Sarıgül, halkın adayı. İnce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmediniz. Kırılmadınız mı sorusuna  "Parti bizim anamız gibi, Partime kırgınlığım yok. Ben aday adayı olmam dedim, Başka birşey demedim." İnce'nin konuşmasından satır başları: "HALKIN ADAYI SARIGÜL" Ben sokağa çıktığımda duruma bakarım. Birinin önünü kesmek, ... İnce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmediniz. Kırılmadınız mı sorusuna  "Parti bizim anamız gibi, Partime kırgınlığım yok. Ben aday adayı olmam dedim, Başka birşey demedim." İnce'nin konuşmasından satır başları: "HALKIN ADAYI SARIGÜL" Ben sokağa çıktığımda duruma bakarım. Birinin önünü kesmek, onu al aşağı etmek demek değildir. Önünü açmak gerek. Sarıgül halkın adayıdır.  Kimi kıskançlıktan söylemez. Sokakta gezdiğimizde simitçi kahveci, kahveci onu soruyorsa halkta karşılığı var demektir. Bir kişi bulunduğu işin hakkını vermelidir. Başbakan olur mu bilmem? Böyle hesapla yola çıkmak yanlış olur. Halk gel de der git de der. "YOLSUZLUĞA KARIŞMIŞ İKTİDARIN KOLUNU KANADINI KIRMAK GEREK" Yolsuzluğa karışmış bu iktidarın kanadını kolunu kırıp erken seçimle göndereceğiz. Türkiye'de olan 1980'den sonra sol entellüktüel kimliğini kaybetti. 1991'den sonra kimlik siyaseti ortaya çıktı, sol sağ siyaseti itibarsızlaştırdı. İlkeli olmak, mevcut partilileri kaybetmeden, kalan yüzde 60-70'e yönelmek gerek. Ama mevcut seçmeni de çantada keklik olarak görmemek gerek. Hedepimiz yüzde 42 olmalıdır. Referandumda hayır oyu veren yüzde 42 bizim hedef kitlemiz olmalı. Sol partiler adaletli olmazsa, hakkaniyetli olmazsa kalan yüzde 70'den oy alamayız. Biz solcular olarak gerçekleri her koşulda söyleyeceğiz "BU PARA BAŞÖRTÜLÜ BACIMIN PARASI" Çaldın mı çalmadın mı diyoruz. Komplo diyorlar. Bir büyük paradan söz ediyoruz. 2014 bütçesinin yarısından fazla. 250 milyar lira. Benim başörtülü bacım diye bağırıyor. İşte bu para o başörtülü bacımın parası. Yolsuzluk imam hatiplere kadar gitti. Na yapacaktın parayı diyorsunuz. İmam hatip yaptırıcaktım diyor. "HÜKÜMET SABAH 5 BASKINLARINI HATIRLADI" Yolsuzluk var mı?  Var. Ayakkabı kutularında milyonlar çıktı mı çıkmadı mı? Cemaat mi düğmeye bastı beni ilgilendirmez. Yolsuzluk nasıl ortaya çıkar, az para vermişsindir, yolsuzluk orta çıkar. Hükümet bu olayla birlikte neyi hatırladı. Sabah 5 baskınlarını hatırladı. Masumiyet kaidesini hatırladı. Hukuk, herkes için hukuk, gizlilik ilkesi Türkan Saylan için de AKP'li bakan çocuğu için de Muharrem İnce içinde geçerli olmalıdır. "CEMTLE ANLAŞMAMIZ YOK" Yolsuzluk soruşturmasında ben neden cemaat diye görmediğim bir gücü suçlayım. Hükümeti suçlarım. Ne istedin de vermedik diyen bir hükümet olabilir mi? Ne ben ne de Genel Başkanım'ın cemaatle anlaşması var. Ne böyle bişey duydum, ne gördüm. Beddua kasetini izleyince canı yanmış ve kendini haksızlığa uğramış gören birinin feryadını dinledim. "KOMPLOLARA AÇIK BİR HÜKÜMET" Türkiye'de Bakan çocukları, kamu bankasının genel müdürü gözaltına alınıyorsa, Başbakan işin ucunun kendisine geleceğinin farkında. İki savcı daha atanıyor. Emniyet müdürleri görevden alınıyor. Komplo diyor. Zaten Komplolara açık bir iktidar Çünkü Mısır'a Yemen'e silah gönderdi. Kaddafi devrildi.  Bu açıdan komplolara açık bir hükümet. NAZIM HİKMET ŞİİRİ İLE GÖNDERME Nazım Hikmet'in bir şiiri var . "seni düşünmek güzel şey, seni düşünmek ümitli şey dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey seni düşünmek güzel şey seni düşünmek ümitli şey fakat artık ümit yetmiyor bana ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum"  Ben de onun gibi diyorum.  "Ben de artık muhalefet partisi milletvekili değil iktidar partisi milletvekili olmak istiyorum" dedi