaset yapmaz Prof. Dr. Doğu Ergil: Askerliğe ilişkin yasalar, askerin siyaset yapamayacağını yazar. Demokrasilerde de güvenlik siyasetini siyasetçiler belirler, askerler uygularlar. Bir toplumun nasıl yönetileceğini belirleyen siyasetçilerdir. Uygulayıcılar siyaset yapmaz. Türkiye’de bunun aksi olmuştur. Türkiye seçilmişlerin siyaset yaptığı değil, bürokrasinin siyaset yaptığı konumdaki bir ülkedir. Az gelişmişliğin ve ne kadar demokratik olduğunun göstergelerinden biridir. Kendilerine yetki verilmiş olanların siyaseti belirlemeleri, yetkili ve sorumlu olanlar yerine sorumsuzlar siyaset yapmaya kalkınca bir ülkede şeffaflık olmuyor. Yılmaz’ın bu sorunu dile getirmesi yerinde, ancak geçtir. Kendisi bu anlamda inandırıcılığını yitirmiştir. Tartışma yerindedir, sürdürülmelidir ve doğal sonucuna da vardırılmalıdır. Çünkü güvenlik sadece bir asayiş meselesi değildir. Asker duygusal davranmıştır Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu: Asker Mesut Yılmaz’ın açıklamasının muğlaklığına yönelik açıklama yapmıştır, ama açıklamasını gereğinden fazla bir hassasiyet olarak görüyorum. Niye sadece savunma ile ilgili kadrolar ulusal güvenlikten alınmaktadırlar, onu da anlamış değilim. Çünkü ulusal güvenlik, nasıl tanımladığınıza bağlı. Ulusal güvenlik siyaset biliminde bir ulusun, refahı ve kendi mutluluğunu arama özgürlüğünün zedelenmeksizin korunması anlamını taşıyor. Savunmayı ön plana çıkartmak ulusal güvenliği daraltıyor. Askerin duygusal davranmasına neden olan şey, Türkiye’nin önünde bir engelmiş gibi kendilerinin lanse ediliyor olduğu iması edinmiş olmalarındandır. Siyasette boşluk olmaz. Türkiye iyi yönetilmiyor. Türkiye’yi iyi yönetemiyorsanız, birileri Türkiye’yi yönetmek için kendilerine olanak çıktığını düşünür ve o boşluğu doldurmaya kalkarlar. MGK’nın arkasına saklananlar var Prof. Dr. Rona Aybay: Anayasal açıdan MGK bir karar organı değil, tavsiye organıdır. Karar organı hükümettir, Bakanlar Kurulu’dur. Milli güvenlik dahil, her türlü siyasal karardan ötürü parlamento önünde sorumlu olan organ hükümettir. MGK’nın varlığı darbelerin nedeni değildir. Tam tersine MGK en üst düzeyde askeri ve siyasi iktidarların temasını sağlayan bir organ olarak darbeleri önleyici bir işlev görüyor denilebilir. Ulusal güvenlik konusunda askerlere danışmak devlet adamlarının doğal görevidir, ama siyasal ve tarihsel sorumluluk devlet adamlarının omuzlarındadır. Ama bazı siyasilerimiz uzun yıllar MGK’nın arkasına saklanarak politika yapmayı marifet sandılar. Türkiye’de MGK gibi bir organın varlığına kesinlikle ihtiyaç vardır, ama kompozisyonu değiştirilebilir. Zaten MGK da, asker siyaset yapmasın diye vardır. ","label":"politics"} +{"text":"Talabani korktu, geziyi iptal etti Asker krizini inceleyen Türkiye - ABD Komisyonu'nda, istihbaratın Talabani'nin grubunca verildiği gündeme gelince, Celal Talabani Ankara ziyaretinden vazgeçti NAMIK DURUKAN Ankara Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri Celal Talabani, Süleymaniye'de 11 Türk askerinin ABD askerlerince gözaltına alınmasını araştıran komisyonda, olaya ilişkin istihbaratın kendi grubunca verildiği yönündeki saptamalar üzerine Ankara ziyaretini iptal etti. Talabani'ye üst düzey randevu verilmediği iddia edilirken, KYB iptale gerekçe olarak \"aleyhte oluşan hava\"yı gösterdi. Talabani'nin bu hafta yapacağı Ankara ziyareti önce pazartesiye ertelendi, Dışişleri Bakanlığı ve KYB yetkilileri de gezinin programı üzerinde çalışmalara başladı. Ancak Türk ve ABD'li yetkililerce oluşturularak Süleymaniye baskınını inceleyen komisyon görüşmelerinde, Kerkük Valisi'ne suikast yapılacağı yönündeki istihbaratın KYB tarafından verildiği gündeme geldi. Bu gelişme üzerine de Talabani, kritik Ankara ziyaretini iptal etti. Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın Talabani'ye üst düzey randevu vermediği iddia edilirken, KYB Ankara Temsilcisi Bahruz Galali, \"Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'den bile randevu almıştık. İddialar doğru değil. Asıl iptal gerekçesi, Türk basınında aleyhimize oluşan hava\" dedi. İptal kararından önce Dışişleri Bakanlığı'ndaki görüşmelerde güvenlik endişelerini dile getiren KYB, Ankara'dan koruma önlemlerinin yüksek seviyeye çıkarılması talebinde bulundu. Baskınla ilgili istihbaratı ABD'lilere verdiği ileri sürülen Talabani'nin oğlu Lahor Talabani de Milliyet'in sorularını yanıtlarken iddiaların doğru olmadığını söyledi. Lahor Talabani, \"Baskını duyunca ABD karargâhına gittim, komutanlara 'Böyle operasyon yapmayın, Türkiye'yle ilişkilerimize zarar verirsiniz' dedim. Ama karargâha gitmem, Türk medyasına farklı yansıdı\" diye konuştu. ","label":"politics"} +{"text":"'Sorumlusu ben olmam' Ankara ve Lefkoşa'da gün boyu yapılan toplantıların ardından KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, Dışişleri Bakanı Gül'den, \"Görüşmeler başarısız olursa sorumluluğun kendisine yüklenmemesi\" garantisi aldı... UTKU ÇAKIRÖZER SEFA KARAHASAN Ankara Lefkoşa Türkiye ve KKTC, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın davet mektubundaki şartlar değişmemesine rağmen, 10 Şubat'ta New York'ta yapılacak görüşmelere katılma kararı aldı. Ankara ve Lefkoşa'da gün boyu yapılan toplantıların ardından Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le görüşen KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, \"görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanırsa sorumluluğun kendisine yüklenmemesi\" garantisini aldıktan sonra New York'a gideceğini açıkladı. ABD'den yanıt gelmedi Annan'ın Kıbrıs müzakerelerinin başlatılması için yaptığı davette ortaya koyduğu şartların yumuşatılması için önceki gün ABD Başkanı George Bush ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'dan devreye girmesini isteyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Gül, dün, Washington'un Annan'la yapacağı temasın sonuçlarını bekledi. Geç saatlere kadar Washington'dan bir yanıt gelmezken, Erdoğan ve Gül'ün, bürokratlarla gün boyu yaptıkları değerlendirmeler de, istenen garantiler alınmasa bile KKTC'nin New York'ta masadaki yerini alması ve \"Türk tarafının masadan kaçan taraf olmadığının\" dünyaya gösterilmesi fikri benimsendi. Bu karar kulislerde \"Kriz, New York'a taşındı. Düğüm görüşme masasında çözülecek\" diye yorumlandı. Yaşanan bu gelişmelerin ardından Gül, Denktaş'ı telefonla arayarak, Ankara'nın görüşünü aktardı. New York'a gitmeyi \"tek şartla\" kabul eden Denktaş da, \"Müzakereler tıkanır, masadan kalkmak zorunda kalırsak suçlu konumuna düşmek istemiyorum. Bu sorumluluğunun bana yüklenmemesi için arkamda olacak mısınız?\" diye güvence istedi. Gül'ün garanti vermesinin ardından Denktaş, bugün New York'a gideceğini açıkladı. Denktaş'a New York ziyaretinde Talat, Serdar Denktaş ve Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Ergün Olgun eşlik edecek. Denktaş'tan Soysal sürprizi Cumhurbaşkanı Denktaş, New York'a Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın \"değiştirilmesini\" istediği danışmanı Mümtaz Soysal'ı da götürme kararı aldı. Soysal'ın da heyette yer alacak olması, Erdoğan'ın yakın çevresinde \"görüşmeleri baltalar mı\" endişesine yol açtı. Mektup gitti mi, gitmedi mi? GÜl'Ün önceki gece katıldığı bir programda Annan'a Türkiye'nin de yazılı bir yanıt vereceğini açıklamasından sonra, dün Türkiye'nin itirazlarının dile getirildiği bir mektubun yazıldığı öğrenildi. Erdoğan'ın imzası bulunan mektubun dün akşam Annan'a iletilmek üzere New York'daki Türk Temsilciliği'ne gönderildiği iddiaları ise doğrulanmadı. Mektubun, Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal tarafından Annan'a elden verilmesinin de gündemde olduğu kaydedildi. ","label":"politics"} +{"text":"Clinton bile böyle korunmadı İsrail Başbakanı’nın 10 saatlik ziyareti için olağanüstü güvenlik önlemleri alındı Uyguladığı şiddet yanlısı politikasıyla köktendinci terör örgütlerinin bir numaralı hedefi olan İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un toplam on saat süren Ankara ziyareti için olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Sabah özel uçağı ile gelen Şaron'a yaklaşık iki düzine İsrailli koruma eşlik ederken, bir Türk koruma ordusu da konuk Başbakanı gölge gibi izledi. Ancak yakın markajda olanların İsrailli korumalar olduğu gözlendi. Havaalanından şehre giden güzergâha belirli aralıklarla polis yerleştirildiği gözlenirken, Şaron'un hangisinde bulunduğu belli olmasın diye İsrail bayrağı çekilmiş üç makam arabası kullanıldı. Şehir içinde de geçeceği güzergâhlarda trafik bir süre durduruldu. Bu durum vatandaşların kornalı tepkisine yol açtı. Telefon hatlarını söktüler Öte yandan, Şaron'un Türk Musevi toplumu liderleri ile ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'i kabul ettiği Sheraton Oteli’nin girişine konulan dedektör kapısı da İsrail'den geldi. Şaron'un geldiği özel uçakla getirilen özel kapının taşınması için özel izin alınarak aprona araba sokuldu. Şaron'un kabullerini yaptığı otele üçüncü bir giriş kapısı açılarak, giriş kapısı, garaj ve bu yeni kapı sayesinde üç alternatif giriş yaratıldı. Otel odasının telefon hatlarını söktüren İsrail ekipleri, halıların bile kaldırılmasını istedi. Şaron'un otomobili ise, otelin bar girişine kurulan çadırda muhafaza edildi. Aynı koruma önlemlerinde saat 21.00'de havaalanına giden Şaron'u Ankara Valisi ve Dışişleri Müsteşar Yardımcısı uğurladı. Şaron nasıl korundu 1- Yakın markajda iki düzine İsrailli ve bir o kadar da Türk koruması vardı 2- Özel uçakla geldiği Esenboğa Havaalanı'ndaki Yüksek Şeref Salonu didik didik arandı 3- Hangisinde olduğu anlaşılmasın diye üç ayrı makam arabası kullanıldı 4- Aracına iki zırhlı Land Rover, altı motosiklet ve bir helikopter eşlik etti 5- Sheraton Oteli'nin kapısına İsrail'den getirilen dedektör yerleştirildi Şaron’a İstanbul ve Ankara’da protesto M. AKİF ERDEM İstanbul Bakırköy'de İsrail'i protesto amacıyla gösteri yapmak isteyen yaklaşık 40 kişi gözaltına alındı. Özgürlük Meydanı'nda toplanan, İsrail aleyhinde sloganlar atıp, İsrail ve ABD karşıtı basın açıklaması yapan grup, güvenlik güçlerince dağılmaları yönünde uyarıldı. Direnen grubu önce çembere alan, daha sonra da müdahale eden çevik kuvvet ekipleri, kenetlenerek karşı koymaya çalışan 40 kişiyi gözlem altına aldı. Ankara’da ise Kızılay’daki protesto eylemleri polisin müdahalesiyle olaysız sona erdi. ","label":"politics"} +{"text":"İstifadan dönüş yok ABDULLAH KARAKUŞ AKP'nin Denizli Babadağ adayını beğenmeyerek istifa eden Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, \"İstifamı geri almayacağım\" dedi. Parti yönetiminin \"istifasını geri alacak\" sözlerinin doğru olmadığını belirten Kandoğan'ın istifasıyla AKP'nin sayısı 367'ye düştü. TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın da oy kullanma hakkı olmadığı için oy sayısı 366'ya inen AKP, Anayasayı değiştirecek olan nitelikli çoğunluğun altına inmiş oldu. ","label":"politics"} +{"text":"TRT’de \"Kıbrıs Özel\" adlı programa katılan Başbakan Bülent Ecevit, Kıbrıs görüşmelerinden çekilen ve masaya dönmesi konusunda ABD ve Avrupa’dan yoğun baskı gören KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a seslenerek, \"Her şeye rağmen diyalog sürmeli\" dedi. Ekonomik kriz nedeniyle Türkiye’ye Kıbrıs konusunda baskı geldiği yönündeki iddiaları da yalanlayan Ecevit, \"Türkiye, Avrupa’nın beklediği adımları eksiksiz yerine getirmiştir. Bazen küçük bir söz, programdan vazgeçilebileceği gibi haksız tahminlere yol açıyor. Piyasalarda oluşan güven bunalımının giderilmesi için hükümet üyelerinin çok dikkatli konuşması gerekiyor\" diye konuştu. Ecevit, kabinede revizyon yapılıp yapılmayacağına ilişkin bir soruya da \"Biz revizyonla değil, düzen değişikliğiyle ilgiliyiz\" diye yanıtladı. ","label":"politics"} +{"text":"'Zana'nın Avrupa için sembolik değeri var' TÜRKER KARAPINAR Ankara AB uyum yasaları kapsamında yeniden yargılanan eski DEP milletvekilleri Leyla Zana ve arkadaşlarının tahliye talepleri, 11. duruşmada da reddedildi. DGM'deki duruşmayı çok sayıda Avrupalı gözlemci izledi. Zana'nın annesi ve kızı da izleyenler arasındaydı. Geçen duruşmada alkışlarla protesto eden grup duruşmaya alınmadı. Tahliye istemlerini reddeden mahkeme, duruşmayı 12 Mart'a erteledi. AP adına duruşmayı izleyen Türkiye - AB Karma Parlamentosu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, \"Zana'nın Avrupa için sembolik değerini kimse gözardı etmemeli\" dedi. Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki iyimser havayı duruşmada göremediğini belirten Lagendijk, \"Sanırım artık Türkiye'deki hâkim ve savcıların kendi kararlarını verme zamanı geldi\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Artık, geceleri de uyanıp not alıyor! 5 aydır yolsuzluk dosyalarıyla yatıp kalkan TBMM Araştırma Komisyonu Başkanı Ateş, gerginliğini yürüyüş ve alışverişlerle atmaya çalışıyor SALİHA ÇOLAK Ankara TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanı Azmi Ateş, yaklaşık beş aydır sabahlara kadar süren çalışmaların stresini bermudayla çıktığı sabah yürüyüşleri ve alışverişlerle attığını söyledi. Milliyet ekibinin eşlik ettiği Ateş, dün Yıldız'daki evinden bermudasıyla yürüyüşe çıkıp marketteki tüm gazeteleri okuduktan sonra sebze meyve alışverişi yaptı, karpuz ve kabak aldıktan sonra torbalarla evinin yolunu tuttu. Ateş, eski Başbakan Bülent Ecevit'e Yüce Divan isteminden Hülya Avşar'dan komisyona gelen mesaja, Gülben Ergen hayranlığından tehditlere kadar pek çok konudaki soruları şöyle yanıtladı: Raporlar yolsuzlukları önleme konusunda etkili olacak mı? Tespitlerimiz çok ses getirecek. Kılı kırk yararak çalıştık. Milletin gasp edilen imkânlarına ilişkin tespitlerimiz etkili oldu. Bunlar arasında yıllarca muhabbetimiz olan siyasetçiler de var. Hissi olmadan çalıştık. Kötü yönetim yolsuzluğu yeşertti Ecevit için soruşturma isterken zorlanmadınız mı? İncelediğimiz en önemli olaylardan biri kasım ve şubat krizleriydi. Bu engellenemez miydi diye sorduğumuzda bunun mümkün olmadığı, Türkiye'nin iyi yönetilmemesinden kaynaklandığı bildirildi. Kötü yönetimin, yolsuzlukların yeşermesine imkân verecek bir zemin hazırladığını gördük. Olayın muhataplarının bunun muhasebesini yapması gerekiyor. En çok neyi özlediniz? Kitap okumayı çok severim ama rapor okumaktan kitap okuyamadım. Alnımızın akıyla hiçbir tesir altında kalmadan raporu teslim edince kitap okuyabileceğim. Bu iş bittiğinde şöyle oh diyerek oturmayı çok özledim. Eşiniz ve çocuklarınız yakınıyor mu? Akşamları eve dönünce hafif şeyler yedikten sonra televizyon karşısında uykuya dalıyorum. Telefon susmuyor, 2 - 3 kez uyanıp notlar alıyorum. Eşim anlayışla karşılıyor. Tehdit aldınız mı? Şerafettin Bural, 'Beş uluslararası istihbarat örgütü komisyonu yakından izliyor' dedi. Bir üyemiz, 'Hayati tehlikemiz var mı?' diye sorunca 'Şimdilik yok' yanıtını verdi. Ben de, 'Gülben Ergen'in bir şarkısı var; Herkes kendi kaderini yaşar' dedim. Nimet Çubukçu da, 'Başkan bir de 'arka sokaklarda neler oluyor' diye bir şarkısı var' dedi. Her türlü tedbiri alıp Allah'a teslim olmak gerek. Avşar da hesap sorulmasını istedi Aile dostunuz Avşar'dan tepki almadınız mı? Rahmetli Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu, özlediğim bir büyüğüm. İstanbul'a ilk geldiğimde bana çok yardımcı oldu. Oğlu Kaya ile de çok özel hukukumuz var. Avşar, \"Göz nuru alın teriyle kazandığım paraların kuruşu kuruşuna vergisini veriyorum. Bunların millet için kullanıldığını görmek istiyorum. Çalanlardan hesap sorulmasını istiyorum\" diye mesaj gönderdi. ","label":"politics"} +{"text":"AKP'den şaraplı enginar tarifi! Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bayramda gazetecilere likör ikram edilmesinden haberi olmadığını açıklamasından sonra AKP Ankara İl Başkanlığı, internet sitesinde \"beyaz şaraplı, baklalı enginar\" tarifi yaptı. Sitede \"En Güzel Yemek Tarifleri\" adıyla düzenlenen bölümde, diyet yemekleri arasında tarif edilen baklalı enginarın beyaz şarapla yapılması tavsiye edildi. Baklalı enginarın malzemeleri arasında bakla, enginar, limon suyu, arpacık soğanı, kekik, domates, tuz ve karabiberle birlikte bir su bardağı beyaz şaraba yer verildi. Yemeğin özelliği ve içerdiği organik nitelikler hakkında bilgi verildikten sonra yapımı tarif edilirken, \"Bir su bardağı beyaz şarabı ilave edin\" önerisinde bulunuldu. SP'ye yakın Milli Gazete'nin yemek sayfasında da pastanın daha yumuşak olması için \"bir miktar rom ilave edilmesi\" önerilmişti. ","label":"politics"} +{"text":"Dalaman için ölüm fermanı AKP'li Belediye Başkanı Korkut, carettaların yumurtlama alanı olan Dalaman sahillerinin turizme açılmasını istiyor. Çevreciler, Korkut'a tepki gösterdi... ÖMER ERBİL İstanbul AKP'li Dalaman Belediye Başkanı Beyhan Korkut'un, \"Dalaman'ı SİT belasından kurtaracağım\" açıklaması, çevrecileri kızdırdı. Sahil şeridinin Caretta carettaların Türkiye'deki 17 yumurtlama alanından biri olduğunu ve kaldırılması halinde hayvanların zarar göreceğini belirten çevreciler, \"Yargıya güvenimiz tam\" diyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Dalaman'ı turizm merkezi yapma çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Korkut, Korkut, şöyle konuştu: \"Dalaman'ın hiç dokunulmamış 117 kilometrelik sahil şeridi var. Ancak SİT olduğu için tek çivi çakılamıyor. Caretta carettalar buraya gelmiyor. Nil kaplumbağaları da gölde. Sahil turizme açılırsa Dalaman halkı bundan faydalanacak. Marmaris, Fethiye sahilleri SİT değil, Dalaman SİT. Dalaman'ı SİT belasından kurtaracağım.\" Hükümete çağrı Dalaman'ın Carettalar için değil, nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Akdeniz fokunun da yaşam alanı olduğunu belirten Doğal Hayatı Koruma Vakfı, hükümeti, doğal SİT'leri korunması için önlem almaya çağırdı. ÇEKÜL Muğla Temsilcisi Meral Oğuz, \"Korkut'un SİT alanını kaldırmak gibi bir gücü yok. Koruma Kurulu'nda tek bir oy hakkı var\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"Hayat Akademi Eğitim ve Danışmanlık şirketi, seçim öncesi belediye başkan adaylarına \"Yerel Siyaset ve Modern Kent Yöneticiliği\" sertifikası için kurs başlattı. 4 gün sürecek kurs için Anadolu'nun pek çok il ve ilçesinden adayların başvurduğu belirtiliyor. Eğitimi tamamlayanlara Marmara Üniversitesi ve Hayat Akademi Sertifikası vaat ediliyor. 7 ders, 32 saat Toplam 7 dersin bulunduğu kurs 32 saat sürüyor. 1 milyar 400 milyon lira tutarındaki kurs için şirket, parti teşkilatlarına toplu katılım halinde indirim uyguluyor. 10 kişi katılanlara 800 milyon liraya kadar indirim yapılıyor. Öğretmenler ise spiker Enver Seyitoğlu, Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Bilal Eryılmaz, Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadettin Öktem, Eminönü Belediyesi danışmanlarından Dr. Şaban Kızıldağ, kampanya uzmanı Selim Tuncer, Cemil Arslan. İletişim ve koordinasyonu sağlayan Çağrı Sarıali, asıl kayıtların 13 Şubat'tan sonra yapılacağını ve 25 kişilik sınıflarda dersler verileceğini söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"Adana'da 'su rüşveti' Ankara Altındağ Belediyesi 3 bine yakın tapu dağıtırken, Adana'da Büyükşehir Belediyesi de 130 bin abonenin su borçlarının faizlerini sildi ADANA DHA Yerel seçimlere 10 gün kala yurdun dört yanından seçim yatırımı haberleri yağıyor. Ankara Altındağ Belediyesi \"beş yıllık çalışma sonucu\" diyerek seçim arifesinde 2 bin 800 tapu dağıtırken, Adana Büyükşehir Belediyesi de \"seçim yatırımları kervanı\"na su borçları affıyla katıldı. AKP'den aday olan Aytaç Durak yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi, ödemelerini zamanında yapmayan 130 bin kadar su abonesinin 8 trilyon lirayı aşkın faiz borcunu affetti, ana para ödemelerini de beş taksite böldü. AKP'li de kurtuldu Adana'da 8 trilyon liradan fazla kamu alacağının bir kalemde silinmesi \"seçim öncesi oy avcılığı\" olarak nitelendirildi. Adana Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürü Bayram Merdan, affın kaçak kullanımları kapsamadığını, tahakkuk eden faturaların gecikme faizlerine uygulandığını söyledi. Uzun süredir plastik fabrikasında kaçak su kullandığı iddia edilen AKP Yüreğir İlçe Başkanı Bilal Nadir Gök'ün borcu da, belediyenin affıyla 4 milyar 104 milyon 800 bin liradan 2 milyar 171 milyon 500 bin liraya indi. CHP'li üyeden eleştiri ASKİ Genel Kurulu'nda söz alan CHP'li Meclis üyesi Murat Filazi, 1988'den beri 10 yıl süreyle şebekeden 63 inç çapında harici hat çekip kaçak su kullandığı ileri sürülen Gök'ün borcunun yüzlerce milyar liraya ulaştığını, Durak'ın kendisini kurtarmak için seçim öncesinde böyle bir affı gündeme getirdiğini savundu. Merdan ise, Gök'ün sahibi olduğu fabrikadaki kaçak su kullanımıyla ilgili Sofulu Belediyesi'nin dava açtığını, ASKİ'nin de müdahil olduğunu açıkladı. Zabıtlar \"komplo\"ymuş AKP'li Gök, fabrikanın babası Cumali Gök'e ait olduğunu ve 1998'de kiraya verildiğini söylerken, kaçak su kullanımıyla ilgili tutulan zabıtların \"siyasi komplo\" olduğunu savundu. Gök, ASKİ ve Sofulu Belediyesi'nin 30 Mayıs 2003'teki AKP ilçe kongresinden bir gün önce kendisini yıpratmak için zabıt tuttuğunu, sorumlular hakkında mahkemede dava açtığını söyledi. ","label":"politics"} +{"text":"Yılmaz Ankara'da ANAP'a uğramadı HAKAN ŞANLITÜRK Ankara 3 Kasım seçimlerinden sonra ilk kez Ankara'ya gelerek TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'nun karşısına çıkan eski ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın ziyareti sırasında uzun süre genel başkanlığını yaptığı partinin genel merkezine uğramaması dikkat çekti. Bu durum Yılmaz ile ANAP'ın yeni yönetimi arasındaki soğukluğu gözler önüne serdi. Yılmaz ile kendisine yakın isimler seçim sonrasında ANAP'ın Ali Talip Özdemir başkanlığındaki yeni yönetimine karşı mesafeli bir tutum almıştı. Partinin ağır seçim yenilgisinde Yılmaz ve ona yakın isimlerin rolü olduğunu düşünen Özdemir de bu ekibe karşı temkinli bir tavır içine girmişti. Özdemir, parti yönetiminde Yılmaz'a yakın çoğu isme yer vermemişti. Yılmaz, komisyon toplantısı için geldiği Ankara'da Bilkent Oteli'nde bir gece konakladı. Kendisinden sonra genel başkan seçilen Özdemir'i makamında bugüne kadar hiç ziyaret etmeyen Yılmaz'ın parti genel merkezine de uğramaması yeni yönetimle arasında soğuk rüzgârlar estiği haberlerini doğruladı. ","label":"politics"} +{"text":"Onurumuzla oynatmayız’ Washington’dan Avrupalı liderleri seslenen AKP lideri: \"Bizi almasanız da Kopenhag kriterleri Ankara kriterleri olacak\" AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, AB’nin Kopenhag Zirvesi öncesinde Türkiye’ye müzakere tarihi verilmesi yönündeki kampanyasını dün de Amerikan başkentinden sürdürdü. Erdoğan, \"askerleri NATO için ölmeyi göze alan Türkiye’nin AB’den dışlanmasının kabul edilemeyeceğini\" vurguladı. Erdoğan, Stratejik ve Uluslararası Etütler Merkezi’nde (CSIS) yaptığı konuşmada şu mesajları verdi: Rönesansa davet \"Türkiye, Müslüman kimliği ile çağdaş değerler arasında bir senteze dayanan siyasi ‘Magna Carta’sını daha ileri noktaya götürmek istiyor. Ziyaretlerimle sadece AB üyeliği talebinde bulunmakla kalmadım, aynı zamanda tüm dünyayı yeni rönesansa davet ettim. Uygarlığın fay hattı büyük ölçüde Türkiye’den geçmektedir. Türkiye Avrupa’nın siyasi, ekonomik ve askeri kurumlarıyla tam anlamıyla bütünleştiğinde tüm dünyaya Doğu ile Batı’nın, Hıristiyanlık ile İslam’ın birbiriyle kucaklaşabileceğini gösterecektir.\" Ölüme giderken iyi \"Avrupa’nın demokrasi mücadelesinde hayatlarını bu uğurda feda eden Türk askerleri, eşsiz bir yer tutmaktadır. Dün bu değerler uğruna NATO içinde beraber ölmeyi göze aldığımız ulusların, bugün AB çerçevesinde beraber yaşama projesinde Türkiye’yi uzak tutmaya çalışmaları asla kabul edilemez.\" Ankara kriterleri \"40 yıldır Türkiye, AB kapısında müracaatta. 5 yıl, 10 yıl önce başvuruda bulunan ülkelerin kabulü söz konusu. Türkiye’ye tarih verilmemesini samimi bulmuyorum. AB’ye girişimiz daha da uzarsa biz de başımızın çaresine bakarız. AB’ye girmemek dünyanın sonu değil. Onurumuzla fazla oynanmasına tahammülümüz yok. AB bizi alsa da, almasa da, Kopenhag kriterleri Ankara kriterleri olacak.\" Avrupa için İslam riski \"Türkiye alınmazsa, hem İslam dünyasında, hem de AB’de yaşayan binlerce Müslüman arasındaki dışlanmışlık duygusu pekişecek. Bu gelişme her şeyden önce AB ülkeleri için bir iç sorun ve risk oluşturacaktır. Batı, İslam dünyası için bir Hıristiyan kulübü olacaktır. Batı da, İslam dünyasını kimi katı din adamlarının perspektifinden tanımaya mahkûm olacaktır.\" Kıbrıs uyarısı \"Türkiye’ye 12 Aralık’ta müzakere tarihi verilmesi Kıbrıs konusundaki adımları hızlandırır. Tarih verilmemesi durumunda Kıbrıs’ta yeterli adımların atılması konusunda ciddi engeller ve sıkıntılar belirecektir.\" Saddam inat ederse \"Saddam yönetiminin uluslararası toplumun kararına riayet etmemesi durumunda gerekli tepki gösterilecektir. Saddam yönetimi dünya barışı için tehdit olan oluşumları himaye etmeye devam ederse, Türkiye, son BM kararının uygulanması için gerekli desteği verecektir.\" Pentagon’da Irak brifingi Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerinin özellikle Pentagon ayağı ve Başkan Yardımcısı Cheney’le buluşma, Irak ağırlıklı geçti. AKP lideri, Pentagon’da kendisine verilen brifingde, Irak’ın kitle imha silahları konusunda ABD’nin elinde bulunan, ancak tam olarak açıklanmayan delillerin aktarılmadığını vurguladı, \"Irak meselesinde, masada ağırlıklık olarak barış vardı\" diyen Erdoğan, Irak konusunda yaptıkları görüşmeleri Başbakan Gül’e aktaracağını ve bu konuda müzakerlerin devam edeceğini söyledi. Bush yönetimi, AKP liderinin, Irak’ın bu haliyle bölgesi için tehdit oluşturduğu ve silahsızlandırılması gerektiği yönündeki açıklamalarından memnun kaldı. Ancak, görüşmelerde, olası harekat halinde Türkiye topraklarının Amerikan kara birliklerine kullandırılması konusunda, AKP liderinin bir taahhüde girmediği öğrenildi. ABD’nin, olası harekat halinde Türkiye’nin ekonomik zararlarının karşılanması konusunda destek sözü verdiği görüşmelerde, Türk tarafı, 38 milyar dolarlık bir toplam zarar bilançosu ortaya koydu. Erdoğan, ABD’nin bunun karşılığında ne kadarlık bir mali yardıma yanaştığı şeklindeki bir soru üzerine, \"Biz ABD’den borç istemeye gelmedik. Bize para vermeyin dedik. İhracatçılarımıza iş yapma imkanı sağlamalarını istedik\" demekle yetindi. Askerin muhatabı Gül Irak konusunda Başkan Bush ve diğer ABD’li yetkililerin kendisinden nasıl isteklerde bulunacaklarını görmeyi beklediğini söyleyen Erdoğan bir soru üzerine, \"Yapacakları baskının kilosunu bilmiyorum, özelliklerini bilmiyorum, dinlemem, görmem lazım\" diye konuştu. Soru üzerine Irak konusunda AKP ile silahlı kuvvetler arasında görüş ayrılığı bulunmadığını belirten Erdoğan, \"Ben, Genelkurmay’la muhatap olmak durumunda değilim. Başbakan muhatap olur, ben de bilgi alırım. Görüşlerimiz arasında bir ayrım söz konusu değildir\" dedi. Başbakan Abdullah Gül’ün İsrail’e gitmesini teşvik edip etmeyeceği sorusu üzerine de, Erdoğan, gülümseyerek, \"Sayın Başbakanı ben idare etmiyorum. Kendi kendini idare ediyor\" dedi. Wolfowitz’den jest Erdoğan ile geçen hafta Ankara’da bir akşam yemeğinde buluşan ve kendisine Başkan Bush’un davetini ileten ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, AKP liderinin Washington’da \"el üstünde tutulmasının\" baş mimarı sayılıyor. Wolfowitz, dün Erdoğan ile Pentagon’da iki saatlik görüşmesi öncesinde, pazartesi akşamı, AKP liderinin CSIS’teki konuşmasının son bölümünü gelip dinleyerek jest yaptı. Konuşmanın ardından, Erdoğan ve Wolfowitz kısa bir süre özel olarak görüştüler. Wolfowitz, gazetecilerin Pentagon’da neden uzun bir toplantı öngörüldüğünü sorması üzerine, \"Konuşacak çok şeyimiz var\" dedi. CSIS’te 1 saat 15 dakika süreyle, bu tür ortamlarda alışılmadık denli yüksek bir sesle ve tempolu bir konuşma yapan Erdoğan, \"reformcu\" mesajlarıyla ABD’li dinleyicilerin takdirini topladı. Ancak Türk dış politikasından geniş biçimde söz eden Erdoğan’ın İsrail’e hiç değinmemesi dikkat çekti ve kendisine bu konuda sorular yöneltildi. ","label":"politics"} +{"text":"Fischer işkenceye karşı tavrı övdü Alman Bakan Fischer, \"İki yıl önce Türkiye'deki değişiklikleri asla tahmin edemezdik. İşkenceye ceza verilmesi olumlu oldu\" dedi Elçin Ergün AB ülkelerinin işkencenin önlenmesi konusunda her fırsatta eleştirdiği Türkiye'ye bu kez alkış geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a \"Türkiye'de yaşanan değişiklikleri iki yıl önce tahmin edemezdik\" itirafında bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Türkiye'de işkencecilerin cezalandırılmasının AB'de olumlu etki yarattığını vurguladı. Resmi bir ziyaret için önceki gün Ankara'ya gelen Fischer'le görüşmesinde Erdoğan, \"Müzakere tarihi verilirse, müzakereler ne kadar sürecek, bilemeyiz. Ama Türkiye, AB'ye yük değil yardımcı olacağını ortaya koydu\" dedi. 2004'ün sonunda müzakerelerin başlamamasının hayal kırıklığının ötesinde bir durum ortaya çıkaracağını kaydeden Erdoğan, \"Türk halkına bunu anlatmakta zorlanırız. Sonuç ne olursa olsun çabaları sürdüreceğiz. Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz\" diye konuştu. Kozumuz değişiklikler Fischer de AB üyeliği için Türkiye'nin yanında olacaklarını belirterek şu ifadelere kullandı: \"İki yıl önce Türkiye'nin iç ve dış yapısında yaşanan değişiklikleri asla tahmin edemezdik. Bu gelişmeler Türkiye'nin AB üyeliğini desteklerken elimizdeki en büyük koz. Bu dinamizm AB ülkelerini ikna etmekte etkili olacaktır. Türkiye'deki insan ve kültürel haklar, azınlıklarla diyalog konusunda çok önemli gelişmelerin yaşanması iyi etki yapar. Mesela işkence yapanların cezalandırılması, Avrupa'da olumlu etki yarattı.\" AB'de hoşgörü olmalı Fischer, eski Almanya Başbakanı Helmut Kohl'ün bir Alman gazetesine Türkiye'nin AB üyeliğini istediği yönündeki açıklamalarının önemli olduğuna da işaret ederek şunları kaydetti: \"AB'de böyle bir hoşgörü olmalıdır. AB'de Müslüman ve Hıristiyanlar'ın aynı temeller üzerinde yaşaması, medeniyetlerin buluşması açısından önemli. Medeniyetler buluşması sözlerinize katılıyorum. Bu konuda gerekenleri bizim de yapmamız gerekir.\" ","label":"politics"} +{"text":"Öğrenciye müjde Bakan Mumcu, önümüzdeki yıldan itibaren ilköğretim ders kitaplarını ücretsiz dağıtacaklarını ve evlere kitap taşımayı azaltacaklarını bildirdi Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, 2003 - 2004 eğitim - öğretim döneminde başlamak üzere ilk aşamada ilköğretim, arnından tüm eğitim kurumlarında ders kitaplarını ücretsiz dağıtmayı planladıklarını bildirdi. Mumcu, bakanlığındaki çalışmalarla ilgili olarak şu açıklamaları yaptı: • Liselerde eğitim - öğretim süresinin dört yıla çıkarılmasına ilişkin karar gözden geçiriliyor. Eğer ortaöğretimde dört yıl tuttuğunuz insana hiçbir mesleki beceri kazandırmıyor, meslek sertifikası vermiyor ve bunlardan yüzde 90’ını üniversitenin dışında bırakıyorsanız, bu yapabileceğiniz en büyük haksızlıktır. Bu insanların hayatından bir yıl daha çalmaya hakkımız yok. Asıl sorun, tamamen lise 1 müfredatına ayarlanmış bir üniversite sınavı dolayısıyla, lise 2 ve 3. sınıfların angaryaya dönüşmüş olması. • Temel eğitimin 12 yıla çıkarılması orta vadeli hedefler arasında. • Temel eğitimde, ödünç kitap uygulamasını 2003 - 2004’te başlatmayı amaçlıyoruz. Ders kitapları, Avrupa ve ABD’deki benzerlerine uygun olacak. Öğrenciler evlerine taşımak zorunda olmayacak. • Sınav sistemi tümüyle gözden geçiriliyor. Ders ve sınıf geçmede sınavı bütünüyle ortadan kaldırmadan, proje daha ön plana çıkarılacak. • Aile birlikleri, dernekleri ve Eğitim Vakfı ile okul ilişkilerinde aksayan konular var. Okul vakfı denilebilecek yeni bir yapılanma gerekiyor. ","label":"politics"} +{"text":"Devlet bakanları Hüsamettin Özkan ve Recep Önal, Etibank, Egebank ve Halk Bankası ile ilgili murakıp raporlarını işleme koymayarak, trilyonlarca lira zarara neden oldukları yolundaki iddiaları reddederken, hukukun siyasi amaçlara alet edildiğini savundular. Açıklamalarda, Adalet Bakanlığı’na bu iddialar için fezleke gönderen Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’in tutumu sert ifadelerle eleştirildi. Özkan, dün yaptığı yazılı açıklamada, Etibank’ın Nergis grubuna ait hisselerinin \"usulsüz\" olduğu savunulan devrine ilişkin murakıp raporlarının, işleme konulma onayının Hikmet Uluğbay’a vekalet ettiği 7 - 21 Temmuz 1999 tarihlerinde kendisine sunulmadığını, iddiaların aksine herhangi bir imzasız not da hazırlamadığını bildirdi. 21 bakan sorumlu Savcının, Etibank’ın 13 Ocak 1998 - 20 Ekim 2000 tarihleri arasında \"soyulduğunu\" iddia ettiğine dikkat çeken Özkan, bu süre içinde vekaleten veya asaleten 21 bakanın Hazine’den sorumlu Devlet Bakanlığı görevini yaptığını hatırlattı. Uluğbay’ın rahatsızlandığı dönemde 15 gün Hazine’den sorumlu bakanlığa vekalet ettiğini anımsatan Özkan, \"Bu süre içinde Etibank’ın soyulmasını devam ettirmek ve çeteye yardımcı olmak şeklinde sadece benim suçlanmış olmam, hukukun siyasi amaçlara nasıl alet edildiğini açıkça ortaya koymaktadır\" dedi. Özkan, 15 günlük vekalet süresi içinde \"teamül gereği rutin işlemlerin dışında hiçbir işlem, onay ve karara imza atmadığını\" vurguladı. Halk Bankası’yla ilgili iddialara ilişkin bütün denetim raporlarının gereğinin, eksiksiz ve zamanında yapıldığını anlatan Özkan, Yüksel’in fezlekesine konu ettiği olayların kapatılan FP’li milletvekili Nazlı Ilıcak ve arkadaşlarınca verilen Meclis soruşturma önergesi üzerine TBMM tarafından ele alınarak reddedildiğini dile getirdi. Savcıların girişimi düşündürücü Özkan, şöyle devam etti: \"DGM savcılarının, bakanların görevleriyle ilgi hususlar hakkında fezleke düzenlemeleri Anayasa’ya göre mümkün değildir. Geçmiş uygulamalarda da aynen bu yol izlenmiştir. Esasen, DGM’lerin bugüne kadarki tatbikatı da budur. TBMM tarafından ele alınıp sonuçlandırılmış konuların Anayasa’nın bu açık hükmü hiçe sayılarak fezleke konusu yapılmış olması da, son derece düşündürücüdür. Hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı bilinen, sadece basında yer alarak şahsımı yıpratmaya yönelik bu yakışıksız tertiple ilgili tüm hukuk yollarına başvuracağım tabiidir.\" Önal da, yazılı açıklamasında, gizli kalması gereken tahkikatın basında yer almasının düşündürücü olduğunu dile getirerek, \"Bu durum, adı verilen bakanların kamuoyu önünde yargısız infazı anlamına gelmektedir\" dedi. Önal da, bütün iddiaları reddetti. ","label":"politics"} +{"text":"Şaron: Çiftçi ve askerim ÖNDER YILMAZ Ankara Başbakan Bülent Ecevit ve konuk Başbakan Şaron arasında geçen sert diyalog şöyle: n ECEVİT: Müzakereleri başlatarak Camp David ruhunu bir an önce canlandırmanız lehinize olur. Müzakereler ruhuyla çözüm arayışlarının giderek zayıflaması ciddi endişe kaynağı. Gelişmeler bölgeyi ateşe atacak niteliktedir. Bu, sizin elinizde. • ŞARON: Halkımın yaşamını tehlikeye atamam. Güvenlik sağlanmadan müzakereye oturmayız. Arafat'a şiddete son vermesini iletiniz. • ECEVİT: Güvenlik, askeri güce dayanarak sağlanmaz. Askeri girişimler İsrail halkını bir süre güvenli kılar. Fanatiklere fırsat veriyorsunuz. İsrail'in güvenliğinin tek emin yolu barıştır. • ŞARON: Ben diplomat değil, çiftçiyim. 28 yıl orduya hizmet verdim. Böyle bilinmez belki, ama iyi bir çiftçi, aynı zamanda iyi bir askerdir. Bölgede savaş istemiyoruz. Savaş ve yayılma olmayacak da, ancak bunları zorlayacak ortam oluşturuluyor. Biz barış istiyoruz. • ECEVİT: Barış istediğinizi Arap dünyasına da inandırın. Aksi halde, Ürdün ve Mısır gibi ılımlı Arap ülkelerini de karşınıza alırsınz. Ayrıca Türkiye kamuoyunda da İsrail'e karşı olumsuz tepkiler oluşur. İlişkiler zedelenir. • ŞARON: Bütün ilişkiler mütekabiliyet ilkesine dayanır. Çatışmaları Arap ülkeleri de körüklüyor. Lübnan'daki çatışmaların arkasında İran ve Suriye var. Barış için her şeyi yapmaya hazırız. • ECEVİT: Barış için ilk adımı siz atabilirsiniz. ","label":"politics"} +{"text":"Gül'den Powell'a: Birlikte girelim Türkiye , ABD'ye 'Sözünüzü tutun' çağrısı yaparken; Powell, Gül'e garanti verdi: 'Girenleri çıkartacağız' BARKIN ŞIK, UTKU ÇAKIRÖZER Ankara ABD ile birlikte hareket eden IKYB'li peşmergelerin Kerkük'e girerek nüfus ve tapu dairelerini yağmalaması, Ankara'yı alarma geçirdi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ı ararken, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök de ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers'la temas kurdu. Gül ve Özkök, Türkiye'nin Musul ve Kerkük'e ilişkin kırmızı çizgilerini bir kez daha hatırlatırken, ABD'ye \"Sözünüzü tutun\" uyarısında bulundu. Bir gün önce uyarı Türkiye, önceki gün Kerkük ve Musul'da olası gelişmelere ilişkin endişelerini, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson aracılığıyla Washington'a iletti. KYB peşmergelerinin dün öğle saatlerinde Kerkük'e girerek başta tapu ve nüfus daireleri olmak üzere kamu kurumlarının yağmalanması üzerine Genelkurmay ve Dışişleri Bakanlığı \"kırmızı alarm\"a geçti. Powell'ı yerel saatle 07.30'da arayan Gül de meslektaşına \"Ankara'da bize, endişelerimizin giderileceği garantisi vermiştiniz. Durumdan kaygı duyuyoruz. Teminatlarınızı yerine getirin\" dedi. Birlikte hareket edelim Gül, Powell'a, \"isterseniz birlikte hareket edelim\" diyerek, Türk birliklerinin müdahale etmesini önerdi. \"Şu anda ihtiyaç yok. Birkaç saat içinde 173. Hava İndirme Birliği ile Kerkük'e takviye yapacağız\" diyen Powell, öneriyi reddederken, \"Girenleri çıkartacağız\" vaadinde bulundu. Türk gözlemciler hazır TSK'nın bölgeye müdahalesine ihtiyaç olmadığını savunan Powell'ın teklifi üzerine Genelkurmay Başkanlığı, son gelişmeleri gözlemek için bölgeye göndermek üzere bir Türk askeri irtibat timi hazırladı. Genelkurmay: Washington Post'a itibar etmeyin Genelkurmay Başkanlığı, The Washington Post'ta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök için yapılan, \"Kuzey Irak'a girme konusunda 44 yıllık askeri kariyerinin en zor kararıyla karşı karşıya kaldığı\" yorumuna itibar edilmemesini istedi. Genelkurmay Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamada, son günlerde bazı iç ve dış yayın organlarında Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili yanlış, saptırılmış, doğru bilgilere dayanmayan ve hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamayan yayınlara rastlanıldığı kaydedildi. ","label":"politics"} +{"text":"ANAP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Mesut Yılmaz’ın \"ulusal güvenlik kavramının tartışmaya açılmasına\" ilişkin sözlerine yanıt veren Genelkurmay Başkanlığı’nın \"meşru muhatap\" olmadığını açıkladı. ANAP, \"zorlama bir yorumla amacını aştığını\" savunduğu Genelkurmay Başkanlığı’na, \"ülkenin geleceği için gerekli olan ileri adımların neler olduğuna karar verecek olan tek mercinin millet ve onu temsil yetkisi taşıyan kurumlar\" olduğu yanıtını verdi. ANAP, Yılmaz’ın, \"ulusal güvenliğin ülke için atılan adımları engelleyen bir sendrom haline geldiği\" görüşünü de içeren konuşmasını \"onurlu bir yaklaşım\" olarak görmeyen Genelkurmay’a yanıtında, \"partinin inandığı doğruları milletle paylaşmaya devam etmekten onur duyacağı\" vurgusuna da yer verdi. Genelkurmay açıklaması ANAP MKYK’da ele alındı. Toplantının ardından şu açıklama yapıldı: KONGRE MEŞRU ZEMİN: Diğer tüm siyasi partilerinki gibi Anavatan Partisi’nin büyük kongresi de ülkenin tüm sorunlarının tartışılarak çözüm önerilerinin ortaya konulduğu demokratik rejimin en temel ve meşru zeminlerinden birisidir. Genel Başkanımız Sayın Mesut Yılmaz, 7. Olağan Büyük Kongre’de yaptığı açış konuşmasında ulusal güvenlik kavramının alabildiğine geniş yorumlanmasının Avrupa Birliği ile bütünleşme çabalarımız açısından engel oluşturduğuna dikkat çekmiştir. AMACI AŞAN YORUM: Konuşmada herhangi bir kişi ya da kuruma yönelik herhangi bir ifade yer almamıştır. Genel başkanımızın sözlerinin basındaki birtakım yorumlardan hareketle Silahlı Kuvvetler’i hedef alıyormuşçasına değerlendirilmiş olması, amacını aşan zorlama bir yorumdur. ÖZGÜRLÜKLER GENİŞLETİLİR: Demokratik bir ülkede bu tartışmanın meşru zemini siyasettir. Dolayısıyla bu tartışmanın meşru muhatabı da siyasi partilerdir. Aynı konuşmada vurgulandığı gibi, Anavatan Partisi üniter devlet yapısı ile rejimin laik karakterinin korunmasını vazgeçilmez bir şart olarak görmektedir. Ancak, ulusal bütünlüğümüzü ve laik rejimimizi koruyarak hak ve özgürlüklerin alanının genişletilebileceğine tüm samimiyetimizle inanıyoruz. KARARI MİLLET VERİR: Bundan da öte, hak ve özgürlük alanı genişledikçe toplumsal barışın kökleşeceği ve devlet yapımızın güçleneceği görüşündeyiz. Ülkenin geleceği için gerekli olan ileri adımların neler olduğuna karar verecek olan tek merci yüce milletimiz ve onun kendisine temsil yetkisi verdiği kurumlardır. Yılmaz: Haksız ve ölçüsüz HAKAN ŞANLITÜRK Ankara Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, ulusal güvenlik kavramını tartışmaya açmasına Genelkurmay’ın gösterdiği tepkiyi, \"haksız ve ölçüsüz\" bulduğunu söyledi. Yılmaz, Genelkurmay’ın bildirisinin ardından dün toplanan MKYK’da şu yorumu yaptı: \"Böyle bir yanıtı hak etmedik. Genelkurmay’ın açıklaması haksız ve ölçüsü biraz kaçmış. Benim konuşmamın yeterince incelenmediği ortaya çıkıyor. Konuşmamdaki muhatap asker değil, siyasettir. Herhangi bir kişi veya kurum da hedef alınmamıştır. Ulusal güvenlik kavramının tartışılması kimseyi rahatsız etmemelidir. AB hedefi bizim için çok önemlidir. Bir vizyon ortaya koyarak, strateji belirleyerek bu hedefe ulaşmalıyız. 2004 yılına kadar tam üyelik müzakerelerine başlayamazsak, AB treni kaçar. Devletin üniter ve laik yapısından taviz vermeden demokrasi ve özgürlükler konusunda açılımlar yapılabileceğine inanıyoruz.\" MKYK üyelerinin tamamının Yılmaz’a destek verdiği toplantıda ANAP liderinin kardeşi Turgut Yılmaz, \"Ortalığı sertleştirmeyin\" uyarısı yaptı. Siyasi açıdan Genelkurmay açıklamasına tepkileri haklı bulan Turgut Yılmaz, \"Bıçak sırtındaki ekonomiyi düşünün. Cevap verirken sert üslup kullanılmaması, böylece yeni polemiklere fırsat verilmemesi gerekir\" dedi. Bildiriyi Yılmaz yazdı Toplantıda, Genelkurmay bildirisindeki Yılmaz’ın \"onurlu bir yaklaşım sergilemediği\" ifadesi de eleştiri konusu oldu. Mesut Yılmaz’ın, Genelkurmay açıklamasındaki suçlamalara kısa vurgularla yanıt veren açıklamayı bizzat kaleme aldığı öğrenildi. ","label":"politics"} +{"text":"Gökçek Ankara, Topbaş İstanbul İstanbul aday adayı Eroğlu ve Ankara aday adayı Altınok'un morali bozuldu. Güllüce, Erzurum adaylığı teklifini kabul etmedi. Eski ANAP'lı Durak'ın Adana adayı olmasına da tepki gösterildi Abdullah Karakuş Ankara Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cezaevinde kaldığı dönemde kendisini yalnız bırakmayan Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı yaptı. Ankara Büyükşehir Belediyesi için aday gösterilmeyen Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok dünkü törene geç gelerek \"sessiz protestoyla\" tepkisini gösterdi. Morali bozulan Altınok, Keçiören adaylığını \"değerlendireceğini\" açıklarken, aday gösterilmeyen \"küskünler\" de yeni arayış içine girdi. Kocatepe Konferans Salonu'nda dün düzenlenen AKP Siyaset Akademisi sertifika töreni öncesi partisinin açıklanmayan büyükşehir, ilçe ve dört il belediye başkan adayını kamuoyuna duyuran Erdoğan, önceki gece geç saatlere kadar bazı İstanbul ve Ankara aday adaylarıyla \"ikna\" görüşmeleri yaptı. Genel Merkez'de önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı ve eski DSİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu'yla görüşen Erdoğan, adayının Topbaş olduğu mesajı verdi. Erol Kaya, Pendik'te kaldı Genel Merkez'e Topbaş'la kol kola gelen Eroğlu, ilçe belediye başkanlığı teklifi üzerine, morali bozuk olarak garajdan gizlice tek başına ayrıldı. Eroğlu, Erdoğan'la görüşmesi sonrası makam odasının kapısında karşılaştığı Topbaş'ı ilk kutlayan isim oldu. Topbaş da adaylığını Erdoğan'la görüşmeye girerken öğrenmiş oldu. Eroğlu'nun ne yapacağı merak konusu olurken, yakında ekibini toplayarak karar vereceği belirtildi. Erdoğan, İstanbul için aday adayı olan Tuzla Belediye Başkanı İdris Güllüce'ye de Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığını önerdi. Teklifi kabul etmeyen Güllüce'nin İstanbul Büyükşehir Başkan Vekili olmak istediği öğrenildi. Diğer aday adayı Erol Kaya ise Pendik Belediye Başkan adayı gösterildi. Topbaş'ın partinin kuruluş aşamasında belediyelerin liderliğini yapmasının kendisine adaylık için avantaj sağladığı da belirtildi. Dünkü törende de Erdoğan, Topbaş'la beraber salona girdi ve sürekli yan yana oturdu. Durak, Adana adayı CHP'nin kalesi Çankaya'ya da Çağlar Mesut Bozoğlu aday gösterildi. Eski ANAP'lı Aytaç Durak da Adana Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Adana teşkilatı ve adaylarının bu karara tepki gösterdiği, ancak mevcut başkan Durak'ı Erdoğan'ın istediği belirtildi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için eski DYP'li ve eski Antalya Ticaret Odası Başkanı Menderes Türel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için işadamı Taha Aksoy, Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için eski SP İl Başkanı Tahir Akyürek, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Kürt kökenli seçmenler arasında tanınan Mahmut Aslan aday gösterildi. Aksoy'u özellikle Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün istediği öğrenildi. İstanbul Kadıköy için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın eski başkanvekillerinden Ümit Özerol, Şişli için de eski DYP İl Başkanı Muhsin Divan aday oldu. Yeni açıklanan büyükşehir, il ve ilçe adayları arasından kadın aday çıkmaması dikkat çekti. Böylece AKP'nin seçimlerde büyükşehir, il ve ilçe adaylarından sadece 3'ü kadın oldu. Gökçek'e 'ihalesiz arsa sattı' davası AKP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nde, büyükşehir belediyesine ait bir arsayı, belediyenin yan kuruluşu olan Belko'ya ihale yapmadan sattığı, Belko'nun da arsayı düşük fiyata bir kooperatife verdiği gerekçesiyle yargılandığı davadan çıkacak kararı bekliyor. Kaynaklar, 18 Mart'taki duruşmada ifadelerin tamamlanması halinde, dairenin davayı karara bağlayabileceğini ifade etti. Bu durumda Gökçek ceza alırsa, 10 gün sonraki seçime \"hapse mahkûm edilmiş başkan\" olarak girecek. Alacağı olası cezaya yaptığı temyiz başvurusu da kabul görmezse, Gökçek, belediye başkanlığı seçimini kazansa bile cezaevine girme riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu durumda belediye başkanlığı düşecek. Topbaş, barlara hoşgörülüydü Beyoğlu Belediye Başkanlığı'na seçilen Saray Muhallebicisi'nin sahibi Kadir Topbaş, sakin ve uzlaşmacı kişiliğiyle tanınıyor. 1945 Artvin Yusufeli doğumlu Topbaş, ilahiyat, mimarlık ve sanat tarihi eğitimi gördü. Topbaş, Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı döneminde danışmanlığını yaptı. Erdoğan'la 30 yıldır arkadaş olan Topbaş daha önce yaptığı bir açıklamada \"Ben Beyoğlu'nda parti ilçe başkan yardımcısıyken Erdoğan, İl Gençlik Kolları Başkanıydı\" demişti. Beyoğlu için teklif geldiğinde ilk önce Erdoğan'a danıştığını belirten Topbaş, AKP'nin İstanbul'da yapılandırılmasında görev alan beş kişi arasındaydı. Topbaş'ın, Beyoğlu'ndaki bar işletmecilerine karşı daha hoşgörülü davranması dikkat çekmişti. Altınok moralsiz Erdoğan, Ankara aday adayı Altınok'la yaptığı görüşmede Keçiören'i teklif etti. Ankara için Gökçek'in aday gösterilmesini \"sessizce protesto\" eden Altınok, Ankara adaylarının açıklanması ve sahnede poz vermeleri törenine katılmadı. Törenden sonra salona gelen, Erdoğan'ın yanına gitmeyerek köşede oturan Altınok'un suratının asık olması dikkati çekti. Siyasete AKP'den devam edip etmeyeceği sorusuna \"AKP ile yola devam\" yanıtı veren Altınok, \"Keçiören adaylığını kabul edecek misiniz?\" sorusunu, \"Bakacağız değerlendireceğiz\" diye yanıtladı. Altınok, \"Hayalkırıklığı yaşamadım. Günübirlik siyaset yapmadım. Bir gün 'siyah', ertesi gün 'ak' demedim\" dedi. ","label":"politics"} +{"text":"'Müzakereleri engellemeyiz' DIŞ HABERLER SERVİSİ Kıbrıs Rum kesimi lideri Tasos Papadopulos, Türkiye ile AB'ye üyelik müzakerelerine başlanmasında engel oluşturmayacaklarını belirtti. Papadopulos, Kopenhag kriterlerini yerine getiren bir Türkiye'nin AB'ye girebileceğini, bir Avrupa ülkesi gibi davrandığında da ordusunun başka bir ülkeyi işgal etmesini kabul etmeyeceğini ifade etti. Papadopulos, İspanyol El Pais gazetesine verdiği demeçte, Türkiye'nin, aynı zamanda Kıbrıslı Türkleri otonom bir devlet gibi tanımaya veya Türk Lirası'nı adanın kuzeyinin resmi para birimiymiş gibi zorla kabul ettirmeye de son vermek zorunda kalacağının altını çizdi. Papadopulos, \"Adada Annan Planı'nın öngördüğü şekilde birleşmeye inanmıyorum\" diye konuştu. ","label":"politics"} +{"text":"Ecevit'in yüzü güldü DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in, yerel seçim çalışmaları çerçevesinde çıktığı 3 günlük yurt gezisinin ilk durağı Ankara'nın Temelli beldesi oldu. Vatandaşlarla sohbet eden Ecevit'le eşi DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit'in bulunduğu konvoy ardından Polatlı ilçesine geçti. \"Karaoğlan hoş geldin\" sloganlarıyla karşılandığı parti toplantısında konuşan Ecevit, \"Biz iktidardayken kimsenin Kıbrıs Türkleri için kaygısı yoktu. Ama şimdi Kıbrıs elden gitti gidiyor. Vatandaş bunun telaşı içinde. Bugün Türkiye kendi politikasını belirleyemiyor. AB ve ABD'nin güdümünde bir politika yürütmeye kalkışıyor\" dedi. Ecevit, daha sonra kendisine tahsisli parti minibüsüyle Eskişehir'e hareket etti. ","label":"politics"} +{"text":"Ankara-İstanbul trenle 5 saat... 7 saat olan Ankara - İstanbul tren yolculuğu, hatlardaki rehabilitasyon çalışması sonucunda 2 saat kısaldı Ankara - İstanbul tren hattındaki rehabilitasyon ve trenlerin hızlandırılması çalışmalarının tamamlanmasıyla iki kent arasında trenle yolculuk mesafesi 2 saat kısalarak, 5 saate düştü. TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman özel bir trenle, Ankara'dan İstanbul'a deneme seyahati yaptı. Haydarpaşa Garı'nda yaptığı açıklamada 3 ay önce başlatılan çalışmaların 15 trilyon liraya mal olduğunu belirten Karaman, deneme seyahatini başarıyla tamamladıklarını vurguladı. Aynı mesafenin daha önce ortalama 85, azami 115 kilometre hızla gidebilen trenle 7 saatte alınabildiğini kaydeden Karaman, şunları söyledi: \"Deneme seyahatinde azami 145 kilometre hıza çıkarak, ortalam saatte 115 kilometre hızla gerçekleşen deneme seyahatinde Ankara'dan Haydarpaşa'ya 4 saat 50 dakikada vardık.15 gün içinde Ankara -İstanbul arasında her saat başı tren uygulamasına geçilecek.\" ","label":"politics"} +{"text":"Ekibine veto AKP'den Ankara Büyükşehir adaylığına kesin gözüyle bakılan Gökçek'in, ekibi veto edilerek eli kolu bağlanacak ANKARA ANKA AKP'de, Melih Gökçek ile Turgut Altınok arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için yaşanan kıran kırana yarış, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın \"özel statü\" formülüyle Gökçek aleyhine çözümlendi. Erdoğan'ın, partide \"elini kolunu bağlayarak aday yapılması\" diye ifade edilen formülüne göre, Gökçek, ekibi veto edilerek belediyede yalnız hale getirilecek. 10 yıldır Gökçek'le yakın çalışma içinde bulunan isimlerin meclis üyeliklerine aday olmasına izin verilmeyecek. Gökçek'in çalışacağı meclis üyelerinin tümünü parti belirleyecek. Böylece Gökçek'in kendisini öne çıkarmasına da izin verilmeyecek. Bu formülle Gökçek'e, başka bir parti kurarak Erdoğan'la rekabet ettiği hatırlatılarak, \"Seni aday yapıyoruz ama bu özel koşulları olan bir adaylık\" mesajı verilecek. ","label":"politics"} +{"text":"Türk bayrağı tahrik etti! Konya Yunak’ta DEHAP konvoyuna Türk bayrağı gösteren astsubayı partililer dövdü. 7 kişi aranıyor MEHMET BÜYÜKARI Konya Konya’da parti binası ve seçim bürosu açılışları yapan DEHAP’lıların konvoyuna Yunak ilçesinde Türk bayrağı gösteren Astsubay Coşkun Bulut, partililerce dövüldü. Kaçan 7 kişi aranıyor. Yunak İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı’nda görevli Astsubay Coşkun Bulut, iddiaya göre Akşehir Caddesi’ndeki DEHAP seçim bürosu önünde konvoy hazırlığı yapan partilileri görünce, Türk bayrağını gösterip arabalarında ve konuşma alanlarında neden bayrak bulundurmadıklarını sordu. Kavga sonucu Bulut hastanelik oldu. Bulut’un hayati tehlikesinin bulunmadığı belirtilirken, kavgaya karışan Abdullah Şenol, Mustafa Karakoç, Mehmet Sapmaz ve Ali Ertop ile soyadı belirlenemeyen Halil, Özgür ve Barış adlı kişiler aranıyor. DEHAP’lılar suçladı DEHAP milletvekili adayı Mehmet Bozdağ, olayın provokasyon olduğunu belirterek, \"Açılışta, bir kişi tabancasını otomobilin üzerine koydu. Bize Türk bayrağını sallayarak, ‘Def olun gidin pis Kürtler. Bayrağımızı indirmeyeceğiz’ diye bağırmaya başladı. Astsubay hakkında suç duyurusunda bulunacağız.\" ","label":"politics"} +{"text":"Hey gidi Ankara Palas! Atatürk tarafından verilen balolara ev sahipliği yapan Ankara Palas, yıllar sonra kadın - erkek tokalaşmalarının olmadığı ve çarşaflı konukların ağırlandığı bir yemeğe sahne oldu. ELÇİN ERGÜN YILDIZ YAZICIOĞLU Ankara Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk tarafından verilen ve Türkiye'nin batılılaşan yüzünün en önemli görüntülerini yansıtan \"balolara\" ev sahipliği yapan Ankara Palas (Devlet Konukevi), önceki gece paravanların kurulduğu, kadın-erkek tokalaşmalarının olmadığı, çarşaflı konukların ağırlandığı bir yemeğe sahne oldu. Hükümet ile Çankaya ve Genelkurmay arasında \"türban\" kriziyle doruğa ulaşan bir gerginliğin tırmandığı günlerde Türkiye'ye gelen İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif'in Ankara ziyaretinin amacı, çarşaflı İranlı kadınlarla AKP'lilerin türbanlı eşlerinin gölgesinde kaldı. Arif ve beraberindeki heyet, İranTürkiye arasındaki Karma Ekonomik Konsey (KEK) toplantısı için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine önceki gün Ankara'da temaslarda bulundu. Heyette yer alan Arif'in eşi Mürüvvet Farshi, Ticaret ve Ulaştırma bakanlarının eşleri ve İRNA Haber Ajansı muhabiri, kara çarşaflı kıyafetleriyle ilginç görüntüler oluşturdu. Arif ve heyetine ilişkin şaşırtan ilk görüntü havaalanında yaşandı. Mürüvvet Farshi'nin uçaktan eşinden sonra inmesi dikkat çekti. Heyeti havaalanında karşılayan Devlet Bakanı Ali Babacan'ın Mürüvvet Farshi'yle, Arif'in de türbanlı Zeynep Babacan'la tokalaşmamaları dikkat çekti. Paravanın ardında yemek Arif'in Ankara ziyareti sırasında basın yayın kuruluşlarının görüntü almalarına da kısıtlama getirildi. Arif'in Başbakanlık'ta Erdoğan'la baş başa görüşmesi sırasında sadece Anadolu Ajansı ve TRT'nin görüntü almasına izin verildi. Arif'in TBMM Başkanı Bülent Arınç'ı ziyaretinde ise sadece Meclis TV ile İranlı basın mensupları görüntü alabildi. Ankara Palas'taki yemekte de basına adeta sansür uygulandı. Hiçbir basın mensubunun yemek salonuna girmesine izin verilmezken, Erdoğan ve Arif arasındaki imza töreni sırasında gazetecilerin yemek salonundan görüntü almasını engellemek için paravanlar çekildi. Törende bulunmayan kadınların bu sırada bir odada bekletildikleri de kaydedildi. Yemeğe Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Babacan, Enerji Bakanı Hilmi Güler ve Çevre Bakanı Kürşad Tüzmen, eşleri ile birlikte katıldı. Heyetteki kadın misafirler Devlet Konukevi'ne ön kapıdan, Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan arka kapıdan girmeyi tercih etti. İranlı heyetteki kadınların kara çarşafla katıldığı yemeğe, Dışişleri Bakanı'nın eşi Hayrünisa Gül'ün baştan aşağı siyah bir kıyafetle gelmesi dikkat çekti. Yemekte başka, alanda başka Havaalanında \"haremlik ve selamlık\" oturma düzeni tercih edilirken, yemekte kadın ve erkeklerin yan yana oturduğu Dışişleri protokolü uygulandı. Yemeğe Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal ve bakanlık personelinin eşlerini getirmediği görüldü. Batı müziği, Türk yemeği Klasik batı müziği eşliğinde gerçekleşen yemekte konuklara mercimek çorbası, enginar, hünkarbeğendi, mevsim salata, künefe ve meşrubat ikram edildi. ","label":"politics"} +{"text":"Süleymaniye baskının�� araştıran komisyonun Genelkurmay karargâhındaki toplantılarında ABD heyetine başkanlık eden Amerikalı Korgeneral John Slyvester, baskını komuta eden 173. Hava İndirme Tugay Komutanı Albay Billy Mayville'nin ifadesine başvurdu. Türkiye ise ABD'li komutanın masaya getirdiği iddiaları inandırıcı bulmadı. Gözaltı olayını araştıran komisyon, dün ikinci toplantısını yaptı. Türk heyetine Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Köksal Karabay'ın, ABD heyetine de Slyvester'in başkanlık ettiği komisyon, benzer olayların yaşanmaması için alınması gereken önlemleri masaya yatırdı. ABD'li Korgeneral, öğleden sonra da Kuzey Irak'a giderek Albay Mayville'nin Kerkük'teki komuta merkezinde ifadesine başvurdu. Türk tarafı, komisyonun ilk gün çalışmasında Türk askerlerinin gözaltına alınış şekli ve gözaltı süresinde yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan raporu Amerikalılara sunmuştu. Dünkü toplantıda ise komisyonun çalışmaları tamamlanana kadar basına bilgi sızdırılmaması yönünde prensip kararı alındı. Komisyon, Slyvester'in Kuzey Irak'taki incelemelerini tamamlamasının ardından çalışmalarına devam edecek. Komisyonun bugün ya da yarın ortak bir açıklama yapması bekleniyor. ABD gözaltı pazarlığı yapmış ABD'nin Süleymaniye baskınının ardından gözaltına aldığı Türk askerlerini serbest bırakmak için Türkiye'ye önkoşullar bildirdiği ortaya çıktı. Geçen cuma 15.00'te gerçekleşen baskının ardından yapılan temaslarda ABD'li yetkililerin, Türkiye'den bazı taleplerde bulunduğu, gözaltına alınan askerlerin kontrol altına alınmasını ve faaliyet alanlarının daraltılmasını talep ettiği belirtildi. Genelkurmay'ın bu taleplere olumsuz yanıt vermesi ve askerlerin koşulsuz serbest bırakılması için yapılan girişimlerin, gözaltı süresini uzattığı kaydedildi. Dün kamuoyuna yansıyan bilgiler, resmi kaynaklarca yalanlanmadı. Gerginliğin ortasında fotoğraf molası DIŞ HABERLER SERVİSİ ABD askerlerine yönelik saldırıların neredeyse sıradanlaştığı, çoğunlukla Sünnilerin yaşadığı Irak'ın orta kesimi ile Bağdat'ın batısı ve kuzeyinde gerginlik sürerken, bazı Amerikan askerleri, rutin devriyeleri sırasında fotoğraf çekerek rahatlamaya çalışıyor. ABD Ordusu'nun 1. Tugayı'na bağlı 9. Sahra Topçusu bölüğünden Çavuş John LaCuesta da, Felluce kenti yakınlarındaki Cumela kasabasında, kimi başparmak-larını havaya kaldırıp poz veren bir grup Iraklı çocuğun Polaroid fotoğraflarını çekti. ","label":"politics"} +{"text":"MHP taban ve ilke arasına sıkıştı 18 Nisan öncesi tabanına \"Af olmayacak, Apo asılacak\" diyen MHP, koalisyon ortağı olunca söz verdiği bütün konularda geri adım attı MHP NEREYE GİDİYOR? - 3 \/ BELMA AKÇURA MHP’yi 18 Nisan öncesi ve sonrasındaki durumuna ve tutumuna göre bir değerlendirmeye tabi tutabiliriz. Öncesinde; farklı bir politika çizdi. Ve tabanına bazı sözler verdi: \"Af olmayacak, Apo idam edilecek, başörtüsü sorunu çözülecek, devlet malı yiyenden hesap sorulacak...\" Söz bu kadarla da kalmıyordu. \"Yabancılara, yabancı kelimelere, ekonomiden önce demokratikleşmeye, küreselleşmeye, transferlere, milli değerlerin yok edilmesine\" de karşıydı. Sonrasındaysa; durum farklı gelişti. Koalisyon ortağı olarak istemese de protokollerin altına imza koydu. İtiraz ettikleri de oldu ama; kriz yaratınca geri adım atmak zorunda kaldı. Tabandan gelen tepkiye yanıt hazırdı: \"Tek başına iktidara geldiğimizde dediklerimizi yapacağız.\" Bu nedenle MHP, iki yıldır hem merkez partisi olma isteği, hem de parti ilkeleri ve tabanının istekleri arasında sıkışıp kaldı. Tarhan Erdem (Araştırmacı - Yazar) MHP’nin alanı daralıyor... Türk Milliyetçiliği\"ni temsil eden partiler, çok partili dönemde değişik isimlerle seçimlere katılmışlardır. 1950 sonrasında Milliyetçi ve İslamcı oyların büyük bölümü Demokrat Parti’de (DP) toplanmış olmasına karşın, bu dönemdeki \"milliyetçi\" partiler kendi oylarının önemli bölümünü alabilmiştir. Nitekim Millet Partisi (MP) 1950 seçiminde oyların yüzde 3,2’sini, Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) 1954’te 5,3’ünü ve 1957 seçimlerinde yüzde 7,1’ini almıştı. 1960 sonrasındaki karmaşık siyasal hayat içinde yapılan ilk seçimde, milliyetçiler CKMP’de birleşerek oylarını yüzde 14’e çıkardılar. 1980’e kadar milliyetçilerin bir kısmı oylarını Adalet Partisi’ne verdiklerinden, \"milliyetçi\" partilerin oranı bu dönemde yüzde 5 - 8 arasında kaldı. 1980 sonrasında, \"milliyetçilerin\" toparlanmaları için 1995’i beklemek gerekti. 1995’te MHP yüzde 8’in üzerinde oy aldı. Barajın altında kaldığı için bazı çevrelerce küçümsenen bu oy \"sağlamödı. 1999 seçimlerinin sessiz ve gösterişsiz partisi MHP, seçim öncesinde oylarında iki gelişme sağladı: Birincisi, geleneksel olarak bir kısmı AP ve benzeri bir büyük partiye oy veren \"milliyetçi\" oyların hemen hemen tamamını kendisinde topladı. İkincisi, aynı yanda bulunan partilere (FP, ANAP, DYP) önceki seçimlerde oy vermiş ve 1995 sonrasında \"Bu partilere oy verilmez\" demiş seçmenlere, \"denenebilir parti\" olarak göründü. Bu iki gelişme nedeniyle MHP’nin oyları yüzde 18’e çıktı. Araştırmalara güvenirsek, 1995’in yüzde 8’i, ANAP, DYP ve FP’den gelen oylarla 1999’da 18’e çıkmıştır. Araştırmalar, MHP’nin seçim öncesi son iki ay içinde, yüzde 3 - 6 arasında oy kazandığını göstermektedir. Seçim iki ay önce yapılsaydı, ANAP, DYP, MHP ve kapatılan FP yüzde 13 - 16 arasında birbirine yakın oranda oy alacaklar, DSP’nin oyları ise yüzde 23 - 25’e yükselecekti. Bugünkü MHP seçmenlerinin bir kısmı, eskiden olduğu gibi, büyük bir partinin çekimine girebilir. Bu durumda MHP’nin oyları yüzde 8 - 12 arasına düşer. MHP çizgisini değiştirmeden, diğer partileri yetersiz bulan ve denenecek bir parti arayan seçmenlerden bir kısmının kendisine gelmesini becerebilirse, yüzde 20 -24 düzeyine çıkabilir. Gelecek seçimde MHP’nin oylarını, seçim sonrasının iktidar partisi olarak kaybettiği seçmenler de etkileyecektir. Bu kaybın miktarı, seçimler görünmeden belirlenemez. Önümüzdeki aylarda MHP, sayıları artmaya devam eden rakiplerle çekişerek siyasal hayatta yerini alacaktır. Bence bu yer, aşırı kurgulara olanak tanımıyacak dar bir alandır. Prof. Dr. Zafer Üskül (Siyaset Bilimci) İki ileri bir geri adım MHP milliyetçi ve muhafazakâr bir siyasi harekettir. Taban olarak da kendisini toplumda itilmiş, dışlanmış hisseden, eğitim olanaklarından yeterince yararlanamamış, yoksul kesimlere dayanmıştır. MHP son seçimlerde öbür siyasi partilerin başarısızlığının sonucu olarak, kendi çekirdek tabanının dışından özellikle de RP’nin ve DYP’nin seçmeninden oy almıştır. Ancak bir kere daha vurgulamak gerekir ki; bu, MHP’nin başarısından çok, diğer partilerin başarısızlığının sonucudur. MHP, hükümet içerisinde ülkenin ekonomik durumunun kötü olması nedeniyle, çekirdek kadrosunu tatmin edecek yeterli olanak bulamadı. Bulduklarını da sonuna kadar kullandı ama iktidardan yıllarca uzak kalmış MHP’lileri doyuramadı. MHP sıkıştı. Bir yandan IMF ile birlikte yürütülen ekonomik programın gereklerini yerine getirme ihtiyacı, bir yandan da yandaşlarına kaynak aktarmaya fırsat sağlayacak ekonomik güç kaynaklarını elinde bulundurma isteği. Bu iki çelişik durumu, iki ileri bir geri adım atarak idare etmeye çalışmıştır. Bu politika her defasında krizi tırmandırdı. Krizin tırmanması sonucu herkes gibi MHP’nin çekirdek kadrosu da fakirleşti. Bir dahaki seçimler de MHP’nin işi zor. Bakır Çağlar (Anayasa hukukçusu) Felsefesini değiştirmeli Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi, aşırı sağ partilerin, hoşgörüsüzlüğü yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı cesaretlendirip, Avrupa toplumlarının temel değerlerini tehdit ettiği görüşüne vardı. Bu partileri seçmen tabanından yoksun bırakacak siyasi bir karşı saldırı programı tavsiyesi aldı. Bugün bir hükümetin kuruluşu bütün Avrupa’yı ilgilendiriyor. Bunu Avrupa \"ortak yarar sorunu\" olarak değerlendiriyor. Bu yaklaşım seçim mekânlarını, demokratik normlara saygı gösteren partilerle sınırlıyor. Milliyetçi hareketlerin de dahil olduğu aşırılıklara siyasal, anayasal yasak getiriyor. Siyasi partilerin Avrupa statüsü elde edebilmesi, \"Avrupa Siyasi Partisi\" statüsünü irdelemek için, öncelikle iki yeterlilik kriterini sağlaması gerekir. Birincisi demokrasiye bağlılık, ikincisi hukukun üstünlüğüne saygılı olmak. Bir parti bu kuralları kabul etmiyorsa, o partinin bir Avrupa siyasi partisi olma yeteneği yok demektir. Katılım Ortaklığı Belgesi, Kopenhag Kriterleri de olmak üzere Avrupa normlarına karşı çıkan bir parti bu çerçeveye giremez. O zaman MHP’nin sadece söylemini değil, onu üreten felsefesini de, değiştirmemesi durumunda bu partinin, \"Avrupa Siyasi Partisi\" sayılması mümkün değil. ","label":"politics"} +{"text":"Türk Tabipleri Birliği (TTB), AKP hükümetinin yürüttüğü sağlık politikalarına karşı 5 Kasım'da \"g(ö)revdeyiz\" sloganıyla yaptıkları uyarı eylemini, 24 Aralık'ta yineleme kararı aldı. TTB Merkez Konseyi İkinci Başkanı Metin Bakkalcı, \"Sağlıktaki tahribatın sonlandırılmasını talep ediyoruz. Sabır taşı çatlamıştır. Sonuç alıncaya kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz\" dedi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Füsun Sayek ve Bakkalcı, 24 Aralık'ta hekimlere yeniden \"iş bırakma\" çağrısı yaptı. Ülke genelinde hekimler olarak işyerlerinde olacaklarını ama 5 Kasım'da olduğu gibi acil kapsam dışındaki sağlık hizmetlerini vermeyeceklerini belirten Bakkalcı, şöyle konuştu: \"Hükümeti, 5 Kasım'da sabır taşı çatlamadan uyarmayı amaçladık. Talebimizi, 'nitelikli hizmet, insanca yaşam' olarak özetledik. Biz hekimlik mesleğimizi gerektiği gibi yapmak istiyoruz. Başbakan'dan 6 Kasım'da görüşme talep etmemize rağmen bugüne kadar herhangi bir yanıt verilmemiştir.\" ","label":"politics"} +{"text":"YSK ‘bekleyelim’ dedi Erdoğan’a gün doğdu Siirt’te seçim için Anayasa ve yasa değişiklikleri beklenecek ve seçim 9 Mart 2003’te yapılacak GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara Siirt’te yenilenecek seçimin esaslarını belirleyen YSK, AKP lideri Erdoğan’ın aday olabileceğini kesinleştirirken, seçim takviminin, Anayasa ve yasa değişiklikleri yapıldıktan sonra belirlenmesini kararlaştırdı. Böylece, seçim takvimi açıklanmadan önce milletvekili seçilme yeterliliğini kazanma şansı tanınan Erdoğan’ın önünde yasa değişikliklerinin bu seçimde uygulanıp uygulanmayacağı sorunu dışında engel kalmadı. Bu engel aşılırsa, Siirt seçimi de 9 Mart 2003’te yapılacak. YSK, dün yaptığı toplantıda, Siirt’teki seçime yönelik hazırlanacak seçim takviminde 9 Aralık tarihinin takvimin başlangıç günü kabul edilmesine, seçime 3 Kasım seçimine katılan 18 partiden isteyenlerle, 3 Kasım’da aday olan bağımsızların katılabileceğine, 3 Kasım’daki seçmen kütükleri ve oy pusulalarının seçimde kullanılmasına ancak aday veya partilerde değişiklik yapılırsa yeni oy pusulası basılmasına karar verdi. Karara göre, siyasi partiler, aday listelerinde istifa veya ölüm sebebiyle boşalacak yere milletvekili adayı da gösterebilecek. Siirt’ten aday olabilecek Böylece Erdoğan, AKP birinci sıra adayı Mervan Gül’ün istifasıyla Siirt’ten aday olabilecek, ancak YSK, Erdoğan’ın adaylık durumunu yeniden değerlendirecek. Fadıl Akgündüz de Siirt’te yeniden aday olacak. Kurul, dün seçim takvimin belirlenmesi için Anayasa, Siyasi Partiler Yasası ve Milletvekili Seçimi Kanunu’nda yapılacak değişikliklerin beklenmesine de karar verdi. ","label":"politics"} +{"text":"'Yeni bir dünya kurulur, biz de yerimizi alırız' Dışişleri Bakanı, Kıbrıs konusunun çözülmesinin AB'yle ilişkilerde \"yeni bir hava\" yaratacağını söyledi ANKARA Milliyet Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs sorununun Rum Kesimi AB'ye üye olmadan çözülememesi durumunda yaşanabilecekleri 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün tarihi sözleriyle açıkladı. Gül \"Bunlar Türkiye'nin çıkarına değil ama AB'den koparız. Yeni bir dünya kurulur, biz de yerimizi orada alırız\" dedi. CNN - Türk'te Taha Akyol'un sorularını yanıtlayan Gül, Kıbrıs konusunun Rum Kesimi AB'ye üye olmadan çözüme kavuşturulmasının önemine dikkat çekerek şunları söyledi: \"Rumlar'ın üyeliğinden sonra, hem adadaki Türkler, hem de Türkiye için problemler çıkacak. Tanımadığımız ülke, ister istemez muhatap alacağız. Ya da İnönü'nü dediği gibi 'Yeni bir dünya kurulur, biz de yerimizi alırız' diyeceğiz. AB'den tamamen kopacağız. Bunlar Türkiye'nin çıkarına değil. Çözüm olmazsa 3 - 5 yıl sonra daha sıkıntılı olacak. Kıbrıs Türkleri'nin geleceğini garanti altına alan, adada iki ayrı halk olduğu gerçeğini kabul ettirip ilelebet devam ettirecek düzen için gayret ediyoruz.\" Kıbrıs görüşmelerinin Türkiye'nin en iyi arzu ettiği şekilde sonuçlanamayabileceğini de kaydeden Gül, \"Benim de gönlümden geçen KKTC'nin dünyaca tanınması. Ama 30 senenin gerçekleri ortada. O zaman ikinci en iyi neyse, yakalamak zorundayız\" diye konuştu. Ne yapalım, böyle Denktaş'ın AKP hükümetiyle çatışan üslubuna ilişkin bir soruya da Gül, \"Ne yapalım, bu şekilde gidecek bazen işler. Denktaş için de kolay değil. Tarihi kararlar alınıyor, bir kez değil birkaç kez düşünmek zorunda. Onun içinde olacağı çözüm bizim için esastır. Onun da çözümden yana davranması gerekir\" yanıtını verdi. ","label":"politics"} +{"text":"Milletvekili eşine koruma! Sevil Dumanoğlu, eşi AKP'li Aydın Dumanoğlu tarafından dövüldüğü için İngiltere'de koruma altına alındığını söyledi TÜRKER KARAPINAR Ankara Sevil Dumanoğlu, yaklaşık 17 yıldır ayrı yaşadığı eşi AKP Trabzon Milletvekili Aydın Dumanoğlu'nun, imam nikâhıyla yaşadığı iddia edilen Arzu Bektaş'la ilişkisini öğrendikten sonra manevi tazminat davası açtı. Sevil Dumanoğlu, eşi tarafından dövüldüğü için İngiltere'de koruma altına alındığını da öne sürdü. Dumanoğlu, açtığı 100 milyarlık manevi tazminat davasının dilekçesinde, eşinin öğrenim görmek için İngiltere'ye gitmesi üzerine bu ülkeye yerleştiklerini anlattı. Dumanoğlu şöyle devam etti: \"1987'de dengesiz davranan eşim bana ve büyük oğlumuza karşı fiziki güç kullandı. Başımdan aldığım darbeden dolayı hastaneye kaldırıldım. Olaya polisin müdahale etmesi sonucu ben ve çocuklarım korumaya alındı. Yetkili mahkemeye başvurdum ve çocukların velayetiyle ayrı yaşama hakkının tanınmasını istedim.\" Dumanoğlu, Marmara depreminde annesiyle oğlu Hakan'ı kaybettiği sırada eşinin kendisinden habersiz 3 boşanma davası açtığını belirtti. ","label":"politics"} +{"text":"Kocam yolsuzluk yapıyor, araştırın! Kadınlar, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'na eşlerini ihbar etti. Bir kadın, \"Parası olmadığı halde kocam 400 milyarlık ev aldı, bunu araştırın\" diye mektup yazdı SALİHA ÇOLAK Ankara TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'na, milyonlarca dolarlık yolsuzluk dosyaları hakkında yeni bilgi ve belgeler ulaşırken, eşleriyle arası açılan kadınlardan da İSKİ skandalını anımsatan, \"Kocamı da araştırın\" ihbarı geliyor. Komisyon Başkanı Azmi Ateş'in ihbar çağrısına, birçok alanda karşılaştığı yolsuzluk ve usulsüzlüğün yanı sıra, irili ufaklı haksız uygulamaları da içeren ihbar gönderen çok sayıda vatandaş karşılık verdi. Bunlar arasında belediyeler, üniversiteler ile yargıda bir türlü çözülemeyen özel şikâyetler de yer alıyor. Komisyon bu ihbarlar sonucunda bazı üniversiteleri mercek altına aldı. Kurum ve kuruluşlardan klasörlerle gelen dosyalar ve çok sayıda ihbar mektubu nedeniyle komisyon rahat çalışabilmek için daha geniş bir salona taşındı. Oluşturulan alt komisyonlar da, Özelleştirme İdaresi gibi kritik kuruluşlara giderek, \"yerinde\" dosya incelemesi yapıyor. Komisyona gelen, \"Kocamı araştırın\" benzeri mektuplarda ise kaynağı bilinmeyen servet ihbarları yapılıyor. İsmi açıklanmayan bir kadın, kocasının 400 milyar liraya ev aldığını, bu parayı normal yollardan kazanmasının imkânsız olduğunu belirtip araştırılmasını istedi. Komisyon, vatandaşların güvenini sarsıp bilgi akışının kesilmesine yol açmamak için mektuplara ve gelen ihbarlara ilişkin bilgi vermekten kaçınıyor. Mektuplar, kritik noktalardaki bürokratlar ile önemli dosyalar arasında bağ kurulabilirse, somut sonuçlara ulaşılmasında etkili olacak. ","label":"politics"} +{"text":"Durmuş, liseli gençlerle temel attı Sağlık Bakanı Osman Durmuş, liseli öğrencilerin Bozkurt işaretleri ve \"Devletin başına Devlet gelecek. Bağcılar ovası, Bozkurt yuvası. Milliyetçi Türkiye\" sloganları eşliğinde temel attı AYTEN GÖRGÜN İstanbul Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un katıldığı Bağcılar Devlet Hastanesi temel atma töreni, liseli öğrencilerin ülkücü gösterisine sahne oldu. Lise öğrencileri elleriyle Bozkurt işareti yaparak, \"Devletin başına Devlet gelecek\" diye slogan attı. Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2002 - 2003 öğretim yılı açılış törenine katılan Durmuş, programının oy toplama amaçlı olmadığını belirtti. Ancak Durmuş konuşmasını şöyle noktaladı: \"Seçimin yapılacağı şu sıralarda bakanların mevkiilerinin baki olmadığını bilen bir kişi olarak, eğitim ve öğretim yılının bir açılışı yanında bir veda konuşması gibi değerlendirebilirsiniz. Bu görevi bir beş yıl daha yapma niyet ve azmi içindeyim.\" Ardından Bağcılar Devlet Hastanesi’nin temel atma törenine katılan Durmuş, bunun da bir seçim temeli olmadığını savundu. Durmuş’un konuşması, törene katılan öğrencilerin sloganlarıyla kesildi. Sloganlar atıldı Zeynep Kamil Kız Sağlık Meslek Lisesi, Bakırköy Sağlık Meslek Lisesi öğrencileri Durmuş’a \"Türkiye sizinle gurur duyuyor\" sloganlarıyla destek verdi. Bağcılar Endüstri Meslek Lisesi’nden gelen bir grup öğrenci ise bozkurt işareti yaparak, \"Bağcılar ovası, Bozkurt yuvası\", \"Milliyetçi Türkiye\", \"Devletin başına Devlet gelecek\" diye bağırırken, küçük bir kız çocuğunun elindeki MHP bayrağı da dikkati çekti. Törene öğretmenleriyle birlikte gelen Zeynep Kamil Kız Sağlık Meslek Lisesi ile Bakırköy Sağlık Meslek Lisesi öğrencileri, kendilerini bekleyen araçlara binerek okullarına döndü. Törene yalnız katılan Bağcılar Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri ise slogan atarak yürümeyi tercih etti. ","label":"politics"} +{"text":"Parti çoksa, halk azaltır GÜNTAN MAVİGÖZLÜ 9. Cumhurbaşkanı Sülayman Demirel, dün restorasyon çalışmaları son aşamaya gelen, Kadir Has Üniversitesi’nin Cibali Kampüsü’nü ziyaret etti. Bugünkü duruma rejimle çok oynanması nedeniyle gelindiğini belirten Demirel bir soruya şu yanıtı verdi: \"Parti çoksa çoktur. Onu azaltmak halkın işidir. oluyorsa, bunu anlayacak halktır. Bakın, en yeni fabrikadan çıkmış bir otomobil almışsınız. Bir şoförle gidiyorsunuz ve bir duvara çarpıyorsunuz. Kusur duvarda mı, otomobilde mi, şoförde mi? Eğer kusur duvarda derseniz Allah selamet versin.\" ","label":"politics"} +{"text":"Tayyip’te yolun sonu Anayasa Mahkemesi Erdoğan’ın umudunu yok etti. Tayyip’in yeniden yargılanması ve milletvekili olmasının yolu ‘karar’la kapandı ERSAN ATAR Ankara Anayasa Mahkemesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin kurucu üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin ihtar kararının gerekçesinde Erdoğan’ın en azından 2003 Ocak sonuna kadar yapılacak olası erken seçimlerde milletvekili seçilme yeterliliği olmadığı sonucuna varırken, yeniden yargılanma umutlarını bitirdi. Mahkeme’nin Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçeli kararında, Erdoğan’ın milletvekili seçilme yeterliliği olmadığından parti kurucusu olamayacağı belirtildi. Bu nedenle Erdoğan’ın kurucu üyelikten 6 ay içinde ihraç edilmesi gerektiğine karar verdi. Mahkemenin kararındaki \"4 sözcük\" Erdoğan’ın, 312. maddenin yeni haline göre yeniden yargılanıp beraat ederek milletvekili seçilmesi ve normal siyasi yaşamına devam etmesi umudunu zayıflattı. Mahkeme kararında, Erdoğan’ın Diyarbakır DGM’ce verilen 10 aylık cezasının 20.1.2000’de bittiğine özellikle yer verdi. Erdoğan’ın \"yararlandım\" dediği \"Af Yasası\"nın ise 22.12.2000’de yürürlüğe girdiğini de hatırlattıktan sonra şu ifadeye yer verdi: \"Erdoğan’ın suçu, 4454 sayılı yasa (Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçların Ertelenmesine İlişkin Kanun) kapsamında olmadığı gibi ‘cezası infaz edildikten sonra’ yürürlüğe giren 4616 sayılı yasa (Af Yasası) hükümlerinden yararlanması da mümkün değildir.\" Bu ifade, \"aftan yararlandım, bu nedenle cezamı çekmiş olsam da sonuçları ortadan kalkmıştır\" diyen Erdoğan’ın tezini çürütmeye yetti. Ancak, \"cezası infaz edildikten sonra\" cümlesi, tıpkı Af Yasası gibi Erdoğan’ın cezası infaz edildikten çok sonra değişen 312. maddenin yeni haline göre \"yeniden yargılama\" hakkını da elinden aldı. Anayasa Mahkemesi böylelikle dünkü kararıyla, 312. maddenin yeni haline göre yeniden yargılanmaya, \"cezasının infaz edilmemiş olması\" şartını da getirmiş oldu. AKP yorumda anlaşamadı Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını, AKP’nin hukukçu milletvekilleri farklı yorumladı. Grup Başkanvekili Mehmet Ali Şahin, kararı \"yaptırımı ve hukuki sonucu olmayan bir karar\" olarak nitelendirerek, ihtara uyup uymamayı tartışacaklarını açıkladı. Genel Sekreter Ertuğrul Yalçınbayır ise kararı Şahin’den farklı yorumlayarak, \"Tayyip Bey kurucu üyelikten çıkarılacak\" dedi. Yalçınbayır, \"Karar herkesi bağlar. Muhalif görüş önemli değil. Önemli olan çoğunluktur. Tayyip Bey’in kurucu üyelikten çıkarılması lazım ve çıkarılacaktır\" diye konuştu. 5 yargıç itiraz etti Mahkeme’nin, \"ihtar\" kararına karşı olan 5 üyesi, yazdıkları sert karşı oy gerekçelerinde, Erdoğan’ın son çıkan aftan yararlanarak, milletvekili seçilme hakkını alması gerektiğini savundu ve şu görüşlere yer verdi: \"Yurtdışına kaçmak suretiyle aldığı cezanın infazını engelleyen bir mahkûm (Af Yasası) yasaların getirdiği erteleme ve ‘mahkûmiyetin hiç vaki olmaması’ olanaklarından faydalanarak, her türlü haklarına kavuşurken, yasanın yürürlüğünden önce iyi niyetle kendiliğinden gelip asli cezasını çeken diğer mahkûmu bu olanaklardan yararlandırmamak; adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmaz.\" Türbanlı kurucu olur Anayasa Mahkemesi, Erdoğan’la ilgili kararında türbanın sınırını bir kez daha çizdi. Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, AKP’nin türbanlı kadın kurucularının da partinin kurucu üyeliğinden ihracını isterken, mahkeme bu talebi neden reddettiğinin gerekçesini şöyle açıkladı: \"Siyasi partiler kamu kuruluşları değildir. Ancak siyasi parti mensuplarının TBMM’ye, hükümete ve mahalli idareler organlarına seçilmeleri halinde, kamu görevi yaptıklarından kuşku duyulmaz. Bir siyasi partinin kurucu üyesi olmak, milletvekili adayı olmanın önkoşulu değildir. Kurucu üye olmadan da milletvekili adayı olunabilir.\" 5 SORU 5 CEVAP Erdoğan bakan bile olamaz 1- Karardaki \"milletvekili olamaz\" tespiti nasıl sonuç doğuracak? Mahkeme’nin kararları bağlayıcı olduğundan Yüksek Seçim Kurulu da Tayyip’in milletvekilliği adaylığını reddedecek. Erdoğan, 6 ay içinde kurucu üyelikten istifa edip normal üye olabilecek. Sonra yeniden başkanlığa getirilebilecek. Partisi seçimde birinci olsa bile Erdoğan kabinede yer alamayacak. Çünkü Başbakan, milletvekilleri arasından atanıyor, dışarıdan bakan olabilmek için de \"milletvekili yeterliliği\" aranıyor. 2- AKP, \"Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum\" derse ne olacak? Uymama nedeniyle parti kapatma hükmü yasadan çıkarıldı. 6 ay sonunda Erdoğan istifa etmemiş veya ihraç edilmemiş bile olsa, yaptırım uygulanamayacak. 3- Erdoğan için hiç umut yok mu? Erdoğan, 20 Ocak 2003’ten sonra, mahkemeye başvurup \"memnu hakları\"nın iadesini isteyebilecek. Mahkeme, Erdoğan’ın pişman olup olmadığını dikkate alacak. Mahkeme yasaklanmış hakların iade edilmesi istemini reddedebilecek. 4- Bu aşamada son kasetler etkili olacak mı? Erdoğan’ın sonuncusu bu hafta ortaya çıkan kasetlerdeki sözlere karşı söylediği \"değiştim\" savunmasının geçerli olup olmadığını, hakların iadesi talebini karara bağlayacak mahkeme değerlendirecek. 5- Ortaya çıkan kasetler nedeniyle yargılanırsa ne olacak? Kasetlerdeki suçun \"askerlikten soğutma\" veya \"orduya hakaret\" olarak tanımlanması halinde zamanaşımı dolmuş olacak. Ancak Erdoğan, Anayasal düzene karşı suçları düzenleyen TCK 146 gibi zamanaşımı dolmayan bir suçtan mahkûm olursa, haklarını geri alamayacak. ","label":"politics"} +{"text":"Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, oğlu Levent Sezer ile arkadaşlığı süren Evren Altunay’ın işten çıkartıldıktan sonra Çankaya Köşkü’ne gelin adayı olduğu için işe geri çağrıldığına ilişkin habere üzüldü. Sezer çiftinin oğlu Levent Sezer ile birlikte beş yılı aşkın bir süredir birlikteliğini sürdüren kızları Evren ile ilgili haber, baba Lütfi Metin Altunay’ı ise kızdırdı. Çevresinde ciddiyeti ile tanınan emekli baba Altunay, haberle hem kendilerinin hem de Sezer ailesinin yıpratıldığını belirterek, \"Avukatımızla görüşüyoruz. Dava açacağız\" dedi. Sezer’in \"olayın böyle yansımasına\" üzüldüğü kaydedilirken, Levent ile Evren’in ilişkisinin resmiyete dökülmesi için henüz \"erken\" olduğu vurgulandı. Oran semtindeki evlerine kapanan Altunay ailesi ise avukatları aracılığıyla manevi tazminat istemiyle dava açma hazırlığı yaptı. ","label":"politics"} +{"text":"Savcı adalet istedi! Ankara Savcısı Çetin, Mavi Akım Davası'nda sanıkların cezalarının ertelenmesi kararını 'adaletsiz olduğu' gerekçesiyle temyiz etti GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara Ankara Cumhuriyet Savcısı Hatice Çetin, Mavi Akım Projesi'nin Samsun - Ankara boru hattı aşamasıyla ilgili Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi kararını \"hakkaniyet ölçüleriyle bağdaşmadığı\" gerekçesiyle temyiz etti. BOTAŞ'ı 60 milyon dolar zarara uğrattıkları gerekçesiyle yargılanan 5 eski bürokrata verilen hapis cezasının önce 6 milyon 46'şar bin lira para cezasına çevrilmesine, ardından ertelenmesine karşı çıkan Çetin, bürokratların suçlu bulunduğunu ve devleti uğrattıkları zararın ortaya konduğunu belirtti. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi eski BOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Yardım, eski yönetim kurulu üyeleri Kutluhan Çınbay, Uğur Başer, Hayri Nadir Bıyıklıoğlu ve Arif Bilal Uzuner'i \"görevlerini kötüye kullandıkları\" gerekçesiyle birer yıl hapse mahkûm etti. Mahkeme, sanıkların bu suçu 1'den çok işlediklerini de belirtti. 6 milyon ceza Mahkeme, sanıkların cezasını 11 ay 20'şer gün hapse indirdikten sonra bunu paraya çevirdi. Sonuç olarak 6 milyon 46'şar bin lira para cezasına mahkûm olan sanıklar, \"bir daha suç işlemeyeceklerine kanaat getirilmesi sonucu\" ceza ertelemesine kavuştu. Duruşmada görev yapan Çetin, yargılama aşamasında sanıkların görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesiyle hapisle cezalandırılmalarını istedi. Mahkemenin, istemi doğrultusunda mahkûmiyet kararı vermesine rağmen sanıkların cezasını paraya çevirerek ertelemesi üzerine, Çetin kararı temyiz etti. Sanıkların suç işlediğinin anlaşıldığını, mahkemenin de sanıkları cezalandırarak bunu kabul ettiğini anlatan Çetin, şu ifadeleri kullandı: \"Kamu zararı görüldüğünün kabul edilmesine, suçun subuta ermesine rağmen uğranılan zarara verilen ceza hakkaniyetle, adalet duygusuyla bağdaşmaz. Mahkeme, sanıkların aynı suçu 1'den çok kere işlediğini de karar altına almış, buna rağmen sanıkların bir kez daha suç işlemeyeceğine kanaat getirilerek, cezalarının önce paraya çevrilip sonra ertelenmesi çelişki yaratmıştır.\" Temyiz istemini görüşecek olan Yargıtay Çetin'in istemine uyarsa, bürokratlar yerel mahkemede yeniden yargılanacak. ","label":"politics"} +{"text":"Erdoğan gitti, geldi... Ankara DGM Savcısı’nın tutuklanmasını istediği AKP liderini hâkim bıraktı. Erdoğan, ifadesinde \"Değiştim\" dedi AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, 1992’de Rize’de yaptığı ve orduyu ağır ithamlarla suçlayan konuşması nedeniyle dün Ankara DGM’de üç saat ifade verdi. Erdoğan savcıya, \"değiştim\" derken, DGM koridorları bir süre AKP’nin toplantı salonuna dönüştü. Tutuklama talebi Erdoğan, saat 16.10’da Ankara DGM’ye gelerek DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e ifade vermeye başladı. Savcılık sorgusunun tamamlanmasının ardından Erdoğan’ın serbest bırakılması beklenirken Yüksel sürpriz bir kararla, Erdoğan’ın, TCK’nın 146\/2. maddesinde tanımlanan \"anayasal düzeni değiştirmeye eylemli kalkışmak\" suçuna göre tutuklanmasını istedi. Yüksel’in sorguda, Erdoğan’a iki ayrı konuşma kasedini de sorduğu ve AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın \"bilmiyorum\" dediği öğrenildi. Orduya övgü Alınan bilgiye göre Erdoğan, savcılık ve yedek hâkimlikte verdiği ifadede, Rize konuşmasını inkâr etmedi, ancak tamamen de sahiplenmedi. Sözlerin kendisine ait olduğunu söyleyen Erdoğan, \"Bunlar o günün koşulları altında söylenmiş sözlerdir. Şimdi doğru olduğunu iddia etmiyorum. Ben de değiştim\" dedi. Erdoğan’ın ifadesinde kurtuluş savaşından övgüyle bahsettiği, \"Türk milleti ordusuyla, halkıyla bu devleti kurmuştur\" dediği öğrenildi. Erdoğan’ın yedek hâkimliğe sevkinden önce birçok AKP’li DGM’ye geldi. Bu sırada Erdoğan, Yüksel’den \"Kurmaylarımla görüşebilir miyim?\" diye izin istedi. Yüksel’in izni üzerine Erdoğan, durum değerlendirmesi yaptı. Daha sonra DGM yedek hâkimi Ramazan Aksan’ın yaklaşık bir buçuk saat sorguladığı Tayyip Erdoğan, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Savcı itiraz edecek Erdoğan’ı sorgulayan Yüksel, yedek hâkimliğin serbest bırakma kararına itiraz edeceğini söyledi. Savcılığın bu itirazını 2 No’lu DGM karara bağlayacak. \"Vatandaşlık görevimi yaptım\" ÜMİT BEKTAŞ AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 3 saatlik ifade ve yargı maratonunun ardından DGM’den çıktı. Çevresi partililer tarafından sarılan Erdoğan, çıkışta, \"Tek cümlenin altını çiziyorum; sadece vatandaşlık görevimi yaptım\" dedi. Erdoğan, daha sonra gittiği parti genel merkezinde alkışlarla karşılandı. Burada ifade verirken neler hissettiğinin sorulması üzerine Endoğan, şu yanıtı verdi: \"Herhangi bir şey hissetmedim. Gayet rahattım.\" Partiden ayrıldı bir tane, DGM’ye vardı üç tane... Kaset şoku Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e ifade vermeye giden AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan, DGM’de iki ayrı kaset şoku daha yaşadı. Partili arkadaşlarına sık sık, \"Başka kasetler de çıkabilir, hazırlıklı olun\" mesajı veren Erdoğan, ifade verdikten sonra Yüksel’in kendisine iki ayrı kaset daha gösterdiği ve bu konuşmaları sorduğu öğrenildi. Alınan bilgiye göre Yüksel, AKP lideri Erdoğan’a, 1994’te Ümraniye’de yaptığı konuşmanın içeriğine ilişkin sorular yöneltti. Erdoğan, beklemediği bu gelişmenin şokunu yaşarken Yüksel, gösterdiği ikinci kasetteki konuşma dökümlerini de okuttu. Almanya’daki konuşması Erdoğan’ın yeni çıkan ve siyasi yasaklı Erbakan’ın 1994’te Bingöl’de yaptığı konuşmayı andıran konuşması şöyle: \"İşte bak şu anda Türkiye’yi paramparça ettiler. Neden sen yıllarca \"ne mutlu Türkiye diyene\" dersen, kaidedir etki tepkiyi doğurur. Öbürü de ne diyecek \"ne mutlu kürdüm\" diyene diyecektir. Bak İstanbul’da çok enteresan bu yarışmada şu anda \"Ne mutlu Kürdüm diyene\" diyenler, 1.48 oy aldı. \"Ne mutlu Türküm diyene\" diyenler 1.37 oy aldı. Ama \"Ne mutlu Müslümanım diyene\" diyenler yüzde 28 oy aldı. Ümraniye konuşması Erdoğan’ın, kapatılan RP’nin Ümraniye İlçe Teşkilatı’nın 1994’te açılışında yaptığı öne sürülen konuşmasının özeti ise şöyle: \"Hem laik, hem Müslüman olunmaz. İkisi bir arada ters mıknatıslanma yapar. Laiklik tabi elden gidecek. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’, koskoca yalan. Egemenlik Allah’ındır. Hala terör Cudi dağlarında aranıyor. Terör Meclis’te yahu. Bu Ordu iddia ediyorumki Refahçı. Doğumhanelerde sadece kadın doktorlar çalışacak. Yavrularımazı türbanlılar yetiştirecek. ‘Ne mutlu Türk’üm diyerek milleti bir arada tutamazsınız. Anayasa’yı sarhoşlar hazırladı\" ","label":"politics"} +{"text":"Sohbet Odası'nın konuğu, CHP Ankara milletvekili Gülsün Bilgehan AKP bizi değil orduyu dinliyor SOHBET ODASI DERYA SAZAK Derya Sazak'ın sorularını yanıtlayan Bilgehan, \"İktidar partisi bizi dinlemiyor bile, eleştirilerimizin hükümette ciddi bir yansıması olmuyor, askeri kanattan ses çıkınca onu dikkate alıyorlar. Bu bizim suçumuz değil. Ordunun da!\" diyor Cumhuriyet'in 80'inci kuruluş yıldönümünü kutlayacağız. Çağdaş Türk kadınının Atatürk'le dans ettiği Cumhuriyet balolarından, türbanlı milletvekili eşlerinin Çankaya'ya niye davet edilmediklerinin sorgulandığı günlere geldik. İsmet Paşa'nın torunusunuz, Pembe Köşk'teki 29 Ekim'lere ilişkin anılarınız olmalı. Aklıma hemen gelen Cumhuriyet'in 50'nci yıldönümü. 1973 yılında CHP'den de ayrılmıştı. Cumhuriyet'i kurmuş ve o dönemi yaşatan bir büyük lider, hatırladığım kadarıyla resmi toplantıların bir kısmına çağrılmamıştı. Bizi, torunlarını yanına aldı ve bir Anıtkabir ziyareti yaptık. Çok anlamlıydı. 50'nci yılda Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk Çankaya Köşkü'nde bir davet vermişti. O davete anneannem ve dedemle birlikte ben de gitmiştim. 29 Ekim gecesi, Cumhurbaşkanı Sezer'in davetine milletvekili olarak katılacağım. Mevhibe İnönü'nün uzun elbisesini giyerek gideceğim. 30 yıl sonra bu çok özel ve bir Cumhuriyet geleneği açısından çok anlamlı. Çankaya kamusal alan Cumhurbaşkanı Sezer'in Çankaya'ya CHP'li milletvekillerini eşleriyle, AKP'lileri eşsiz davetini siz nasıl karşıladınız? Ayrımcılık iddiası var. Geri planda ise türban ve imam hatipler tartışması var. 80. yılda Cumhuriyet hala korunmaya muhtaç mı? Cumhurbaşkanlığı Köşkü böyle bir resmi davette kamusal alandır. Özel bir ziyarete gidildiğinde belki istenilen kıyafet giyilebilir. Kurallar var. Örneğin kadın milletvekilleri olarak bizler Meclis'te pantolon giyemiyoruz. Ben 29 Ekim resepsiyonuna giderken çok şık da olsa blucin giyme özgürlüğüne sahip değilim. Devlet özenliydi Cumhuriyet değerleri açısından nasıl yorumluyorsunuz? Pembe Köşk'te bu yıl Atatürk'ün eşi Latife Hanım'ın eşyaları sergileniyor. Fotoğraflara bakın, sadece Ankara, İstanbul, İzmir'de değil Anadolu'nun pek çok köşesinde kadınların 1950'lere kadar olan görüntülerine baktığımız zaman, kadın haklarına gösterilen özenin devletin resmi politikası olduğunu görüyorsunuz. Sadece laiklik değil, kadınları ön plana çıkarmak Cumhuriyet'in temel ilkelerinden biriydi. Bu yıl Nobel Barış Ödülü, İranlı kadın hakları savunucusu Şirin Ebadi'ye verildi. Cumhuriyet, Türk kadınlarına çağdaşlık yolunu 80 yıl önce açmıştı. Onların torunlarının çocukları yaşındaki genç kızların türban takarak savundukları özgürlük anlayışları çok çelişkili. İslami kesim, türbanı kadının sosyal yaşama katılmasının bir aracı olarak görüyor. Nilüfer Göle'nin tezi, 'modern mahrem'. Bu olayın başka bir yönü de var. Özgür iradesiyle örtünmeyi kabul eden 13 yaşındaki bir kızın ne kadar özgür olduğu bence tartışılır. Ailenin ve sosyal çevrenin dayatması mı? Ya da aldığı eğitimin. Model olarak gördüğü, annesi, ablası veya okuldaysa öğretmeni. Okullar kamusal alan sayıldığı için türbanla girilmiyor. Okulun bahçesinde öğretmen başını örtüyorsa kızlar bundan etkileniyor. Avrupa, Fransa ve Almanya'da da bu durum tartışılıyor. Özgürlüklerden yanayız ama daha ilerdeki bazı zorunlu özgürlük kısıtlamalarını önlemek için bugün duyarlı olmak gerekiyor. Avrupa'da da dinsel simgelerin gösterilebilir şekilde taşınması tartışma konusu. Bu sadece İslama özgü değil. Haç takmak bile doğal kabul edilmiyor. Geleneksel Musevi kıyafeti sorgulanıyor, kamusal alanda. Bu sembollerin bir baskı unsuru olduğu düşünülüyor. Avrupa Konseyi'nde de sorun tartışılıyor. İki komisyon var Türkiye'yi de ilgilendiren. Denetim Komisyonu ve Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu. İkisinde de görevliyim. Türkiye 1996'dan bu yana Avrupa Konseyi'nin denetim süreci içerisinde. Türkiye denetleniyor İnsan hakları yönünden... Türkiye 1949'da Avrupa Konseyi'nin kurucu üyelerinden biri olmasına karşın 1995'ten sonra Konsey'e katılan eski Doğu Bloku ülkeleriyle birlikte denetim süreci içerisine sokuldu. Ukrayna, Ermenistan, Azerbaycan'la aynı kaderi paylaşıyor. Gözetim altında. Ayıp. Avrupa Konseyi'nin mi, Türkiye'nin ayıbı mı? İkisi de... Uyum paketleriyle birlikte Türkiye insan hakları konusunda büyük adımlar attı. Avrupa Konseyi'ndeki hava çok olumlu. Uygulama da değişiyor. Son gelen denetçiler, cezaevlerini beğendiler. İnsan haklarının sonu yok, hep daha iyiyi arayacaksınız. Türkiye'nin sicili düzeliyor mu? Yavaş yavaş... Geçenlerde çocuklarımla televizon seyrederken Irak'taki savaşı protesto eden bir gencin polis tarafından götürülürken kolunun kırıldığını gördük. Bu utanç verici bir şey. Gösteri izinsiz de olsa o kişi gözaltına alınırken insan haklarına uygun davranılmalı. AB İlerleme Raporu ile Avrupa Konseyi'nin denetimleri arasında paralellik kurulacak mı? 2004 Nisan'ında Strasbourg'da yapılacak Avrupa Konseyi genel kurulunda Türkiye hakkında çıkacak sonuç AB kararını çok etkileyecek. Sadece eleştiriyorlar Türkiye yaz boyunca YÖK'ü tartıştı, Meclis tatildeydi ve CHP üniversitelere arka çıkabildi mi, rektörler Genelkurmay'a gittiler. Orada şöyle bir çelişki var, CHP sorunu Meclis gündemine, komisyonlara taşıyor. YÖK'le ilgili önerilerini getiriyor. İktidar partisi bizi dinlemiyor bile, eleştirilerimizin hükümette ciddi bir yansıması olmuyor, askeri kanattan ses çıkınca onu dikkate alıyor. Oysa bunun demokratik, sivil bir şekilde Meclis içinde iktidar muhalefet diyaloğu çerçevesinde gerçekleşmesi gerekmez mi? Bu olmuyor. Bu bizim suçumuz değil. Ordunun da!.. AKP'nin tutumu buna yol açıyor. Söylemleri son derece demokratik, ordunun siyasete karışmasını eleştiriyorlar ama sivil tepkileri hiçe sayarak askeri kanattan uyarı geldiğinde derhal geriye çekiliyorlar. Ankara'da bile okuyamayan kızlar var Kızların okula gönderilmemesinde ana gerekçe nedir? Ailenin istememesi geliyor. Ekonomik nedenler ikinci. Hâlâ devam eden dinsel veya geleneksel tutuculuk da rol oynuyor. Cumhuriyet'in ilk yıllarında değiştirilmeye çalışılan gelenekler bugün daha baskın olarak sürüyor. Ankara'nın köylerinde bile ailesi izin vermediği için okuyamayan kızlar var. Bu şartlarda Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelik değiştirerek okula devam mecburiyetini aldırmaya çalışıyor. Bu değişiklik zaten zor okuyan kız çocukları açısından büyük dezavantaj. Töre cinayetleri konusunda da Avrupa Konseyi duyarlı. TCK'nın 462. maddesinin kaldırılması isteniyordu. 7'nci uyum paketinde kaldırıldı. Töre, namus cinayetlerini tahrik sayan, hafifletici cezaların ağırlaştırılması gerekiyor. AKP ile aramızdaki ayrılık şurada, 'Bunlar Türkiye'nin gerçeğidir' diye geçiştirilemez. Bu anlayışın yıkılması lazım. 'Tecavüze uğramış kızla kimse evlenmez, bari tecavüzcüsüyle evlensin' diyen çağdışı kafalar var! Zana cezaevinden çıkmalı Avrupa Konseyi dediniz, Leyla Zana AİHM kararıyla yeniden yargılanıyor ama 3 DEP'li eski milletvekiliyle birlikte hâlâ tutuklu. 9.5 yıldır cezaevindeler. Biz siyasetçi olarak yargının işine karışmayız. Ama kişisel düşüncemi açıklayayım: Leyla Zana ve DEP'liler tutuksuz yargılanmalı. Çıkmasının, hapiste kalmasından daha yararlı olacağını düşünüyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği şartlara uyulmalı. Tutuksuz yargılanması gerekiyorsa ona göre hareket edilmeli. Kaldı ki eski DEP'liler on yıla yakın süredir hapisteler. Avrupa Konseyi'ndeki çalışmalarınıza dönelim, kadın üyeliğin avantajları var mı? Olumlu ayrımcılık yapılıyor kadınlara. Her konuda en azından bir kadının konuşma hakkı var. Bunlar İçtüzük hükümleri. Avrupa Konseyi'nde gündem belirlenirken mutlaka bir kadın konuşmacı aranıyor. Bizim TBMM İçtüzüğü'nde de benzer avantajlar getirilebilir. Seçimlerde kadın kotası uygulanmalı Meclis'te kadın parlamenter olmanın güçlükleri neler? 1935'te kadınlar TBMM'ye girmiş ama hâlâ çok az sayıdasınız. Hele akademik dünyadan gelince şok yaşıyorsunuz. Kadın öğretim üyesi sayısında Türkiye çok önde. Siyaset ise tamamen erkek egemen bir ortam. 550 milletvekili arasında 24 kadınız. Yüzde 4.4. 1935'ten bu yana bir türlü yüzde 5'i aşamıyoruz. Avrupa bu oranı kota koyarak artırmış. Kadının siyasette ve toplumsal yaşamda ağırlıkta olduğu ülkeler, İsveç, Norveç gibi gelişmiş ülkeler. Yüzde 50'ye yakın temsil oranına ulaşıldığı için orada siyaset yapan kadınlar, bizdeki gibi Pakistan, Hindistan'daki gibi birer kahraman değil. 1 milyon kadına 1 temsilci CHP'de kotaya uyuluyor mu? Bizde yüzde 25 kadın kotası var. Ancak seçim ve siyasi partiler yasasına göre eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle kota uygulanamıyor. Yasaların değişmesi ve kadınlara bu ayrıcalığın verilmesi gerekiyor. CHP'de Parti Meclisi'nde yüzde 25 kotası uygulanıyor. TBMM'de 11 kadın milletvekiliyiz. Kadın parlamenterlerin sayısal olarak azlığı Meclis'te nasıl bir sonuç doğuruyor? Sayısal olarak büyük zorluk ve sorumluluk var. Erkek milletvekilinden çok daha fazla kadın seçmenimize hitap etmek zorundayız. Seçmen sayısına bakarsanız, 1 milyon kadına bir milletvekili düşüyor, bu da daha çok sorumluluk ve hizmet demek. Bizden beklentiler çok fazla. Meclis'te CHP'ye bakılmıyor bile Cumhuriyet'in 80'inci yıldönümüyle başladık. CHP kurultayı ile noktalayalım. Kurultayda Atatürk'ün 'Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri CHP' pankartı asılıydı. 3 Kasım'da AKP karşısında seçimi kaybettiniz, şimdi de muhalefette eleştiriliyorsunuz? CHP neden topluma iktidar mesajı veremiyor? CHP, 3 Kasım seçimlerinden sonra solun tek adresi olarak Meclis'e girmesine rağmen oyları yüzde 19.5. Dolayısıyla bu destek bizim seçmenimize verebileceğimiz hizmeti çok kısıtlıyor. Sayısal olarak Meclis'te çok büyük engel. Genel kurulda kritik konularda oylama yapılırken AKP'li başkan, CHP tarafına bakmıyor bile. Kabul edenler etmeyenler... Edilmiştir! Buna alınıyoruz. Diyeceksiniz ki CHP'nin geleneğinde sıkı bir muhalefet var. CHP'ye kamuoyu desteği yok 1950 - 60 arasında İnönü, 1970'lerde Ecevit örneği... Dönemleri karşılaştırırken insaflı olmak gerekiyor. CHP'nin oyları DP'ye yakındı ama Meclis'te sandalyesi azdı. Buna karşılık arkasında müthiş kamuoyu vardı. CHP'de şimdi bu yok. Biz birçok konuyu medyadan izliyoruz CHP, medyadan da şikâyetçi. Medya sanki düşman gibi görülüyor. Yaşamını gazeteciliğe adamış bir babanın, Metin Toker'in kızı olarak medyada CHP'ye karşı bir tutum olduğunu düşünüyor musunuz? Buna hiç katılmıyorum. Medya muhalefet görevini yapıyor. Biz birçok konuyu basından izliyoruz ve ondan sonra peşine düşüyoruz. CHP ile medya aslında birbirinden yararlanıyor. Genel başkanımızın haklı olduğu belki şu nokta var: Medya olayları yansıtıyor ama CHP'nin Meclis'teki çalışmalarına yeterince yer vermiyor. Bir siyasi parti, toplumun önemli kurumlarıyla kavga etmez. Siyaset yapan insanların önce çevreleriyle barışık olmaları gerekiyor, bu her alanda geçerli. CHP, toplumla barışık olmalı. Artık tek adam devrine dönülemez CHP medyayı eleştiriyor ama 2 günlük kurultayı bir tüzük mücadelesine hapsetmekle topluma mesaj verme fırsatını kaçırmadınız mı? Kurultaylar CHP tarihinde hep yeni fikirlere öncülük etmiştir. Şimdi öyle görünmediğini biliyorum. CHP eleştiriliyor ama sonunda demokratik bir çözüm bulunacak. CHP'nin parti içi demokrasi açısından geriye gitmesi düşünülemez. Bir ekip çalışmasına geçmek lazım. Liderlik anlayışı değişmeli. Artık tek adam devrine dönülemez. 1930'ların, 1950'lerin Türkiye'sinde yaşamıyoruz. Sayın Baykal'a bir eleştiri olarak söylemiyorum ama Demokrat Parti'nin karşısında İsmet Paşa'nın tarihi ağırlığı vardı. 1970'lerde Ecevit CHP'sinde liderin yanında çok güçlü bir kadro olduğunu görüyorsunuz. CHP Meclis Grubu içinde bugün de nitelikli ve gelecekte umut oluşturacak kadrolar çıkacaktır. Solun ve Türkiye'nin geleceği konusunda iyimsersiniz. Başka şansımız yok! ","label":"politics"} +{"text":"Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, İsveç’in Ankara Büyükelçisi Henrik Liljegren’i kabul etti. Ankara’daki görev süresi sona eren Büyükelçi Liljegren, kabulde Cumhurbaşkanı Sezer’e veda etti. İsveç Büyükelçisi ile eşi Türk asıllı Nil hanım, Ankara’da renkli bir çift olarak tanındı. Henrik Liljegren, siyasiler ve bürokratlarla kurduğu yakın diyalog ve basına karşı şeffaf tutumu ile dikkat çekti. Büyükelçilik rezidansının kapılarını birçok kez yardım faaliyetleri için açan Nil Liljegren ise, zaman zaman yaptığı bazı açıklamalarla gündemin tepesine oturdu. Özellikle, kapatılan FP’nin Genel Başkanı Recai Kutan’ı bir davette \"şapur şupur\" öptüğünü belirterek, \"Kızların başını açın, oyumu size vereyim\" dediğini açıklaması, Fazilet’lilerin tepkisine yol açtı. Henrik Liljegren ise bir diplomat eşi için zaman zaman sınırları zorlayan eşinin açıksözlü tavrına her zaman sahip çıktı. Yakınlarına aktardığına göre, Nil hanım, Henrik Liljegren’in benzetmesiyle tam bir \"volkan.\" ","label":"politics"} +{"text":"Kremlin, Gül'ü bekliyor Dışişleri Bakanı'nın pazartesi günü başlayacak resmi ziyareti öncesi Rus sözcü, Milliyet'e iki ülke ilişkilerini değerlendirdi CENK BAŞLAMIŞ Moskova Rusya, Türkiye'yi çok önemli bir ekonomik ortak olarak gördüğünü ve Ankara'yla ilişkilerin dış politika önceliklerinde yer aldığını bildirdi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün pazartesi başlayacak resmi ziyareti öncesi Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksandır Yakovenko, iki ülke ilişkilerini Milliyet'e değerlendirdi. Yakovenko, ilişkilerin dinamik şekilde gelişmesinin iki ülkenin de çıkarına olduğunu belirtti. Sözcü, Gül'ün ziyareti sırasında Çeçenistan sorununun da gündeme geleceğini belirterek, \"Ankara son zamanlarda bu konuda bizim kaygılarımızı göz önünde bulundurmaya hazır olduğu yolunda açıklamalar yapıyor\" dedi. Yakovenko, buna bağlı olarak uluslararası terörizmle mücadelenin gündemin önemli maddeleri arasında yer alacağını söyledi. Görüşmelerde askeri - teknolojik işbirliği olanaklarının yanı sıra Kafkasya ve Orta Asya'daki gelişmelerin de ele alınacağını belirten Yakovenko, iki ülkenin Balkanlar, Ortadoğu, Irak ve Afganistan gibi sorunlarda benzer görüşler paylaştığını vurguladı. Gül, temasları sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus muadili İgor İvanov'la görüşecek. Sovyetler'in dağılmasından bu yana hiçbir Rus lideri, Türk dışişleri bakanını kabul etmemişti. Türkiye'nin Moskova'ya dışişleri bakanı düzeyinde son resmi ziyareti 8 yıl önce gerçekleşmişti. ","label":"politics"} +{"text":"Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, ANAP'lı bakanlar arasında mini bir revizyona gitti. Yeni oluşturulan ANAP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısının ardından partisinin yeni Başkanlık Divanı üyelerini belirleyen Yılmaz, ardından da iki yeni bakan atadı. Atama kararları Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylandı. Erkan Mumcu'yu \"ikinci adam\" olarak Başkanlık Divanı'na çeken Yılmaz, Mumcu'dan boşalan Turizm Bakanlığı'na Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ı atadı. Yılmaz ikinci atamayı da Sadettin Tantan'ın istifasının ardından boş bıraktığı Devlet Bakanlığı'na yaptı. Meclis Başkanvekilliği görevinden ayrılarak MKYK'ya giren Ankara Milletvekili Nejat Arseven, bu bakanlığı getirildi. Arseven, insan haklarının yanı sıra vakıflardan sorumlu olacak. ","label":"politics"} +{"text":"Partisi iktidara gelse başbakan olamayacak Tayyip’in vekilliği garanti değil Yasağı kakmasına kalktı ama işlediği suç varlığını koruyor. Siyasi Partiler Yasası’na göre Tayyip Erdoğan affa uğramış olsa bile milletvekili olamıyor ERSAN ATAR Ankara Anayasa Mahkemesi’nin Hasan Celal Güzel hakkında verdiği kararla aynı durumdaki Recep Tayyip Erdoğan’ın da siyasi yasağı kalktı. Siyasi Partiler Yasası’na (SPY) göre Erdoğan’ın siyasi parti üyesi, kurucusu, genel başkanı olmasının önünde engel kalmadı, ancak milletvekili seçilip seçilmeyeceği henüz kesinleşmedi. Anayasa Mahkemesi, Erdoğan’ın siyaset yapma yasağının önündeki engel olan, SPY’nın 11. maddesindeki, 312’den hüküm giyenlerin siyasi partiye üye olamamaları şartını şu yorumla aştı: \"Cezası erteleme kapsamı içinde olan birinin, cezasının sonuçlarının da ertelenmesi gerekir. Beş yıllık deneme süresi içinde tekrar suç işlememişse bu ceza verilmemiş sayılır, ancak suç varlığını korur.\" 312’nci madde engel Milletvekili Seçimi Kanunu’nda milletvekili olma koşulları sayılırken, \"affa uğramış olsalar bile\" ibaresi yer alıyor ve affa uğramış olsalar bile, 312. maddeden hüküm giyenlerin milletvekili seçilemeyecekleri belirtiliyor. Bu yöndeki son kararı Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verecek. Erdoğan, milletvekili sıfatını kazanamazsa kuracağı parti iktidara gelse de başbakan olamayacak. Kurucu listesinde olursa tehlikeli Siyasi Partiler Yasası’nın, \"partilerin kurulması\" başlıklı 8. maddesinde, siyasi partilerin, \"milletvekili seçilme yeterliliğine sahip en az 30 Türk vatandaşı tarafından kurulacağı\" belirtiliyor. Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanlığı’na verilecek kurucular listesinde yer alırsa, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, \"ertelenmiş olsa bile\" 312’den mahkûm olmasının milletvekiliğine engel oluşturduğunu tespit edip, isminin kurucular arasından çıkarılmasını isteyecek. Erdoğan’ın kurucular arasında yer almadan, partiye üye olup, genel başkan seçilmesi de tartışmalı hale gelecek. Bu halde Erdoğan, ilk büyük kongrede genel başkan olabilecek. Hukukçular birleşemedi Durumu karışık BELMA AKÇURA İstanbul Milletvekili seçilip seçilmeyeceği konusu halen tartışmalı olan Tayyip Erdoğan’ın durumunu hukukçular şöyle değerlendirdiler: Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu (Anayasa hukukçusu): \"Karar siyaset yasağıyla ilgili\" Tayyip Erdoğan hakkında ilke olarak siyasal yasak kalktı. Ancak siyasal yasağın kalkmasının bütün siyasal yolları açıp açmadığını henüz bilmiyoruz. Erdoğan’a yol açılmış. Öyle görünüyor, ama nereye kadar açıldığını görebilmek için gerekçeli kararı beklemekte yarar var. Anayasa Mahkemesi’nin kararı siyaset yasağı ile ilgili bir karar olacak. Siyasetin geniş bir anlamı vardır; parti üyesi, kurucusu olmak farklı milletvekili olmak, başbakan olmak farklıdır. Prof. Dr Sulhi Dönmezer (Ceza hukukçusu): \"Seçilmeye engel yok\" Bu olayda af söz konusu değil. Bu olayda söz konusu olan meşruten tahliye ya da erteleme. Onun için affın hükümleri burada uygulanmaz. Af söz konusu olsaydı memnu hakların iadesi yoluyla milletvekili olabilmek mümkün olurdu. Oysa olayda meşruten tahliye veya erteleme söz konusu olduğundan ve erteleme halinde yasakların hiçbiri uygulanamayacağından danıştay kararı da böyle olduğundan milletvekili seçilmesinde bir engel olmadığı görüşündeyim. Prof. Dr. Ali Ülkü Azrak (İdari hukukçu) \"Milletvekili olamaz\" Erdoğan af kapsamına girmedi. Suçu ertelendi. Af hem suçu hem de cezayı ortadan kaldırıyor. Erteleme ise öyle değil suçu ortadan kaldırmıyor cezayı erteliyor. Dolayısıyla beş sene içerisinde bu suçu tekrar işlemediği takdirde sabıkası kalkar. Ancak Milletvekili Seçim Kanunu’ndaki engel dolayısıyla da Erdoğan’ın milletvekili olamayacağını düşünüyorum. Bu durumda da bir partinin genel başkanı olabilir, ama milletvekili adayı olamaz. Bunun böyle olmaması için Meclis’in Seçim Kanunu’nda değişiklik yapması gerekiyor. Bu kanun Meclis’in gündeminde. ","label":"politics"} +{"text":"MGK Genel Sekreteri kararnamesi Köşk'te ANKARA Milliyet Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyük tartışmalara neden olan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği'ne atanacak ilk sivil ismin kararnamesini, onay için Çankaya Köşkü'ne gönderdi. Bu ismin Atina Büyükelçisi Yiğit Alpogan olduğu öğrenildi, ancak Başbakanlık kaynakları ismin Çankaya Köşkü'nden onaylandıktan sonra açıklanabileceğini bildirdi. MGK Genel Sekreterliği için Irak özel Temsilcisi Osman Korutürk ile Türkiye'nin BM Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ümit Pamir'in de isimleri gündeme getirilmişti. ","label":"politics"} +{"text":"Genç koca aldı! Marmara Bank'ın eski ortağı Ahmet Uz'dan üç yıl önce boşanan Zeynep Tuğsuz, Bodrum'da ikinci kez nikah masasına oturdu. Zeynep Uz'un yeni eşi yaklaşık bir yıldır flört ettiği sevgilisi Ziya Okuşluk. Bu arada bence Tuğsuz'la yeni eşi Okuşluk arasında en az bir on yaş fark vardır. Siz de fotoğrafa dikkatli bakarsanız zaten Tuğsuz'la yeni eşi Okuşluk arasındaki yaş farkını hemen fark edersiniz. Sosyetede şimdi herkes Zeynep Hanım'ın genç koca aldığını ağzına dolamış durumda. Hep erkekler genç eş alacak değil ya!!! ","label":"magazine"} +{"text":"Ünlülerden Arzu Balkan'a sakin ol' çağrısı geldi Tamer Karadağlı'nın eşi Arzu Balkan'ı aldatması nedeniyle evliliklerinin yürüyüp yürümeyeceği merak konusu oldu. Eşleri tarafından aldatılan ünlü isimler de çiftin yanında olduklarını belirterek, Arzu Balkan'a acele karar vermemesini öğütledi. Nefsine yenik düştüğünü söyledi. \"Ben çok değerli olan eşimi aldattım\" dedi ve şantaja boyun eğmediğini ifade etti. Tamer Karadağlı, iki Rus hayat kadınıyla olan ilişkisini doğruladı. Eşi Arzu Balkan'dan, ailesinden ve kendisini örnek alıp mağdur duruma düşmüş bütün kadınlardan da özür diledi. Eşinin durumu anlayışla karşılaması ve \"Kırgınım, üzgünüm ama Tamer mağdur durumda\" sözleri ise ünlü çiftin evliliklerinin yürüyüp yürümeyeceğine ilişkin belki ilk işaretlerdi ama yine de söz konusu aldatma olayının sonucunu kestirmeye yetmedi. İŞ BALKAN'DA BİTİYOR Kısacası Arzu Balkan, Tamer Karadağlı'nın ihanetini affeder mi, boşanırlar mı bilinmez ama sanat dünyasının ünlü isimleri çifti sakin olmaya davet ediyor. Daha önce eşleri tarafından birçok kez aldatılan ünlü isimlerin yaptığı çağrıların çoğu da Arzu Balkan'a. Çünkü iş Balkan da bitiyor. Şu anda genç kadının vereceği karar merakla beklenirken yakın dostları evliliklerinin bitmemesini diliyor. KARARINI KENDİ VERMELİ TUBA ALTINTOP: \"İşi epey zor. Aldatma aldatmadır. Aldatılmak da aldatılmaktır. Aldatılan insanın çok acı çektiğini, bunalıma girdiğini, umutsuzluğa kapıldığını ve hiçbir şeyden zevk almadığını söyleyebilirim. Çok kötü bir durumdur. Arzu Hanım'a elbette benim vereceğim bir akıl olamaz. Belki kocasını affeder belki de boşanır. Orası beni ve hiç kimseyi ilgilendirmez. 'Affet' deriz ama daha sonra belki yine aldatılır. 'Boşan' deriz belki de kocası bir daha asla aldatmayacaktır ve dünyanın en iyi kocası olacaktır. Bu nedenle üçüncü kişilerin akıl vermesi doğru değil. En iyi kararı kendisi verecektir. Çünkü vereceği karar ne olursa olsun sonuçlarına tek başına kendisi katlanacaktır.\" ZAMANA İHTİYAÇ VAR DERYA BAYKAL: \"Kadın olarak elbette Arzu'nun yanındayım. İkisi de benim dostumdur. Arzu ve Tamer'e zaman tanınması gerekir. İkisi de aklı başında insanlar. Bizim fikirlerimize gereksinimleri yok. Arzu bana ihtiyaç duyarsa bir ablası olarak her zaman yanındayım. Herkes hata yapabilir. Tamer de bir hata yapmıştır ama göklere çıkardığımız bir insanın tek kalemde harcanmasını da doğru bulmuyorum. Tamer de Arzu da zaman içinde bir karara varıp, sorunlarını çözeceklerdir. Biz onlara destek olmak ve alacakları karara saygı duymak düşer. Bu tür olaylar her zaman oluyor ama biz ünlü insanların başına geldiği zaman ortalık karışıyor.\" KİMSEYE KULAK ASMASIN HÜLYA AVŞAR: \"Arzu'ya da Tamer'e de söylediğim şu: Geçecek, bütün bu olaylar bir süre sonra unutulacak. Çünkü biz hafızasız bir toplumuz. Tamer'in yaptığına hoşgörülü bakmak mümkün değil elbet. Arzu'ya tavsiyem kimsenin söylediklerine kulak asmasın. 3-4 ay beklesin kararını sonra versin.\" ","label":"magazine"} +{"text":"Amerikalı eşi Tom Berry'den boşanıp Türkiye'ye dönen Alara Uzan'ın kardeşi Seben Koçibey'i geçenlerde Reina'da gördüm; yanında da İzmirli playboy Cemal Özgörkey'in kardeşi Armağan Özgörkey vardı. İkilinin samimiyetleri dikkatimi çekti doğrusu; bütün gece sarmaş dolaş dans ettiler. Armağan Bey, ağabeyinin aksine daha çok atlara sevdalı olduğu için önce biraz şaşırdım! Çünkü kendisini gece kulüplerinden ziyade manejlerde görmeye alışıktık. Hatta şimdiye kadar adı bir kere olsun dedikoduya bile karışmamıştı. Ama anlaşılan artık o da şeytanın bacağını kırmış!!! Ne diyelim Allah mesut etsin... ","label":"magazine"} +{"text":"Tehlikeli yakınlaşma Aşk defteri bir hayli kabarık olan Işıl Sarraf, uzatmalı sevgilisi Sinan Akıman'dan ayrıldıktan sonra soluğu Bodrum'da aldı. Sarraf, Tampa, Havana, People derken, 'beach beach' gezip güneş ve denizin tadını çıkarıyor. Bu arada Sarraf'ın, en az kendisi kadar çapkın olan, Cem Boyner'in yeğeni İsmail Boyner ile yakınlaştığı konuşuluyor. Geçenlerde Havana'nın meşhur beach partisine birlikte gelen çiftin samimiyeti herkesin dilinde. Eğer aralarındaki ilişkinin boyutu aşksa, bunun çok uzun süreli olacağını zannetmiyorum. İki çapkının aynı ipte yürümesi biraz zor da!!!","label":"magazine"} +{"text":"Tuba Ünsal ile Cem Cantaş'ın önceki hafta gizlice evlendiklerine dair haberler gündeme bomba gibi düşmüştü. Çiçeği burnunda aşıkların evlilik yüzüğü takmaları ve dostlarına kendi ağızlarıyla evlendiklerini söylemeleri, dedikoduları kuvvetlendirmişti. Ancak sonradan bunun sadece işgüzarlıklarından kaynaklandığı ortaya çıktı! Çünkü Tuba'nın anne ve babası ile Cem'in anne ve ablası önceki akşam ilk kez Urcan Lokantası'nda bir araya gelip konuştular. Bu bir nevi hem tanışma hem de Tuba'yı isteme seremonisiymiş. Artık doğru mu bilmem ama Tuba, yaz sonunda resmen evleneceklerini söylüyor!!! ","label":"magazine"} +{"text":" Yıldızlı Turkcell Geceleri'nde, önceki akşam Ajda Pekkan vardı. Pekkan, antik tiyatroyu dolduran yüzlerce konuğunu çoştururken, kızkardeşi Semiramis Pekkan da dostlarıyla tekila keyfi yaptı Bodrum Antik Tiyatro'da düzenlenen 'Yıldızlı Turkcell Geceleri'nin önceki akşamki konuğu Ajda Pekkan'dı. Süper Star hayranlarının akın ettiği konser renkli görüntülere de sahne oldu. Pekkan'ın ateş kırmızısı bir kostümle sahne çıktığı konsere sosyete dünyasının ünlü isimleri de yoğun ilgi gösterdi. Gecenin en dikkat çeken ismi ise Süper Star'ın kız kardeşi Semiramis Pekkan ile eski eşi Gulu Lalvani idi. Konsere el ele gelen ikili gece boyunca tüm şarkılara eşlik edip, çılgınca eğlendi. Semiramis Pekkan'ın termosta getirdiği tekilayı başta Galip-Berna Gürel çifti olmak üzere yakın dostlarına servis yapması dikkatlerden kaçmadı. Bir yandan tekilalarını yudumlayan konuklar, bir yandan da antik tiyatronun büyülü atmosferinde Pekkan şarkılarıyla unutulmaz bir gece yaşadılar. ","label":"magazine"} +{"text":"Çıplak fotoğraf davası -------------------------------------------------------------------------------- Olimpiyata hazırlanan Rus tenisçi Myskina, Amerikan GQ dergisinden 'çıplak fotoğraflarını sattığı' gerekçesiyle 12 trilyon istiyor Fransa Açık Tenis Turnuvası şampiyonu Rus raket Anastasia Myskina, önümüzdeki günlerde tenis kortlarında değil mahkeme koridorlarında mücadele edecek. 23 yaşındaki tenisçi, Amerikan GQ dergisi ve fotoğrafçısı Mark Seliger aleyhine 8 milyon dolarlık (11.8 trilyon) dava açtı. Sporcu, firmayı, 'haksız kazanç sağlamak, yaptıkları sözleşmeyi ve kişilik haklarını ihlal etmekle' suçladı. Yarı çıplak ya da üstsüz resimleri GQ dergisinin 2002 Kasım sayısında yayımlanan Myskina, bunların dergide kalması konusunda anlaşma yaptıklarını ancak resimlerin bir bölümünün Rusya'daki Medved Dergisi'ne (Ayı) verildiğini savunuyor. Güzel yıldız dava dilekçesinde söz konusu fotoğrafların Medved'in Temmuz\/Ağustos sayısında yayımlanmasının ardından 'ciddi duygusal gerilim' yaşadığını iddia ediyor. OLİMPİYATA GİDİYOR Rus raketin avukatı Alexander Berkovich ise Seliger'in bu fotoğrafları Medved'e satarken GQ'nun onu durdurmak için bir harekete geçmemesinin firmayı da suçlu duruma soktuğunu ifade ediyor. Myskina, geçen haziran ayında Fransa Açık Tenis Turnuvası'nda rakibi Yelena Dementyeva'yı yenerek bu turnuvayı kazanan ilk Rus unvanını kazanmıştı. Myskina Atina Olimpiyatları'nda Rusya için yarışacak ","label":"magazine"} +{"text":"İşadamı Erdoğan Demirören beşinci kez dede olmaya hazırlanıyor. BJK Kulübü Başkanı olan büyük oğlu Yıldırım Demirören'den iki ve kızı Meltem Oktay'dan da iki olmak üzere, dört torunu olan Erdoğan Bey'in beşinci torunu küçük oğlu Tayfun'dan geliyor. 19 Aralık 2003'te nikâh masasına oturan Tayfun ile Reyhan Demirören ellerini çabuk tutmuş anlaşılan! 5.5 aylık hamile olan Reyhan Hanım, sürpriz olması için bebeğinin cinsiyetini öğrenmek istemiyormuş. Bu arada Reyhan Hanım'ın evliliklerinin ikinci ayında hamile kalmasının ardından, Tayfun Bey'in arkadaşları kendisine \"Speedy Tayfun\" (Hızlı Tayfun) demeye başlamışlar!","label":"magazine"} +{"text":"Bodrum günlüğü Ünlüler davetteydi Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Club Flipper'in yaşgünü kutlaması bu yıl da oldukça görkemli bir partiyle gerçekleştirildi. Bodrum'un güzide otellerinden Club Flipper'in 14'üncü yaşgünü kutlamalarında düzenlenen şovlar konuklara keyifli bir gece yaşatırken Bodrum'un sakinlerinden Ali Şen partiye onur konuğu olarak katıldı. Tanyeli pastadan çıktı Club Flipper'in sahibi Ahmet Bayer ile eşi sinem Bayer konukları otelin kapısında karşılarken geleneksel partiyi bir kez daha düzenlemenin gururunu yaşadı. Otelin animatörleri tarafından düzenlenen şovlarla başlayan yaşgünü kutlaması pasta kesimiyle sona erdi. Pastadan çıkan Tanyeli yaklaşık 20 dakika boyunca oryantal dansıyla herkesi büyüledi. Selülitli fotoğraf onun için dert değilmiş Partiye davetli olan bir ünlü isim de Seray Sever'di. Başrolünde oynadığı dizinin çekim aralarında soluğu denizde alan Sever, geçtiğimiz günlerde gündeme gelen selülitlerinin göründüğü kadar abartılı olmadığını söyledi. Fotoğrafların çekildiği sırada güneş ışığının dik düştüğünü belirten ünlü oyuncu \"Öğlen güneşinde hiç selüliti olmayan birinin bile selülitleri varmış gibi görünür\" dedi. Sever'in cep telefonunu pantolonunun içine sokarak dolaşması ise oldukça ilginç bir görüntü oluşturdu. Şen, onur konuğuydu Yaşgünü partisinin onur konuğu Ali Şen'in kilo verdiğini görenler, şaşkınlıklarını gizlemedi. Yılın büyük bölümünü Yalıkavak'ta çiftliğinde geçiren Şen 20 kilo verdiğine belirterek, \"Sadece ot yiyorum. Bizim köyde hayvanlara da ot veriyorlar\" diyerek zayıflamasının sırrını verdi. Her gün iki saat yüzdüğünü söyleyen Şen, \"Bodrum'da kış aylarında da yüzüyorum\" dedi.","label":"magazine"} +{"text":"Heidi'ye evlenmek yasak Dünyaca ünlü top model Heidi Klum, uzun süre beyaz gelinliği giyemeyecek. Klum'un anlaşmaya vardığı iç giyim firması Victoria's Secret, tazminatı öngören bir sözleşmeyle, tanınmış mankene evlenmeyi yasakladı. Internetteki 'netscape' sitesinin haberine göre, mayıs ayında bir kız çocuk dünyaya getiren 31 yaşındaki Klum, firmayla 2.5 milyon dolarlık bir kontrat imzaladı. Sözleşmede yer alan 'imajını değiştirmemesi' koşulunun ünlü mankenin evlenmemesi ve çocuk sahibi olmamasını da kapsadığı belirtilirken, bu haber en çok Heidi Klum'un 'kalbinin yeni sahibi' şarkıcı Seal'ı üzdü. Güzel modele konulan nikah yasağı, bir deri firmasının reklamlarında boy gösteren yakışıklı popçu Kenan Doğulu ile o zamanki sevgilisi Tuğçe Kazaz'a konan 6 ay süreyle ayrılmama koşulunu anımsattı. ","label":"magazine"} +{"text":"Alinur Velidedeoğlu ile Ayşe Çavuşoğlu'nun beraberlikleri birinci ayını doldurdu. İstanbul'un eğlence mekanlarında sık sık birlikte boy gösteren aşıklar, sarmaş dolaş mutluluk pozları veriyor. Bu arada bir süredir kulağıma Çavuşoğlu'nun rövanşı aldığına dair laflar geliyordu! Sorup soruşturup bu rövanşın ne olduğunu öğrendim. Meğer Ayşe Çavuşoğlu'nun boşandığı eşi Gökhan Çarmıklı, boşanmanın ardından Siren Ertan'la flört etmeye başlamıştı. Siren Hanım da, Gökhan Bey'den önce Alinur Velidedoğlu ile bir süre aşk yaşamıştı. Size göre de bu bir rövanşsa, evet Ayşe Hanım rövanşı almış","label":"magazine"} +{"text":"Tamer Karadağlı ve kuzeni Abbas Karadağlı'yla Movenpik Otel'de kiraladığı 908 numaralı odada birlikte olan ve sevişme görüntülerini kaydettiği kasetle şantaj yaparak 150 bin dolar rüşvet isteyen Burcu Mercan poliste verdiği ifadede, aralarında ünlü isimlerin de bulunduğu pekçok erkekle ilişkisi olduğunu ileri sürdü. Genç kadının Fenerbahçeli Serhat'la da bir süre birlikte olduğu ve ünlü futbolcuya da şantaj yaptığı öne sürüldü. İddiaya göre, genç kadın tıpkı Tamer Karadağlı ve Abbas Karadağlı'ya olduğu gibi yıldız futbolcuya da kasetle şantaj yaptı. Burcu Mercan, ünlü futbolcunun menajerini ikna etmeyi başardı ve seks kasetini miktarı belli olmayan para karşılığında geri verdi.","label":"magazine"} +{"text":"Ralf ile Derin'in Nişantaşı molası Ender Mermerci'nin en küçük kızı Derin, uzun zamandan beri Erol ve Tilda Tezman çiftinin oğulları Ralf ile birlikte... Aileleri arasındaki anlaşmazlık nedeniyle evlilik tarihlerini belirlemekte zorluk çeken gençler, geçtiğimiz hafta Nişantaşı'nda baş başa öğle yemeği yedi. Yemekten sonra Ralf Tezman işinin başına dönerken, Derin ise Nişantaşı'nın trendi mağazalarını gezip alış veriş yaptı. Derin Mermerci, ablası Yosun'un doğumu için önümüzdeki günlerde New York'a uçmaya hazırlanıyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Dila Hanım, Bodrum Hakimi, Deprem, Dönüş gibi bir dönemin unutulmaz filmlerinde Türkan Şoray ve Kadir İnanır’la çalışan ünlü senarist-yönetmen Safa Önal, meslektaşı Yusuf Kurçenli’yi eleştirdi. Senaryosunu yazdığı, Oktay Kaynarca ve Ece Uslu’nun başrolde olduğu ‘Aşkımızda Ölüm Var’ adlı dizinin tanıtım toplantısında konuşan Önal, yıllar sonra ‘Gönderilmemiş Mektuplar’ filminde Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ı birleştiren Yusuf Kurçenli’nin yanlış bir iş yaptığını belirtti. Önal, ‘Çok yanlış bir işti bana göre. Denedi ve olmadı. İkisini bir araya getirmek yanlıştı. Gönderilmemiş Mektuplar ortada. Çünkü seyirci onları 25 yıl evvel bütün kalbiyle sevdi, beğendi, onları yakıştırdı. Siz 25 yıl sonra oradan rant beklerseniz çuvallarsınız. Kendi yaşları içinde belki başka bir hikaye bulunmalıydı. Aşk olmalıydı ama o yaşta neler yapılabilir diye düşünülmeliydi. Aşkımı küçük parmağından tutup Yıldız Parkı’na götüremem. Gülerler değil mi’ dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"11 yaşında çıkardığı Türk Sanat müziği albümüyle müzik piyasasına 'merhaba' diyen Seniha, reşit olmadığı dönemlerde birçok yerde sahne aldığını açıkladı. 18 yaşına bir süre önce giren Seniha, şunları söyledi: \"Teklif getirenler yaşımı öğrendiklerinde korktular ve beni çıkarmaktan vazgeçtiler. 16 - 17 yaşındayken İstanbul'da iki gece kulübünde ve İstanbul dışındaki bayi toplantılarında sahne aldım. Çıktığım yerlere polis geldiğinde beni dinlemeye geldiklerini sanıyordum.\" ","label":"magazine"} +{"text":"'Aldatırsa, ayrılırım' Son günlerin en çok tartışılan konuları 'evlilik sözleşmesi' ve 'aldatma'. Deniz Akkaya, 'Ben de imzalardım' diyor ama aldatılımayı affetmiyor Eğer seviyorsam, sözleşme imzalarım Evliliğe uzak olmadığını söyleyen Deniz Akkaya, \"Doğru zamanda doğru insanla, neden olmasın\" diyor. Hatalı evlilikleri gördükçe yanlış bir evlilik yapmaktan korktuğunu belirten Akkaya, Hande Ataizi'nin yaşadıklarına ilişikin olarak da şunları söylüyor: \"İki taraf da kendince haklı. Ancak bir kadın olarak Hande'yi korumak durumundayım. Eğer çok seviyorsam ben de sözleşme imzalarım.\" Matematiksel değil fikren aldatıldım! Arzu Balkan - Tamer Karadağlı olayına da gönderme yapan Akkaya, aldatılması durumunda ilişkiye son vereceğini belirtip şöyle konuştu: \"Önce konuşur ama her şeye rağmen ayrılırdım. Bugüne kadar matematiksel olarak değil ama fikren aldatıldım. Sevgiliniz başkasına gönül veriyorsa zaten aklını da bir süre önce vermiş demektir.\" ","label":"magazine"} +{"text":"Modayla mutfağı bir araya getirdi Ünlü modacı Cemil İpekçi, yemek yapmaktaki ustalığını İstanbullular'la paylaşmak için Fransız Sokağı'nda 'Gitane' isimli kafe-butiğinin açılışını yaptı. Pek çok ünlü simanın katıldığı açılışta izdiham yaşandı. Modacı Cemil İpekçi, Beyoğlu Fransız Sokağı'ndaki kafesi Gitane'ın açılışını önceki akşam yaptı. \"Bundan sonra mutfaktaki tecrübelerimi ve yemek yapmaktaki ustalığımı buraya gelen konuklarımla da paylaşacağım\" diyen İpekçi'yi dostları yalnız bırakmadı; hatta ufak çaplı bir izdiham bile yaşandı. Gecede modacının 57. yaşgünü de kutlandı. Açılışa dünya jet sosyetesinden Ender Mermerci, ünlü işadamı Mehmet Emin Karamehmet'in eşi Şerife Karamehmet ve kızı Nazlı Karamehmet, Gülbin Simitçioğlu, Jale Yılmabaşar, İMKB Başkanı Osman Birsen gibi çok seçkin konuğun yanı sıra Nükhet Duru, Tülin Şahin, Yeşim Palandüz, Ebru Ürün gibi manken ve sanatçılar da katıldı","label":"magazine"} +{"text":"Kolera Günlerinde Aşk’ beyazperdede Nobel ödüllü kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez, Hollywood’un ısrarlarına yenilerek, ‘Kolera Günlerinde Aşk’ın haklarını devretti. Stone Village Pictures, romanın filmini çekebilmek için yazara 1-3 milyon dolar arasında bir ödeme yapacak. Filmde başrolleri Nicole Kidman ve Jude Law’un üstlenmesi bekleniyor. Kolera Günlerinde Aşk, Florentina Ariza’nın Fermina Daza’nın kalbini kazanmak için uğraştığı 51 yıl, dokuz ay, dört günün hikáyesini anlatıyor. Kanserle savaşan 76 yaşındaki yazarın, eşi Mercedes ve iki oğlunun geleceğine ilişkin kaygılar taşıdığı, teklifi bu nedenle kabul etmiş olabileceği belirtiliyor. 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Marquez, bugüne kadar romanlarının İngilizce olarak beyazperdeye aktarılmasına sürekli direndi. Yazarın Kırmızı Pazartesi adlı romanı, 1987 yılında Francesco Rosi tarafından İtalyanca olarak filme çekilmiş, başrolde de İngiliz aktör Rupert Everett oynamıştı. ","label":"magazine"} +{"text":"'Yosma' ile bir hafta sonu Koç Holding Bilgi Gurubu Başkanı Ali Koç, işten fırsat buldukça sevgilisi Nevbahar Demirağ ile Güney sahillerinde tatil yapıyor. Önceki hafta sonunu sevgilisiyle Bodrum'da geçiren Ali Koç, bu sefer de Göcek'i tercih etti. Ortalarda gözükmeyi pek sevmediği için rahmetli eniştesi Doğan Gönül'den miras kalan 'Yosma' adlı teknede kalmayı tercih eden Ali Koç, bu sefer arkadaşlarını da teknede ağırladı. Duyduğuma göre Koç'un konukları arasında Aliye Simavi, Ömer Karacan ve Selin Fadıllıoğlu da varmış. Güneşin ve denizin tadını çıkaran arkadaş grubu güzel bir hafta sonu geçirmiş","label":"magazine"} +{"text":" Komşularını rahatsız ediyor Yakışıklı oyuncu Leonardo Di Caprio'nun başı, evinin bahçesine yaptırdığı basketbol sahası yüzünden komşularıyla belaya girdi. Komşuları, basketbol sahasına aşırı ışıklandırma yapan Di Caprio'yu manzaralarını kapattığı gerekçesiyle polise şikayet etti","label":"magazine"} +{"text":"Ucuzluktan mı almış? Alara Uzan'ın kardeşi Seben Koçibey, geçtiğimiz yıl sonu Amerikalı eşinden boşanıp İstanbul'a dönmüştü. Gece hayatını ve eğlenmeyi çok seven Seben'e, hemen her gece İstanbul'un popüler mekânlarında rastlıyordum. Fakat eniştesi Cem Uzan'ın mallarına el konulunca, Seben de gece hayatından elini ayağını çekmişti. Ama Seben'in üzüntüsü çabuk geçmiş anlaşılan! Seben, son zamanlarda yine o eski hızlı günlerine geri döndü. Bu arada Seben'in üzerinden hiç çıkarmadığı pilili mini etekleri dikkatimi çekiyor. Amerika'da ucuzluktan bütün renklerini aldı herhalde. Devamlı üstünde bu pilili etekler var da","label":"magazine"} +{"text":" Demi Moore estetikten vazgeçemiyor. 41 yaşındaki ABD'li yıldız, şimdi de sarkık dizleri için bıçak altına yatmaya hazırlanıyor Demi Moore estetikten vazgeçemiyor. 41 yaşındaki ABD'li yıldız, şimdi de sarkık dizleri için bıçak altına yatmaya hazırlanıyor. Daha önce 234 bin sterlin (630 milyar lira) harcayarak bir dizi estetik operasyon geçiren aktristin formda kalabilmek için oldukça sıkı bir rejim yaptığı da biliniyor. Hollywood kulislerinde Moore'un git gide vücudu konusunda saplantılarının daha da arttığı konuşuluyor. Yıldızın sürekli bıçak altına yatmasının ardındaki asıl nedenin kendisinden 15 yaş küçük sevgilisi Ashton Kutcher'a ayak uydurabilmek olduğu söyleniyor. ","label":"magazine"} +{"text":"Yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığı albümünü sonunda çıkaracak olan Mine Çayıroğlu, albümünün adını ‘Zümrüt Gibi’ koydu. Oyunculuğa altı yaşında ‘İmparator’ filmiyle başlayan Mine Çayıroğlu, bu döneme kadar bir çok sinema filminde ve tiyatro oyununda yer aldı. İngiltere’ye Guildford School of Acting’e oyunculuk eğitimi almak için giden Mine, üç yıl kaldığı İngiltere’de oyunculukla ilgili kendini geliştirme ve yenileme fırsatı buldu. Aynı zamanda birçok başarılı yönetmenle çalıştı ve önemli oyunlarda sahne aldı. İngiltere’deki eğitimini tamamladıktan sonra da yaşamının dönüm noktası olarak tanımladığı albüm çalışmasına ve müzik kariyerine Samuel Yeşilbağcı (S.O.S Production) ile başladı. Yurtdışındaki oyunculuk eğitimine başlamadan da şan dersleri alan ve döndüğünde bu derslere devam eden Mine müzik kariyerinde iddialı bir çıkış hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda da bugüne kadar, adını yaptığı kaliteli söz ve bestelerle duyurmuş Mete Özgencil’le çalıştı. Bir yıl süren titiz bir çalışmanın ürünü olarak da bu beraberlikten ‘Zümrüt Gibi’ isimli albüm doğdu. 10 tane parçadan oluşan albüm 2 Eylül’den itibaren müzik marketlerde yerini alacak. ","label":"magazine"} +{"text":"'Matruşka' ortaklığı Sevilen birçok dizi ve filmin yapımcısı ANS, bu kez Ruslarla ortak dizi çekecek. Polisiye roman yazarı Ahmet Ümit'in 'Matruşka' adlı yapıtından televizyona uyarlanacak dizinin ortaklık anlaşması, DYH (Doğan Yayın Holding) Görsel Medya Koordinatörü Nuri M. Çolakoğlu, ANS Genel Müdürü İrfan Şahin ile 2L MEDİA+ Genel Müdürü Konstantin Luykotin tarafından Moskova'da imzalandı. Polisiye olacak Türk dedektifi Orhan ile güzel ve etkileyici Rus kadın meslektaşı Lara'nın İstanbul'da kaybolan bir Rus profesörü bulmak için giriştikleri maceraları anlatacak 'Matruşka'nın çekimleri Mart 2005'te başlayacak. Biraz 'James Bond', biraz 'Mavi Ay' tadındaki polisiye dizinin çekimleri Türkiye ve Rusya'da yapılacak. Dizideki 'Lara'yı Rus, 'Orhan'ı ise bir Türk oynayacak. 'Orhan', Memet Ali Alabora, Kıvanç Tatlıtuğ, Nejat İşler veya Mehmet Günsur'dan biri olacak. ","label":"magazine"} +{"text":"Madonna'nın kocası olmak zor Ünlü şarkıcı Madonna ile yönetmen eşi Guy Ritchie'nin, \"kıskançlık\" yüzünden boşanma yolunda olduğu ortaya çıktı. İnternetteki \"national enquirer\" ve \"msnbc\" sitelerinin haberlerine göre, sürekli Madonna'nın kendisini aldattığı şüphesi içinde bulunduğu belirtilen Ritchie, ünlü yıldıza sonunda dünyayı dar etti. Evliliklerinin başından beri sıkıntılar yaşayan 46 yaşındaki Madonna, ileri yaşına rağmen 4 yıllık evliliğini kurtarmak adına üçüncü çocuk sahibi olmak isterken, bunun için aylarca doktorların kapısını aşındırdı. Doktorlardan bu yaştan sonra doğumun büyük risk taşıdığını, ayrıca kendisinin de sağlık sorunları nedeniyle ayrı bir risk grubuna girdiğini öğrenen Madonna, sonunda pes etti. GUY DA “BAY MADONNA” OLMAKTAN BIKMIŞ! Madonna ile Ritchie arasındaki sorunlar, aslında ilk olarak geçen yıl ortaya çıktı. Başarılı bir yönetmen olmasına rağmen son yıllarda isminden sadece Madonna sayesinde bahsedilen Ritchie, şarkıcının başrolünü üstlendiği ve kendisinin kamera arkasına geçtiği “Swept Away” filminin başarısızlığa uğramasıyla iyice yıkıldı. Ritchie, bu başarısızlığı da Madonna'ya yükledi ve şarkıcıyı suçladı. Öte yandan, Madonna'yı deli gibi kıskanan Ritchie, bu yıl başlayan dünya turnesiyle beraber sanatçıyı iyice bunaltmaya başladı. Madonna'yı gün boyu cep telefonundan arayan Ritchie, telefonda sürekli yanında kimin olduğunu sorarak eşini üzdü. Şarkıcının dansçıları ve eski erkek arkadaşlarından şüphelenen Ritchie'nin bu yöndeki ısrarları, sonunda çekilmez hale geldi. Genç yönetmenin son olarak kulise gelen bir Kabbalah rahibini ensesinden tutarak dışarı atması da bardağı taşıran son damla oldu. Madonna'nın ilk başta evliliğini kurtarmaya çalıştığını, ancak artık durumu iyice kabullendiğini belirten yakın bir arkadaşı, “Artık Madonna da gemiyi terk etmeye hazır. Çünkü evliliği resmen kayalara oturdu” dedi. Ritchie'nin kariyerinde başarısız günler yaşadığını ifade eden arkadaşı, “Guy'ın yıldızı artık söndü. Ama çok güçlü bir egosu var. Öyle güçlü bir ego ki aynaya baktığında Bay Madonna'yı görüyor ve kendini kahrediyor. Aslında çocuklarına da çok düşkün ama bu ilişkiyi şüpheleriyle baltalayan kişi Guy'dır” açıklamasında bulundu. Madonna ile eşi Guy Ritchie, 22 Aralık 2000'de evlenmişti. Rocco adlı bir çocukları bulunan 36 yaşındaki Ritchie ile 46 yaşındaki Madonna, İngiltere'de yaşıyor ","label":"magazine"} +{"text":"Kanal D yeni yayın dönemi için hazırlıklarını tamamladı. 7 Eylül’de vereceği bir davet ile yeni yayın dönemine başlayacak olan Kanal D, birbirinden kaliteli yapımlarla izleyicilerin yine ilk tercihi olacak. Kanal D’nin, bir bölümü Fas’ta çekeceği yeni dizisi ‘Sahra’nın çekimlerine başlandı. MED Yapım’ın yapımcılığını üstlendiği, yönetmenliğini Volkan Kocatürk’ün yaptığı ve başrollerinde Arzum Onan, Anthony Delon, Okan Şenozan ve Neslihan Yeldan’ın oynadığı dizinin, dün akşam Polonezköy’de gerçekleştirilen çekimlerinde, Arzum Onan gelinlik giyerek nikah masasına oturdu. Dizide zengin bir ailenin Sahra adındaki kızını canlandıran Arzum Onan’a, ne var ki bu evlilik mutluluk getirmeyecek. Kız kardeşini kocasıyla basacak olan Arzum Onan’ı, aile öldürmek isteyecek ve Fas çöllerine atacak. Burada doktor rolündeki Anthony Delon’la tanışacak olan Arzum Onan, geçireceği estetik operasyonlar sonrasında intikam için İstanbul’a dönecek. Dizinin Anthony Delon’un rol alacağı Fas çekimleri eylül ayının ilk haftasında gerçekleşecek. ","label":"magazine"} +{"text":"Dört şarkısı TRT’nin denetimine takılan pop müziğin sevilen sanatçısı Emrah, Bodrum’a uçmak üzere gittiği havalanında aldığı şok haberle sarsıldı ve ‘Bunun bir şaka olduğunu zannettim’ dedi. Pop müziğin sevilen sanatçısı Emrah’ın piyasaya çıkardığı ‘Kusursuzsun’ adlı albümündeki dört şarkı TRT’nin denetimine takıldı. Karadenizli sanatçı Volkan Konak’ın ‘Cerrahpaşa’ adlı şarkısını yasaklayıp daha sonra denetim vizesini veren TRT, bu kez Emrah’ın şarkılarını yasakladı. ‘Kusursuzsun’, ‘Dün Gece’, ‘Söz Verdim’ ve ‘Yılan’ isimli şarkıları denetime takılan sanatçı, şaşkınlığını bir türlü gizleyemedi. Emrah, ‘Şu an Bodrum’a gitmek için uçak bekliyorum, bana bunu telefonla haber verdiler şoke oldum. Bir şarkı bile değil, dört şarkım birden denetimden çıkamamış, böyle bir ülkede resmi bir kurumda şarkıların yasaklanması, denetime takılması beni gerçekten çok üzdü’ dedi. ","label":"magazine"} +{"text":" Durmak nedir bilmiyor Çeşme Caliante Beach Clup'ta düzenlenen 'Serdar Ortaç'la Çakra Parti'si gençlerin buluşma noktası oldu. Ortaç kimi zaman dj'lik yaparken, kimi zaman da hayranlarıyla dans etti. Bir yandan atv ekranlarında başlayan programının çekimleriyle ilgilenen sanatçı, sahne çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Partide kendi şarkılarıyla eğlenenlere, \"İşte Çakra'nın gücü\" diyen sempatik sanatçı hem coşup hem de coşturmakta çok başarılıydı. ","label":"magazine"} +{"text":"45'likgenç kız Çiğdem Kayalı, 45 yaşında olmasına rağmen resmen bir genç kız görünümünde. Teşvikiye'de aynı evde oturmaya başladığı kendisinden 9 yaş küçük sevgilisi Tarkan Sualp ile sanki daha da gençleşti! Bu arada Çiğdem Hanım'ın yaklaşık 2 aydır flört ettiği sevgilisi Tarkan Sualp'le çok yakında evleneceğine dair dedikodular kulağıma geliyor. Bu konuşulanların ne kadarı doğru pek bilemiyorum. Ama, Mustafa Denizli ile 15 yıl nikâhsız beraber yaşayan Kayalı, belki bu sefer arayı çok açmadan soluğu nikâh masasında almak istiyor olabilir. Neden olmasın","label":"magazine"} +{"text":"Çocuklar Duymasın'a yeni sezon uğursuz geldi. Önce Pınar Altuğ özel hayatı nedeniyle ayrıldı diziden, son olarak da adı seks kaseti skandalına karışan Tamer Karadağlı. Bu arada yapımcı Birol Güven de Zeynep Tokuş'la yollarını ayırdıklarını açıkladı. Bu açıklamanın ardından kimseyle konuşmayan Tokuş sessizliğini Çeşme'de bozdu. 2.5 yaşındaki oğlu Alp'le tatil yapan oyuncu, \"Ekip olarak çok sıkıntılı günler yaşadık. Birol Güvenle oturup konuştuk, ayrılmak istedim. Zaten 6 bölüm oynamıştım. Pınar Altuğ'dan sonra o rolü kabul etmek ve oynamak çok zor bir şeydi. Çok güzel anılarım oldu, mutluydum, ama bitti\" diye konuştu. Tokuş bu arada adının aşk dedikodularına karıştığı Emre Altuğ'la da aralarında hiçbir şey olmadığının altını çizdi.","label":"magazine"} +{"text":"Estetik operasyona karşı Oscarlı yıldız Halle Berry, estetik ameliyatlara savaş açtı. Vücudunun ve yüzünün hiçbir yerine bıçak değdirmeyeceğini belirten oyuncu, “Estetik yaptıran kadınlar birbirinin kopyası gibi oluyor. Bu resmen zorbalık. Onlar için üzülüyorum” dedi.İnternetteki “imdb” sitesinin haberine göre, Londra'da “Kedi Kadın\" (Catwoman) filmindeki rol arkadaşı Sharon Stone ile birlikte filmin prömiyeri öncesinde basın toplantısına katılan Berry, estetik operasyonları üzerine çarpıcı açıklamalarda bulundu. İnsanların güzelliği takıntı haline getirdiğini ve estetik ameliyatlarını “gençlik pınarı” gibi gördüğünü belirten Halle Berry, ”En çok üzüldüğüm de kadınların bu gençlik pınarından yararlanmak için yüzlerini kestirip biçtirmeleri. Daha 30 yaşında bıçak altına yatan kadınlar görüyorum ve üzülüyorum” dedi. Estetik ameliyatlarının biri yapıldığında gerisinin de geldiğini ifade eden güzel yıldız, “Bu sanki plastik çamur gibi. Bir yerinden sıkıyorsun, diğer taraftan akıyor. Bir ameliyat yaptırıyorlar, sonra da diyorlar ki; biraz da öbür taraftan çektireyim. Sonunda bütün kadınlar birbirinin kopyası oluyor” yorumunda bulundu. Bu gidişin kendisini korkuttuğunu dile getiren Halle Berry, estetik operasyonlara kadınları yönlendirenlerin de zorbalık yaptığını söyledi. SHARON AYNI FİKİRDE DEĞİLMİŞ! Bu arada, “Kedi Kadın” filminde Berry'ye eşlik eden Sharon Stone'un ünlü yıldızla estetik ameliyatları konusunda aynı fikirde olmadığı ortaya çıktı. Daha önce estetik ameliyatı geçirdiği yönündeki haberleri yalanlayan 46 yaşındaki Sharon Stone bu kez çark ederek, “Aslında kendinizi nasıl hissediyorsanız onu yapmalısınız” dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"İnci Abla evleniyor Kanal D’de yayınlanan çocuk programlarında İnci Abla karakteriyle tanınan, ‘Sihirli Annem’ dizisinde de rol alan İnci Türkay, 12 Ağustos’ta hayatını Ankaralı işadamı Ahmet Eroğlu ile birleştiriyor. Sekiz ay önce Ankara’da ‘İhtiras’ adlı oyunlarının turnesi sırasında tanışan çift birlikteliklerini evlilik kararı olarak sürdürmeye karar verdiler. Sekiz aydır mutlu bir beraberlik yaşayan çift nikahlarını kendi aralarında Paris Türk konsolosluğunda kıydıracak. ","label":"magazine"} +{"text":"Takım kurmuşlar Rahmetli Sakıp Sabancı'nın kızı Sevil Sabancı, babasının hediye ettiği at sayesinde biniciliğe sevdalanmıştı. Sevil Hanım, babasının vefatının ardından ilk kez geçen hafta Kemer Country'deki yarışlara katıldı. Yarışlarda Sevil Hanım'ın seyisinin üzerindeki t-shirt dikkatimi çekti; üzerinde \"SS & Can Jumping Team\" yazıyordu. Anlaşılan Sevil Hanım, sevgilisi Sencer Can ile beraber bir binicilik takımı kurmuş! Yalnız baştaki \"SS\" harflerini tam anlayamadım. Acaba Sevil Sabancı'nın mı, yoksa Sevil ile Sencer'in ilk harflerini mi temsil ediyordu? Çünkü sondaki Can, sizce de biraz havada kalmıyor mu","label":"magazine"} +{"text":"Çocuklar Duymasın dizisi bir başrol oyuncusunu daha kaybetti. Eşi askerdeyken Tony Teodoridis'le ilişkisi ortaya çıkınca diziye veda eden Pınar Altuğ'dan sonra, seks kaseti skandalı yüzünden sıkıntılı günler yaşayan Tamer Karadağlı da Çocuklar Duymasın'dan ayrıldı. Dün yapımcı şirket Mint Production aracılığıyla diziden ayrıldığını kamuoyuna duyuran Karadağlı, VATAN'a yaptığı açıklamada Türkiye'den ayrılıp Amerika'ya yerleşebileceğinin sinyallerini verdi. Karadağlı yaşadığı duyguları ve planlarını şöyle anlattı: \"Benden herkes adeta toplu intikam almaya başladı. Üç gündür yaşadıklarımı aklım hayalim almıyor. Ben de bir insanım, benim de hata yapmış olmam çok normal. Ama anlamıyorum. Neden oldu bunlar? Arzu'ya anlatmışım, savcıya anlatmışım, çıkıp 70 milyonluk Türkiye'nin karşısına hatamı anlatıp, özür dilemişim. Daha ne yapayım. Oyuncu ya da şarkıcı olunca böyle paramparça ediyorlar. İşte oldu. Diziden ayrıldım. Kararımı yapımcı Birol Güven'e açıkladım ve artık Çocuklar Duymasın'da yokum.\" Eşimle boşanacağım yönündeki haberler yersiz Çocuklar Duymasın dizisinden ayrılmış olmaktan dolayı üzüntülü olduğunu ifade eden sanatçı şunları söyledi: \"Herkese hayırlı uğurlu olsun. Bekledikleri oldu. Eşim Arzu ile konuştuk. En doğrusunun diziden ayrılmam olacağına karar verdik. Tek hayatımız Çocuklar Duymasın dizisi değil. Ondan önce de vardım, bundan sonra da var olacağım. Kalan arkadaşlarımız bu diziden ekmek yiyecek. Kalışımın onlara zarar vermesini istemedim. Dünden beri ciddi ciddi Amerika'ya yerleşmeyi düşünmeye başladım. Henüz daha kesin kararımı vermedim ama Arzu'yu da alarak gitmeyi düşünüyorum.\" Eşi Arzu ile boşanmalarının söz konusu olmadığını vurgulayan Tamer Karadağlı \"Evet doğal olarak bana karşı bir kırgınlığı var ama aynı evdeyiz, problemimiz yok. Boşanmamızı bekleyenlere söyleyeyim, boşanmayacağız. Birlikteyiz mutluyuz\" dedi. Ben doğan görünümlü şahin değilim! Tamer Karadağlı, gazetedeki köşesinde, kız kardeşine Teşvikiye'de yürürken laf attığını yazan Ersan Özer'in iddiasını şu sözlerle yalanladı: \"Neymiş Teşvikiye'de yolda yürürken ben kızkardeşine laf atmışım. Düşünebiliyor musunuz böyle bir şeyi? Ben yolda kızlara laf atıyormuşum. Ben öyle Doğan görünümlü Şahin değilim. Saçını jöleleyerek, Teşvikiye sokaklarında kızları kesen, laf atan bir kasaba delikanlısı hiç değilim. Üç günde her şey bitti, şimdi bir de iftiralar başladı.\" Rol arkadaşları ayrılık kararı için ne dedi? M. Auf: Dizi için çok büyük bir kayıp Mary-Engin-Selçuk üçlüsü olarak sezon başında biz zaten diziden ayrılmıştık. Tamer'in ayrılmasına dizide kalan diğer arkadaşlar için üzgünüm. Bi-rol'un diziyi nasıl tekrar izlenir hale getireceğini bilmiyorum. Pınar Altuğ: Sonuna kadar yanındayım Tamer'in verdiği karara saygı duyarım. Ben de aynı kararı almıştım. Beraber çalıştığınız insanlarla fikren uyuşamıyorsanız devam etmenin bir anlamı yok sonuçta. Ben sonuna kadar yanındayım.","label":"magazine"} +{"text":"'Tecavüzcü Coşkun' evlendi Türk sinemasındaki tecavüz sahnelerinin vazgeçilmez oyuncusu Coşkun Göğen, Rus balerin Angelika Cherkashina'yla evlendi. İkinci kez dünya evine giren 60 yaşındaki oyuncunun, 35 yaşındaki Cherkashina'yla 4 yıllık bir beraberliği vardı. İl Nüfus Müdürlüğü'ndeki nikâhı Nüfus Müdürü Ruhiye Sami kıyarken, nikâh şahitliklerini sanatçı Sümer Tilmaç ile Fenerbahçe'nin eski kalecilerinden Yaşar Duran yaptı. ","label":"magazine"} +{"text":"Ünlü şovmen M. Ali Erbil ile sevgilisi Tuğba Coşkun, önceki gece İstanbul turundaydı. İkiliye, Hummer’ıyla Seren Serengil eşlik etti. M. Ali Erbil ve sevgilisinin İstanbul turundaki ilk adresleri, Kuruçeşme’deki BuzzADA adlı mekandı. Burada bir saat kaldıktan sonra kapıya gelen Seren Serengil’in Hummer’ıyla Ortaköy’de sahil turu atan grup, Ortaköy’deki Anjelique adlı mekana gitti. Mekana ele ele giren üçlü, Ortaköy trafiğinin kısa bir süre sıkışmasına neden oldu. M. Ali Erbil, bar çıkışında gazetecilerin Hülya Avşar’la girdiği ‘kart finans’ polemiğine ilişkin sorularını yanıtladı. Erbil, Avşar’ın kendi adını taşıyan dergisinde kendinden yaşça küçük kızlarla birlikte olan erkekler için kullandığı ‘kart finans’ tanımına çok kızdığını, kendi ilişkisinin böyle bir tanımlamayı hak etmediğini söyledi. Erbil’in sevgilisi Tuğba Coşkun ise Hülya Avşar’ın bu lafından dolayı çok rencide olduğunu belirterek, ‘Onu mahkemeye vereceğim, beni çok üzdü. Ben öyle biri değilim’ dedi. M. Ali Erbil, Tuğba Coşkun ve Seren Serengil üçlüsünün mekandan çıkışından hemen sonra, mekana Avşar’ın kız kardeşi Helin Avşar geldi. Küçük Avşar, gazetecilerin aynı yöndeki sorularına, ‘Bence de, M. Ali ile Tuğba Coşkun’un ilişkisi kart finans tanımlamasına uyuyor. Ablamı destekliyorum. Çok güzel ve çok doğru bir şey söylemiş’ yanıtını verdi. MALİ BAR MALİ’S OLDU M. Ali Erbil ortak olarak iki yıl önce açtığı Bodrum Mali Bar’dan bu yıl isim hakkı ücretini alamadığı için noter tasdikli resmi yazı gönderdi. Tebligatı alan Mali Bar’ın işletmecisi Selahattin Zengin, ‘Barın açıldığı ilk yıl Erbil’e ve diğer ortaklara yüklü bir ödeme yapmıştık ama ödediğimiz paralar barın bu yıla kadar kar etmesine engel oldu. O yüzden biz de adını Mali’s olarak değiştirdik’ dedi ","label":"magazine"} +{"text":"Paris , köpeğine kavuştu Hilton otellerinin skandallarıyla ünlü varisi Paris Hilton, başına ödül koyduğu köpeğine kavuştu. Sözcüsü Gina Hoffman, Paris Hilton'ın bir haftadır kayıp olan köpeğinin “evine sağ salim ulaştığını” belirtti, ancak köpeğin nasıl bulunduğu ve ödülün verilip verilmediğini açıklamadı. Paris Hilton'ın kaybolan köpeğini bulana 5 bin dolar ödül verileceği bildirilmiş ve Holywood'un batı bölgesine köpeğin resimleri dağıtılmıştı. Fox Televizyonu'nda “The Simple Life 2” adlı “reality show” yapan Paris Hilton, köpeğini de programa çıkarıyordu. ","label":"magazine"} +{"text":"'Seviyesizleşmesin' Hülya Avşar, 'Kart Finans' benzetmesinden sonra Mehmet Ali Erbil'in kendisi hakkındaki yorumlarına böyle yanıt verdi... Mehmet Ali Erbil ile Hülya Avşar arasındaki 'Kart Finans' krizi, konu daha adliyeye gitmeden büyüdü. Magazin dünyasının iki yıldızı arasındaki kriz, Avşar'ın sahibi olduğu Hülya dergisindeki yazısıyla patlak verdi. Avşar'ın köşesinde genç sevgilisi olan ünlüler için 'Kart Finans' benzetmesine ilk tepki Erbil'den gelmiş, Erbil, yazıdaki 'Kart Finans' benzetmesinin kendisi kadar genç sevgilisi Tuğba Coşkun'u da incittiğini ve hem kendisinin hem de sevgilisinin Avşar hakkında dava açacağını açıklamıştı. Erbil'in yaptığı açıklama medyaya yansıdığı gün Avşar da karşı atağa geçti. Avşar, medyaya faksladığı açıklamada şunları kaydetti: 'Kart değil, platinyum' \"Hayatını espri yaparak ve insanları güldürerek kazanan birinin bu yazıya bu kadar agresif yaklaşarak tepki göstermesine bir anlam veremiyor ve yakıştıramıyorum. Ayrıca onun üzerine alınmış olması beni şaşırttı. Benim yazımda kimsenin ismi geçmiyor. Hepimizin gülmeye ihtiyacı var. Geçmişime gerçek olmayan laflar atarak seviyesizleşmemek gerektiğine inanıyorum. Ayrıca Mehmet Ali üzülmesin, o kart değil, platinyum.","label":"magazine"} +{"text":"İşte en iyi giyinen erkek Amerikan Esquire dergisi, dünyanın en iyi giyinen erkeği olarak OutKast müzik grubu solisti Andre 3000'i seçti. Dergi, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'yi de en iyi giyinen erkekler arasında gösterdi. Derginin moda editörü Nick Sullivan, seçimde, modacılar tarafından hazırlanan giysilerin değil, ünlülerin kişisel giyim tarzlarının dikkate alındığını söyledi. Sullivan, Andre 3000'in de kişisel tarzı nedeniyle en iyi giyinen erkek seçildiğini sözlerine ekledi. Andre 3000'in daha çok spor kıyafetler giymeyi tercih ettiği belirtilirken, derginin belirlediği dünyanın en iyi giyinen diğer isimleri arasında Karzai'nin yanı sıra İspanya Prensi Felipe, San Francisco Belediye Başkanı Gavin Newsom ve Matt Lauer yer aldı. ","label":"magazine"} +{"text":"Transparanlar ve 'gece mayoları' Abazoğlu'nun sadece siyah renk kullandığı çarpıcı kreasyonları arasında cesur gece mayoları da vardı CENGİZ Abazoğlu, İstanbul Fashion Week kapsamında, \"Black is Black\" koleksiyonunun bir bölümünü Ritz Carlton Otel'de sergiledi. Sadece siyah kullanılan, asimetrik çizgilerin hâkim olduğu, 'gece mayolarının' yer aldığı defilede Eyşan Özhim, Çağla Şıkel, Şenay Akay, Tuğçe Kazaz, Cansu Dere podyuma çıktı. ","label":"magazine"} +{"text":"Özcan Deniz, Naz Elmas ve Burcu Kara’nın başrolleri paylaştığı ‘Haziran Gecesi’ adlı dizinin çekimlerine geçtiğimiz gün başlandı. Setin ilk gününde gerçek hayatta da gizli bir ilişki yaşamaya başladıkları ileri sürülen Özcan Deniz ile Naz Elmas’ın aşk sahneleri filme alındı. Deniz’in rol gereği ailesiyle tanıştırmak için zor kullandığı bu sahneler çok konuşulacak. Hazırlıkları aylardır süren ‘Haziran Gecesi’ dizisinin çekimlerine sonunda start verildi. Başrolleri Özcan Deniz, Naz Elmas ve Burcu Kara’nın üstlendiği dizinin ilk set gününde renkli sahneler yaşandı. Baran adlı bir kuyumcu tasarımcısını canlandıran Deniz’in evliliği ve evlilik dışı yasak aşkını konu alan ‘Haziran Gecesi’nin çekimleri, Deniz ile gerçek hayatta da birlikte olduğu konuşulan Elmas’ın aşk sahneleriyle başladı. Zengin bir ailenin oğlu olan Baran’ın, deli gibi aşık olduğu fakir Haven’i (Naz Elmas) ailesiyle tanıştırmak üzere evine davet ettiği sahnede Özcan Deniz, kendi durumundan utanıp son anda daveti reddeden genç kızı belinden tuttuğu gibi havaya kaldırdı. Tek eliyle Naz Elmas’ı bahçe boyunca taşıyıp eve sokan Deniz, ‘Allah’tan rol arkadaşım kilolu değil. Naz kilolu olsaydı, yanmıştık’ dedi... Yönetmenliğini Andaç Haznedaroğlu’nun yaptığı, senaryosunu Mahinur Ergun’un yazdığı, ‘Haziran Gecesi’ eylül sonundan itibaren KANAL D’de gösterilecek. ","label":"magazine"} +{"text":"Mariay Carey'in başı dertte Ünlü Amerikalı şarkıcı Mariah Carey'in başı “şarkı çalmak” suçlamalarıyla dertte. İki şarkı sözü yazarı, Carey hakkında dava açtı. Çalıntı olduğu söylenen şarkılardan birinin Mariah Carey'in 1999 yılında Xscape grubu eşliğinde söylediği ve müzik listelerinde bir numaraya yerleşen ”Thank God I Found You” isimli şarkı olduğu ifade ediliyor. Şarkıyı besteleyenlerden Seth Swirsky, bu şarkının Warryn Campbell ile birlikte Xscape grubu için yaptıkları aşk şarkılarından sadece biri olduğunu belirterek, Carey'in söz konusu şarkıyı söylemek için kendilerinden izin almadığını ileri sürüyor. Carey'in bundan başka da pek çok çalıntı şarkı söylediği iddia edilirken, bunlar arasında bir limuzin şoförü olan Christopher Seletti tarafından yazılan “Hero” adlı bir şiirin de bulunduğu kaydediliyor. Arabasına binen R&B üyesi Sly Stone'a şiiri veren Seletti, bu şiirin daha sonra kendisinden izin alınmadan Carey'e verildiğini ve şarkı yapıldığını ileri sürüyor. Carey ise söz konusu şarkıyı Dustin Hoffman'ın “Hero” isimli filmi için kendisinin yaptığını iddia ediyor. Mariah Carey'in “Can't Let Go” ve “Right Before My Eyes” isimli şarkıları yüzünden de başının belaya girdiği ve şarkıların kendilerine ait olduğunu savunan Sharon Taber ve Ron Gonzalez isimli şarkı sözü yazarlarına 1 milyon dolar vermek suretiyle uzlaşma yoluna gittiği kaydediliyor. Carey'in ayrıca Maurice White'ın “Emotions” isimli yapıtındaki ”Best of My Love” isimli parçayı izin almaksızın yine “Emotions” ismiyle albüm yaptığı ve bu yüzden daha sonra White'a önemli bir miktarda para ödemek zorunda kaldığı ifade ediliyor. Carey ve bağlı olduğu müzik firmasının “Make It Happen” isimli şarkının önemli kısmını çaldıkları “I Want to Thank You” isimli şarkının yazarı Kevin McCord'a da yarım milyon dolarlık bir ödeme yapmak zorunda kaldığı belirtiliyor. ","label":"magazine"} +{"text":" Ajda Pekkan'ın çiçek gönderdiği açılışa Hülya Avşar'ın yanı sıra Gülben Ergen de katılmadı. Ablasının tatilde olduğu için onu temsilen geceye katıldığını söyleyen Helin Avşar şıklığıyla göz kamaştırdı. -Kutlama gecesine derin göğüs dekoltesi ile katılan Gönül Yazar, 'Bu gece için en uygun kıyafet olduğu için böyle giyindim' dedi. -Kutlamaya yalnız katılan Çağla Şıkel yarı transparan ve dantellerle süslü kostümüyle ünlü ilgi odağı oldu. - Geceye eşi Emre Kınay ile birlikte katılan Emine Ün de herkesin ilgisini çekti. 5 aylık hamile olan ünlü manken göbek kısmı şeffaf tuvaletiyle şıklık yarışında geri kalmadı. - Geceye beyaz puantiyeli uzun kırmızı bir kıyafetle katılan Tülin Şahin'e sevgilisi Mehmet Özer eşlik etti. - Ebru Gündeş ise kısacık kestirip, siyaha boyattığı saçlarıyla dikkat çekti","label":"magazine"} +{"text":"Dünyaca ünlü top model Ester Canadas, İTKİP Fuarı’nda, Arzu Kaprol’un defilesinde iki kez podyuma çıktı. Her seferinde birer dakika podyumda kalan ünlü mankenin, 50 bin dolar aldığı ileri sürüldü. Kaprol’un cam göbeği mini elbisesini sunan Ahu Yağtu, bir göğsünü tamamen açıkta bırakan kıyafetle oldukça rahattı. Defile sonrası basın toplantısına önce sadece yabancı basın mensupları alındı. Daha sonra bir ‘yanlış anlama olmuş’ denilerek Türk basınının da toplantıyı izlemesine izin verildi. Canadas, ‘Türkiye’de ve defileye çıkmış olmaktan çok mutluyum. Tatil için Türkiye’ye geldim. Bir kaç gün kalacağım. Ama nerede tatil yapacağımı bilmiyorum’ dedi. ‘Türkiye’deki modacılardan kimleri tanıyorsunuz?’ sorusuna, ‘Arzu’nun defilesine çıktığım için onu ve Atıl Kutoğlu’nutanıyor ve biliyorum’ diyen Canadas, ‘Türk modasını dünyada nereye koyuyorsunuz?’ sorusuna da, ‘Türkiye’yi birinci, üçüncü ya da beşinci gibi bir yere yerleştiremem. Ama başarılı ve doğru bir noktada’ cevabını verdi. ","label":"magazine"} +{"text":"Ayrılık yaradı Hollywood'da pek çok kadın oyuncunun şöhreti eşlerinden ayrıldıktan sonra arttı. Ayrılığın yaradığı güzeller listesinin başına da Nicole Kidman ve Catherine Zeta Jones kuruldu. Ayrılıklar tatsız olaylardır ama bazen işe yaradığı da olur... Evli ya da biriyle birlikteyken mesleki anlamda kendini yeterince gösteremeyen kadınlar, yalnız kaldıktan sonra kariyerlerinde hızla yükselmeye başlar... Tıpkı, Hollywood starları gibi... İşte size ayrıldıktan sonra daha da ünlenen ve iş hayatlarında önleri açılan ünlü kadınların listesi","label":"magazine"} +{"text":"Tampa'da kutlama Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile eşi Oya Eczacıbaşı, yurtdışından gelen konuklarını Bodrum'da ağırladı. Çiftin çocukları Emre ve Esra da Bodrum'da aileleriyle birlikteydi. Eczacıbaşı çifti, kızları Esra'nın 19'uncu doğum gününü tatilde de unutmamış ve Tampa'da küçük bir kutlama hazırlamış. O gece Tampa'da olan dostlarımın anlattığına göre, Esra'nın doğum gününe Mustafa-Lüset Taviloğlu çifti ve çocukları da gelmiş. Aileler bir masada otururken, gençler de yan masada oturup, eğlenmişler. Yenilmiş, içilmiş, danslar edilmiş. Tabii ki aile gözetiminde!!! ","label":"magazine"} +{"text":"Pop müziğin eskimeyen sesi Leman Sam’ın, önceki akşam Rumelihisarı’nda verdiği konseri Hollywood’un ünlü yönetmeni Steven Spielberg’ün kardeşi Nancy Spielberg ve eşi Jimmy Katz da izledi. Ünlü şarkıcı Leman Sam, Rumelihisarı’nda önceki akşam bir konser verdi. İstanbul’u etkisi altına alan yağmur, konser saatlerinde de etkiliydi ama Hisar’ı tamamen dolduran seyirciler mekanı terk etmedi. Bu durum karşısında duygulandığını söyleyen Sam, ‘Yağmur bana sağlama yapma fırsatı verdi. Hiç kimse kalkmayınca moralim düzeldi. Bir ara inanılmaz çok yağdı ama kimse gitmedi’ dedi. Leman Sam’ın konserini izleyenler arasında, ‘E.T.’, ‘Schindler’in Listesi’ ve ‘Jurassic Park’ gibi pek çok önemli filme imza atan Hollyywood’un ünlü yönetmeni Steven Spielberg’ün kız kardeşi Nancy Spielberg (Katz) ve eşi Jimmy Katz da vardı. Spielberg’ün kardeşiyle 20 yıl önce tanıştıklarını söyleyen Leman Sam, ‘Benim için de sürpriz oldu. Uçaktan inip konserime gelmişler. Nancy ile eşi İstanbul’a tatil için gelirken benim konserim olduğunu son dakika öğrenmişler ve uçaktan iner inmez geldiler. Yanlarında başka bir dostum da vardı, yer bulabilir miyiz diye aradılar. Benim konserlerimi kaçırmazlar. Türkiye’deyken Rumeli konserlerime hep gelmişlerdi. Bizim dostluğumuz Harbiye Günay günlerine dayanıyor. 80’li yıllardı. 20 seneden fazla olmuş tanışalı. O günlerde hemen hemen her gün sahneye çıkıyordum ve her gün gelirlerdi beni dinlemeye. Amerika’ya döndüklerinde telefon ediyorlardı, şu saatte arayacağız telefon sahnede olsun diye. Biz telefonu sahneye koyuyorduk, oradan dinliyorlardı. Ben de onları çok severim. Ben aslında ağzımdan kaçırdım, basının haberi olmasını asla istemezdim. Son dakika aradıklarından yer bulabilmek için önemli konuklarım olduğunu söylemem gerekiyordu onlar basına haber vermişler. Nancy’nin kocası Jimmy 160 kiloydu. İnanılmaz kilo vermiş, tanımadım önce. Benim çaylaklık dönemimi bilirler’ dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"Beckham, Feng Shui tutkunu oldu -------------------------------------------------------------------------------- Bugüne kadar birbirinden ilginç kıyafetleri, saç şekilleri, yaşam tarzı ve evliliğiyle sevenlerinin karşısına çıkan İngilizler'in futbol yıldızı David Beckham, Feng Shui felsefesinden medet umu- yor. Özellikle eşi Victoria'yla yaşadığı problemlere, Avrupa Şampiyonası'nda kaçırdığı penaltı da eklenince kötü günler yaşayan Beckham, sorunları çözmek için kendini Doğu kültürünün mistik havasına verdi. Feng Shui felsefesiyle hayatının bozulan dengesinin çözüleceğine karar veren Beckham, önce şatosu Beckhangam Palace'ı Feng Shui felsefesine göre dizayn ettirdi. Ünlü futbolcu son olarak da sponsoru olan Adidas firmasına, Feng Shui'ye uygun krampon tasarlattı. Ayakkabılarda Feng Shui'ye göre saflığı temsil eden gümüş ile hırsı ve zaferi ifade eden kırmızı renkler kullanılacak ","label":"magazine"} +{"text":"Artık Helin'in de bir butiği olacak Hülya Avşar'ın kız kardeşi Helin Avşar, takı tasarımcısı Deniz Genç'le birlikte Teşvikiye'de bir butik açmaya hazırlanıyor. H&D isimli mağaza için çok yoğun bir çalışma temposu içine giren Helin, \"Sonunda aradığım işi buldum ve bomba gibi geliyorum\" dedi. ","label":"magazine"} +{"text":"Güzide Duran ile İlker İnanoğlu'nun ilişkileri tarih oldu mu bilmiyorum (Güzide ayrılmadıklarını söylüyor!) ama bildiğim, mankenlik kariyerine Amerika'da devam eden Güzide'nin bu işi acayip kıvırdığı. Türkiye'nin de en beğenilen mankeni olan Güzide bir süredir Amerika'da podyumlara çıkıyor, çok ünlülerine olmasa da dergilere pozlar veriyordu. Ama duydum ki, Güzide şeytanın bacağını iyice kırmış! Çünkü dünyanın en prestijli moda dergisi Vogue'a kapak oluyor. Amerikan Vogue'nun eylül kapağını süsleyecek olan Güzide mutluluktan havalara uçuyormuş. E, haksız da sayılmaz. Bütün mankenlerin rüyasını süsleyen bir olayı gerçekleştiriyor. ","label":"magazine"} \ No newline at end of file